YILMAZ GÜROL

Hoş geldiniz!


><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>

PREFACE
 
(Written on July 15th, 2015)

June 20 - July 3, 2012, I first transferred here, on my web-site, my hand-written book entitled "Felsefem", which means "My Philosophy". Afterwards, an incident of "beating", and plus 19 "notes".
Beginning from July 12, 2012, I used my web-site as "diary".
All in Turkish.
November 7-11, 2012, I added the content of my previous web-site, here, on top of all. And on its top, "Özet" / Summary. The toppest became "İçindekiler" which means "content".
And I continued the "diary", in Turkish.
-----
I had to stop writing in "diary", on January 7, 2013, because of technical impossibility. Later on the same day, Fatma cancelled her facebook-friendship with me, after exactly 50 days. Anyway I continued writing in facebook, sometimes sharing publications from internet.
-----
On February 20, 2013, I looked in internet for the picture of Patrick and Susan which I had seen on a Turkish Newspaper. I found it, but there wasn't "f" to share, there was "g+". Fortunately, I had opened a "g+" account, but it was empty. I shared it there. The "love" of siblings. It became my first g+ publication. One day later, I found "The Luck Family" in internet. "Foursome Family". It became my second "g+" publication.
-----
On March 2013, after some 30 publications, I lost control of my g+ account, because of my own fault. I opened a new g+ account.
-----
On October 23, 2013, I noticed I can write again to my web-site. So, I continued  to write in my "diary". Sometimes re-writing what I have written in g+. One of them was with the headline "With Fatma's photograph, here are the specially selected 25 events of 2013, written on December 31, 2013".
----- 
On February 7, 2014, after my 1053rd publications, my (second) g+ account was suspended for 60 days. (And eventually it was deleted.)
So, I had to open a new (third) g+ account, on February 8, 2014. I transferred around 10 posts from my first g+ account. And I have been continuing my g+ activities there.
-----
Later I started writing in g+ almost only in English. I transferred them to web-site, here, at the beginning with Turkish-transalations. Since July 24, 2014, without translations.
-----
Recently, Google presented a new "possibility" in g+, "collections".
I "collected" some of my publications, on May 6, 2015. 
Today, I have 129 selected publications, in my "collection" of "Mission-Love".
 
<><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>

 

(facebook.com)     (twitter.com)

yilmazgurol1947.com 

İçindekiler:

1) Özet/Summary   2) yilmazgurol.com (10 yazı)   3) Felsefem (kitap)   4) Zirve Fırın Dayağı   5) Notlar (19 adet)  6) Günlük (16 Temmuz 2012'den başlayarak...)

=======================================

ÖZET/SUMMARY

Gizli Dünya Devleti'nin amacı, Devlet sayısını 193'den 1'e indirip, beni Başkan yapmak. Bunun için ezdirdi beni MİT (arkasında CIA, KGB...) yıllardır İzmirli'ye. Birinci Dalga 1987-89'da. Dördüncü dalga 31 Mart 2000'den beri (Taciz, Tehdit, Dayak). Seçmiş beni Kurban diye, 1966'da Harp Okuluna girişimde. 1986'da Hapishanede "Tanrı Emridir" diye beni yanıltarak, bana beni Hadım ettirdi, "yapmazsan pişman olursun" tehdidiyle. Şimdi 64 yaşımdayım, 38 yaşımdan beri Hadım. Televizyona çıkınca, "ırzıma geçtiler, onun için kestim, diyeceksin" diyor. İşi kabul etmezsen, seni gene (bu sefer temelli) tımarhaneye kapatıp, "öldürüldü" ilan edip, işi senin adına kardeşine yaptırırız, diyor. Yol Haritası, önce İzmir'de intikama dayalı Klasik Terör, ardından Dünya'da şantaja dayalı Nükleer terör. ABD'ye iki, Rusya'ya 1 Atom Bombası yeter, diyor. Niyeti, işin zorunu bana yaptırıp, beni (essahtan öldürerek) tasfiye etmek. Ama öldürülmeyeceğimden eminim. Çünkü Gizli Dünya Devleti'nin Başı'nın asıl niyeti, beni değil Gizli Dünya Devleti'ni essahtan tasfiye etmek. Sosyalizm temelinde, ama "Dörtlü Aile" ye dayalı yeni bir Dünya Düzeni için. (31 Mart 2012)

The purpose of the Secret World State, is to decrease the number of the states from 193 to 1, and to make me the President. For this, MİT (with CIA, KGB ... behind) has made the İzmir-people oppress me for years. First wave, 1987-89. The fourth wave, since March 31st,2000 (harassment, threat, beating). It chose me (without my knowledge) as the victim, while I entered the Military school (to be an officer), in 1966. In 1986, in the prison, it deceived me, by God's Commandment, and made me make myself eunuch, with the threat, "if you don't do it you will regret". Now I am 64. Eunuch, since 38 years old. It says, when on TV, "you will say, I cut it because I was raped."  It says "if you don't accept the job, we will again put you in the asylum (this time permanently), will declare that you were killed, and will make your brother do the job, in your name."  Road Map: First in İzmir Classical Terror depending on Revenge, afterwards in the World, Nuclear terror depending on blackmail. Atomic Bombs, two to the USA, one to Russia are sufficient, it says. Its intention is to make me do the worst part of the job, an then to liquidate me (by killing really). But I am sure I will not be killed, because the real intention of the Head of the Secret World State is to really liquidate the Secret World State, but not me. For a new World Order, on the basis of Socialism, but depending on the "Family of Four". (March 31st,2012)

------------------------------

Her aileye önce iki oğlan, sonra iki kız dört evlat. Bunlar doğumdan birbirine eş. Bunun için seçmiş beni, Gizli Dünya Devleti'nin Merkez'i, doğumdan Tanrı Rolü oynatmak üzere. Doğumdan seçildiğimi, 18 Mart 1986'da Çanakkale'de Hapishane'de buldum. Tanrılığın başlangıcı 28 Temmuz 1986. 28 Temmuz 1914, 1.ci Dünya Savaşı'nın başlangıcı. 28 Temmuz 1976, Çin  TANGŞAN depremi (750.000 ölü). Başlangıçta kendimi essahtan Tanrı sandım. 1988'de buldum Tanrı rolü oynayacağımı. 31 Temmuz 1986 Amputasyon ve ardından Hadımlık. Annem Arife, Mevlana'nın 800.cü doğum yılı içinde vefat etti, 28 Ocak 2007'de. 28 Ocak 1986 (Ben Çanakkale'de iken) Challenger uzay kazası. Annemin kızlık soyadı Çal. Halley 1986 ilk yarıda geldi. 76 yılda bir gelir. (Tersten Yellah), ve Challenger-Halley kelime benzerliği. 28 Ocak 1955 doğumlu Sarkozy, babası Macar. 1975'de annem ve ben ikimiz Macaristan'daydık, 4 gün. Annemin vefatının 444.cü günü, 4 bacalı Tirtanic'in batışının yıldönümüne denk geldi. Annemin vefatından 13 gün sonra, teyze kızı Fatma'nın bana eş olmak üzere seçilmiş olduğunu buldum. 1000.ci günü Bülent Ecevit'in vefatının 3.ncü yıldönümüne, 777.nci günü, "Ben Allah'ım (Enel Hak) dediği için, Hallac-ı Mansur'un idam edilişinin yıldönümüne, ve 555.nci günü babam Adem'in vefatının 13. yıldönümüne denk geldi. Babam 17 Ağustos 1995'de vefat etti. 4 yıl sonra 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi (25.000 ölü). Kardeşim Demir ve eşi Gül'ün evlatları iki kız yeğenim var. Barış, 2.ci Dünya savaşı'nın başlangıç yıldönümünde, 1 Eylül 1976'da doğdu. Sevgi, Benim Demirbank soygununu yapışımın 3.cü yıldönümünda (ben Çanakkale'de iken) 18 Nisan 1986'da doğdu. Sosyalizm temelinde, ama Dörtlü Aile'ye dayalı, yeni bir Dünya Düzeni için. Barış ve Sevgi Olsun.... (11 Mayıs 2012)

To every family, first two boys, then two girls, four children. They are mates to each other, by birth. For this, The Center of the Secret World State chose me by birth, to make me play God. I found out, on March 18th,1986, in Chanakkale, in the prison that I was chosen by birth. The beginning of being God on July 28th,1986. July 28th,1914 the beginning of World War I. July 28th,1976 China Tangshan earthquake (750.000 deads). First I thought I was really God. In 1988, I found out that I will play God. On July 31st,1986 the Amputation, and consequently being Eunuch. My mother Arife died on January 28th,2007 within the 800th birth year of Mevlana ("Mevla" means God, "ana" means Mother). On January 28th,1986 (When I was in Chanakkale) Challenger space accident. My Mother's maiden surname is Chal. Halley came in the first half of 1986. It comes every 76 years. (From the reverse, Yellah. ellah=Allah), and the resemblence of the words Challenger & Halley. January 28th,1955 the birthday of Sarkozy. His father is Hungarian. In 1975, my mother and I both were in Hungary, for 4 days. The 444th day of my mother's death coincided with the anniversary of the sinking the 4-chimney Titanic. 13 days after my mother's death, I found out that Fatma, the doughter of my Aunt, was chosen as mate for me. 1000th day coincided with the 3rd anniversary of the death of Bulent Ecevit ("Ece" means Queen). 777th day, with the Anniversary of the execution of Hallac-ı Mansur, because he said "I am God" (in Arabic, Enel Hak), and 555th day, with my Father's 13th anniversary of death. My Father died on August 17th,1995. 4 years later, on August 17th,1999, Golcuk earthquake (25.000 deads). I have two nieces, the children of my brother Demir and of his wife Gul, Baris (means Peace) and Sevgi (means Love). Baris was born on the anniversary of the start of World War II., on September 1st,1976. Sevgi was born on April 18th,1986 (when I was in Chanakkale), on the 3rd anniversary of my robbery of Demirbank. A new World Order, on the basis of Socialism, but depending on the "Family of Four". Let there be Peace and Love... (May 11th,2012)

------------------------------

Türkiye'nin İstihbarat Örgütü, MİT'den (dolayısıyla arkasındaki Gizli Dünya Devleti'nden) taleplerim: Hadımlığımdan, kişisel geçmişimden, toplumların siyasi geçmişlerinden söz edilmeyecek. Benden önceki dönem için, politikacılar dahil, Genel Af. Hiç kimseye eski suçları için soruşturma yok. Uygun gördüğüm eski yöneticiler, göreve devam. Yönetici-Komutan rütbeleriyle, kardeşim Demir'i ABD'nin teslimi için Washington D.C.'ye (1.ci Bölge'ye), kuzenim Turgut'u Rusya'nın teslimi için Moskova'ya (2.ci Bölge'ye) göndereceğim. Son olarak, kalan 10.cu bölge (Merkezi Bölge) Ortadoğu'ya, Yönetici-Komutan olmak üzere, Prens Charles'ı atayacağım, ve Ankara'ya çağıracağım. Ateist uygulama yok. Dinler serbest, Laiklik esasına göre. Bu şartlarımla, bekliyorum "Karargah Personelimi". Beni "Hadım" olarak kullanamazsınız, "Yılmaz" olarak kullanacaksınız. Dünya'nın İnsanları, beni geçmişte ne yaptıklarımla tanımayacaklar, gözleri benim üzerimde iken, ne yapacaklarımla tanıyacaklar. "-Kim o?..."  "-O, Yılmaz!..." (4 Kasım 2012)

My demands from the Intelligence Organization of Turkey, MIT (and consequently from the Secret World State, its behind): No mentioning about my being Eunuch, about my personal past, and about the political pasts of the societies. For the era before me, General Amnesty, including politicians. No interrogation of anybody for their earlier wrongdoings. Those administrators whom I consider proper, will continue their jobs. With the ranks of Administrators-Commanders, I will send my brother Demir to Washington D.C. (1st Region) for the surrender of the USA, and my cousin Turgut to Moscow for the surrender of Russia (2nd Region). Finally, for the remaining 10th Region (Central Region) MiddleEast, I will appoint, as Administrator-Commander, Prince Charles, and will call him to Ankara. No Ateist applications. Religions are free, on the basis of Secularism. With these conditions of mine, I await "my Headquarters-Personnel". You can not utilize me as "Eunuch", you will utilize me as "Yilmaz". The Humans of the World will not know me from what I have done in the past, but will know me from what I will do, while their eyes are upon me. "-Who is it?..." "-It is Yilmaz!..." (November 4th,2012)

=======================================

********************************************************

Tamamı, elyazımlı fotoğraflardan oluşan yilmazgurol.com web sitemdeki yazılarımın tümünü, aynen buraya aktarmaya başlıyorum. Şimdi, 7 Kasım 2012

1) Hakkımdaki Hakikat

Gizli Dünya Devleti 'nin amacı, devlet sayısını 193'den 1'e indirip, beni Başkan yapmak. Bunun için ezdirdi beni MİT (atkasında CIA, KGB ...) yıllardır İzmirli'ye. Birinci dalga 1987-89'da. Dördüncü dalga 31 Mart 2000'den beri (taciz, tehdit, dayak). Seçmiş beni kurban diye, 1966'da Harp Okulu'na girişimde. 1986'da hapishanede, tanrı emridir diye beni yanıltarak, bana beni hadım ettirdi, yapmazsan pişman olursun tehdidiyle. Şimdi 64 yaşımdayım, 38 yaşımdan beri hadım. Televizyona çıkınca, ırzıma geçtiler, onun için kestim diyeceksin, diyor. İşi kabul etmezsen, seni gene (bu sefer temelli) tımarhaneye kapatıp, öldürüldü ilan edip, işi senin adına kardeşine yaptırırız, diyor. Yol Haritası, önce İzmir'de intikama dayalı Klasik Terör, ardından Dünya'da şantaja dayalı Nükleer Terör. ABD'ye iki, Rusya'ya bir Atom Bombası yeter, diyor. Niyeti, işin zorunu bana yaptırıp, beni (essahtan öldürerek) tasfiye etmek. Ama öldürülmeyeceğimden eminim. Çünkü, Gizli Dünya Devleti'nin Başı'nın asıl niyeti, beni değil, Gizli Dünya Devleti'ni essahtan tasfiye etmek. Sosyalizm temelinde, ama Dörtlü Aile'ye dayalı yeni bir Dünya Düzeni için. (31 Mart 2012)

2) Family of Four

The best way is two mates to everybody. Let the brothers and sisters be mates to each others, by birth. First two boys, then two girls, to every family. Possible, genetics. The elder couple, the younger couple. The primary mate, the secondary mate. First, love without sex. When adolescent, this love will turn into Sexual Love (in Turkish ASHK). Nobody will say "I didn't like this mate, and I want somebody else", just as they they don't want other parents. Sexual-Love governs one's relations (including sex) with the mate and with the others. Therefore there will be no sexual problems in the society, if there is no economic problems, of course. The two basic instincts are sex and food. The Children-Love is the continuation of the Sexual-Love for the mate, to the children, without libido. Its reciprication is the Parent-Love. The Chain-Family. Children, Parents, Grandparents and the other elderly, all at the same home from birth to death, happily. In case of early death, don't let anybody be without mate, any child without parent. That's why two mates to each. Th Family of Four. Every body loves most, one's own children and one's own parents, but there are places in the hearts for other children and parents. Similarly, among those of the same generations, let there be always some places in the hearts, and in the beds. Let's forget the jealousy, the homosexuality, the sex and so called Sexual-Love between the different generations. The availability of normal sex relations, from the very beginning closes the ways to become homosexual. And no libido for one's own children and parents necessitates spontaneously no libido for the children and parents of the others loved. Parents are the main teachers of life for their children. This should include the Sexuality. Children will learn it from them, also seeing their copulations. At home, and in the suitable public places, the nakedness should be essential. Thus, by family of four, we will return to our naturalness, which we lost during civilization, by realizing equal numbers of children of the opposite sex for every "nest", which the Nature couldn't do, during the Evolution, which also contributed to the fight for mates. The Civilization made the female mates commercialized, and consequently the prohibition of sex and sexual love between brothers and sisters came to society. The family of Four, for the happy society. To live in such proper conditions doesn't lead anybody to develop any hate towards anybody. Concrete love towards th known humans, and cosequently abstract love toward the rest unknown humans. In short, to live loving the others. The Society of "Love". (April 15th, 2012. Added afew lines May 21st,2012).

3) Sevgi niye 18 Nisan'da doğdu

Şimdi 64 yaşımdayım. Çocuklarım yok. Ama iki "kız" yeğenim var: Barş ve Sevgi. Kardeşim Demir'in ve Gül'ün çocukları. Demir ve Gül, 10 Nisan 1975'de evlendiler. Üçümüz 30 Mayıs 1975'de, Doğu Berlin havaalanına indik. Berlin'in 30.ncu kurtuluş yıldönümü kutlamaları varmış. Bizi almadılar. Batı Berlin'e yolladılar.    

Demişlerki: Barış'ın doğumu ile, Almanya'nın 2.ci büyük savaşı başlatması aynı gün-ay'da olsun 1 Eylül 1939/1976 (Dünya Barış günü). Atatürk 1900-19=1881 doğumlu olsun. 2x19= 38 yaşında 1919'da, laik Türkiye devleti'ni kurmak için, Samsun'a çıksın. 3x19=57 yaşında ölsün. Çanakkale'de parlasın. 57.nci alaya "ölmeyi" emretsin. Yılmaz bilsin, Atatürk'ün 19'larının bizden mesaj olduğunu. Yılmaz'ın subay sicil No.su 38'le bitsin. 1968/138. Ve yılmaz 38 yaşında Çanakkale'de kendisini hadım etsin, gaipten gelen mesajın zorlamasıyla. Hadımken iki kadına yönelik büyük aşk yaşasın, 3 yıl kadar. AŞK'ı herkesten daha doğru bilsin diye. Çünkü, Dünya'da Dörtlü Aile'ye dayalı (Sosyalizm temelinde) Aşk ve Sevgi Toplumunu kuracak. Bunun için, Yılmaz GÜROL'ün ROL'ü Tanrı'yı oynamak olacak. İki yıl kadar kendisini, yeryüzüne insan kılığında inmiş, Tanrı sansın. Çanakkale hapishanede başlasın tanrılık. Halley 76 yılda bir gelir. 1986 ilkbaharında da gelecek. HALLEY (tersten) YELLAH, ellahüekber. 1986 uygun. Gün-ay 28 Temmuz olsun. Yıldırım-Timur, Ankara savaşı (1402) yıldönümünde. 1.ci büüyük savaş da 28 Temmuz (1914) de başlasın, Avusturya tarafından. (Ustura işleri). Tanrılığın tam 10 yıl öncesine de, deprem, 28 Temmuz 1976, Çin TANGŞAN, 750.000 ölü. 1986'da 38 yaşında olabilmesi için 25 Eylül 1947, Yıldırım'ın Niğbolu zaferi (1396) yıldönümünde doğsun. Kardeşi Demir, iki yıl kadar sonra doğsun, ama Demir'in doğum tarihi ile Sevgi'nin doğum tarihi bağıntılı olsun. Hayattaki gün sayılarının son iki rakamı aynı olsun. Sevgi, amcası Çanakkale'de iken, 1986 ilk yarıyılda doğsun. O sırada Demir ve ailesi Kırıkkale'de. (Kırık Kalpler) Birlikte bakalım 1986 ilk yarıya, ve 1949 son yarıya. Uygun 18 kasım 1949. Kanije zaferi (1601) yıldönümü. Üstelik her 18 Kasım Leonid meteor yağmurlarının en yoğun olduğu gece. (Halley'e karşılık Leonid...) Öyleyse Sevgi, 18 Nisan 1986'da doğsun. (18 Nisan 2012'de, Demir'in gün sayısı 22797, Sevgi'nin gün sayısı 9497 olur.)

Ben, "seçilmiş" bir kişi olduğumu, doğumdan seçilmiş olduğumu 18 Mart 1986'da, Çanakkale'de "buldum". 28 Nisan 1986'da, akrabam Ayla'nın karım olduğunu "buldum" Amaçlı yanıltılmışım. Ona delice AŞK orada başladı.. 28 Temmuz 1986'da, MİT'den ve Misyon Koyucudan gelmekte olduğuna inandığım mesajlar "gaipten gelen" biçimine dönüştü. Zorlayıcı. Kes öl, yoksa pişman olursun. Kestim, ölmedim, 31 Temmuz 1986'da. Çanakkale Hastanede, o Tanrı benmişim kanaatine ulaştım, ulaştırıldım. Gaipten gelen tanrısal emir, aslında benim eserimmiş, dedim. Dolayısıyla Tanrılığın başlangıcı 28 Temmuz 1986'dır. Ayla'yı karım sanmam, ve aşkım devam etti. Tahliye'den sonra, İstanbul'da Semra'yı tanıdım. İşinden emekli olabilmesi için geçici resmi nikah dolayısıyla. Ona da aşık oldum. Aşklar 1990 başına kadar devam etti. "Sonra" yanıltmaca olduğunu kavradım. 1988 ortalarında, tanrı olmadığımı, tanrı rolü oynayacağımı kavradım, burda İzmir'de. Bekliyorum, hala START'ı.

Sevgi'nin doğum tarihini "böylece" kararlaştırdıktan sonra, doldurmuşlar 18 Nisan'ları: Yılmaz'ın banka Soygunu günü 18 Nisan 1983 olsun. Yılmaz İstanbul'da DEMİRbank soygununu yaparken aynı gün,İzmir'de Belediye Başkanı Cahit günAY istifa etmiş, yerine Ceyhan DEMİR atanmış. (İZMİR/DEMİR/MİR: MİR rusça Barış demek) Öteki önemli 18 Nisan'lardan 10 tanesi şöyle: 1) 1906. San Francisco depremi, 7.7 şiddet, 500 ölü.  2) 1943. HAFIZ BURHAN SESYILMAZ öldü. (AF/UR/YILMAZ)  3) 1954. NASIR, MISIR. Krallığı devirdi. (SIR/SIR) 4) 1955. Einstein öldü (76). 5) 1989.Türkiye'de ilk Tüp bebek, İzmir'de. ECE. (gelECEk hep tüp bebek). 6) 1998. KARAMANLİS öldü (91) 7) 2001. "Tavukçu" İsmail KESKİNOĞLU 100 yaşında öldü. (KES SKİN) 8) 2002. Mesut Yılmaz, İtalya FLORAnsa'da iken, AFgan kralı Zahir Şah, 29 yıl aradan sonra, İtalya'dan ülkesine uçakla döndü. İtalya'da MİLANO pirelli binasına bir küçük uçak çarptı. İçindeki pilot ve gökdelenden 2 kişi öldü. İlk anda İtalyanlar, 11 Eylül 2001 gibi sanıp panik yaşadılar. AFganistan'da, Amerikan uçağı yanlışlıkla Kanada askerlerini bopmbaladı. 4 asker öldü. Çeçenistan'da, POLİS konvoyuna ateş. 21 polis öldü. (FLORApolis, çiçekkent)(AF/Süper terör)  9) 2006. SURİ doğdu. SEVGİ'den tam 20 yıl sonra. (UR) Bilahare DEMİR'in doğum yıldönümünde (18 Kasım 2006'da) babası TOM CRUISE ve annesi KATIE HOLMES İtalya'da evlendiler. Tom Cruise, Scientology tarikatı. (Science + Theology: "işimiz") 10) 2010. J.Astsb.Çvş. Muhammet DEMİRBAŞ şehit oldu. (Yılmaz'ın yokluğunda, birinci vekil DEMİR).

One hundred thousands Flower-cities all over the world (...) Home for everybody, Food for everybody, "Love" for everybody (...) Let there be no more killings (...) Let there be PEACE and LOVE. (18 Nisan 2012)

Ve, 19 Nisan 2012 tarihli TÜRKİYE gazetesi'nin ön sayfasından bir bölüm, yazılarım gibi fotoğraf olarak. LOGO altında manşet, ve manşet altı haberi: "Lodos Fırtınası (...) YIKTI GEÇTİ çatılar uçtu, ağaçlar kökünden söküldü, Kara, deniz ve Hava ulaşımı durdu. 5 kiş can verdi. Türkiye dün kabusu yaşadı. Megakent İstanbul'da aniden bastıran fırtınanaın hızı 117 km.ye ulaştı. (...) Boğaz köprüleri 39 yılda ilk defa fırtına yüzünden kapatıldı.(...) Onlarca kişi yaralandı.(...) Konya'da kum fırtınası zincirleme kazaya yol açtı, 2 kişi öldü.. Bolu'da çatıdan düşen bir kişi can verdi. Kırıkkale'de uçan çatı öldürdü. Denizli'de rüzgarın motosikletiyle şarampole uçurduğu 1 kişi hayatını kaybetti. Fırtına AK Parti İstanbul milletvekili GÜLAY DALYAN'ı meclis bahçesinde yerlerde sürükledi. Yaralanan vekil hastaneye kaldırıldı."

4) MİSYON: AŞK (ve buna bağlı) SEVGİ Toplumu

İngiltere'de, FABRİKA ilk kez ortaya çıktığında, GİZLİ DÜNYA DEVLETİ'nin merkezi artık İngiltere'ydi. Bu yeni durumla başa çıkabilmek için, önce Fransa Devrimi ve ABD Devleti olaylarını gerçekleştirdi. (1789-1776). Ardından, 3 büyük savaşla Dünya Sosyalist Devleti'ne ulaşma projesini yaptı. Birinci savaşla, Rusya'da Sosyalist devlet, ikinci Savaşla bu devletin Avrupa'da Asya'da genişlemesi. Üçüncü savaşla, ALASKA üzerinden Amerika kıtasının fethiyle (....) Dünya Sosyalist Devleti'ni tamamlaması. Ama sonra, Merkez, Dörtlü Aile'ye dayalı "en güzel dünya" yı da tasarladı, ve bunu gizlice mevcut projeye monte etti. Örgüt'e "yol haritası değişti" dedi sadece. İkinci aşamada genişleyen Sosyalist Blok çökertilecek. Kurban olarak seçilecek bir Türk, kitlesel terörle Dünya Sosyalist devleti'ni kuracak. Kurban olduğunun örgüt tarafından iyice bilinmesi için, önce HADIM edilecek. İş ona yaptırıldıktan sonra öldürülerek tasfiye edilecek. Geçiş döneminin aşırılıkları ona yüklenerek, ılımlı uygulamayla, Dünya Sosyalist Devleti olarak yola devam edilecek.

Yol Haritası'nın değiştiğini Yılmaz bilsin diye, 1867'de ALASKA 'nın satılışı var. 100 (Yüz) yıl sonra 1967'de Hava Harp Okulu'nu bizim devre (1968 devresi) taşıdı, İzmir'den İstanbul'a. 2 yıldı o zaman Harbiye. Biz bir yıl İzmir'de, bir yıl İstanbul'da eğitimden sonra, subay olmuştuk. (9 Kasım 2012'de ilave: Ben bu yazıyı 26 Nisan 2012'de yazdım. Sonra 1 Ağustos 2012'de Alaska'nı satılış tarihini gün-ay olarak da öğrendim. 1 Ağustos 1867. Ama 145.nci Yıldönümü 1 Ağustos 2012, aynı zamanda FATOŞ 'u "karım olarak buluşumun" da 2000.ci günüydü. Yani, 1867'deki 1 Ağustos'u, 2012'deki 1 Ağustos'tan kararlaştırmışlar. (İkisi de Yılmaz için en önemli konular.)

Demişler ki : Yılmaz, Tanrı rolü oynayacak. MEVLANA (Mevla-Ana). Annesi ARİFE 'nin vefat yılı Mevlana'nın 800.cü doğum yılı içinde olsun. Yılmaz'ın Tanrsal gününde (28 Temmuz'da) olmasın, ama yarım yıl önce olsun. Çünkü Yılmaz, Hadım olacak (Yarım Adam), 28 Ocak 2007 olsun. Yılmaz'ın karısı, teyze kızı FATMA olsun. Annesinin vefatından hemen sonra öğrensin bunu. 13 gün sonra, 10 Şubat 2007 uygundur, çünkü Fatma'yı buluşunun 777.nci günü, "Ben ALLAH'IM" (Enel Hak) diyen Hallac-ı Mansur'un, bu yüzden, 27 Mart 922'de idam edilişinin yıldönümüne denk geliyor. (Sevgi Mesajı: YEDİ,SEVEN,ZİEBEN) Yılmaz'ın babası ADEM 'in ölümünün 13 .ncü yıldönümü de Fatma'yı buluşunun 555.nci gününe denk gelsin. (BEŞ/EŞ). Öyleyse Yılmaz'ın babasının vefat tarihi 17 Ağustos 1995 olsun.

BEN, 1990 başında ikinci Tımarhane çıkışında, Misyon bilincimi yitirdim.(....) Semra'ya, Ayla'ya olan AŞKLAR da, hiç yaşanmamış gibi, bir anda bitti. Çünkü misyon koşullarına göre oluşmuşlardı.  3 yıl kadar aradan sonra, 1992 sonlarında , Misyon bilincim aynen geri geldi, ama aşklar  (duygu oldukları için) otomatikman geri gelmediler, ve biraz düşünme ile, "DUMMY" olduklar anlaşıldı. Misyon programını bulabileyim, iyice kavrayabileyim diye, amaçlı yanıltmış, Misyon koyucu. 28 Nisan 1986'da, Çanakkale'de Hapishane'de bulmuştum AYLA'nın karım olduğunu. Fatma'nın 444.cü günü 28 Nisan 2008'e denk geldi. Yani 28 Nisan 1986'yı, 28 Nisan 2008 dolayısı ile seçmişler. ( Karın, Ayla ve Semra değil, Fatma mesajı.) 10 Şubat 2007'de Almanya'dan Huriser teyzem telefon açmıştı. Tülay'ın da o gün doğum günü varmış., onu da söylemişti. Sonra düşünürken, yaşgünü, yaşlar, Alev, Fatma... Fatma'nın 40 yaş civarında bir kadın olduğunu hesapladım. Eşinden boşanmıştı, çocukları yoktu. Müsait'di yani (bana eş olmaya). Ben 59'dum ama 40/59 uyar, dedim. Sonunda kavradım. Eş olarak Fatma'yı seçmiş bana Misyon-Koyucu. ( merci & danke ). 1975'de, FRANKfurt'da, HANAU'da, ERLENSEE'de 3 ay kadar kaldım, Huriser teyzemin, Alev'in ve Fatma'nınyanında. Anlaşılan o zaman 9 yaş civarındaymış Fatma. (Ben 28). Sonra annemi çağırdım, Türkiye'den. İkimiz önce Macaristan'a gittik. 4 gün kaldık orda. (HUNGARY=HUNGRY) SARKOZY'nin, babası Macar, doğum tarihi 28 Ocak 1955 (Gün-ay, annemin vefat gün-ayı). (SARKOZY=SARkızı) Annemin vefatının 99.cu günü 6 Mayıs  2007'de FRANsa cumhurbaşkanı oldu. Sonra annemle BULGARİSTAN'a geçtik. Babamın köyü KARAKÖSE (yeni adı ÇERNO-OK) Birkaç hafta kaldık orda. Orda da amacıma ulaşma imkanı bulamayınca mecburen Türkiye'ye döndüm, döndük annemle. 1986 ilk yarıda, Çanakkale'de, 28 Ocak 1986 CHALLENGER uzay kazası ve 26 Nisn 1986 CHERNOBİL Nükleer kaza olaylarının benim için (misyon için) yapılmış olduklarını orda iken kavramıştım. Annem 28 Ocak 2007'de vefat edince, CHALLENGER'in annem için yapılmış olduğu ortaya çıktı. Annemin kızlık soyadı ÇAL (=CHAL) Ayrıca, CHALLENGER/HALLEY kelime bağıntısı da vardır. İkisi de 1986 ilk yarıda. Annemin vefatının 444 .ncü günü TİTANİC 'in batışının 96.ncı yıldönümüne denk geldi. 4 bacalı yapmışlar 15 Nisan 1912'de batırmışlar ki "denk gelsin". ("Dörtlü Aile" mesajı). Babamın vefat tarihini 17 Ağustos 1995 olarak kararlaştırdıktan sonra,yaptıkları 17 Ağustos'lardan bir tanesi çok önemli: 17 Ağustos 1999 (Babamın vefatından 4 yıl sonra, gene 4 vurgusuyla) Türkiye-Gölcük depremi, 25.000 ölü.

17 yaşımda bilinçli ateist olmuştum meğer TANRI rolü oynayacakmışım. En güzel Toplum Düzeni'ni kurmak için. O "meçhul ebede" yolculuğumuzda....... (26 Nisan 2012)

5) 25 Eylül 1947'de Doğdum

25 Eylül 1999 'da Org. MUHSİN BATUR vefat etti. Beni 1972'de üçlü kararname ile, "yasadışı görüşleri vardır" gerekçesiyle ordudan ihraç eden Hava Kuvvetleri Komutanı'm. O gün, ben annem ve Mesrure tayzemle, KIBRIS'tan, İstanbul üzerinden aktarmalı uçakla İzmir'e döndüm. 1975 sonrası, bu benim ilk uçuşumdu, gidiş geliş olarak. (Yani Beni ordudan ihraç eden Hava kuvvetleri Komutanı "vefat" ederken, ben "havadaydım"). 25 Eylül 2002 'de, Sibirya Baykal Gölü yakınlarına, büyükçe bir GÖKTAŞI düştü. Geniş bir alanı yaktı. Gazeteler yazdı, Londra'ya düşmüş olsaydı, kentin üçte biri yok olurdu diye. (3 yıl arayla iki "Gök" olayı. İkisi de Misyon koyucunun eseri, mesajları büyük.) (21 Mayıs 2012)

6) Anneler Günü

Babam, MİT'in bana yönelik işlerinden haberdardı. Annem hiçbirşey bilmiyordu. Ben ezilirken, o da benim durumumdan dolayı ezildi hep. Son yedi yılını,"bu" evde mahsur yaşadı, "asri hapishanedeyim" diye diye. Son bir yılnı ise, "bu" salonda, "şu" çekyatta, kendi deyimi ile "dikelemeden" yaşadı hep. "Ne olurdu sanki, şu balkona çıkabilseydim" diye diye. Her türlü bakımını ben yaptım, gece gündüz. "Getirive" derdi, sanki suçlu gibi ezik, birşey isteyince benden. Gene de bana sitem ederdi, yapabileceğimi ama yapmadığımı sandığı işler için. "Elim kolum bağlı, anne" dediğimde inanmaz, "hani göster" derdi. Tesellim, arasıra da, "sen olmasan ben yanmıştım" da derdi. Ne var ki, mutlak mecburiyetten, Şirinyer'deki bakımevine giderken, "evden" çıkmadan, "Beni Kovuyorsunuz", dedi bana. Bu bana söylediği son sözleri oldu. Ölmeye gidiyorum kararlılığıyla gitmiş, besbelli. Ertesi sabah (28 Ocak 2007'de) geldi çağrı, telefondan. Takside hep ağlayarak gittim, son kez görmeye annemi. "Güle Güle anneciğim" diyerek öptüm yanaklarından.

Sevgi aradı, Saygı aradı. Bulamadı. İnsan bile bulamadı. "İnsan yüzü görmek istiyorum" diye diye. Ezilme koşullarında, elimden gelen herşeyi yaptım, annem için. Sevgili Anneciğim!...... (Anneler günü ve Türkçe günü)  (13 Mayıs 2012)

7) Geleceğin Mektubu (Yılmaz'dan İnsanlara)

Biranda yaratmışım herşeyi. otomatiğe bağlamışım. Ve biranda yok olacak herşey, zaman gelince. Ezelden ebede kadar, Evrensel süreç, otomatik, bir başka deyişle kader. Bu otomatiklik içinde, gelmişim Dünya'ya insan kılığında, en güzel toplum düzenini kurmak için. 1986 yılında, 38 yaşımda, işaretlerden buldum Tanrı olduğumu. 40 yaşımda tasarladım Aşk ve buna bağlı Sevgi Toplumu 'nu, zaman gelecek, şartlar oluşacak, insanlar da öğrenecek Tanrı olduğumu diye düşünerek. "Şimdi" (Dünya Devleti'nin Başkanı olarak) görüyorum ki, zaman geldi. İşaretler, insanlara benim Tanrı olduğumu göstermekte. Tanrıyım, ama tanrısal gücüm yok. Sizin gibi bir insanım. Dolayısıyla bana ibadet etmeyin. Sadece Tanrısal gerçekliği ve mesajı kavrayın, ona göre davranın. Yoksa, kişisel yada kitlesel, tanrısal öfke ile karşılaşabilirsiniz. Bugüne kadarki yaşantılarımdan ve olup bitenlerden dolayı, bu kanaatteyim. Benden önce inandığınız veya inanmadığınız Tanrılar ve Tanrıçalar, Tanrısal Oyunun bir parçası. Aslında herşey Tanrısal Oyun. Ama insan için, Hayat oyun değil, gerçek. Acı var, Haz var. Amaç, acılar olmasın, hazlar olsun. Bunun için doğru davranmak gerek, yanlış davranmak değil. İyiyi seçmek gerek, kötüyü değil. İnsan seçme yapmakta özgür. İnsan özgürlüğü ile Kader çelişkili, Tanrısal Sır, Kavrıyamıyoruz. Uzayın sonsuzluğunu, cansızın canlıya dönüşmesini, uzun evrim sürecinde canlını iki göz geliştirmesini kavrıyamadığımız gibi. Evrensel süreç Tanrısal sırlarla dolu. Tanrısal bilinçle, ama insani özelliklerimizle, geliştirdiğimiz Bilim 'in olanakları ile, hep beraber kuracağız, o meçhul ebede yolculuğumuzda, bundan böyle içinde yaşayacağımız toplum düzenini. Sosyalist ekonomi temelinde, standart çiçekkentlerde, her aileye önce iki oğlan, sonra iki kız, dört evlat, ve doğumdan bu kardeşlerin birbirine eş olması ilkesiyle, Dörtlü Aile 'ye dayalı toplum düzeni. Kavgasız, ve birbirimizi severek  yaşamak için. (24 Mayıs 2011)

8) Babalar Günü

1986 Sonbaharı Çanakkale'den İstanbul'a eve döndükten bir süre sonra, hapishanedeki gibi, dolaylı söz ve davranışlarla Ezme gene başladı. Aşağılama, taciz, tehdit. Evde, yolda, heryerde. Sokakta yabancının yaptığını evde babam yapıyordu. Dolayısıyla suçu onlarınkinden büyüktü. Baş düşmanın olmuştu babam, 1987 sonbaharında, İstanbul'dan İzmir'e transfer edildiğimde. Babam ve annemle gelip dedem ve anneannemden kalan evde, Eşrefpaşa'da yaşamaya başladığımda. START'ta önce babamı öldürecektim. Bekliyordum, misyon bilinciyle. İZMİR'de 1.ci dalga ezme, aslında İstanbul'daki ezmenin devamıdır. Bir yıl kadar "ÇAL EVİ" Eşrefpaşa, ardından altı ay kadar Gümüşpala, kiralık ev. Sonra Mayıs 1989, Nergiz, "kendi evimiz" (şimdiki ev.) Ama ben hepsinde de bana ayrılan yerde, odada. Annem yemeklerimi getirirdi, o kadar. Ezmenin en büyüğü, evin içindeydi çünkü. 31 Ekim 1989'da Polis, Karşıyaka'da şimdiki YUNUSLAR'ın yerinden beni aldı. 2 Kasım 1989, Manisa Tımarhane. Anneme haber vermemişler. Ne polis, ne babam. Benden, on gün sonra gelen mektuptan öğrenmiş annem nerde olduğumu. (....) Eve dönüş, ve aynı yılın sonuna doğru ikinci kez tımarhane. Polis gelerek evden aldı beni. Babamın vefatından çok sonra, annem bana söyledi. "Baban beni ikna etti, ikinci tımarhane için" dedi. 1990 başında, ikinci tımarhane çıkışında, ben misyon bilincimi yitirdim. Çünkü tımarhaneler çok ağırdı. beni bir yandan amaçlı olarak ezdirirken, kollayan da bir Misyon Koyucu eğer gerçekten var olsaydı, tımarhaneler olmazdı, kanaatiyle. Misyon yokmuş, Misyon koyucu yokmuş, bana yönelik dolaylı söz ve davranışlarla ezme yokmuş, ben öyle sanmışım, deliymişim dedim. Başka bakımlardan çok zor durum. Herşeye yeniden sıfırdan başlamak durumundaydım. Babam başta olmak üzere çevremle ilişkilerimi düzelttim (....) 1992 Sonbaharında, Ümit Ticaret'te çalışmakta iken, Misyon bilincim aynen geri geldi. Ama ben pozisyonumu bozmadım. Ümit Ticaret'te çalışmaya devam ettim. Çevremle olan normal ilişkilerimi de sürdürdüm. Öncekiler gibi ezme de yoktu, tabi. İşte babam bu şartlarda, 17 Ağustos 1995 gecesi vefat etti. Normal ilişkilerle, ama nötr duyguyla "uğurladım" babamı "öbür dünyaya". İzmir'de ikinci dalga ezme Haziran 1996'yı izleyen günlerde başladı. Yani babam öldükten sonra. Ve ben de tabiatiyle çevreye yönelik davranışlarımı ona göre değiştirdim. Ümit Ticaret'ten bir hayli Beyaz Eşya vesaire almıştık, iki hesap açmıştım, biri kendime, biri babama, taksitler için. Babamınkiler daha çok olduğu için, eski kullanılmayan 1000 numaraya nakletmiştim, babamın hesabını. Babamın vefat günü, Kasa görevlisi Zehra hanım, telefon açtı bana yukarıya. "9999 bitti, ne yapayım" diye. Benim Quickbasic'le yaptığım bilgisayar programı kullanılmaktaydı. Sormakta haklı, hane sayısı artacak. "10000 numarayı ver" dedim. Ve hemen misyon bilinciyle merak ettim, sordum, ""KİM" diye. KURTUL DENİZ dedi. (Aslında senetler sonunda bana gelecek, bekleyip o zaman bakabilirdim.) O gece babam vefat edince, 1000/10000 bağıntısıyla, KURTULDUNUZ diye yorumladım, olayı. Yalan da değildi. 30 küsur gündür, 9 Eylül Hastanesinde babam. Annem hep yanında, perişan. O gece nöbeti, Huriser teyzeme bırakarak, eve gelmişti, yıkanmak ve dinlenmek için. Saat 22.00 sıralarında telefon geldi. Teyzem bana babamın vefat ettiğini söyledi. Anneme aktardım bilgiyi. Ağlayacak gibi oldu, ama ağlamadı. Bizzat babam da kurtulmuştu, ölmekle. O gün başka bir olay daha oldu. Saat 19.00'da Radyo-1'i açtım, odamda, haber özetlerini dinlemek için, sadece. Spiker (erkek) başladı özetleri okumaya, ve TRT görevlisi Hakan Gülcü 'nün intihar ettiğini de söyledikten sonra, başladı ağlamaya. Başka bir spiker devam etti. (35 yaş civarındaydı, inthar eden.) Son derece ender bir olay. Babamın birkaç saat sonra vefat etmesinin ardından, her iki olayın bağıntılı olduğu anlaşıldı. Babamın ölümüne ağlamadım, tabi. Benim yerime TRT-spikeri ağladı. Soyadımız GÜROL, intihar edeninki GÜLCÜ. Benzerlik. Babamın 9.cu vefat yıldönümünde, 17 Ağustos 2004'te, Türkiyeli Türk dağcı Hakan Güvenç  Kırgızistan'daki TANRI dağlarında UÇURUM'a düşüp öldü. Tabi, babamın vefatından sonra, ben her 17 Ağustos yaklaşırken, misyon bilinciyle, ne koyacaklar merakı içinde oldum, hep. En önemlisi 4.cü yılddönümünde geldi. Gece saat 03.32'de GÖLCÜK depremi, (25.000 ölü). İşin ilginci , o sabah aldığım gazetede Günün Tarihi bölümünde 1949 Bingöl depremi (250 ölü) haberi vardı. Yani Gölcük depreminin 50 yıl öncesine (işaret olarak) Bingöl depremini koymuşlar. 50.ci yıl dönümü için. Her iki kelime de GÖL'lü, ve ÖL'lü. Ben Amputasyondan sonra Çanakkale'de Hastane'de iken, Japonya'da deprem ve Tsunami. (25.000 ölü.) Babamın vefatından sonra, onun da tarihini 17 Ağustos 1986 olarak öğrendiğimde, onun da babamın vefat tarihi ile bağıntılı olduğu anlaşıldı. 17 Ağustos 1999 TÜRKİŞ  eski Başkanı ŞEVKET YILMAZ 'ın vefat var. 17 Ağustos 1988'de de, PAKİSTAN başkanı, ZİYA ÜL HAK 'kın sözde uçak kazasıyla sahte ölümü var. Bu ikisi birlikte, "YILMAZ, İŞ, TANRI" mesajı. Tanrılığın başlangıcı (essah sanarak) 28 Temmuz 1986. Ama 1988 ortalarına doğru Tanrı değilmişim, Tanrı Rolü oynayacakmışım, dedim, burda, İZMİR'de. (GOD is I. The Biggest Lie. Why ?) 10.cu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'in eşi SEMRA SEZER, ve Aktör ROBERT de NİRO 17 Ağustos doğumlular, ve galiba her ikisi de 1944 yılında. Ayla SEZER akrabam (SEZER/SEVER) GustavE fluBERT/SALAMbo romanını alıp okumuştum, lise yıllarımda. Çanakkale'de bir  "görüş gününde", Annem (ARİFE) "SALAMları kestiriyorlar" demişti. Babam (ADEM) "DEMli çayları içeceğiz" demişti. Babamla ilgili (şimdi) söyleyeceklerim bu kadar. (17 Haziran 2012)

9) STELLA

Çanakkale'de,18 Mart 1986 ve sonrası günlerde peşpeşe şunları buldum: 1) ABD ile SSCB aynı merkeze bağlı. Gizli Dünya Devleti (Global Çete). 2) Gündem, Dünya Sosyalist (ve Ateist) Devleti. 3) Bu iş için doğumdan seçilmişim. 4) Kafama elektrot (yani chip) takmışlar, beyin dalgaalarımı bilgisayarla çözerek, beyin faaliyetlerimi, davranışlarımı, düşüncelerimi izliyorlar, ve hatta "feed-back" yoluyla yönlendiriyorlar, gerektikçe. Bu aletin adını Stella koydum. İstemeselerdi asla bulamazdım Stella'yı. Bu da hiçbir şeye uymazdı. Sonra bunu chip'siz de başarabildiklerini buldum. Tüm insanların, beyin elektromanyetik dalgalarını karıştırmadan, uzay teknolojisi, ve gelişmiş bilgisayar ile kaydediyorlar. İnsanlar "canlı robot" durumundalar. Personel kullanarak, istedikleri kişiye, istedikleri işi yaptırabiliyorlar. Kitlesel olarak da kullanıyorlar, Stella'yı. Hedef kitle'nin tamamını bilgisayarın komutasına bırakıyorlar. Beyinleri izliyor, uygun zamanda, Anahtar Kelime ile yönlendiriyor onları bilgisayar, "programları" sayesinde. Kanıt olarak bir örnek: ABD'de Loto. Çok çok haftalar çıkmadı (O da bilgisayarın marifeti). Birikti, Tarihin en büyük piyangosu oldu. 31 Mart 2012 'de 3 kişye birden çıktı. İZMİR'de bana 4.cü dalga ezmenin başlatılmasının 12.ci yıldönümünde. SABAH gazetesi (1 Nisan tarihli): BALTIMORE, MARYLAND, KANSAS. Hürriyet Gazetesi (1 Nisan): ILLINOIS, MARYLAND, KANSAS. Hürriyet (3 Nisan): KANSAS,  Bill Isles (48) Perşembe 3 bilet alıyor, sonra arabasına binerken arkadaşına, "insanın bu piyangoda kazanma ihtimali başına yıldırım düşmesinden daha düşük" diyor. Birkaç saat sonra, evine Yıldırım düşüyor (Yeni Meteoroloji imkanlarıyla), birkaç kas spazmıyla atlatıyor, ve Cumartesi, 3 talihiden biri oluyor. Hürriyet (7 Nisan): 3 talihliden biri olduğunu iddia eden, HAİTİ'li göçmen Mirlande Wilson biletini kaybettiğini açıkladı. Maryland 'da restoranda çalışıyor, 7 çocuk annesi. (7 Sevgi'nin en sevdiği sayı). mariLAND/mirLANDe (land/land). mirlANDe=DEmirle. (AND, "ve" demek) Sevgi ve babası Demir'i işaret ediyor. Henüz Maryland'da kimse ikramiyeyi almadı. (Bileti kaybetmesi de Stella işi.) Vatan gazetesi (20 Nisan): MERLE ve PAT BUTLER çifti ilk kez ortaya çıktı. (mirlande/merle) MERLE BUTLER adına çekin fotğrafı 18 Nisan 2012 tarihli (Sevgi'nin 26.cı Doğum günü) 218.666.667 Dolar. Bileti 3 Dolara almışlar. Kazanınca 4 saat gülmüşler. İkisi de emekli. Erkek 65, Kadın 62. Sevgi'nin annesi GÜL, babası DEMİR. Demir'in en sevdiği türkülerden biri: "Çıkrık benim, tel benim, KAHYA'm mıdır el benim..." (Butler,Kahya demek.) Çanakkale Hastanede Yozgat 66'dan, "O yılmaz GOD" yorumuyla, 66'yı (ve tabi 666'yı, 6666'yı) Tanrısal Sayım kabul etmiştim. Piyango'da 66666 var. Son rakam bir fazla, 7. Başı 217'den 1 fazla. P.K.217 Kadıköy/İstanbul. GÜROL EXPORT, 1979'li yıllar. Bilgisayar, ikramiye 3'e bölünsün ama 218.666.667 olsun diye de iş yapmış, ona göre oynatmış, LOTO'yu Amerikalılara, Yılmaz'la bağıntılı olsun diye. Çanakkale dönüşü, İstanbul'da, Demir gelince Kırıkkale'den, ona "Sevgi'nin en sevdiği sayı 7 (ve, Barış'ın en sevdiği sayı 5)"demiştim. İnanmamıştı. "Sevgi'nin sevdiği sayı filan yok" demişti. "Belki de" haklıydı. Sevgi henüz 1 yaşında bile değildi. Yıllar geçti, Sevgi 7 yaşında iken, Kırıkkale'den, benimle telefonda konuşurken "amca, benim en sevdiğim sayı 7" dedi. "Biliyorum, Sevgi" diyemedim. Gene yıllar geçti. Milli Piyango Genel Müdürü İHYA BALAK (ihya oldu, en büyük ikramiye ona çıktı) makamında kurşunlanarak öldürüldü. Sabah gazetesi 7777.nci sayısını yayınladığı gün (16 Kasım 2007). Yani Sevgi'nin en sevdiği sayı ile bağıntılı, Stella marifetiyle (BALAK=BALIK) Sonra, Diyanet "envanterimizde 77.777 cami var" duyurusu yaptı. Envanter açıklama ihtiyacından dolayı. "Sayı ilginç, şimdi duyuru yapmayalım" demek olmazdı.

Başka bir 31 Mart'ta, İzmir'de 4.cü dalga Ezmenin 8.ci yıldönümünde 31 Mart 2008 'de 1) EXPO 2015 için, Paris'te 2 Şehir yarıştı. İzmir ve Milano. İzmir kaybetti, Milano kazandı. 2) İtalya'dan (galiba Milano'dan) "Barış" için Gelinlik'le otostop yaparak, İsrail'e gitmek üzere yola çıkan PİPPA BACCA Türkiye'de KOCAeli'de bindiği kamyonun şoförü tarafından ırzına geçilip öldürüldü. 3) Eski ŞİŞLİ belediye Başkanı GÜLAY ATIĞ ÇOKAY ASLITÜRK'ün eski kocası İspanya'da Malaga'da tutuklandı. 4) Türkiye'de 3 asker şehit oldu. Yzb. HASAN HATILI, Bşçvş. FARUK KAYA, üsçvş. CENGİZ GÜLCÜ. Aslıtürk belediye başkanı iken farketmiştim teyze kızı Fatma ile benzerliğini. Misyon için doğumdan seçilen sadece ben değilim. Çok çok sayıda insan var (orda, burda), misyon için doğumdan seçilmiş (şu yada bu amaçla). Şehit askerler, o isimlerle ogün tesadüfen şehit olmadılar. Doğumdan seçilmişlik ve Stella marifetiyle. FATMA kim? Dünya Devleti'nin başı olacak kişinin eşi (olacak). O "benzerlik" de "genetik müdahale" ile. (Bugün, 10 Kasım 2012, Stella marifetiyle önemli bir olay oldu. Sona, 10 Kasım 2012 sayfasına yazdım). Gizli Dünya Devleti üyelerinin, Obama'nın, Putin'in, Tayyip'in,...., asıl misyomu bilmedikleri gibi, Stella'nın olanaklarını da tam bilmiyorlar. Onlar, beni kafamdaki chip'le düşüncelerimin izlendiğini biliyorlar, ama ben de onların chip'siz izlendiklerini biliyorum. "Karşısındakinin" ne düşündüğünü bilebilmek insanlığın kadim tutkusu. Bilimci, Stella'yı ne zaman armağan etti Gizli Dünya Devleti Merkezine, bilmiyorum. Ama ilkel de olsa, ben doğmadan önce stella vardı. Salihli'de ben 6 yaşımdan önce, istasyonda üst kattaki lojmandan, evimizden, aşağıdaki "manzarayı" seyrederken, anneme sorduklarım, ve sonunda "öyleyse ben Reisicumhur olacağım" demem de Stella ürünü. İşaret, ve de "büyük işlere" yöneltmek için. İşletme Müdürü gelmiş, babam dahil memurlar "esas duruşta". Demekki gelen adam babamdan büyük. (yıl 1953'den önce.)      Denizli Lisesi, 3.ncü sınıftayım. Pansiyon. Çalışma masası. YUVARLAK TARAK. Alıp fırdöndü gibi çevirdim masada. Sahibi gördü, " kenef " dedi bana. Hakaret. Karşılık veremedim. İlişkim olmayan iki arkadaştı onlar. İkinci sınıftalardı. Liseden sonra, 2 yıl ODTÜ. Hv.H.O.'na girdiğimde ne göreyim., ikisi de orda. "Kenef" diyen 2.ci sınıfta. Ben ve öteki (Aydın CİN) 1.ci sınıf. Aydın, bir yıl kaybetmiş, belli ki. TARAK/KENEF olayı da stella ürünü. 1964'den, 1986'da Çanakkale'de Kenef'te amputasyonun işareti.      1986 ilk yarıdan beri Stella bilinciyle yaşıyorum. Düşüncelerimin, davranışlarımın ne kadarı benim eserim, ne kadarı misyon-koyucunun, bilemem. Ama hepsi, benim. Stella bilincimde kesintiler de oldu. 28 Temmuz 1986'da Tanrılığın başlamasıyla, Misyon bilinci ve Stella bilinci gitti. 31 Temmuz 1986, Tuvalette Amputasyon'dan sonra, bir buçuk saat kadar ayıktım. Sonra bayılmışım. İki uzun AAAAH çığlığıyla biraz ayıldım. Çığlıkları kendimin attığını farkettim. Duyup, koşup geldiler, ve beni yarı baygın, hastaneye yetiştirdiler. 2 yıl kadar sonra, burda İzmir'de, Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım, dediğimde, Stella bilinci de geri geldi. Ve o çığlıkların da stella ürünü oldukları anlaşıldı. İkinci Tımarhane çıkışında, 1990 başında, Misyon bilinci gidince, tabiatiyle stella bilinci de gitti. Aslında gitmemesi gerekirdi. Stella'nın gerçek olduğuna dair kanıt olarak çok şey yaşamıştım. Ama stella gitmezse, misyon bilinci de gidemezdi. Gitmesi gerekiyormuş misyon bilincinin. Stella'yı sorgulamak bile hatırıma gelmedi. O da stella marifetiyle. 3 yıl kadar sonra, misyon bilinci aynen geri gelince, Stella bilinci de geldi. 1992 sonlarından beri kesintisiz sürmekte, Stella bilincim. (18 Haziran 2012)

10 Kasım 2012'de İLAVE: İki yeğenim var: Barış ve Sevgi. Barış'ın "en sevdiği sayı" 5, Sevgi'nin "en sevdiği sayı" 7. Tarihin, en büyük ikramiyeli LOTO çekilişi, ABD'de, 31 Mart 2012'de. İkramiye üçe bölündü. Kişi Başına 2.186.666.67 Dolar. Talihlilerden biri, ikramiyesini 18 Nisan 2012'de, Sevgi'nin doğum gününde aldı. Tarihin, ikinci büyük ikramiyeli LOTO çekilişi, gene ABD'de, 1 Eylül 2012'de, Barış'ın doğum gününde. Bir talihli bildi. Aynı gün aldı ikramiyesini, 337.000.004 Dolar. Birincisinde 5 tane 6 peşpeşe (66666) ikincisinde 5 tane 0 peşpeşe (00000). Yani, Stella'nın "kitlesel kullanımı" ile ilgili Kanıt, tamamlanmıştır. (İkincisine ait, daha fazla bilgi, yerinde, yani 1 Eylül 2012 sayfasında yazılı).

10) Talihli, Salihli doğumlu

Demişler ki, Talihli, Salihli'de 25 Eylül 1947'de doğsun, erkek olsun, kolları ince olsun. Kardeşim Demir de Salihli'de doğdu. O da Talihli sayılır. 6 Yaşımda başladım, ilkokula. İki yıl orda. Okul tiyatrosunda rolüm TANJU'yu oynamaktı. (TANRI). Ordan Tokat-Zile-Silis köyüne tayin olduk. (Sixis). Köyün yarısı Türk (=Alevi) yarısı Çerkes (Sünni). (Amputasyon). 6 yıl orda. Ortaokulu dedemin yanında, İzmir'de. Sonra Denizli-Üzerlik köyüne tayin olduk. (Üzmek/erkeklik/amputasyon). Lise, Denizli'de. Demir de orda. Lise-1. Sınıfım 4-L (Dörtle, dört yap). Biyoloji laboratuvarıydı, o sınıfımız. Sıralar yok, masalar var. Her masada 4 kişi. Bizim masa, OSMAN ARSLAN, YILMAZ GÜROL, HALİL VAROL, EROL AKSEKİLİ. (Rol Tanrı, dörtlü Aile). Tersten KES ve LAH (ellah) da var isimlerde. Üzerlik'de 16 yaşımda KURAN'ın türkçesini okuyunca bilinçli ateist oldum. Politikleştim de. Sosyalist. Lise bitince, İzmir'e tayin olduk. Önce kira, sonra 384 sokaktaki kendi evimiz. 2 yıl ODTÜ. Hazırlık okulunu, Yaz Okulunda bitirdim, 1965'de. O sırada T.İ.P. üyeliğim. İkinci yılda, bir yıllık rapor aldım. (Prof. RASİM ADASAL) (=MİRAS ADA AL= İngiltere). Hv.Astsb. Ruhi eniştem, Hv.H.O.'na girmemi önerdi. Sınav. Kazandım. Ve girdim, Sosyalizm için. Sonradan kavradım ki, MİT beni Ankara'da "seçmiş", eniştem vasıtasıyla beni Harbiye'ye transfer etmiş, Dünya Sosyalist Devleti'ni kurdurmak için, yaşlılığımda. Bunu da, annem hariç, babama eniştelerime teyzelerime halama amcama yengeme, yani bir nesil önceki yakın akrabalarıma söylemiş. "Mücadele içinde geçen hayat" görünümü için, hapishaneler de, tımarhaneler de olacak, Yılmaz için. Ezilecek, hazırlıklı olun da demiş. O andan itibaren, kısmen "yabancılaştılar" bana, yaşlı kuşak akrabalar. MİT'in güdümündeler artık. Tabi sonunda öldürüleceğimi söylemedi MİT, onlara. Bu "sırrı" çocuklara, yani Yılmaz'ın kardeşine ve kuzenlerine duyurmayacağız, onlar zaman gelince öğrenecekler, ona göre, demiş MİT. Sosyalist olduğum için, Sovyet-Çin çatışması üzüyor. İlgi. Sonunda buldum. Kızıl Çin "BATI" nın ajan devleti. Harbiye'deki Devrimci faaliyetlerim de sonuç vermedi. Arkadaşlar, Çin İdeolojisi'ne yakın, yanlış yola girince, koptum onlardan. Önce Pilotaj. Kusmadan dolayı, KONYA jetler de iken ayrılmak. Füze sınıfına geçmek. 1 Ocak 1971'de, İstanbul ÜVEZLİ 1.ci Filo'da görev, kıta subayı (EZLİ). İstanbul'a gidince, kardeşim Demir'i (önce Orman, sonra Kimya Fakültesi öğrencisi iken) benim kopmuş olduğum grubun içinde olduğunu gördüm. Ona da uyarı. Ama o devam etti. Sonradan kavradım ki, benim koptuğum grup, benim başkan yapılacağımı, önceden hadım edileceğimi, sonunda öldürüleceğimi biliyorlarmış, o zaman. Demir'e şunu söylemişler: Abin kendi kafasına göre davranıyor. Bize uymaya niyetli değil. Onun için aramıza alamıyoruz. Birgün, Dünya Sosyalist Devleti kurmak gerekirse onu da gene (Gizli Dünya Devleti olarak) biz kuracağız. Abine, bizim ve senin aslında MİT görevlisi olduğumuzu söyleme. Neyse ki ben subayken, Demir eve (ve okuluna) döndü. 1972 ilkbaharında "arkadaşlar" tutuklandılar. Orduda bana imkan kalmadığını görerek, ayrılma çabasına girdim. Ama Sonbahar'da, ÖNER'in önerisi vesilesiyle ben de tutuklandım, 256 Sanıklı THKP davasına dahil edildim. 100 kadar asker, 30 kadarı devre arkadaşım. Tutukluluk ardından ordudan ihraç. Bir yıldan birkaç gün eksik tutukluluk. Selimiye. Tutukluluğun son döneminde, asker tutukluların tamamının, ve sivillerin de (muhtemelen) tamamına yakınının MİT görevlisi olduğunu buldum. Sonradan kavradım ki, bunu bulmamı onlar istemiş. Çünkü, tutkumdan dolayı, benim ne yapacağım belli. Elime "koz" verdiler yani, kullanayım diye. Tahliye. Ocak 1974'de ECEVİT ilk kez iktidar (ERBAKAN'la koalisyon). Hemen Ecevit'e (elden) Jurnal mektubu. Fiyasko. Korku. Sonra Ecevit Affı. Hakkımdaki dava düştü. Benim ardımdan 1971 yılı içinde, annem babam da evi satıp, İstanbul'a gelmişlerdi. Önce Çolak İsmail Sokak'ta, sonra onu satıp, ERENKÖY, ERALP sokakta ALP apartmanından "ev" (daire) almıştık, ben subayken. Tutukluluk sonrası da aynı ev. 1971'de Pakistanlı Muhammed vesilesiyle GÜROL EXPORT Fatma Arife Gürol, kişisel firması. İşyeri ev. Lületaşı Pipo ile başlangıç. Jurnal mektubu sonrası, "bir olay" ardından "zehirlendim paniği", ve yaygara. Bir hafta sonra ağır hastalık. 5-6 kilo verdim. Yaygara nedeniyle Panzehirini verdiler kurtuldum, kanaati. (Sarılık mikrobu verip, sonra tedavi etmişler.) Ve zehirlenme korkusuyla yaşama dönemi başladı. 5 yıl kadar sürdü. Yaşlı kuşak zaten biliyor zor şartlar yaşayacağımı. Demir'e ve kuzenlerime de, "kötü işler yapmaktansa zehirlenme korkusu ile yaşaması iyidir", demişler. Ordudan ayrılıp, Doğu Almanya'ya gitmek istiyordum. Aynı şey, bu kez can güvenliği için de elzem oldu. Para yok. Annemin evini satmak şart. Annem de ikna oldu. (İkna etmişlerdir, sırrı söylemeden). Evi sattık, MARK'a çevirdik. Doktor Esat Işık Caddesinde kiraya çıktık. Demir-Gül evlendiler. Hemen ardından, Ben, Demir, Gül ve Huriser teyzem, Mayıs 1975'de Viyana'ya uçtuk. Huriser teyzemin MİT güdümünde olduğunu biliyorum. Onun için ESKORT aldım yanıma. Bana (bize) birşey yapamasınlar, diye. Bir gece Viyana. Sonra teyzem Frankfurt'a, biz Doğu Berlin'e. Almadılar. Batı Berlin'e yolladılar. Mecburen Frankfurt'a. Demir-Gül hemen döndüler, Türkiye'ye. Ben 3 ay kadar orda. Sonunda annemi çağırdım. Onunla önce Macaristan'a, sonra Bulgaristan'a ve en son mecburen Türkiye'ye döndüm. Ev gitmiş, para bitmişti. Babam arasıra takılırdı, müzikli söyleyerek, "eskilerden ne haber". Biraz daha export işi, (Deri Giysi). O da bitince, bitirilince, 1978 Öğrenci Affı. 2.ci ODTÜ öyle başladı. Elektrik Mühendisliği. 1979 Sonbaharı, Üniversiteyi bırakıp eve döndüm. Amacım bir (politik) öngörümüm doğru çıkacağını yakınlarıma (Demir'e, Turgut'a,...) göstermek. Üniversiteyi kapatacaklar, dedim. Kapanmadı, yalancı çıktım. Yeni bir dönemi başlatmak için, MİT'çiler, Demir'e "belli et MİT görevlisi olduğunu. Seni, Turgut'u kendisine benzetmeye uğraşmaktan vazgeçsin. Başının çaresine baksın, okulunu bitirip elektrik mühendisi olsun", demiş olmalılar ki, Demir belli etti buna bana. Tabi ben o sırada kendim buldum sandım. Yoğurtçu Parkı'na doğru ikimiz yokuş aşağı yürüyorduk. Ta tepemden, ayak parmaklarımın ucuna kadar bir elektriklenme hissettim, ilk anda. Aralık 79 'da bir gün. Demir de Turgut da MİT görevlisiymiş, MİT güdümündeymiş kanaati ve duygusu. Zehirlenme korkusu, anında bitti. ODTÜ anlamsızlaştı. Ama yine de döndüm okula. 6 ay kadar oyalandıktan sonra, temelli bırakıp döndüm, İstanbul'a eve. Talip psikolojisindeydim artık. MİT'den ve arkasındaki Emperyalist bloktan, "hakkım olan" en büyük pozitif politik görev. Türkiye ve hatta gerekiyorsa Orta Doğu için. "Sosyalist kimliğimle", ve geçmiş yaşantılarımla. Orda beklerken, ATATÜRK'ü de kavradım. O da "BATI" adına yapmış işleri. 1982 sonunda "Açıklığa Kavuşması Gerekli Bazı Konular" adlı kitap yazıp, fotokopiyle çoğalttım. Dağıtım yaptım, çeşitli yerlere, MİT kullansın diye. Yetmedi. 18 Nisan 1983 de Demirbank soygunu olayını yaptım. MİT kullansın diye. Tabi MİT'den (kesin) yeşil ışık alarak. Alimallah, insan hele tek başına banka soyayım derken, canından bile olabilir. Demir'e Turgut'a demişler ki "iyi bir dersi haketti. Hapishaneye çekeceğiz, yeşil ışık yakıp." Ve hapishaneler başladı. Hapishaneye talip olmamıştım ben. Üstelik hapishanede yeni bir durum ortaya çıktı. Ezme. Dolaylı söz ve davranışlarla aşağılama, taciz, tehdit. Tehdide aldırış etmiyorum ama, ötekiler kötü. Hatta yumruk bile var. Son yumruk Çanakkale Adi Suçlular Koğuşunda, kıçıma parmak atıldıktan sonra. Ve o olay ardından Revir'e nakil, Aralık 1985. 28 Temmuz 1986'ya kadar, MİT'e olan güvenimi hiç yitirmedim. Ezdiriyordu beni çok ağır, sonra kullanacak "cezalandırma" biçiminde kanaatiyle. 18 Mart 1986 ve izleyen günlerde herşey değişti. Seçilmişim doğumdan, Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak için. Ama 28 Temmuz 1986'da mesajlar "gaipten gelen" biçime dönüştü, dönüştürüldü. KEOPS, KEFREN, MİKERİNOS'tan mesaj okumaya başladım, ama gücelle bağıntılı. Misyon koyucunun beni yanıltmaya çalıştığını bulmama imkan yoktu. Mesaj yağmuru ve baskısı. Erkeklik organını Kes ve Öl. Yoksa pişman olacaksın, Ezme daha da artacak. Nasıl? Permatik'le. Havalandırmada sağlam ip var yerde. Kökten bağla, dibinden kes. 31 Temmuz 1986 ölmek kararlılığıyla gittim tuvalete, 16.30 sıraları. Gitmeden önce hatırıma geldi: "Yılmaz, ya yanılıyorsan. Gaipten gelen mesaj filan yoksa, boşu boşuna ölmüş olacaksın" diye; anında, "farketmez" dedim. Yaşadığım şartlar çok ağırdı. Ezilmeden dolayı, 65 kilodan 55 kiloya düşmüştüm üçbuçuk yılda. Gittim tuvalete, istenileni yaptım, suyu tam açarak. "Kuş", bir bütün halinde, tuvalet deliğinden gitti. Kan bitsin de öleyim diye bekliyorum. Bu arada, hiç ama hiç fiziksel acı duymadım. "Hayret, acı duymuyorum" dedim. Saate bakıyorum. Bir buçuk saat kadar geçti. Sonra bayılmışım. "Çığlıklar" (....), Hastane. Süreyya Yurdakul, ÜROLOG, kendi kanından vererek (0 RH+) ameliyata almış hemen. Sonra geldiğinde yanıma, "ölmek üzereydin" dedi. "Niye yaptın" diye sordu. "Ölmek için" dedim. Bir ayda bitmişti tedavi, ama üç ay kadar hastane. Sonra aynı gün, hem hastaneden taburcu, hem hapishaneden tahliye edildim. Hastanede ezme yoktu. Yemekler de güzeldi. Verdiğim kiloları aldım orda. Ama, taburcu ve tahliye sırasında, büyük korku yaşadım, tımarhaneye naklediliyorum sanarak. Çünkü misyon bilincim yitikti, Tanrısal bilinç var. İstanbul'da, evde, Demir'e Turgut'a müjdeledim tanrılığımı. Sert tepki. Anladım ki ömür boyu kimse bilmeyecek Tanrılığımı. Ama bu kadarı yetti onlara, "delirdiğimin kanıtı" olarak. MİT'çiler Demir'e Turgut'a (ve öteki kuzenlerime) "cinnet geçirdi, kesti, delirdi" dediler. Yaşlı kuşağa da (annem hariç) program da bu da vardı, size söylemedik, ağır gelir diye. Sonunda takacağız daha güzelini", dediler. Ama İstanbul'da bir süre sonra, tıpkı hapishanelerdeki gibi ezme tekrar başlayınca, Misyon bilinci geri geldi. Ama ikili durum. Dünya Sosyalist Devleti'nin başı olacağım, lâkin tanrılığımı kimse bilmeyecek. İzmir'e transfer. Bu kanaatim değişti. Mademki kaderimi Dünya'nın başı olmak üzere yazmışım, öyleyse tanrılığımın insanlar tarafından bilineceği zaman da gelecek. Ve düşünsel hazırlık yaptım, o zaman insanlara ne sunacağıma. 1988 ortalarına doğru, Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım deyince ikilik kalktı. Zaten misyon programını, Dörtlü Aile'yi Çiçekkentleri, kendimi essahtan tanrı sanarken bulmuştum. Sonra Tımarhaneler. İkinci tımarhane çıkışı, 1990 başı, Misyon bilinci gitti. 1992 sonuna kadar yitik. Ama ne kadar güzeldi, o yeni dünya tasarımı. 1992 ilkbaharında, " A World with Flower-Cities " kitabımı yazdım. Yurtdışında yayınlatmaya çalıştım. Başaramadım. İzmir'de 2.ci dalga ezme Haziran 1996'yı izleyen günlerde başladı. 1 Eylül 1996'da (girişimin 5.ci yıldönümünde) çıkışım oldu, Ümit Ticaret'ten, bu yüzden. Ama Haziran 1997'de tekrar döndüm, çaresizlikten. Dönünce de ezme bitti. Olsaydı fark ederdim. 27 Ekim 1998'de, 3.ncü dalga ezme başladı. Temmuz 1999'da, ikinci kez terkettim, Ümit Ticaret'i. Terkedince de ezme bitti. Olsaydı farkederdim. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, Mesrure teyzem geldi. O, annem ve ben turistik geziler yaptık. (Akademik tur). Sonra Mesrure teyze evine İstanbul'a döndü. 12 Kasım 1999 Düzce depremi oldu. O sırada turistik gezilerin devamı olarak Mesrure teyzem AKÇAKOCA'daymış. Depremin şiddetinden hemen evine dönmüş. İşin ilginci, öteki teyzem, Huriser teyzem de bizdeydi, o akşam, ve ben saat 19.00'a geliyor diye, televizyonlardan ATV'yi açtım. ALİ KIRCA  haberleri sunmaya başlamadan, stüdyo başladı sallanmaya. Gördük üçümüz de, canlı yayında, Düzce depreminin, İstanbul'da ATV stüdyosundaki sarsıntısını. O sırada bilmiyordum, Huriser teyzemin küçük kızı FATMA 'nınn bana eş olarak seçildiğini. Misyon-koyucu, iki teyzem, Ali Kırca, ve hatta Muazzez Ersoy, ve DEPREM'i kapsayan, Fatma ile ilgili bir işaret koymuş o akşam. AKÇAKOCA/ALİ KIRCA= KARI-KOCA. Huriser teyzen, Kaynanan. KAYNAŞLI'da yakalandı Muazzez Ersoy depreme, kara yolu ile, loto çekilişi için Ankara'ya giderken. Cumartesiydi. Loto çekilişi sırasında anlattı, depremin şiddetini. (Bir türkü: Çekemedim AKÇA kızın göçünü...") Ali Kırca, Sarp Kuray takımından. 1968'de, silah üzerine (törenle) yemin etmiştik, sözümona Havacı-Denizci devrimci birleşmesi. O da vardı orda mutlaka. FATMA'nın karım olduğuna dair bir işaret de Düzce depreminden iki ay kadar önce, KUŞADASI'nda gelmişti. MİT marifetiyle, ve de bile bile "boş" iş. Ama anısı önemli. Turistik gezilerin bir ikisinde Huriser teyze de vardı. Kuşadası'ndakinde de. Masada Mesrure teyze, annem ve ben. Akademik tur rehberi yaşlı kadın FERHAN hanım getirdi bana evlilik teklifini, dul ve bir (küçük kız) çocuklu öğretmen kadından. Mesrure teyzem hemen "OLMAZ" dedi. Bana da söyleyecek laf kalmadı. Tarih "dokuzlu", 19.09.1999 (Olmazdı Yılmaz, çünkü karın FATMA). Kuşadası olayını, Fatma için işaret kabul ettim, bu yazıyı yazarken, çünkü Depremde esas unsur iki teyze. Kuşadası'nda da iki teyze.  3 Ocak 2000 Sabriye  halam vefat etti. Cenazesine gittik annemle, Ankara'ya. 31 Mart 2000'de, İzmir'de ezme tekrar başladı. 4.cü dalga. (Halen devam etmekte.) MİT'çiler, Demir'e demişler ki: "Abine piyango çıktı. Dünya Sosyalist Devleti'ni kurma zamanı geldi. En uygun kişi abin. Ama önce affetmesi lazım, seni ve bizi." 31 Mart 2000'i izleyen günlerde, Demir Ankara'dan telefonla, dolaylı sözlerle bu müjdeyi verme telaşı ve heyecanı içindeydi. Bir iki ay sonra, Gül'le bize geldiklerinde de bu heyecan vardı, her ikisinde de. Ben yüz yüze kendilerine doğrudan veya dolaylı bir tepki vermedim, bu konuda. Ama ezme başlayınca, başlamıştım zaten (tekrar) yazmaya gazetelere, kahvelerde gemilerde. Yazdıklarımın Demir'lere de ulaştırılacağı düşüncesiyle. Misyonu ve işin esasını anlatarak, "kazın ayağı öyle değil, böyle" dercesine. Şu anda yazdıklarım da yilmazgurol.com için. HEPSİ BU KADAR. "Hepsi bu kadar mı" diye sormuştu, bir keresinde, genelev'de kadın. Başka bir kadın da (Birgül, İzmir Genelevi'nde) eliyle dokunarak " kökü burası " demişti. Meğer, BİRGÜN KÖKTEN KESİP ATMIŞ OLACAKSIN, demek istemiş. ATMIŞ olduğum gün, 25 Eylül 2007'de Radikal gazetesi 4000 .ci sayısını yayınladı. Çözüm: RADİKAL (Radical), yani türkçesiyle KÖKTEN. 4 lü Aile.

ALTI OK/ALTI YOK/ALTI YOL  Çanakkale'den, İstanbul'a döndükten "az sonra" soyduğum bankanın, DEMİRbank ALTIyol şubesinin Tabelası düştü. (Tabela, ingilzcesi Facia) ALTInda bir kadın öldü. Kuzen Turgut'un bile dikkatini çekti. "Bu senin banka değil mi" diye sormuştu. "Evet" diyebildim sadece. "Söyledim, inanmadınız. O Tanrı Ben. Evine Hoş Geldin mesajı" diyemedim. Turgut'cuğum, VİCDAN'la beraber hazır olun MOSKOVA'ya gitmeye, 5-yıldızlı yönetici komutan olarak, yönetimi devralmaya; Demir'le Gül'ün, Washington'da yönetimi devralmaları ardından. (19 Haziran 2012)

Ve şimdi, 11 Kasım 2012, bitirdim yilmazgurol.com'u aktarmayı.

*********************************************************

@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

Şimdi, 20 Haziran 2012, 1-24 Eylül 2008 de yazdığım 92 sayfa "Felsefem" adlı kitabımı aktarmaya başlıyorum

----------------------------

F E L S E F E M

(60 yaşım biterken)

Eylül 2008

Sevgili Annemin Anısına

 

(1 Eylül'deki)

Bugün 2.ci Dünya Savaşı'nın "resmen" başlamasının yıldönümü (1939). 6 yıl  içinde, 20 milyonu Sovyet, 50 milyon kadar insan öldü, öldürüldü. Suçsuz  insanlar. Bu sebeple sonra, 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.  1 Eylül 1976'da, Barış Günü'nde doğunca yeğenim, biz de BARIŞ koyduk  adını. İlk yeğenim. Hepsi toplam iki. İkincisi SEVGİ.     1986'da, Çanakkale'de, hapishanede, 2.ci Dünya Savaşı'nın aslında, Proje gereği, Global Çete'nin işi olduğu kanaatine vardım.  Ve Barış kızın, doğum tarihinin de, misyon gereği, Global Çete Merkezi (yani Misyon Koyucu) tarafından önceden kararlaştırıldığı kanaatine vardım, yine orda 1986 yılında. O zaman ben 38 yaşımdaydım. Bugün Barış 32 oldu. Kutlu Olsun.... Benim 61 olmama da 24 gün kaldı. (25 Eylül 2008)         Son 8 yıldır, hergün gazete yapraklarına vesaireye, misyonla ilgili yazdığım yazılara 17 Ağustos 2008 ardından 18 Ağustos'ta son verdim. Ama sonra, bu yazdıklarımdan "felsefi" olanlarını, hatırımda kaldığı kadarıyla toparlamak, ve toparlarken de mevcut felsefemi yazarak anlatmak ihtiyacını hissettim. Dolayısıyla bugünden, Barış'ın gününden başlıyarak, en geç benim günüme, 25 Eylül'e kadar, hergün sabahları, "ev" de, bir saat kadar yazmayaa karar verdim.        Bugün aynı zamanda Ramazan ayının ilk günü. Denk geldi, Barış gününe. (Şu anda düşündüm) Denk mi geldi. Yoksa (2008'de) denk gelsin diyemi kararlaştırıldı önceki 1 Eylüller.  En önemli bir tanesi, (baktım takvim yaprağının arkasında) yazıyor (gene): 1 Eylül 1923. Tokyo ve Yokohama da deprem. 300.000 ölü. Kanaatim denk gelmemiş, denk getirilmiş.        Aklımdaki Ramazanla ilgil yazacaklarım şunlardı, yazayım: İslam takviminde (ay takviminde, kameri takvimde) aylar mevsimlere uymaz. Dolayısıyla Ramazan ayı da, yazın ortasına veya kışın ortasına gelebilır. Gün doğumu ve batımı arasında tutulan oruç da ülkemizde mevsim kışsa 8 saat, mevsim yazsa 16 saat olabilir. İslam'ın doğum yeri Mekke, Ekvatora daha yakın olduğu için orada bu farklılık bu kadar büyük değildir, ama bizden de kuzeyde kutupa yakın ülkelerde, örneğin Norveç'te Güneşin doğuşu ve batışı esas alınarak, "oruç tutmak" imkansızdır. Yani, Bergen'de geçmez "ramazan imsakiyeleri". Evet bugün, 6 milyarlık Dünya Nüfusunun 1 milyar kadarlık müslüman bölümü için, Ramazanın ilk günü. Bu 1 milyar müslümanın çoğunluğu, bugünden başlayarak 30 gün oruç tutacaklar. Nüfus cüzdanımda, dinim İslam yazıyor ama ben oruç tutmayacağım tabi. Şeriatla yönetilen bir ülkede, örneğin Suudi Arabistan'da sıradan bir insan olsaydım, oruç tutmamam mümkün olabilirmiydi. Tabi ki hayır. "Müslüman olarak doğmuş"  bir insan olarak. Ama yine de Ramazan ayı içinde sokakta sakız çiğnemiyeceğim.        Annem dindardı. Silis köyünde, bizi (beni ve kardeşimi)  makasçının kızkardeşi Hamide ablaya "göndererek", Kuran'ı "okumayı" öğrettirdi. İlkokul zamanı. Yaşlarımız ben 9, kardeşim Demir 7 civarı. Arapça yazıdan, Arapça olarak okumayı öğrendik, ama Arapça bilmeden. Birkaç kez "hatim" ettik, Kuran'ı (hiç bir şey anlamadan tabi). O sıralarda söylediğimi hatırlıyorum. "Büyüyünce İslam dinini inceliyeceğim", diyordum. Bu sözler ilk kuşkunun sonucu söylenmişti.        Denizli Lisesi'nde (15 yaşım civarında) arkadaşım Halil Varol başka bir öğrenciyi göstererek, Allah'ın var olduğuna inanmıyor demişti. Bu beni çok etkiledi. Evet başka dinden insanlar, ve hatta dinsizler vardı dünyada, biliyordum ama, onlar bana uzaktaydılar. Bu ise yakınımda (ilişkim olmadığı) ama hep gördüğüm, benim gibi bir öğrenci. etkilendim tabiatiyle. Ama yetmez kanaat için. 16 yaşımda (Lise sonda) abone olduğum gazetenin ekte, Kuran'ın türkçe tercümesini verince, o yetti. Sorgulayarak dikkatlice okudum. Ve böylece "ateist" oldum. Bilinçli dinsiz. Tabi ki bu bilinç değişikiliğini sadece kendime saklayamazdım. Başta kardeşim olmak üzere, yakın akrabalarımı da "kendime uydurmaya" çalıştım. Kardeşim Demir, ve kuzenim Turgut'un, "erken zamanda" "ateist" olmaları, benden dolayıdır. Niye öncelikle akrabalar. Çünkü, insanların (tüm insanların) önünde önce onlar var, benim için. Ballıkuyu'daki evde, bir din tartışmasında, çaresiz kalan babamı ağlatmıştım. Yıl 1965. Yaşım 17 veya 18.

(2 Eylül'deki)

Kendi dinimi kaynağından Kuran'dan sorgulamış, ve Kuran'ın "kelamullah"(yani Tanrı sözü) olmadığı, Muhammed'in sözü, sözleri olduğu kanaatine varmıştım. Böylece "dinsiz" olmuştum. Ayrıca tarih bilinciyle biliyordum ki, Kuran        değişmeden aynı kelimelerle gelmişti günümüze. Gelirken insanlar tarafından tahrifata uğramamıştı yani. Oysa, İncil'in çok çeşitli yazılmış biçimleri olduğu, ve bunlardan doğru olanının seçilmesi için, 400 yılı civarında, İznik'te bir dinsel kurulun toplandığını ve bu kurulun mevcut inciller arasında bir iki tanesinin gerçek incil olarak seçildiğini de biliyordum. Aynı durum Kuran için de olsaydı, işim daha zor olurdu.        Kuran'ı sorgulamam bana yetmişti. İslamı reddederken, tabiatıyla İslamın Tanrısını da red etmiştim. Tanrısız (Ateist) olmuştum yani. Başka dinleri sorgulamaya, acaba benimki yanlış, belki onlarınki doğru demeye de gerek görmedim. Kabaca biliyordum, öteki dinleri de, Hristiyanlık, Musevilik, Budizm, Hinduizm, eski dinler vesaire. Tabiatiyle Tanrı (Tanrılar, Tanrıçalar) yoktur. "Allah yoktur" (La ilahe) kanaatindeydim. İslamın Tanrısını reddederken, Tanrı kavramını da reddetmiştim. Bilimdi "tek hakiki mürşit". Ama o zamanlar dahi, yani 17-18 yaşlarımda da, şunu da söylüyordum, Evren nasıl varolmuş, gibi sorular için. Ben bilmiyorum, sen biliyormusun. Evet biliyorum, Allah yarattı. Hayır arkadaş. Sen bir bilinmeyeni, başka bir bilinmeyenle açıklamaya çalışıyorsun. Sonra bir ömür boyu Ateist Felsefeyle yaşadım. Ateist Felsefeden "Bilinemezci" (Agnostik) Felsefeye geçişim yeni oldu. Yani yanlış hatırlamıyorsam bu son 8 yıl içinde, yani 50li yaşlarımda. O terimleri  (bilinemezcilik, agnostisizm) kullanıyorum, felsefemi tanımlamak için. Ama benim tanımladığım bir biçimde. Çok eskilerden hatırımda şöyle bir tanım: Agnostisizm: Ruh mu önce vardı Madde mi önce vardı, bilinemez. Materyalizm: Önce Madde vardı. Maddede ruh oluştu, insan ruhu. Ama büyük ruh yani Tanrı yok. İdealizm: Önce ruh vardı, büyük ruh, Tanrı. Maddeyi oyarattı. İnsana da ruh verdi. Bu tanımlar benim tanımım dışında. Mutlak nihai realiteyi asla bilemiyeceğiz (kesin) kanaatindayim. Nerden geldik, Nereye gidiyoruz. Ezel'i ve Ebed'i asla kavrayamıyacağız. Sonsuzluğu zaman ve mekan olarak kavrayamıyacağız. "Sonsuz" deyip (tanımlayıp) geçiyoruz.  Asla bilemiyeceğimiz başka konular da var. Örneğin, (dünya'da) hayat nasıl başladı. Cansız varlık nasıl canlı varlığa dönüştü. Uzağı görme yeteneğimiz, teleskoplar, ne kadar artarsa artsın, hep, ama hep, uzayda en uzakta görebileceğimiz uzay nesnelerinin, ötesinde de göremediğimiz nesnelerin var olma ihtimali hep geçerli olacak. Asla göremiyeceğiz uzayın "sonunu". Gelişmiş teleskoplarımızla, uzayda gördüğümüz nesnelerin, tümünün, (varsa, ki var, teleskop gücü artınca yenilerini görüyoruz) kaçta kaçı, yüzde biri mi, milyarda biri mi diye bir tahmin yapabilirmiyiz. Asla. Bu bilinemezlik ortamında, "her şeyi biliyormuş gibi" , Bu evrenin bir yaratıcısı yoktur, Tanrı yoktur (Tanrılar yoktur) diyebilir miyiz. Hayır. Ama Tanrı vardır da diyemiyoruz. İnsanların Tanrı (Tanrılar, Tanrıçalar) kavramına nasıl ulaştığını biliyoruz çünkü.        Çok değil, yakın geçmişte, insanlar ne sanıyorlardı. Altımız yer (toprak), üstümüz Gök. Gökte Güneş ve Ay var ışık saçan. Ve geceleri Yıldızlar. Gökte süs. Sonra ne öğrendik, bilim vasıtasıyla. Altımız yer değilmiş. Dünyamız bir büyük yuvarlak kütleymiş, üstelik boşlukta (uzayda) duruyormuş. Durmuyormuş, hem kendi ekseni etrafında dönüyor, hem öteki 8 gezegenle birlikte, Güneşin etrafında dönüyormuş, dolanıyormuş. Ay da bizim  (Dünya'nın) etrafında dolanıyormuş. Dünya'nın uydusuymuş. Dahası da var: Dünya ve öteki Gezegenler aslında ateş topu olarak Güneşten kopmuşlar, ama "çekim" dolayısıyla uzaklaşamamışlar, uydu olmuşlar Güneşe. Zamanla, Dünya soğumuş, "kabuk" bağlamış, Toprak, su, hava oluşmuş. Ama hala içi Güneşinki gibi. Mağma. Ateş topu. Ay da dünyadan kopmuş. Uydu olmuş Dünyaya. Bunlar kesin (bilimsel) kanaatler.         Bu Astronomik bilgiye ulaşmadan önce, mevcut dinlerin "yaratılış" a ait farklı anlatımları vardı, muhakkak. Şimdi biz Tanrı kavramını kabul edersek, eskilerin yaratılış anlatımlarını (kesin olarak) kabul edemiyeceğimize göre, yeni yaratılış anlatımına, mutlaka, güneşten kopma işini eklememiz gerekli. Tanrı Güneşten kopardı Gezegenleri. Peki öncesi. Ve hatta sonrası. Gene belirsiz. Mevcut Astronomik bilimsel bilgi, gezegenlerin güneşten kopmuş olması. Güneşin de aslında bir Yıldız olduğu, ve öteki yıldızların bazılarında da gezegenler olduğu gerçeği bizi bir varsayıma götürüyor. Uzaydaki nesneler aslında "bir" kütlenin patlamasıyla oluştu. (Big Bang teorisi). Kabul edelim ki doğru. Peki bu tek kütlenin "evveliyatı" ne. Ve neden patladı. Bunu kavramamaız asla mümkün değil. Burada gene tosluyoruz Bilinemezliğe. Tanrı kavramını kabul edersek, bu durumda şöyle bir yaratılış anlatımı gerekecek. Tanrı o ilk kütleyi yarattı, ve patlattı. Ondan sonrası "malum". 

Evet, Misyon-Koyucu, 1 Eylül'leri (Start'tan önceki son) 2008'deki Ramazan Ayının ilk gününden almış. Kanıt, dünkü Yeni Çağ gazetesinin Günün Tarihi"nde. raMAZan yılMAZ / MAZhar Osman Usman (Dr., Bakırköy Ruh Hastanesi kurucusu) 1951, 1 Eylül'de vefat  / 1951, 1 Eylül'de LİBYA bağımsızlığını ilan etti. (LİB-YA  AY-BİL) / 1969, 1 Eylül'de  Muammer Kaddafi, Libya'da askeri darbe ile Kral İDRİS'i devirdi. O gün Kral İdris Bursa'daydı. (Kaplıca).  bURsa. (İDRİS: DİRİS..) muammER kaddAFi  (GAD dafi)  Libya Akdeniz ülkesi (AF-rica'da). Barış kız AKDENİZ anemisi. / 1 Eylül doğumlular: 1956 Alev Kaftancı (kuzen), 1976 Barış Gürol (yeğen), Yaşar Büyükanıt (önceki Gnl.Kurm.Bşk.Org.), Aliekber VAGİT (Rus petROL milyarderi).

(3 Eylül'deki)

Angut kuşunun eşi ölünce bir süre başında yas tutarmış. (Beklermiş belliki üzüntüyle). Sonra çaresiz bırakır gidermiş tabi. Ama geri kalan ömründe başka eş aramazmış. (Öölen eşine olan sevgisinden, ve üzüntüsünden olsa gerek.) Sevilenin ölümü insanı da üzer. Ağlar insan, sevilenin ölümü ardından. "İlk insanlar" için de geçerliydi bu. Angut kuşu ölümü gördü. Acıyı hissetti. Ama o kadar. Ölüm ne, Hayat ne, Ölüm sonrası ne, diye düşünmedi, düşünemedi.        İnsan, "insan olurken", bunu düşündü. Sevilenin öldüğü anı ve olayı gördü, gözledi. Son nefesini verdi bir daha (nefes) almadı. NEFES GİDERKEN, CANLILIK DA BİTTİ, CAN GİTTİ. Can "çıktı". Demek ki Can, Nefes gibi, Hava gibi görünmez bir şey."Ruh" dedi buna. İnsanlık, insanlar Ruh'u böyle buldu. Ruh ve Beden kavramlarını ayırdı. Ruhu ölümsüzleştirdi. Akıl yoluyla hepsi. İyi insan, kötü insan olduğu gibi, iyi ruh, kötü ruh ayrımı da yaptı sonra. İyi rıuhların, yaşayanlara iyilik, kötü ruhların yaşayanlara kötülük "yaptıklarını" da buldu. Kötü ruhların şerrinden kurtulmak, iyi ruhların hayrını sağlamak için "yöntemler" buldu.        Din, böyle ortaya çıktı, insanlık tarihinde. Din işlerinde "ehliyetli" insanlar ortaya çıktı, toplumda, topluluklarda. Yalnız insanlarda mı ruh. Besbelli hayvanlarda da var.  O aslanda, kaplanda da... Ya peki o dağ niye ateş püskürüyor arasıra, ve öldürüyor insanlardan bazılarını. Öyleyse, onda da bir ruh var. Pele adını vermişler, Hawaii yerlileri, Volkan Tanrıçasına. Ruhlardan, Tanrılara Tanrıçalara ulaştı insanlık. İnsan ruhlarının erkek yada dişi olabildikleri gibi, büyük ruhların da dişi yada erkek olduklarını böylece bildi. Doğal felaketleri, hastalıkları, kötülükleri kötü ruhlara, şeytana ve hatta insanlara ceza olsun diye yapılmış kabul edilerek Tanrılara Tanrıçalara bağladı insanlık. Yıldırım çarptı, öldü. Tanrı cezalandırdı. Volkan Tanrıçasının gazabından kurtulmak için, çok kişinin ölmesini önlemek için, dua ile volkan Tanrıçasına yalvararak içlerinden bazılarını "kurban" ettiler ona. Değişik topluluklarda, birbirinden farklı, çok değişik nitelikte, büyüklü küçüklü "tanrısal" nitelikli varlıklar ortaya çıktı.  Çok tanrılık şartlarında, mecburen biri "en büyük" kabul edildi, bazı topluluklarda. Örneğin Eski Yunan'da baş tanrı ZEUS, eski Araplar'da baş tanrı ELLAH. Ama Ellah'ın kızları da var, ELlat ELmenat ELuzza. Ayrıca her kabilenin kendine özgü bir tanrısı da var. Muhammed ne dedi. "ELlah vardır, ona inanın", demedi. "ELlah'tan başka tanrı yoktur", dedi, ve ekledi, "ben de onun elçisiyim, bana itaat edin." Yunan tanrılarında da vardı, evlenmek, "çoluk çocuk sahibi" olmak. Hatta insanlardan bile çocukları olabilirdi. Herkül, Zeus'un insanlardan olma oğluydu. Yunan tanrılarının tanrıçalarının hepsinin görevleri işleri farklıydı. Poseidon, deniz ve deprem tanrısı, örneğin. İnsan aklı bazı yörelerde, çok tanrıdan tek tanrıya yöneldi. Bunlardan biri de, Ortadoğu kökenli, 5000 yıllık Musevilik. Tam bilmiyorum ama mutlaka o dinde de çok tanrıcılığın izleri vardır. Bizim İslam'da bile var. Allah can almayı Azrail'e yaptırır. Bir melek, bir büyük ruh. İnsanlık tarihinde, dinler tamamen kendiliğinden, akıl yoluyla ortaya çıktılar, farklı farklı biçimlerde. Ama ortaya çıktıktan sonra, din adamları tarafından kişisel çıkarları için "kullanılmaya" da başlandı. işe "sahtekarlık" da karıştı yani. Bu giderek toplumları yönetenler düzeyine çıktı. Egemenliği sürdürebilmek için, dini kullanmak, "esas" haline geldi. Bu durumdaki yöneticiler artık aslında "kullandıkları" dinin gerektirdiği inançlardan da tamamen uzaklaşmış durumdaydılar, tabi. Halk bilmiyordu ama onlar artık kavramışlardı, Fırtınanın "Gök-Tanrı'nın işi" olmadığını.        Mısır Firavunları, kendilerini Tanrı soyundan gelmiş, yarı-tanrı ilan etmekten çekinmediler. Günümüzde hala çok etkili, çok tanrılı din, Hinduizm. 1 milyar kadar insanın dini. En büyük tanrıları, Brahma, Vişnu, Şiva. Hepsinin işi ayrı. Vişnu arasıra, "insan kılığında" yeryüzüne iner, insanlara "iyilik" yapmak için. Vişnu olduğunu da bilir insanlar, o insanın, ve ona göre davranırlar. Hinduizm'de (ölümsüz olan) insan ruhunun, çeşitli defalar, farklı insan bedenlerinde ortaya çıkmaları (Reenkarnasyon) inancı da vardır. "Hatırlamıyorum ama, acaba önceki hayatımda ne idim" diye sormak çok normaldir, Hindu inancına göre. Akla aykırı mı. Ruhun varlığını kabul etmişsin, ölümsüzlüğünü kabul etmişsin. Bedenden çıktığını kabul etmişsin, öyleyse bedene girdiğini de kabul edeceksin. Ve bu niye sadece bir defa olsun. Çeşitli defalar da olabilir. Ruhun varlığı kadar normal, ruhun tekrar tekrar bedenleşmesi. Bunun için BUDA, yaşadığı toplumun dini Hinduizmin tanrılarını reddedip, "tanrısı olmayan" bir "din" kurarken, hatırına bile gelmemiş, Reenkarnasyon'dan kuşku duyup sorgulamak. Sorgulamış ama "niye" diye. Ve bulmuş sonunda, "mükemmel ruh durumu" NİRVANA niteliğine, ruhun ulaşabilmesi için, tekrar tekrar bedenleşiyor ruh, önce hatta böcek ruhu, sırasıyla yükselerek insan ruhu... Amaç Nirvana niteliği. Hiç acı hissetmeyen beden. Nirvana niteliğini kazanmış ruh sayesinde.  2500 yıl kadar önce, BUDA Hindistan'da. Şimdi 1 milyar kadar insan kendisine Budist diyor. Ne kadarı tam olarak Buda'nın öğütlerine uyuyor, belli değil. Vietnam savaşı sırasında, "protesto" için, kendisini yakan Budist rahipleri görmüştük. Yanıp bitinceye kadar, kımıldamadan (acıya direnerek) acı duymadan dimdik durdular. Buda iyi niyetliydi, ama öğretisi "negatif". Acıdan uzak durmak için, zevklerden, nimetlerden, ve hatta sevgiden bile uzak durmak. Dünyamızdaki mevcut Budizm, çeşitli ülkelerde, başka dinlerin de etkisine girmiş durumda biraz.        Ama aynı yıllarda, yani 2500 yıl kadar önce, Çin'de Konfüçyüs'ün kurduğu "din", bir başka. (Okuduğum kadarıyla) "tanrı kavramı yoktur, Konfüçyüsçülük'te", diye bir söz hatırlamıyorum, ama anlaşılan o da "tanrısız" bir din. Ruhun varlığını kabul ediyor, ama ölümsüzlüğünü reddediyor. Beden ölürken ruh da ölüyor. Ansiklopedi deyimiyle "materyalist" bir din. Din yerine felsefi öğreti demek daha doğru ama, 500 milyon kadar kişi (bugün) dinim Konfüçyüsçülük dyor. Öyleyse din. İşin ilginç yanı Konfüçyüsçülük'de de, amaç mükemmel ruh durumuna ulaşmak. JUNZİ niteliği kazandırmak ruha. Ama yaşarken. Esas olan Sevgi. Aile'sinden başlayarak, topluma doğru, insanları sevmek. Yaşlıya saygı. Erdemli, bilgili, iyi insan olmak. Konfüçyüs hem iyi niyetli, hem öğretisi "pozitif".       Japonya var ilginç. Ulusal dinleri Şintoizm. İrili ufaklı binlerce tanrı, tanrıça var. En büyükleri Güneş Tanrıçası AMATERASU. Tabi ki köken çok eski. Ama süreç içinde, Japon imparatorluğu sülalesinin, Amaterasu'nun soyundan olduğu inancı da eklenmiş, dolayısıyla imparatorlar insan ama, aslında yarı-tanrı. Ona da ibadet ediyorlar. Ölülere de ibadet ediyorlar. Müslümanların Allah'a ibadet ettikleri gibi. Ve imparatorlar, bana ibadet etmeyin, ben de sizin gibi insanım, demiyorlar. !945'e kadar durum böyle. 1945'de General Mac Arthur, teslim alınca Japonya'yı, halkın imparatora ve ölülere ibadetini yasakladı. İmparator'un tanrısal niteliklerini iptal etti. İmparator (Hiro Hito) da buna ses çıkarmadı. Ve "devlet dini" olan Şintoizm, "tapınak dini" biçimine dönüştürüldü. Bugün 100 milyon Japon'un dini Şintoizm. Ama Budizm de karışmış biraz. Yine Güneş Tanrıçası en büyük. Öyle anlaşılıyorki, bugün Şintoizm, evet, din Japonlar için, ama gelenek görenek özelliğine dönüşmüş kültürün bir parçası haline gelmiş aslında.

(4 Eylül'deki)

Budizm'de Tanrı yok ki "Tanrı Korkusu" olsun. Ama başka bir korku var: Yaşarken acı (:pain) çekmek korkusu. Dolayısıyla gerçek Budist, mümkün olduğu kadar çabuk, tüm acılardan kurtulmayı, mükemmel ruh durumu, Nirvana niteliği kazanmayı amaçlar, yaşarken. Çünkü bilir, bunu beceremezse, öldükten sonra, ruhu yeniden bedenleşecek, yeni hayatında yine acı çekecektir. Nimetlerden, zevklerden, ve hatta sevgiden uzak durmak. "Bir lokma, bir hırka", yalın ayak, başı kabak" yaşamak şarttır. Böcekler, (sivrisinekler dahil) öldürülmez. Çünkü önceki hayatlarda belki kendisi de böcekti. Acı "yaşarken" (hayatta iken) vardır yani, Budizm'de. Hinduizm'de de durum böyledir. Ama, hayatta iken yaşanılan acılar, ve hazlar, Tanrıların yaptıkları işlerdendir. Bu yüzden tanrılara dua ederler, ibadet ederler, kendilerini cezalandırmamaları için, ve ödüllendirilmeleri için. "Hayır ve Şer" tanrılardandır çünkü. Özellikle cezalandırıcı tanrı, ŞİVA'dır. VİŞNU iyilik tanrısıdır. Vişnu arasıra, insan kılığında yeryüzüne iner, insanlara iyilik yapmak için. Birkaç ay önce Nepal Krallığı sona erdirildi. Nepallilerin çoğunluğu, krallarını hep Vişnu tanrı olarak kabul ettiler. Kral da hiçbir zaman, Hayır ben de sizin gibi bir insanım demedi, halkına, Nepal'de.       Ortadoğu kökenli, birbirinin devamı üç büyük din MUSEViLİK, HRİSTİYANLIK ve İSLAM'da, insanın ikinci bir hayatı yoktur. Ama öldükten sonra, Tanrı'nın insana "hesap sorması" vardır. Hayatta iken işlediği günahlara karşılık Cehennem, sevaplara karşılık Cennet vardır. Cehennem'de ateşte yanmak var. "Cehennem azabı". Bu dinlerde dindarlığın asıl nedeni Cehennem Korkusudur. Cennet hayali de dindarlığa katkı sağlar. Dolayısıyla bu dinlerin dindarları, yaşarken din kurallarına uygun yaşamaya çalışırlar. Koyu dindar (Musevi) Yahudilerin erkeklerinin kulaklarının yanında, sap gibi bir miktar saç uzatmalarının sebebi, öldükten sonra Melek, o sap gibi saçlarından (kolaylıkla) tutup, Cennete atsın diyedir. Nüfus olarak Musevilik, bugün (yok kabul edilecek kadar) azdır. 10-15 milyon. (İsrail'dekiler ve ötekiler). Dinin büyüklüğü, onun devamı dinlerden ötürüdür. Hristiyanlık 2 Milyar, İslam 1 Milyar.         Ben 17 yaşımda, sorgulayarak Kuran'ı okuyup, Kuran'ın Tanrı sözü değil de Muhammed'in sözü, sözleri olduğu kanaatine vardığımda, problem bitmişti. Muhammed, kendisi için bir din kurmuştu. Onun gibileri vardı, başaramayanlar. O başarmıştı. Tabi ki yakın çevresi biliyordu, işin aslını, ve bu gerçek günümüze kadar gelmişti, gizli olarak, din ve siyaset işlerinin "tepelerindeki" insanlara. Tabi, ben hemen, Muhammed'den önceki İSA ve MUSA konusunu da aynen değerlendirmiştim. İsa'nın meşhur "çarmıha gerilme işi" var. Roma'ya ters düşmüşte ondan. Musa ile ilgil fazla bilgim yok. Firavun'dan kaçarken Kızıldeniz'in yarılarak ikiye ayrılması, ve yol açması "efsanesi" var tabi. En güzel efsaneler, Yunan Mitolojisinde. Bu üç dinde, hayat sonrası Cennet ve Cehennem konusuna ek olarak, hayatta iken de Tanrı tarafından cezalandırılmak veya ödüllendirilmek konusu da vardır (tabiatiyle). Dualar ibadetler, bu açıdan da esastır. "Hayrı hi ve Şerrı hi minallahü teala". Tabi ki 17 yaşımdan başlayarak, ben bu 3 dinin de bir siyaset aracı olarak, ötedenberi kullanılageldiğini de bilyordum, hep. Tarih'i  yapanlar, tepedekiler, dini egemenlik aracı olarak kullanmışlardı, hep. Ortaçağ papalığının yaptıkları malum. Papa 2. Jean Paul, essahtan dindar olsaydı, kurşunlatır mıydı kendini, "bizim" Mehmet Ali Ağca'ya. Ağca essahtan "Mesih" olsaydı, kurşunlar mıydı Papa'yı. Politik amaçlı istihbarat işiydi, besbelli (iki  oyuncusu ile).        İsa, Hristiyanlığı kurmuş, ama ROMA ile ters düşmüş, ve çarmıha gerilmişti. Sonra Roma, Hristiyanlığa karşı mücadele etmiş (Hristiyanları aslanlara yedirmiş) ama engel olamayınca, mecburen kendi dini olarak kabul edip, (inanmadığı halde) kullanmaya başlamış, Hristiyanlığı. Aşağı yukarı böyleydi, kanaatim yıllarca. Bu son zamanlar da (Ansiklopediden) ek (tarihsel) bilgi edinince "buldum" Hristiyanlığın aslında Roma'nın işi olduğunu. İki temel bilgi yetti. Birincisi, SEZAR'ın imparatorluğundaki çeşitli halkların dinlerini de bizzat inceleyip not tuttuğunu (savaş için, ziyaret için gittiğinde). Mısır'a gidişinde, Yahudilerin Musevilik dinini de incelediğini öğrenmem. İkincisi İsa'nın 12 Havarisinden birinin PETRUS'un, "mesaisini" Filistin ve çevresinde değilde, İmparatorluğun merkezi Roma şehrinde yapmış olması, Roma şehrindeki ilk Hristiyanların, toplumun tepesindeki "Aristokratlar" olması bilgisi. Aziz Petrus, nasıl, ne zaman öldüğü belli değilmiş (sözde). 1.ci Papa kabul ediliyor.        Durum şuydu yani:  Roma imparatorluğu, Akdenizi çevreleyen topluluklarda Egemen'di. Para Birliği sağlamıştı. Ama din birliği yoktu. Çeşitli halkların çeşitli dinleri vardı. Roma'nın Resmi Dini, eski yunan dininin bir versiyonuydu. Zeus yerine Jupiter, Ares yerine Mars, Afrodit yerine Venüs. Ve bu dini artık, egemenlik aracı olarak kullanmak imkanı kalmamıştı. İmparatorluk topraklarında yaşayan halklardan bir tanesinin, Yahudilerin dini çok ilginçti. Hem "Bir" tanrıya inanıyorlar, hem de zaman gelince, dünyaya bir kurtarıcı, yani Mesih geleceğine inanıyorlardı. Sezar fırsatı gördü. Mesih'i getirmek gerekiyordu, (imparatorluk için)  yeni bir din olarak. Ve Proje'yi başlattı. 300 yıl kadar sürdü, Hristiyanlığın, Roma imparatorluğunun resmi dini olması. İmparator Konstantin'in, başkenti, Roma'dan İstanbul'a taşıması, Konstantinopolis'te (İstanbul'da)  bizzat Hristiyanlığı kabul etmesine kadar. Az sonra, Doğu'da Batı'da 2 ayrı din merkezinin olması ihtiyacından, ikiye böldüler Hristiyanlığı (Katolik-Ortodoks). Biri Roma'da, biri İstanbul'da (Papa ve Patrik). Karşılıklı birbirlerini "dinsiz" ilan ettiler (Aforoz diyorlar işleme). 1000 yıl kadar öyle kaldılar. Sonraki yeni mezhepler de gene ihtiyaçtan yaratıldı. 1517'de, Martin Luther, papalığın, para karşılığı Günahları affetme uygulaması, Endülüjans'a karşı çıkması (bahanesiyle) Aforoz edildi. Ve Protestanlık doğdu. 1517'de, Osmanlı imparatoru Yavuz Sultan Selim, Mısır'a giderek ("savaşla" tabi) Halifeliği devraldı. Ve İslamın merkezi İstanbul oldu. Türkler. Osmanlı İmparatorluğu, İslamın merkezi. Yani Avrupa'da Protestanlığın ortaya çıkarılışı ile, Doğu'da İslamın merkezinin İstanbul'a taşınması olayı birbiriyle bağıntılı olarak gerçekleştirildi. Tek projenin iki ayağı. Son islam halifesi Abdülmecit efendi. Osmanlı hanedanında Veliaht prensdi. Mustafa Kemal, Saltanat'ı kaldırınca, (İslam Dünyası "halifesiz kalmasın diye") veliaht prensi, Halife ilan etti. Vahdettin, yurtdışında, "evet ben kaçtım, ama hala halifeyim", demedi. Abdülmecit de kabul etti halifeliği. Bir süre de böyle idare ettikten sonra, Mustafa Kemal Halifeliği (Hilafeti) de kaldırdı. İptal etti. Abdülmecit Efendi de, "hayır. benim halifeliğim devam ediyor", demediği için, İslam alemi, "başsız" (halifesiz) kaldı. (Halife: Peygamberin vekili) 

(5 Eylül'deki)

(Salihli'nin "Kurtuluş" Yıldönümü)        Hristiyanlara göre, İsa, Tanrı'nın kendisidir. İnsan kılığında yeryüzüne inmiştir. Bazen "Tanrı'nın oğlu" da diyorlar. Çünkü "babasız" doğdu, bakire Meryem'den. Biraz kafaları karışık yani. Ama kesinlikle Tanrı'nın peygamberi, yani elçisi değildir. Oysa, müslümanlara göre, İsa, peygamberdi, peygamberlerden biri. Sonuncusu da Muhammed'dir. Sonuncudan kasıt, başka peygamber gelmeyeceğidir. Musevilerden, İsa'nın, kendi dinlerinin Mesih olarak geleceğini müjdelediği kişi olduğuna inananlar, eski dinlerini bırakıp yeni dine dönmüşlerdir, tarih boyunca. İnanmayanlar Musevi olarak kalmışlardır. Yani Museviler, Hristiyanlığın gerçek din olduğuna, ve İsa'nın doğru söylediğine inanmazlar. Tabi, Müslümanlığa (İslam'a) ve Muhammed'e de inanmazlar. Hristiyanlar tabiatiyle, Museviliğin gerçek din olduğuna inanırlar ama, Hristiyanlık gelince, Musevilik "batıl" oldu derler. Ve de, Muhammed'in doğru söylediğine, ve İslam'ın gerçek din olduğuna inanmazlar. İnansalar, islama dönmeleri gerekirdi. Müslümanlar, hem Museviliğin, hem Hristiyanlığın "hak" dini ("Semavi" din) olduğuna inanırlar. Hem Musa, sonra da hem İsa, Tanrı'nın (Allah'ın) peygamberleridir. Ama İslam gelince, batıl olmuşlardır, bu dinler. İnananları İslam'a dönmek zorundadırlar. Tabiatiyle, bu üç dine göre, öteki dinler, Hinduizm, Budizm, Şintoizm vesairenin "hak dini" olmalarının uzaktan yakından hiçbir ilgileri yoktur. "Putperestlik" vesairedir.        Hristiyanlık inancına göre, Tanrı İsa, "ahir zamanda" gene, insan kılığında yeryüzüne inecek ve "adil düzeni" kuracaktır. (SONG: yeah yeah God was one of us). İsa ile Vişnu benzerliğine dikkat. İsa ile Herkül benzerliğine dikkat.        Ben !7 yaşımda, Muhammed'i kavrayınca, İsa da onun gibi olmalı, dedim, ve uzun yıllar bu kanaatle yaşadım ama, bu yıllar içinde İsa konusunda, dikkat çekici özellikleri de göz önünde tuttum. Yaşayıp yaşamadığı konusunda bile söylenti vardı, bir. Dini ilan ettikten sonra hemen öldürülmüş, ama dini yok olmamış, tam tersine gelişmiş, daha sonra da Roma'nın dini olmuştu. Hristiyanlık tarihi de malumdu. Yani kuşku için işaretler vardı ama, kanaat için yetmezdi bunlar. Son zamanlarda, ansiklopediden arayıp bulduğum  ek (tarihsel) bilgiler yetti bana, İsa'yı doğru olarak kavramama. SEZAR'ın SIRRI'ydı yani Hristiyanlık. Bu aşamadan sonra, gözlerimi tekrar Muhammed'e çevirdim. Essahtan kendi başına mı becermişti, İslamı. Yoksa İslam da, "politik bir ihtiyaçtan" dolayı mı ortaya çıkmıştı, Hristiyanlık gibi. Bu merakla karıştırdım, (elimdeki) ansiklopediyi. Ve buldum. Evet, SASANİLER. Muhammedin yıllarına yakın bir zamanda, Bizans İmparatoru Jüstinyen , o zamana kadar bir hayli dağılmış olan imparatorluğu, (yani, Roma İmparatorluğundan kalanı) toparlamış, İtalya'yı İspanya'nın bir bölümünü Kuzey Afrika'yı tekrar imparatorluğa katmış, Anadolu'da Ortadoğu'da durumunu sağlamlaştırmış, ve imparatorluk yeniden hemen hemen Akdeniz'i tamamen çevreleyen hale gelmişti. Ama Doğu'da Sasaniler (İranlılar) belaydı. Mecburiyetten onlarla "müebbet barış" antlaşması yapmıştı, ama Hazine'nin "yarısını" (!) onlara (yıllık) HARAÇ olarak vermek şartıyla. Baktım Harita'ya, Jüstinyen İmparatorluğunun. Sınırları dışındaydı Arabistan Yarımadası. Tabi İran'daki gibi bir devlet de yok orda. Araplar dağınık kabileler halinde yaşıyorlar. Jüstinyen bunu gördü: Arapları birleştirip, Sasanilere karşı kullanmayı. Ama nasıl? Zaten biliyor, Sezar'ın Sırrı'nı, bizzat kullanmakta Hristiyanlık dinini. Onun gibi bir çözüm gerekli. Arapları Hristiyanlaştırıp, sasanilere karşı kullanmak dikkat çeker, uymaz. Öyleyse yeni bir din Araplara. O yeni din çerçevesinde birleştirilip, Sasanilere karşı (Doğu sınırlarının güvence altında tutulabilmesi için) kullanılması. Sasaniler bilmeyecek gerçeği, ama yeni dinin Arap devleti, Bizans'ın (gizli) müttefiki olacak.  JÜSTİNYEN'in SIRRI'nı böyle buldum. Ve herşey yerli yerine oturdu.         Mekke doğumlu Muhammed, küçükken yetim kalmış, amcasının deve kervanlarıyla Kuzeye (Bizans toprakları Suriye'ye), Güney'e (Yemen'e) gidip gelmekteydi. O sırada dikkat çekmiş, uygun kişi olarak seçilmiş olmalı. Daha sonra Mekke'nin zengin dul kadını Hatice'nin deve kervanlarında çalışmaya başlamış. Yine aynı güzergahlarda, Bizans ülkesine gidip gelmiş. Kanaatimce, Bizans meseleyi önce Hatice'ye açmış. Muhammed'in Haticenin kervanında çalışmasını sağlamış. Yani Hatice önce işe almış Muhammed'i sonra da onunla evlenmiş, kendisine koca yapmış. Muhammed 25, Hatice 40 yaşında, o sırada. Ve evlilik olayı ile birlikte mesele Muhammed'e açılmış olduğu kanaatindeyim. Ondan sonra, Hazırlık dönemi. 40 yaşında iken Muhammed, peygamberliğini ilan ediyor. Bizzat islam kaynaklarına göre şöyle anlatılıyor olay. Muhammed'e "vahiy" geliyor. Bazı sözler, düşünceler. Önce, bunu gidip Hatice'ye söylüyor. Hatice de diyor ki. "tanıdığım bir Hristiyan keşiş var, Mekke'de, gidip ona soralım, nedir bu, diye". Gidiyorlar. Keşiş diyor ki, "bu sana gelen sözler, vahiy, Tanrı'dan geldi. Tanrı'nın elçisisin sen". Böyle başlıyor, İslam. O sırada, Arap dininin Hristiyanlıkla, Musevilikle ilgisi yok. Yakınlarda Hristiyanların da, Musevilerin de olmasına rağmen. Her kabilenin kendisine özgü bir tanrısı var. Ama bütün tanrıların  en büyüğü  el Lah. El lah'ın kızları var, el Lat, el Menat, el Uzza. El lah'ın evi (Beytullah) Kabe'de, gerek kabilelerin tanrılarının, gerek el Lah'ın ve kızlarının simgeleri (tahta vesaireden yapılmış putları) var. (Tıpkı Hristiyanlardaki, İsa'nın çarmıha gerildiğini simgeleyen resimler gibi.) (Hristiyanlar, o resimlerin önünde dua ederken, resimlerin kendisine mi tapıyorlar, hayır, İsa'ya.) Araplar da o putların kendisine değil de temsil ettikleri tanrılara, ve özellikle de baş-tanrı el Lah'a tapıyorlardı. Şimdi söylenen Bismillah yerine, Bismeketullah derlerdi, bir işe başlarken. Ve her yıl belli bir zamanda, el Lah'ın evini ziyaret ederlerdi. Buna Hac derlerdi. Kendilerine özgü namazları bile vardı.       (Proje gereği) Muhammed onlara ne dedi. "Ellah'tan başka tanrı yok", ve böylece, Hristiyanlık gibi, tek tanrılık sundu, Araplara. Ve ekledi. "Ben de onun elçisiyim, peygamberiyim. Bana itaat edin." Bununla da kalmadı. Arapların dinini "putperestlik" olarak tanımlarken, Hristiyanlığı ve Museviliği "Hak Dinler" olarak tanımladı. Onların inananlarına "ehli kitap" ünvanını verdi. Musa da peygamberdi, kitabı Tevrat. İsa da peygamberdi, kitabı İncil. Yani Muhammed, mevcut Arap dini ile Musevilik ve onun devamı Hristiyanlığı birleştirerek, yeni bir din kurmuştur. Tabi (proje gereği) İsa'nın, tanrının kendisi, ya da oğlu olduğunu reddetmek suretiyle. Kuran'da Hristiyan keşişlerine büyük övgüler var. Kuran'da bir yerde şöyle bir ayet de var: "Rum yenildi, ama gene yenecek". Rum'dan kasıt Bizans. Kime yenildi, (herhalde İranlılara). Bu ayet, bu sözler, aslında Bizans'a (gizli) bağlılığın eseri. 40 yaşından ölümüne kadar, 65 yaşına kadar, Kuran ayetleri (sureler) gelmeye devam etti, değişen şartlara uygun olarak. Ölümünden sonra, üçüncü halife Osman tarafından, dağınık olan bu yazılı sayfalar, derlendi, istenilen bir sıraya konuldu. Tek bir kitap halinde toplandı. Ve Kuran olarak, bugüne kadar "değişmeden" geldi.

(6 Eylül'deki)

Muhammed işte böyle İslam devletini kurdu, ve ilk "başı" oldu. Başlangıçta "kaçmak zorunda kaldığı", Mekke'yi de (savaşsız) teslim aldı, sonunda. Mekke'yi ele geçirdikten bir süre sonra da, eski Arap dininde kalmaya devam eden Mekkelilere dört ay süre tanıdı. Bu dört ay dolduğunda hala müslüman olmamış Mekkeli Arapların "bulunduğunda" öldürüleceklerini ilan etti. Bunlar Kuran'da yazılı. (Hani, dinde "baskı" yoktu.) Muhammed'den sonra Halifeler döneminde, Arap yarımadasında, Arap birliği tamamlandı. Suriye dahi artık, gizli müttefik Bizans'ın değil, İslam devletinin bir vilayetiydi. 4.cü halife Ali zamanında, kişisel politik kavga nedeniyle, Suriye (Şam) valisi Muaviye , devlete (Halife Ali'ye) isyan etti. Mecburen Devlet Başkanı Ali, ordusunu Vilayet Başkanı (Vali) Muaviye'nin üzerine gönderdi. Vali ordusunun yenilgisini önlemek için, askerlerinin mızraklarına Kuran sayfaları astırdı. SIFFİN olayı. Devletin askerleri bu yüzden, dini inançları dolayısıyla, asi valinin askerlerine saldırmaktan korktular. Ve Muaviye ordusu ve kendisi böylece kurtulmuş oldu, cezalandırılmaktan. Muaviye biliyordu, Jüstinyen sırrını, yani dinsizdi. Ama askerleri bilmiyordu. Kullandı İslamı apaçık, hem de islam devletine karşı. Ali de çaresiz kaldı. o da biliyordu Jüstinyen'in sırrını, o da dinsizdi, ama söyleyemezdi bunu askerlerine, çünkü askerleri inançlıydı, inançlı kalmalıydılar. 4.cü halife Ali'nin ölümü (öldürülmesi) ardından, Muaviye Halifeliğini ilan etti. İslam devletini ele geçirdi yani. (Ali'yi kim öldürttü?) Ve böylece islam tarihinde, EMEVİLER dönemi başladı. 100 yıl kadar sürdü. Ve de Muaviye ile, Müslümanlar da ikiye ayrılmış oldu. Aliciler, Muaviyeciler (Şıiler, Sünniler). Emeviler, bu yüzyıl içinde (gizli müttefik Bizans'la, proje gereği) islam devletinin topraklarını, dini ve kılıcı kullanarak çok genişlettiler. Anadolu'nun bir bölümü, Kafkasya, Hazar'ın doğusu, Şimdiki Türki devletlerin yerleri, şimdiki Pakistan, İran, Kızıldeniz'in batısı, Mısır, Kuzey Afrika'nın tamamı Fas dahil. Ve hatta (Avrupa'dan) İspanya yarımadası, İslam devletinin toprakları oldu. Meşhur olay: Emevi komutan Tarık bin Ziyad, askerlerini Cebelitarık boğazından İspanya topraklarına indirdiğinde, "gemileri" yaktı. Dönüş yok, mesajı verip askerlerini gereği gibi "savaşmaya" zorlamak için. Kendisi için de bir risk yok muydu. Yoktu. Biliyordu çünkü "engelleri" aşacak , ve İspanya'ya yerleşeceklerdi. Proje gereği. Bizans ve Papalık. "Davet" di aslında, İspanya'nın Fethi. Ama askerleri bunu bilmiyorlardı. Biz Türkler de, yeni Egemen, Emevi İslam Devleti döneminde "müslüman" olduk, mecburen.       Sonunda, yine kişisel politik kavgadan, Emevilerin zulmüne göz yumamaz hale gelmekten, Abbasiler , (Şam'da) Emevi hanedanının, çoluk çocuk demeyip kim varsa hepsini kılıçtan geçirdikten sonra, Halifeliği, yani İslam Devletini devraldılar. Şam yerine Bağdat'tan yönettiler devleti, 1000 yıl kadar. Şam'daki kıyımdan "kaçabilen" Emeviler, İspanya'ya "sığındılar", 1492'ye kadar Endülüs Emevi devleti olarak devam ettiler. Abbasilerin buna razı olmaları, Bizans ve Papalık ricasıyladır. Kanaatim bu. Başka türlü iki ayrı İslam devletini kabul etmeleri mümkün değil. Bu uzun yıllarda, Papalığın "Haçlı Seferleri" var, "kutsal topraklara". Ve Türklerin, (Müslüman Türklerin) Ortadoğu'ya ve Anadolu'ya gelmeleri var. Selçuklular ve sonra Osmanlılar. Bizans, Jüstinyen'in Sırrı'nı onlarla da paylaştı. Osmanlı Devletinin (başlangıçta adı Osmanlı Beyliği) Bizans'ın "burnunun dibinde" Bursa'da (Söğüt'de) ikinci bey (sonradan padişah adıyla anıldılar), Orhan Gazi'nin eşlerinden biri de Bizans imparatorunun kızı. Ressam evlilik törenlerini, resim olarak ölümsüzleştirmiş. Yağlı boya tablo. Bundan daha iyi kanıt olur mu, Osmanlı'nın ta başından beri, Bizans'ın gizli müttefiki olduğuna dair. Ve de Osmanlı yönetiminin başından beri, Jüstinyen'in sırrı'ndan (ve tabiatiyle Sezar'ın sırrından) haberdar olduklarına dair. Dolayısıyla, 1453'deki İstanbul'un (evet "savaşla") fethi aslında "proje gereği" bir "devir-teslim" den ibarettir. Başka bir deyişle, İstanbul'un Fethi ile Ortaçağ denilen dönem bitmemiş, bitmesi için o yaşanılan dönemin, İstanbul Türklere devredilmiştir.       Papalık (çoktan) biliyordu, Atlas okyanusu'nun ötesindeki Yeni Dünya'yı. Ama bu bilgiyi gizli tuttular, birkaç yüzyıl. Artık oralara açılma zorunluluğu ve imkanı geldiğinde, İstanbul'u Türklere devretmekle başladılar işe (1453'de). Kristof Kolomb'u İspanya bayrağı ile, Yeni Dünya'yı "keşfe" göndermeden önce, aynı yılda, hem Endülüs Emevi Devleti sonlandırıldı, hem İspanya'daki Museviler, Osmanlı topraklarına (İzmir'e) göçe zorlandılar. Amaç, İspanya'da dinin (tabi katolik Hristiyan dininin) güçlendirilip ön plana çıkması. Çünkü "keşfedilecek" Yeni Dünya'nın "ilkel insanları" Hristiyanlaştırılacak. 1492. Hemen ardından, Avrupa Hristiyanlığında da, "ikilik" çıkarıp kullanmak için, !517'de Martin Luther'in Endülijans'ı reddetmesi bahanesiyle, Aforoz edilişi, ve böylece bir de Protestan mezhebinin ortaya çıkarılışı. Ama aynı yıl, Halifelik, yani İslam aleminin Başı sıfatı da İstanbul'daki Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in oldu.(Mısır'a giderek (savaşla, tabi), son Abbasi halifesinden, halifeliği devralmasıyla. Mısır'ın "fethi". Böylece, Avrupa'da Hristiyanlık ikiye bölünürken, İslamın merkezi de İstanbul'a alındı. Büyük Türk devleti, Osmanlı İmparatorluğu, artık İslamın da merkezi yapıldı. Aynı Projenin iki ayağı. Din konularını Politikada (Savaşta) kullanmak kolaylaşsın diye.       Sanırım, bu kadarı yeterli, niye "müslüman olarak doğmuş" olduğumu açıklamak için.

(7 Eylül'de)

"Bu Dünya'da" insanın birbirinden farklı milliyetlerde, (hatta ırklarda) doğmuş olmaları normaldir. Farklı diller, Farklı kültürler. Ama Farklı dinler normal değildir.  Çünkü dinler genelde, insanüstü varlık, yada varlıklardan "ötürü" vardırlar.  İnsanlar, o insanüstü varlık yada varlıkların istediği biçimde yaşamaya, davranmaya çalışırlar, dindar olurlar. Hristiyan, Müslüman, Hindu, Şintoist vesaire. Tek bir insanüstü varlığa karşı, değişik tapınma biçimleri değildir, dinler. Tek tanrılı Hristiyanlıkta, Tanrı İsa'dır. Oysa gene tek tanrılı İslam'da, İsa, Tanrı değil, Tanrı'nın ( el Lah'ın) bir peygamberi elçisidir. Hinduların tanrıları çoktur. Dinlerdeki bu farklılıkların insanı düşünmeye zorlaması gerekir. Niye onun dini farklı. Onun dini mi, benim dinim mi "essah" diye düşünmesi gerekir. Başlangıçta Din Kavramı'nı reddetmeyeceği için, öncelikle kendi dinini sorgulaması, öteki dinlerle karşılaştırması, ve hatta öteki dinleri de inceleyip sorgulaması, bunlara göre bir yeni kanaate varması gerekir. Ama sıradan "Dünya İnsanı" bunu yapmaaz. Doğmuş olduğu dinde, dindar olarak yaşamaya devam eder. Toplumun ve kendisinin durumuna göre, az dindar, yada çok (koyu) dindar olarak.       Ama Bilim'in bu kadar geliştiği, şimdiki zamanda, dinlerin hala ayakta kalabilmesi "şaşırtıcıdır". Çoğu dinlerin, hayatla, Dünya ile ilgil temel bilgileri, Bilim ile kesinlikle çürütülmüş durumdadır artık. Avrupa'da Baş-Politik-Merkez, Papalık, Dünya'nın  aslında yuvarlak olduğunu, üstelik boşlukta "durduğunu", öteki gezegenlerle birlikte, Güneş'in etrafında dolandığını, kesin olarak öğrenmişti, bilimcisi Koprnik'le. Ama bu, Dünya'nın Kainat'ın merkezi olduğu, Düz ve sabit olduğu, Güneş, Ay ve Yıldızların gökte hareketli olduğu, yani "Altımız yer, Üstümüz gök" düşüncesine, Hristiyanlığın temel düşüncesine aykırıydı. Ama yine de o "uyduruk" "Galiler Mahkemesini" yaptılar. Ama hemen ardından (yada aynı zamanlarda) Martin Luther ile "Dinde Reform" işini başlattılar. Bilim ve sanatta da Rönesans'ı. Yani "uyarladılar" Hristiyanlığı, yeni duruma.        Kuran'da ayet: "vel arda, bade, zalike, de ha ha".  Allah Dünya'yı yarattıktan sonra ne yaptığına dair sözler. İzmirli tercümesinde, "sonra da yeri yaydı" (yani tepsi gibi düz), Öztürk tercümesinde, "sonra da yeri yuvarlattı". (Yani Bilime uysun diye Yuvarlattı kelimesini kullanmış Yaşar Hoca.)  Yaşar Hoca zaten, İzmirli'nin "yeryüzü" olarak çevirdiği her Arapça kelimeyi, "yerküre" olarak çevirmiş.       Gelelim, EVRİM konusuna, bir zamanlar "maymun" olduğumuz  konusu. Evet zamanı geriye doğru çalıştırıp, bir zamanlar maymun olduğumuzu görmemize imkan yok. Ama doğada canlılarda, mikroplar da vesairede, hızlı evrimi gözlemlemekteyiz. Belli bir ilaca, aşıya karşı, bir süre sonra kendisini değiştirerek o ilaçtan etkilenmeyen hale gelen mikroplar. Bundan da öte "herkes" biliyor artık, Genetik bilimi ile, mevcut canlıları değiştirerek, yeni özellikli (yani yeni) canlı türleri yapabilecek duruma geldiğimizi, özellikle tarımda bunun kullanılmakta olduğunu herkes biliyor. Bu ise aslında Yapay (suni) Evrim'den başka bir şey değil.       Tabi, dinlerin hala ayakta kalabilmelerinin asıl sebebi, Bilim'in, Felsefe'nin esas sorusu'na cevap verememesidir, (ve de asla veremiyeceğidir). EVREN'le ilgili Nihai Realite nedir, sorusu. Ama dinlerin hala ayakta kalabilmeleri, Global Çete'nin (yani Gizli Dünya Devleti'nin) çabası iledir. Kapitalizm ortaya çıkınca, görmüş.  Bu yolun sonu Sosyalizm, demiş. Öyleyse elden geldiğince geç bir zamanda, Dünya Sosyalist Devleti'ni de, biz kuralım. Egemenliğimiz devam etsin gene gizlice, demişler. Ve üç büyük savaş ile "yüz yıllık" bir  Proje hazırlamışlar. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarını yaşadık, şimdi sıra üçüncüde, ve Dünya Sosyalist Devleti'nin ilanında.       Sosyalizm, Ürünlerin (ve hizmetlerin) hep birlikte üretildiği, ve  "eşit" olarak herkese dağıtıldığı bir ekonomi düzeni olduğu için, genelde dinlere aykırı değildir. Felsefi bir yanı da yoktur. İslamın şartları (beş şartından biri, "zekat vermek" geçersiz hale gelir), o kadar. Ama bu "yüz yıllık projeyi" tasarlarken Global Çete demiş ki, dinleri de artık ayakta tutmak imkansız, ama biz yine de bu "yğzyıl" içinde, zorlayarak ayakta tutalım onları, ve "kullanmaya" da devam edelim, bir egemenlik aracı olarak. Ve dinlerin tasfiyesini son aşamada, Dünya Sosyalist Devleti'ni kurarken yapalım. Yani Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti. Global Çete'nin son zamanlarda, Din adına "aşırı" işler yapması (örneğin, 11 Eylül 2001, Süper Terör olayı), (Örneğin Papa'nın kendisini kurşunlatması), bu amaca, dinlerin tasfiyesi amacına yöneliktir.        Tarih boyunca, Dünya egemenleri, egemenliklerini sürdürebilmek için "dini" kullanageldiler, hep. İki büyük sır, Sezar'ın Sırrı (Hristiyanlık), Jüstinyen'in Sırrı (İslam) bugünün Global Çete'sine (Gizli Dünya Devlati'ne) "miras" olarak geldi, tarihten. O iki sır, sadece egemenliği sürdürmek amacıyla  tasarlandı, dolayısıyla bu nitelikleriyle, "Negatif" tirler.       Zamanımızda, yurdumuz Türkiye ve Dünya'da, Global Çete üyesi niteliği verilecek kişilere, her alanda toplumun tepe noktalarına yerleştirilecek kişilere, Yöneticiler, askerler, yargıçlar, bilimciler, sanatçılar (Müzik, Edebiyat), (Sinema, Tiyatro), Patronlar, Para sahibi kişiler, Uyuşturucu, Fuhuş vesaire işleri, Kumar, Mafia işleri, Medya adamları, Gazeteciler, Televizyoncular,... ve "diğer" kişilere, bu iki sırrın, ispatlı olarak alenen öğretilmesi, dinlerin aslında ne olduklarının öğretilmesi esastır. Yani Global Çete Üyeleri (ve Uzantıları) önce "açık eğitimle" (alenen) dinsizleştirilirler. Bu yapılmazsa, Global Çete'nin varlığını devam ettirmek imkansızdır. Dinsizleştirilen, bu kişiler genelde, "hizmet" (ve tabiatiyle meslek) alanlarına göre, dinsizleşmeden önceki dinsel davranışlarını (topluma karşı) devam ettirirler. Tabi Global Çete, Hiyerarşik Piramitin bir alt bölümündeki her kesimden insanları da (dinsizleştirmeden) onların kabul edebileceği bir biçimde, onları açıkça veya dolaylı olarak da "kullanır". Global Çete üyeleri, böyle öğrenirler, Sezar'ın Sırrı'nı, Jüstinyen'in Sırrı'nı. Ben nasıl öğrendim. anlattım şu ana kadar. "Buldum" yani kendi çabamla.

(8 Eylül'deki)

14 milyon öğrenci (çocuk, genç), (erkek, kız) "Temel Eğitim'de" (ilk ve orta), 650.000 öğretmenleriyle, yeni öğretim yılına başlıyorlar, bugün, Türkiye'de (ülkemde, ülkemizde). "Dünyamız'da", kaç milyon, ne zaman, hangi "Temel Eğitim"?        Sezar'ın Sırrı'nı, Jüstinyen'in Sırrı'nı, "bulmam" şart değildi, Global çete için. Ateist olmam yeterliydi. Zaten, 18 yaşımda beni, bilinçli bir ateist, hırslı bir sosyalist genç olduğum için "seçtiler", ararken uygun bir kişi. Dünya Sosyalist ve Ateist Dünya Devleti'ni (zaman gelince) kurdurmak için. Bunun için MİT marifetiyle transfer ettiler, Hava Harp Okulu'na. 60'lı yıllarımın "başında" , bana görevi tevdi etmek üzere.      Global Çete'nin benden beklediği şu: (60 yaşıma geldiğimde) Gizli Dünya Devleti (Global Çete) nin varlığını biliyor olmak. Üç Büyük Dünya Savaşı ile Dünya Sosyalist ve Ateist devletine ulaşmak projesini biliyor olmak. Dünya Sosyalist ve Ateist devletini kurmak için, 18 yaşımda seçildiğimi biliyor olmak. O zamandan beri hayatımın MİT'in (Global Çete'nin) güdümünde, yönlendirmesinde olduğunu biliyor olmak. 38 yaşımda iken, "Tanrı Emridir" diye MİT (Global Çete) tarafından kandırılarak, kendimi hadım ettiğimi biliyor olmak. Buna bağlı olarak, insanların önüne çıktığım zaman, düşmanlarım hapishanede tuvalette ırzıma geçtiler, bunu gururuma yediremedim, erkeklik organımı kökten keserek intihar ettim, ama ölmedim. İyi ki ölmemişim. Hem düşmanlarımdan "intikamımı" aldım. hem sizi onlardan (Global Çete'den) kurtardım, demem gerektiğini, yoksa "şeyini kesen deli" imajından kurtulamıyacağımı, biliyor olmam.       Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti'ni ilan ettikten sonra başlamam gerekiyor, sosyalist ekonomiyi kurmaya, ve ateist kültürü yerleştirmeye. Birincisinin yöntemi brlli. İkincisinin yöntemi, insanlara "dinlerin" gerçekte ne olduklarını anlatmak. Global çete tarafından nasıl kullanıldığını, özellikle son zamanlardaki dinsel olayları, ispatlı bir biçimde insanlara sunmak. Buna bağlı olarak, dinsel faaliyetleri yasaklamak, tapınakları yıkmak, karşı gelenleri en ağır şekilde cezalandırmak. (İdam).  Bu şekilde, dinlerin tasfiyesi (zor da olsa) mümkündür. Ama açıklamalara, aydınlatmalara rağmen, dinsel inançlarından "vazgeçemiyecek" insanlar, çok insanlar için uygulama, bir zulüm olacaktır. İnsanların büyük çoğunluğundan, Sosyalizm için, "olumlu" tavır alırken, Ateizm için "olumsuz" tavır alacağım.         Ve "Yeni Dünya Devleti'nin" temelini attıktan sonra, Askeri Darbe ile tasfiye edilip, ÖLDÜRÜLECEĞİM. Bunu bilmemi istemiyor, tabiatiyle MİT (Global Çete). Yerimi alacak kişi, özellikle Ateizm uygulamalarını yumuşatarak, Dünya Sosyalist Devleti olarak yola devam edecek. Dinler geri gelmeyecek tabi. Tamamen yok olmaları, biraz daha uzun bir zamana yayılmış olacak. Global Çete varlığını (gizlice) sürdürmeye devam edecek. MİT'in (Global Çete'nin) benim bu konuda, bilmemi istediği "ömür boyu" Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti'nin (ilk) Baş'ı olacağım. "Yap, Yılmaz, ideallerini gerçekleştir, ömrünün geri kalan kısmında" aldatmacasıyla. Aslında beni kullanmayı tasarladığı süre, sadece en çok 5 yıl kadar. (11.50 Jetler uçuyor dışarda. Yarın İzmir'in "kurtuluşu", prova).        Global Çete, daha doğrusu Global Çetenin Merkezi, bana Sezar'ın Sırrı'nı, Jüstinyen'in Sırrı'nı bulabilmem için imkan sağladı, yönlendirdi, buldurdu. Elimde mevcut olmasaydı o ansiklopedi, mevcut (zor) şartlarımda, bulamazdım. Ne zaman "buldum" . Yanılmıyorsam, bu son sekiz yılın başında, peşpeşe. Önce Sezar'ınkini, Sonra Jüstinyen'inkini.         Ama onlardan 10 yıl kadar önce, 1988 ortalarında, burda İzmir'de, bana VİCTORİA'nın SIRRI'nı buldurdu, Global Çete Merkezi. Tanrı Rolü oynayacakmışım (zaman gelince), yeryüzünde Sevgi Toplumu'!nu kurmak için. Bu iş için doğumdan seçilmişim, Global Çete Merkezi tarafından. İşi 1988'de buldum, ama doğumdan seçilmiş olduğumu, 1986'da Çanakkale, Hapishane, Revir'de bulmuştum.        Global Çete Merkezi (Windsor), "yüz yıllık" 3 Büyük Savaşla Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti projesini tasarlayıp, bunu üyelerine bildirip, hazırlık çalışmalarına başladıktan sonra, Kraliçe Victoria'nın hem kuzeni hem eşi Prens Albert'e olan büyük AŞK'ından da esinlenerek, bir "En Güzel Dünya"  tasarlamış. Herkese Aşk. Her kadın (bilim sayesinde) önce oğlan sonra kız, iki sağlıklı çocuk doğursun, ve bunlar birbirine doğumdan eş olsunlar. Böyle bir çift daha. DÖRTLÜ AİLE. Herkese iki karı, iki koca. Ama herkes asıl eşini biliyor. (Primary, Secondary), (küçük çift, büyük çift). (Şarkı: taa güccükten alıştım a gız seni sevmeye...gımıldan... Bir Manisa türküsü.)        Ama en güzel dünyayı, mevcut global çete üyeleri ile, (ve de onların yerini alacak yeni üyelerle) gerçekleştirmenin mümkün olamıyacağını da görmüş. Ve bu misyonu, onlardan gizli, mevcut Üç Savaş Projesi, arkasına (üstüne) monte etmiş. Ben Dünya Sosyalist Devleti'nin Başı iken, Global Çete beni tasfiyeye hazırlandığı sırada, ben erken davranıp onları tasfiye edeceğim. Ve ardından "tanrılığımı" ilan edip, Sevgi Toplumu'nu kurmaya yöneleceğim. Denizlerde 100.000 kadar, Çiçekkent. 25 yıl içinde. İnşaat ve Göç. Tüm insanlar peyderpey. Orada Yeni Hayat. Dörtlü Aile temelinde. "Sabit" nüfus. Ekonomi sosyalist.        Ben, "Talihli" Yılmaz. Tanrı rolü oynayacak. Aşk ve Sevgi toplumunu kuracak. Aşk nedir, herkesten daha iyi bilsin diye, "hadımlık" koymuş hayatıma. 38 yaşıma. Ve erkeklik organı yokken, iki kadına birden Aşk. Semra ve Ayla olmasaydı, onları koymasaydı hayatıma, Amputasyon'un hiçbir faydası olmazdı.        -Yılmaz'cığım, diyorsun ki Tanrı Rolü oynayacağım. Bunun felsefe'yle ne alakası var?       -Var. en azından, İsa'nın Ben Tanrı'yım (yada Tanrı'nın oğluyum) demesi kadar alakası var.        Tekrarlıyayım: (Şarkı: Yeah Yeah, God was just one of us...)        Evet, Sezar'ın Sırrı, Jüstinyen'in sırrı, sadece egemenlerin, egemenliğini sürdürebilmeleri için tasarlandığından, nitelikleri Negatif.        -Hiç mi iyi tarafları yok, Yılmaz?         -Var, hatırıma gelen, "evliliğin" (bir koca bir eş arasında) ömür boyu için olması gerektiği, boşanma'nın "yasak" olması, Hristiyablıkta. Ama o da sadece Katolik mezhepte kaldı, ve artık sadece sözde. "Katolik Evliliği". İslam'da, hemen hatırıma gelen birini söyleyeyim. Alkol yasak.        Ama, Victoria'nın sırrı, insan aklının tasarlayabileceği en Pozitif yaşama biçimi. Gerçekleştirinceye kadar izleyeceğim (izleyeceğimiz) Yol Haritası'nda, büyük Negatif işler de var tabi. Savaşçı yoldan. Savaş deyince, suçsuz insanların ölümü, en başta.         Ben, bu sebeple, Dünya Sosyalist Devleti'nin Başı olunca Ateizm uygulamıyacağım. (Bu proje Revizyonunu mecburen kabul edecek "Global Çete"). Kendime uygun ,Laiklik'le devam. Tanrılığımın ilanına kadar. Durup dururken, "pat diye" çıkmayacağım insanların karşısına, "o Tanrı ben" diye. Global Çete Merkezi (yani Misyon Koyucu), öyle olaylar, doğal afetler, depremler... yapacak ki, insanlar kolaylıkla kendiliğinden bir "bağıntı" görecek onlarla, benim aramda. Çok kolay anlaşılır mesajlı, mükerrer yıkıcı suni depremler, mesela. Gözler bana çevrildiğinde, çıkacağım televizyona, "evet, o tanrı ben" diyeceğim. 38 yaşımdan beri. (Halley kuyruklu Yıldızının geldiğinden beri). Ortadaki "işaretler", kendiliğinden insanları (insanların büyük çoğunluğunu) benim doğru söylediğime inandıracak. "Mucize" gibi işler, yani. Bu durumda insanların kendi dinlerini bırakıp, yeni dine dönmeleri  çok daha kolay olacak.        Köprüyü geçene kadar, Yeni Din. Bir süre, yeryüzünde, Mezhepsiz, Tarikatsız, tek bir "Evrensel" din, tüm insanlar için. Sonra Çiçekkentlerde, Yeni hayata alıştıktan sonra,"evrensel dinin" uygun açıklama, aydınlatma ile iptali. (Drop edilmesi). İnsanlığın "dinsizleşmesi" böyle olacak.         Ne dedik, Sosyalizm, bir ekonomi biçimi olarak, genelde dinlere aykırı değildir. Ama öz-kardeşlerin birbirine eş olacağı, dörtlü aile yapısı, mevcut dinlerle bağdaşmaz, genelde. İnsanları, kendi dinlerini, kültürlerini, geleneklerini bir yana bırakıp, bu yeni yaşama biçimine yöneltmek de, mevcut şartlarda, hemen hemen imkansızdır. Bunun için Misyon Koyucu "son bir defa daha" Tanrı'yı yeryüzüne indirelim, demiş. "Evet, o tanrı ben" deyince insanlara, 2 Milyar Hristiyan, İsa'nın bir gün gene insan kılığında yeryüzüne ineceğine inandığından, 1 milyar Hindu, Vişnu'nun arasıra, iyilik için insan kılığında yeryüzüne indiğine inandığından, mevcut 6 milyar insanın hemen hemen yarısının, mevcut dini inançlarının da "yardımıyla", benim  insan kılığında yeryüzüne inmiş tanrı olduğuma inanmaları daha kolay olacak. Öteki 3 Milyar da uyacak "genel havaya" Tabi ben, EZEL ve EBED arasında, sadece bir kez gelmiş olduğumu vurgulayacağım.        (GOD is I. The biggest Lie. Why)

(9 Eylül'deki)

"Arap" kedi, balkon kapısında bekler, bizden korkusundan hiç içeriye girmezdi.  Ama Gök Gürültüsü, o kadar şiddetliydi ki, onun korkusundan içeri sığındı.        Biz de Hayvanız, bitkı değil. İnsan olurken, biz de korktuk Gök Gürültüsünden. Ama sadece korkmakla yetinmedik. yorumladık da. "Gök Tanrı'nın öfkesi, uyarısı", dedik, mesela. Biz Türklerin Baş-Tanrısı'ydı (İslam'dan önce gök tanrısı (Gök Tengri). Başka tanrılarımız da vardı tabi. (Kayagan Tanrı, Ülgen Tanrı...) Oysa sonra, bilimle öğrendik ki, bulutların çarpışmasının sesiymiş, gök gürültüsü. Yıldırım da bu çarpışma sırasında farklı elektrik yüklerinden dolayı oluşan "büyük kıvılcım" mış. Yıldırım'ın çarpıp öldürdüğü insanı, Gök Tanrı cezalandırdı, olarak yorumlamıştık, oysa. Gök Gürültüsü sesinden dolayı (çok) ürkütücü, ama (aslında)  kuru gürültü., Öldürücü, yakıcı olan, Yıldırım. Tek olayın iki görüntüsü olduğunu bilimle öğrendik. Işık, hemen geliyor. Ses sonradan. Işık gözümüze, ses kulağımıza.        Yani, Gök Gürültüsü ve Yıldırım, "Felsefi Konularımız" arasındaydı, eskiden. Sonra, Bilimsel konular içine girdi. Felsefi özelliği kalmadı. Bilim yoktu, İnsanlık başlarken. Ateş yakmasını bile bilmiyorduk. O günleri bizzat yaşamadım, ama mevcut bilincimle, kanaat olarak eminim, bir zamanlar Ateş yakmasını bilmiyordu İnsanlar. Ama "düşünme" başladı, insan, "insan" olurken .Bilinmeyen, anlaşılamayan, işler olaylar durumlar "felsefi konular" olarak geldi, insanın gündemine. Ama bilim ortaya çıktığında ve geliştiğinde, felsefi konuların bir bölümü, bu niteliklerini kaybedip, bilimsel konular haline dönüştüler. Bilim'le başarmış olduğumuz işleri saymaya başlıyayım mı? Bugün, Dünya Egemeni, Gizli Dünya Devleti (Global Çete) nin elinde, insanlık kamuoyuna tam olarak açıklamadığı, Meteorolojik olayları yönlendirme, engelleme yada yapma teknolojisi dahi var. Peki Felsefi konularımızın hepsini halletti mi bilim? Hayır. Gelecekte halledebilecek mi? O da Hayır. Çünkü, Akıl yoluyla biliyoruz ki, Evrensel Nihai Realite'yi asla kavrayamıyacağız. Ezel ne, Ebed Ne.         Teleskoplarımızın gücünü ne kadar arttırırsak arttıralım, hep göremediğimiz, "ÖTE'nin ÖTESİ" olacak. Uzayda sonsuzluğu da kavrayamıyoruz. Dolayısıyla FELSEFE hep var olacak. Bilim'den de üstün. İşin ilginç yanı, Felsefe'de sadece AKIL (düşünme) var. Bilim için, tek başına Akıl yetmez. Akılla geliştirdik Bilimi ama. Bilimsel "kanaatlere", kanunlara sadece akılla ulaşamayız. "Deney" yaparız. Gözlemleriz, ne olacak. Bilmediğimiz, hayal edemediğimiz, durumlar ortaya çıkabilir. Özellikle Fizik ve Kimya'da bu çok  belirgindair. Dört aşama: Hipotez (Varsayım). Önce Gözlem, sonra Hipotez, sonra Deney, sonra Kanun. Yarın İsviçre'de "ATLAS" Projesi başlıyor, yeraltı büyük Laboratuvarında. Atom'u, Proton Nötron ve Elektron olarak biliyoruz ya. Şimdiki (bilimsel) merak konusu, Proton'dan da küçüç parçacık var mı? Büyük hızla çarpıştıracaklar protonları (kafa kafaya) ve gözleyecekler, acaba ne olacak. (tabi eğer bugüne kadar, Dünya Kamuoyundan gizlice yapmamışlarsa, deneyi.) Tabi Bilim'e dahi "Hurafe" sokmak, Global Çete'nin egemenliğini sürdürebilme araçlarından biri olageldi, hep. Dinleri ayakta tutabilmek için, bu yola da başvurdular.        Annem sağken, bir Ramazan ayı boyunca, bir TV kanalında, "Batı" yapımlı bir Dizi seyrettik. Ben de (ilgiyle) izledim, annemle birlikte. "Karıncaların becerdiği İşler", öteki Hayvanlar, Bitkiler. "İnanılmaz" işler. Tabi ki çok çarpıcı, ilginç. Düşünmeyi, Felsefeyi gerektiren konular. Dünya'da Hayat. Evren'de (ve Dünya'da), herşey, birbiriyle bağıntılı bir "Zeka Tasarımı" (Intelligent Design) felsefesinin televizyon dizisi. Hristiyanlık dinine inananlar için yapılmış, bell. Tanrı vardır, ispatlamaya çalışıyor. Bu "Zeka işi Tasarım", Tanrı'nın işi demek istiyor. Bizimkiler de Türkçeye çevirip uyarlamışlar. İslam'a da uygun olmuş. Anladığım kadarıyla, orijinalinde, İncil'den alıntılarla destekleme var. Türkçe Adaptasyonunda ise Kuran'dan alıntılar var. (Yanlış hatırlamıyorsam).        Normal karşılanabilirdi, Tanrı konusunda, İslam ile Hristiyanlık arasında fark olmasaydı. İslam'a göre İsa, Tanrı'nın peygamberi. Hristiyanlığa göre, İsa, Tanrı'nın kendisi.  Ben, bu durumda diyorum ki: Aynı dizi, Hinduizm'e de uyarlanabilir. Sadece, Tanrı yerine, "Tanrılar, Tanrıçalar" kelimelerini koyarak, ve hatta Hinduizm'e miras kalan eski "yazılar" la da desteklenerek. Ne oldu? "Intellegent Design" ile , sağlam bir sonuca varabildik mi. Eskiden, Yıldırm niye düştü, Volkan niye patladı, felsefi sorularının yerine, şimdi, Karınca nasıl öğrendi, yeraltında "tarım" işiyle uğraşmayı, felsefi sorusu. Aslında  değişen bir şey yok. "Denizin ortasında Gemi ile giderken siz, Rüzgarı durdursak ne yaparsınız" sözleri de var, İslam'ın kutsal kitabında. (Gemi, "yelkenli" tabi.)        İnsanlar, "akıl yoluyla" bulmuşlardı zaten, Tanrıları, Tanrıçaları (ve Tanrı'yı.)  Şimdi, "yeni" diye (dinleri ayakta tutmak için, amaçlı olarak sunulan) "Intelligent Design" açıklaması da, bu eski işlerin bir "yeni" biçimi.        Evet, İnsanın kendi dinini sorgulayıp (dinleri sorgulayıp) kendi dininin Tanrısını (tanrılarını tanrıçalarını) reddetmesi kolay. Ben 17 yaşımda reddettim, İslam'ın tanrısını (el Lah'ı) dikkatli okuyunca Kuran'ı. Ama, İslam'ın tanrısından bağımsız "Tanrı Kavramını" da reddetmiş oldum, böylece, fazla düşünmeden. Yıllarca böyle yaşadım. Tanrısız. Tanrı'nın (Tanrılar ve Tanrıçaların) varlığına inanmadan. Yani Tanrı (Tanrılar Tanrıçalar) Yok, kanaatiyle. Bu süre içinde de haberdardım Uzay işlerinden, "Ezel" ve "Ebed" kavramlarından, Sonsuzluk kavramından. Ve biliyordum, Bilim nedir. Kendime bile ifade etmedim ama, Bilim yoluyla, herşeyin zamanla bilinebileceği bilinciyle yaşadım. Felsefi problemim yoktu yani hiç. "Bilinmeyenler", vardı Bilimsel konular olarak. Tek yol gösterici Bilim, onun üstünde başka bir "bilgi" yok, "felsefe" yok, kanaatiyle yaşadım. Hayatımın son zamanlarında düşünerek farkettim, Evrensel Nihai Realite'yi asla bilemiyeceğimizi. Ne zaman. Sanırım, bu son sekiz yılın başlarında. Böylece, "benim tanımıma göre", Bilinemezci (Agnostik) oldum. Felsefe'm oldu, yani. Ve bunu Bilim'in üzerine koydum. En tepeye. Evrensel Nihai Realite'yi bilmediğimize (asla bilemiyeceğimize) göre, Tanrı (Tanrıça, Tanrılar, Tanrıçalar) yoktur diyemeyiz. Ama vardır da diyemiyoruz. Ama yokmuş gibi davranmaya devam ediyoruz. Bildiklerimize, Bilim'e göre, düşünmeye davranmaya, ve "yaşamaya" devam ediyoruz. Ve hep, bilmeye, bulmaya çalışıyoruz, çalışacağız. O, hep "meçhul" kalacak, Ebed'e doğru yolculuğumuzda. Bilemiyeceğiz hiç, "Nerden geldik, Nereye gidiyoruz" Ezel ve Ebed olarak.        Bilmemek, bilememek insana ürküntü verir. Ama mevcut bilincimizle, en azından, "sorumlu" değiliz, varsa eğer Tanrı (Tanrılar, Tanrıçalar), ona (onlara) karşı.        Evet, Felsefemiz, "Bilinemezci", tavrımız "Ateist". Dinsiz'iz yani.

(10 Eylül'deki)

BUL. BULUT çarpışması. Gök Tanrı.       Yeter mi Yılmaz, (dün )yazdıklarının, Karanlık konuların, Aydınlanmasına. Dün 14.00 Radyo haberlerinde duydum. Karanlık istasyonu'nda çarpmış tren (TRAIN) otomobile, ve sürüklemiş, sürüklerken otomobilin çarptığı Yeter Yılmaz, ve otomobildeki dört (soyadı) BULUT  ölmüş, iki yaralı. (Sivas, Kangal). Kaplıca'ya gidiyorlarmış. BULUT'lardan biri Yaprak. (Talihli'yi Hadım yaparak. Yasak kalksın) (Türkü: Kaldır yarim peçeni göreyim doya doya)        "Yaprak sallanınca" demişti küçük çocuk, televizyonda psikolog sorunca, "Rüzgar nasıl olur" diye. "Nasıl yani" diye tekrar sordu. Çocuk yüzünün yanında elini salladı, Rüzgar yaptı. Gösterdi, nasıl olduğunu rüzgarın, oluştuğunu.        Çocukta "Felsefe" yoktur. Öğrenme aşamasındadır. Toplumdan öğrenir, İnsanlığın biriktirdiği bilgileri, ve bu arada hazır devralır, kendi toplumundaki felsefeyi, erişkin olduğunda.        Bugün başlıyor ATLAS projesi, İsviçre'de. Protonların çarpıştırılması, gelecek ay yapılacakmış. "Bizim işlerle ilgili" iki ayağı var Atlas Projesinin. Birisi 30 Kasım 2007. Isparta. Uçak 57 ölü. (Hepsi, yani). 6 Bilimciden ikisi Profesör ve kadın. Biri ENGİN ARIK (Atlas Projesinde de görevliydi) öteki FATMA ŞENEL BOYDAĞ. İkinci ayak, bugün. Deney'in "resmen" başlaması. Ben, 8 yıl kadar hergün Misyonla ilgili yazdıktan, ve 18 Ağustos'ta bıraktıktan sonra, ama Eylül içinde, "Felsefe" ağırlıklı, böyle evde yazarken, en" ahir zamana" denk getirildi, Atlas Projesi. Kasıtlı olarak, "Hurafe" de katılarak.  "Sağır Sultan"a da duyurdular, bu "vesileyle" BIG BANG'i. Ben, Big Bang'i yanlış hatırlamıyorsam, 1965'de Ankara'da, galiba Gölbaşı'nda Yabancı (Amerikalı) profesörlerin ingilizce verdikleri bir bilimsel toplantıda duydum, (herhalde) ilk kez. Bir bilinçli ateist olarak o günden beri dikkatimdedir, Big Bang. Zaten, mevcut "bilimsel bilgi" ile yüklü insan bilincinin, akıl yoluyla  ulaşabileceği son noktadır, Big Bang teorisi, Evren'in oluşumunda.        Protonları çarpıştıracaklar, kırmaya çalışacaklar, daha da küçük Parçacık varmı diye. Ve bu olay sırasında olabilecek olayları, durumları gözleyecekler, öğrenecekler. Daha önce yapmadılarsa deneyi. (Kanaatimce yapmışlardır, şimdi "sunuyorlar".) Sunarken de Hurafe katıyorlar, kasıtlı. "Anti-madde" kelimesini koydular. Enerji yada ruh. Madde'ye dönüşmüş (sözümona) Big-Bang sırasında. Şimdi Anti-madde'yi arıyorlarmış, kainatın sırlarını çözmek için. "Ruh nasıl madde'ye dönüştü." Hem dinsel düşünen büyük çoğunluğa, hem bilimsel düşünren küçük azınlığa hitap eden "yaklaşım". Ama, asıl bize yönelik, Yılmaz'a (Yılmazlar'a).        Özetle, Felsefemiz Bilinemezci, Tavrımız Ateist. Benim felsefem. Bizim felsefemiz. Ama çok daha önce, Misyon Koyucu'nun felsefesi. Misyon  Koyucu'dan bana, benden size.        Felsefe'nin tamamını çöpe atmıştım. 17 yaşımda Ateist (Dinsiz) olunca. 50 li yaşlarımda geri döndü Felsefe, bana. "Bilinemezci" olarak, ve  herşeyin, Bilim'in de üstüne , tepesine çıktı. Çıkmalıydı. Ben kendim "buldum" Felsefe'yi tekrar. Ama bulduran, kuşkusuz, Misyon Koyucu. Dünya Egemeni'nin felsefesi, aktı bana, (bize). Biz devralacağız, Dünya'yı onlardan. Tabi, Global Çete üyelerini transfer ederken, yani dinsizleştirirken, yeterince onlara da yansıyor, "Bilinemezci Felsefe". Ama insanlar habersiz, Bilinemezci Felsefe'den. "Sayayım mı" dedim, (şakalı olarak) bilimin başardıklarını. Bir tanesini burda hatırlatmakta yarar var. "STELLA". İnsan Beyni'nin insandan gizli, uzaktan izlenmesi ve hatta yönlendirilmesi teknolojisi. Misyon Koyucu'nun (Global Çete Merkezi'nin) elinde. Dolayısıyla, herhangi bir insanı "Canlı Robot" olarak kullanması mümkün. Dünkü Karanlık istasyonu'ndaki çarpışma da Stella ürünü. Dünkü Vanuatu'daki 7 şiddetindeki Deprem de denizaltı (Okyanus dibi, pasifik) nükleer patlama ile. Misyon koyucu'nun işi. (Gidiyorum bakmaya, Nüfusuna...) 200.000 Nüfuslu ada devleti. Pasifikte. İngilizce, Fransızca, Bislama, resmi dilleriymiş. Belli ki asıl dil Bislama. Global Çete'ye bağlı, 200 kadar, irili ufaklı "devletlerden" biri. Dün İzmir'in "Kurtuluş" günüydü.       Doğumumdan bu yana, Stella bende de aktifti. 1986'da Çanakkale'de  "buldum" Stella'nın varlığını. Stella marifetiyle de yönlendirildim, hayat boyu. Kimi zaman, amaçlı yanıltmak, kimi zaman bir gerçeği bulmak için. İnsan aklının ulaşabileceği, en üst düzey "felsefe'yi" bulabilmem için, Stella da kullanıldı, kuşkusuz. Bundan sonraki o meçhul ebede yolculuğumuzda, felsefemiz.        İnsan, insan olurken, tek tanrıyı bulması  imkansızdı başlangıçta. Ruh'u bularak başladı (felsefeye), sonra tanrılar, tanrıçalar. En sonra tek tanrı. Bugün dahi 1 milyar Hindu, tek tanrı aşamasına ulaşamamış, (ulaştırılmamış). (Öylece muhafaza edilmiş, global çete tarafından, özellikle son zamanlarda.)        Eski İnsan Gök Gürültüsünden korkmuş, Gök Tanrı'yı bulmuş. Eski İnsan, Volkan'a (Yanardağ'a) bakmış, Volkan Tanrıçasını görmüş. Volkan Tanrıçasını tanımlamış. Asıl özelliği cezalandırıcı. İnsanları toplu halde yakıyor, öldürüyor. Dua etmiş, yalvarmış Volkan Tanrıçasına bunu yapmaması için. Hatta içlerinden bazı insanları Kurban etmiş ona, öfkesini dindirmek için. Başka özellik vermiş mi volkan tanrıçasına, eski insan.      Şimdi biz. (bu bilinçle, bu bilimsel bilinçle) Evren'e bakıp bunun arkasında "bir güç" olmalı dersek o eski insanın durumuna düşeriz. O da patlıyan volkana bakıp, bunu arkasında "bir güç" olmalı demişti. Biz, şimdi Evren'e bakıp bunun arkasında bir güç olmalı derken, zaten "bir" kelimesini telaffuz ediyoruz. Başka Evren de olmadığına göre, "Bir Tanrı" kavramı zaten kendiliğinden çıkıyor. Birinci özelliği, soruyu sorarken tanımlamış oluyoruz. Tanrı bir. (çok değil). Erkek yada dişi olması hatırımıza bile gelmez. (Eski dinlerin yanlış kanaatleri, der geçeriz.) Tanrı'ya vereceğimiz ikinci özellik de kendiliğinden belli. Yaratıcı. "Herşeyi" (Evren'i ) o yarattı. Ama Big Bang'le.       Şöyle yada böyle çeşitli "yaradılış" anlatımları, bilincimize uymaz. Eminiz çünkü, Dünyamız Güneş'ten koptu. Üçüncü sıradaki soru, kendiliğinden ortaya çıkar: Tanrı müdahaleci mi, Seyirci mi. Yani bir anda yarattı herşeyi, yaratırken kurallara bağladı, Fizik Kimya vesira kanunları. Sonra karışmadı hiç birşeye. Zamanın başlangıcından bu yana. (yani yaratılıştan bu yana) sürekli değişmekte herşey. Ve değişmeye de devam edecek, yeni durumlar, yeni oluşumlar olacak. Ne zamana kadar?   Yaradılış'ı kabul etmek Yokoluşu (Kıyamet'i) de kabul etmeye yönlendirir insanı. Başlangıç Ezel ise, Bitiş Ebed olmalı. Hayır, Ezel'den Ebed'e seyirci olamaz tanrı dersek, uygun gördüğü zaman ve yerde, müdahale ettiğini kabul etmemiz gerekir. Evren, Dünya, Hayat, İnsan işlerine tanrısal bir biçimde müdahale. Bizim anlıyamadığımız bir biçimde, tıpkı Yaradılışı (ve Yokoluşu) anlıyamadığımız gibi. Müdahaleciliği kabul edersek, Tanrı'ya dua'yı da kabul etmemiz gerekir. Kötülüklerden korunmak, iyiliklerden yararlanmak için. Bu ise yaşarken, Tanrı tarafından ödüllendirilmek, yada cezalandırılmak konusunu getirir. Ne zaman ödüllendirilir, Ne zaman cezalandırılır insan yaşarken, Tanrı tarafından. Kötülük yaparsa insan, cezalandırılır, iyilik yaparsa ödüllendirilir. Ama kötülük yaptı cezalandırılmadı, iyilik yaptı ödüllendirilmedi. Demekki sonra. Öldükten sonra. Tanrı varsa bize de "ruh" verdi. Ölümden sonra Ceza yada ödül. (Cehennem veya Cennet) Cezalandırma hem hayatta iken var, hem öldükten sonra. Hemen bir soru gelir hatıra: Tanrı yarın ne yapacağımı biliyormu". İyilik mi yapacağım, kötülük mü yapacağım, yarın? Bilmiyor derseniz, bu Tanrıluğa uymaz. Biliyor derseniz, buda insanın özgürce, iyi ya da kötüden birini seçmesine, dolayısıyla ödül yada cezayı haketmesine uymaz. Ama mecburen Tanrı herşeyi bilir, Ati'yi (geleceği) de. dersiniz. Buradan Kader'i (Alınyazısını) bulursunuz. Doğumundan ölümüne, her insanın hayatı önceden Tanrı tarafından kararlaştırılmıştır, dersiniz. Ama yine de dua etmeye devam edersiniz. Dolayısıyla "ölüm zamanı" da önceden Tanrı tarafından kararlaştırılmıştır, dersiniz. Ecel'dir. "Ecelsiz Ölüm" dediğiniz de aslında Eceldir.    

(11 Eylül'deki)

"Süper Terör" ün, 7.ci Yıldönümü, bugün. " Kutlu" olsun! Gizli Dünya Devleti (Global Çete) CIA marifetiyle, kurmuş olduğu, "EL KAİDE" örgütü etiketiyle yaptı. 19 kişi tarafından kaçırılan yolcu uçakları, New York ikiz kulelerine çarptırıldı. 3000 kadar "Amerikalı" öldü. 19 kişi, intihar eylemcisi, terörist, (İslam Mücahidi) de öldü tabi. Bilmiyorlardı, El Kaide'nin CIA tarafından kurulduğunu. Bilmiyorlardı, önderleri Usame bin Ladin, Zevahiri vesairenin CIA ajanı olduklarını. Kuran'da "Din, Allah'ın dini oluncaya kadar, onlarla savaşın" ayetine dayanarak feda ettiler kendilerini, ve biliyorlardı iyice, İslam için ölenler doğruca Cennete gidecekler. "Dünya İslam Devleti'ni kurmak, amacımız" diye öğretildi onlara.         Global Çete, bu Süper Terör'ü gerçekleştirerek, bir yandan bana (bize), (Dünya Sosyalist Devleti'ni kuracak olan bize) "yol" gösterdi. El Kaide'nin elinde Atom Bombası olsaydı, "tepeden" teslim alabilecekti, Amerika'yı. Çünkü, misilleme imkanı yok, yeri belli değil lideriliğin, komuta merkezinin (sözümona). CIA ve "KGB" marifetiyle, Amerika ve Rusya'ya (2+1) kentlere yerleştirilecek atom bombalarının, patlatma mekanizmalarının bana (bize) teslim edilmesi, ve bunların tarafımızdan devletsizken, "bilinmeyen" bir yerden patlatılması, yani Nükleer Terör'le, Amerika ve Rusya'nın, sonrada tehdide devam ederek, öteki devletlerin, (yani Dünya'nın) "tepeden" tarafımızdan teslim alınması. "Yol Haritası, bu" diyor Global Çete.        İkinci amaç, Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti'nin ilanından sonra, ispatlı olarak, Ladin'in Zevahiri'nin... CIA ajanı olduğunu insanlara göstermek. Dinin, (İslam'ın) Global Çete tarafından nasıl kullanıldığını göstermek.         Dönelim biz kendi konumuza. Nerde kalmıştık, dün.         Dünya dinlerini (Hristiyanlığı, İslamı, Hinduizmi, Budizmi...) reddettiniz. Bilimin getirdiği bilgileri iyice özümsemiş olarak, kainata baktınız, ve dediniz ki, bunun arkasında "bir güç" olmalı. Akıl yoluyla düşünerek dediniz bunu. Bir güç, bir Tanrı. Sonra gene akıl yoluyla, niteliklerini buldunuz Tanrı'nın. Yarattı kainatı, Müdahaleci, İnsanları cezalandırıcı ödüllendirici, gerek insan hayatta iken gerek öldükten sonra, cehennemde yada cennette. Böylece, kendinize özgü, akıl yoluyla bulmuş olduğunuz dinin, dindarı oldunuz. Dua ettiniz Tanrı'ya. Bir tehlike durumunda yardım istediniz Tanrı'dan. "Tanrım beni koru" dediniz. Bir ihtiyaç durumunda gene Tanrıdan yardım istediniz. "Tanrım maçta bizim takımı kazandır". Bunlar, yaşarken "anlık" durumlarda Tanrıdan istediğiniz "yardımlar" olduğu için, ibadet (tapınma) sayılmazlar. Ama ne zaman öleceğinizi bilmiyorsunuz. Öldükten sonra Cehenneme gitmemek, cennete gitmek, bunun için ölmeden, tanrıdan günahlarınızı affetmesi için, ona dua etmeniz de şart. Arasıra. Ama en iyisi, düzenli aralıklarla, belirli zamanda, örneğin her akşam yatarken, uykudan önce. İşte bu ibadettir, artık. Her sabah kalktıktan sonra, elinizi yüzünüzü yıkadıktan sonra da günün "şersiz","hayırlı" geçmesi için de Tanrıya yalvarmayı ekleyebilirsiniz, bu ibadete. En iyisi sabahleyin, Aile fertlerinin tümüyle yapmak, bu ibadeti. Sizin gibi dindar komşularınız, hemşerileriniz'le bir araya gelip, topluca ibadette de fayda var, arasıra. Nerde. Özel bir binada. En iyisi o da düzenli aralıklarla. Ve bu tür toplu ibadetler için de, bir görevli seçmeniz uygun olur. Böylece TAPINAK ve DİN ADAMI'na kavuşmuş olursunuz. Ama tabi, hangi davranışlarınızın kötülük (günah), hangi davranışlarınızın iyilik (sevap) olduğunu, bizzat kendiniz bileceksiniz, çünkü Tanrıdan bu konuda yazılı yada sözlü yada başka biçimde, bir açıklama gelmiş değil. Eski dinlerin "açıklamalarını" reddettiniz. "Doğru Yol"u, kendiniz bulmak durumundasınız, her halükarda. Ama siz, eski dinleri reddettiniz ama, cennet ve cehennem kavramını, o dinlerin birinden (birkaçından) aldınız. Daha da önemlisi, ölümden sonra,"Ruh"un yaşamaya devam ettiği düşüncesini aldınız, eski dinlerin hemen hemen hepsinden. Oysa özümsediğiniz "çağdaş" bilimsel bilgiler içinde RUH (spirit) yoktur. Psiko (psycho) vardır. Ölüm yoluyla can çıkar, can biter. Ama ölüm yoluyla Ruh çıkar, Ruh bitmez. Bunu insanlık ta başlangıçta, "insan olurken", "buldu", akıl yoluyla.  Yani sizin, bilimsel bilgileri özümsemiş bir insan olarak "Ruh" (Spirit) in ölmezliğini kabul etmeniz aslında çok zordur. Kabul ettiğiniz takdirde de, bu konuda düşünmezseniz, eksik iş yapmış olursunuz. Mesela şöyle düşünebilirsiniz: İnsan ölüyor, Ruh çıkıyor ölmüyor. Demek ki Beden'e bir de girişi var. Her insan için ayrı bir ruh olduğuna göre, demek ki insanların (ezelden ebede) sayısı kadar Ruh da yaratmış Tanrı. Belki bir adım daha ileri gider, dersiniz ki: Tanrı maddi bir varlık değil. Gözle görülmez, elle tutulmaz. Ruh da öyle. Demek ki yeni doğan insanlara, Tanrı kendisinden bir parça "üflüyor". İnsan ölünce de, bu üflenen parça (ruh) yeniden Tanrıyla birleşiyor. Bu durumda, insan için aslolan sadece, yaşanılan hayattır. Bu durumda Tanrıya dua etmiyeceksiniz, ölümden sonra cezalandırılmamak, ödüllendirilmek için. Ne için dua ve ibadet edeceksiniz, "anlık" durumların dışında? "Tanrım, bana acısız ve huzur içinde bir ölüm nasip et."        Ruh konusunda, akıl yoluyla, düşünerek, başka biçimler de bulabilirsiniz. Eski dinlerden Hinduizm'deki  aynı Ruh'un çeşitli zamanlarda çeşitli insanlarda, ve hatta özellikle Budizm'de insnlardan önce hayvanlarda ve hatta böceklerde müteaddid defalar bedenleştiğini bile bulabilirsiniz. Değişik durumlardan hangisini aklınız kabul edrse, onu seçersiniz.        Aslında siz, eğer gerçekten çağdaş bilimsel bilgileri özümsemiş iseniz, akıl yoluyla, EVREN'in (Evren'in, Dünya'nın, Hayat'ın, İnsan'ın) arkasında bir güç, bir tanrı olmalı dedikten sonra, bir adım atıp, yarattı kainatı dedikten sonra, başka bir adım atamazsınız. Müdahaleciliğini kabul edemezsiniz. Tanrıya hiç bir ilave nitelik veremezsiniz. Dolayısıyla, Evren'n arkasında bir güç olmalı, belirsizliğine dönersiniz yine. Hiçbir niteliğini akıl yoluyla bulamamanız o Tanrının, "Evreni tanrı yarattı" demenizi anlamsız kılar. Doğru Felsefe "Bilinememezcilik" tir. (Varsa gerçekten, Tanrı Tanrılar Tanrıçalar, bize varlıklarını "belli edinceye" kadar.)        Bugün 6 milyar insandan, 1 milyarı müslüman, 1 milyarı Hindu. Müslümanlar BİR TANRI'nın varlığına inanıyorlar. Hindular ÇOK TANRI'nın varlığına inanıyorlar. Evet, dinsel inançlara "saygı" şart. Müslümanlar Hinduların, Hindular Müslümanların dini inançlarına saygılıdırlar. Ama sor bir Müslümana, Hindu inancı doğru mu. Hayır, der. Ama sor bir Hindu'ya, İslam inacı doğru mu. Hayır, der. Yani "DİN" bir "İnanç Meselesi" değildir, (iddia edildiği gibi). Bir "Akıl meselesi" dir aslında.

(12 Eylül'deki)

Zikirde Fayda var: Dün sabah "patlatma mekanizması" dedim, "CIA" dedim, ve sonra gece, Hürriyet'te gördüm bir haber: "CIA" diyor, "Fünye" diyor.  Fünye, patlatma mekanizması, demek. Yani Stella faaliyette. Ben bu yazıları yazarken bile, Misyon Koyucunun izlemesi, ve hatta yönlendirmesi devam etmekte. Ama bu, yazıların, "benim yazılarım" olduğu gerçeğini değiştirmez.       (12 Eylül 2008 tarihli Vatan gazetesinnden bir haber kesip yapıştırmışım "buraya":" Yüzyılın deneyi başlayınca  24 saatte dünyada 4 büyük deprem oldu,..." diyor.)      CERN deneyi depremleri tetikledi mi?  Ya peki, Deney başladıktan "birkaç dakika sonra" İsviçre'de 7 şiddetinde bir deprem olsaydı, durum ne olacaktı. Hem tüm insanlar duyacak, hem de farklı yorumlarla "Deney yüzünden"diyeceklerdi. Misyon koyucu uygun görseydi bunu yapardı. Onun yerine uzaklarda yaptı. Deney ardından 24 saat içinde 4 "büyük deprem şiddetleri İran 6, Şili 6, Endonezya 6.6 (TRT böyle söyledi) Japonya 7. Dün Ankara'da da 4.1 şiddetinde (Bala), bugün Çanakkale açıkları, Ege denizinde de 4.1 şiddetinde 02.12'de. Deneyden bir gün önce de, Vanuatu'da 6 (nokta küsur) bir deprem olmuştu. Endonezya depreminin saati ilginç TSİ 03.00'da. Vurgu: 3.      17 Haziran 2008'de, "Nereye gidiyorsun, Manyak" deyip eliyle kafama (şiddetlice ) vuran İZMİRLİ'nin kastettiği Tımarhane'ydi. "Üçüncü Tımarhane" tehdidini , gerek İzmirli Sivili, gerek İzmir Polisini kullanarak, MİT marifetiyle öteden beri yapmakta misyon-koyucu. ENDONEZYA (sen de onu ezdin ya), "EZ" vurguludur. Son 4 gün olarak bakalım depremlere, çünkü bu son dört günün hepside "bizim işler" ile ilgili önemli günler. Üçü yıldönümü. 9Eylül (İzmir'in kurtuluşu) Vanuatu (7), Endonezya (6 küsur), 10 Eylül "Kainatın Sırları" deneyi başladı. İran (6), Şili (6). 11 Eylül "Süper Terör" (El kaide) Endonezya (6.6), Japonya (7). Japonya'daki Endonezya'dakinden 21 dakika sonra. Ve Ankara (4.1). 12 Eylül "Evren" Darbesi. Askeri. Çanakkale açıkları (4.1), 02.12'de. Şili'dekinin saatini bilmiyorum. "24 saat içinde" diyor gazete. 11 Eylül'e sarkmışsa, ALLENDE'nin de yıldönümü (1973). Bu depremlerin, misyon koyucu tarafından, günlerle bağıntılı, hem deneyi çağrıştıracak, hem ezmeyi vurgulayacak biçimde yapıldığı kanaatindeyim. Bugünkü Çanakkale depremini de küçümsemeyiniz. Ben Canakkale'de iken Evren vardı başımızda, ve gözüm Evren'in üzerindeydi hep.        Ben Dünya Sosyalist Devleti'nin "Başı" iken (zaman gelince) insanların gözlerini bizzat bana çevirecek, (kolay anlaşılır mesajlı) öyle olaylar olacak ki (misyon koyucu yapacak ki yani) (Yıkıcı depremler başta olmak üzere), Ben, çıkacağım Televiyona, ve " Evet, o Tanrı ben" diyeceğim. Tanrılığımın ilanı böyle başlayacak, ve misyon koyucunun, ("mucize" gibi) yapacağı olayların desteğinde, devam edecek yeterince. Peki, ben insanlara ne diyeceğim. Burda tekrarda fayda var. Diyeceklerimi yeni bulmuş değilim. 20 yıl önce,"Tanrı Rolü" oynayacağımı bulduğumda, (zaten) biliyordum. Hiç değişmediler. Tekrarlıyayım:       Hiçbirşey yokken ben vardım, Tanrı. Bir anda yarattım herşeyi, EZEL. Otomatiğe bağladım başlayan süreci. EBED'e kadar devam edecek, ve bir anada yok olacak herşey, ve ben Tanrı, varolacağım gene sadece. Ezel'den Ebed'e olan süreç. KADER.  İnsan kılığında inmişim yeryüzüne. 38 yaşımda öğrendim, "tanrı" olduğumu. Ve zamanla insanların da benim tanrı olduğumu öğreneceklerini bildim ve bekledim. Ben de zamanında, şimdi size yönelik "tanrısal" mesajlar gibi, bana yönelik "tanrısal" mesajlarla bulmuştum Tanrı olduğumu. Tanrı'yım, ama sizin gibi insanım. Bizzat kendimin Tanrısal özellikleri yok. Dolayısıyla bana ibadet etmenizi değil, biat etmenizi istiyorum. Ben kendim anladım niye yeryüzüne indiğimi. Siz de anlayın ve ona göre davranın. Davranmazsanız, kişisel yada kitlesel tanrısal cezalandırma ile karşılaşabilirsiniz. Belli ki işim, En Güzel Toplum Düzeni'ni kurmak yeryüzünde. Sosyalist Ekonomi yetmez. Herkese AŞK, en öncelikli konu. "DÖRTLÜ AİLE" düzenini kuracağız, Çiçekkentlerde. Evet, Kainat (ve olup bitenlerin hepsi) aslında bir tanrısal oyun. Ama hayat "gerçek". İnsana, yaşarken ACI var, HAZ var. Acılardan kaçınmak, Hazları arttırmak, hayatın amacı. İnsan özgür. İyi ve Kötü işleri yapmak konusunda özgür. Hem bu Özgürlük var, hem Kader var. Çelişki. Kavrıyamıyoruz. Tanrısal sır. Tıpkı Evren'in sonsuzluğunu kavrıyamadığımız gibi. Mevcut ve eski dinler de, aslında tanrısal oyunun bir parçası, ben yeryüzüne ininceye kadar. Dolayısıyla, mevcut dinler artık geçersiz. Ona göre davranın, kavramaya çalışın "realiteyi".         İşte böyle. Asıl maharet, misyon koyucuda olacak tabi, insanları inandırmaya, ve "değişmeyi" kabul etmeye. Değişmeyi kabul etmek zordur. İnanmış olmak yetmez. Onun için suni doğal afetler, yıkıcı depremler, kazalar vesaire şart. Zaten Tanrılık ilanına kadar, tanımış beni insanlık, Dünyayı "atomlayan" adam. (Çok etkin) bir politik otoritem zaten var insanlar üzerinde. Bir de buna Tanrısal Otoriteyi ekleyiniz. "Evet" diyecekler insanlar, dinlerini bırakmaya, "EVRENSEL" tarikatsiz, mezhepsiz (ve ibadetsiz) tek bir din altında birleşmeye. Yasaklıyacağım tüm mevcut dinleri, hemen (Tarık bin Ziyad gibi). Ölülerimize saygıyla (tabi ki acıyla) Yakma işlemi (KREMATORYUM) (Küller denize). Hinduizm'den "çaldım". Başka çare yok. En uygunu bu.       Otorite'nin oluşmasının başlangıcı İZMİR. "İntikam"a dayalı Klasik Terör. Onun için "ezdirildim" (ve ezdirilmekteyim) İzmirli'ye (ağır biçimde), MİT  tarafından, son 21 yıldır.

(13 Eylül'deki)

HELYUM henüz bilnmiyor iken, önce Güneş'te bulunduğunu (keşfedildiğini) öğrenince ben (bu son zamanlarda) çok "şaşırdım", çok sevindim. Çok ilginçti. Bilim'in güzelliği ihtişamı. Işık prizmadan geçirilince 7 renge ayrılıyor. TAYF (Spektrum). Havada Gökkuşağı (Rainbow). (İnsan, insan olurken neler hissetti, düşündü Gökkuşağı oluşunca...)  Ama akkor haline getirilen (metallerin), elementlerin de yaydığı "ışık" da prizmadan geçirilirse, hepsi kendisine özgü değişik Tayf yapıyormuş. Bunu da bulmuşlar bilimciler sonradan. Ama bir bilimci Güneşi gözlerken, güneş ışığı ile gelen bir değişik tayf görmüş. Bilinmeyen. Demişki bu da bir element. Güneşte var. Öyleyse adı Latince Güneş, Helyus'dan dolayı Helyum olsun, demiş. Daha sonra Helyumu Dünyada da bulmuşlar bilimciler. Evet çok sevindim. Daha sonrada, "GÜNEŞTEN GELİYORUM, KÖKÜM HİDROJEN HELYUM" dedim. Çünkü bilimciler daha sonra, Güneşte (o sıcaklıkta, 6000 C derecede) Hidrojen atomlarının, sürekli Helyum atomuna dönüşmekte olduğunu da bulmuşlar. Yani Hidrojen bombası patlaması. Aynısını yeyüzünde de yaptılar, Atom Bombasından sonra. Atom bombası, atomun parçalanması (Uranyum atomu) ile. Fizyon diyorlar. Hidrojen bombası Atomların birleşmesi ile. Füzyon diyorlar. Hidrojen bombasını patlatabilmek için, yani 6000 C derece sıcaklık sağlayabilmek için, önce atom bombası patlatıyorlar, hidrojen bombasına bitişik. Sonuç gene radyoaktif. Aslında iki  hidrojen atomunun birleşmesi Helyum olmasında Radyoaktivite yok. Temiz nükleer enerji. 1990 lı yılların başında, ilk kez Füzyon olayını, "oda sıcaklığında" gerçekleştirdiklerini ilan ettiler. Ama sonra haberlerin devamını getirmediler, öyle kaldı. Teknoloji'yi "kasada" saklıyorlar kanaatindeyim. Bu ne demek? Kolay, Temiz, "sonsuz" Nükleer enerji, insanlığın hizmetinde. Denizde su, suda hidrojen "sonsuz". (Hidrojen enerjisiyle karıştırmayınız). Soğuk Füzyon dediler buna. Ne zaman için saklıyorlar. "Yeni Sünya" için.       Salihli'de doğmuşum, hatırlamıyorum doğumumu. Ama eminim. Kanaat. Toplumdan edindim bu kanaati. Dünyamız Güneşten kopmuş. Görmedim koparken. Bilimden edindim bu kanaati.   "Ateş topu" olarak Güneşten kopmuş Dünya, ama madde'nin "çekim gücü" olarak kaçamamış uzay'a. Çevresinde kalmış, "uydu" olarak dolanmaya başlamış. Başka gezegenler de var, güneş etrafında dolanan. Onlar da "aynı". Bu uydu iişni (peyk, satellite işini) aynen biz insanlar da gerçekleştirdik sonra., kendi dünyamızın etrafına "suni peyk" ler yerleştirerek. Ne geri düşsünler, ne uzaya kaçabilsinler, öyle uygun bir yörüngeye. Dünyanın güneşten kopma işinden hiç kuşku yok. Kesin. Öyleyse, "soğuyup", "kabuk bağlamış", bu da kesin. İçi hala areş topu. Arasıra volkanlardan dışarı taşıyor, sıkışmadan vesaireden. Nasıl bir "kabuk". Görüyoruz işte. Toprak, su ve hava. (Uzayda hava yok. Dünyanın çevresinde, üst tabaka olarak var.) Buraya kadar kanaatler kesin. Öte yandan, Dünya üzerinde canlılar. "Akıl" dolayısıyla, en üst düzeyde olan biz İnsanlar. Yine akıl yoluyla, tarih bilincimizle, biliyoruz ki, eskiden şimdiki bilimsel olanaklar yoktu. Bilim yoktu. Ateş yakmasını bile bilmiyorduk. Yaşama biçimimiz, öteki hayvanlardan özellikle "yapı" olarak bize en yakın olan hayvanlardan, pek farklı değildi. Hayvan'dık yani. Aslında hala hayvanız. (Hayvan sensin, Yılmaz!) EVRİM (tekamül, Evolution) i bulmamız, bilmemiz için bu kadarı bile yeterli. Bizim de iki gözümüz var, kuşların da iki gözü var. Öyleyse kökenimiz ortak, besbelli. Evrim, "Maymun'dan" sonra sadece insana doğru değil. Daha öncesi var. Sonra buluyoruz Hayvanlar ile Bitkilerin "ortak" özelliklerini. Diyoruz ki köken gene aynı. Sonra farkediyoruz, öğrenip buluyoruz bilimle, tek hücreli canlıları. Eski insanlar (mikroskopları olmadoğı için) haberdar değildiler, tek hücreli canlılardan. Sonra, farkediyoruz, öğreniyoruz, bilimle, bizzat insan vücudu da hücrelerden mürekkep. Çok hücreli. Ve insan hücreleri ile, tek hücreli canlılardaki hücre, her bakımdan birbirine çok benzer durumda. Buradan sonuç çıkarıyoruz. Çok hücrelilerden önce, tek hücreliler vardı. Tek tek yaşıyorlardı. Sonra birleşerek, "iş bölümü" yaptılar, çok hücreliler ortaya çıktı. Demek ki Dünyadaki canlıların kökeni tek hücreli canlılar. Değişerek de olsa, günümüze kadar gelebilmiş tek hücreli canlı. AMİP klasik örnak, tek hücreli canlıyı anlayabilmemiz için. Bu kanaatlerimiz de kesin. Tek hücrali canlıdan türedik. Nerde. Dünya'da. Dünya kabuk bağladıktan sonra. Ve böylece birleşiyor iki kanaat, Güneşten kopma ve Evrim. Yani "uygun", şartlar oluştuğunda, Dünyada, Cansız, Canlı'ya dönüşmüş. Bundan da eminiz. Ama nasıl olmuş bu, bilmiyoruz. (Kanaatimce hiç bilemiyeceğiz.) "Uygun şartlar" geniş bir alanda olduğu için, cansızın canlıya dönüşmesi, Hücre olması birkaç yerde birden başlamış da olabilir. Üstelik ortamın "biraz" farklı olmasından dolayı ilk hücrelerin temelde aynı ama, ayrıntıda biraz birbirinden farklı da olmuş olabilir. Dolayısıyla bilemeyiz, başlangıçta sadece tek bir hücre oluştu da ondan mı türedik, yoksa birkaç değişik hücre mi oluştu en başta, onlardan mı türedik bilemeyiz. O farklı hücreler çok hücreli olurken, sadece kendi tipleriyle mi birleştiler, yoksa karışık melezleme mi oldu, onu da bilemeyiz. Bildiğimiz, Cansız Canlıya dönüştü. Hücre ortaya çıktı. Hücrede ne var. Cansızların, bir miktar elementin toplamı, Hidrojen, oksijen, Silisyum vesaire. Dolayısıyla ben, "Güneşten geliyorum, Kökenim Hidrojen Helyum" derken, bundan kesinlikle eminim. (Bilimsel kanıt olarak). Bugün, (şu anda) bedenimi oluşturan Proton, elektron ve Nötronların tamamı, ne bir eksik ne bir fazla (kaç katrilyon küsur bilemem) bir zamanlar Güneş'teydi. Şu anki kütlemin tamamı, Güneşteydi br zamanlar. 

(14 Eylül'deki)

Bu sabahın haberlerinden: Rusya'da urAL'larda uçak düşmüş, Aeroflot'a ait tamamı 88 kişi ölü. Biri de Türk'müş. Levent nurİ Koçak. Bundan önceki iki büyük yolcu uçağı kazasında birer Türk vardı ölenler arasında. İspanya, 20 Ağustos, Mustafa erDİL, Kırgızistan 24 Ağustos, Mehmet Şahin. İkisi de İZMİRLİ'ydi. Levent Nuri de İzmirli mi acep? (28 Haziran 2008'de ilave: Evet İzmirliymiş. 16 Eylül 2008 tarihli  BUGÜN gazetesi "Ürperten İzmir Tesadüfü" manşeti altında yazmış:"... bir ay içinde...ve bunların ortak özelliği 3'ünün de İzmir'de yaşıyor olmasıydı." Düşme tarihi 14 Eylül 2008, sabah, gün başlarken, karanlıkta.)        18 Nisan 1983, Demirbank, İstanbul, Altıyol Şubesi soygunundan önce, gerçekçi olsun diye, Aeroflot'a gidip sormuştum, Moskova'ya uçak bileti ücretini.        Annelik içgüdüsü, Goril'de de, İnsan'da da aşağı yukarı aynıdır. Goril anne de, İnsan annne de yavrusunu kendisinin doğurduğunu bilir, onu emzirir besler, bakar, büyütür, korur, sever ve gerekli bilgileri öğretir ona. Birkaç gün önce gazetelerde vardı haber: Almanya, hayvanat bahçesi. Goril. Yavrusu ölmüş. Kabullenememiş ölümünü, "günlerce" kucağında taşımış ölü yavruyu. Ama goril düşünmez, "nerden geldik, kökenimiz ne" diye. İnsan, insan olurken düşündü bunu. Kendi doğumunu hatırlamıyor ama, doğmuş, doğurulmuş olduğundan emin. Görüyor yeni doğanları, doğum olaylarını. ÖLÜM olaylarını da.      Ve "akıl yoluyla" (düşünerek) buldular , insanlar "kökenlerini" insanın ortaya çıkışını, "yaradılışı" açıklamalarını. Farklı dinlerde farklı biçimlerde  bugüne kadar geldi, bu açıklamalar. Ama, Bilim'in gösterdiği EVRİM'le çelişiyor tabi bu eski açıklamalar. Ama ayakta tutuldular, dinlerin ayakta tutulması gereğinden dolayı. Müslüman nasıl biliyor, Hindu nasıl biliyor, insanın başlangıcını?        Darwin, yanyana dizi şeklinde volkanik Galapagos adalarında aynı tür hayvanların farklı biçimde olduklarını gözlemlemiş. Ama yanyana olan o adaların da ortamlarının farklı olduğunu da görerek. Hayvanların (tabi insanların da, ve genel olarak canlıların), ortama göre vücut yapılarının değiştiğini, canlılarda Evrim olduğunu görmüş. Bilim kitapları bile hala "Teori" diyor. Nasıl yorumlarsan yorumla. İspatlanmış yada ispatlanmamış. Besbelli değilmi, Afrika'nın zenci insanı, güneşte yana yana kapkara olmuş, bu genlerine yansımış, değişmiş kara derili olmuş. Yada, insanın kökeni Afrika ise, ordan göçenlerin renkleri zamanla beyazlaşmış.  Zürefa'nın da Antilop'un da boyun kemikleri sayılarının aynı olmasına rağmen, vücutlarına oranla, zürefanın boyunun çok uzun olması. Besbelli ki, "savanlarda" ağaçlardan yaprakları yiyebilmesi için, boynunu hep yukarı uzatmak dolayısıyla, uzun bir evrimle uzamış zürefanın boynu. Birinci konu bunu görmek. Antilop öyle, Zürefa böyle yaratılmış da ondan değil. İkinci konu, bunu nasıl becerdi o bedenler. Bu Felsefi bir konu.         20li yaşlarımın başında, bir bilimsel kaynak kiatpta okumuş olduğum iki konu var. Çok önem vermiştim. Birincisi, az da olsa, Afrika'da bazı bitki türleri. Hayvan özellikleri taşıyormuş. Üstüne konan kuşu kapıp da  "sindiren" (yani yiyen) ağaç. Sanırım "yalan" değildi. Çünkü (böyle söylüyorum şimdi) duymadım daha sonra aynı tür haber, bilgi. Yalan değil diye kabul ediyorum şimdi de. Ve 20li yaşlardaki yorumum aynı. Bitkilerin, hayvanların kökeni de aynı. İkincisi Virüsler. Diyordu ki kaynak kitap, virüsler hem cansız, hem canlı özellikleri taşırlar. Ürerler canlılar gibi, kristalleşirler cansızlar gibi. Bu ise cansız'la canlı'nın birbirinden kopuk olmadığını, cansız'n canlı'ya dönüştüğünün belirtisiydi. Sofra tuzu, mikroskopla bakınca, hepsi belirli biçimlerde kristal. Suda eriyince bitiyor kristal olmaları. Ama ortamdan su çekilince, gene kristalleşiyorlar. KAR aslında su ama Kar Taneleri, çok güzel krsitallermiş. (Ben mikroskopla bakıp görmedim.) Canlılar içinde kristalleşme, virüslerde varmış sadece. 35 yıl kadar sonra 50li yaşlarımın sonunda, Virüsler hakkında "daha fazla " bilgi edindim. Belki bilimciler de bu 35 yıl içinde, Virüslerle ilgili bilgilerini daha da artırdılar, belki de biraz değiştirdiler.       Canlıların temel taşları GEN'ler.  Tek hücrelilerde de, biz insanlarda da. İnsanın genel Gen Haritası'nın çıkarılmasının "resmi" ilanı "şerefini" 2001 yılında Bill Clinton'a verdiler. Başkanlığının ilk yılında (GENOM Projesi). Genler aktarıyor, bir sonraki nesile, canlının temel özelliklerini. Bu arada canlı evrim geçirirse, bu genlerine yansıyor. Genler değişiyor, yeni gen ekleniyor, vesaire. (Bunun nasıl olduğu, felsefi bir konu.)  Çünkü Genler tamamen "kimyasal bileşikler". Yani tıpkılarını (henüz yapamıyorsak bile) Kimya laboratuvarlarında yapmamız mümkün. Ve, yapıyoruz, eminim. Hiv Virüsü, AIDS, laboratuvar ürünüdür. Amaçlı olarak üretildi, I980'de salıverildi insanlar arasına. O günden bu yana 36 milyon insan öldü, ama 24 milyonu Kara Afrka'da. Dünya Sosyalist Devleti ilanı ile, Global Çete'nin insanlara yaptığı kötülükleri anlatırken, söylensin diye.       Genlerin, birleşik olarak adı DNA. Amip'de de var, İnsan'da da, DNA. İlkel ve gelişmiş, farklı farklı. İnsan DNA'sı herkeste (galiba %99 civarında) tamamen aynı. İnsanları birbirinden farklı kılan, o yüzde bir oranında. Tabi, Goril'in DNA'sı ile İnsan DNA'sı da büyük oranda aynı "benzer" biçimde. Tamamen aynı olan genlerimiz kaçta kaç oranında, bilmiyorum. VİRÜSLER sadece, bir DNA'dan ibaretmiş aslında. Yani genler topluluğu. Çevresi bir zarla kaplıymış, o kadar. Beslenme vesaire yok, hareket yok. Dolayısıyla canlı demek mümkün değil. Ama bir hücreye (bu hücre tek hücreli canlı, veya çok hücreli canlı da olabilir) girdiklerinde, hücre onu kendi  DNA'sı "sanıyor", ve onu sürekli şekilde çoğaltmaya başlıyormuş. Yani, virüsün "üremesi" böyle. Üreyen virüs, ya hücreyi patlatıp öldürüyormuş, yada hücre zarından çıkıp, öteki hücrelere giriyormuş, ve tüm bedeni sarıyormuş. Zararlı virüs ise öldürüyor canlıyı. Örneğin, Kuduz. Ama faydalı virüsler de varmış. Bir insan genetik hastalıklı, yada  DNA'sında bir Gen eksik. Virüse yüklüyorlar eksik geni, ve "zerk ediyorlar" insana (bir hücresine yani). Zamanla, insanın tüm hücreleri eksik gene kavuşup normalleşiyor. Farklı canlılardan Gen Nakli ile, "yeni tür" canlılar üretildiğini (özellikle tarımsal bitkilerde)  herkes biliyor artık. Gen Nakli. Gen Teknolojisi. (Suni Evrim).      Kutuplara alışmış bir balığın, ilgili genini, Fare'ye naklediyorlar, artık üşümez oluyor, Fare, dondurucu soğukta. "Mevcut genleri" nakile ek olarak, tamamen yeni genler yapmak (Laboratuvarda) ve bunları bir canlı türüne yüklemek de mümkün. Tabi ortaya çıkacak yeni canlı türünün önceden tahmin edilmesi zor. Şimdilik, Bilim, mevcut canlılardan, "yepyeni" canlı türleri yaratacak seviyede. Ama tamamen cansızdan, canlı üretebilecek mi. Bu konu belirsiz. Akla uygun geliyor. ilk tek hücreli canlıların ortaya çıktığı "ortamı" kurarsak, yine cansız, canlıya dönüşebilir, diye. Ama, kesinlik yok. Tabi bilim bunu, yapmaya çalışacak. Bilim derken, bilimcileri, insanları kastediyorum, tabi.      Uzayda görebildiğimiz en uzak noktanın da ötesinde hep "göremiyeceğimiz" olduğundan kesin olarak eminim. Teleskoplarımız ne kadar gelişirse gelişsin, Hep, Ötenin ötesi olacak. Ama cansızdan canlıya geçişi, laboratuvarda  insan gerçekleştirebilecek mi .Tek hücreli Canlıyı yaratabilecek mi, bilmiyorum. Emin değilim. Konu belirsiz.

(15 Eylül'deki)

Misyon Koyucu, MİT marifetiyle, "AFFEDERSE Baş olacak" kandırmacasıyla yıllardır ağır biçimde ezdirmekte beni İZMİRLİ'ye. Dolaylı söz ve davranışlarla, Aşağılama, Cinsel ağırlıklı Taciz, Dayak, Tımarhane Hapishane Tehdidi biçiminde,  Hergün, Heryerde, İskelede, Vapurda... (28 Haziran 2012'de İlave: "dayak hergün değil tabi, ÖNEMLİ günlerde...")        Dün Pazar. Yani akşamleyin, Üçkuyulara gitme zamanı, feribotla. 16.40 feribotu için Bostanlı iskeleye yaklaşmaktayım.  Yolumun üzerinde Feribota binen arabalar, ve onlara bilet kesen görevli. Ama yanına gelmiş feribotun kaptanı, onunla (sözde) konuşmakta. EZME'nin bir parçası. Turnikeden dönüşte, Feribota değil de, kaptana yöneldim önce. Varınca yanına, "Burda bir arabalı vapur yanmıştı hatırladın mı" dedim, elimle feribotu (ESENKÖY) göstererek. Biraz durdu cevap vermedi. Cevabını bekledim. Sonra, "Ne olmuş yani" dercesine, sorar gibi uzunca bir "evet" dedi. "Aynı gün, Van'da bir arabalı vapur ters döndü, birkaç kişi öldü, aynı gün" dedim aynen ve yürüdüm "arabalı vapura". Bu sabah haberler bir arabalı vapur kazası ile başladı. Dün gece Bandırma'dan saat 23.00'de kalkan RO-RO gemisi limandan uzaklaşamadan "ters dönmüş" (Alabora olmuş) 15 dakika içinde batmış. 1 ölü, 5 kadar kayıp. 73 kamyon, 2 TAXİ varmış toplam araç olarak. 27 personel, toplam 95 kişi. Ölünün adı da şimdiden belli,  özER ERdoğan. Sebep, "yük kayması". "Teşekkürler" misyon koyucu. "Allah razı olsun"!  Geminin adı   "HAYAT-N". Kaptanı mitHAT altun. Gözaltına alınmış galiba. (Suçu ne?)  Düne ait başka bir haber, TARsus (mersiN) de  kahvehane TARanmış. iki ölü, biri serDAR altun. "KAN" davası meselesiymiş.   Nasıl becerdiler alaborayı? Ağır yüklü kamyonları "sol" tarafa yığmakla (stella marifetiyle). Zaten, iskeleyle teması kesildiğinde, yani kalkış anında, gemi hemen sol tarafa yatmış. Kaptan düzeltmeye çalışarak "devam" etmiş harekete. Dün, Kocaeli Derince limanında, Demir ÇUBUK yüklerken, "PANAMA" bandıralı bir gemi, "halatları" koparıp 15 dakika içinde batmış, içindeki 4 personel canlarını zor kurtarmışlar. RO-RO gemisindae kurtulan EMİN Demir anlattı olayı, TV'de. Dün akşam Demir telefon açtı, konuştuk. Dün "ev"e dönerken, akşamleyin karanlıkta, Bostanlı iskelesinden Yalı caddesi boyunca yürürken, kenarda bekleyen Taksici ben yaklaşırken "davranış" sergiledi. Yanına yaklaştım, "Taksiciler bana çok acı verdiler, ne olur ne olmaz, suça karışma" dedim ve yürüdüm. RO-RO gemisindeki "2" otomobil için, "taksi" demişti TRT. Ötekiler de kamyon. Başka tür araç yok. Yani kamyon çok. İKİ taksi. ("intkamyok" "si.i tak) (taksi iki: taksi.i) mesajı, ona da mersi.        -Yılmaz, felsefeyle ne alakası var bu anlattıklarının?        -Haklısın, biz konumuza dönelim. "HAYAT-NE" onu anlatıyorduk.        VİRÜS, "editor at large (serbest gazeteci)" gibi serbest bir DNA. Aslında canlı özelliği yok. Kimyasal madde, (Bileşik). Otel olarak kullandığı hücre yapıyor üremesini, kendi DNA'sı sanarak. Bu durumda şunu da söyleyebiliriz. Grip virüsü, aşıya karşı dayanıklı olacak biçimde değiştiriyor hemen kendini, evrim yapıyor, ve bilimcilerin geliştirdikleri aşı, ikinci yıl işe yaramıyor. Yeni aşı hazırlıyorlar, bu yüzden. Demek ki virüs DNA'sındaki bu evrimi yapan da aslında virüs'ün misafir olduğu hücre. Kendi DNA'sı sanıyor ya, "yokolmasın" diye korumak için mecburen tedbir alıyor, dış saldırıya, aşıya karşı ve ve değiştiriyor virüsün DNA'sını. Bir soru daha var tabi: cansız'dan canlı oluşurken, önce virüsler mi oluştu, yoksa tek hücreli canlılar mı. Tek hücreli canlılardan kopan DNA'lar, serbest kalınca virüs olmuş da olabilirler.      Bilimin, (Bilimsel yöntemin) güzelliği ile ilgili 2 örnek var, çok önemli. Biri gezegenlerle ilgili. Eski insanlar çıplak gözle gözlemleyerek, ayırdetmişler gezegenleri, öteki yıldızlardan. Toplam 5 tane, isimlendirmişler de onları. (hatta tanrılaştırdılar, biliyorsunuz). Sonra Dünyamızın da bir gezegen olduğu anlaşılınca, toplam 6 olmuş, bilinen. Teleskopla bir tane daha bulununca, URANÜS'le toplam 7 olmuş. Ama gözlemleyerek farketmişlerki, gezegenlerin yörüngeleri, birbirlerine yaklaştıklarında biraz bozuluyor. (Öğrendiler ya, yenice, maddenin çekim gücünü, ondan.) Ama bakmışlar, ilgisiz yerlerde Uranüs'ün yörüngesinde de böyle bozulma var. Akıl yoluyla demişler ki, anlaşılan  Uranüs'ün ötesinde göremediğimiz bir gezegen daha var."Hesaplıyarak" bu gezegenin yörüngesini de çizmişler. Daha sonra,(teleskopun gücü artınca) tam da o yörüngede görmüşler, bilinmeyen gezegeni. Neptün. Ve ardından Plüton'u da aynı yöntem ile bulmuşlar. Toplam 9 olmuş. Son günlerde birini gezegen statüsünden "azlettiler" (küçük diye), hangisiydi? Farketmez. Öteki gezegenlerin yörüngelerini etkilediğine göre.       İkinci örnek: Elementlerle ilgili. Demir, Bakır, Hidrojen, Helyum vesaire. İlk kez bunları MENDELYEV özelliklerine göre sınıflandırmış. Tablo haline getirmiş. Ama görmüş ki tabloda bazı yerler boş kalmış. Bu boş kalan yerlerde de henüz bilmediğimiz elementler olmalı demiş, ve 3 tanesinin özelliklerini anlatmış. Evet sonradan bulunmuş, keşfedilmiş bu elementler ( o özelliklerle).        Şimdi, insanlığın önündeki büyük işlerden biri de, yeryüzündeki canlıların, tek hücrelilerden, tüm çok hücrelilere kadar "hepsinin" DNA'larını tesbit edip, (bilgisayar yardımıyla da, bunları basitten karmaşığa doğru, sıralamak, sınıflamak, tablolaştırmak. Evet, "boş" kalan yerlere dikkat etmek. yoksa bile dünyada, o boşluklara uygun DNA'lar yapıp, ilgil yakın canlılara (insan hariç) uygulamak, ve değişikliği gözlemek. Zaten, kısmen bu işlerin başladığına dair, işaretler geliyor medyadan arasıra. "Falanca" canlının gen haritası bulundu, vesaire.       Aslında bugün, AMİP'ten başlayıp, İNSAN'a kadar "HAYAT NE" konusunu (tekrar) yazacaktım özetle, felsefi açıdan da bakarak. Ama RO-RO gemisi "HAYAT-N" dolayısıyla vakit kaybettik biraz.        BARIŞ'cığım, dün DEMİR senden (sizden) de söz etti. O sözederken, (Hacettepe) BİYOLOJİ bölümü mezunu  olduğun hatırıma geldi önce. "Unutma Sakın" öğrendiklerini. ("Lazım" olacak). Ben "malesef", ODTÜ elektrik mühendisliğinde (2 yılda)  öğrendiklerimin "hepsini" unuttum. OHM Kanununu bile. (29 Haziran 2012'de ilave: Şarkı: AŞK'ın Kanununu yazsam yeniden...)  Düşünerek bulabilirim ama. Neydi OHM Kanunu. Akım, Voltaj, Direnç arasındaki bağıntı. Orantılı değişim. Direnç sabit. Voltaj arttıkça Akım da artar. (I=VxR)

(16 Eylül'deki)

Amip vardı sırada, ama "hareket", önceliği aldı. Cansız'ın (taşın toprağın) artık daha fazla bölünemiyen, ufalanamayan, en küçük parçasına, ATOM adını vermiş, bir eski (Yunanlı) insan, felsefe yaparak. İçi (aynı yapıda) "dolu", hareketsiz zerre. Sonra Bilimle bulduk ki, Atom'da hareket var. Bir proton büyük, bir elektron küçük. (Hidrojen Atomu). Elektron protondan uzakta ama çevresinde dolanmakta. Ama bu dolanma, o kadar düzgün, o kadar tekdüze ki, Zaman birimini, Dünyanın Güneş etrafında dolanmasından değil de, ondan almış olsak, kat kat daha fazla süre (aslında sonsuz süre) değişmez kalır, seçtiğimiz zaman birimi. Sözgelişi elektronun, proto çevresindeki 1 milyon kez dönüşünü, 1 saniye kabul etsek.  (30 Haziran 2012, saat 12.20. İlave: bir saat kadar önce, SABAH gazetesinden kesip Bloknota yapıştırdıklarım arasında bu konuda bir haber vardı. Özetle: "... bugün daha uzun...dünyanın ... hızı düzenli olmayan dönüş nedeniyle... KAYIP SANİYE...Atomik saate... gece yarısı eklenecek..."). Sonra ne bulduk? Bildiğimiz kadarıyla Evren'de (ve Dünyamızda) en çok Hidrojen atomu bulunduğunu, ve Hidrojenin (Güneşte ve öteki yıldızlarda) sürekli Helyuma dönüşmekte olduğunu. 2 elektronlu, 2 protonlu, bir üst düzey atom. Buradan şu sonuca çıkarıyoruz, daha üst düzey atomların hepsi, bir zamanlar Hidrojendi. Üst düzey atomlardan türemiş olamaz alt düzeydekiler, ve Hidrojen.       Sonuç Evren'in başlangıcı oldu mu olmadı mı ASLA bilemiyeceğiz. Ama başlangıçta Evren'de sadece Hidrojen atomları ve uzay vardı. Hidrojen atomlarında da "hareket" (movement).  Akıl bizi Big Bang (Büyük Patlama'ya) götürüyor ama, Patlama öncesi, mutlak meçhul olduğundan, Big Bang Teorisi, teori olarak kalıyor sadece. Ama her halukarda, önce Hidrojen atomları vardı, sadece. Ve onlardaki "HAREKET". Dolayısıyla, Çağdaş Felsefe sorunları, aslında, bu Hidrojen atomundaki hareketi sorgulaamakla başlar. Evet bilimle  bulduk. PROTON (+) artı  yüklü. Elektron (-) eksi yüklü. Çekiyor proton elektronu kendisine. Ama elektron çok hızlı hareket etmekte. Merkezkaç kuvveti. Düşemiyor proton'un üstüne, kaçamıyor da. Hızı ona göre. Uydu (satellite) olmuş Protona. Dolanıp duruyor çevresinde. Ve , bildiğimiz kadarıyla, (ki bundan eminiz), bilmiyor niye dolandığını. Biz insanlar farkettik dolandığını. Bizden daha alt düzey canlılar (hayvanlar), örneğin Goril de farkında değil, habersiz, atomdaki hareketten. Bundan da eminiz. Bulduk, atomdaki hareketin "nasıl" olduğunu, ama "sebebini" bulamadık. Bulamıyoruz. Niçin çekim gücü var protonun. Niçin elektron, o hızla dolanmakta. "AMAÇ" ne? Bunları mecburen "pas geçerek" Atom'un özelliği, (Hidrojen Atomu'nun özelliği) diyoruz. Üst aşama atomlarda, yeni özellikler ortaya çıkıyor. Örneğin Uranyum atomu, Radyoaktif. Radyasyon yayıyor çevreye. Ama onda da elektronlar, çekirdeğin (proton ve nötronların) çevresinde dolanmaktalar. Atomun temel özelliğini korumaktalar. Evrendeki tüm nesneler (cansız yada canlı) Atomlardan oluştuğuna göre, Evren'de atomlardan dolayı, "hareket", esas (esential). Atomlardan meydana gelmiş kütleler (cansız kütleler) de de "kütlesel hareketler" var, başka kütlesel özellikler de. Fiziksel, kimyasal, nükleer değişmeler de var. Bu açıdan, Evrende "faaliyet" (Activity) sürekli. Bu "faaliyet" için de kopmuş Dünyamız, Güneş'ten. Sonra soğumuş. "Kabuk" da canlılar oluşmuş. Cansız, canlı'ya dönüşmüş. Önce tek hücreliler. Evrim. Ve biz insanlar, "en üst düzey" canlılar. Bu kadarından eminiz. Bilime dayanan BİLİNÇ. Ama cansız, nasıl olup da Canlı'ya dönüştü, bilmiyoruz. (Sanırım hiç bilemiyeceğiz.) Veya niye dönüştü, hangi amaçla dönüştü. Hayat'ın Dünya'da başlangıcı da sanırım, Evren'in Başlamgıcı gibi, hep bilinemez kalacak. Bildiğimiz kadarıyla, Hayat (şimdilik) sadece Dünyamızda var. Başka gök cisimlerinde de hayat olabilir. O ayrı bir konu. Dünyada oluştuysa, Dünya benzeri başka gök cisimlerinde de, Dünyadakine benzer bir yolla, dünyadakine benzer yapıda canlılar türemiş olabilir. Yada Dünyadakine benzemez bir yolla, Dünyadakine benzemez bir yapıda (hiç hayal bile edemiyeceğimiz nitelikli) canlılar da olabilir başka "yerlerde". Tanrı Tanrıça türünden değil ama, karşılaştırma mümkün olsa, bizden çok aşağıda, yada çok yukarda canlı türleri. Ağaca bakın, bir de kendinize bakın. İkisi de canlı. İlk bakışta benzer bir taraf var mı.        UFO konusunun, kafaları karıştırmak için, ötedenberi Global Çete tarafından (uyduruk haberlerle de) kullanılmakta olduğunu da unutmayınız. İnsan Aklı, doğadaki, (Evrendeki) faaliyetin (bu faaliyetlerin en basiti hareketin) "nasıl" olduğunu, anlayabilecek duruma geldi. "Doğa kanunları", (Fizik, Kimya...) Ama canlı'daki faaliyetin aslını kavramak hala mümkün değil.        AMİP, tek hücreli. "İlkel canlı". BİYOLOJİ ile öğrendik özelliklerini. O da atomlardan oluşmuş aslında. Ama bir bütün olarak da faaliyet içinde, ve bu faaliyeti cansız diğer kütlelerin ("anlaşılabilir") faaliyetlerine hiç benzemiyor. Kavramak daha zor. (Biz insanlar için, tabi). Sanki bir RUH'u varmış gibi davranıyor, Amip, dedim ve diyorum. Yanlış anlaşılmasın Ruh'u var demiyorum. Hayvanlar da ayırdeder canlıyı cansızı. Öğrenir annesinden yeni doğan (örneğin Afrika'da ormanda doğan bir çakal) yavru bunu, büyürken. Ve de kendi çabasıyla da.  Hatta etobur oluşundan dolayı, hangi canlıları kendisine yem yapabileceğini, öte yandan hangi canlılara yem olabileceğini de öğrenir, ona göre davranır. Ama belli ki hayvanların canlıları idrakleri, biz insanlarınkinden farklı. Biz, insan olunca, canlıları çoğalttık. Örneğin bitkilerin de canlı olduğunu gördük. Dahası, gözle görülmeyen "tek hücreli" canlıları bulduk, en sonunda. Ama, insan, "insan olurken" Ruh'u da "buldu". Önce İnsan Ruhu'nu buldu, ölen sevdiğinin "son nefesinden". Nefes çıkarken, Ruh da çıktı diye algıladı (30 Haziran2012, İLAVE: arapça RUH, "git" demek). Bu kadarla da kalmadı. Daha sonra, bazı cansızlara da "Ruh" yükledi. Yanardağın (Volkanın) Ruhu olmasaydı nasıl patlardı, ateş kusardı, (insanların üzerine)...        -Yılmaz, ilk insanlar, Ruh'u, insana bakarak "buldular" (Ve aslında bu "buluş" bugüne kadar geldi, ve hala yürürlükte.) Sen de RUH'u Amip'e bakarak mı buluyorsun?       -Hayır.     Neydi Amip? Gözle görülemeyen, tek hücreli canlı. Çok küçük. Suda yaşıyor. Bir Çekirdeği var, onun çevresi yumurta akı gibi bir sıvı (stoplazma, )ve en dışta esnek bir zar. Suda (uygun sulu ortamda) hareketli. Uygun bir besine rastlayınca, esnek zarıyla onu çevreliyor, sıkıştırıyor (zarın geçici olarak delinmesiyle) içeri alıyor. Onu sindiriyor. Artıkları da aynı yolla dışarı atıyor. Beslenme böyle. Üreme ilginç, tabi. Belli bir büyüklüğe ulaşınca, sanki bir Ruh'u varmış gibi bölünmeye "karar veriyor" Önce şunu da söyleyeyim. Çekirdekte Kromozom, kromozom'da genlerden oluşan DNA var. Kromozom yapısı simetrik. Bölünme sırasında zar, iki zıt yandan ortaya doğru büzülerek, kromozomu da simetri ekseninden ikiye ayırarak, iki yeni küçük amip ortaya çıkarıyor. Ve yeni Amiplerde tek taraflı kromozomlar gene "artarak" çift taraflı simetrik kromozomlar haline geliyor. (Biraz yanlış anlattıysam dahi zararı yok. Aşağı yukarı böyle.) Bu anlamda, AMİP ölümsüz. İkiye bölünerek varlığını sürdürüyor, hep. Ortam uygun oldukça, ve "kazaya" uğramadıkça (yem olmadıkça başka canlılara.) Burdan şunu da düşünebiliriz. İlk "tek hücreli" canlılar oluştuğunda, yemleri cansızlardı. Bir süre sonra, hala tek hüce aşamasında iken canlılar, "menülerine" canlıları da kattılar. Değişik türden tek hücreliler arasında "savaş" böyle başladı.        Irak Savaşı'ndan ne haber, Yılmaz!

(17 Eylül'deki)

Cansız, canlıya dönüşmüş. Tek Hücreliler. Tek Hücreliler bir yandan çeşitlenirken, bir yandan da çok hücrelilere dönüşmüş. Böylece iki dal ortaya çıkmış canlılarda. Bu iki dal da yine çeşitlenmeye, dallanmaya devam ederek bugüne kadar gelmişler. Amip tek hücreli, Çakal çok hücreli. Çok hücrelilerde, memeli hayvanlar dalında, İNSAN tüm canlıların en gelişmişi, akıl sebebiyle. O da beyin sayesinde. Koyunda da var beyin, bizimkine benzer. (Lezzetlidir, limonlu koyun beyin salatası). Tabi başka özellikleri bizimkinden çok üstün hayvanlar (canlılar) da var. Hatta bizde olmayan "kıskandığımız" özellikli canlılar bile var. Kuşlar, mesela. Mecburen, uçak yaptık, biz de. Kuşlar gibi uçabilmek için. Geçmişte nesli tükenmiş canlı türleri de var. Kalıntılarından biliyoruz. Çarpıcı örnek: Dinozor. Günümüzde de, insandan dolayı sebeplerle de tükenmekte olan canlı türleri var. Dünyamız insan eliyle, insan için yaşanmaz hale gelmeden, "kurtarmamız" lazım, Dünyayı, vahşi hayatıyla birlikte. Yok olmasın ayılar, Balinalar, Filler, Kuşlar... Yağmur ormanlarının "sayısız" canlı türleri... Ormanlar, Sulak alanlar, buzullar... Denizler, topraklar, hava.  Herşey "normal" kalmaya devam etse bile, birgün insan nüfusunun 600 milyar olmasına dayanabilir mi Dünya. Nüfusumuzu "sabitlememiz" şart. 150 yıl kadar önce de gördü bunu Misyon Koyucu. Dönelim, HAYAT-NE konumuza: Tek yaşayan tek hücreli canlı. Bu arada şunu da tekrarlıyalım. Tabi hayatın SU'da başladığı, akla realite'ye en uygun olanı. Beslenme. Su akışkan. Gerek ilk canlı, gerk besinler, su içinde hareketli. Erişmek kolay. Sonra, herhalde, aynı türden iki tek hücreli canlı birilikte, birbirine yapışık yaşamayı"tercih" ettiler. Ve bir süre sonrada "işbirliği", "işbölümü" yaptılar. Mesela, biri dışardan besin almayı, öteki sindirilen besin artığını dışarı atmayı üslendiler. (Ama buna nasıl karar verdiler!). Üremelerinide, bunu bozmayacak bir biçimde, uygun yerlerden "bölünerek" yaptılar. Yeniler tıpkı eski yapıda oldu. Ve bu "biyolojik bilgi'yi" de genlerine ek yaparak, genlerine yansıttılar. Zamanla, Çok hücrelideki Hücre sayısı, daha da arttı. İşbölümü daha da çeşitlendi. Kollektif Canlı'daki hücreler birbirlerinden farklılaştılar. Hücre toplulukları, dokuları, dokular organları oluşturdu. Her hücre tek başına bir canlıydı gene, ve sanki bir ruhu varmış gibi davranıyordu ama, kollektif canlının da sanki hücrelerininkinin üzerinde bir ruhu varmış, tüm hücreleri yöneten, yönlendiren gibi sanki, dyebileceğimiz, bir aşamaya gelindi. Suyun içinde üreme biçimleri değişti. Bitki ve Hayvan biçiminde iki ayrı türe dönüştüler. Hem bitkiler hem hayvanlar, karaya çıktıktan sonra, değişmeye devam ederek, kara-canlıları oldular. Bir kısmı da "Havacı" oldu. (Kuş). Denizde kalan akrabaları ile ortak özellikleri apaçık. Kuşlar ve balıklar... Üreme biçimi değişirken, iki cinse ayrıldılar. Erkek ve Dişi. Erkeğin dişiyi, veya dişinin yumurtalarını döllemesi.  Bitkilerde de var, erkek ve dişi. Ve dölleme, döllenme. Onlar başka yollar da bulmuşlar döllenebilmek, dölleyebilmek için. Rüzgara veya böceklere (arılara) emanet etmişler erkeğin polenlerini, dişiye ulaştırmak için. Yani demek istediğim, canlının iki cinse ayrılması olayı iki türe (bitkiye, hayvana) ayrılmasından önce başlamış. Uzun bir süreçte, çeşitli canlılarda, çeşitli biçimlerde bugüne gelinmiş.  "Malesef", tam bilmiyorum ama, bitkilerde döllenmiş tohumun ayrı bir yerde yeniden yeni bir bitki, (eskisinin benzeri biçiminde) ortaya çıkması. Eski bitkinin zamanla hayatının sonlanması. 1000 yıl yaşayan ağaçlar var, biliyoruz. Ama doğa şartlarında, bitkiler de ölümlü. Yerlerine, benzerlerini bırakarak. Hayvanlarda ölüm olayı çok daha belirgin. Kaplumbağalar mıydı, en uzun yaşayan hayvanlar (100-150 yıl). Ve hayvanlarda da (ve dolayısıyla  biz insanlarda da) ölmeden önce, yerlerine benzerlerini (yavrularını, evlatlarını) bırakarak. Oysa tek hücreli de ölüm yoktu. Çok hücreli de "kaçınılmaz" oldu. Ama neslin devamı garantiye alındı. Tek hücrelide ölüm yok, ama eski tek varlık kayboluyor. Yeni iki (genç) varlık ortaya çıkıyor. Bu anlamda çok hücreli için de durum aynı gibi. Yeni iki (veya daha fazla) genç varlık ortaya çıkardıktan sonra, eski tek varlık (artık tek diyemiyeceğiz, erkek ve dişi yani çift varlık) kayboluyor, ölüyor. Çok hücrelide, ölen aslında "kollektif" varlık. Beden. Beden ölünce, ardından hücreler de ölüyor, mecburen. Bedenin ölümünün sebebi de, aslında bedende bir bölüm hücrre grubunun ölmesinden. Yani ölümün sebebi, Bedeni oluşturan hücrelerin, belli bir hacım içinde, sonsuz olarak yaşayabilmeleri, özellikle (bölünerek) üreyebilmeleri mümkün olmadığından. Amip çok irileşince ikiye bölünüyor. Üreme temel özelliği. Hayvan bedenindeki hücrede de var bu temel özellik. Üreyemeyince (yer darlığından) ölüyor.  Doğmak, büyümek, Erişkin olmak, yaşlanmak ve ölmek. Amacımız, tabi ki sağlıklı ve uzun yaşamak. Bunu sağlamak için, Bilimle, çaba harcamaya devam edeceğiz. İnsan için ölümsüzlüğü gerçekleştirebileceğimizi sanmıyorum. Tıpkı cansız'ın canlı'ya nasıl dönüştüğünü bilip bulamıyacağımızı düşündüğüm gibi.        Ama farzedelim ki bulduk, ölmemeyi. Bu hiç uymazdı hayata değil mi. Yeniler doğup büyümeyecekler mi. Nüfus dayanılmaz bir biçimde artacak. Durdursak doğumları, bir süre sonra insanlar, beden yapısı olarak hemen hemen aynı (örneğin 50 yaş görünümünde). Ne ölen var, ne doğan.         ***[3 Temmuz 2012. İLAVE:       Sonra, gazetelerden kesip yapıştırmışım kitabımda ilgili syfaya:  22 Kasım 2008. Hürriyet. "Ebedi gençliğin formülü. İspanyol bilimciler... normal ölümlü bir hücreyi, ölümsüz bir hücreye çevirmek...     24 Eylül 2009. Hürriyet. 20 yıl sonra sonsuza dek yaşayacağız, haberi.   6 Ekim 2009. Hürriyet. Nobel tıp ödülü ebedi hayat hayaline verildi, 3 Amerikalı profesör.    28 Ocak 2008. Annemin vefatının 1.ci yıldönümü. SABAH. Ölmeyen deniz ANAsı türü, karayiplerde. İnsanın bu yapıya bürünmesinin yolları...   Ve 10 mayıs 2010. STAR. ABD'li bilim adamları, 17 yaşında olmasına rağmen 1 yaşında görünen Brooke Greenberg'in gen haritasından sonsuz gençliğin formülünü yazacak... bedeni 17 yıldır büyümeyi reddediyor... BALTIMORE'de 3 çocuklu bir ailenin kızı... gen haritası, normal insanın genomuyla karşılaştırılarak, yaşlanmaya neden olan genler tek tek ayıklanacak, böylece kişi istediği yaşta görünümünü donduracak.   Yürüyemiyor, konuşamıyor, 17 yıldır süt dişleri ile tam bir bebek, yani. Cüce değil. Bu son haber bana (bize) misyon koyucudan işaret. Bilimcilerimiz yaşlanmayı durdurmayı, ve böylece normal şartlarda hiç ölmemeyi gerçekleştirdiler, diyor. Brooke kız onların eseri. "yaptık" diyorlar yani.  BALTIMORE: AMORE/ALTIM      Evet, A.W.W.F.C. 1992 kitabımda 50 ailelik 600+ kişilik Birim topluluk / Unit Community / Oba'da, ROTASYON işlerini anlatırken, Oba'da her yaştan eşit sayıda erkek ve dişi bulunsun diye, her iki uçtan başlayarak, 25 yılda bir gelecek her aileye doğurmak sırası, dedim. Ama yaşlılar yaşasın yaşayabildikleri kadar (tıbbın yardımıyla) sağlıklı ve uzun. Yani doğal ölüm, öngördüm, kocama sebebiyle.  Ama FELSEFEM'i yazdıktan sonra, gelen uyarıların da etkisiyle, yeniden düşündüm konuyu. Sanırım Brooke kız haberinden önce kesinleşmişti, düşünerek vardığım sonuç.   Konuya yaşlanmayı durdurabilmek olarak bakmak gerekiyor. AMİP irileşip bölünme ihtiyacı hissetmeden önce, onun irileşme imkanını ortadan kaldırmak. Böylece, normal şartlarda hep yaşamaya devam edecek, eskimeden, yaşlanmadan. Aynı yöntemi, belli bir yaşta, çok hücreliye (insana) uygulayabilmek. Farzedelim ki, bilimciler becerdi, dedim. Ölmemek uymadığına göre insana, insan oluşumuza, yeni dünya şartlarında, yeni doğacaklara yer açmak ihtiyacından, sağlıklı iken, kendi isteğimizle veda etmemiz, belli bir yaşa gelince, kaçınılmaz, dedim. Evlatlarımıza, torunlarımıza olan sevgiden dolayı. 115 yaş uygundur, dedim. En yaşlı dörtlü 115 civarında iken, en genç dörtlü 15 yaş civarında olacak. Yeni Dünya'da, Hayata Veda da ROTASYON'la yani. Doğarken birer yaş farkla doğacağız. Veda ederken, (dörtlü) hep birlikte. Veda'da sadece evlatlar, bir sonraki nesil hazır bulunsun. Bilimin yardımıyla, acısız "huzur" içinde...  "Size bırakıyoruz, Dünya'yı..." Sanırım, bunları düşünüp yazmam (bloknotlara), Brooke kız haberinden önceydi.   Ve 3 Şubat 2012 tarihli Hürriyet:   "Birlikte doğduk, Birlikte ölelim" Ötanazi kararı. Tek yumurta ikizleri Helen ve Alice KESSLER ,75 yaş. Alman... "Hep, beraber yaşadık, birbirimizden başka kimsemiz yok. Artık yaşlanıyoruz. Aynı anda ölmeyeceğimizi düşünerek... kim komaya girerse diğeri tatlı ölümü uygulayacak.  KESSLER/KES ER. Kessler olayı da aslında Misyon koyucunun işi, bana (bize) yönelik. Ama hayatları, ve "kararları" kendilerinin.  (Bu uzun ilave'ye, bir ilave daha yapmak istiyorum:) Onları, "son kez", 14 mart 2008 Türkiye'de Tıp Bayramı, AKŞAM gazetesinde görmüştüm. 4 çocuklu kardeşler yine davayı kaybetti" haberinde. Sevgili Patrick ve sevgili Susan. Alman. Saksonyalı. Çocukken birbirlerinden ayrılmışlar, bir daha hiç görmemişler birbirlerini, erişkin olduklarında buluşunca, sevgiyle (libidolu sevgiyle) bağlanmışlar birbirlerine. YASAK yaşamadılar çünkü. Reddetmemişler aşklarını, topluma bakıp. 4 de çocuk yapmışlar. Kendi imkanlarıyla, meydan okumaya çalışıyorlar, mevcut toplum düzenine. Ama işleri zor. Yargı hayır diyor....  Benim için (Bizim için) çok özel, onlar. Onları çok seviyorum. Hayatları, aşkları onların. Misyon koyucunun eseri olduğu halde.     saksonyasaksonyasaksonYASAKSON..    Bir üçüncü ilave'yi de buraya yapayım, oldu olacak:) 30 Kasım 2007. Isparta ATLASjet havayolu uçağı düştü. içindeki 57 kişi öldü. Altısı bilimci, ikisi kadın, profesörler  ENGİN ARIK ve FATMA ŞENEL BOYDAĞ. Engin hanım, İsviçre'deki CERN'de ATLAS projesi'nde de görevliydi. Uçak düşmeden "saatler önce" basımı tamamlanmış gazetede , galiba Hürriyet gazetesinde, GülBEN erGEN'in oğlu ATLAS'la ilgili bir haber vardı. ATLAS Ocak 2007'de doğmuştu. annemin vefat ettiği ay içinde. Yani 3 Atlas çakışmıştı, "aynı" günde.  Teyze kızı Fatma'nın, 10 Şubat 2007'de, annemin vefatından 13 gün sonra, bulmuştum "karım olduğunu" otuzkasım/okızkarım   ENGİN ARIK   arıkarıkarıKARI. Sonra, 1 Haziran 2009'da Air France uçağı, RİO-PARİS uçuşu. ATLAS okyanusunda düştü. İçindekiler 228 kişi öldü. Sadece bir tanesi Türk'tü FATMA ceren necipoğlu, arp sanatçısı. Brezilya'dan konser'den dönmekteydi. 10 şubat 2007'den sonra, aynı şubat ayı içinde, Almanya'dan Huriser teyzemle başka bir telefon konuşmamızda öğrenmiştim, FATMA'nın Brezilyada Portekizce öğreneceğini.]***

(18 Eylül'deki)

Sor, "sıradan" bir insana:  "Hayvanların (ve insanların) Erkek-Dişi diye iki cins olmalarında bir amaç var mı, varsa ne?" "Evet, neslin devamı için, üreme için" der, hiçbir dinin, felsefenin etkisinde kalmaksızın, kendi aklıyla. Ama toplumdan öğrendikleri ile oluşmuş, bilinç sayesinde. Toplumdan soyutlanmış, üstün teknoloji ürünü, bir özel oda düşünün. Yeni doğan bir bebek, bu odaya alınıyor, ve uzaktan kumandalı özel robotlarla, bebeğin her türlü ihtiyacı karşılanıyor, büyümesi sağlanıyor. Oda pencereleri tavanda, sadece gökyüzü görülebiliyor. Ve de hiç insan hayvan ve bitki görmeden bu bebek büyütülüyor ve erişkin oluyor, o oda içinde. Fizik (beden) olarak tamamen normal sağlıklı. "Ruh durumu" (psiko'su) nasıldır? Bilinci? Karnını doyurur. (Kaka, çiş.) Tuvalet yapar. Odada yürür. Oturur. Uyur, uyanır. (Robotlar gece uyumaya alıştırmışlardır. Gece gökyüzünde yıldızlar görür. (Gündüz Güneşe bakıp kör olmasın, ona göre tertibat.) Bu özel insan , içgüdülerini getirmiştir (annesinden babasından). TV'de bir felsefe sohbetinde, felsefeci İçgüdü (Instinct) için, "kapalı kutu" demişti. Tabiri çok sevdim. Bu içgüdülerle davranır. Ama içgüdülerin aktif olmasını sağlayan durumlar yoksa, o içgüdü çalışmaz. Örneğin, insan yok ki, Sevgi yada Nefret içgüdüleri çalışsın, ve sevgi ya da nefret duyguları oluşsun.  Vücut ergenliğe erişnce, (erkek veye dişi) kendiliğinden ilk orgazmı yaşayabilir mi. Eğer yaşayamazsa (robot desteğiyle) yaşatılsın. Orgazm ardından bedene vereceği o rahatlamayı hazzı öğreneceğinden, devamı gelir. Masturbasyon yapar arasıra. "Rahatlar", haz duyar. Bilmez niye yaptığını. Zaten, fiziksel Haz ve acıları öğrenmiştir, büyürken. Ona göre davranmaktadır. Ama yoktur, hiç "ruhsal" haz ve acıları. Bilmez onları. Acıktığında, beklerken, yemek gelince sevinir. O da ruhsal hazdır. Hoşlandığı meyva gelmeyince üzülür. O da ruhsal acıdır. Kavramıştır iyice odasını., odasının robotlarını, gökyüzünde gördüklerini. Ama bu kavrama, sorular getirmez hatırına. Düşünmeyi bilmemektedir, çünkü. Düşünmek kelimelerle olur. Dil'den (Lisan'dan) habersizdir. Yoktur lisanı. Kavrarken çevresini, "merak" yürürlüktedir, ama basit kavrama ile biter. Devamı gelmez, gelemez. Doğmuş olduğunu bilmediği için, Doğumdan ve Ölümden habersizdir. Bilmez onları. Ama kendisine fiziksel acı veren durumlardan kaçınır, öğrenmiştir onları.  "Ben neyim, nerden geldim, Niye burdayım" demez, asla. Kendisine ait hatırladığı çocukken ki durumdur. Erkekse, sakalı yoktu, eskiden. Dişiyse memeleri yoktu, eskiden. Hatırlar onları. Özellikle vücudun değişmeye başladığı zamanlarda merakla bakar o değişikliklere, ama alışır çabuk yeni duruma. Merak söner.  Ne Tanrı'dan haberi vardır, ne Ruh'dan.         Bu örnekleme, tamamaen gerçekçi, ve gösteriyor değil mi, Bilincimizin toplumdan geldiğini apaçık olarak. Ben bu örneklemeyi aynen böyle yapmaya hazırlanırken, dün akşam TV (TNT'de) yeni bir dizi başladı. (KYLE). Bir erişkin insan, erkek, genç. Gözünü açıyor, kendisini bir ormanda buluyor. Ondan öncesi ile hiçbir anısı yok. O andan itibaren başlıyor, tanımaya "herşeyi". Çıplak. Ve kent (şehir) ve devamı... insanlar, uygarlık... Dizinin ilk bölümü. Büyük ilgi ile izledim, tabi. (realist olmayan aşırılıklara aldırmadan). İçinde, "içgüdü", "evrim" sözlerinin de geçtiği bir dizi. Biraz konuşmayı öğrenince "çocukluğumu hatırlamıyorum" dedi. İlgiyle, şaşkınlıkla (biraz da) "kızarak" izledim. Misyon koyucu, tam da benim, "özel oda" örneklemesini yapmaya hazırlandığım bir sırada, ben yapmadan önce, KYLE'nin yayınlanmasını, denk getirmişti (Stella marifetiyle). (Ne olurdu yani, ben "özel oda" örneklememi yaptıktan sonraya denk getirseydi.)        Evet, ne demiştik?  "Sıradan insan" bilir, hayvanların (ve insanların) erkek-dişi olarak iki cins olmalarında bir "amaç" vardır. Bu da neslin devamı içindir. Yani önce, erkek ve dişi olarak ikiye ayrılmışlar da, cinsel birleşmeyi bulmuşlar, ve doğumlar o zaman başlamış, ve nesil devam, değil. Erkek ve dişi olmalarından dolayı, cinsel birleşme (copulation) yapmak gerektiğini bulana kadar geçecek sürede doğum olmayacak, belki de nesil son bulacaktı. Yani demek istediğim, Biyoloji'de olaylar, olgular belli bir amaç için. Yada en azından, (tarafımızdan) algılanışları o yönde. "sanki amaç önceden kararlaştırılmış gibi". Oysa Fizik'te, Kimya'da olaylar (olgular) öyle değil. Belirli koşullar, durumlar oluştuğunda, ne olacağı belli. Amaç yok yani. Öyle algılıyoruz, mevcut bilimsel bilincimizle. Suyu ısıtırsan buharlaşır, "yok" olur. Soğutursan donar, "taş" olur. (Taş değil, buz olur, Yılmaz!). Tabi Eski İnsanlar, doğal olaylarda da "amaç" gördüler, hep. Mevcut insanlar da, hala (dinler dolayısıyla) görmeye devam ediyorlar. 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin "amacı" neydi? "7.4 lük UYARI yetmedi mi"  (laf aramızda) 3 gün önce, pazartesi akşamı TNT'de yayınlanan SPOOKS dizisinde, yanılmıyorsam sadece bir tarih geçti. O da 17 Ağustos 1999'du. "Amacı" neydi acep?  Evet, "Biyolojik" olaylarda sanki bir amaç varmış gibi görünüyor, mevcut bilimsel bilincimizle (de) baktığımızda. KLASİK ÖRNEĞİM'i tekrarlıyayım: Evrim, kesin bilimsel doğru. Bundan eminiz. Ama, canlılar arasında "görme nedir" bilinmezken, "göz" nedir bilinmezken, nasıl oldu da canlı (ortamda "yaşayabilmeyi daha kolaylaştıran), "görebilmeye" karar verdi, ve de gözleri geliştirdi. Hem de iki tane. Balık ta da, bizde de. Bir anda oluşmadı tabi gözler. Uzun evrim süreci. Ve sayısı iki ama farklılaştı, farklı yönlerde gelişti gözler. Arıda da 2 tane. Üstelik yaşama biçimi değişipte, artık görmeye gerek kalmadığı bir durumda, daha önce var olan gözler de yok oluyor. Gene uzun bir süreçte, bu da evrim. Yeraltına indi Köstebek. Gözler yok oldu. Yeni bir karınca türü bulmuşlar, sadece yeraltında yaşıyormuş, ama gözleri yok. Dünkü gece gazetesinde gördüm, kesip  61.nci sayfa yaptım. Bitişik haber de ilginç. "Sayısız" gök ciismi (yıldız) görüyoruz gökyüzünde (uzayda) teleskoplarımızla. Ama sadece 300 kadar gezegen tesbit edebilmişiz, uzaktaki "Güneşlerin" etrafında dolanan. Duymuştum daha önce, 300 sayısını, ama onu da sundum 61.ci sayfada. "Yeni bir gezegen daha bulundu" haberini. Ve onlara bitişik (aynı formatta üçüncü haberi de koydum. "3 çocuk annesi 37 yaşındaki Barbara CASE'in 15 yaşındaki genç erkekle cinsel ilişki haberini. (Niye?)  It's because, there will not be such CASEs, in the new World. 13.00 Haberleri başlıyor.

(19 Eylül'deki)

Azime kadına verdiğim gazeteler arasında gitmiş galiba. "Ev" dekilerde aradım, bulamadım. Birkaç gün öncesinin haberi. Bulsaydım kesip buraya yapıştıracaktım. İki (İkiydi galiba) bilimciye ödül vermişler. (Göze ait bir özellik bulunmuş, yani.) Keşif (discovery) denir buna. İnsan bunu keşfetti. Hayvanların haberi yok. Gözlerinde ışığın nasıl elektriğe dönüştüğünden. Ama Felsefi Soru şu: Evrim sürecinde, canlı nasıl becerdi bu özelliği vermeyi. Çünkü yaptıği Keşif değil İcat (Invention).  EVRİM bir icatlar zinciri. Ve öyle görünüyor ki canlının bunu nasıl becerdiğini hiç kavrıyamıyacağız. Gözün tıpkısını yapmayı becersek bile.      Karayipler'de Kasırgalardan sonra, hayatta kalabilen bir ağaç türü var, adını unuttum. Kökü suyun altında, kendisi üstte, ama bodur, birbirleriyle kenetlenmişler. (Yani evrimle kasırgaya dayanıklı hale gelmişler.) Ama daha da ilginci, o bölgede, (yani o ağaçların bulunduğu bölgelerde) yaşayan bir balık türü. Hem suda, hem ağaçta, su dışında canlılığını sürdürebiliyor. Havadan da Oksijen alabiliyor yani, öteki balıkların aksine. Nasıl olmuş bu. Besbelli kasırga fırlatmış onları o bodur sık dallı ağaçların üstüne. Ölmemek için direnmişler sadece, ve geliştirmişler özelliklerini suyun dışında da oksijen soluyabilmek. Hızlı olmuş bu evrim, çok hızlı. İnsan'da evrim çok yavaş. Kendi hayatımızda gözleyemiyeceğimiz kadar yavaş. Kuyruklarımız işlevsiz hale gelince yok oldular. Kaç yıl önce. Ama kuyruk sokumu kemiği hala yerinde. Adam Pazularını geliştirmek için, hergün ağırlık kaldırıyor. Amacı belli, başarıyor da. Ve bu bedensel değişiklik , çok az da olsa genlere yansıyor. Oğlu ve torunları da aynı şeyi yaparlarsa, birkaç nesil sonra, yeni doğanların pazuları, ötekilerden biraz daha kalın olacağı besbelli. Ne diyoruz: "Babasına çekmiş, Anasına çekmiş" Benziyor yani beden yapısı olarak, Kaşı, gözü... Buna Pazu'yu da ekleyebilirsiniz. Oysa Adam sadece kendisini düşünerek, kollarını geliştirmek amacıyla ağırlık kaldırmıştı. Vücudumuzda kendi isteğimizle (hemen) sonuç alabilecek (evrim türü) değişiklikler yapamıyoruz. Örneğin, bir erkek, "keşke kadın olsam" dese bu olmuyor. Ama, evet (öğrenince çok sevindim) gene Karayipler'de bir balık türü (Hipoklityüs) istediği zaman tam dişi (yani yumurta yapabilecek vaziyette), istediği zaman tam erkek (yani sperm üretbilecek vaziyette) olabiliyor (muş). Aynı anda iki cinsiyetli değil. Birinden diğerine dönüşme söz konusu. Hipoklityüs şu bakımdan da önemli. Çok hücrelilerde başlangıçta dişi-erkek farklılığı yoktu. Sonradan ortaya çıktı, "ihtiyaçtan". İŞBÖLÜMÜ yapıldı. Ama bir zamanlar cinsiyetsiz olmalarının izleri tam olarak silinmedi. Dişinin de erkeğin de kökeni cinsiyetsizlikti. Hipoklityüs, bunu ispatlıyor.      Yeni üreme biçimi için ortaya çıktı, erkek ve dişi. Ama üreme olayının gerçekleşebilmesi için Cinsel İstek (Libido) da şarttı. Bu da gelişti, eklendi canlı'nın özelliklerine. Farklı dallarda farklı biçimlerde gelişerek bize kadar geldi. Kadında ve erkekte Libido olmazsa (olmasaydı) neslimiz devam etmez (etmezdi). En azından erkekte libido şart. If you cannot get up your husband's penis, you will not have babies, dear! (To get it up, Türkçedeki gibi İngilizcede de kullanılıyormuş. Dün TNT'den (The Riches dizisinden) duydum. Ama tabi kadın için libido şart değil (neslin devamı için). Çare var. (Irza tecavüz, "rape"). Keşke kadın olsaydım (yada erkek olsaydım) demekle erkek (yada kadın) olunmuyor ama, Cinselliğin vazgeçilmez "parçası" LİBİDO (biz insanlarda) hemcinse yönelebiliyor. Erkek erkeğe (veya kadın kadına) seks. (Homoseksüellik). Bunun, bazı şartlarda mümkün olması, çok eski kökenimizin cinsiyetsiz olmasıyla bağıntılı. Bitkiler de canlı, Hayvanlar da. Ve kökenleri aynı. Ama bitkilerin CO2 (Karbondioksit)e, Hayvanların O2( Oksijen)e iktiyaçları var. Hayvan, Oksijenin olmadığı ortamda, ihtiyacını karbondioksitle gideremez, Her halukarda, Oksijen ister sadece. Bunun gibi değil, yani Libido. Karşı cinsin bulunmadığı, ulaşılmasının imkansız olduğu, özellikle ergenliğe geçiş sırasında, kişinin, (homoseksüel EĞİLİMİ olan kişilerinm de yönlendirmesiyle) homoseksüaliteye yönelmeleri mümkün. En aşırı durum, karşı cinsine artık, hiç ama hiç cinsel ilgi duymaması. Sadece kendi cinsine cinsel ilgi duyması. Tabi bu durum, insanlarda, UYGARLIK'la başladı. "PARA" yüzünden devam ediyor. Biraz daha devam ederse, genlerimize yansıyacak, ve insan nesli yok olacak. Beslenme alışkanlıkları (kötü yönde) değiştiğinden, insanlar (özellikle Amerikalılar) büyük oranda şişman (obez) artık. Bu eğilim de devam ederse, bebekler de obez (şişman) doğacak. Dikkat yani. (Auchtung, Auchtung!...)  Hayvanlar da homoseksüalite yok. Doğal yaşantılarını sürdürebildikleri için. (Ama, giderek zorlaşıyor işleri, insanlar yüzünden.) Dış dünya'dan (toplumdan) soyutlanmış Özel Oda örneklememi düşünelim gene. Bir değil de iki aynı cinsten kişi (mesela erkek) olsalardı, besbelli ergenliğe geçiş sırasında libidoları birbirine yönelecekti. Yani Homoseksüalite'nin sebebi, içinde yaşanılan şartlardır. Toplum koşullarıdır. "BOZUK DÜZEN" dir. Canlıların, dişi-erkek (Çok hücreli canlıların dişi-erkek) olarak ikiye ayrılmalarının "amacı" üremek için (Yeni Yol) o belli. Ama bazı canlılarda bu "Temel İçgüdü", Bireysel Hayat'ın amacını sadece üremeye dönüştürmüş. Ünlü örnek: "Peygamber Devesi", böcek. Erkek dişiyi döllerken, dişi başlıyor erkeği yemeye. Uzun sürüyor dölleme. Dölleme biterken, erkeğini de hemen hemen yemiş oluyor, dişisi. Ben görmedim şahsen. (Bilimsel çevreler) Öyle diyorlar. Doğrudur herhalde. Yani dölleyince işi bitiyor erkek peygamber devesinin. Örümcek türü de var (Karadul). O da seksten sonra, erkeğini yiyor. Erkeği bunu bildiği için, yenilip yok olmamak için ona göre davranıyor, ama her zaman beceremiyor, bunu. Arı kovanında, az sayıda erkek arı da var. Bekliyorlar. Bir tane olan Kraliçe Arı'yı dölleyecekleri zamanı. Dölleme bitince, işçi arılar (çok), erkek arıların hepsini öldürüp kovandan dışarı atıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam, Balık türleri de var. Yeni nesillerin ortaya çıkması için, yumurtalarını bıraktıktan sonra ölen (intihar eden) dişi balıklar. Çeşitli canlı dallarında, çeşitli biçimler almış, üreme ile ilgili işler, organlar, alışkanlıklar, yaşama biçimleri. Tavuklarda (kuşlarda) Anüs üreme organı, aynı zamanda. Yani dışkı (kaka-çiş birleşik zaten onlarda) ve üreme aynı "delik"ten. Horoz'unkini tam bilmiyorum, malesef. Ama tavuğu, anüsünden döllediğinden eminim. Çok gördüm, tavuğun üstünde horoz. Memeli hayvanlarda (ve biz İnsanlarda) Çiş ve Üreme işleri (hem erkekte hem kadında) ilave bir "delik" vasıtasıyla. Erkekte Penis, Kadında Vagina. Biri dışarı doğru, öteki içeri doğru. Eski delik (Anüs)e sadece  kaka (dışkı) atmak fonksiyonu kalmış. Dolayısıyla, memeli hayvanlar (artık) Anüs kullanmıyorlar, üremek için. Ama (malesef) biz insanlar (yeniden) keşfettik Anal seks'in "lezzetini". Özellikle, erkeklerarası homoseksüalitenin etkisiyle. Kızlık zarının "korunması" ihtiyacımız da katkı sağladı tabi. Unutacağız anal seksi, yeni dünyada. Oral seks hep olacak, (insanlar yaşadıkça). Evet, öteki memelilerde Ağıza (ağızla) orgazm yok ama, ağızla yalamak, karşı cinsin cinsel organını yalamak, koklamak, "öpmek", sevişmenin esaslarından. Güvercinlerin ağız ağıza uzun uzun öpüşmeleri çok ilginç. (Arasıra da ağızda orgazm olsun değil mi, biz insanlar için.) Başa çıkmışız mevsim zorluklarıyla. Giysi, konut. Onun için cinsel aktifliğimiz "sürekli". Tüm yıl boyunca. Çocuğumuzun hangi mevsimde doğacağı problem değil. Ama Japonya'daki Kar Maymunları için, durum aynı değil. Çocuğun uygun zamanda doğması gerekiyor. Ona uygun "kızışma" zamanı var. Yani Libido sürekli değil. Yılın belli zamanlarında. Kar maymunları, yaşam biçimleri bakımından da farklı, güneydeki sıcak bölgelerdeki akrabalarından. Japonya'ya nasıl geldiler. Belli ki sellerin sürüklediği ağaçlarla. Ama gelince yeni şartlara uyum için, değiştiler her bakımdan biraz. Afrika'da Fil sürüleri. Erkek yok. Dişiler ve yavrular. Erkekler ayrı, tek tek. "Çiftleşme zamanı" biraraya geliyorlar. Aslan Ailesi'nin yaşam biçimi başka. Yavrular, babalaryla da oynuyorlar.  Bazı kuşlar, ömür boyu tek eşli. Yavrularını birlikte büyütüyorlar, nöbetle, kuluçkada iken bile. Yumurtlama ve Doğurma. Hayvanlarda üreme biçimleri. 13.00 oldu!

(20 Eylül'deki)

(Bir şekil çizmişim.) Canlıların "soy ağacı" (adıyla). (En tepeye.)  İlk Canlı-lar, Tek hücreliler (yazmışım). (Dallardan birine) AMİP tek hücreli, (birine) İnsan çok hücreli, (birine) Nesli tükenen canlı (yazmışım).        Piri Reis'in "Dünya Haritasına" benzedi senin Canlılar soyağacı, Yılmaz! (Zararı yok, iş görür.)  Aklımdayken şunu da yazayım hemen: Ülkemizin balığı Çipura'lar erkek olarak doğarlarmış, sonra yarısından çoğu dişi olurlarmış. Birkaç gün önce okudum gazetede.    Zamanı geriye alıp Evrim sürecini aynen izlemek imkanı yok tabi. Ulaştığımız bilimsel bilgileri, akıl ile yorumlayarak buluyoruz, Canlılar soyağacını. Aşağı yukarı doğru olduğundan eminiz. En yakın akrabalarımız (gene memeliler sınıfından) "maymunlar", bundan da eminiz. Maymun türleri çok. Goril, Orangotan...  (Lisan çok önemli. Akraba yerine "öz Türkçe" Yakın kelimesi, uygunsuz burda. ("yakın yakın").      Gücenecek bir durum yok: Ben kendim farkettim. Afrikalı insanlar, genelde basık burunlu, o iri maymunların basık burunları gibi. Afrikalı zenci insan, genetik olarak daha yakın arkada kalan (maymun) akrabalara. İnsanlaşmanın da Afrika'da başladığı kanaatimiz de sağlam. (Kutuplarda değil). Kutup ayıları da sonradan gittiler, Kuzey kutbuna. Ve uydular ortama, öncelikle renklerini değiştirdiler. Güney Kutbuna kara canlılarından sadece Penguenler ulaşabildi. O çok zor şartlara uyum sağladılar değiştiler. Sadece bir tane olarak yaptıkları yavrularını, gerek yumurtada gerek yumurtadan çıkınca, donmamaları için, hem kendi genetik yapılarını değiştirdiler, hem baba ve ana uzun süreli nöbetlerle ayaklarının üzerinde, kendi vücutları ile örterek korudular yavruları.. Nöbet değişim süresi uzarsa, yumurtanın yada yavrunun donacağını bildiklerinden, çok çabuk maharetle yaptılar, nöbet devir teslimlerini.     Bugünkü insan özelliklerimiz, sadece insan olduktan sonra oluşmadı. Evrim sürecinin taa başından beri oluşageldi. Tek hücrelilerden çok hücreliler türedi. Tek hücreli kalanlar da devam ettiler, değişerek bugüne kadar geldiler. Bak ne gördüm şimdi: Zaman içinde tek hücrelilerden kopup çok hücreli olma konusu, sadece bir defa ile sınırlı kaldı da diyemeyiz, değil mi?       Çok hücreliler sonra, Bitkiler ve Hayvanlar olarak ikiye bölündüler, değişerek, Evrimle. Ama bunları hep, kendi doğal koşullarına daha iyi uyum sağlayabilmek için, biyolojik icatlarla becerdiler. Evrim canlıların kendi yapılarında biyolojik icatlar zinciri. Ayçiçeği (Günebakan/Sunflower), hep Güneş'e doğru çeviriyor yüzünü. Bilimciler buldular mı (keşfettiler mi yani) nasıl yüzünü güneşe çevirdiğini, günebakan bitkisinin. Peki, Ayçiçeği (Günebakan) nasıl icat etti o yöntemi. Aklı yok, eminiz. Bitkilerde yok sinir sistemi. ACI ve HAZ duymazlar. Dolayısıyla duyguları yoktur. Sevgi, Nefret. Ama becerdikleri biyolojik icatları, o kadar çok, o kadar ilginç. Sanki Ruhları varmış gibi. (Çiçekler, renkleri, desenleri...) davranışları... Dedim ya, erkek ve dişi olarak iki cinse ayrılma süreci başlangıcı, hayvanlar ve bitkiler olarak iki dala ayrılmadan önce başlamış, kesin. Sonra hayvanlarda  (ihtiyaçtan dolayı) Sinir sistemi icat edilmiş. Ve Beyin. (Hepsi hücreler. Farklı görev üstlenen hücreler.) Sinir sisteminin ortaya çıkışıyla, öncelikle, Fiziksel acı'yı hissetmeyi icat etmiş, canlı, ki tehlikeden kendini koruyabilsin. Bunun sonucunda da duygulardan korku'yu icat etmiş. Fiziksel Acı oluşmadan korkup kaçabilmesi için. Kaçamıyacağı durumlar var. Korkunun karşıtı  (duygulardan) Cesaret'i icat etmiş. Uygun ortama, uygun davranış biçimine yönelebilmek için, Fiziksel Acı'nın karşılığı Fiziksel Haz'zı icat etmiş. (Beslenince hissedilen haz, gibi.)  Bu üreme işini artık tek cins olarak yapabilmem mümkün değil, diye "DÜŞÜNDÜĞÜNDE", (Erkek ve dişi) iki tamamlayıcı cinse bölünmeye "karar vermiş" (En büyük icadı, canlının). Ama Libido (cinsel istek) olmadan olmaz. Erkek hayvanın spermlerinin, dişi hayvanın "yumurtasına" ulaşabilmesi için Libido da koymuş. Çeşitli hayvanların çeşitli ortamlarda, cinsellik ve üreme işlerini de içeren yaşama biçimleri, yalnız yada topluluk olarak hep farklı farklı. Dişi balıklar yumurtalarını (çokça) bırakıyorlar. Erkek balıklar da üzerlerine spermlerini. Ama horozlar spermlerini yumurtalar henüz vücuttan çıkmadan bırakıyorlar (Yanlışım mı var yoksa. Tam bilmiyorum da!)  Yumurta tavuk içinde döllenip, dışarı çıkıyor. Dışarda sonra yavru çıkyor içinden. Aslında, memeli hayvanlarda da Yumurta içerde dölleniyor. Ama dışarı çıkarken, yavrunun kendisi çıkıyor. Afrika'da antilop yavrusu ,"pat" diye düşerek çıkıyor, anasının karnından. Ama hemen kalkıp, sürü ile koşmaya başlıyor. Çünkü aslanlar beklemekte "karınlarını doyurmak" için, antiloplarla (yavrular dahil). Ama insan yavrusu dışarı çıkınca, mutlak annesine muhtaç, ama her bakımdan. Yürüyebilmesi için "aylar" ın geçmesi gerekli. "KUCAK!"  Avustralya şartlarında evrimleşmiş Kanguru'nun icadı da ilginç. Kese yapmış vücudunda yavrusunu taşıyabilmesi için. Doğumdan hemen sonra, Kese'ye alıyor yavrusunu, sonrası kolay. Maymunlar kucakta veya sırtta taşıyorlar yavrularını... Bir bölüm hayvanlarda, erkeğin dişiyi döllemesi esas görevine ek olarak, dişiyi doğum sırasında koruması doğum sonrasında da , Anayı ve yavrusunu koruması, besin getirmesi görevi de (mecburen) ortaya çıkmış. Ama sadece libido, hayvanı buna yönlendirmeye yetmediğini görünce, hayvan "mecburen" bir duygu türü daha geliştirmiş. EŞ SEVGİSİ. Erkekten dişiye. Karşılıksız olmaz. Dişiden de erkeğe Eş sevgisi. Yani Sevgi duygumuzun varlığının kökeni bu. Bizden çok önceki (bazı) hayvanlarda başlamış, bize kadar gelmiş. "EŞ" dolayısıyla ortaya çıkmış sevgi. Libidolu olduğu için, AŞK, yani. İlk sevgi türü. Sonra (tabi ki libidosuz) kendi hemcinslerini de kapsama alanına almış, Sevgi duygusu. Annenin yavrusuna olan Sevgisi (gerek babanın, gerek ananın sevgisi (tabi ki libidosuz) daha özel bir sevgi türüne dönüşerek ortaya çıkmış. Evlat sevgisi. Evlat Sevgisi (karşılık olarak) Ebeveyn Sevgisini (Ana Baba sevgisini) getirmiş. Ve bunlar uzun süreç içinde genlere yansıtılmış.. Doğan insan bebeğinde, ilk andan itibaren, şartlar oluştuğunda, bu sevgi türleri somutlaşır. Ana'ya Baba'ya Kardeşlere arkadaşlara eşe (eşlere), evlatlara torunlara...   Yani insan doğarken "Sevmeye" hazır olarak doğar. Ama genetik şifresinde, Nefret duygusu da "yedekte" beklemektedir. Onun da şartları oluştuğunda, o da somutlaşır. Sevmesi gereken kişiler "düşman" olur.

(21 Eylül'deki)

MERSİ!..  Dün (gece gazetem) Hürriyet'te gördüm haberi. Ceviz Ağacı, "Kuraklık ve aşırı sıcakla" başa çıkabilmek için, o sırada "metil salisilat" üretiyormuş. Acep bu biyolojik icadı kendisi için nasıl yapmış. Metil Salisilat kimyasal madde. Ama onu gerektiğnde üraten, ağaç. Yani canlı. O canlı (bitki) nasıl biyolojik değişime sokabilmiş ki kendisini, üretiyor o maddeyi gerektiğinde. Bilimciler de bunu keşfetmişler yeni. Bu konuda ilk keşif, Ceviz ağacı.  Tabi ceviz ağacı, Doğayla başa çıkabilmek , daha doğrusu ortamla başa çıkabilmek, olumsuz etkilenmemek (hayatta kalabilmek) için bu "DAVRANIŞ"ı yaparken, ortamı da değiştiriyor. Havaya, Metil Salisilat salıyor. (1 Temmuz 2012, İlave: Sayfaya, "ceviz ağacı aspirinini kendisi üretiyor" başlıklı haberi kesip yapıştırmışım.)   Tüm canlılar, benzer davranış içindeler aslında. Kendileri değişirken, ortamı da değiştiriyorlar. Hatta birbirlerini bile değiştiriyorlar, dolaylı olarak ama.  "EKO-SİSTEM" dedik buna. Bitkiler (Yağmur ormanları) CO2 alıyorlar havadan, O2 veriyorlar havaya. Hayvanlar (İnsanlar) O2 alıyorlar havadan, CO2 veriyorlar havaya. (Jetler atmosferi kirletmekte...) İnsan da "Canlı". O da insan olmadan önce, aynı şeyleri yaptı. Ortamla başa çıkabilmek için, kendisini biyolojik olarak değiştirirken, ortamı da değiştirdi. İnsanlaşmaya başladıktan sonra da, bugüne kadar, yani Uygarlık sürecinde, bu defa "akıl yoluyla" (kendi bedeni vasıtasıyla değil, ve bedeninden bağımsız) teknolojik icatları ile, hem kendisini hem de doğayı (yani ortamı) daha başka bir türlü değiştirme aşamasına ulaştı. "Doğayla başa çıkabilmek" yerine "Doğaya egemen olmak", kendi bedenine (teknoloji ie, bilim ile) daha egemen olmak aşaması başladı. Sonuçta bizzat biz insanları olumsuz etkileyecek, olumsuz (kötü) uygulamalarla da. Öteki hayvanlara bitkilere yaşama imkanı bırakmayacak uygulamalar yürürlükte.     "Doğa kanunları değişmez" demişti Barış, dedesine (babama). Burdaki Doğa kelimesi geniş anlamda, "Evren" anlamında. Dar anlamda, Doğa (Tabiat=Nature), Dünyadaki tüm canlılar, ve onların içinde yaşadıkları (ve de uygarlıktan etkilenip bozulmamış) ortam, yani Toprak su ve hava. Bilimsel düşünen insanlar, Bu canlı çeşitliliği için "Doğa yaptı" diyorlar. Anlatım biraz belirsizleşiyor. Evet, Canlı da Doğa'nın bir parçası olduğu için, aslında doğru. Ama daha belirgin olsun diye, ben "canlının kendisi yaptı" demeyi uygun buldum. Evrim, bizzat canlının kendi eseridir. Dinsel düşünen insanlar, "Tanrı yarattı" (veya "Tanrılar yarattı") diyorlar, canlı çeşitliliği için. Ama günümüzde de var, Hayvanları Tanrı kabul eden ve hatta (evrimden habersiz ve ilgisiz) insanların bazı hayvanlardan türemiş olduğuna, örneğin Aslan soyundan geldiğine inanan insanlar da var. ANİMİST diyorlar onlara. Az da olsa varlar. Baktım dün akşam Almanak'a Afrika'nın 50 kadar ülkesinden ikisinde (Liberya 3 milyon, Namibya 2 Milyon) insanların dini Animizm'miş. Toplam 17 kadar diğer Afrika ülkelerinde de, Hristiyanlık (Katolik, Ortodoks, Protestan) ve İslam dinlerine ek olarak Animizm de varmış. Yani Animizm de bir realite, bugün. Bilmiyorum, 6 milyar insandan ne kadarı (kaç milyonu) animist. Aslan heybetli. Erkek aslanın duruşu, davranışları, yelesi, "kükreyişi".  Sürüsünde (Ailesinde) tek. Bazen 2 (belki de 3) olabiliyorlar. Dişiler ve yavrular var Ailede. Aile Reisi, erkek aslan. Ailenin sahibi ve koruyucusu. Ama avlanma işi "alt düzey" bir iş olduğu için, dişilerin görevi. Dişiler yapıyor avlanmayı. Yakalanıp öldürülen Ceylan'dan, önce Aile Reisi (erkek aslan) besleniyor. Sonra dişiler ve yavrular. "Aslan yürekli Richard". Genel Kurmayımızı, 2 Aslan (heykeli) "koruyor", kapıda. Namibya insanları Animistmiş ama, (Bakayım Kalahari Çölü, Namibya topraklarından da kapsıyor mu?) Evet, baktım Atlas'tan, bitişik. Botswana içinde yer alıyor ama, belli ki Namibya ya da uzanıyor biraz. Evet, Kalahari Çölü yerlileri, Batılıların (sömürgecilerin) Çalı-Adam (Bushman) dedikleri insanlar. "Batılıların" etkisine girmeden önceki sosyal hayatları çok ilginç. Evet animistler. Avcı avladığı geyiği öldürmeden önce, gereken dinsel işleri yapıyor. Ama kabilesine "büyük bir avla" dönen (erkek) avcı, öteki erkeklere fırsat verebilmek, böylece üstünlük, kıskançlık olmamasını sağlamak için, bir süre ava çıkmıyor. BARIŞÇI bir toplum, Kalahari çölü yerlileri. Dışardan saldırı yok. Kendi aralarında da Barış içinde yaşıyorlar. Ne yazık ki Aile yapıları hakkında bilgim yok. Ama "Barışçılığa" uygun bir düzen olduğuna eminim. Tabi, Batı "uygarlığı" ile değiştiler. Parayı içkiyi kumarı öğrendiler. Ama yine de eski kültürlerinin etkisi sürmektedir herhalde, animist olduklarına göre.        Bitkiler, cansızlarla beslenir. Hayvanlar iki grup. Otoburlar (bitkiler ve cansızlarla, yani su tuz vesaire) ile beslenirler. Etoburlar, kendisi gibi öteki uygun  hayvanları yiyerek beslenirler. ÖLDÜRMEK esastır. En etoburların dahi, çok az da olsa ot yedikleri de doğrudur. (Kedilerde bizzat gözlemledim çok kez.) Bir de hem  etobur hem otobur olan hayvanlar var. Biz insanlar bu "kategoriden" hayvanlarız. Öldürmek esastır. Otoburlar genelde daha az kavgacı, daha az savaşçı nitelikteler "ot kavgası" pek yok. Doğada ot çok. Etoburlar kavgacı savaşçı. Öldürmek zorunda bir hayvanı herşeyden önce. Sonra yemini başka hayvanlara kaptırmamak için de mücadele etmek, kavga etmek zorunda. Genelde aynı tür hayvanlar birbirlerini yiyerek beslenmiyorlar. Başka türden hayvanları (öldürüp) yiyorlar. Ama bu "başka tür", Afrika'da "iri" bir maymun türü için, "küçük" maymun türleri de olabiliyor. (Belgeseli hatırlıyorum. Çok ilginç.) Avcılar erkek. Ava hep birlikte çıkıyorlar. Avladıkları, o küçük tür maymunları, sürülerine getirip hep birlikte yiyorlar (tabi pişirmeden) ve biraz et, biraz yaprak, birlikte. BBC yapımı belgesel. Yaşlı adam araştırmacı. "Bizim, eti salatayla yediğimiz gibi" demişti.  Maymunlarda tamamen otobur olanlar da var (yanlış hatırlamıyorsam). Hem etobur, hem otobur olanlar da.        Aynı türden hayvanlar (ve dolayısıyla memeli hayvanlar) genelde birbirlerini yemiyorlar. Ama aralarında Yem Kavgası kaçınılmaz. Eş Kavgası en başta. Bir de Yer kavgası var, en önemli Kavgalar. Birbirlerini öldürmek de var, bu kavgalar nedeniyle. Biz insanların kavgalarının, savaşlarının kökeni de bu. Uygarlık başlarken de öldürüyorduk (gerektiğinde) birbirimizi, şimdi de hala öldürmekteyiz, "gerektikçe".

(22 Eylül'deki)

MİSYON'umuz, insanın insanı öldürmesini temelli sonlandırmak. Bunun için, uygarlıktan önce de var olan önem sırasına göre, EŞ, AŞ, YER sorunlarımızı çözmemiz, yok etmemiz şart. Bu da (denizlerde) standart çiçekkentlerde iskan, sosyalist ekonomi temelinde, dörtlü aile düzeni ile (en güzel biçimde) mümkün.       Uygarlıktan önce, karşı cinsten öz kardeşler, belli ki ergenlikte birlikte birbirlerine eş oluyorlardı. Özkardeş sevgisi, bu kez libidolu olarak eş sevgisi (AŞK) biçimine dönüşüp devam ediyordu. Niye özkardeşler? Çünkü en yakında, (yuvada) olan onlar. Onların karşılıklı kalpleri dolunca, başka eş aramak durumu olmazdı. Ama, her yuvada, eşit sayıda oğlan ve kız bulunmaması, ve de daha kötüsü bazı yuvalarda sadece bir cinsten çocukların bulunması, mecburen başka yuvalardan (ailelerden, kabilelerden) kız alıp vermeyi (değiş tokuşu) mecbur kıldı. Bu durumun bir sakıncası da, beğenip beğenmemek (seçme yapmak) konusunu da getirmesidir. Ama asıl problem, kız alıp verme işinin her zaman barışçı yolla mümkün olmamasıydı. Zaten Besin değiş tokuşu da var. Orda da her zaman barışçı değil yöntemler.  Uygarlıkla, üstelik, insan yapımı uygarlık ürünleri ortaya çıktı. Daha önce var olmayan Ticaret olayı başladı. Bu ortamda, Aile için, evlatların birbirine eş olması Aile çıkarı (ebeveynlerin çıkarı, menfaati için) bazı durumlarda kızı başka aileye vermek (satmak) karşısında daha avantajsız oldu. Kızlarını başkalarına vermeye yöneldi aileler. Ama bunun için Kızlık zarlarının bozulmaması, kız olarak kalmaları gerekti. Sonuç, giderek, öz kardeşler arasında seks ve aşk yasağına dönüştü. Dolayısıyla biz, öncelikle doğal yapımıza aykırı bu durumu düzelteceğiz. Ama, Evrim'le "eksik bırakılmış", becerilememiş, bir konuyu da Bilim sayesinde hallederek. Her kadın önce oğlan, sonra kız iki sağlıklı çocuk doğursun. Sadece iki. Çünkü nüfusumuzu da sabitlemek zorundayız. Böyle bir çift daha, Dörtlü Aile. Niye 2 çift.. Erken ölürse eşlerden biri, eşsiz (aşksız) kalmasın insan. Anasız babasız büyümesin çocuklar. Dolayısıyla, Yeni Dünyada tüm doğumlar "tüp bebek" yöntemiyle. Laboratuvar ürünü yani. Gereken cinsiyette, genetik hastalıklardan arındırılmış... 30 yıldır uygulanmakta, dünyamızda tüp bebek. Ne kadar seviniyorlar, yıllarca "doğal yollardan" çocuk yapamayan evli çiftler, tüp bebek yöntemiyle, ana baba olduklarında. Demiyorlar, bu doğal yolla olmadı, evlat sayılmaz.      Misyon Koyucu 150 yıl kadar önce Misyonu tasarladığında, tabi ki yoktu tüp bebekle istenilen cinsiyette çocuk doğurtmak. Ama bunun Misyon'un ilk şartı olduğundan, sordu Misyon-koyucu, bilimcilerine, mümkün mü becerebilirmisiniz, diye. "Mümkün görünüyor" cevabı ardından, devam etti tasarlama ve hazırlıklar. Ama, uzun süreç içinde, bilimciler "extra" bir şey daha becerdiler. Gelişen Biyoloji, Genetik bilimi dolayısıyla. İnsanın kök hücresinden, bir organın tıpkısını, laboratuvarda üretmeyi başardılar. İnsanlara "yedek parça". Bunu henüz insanların hizmetine sunmadı misyon-koyucu. Ama bunu becermiş olduğunun işaretlerini yeterince verdi. Bu organ, tabi ki, bir kadının kendi rahminin tıpkısı da olabilir. Bu da doğum olayının kadının karnında değil de, laboratuvarda olmasının yolunu açtı. Bilimle, insanlığın gerçekleştirdiği, "muazzam" işlerden bir tanesi, ama çok önemli. Tıpkı annesinin karnında büyümüş gibi. Ama çok daha sağlıklı, güvenceli koşullarda laboratuvarda. Evrim'in üremede, kadına yüklediği görev çok ağır. Bebeği 9 ay karnında taşı. Yük taşır gibi değil, aman dikkat. Yanlış bir hareketle, bebek düşebilir. Veya karnında ölebilir. Hatta ölüsü anneyi de zehirleyip öldürebilir. Doğum kolay mı. Çok zor. Bebek ağlaya ağlaya doğuyor, ama anne de büyük fiziksel acılar yaşıyor doğururken. Anneciğim demişti: "sizi ağlaya ağlaya doğurdum". Şu anda Türkiye'de (ülkemizde) doğumların %75'i Sezaryen yöntemi ile yapılıyormuş. (Uyuşturma, acısız doğum). Haksız mı kadınlar sezaryene yöneldikleri için. Değiller. Evlat istiyorum (istiyoruz eşimle) ama acısız doğum istiyorum. Madem ki (artık) mümkün, öyle olsun. Üstelik normal doğum sırasında, anne ölümleri de az değil. (Tabi özellikle az gelişmiş ülkelerde.) Bilim becerdi ise laboratuvarda doğumu, neden olmasın. Misyona sonradan eklendi. Yeni Dünya'da kadınlar doğurmayacak. Doğumlar Laboratuvarda. (Müjde kadınlara). İşaret de verdi Misyon-koyucu (bize) bu konuda. Yazmıştı gazete, Kanada'da Laboratuvar ortamında "bir" doğum olayını. "Suni Rahim" demiş, ayrıntı vermemişti.        (2 Temmuz 2012, İLAVE: Bunun Misyona sonradan eklendiği gibi, kanaatimce, sonradan değiştirildi çiçekkentlerin yeri. Denizlerde değil Havada olsunlar. Bu konuda (bize) işaret de var. Japonya'da, tasarı, gökte kentler. Ben, "A.W.W.F.C.-1992" kitabımı yazarken, çok düşündüm Standart çiçekkentler nerelerde olmalı. Standartlık esas öncelik. Bu yüzden, "su"ların her türlüsünden uzakta "kara" kenti diye tasarladım onları. Bilahare, "bulup" karar verdim, Denizler daha uygun. Ve en sonra da Hava'yı bulduk. Zembil. Misyon koyucunun ilk tasarımı, Deniz'di, kanaatimce.)       Amaç: Herkese AŞK. Doğumdan itibaren belli, herkesin eşi (Aşkı).. Dörtlü Aile ama, asıl eşini biliyor herkes. Büyük çift, küçük çift. Birer yaş fark var hepsinin aralarında. Büyükler erkekler, küçükler kadınlar. Erkeğin Dominant olmasına da uygun. Ailede "son söz" gerektiğinde, Büyük erkeğin sözü.  AŞK (cinsel sevgi), cinsellikten kaynaklanan, ama onu aşan, bir sevgi türü. Aşk varsa eşler arasında, herşey aşkın güdümünde olur. Cinsel ihtiyaçlar dahil. Gerek eşe yönelik, gerek toplumdaki (öteki) karşı cinsten insanlara yönelik, cinsel davranışlar, kişinin (kendi) eşine olan Aşkının güdümünde olur. Ona göre davranır. Dolayısıyla toplumda cinsel sorunlar, suçlar olmaz. Kıskançlığı unutacağız, Yeni Dünya'da. Kalplerde (ve buna bağlı olarak) yataklarda, hep, biraz "yerimiz" olacak, öteki yaşıtlarımıza da. Eşten başkasına, cinsel davranış, cinsel sevgi, cinsel birleşme yasağı olmayacak. Aile için tehlike yok. Kalpler asıl olarak eşe duyulan aşkla dolu zaten. Ben bu anneyi bu babayı beğenmedim, başka anne başka baba istiyorum diyormuyuz. Tıpkı bunun gibi, ben bu eşi beğenmedim, başka eş istiyorum da demiyeceğiz. Çocuklar, anne babalarının cinsel birleşmelerini (copulation) göre göre büyüyecekler. Ergenlikte, birlikte kendileri de cinsel birleşme yapacaklar, anne babaları da onları görecek. Doğallığımız buydu, gene bu olacak. Evlat Sevgisi (Libidosuz), eşe duyulan Aşk'ın, evlatlarda devamı niteliğinde. Hep libidosuz kalacak. Karşılığı, ana-baba (ebeveyn) sevgisi. Libidosuzdu çocukken, ve libidosuz devam edecek. Kişi evladının arkadaşına, yaşıtına da libido duymayacak. Kişi ebeveyninin arkadaşına, yaşıtına da libido duymayacak. Yasaklama ile değil, kendiliğinden. Nesiller arası seks yok, yani. Sevgi var (libidosuz). Saygı var yaşlılara, tıpkı ana babaya olduğu gibi. En büyük saygı-sevgi (en somut olanı) Aile içinde. Aile merkez, oradan topluma doğru. Sonuç, İnsan sevgisi. Tanıdıklarımıza somut, tanımadıklarımıza soyut.       İnsanın insandan korkması unutulacak Yeni Dünyada. Şimdi durum nasıl. "Ücra" bir yerde karşılaştığımız insan, "acaba bana bir kötülük yapar mı" yaklaşımı öncelikli. Evde ve "uygun" kamusal alanda çıplaklık esas. Cinsellik konusunda, doğallığımızı yitirmemize katkı yapmış, en "masum" uygarlık ürünüdür, Giysi.  Giyindik (örtündük), soğuktan (sıcaktan) korunmak için. Özellikle Afrika'dan başka yerlere (soğuk kıtalara) yayıldıkça.       Gerisi kolay. Sosyalist ekonomi ile üretiyoruz, ve paylaşıyoruz ürünleri. Kentimiz, konutumuz, "eşyalarımız", hepimiz için aynı. Hepimizin her türlü ihtiyaçları, aynı biçimde karşılanıyor.       Akıl sayesinde önüne geçtik canlıların. Egemen olduk onlara. En az 50.000 yıl önce başladı, insanın insan olması. İlk uygarlık ürünü aletlerin kalıntılarından, vesaireden, "tesbit" ediyorlar bilimciler (Antropoloji) bu tarihi.

(23 Eylül'deki)

Tilki'nin de, Goril'in de "aklı" var. Kullanıyorlar onu yaşarken. Ama bilmiyorlar akıllarının var olduğunu. AKIL(=MIND). (What's on your mind, Yılmaz?)  İnsan, insan olmadan önce, bilmiyordu aklının var olduğunu. Nasıl buldu, bildi? Öteki insanların durumlarından buldu. Bazılarında azdı, bazılarında çoktu. Bu az olan, çok olan şeyi kavradı. (Unutmamak için)  ona isim verdi, "akıl" dedi. Sonra farketti, bacağı kopan, kolu kopan, ve hatta gövdesi kopan insanın aklı hemen gitmiyor, eğer adam hala sağsa. Öyleyse, "akıl baş'ta" dedi. Başta (kafada) ne var. Beyin. Yediği koyunlarda da var. Aklın, beynin bir işi olduğunu da kavradı. Goril bu aşamaya gelemedi hiç. İnsan, durumları kavramaya çalışırken, "zorladı" beynini. Ve dolayısıyla Evrim o yönde de gelişti, ve insan beyni, vücuda oranla, Gorilin beyninin vücuduna oranını geçti.  Beyin insanda daha çok büyüdü yani. Bu ise, kavrama düşünme olanaklarını artırdı, insanın. Çok sonra, binlerce yıl sonra, (Biyoloji ile) insan, beynin diğer fonksiyonlarını da buldu. (Sinir sistemi ile birlikte) vücudumuzun hareketlerini yöneten merkez organ. Bu sadece fonksiyonlarından biri. Ve günümüzde, insan bir başka insanın beyin faaliyetlerini uzaktan izlemek, ve hatta yönlendirmek, dolayısıyla o insana belli etmeden, onu canlı robot gibi kullanabilecek teknolojiye bile sahip oldu. (Bilim sayesinde.)  Bu alete ben Stella adını verdim. Global Çete Merkezi'nin elindeki en önemli silahtır. "İnsanlardan" gizli. Ben 1986'da Çanakkale'de Hapishanede buldum Stella'yı. Buldurdu yani Misyon-koyucu. Buldurmasydı, bu hiç bir şeye uymazdı.       Organımız dili düşünelim. Belli ki asıl fonksiyonu, hayvanlarda, beslenme (yeme) sırasında, besinin ağızda toparlanıp yutulabilmesine destek olmak. Bu asıl amaçla, evrim sonucu oluşmuş. Ama sonra başka fonksiyonlar da eklenmiş. Tatmak (Yemek için uygun mu değil mi). Canlının çıkardığı sese "biçim vermek" fonksiyonu da  eklenmiş. Karga mevcut diliyle sizin söylediğiniz kelimeleri taklit edemez. Ama dilinin altını biraz keserseniz, dili daha oynak hale getirirseniz, bazı kelimelerinizi taklit eymeyi başarır.  Görüyoruz, kediler, köpekler. Hayvanlar genelde çok iyi iletişim kuruyorlar, kendi aralarında. Duygularını, isteklerini iletebiliyorlar birbirlerine. Ama Lisan'ları (dilleri, languages) yok. (Bak gördün mü Lisan'a "dil" dedin, ne kadar sıkıntıya düştüm.) Bizim de yoktu lisanımız. Biz de "rahatça" iletişim kuruyorduk birbirimizle (hatta evcilleştirdiğimiz hayvanlarla bile). Ama bize bu yetmedi. Gelmesi için yaptığımız davranış, ve o sırada her ne ses çıktıysa (tesadüfen), bir sonraki gelmesi için yaptığımız davranış sırasında da aynı sesi çıkarmak "uygun" olmuş. "GEL" kelimesini böyle bulmuş. "GİT", sonra... Ve kelime sayıları artmış. "Lisan sahibi" olmuşuz. Nesnelere isim vermişiz, karıştırmamak için. Birbirimize isim vermişiz. Kavradığımız (gözle görülmeyen) bazı şeyleri simge olarak, kelimelerle isimlendirmişiz. Akıl, Ruh,... Ve lisan, iletişim de bir üst düzey araç olmanın da ötesine geçmiş, ve "düşünme aracı" haline gelmiş. Tilki de kavrar durumları. Ama kavramanın ötesinde "düşünebilmek" için, mutlaka kavramların kelimeleşmiş olması gerekir. Yani kelimeler ile düşünülebilir. Böylece, dil organımız, "yeni fonksiyonuyla" düşünebilmemizin yolunu açmış.       Aslanlar ava çıkınca, bilirler görürler antilop sürüsünde çok antilop var. Birini sürüden ayırıp, yakalamaya çalışırlar. Çok yada bir, biliyorlar. Ama sayıları bilmezler. Biz de bilmiyorduk. Yetmedi bu kadarı. Arkadaşımıza, kabilemize, "tepenin arkasında" 2 ceylan olduğunu iletebilmek için (muhakkak ki) parmaklarımızla (iki parmakla) iki işareti verdik. Çıkardığımız ses de simgesi (kelimesi) oldu. İKİ: Böyle bulduk, (1,2,3...ve 10). Sayıları bulduk, icat ettik, yani. Başlangıçta azdılar. İngilizcede ilk oniki sayı, farklı kelimeler. Anlaşılan onlarınki, ilk onikiyi tanımlamadan gelme. Sonra, sayıları (yokluğumuzda) belli etmek için, nesnelerin üzerine işaret koymak gereğini duymuşuz. Bir için bir çizgi, iki için iki çizgi. Derken böylece, bulduğumuz sayıları, şekillerle de ifade etmişiz. (1,2,3,4)(I,II,III,IV)(............) (2 temmuz 2012 İLAVE: ilk dört arap sayılarını da yazmışım. Göstermek için, birde bir, ikide iki, üçde üç, dörtte dört çizgi parçası var). Bilmiyorum ama, sanırım Yazı'yı bulmadan önce, sayıların şekillerini bulduk kararlaştırdık. Ve bundan esinlenerek, kelimeleri şekillendirerek, yazıyı bulduk. Nesneleri önce resimleriyle şekillendirdik. Bu şekillendirme işi de yol açtı, yazıyı bulmaya. Gene kesin blmiyorum, ama sanırım mevcut dünya dillerinin tümü, tek bir başlangıç dilden (lisandan) türemiş değil. Ayrı insan toplulularında, farklı zamanlarda farklı biçimde ortaya çıkmış ilk lisanlar, kanaatindeyim (şu an düşünürken). Çok sonra ondalık sistemi bulmuş insanlar, kendi parmaklarından gene. "Sıfır"ı tanımlamasaydık, mümkün değildi, ondalık sistem. Aritmetik. Toplama çıkarma. Sonra çarpma bölme. Matematik tamamen akıl ürünü. Geliştiremeseydik, kesinlikle var olamazdı, fizik kimya bilimleri. Yani BİLİM, Matematik'e dayalı. Çok kullanışlı ondalık sistem. Ama ikili sistem (binary) aritmetiği de bulmasaydık, mümkün değildi bilgisayarları geliştirmek. Bir tuhaf sayı var "karekök eksi bir", ona "i" diyorlar. Onun üzerine kurulan bir matematik dalı bile var. Ve elektrik bilimlerinde çok işe yarıyor.       Ulaştığımız, bilimsel, teknolojik düzeyi "kanıksamış" vaziyette yaşıyoruz. Televizyon. Dünyanın bir ucundaki olanları başka bir ucundan, anında "canlı yayınla" izleyebiliyoruz. Görüntü'yü "naklediyoruz" yani, anında. Televizyon, bir örnek.       Evet, bugün 23 Eylül. Güney yarım kürede Yaz, Kuzey yarım kürede Kış başladı (resmen) (2 Temmuz 2012 İLAVE: Yılmaz gene yanlış yazmışsın, aceleyle herhalde. Başlamış olanlar, İlkbahar ve Sonbahar, veya BAHAR ve GÜZ) Kutlu olsun. Güney kutbunda, Penguenler, 6 ay süren karanlık ve aşırı soğuklardan kurtuluyor. Kuzey kutbunda, Kutup Ayıları ise 6 ay sürecek karanlık ve aşırı soğuklara hazırlanıyorlar. Ne yapacaklar. Göçmen kuşlar, yaz kış durumuna göre, göçüp durmaktalar, "binlerce yıldır", Güneyden kuzeye, kuzeyden güneye. Çok mahirler yollarını bulmakta. Ama haberdar değiller, mevsimlerin niye var olduğunu. Biz de bilmiyorduk. "Yeni" öğrendik. Dünya, Güneş etrafında dönüyor. Ama kendi ekseni etrafında da dönerek. Ve kendi ekseni dik değil, eğik, Güneşin etrafında dönerken çizdiği çemberin düzlemine. 21 Eylül 2008 tarihli Hürriyet'te çıkan "o haberi" kesip 80.inci sayfa yaptım. 30 milyon ışık yılı uzaklıktaki iki gezegenin "çarpışmasına" şahit olmuşlar, teleskop başında, uzayı izlerken bilimciler (astronomlar). Olay 30 milyon ışık yılı önce olmuş. Görüntüsü (ışığı) yeni ulaşmış dünyaya, teleskopun merceklerine. 30 milyon ışık yılı önce dünyanın durumu neydi. ["Yoktu".] (Yanlış hatırlamıyorsam) 70 milyon yıl önce, Dinozorlar "kaybolmuştu". Fosillerinden hesaplıyorlar. Peki uzak yıldızların mesafesini nasıl hesaplıyorlar!..  30 milyon ışık yılı ne demek. Güneş'le Dünya arasındaki uzaklığı 1 milimetre kabul edersek, çarpışan gezegenlerin uzaklığının kaç milyar kilometre olması gerekiyor. Uzay'ın "haşmeti". Teleskoplarımız ne kadar gelişirse gelişsin, göremiyeceğimiz hep "ötenin ötesi olacak" Asla bilemiyeceğiz, Nihai Realite'yi. Söz gelişi, o çarpışan gezegenlerin bize olan uzklığının, 1 trilyon katı uzaklıkta, nesneler var mı, varsa neler oluyor oralarda.  Ve tabi "olay" bir de şu demek. Güneşin gezegenlerinin çarpışması da muhtemel. Çarpışmamasının garantisi yok. Birinde şu veya bu nedenle, yörüngede aşırı sapma, bunu gerçekleştirebilir. Gezegenler arası (kütleler arası) çekim gücü zaten var. Çok kısa bir zaman süresi içinde olabilir böyle bir durum.. Dünyamızla başka bir gezegenin çarpışması. Ve bir anda "yok olur" dünyada canlılık.  Ve tabi biz insanlar da. Uzaydan gelebilecek tehlikelere karşı, var mı elimizde önleyici teknolojik bilgi ve imkan. Yaklaşan "iri" göktaşlarının tehlikesini bertaraf etmek işleri gündemimizde. Peki Güneşin şimdi (durup dururken) bir büyük patlama ile (gene) parçalanmayacağına dair bilimsel bir güvence var mı. O da hayır. Kendi dünyamızın içi. Mağma. Arasıra, sıkışma vesaireden yeryüzüne çıkıyor volkanlardan. Dünyamızdan, Ay kadar iri bir parça koparacak kadar bir ani mağma patlaması olmayacağına dair, bilimsel bir güvence var mı? O da hayır. Herşeyi (İnsanlığı) yok etme ihtimalli, Astronomik ve Jeolojik Riskler var, yani. Bir anda yok olma ihtimali.       Ama başka bir konu da var: Çok uzun vadede, tedricen (giderek) Dünyamızın, özellikle biz insanlar için yaşanması mümkün olmayan bir duruma dönüşmesi ihtimali. Bu da gerçekçi bir ihtimal. Ve bu ihtimale hazırlıklı mıyız. "O son an" gelmeden, kendimizi kurtarabilecek, bilimsel ve teknolojik düzeye, ulaştık mı, ulaşabilecek miyiz. "Başlangıcı" yaptık. "Ay'a çıktık". Dünyamızın dışında, (yakın) uzayda, yeni yerleşkelere "hep birlikte" göç etmenin yolunu açtık.       Ama şimdi gündemimizde, (Dünya'da) Çiçekkentlere Göç var.

(24 Eylül'deki)

Evrim, dallanmadan olsaydı,  en mükemmel (yetkin, perfect) canlı, İnsan olacaktı. Başka canlı türü de olmayacaktı. En ilkelden, tek hücreli canlıdan, insana dönüşmek. (İnsanın beslenmesi imkansız olurdu derseniz, bitkiler cansızlarla besleniyor, derim.) Ama "sayısız" canlı türü var şimdi. Ve insan en mükemmeli değil, en üstünü. Akıl yardımıyla bunu başardı. Çeşitli özellikler bakımından, insandakinden üstün olan canlılar var. Dün Takvim yaprağından öğrendim. Örümcek Tarantula'nın beslenmeden iki buçuk yıl yaşayabildiğini. Kertenkele, kopan kuyruğunu yeniliyebiliyor. "kapalı kutu" denen İçgüdü. Bizde de hayvanlarda da var. İçindekiler aynı mı farklı mı. Bizde hiç olmayanlar var mı onlarda. Yeni doğan insan bebeği, annesinin memelerinden süt emmeyi bilerek doğuyor. Ama deniz kaplumbağalarının yavruları, kıyıda kum içinde yumurtadan çıktıktan sonra, hemen denize gidiyorlar. Tesadüfen değil. "Bilerek". Galapagos adalarındaki sönmüş ama kızgın krater boşluklarındaki kumlardan çıkan kaplumbağa yavruları ise, önce zor bir yokuşu tırmanıyorlar, sonra doğruca denize, acele ile. (Canavar kuşlar bekliyor çünkü, çıksınlar da yiyelim diye.) En mükemmel değil, en üstünüz. Akıl araclığıyla Bilim'i geliştirdik. Bilim için akıl yetmez. Ama akılsız da bilim yapılmaz. Hipotezi (Faraziyeyi, varsayımı) ispat edip, sağlam kanaate (kanuna) varmak için. Ama "ne olacak" diye de deney yapmak vardır, bilimde. Bu uygulama karşısında denek (cansız yada canlı) nasıl davranacak, ne gibi bir sonuç çıkacak, diye de.  Bilimsel araştırmalar. Bilim (Science), genel adı. Dalları var. Çok dallanmış. Genetik biliminde başardıklarımız. Dünya kamuoyuna duyurulmayanlar da var, Global çete Merkezi'nin elinde. Duyurulanlar neler: Genleri değiştirilerek, özellikleri değiştirilen bitkiler, ve hatta hayvanlar. Bir hayvanınkini başka bir hayvana nakledip, örneğin Fareyi soğuğa dayanıklı, yada kediden korkmaz hale getirmek. Hibrid canlılar üretmek. İnsanlarda aleni uygulamalar, şimdilik sadece, doğacak bebeğin, genetik hastalıklı olmamasını sağlayacak genetik müdahale. Bebeklerin erkek (yada kız) olmasını özellikle, israrla isteyenler, ülkemizde (yasak olduğundan) Kıbrıs'a yönlendiriliyorlarmış.. İstenilen cinste bebek uygulaması, dünyada ALENİ OLARAK çok yeni, birkaç yıllık.  Ama 150 yıl önce tasarlanan misyonun temeliydi, ve belli ki çoktan başarılmıştı.  Yeni Dünya'da, hem gereken cinsiyette doğacak bebekler, hem de (birkaç nesil sonra) ırk farklılıklarını ortadan kaldıracak bir biçimde genetik harmanlama olacak.  Daha büyük bir ifadeyle, Her doğacak olan kişinin Genetik Haritası önceden, (ailesi ve devleti) tarafından ("ihtiyaca göre") kararlaştırılacak. Doğumlar , Yedek organ "Suni Rahimde" olacak. Kadınlar doğurmayacak. Bu müdahaleleri yapacağız, kendimize, kendimizin iyiliği için.  Tabi biz bu müdahaleleri yaparken, aklımızın kontrolünde olmayan doğal evrim süreci de (uzun vadede) devam edecek. Onun da değişimini izleyeceğiz. Gerekeni yapacağız. Şimdi soru şu: "en mükemmel olalım diye evrim sürecinde bu noktaya gelmediğimize göre, ve genetik bilimin bu büyüklükte geliştirdiğimize göre, Kendi genetik yapımızda değişiklik yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız. Eğer daha iyi olacaksa, ve de beklenmedik kötü etkisi olmayacağı kesinleşmişse, tabi ki evet. Doğumlar laboratuvarda, kadının yumurtasından erkeğin sperminden. Doğurmak (kadınlar için) "tarih" olacak, unutulacak. I996'da doğdu DOLLY koyun. Spermsiz. Ama Kaynak Koyun'un genetik haritasının tıpkısı ile. Yani Kopya canlı. Kopya canlı üretmeyi beceren, spermsiz, istenilen genetik yapıda canlı üretmeyi de becerir. (Kahin değilim ama, belki de becermişler, ve kamuoyuna açıklamamışlardır.) Demek istediğim şu: Doğumlar laboratuvarda olacağına göre, (ve eğer sperm ve belkide hatta yumurta gerekmeksizin) Embriyo yapmak mümkün olsa, yani ürememiz, kadına erkeğe bağımlı olmadan gerçekleştirilebiliyor, duruma gelse, kendimizi genetik müdahale ile tek cinse (ne kadın ne erkek) dönüştürmemiz gerekir mi ? İyi mi olur, kötü mü olur. Kötü olur. Evrim sürecinin bize verdiği AŞK duygusunu koruyalım. Sevgi türlerinin kökeni. Kadınla erkek arasında. Libidolu. İki cins olarak, (tam) erkek, (tam) kadın olarak, severek, sevişerek, uzanalım, o meçhul ebede doğru yolculuğumuzda.   Hiç kimse doğumunu hatırlamaz. Ama "aklı başında" herkes bilir, doğmuş olduğunu. Bunu toplumdan öğrenmiştir. Bilgi'dir, ama aslında "kanaat" dir bu (conviction), ispatı mümkün olmayan bir bilgi. Ve kişinin felsefesinin dibinde de bu kanaat vardır. Bunun üzerine kurulmuştur felsefesi. Bu açıdan, "aklı başında" herkesin felsefesi vardır. Felsefe kelimesini duymayanların dahi. Felsefesini toplumdan. toplumundan, yakın toplumundan, ailesinden, "hazır" olarak alır kişi genelde, Yaşadığı toplumsal çevreden.       Yaşadığı Hayat çizgisine göre değişirse felsefesi biraz, bu değişikliği, en yakın akrabalarından başlamak üzere diğer insanlara da yapmaya çalışır. Çünkü, insan "sosyal" bir canlıdır (hayvandır, estağfirullah).        Ben doğumumdan bu yana, bu hayat çizgisini böyle yaşamasaydım, bugünkü Yılmaz olamazdım. Buna 38 yaşımdan beri Hadım olarak yaşamak, yıllarca zehirlenme korkusuyla yaşamış olmak, yıllarca insanlar tarafından ezilmiş (ve halen) ezilmekte olmak dahil. Başka şeyler de dahil tabi. Subaylık, ODTÜ öğrenciliği, İngilizce.       Semra, Ayla.       Doğumdan seçilmiş olduğumu, 1986'da Çanakkale'de hapishanede buldum. Buldurdu yani, misyon koyucu. Doğumdan başlayarak izlemiş yönlendirmiş beni. Yani bir anlamda, ben bugün, Misyon Koyucu'nun "eseriyim." Rasgele seçilmemişim, doğanlar arasında. Evveliyatı var. Babam, Bulgaristan'dan gelmiş (getirilmiş). Annem Uşak'tan gelmş (getirilmiş). Buluşmuşlar SALİHLİ'de. Buluşturmuşlar, TALİHLİ'yi (Yılmaz'ı) dünyaya getirmek için. Mutlaka 25 Eylül'de (1947'nin 25 Eylül'ünde) doğsun Yılmaz, mutlaka erkek olsun, mutlaka kolları ince olsun, demiş Misyon koyucu. Mutlaka sadece bir küçük kardeşi olsun, o da erkek, ve mutlaka o da 18 Kasım'da (1949'un 18 Kasım'ında) doğsun, adı Demir olsun, demiş misyon koyucu. (Demir de bu bakımdan, Talihli sayılır. Ama ikinci planda.) Tabi bu yazdıklarım, "kanaat" dir. Toplumdan, toplumun egemeni misyon koyucudan öğrendim. Alenen değil. "Bulmaca çözer gibi", dolaylı yoldan. "Buldum" dediklerimi aslında misyon koyucu buldurdu. Bulmamı sağlayacak imkanları vermekle. Elinde Stella da var. Doğumumdan beri o alet de aktif üzerimde. (Şu anda dahi). Yani bir bakıma, şu yazılarımı, şu anda misyon koyucuyla birlikte yazmaktayım. Misyon koyucu, ailemle (yakın akrabalarımla) ilk aleni (açık, doğrudan) teması, beni 18 yaşımda iken Hava Harp okuluna transfer ederken, MİT mARİFEtiyle yaptı. MİT benim için, yaşlı kuşağa (eniştelerime, teyzelerime, halama, amcama,...,babama) söyledikleri farklıydı, kendi kuşağıma, (kardeşime, kuzenlerime) söylediklerinden. Ayrıca hepsine söylediklerinde Yalan da vardı. Anneme ise hiçbir şey söylemediler. Bana, şu ana kadar, "herhangi bir şey" söylenmedi, tabi. Dolayısıyla, daha ben doğmadan önce, annem babam ve ilgili yakın akrabalarıma başlamış olan yönlendirme, ben doğduktan sonra da devam etti, aileme yakın akrabalarıma yönelik, onların haberi olmaksızın. Bu hayat çizgisini yaşayabilmem için Babam, annem ve kardeşim ve ilgili öteki yakın akrabalarımın Hayat Çizgileri de belirlenmiş oldu yani önceden. Annem çok acılar yaşadı Salihli'de, Silis'te... Ve daha sonra, benden dolayı. Son sekizbuçuk yılda burda İzmir'de, bana uygulanan 4.cü dalga ezme, dolaylı olarak anneme yansıdı. Hayatının son yedi yılını, bu yazıları şimdi yazmakta olduğum bu "ev"de, MAHSUR yaşayarak geçirdi. "Asri Hapishanedeyim" diye diye. Son bir yılını (2006'nın tamamını) hep yatağa bağımlı, yalnız ve acılar içinde geçirdi. "Ne olurdu sanki şu balkona çıkabilseydim" diye diye. Annemi balkona çıkarabilecek, o "basit" imkanlara erişmekten dahi aciz duruma sokuldum. "Elim kolum bağlı, anne" dediğimde, "hani göster" derdi. Kabul etmezdi yani, beni suçlardı. İnledi, bir süre. Hiç tepki göstermedim. "İnlemek de suç mu" dedi sonra. "Beni hastaneye götürmüyorsun, kendim gideceğim" dediği de oldu, koltuk değnekleri ile ayağa kalkamayacak durumda iken. Annemle birlikte toplum içine girince, annem de karıştırılarak uygulanan ezme daha dayanılmazdı çünkü.       Baysal Ambulans'a (Ambulans sahibine)(mecburiyetten) telefon açtım. Annemi alıp, hastaneye götürüp muayene ettirmelerini, yatırmalarını, ve orda bakım için bir özel hastabakıcı bulmalarını, ben annem hastaneye yattıktan sonra anneme ziyaret için gideceğimi, annem evden götürülürken, ben evde kalacağımı, ilgili masrafları karşılayacağımı, söyledim. "mümkün mü" dedim. "Olur" dedi, adam. 4 Temmuz 2006 sabahı (3 Temmuz 2012. İLAVE: Yarın 4 Temmuz 2012), annemi evden alıp götürdüler. Akşama doğru, telefon geldi. "Hastaneye yatırmadılar, burda bir Bakımevi var, oraya yatıralım mı" diye sordu. Dedim ki "ama hastanede, doktor var serum var". "Burda da var" dedi. "Ücret" dedim. "Sorup sana bildireyim" dedi. O gün başka telefon gelmedi. Demek ki annemi Bakımevine yatırdılar kanaatiyle, ben de sormadım. Telefon açmayışımın asıl nedeni de, mümkün olan en az ilişkiyle yürütüyorum, insanlarla işlerimi. Ertesi akşam telefon geldi. "Annen, beni kaçırdılar diyor, telefonu ona veriyorum, konuş" dedi adam. Girne Migros'taydım. Güleceğim geldi, önce. Bir sonraki gün gitmek kararındaydım, annemin yanına. Telefonda anneme, "anne kaçırma filan yok, onlara güven, ben zaten yarın sabah geleceğim" dedim. BOZYAKA uzak. Ertesi sabah ulaştığımda "İLGİ" bakımevi'ne, ve beni görünce annem, başladı ağlamaya. (Annemin ağladığı olmamıştı hiç, yirmi yıldır bu İZMİR'de. Daha önce biz çocukken SİLİS'te, babam dövünce kendisini, ağlamıştı. Onu hatırlıyorum. Bir de Almanya dönüşü. Demir-Gül yeni evli. Hep birlikte, "kiralık" evdeyiz. Benim vaziyetim çok kötü. Annemin ki daha da kötü. "Dellendi" bi ara, saçını başını yoldu annem. Herhalde ağladı da. Ve bunun üzerine Demir-Gül, başka eve taşındılar. Benim hatırladığım kadarıyla, bu üçüncü ağlamasıydı annemin.) EVE GELDİK. evde anladım, vaziyetin vahametini. Annem, "Yılmaz'la konuşmak istiyorum" dedikçe, "Oğlun seni istemiyor" demiş İLGİ Bakımevi'nin sahibi (O.Ç.). "Seni Karanlık odaya kapatırım" dahi demiş O.Ç. (3 Temmuz 2012. İLAVE: Or.... Ço....). Annem de karşılık olarak, "İMDAT diye bağıracağım", "Seni cezalandıracağım", diye karşılık vermiş. Yememiş içmemiş. Yani iki gün (4-6 Temmuz 2006) "KABUS" yaşatmışlar anneme. İşte bu anneme yönelik doğrudan zulüm. MİT tarafından. İspatı: Telefonlarım dinleniyor. Bana telefon açan kişilerin bana ne söylemesi gerektiğini MİT'çiler tembihliyor. Yani Baysal Ambulans'ın sahibinin yaptıkları, MİT'in talimatıyla. Ve anneme yaşatılan o kabus, kasıtlı amaçlı. Yaşatan MİT'çiler. İZMİRLİ'yi kullanarak.       Annemin "benim yüzümden" çektiği acılar, bu son döneminde, İZMİR'de... Dolayısıyla, İZMİRLİ'den intikam, benim için bir anlamda, Misyon Gereği'ni aşmış, "Annemin Vasiyeti" haline gelmiştir. Zavallı anneciğim.......       26/27 Ocak 2008 gecesi, saat 01.00 sıralarında "ev"de, şimdi şu satırları yazdığım Çekyat'ın üzerinde, oturur vaziyette, çok bitkin olarak, söyledi bana bir şeyler (3 Temmuz 2012. İLAVE. gözlerim yaşardı...): "Bana çok hakkın geçti, hakkını helal et" dedi. "Bir kardeşin var, onunla iyi geçin" dedi. "Bulgur çok mu" dedi, (rüyada konuşur gibi, sanki). Sonra, çok zorlukla, tek tek kelimeleri söyleye söyleye, o şarkıyı söyledi aynen:    "AYRILIK ateşten bir ok, Nazlı yardan hiç haber yok, Benim derdim herkesten çok".    "Çok yoruldum, Yılmaz" dedi sonra, yatmasına yardım ettim.  Veda Şarkısıymış bana okuduğu o son şarkı. Ertesi sabah durumu daha da ağırlaştı. Elindeki kolay telefondan beni arıyamıyacak kadar kötüleşti durumu. Hep evde kalamıyacağıma, eve de bakıcı getiremiyeceğime göre, mecburiyetten (mutlak mecburiyetten) açtım telefonu, o telefon rehberindeki "tek" bakımevine, Şirinyer'deki. Bir hafta önce, Tepecik Hastanesinden eve dönünce orda ona bakan kadına (Mürvet Hanıma) telefon açmıştım. "Kısmen bakabilirmisin anneme evde" demiştim. "Kocam izin vermiyor" demişti sonra telefon açıp. Ondan memnundu annem. Çocuklar gibi sevinçliydi, Tepecik Hastanesinde iken. Çünkü, kendi deyimiyle, "insan yüzü" görüyordu. İlgi vardı, bakım vardı. Aynen bana, "Burda çok mutluyum" demişti (9 Ocak-20 Ocak arası). Yoğun bakımla başlamıştı. Demir, Ankara'dan gelmişti de, çağırmam üzerine. Öyle götürebilmiştik Hastaneye...  Şirinyer'deki bakımevinden, Sevgi Hanım çıktı telefona. Güzel konuştu. Ambulans geldi. Öğleden sonra, akşama doğru. Ve annemi götürdük. Gitmeden önce anneme söyledim. Zaten duyuyor, biliyor olanları. İki kelime söyledi sadece. "beni kovuyorsunUZ" dedi. çOĞUL kullandı. Beni ve Demir'i kastediyordu yani. Demir, Ankara'da uzakta ama olsun, iki evladı vardı. Biri Yılmaz, biri Demir.       Çok sakin kabullendi, Bakımevi işini; meğer, "ölmeye gidiyormuş". Ölmeyi kabullenmiş yani (şöyle veya böyle). Ertesi sabah, saat 10.15 sıraları, 28 Ocak 2007 Pazar sabahı, ben Karşıyaka, İstasyon Çay Bahçesinde iken telefon geldi. Annemin vefatını ima eden telefon....... Sevgili anneciğimin hayata vedası böyle oldu....... (Gözyaşları. 14.06 şimdi)  Tek tesellim, annemin bu son süre içinde , bana arasıra "sen olmasaydın, ben yanmıştım" demiş olması. "Elimden geleni" yaptım annem için....... Anne'yi yitirmiş olmanın acısı. Ama, "bu şartlarda" yitirmiş olmanın acısıyla birlikte.       Sevilenin ölümü ardından acı duymamak mümkün değil. Babamı (bilinen sebeple) "Nötr" duyguyla uğurlamıştım, öte dünya'ya.        İnsanlar yaşlanacak ve ölecekler. Dilek (ve amaç), hep "aklı başında" olsun insan tüm hayatı boyunca. Bilincini yitirmesin. "Yaşlılıktan " veda etsin hayata, evinde "huzur" içinde, (uykuda). Yaşlananlar gidecek, kalan evlatlar, acıyla (gözyaşıyla) uğurlayacaklar onları.  "Görmek istermisin" dedi hemşire. "Evet" dedim. Açtı çarşafı. Gördüm annemi son kez, öptüm yanaklarından.  "Güle Güle Anneciğim" dedim.         -Yılmaz,  "Felsefe Konuları"?       -"Bilmiyorum"       -"Bilmiyorum" demek için mi yazdın bumları?       -Evet, Bilmiyorum, Bilemiyeceğim, Bilemiyeceğiz asla, Nihai Realite'yi. Yani Bilmiyorum derken, ispatlı bir biçimde, kesin kanaat olarak, "Bilemiyeceğiz asla" da dedim. "Nihai Realiteyi". Yetm..mi?

17 Eylül'deki'nin sonuna uzunca bir ilave yaptıktan sonra, bugün 3 Temmuz 2012 tarihinde tamamladım FELSEFEM kitabımı aktarmayı.       Bugün, TOM CRUISE'un 50.ci doğum yıldönümü. 50 (ELLİ) oldu bugün.    "Song" ...congratulations and celebrations... 

[Felsefem'de biraz "imla" düzeltmeleri yaptım. Son düzeltmeler, bugün 6 Aralık 2015'te, bir internet-kafeden.]

@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

ZİRVE FIRIN DAYAĞI (5 Ekim 2008'de)

"Felsefem" yazılarımı 2 fotokopi ile çoğaltıp, spiral ciltletip, birini hemen, Ankara'ya DEMİR'lere postaladım, birini KONAK Saat kulesi'ne en yakın çöp kutusuna koydum (Niye), birini de Masama.    "Felsefem"den 11 gün sonra, Zirve Fırın olayı.   "Zirve" olayını kısaca anlatacaktım, ama, Yatak odamdaki Gardroptaki yazıyı aynen buraya aktarmayı uygun buldum. Aktarmaya başlıyorum:       Beşekim Pazar sabahı, çamaşırları astıktan sonra, saat 09.00'dan az sonra,  "Ev" den çıktım, Dedebaşına doğru yürüyüş. "ALİ ALP BÖKE" caddesi. Yürürken, yanımdan yanyana iki bisikletli (arkamdan gelerek) geçti. Biri erkek, biri kadın (Karı-Koca herhalde). Ama olay, kasıtlı, bana yönelik olduğu için, (dolaylı davranışla) Cinsel Taciz. BİSİKLET krlimesinde S.K var. Hadımlığımı çağrıştırdı yani karı-koca. Bunu da biliyorlar kendileri. Tepki vermedim. Biraz yürüdüm. "Üçyol ağzına" gelince, baktım tam karşımda, karının "g.tü". Bisikletinde oturu vaziyette hareketsiz. Erkeğini aradı gözlerim. Yanındaki boş bisikleti gördüm. Kendisi yok, inmiş yani. Baktım sağa sola. Köşedeki marketin önünde bisikletler.  Marketin adı GÖK kelimesiyle başlıyor. Sağa baktım ADIM Şarküteri. Adım, Hadım'ı çağrıştırır. Karı'nın bana arkası dönük. "Git Yılmaz, şu karıya bi laf söyle" demk geldi içimden. "Boş ver" dedim, yürüdüm. Sağdan yürüyorum. Soldaki Zirve Fırının tamkarşısına gelince, karşıya geçmek için, sola döndüm. Gene o iki bisikletli yanyana. İki hafta önce ben Zirve'ye Boyoz almak için girdiğimde, Fırın küreğinin ucu (geçişimi engelleyecek kadar) uzatılmış vaziyetteydi. Dolaylı olarak, Sopa, Dayak mesajı. Parmağımla 1 santim kadar itmiştim karşı-mesaj olarak. Şimdi bisikletliler tam orda karşıma çıktılar. Yürümeyi durdurmasam çarpacağım. Ama bu üçüncü karşılaşmammızda, anında tepki gösterdi. Hoplayıp aralarına giriverdim. Ve, "Ben Kara Kediyim" dedim. İkisi de anında Fren yapıp durdu. Yürüdüm Zirve'ye doğru, boyoz almak için. Arkamdan bağırdı erkeği. "Dikkat et, s.kerler seni" dedi aynen. Başımı çevirip, "Zaten s.kiyorlar, anamı da s.ktiler beni s.kerken" dedim aynen. Bu sözlerim üzerine bisikletinden indi adam. "Boğarım seni, öldürürüm seni" diyerek boğazımı sıktı. Yumrukladı, ya bir ya iki yüzüme. (alnıma vurmuş, çok sonra belli oldu, sol kaş altı az morarma ve az sızı.) Bu arada ben (boksör olmadığımdan) karşılık veremiyorum. Kaçmak da uymaz. Bekliyorum işini bitirmesini. Boğmaya çalışırken epey sıkıntı çektim. Lafla tepki olarak sadece, "anam avradım olsun doğru söylüyorum, beni s.kerken anamı da s.ktiler" diyebildim sadece. Karı-Koca gittiler. Olay zaten Zirve'nin kapısı önünde oldu. Bir adım attım, içeri girdim. "Gördünüz, işte dövdüler. İki hafta önce beni sopayla tehdit etmiştiniz" dedim aynen. Ve bu olay dolayısıyla, önce onları cezalandıracağıma dair, ağzıma gelen en ağır sözleri söyledim. Tepki vermediler. Kaptım orda bir BOĞAça, "sar şunu gideyim" dedim. Sardı. (Önceden hazırlamış olduğum) 50 kuruşu da çarptım tezgahına, çıktım gittim.  Bu olay pazar sabahı oldu. Vaziyetin Vahameti, beni, sabahları evden çıkınca önce Zirve'ye gidip, BOĞAça alıp eve dönmeye, sonra hemen tekrar çıkıp o güne ait "rutin" yürüyüşe başlamaya yöneltti. Pazartesi sabahı vardığımda, BOĞAça dedim tek kelime. "Peynirlimi" dedi. BOĞAça" dedim gene. Kız seslendi adama. "Peynirli ver" dedi. Bu kadar. Salı sabahı, yani bu sabah, soldan yürüyerek, Zirve'nin kapısına 5-6 adım kala, baktım tam karşımda bir Kadın-polis. Bana doğru geliyor. Kapının 5-6 adım uzağında. Girmedim içeri. Bir-iki adım daha attım. Yanyana gelince,"Bugünkü Posta yazmış. Gene bir kadın kocasının s.kini kesmiş. Ben de bana s.k tutan sizin s.klilerden birkaç tanesininkini keseceğim" dedim, yüzüne karşı. "Ben kadınım, Bana böyle konuşamazsın" dedi. "Önceki gün karısının yanında dövdü adam beni, onun için şimdi sen çıktın karşıma" anlamında bağırdım öfkeyle. Bu arada, o Zirve'den içeri girmişti. Dolayısıyla ben de girdim. Karşılıklı bağırma orda devam etti. "Şimdi gidip ekip getireceğim." dedi, çıktı. "Getir bekliyorum" dedim. Oturdum kapı eşiğine, o giderken. Oturur oturmaz anında kalktım. Uymaz beklemek. Öylece gitmek de olmaz. İçeri girdim. Cüzdanımdaki telefon rehberini çıkardım. İlk sayfasını koparıp, yapıştırırcasına vurdum, boyoz tepsisine. "Adresim Burda" diye bağırdım. Bir Boyoz kaptım. 50 kuruşu da vurdum tezgaha. Çıktım gittim. Demir'in adresi gitmiş Boyoz tepsisine. POSTA'yı, sabahleyin Ekran'da görmüştüm. Hürriyet'e ek olarak Posta, ve Kırgızistan depremini aramak için Sabah'da aldım eve dönerken. İyi ki Sabah da almışım. Amputasyon'la ilgili malumat orda daha fazla. İsimleri yazmış açıkça, herşeyden önce, ve anlaşılan 5 Ekim Pazar sabahın erken saatlerinde olmuş, Karşıyaka'da diyor, Sabah. Bağıntı'yı kaçırmayın. Beni bu şekilde dövdürme öncesine koymuş Amputasyon olayını, Misyon-koyucu. Ve de birkaç dakika öncesine de ÇINARCIK depremini. Şimdi saat 23.20, 7 Ekim 2008, Salı.      Gardroptaki yazı, bu kadar.  daha sonra, ben o iki bisikletlinin sivil giyinmiş polisler olduğu kanaatine vardım.        5 Ekim 2008 günü olanlar:  1) Sabah olurken, erken, İzmir, Karşıyaka'da, Kadın NAİDE ŞEN (54), kocası AVNİ ŞEN uyurken, ekmek bıçağıyla, erkeklik organını kesti. Sebep, kocanın çapkınlıkta israrı. organ hastanede dikildi. Koca, şikayetçi olmadı.       2)  Yalova, Çınarcık'da  deprem. 09.04'te, 4.1 şiddetinde.       3) KIRgızistan'da deprem.  18.53'de, 6.3 şiddetinde. Merkez OŞ kenti (Fatma'ya genelde FATOŞ derim, deriz hepimiz). sarıTAŞ bölgesinin doğusu. Olağanüstü Hal Bakanı Kamçıbek TAŞiyev. 72 ölü, 100 kadar yaralı. 100 bin bina yıkıldı.       4) 15+2=17 şehitli Hakkari Terör olayı Şehitlerinden J.Kd.Çvş HAsan ay GÖR, KIRıkkale, KESkin, armutlu, beldesinde toprağa verildi. (DEMİR'ler, KIRıkkale'deydi, uzun yıllar.)       5) Gnl.Kur.Bşk. Org. İlker Başbuğ' acil tAŞ KIR ma operasyonu. GATA'da, sAĞ böbrek.        6) YENİ zeLANDA, doğa harikası ASTROLABE resifi, kayalıklara çarpıp karaya oturdu, liberya bandıralı gemi RENA. 2012 Ocak ayında, fırtınada ikiye parçalandı, konteynerler denize. yeni zelanda'nın en büyük çevre felaketi.         3 gün Sonra 8 Ekim 2008'de Diyarbakır'da Terör olayı, 5 Polis şehit. Biri Duran KARABOĞAÇ. TRT başlangıçta böyle verdi soyadını, sonra KARABUĞAŞ olarak verdi. KAHRAMANMARAŞ'ta 9 Ekim'de toprağa verildi. (Takvim gazetesi KARABOĞAŞ olarak vermişti soyadını.)

**********

N O T L A R

NOT 1)     SİKLON, Bir alçak basınç çevresinde dolanan rüzgar sistemi. Bir örneği, eski adı bURma olan, Myanmar'da, 3 Mayıs 2008'de oluştu (oluşturuldu, yeni meteoroloji ile). Bir anda, ve siklonun sonuçları dolayısıyla izleyen günlerde, BM raporuna göre, 138 bin kişi öldü. Nergiz Siklonu dediler adına. (Nerde S.ktiler onu) (STARt NERgizDE) (şarkı: yıllardır bekliyorum...) Subay sicil numaram 138 (hava)

NOT 2)     30 Haziran 2006 (ikibinALTI), kemerALTI. İki İzmir çevik polisinden biri, "ağzını bURnunu kırarım senin" dedi. "hadi kır" dedim. (iyiki) kırmadı. O gün Eskişehir'de görevli Hv.Plt.Tuğg.BAYNUR PEKAR, kalp krizinden öldü. Subay sicil Numarası 138 (pekağır).       (UR/NUR/ONUR/KONUR/BAYKONUR/BAYNUR)       UR: 1986 ilk yarı, misyon koyucu, erkeklik organım için UR simgesi kullanıyordu, öğrendim. 28 Temmuz 1986'da, mesajları "gaipleştirdikten" sonra, "O ur, kes at"mesajı ile beni tuvalete yönlendirdi. 3 gün sonra, Amputasyon ve Hadımlık. Şimdi de, MİT marifetiyle, İzmirli'lere "O urdu, yani küçüktü, onun için kestin" dedirtiyor, dolaylı söz ve davranışlarla.    2000 il aylar. Üst kattan, gece yarısı  Genç evli çift, bURcu'dan, bURak'a, yüksek sesle, tekrar tekrar, "vURDUm S.KİNi AMA" sözleri.    NUR: Kuzen Asım'ın kızı, Almanya'da, benim bir doğum günümde, erken doğdu. Kuvöz, aşırı oksijen, bir gözü görmez. Nur, türkçe ışık, Almanca sadece demek.   ONUR belli. Haysiyet, namus karşılığı seçilen "öztürkçe" kelime. İngilizcesine benzer. honOUR/honor.   KONUR sokak ANKARA'da, İGEME var orda, haftalık bültenleri gelirdi, Gürol Export'a.   BAYKONUR Kazakistan uzay üssü. Gurur duyardım, Sovyetlerin uzay başarılarından. ve BAYNUR: erkek adı, ender kullanılan. Bu diziyi, benden önce  (hazırlıyarak) Misyon koyucu yaptı, hiç kuşkusuz. Onlar DÖRT KIZ:  İkisi Kuzen Asım'ın, Figen'den doğma, ikisi Birader Demir'in Gül'den doğma.  BARIŞ, 1 Eylül Dünya Barış günü Doğumlu.  Talasemili doğdu.   BAHAR, 1 Mayıs Dünya Emek günü doğumlu.   SEVGİ, 18 Nisan, benim Demirbank soygunumun yıldönümü doğumlu.   NUR, beni Doğum günüm doğumlu. PrematURe doğdu.   Bu tablo da hiç kuşkusuz, misyon koyucunun eseri, (Yılmaz amcaları için).

NOT 3)       Barış'ı en son, 29 Nisan 2001'de gördüm, bize (annemle bana) yalnız geldiğinde, Aksoy dayağı'ndan bir gün sonra. Ona o zaman, o dayağı, ve genel olarak "herşeyi" anlatmıştım. Tekin'le Hollanda'dalar şimdi. Tekin'i hiç görmedim. Fotoğraflarından tanıyorum. 10 Temmuz 2007'de FAS'ta, büyükelçilikte, nikahla, birlikteliklerini (KARI-KOCA oluşlarını) resmileştirdiler. O gün, Balıkesir, Gönen, Tütüncüler merkezli 4.9 şiddetinde, 10.49'da deprem oldu, Türkiye'de. 1.ci yıldönümünde de Devre arkadaşım Emekli Hv.Alb. CEMİL KOÇAŞ vefat etti. (300 kadardık, 1968 mezunu Hava Subayları). 5.ci evlilik yıldönümlerine, 3 gün kaldı. ( -Ne olmasını istersin o gün Yılmaz?    -Güzel şeyler olmasını).  2012 Yılbaşı kartı aldım onlardan. Oğulları olmuş, 1 Mayıs 2011'de, adını YABAN koymuşlar. Karttaki resim onun resmi (Gülüyor).  Demek ki Talasemiyi atlatmış Barış. Nasıl. Bildiğim kadarıyla, ilik nakli, uygun Donörden. Herhalde kardeşi Sevgi'den. Demir-Gül, Barış ,Talasemi ile doğunca, ikici bir çocuk yapmaktan kaçındılar. 10 yıl kadar sonra, tıp imkanı ile Gül, talasemiden muaf garantisiyle, hamile kaldı Gül. Ve Sevgi'yi doğurdu. Ben Çanakkale, Hapishanede iken, 1985'te, Televizyonda görmüştüm Gül'ü hamile halinde, bir röportajda talasemi konusunda. O zaman sadece TRT'nin televizyonu vardı.

NOT 4)     1992 sonu, veya 1993 yılı içinde. Ürkmez. Huriser Teyzemin Yazlığı. Bir akşam. Salonda, Ben ve Gabriel, birde Barış vardı (Yani Barış, 16 yaşında iken). Gabriel'e A.W.W.F.C.(1992) kitabımı sunmuş, ve İngiltere'de basımı için çaba harcamasını rica etmiştim. Kitaba biraz baktıktan sonra, "kutlamıştı" beni. Barış da sormuştu, "Amca neyi kutluyorsunuz" diye. Ben o kitabı, misyon bilincim yitikken, yazmış, getirttiğim yayınevleri kataloğunu kullanarak, kitabımı, İngiltere ve Amerika'da basılmasını sağlamaya çalışmıştım. 1992 sonunda, Misyon bilincim aynen geri gelince, kitabı yayınlatmaya gerek kalmamıştı, ama bir de Gabriel'e vereyim, zararı olmaz demiştim. Gabriel topal ingiliz kadın. Oğlu Charlie'ye küçüklüğünde NANNY olmuş,Fatma İngiltere'de. (Çocuk Bakıcılığı). İlişki ondan dolayı. O kitabı, bir yazısından cesaret alarak, Time dergisi yazarı Strobe Talbott'a da göndermiştim. Cevabi mektubunda, "All I can do is to wish you luck, with this project" demişti. 1992 seçimlerinde Bill Clinton Başkan seçilince, Strobe Talbott'u Dış işleri bakan yardımcısı yapmıştı. Ben Gabriel'e kitabı verdikten sonra, o akşam Fatma ile kocası Özgür, kavga ettiler. O gece hep birlikte, Gabriel, Fatma, Alev,... bir açıkhava lokantasına gitmiştik. Özgür uzakta arabasında direksiyon başında bekliyor. "Barıştırma" işi de bana düşmştü. Gittim yanına. "Ağzını burnunu kıracağım onun" dedi. Barıştırma çabam sonuçsuz kaldı. Her neyse kırma olayı olmadı. Ve o gece haberlerde, Yazar Ayşe Karasu'nun kocasının, otomobilinde yalnız, Salihli, Yılmazköy kavşağında, şarampole yuvarlanıp, öldüğünü duydum. İşin ilginci, ben Türkiye'de sadece iki kişiye Kitabımın yayınlanabilmesi için ricada bulunmuştum. Biri "Tane Tane Simultane" kitabının yazarı Belkıs Dişbudak. Öteki Hürriyet Gazetesi Yazarlarından Ayşe Karasu. İkisinden de cevap gelmemişti. Ve şimdi bu haber. Hem de Gabriel'e kitap sunduğum gün. Besbelli Misyon koyucunun, konuyla ilgil, işiydi, Kaza. Adım Yılmaz, Doğum yerim Salihli.   Ertesi sabah, Özgür, Minibüsü ile İzmir'e dönecekti. Ben de gideyim, dedim. Olur, dedi. Yolda, Ayşe Karasu haberini anlattım Özgür'e. Şoke oldu, ilk anda. Bana başını çevirip bakışı hala hatırımda. Anlıyamamıştım sebebini. Çok sonra anladım. Meğer, Fatma ile kavga "sahte"ymiş, Gabriel'e, kitap verdim diye, dolaylı olarak bana yönelik tehditmiş. Tabi benim bunu anlamam o zaman mümkün değildi. Çünkü ezme yoktu. İzmir'de, 2.ci dalga ezme, Haziran 1996'yı izleyen günlerde başlamıştı. Misyon koyucu, benim bundan kendi adıma etkilenmiyeceğimi bildiğine göre, Özgür'ün o sözleri söylemesi, aslında Fatma'ya, Alev'e yönelikti. "Yılmaz'a uyarı yapılıyor" izlenimi vermek için.  Belkıs Dişbudak. (Hulusi dedemiz, Arabistan'daki askerlik anılarını anlatırken, AHİ İŞBUDAK derdi arapça, anlamını bilmem. AHİ, RAHİM'deki AHİ gibi.) Ayşe Karasu. (Fatma kimin Karısı, Önce Özgür'ün, Sonra Yılmaz'ın)(Merci & Danke). 

NOT 5)        2.ci Dalga ezme'de, fiilen merkez İşyeri olduğu için, Ümit Ticaret'i tam 5 yıl sonra 1 Eylül 1996'da terketmiştm. Ama START'ın olmaması, ve durumumun kötülüğünden (ESKİ'yi dondurarak), Haziran 1997'de tekrar döndüm işe. EZME de bitti, ben dönünce. Gözlerim hemen hemen "kör" olmak üzereydi. İşyerindekiler, Prof.Mahmut Kaşkaloğlu'nun Başhemşiresinin tanıdıkları olduğunu söyleyerek beni ona yönlendirdiler. Sonbahar 1997'de, 50 yaşımda, her iki gözümdende, Lazerle, Katarakt ameliyatı oldum, Ege Üniversitesinde. Ameliyatın birinde, Kaşkaloğlu, asistanına, "BURN olayı" oldu, dedi. İngilzce kelimeyi, türkçe gibi, "ağzını BURNunu kırarım" daki gibi söyledi. Görünüşte, benden saklamak için. Aslında bana duyurmak içinmiş. Ameliyatlardan sonra, Morötesi ışıklarda farkettim ki o gözüm şaşırıyor. Bir mor otesi küçük çubuk anten alıp, gittim Kaşkaloğlu'na. "Ben onu biliyorum. Bütün Florasanlar aynı sistemle çalışıyor olsaydı, ayvayı yemiştin" dedi. Başka açıklama yapmadı. Lazerle yakmıştı yani, o gözümü. MİT talimatıyla, ve bana mesaj vermek için. Seni, Tanrı emridir, diye yanıltıp, seni sana hadım ettiren, biziz. Bak şimdi de gözünü yaktık. "realiteyi" kabul et, ve işe evet de. Yoksa ona göre yapacaklarımız var.  Yani, Kaşkaloğlunun bana yaptığı iş, MİT'in bana yönelik, durumu, metazori, de facto, kabul ettirme politikasının bir parçası.  Ama, öte yandan, Kaşkaloğlu'nun Misyon koyucu tarafından zaman gelice , benimle buluşturmak için doğumdan seçilmiş olduğu gerçeği de var.  Soyadında AŞK var. yetmedi, AŞK AL OĞLUM ahmut da var. Çanakkale'de amputasyona gitmeden önce, sadece armut yemiştim. Karısının adı SELMA.  SEMRA-AYLA'nın harflerine uygun. Tabi, buluşabilmemiz için, benim Katarakt olmam şarttı. 1964'te ODTÜ Kavaklıdere yurdunda, ben banyo yapıp yattıktan sonra açılan pencere yüzünden sinüzit oldum. (yapıldım). Çok çektim sinüzitten, çok da rontgen çektirdim sinüzit için. Ve  Ümit ticaret'te kesintisiz güç kaynağı sol baldırıma bitişik. "Filtre" vardı ama, bir de Bilgisayar ekranı. Bildiklerim bunlar. Bilmediklerim de vardır, Kaşkaloğlu "randevusu" için. 1964-65 ODTÜ Hazırlık okulu. Lisan Laboratuvarı. "Anne Frank'ın Hatıra Defteri". Kitaptan okunup, kulaklıklardan dinlediklrimizden, sadece bir cümle aynen hala hatırımda. "BURN them, all of them". Stella marifetiyle dikkatimi çekmiş ve bugüne kadar hatırımda kalmış. (UR işleri için).

NOT 6)        Bu notları tasarlarken farkettim, ANNE FRANK la ilgili bir bağıntı daha. ANNEmle FRANKfurt'tan, trenle Macaristan'a gitmiştik, 1975'de. Yani ANNE FRANK olayı, 2.ci Dünya savaşı içinde özel bir "armağan"(!) olarak yapılmış Misyon koyucu tarafından, benim için.  Budapeşte (Annesi de peşinde). Sovyet Büyükelçiliğine gidip, iltica talebinde bulunmuştum. Moskova'ya gidip orada başvurmamı söylemişti, yetkili.  Cesaret edemedim. Orada da kabul edilmezsem, Türkiye'ye dönünce durumum daha da kötü olur, diye. (Niye Moskova'ya gittin, sorusu) . Zaten paramız da artık yetersizdi. Salonda beklerken sıramızı, Macar polisi geldi, bir adamı döve döve dışarı çıkardı. Çok sonra kavradım ki, görünüşte, bana yönelik yapılmış. Dolaylı tehdit, sözde. Aslında yerel kişilere, Macar polisine, büyükelçilik görevlisine yönelik. Bana da bir işaret, hatırlayayım, diye.  Doğu Berlin'e kabul edilmeyip, Batı Berlin'e yollandığımızda da benzer olay. İstasyonda, bir adam başka bir adamı sırtüstü yatırmış göğsüne oturmuş feci şekilde yumrukluyordu. kimse de müdahale etmiyordu. Onu anlamak kolaydı. A.K.G.B.K.(1982). kitabımda anlattım. "Emperyalizm, beni dayak olayı ile karşıladı" dedim. Tabi, o olaydan kendi işlerim açısından etkilenmedim. Aslında, olay Demir ve Gül'e yönelikti. Bana yönelik "uyarı" izlenimi için. Budapeşte'de 4 gün kaldık. Tur'a da katılmıştık. Bir otobüs dolusu turist içinde. Turist rehberi kadın inglizce, surları göstererek, "Türkler, şu alçak surların arkasında, 150 yıl yönettiler bizi", demişti. Macaristan'dan trenle Bulgaristan'a gittik. "Şansımı" bir de orda deneyecektim. Varna, Provadya, Karaköse köyü. Babamın köyü. Akrabalarımıza gittik. Gazeteci Sabri Mollof'a yönelttiler beni. O da varna'da Hükümet Konağınd a yetkili Bulgar kişiye çıkardı. Sonuç olarak, "burda kalırsan, Türkiye'de kardeşine eziyet ederler" dedi, bozuk türkçe ile. Bunun üzerine, MİT beni burda da buldu kanaatiyle, mecburen, Türkiye'ye döndüm, döndük annemle. Babam, üç amcam bir halam, ve Babaannem Türkiye'ye göç ederken, bir amcam Bulgaristan'da kalmış. başka akrabalarım da vardı, tabi. Anne, Baba aynı olan kardeşler, sadece Babam ve halam. ötekiler "üvey". Hasan ve Hüseyin amcalar Adapazarı'ndaydılar. Hilmi Amcam Beypazarı'nda. Soyadımız GÜROL, onun seçtiği. Bulgaristan'da GEROF adlı arkadaşını çağrıştırıyor diye seçmiş. Varna'dan önce Sofya'ya gitmiştik, orda da katıldık tur'a. Minibüs , annem ve ben, bir de başka milliyetten bir çift, ve turist rehberi bulgar kız. Bizim Türk olduğumuzu öğrenince, "Bulgaristan'da 500 yıl kaldınız, senin kanında Bulgar kanı da vardır" dedi bana. "Doğrudur" dedim. Türkiye'ye dönünce babama bunu söylediğimde, hep, "benim kanımda Bulgar kanı yok, ama belki senin kanında vardır",derdi. Annemin önayak olmasıyla olsa gerek, sonra, babam annem birlikte gittiler Bulgaristan'a, babamın gençliğinde bırakıp geldiği köyüne. Bunu duymuş Marika, "Adem Adem" diye koşa koşa gelmiş, sarılmışlar. (Türkü: Kan bana Marika, kan bana, Çikolata mırmelata hep sana...)

NOT 7)       Annem 28 Ocak 2007'de vefat etti. O gün hostes ÖMÜR GÜNAY öldü. 21 Ocak'ya, İstanbul-Helsinki seferini yapan THY uçağında beyin kanaması geçirmişti. 29 Ocakta, 38.nci doğum gününde, babasının mezarına defnedildi. O gün biz de, Demir ve ben ikimiz sadece, annemi vasiyeti üzerine, babamın mezarına defnettik, Örnekköy'de.       38 yaşımda amputasyon. Adı Ömür. Soyadı, Adapazarı'ndaki Hasan amcamın kızı kuzen Ayşe Günay ablamınkiyle aynı. Gün ve Ay. Helsinki'de s.k var.  İşin ilginci, okuduğum gazete sehven yanlış yazmadıysa, Ömür Günay'ın kızlık soyadı Günaydın. Evlenince "dın" düşmüş yani. Kocası Haluk Günay. Babası de THY pilotuymuş. İlhan Günaydın. 26 Ocak 1974'de, yolcu uçağı Focker, F-28, İzmir'de düşüyor, içindeki toplam 62 kişi ile birlikte ölüyor. 26 Ocak 1974 Bülent Ecevit-Necmettin Erbakan koalisyon hükümetinin göreve resmen başladığı tarih. Yani, Ecevit'in ilk başbakanlığı.       O başbakan olur olmaz, annemle Ankara'ya gittim, İstanbul'dan. Halam Sabriye'yi de aldım yanıma "eskort" olarak. Ecevit'e "Jurnal mektubu". Kapısında bekledik. Annem sonra söylerdi hep, "sesini duydum" diye. Görüşmek mümkün olmadı. Mektubu, özel kalem müdürü Nail Sevil'e vermek zorunda kaldım.        (İzmir/Günaydın/Ecevit/Anne) bağıntısı, misyon koyucunun gelecek için koyduğu işaret. (Focker/fu.ker)

NOT 8)       Jurnal mektubu fiyaskosu, beni Ecevit de "onlardanmış" kanaatine yöneltti. Ve 1964-65 de, Ankara'da, "Morrison Süleyman" diye tanıdığım (tanıtılan) Süleyman Demirel'e çevirdim "projektörlerimi". Gördüm ki Demirel'in mücadelesi essah. Ötekilerininki gibi değil. O zamandan beri bu kanaaatim, hep doğrulanarak geldi bu güne kadar. Global çete üyesi değildir Demirel. "o bilinçten" yoksundur. Tutku sahibidir. Daha güzel bir Türkiye, Daha güzel bir Dünya tutkusu. Global çete, bu tutkuyu kullanmış, ve en tepe görevlere getirmiştir, Demirel'i. Pragmatist'tir, Demirel. Ama pragmatistim, demez. Görünmeyenle ilgilenmez. Görüneni en iyi o görür. "Şaapkamı alır giderim", "Yollar yürümekle aşınmaz", demiştir, evet. Ama, "Ayvanın irisi heybede" de demiştir."Feryad ediyorum" da demiştir. Yener Süsoy'a, bir röportajda, "Biliyormusun Yener, beni zorla Cumhurbaşkanı yaptılar" demişti. Bilseydi, 17 Nisan 1993'de Turgut Özal'ın ölümünün Sahte olduğunu, yapabilirler miydi, onu zorla Cumhurbaşkanı. Onu aktif politikadan uzaklaştırıp, ülkeyi TANsu çiller'e teslim etmek için. Sevgili Süleyman Demirel, "Hayatta herşeyden önce, insana AŞK lazım" da demiştir. Çok yazdım, yeri geldikçe, "onun için, politika, bir geçim aracı, bir meslek değil, tutkusunu gerçekleştirebilme aracıdır" diye. Kendisinden de duydum, bu sözü en sonunda, 4 Temmuz 2012 tarhli Milliyet'te "Siyaset meslek değildir. Bir ilim de değildir, Nedir derseniz, siyasettir derim" demiş, bi röportajda.     İslamköylü Süleyman Demirel'de, Misyon koyucu tarafından, "doğumdan" seçildi, "bizim işler" ile bağıntılı olarak. Soyadı, kardeşimin Adını içerir. DEMİR-EL.

NOT 9)      BROther DEMİR, BROadway aldı, ne zaman? (Yılı biliyordum, iyi ki bakmışım GÜN-AY için, yarın yıldönümüymüş.) 9 Temmuz 1994.   Kim Kutlu Olsun, dedi. KİM İL SUN.  O gün ölerek. Kuzey Kore'nin kuruluşu'ndan beri devlet başkanı, 46 yıldır. 82 yaşında, Kalp krizi. 10 yıl kadar sonra, Irak'te, EL KAİDE, rehin tuttuğu, bir Güney Koreli "vatandaşı", kafasını KESerek öldürmüştü. Adı SUN İL KİM di.  Arabayı, Demir'ler, Tansu Çiller'in devalüasyonu sayesinde alabilmişlerdi, "birikimlerini" "Avustralya" Dolarında tuttukları için.      Japon sömürgesi olan, Kore'ye, Ruslar kuzeyden, Amerikalılar güneyden girdiler, 2.cidünya savaşı ardından. İki bölge oluştu, ve sonra iki devlet, 38.ci paralelin kuzeyinde ve Güneyinde. 38.ci paralel, İzmir ilindende geçiyor, Selçuk ilçesinin biraz güneyinden. (Ona da baktım, bakarken tekrar gördüm. Zaten altını çizmişim.) 15 Ağustos 1948, Güney Kore'nin, 9 Eylül 1948,(İzmir'in kurtuluş yıldönümü) Kuzey Kore'nin kuruluşu. İlginç bir bilgi de var, Kuzey Kore, kuruluşu ile birlikte, ATEİST devlet olduğunu ilan etmiş. (Global Çete'nin Yılmaz'dan beklediği, Dünya Sosyalist ve "Ateist" Devleti'ni ilan etmesi.) Ve evet, Savaş. 3 yıl sürüyor. "2 milyonu sivil, 5 milyondan fazla ölü" diyor ansiklopedi. Nasıl becerdiler, 5 milyon koreliye, koreliyi öldürtmeyi. Dünya'yı iki kutuplu ("sosyalist"ve "kapitalist") sanırken, çok merak etmiştim. Nasıl oldu da, ABD, Kore'ye BM şemsiyesi altında girebildi, SSCB veto etmedi mi Güvenlik Konseyi'nde diye. Çok sonra öğrendim ki, daha şiddetli tepki göstermiş SSCB, ABD'ye, terketmiş oturumu. Aferim. Yoksa, Türk askeri Nasıl gidebilirdi KORE'ye, KUNURİ'ye (bir miktar da bizden olsun diye) Şehit vermeye.  (KUNURİ/NURİ/UR) (KORE/EROK/ERYOK) (YARIMADAm/PENİnSula) (38.ci paralel/38 yaşımda Amputasyon).     DEMİR'in doğum tarihini hep 18 Kasım 1949 olarak bildik. Son zamanda bu 2000 yılının başında, "11 kasım yazılıymış, ben de yeni farkettim" demişti, DEmir. Bir MİT aldatmacası Bir hAFta eksik. Sözde, dolaylı AF talebi.       Evet Tom Cruise-Katie Holmes, 18 Kasım 2006'da evlenmişlerdi. (Çocukları sURi, daha önce, 18 Nisan 2006'da, bizim sEVGi'nin 20.ci doğumgününde doğmuştu). Ama, Catherina Zeta Jones- Michael Douglas çifti de, 18 Kasım 2000'de evlenmişlerdi. Ve o gün vefat etmişti, YILdırım GÜRses, ölmeden önce (şarkısı:)Düşen bir YAPRAK görürsen beni hatırla demiştim..., diyerek. YILmaz GÜRol, 25 Eylül 1947 doğumlu. Catherina Zeta Jones, 25 Eylül 1969, Michael Douglas 25 Eylül 1944 doğumlu. Aralarında tam 25 yıl fark var. Okuduğum gazete ikisine de sehven yanlışlıkla 25 Eylül demiş olabilir, ama en azından biri doğrudur. Yeni Dünya'da, Nesiller arası fark 25 yıl olacak, ve nesiller arası, "aşk ve sex" olmayacak, yeni hayat koşullarının kendiliğinden yönlendirmesiyle. "AŞK ve buna bağlı SEVGİ toplumunda", ROTASYON işleri 25 yılda bir olacak. Ve, her 25 yıl bir Çağ olarak adlandırılacak. Birinci çağ, Çiçekkentlerin inşası, ve oralara peyderpey göç, ile geçecek. Takvimi "sıfırlayacağız" yani. EKSİ çağlar/ARTI çağlar.

NOT 10)       HALLE BERRY, ("my" cat-woman).  Eski kocası GABRİEL'den olma, kızı NAHLA, 3 yaşındaydı, Ocak 2012'de, 4 oldu mu?  HALLEY geldiğinden BERİ, "God is I, The biggest Lie, Why".       19 Nisan 1993. DEMİRbank soygunumun 10.cu yıldönümü (Gün artı bir,olarak). ABD, Texas, Waco, bir çiftlik evi. David Koresh, ve 80 kadar müridi, 5o gündür polis kuşatması altındayken, operasyon sonucu "çıkan yangında" öldüler. Ben İsa'yım, yani Tanrı, diyordu. (Hristiyanlara göre, İsa Tanrıdır, Tanrı'nın peygamberi değildir, ve gene insan kılığında yeryüzüne inecektir, adil düzeni kurmak için.)  David, sahtekar değildi. Müritleri de değildi. Tanrılığının ispatı için Waco'da deprem olacak, kehanetinde bulunmuştu, onun gerçekleşmesini bekliyordu. Yoluna engel olarak çıkan birkaç polis öldürmüştü, onun için kuşatma altındaydı. Deprem olmadı, operasyon oldu. Öldü, öldüler. "Zavallı" David, ve müritleri.  Misyon koyucunun (Global Çete Merkezi'nin) yöneltmesi, kandırması, inandırması ile kendisini Tanrı sanıyordu. Niye yaptı bunu Misyon koyucu?   Bana mesaj: Yılmaz, o Tanrı sensin (Tanrı rolü oynayacaksın).   Global Çete üyelerine mesaj:  Yılmaz'ı da böyle kandırıp, kendisine kendisini hadım ettirdik. Ondan korkmayın. Baş olacak, ama aslında, o bir kurban. İş yaptırılnca, essahtan öldürülerek, tasfiye edilecek.  Atatürk'ün, Misyon koyucu tarafından öldürüldüğünü, bana işaret olarak yaptığı, "Atatürk'ün 19 larından", bulmuştum, Çanakkale'de 1986'da. Tanrı rolü oynayacağımı da, burda 1988'de bulmuştum, Aşk toplumu'nu kurmak için. Ve, besbelliydi, mevcut global çete üyeleri ile bunun mümkün olmadığı, essahtan öldürülerek tasfiye edileceklerdi, zaman gelince, dünya çapında. (Son kıyım). Misyon bilincim olmasaydı, global çetenin yol haritasında, beni sonunda öldürmeninde var olduğunu asla bulamazdım. Çünkü, sahte ölüme evet deyince peşinen, essah ölüme gerek kalmazdı. Bir sürü eski ve yeni global çete üyelerinin sahte ölümleri gibi. Hemen bir iki tane örnek vereyim. Liu Şao şi, John Kennedy, Salvador Allende, Nikolay Çavuşesku ve karısı Elena, Adolf Hitler, Benito Mussolini, Saddam Hüseyin, Enver Sedat, Muammer Kaddafi, Mari Antuvanet ve kocası Onaltıncı Lui...    Ama düşünmeden bulamazdım, programlarında, beni öldürmek olduğunu. Bu son 12 yıl içinde düşündüm konuyu. "Yılmaz, Global çete üyeleri senin hakkında ne düşünüyorlar acaba", ilk soru. Sonra kendimi  Misyon koyucu yerine koyarak düşündüm. Global çete üyelerine ölüm var. Öyleyse Yılmaz'a da koy ölüm. "Ava giden avlanır", misali olsun. Baktım, uydu.        Atatürk'ün ve Lenin'in Kurban olarak seçilmiş olduklarını Global Çete üyeleri de biliyor. Onların bunu bildiğini Yılmaz da bilsin diye, Çatıştırmış "merkez (misyon koyucu) İnönü'uyü Atatürkle, Stalin'i Lenin'le. Bu ihtiyaç olmasaydı, çatıştırmaya gerek yoktu. Atatürk, bu yüzden, İnönü'yü başbakanlıktan uzaklaştırıp, yerine Celal Bayar'ı getirmiş. Lenin, bu yüzden, vasiyet etmiş, "Benden sonra Stalin'i getirmeyin yerime" diye.       Atatürk, 10 Kasım 1938'de öldü, 57 yaşında. 1938'de (Atatürk'ün 19 ları için. Bana mesaj).  10 Kasım'ı çok sonra buldum. 10 Kasım, yeni Takvim'de 4 Ocak'a denk geliyor. DÖRT OlaCAK (yeni aile). ARALIK-OCAK (KARIyLA-KOCA). Her iki ayın eski isimleri başka, değiştirilip yeni isimler verilirken, bu konu gözetilmiş.      Lenin, 21 Ocak 1924'te öldü, 54 yaşında. (21 Ocak, Annemin vefat GÜN-AY'ı 28 Ocak'dan bir hAFta eksik. "AF" mesajı.... DEMİR BAK: Senin Nüfus "meselesi", aslında bu konu içinmiş.)       Atatürk, Sİroz'dan, Lenin Sİfilis'ten (yani Frengi'den) öldü. (Frengi saklı tutuldu.) Sİ/Sİ.     SİROZ (S.KHOROZ)/SİFİLİS(SİLİS'te 6, ALTI,YIL). Frengi, o zamanda da erken teşhisle tedavi edilebiliyordu. Siroz'da vücut su topluyor. Su atıcı, olarak CIVALI(Yani zehirli) ilaç Soligram verilmiş, Atatürk'e. Kaç miligram soligram tedavi eder, kaç miligram soligram öldürür.       Orijinal Proje, Gizli dünya Devlet'nin (Global Çete'nin) varlığını, gizlice, devam ettirmek esasına göreydi. Üç Büyük Savaşla, Dünya Sosyalist ve Ateist devleti'ne ulaşmak. Önce, Rusya'da Sosyalist ve ateist devlet, sonraki iki aşamada, bu devletin genişleyerek, Dünya devleti haline gelmesi. Ama, Aşk toplumu da tasarlanınca, global çetenin tasfiyesi elzem oldu. Misyon gizlice mevcut Projeye monte edildi. Yol Haritası alenen değiştirildi. Herşeyden önce, Talihli Türk, Yılmaz'ın yetişeceği Laik ortamı hazırlaması için, Atatürk ihtiyacı, ortaya çıktı. Yılmaz "kurban" olarak lanse edileceği için de, Atatürk'ün de, Ve hatta, ilk sosyalist devleti kuracak kişinin, Lenin'in de "kurban" (gerçekten kurban) seçilmesi uygun oldu.       Lenin ve Atatürk'ün "kurban" olduklarını, ve gizlice öldürüldüklerini Global çete üyeleri biliyorlar. Yılmaz da Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti'ni kurduktan sonra, alenen öldürülecek, askeri darbe ile, yerine geçecek global çete üyesi yönetimi altında, yola devam edilecek, diye biliyorlar. Ama Yılmaz da biliyor, Lenin ve Atatürk'ün kurban olduklarını ve öldürüldüklerini, Ve Dünya sosyalist, ama ateist olmayan Dünya Devletinin başı iken, uygun zaman gelince, Tanrılığın ilanından az önce, Tüm Dünya'yı, Global Çete üyelerinden "temizleyeceğin"i de biliyor.       Yılmaz, Dünya'nın başı olunca, Ateist uygulama yapmayacak, "laikliğe" devam edecek, Global çete vardı, demiyecek. Sahte idamlar yapmamak için, Eski yöneticilerin tümüne, "genel af" çıkaracak.     Yılmaz'ın bu konulardaki kararlılığının, START öncesi, değişmeyeceğinin kesileşmesi üzerine, Global çete, mecburen Yol haritasını değiştirecek. Yılmaz'ı öldürme kararına devam. İnsanlara açıklama da değişiklik: Global Çete Vardı, Yılmaz da onun adamıydı, demek üzere.       Yılmaz, "temizliği", Eski yöneticiler, isyan hazırlığı içinde açıklamasıyla alenen yapacak.

NOT 11)        19 Nisan 1993 David Koresh olayından tam iki yıl sonra, 19 Nisan 1995'de 2 olay. Birincisi ABD OKLAHOMA'da, İkincisi Japonya YOKOHAMA'da.     Oklahoma'da, Timothy, bir Federal bina önünde, patlayıcı dolu bir kamyon patlattı. Çoğu çocuk 168 kişi öldü. Irak Körfez savaşından madalyalı eski bir Amerikan askeri. O savaşta ABD'nin ne yaptığını vatandaşlarıma göstermek için yaptım, dedi. O sırada Tansu Çiller, Beyaz Saray'da, Bill Clinton'la görüşmek üzereydi. Haber gelince Bill ağladı. Tansu ağlamadı ("Oh olsun" dedi). Timothy, CIA görevi olarak yaptı, o işi. Sonra sözde idam edildi.    Yokohama'da Tren istasyonuna, "Yüce Gerçek" tarikatının ("din"inin) SARİN gazı saldırısı. 1000 kadar kişi hastanelik. Bu ikinci Saldırı. Önceki Tokyo'daydı, ölenler de vardı. Japon istihbaratı'nın işi.       Her iki olay da, Global Çete tarafından, yılmaz'a yönelik olarak yapıldı.       Eski bir şiirim:            "Çıkamadım ben şu dama. Çıkacağım birgün ama. Oklahoma Yokohama. Çağlayınca Hiroşima./Ne acılar çaektim bilsen. Şahidimdir Kenan Evren. Tıraş olma sen gelirken. Minör olmasına rağmen./İşim cenneti yaratmak. Sonra dönüp ona bakmak. Huzur içinde bırakmak. Sevdiklerimi orada./Yılmaz Gürol esas adım. Feryadi'yi kendim kodum. Aç kalmadım, yalan değil. Ama, sana doyamadım."   (Bu şiirimi, Hediye için yazmıştım, demekki, 56 yaşımdan önce.  Adanalı sevgili ve rahmetli Ferrahi'nin bir türküsü vezni ile, ona uygun biçimde. Keloğlan filminde de benzer bir uyarlama vardı.)       Ve, Hediye için yazdığım 150.ci gün şiirim. 149.ncu gün,akşam, banyoda iken kafamdan yazmıştım tamamını. müsveddesiz, ertesi gün, vapurda, AKİT gazetesine yazmıştım, 28 Mayıs 2002 tarihinde:       

"Gün yüzelli. Smyrna güzel belli. Kahrolsun Machiavelli. Turkiko çiFtetelli./ En güzel gAzete Akit. ElbeT gelecek vakit. ParaMı isterim nakit. TAtavayı bırak çek git./ Yaş olmuş elli üç. Güneş parlaK hayat güç. BAna gerek çift hörgüç. Nerdesin Hamza Görgüç./ Meyvalardan Kivi. Sin  KAFettiler kimi. Bırak Yılmaz bu kini. Niye kesTin tikini./ Çöksün GlobAl çete. Budur beNden reçete. Herkese eflatun peçete. Buyurun kavrulmuş ete./ Kızın adı Hediye. Ciğer verdim kediye. Yemedi doydum diye. Eskiyi bIrak bak yeniye."        

Fatoş'u karım olarak 10 Şubat 2007'de bulduktan sonra, yeri gelince, bu şiire gene baktım. FATMA KAFTANCI var mı, diye de baktım. Niye? Çünkü Stella marifetiyle, Misyon koyucunun güdümünde olduğumun bilincindeyim. "Usule" uygun, her satırda bir harf arayarak. Evet, vardı. (Sevindim.) Hemde, son harf, son satırda. Üstelik, "Eskiyi bırak, bak yeniye" içinde. Ben onu yazarken, aklımda "toplum düzeni" vardı, ama burda "eski", Hediye ve "yeni" Fatma anlamında çıktı. ve KAFTANCI'nın KAF'ının KAF'ta tamamlanması.      Şimdi soruyorum: Şiiri ben mi yazmışım, Misyon koyucu mu yazmış? Evet, misyon koyucu. Ama, şiir "yüzdeyüz" benim şiirimdir. Şiirdeki, Hamza Görgüç, Korgeneral, MİT müsteşarı. Ben hapihanede (galiba Çanakkale'de, hapishanede) iken vefat emişti. "Elbet gelecek vakit" de dmiştim. O kehanetim de doğru çıktı. AKİT'i kapattılar. Yerine Vakit çıktı. Bir süre sonra onu bırakıp Yeni AKİT'le devam ettiler, ediyorlar. Bugünkü (9 Temmuz) manşeti, "CHP-SOROS kol kola".

NOT 12)           26 Şubat 1954'de Recep Tayyip Erdoğan doğacak diye, 25 Şubat 1954'de, İstanbul Boğazı donmuş, dondurulmuş Yeni meteoroloji olanaklarıyla. 26 Şubat 1954 tarihli Hürriyet gazetesinin manşeti, "Dün Boğazı yaya geçmek KABİL oldu".   İngilizce donmak FREEZE. RİZE'den gelip İstanbul'a Belediye Başkanı olacak, sonrada, "ahir zamanda", Yılmaz, İzmir'de ezilmekte iken, Başbakan. (DONmuş/DOĞmuş) ER-doğan. Gazetenin, mesela "mümkün" kelimesi yerine "KABİL" kelimesini kullanması da,"misyon" hatırlatması. Yeni Aile, HABİL'le KABİL "zamanındaki" gibi. Özkardeşler birbirine eş. Ama kavgasız (olsun, lütfen). Ve de KABİL "ABİ" kelimesini de saklar. "Yılmaz Abi", Dostlar alışverişte görsün, diye GÜROL EXPORT'la iştigal ederken: Gayri kabili rücu Akreditif. Irrevocable Letter of Credit. (Türkü: Gayrı dayanamam ben bu hasrete...)       Tayyip 26 Şubat 2004'teMoskova'da girdi, 50 ELLİ yaşına. Putin kutladı. Ama o gün şu olaylar da oldu. Mostar'da, Balkan Ülkeleri Zirvesi vardı. Makedonya Cumhurbaşkanı TRAYKOVski, uçağının hava muhalefetinden düşmesiyle, içindekilerle birlikte öldü. O gün, Makedonya'nın AB'ye Başvuru töreni yapılacaktı, İrlanda'da. Cumhurbaşkanının ölümü üzerine TÖREN iptal edildi. Ogün, İstanbul'da, GÜLDÜNYA TÖREN adlı kadın, erkek kardeşi tarafından kurşunlanıp öldürüldü. TÖRE cinayeti.  Arnavutluk Cumhurbaşkanı FATOS NANO, hava muhalefetine bakıp, Mostar'a gitmekten vazgeçmişti. Daha sonra, İstanbul'da KALP ameliyatı oldu. (FATOŞ was NANNY of Charlie).       Ve Tayyip'in 38 olduğu gün, 26 Şubat 1992'de Ermenilerin, Azerbaycan'ın HOCALI kentine girip 613 Azeri Türk'ü katletmesi olayı var. (38 yaşımda amputasyon.)       Abdullah GÜL, bir 29 Ekim "Cumhuriyet" gününde, 38 No.lu ilimiz, KAYSERİ'de doğdu, "Cumhurbaşkanı yapılmak üzere, 2007'de. Güleç görünümlüdür, hep, soyadına uygun biçimde. (Stella marifetiyle, o alışkanlık) Adında LAH (el LAH) var. (KAYSERİ harflerinde, KESYAR..İ'nin harfleri vardır.)       Celal BAYAR, UMURBEY'de doğdu. CUMHURBEY (reisicumhur) yapılmak üzere. (3.ncü Cumhurbaşkanı) Ben Çanakkale'de hastanede iken, 103 yaşında vefat etti. Beklemiş (bekletmişler, yani) Amputasyon'u. Amputasyon'dan 22 gün sonra, 22 Ağustos 1986'yı. (UR işleri) Kızının soyadı GÜRsoy. GÜRol benzerliği. 

NOT 13)              İzmir'de, 4.cü dalga ezme, 31 Mart 2000'de, Apartman'dan Ali Kundakçı'nın, ben bahçe kapısından çıkarken, "s.k tutup" (dolaylı olarak bana), "BU NE OLACAK" demesiyle başlatıldı. Hala sürmekte. Ali Kundakçı, daha sonra (dolaylı olarak bana) "seni döverim" de demiştir.   Dolaylı söz ve davranışlarla, aşağılama, cinsel ağırlıklı taciz, hapishane tımarhane dayak tehdidi, hatta dayak.     1) AKSOY DAYAĞI: 29 Nisan 2001. İskele tarafından, Girne Bulvarına doğru, Aksoy caddesinde soldan yürüyorum. Fırın'a varmadan az önce, kaldırımda. İki metre kadar önümde de bir adam yürüyor. Bana belli edecek biçimde, s.k tuttu. Arkasındayım ama anladım. Ve hemen ardından aniden dURDU. Sözde mesajı, anında belli. "S.kin urdu, onun için kestin". Tepki olarak, ben durmadım. Adama arkadan çarptım. Söz düellosu, sırasında, adama "Or.... Ço...." dedim. Adam başladı yüzümü yumruklamaya, yanaklarıma bir sağdan, bir soldan. (Boksör değilim, karşılık veremiyorum. Kaçmak da olmaz.) Arkamı döndüm. adam arkamdan gene yanaklarımı yumruklamaya devam etti.  (toplam 10-15 yumruk). Karşı kaldırımdan, başka bir adam, "Kurtarıcı" geldi, kurtardı. "Ama sen de ona küfrettin" diyerek. "Sen de vur bir TOKAT" dedim. "Ben vurdum mu öldürürüm" dedi. Böylece bitti olay. Ve bağırdım ortalığa "Başka tokat vurmak isteyen var mı" diye. O sıralarda o yol güzergahlarım arasındaydı. Ora milleti, biliyordu beni epeydir, yani. Evde farketti. dudaklarımda çok az kan. Ve bir ay kadar, burnum sızladı biraz. Hasar küçük, Olay büyük. Evet ertesi gün Barış geldi, bize, tek başına.      2) ÇAMLIK SAĞLIK OCAĞI'ndaki YUMRUK: 2004 Dünya Sağlık Günü. Bana atılan yumruk arkamdaki annemi yere yıktı, yıkmış.   Anneme ilaç yazdırmak için gitmiştik. Annemle ben ilgilenmekte iken, bir adam anneme sözde "yardım" etmeye kalkıştı. Sözde mesaj anında belli. "annen senin yüzünden bu halde". Adama "Or.... Ço...." dedim. Anında tepki gösteremedi, zaten sıramız gelmişti, annemle girdik Doktor odasına. İşimiz bitip çıkma zamanı gelince, biliyorum, adamdan tepki gelecek. Annemden sonra çıksam olmaz. kapıyı açıp önden çıktım. Çıkar çıkmaz, adamdan bir yumruk. Hiçbirşey olmamaış gibi yürüdüm, dış kapıdan da çıktım. Bekliyorum annemin gelmesini.  Geldi, ve eve döndük. Nasıl olduysa olmuş, yumruk ardından annem yere yıklmış. Yumruk stresinden ben farketmedim arkamda ne olduğunu. Ve annem de aynı şeyi söyledi (tabiatiyle). "Ama sen de adama küfrettin". O olaydan sonra, o Sağlık ocağına her gidişimizde, ben içeri girmedim hiç. Kapıda bekledim. Annem işini bitirip çıkınca eve döndük, hep. Annemin koltuk değnekleri var. Ve bir tabure taşıyoruz, yanımızda, arasıra tabureye oturuyor.  Zaten, bir süre sonra, orda bize ilaç yazmaya son verdiler, aynı yıl içinde.       2004 yılı içinde oraya son gidişimizde de bir olay var onu da anlatayım: Ben kapıda bekliyorum. Annem geldi. İlaç yazmamışlar. Taburesine oturdu. Ben, yalı'dan Taksi getirmeye gittim. Bir Taksi herzaman bekler, orda. Deniz tarafında. Ona yöneldim. Baktım Taksi tarafından da bana doğru gelen bir Polis var. Sözde mesajı anında belli. Nasıl yorumlarsan yorumla. Yolumu değitirmmemkle kalmadım. son anda, biraz da yön değiştirerek Polise tam cephe çarptım. Sağ sol şerit arsındaki, orta "refüjde". Yakın çevrede başka hiç kimse yok. "Dikkat et, arabaya çarparsın" dedi aynen. "İki defa tımarhaneye götürdünüz, yetmedi mi" dedim. Ve devam ettim işime. Eve gelince, haberlerden öğrendim. O polis olayından yarım saat kadar sonra, Konya HADIM ilçesi üzerinde 2 Türk savaş uçağı ÇARPışmış, 2+2=4 Pilot'tan üçü şehit, adı ONUR olan ağır yaralı.       Toplam 10(+) kadar "dayak" olayı.  Üç tanesi 2006'da. 11 Ağustos 2006. Karşıyaka, İskele, Otobüs dutakları önü. Gazeteci kulubesinin yakınında. Adam, yumrukladı. Sonra sürükleyerek, aydınlatma direğine götürdü. Başımı direğe vurdu.  O gün, İzmir, çeşme'de BAHAR BAŞ, bisiklet (veya motorsiklet) kazasında öldü.    16 Ekim 2006. Eve gelmek üzereyim. Bitişik 1775/5 sokakta yürüyorum. O sokaktaki Bakkal, tam karşımdan bana doğru geliyor, Başı tam sola çevrik. (Oraya bak, diyor yani. Orada da yürüyen bir kadın var. "Taktiki tak tak, tiki tiki tak tak" tacizinin türlerinden biri). Yolumu hiç değiştirmedim. Çarpışacağımız kesin. Çarpıştık, çok güçlü biçimde. Düşmekten son anda kurtuldu. "kim lan bu" deyip, arkamdan bir yumruk savurdu, sırtıma. Hiç birşey olmamış gibi yürüdüm. Önceden,"vur, yumrukla, vesaire" tembihi almadan, kendiliğinden, o tepkiyi gösterdi. Ama, yaptığı "işi" biliyordu, bana doğru yaklaşırken.     O gün bir savaş uçağımız "Savaşan Şahin" düştü. içindeki tek pilot BAHADIR ŞAHİN şehit oldu.  (BAHAR/BAHADIR bağıntısına dikkat).   12Aralık 2006. Pasaport Kantarcı Karakolu karşısı, PTT'nin köşesi, Duvarda Şehir telefonu. Bir kadın ve bir erkek. Sözde telefon ediyorlar. Ben yanlarından geçip köşeyi dönmeye yönelirken "HA HA" dedi kadın. "HADIM, HADIM" diyerek tepki gösterdim. Adam, sağ yanağıma bir yumruk vurdu. Sözlü tepkiye devam ettim. Kantarcı polis karakoluna doğru da bağırarak.    O gün, Ankara Polatlı'da, Askeri Mesai  otobüsü, içi dolu astsubay, şarampole yuvarlandı. ikisi öldü. Adları:         HA s AN   ve HA k AN   (sk'ya da dikkat)     Soyadları: Hasan DaşDEMİR,  Hakan TaşDEMİR    (Demir, Kardeşimin adı. Biri DAŞ'lı, Biri TAŞ'lı. Akraba değiller, iki ayrı kişi, ayrı kentlerde defnedildiler).       Bir Yuri Gagarin (Y.G.) gününde,(12 Nisan'da), Kipa Minibüsünden tartaklıyarak attı adam, beni dışarı, "Dövmiyeyim seni" sözleriyle, Kipa'dan dönüşte, Bostanlı'da, Genç Unlu mamuller önünde, direndim, biraz hırpalandım. Tepki olarak Kipa araçlarına binmedim sonra. Ama mecburdum, gitmeye. Annemin, çişini tıtamadığı için çokça kullandığı "kadın bezleri" (JOLY) enucuz oradaydı. Gidip almak zorundaydım. Minibüs veya Belediye otobüsü kullandım.(onlarda da var tabi ezme).    Bir Çernobil gününde (26 Nisan'da), Pasaport. PTT'yi dönüp ikinci kordona çıktım, Konağa doğru. Hemen orda başladı olay, ben yürürken 100 metre kadar devam etti. Ben, "Or.... Ço...." dedikçe, yumrukladı, arkamdan, genç adam.     Zirve Fırın Dayağı'nı ayrıntılı yazdım, NOTLAR'dan önce. Bir de en son 10 Mart 2012'de var bir olay, Karşıyaka, yalı, Özsüt Pastanesi önü, saat 15.00 sıraları. Gemiye binmeden az önce, Genç adam hırpaladı. Çok şiddetli sözlü tepki gösterdim, ona ve çevreye. O olayın özelliği, ötekilerin tümünden farklı olarak, benden herhangibir eylem yokken yapılmış olması.    Dayaklar konusu, bu kadar.   AZ  SAYILMAZ!  AZSA YILMAZ?....

NOT 14)              Gazeteler: (Bugün 10 Temmuz 2012, TEKİN-BARIŞ evliliğinin, FAS'ta resmen "Karı-Koca" oluşlarının 5 Beş inci Yıldönümü. Kutlu Olsun. )     Barış'cığım, babana 1986 'da, Sevgi'nin en sevdiği sayı 7 Yedi/seven, Barış'ın en sevdiği sayı 5 B.ş/B...ş, demiştim. İnanmamıştı. Belki de haklıydı, Çünkü, Sevgi henüz 1 yaşında bile değildi. Ama, 7 yaşına gelince, Kırıkkale'den, telefonda bana,kendiliğinden "Amca, benim en sevdiğim sayı 7" demişti. BEŞ. BarıştekinmentEŞ, mutluluklar.......        SABAH gazetesi 7777.ci sayısını yayınladığı gün, SABAH-7777: (16 Kasım 2007) Milli Piyango Genel Müdürü, makamında kurşunlanarak öldürüldü. SABAH-9000:(27 Mayıs 2011) 27 Mayıs Devrimi'nin, ve özGÜR kaplan'ın doğum yıldönümleri.        TAKVİM-4000: GÜRcistan sınırında deprem. erTANTEZgör (1101) GÜRcistan büyükelçisi olmuş. yılmaz GÜRol (1145) Hv.H.O.numaralarımız.  TAKVİM-6000:(11 Temmuz 2011) Limasol, Deniz üssü'nde Mühimmat (BARut) patlaması, 15 ölü. Ve, Srebrenitza katliamı, 8000 küsur ölü. 16.cı yıldönümü.        RADİKAL-4000:(25 Eylül 2007) 60.ncı doğum günüm. Radical=Kökten. Kökten kesip ATMIŞ, ATMIŞ yaşına girmiş.      AKŞAM-4000:(1 Eylül 2007) Barış'ın 31.nci, Alev'in 51.nci doğum günleri . mAŞKa. AKŞAM-5555 (5 Ocak 2012) "dörtlü aile".MAH(=MİT) kuruluş yıldönümü (1927'de)        ZAMAN-15555:(8 Mart 2008) Dünya Kadınlar günü.        STAR-3333 (27 Nisan 2008) İki yolcu treni çarpıştı 80 ölü. niÇİN. TRAIN/TANRI iÇİN.      HÜRRİYET-22821:(26 Temmuz 2011). 22821 Babamın sicil numarası. "İlk" Tüp bebek LOUİSE'nin doğum yıldönümü. (İngiltere'de, 1978'de) ("hepiniz" 4+2=6 tüp bebeksiniz.)       HABERTurK-1000 :(25 Kasım 2011) FATOŞ'un 1750.ci günü.        VATAN-26000:(18 Mart 2012) Çanakkale Deniz Zaferi'nin 97.nci, Çanakkale'de doğumdan seçilmişliğimi buluşumun 26.ncı (26000/26) yıldönümleri. O sırada, Deniz Zaferi münasebetiyle, bulmuştum peşpeşe, Gizli Dünya Devleti'ni, Misyon'un Aleni Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti olduğunu, ve bu iş için doğumdan seçildiğimi.        VAKİT-2222 ve GÜNEŞ-3958:(5 Ocak 2008) MENeMEN/İzmir'de deprem 4.2 şiddetinde. Menemen Ticaret Odası Başkanı YILMAZ GÜRAL. Lise Numaram 3958.         22 Nisan 1970'de, Türkiye'de TÜRKİYE gazetesi kurulmuş, ABD'de DÜNYA günü ihdas edilmiş.         Ve son olarak BUGÜN gazetesini yazayım: 1000.ci sayıyı yayınlayacak diye, BUGÜN aldım. Tersane Cafe'ye gittim. Gazeteye yazdım notlar. Deprem hakkında da vardı, yazdıklarımda. O akşam, Konak Dönüşü, Konak-bosTANLI vapurundan, inerken, yolculardan duydum, iniş sırasında deprm olduğunu. Ben hissetmedim. Sonra haberlerden duydu. İzmir, KONAK ilçe merkezli, 3.8 şiddetinde deprem. 4 gün sonra, İzmir ilinde deprem fırtınası başladı. Günlerce sürdü. İki "peak" yaptı ikisi de 5.8 şiddetinde, biri SEFERİHİSAR  öteki URLA merkezi. (İZMİRLİ, "çok korktu". Sen korkmadın mı Yılmaz?) Bana göre, Deprem Fırtınasının başlangıcı, o kONAk depremiydi.  BUGÜN-2500:KASTMONU. Daday merkezli deprem 4.5 şiddetinde.  BUGÜN-3333:(4 Mart 2012) BJK (Beşiktaş JOKEY Kulübü'nün kuruluş Yıldönümü (1903).

NOT 15)           Adı: gaışhıKAAN sıhıKAAN. Kayıtlara göre, Dünyanın "EN yaşlı kadını" 1890 doğumlu, 121 yaşında. Haberi ilk olarak, 7 Eylül 2011 tarihli Hürriyet'te çıktı. 1953 yılında, SALİHLİ'ye göç ettikten, 58 yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı oldu, diye. Herhalde, 5 Eylül günü (veya 6 Eylül günü) olmuştur Türk Vatandaşı. (5 Eylül 1922, Salihli'nin kurtuluşu.) KURTULUŞ mahallesinde oturuyormuş. Duyarlı insanların sağladığı destekle, 6 aydır aynı sokakta komşusu ARİFE ekEN, bakıyormuş kendisine.  Sonra, 28 Eylül 2011 tarihli Milliyet gazetesi yazdı. "önceki gün" vefat etti diye. Yani 26 Eylül 2011. (Doğum tarihim 25 Eylül 1947. Doğum yerim Salihli. Annemin adı Arife.) Milliyet'te daha fazla bilgi vardı: Türkistan'da ERENkabırga'da doğmuş. Daha sonra, ailece Hindistan'a göç etmişler. Hindistan'da bir salgın hastalıkta, eşini ve çocuklarını kaybetmiş, ölmüşler. (Sağ kalan çocuğu varmıydı. Gazete yazmıyor. Anlaşılan yok). 1953'de de Türkiye'ye, Salihli'ye göç etmiş.  Apaçık değil mi. Beklemiş Yılmaz'ın 64 olmasını. Bu ne demek, doğumdan seçmişler, Yılmaz'ın işleri için. ERkeklik EN önemli konu. ERENkabırga. KabURga deriz, biz. Hindistan'a göç. Hindistan Yılmaz'la ilgili işlerin simgesidir. HİNDİ/İNDİ-HİNDİ/TURKEY/TÜRKİYE  1947/din esasına göre iki devlet. HİNDUİZM/İslam. "Sadece o" kurtuluyor, ("çıkarılan" salgın hastalıktan). Gözetiliyor, ömür boyu, yönlendiriliyor. Ve en önemlisi, beceriliyor, 121 yıl yaşaması. Sonradan, herhangibir yaşta seçilmiş, değil. Yani, 1890'da güvenmiş "imkanlarına", onu 121 yıl yaşatabileceğine, Misyon koyucu. Hangi imkanları vardı, o zaman. Ve bu gün hangi imkanları var. Yaşlanmayı "durdurmayı" başardıkları, ve bunun sonucu "normal şartlarda" ölmemeyi mümkün hale getirmiş oldukları, artık kesin. Bu yaşlı kadın "nine" hakkındaki bu haberlerde, bir hile, kandırmaca vesaire olduğunu düşünmüyorum.       Kuzen Ayşe'nin (Metin-Ayşe ERKOÇ'ların) iki oğlu var:Mesut ve Kaan. (Fatoş'un yeğenleri, yeğenlerimiz). Çok yaşasınlar, sağlıklı ve mutlu. MESUT KAAN YILDIZ adlı bir küçük çocuk. 1 Ağustos 1993'de, SİDE'de Yüzme havuzu rögarında boğulup öldü. Ailesi yıllarca her, 1 Ağustos'ta anma ilanı verdi gazeteye. 2.ci tımarhane çıkışında 1990 başında misyo bilincimi yitirdim. ALEV geldi. SİDE'de Restoran işi yapacağım , sende gel, Yılmaz abi, dedi, "durumuma bakıp". Oyıl yaz aylarında 6 ay kadar, Sİde'deydik. "KONAK restoran". Misyon bilicim 1992 sonlarına doğru, aynen geri geldi. 1 Ağustos 1993, Amputasyon'n 10.cu yıldönümüdür (gün artı bir olarak) Ölen çocuğun soyadı da simgemdir. YILDIZ/YILMAZ.          FATOŞcuğum, 1 Ağustos 2012, senin 2000.ci günün. (şarkı: Bekliyorum yıllardır...) 1983'de, Sultanahmet'de hapishane'de, Kemal Elmacı, yaşlıca adam, hamal, "Sen daha çok beklersin" demişti, aynen. Adam haklı çıktı.  10 şubat 2007'de buldum seni. (şarkı: Çayırda buldum seni...) 

19 Şubat 2007'de Vapur Gazetesi GÖZCÜ'ye yazdığım şiir:      

"Teyze Kızı Fatma/UçAğını satma/KaRpuzcuyla yatma/KaşlarInı çatma/ŞaMbalından tatma/BataKlığa batma/Derdİme dert katma/Beni çöpe atMa"    

Ve, 20 Şubat 2007'de gene vapurda, GÖZCÜ gazetesine yazdığım şiir:     

"Lots oF Money/ I sAid Honey/RaTher Funny/GoodMan Benny/She wAs Nanny/Weather Sunny/RaftIng any/Fee one Penny/ MonkEys Many"      

 İngiliz Komedyen BENNY GOODMAN 1986 yılında, "tanrılığımın" başlangıç yılında vefat etti.  ((Ben o "good man", yüzyıllardır, beklediğiniz)).  DELİ DANA (Mad cow) virüsü, 1986'daçıkarıldı, piyasaya, önce İngiltere'de. Misyon'unadı "Deli Tanrı" (DELTA).    "Ich Liebe dich" since I knew you, just as you love me since you knew me, Fatoşcuğum. YALAN mı?.......

NOT 16)             4-5 yıl önce (yılını unuttum), bir 29 Mayıs sabahı, Rutin güzergahta yürüyorum, 1733 sokaktan, 1732 sokağa dönünce, ne göreyim. O "L" biçimindeki sokağın ilk kısa ayağının sonunda polisler. Görünüşteki sebebi, her ne olursa olsun, asıl sebep, besbelli beni bekliyor olmaları. Yaklaşınca, "İki defa tımarhane" kelimeleriyle başlattım, söz düellosunu, sokağın ikinci ayağına döndüğümde de devam etti, polis(ler)in "Araba geliyor" (dolaylı 3.cü tımarhane tehdidi") sözleriyle bitti. İkinci ayakta, gördüm, sözde sebebi. Yerde gazete ile örtülü, bir şey, insan ölüsü "anlaşılan". MİT'in polise verdiği bilgi şu olmalı: 1732 sokak. 06 YU 732 plaka. Onu ameliyata alan Ürolog. 732'yi biliyor. Bugün İstanbul'un Fethi yıldönümü. FAtih. Onu da biliyor. Bağ kursun. Affederse, "tak tiki tak tak" var. "öldürme" işlerini by-pass yapsın. Tesadüf (?!) bu ya, kızgınlığımdan, "ölü"nün üzerinden hoplayarak geçmiştim.   Misyon koyucu, MİT marifetiyle, "AF" aldatmacası ile, beni fena halde ezdirdi, İzmirli'ye (polis yada sivil) (Tabi ki polisin suçu daha ağır)      Polise, MİT'in söylediklerini biliyordum ama, "daha fazlasını" da biliyordum. PLAKA-SOKAK bağıntısı, çok önceden kararlaştırılmıştı. Ahir zamanda Karşıyaka, Nergiz'de (NARCİSSUS'ta) yaşayacağım, ve Karşıyaka istasyonu arkasındaki o sokağın bana "güzergah" olacağı da. Emeviler, İspanya ile yetinmeyip, FRANSA'ya girdiler, 732 yılında, (şimdi baktım) Puvatya'da durdurulabildiler. Ve geri. İspanya yarımadası ile yetindiler, ondan sonra. (Yarımadam) 732 ordan.  Süreyya yURdakul, doktorum, ÜROLog (gÜROL'un doktoru). "ölmek üzereydin" demişti bana sonra. "kendi kanından" vererek, hemen ameliyata almış beni.31 temmuz 1986, Çanakkale.  Süreyya sERDENgeçti, eski Merkez Bankası Genel Müdürü. (mERKEZ/çERKES). Süreyya(kadın) AYHAN, koşucu. "hem hocam, hem sevgilim, hem "babam" diyordu, Yücel KOP'a (s.k KOPtu, tuvalet deliğinden suyla gitti). Bir "Sevgililer gününde, ALBUolayı olmasaydı, amputasyon hiçbir şeye yaramazdı. Misyon'un özünü onlarla yaşayarak özümsedim. Amputasyonu koyarken onları da koymuş Misyon koyucu, 150 yıl kadar önce. Onlar da doğumdan seçilmiş, benim işle ilgili. Kızlık soyadları TO rlak - TO pkaya. "AYLAvyuAYLAamasemrAYLApAYLAşaşkıveseksi" cümlesi PAYLAŞ vurgulu, dörtlü aile mesajı. Amputasyondan önce 28 Nisan 1986'da buldum Ayla'nın "karım" olduğunu, Çanakkale'de. 26 Mart 1987'de kendi işi için, "danışıklı" Nikah'tan sonra buldum, İstanbul'da Semra'nın da "karım" olduğunu, 3 ay sonra,26 Haziran'da, istanbul FATİH'te boşandık. Aşklar, ikinci Tımarhane çıkışına kadar devam etti (Aşkın gözyaşlarıyla), 1990 yılı başına kadar.      Annem, ustabaşı gibi çalışarak, "boşuna" yaptırmadı, 1965'te, İzmir'deki evimizi, 384 numaralı sokağa. Ayla'yı 1970'de orda tanımıştım. Sonra bir daha görmedim, "Çanakkale'ye kadar. Ayla plakası 35 SV 324. Semra plakası 34 BFJ 60.  Toplam 384 (my ancient Love-number)  sokak-plaka bağıntısı. Biz o sokaktayken, 1969'da (20 Temmuz'da) AY'a ilk insan ARMstrong. AY'ın dünyaya ortalama uzaklığı 384 bin kilometre. Annemler sattı o evi, 1970'de, ve İstanbul'a taşındılar, benim ardımdan.        Evet, 29 Mayıs 1453, İstanbul'un Fethi, ama, Misyon koyucu, EVEREST'in Fethi'ni de, onunla bağıntılı, onun 500.cü yıldönümü 29 Mayıs 1953'e koymuş. Mesaj açık. Orta Asya'dan geldik Anadolu'ya, İstanbul'u fethettik. Şimdi sıra Dünya'nın Fethinde. Ne için, Aşk ve buna bağlı Sevgi toplumunu kurmak için. Bundan sonra ki, o meçhul ebede yolculuğumuzda içinde yaşayacağımız, toplum düzeni. forEVER. for the REST of time, szleri EVEREST bağıntılı. Kim fethetti EVEREST'i. Edmund Hillary. Soyadındaki Hill tepe, Himalaya'nın Everest tepesi ile bağıntılı. Bir bağıntı daha olsun diye, yapmış, Hillary Clinton'u "bugün" ABD dışişleri bakanı. CLImb/CLInton bağıntısı.  1961-64, Denizli. Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası, Denizli'ye gelip konser vermişti. Ben de gitmiştim. ilk sefonik konserim. EDMOND üvertürünü çalmışlardı. (işaret'miş).     Kaç YILDIR beklemekteydi, Yılmaz, polisler, onu 1732 sokakta beklerken?   Ogün, sevgili YILDIRay çınar, Samsun'da vefat etti.  Ogün, yurtta iki kişi YILDIRım çarpmasından öldü, Samsun'un bir köyünde. Galiba köyün adı "İDİ" idi.

NOT 17)          1972 Sonbaharında subayken tutuklandım. Selimiye Askeri Cezaevi. 256 sanıklı THKP davasına dahil edildim. 100 kadarı asker kişi. Hemen hemen tamamı havacı, 30 kadarı da, devre arkadaşlarım.  Gün geldi, tutuklu Ütgm.MUSTAFA BİLGEN, ben Koridordan Koğuşa girerken, aynen "Birgün komünistler iktidara gelirse, hepimizi KITIR KITIR keserler" dedi koğuşa. İşaret ettiler girdiğimi, sustu.  Gün geldi, tutuklu Ütgm.NURİ DORUK, alakasız biçimde, koğuşta, "AKdemir AKmut'un YA.AĞI" yok" dedi. (Akdemir Akmut, Dz.Alb.Hakim Mahkeme Başkanı).   Bu sözler, dolaylı olarak, bana yönelik, "yorumlamam için", besbelli. Yapalım şimdi o yorumları: Bilgen'in sözleri, bana anında, şu mesajı vermek içindi: "Sen hariç, hepimiz MİT görevlisiyiz". Ve tabi, o mesajı verdi,bana. Ama, istemeden hata ile verdiler o mesajı kanaatiyle. Sonra, benden Ecevit'e başarısız Jurnal mektubu. aralık 79'da Demir de MİT güdümündeymiş kanaati ile "talip psikolojisi. Ve bunun gereği, en sonda, Banka soygunu ve hapishanecilik. Ama, 1986 başında "yeni bilinç" Seçilmişim "doğumdan" (MİT'çiler, 18 yaşımda seçildim, diye biliyorlar). Bu durumda, Yeni Yorum: Bilgen o mesajı, bilerek amaçlı vermiş, sözde "kullanmam" için. Sonra, "Tanrısal Emirle" Amputasyon, ve Hadımlık. İki yıl kadar kendimi essahtan tanrı sanarak yaşadıktan sonra, burda İzmir'de,1988'de Tanrı değilmişim (Tanrı rolü oyanacakmışım) kanaati. O tarihten itibaren Bilgen'in sözleri ile Doruk'un sözleri birlikte başka bir anlam kazandı ama, ama yorum yapıp durumu açıklığa kavuşturmadım. Niye, çünkü, Amputasyonu yaptıran Misyon koyucu, diyorum, Aşk toplumunu kurmak için. Ve biliyorum, MİT'çiler bunu bilmiyorlar, amaç Hadım Yılmaz'a Dünya Sosyalist ve Ateist devletini kurdurmak, diye biliyorlar. Ama, galiba 2004yılında, MİT'çiler (Global Çete üyeleri) hakkımda ne biliyorlar diye DÜŞÜNÜNCE, gündeme geldi o yorumu yapmak. Bilgen, o sözü söylerken özellikle "seçmiş" kesmekle ilgili bir ölüm biçimi,çok değişik ölüm biçimleri arasından. Doruk'un sözleride tamamlayıcısı. Yani demek istemişlerki, Gün gelecek "s.kini keseceksin, biz bunu biliyoruz." Zaten, birinin adı UR'lu birinin AF'lı. Tabi, sonunda öldürğleceksin, mesajı vermemek için. AF yılmaz, iş için mecburuz, mecburduk mesajıyla. Kendileri de biliyorlar, adlarını da yorumlayacağımı, zaman gelince.       Aklı başında bir erkeği kendisini hadım etmeye zorlayamazsınız, tek yol "Tanrı emridir" diye kandırmazsanı. Yılmaz Ateist, nasıl kandırırız, tanrı emri diye de bir sorun yoktur. Öyle şeyler olur ki, Ateist de "bu iş tanrı işi" der, yanıltma ile. Yani Bilgen ve Doruk biliyorlardı, "Tanrı emridir" diye yanıltılacağımı. Bir süre de bu kanaatle yaşayacağımı. Ama, sonra, mademki hep MİT'in gözetiminde, ve güdümünde yaşamışı, öyleyse bu Amputasyon işi de MİT'in işi diyeceğim de kesin. Buna da hazırlıklılar. Evet, biz yanılttık seni,yılmaz mesajıyla, taa Selimiyeden. Nasıl mı? Tutuklulardan en kıdemliler, iki Binbaşı, ayrıca İki de Emniyet Müdürü vardı. Başka, alt rütbede polis varmıydı, tutuklular arasında, unuttum. Yani "resmi" Üniformalı Dört Büyükler: Bnb. nURettin KESkin, Bnb. Mehmet Gencoğlu, Emn.Md. muzAFfer YILMAZ, Emn.Md.rAFet Kaplangı. (Zaman gelince adlarını da yorumlayacağımı hepsi de biliyordu) Muzaffer Yılmaz'ın,bana duyurduğu sözleri "siLAHlı küLAHlı" mesaj burda, "LAH" (el lah, ALLAH,TANRI).       Tabi, ben ozaman (yani galiba 2004'de) bu yorumları yapmakla da kalmadım. Misyon bilinci ile, Sonunda (işi yaptırdıktan sonra) beni öldüreceklerini de buldum. MİTçiler, Global Çete üyeleri bunu bulabileceğimi, bulabildiğimi asla bilemezler. Velevki, öğrenseler bile bildiğimi, "global çete bilinçleri, ve tutumları" değişmez. "Kurban" olarak seçilmişim yani, onlara göre. Buna dayanarak, güvenerek, yaptılar bana kötülüklerini, "o devre arkadaşlarm", ve ilgili öteki, global çete bilincindeki kişiler.    FATOŞcuğum, Seni  10 Şubat 2007'de bulduktan sonra, bir yorum daha yaptım, biliyorsun, Misyon koyucu'nun 4 Büyükler'de gizlediği: KAPLANGI. Kaplan'ınki, sana eş, yılmaz. GENCOĞLU.Genç.        1947-1969=19   doğrumu?.......

NOT 18)             Bir de, "Internet" konusunu yazayım:       Ezme dönemlerinde, ezen İzmirli'ye, elimden geldiğince dolaylı dolaysız tepki gösterdim, sözlerimle, davranışlarımla, ve hatta kıyafetimle, ve kıyafetimdeki simgelerle, yazılarla.  4.cü dalga ezme'nin 12.ci yıldönümü yaklaşırken, bir hafta öncesinden de sırtıma, 25x25 santimetre, kare kartona iri harflerle yazıp yapıştırdım, ve öyle dolaştım, kentte, şu yazıyla:         

 "GİZLİ DÜNYA DEVLETİ'NİN AMACI, DEVLET SAYISINI 193'DEN 1'E İNDİRİP, BENİ BAŞKAN YAPMAK. BUNUN İÇİN EZDİRDİ BENİ MİT (ARKASINDA CIA,KGB...) YILLARDIR İZMİRLİ'YE. BİRİNCİ DALGA 1987-89'DA. DÖRDÜNCÜ DALGA 31 MART 2000'DEN BERİ (TACİZ, TEHDİT, DAYAK). SEÇMİŞ BENİ KURBAN DİYE, 1966'DA HARP OKULUNA GİRİŞİMDE. 1986'DA HAPİSHANEDE, TANRI EMRİDİR DİYE BENİ YANILTARAK, BANA BENİ HADIM ETTİRDİ, YAPMAZSAN PİŞMAN OLURSUN TEHDİDİYLE. ŞİMDİ 64 YAŞIMDAYIM, 38 YAŞIMDAN BERİ HADIM. TELEVİZYONA ÇIKINCA, IRZIMA GEÇTİLER, ONUN İÇİN KESTİM DİYECEKSİN, DİYOR. İŞİ KABUL ETMEZSEN, SENİ GENE (BU SEFER TEMELLİ) TIMARHANEYE KAPATIP, ÖLDÜRÜLDÜ İLAN EDİP, İŞİ SENİN ADINA KARDEŞİNE YAPTIRIRIZ, DİYOR. YOL HARİTASI: ÖNCE İZMİR'DE İNTİKAMA DAYALI KLASİK TERÖR, ARDINDAN DÜNYA'DA ŞANTAJA DAYALI  NÜKLEER TERÖR. ABD'YE İKİ, RUSYA'YA BİR ATOM BOMBASI YETER, DİYOR. NİYETİ, İŞİN ZORUNU BANA YAPTIRIP, BENİ (ESSAHTAN ÖLDÜREREK) TASFİYE ETMEK. AMA ÖLDÜRÜLMEYECEĞİMDEN EMİNİM. ÇÜNKÜ, GİZLİ DÜNYA DEVLETİ'NİN BAŞI'NIN ASIL NİYETİ, BENİ DEĞİL, GİZLİ DÜNYA DEVLETİ'Nİ ESSAHTAN TASFİYE ETMEK. SOSYALİZM TEMELİNDE, AMA DÖRTLÜ AİLEYE DAYALI YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ İÇİN. YILMAZ GÜROL, 31 MART 2012."         

Her nasılsa, sonra hatırıma, bu yazıyı, İnternet'e koymak geldi. Bilgisayar işi zordu. İnternetli yeni cep telefonlarından haberdardım. Web sayfası açtırıp ordan (kolayca) bakıp görmem yeterliydi. Samsung Cep telefonu aldım, bu amaçla. Ve daha önce tanımadığım, GÖKHAN arkadaş'a açtırdım sitemi 29 Mart 2012'de, aynı gün, yazımı da yüklemiş. Baktım cep telefonumdan. Tamam. İş bitti. Internet için, yazının başına, üzerinde "Talihli" yazan kaptan şapkamla çektirdiğim bir fotoğrafımı, HAKKIMDAKİ HAKİKAT başlığını da eklemiştim. 31 Mart'tan itibaren de sırtımdaki yazıyı kaldırıp, kalbimin üstüne, yilmazgurol.com yazısı yapıştırıp öyle dolaşmaya başladım. 15 Nisan 2012 Pazar günü (tesadüfen, TİTANİK'in batı(rılı)şının 100.cü yıldönümünde, CarreFour'a gittiğimde, Telefonu aldığım mağazada bir g-mail hesabı açtırdım telefonuma. Giderken oraya, VATAN gazetesi almıştım. Sonra, gazetede bir köşe yazısı: Yeni Moda bir kadın iki erkek. Yazarı, Mutlu Tönbekici. Baktım, gazetede sadece onun g-mail adresi var. Aynı akşam evde, ona İngilizce olarak, "The best way is two mates to everybody" diye başlayan ve Dörtlü Aile düzenini anlatan uzunca bir g-mail gönderdim. Sonra, o yazıyı, aynen internet sitemede koymayı uygun gördüm. bir önceki gibi kağıda yazıp, GÖKHAN'a götürdüm. O da eklendi. Sonra 18 Nisan tarihli ,"Sevgi niye 18 Nisan'da doğdu", ve 26 Nisan tarihli, "Misyon: AŞK ve buna bağlı SEVGİ toplumu" yazım da eklendi.         Bir süre sonra da, START'ı beklerken, fırsat buldukça akşamları, CNBC-E'nin İngilizce filmlerini izlemek amacıyla, bir de Bilgisayar aldım. CASPER. Ama, Bilgisayar, Google'dan sitemi arayıp bulamayınca, "Çakma internete" yükletmişler, sadece benim SAMSUNG'dan erişim var, kanaatine kapıldım. Yapacak bir şey yoktu. Kalbimdeki yazıya, "ÇAKMA" kelimesi ekleyip bir süre de öyle dolaştım. Daha sonra, yeni bir site açıp, o siteye, daktiloda yazar gibi, yazıları yazmak fikri hatırıma geldi. Daha önce tanımadığım BARIŞ arkada'tan rica ettim. Aynı isimle. "O isim dolu" dedi. Öyleyse,"1947 ilaveli" olsun dedim. Açtı, güzel bir yazma sitesi, 15 Haziran'da. Ama, siteye yazabilmem için, http'den girmek gereği, ordaki 1947'siz sitenin, benim sitem olduğunu bulmamı sağladı. Bu durumda, yeni siteme, eski yazıları girme gereği kalmadı. "Felsefem" i aktarmakla başladım. Eski yazılarımın evdeki kağıtlardaki örneklerine, 3 yazı daha eklemiş, ama tabi Gökhan'a götürmemiştim. 11 Mayıs tarihli, "25 Eylül 1947'de doğdum", 21 Mayıs tarihli, "ingilizce yazıma ek", ve 24 Mayıs tarihli, "Geleceğin Mektubu (Yılmaz'dan İnsanlara) yazılarım. 17 Haziran tarihiyle, "Babalar Günü", 18 Haziran tarihiyle "Stella", 19 Haziran tarihiyle, "Talihli, Salihli doğumlu" yazılarımı da yazarak hepsini, Gökhan'a götürdüm. Öncekilere ekledi. İyi oldu. Tamamlandı.       Bu siteme yazdığım yazılarda şimdilik tamamlandı sayılır. "NOTLAR" ı, 7 Temmuz'dan beri yazmaktayım. Şimdilik, başka yazıya gerek görmüyorum.  "Güncelle" ilgili gerektikçe, siteme, tarih koyarak, yazmaya devam edeceğim tabi.        İnternet'in "anahtarı", Misyon koyucunun elinde. Yazdıklarıma kişilerin erişmesine izin verir mi vermez mi, verirse, kimlere verir, aynen mi verir, değiştirerek mi verir, bilemem. Ben yapmam gerekeni yaptım. Zikirde fayda var. Internet işi de aslında misyon koyucunun eseridir. Onun için ayrıntılı yazdım. En çarpıcı müdahale, Titanik gününde oldu. O gün g-mail açtır. Vatan al. Orda, işinle ilgil çok çarpıcı bir yazı başlığı gör. 20 kadar yazardan sadece o yazıyı yazanın, MUTLU "kızın", g-mail adresi olsun. Yaz Yılmaz, ona güzel bir g-mail, ingilizce olsun. Yetiştirdim, o gün, gece çalışarak. 1947'li sitemin açılışı ardından, T-Shirt'lerin arkalarına, büyük boyda, İnternet adresimi baskı yaptırdım. Bir süredir. Başımda, "Talihli" yazılı, kaptan şapkam, T-Shirt'ün önünde  kalbimde, Kırmızı soru işareti, arkamda 1947'li internet adresim, Kısa pantolon, ayaklarımda, beyaz çorapla sandalet kıyafetiyle dolaşmaktayım, günlük "rutin" güzergahlarda. Bu yaz şartlarında, devam edeceğim,"şimdilik", aynı kıyafetle dolaşmaya, bu şehr-i SMYRNA'da.

NOT 19)            Bugün, 11 Temmuz 2012. Dünya Nüfus günü. "sabitlemek" zorundayız nüfusumuzu, her çift'e, kendileri gibi, biri erkek, biri dişi, iki sağlıklı evlat vererek. Ve bugün Srebrenitza katliamının (başlangıcının) yıldönümü. Birbirimizi öldürmekten de "vazgeçmek" zorundayız, artık.

BOŞUNA ölmedi BOŞNAK insanlar.....

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

G Ü N L Ü K     

(16 Temmuz 2012   :)     İdeal Nüfusumuz 21.806.016.000                      

Perşembe, yilmazgurol1947.com spiralli kitap oldu, 3 tane. Ertesi gün sabah, DEMİR'lere postaladım birini. Ama aynı gün, Cuma, yilmazgurol.com da 3 tane spiralli kitap olunca, bu sabaha (Pazartesi'ye) kaldı, birini DEMİR'lere postalamak.       A.K.G.B.K.(1982) kitabımı, KIRIKKALE'ye (de) götürerek, elden vermiştim, DEMİR'lere.  O kitabı, İstanbul'da, Irak Başkonsolosluğuna da götürüp vermiştim. Alan görevli'nin adı SEMİR muhammaed el ayas'dı.      2006 Nisan'da açıklandı, İngiltere'nin en zenginler listesi.  192.ci sırada, iki kişi vardı. Biri Kraliçe Elzabeth, öteki NEMİR kırdar.   (DEMİR/SEMİR/NEMİR bağıntısı) (KIRdar/KIRıkkale bağıntısı).     ODTÜ numaram 23192'ydi. İkinci ODTÜ'ye kayıt sırasında 1978 Mayıs'ta, Kayıt kabul görevlisi, Numaranın bu kadar büyük olmasının sebebi, Bilgisayara geçtikten sonra, eski öğrenciler de eklendi,yeni numaralarla, demişti.     A.W.W.F.C.(1992) kitabımda, Dünya başkenti, 6 yıldızlı çiçekkent'in ideal nüfusunu 192.000 diye yazmıştım. (192/23.192/192.000 bağıntısı).       ODTÜ 1956'da kuruldu. 1964'de öğrencisi oldum. 1966'da ayrıldım. Hava Harp Okulu'na girdim. 1978 Öğrenci Affıyla, ODTÜ'ye döndüm. (O Affın görünüşte herkes için, ama aslında benim için çıkarılmış olduğunu, A.K.G.B.K.(1882) kitabımda da yazmıştım. O sırada "misyon" dan haberim yoktu.) ODTÜ, uzun süre, politik sebeplerle kapalı kalmış olduğundan, hızlandırılmış eğitim yapılacaktı. 3 yılda elektrik mühendisi olacaktım. "Şevkle" başladım 2.ci ODTÜ'ye. Ama, 2.ci sınıf'ın 2.ci dönemi açılışı, ve sonrası, "politik" olaylı oldu. Okul'un (gene) kapatılacağı "politik" kanaate vardım. Bu "önemli politik kehaneti", Kırıkkale'ye Demir'e mektupla, Turgut'a da sözlü olarak bildirmekle yetinebilirdim. (Turgut'la beraberdik, zaten. 3.cü yurt, 508 No.lu oda). Ama, daha etkili bir şey yapmalıydım, Turgut'la Demir'i yeterince "uyarabilmek" için, Onları da ötedenberi, kendime benzetme çabalarımdan biri olarak. Okulu bıraktı. İstanbul'a eve döndüm, orda beklemeye başladım, okulun kapatılması müjdesini. Heyhat. Kapatılmadı. Dönem Bitmek üzere iken, mecburen geri dönmeye karar verdi. "Rezil" olmuştum, yani. Üstelik, çok başarılı iken, o dönem, tüm derslerden FF (sıfır) aldım. Ama, İstanbul'dan, Ankara'ya, tam dönmek üzere iken (Aralık 1979'da) Demir'in (ve Turgut'un) öteden beri, benimle ilgili işlerde, MİT'in aleni güdümünde olduklarını öğrenmiştim. Yeni bir durum ortaya çıkmıştı. ODTÜ, anlamsızlaşmıştı. Tabii FF'ler de. "Uzun Bekleyiş"  in başlangıcı. Hala bekliyorum (Temmuz 2012'de).    Yılmaz, ODTÜ kapanacak diye, İstanbul'da EV-İNDE beklerken, İstanbulda bir olay oldu. Yunan yük gemisi EV-riali, Rumen Tanker İNDE-pendenta gemisiyle haYDarpaşa, önlerinde çarpıştı. Büyük patlama.     50 kadar denizci öldü. İstanbul, büyük tehlike yaşadı, atlattı. Tanker günlerce yandı, Enkazı, yıllarca kaldı. Olay, 15 Kasım 1979'da oldu. ODTÜ'nün 15 kasım 1956'da kuruluşunun 23.ncü yıldönümünde. Apaçık belli, ODTÜ'yü kapatmadılar, yerine TANKER patlattılar. Tabi ben bunu, benim için yapıldığını, Misyon bilincine ulaştıktan sonraki zaman içinde anladım.    ODTÜ numaramdaki 23 de, 23.ncü yıldönümünden, değil mi.  Eğer bilgisayara geçtikten sonra, çokça yeni kayıt yaptıktan sonra, eskileri de kaydetmek yoluna gitmeselerdi, öncelikle mevcut eski kayıtları girselerdi, 23 binli olmazdı, numaram.     Diğer önemli 15 kasım'lar: 1983'de, KKTC kuruldu, ben o zaman Sultanahmet'te, üçüncü olarak konulduğum koğuştaydım.   2003'de, İstanbul'da EL KAİDE etiketiyle, 2 Sinagoga Bombalı eylem (5 gün sonra da, İngiliz Kosolosluğu ve HSBC bankasına ) Toplam 100 kadar ölü.    2007'de Bangladeş.Akşam saatleri. Aniden "Süpersiklon". 5000 ölü.           Yeni Dünya, 4'lü Aile. 4 çocuk, 4 Ebeveyn, 4 büyük ebeveyn, ve ARTI daha yaşlılar. Yaşlılar yaşayabildikleri kadar yaşasınlar, sağlılklı ve uzun. Çıkış noktası buydu. Dolayısıyla, Aile nüfusu 12(+)'ydı. OBA 600(+), Mahalle 2400(+), Sekizgen (tek yıldızlı kent için,Sekizgende 5 mahalle) 12000(+), Tek yıldızlı Kentte 96.000(+) Nüfus. Uygun olan,(benim için de, 150 yıl kadar önce Misyon koyucu için de) buydu. Kent, ne küçük, ne büyük olmalıydı. Aile'den sonraki en önemli Sosyal birim (Oba) da, 10 apartmanda 50 aile, en uygunuydu, Rotasyonlar için.  Yönetim, Hiyerarşi, 10 lu düzen, en uygunu. Dünya başkenti'ne bağlı alt yönetimler 10 tane, biri merkezde, ötekiler taşra. Bu sistem Hiyerarşinin altlarına doğru aynen devam. Kaç kademe olsun. 6 Kademe, 150 yıl öncesi için de uygundu. 5 kademe olsun dersek, Toplam Dünya Nüfusunun 1 milyarı geçmemesi gerekecekti. Gerçekçi değildi. Ama, en alt kademe, tek yıldızlı kentlerden yukarı doğru artan yıldızlılara yükselirken, Kent nüfusununda biraz fazla olması uygundu. Her kademede, Sekizgene, bir mahalle ilavesiyle. 6 yıldızlı Başkentte Sekizgenler, 10 mahalleli olacak. Nüfus da 192000(+) olacaktı. Fazla sayılmaz, öteki kentlere uygun. Üstelik, Büyüklüğü de, tek yıldızlı'nın 2 Katı bile değil. Çevresinde gene dolanarak koşabilecekti, koşucular (Spor, herkese, programlı, yeni dünyada).  İşte  192 sayısı burdan çıktı.    İşin ilginci, artık o bir tesadüf, Her artış,19200 (8 mahalle toplamı).  Yukardan aşağı Hiyerarşi,  1,10,100,1000,10000 bunlar tam bir soraki ençok 100000 olmak üzere, ençok 111111 yönetim yeri uygundu. Nerde, 1+9+99+999+9999+"ençok"99999, yani toplam olarak ençok 100000 kentte. Bu sistem de yaklaşık 100 bin X 100 bin !0 milyar yapar, tabi ARTI'sı da var. Okadar nüfusa uygun bir sistem. İdeal tam nüfus sayısını hesaplamaya gerek yok. Çünkü "ölüm"ler de rotasyon yok. Aynı mantıkla, tek yıldızlı kentleri de ille 99999 a tamamlamaya gerek yoktu. GÖÇ sırasında, ne kadar varsa, okadar olsun düşüncesiyle.        Ama, Gün geldi, Yaşlanmayı durdurma imkanı ortaya çıktı. Buna bağlı olarak, Sevginin gereği, sonrakilere yer açmak için, belli bir yaşta, hayata,sağlıklı iken, gönüllü olarak veda etmek ihtiyacı ortaya çıktı. (Veda'lar da Rotasyona girdi, yani.) Birer yıl arayla doğdular, ama "hep beraber" veda etsinler, hayata. Ne zaman? Altıncı nesili de gördükten sonra. 115 yaş civarı uygun. Dörtlünün yaşları, 114,115,116,117 iken. O sırada Ailede, en küçükler, 14,15,16,17 yaşlarında olacaklar. Misyon,ebede yolculuk için tasarlandığından, Tek yıldızlı kentleri de 99999'a tamamlamak yakışır. Şimdi, hesaplıyalım mı, İdeal Dünya Nüfusu'nu. Oba'da, Her 25 yılda bir gelir doğum sırası her aile'ye, 4 yıl peşpeşe doğumlar olur o ailede. Rotasyon iki uçtan başladığı için, Her yıl (aynı gün-ay'da, iki yeni üye (bebek) gelir, Oba'ya. Oba'da, "hayata vedalar" da, normalde, Obada, 2 yeni çocuk doğduktan sonra, aynı gün içinde 2 en yaşlının vedası ile olması gerekir. Ama "beraber gitme ihtiyacı" Her yıl değilde, Dört yılda bir 2x4=8 en yaşlının gitmesi biçiminde olur. Bu 8 en yaşlının "gitmesinin" ardından, OBA nüfusu, tam 1200 kişidir. tam yarısı dişi, tam yarısı erkek. Her yaştan eşit sayıda insan. (Erişkinler için, hayat çocuklarla güzeldir.) 160 oba tek yıldızlıda, 320 oba 6 yıldızlıda. kentteki obaların hepsi yılın farklı günlerinde doğum olaylarını yaşasın ki, yığılma olmasın. konuyla ilgili uzmanlar, yıl boyunca mesleklerini düzenli olarak yapabilsinler. Bu ihtiyaç ise, tek bir ideal sayı belirlemeyi imkansız kılıyor, değil mi. Birbine çok yakın, peşpeşe birkaç günde değişik sayılar olacak. "Ortalaması" 21.806.016.000 olan. (Yazının başlığını değitirmiyorum.) Bu sayı da Tabi, biraz fazla gibi geldi gözüme. Rahatlayabilirmiyim diye ansiklopediye baktım. 1850'de Dünya Nüfusu, 1.1 milyar dolayındaymış. Rahatladım. Yaklaşık 150 yılda, 7 kat artmış. Yeni Dünya koşullarında, bizim de, yeterince uygun bir süre içinde, şimdiki nüfusumuzu üçe katlayıp sabitlememiz, uygun ve gerçekçi. Nasıl yapacağız. bazı aileler, 6 çocuk , belkide 8 Çocuk sahibi olacaklar, İdeal Rakam hedefimize yönelik yaşarken. Bir de şunu yazayım: A.W.W.F.C.(1992) kitabımda, Yöneticilerin kent merkezinde, ayrıca, iskanını tasarlamıştım. Uygun değil. Onlarda, Sekizgenler içindeki Obalarda yaşasınlar. Yönetim yerleri, Kent merkezinde olsun. Öteki mesleklerden olan kişilerin durumlarına da uygun. Ansiklopediye bakarken, şunu da gördüm:" Eski yunanlı Filozof Platon, "Cumhuriyet" adlı yapıtında, kentlerin nüfusunun 5040 yurttaşla sınırlandırılmasını, ve bu sınırın doğum kontrolu ile denetlenmesini önermişti." (Niye "yurttaş" demiş, köleler de var da ondan, "sayım harici").       Bugün, İslam peygamberi Muhammed'in (Miladi yıl) 622'de, Mekke'den, Medine'ye Hicreti'nin (Göç etmesinin) yıldönümüymüş. Duvar takviminde gördüm.     Takvimi sıfırlayacağız. İlk 25 yılda,(1.ci çağda) peyderpey Çiçekkentleri inşa edip, peyderpey oralara göçeceğiz. Mevcut, sosyal yapımızın tamamı ile. 25 yılın uzunluğu, bize, ideal sayısal hedeflere en uygun göç kafilelerini hazırlamamıza imkan verecek. En son 6 yıldızlı kentin inşası, ve oraya göç. "Gemiyi en son kaptanın terkettiği gibi" Eski Dünya'yı da, en son, "ikimiz" terkedeceğiz, Fatoş'cuğum, (Hulusi dedemizin deyimiyle, "ölmez sağolursak"), 6 yıldızlı kentin Nüfusunu oluşturacak kişilerle, birlikte . . . . . . .

*******************

(19 Temmuz 2012   :) "2012 yılında olsun START"

Bugün, annemin vefatının 2000.nci günü. Sevgili anneciğim .......       Z İ R V E   fırın dayağının 3.cü yıldönümü, 5 Ekim 2011'de, gazetede anma ilanı, Övgü kadın için. Tr af ik kazasında ölümünün 2000.nci günü münasebetiyle.  ( ö V gü   t ERZİ  başıoğlu)   (VERZİ/ZİRVE) (övgü/sövgü).        "150 yıl kadar" önce, demişler ki, Yılmaz 25 Eylül 1947'de doğsun. 28 Temmuz 1986'da, 38 yaşında kendisini Tanrı sansın. 3 gün sonra kendisini Hadım etsin.  O sıralarda, 2 kadına birden aşık olsun. İki yıl kadar sonra, İzmir'de iken, 1988'de Tanrı olmadığını, Dörtlü Aile'ye dayalı Aşk toplumunu kurmak için Tanrı Rolü oynayacağını bulsun. Bu bilinçle, İzmir'de, ezilerek, 24 yıl daha yaşasın. 64 yaşında iken, 2012 yılında olsun START. Çünkü, O yıl annesinin 2000.ci vefat günü ve ertesi gün 20 Temmuz'da Ramazan başlıyor. START'ı annesini "hatırda tutarak" yapsın. O yıl, Ramazan Yaz'ın tam ortasına denk geliyor, hem en sıcak günler, hem en uzun günler. Yani Oruç tutmanın "en zor" olduğu zaman.      İşaret koyalım, gün yaklaşırken, bilsin Yılmaz.      Türkçede Gökteki ay (moon) ile Yılın onikide biri ay, aynı kelime. Bunu kullanalım. 20 Temmuz'lara "ay" (moon) ile ilgili işaret koyalım. Aşık olacağı kadınları da bağlıyalım işarete. AYLA olsun, birinci kadının adı. İkincisi SEMRA olsun. SEVDA ve SONRA çağrışımlı. SONRA da "SON" var. Yılmaz'ın "Uzun Bekleyişi" nin SON'u mesajı.       Ben, bir hafta önce, Ramazan hangi gün başlayacak diye (belli ki Stella marifetiyle) bakmasaydım Takvime, bugün bu yazıyı yazamıyacaktım belki.        Moon ve Month karşılığının türkçede aynı kelime olması yüzünden, HONEYMOON kelimesi türkçeye girerken (aslında "sokulurken") bunun HONEYMONTH olarak algılanacağı belliydi. Evliliğin ilk ayı, 30 gün.  Demir ve Gül, 10 Nisan 1975'de POLİS günü (polis/penis) evlendiler, Hemen Antalya'ya gittiler, balayı. Dönüşte, 29 Nisan'da, Demir, Gül, Ben, Ve Huriser Teyzem, dördümüz viyANA'ya uçtuk. Niyet, Doğu Berlin. İltica talebi. Bir gece Viyana. Sonra Teyzem Frankfurt'a, biz Doğu Berlin'e. Berlin'in Kurtuluşu'nun 30.ncu yıldönümüymüş. Üstelik Vize gerekiyormuş. Alacaklardı ama, Otellerde hiç yer kalmamış. Bizi gönderdiler, Batı Berlin'e. Orda bir gece. Sonra mecburen Frankfurt'a. Demir ve gül, birkaç gün sonra döndüler Türkiye'ye. Ben orda kaldım, aynı "niyetle". Dolayısıyla, Avrupa işi, Demir-Gül için  Balayı'nın devamı niteliğinde oldu.       HONEY'nin söylenişi "Hani", Türkçede güzel bir kelime. Ben, Çanakkale'de, 18 Mart 1986'da, doğumdan seçilmiş olduğumu bulunca, (yaşı ilerlemiş, 38 olmuş bir kişi olarak)"HANİ bana eş, aşk, aile..." diye soracağım belliydi. Al sana eş, AYLA dediler, 28 nisan 1986'da. Akrabamdı Ayla. Anneannelerimiz kardeştiler. 1970 yılında tanımıştım onu, sonra da görmemiştim hiç. Aldığı mesaj şuydu. Ayla senin karın, Senden habersiz, senin spermlerinden iki de çocuk yaptı sana, bekliyor, son günü, bekledi bekliyor seni 16 yıldır, aşkla. Karımmmış yani Ayla. O da benim gibi seçilmiş doğumdan bana eş olmak üzere. Bu durumda derin bir aşk duygusuyla, bağlandım Ayla'ya orda, yokluğunda, arasıra aşkın gözyaşlarıyla, ama (amputasyon öncesi) Libidolu aşk. Onu hayal ederek, masturbasyonlarla da.  Sonra, İstanbul. İstanbul Havayolları'nda çalışırken, Kayıp Eş-ya bürosunda "çalışan" SEMRA'nın, "tazminat alarak emekli olabilmesi için" sonradan boşanmak üzere, danışıklı resmi nikah ricasına evet, dedim. 26 Mart 1987'de Nikah.       (10 Şubat 1987'de, Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD'de Houston'da, Kalp By-pass ameliyatı oldu. 20 yıl sonra, 10 Şubat 2007 'de FATMA'yı "karım" olarak buldum. Turgut Özal, Houston'da, taburcu olduktan sonra, karısı SEMRA ÖZ-AL'la birlikte, 26 Mart 1987'de, Londra'ya gitti, benim SEMRA ile evlendiğim gün. 4 gün sonra da Türkiye'ye döndü, Özal Çifti.)   Nikahtan sonra, Semra'ya da aşık olduğumu farkettim. Sıfır Libido ile yaşıyordum o sırada. (çanakkale'den, hastaneden taburcu, Hapishaneden tahliye aynı gün olmuştu. İstanbul'a eve dönünce, Masturbasyon denedim. Olmuyor. Ve kanaat (yanlışmış aslında) artık orgazm olamadan yaşayacağım. Bu kanaat beni kendilğinden "aseksüel" yaptı. Mutlak sürekli Sıfır Libido, Ne kadar tahrik edici olursa olsun Cinsel uyarılara hiç tepki vermemek. Şikayetim yoktu. Kendimi essahtan Tanrı sanmakta iken. 5 yıl kadar sürdü, Sıfır libido ile hayat. Meğer, Orgazm olabiliyormuşum. 1991 yıl içinde olsa gerek, tesadüfen (?!) gece TV  RTL/SAT karıştırırken, rastladım porno yayına. Bakayım biraz dedi, öylesine. Ama 5 yıldan sonra, ilk kez uyarı aldım. Biraz el hareketiyle de ilk kez orgazm oldum.  AAAA orgazm olabiliyormuşum. Ardından aynen geri döndü Libidom. Seksüel hayat yeniden başladı, masturbasyonlarla.) Semra'ya aşk, Hadımken (üstelik sıfır libido ile) başladı. Ayla'ya da Aşk aynen yoğun devam, ama artık libidosuz. 28 Temmuz 1986'da "Tanrılık" başlayınca, Misyon bilinci gitmişti. Ama İstanbul'da, Hapishanelerdeki gibi "ezme" tekrar başlayınca, geri geldi. Dünya'nın başı yapılacaktım. Ama Tanrı olduğumu kimse bilmeyecekti kanaati. Semra'ya da aynen söylemiştim "MİT benimle flört yapıyor" diye. Bu sebeble, doğumdan benim için seçilmiş Ayla'ya ek olarak, Semra'yı da karım olarak almaya karar verdim, START'ta. Ama sonra, 1987 Sonbaharında İzmir'e transfer edildikten az sonra, Kendimi hala essah tanrı sanmakta iken, Semra'nın da aslında benim için doğumdan seçilmiş olduğu, onun da benim için benim spermlerimden bana iki çocuk yaptığı, onunda yıllardır aşkla beni beklemekte olduğu, Ayla'nın ve Semra'nın birbirlerinden "haberdar" oldukları, yıllardır "YILMAZIMIZ YILMAZIMIZ" diye mızmızlanıp "ah" çekmekte olduklarını da buldum. Aşklarım, "tanrıçalarıma", daha da yoğunlaştı, arasıra aşkın gözyaşlarıyla, beklerken START'ı.     1990 başında, İkinci Tımarhane çıkışında, Misyon bilicim (geçici olarak) gidince, AŞKLAR da, bir anda, hiç yaşanmammış gibi gittiler. Bir daha da geri dönmediler. Misyon bilinci dönünce, biraz düşünme ile, AŞKLAR'ın "dummy" olduğu anlaşıldı.       "Niyete" uygun olarak, Teknoloji mümkün kılınca, 20 Temmuz'ların birine, AY'la ilgili olarak, Dünya'yı ilgilendiren "en büyük" bir olayı, AY'a AYAK basma olayını koymuşlar. 20 Temmuz 1969,  Neil Armstrong. AY'ın, Dünya'ya ortalama uzaklığı 384 bin kilometre olduğu için, almışız biz, İzmir'de, 384 sokak'taki arsayı 1965 de, ve annem "ustabaşı" gibi çalışmış, yapmışız o evi, o ev'de tanıştım (tanıştırıldım, misyon koyucu tarafından) AYLA ile 1970'de. Semra ve Ayla plakaları toplam 384   (34 BFJ 60  -  35 SV 324)   Önce 60 kararlaştırılmış, "kesip atmış" bağıntılı, sonra tamamlamak için, 384'e 324.  Bu yüzden, İzmir Orta Dalga Radyosunu da 324 metre'den yapmışlar. 60 TOkat la da bağıntılı, her ikisinin kızlık soyadları TO ile başlar. (TOrlak-TOpkaya) (kral/yapak)(kalp/ya.ak) (kat, ingilzce "kes" CUT. 1965'de TBMM'yi izlemeye gitmiştim, gözlemlemek için, ne yapıyorlar diye. KAT mülkiyeti'ni kabul etmişlerdi.) Bizim devre, 1968 Hava devresi, Harbiye 2 yıl. Bir yıl İzmir, Güzelyalı, bir yıl İstanbul Yeşilyurt. (Biz taşıdık Hava Harbiyeyi İstanbul'a.  AYLA güzelyalı'da muKİM, SEMRA yeşilyurt'ta muKİM.       Ve bir 20 Temmuz'a da Türkiye'yi ilgilendiren "çok önemli" bir olayı koymuşlar. Kıbrıs'a askeri müdahale, ve kuzey kıbrıs'ın işgali. 20 Temmuz 1974. O gün Ecevit aynen şöyle demişti, TV'de: "The Turkish Armed Forces have STARTed a peace operation on Cyprus". (START kelimesi ordan, benim için işaretmiş.)   Yoldaşı, 15 Temmuz'da, Kıbrıs'ta darbe yapıp, Ecevit'e imkan sağlayan kişinin adı da "SON" la bitiyor. Nikos SampSON (o dahi, işaretmiş).      İzmir Alsancak'ta 5+2=7 yıl yanlarında çalıştığım, Ümit Ticaret'in "patronunun" küçük oğlunun, doğum gün-ayı de 20 Temmuz. TANKUT YILMAZER. Tanrı var, Kutlamak var, Yılmaz var, Erkeklik var adında.       Ayla ile tanışmam şöyle oldu: Ayla ve Ailesi Uşak'talar. Uşak'ın il Numarası 64. Şimdi yaşım 64. (UŞAK'ta AŞK'ın harfleri vardır. Zaten aslı da uşşak'mış, aşıklar anlamında) Ayla, Liseden sonra, İzmir Buca eğitim eenstitüsü'ne girmeya hak kazanıyor. Yurtta kalmak yerine, akrabası olan bizde kalmak istiyor, okurken. Ben çok istedim kalmasını. Kalırsa, mutlaka benim karım olur sezgisi ve duygusuyla. Ev ortamı çok müsait olacaktı, çünkü. Her ne kadar, genelevlere gitmekte idiysem de, psikolojik yapım dolayısıyla, karşı cinse, normal şartlarda ulaşıp, evlenme ihtimalim, hemen hemen yok gibiydi. Ama, babam (belli ki, MİT güdümünde olduğu için, ve MİT talimatıyla,) şiddetle karşı çıktı, Ayla'nın bizde kalmasına. Ve yanlış hatırlamıyorsam, Demir de (görünüşte) bu yüzden babama tepki gösterdi. Lise den sonra, İzmir'de kaydolduğu DİŞÇİLİK fakültesini belki aynen "B  ır  AKICAM" demedi, ama bırakıp, (İŞÇİLİK orada diye) İstanbul'a gitti. Orman Fakültesine kaydoldu. Sonra'da KİM ya fakültesine geçti. Önceki gün, ERGİN bey dişimi doldurdu. Cuma günü (yani yarın, 20 Temmuz'da) gelmemi söyledi,  "B  AKICAM" diyerek, aynen. (on/son bağıntısı da var.) (Yarın ra MAZ an 1. Bu yıl ki raMAZAn ayı, herzmankinden daha da sıcak geçecek gibi. "Acep" niye. Ellerinde Yeni Meteoroloji imkanları var.) Bu yılki Ramazan'ın başlangıç Gün-ay'ına koymuş Aya Ayak basma yılının Gün-ay'ını. Bunu hemen farkettim. Ama sonra, "niye" diye düşündüm. Ahir zamanda olduğumu da, göz önüne alarak (bu kaçıncı "ahir zaman", yılmaz?), olsa olsa bu START'ın mesajıdır, dedim. Ve "bilgiler" içinde bu yönde araştırdım. Ve yeterince kanıt buldum. "has STARTed/sampSON/64 uşak, 64 yaş/SEMRA,SONRA,SON)"  SONRA'daki SON'u buluşum şöyle oldu. Aya Ayak basma 1969'da, Acaba Ayla ile tanışmam da 1969 da mıydı, çünkü o yıl daha uygun. Düşünürken, buldum özellikle "Yıl Artı Bir" olsun demişler, çünkü iki tane eş. İkincisini de çağrıştırsın önce Ayla, SONra Semra. Ama, yine kuşku gitmedi içimden. Demir'i hatırladım. Demir, "Ayla olayından" hemen sonra gitmişti, İstanbul'a, Ben, 1 Ocak 1971'de, 1.ci Füze Filo'da Kıta subaylığına başlamak üzere, İstanbul'a gitmeden birkaç ay önce gitmişti, İstanbul'a Demir. Demek ki Ayla olayı, 1970 yılı içinde olmuş. Önce Demir gitti, İstanbul'a, Sonra ben, Bizim arkamızdan, 1971 yılı içinde, annemler de İzmir'deki evi satıp, İstanbul'a geldiler. Çolak İsmail Sokak'tan BİLGE OLGAÇ'ın evini (giriş kat dairesini) satın aldık önce. Sonra, ERENköy, ERalp sokak'ta ALP  apartmanından bir daire alıp, eskisini sattık. Biz o evdeyken, 1972 sonbaharında, tutuklandım, THKP davasına dahil edildim, ve ordudan ihraç edildim. Hatta, annemlerin ardından, Ruhi eniştemler de, İzmir'den İstanbul'a göç ettiler, Bağdat caddesi, ÇİFTEhavuzlarda, GÖZE apatmanında, alt katta, bahçeye dönük tarafta, bir daire alarak. Hava Astsubayıydı Ruhi eniştem. Oda benim gibi Pilotaj'la başlamış (ETİMESGUT'ta), ama ayrılmak zorunda kalıp Oto-makinist sınıfına geçmişti. (ahmETruhİMESrureGülturgUT). Ben, İstanbul'a Kıta subayı olarak gittiğimde, "yanlış yoldasınız" diyerek, çoktan ayırmıştım, yolumu, (sözde) "devrimci" Devre arkadaşlarımdan. Saffet A L P   ortadan kaybolup, Kızıldere'de (sözde) "ölü" olarak ortaya çıkmadan önce, benimle, yüzyüze "ikili" bir görüşme yapmıştı. Hv.H.O. Subay Misafirhanesi, yemekhanesinde. "Karadenize gidiyoruz, sen de gel" demişti. "Hayır, yanlış yoldasınız" demiştim. Bilmiyordum, o zaman onların, aslında MİT görevlisi olduklarını. Ve, ben, Kıta subaylığına başlamak üzere, İstanbul'a gittiğimde, Benim çoktan kopmuş olduğum arkadaşların, Demir'i de aralarına aldıklarını öğrendim. Yanlış yolu, dolayısıyla, onları bırakmasını bekledim, Demir'in. Bıraktı, eve döndü, ben subayken, henüz tutuklanmamışken.       Bugün annemizin vefatının 2000.ci günü.......

20 Temmuz 2012, saat 16.45             Just now, I learned, through this computer of mine, from CNN-International, a mass shooting, by a man dressed in black, in the city AURORA of Denver Colorado, in the "Colorado Movie Theater", during the Premiere of a Batman movie "Dark Night Rises", killing 12 people, with 38 wounded, just after Midnight, (seven hours ago, from now). The man was identified, by the Police as JAMES HOLMES, 24 years old.           Yani, 20 Temmuz'un ilk saatlerinde. BATMAN. YARASAADAM, belli ki YARA.SIZADAM için, misyon koyucu tarafından, "Armağan"!....       (21 Temmuz 2011, saat 08.15   :) Anlaşılan, bu olay da, "öncekiler" serisinden. Timothy, biliyordu, "Hadım Yılmaz'a Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti'nin kurdurulacağını (19 Nisan 1995, ABD, Oklahoma, 168 ölü), Anders de o "bilinçle" yaptı (22 Temmuz 2011, Norveç, Oslo/Utoya, 77 ölü), ve James de aynı bilinçle, (20 Temmuz 2012, ABD, AURORA, Denver, Colorado, 12 ölü). Her üç olayda da, (sözde) "topluma yönelik" mesaj (da) var. Bu sonuncusundaki, "dolaylı". ABD seçimlerinden birkaç ay önce, ABD'de, Silah taşıma özgürlüğü'nün tarışılması.

*******************

(22 Temmuz 2012, Pazar   :) Annemin Vefatının 2000.ci günü için 2 Olay

Biri GÜN ARTI BİR olarak, 20 Temmuz'da. AurORA katliamı. Film Yerel saat 00.00 da başlamış, az sonra, sinemada kurşunlar, 12 ölü. Polise ilk  ihbar 00.39'da. Zamanlama bile gösteriyor, "Gün artı bir" tesadüfen değil. 200 yıl kadar önce (25 yıldır, 150 yıl kadar diye yazdım, hep. Artık 200 yıl kadar diyeyim.) Misyon koyucu, özellikle görmüş, 19-20 Temmuz 2012 bağıntısını. (Film'in adını da The Dark Night Rises, diye yazmışım, duyduğum gibi, değiştirmedim. Knight, Night söyleniş aynılığı.)

Biri de GÜN EKSİ BİR olarak, 18 Temmuz'da. Salihli'de, annem Arife'den doğdum. 2 defa Manisa'ya tımarhaneye götürüldüm. Tımarhane, SPİL dağına bakar.   Dünkü Hürriyet'te haber: SALİHLİ'de, BİNTEPELER mevkii'ne araştırma yapmak için, BOSTON üniversitesinden gelen ARKEOLOG Chad Michael Gillis Digregolio'nun cesedi (dün, diyor gazete ama, perşembe diye de yazmış), YARIKKAYA mevkiinde bulunmuş. Manisa'da, Çarşamba günü mağaraları gezmek için çıktığı, SPİL dağında. Ölüm sebebi, düşmeye bağlı Boyun KIRIlması. HAMALINKIRI mekiinde bulundu cesedi demişti, 20 Temmuz tarihli Takvim gazetesi. (yaşı 27).

Önnemli Bazı günler için, yıldönümlerinde,"Gün artı bir/Gün eksi bir" usulünü sıkça kullanıyor, Misyon koyucu. Banka Soygunum 18 Nisan 1983. 10.cu yıldönümü için, Gün artı bir, DAVİD KORESH, Gün eksibir TURGUT ÖZAL gibi. Tanrısal gün 28 Temmuz 1986, 20.ci yıldönümü Güneksibir. Konya'dan 3.nü Ana jet Üssü' (3 üssü 3, 27 dir. 3x3x3) nden kalkışta öğleden sonra saat 3.33'de, pistin üzerine düşerek şehit  olan Yüzbaşı (3 yıldızlı) AKgün SezGİNER olayında olduğu gibi. Uçak Pistin üstüne düştü. Pistteki 2 asker (er) de şehit oldu. Toplam 3 şehit. Sezgin Yüzbaşı, daha önce Türk Yıldızları Akrobasi Timinde 3 numara olarak uçuyormuş. Son olarak 133.ncü filoda görevli. (Zikirde fayda var, 3'leri kullanarak yapmış olayı.)       Şimdi, bir tanede YIL ARTI BİR bulduk değil mi.  AY'A AYAK 1969'da, AYLA ile tanışmam. 1970'de.    Hindistan Yarımadası. Hindi/Turkey/Türkiye Bağıntısı. Hindistan'da "indi" var. Hindu tanrılarından Vişnu, arasıra insan kılğında yeryüzüne iner. Son olarak ne zaman İNDİ. Müslümanlarda vardı, yarmadada.  Yılmaz'ın doğum yılında,özellikle 1947'de, kurdu 2 devlet, Hint yarımadasında, Misyon koyucu. Ama, nasıl Pakistan (müslümanlar için) Doğuda, Batıda , 1600 km aralıklı 2 parça. Haritaya bakarsanız, bu Siyasi durumu "KOÇ" a da benzetebilirsiniz, (Kurban), İki yanda Testislerle, Erkeklik organına da benzetebilirsiniz, bu büyük yarımada Peninsula) yı. Ordudan ayrıldığım yıl, 1972'de Doğudakini ayırdı, Bangladeş adıyla. Pakistan'ın milli dil URDU dilidir. "Ur" işleri.  Demir için de, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu'nu özellikle 1949 olarak kararlaştırmış. Bir de kendisi küçük, ama, Yılmaz'ın bölgesinde kurulmuş, ama bölgede hep baş rol oynamış, bir çok önemli devlet daha var. İsrail. Global Çete, İkinci Dünya Savaşı sırasında, savaşsız, milyonlarca Yahudi'yi özellikle katletti. Hitler'e verdiği programla. Savaş ardından da, Filistin'de bir Yahudi devleti kurdu, özellikle, Filistin'e göç ettirilen Yahudilere. 1948 yılında. Doğum yılımdan 1 yıl sonra. Ama ""Yıl artı bir" yorumu yapmadım hiç, göz önünde tuttum sadece. Dün ("bu") gece buldum. O da CHARLES içinmiş. Onun doğum yılında. Charles, bunu da benden öğrenecek, Misyonu benden öğrendiği gibi.       200 yıl kadar önce, Misyon tasarlandı, Global Çete Merkezi (Misyon koyucu) tarafından. İngilz yönetimi WİNDSOR (o zamanki adıyla Hannover) hanedanı, tarafından, ve Misyon gizli tutuldu, Teşkilattan, yani Global Çete üyelerinden, bugüne kadar. Yani Misyon koyucu aslen "ingiliz", ama "Talihli" ulus, Türkler olsun, "Talihli" kişi Türk olsun, tecihini yapınca, süreç içinde, büyük ölçüde, "Türkleşti", misyon koyucu. Tabi her ulustan, her ülkede, var Misyon koyucu kişiler, ülkelerindeki, İstihbarat örgütlerinin kimlikleri ile "iştigal" ederler. Bugünkü, İngiltere Kraliçesi, Global Çete'nin "sembolik" Başkanı. Onun adına yürütüyor, Dünya işlerini, "merkez". Ama, "misyon koyucu sıfatıyla", ondan da gizledi merkez, misyonu, O da öteki "üyeler" kadar biliyor işleri. Hadım Yılmaz'a Dünya Sosyalist ve Ateist devleti kurdurulacak, sonra da Yılmaz öldürülecek, "kurban" olarak seçildi. Tabiatiyle, CHARLES'ın da politik bilinci aynıydı.        Yılmaz'ın (Yılmazlar'ın), Misyon koyucu kişilerle, astlık-üstlük ilişkisi olmayacak. Biz ayrı onlar ayrı çalışacak, süreç içinde yönetim tamamen bizim olup da, onların devreden çıkmasına kadar. Kuruluşta, 2+1= 3 kentin atomlanmasını biz yapacağız. Tantrılık ilanından önce, ve gerektiği kadar sonra, "Depremleri",..., onlar yapacak. (Eskiden beri yaptıkları gibi.) Ama tabiatiyle, o kişilerin, evlatları, evlat derecesindeki akrabaları, "bizim" yanımızda yer alacak, bir şartla, "Misyonu", benden (bizden) öğrenmeleri şartıyla. En başta  tabiki Charles.      Misyon koyucunun kökeni Windsor. Tabiki uygunsuz olurdu, kendi en yakın akrabalarını harcamak. Misyonun selameti için, onlardan (CHARLES'dan,...) gizledi Misyonu. Ama, sonra "gerçek" ortaya çıkınca, Charles'ın,..., "realite"yi kabulu de kolay olmazdı. Bir numara, Yılmaz olacak. Çözüm: Öyleyse, Yılmaz ve kardeşini, Charles ve kardeşleri ile "kardeş" yap. Uyduruk anlamda değil, genetik, essah anlamda, ve de Yılmaz'ı yaşça "en büyükleri" yap. Bu durum, sadece kurtarırdı, CHARLES'ı,...       Misyon'un tasarlanabilmesinin ön koşulu, "doğurulacak bebeğin" cinsiyetinin önceden kararlaştırılabilmesi. Bu ise, mümkün göründü, hemen geçekleştirilemediyse bile. Yöntem belli. A.W.W.F.C.(1992) kitabımda yazdığım gibi, Spermleri ve yumurtaları, laboratuvarda birleştir. Mikroskopla gör, erken zamanda, hangisi dişi hangisi erkek, Ve istenilen cinsiyette olanı Rahime yerleştir, doğal doğum için. Yani Tüp bebek. 1900 yılından önce bunu gerçekleştirdkleri kanaatindeyim. Dünya'da (aleni) ilk tüp bebek, LOUİSE 26 Temmuz 1978'de. Türkiye'de ilk Tüp Bebek, DeMİR'in küçük kızı, küçük yeğenim, SEVGİ'nin doğumunun 3.ncü Yıldönümünde, 18 Nisan 1989'da, izMİR'de Ege Üniversitesi'nde. Adı ECE.  Demişler ki, Talihli mutlaka 25 Eylül 1947'de doğsun, mutlaka erkek olarak. Yani, tüp bebek ürünüyüm, bizzat ben de, Demir de, Charles da, Andrew da. Anneler, babalar dan habersiz, gerçekleştirmişler bunu, çaprazlama sperm değişikliği ile. Kanaatimce, birinciler, bilinen babalarından. ikinciler çapraz. Demir, Philip Baba'dan, Andrew, Adem babadan. Filipinler, Filipinkiler ve Ademinkiler. Toplam 6 kardeş. 2 si Arife Anneden doğma, 4 ü Elizabeth anneden doğma. Hürriyet Gazetesinin, 22821.nci sayısını 26 Temmuz 2011'de, Louise'nin doğum gününde yayınlaması, tesadüf değil, misyon koyucudan, bize onaylayıcı işaret. Babamın (Babamızın) TCDD sicil Numarası 22821. (türkiye cumhuriyeti devlet DEMİR yolları).(Yılmaz 47, Charles 48, Demir 49, Andrew .., Anne .., Edward .. DOĞUMLU).  Tabi, vurgulayarak, tekrarlıyayım, Charles, Misyonu (ve bunları) benden önce biliyor olsaydı, bu defa da benim için çok zor (imkansız) olurdu, Charles'ı kabullenip yanıma almak. Benden öğrenmesi şarttı yani. Ne zaman öğrendi?.        Çanakkale dönüşü, İstanbul'da yazmadım. Mesaj alıcısıydım, sadece. Kendimi essahtan tanrı sanarken. Gerek tanrısal mesajlar, gerek MİT marifetiyle, misyon koyucudan gelen mesajlar. 1987 Sonbaharı İzmir'e transfer. Yazmaya başladım. Sigara paketinin kağıdına, gazetelere, vesaire, postalama çöple, uygun yerler bırakarak vesaire. Semra'ya Ayla'ya selam/mektup mahiyetinde çoğu, bazılarıda, "misyon koyucuya", MİT'e, "evet anladım" mahiyetinde. Ama, 1988 ilkbaharında, Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım, dediğimde durum değişti. Anlamış olduğum, ve programını da essahtan tanrılık sırasında bulduğum misyonu, öğretmeye gelmişti sıra, Ayla'ya Semra'ya, Demir'lere, Turgutl'lara, ve hatta, Charles ve Diana'ya. Yazdıklarım onlara da gidiyordu yani. O kanaatteydim, beklerken START'ı. 1989 ilk yarıı, Gümüşpala'dayım. Charles, Türkiye'ye geldi, GÖCEK'e gidecek, önce bir günlüğüne İZMİR'e uğradı. Yalnız gelmişti. "Bana selam" olarak algılayıp, Girne caddesinden aşağı Denize kadar, coşkumu belli ederek, inmiştim. Vardığım yerde de güzel bir çıta (tahta parçası) bulmuştum. ve bunu AÇTI olarak yorumlamıştım. Yani onay mesajı. Misyon koyucu, Charles'a konuyu açtı. Artık Charles'da öğrendi misyonu Yılmaz'dan. Bu birinci yazma dönemi, İzmir'de, 1.ci dalga ezme süresince devam etti. 1990 başında 2.ci tımarhane çıkışında, misyon bilinci gidince, yazma da bitti, tabiatiyle. Misyon bilinci yitikken yazdığım A.W.W.F.C.(1992) kitabım başka bir konudur. Misyon bilincim 1992 sonlarında, aynen geri döndü. Ama yazmaya başlamadım. Mesaj alıcı pozisyonu tekrar başladı, direkt Misyon koyucudan, veya MİT marifetiyle. Ezme yok.       1996 Haziran ayında, işyeri (Ümit Ticaret) merkezli, bir hareketlenme başladı. Hareketlenmeden kasıt, MİT gerçek kişileri devreye soktu. Dolaylı söz ve davranışlarla, bana mesaj iletme. Tabi, o gerçek kişilere aleni talimatla. Ben bunu START yakın, diye yorumladım, ve başladım tekrar yazmaya, "misyonu sunmaya", şevkle. Benden de dolaylı anlatım. Kime?. İşyerinin sahibine dahi. Tunç Yılmazer'i, kardeşim Demir Gürol'un yanına koymuştum. Demir'lere, Turgut'lara, Charles'lara, Bana Personel olarak gönderilecek askeri kişilere. Ama, bir süre sonra, bu hareketlenme, aynen tımarhaneler öncesi biçime dönüştü. EZME'ye dönüştü. 24 Temmuz 1996, Alev-Tülay evlililği, İzmir, EGE-palas'ta. O sırada, belirginleşmişmiydi, 2.ci dalga ezme, şimdi hatırlamıyorum. Ama, mevcut şartlarda, düğüne gitmem uygun olmaz diye gitmemeiştim. Yazmaya da devam ediyordum. 1 Eylül 1996'da işyerini terkettim. Ezme devam, yazma devam. Bakktım, START'ın olacağı yok, durumumun zorluğundan, "eskiyi dondurarak" işyerine geri döndüm. Dönünce, ezme de bitti, yazma da. Kanaatimce,  o 1996-97 de yazdıklarımdan öğrendiler, ilk kez, Misyonu Charles'lar.  28 Ekim 1998'de 3.dalga ezme başladı. işyerini terketmemeye direndim, 9 ay kadar. Temmuz 1999 başında direnme anlamsızlaşınca, ikinci kez terkettim işyerini. Ezme de bitti. Olsaydı farkederdim. 3. dalga ezme sırasında da yazdıklarım oldu. 3 Ocak 2000 de vefat eden Sabriye halamın vefatı dolayısıyla, Ankara'ya gittiğimizde, O güne kadar yazdıklarımdan, Demirler'e herhangi bir şey iletilmemiş olduğu kanaatine vardım. 31 Mert 2000'de de, 4.cü dalga ezme başlayınca, bende başladım gene yazmaya, bu kez yazdıklarımın, Demir'lere ulaştırılacağını düşünerek. Çünkü, bana "dolaylı" müjde verme çabasındaydılar. "Abi sana piyango çıktı" anlamında. (Not: Demir bana, hep Yılmaz, der. OKEY.)  Yani Demirler, TUrgutlar "misyonu" benden öğrendiler, bu 4.cü dalga ezme sırasında yazdıklarımdan. 12 yıldır, hem ezme, hem yazma devam etmekte. Son yazma biçimi, şu anki gibi, İNTERNET'e. Yazılarımda hitap ettiklerim arasına (en başa) Fatma da katıldı. 10 Şubat 2007'den bu yana. (Türkü: O yana da dönder sar beni, bu yana da dönder sar beni, yar yanımda olmazsa olurum vallah deli...)

Aslında, şöyle demişler: Arife, çok geçken evlensin Adem'le. Arada 10 yaş kadar fark olsun. Aşk oluşmasın yani. İlk çocuğu kız olsun. ve doğumdan az sonra ölsün. Doğum yapacak genç beden için alışma. Yılmaz'ın "istenilen" kişilikte olabilmesi için evde "kızkardeş veya abla" olmaması gerekiyor. Bir erkek kardeş yeterli, ve gerekli. Nüfusuna göre, annem yaklaşık birbuçuk yaş daha küçük olduğuna göre, Nüfus doğumu 14 Ocak 1927. Ben 25 Eylül 1947. Demekki, gerçekte beni 18 buçuk yaşında doğurmuş. BİLGE ablamızı da 17 yaşında doğurmuş olmalı. 40 gün kadar yaşamış. Annem 17 yaşındayken, babam 27 yaşında. O yaşlarda, o yaş farkıyla, gerçek anlamda aşk oluşmaz. Annem bana çok söylemiştir. "Gidebileceğim yer olsa sizi alıp kaçardım" diye. Ama, babamın mezarına gömülmeyi vasiyet etti. Karı-Koca....

(23 Temmuz 2012   :)      Hicri yıl hep 354 günmüş (ansiklopediden). Baktım Duvar takvimine, geri kalan aylar, bazıları 30, bazıları 29 gün. Anlaşılan 6 ay 29, 6 ay (Ramazan dahil) 30 gün. Bu durumda, annemin, gerçek doğum tarihini hesaplıyabilirim dedim.     Bir Ramazan Bayramı Arife'sinde doğmuş. Adını RAİFE koymuşlar, CENNET babaannesi (100 yaş dolayına kadar yaşamış sonra), ARİFE olsun, arife gününe uygun, demiş (Annem, Cennet Ebem, derdi).  Uşak Nüfus Müdürü Hulusi dedeme, "Usta (dedem, sobacıydı, iyi ustaydı), yeni kütük açmak yerine, ölen bir çocuk var, o kütüğe kaydedelim, böylece kızını erken de evlendirebilirsin" demiş, dedem de kabul etmiş. Dolayısıyla, Nüfus doğum tarihi 14 Ocak 1927 olmuş. "En az bir yaş büyük kaydedildi" diye bildik hep. 19 Ağustos 2012 Ramazan Bayramının 1.ci günü.  8 Mayıs 1927 de, 25 Nisan 1928 de, Ramazan Bayramlarının birinci günleri. Bu durumda, annem ya 7 Mayıs 1927'de doğdu, ki bu yaşı dolmadan evlenmesi için uygun değil, ya da 24 Nisan 1928'de doğdu, ki o "dileğe" uygun olan bu tarih.

("15 Kasım" 2012'de internet'e baktım: 3 Nisan 1927 = 30 Ramazan 1345, 22 Mart 1928 = 30 Ramazan 1346, 12 Mart 1929 = 30 Ramazan 1347 diyor. Bu durumda Annemin gerçek Doğum tarihi, galiba 22 Mart 1928. Ama, belki de 12 Mart 1929. 12 Mart 1971, Yılmaz için, Türkiye Tarihi için, Misyon için çok önemli bir tarih. Muhtıra. Herşeyden önce, Muhsin Batur. Ama ötekiler: Faruk GÜRLER, Celal EYİCEOĞLU , Memduh TAĞMAÇ. Eğer öyleyse, Evlilik 16 Yaşında (Ağustos 1945), BİLGE 17 yaşında, Yılmaz 1947'de,18 yaşında iken,. (Doğru olanını Misyon koyucu biliyor, ona soralım). 12 Mart 1929 uydu galiba. Beni 18 yaşında iken doğurmuş oluyor, o durumda.(Benim hesapladığım tarihl(ler)le ilgili aşağıdaki birkaç "yanlış" yorumlu satırı siliyorum:)

 Arife kelimesi. "harfleri değiştir, ara" mesajı, taa o günlerden. RAife, ARife.  "AF" vardır Arife'de. AF-ERi. Sessiz harfleri FR (Fransa bağıntılı) Nicolas Sarkozy, bu bağlamda, 28 Ocak 1955 doğumlu, annemin vefat tarihi onun yıldönümünde, 28 Ocak 2007.       Peki 14 Ocak 1927'nin mesajı ne? Eski tarihten almış başlangıcı. Küba İspanya (ESPANA)'nın sömürgesi olmuş, 14 Ocak 1539. Sonra, Küba'yı doldurdu, Amputasyon konusuyla.  Fidel Castro, "Castration" bağıntılı. Hastaneye kaldırılıp, görevi kardeşi Raul Castro'ya devretme tarihi, Amputasyon'un 20.ci yıldönümünde, 31 Temmuz 2006'da.  "En büyük Türk" ün ATATÜRK'ün  annesinin ZÜBEYDE hanımın, vefatını da 14 Ocak 1923'e koymuş, hem de İzmir'de, Talihli Yılmaz'ın annesi de İzmir'de vefat "edecek", etti. Ermeni asıllı besteci ONNO TUNÇ, 2 kişilik uçağı, Armutlu-bozbURun'da düştü, 14 Ocak 1996'da. Yanındaki Hasan KANIK'la birlikte öldü. O sırada, ben TUNÇ Yılmazer'in yanında çalışmaktaydım, ve İzmir'de henüz 2.ci dalga ezme başlamamıştı. (Amputasyona gitmeden önce, 16.30 sıraları, erken gelen akşam yemeğinde küçük armutlar de vardı, sadece onlardan yemiştim, bir iki tane). Bir önemli ermeni asıllı Türk'ün vefatı daha var, 14 Ocak'ta (1994). Nubar tER-ziyan, siNEMACI. SAFİYE AYLA'nın vefatı 1998, Türkiş (Turkish) Genel Başkanı Seyfi DEMİRsoy'un, 54 yaşında Londra'da, hastanede vefatı 1974, onları da 14 Ocak'lara koymuş.          Annemler, 3 Kız kardeş, evlerinde erkek kardeş, yada abi yok. ARİFE, mesrURe, hURiser. Varmış abileri, AHMET dayım. Gençken, "BİSİKLET" kazasında ölmüş, belli ki, Yılmaz'ın Amputasyon'u için. Dedem "Velesbit" derdi, Bisiklete. O zamanlar, türkçe'de sadece velesbit kelimesi kullanılıyordu olsa bile, sonra, ingilizcesine uygun "Bi...LET" yaparız demişlerdir.            Babam adem'in doğum yılı  1918, Gün-ay tarafımdan belli değil. Misyon koyucunun, kayıtlarında vardır. Bulgaristan, VARna, PROVAdiya, Karaköse (yeni adı Çerno-ok) köyünden. Salihli'de BUL muş KARI'yı, annem Arife'yi. Aslında, Babaannem (ninem) FATMA, "bulmuş". Sokakta görünce beğenmiş, izlemiş annemi evine kadar. Öyle, evlenmişler, Babam annem. Babamın vefatı 17 Ağustos 1995.          Bugün, 23 Temmuz, Cenk Koray'ın vefat yıldönümüymüş, (2000). Ve Hatay'ın anavatana katılışının da yıldönümü (1938).  Cenk Koray da bulmuş, Atatürk'ün 19'larını, bu konuda bir de kitap yazmış. Ben, görüp alıp okumadım. "İlahi iş" demiştir herhalde. Hatay günü ölmüş, KORAY (tersten YAROK). 1938, 102 tane 19. Atatürkün ölüm yıldönümü. 57 yaşında öldü, 3 tane 19.  Samsun'a 38 yaşında çıktı. Yılmaz Çanakkale'de 38 yaşındayken bulmuştu Atatürk'ün 19'larını, ve 38 yaşındayken amputasyon. 38, 2 tane 19.

*******************

(24 Temmuz 2012   :)   TÜLAY-ALEV evliliği (1996)  16.cı yıldönümü.  KUTLU OLSUN

Haziran 1996'da, işyeri merkezli "hareketlenme" başlayınca, START işareti olarak algılayıp, ben de "yazmaya" başlamıştım. Bilahare, "hareketlenme", "ezme"ye dönüştü. Düğün'den öncemiydi, sonramıydı, şimdi hatırlamıyorum. Ama, ben düğüne gitmemeyi tercih etmiştim. EGE Palas'taki düğüne.   Düğün öncesi (görünüşte) düğünü Ordu Evi'nde yapma isteği vardı. Annem, ben, Huriser Teyzem, Uğur eniştem, dördümüz, bizim (bu) evde iken de bu konu konuşulmuştu. Teyzem, aynen, "Bir Subay Aranıyor" demişti. Eniştem de beni işaret ederek, aynen, "İşte subay orada" demişti. Anında belliydi yorumu, "START yakında yılmaz".     "Oraya buraya" bıraktığım "notlar" la da kutladım, o gün, Alev'le Tülay'ı.  2.ci dalga ezme belirginleşip yoğunlaşınca, 1 Eylül 1996'da, işyerini terkettim.  25 Eylül 1996 'de 49.cu Doğum günümde, İzmir Valisi KUTLU  aktaş'ın karısı TÜLAY AKTAŞ vefat etti. (Şimdi tam hatırlamıyorum, gün artı-eksi bir olabilir). Bunu hem Doğum günümü, hem Tülay-Alev evliliğini "Kutlama" olarak yorumladım. (Ama "beğenmemiştim".)    Bir gece, Konak Saat Kulesi alanında, KUTLU payaslı yönetiminde Türk Sanat Müziği Konseri yapılmıştı. Vali KUTLU aktaş'ta katılmıştı. İzmir TV'lerinin birinde "canlı" yayında izlemiştik evde. Ekranda 2 KUTLU yanyanaydı.  Tülay Aktaş'ın vefatına işaretmiş.  O doğum günüm için, ZEKİMÜREN de vefat etmişti. Bodrum'dan İZMİR'e gelmiş, TRT'de canlı yayında, 24 Eylül 1996 gecesi saat 22.00 sıraları, konser, ve TRT'den  "mikrofon" ödülü. Ama ağırdı eline aldığı mikrofon. KALP krizi, ve vefat. (EZKİMİÖĞREN).       Alevciğim, Tülaycığım, AKTAŞ'ta AŞK vardır.    AKTAŞAKTAŞAKTAŞAKTAŞ     Lületaşı Pipo ile başladı 1971'de GÜROL EXport. Eskişehir'de önce İSMET BEKLER'den aldığım(ız) pipolarla, Sonra, biraz da NEŞET AKTAŞ'tan da almıştık. NEŞET ERTAŞ, Kırşehirli'li. (Ondan bir türkü: ... Dünya neye yarardı da seveni olmasaydı ...)                               Bugünkü Takvim yaprağında, Geçmişte Bugün'de toplam 3 Olay var: 1923 LOZAN antlaşması imzalandı.  lausANNE.  1941 İlk (müslüman) kadın Tiyatro sanatçımız AFİFE JALE, 39 yaşında vefat etti. ARİFE. 1980 İsrail Kudüs'ü ebedi başkent ilan etti. JA rusa LE m.   (Misyon Koyucu'nun, "annemin takvimi", ÜLKÜ takvimi ile, 24 Temmuz 2012'de bana verdiği mesaj: "Annenini vefatından, 13 gün sonra, 10 Şubat 2007'de, TÜLAY'ın doğum gününde, FATMA'yı bulacaktın, "karın" olarak, buldun.")            (25 Temmuz 2012   :) Dün, 24 Temmuz 2012'de, Hamas'ın Siyasi Lideri Halid Meşal, Ankara'ya gelerek, Dışişleri Bakanı ile, MİT müsteşarı ile görüşmüş, ve akşam, Başbakanla İftar yapmış.  50.ci Doğum yıldönümümde, 25 Eylül 1997'de, Ürdün'de, kendisine uyduruk bir suikast teşebbüsü yaptırmıştı. İsrail ajanları, kendisine şırınga saplayıp zehir enjekte etmişlerdi. Ürdün ilr İsrail arasında "diplomatik sorun" olmuş, ve İsrail, zehirin PANZEHİR'ini göndererek, "ölmesini" engellemişti, sözde.

*******************

(26 Temmuz 2012    :)  UNICEF kartları kutusu'ndaki NOTLAR'dan

 Annemin vefatının 1.ci yıldönümünde, 28 Ocak 2008'de, 2 Dinsel Olay var. Annem Dindardı, ve işimiz "dinsel".     1) Erzurum. TAŞMAĞAZALAR semti, şAFiler camii. İmam isrAFil yılmaz. Öğle namazı sırasında, cemaatten hilmi GÜRsoy (70), farz kılınırken 3.cü rekatta, KALP krizinden düşüp öldü. Ses duyuldu. Namaz bozulmadı. 4.cü rakat ardından, müdahale.   (Hilmi Gürol amcam, 1 Temmuz 1976, gün artı/eksi bir tarihinde vefat etti. Hong Kong'un 99 yıllık kira sözleşmesinin bitiminde, İngilter tarafından Çin'e iadesi günü. O günü ben, bir iki yıl öncesinden beklemeye başlamıştım, START umuduyla.)       2)Saat o5.15'de, Yunan kilisesi Başpiskoposu HIRİSTODULOS, 69 yaşında öldü. (karaciğer kanseri. Diğer organlara yayıldığından organ nakli yapılamamış.)

Annemin vefatının 444.cü günü, 15 Nisan 2008, 4 Bacalı tiTANic'in ilk seferinde, batı(rılı)şının (96.cı) yıldönümüne "denk geldi". Misyon koyucunun, 4'lü aile ile ilgili çok önemli işareti. 1979'da, İran'da "islam devleti" kurulunca, ABD büyükelçiliği'nden 50 kadar kişi rehin alınmıştı. 444 gün sonra, Ronald REAGAN, Ocak 1981'de Başkanlık görevini devraldığı gün, serbest bırakılmışlardı. Carter'ın uyduruk, "rehine kurtarma operasyonu" da Sertlik yanlısı REAGAN'ın seçilmesine katkı sağlamıştı.  Annem, biz SİLİS'te (ŞARK hizmetinde) iken, 4444 defa ayetül kürsü duasını okumuştu, "İzmir tarafına" naklimiz çıksın diye. (Ayetullah Humeyni/AyetülKürsü.) 

Fatma'yı "karım" olarak buluşumun, 443.ncü günü, Türkiye saatiyle 23.43'te, Yerel saatle 04.43'te, yerel takvimle 28 Nisan 2008'de (yani Fatma'nın 444.cü gününde), Kızıl Çin'de 2 yolcu treni çarpıştı. 66 ölü. ÇİN.İÇİN.NİÇİN.  vurgu 4.lü aile. TRAIN/TANRI.  ve o gün 28 Nisan 2008'de, antALYA'ya dolu yağdı saat 21.00'de, 10 santim kalınlığa ulaştı. AYLA'yı, 28 Nisan 1986'da bulmuştum "karım" olarak, Çanakkale'de. (DUMMY'miş) 28 Nisan 1986, 28 Nisan 2008'den alınmış. 28 Nisan 1996 (10.cu yıldönümü 'nde avustrALYA, "tasmanya canavarı", rasgele ateşle 35 tOURist'i katletmişti. 28 Nisan 1993'te ÜMRANİYE çöplüğü patladı. 39 ölü. semRANİYE,aylaniye. BENito mussolini ve metresi CLARA'nın sahte kurşuna dizilme olayının Gün-ay'ını da, 28 Nisan 2008'den aklmışlar. (28 Nisan 1945.) 28 Nisan 2008'de ayrıca,Karadeniz'e Ukrayna heliKOPTER'i düştü 19 ölü. Fatoş'un 2000.ci gününe 6 gün kaldı.

Misyon KOyucu, NATO ile de, işaretledi, 4'lü aile'yi. Herşeyden önce, simgesi, 4 köşeli Yıldız. tersten okunuşu OTAN de özellikle kullanılıyor, Fransızcasında (O TANrı.) Kuruluş tarihi 4 Nisan 1949.(4/4/1949) gene dört vurgusu. Aynı gün, hİNDİstan'a da bir büyük deprem koymuş. 4/4/1949, 370.000 ölü. 4.cü yıldönümü'ne de, 4/4/1953'e de DUMLUPINAR faciası. NATO tatbikatından dönen, Denizaltı'mız, Çanakkale Boğazı'nda NAra bUR nu açıklarında, isveç şilebi, NABOland ile çarpışıp battı. 80 denizcimiz, havasızlıktan boğularak şehit oldular. (Son dakikaya kadar, telsiz konuşmalarıyla.) (Çanakkale'de Amputasyon.) 1949 Demir'in, !953 Turgut'un doğum yılları. MHP genel başkanı, ALPARSLAN TÜRKEŞ'in de vefatını 4/4/1997'ye koydu. 80 yaşında iken. Vurgu, Türkler yapacak 4 eş işini dünyada. SEKS EN. (O gün, İzmirde, 2.ci dalga ezme süreci içinde, Kent'te dolaşırken, Konak tarafında, yerel İzmir gazetelerinin birinde gördüm, Türkeş'in vefat haberini. Hemen aldım bir tane, Gümüşpala'ya gidip "bizim"(?!) sokak başına bıraktım. Niye.)    Ve Abdullah ÖCalan'ın doğumu da, NATO'nun kuruluş günü. 4 Nisan 1949 URFA HALFETİ ÖMERLİ köyü. Abdullah Öcalan kim. 40.000 kişi niye öldü, 15 Ağustos 1984'den beri.

******************* 

(27 Temmuz 2012    :) TANRISAL GÜN yıldönümü (Gün eksi bir)

Herkesin en önemli tarihi Doğum tarihidir. Öldüyse en önemli tarihler ikidir. Doğum ve Ölüm tarihleri. Yaşarken de önemli tarihler olur. Yılmaz'ın yaşarken en ama en önemli tarihi sorulunca, akla 31 Temmuz 1986, amputasyon ve ardından hadımlık tarihi, akla gelir önce. Ama değildir. 28 Temmuz 1986'dır, Yılmaz'ın hayattaki en önemli tarihi. Üç gün sonraki amputasyon, Tanrısal gün'ün getirdiğinin sonucudur. Ben o gün, "O tanrı ben" kanaatine varmadım, ama mesaşlar "gaipleşti", o gün. Ve izleyen mesajlarla, amputasyon. Bilahare, hastanede edindim o kanaati, "o tanrı ben mişim." Sürecin başlangıcı 28 Temmuz olduğu için, Tanrılığın başlangıcı da aynı gün. 24 Nisan 1915'in Ermeni "soykırım/tehcir" günü olduğu gibi. O gün başladı süreç. Aynı gün ölmedi 1.5 milyon Ermeni. Sayı abartılı bile olsa, ölmüş değil mi yüzbinlerce ermeni, o münasebetle, ve o süreç içinde.   Misyon-koyucu, Tanrısal Gün yıldönümlerinde, "gün eksi bir" olarak da "olaylar" yaptı, "kutlamak" (!). 27 Temmuz 2006 (20.ci yıldönümü kutlaması.) Yazdım, bu web siteme, Yzb. AKGÜN SEZGİNER olayı.   27 Temmuz 1996'da da (10.cu yıl kutlaması)  TRT bAŞKameraman'ı MELİH uzun-yol'un ölümü var. ATLANTA (ABD) yaz olimpiyatları, Bomba patladı. 1 kişi öldü. Ama Melih kamerasıyla tesadüfen(?!) (aslında Stella marifetiyle) olayın yakınında. Görüntü almak için "heyeCAN"la koşarken "KALP" krizinden (stella marifetiyle) CAN verdi. Sağlam Misyon bilincim olmasaydı (Stella bilinci dahil), kavrayabilirmiydim, benim için öldüğünü. Ve bu kanaatim, olayın ilk gününde, yani anında, kesindi. Genel değerlendirme ile, Misyon koyucudan bana gelen mesajlardan biri. Önemli biri. "kutlama mesajı". Baktım bu sabah, Almanak'a. 19 Temmuz'da başlamış ATLANTA olimpiyatları. (Londra,İngiltere yaz olimpiyatları da, bugün, özellikle bugün, başlıyor.) Almanak'a not düşmüşüm,9 Mart 2005'te. ERİC RUDOLF itiraf etmiş, bombayı patlattığını. (erik/erkeklik-RU/UR). Bugün, SABAH gazetesi aldım. Çünkü manşeti "Buse artık Üniversiteli", ve ilgili haberi (hatırlatıyor misyon koyucu), 4 yıl önce, 27 Temmuz 2008'de, "masum sivilleri" hedef alan, istanbul GÜN-GÖR-en'deki 17 kişinin öldüğü, bombalı patlamada, yaralı kurtulan genç kız BUSE HAZARLI'nın hikayesi. Belli ki, olay MİT marifetiyle, ama yine belli ki, Misyon-koyucu, özellikle seçmiş, tarihi ve yeri.

Tuhaftır, 1965'de, Ankara'da TİP üyesi olmuştum, 1966'da Hv.H.O.'da "örgüt kurma" çabasına girmiştim, 1970'de Öner beni, Ekrem Acuner'e götürmüştü, sol cunta askeri darbesine katılmam için, ama ben 1973'de Selimiye'de tutuklu iken, suçlandığımız THKP davasında yer alan, devre arkadaşlarımın, MİT görevlisi olduklarını öğreninceye kadar, MİT'in beni "izlemekte" olduğundan haberim yoktu. Daha doğrusu, hiç düşünmemiştim, "acaba izleniyormuyum" diye. Bu sebebten de, izlendiğimi bilmiyordum. "arkadaşların" Mit görevlisi olduğu ortaya çıkınca, Harbiye'deki benim "örgüt kurma" çabamla ilgili gerçek de ortaya çıktı. önce ERTAN TEZGÖR'ü bulup örgüt kurmaya onunla başlamıştım. Meğer, onlar beni almışlar aralaraına. Bu ne demekti. Mİt tarafından izlenmenin de ötesinde, apaçık yönlendirilmişim, MİT tarafından. Sonuç, hapishane, Selimiye. Sonra bir olay, ve ardından 5 yıl kadar, "zehirlenme korkusu". Bu olay, ve ardından Zehirlenme korkusu, MİT'den Yılmaz'a, (kötü anlamda) bir mesajmıydı. Hayır. Bebni öldürmeye teşebbüs etmişti. Ben "YAYGARA" yapınca, zehirin PANZEHİR'ini vererek, beni ölmekten kurtarmak zorunda kalmıştı. Sonra, Demir'in de MİT güdümünde olduğunu kavradığımda, durum değişti. "Talip" psikolojisine girdim. Ve MİT'den bana, dolaylı söz ve davranışlarla, MESAJ dönemi başladı, ilk kez. 18 Nisan 1983 Banka Soygunu'nu, o mesajlardan gelen, "yeşil ışıkla" yaptım. Yanılgı yok. "yap" dedi MİT. Alenen değil. Dolaylı. MİT'e güvenerek yaptım. Delimiyim ben, böyle bir güvence olmadan, üstelik tek başıma, her ne sebeple olursa olsun, banka soymaya kalkışmaya. "Alimallah" insan canından bile olabilir, banka soyayım derken. Ve bu "olumlu" mesajlara, hapishanelerde, bir de olumsuzlar eklendi. İlk kez tanıştım, dolaylı söz ve davranışlarla, ezilmeye,(aşağılama,taciz,tehdit, hatta yumruk). Ama güvenim değişmedi, işin gereği eziyorum seni, mesajı, kendiliğinden belli. İşte bu ortamda, Çanakkale'de, 18 Mart 1986'da peşpeşe bulduğum konular. Global çete (Gizli Dünya Devleti),Gündem Dünya Sosyalist ve Ateist (aleni) Devleti, Bu iş için seçilmişim Doğumdan, Global Çete Merkezi (Misyon koyucu) tarafından. Tüm hayatım, onun güdümünde geçmiş. MİT'den gelen mesajlar, MİT marifetiyle, aslında ondan gelmiş. Ve hemen ardından Stella bilinci, Beyin faaliyetlerim (ve de insanların beyin faaliyetleri) uzaktan izleniyor, ve hatta yönlendiriliyor.  28 Temmuz'da, Mesajlar "gaipleşti". Mısır piraMİTlerinden de mesaj okuyunca, mesaşların MİT mesajları olmadığı "anlaşıldı". Konuya şöyle bakmak gerekli: Ben, acaba Piramitlerde de bana mesaj var mı demedim. Misyon-koyucu, "bak, piramitlerde de sana mesaj var" dedi. Baktım gerçekten var. Aklıma gelmesi imkansızdı, Misyon koyucunun beni (amaçlı) yanıltmaya çalıştığı. Eski mesajlar essah'tı. Yeni mesajlar da essah, ama gaipten gelmiş hepsi, Ne misyon koyucu, ne MİT varmış, bana mesaj gönderen. Üç gün yoğun mesaj "yağmuru" sonucu , gittim Tuvalete, istenildiği gibi, "ölmek amacıyla", amputasyon.  O üç gündeki mesajları, yaşamış olduğum çok ama çok stresli bir durum dolayısıyla, şimdi tam olarak hatırlamıyorum, ama, güncel mesajlarla da bağıntılandığından eminim. Piramitler, en son ve esas oldu. Ondan önce Amerigo Vespuci'den de mesaj yorumladığımı hatırlıyorum. Piramitleri nasıl yorumladım, bilmiyorum. Ama şu an baktığımızda, besbelli ne görüyoruz: KEFREN/KEFEN-KEOPS/KOPSİ KEFALİ/KOP/KES-MİKERİNOS/ERİN/ERKEKLİĞİN/NOS/SON.

Dün, Konak'ta, 9 Eylül adlı Vapura binerken. Çok kalabalık değil. Vapur'un merdivenlerinden, çıkmaya hazırlanırken, sağımdaki adam "S.K tutma" davranışı yaptı. Mit marifetiyle. Kendisine, ne için yapması gerektiği hakkında ne söylenmiş olursa olsun. Anında, davranışla tepki gösterdim. O bırakır bırakmaz, ben tuttum, adamın s.kini sağ elimle. Ben tutarken de, adam, "korunmak amacıyla" REFLEX olarak anında, elimi tutarak, s.kine bir zarar gelmesini önleme davranışı yaptı. Başka, bir tepki yok. İşte size bir mesaj örneği. Taze.

İstanbul'dan, İzmir'e transfer, 1987 Sonbaharı'ndan 1989 Sonuna kadar, İzmir'de 1.ci dalga ezme, "çok ağırdı".  Yaşadığım ezilme, oyun değil gerçekti. Ve ağırlığının asıl sebebi de, "evin içinde" de devam etmekte olmasıydı. Ve de bizzat, en yakınım babam tarafından. Sokakta, sıradan İzmirli'nin yaptığını, evde babam yapıyordu. Dayanılmazdı. O iki yıl. Eşrepaşa, Gümüşpala, ve Nergiz. Bu üç evde de, annemden babamdan "izole" yaşadım, bana ayrılan yerde, odada. Annem yemeklerimi getirirdi, o kadar. 1989 yılı ortalarında, "bu yazıları yazdığım salonun" kapısından, içerdeki babama öfke ile bağırdım: "Tut S.kini". Tuttu s.kini. Bağırdım: "Öksür". Öksürdü "Öhö Öhö". (Her nedense) Ardından "Secdeye kapan" diye de bağırdım. Secdeye kapandı. Sonra da, Balkona kaçtı. "Şamata"yı bütün mahalle duydu. O olaydan bir süre sonra, İzmir polisi beni (şimdiki Yunuslar'dan) sokaktan alıp tımarhaneye götürdü. 2 Kasım 1989'da Manisa (Magnesia). Tımarhaneler (iki kez) öyle ağırdı ki, İkinci Tımarhane çıkışında, 1990 başında, "misyon bilincimi" yitirdim. Beni (ezdirerek de olsa) aslında kollayan bir misyon koyucu var olsaydı, bu tımarhaneler olmazdı, diye düşünerek. Meğer, Tımarhaneler de "istiap haddi" içindeymiş. Çeyizmiş yani, düğünde kullanılmak üzere. 3 yıl kadar, misyon bilincim yitik yaşadım.

Evlatlar, eşe olan aşkın ürünüdürler. Aşk yoksa, evlat sevgisi de yoktur, ya da eksiktir. Misyonun selameti açısından, babamla annem arasında Aşk olmaması gerekliydi. Bunun için, annem çok gençken (adeta çocuk iken),(şimdi baktım Evlenme Cüzdanına) 15 Ağustos 1945'te evlendirilmiş babamla.(Not: iki tarih var, cüzdanda. Öteki 19 temmuz 1945. Doğrusu hangisi anlaşılmıyor.) Yani (gerçekte) annem 17 yaşında, babam 27 yaşında iken. O yaşlarda okadar büyük yaş farkı, gerçek aşka imkan vermez. Ve nasıl başlamışsa duygusal ilişki, öyle devam eder. Annem genç ve güzel kız. Ama babamdan aşk yok. Annemden de olamazdı zaten. Dolayısıyla, Babamın annemle ilişkilerinde, Aşkın gereklerine göre davranmak yoktu. Daha evliliğin başlangıcında, Salihli'de bile olmuş,babamın evlilik dışı seks arayışları. Annem anlatırdı. Ama asıl 1955-61 arası Silis'te. "Cehennem azabı" yaşattı anneme, bu yüzden. TCDD personel lojmanları köyden uzak, İstasyonun sağında uzakta, solunda uzakta. İstasyon lojmanında sadece biz. Personel. Babam istasyon şefi. Hareket memuru var. İki makasçı, iki yol çavuşu, yol bekçisi,ve geçitbekçisi. Bu kadar. Ve personelin, geç kız, kızkardeşleri veya kızları, bekar. Babamın onlara yönelik davranışları ve kızların da ona göre davranmaları. Annemin korkusu, "pozisyonunu" kaybetmek. Çünkü gidebileceği yer yok. Kızların (belki de) umudu, "Şef karısı" olabilmek. Kavgalar. Hamide abla'ya "Kuru" adını takmıştı, annem. Çok zayıf olduğu için. Zayıf filan farketmezdi babam için, anlaşılan. Eyüp çavuş'a "Nemrut" adını takmıştı, annem. Evde mecburen konuşuluyor. Eyüp bey diyecek hali yok ya. Küçük kızı gelir, Bahçe parmaklıklarına çıkar, anneme bağırırdı,"İtim ürür, g.tüm dinler" diye. Kaç defa geldi, müfettişler, soruşturmalara, kavgalar nedeniyle.  Aşk olsaydı, babam annemi gözlerimi(zi)n önünde dövmezdi annemizi, çamaşır yıkamadı diye. O leğeni hatırlıyorum. Gri sac leğen, 1 metre çapında. O leğende yıkadı sonra "o" çamaşırları ağlayarak.     Annem anlatırdı, şikayet ederek. Babama, çocukları erkenden evlendirelim dediğinde, aldığı cevap şuymuş. "Ben kendi paramla evlendim, kendi paralarını kazansınlar evlensinler." Bu sözlerde, açıkça belli, evlatlara kısmi "yabancılık" var. Olmasıgerekiyordu, misyon için. Çünkü Yılmaz, "ezilecek". Evlat sevgisi tam olan ebeveyn, anne veya baba buna bile bile razı olmaz, dayanamaz, hangi sebeple olursa olsun.     Çanakkale dönüşü, İstanbul'da, 1987'de, tıpkı Hapishanelerdeki gibi "ezme" başlayıncaya kadar,babam benim düşmanım değildi. A.K.G.B.K.(1982) kitabımda da yazdığım gibi, "olumsuzluğun simgesi" ydi sadece. Ezme orda başlayınca, 1990 yılı başına kadar, "Başdüşmanım" haline geldi. Kardeşim Demir, Kuzenim Turgut "Düşman statüsü" kazanmadılar, hiç.

*******************

(28 Temmuz 2012   :) Tanrısal Gün, 26.ncı Yıldönümü. 1986-2012

Bu sabah, Kanal-7 de meteorolog, ankara'da hava sıcaklığının 41 derece olduğunu söyledikten sonra, aynen, "Bu TARİHİndeki en sıcak gün oluyor, Ankara'nın", dedi. Belli ki dün için, 27 Temmuz/7 Ramazan. Yeni Meteoroloji imkanlarıyla, ama niye? DEMİR'ler artık Kırıkkale'de değilde, Ankara'da mukim diye mi. Yoksa, TARİHin belkide tek, ama çok önemli bir meydan savaşının, bugün, Yıldönümü diye mi. İki Türk ordusu. YILDIRIM Bayezit ve TİMUR arasında. 28 Temmuz 1402'de. Timur yeniyor. Osmanlı'da, 12 yıl sürecek, "fetret" (belirsizlik, karmaşa) dönemi başlıyor. Esir düşüyor Yıldırım. Lise yıllarından Tarih derslerinden hatırladığım kadarıyla, Timur, Yıldırım'ı çıplak olarak bir kafese kapatıp sergiliyor. Ve Yıldırım yüzüğündeki zehiri içerek intihar ediyor.   Tanrısal Gün'ün Gün-ay'ını, Ankara savaşından almışlar. Yılını da Halley'den. !986'da geldi en son, Ve yılın ilk yarısı ortalarında (ben Çanakkale'de iken) Dünyaya en yakın noktaya geldi. 76 yılda bir gelirmiş. O sırada 38 (yani 2x19) yaşında olmam istenmiş, Atatürk'ün 19'larıyla bağlantı için. Uyan yıl 1947 olmuş, ordan da 25 Eylül'ü seçmişler. Yıldırım'ın 25 Eylül 1396'daki niğBOLU zaferinden. Talihli'nin adı da YILDIRIM'la bağıntılı, YILMAZ olsun demişler.

Bunları dedikleri zaman, yani 200 yıl kadar önce, ellerinde Stella aleti yoktu. Ama bunları gerçekleştirebileceklerinden emindiler. Klasik yöntemlerle, Yılmaz'ı "Tanrısallığa" yöneltip kandırarak, kendisine kendisini hadım ettirebileceklerinden emindiler. Ama, Stella'nın icadı ile işleri daha da kolaylaştı. Ben doğmadan bu alet ellerindeydi, ilkel biçimde de olsa. 6 yaşımdan önce, "öyleyse ben reisicumhur olacağım" sözlerim (kesin ) stella marifetiyle. Bu bilgisayar aracılığıyla, Tivibu'dan, CNBC-E'de seyrettiğim, "Man of Interest" dizisi, STELLA'yı (tam değil kısmen) çağrıştırmak için yapılmış.

Adımı, babam koymuş, YILMAZ. "yılmaz Demiryolu erleri" marşından esinlenerek. Kardeşimin adını TİMURLENK olarak, Hulusi dedemiz koymak istemiş. "Lenk" kelimesinin "Topal" anlamında olduğu anlaşılınca, TİMUR'a çevirmişler. Ama babam, Nüfusa DEMİR olarak kaydettirmiş. Belki de gene o marşla ilgili. Dedem, söylemişti bana, Kuran'da "men temur" gördüm diye. Dedemiz, Demir'e hep Temur dedi.  Demir'in adı'nın, Timur'dan dolaştırılması, Tanrısal gün bağlantısı içindir. TİMUR başka bir cümleye de çok uyar. (kesTİMURdu.)     Cihan Harbi'nin (1.ci Dünya savaşının) başlangıcını 28 Temmuz 1914'e koydular, bağıntı için. 28 Temmuz 1986'dan tam 10 yıl öncesine, 28 Temmuz 1976'ya, TANgşan depremini koydular. 750.000 ölü (Çin,için, niçin) (Herhalde,) en büyük insan kaybının olduğu deprem. 28 Temmuz 1986'dan tam 10 yıl sonrasına da Teğmen YILMAZ UYANIK'ın, galiba ADANA'da, terör olayında "şehit" olmasını koydular. İşin ilginci, ben 28 Temmuz 1996 başladığında, gece 00.00 dan itibaren 3-4 saat uyanıktım. Yatağımda uzunca bir yazı yazıp, sabahleyin postalamıştım, galiba çöpçü kamyonuyla. Tğm.Yılmaz Gürol/Tğm.Yılmaz Uyanık. (Uyanık'da yanık da vardır.)       -Yılmaz, Hadımlığın Telafisi nasıl olacak?         -Ruh nakliyle. Benimle aynı genetik şifreye sahip, yani benden klonlanmış, benden 20 yaş kadar küçük, halen yaşamakta olan kişilerden en uygun olanına ruh nakli. Ben ve o, uyutulacak. Onun hafızası silinecek, benim hafızam ona nakledilecek. Benim beden çöpe. Gözlerimi açınca, hadımlığımın giderilmiş olduğunu göreceğim, üstelik "gençleşmiş" olarak.        -İnsanlığa Aykırı değil mi bu?         -Evet, 2 ABD ve 1 RUS kentini atom bombalarıyla yok etmek kadar.                     (30 Temmuz 2012'de İLAVE   :) Bugünkü SABAH gazetesinin manşeti ve altındaki haberi: BİR SİLECEĞE İKİ KURBAN. Tekvando Milli Takımı Antrenörü Ahmet Sarı spor salonu önüne park eden aracın SİLECEĞİNİ KALDIRDI diye fitness hocasıyla birlikte öldürüldü. (önceki gece, saat 23.00 sıralarında, yani 28 Temmuz günü. İstanbul, Maltepe, Altayçeşme Mahallesi, Saldıray sokak'ta.  Kendisine ait YANKI GYM spor salonu önünde otururken, üst katta oturan komşusu BURÇİN EREN(38), arabasıyla gelip, arabasını spor salonu önüne park etmiş, uyarı için Ahmet Sarı, Cam sileceğini kaldırmış. Bunu gören Burçin Eren, önce küfür, sonra dairesinden tabancayla gelip AHMET SARI(46)'yı 4, fitness hocası EMRAH KAYGUSUZ(33)'u 2 kurşunla yaralamış. Yaralılar hastane yolunda ve hastanede ölmüşler.) YORUMUM: 1)tanrısal günde. 2) Kuzenim AHMET SARI adıyla 3) Asıl konu Sİ.ECEK ve kaldırmak . cAM sileceği. (hadımlığın telafisi mesajı, ereksiyon destekli, kalkmak kaldırmak). 4) BURÇİN (burda erkek adı) BURÇİN, UR İÇİN. Burçin'in yaşı 38. Amputasyon 38 yaşımda. Soyadı ER-EN. 5) EMRAH kaYGusuz  (iki uzun AH, tuvalette, YG, Yılmaz Gürol)....... İşte bu da Misyon koyucudan, Stella marifetiyle mesajlara "taze" bir örnek. (Fitness:Fitnesiz bir dünya için.)

(29 Temmuz 2012   :) TANRISAL GÜN. Yıldönümü (Gün artı bir)

Objektif (nesnel) koşullar üzerinde oluşur Subjektif (öznel) koşullar. Bu, toplum için geçerli olduğu gibi, kişi için de geçerlidir. Beden yapısı, Ruh yapısının oluşumunu etkiler. Küçüklüğünden beri "iri yapılı" bir erkeğin psikolojisiyle, küçüklüğünden beri "ufak tefek" yapılı bir erkeğin psikolojisinin farklı olduğu gibi. "Güzel" kadının, "çirkin" kadının psikolojilerinin birbirinden farklı olduğu gibi. Bedensel farklılıkar, pozitif veya negatif yönde etkiler, kişiliğin oluşumunu. Aşırı negatif durumlar, kişide "aşağılık duygusu" (inferiority complex) oluşturur. Bunu aşmak için, ötekilerden farklı bir konuda, onlardan üstün olma çabasına girişir. (Kendisini yüceltme, Sublimation). Tabi, Bedensel farklılıkardan en etkili olanı, Cinsellikle ilgil olanlardır. Kadınlar için de, erkekler için de.  Erkekler için, herkesin bildiği gibi, içinde yaşanılan topluluktaki, ortalama penis büyüklüğünün altında penisi olanlar (küçük penisliler), bundan dolayı, "aşağılık duygusu" yaşamaya yatkın kişilerdir. Normal cinsel hayatlarını da etkiler bu durum. Karşı cinsle, sağlıklı iletişim kuramazlar. Cinsel ilişkileri (copulations), "stress" altında olacağı için,tam doygunlukla sonuçlanmayacağı gibi, "stress"in şiddetine göre, cinsel ilişkiyi gerçekleştirememe durumu da ortaya çıkabilir. "ya yapamazsam" korkusu da yerleşebilir.

Dolayısıyla, benim Erkeklik organımın, Türkiye ortalamasına göre,ı, ereksiyon halinde "on santim kadar" küçük olması, Misyonun ihtiyaçları gereği, Misyon koyucunun işidir. İşi, seks konuları ile bağıntılı AŞK ve Sevgi toplumunu kuracak olan Talihli (erkeğin) (Yılmaz'ın) ŞEY'i küçük olsun. Böylece, Sublimation'a yönelsin.  200 yıl kadar önce bunu kararlaştırdıklarında, klasik yöntemlerle, bunu gerçekleştirebileceklerini biliyorlardı. Anasını, babasını küçük penisli kişiler soyundan gelenlerden seçeriz diyerek. (Bilgi: Babamınki de aşağı yukarı benimki kadardı. Son günlerinde, yatalak, çişini yaptırırken gördüm.) Ama, Bilimin gelişmesi ile buna da gerek kalmadı. Laboratuvar ürünü, yani tüp bebek olduğum, kesin. Çünkü mutlaka erkek olarak doğmam gerekiyordu. Cinsel organı oluşturan genleri değiştirmişler yani, Japon erkeklerinin cinsel organlarını oluşturan genlerle, işi garantiye almak için. Epey Japon pornosu'da seyrettim, bu son oniki yıl içinde, ortalama penis büyüklükleri, benimki kadar. (Bilgi: bu durum onları olumsuz etkilemez. Çünkü, genel ortalamaya uygun.)

Ama, bir konu daha var. Yönelinecek Sublimasyon alanları çeşitli. Bunlardan "politika" yı seçmeli. Peki Nasıl? "Aşağılık duygusuna" ek olarak bir de "suçluluk duygusu" ekleyelim. Bundan da kurtulmak için suçu topluma atsın, toplum düzenine atsın,  ve "BOZUK DÜZEN" i değiştirmeye yönelik Sublimasyon yapsın. Misyon koyucu'nun, Kişiliğime yerleştirdiği "kısmi Homoseksüalite"nin ikinci amacı bunun içindir.  7 yaşımda ayrıldım, Salihli'den, 2.nci sınıfı bitirince. Kardeşim Demir 5 yaşında iken. O, Silis'te başladı, ilkokula. Salihli'de de Silis'te de, evimiz, toplumdan soyut. Her iki yerde de, öteki Demiryolu personeli lojmanları birarada. Biz tek. Ve evde kız çocuk yok.  Salihli'de, taa en küçüklüğümden başlamıştı, Hulusi dedem(iz), "aç s.kini seveyim" demeye. Ergenlik öncesi çocukta da vardır cinsellik. (Bilgi: Çok sonra, Eşrefpaşa Çal evi'nde, Ben Orta okul 2.ci sınıfta iken, yaşım 12 iken, Kuzen Alev'in yaşı 3 iken, ve ben Alev'in "şeyini" emerken, şeyi ereksiyon oluyordu.) Dedemin bu davranışları, beni taklide yöneltti, evde. Ben de Demir'e aynı şeyi yapmaya başladım. Bebeklikten yeni çıkmışız zaten. Yani, her çok küçük çocuk gibi "emzik" işine alışığız. Kimseden öğrenmeden, buldum Demir'in şeyini emmeyi. Eregenliğe böyle girdim. Ve Demir'inkini "emme" işi Lise yıllarımda da devam etti, Üzerlik'te. Ve tabi bıraktım uygulamayı, "büyük bir suçluluk dugusuyla". 1964-65'de, 17-18 yaşlarımda, Ankara'da T.İ.P. üyesi iken Demir'e, "Bu bozuk düzen değişecek" diye mektup yazdığımı da hatırlıyorum. Politikleşmiştim yani. Uygulamayı bıraktım ama, uygun durumlar bulsaydım devam ederdim, "başkalarıyla" da. Ve süreç devam ettikçe de, sadece "şey" emmekle kalmayıp, Homoseksüalite'nin öteki aşamalarına da geçerdim.  Benim yaşım ilerledikçe, ilişkide olduğum kişilerin de yaşı ilerliyeceğinden, sonunda kendi cinsi yerine, sadece, veya öncelikle, karşı cinse ilgi duyan, erişkin bir homoseksüel (veya biseksüel) olurdum. Misyon koyucu, bu konuda, bana engel koydu. Uygun ortam vermedi, hiç. Dolayısıyla, benim homoseksüel eğilimim, bıraktığım yerde kaldı. Ama Libidomun vazgeçilmez bir negatif parçası olarak. Tabi, "libidom" var olduğu sürece. Sözgelişi, Amputasyon sonrası, 5 yıl kadar ki Sıfır libido döneminde, Pozitifi de negatifi de, hepsi de sıfırdı. Geri gelince libido, gene negatifiyle, pozitifiyle birlikte geldi. Eğer, Homoseksüalite başlangıcı için "süje" kardeşim olmasaydı, sözgelişi köyden arkadaşlarla olsaydı, suçluluk olmazdı. Amaç da gerçekleşmemiş olurdu. Kardeşim , en yakınımda olduğu için oluştu suçluluk duygusu. O süreç içinde, kısa dönem ALEV'de var. Aynı uygulama. (imkan bulduğum için) geçici olarak, dedemlerin yanına bırakmışlardı. Ama, Alev'e yönelik bir suçluluk duygusu yaşamadım. O da akrabam, ama biraz "uzakta". 3 yaşındaydı. Hatırlar mı bilmem, diyemiyeceğim. Konu seks. Hatırlatıcı izleri kalmıştır. Dahası, hem Demir'de, hem Alev'de Homoseksüalite varsa, ki olmaması kaçınılmaz, müsebbipi yılmaz, kaçın yılmaz. Bir de İstanbul'da, yüzlerce kez gittiğim Randevüevleri döneminde, 20'li yaşlarımda, özellikle aramıştım, "homo". Yeşilçam sokağında da bulmuştum, otellerin birinde, uygun bir genç  homo. Arzulu uygulama, kaldığım yerdeki gibi. Ama, işin gereği, sonunda ona "anal" uygulamak da var. No problem. Zaten, o haz da var, randevü evi kadınlarından. O kişiyi bulamadım, bir daha. Başka bir iki tane daha. Aynı haz yok. Aramadım başka. O bir iki taneden biri de özellikle bana anal seks uygulamak istemişti. Kabul etmemiştim. Çok kızmıştı. "Hep böyle yapıyorsunuz" diye. (Emip bırakmak konusu). Şimdi şunu da belirtmeliyim. Türk, ayırır. Aktif-Pasif homoseksüel, diye. Aslında. Ayrım anlamsızdır. Homoseksüalite. Ayrıca şunu da belirteyim. Ne kadar yakışıklı olursa olsun, Normal Erişkin bir erkeğe yönelik libidom olmadı hiç. Yok yani. Cinsel organını görsem dahi. "Şarta bağlı" bendeki kısmi homoseksüalite.

Tabi, Misyon koyucunun, bana "homoseksüalite" de koymasının birinci, yani asıl sebebi, Aşk toplumunu kuracak kişinin, homoseksüalite işlerini de, bizzat yaşayarak, en doğru biçimde bilmesi, o konuda hata yapmaması için.  Canlı, uzun evrim sürecinde, erkek ve dişi diye kendisine iki cinse ayırırken, Libido'nun her halükarda sadece karşı cinse yönelik olmasını sağlayamamış. Karşı cinse yönelik libido oluşmadan, şu veya bu sebeple Kendi cinsine yönelebiliyor Libido. Homoseksüalite, insanlarda, uygarlığın başlamasıyla ortaya çıktı. Karşı cinse ulaşılamadığı, ve bu arada, mevcut homoseksüel kişilerin yönlendirmesiyle. Bulaşıcıdır yani, homoseksüalite. İnsan doğasına aykırı. Peki, tamamen doğal olarak homoseksüel kişi de olabilir mi. Hem erkeklik organı, hem kadınlık organı olan kişiler bile, son derece az oranda olsa bile, var olduğuna göre, o da mümkün. Ama Doğanın "şaşırması" olarak kabul etmek zorundayız.

Yeni Dünya'ya taşımayacağız homoseksüaliteyi. Orda herkes, doğumdan "normal seks ilişkiler" ortamında başlayacağı için hayata, "homoseksüalite koşulları hiç olmayacak. GÖÇ, 25 yıl. Süre uzun. Göç kafilelerini, en uygunlardan başlayarak hazırlayacağız. Eski Dünya'da da, Anti-homoseksüel bir politika uygulayacağız. Homoseksüalite yasak. Homoseksüel ilişki hayal ederek, Masturbasyon yapmak serbest (Benim yaptığım gibi, çaresizlikten.) Eski Dünyadakileri de göç sırası gelene kadar, yeni Dünya koşullarına, elden geldiğince hazırlamaya çalışacağız. Örneğin, Evlenmemişler kalmasın. Geç yaşta evlensinler. Ve iki çocuk yapsınlar. Önce oğlan sonra kız. Kendileri beceremiyorsa eş bulmayı, devlet bulsun. Ve tabi, tüm evlilikler, devlet onayı ile. Fahişelik, Genelevler de yok tabi. Eski Dünya'da Aile, "negatif unsurlardan arındırılmış" Klasik Türk Ailesi olacak. Eve para getiren, Aile Reisi Karı'nın kocası, çocukların Babası. Yeni Dünya'da para yok tabi. 4'lü aile. Karı-koca, birlikte eğitim, birlikte askerlik, birlikte meslek...

Global Çete'nin Hadım Yılmaz'dan beklediği, Dünya Sosyalist ve Ateist ve hatta anti-homoseksüel  Devleti'ni kurması. Bu amaçla özellikle yaygınlaştırıp yoğunlaştırdı, son zamanlarda, kapitalizmi, dinciliği, homoseksüaliteyi. "Akla ziyan" dyorlar ya, işte onun gibi erkek-erkeğe resmi nikah, kadın-kadına resmi nikah, gayet normalmiş gibi takdim edildi insanlara. 3 gün son sonra, Kuzen Fatma'yı karım olarak buluşumun 2000.ci günü. 1 Ağustos 2012. Bu son 12 yılın ilk yıllarının birinde, galiba 2002'de, ama 1 Ağustosta kabul etti  Almanya, "Yasal" homseksüel resmi nikahı. (Fatoşcuğum, bana pasaportunu göstermiştin, bak "DEUTSCH" yazıyor diye. Sen de Alman sayılırsın, aslın Türk olsa da). Ve ne yaptılar. Bir homoseksüel erkeği, Westervelle'yi, özellikle Dışişleri bakanı yaptılar, bununla da yetinmeyip, yasaya uygun, bir homoseksüel erkekle resmi nikahla evlendirdiler. Bundan daha güzel reklamı olur mu homoseksüalitenin Dünya'ya. Westervelle ne biliyor. Hadım Yılmaz Dünya Devleti'ni kuracak. Dinleri yasaklayacak, homoseksüalite'yi yasaklayacak. Sert uygulamalar yapacak. Sonra Askeri darbe ile essahtan öldürülerek tasfiye edilecek. Yapmış olduğu uygulamalar yumuşatılarak, "Sosyalist dünya Devleti" olarak yola devam edilecek.  Dinleri yasaklamıyacağım. Kendime özgü "Laik" uygulama ile başlayacağım. Homoseksüalite'yi yasaklayacağım ama, sert  uygulama yok. "Yardımcı uygulama" ile. Bu konulardaki tutumumun değişmeyeceği, START öncesi, iyice anlaşılınca, Global Çete mecburen "yol haritasını" revize edecek, sanki hiç revize etmemiş gibi görünerek.

Fatoşcuğum, o 1 Ağustos günü, yani Almanya'da Homoseksüel nikah'ın yasallaştığı gün, Vapur gezintisi için Pasaport'ta vapurdan inince, Hava da bir anormallik yoktu. Ben konağa yaklaşırken yağmur başladı. Saat kulesi alanına gelince de "TUFAN" a dönüştü. Son derece şiddetli fırtına Güney'den. Saat kulesine varmamıştım henüz . Kendimi, hemen solumdaki İZSU Sütununun arkasına zor attım. Önümde genç karı-koca onlarında önünde çocuk arabası, içinde bebekleri. Fırtınanın şiddetinden 5-6 adım arkamda solda, bazı insanların sığındığ İZSU girişine ulaşmam mümkün değil. Şiddetli yağış. Fındık büyüklüğünde dolu yağışı. Büyük çatırtı sesleri. Önümdeki kadın ağlıyor. Arkadan ben de abanmışım onların üzerine. Benim bile hatırıma geldi. "galiba öleceğiz" diye. 5-6 dakika sürdü. Sonra sakinleşti hava. Ve Karşıyaka'ya geldiğimde, orda herhangi bir şey olmadığını farkettim. Kemeraltı'nda 2 ölü. Biriken suda elektrik çarpmasından, ve galiba asma tahta yıkılmasından. Ertesi gün, Hürriyet gazetesi, "İzmir, böyle TUFAN yaşamadı" diye yazdı. Hem zamanlama, hem mekan olarak baktığımda, Misyon koyucunun, ben saat kulesine yaklaşırken, saat kulesi merkezli bu tufanı, yeni meteoroloji imkanlarıyla yaptığı kanaatine vardım, çünkü o gün, Almanya'da o yasa kabul edilmişti. Almanya'da onu yaparken, İzmir'de de bunu yapmıştı. Misyon koyucu'nun mesajı açıktı. Homoseksüalite "Nein!..."

İşte böyle Fatoşcuğum, 17 yaşımda politikleş(tiril)dim, 40 yaşımda Misyon'la tanış(tırıl)dım, şimdi 64 yaşımdayım. Yaşadığım hayat benim. Tutku, benim. En güzel toplum düzeni, tüm insanlara, bundan sonrası için.    Ama, seninle beraber, "Yılmazlar" la beraber, "Hep beraber".

Pansiyon 19'da, Mari öyle güzel "Oral seks" yapıyordu ki kaç defa gittiysem ona, Vajinal seks kısmet olmadı. Hep ağıza orgazm. (BJ, Blow Job).  Hotel Kamer'deki Şule'nin memeleri. Hotel Varol'daki Hülya'ya, "Seni Seviyorum Hülya" demiştim aynen, ve gerçekti. Filizlenen Cinsel Sevgi, yani aşk ama filizlenirken bile belli "umutsuz durum".

(Aleko, acute. Aliki cronic.)(SAVE a few for "him", so he can SAVE the rest.)

as long as the libido exists

severek, sevişerek uzanalım, o meçhul ebede

*******************

(31 temmuz 2012   :) AMPUTASYON'un 26.cı Yıldönümü (1986-2012)

"Kutlu", "mutlu", ve "armutlu" olsun. Tuvalete gitmeden önce, saat 16.30 sıralarında erken gelen akşam yemeğinde, küçük armutlar vardı. Sadece onlardan yedim biraz.    Sınıf arkadaşım ZAFER DOĞU,( ben 1145, o 1138), Hv.H.O. 2.nci (ve son sınıfta) iken, İstanbul'da, beni YALOVA'daki "MİT dinlenme kampına" götürmüştü, günübirlik, bir pazar günü olsa gerek. 1967 veya 1968 yılı içinde. Sadece ikimiz gitmiştik. O sırada, babası MİT müsteşarı, Tümgeneral Fuat Doğu. 38 yaşımda amputasyon. Zafer'in Harbiye numarasına uygun. (Benim subay sicil numarama da uygun, 138). zAFer, af-ER. Yalova, o zaman İstanbul iline dahildi. Şimdi il. Numarası 77. (seven-seven,yedi-yedi). Yalova-"LOVe".    Zafer benim, "politik olmayan" Nejat Şansal (1146, sıra arkadaşım) grubu içindeydi. Hv.H.O., İzmir'de iken, (yani biz 1.ci sınıfta iken), bizim 384 sokaktaki evimizde de, bu grup arkadaşlarla toplanır konken oynardık. Zafer, oyuna katılmaz seyrederdi. O eve, Nejat'ın Babası, ve annesi de geldi. Babası, Akif amca, Emekli (27 Mayıs 1960'da, resen) Hv.Plilot Albay, annesi Ayhan teyze. Ben tam hatırlamıyorum, annem söylerdi, Zafer'in annesi de geldi diye. Bir deşöyle hatırlıyorum, Fuat Doğu'nun ikinci eşiydi. Yani Zafer'in üvey annesi, eğer yanlış hatırlamıyorsam. Özetle, 1965-66 yılında, MİT müsteşarının eşinin, bizim evi ziyareti, her bakımdan önemli bir işaret. Ben Zafer'lerin evine gitmedim hiç. Ama Nejat'ların, Ankara'daki evine gitmiştim.  384 sokaktaki evimizde, "Devrimci" arkadaşlarla da toplanırdık. Hasan Özgen grubu.   "Açıklığa kavuşması gerekli Bazı Konular, 1982" adlı, kitabım, talip psikolojisi ile yazılmış olduğundan, görünüşte, o "devrimci" arkadaşları "harcayan", ama aslında "harcamayan" bir "niyet" ifade ediyordu. O kitabımı, Nejat'a da götürüp vermiştim. Kara Harp Okulunda, İstihbarat öğretmeniydi, o sırada.

Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki "Bilgi", 1965 yılnda "seçilmiş" olduğum biçimindedir. Lise'den sonra, 1964-65 öğretim yılı için, Orta doğu Teknik Üniversitesi, Hazırlık Okuluna, Ankara'da başladığım yıllar içinde.  Milli Emniyet Teşkilatı MAH'ın, devamı olan, MİT bu adını, yeni bir kanunla, 1965 yılında aldı. Başka bir deyişle, MİT'in kuruluş amacı, asıl amacı (tabi ki gizli), Dünya Sosyalist ve Ateist Devletini kuracak kişiyi seçmek, ve seçtikten sonra zaman gelene kadar onu yönlendirmek, Türkiye'deki yaşanacak olayları, onun işine göre geliştirmekti. Tempo Kronolojisi, 6 Temmuz 1965 diyor, MİT kanununun kabul ediliş tarihi olarak. (benim hatırımda da, bir yerlerden, 31 Temmuz 1965 diye var. Doğrumu yanlışmı şimdi bilmiyorum. Doğru olabilir. Meclis'te kanun kabul edilince, hemen yürürlüğe girmiyor, bir süreç sonunda giriyor. 31 temmuz'da yürürlüğe girmiş olabilir. Eğer öyleyse, buda tabi, Amputasyon tarihi 31 Temmuz 1986 için.   Az önce Tempo Kronolojisine bakarken gördüm. Alt alta iki olay var: 23 Haziran 1965, 634 sayılı KAT mülkiyeti kanununun kabulü, 6 Temmuz 1965, 644 sayılı MİT kanununu kabulü. İşin ilginç yanı, Kat mülkiyeti Kanunu kabul edilirken, ben, gözlemci olarak Meclisteydim. Tek başıma gitmiştim, gözlem için. Tabi, tesadüf değil. Stella marifetiyle yönlendirilme sonucu, ama benim eylemim. İngilzce CUT (KAT diye söylenir), KES anlamındadır. İki kanun arasında fark 10, ve MİT kanununda 44 var, önünde de 6 (ALTI/SİX).

Tarih'te bugün'den, gazetelerden, iki seçim yapıyorum: 1) 1932 KERİMAN HALİS, Belçika'da Dünya Güzellik Kraliçesi seçildi. Atatürk, ona ECE soyadını verdi. (vurgu: "DÜNYA",kER-İMan, hal İSKERİM an, silah-ilah-lah, h AL is keri  MAN, kraliçe, ece)  2) TÜRK-İŞ Konfederasyonu kuruldu (Vurgu:Turkish,UR-İŞ).   Ama, aklımda bir olay var, yakın geçmişte, bu son 12 yıl içinde, ama tarihini hatırlıyamıyorum. İskenderiye Patriği PETRUS'u taşıyan Helikopter, AYNOROZ Adasına inmek üzere yaklaşırken, Ege Denizine düştü. İçindekiler öldü. (heliKOPT-ER).  Bir de şunu yazayım: Amputasyon'dan (herhalde birkaç gün) sonra, ben hastanede iken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in "Yaver"ini taşıyan, Helikopter düşmüş, içindekiler ölmüştü. Kenan Evren toplum önünde ağlamıştı. (O sırada kendimi essahtan tanrı sanıyordum. HELİKOPTER kelimesini yorumlayıp, benim Amputasyon bağıntılı, "tanrısal" bir iş olarak yorumlamıştım. Yani, Evren aslında benim için ağlamıştı, farkında olmadan). Tabi Misyon koyucunun işiymiş.        (1 Ağustos 2012'de İLAVE  :) İnternet'ten haberlerde de duydum iki gündür. Bugünkü Hürriyet'te de yazılı. Hindistan'da elektrik kesintisi. İki gün. Pazartesi 370 milyon kişi elektriksiz, Salı yani dün (31 Temmuz, Yılmaz'ın Erkeklik organı Kesiliş yıldönümünde) 670 milyon kişi elektriksiz. Toplam nüfus 1 milyar 200 milyon. hİNDİsTAN.)            (2 Ağustos 2012'de İLAVE   :) Bugünkü akşam gazetesinde bir haber: Sibel Can, önceki gün 42 yaşına basmış. 31 Temmuz demiyor ama, önceki gün kelimeleri yanlış kullanılmadıysa, bu 31 Temmuz demek. Vefat etmiş annesinin Doğum günü de aynıymış. (Yani 31 Temmuz). şimdi, babamın vefat ettiği yaştayım yani 42 yaşımdayım, demiş Sibel Can.   Çanakkale Cezaevi'nde, 2 kez yumruklandım. İlki, ilk konduğum, büyük ("100" kişilik kadar) "siyasi" koğuşta. Soyadı Gül. Basit taciz yüzünden. Ne yapmıştı, başkasınınkiyle karıştırıp, yanlış yazmayayım diye yazmıyorum şimdi. Sonra beni bir iki koğuş daha gezdirip, sonunda Adi suçlular büyük koğuşuna (o da "100" kişilik kadar) verdiler.  Orada bir gün, bir grup 6-7 kişi beni pencere kenarında, adeta sıkıştırmış köşeye, biri de alenen kıçıma parmak atmıştı, olayı iyice farkettirecek biçimde. İşin ilginci, bitişikteki iki katlı Ranzanın üstünde ayakta, dikelmiş bir Or.... Ço.... da, aşağıya "bize" bakarak, aynen 3 kelime HA HA HA diye bağırmıştı. Teşvik edici ses tonuyla. O da farkettirecek bir biçimde.  Orda da bir "yumrumlaşma" olmuş, tabi dayağı ben yemiştim, parmak atan kişden, soyadı CAN. Bu olaydan hemen sonra, beni o koğuştan da aldılar. Revir'e koydular, Aralık 1985'de. Misyon bilincim yok. "Talip Psikolojisi" içinde, MİT' tam güven içinde olduğum zamanlar. Ama bu iki özel kişinin hiç olmazsa soyadlarını hatırda tutmak amacıyla, TRT spikeri GÜLenbiCAN'a bağlamıştım soyadlarını.  Tabi Revirde 18 Mart 1986'dan itibaren, Bilinç değişikliği, doğumdan seçilmişlik, Misyon koyucu tarafından. Ne zaman gördüm Revirde şimdi hatırlamıyorum ama, 1986 ilk yarı içinde olduğu kesin. Masanın üzerine bir gazete koymuşlardı. Yarı-porno tipi gazetelerden. Ve bir resim. Büyük yazı, "KAY KAY SİBEL" yazıyordu, Kayak yapan kız.  Adı Sibel Can. Parmak atanla aynı soyad olsuğu için, hatırımda kaldı hep. Belki de o sırada, MİT'in bana mesajı olarak da yorumlamış olabilirim. "Parmak attırdık, yılmaz, ama can verecek. Zaman gelince canını alacaksın, karşılık olarak" diye. O Sibel, bu Sibel mi. Evet. O pozisyon'dan aldı MİT, bu pozisyona getirdi. Misyon koyucunun, MİT marifetiyle işi, benimle ilgili. Ama Misyon koyucu daha önce ne hazırlamış, hem annesinin, hem kendisinin doğum günaylarını Amputasyon günayına koymuş. Demek ki, Ben Revir'de, Tuvalette erkeklik organımı kestiğim gün 31 Temmuz 1986'da, Sibel Can 16 yaşına girmiş.  (Herşeye rağmen 31 Temmuz değilse, doğum günü, GÜN artı bir/eksi bir olarak aynı işi görür.)

*******************

(1 Ağustos 2012   :) FATOŞ'u "KARIM" olarak buluşumun 2000.ci günü

(sonG: Congragulations and Celebrations.......)

Teyze kızı Fatma Kaftancı. Küçük dişi kuzen. Hulusi dedemiz ve Fatma anneannemizin 9 torunundan en büyüğü Ben (erkek) en küçüğü o (dişi). Adını ve gözlerinin rengini anneannemizden almış ("blau"). Karıcığım,  AŞK yasak, SEX serbest   ona göre, unutma.    (rost-frei,sex-frei) (paralı sex-parasız aşk)     Bugün bosTANLI günü, ve de kafTANCI günü.  Asım ne der bu işe Yılmaz?  "Yılmaz abi, sen bilirsin." der. Alev ne der? "Al-evlen" der. Ayşe ne der? "Keşke kraliçe ben olsaydım" der. Fatma ne der, diye sormuyorum, Yılmazcığım. Seninki "boş", Fatoşunki "hoş". Merci & Danke.

ALASKA'nın, yıl olarak 1867'de satılışı, Yılmaz için çok önemli. FATMA'nın 2000.ci günü de Yılmaz için çok önemli. Dolayısıyla, Misyon koyucu, 1867'nin Gün-Ay'ını, 1 Ağustos 2012'den almış. ("Teyze kızı Fatma, Uçağını satma,...")

Fatoşcuğum, 1000.ci gün ECEVİT'in vefatının 3. yıldönümüne denk ge(tiri)lmişti. (with-ECE mesajıyla). 2000.ci gün de, Suudi Arabistan kralı FA-HD'ın vefatının 7.ci yıldönümüne denk ge(tiri)lmiş. (Yedi/SEVEN/ZieBEN). 

(Bugün, 1 Ağustos 2012, İLAVE   :) Akşam, alt yazıda okudum. TRThaber.com'dan baktım. Bugün akşama doğru olmuş anlaşılan. Atatürk'ün Manevi Kızı ÜLKÜ ADATEPE trafik kazasında ölmüş. Otomobili Bariyerlere çarpmış, Sakarya-Akyazı-Kuzuluk mevkiinde. 1932 doğumlu. 2012-1932= SEKS-EN.  Sürücü Adnan Selçuk ve Emin Öke Adatepe, yaralılar ve hastanedeler.    Fatoşcuğum, annenin (teyzemin) KUZULUK'ta bir işi olmuştu. Unuttum ayrıntıları. Bize de teklif etmişti. KUZULUK anahtarlığı, uzun süre çekmecemizde durmuştu. Bugün içinmiş. Galiba "Devre-mülk" konusundaydı. Bize teklf derken, annemle bana, ama aslında, bana yönelik yapmıştı teyzem teklifi. Tabi, ben de olumsuz cevap vermiştim. Kuzu-Kızı bağıntısı var Fatoşcuğum. Kuvvetli işaret. Tabi, o sırada, bilmiyordu annen de, senin aslında benim karım olduğunu.("olacağını" de, Yılmaz!) (şarkı: OLUR görürsem söylerim...) Yılmazcığım, Huriser teyzen ne der bu işlere?  "OH" der.... (SAKARYA,KARYASA,YAKARSA,YARA. SA,SAYARAK) severek...  SAKARYA 54, aynı harflerle AKSARAY yeni eklenenlerden ilki ZONGULDAK 67, ardından 68. Babam, soranlara ADAPAZARLI'yım derdi, Bulgaristanlıyım demezdi. ADApazarı, ADAtepe ülkü. 6 yaşına kadar,Atatürk'ün vefatına kadar, Atatürk'ün yanındaymış.... (Türkü:KUZUya verin tuzu, kuzu tuzu neylesin, Bekara verin KIZI). ALFAtma'yı Yılmaz! (ALFAbe önünde "Atatürk ve Ülkü" fotoğrafı onun içinmiş, FAtoşcuğum.)       (2 Ağustos 2012 İLAVE   :) Evet, gazete saat 18.00 sıraları diyor, dünkü, ülkü ADAtepe olayı için. Ve bir haber daha: Dün  62 yaşındaki SUAVİ'nin eşi gönül saYGan'dan bir çocuğu olmuş. Adını suADA koymuşlar. (ADAtepe ile bağıntılı yapmış, misyon koyucu). Önceki eşinden de 3 çocuğu daha varmış, Suavi'nin.

2 Ağustos - 25 Eylül 2012 Takvimi:

(6 A.1945 Hiroşima Atom), (9 A.1945 Nagazaki Atom), (17 A.1995/1999 Babamın vefatı/Gölcük Depremi), (19/20/21 A.2012 Ramazan Bayramı), (26 A.1071 Malazgirt), (30 A.2012 TSK günü), (31 A.1968/20.. Subay oldum/DIANA "trafik". Kocasının aşkını kabullendi sonunda, ama saklanarak DAYANAbilirim diyerek), (1 E.1976/1956 Barış/Alev doğumgünleri), (3 E.2004 Kuzey Osetya, İlkokul eylemi, Çeçen.), (9 E.1922 İzmir'in "kurtuluşu"), (11 E.2001 "süper" terör), (12 E.1980 "Ordu" yönetime el koydu.), (23 E.2012 Güz/Bahar başlangıcı), (25 E.1947, Doğum günüm. 65 yaşıma gireceğim)....

*******************

(2 Ağustos 2012   :)        Bugün, spiralli kitaplarda, yer almayan, buraya kadarki yazdıklarımın çıktısını aldırdım. Birini spiralli ciltletip, DEMİR'lere postaladım, ötekileri mevcutlara eklettim. (Well done, Yılmaz!)...

*******************

(3 Ağustos 2012   :)       Bu sabah, ilk kez gördüm. Tabela. Ahmet Piriştina. Karşıyaka eski Tren istasyon geçiti yerine yapılan Park'ta. Baktım, vefat tarihi var mı diye. Var, 15 Haziran 2004, "Kalp" krizi, yazıyor.   O gün öğleden sonraki "vapurlu gezinti" sırasında, Konak İskele'ye yaklaşırken, Valilik önünde, Ege Ordu Komutanının "forsu" açık, aracını görmüştüm. Valiliği ziyaret ettiği anlaşılmıştı.  Ama sonra iki haber daha duydum. Aynı tarihte, ve benim Konak'ta olduğum saatlerde, 1) İzmir Büyükşehir BELEDİYE Başkanı Ahmet Piriştina vefat etmişti.  2) İran'da Deprem olmuştu. Depremin merkezi BELEDE köyünde, 10 kadar kişi ölmüştü. (Zikirde fayda var,  yaklaşık aynı saatlerde olan bu dört olay, birbiriyle bağıntılı, misyon koyucunun işi, benimle ilgili, "iş"le ilgili.)  Mısır'a ait bir şarkı var (Arapça tabi), "BELEDİYE BELEDİYE..." sözleriyle. Türkiye'ye ait bir de türkü var, "VER HEDİYE..." sözleriyle. "BELhEDİYE" yorumu/mesajı, 28 Nisan/4 Mayıs 1986 arasında. Ayla'yı karım olarak "bulduktan" sonra, iki de "evladımın" olduğunu öğrenirken. Sperm'e "bel" denir, türkçe'de. "E peki nasıl çocuk sahibi oldum" sorusu."BEL EN KOLAY yılmaz, unuttunmu, Rus Pilot BELENKO, en gelişmiş bir MİG uçağıyla, Japonya'ya iltica etmişti, ama Amerikalılar, uçağı incelemek için söküp, kendi ülkelerine götürmüşlerdi,ne kadar üzülmüştün."  Arnavut kökenliydi, Ahmet Piriştina. Kendisini, yakından bir kez görmüştüm. Bu 4.cü dalga ezme, ilk yıllar. Karşıyaka İstasyon Çay Bahçesi'nde otururken, Rayların öte yakasına tam karşıma çıkmıştı, Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak'la. Öldüğü tarih de "seçilmiş" bir tarih. Sevgili Attila İlhan'ın doğum yıldönümü. Attila İlhan (15 Haziran 1925-11 Ekim 2005) "Ben sana Mecburum", "Kimi sevsem Sensin", "Ben ne kadınlar sevdim zaten yoktular". Menemen doğumlu, ama İzmirli.  Şimdi kendi adındaki, eski 1744 Sokak başındaki 2 Numara'lı "KALYON" apartmanında yaşamış. (..44/misYON). Ben onu, sadece, TRT-2 deki, "Zaman içinde bir yolculuk" adlı programlarından tanıdım. Annemle izlerdik, her hafta, "vaktinde". "Yandan Şapkalı" derdi annem.  Benim, Misyon koyucu kişileri "teşhis etme" imkanım yok. Bildiğim üst düzey MİT kimliği taşırlar, Türkiyedekiler, doğrudan benimle ilgili işleri yürütenler, ve ülkenin işlerini, misyona uygun yürütenler. Ama, Attila İlhan, bir işaret verdi bana, sağlam. Misyon koyucu kişilerden olduğuna dair. Tüm programlarında, "tam" bir Atatürk'çüydü, esas olarak. Ve, ona hep "Gazi" derdi. Ama bir programında, bir olay anlattı. Atatürk ve arkadaşları, Çankaya köşkünde. Salona dans için kadın giriyor, kolunda Morfinman olduğuna dair iğne izleri var. Dans, oyun, eğlence, Kadın. Çankaya köşkü. O programı uymadı, öteki programlara. Anlatmamalıydı o olayı. Anlattı, ben anlayayım diye. "Gazi, Gazi demem aslında Maske" demek istemişti.

(Not: Kitaplara dünkü eklerin yazıları çok küçük punto ile olduğundan, bugün tekrarladım olayı. Eklerin puntoları, eklenenlerinkiyle aynı oldu. Tabi, Demir'lere de gönderdim gene. Parantez içindeki bu not yazısı hariç, bugünkü yazı da yer aldı, spiralli kitaplarda.)

*******************

(5 Ağustos 2012   :)     Dün,04/08/12 (dört + dört + dört vurgusyla) Film yönetmeni Metin Erksan, 83 yaşında vefat etmiş. 1929 Çanakkale doğumlu. (Çanakkale, amputasyon- ERK: power/ERKEKLİK). suSUZ Y...AZ/ YILanlarIN ÖCÜ.  Bu filmleri gösteriyor diye, CEM sineması'nın taşlanması sözkonusu olmuştu, ben de katılacaktım. Nasıl sonuçlandı hatırlamıyorum şimdi. Denizli. 1963-64 öğretim yılı. Lise Son öğrencisiyken ben. Galiba, o sırada sadece o sinema vardı, Denizli'de. Sahibinin oğlu da sınıf arkadaşım. CİHAN CEM. (Cihan:Dünya/CEM toplamak). Süblimasyon ihtiyacımdan, suçu topluma atabilmek için, "politikleşmek" ihtiyacım vardı. O yıl başladı. Lise son'da. Vesile, Fizik ve Sosyoloji öğretmenimiz NAİD DİNÇER. Derslerde, politika yapardı. Yunanistan'ın MEGALİ İDEASI, vesaire. ondan dolayı AYDINLAR OCAĞI'na gitmeye başlamıştım. Ve "TANRITÜRKükorusun" rozeti takmıştım yakama. Naid Dinçer'in BURNU eğriydi, galiba sola yatık, belirgin biçimde (UR mesajı, gelecek için) Karısı müzik öğretmenimizdi. Ruh hastanesinde tedavi olduğunu öğrenmiştim, arkadaşlardan. (hem musiki, hem delilik mesajı). Söylediği iki kelime aynen hatırımda. "ruhlar kabardı". Yıllar sonra, sheepSKİn AFghan coat ihtiyacı için, (1970'li yıllar) istanbul'da, zeytinBURNU'nda, Türkistanlıları bulmuştuk. orda da amanALLAHTÜRKkan. benzer mesajlar.  Aydınlar ocağı, Türkçülük, Bozukdüzen'i vurgulamıyordu. Amacıma uygun değildi. Amacıma uygun olanı, gazetelerde buldum. Çetin Altan'ın "TAŞ" yazılarında, gene Lise sonda iken. Artık, "sosyalist" tim. Rozeti değiştirdim... Kırmızıgül taktım. Üstelik, aynı yıl, Kuranın Türkçesini de okuduktan sonra Ateist de omuştum. Sonra, 1964-65 ODTÜ Hazırlık Okulu/TİP üyeliği. 65 seçimleri. TİP 15 milletvekili çıkardı. Çetin Altan, Kızılay'daki TİP Genel merkezinde, Radyo'nun başında, kendi yaptığı seçim konuşmasını dinlerken ben de oradaydım. "Ben halkıma yalan söyleyemem" demişti. TİP genel başkanı Mehmet Ali Aybar, TANDOĞAN meydanı mitinginde, "Maya tuttu" demişti. Kalabalık içinden "konuşmacıları" kürsüye götüren korumalar arasında ben de vardım. Lise'den sonra, Naid Dinçer'i bir defa gördüm. Ben yalnız, o yalnız. İstanbul Taksim'de. bURun la ilgili TAK-Sİ.İ mesajı gelecekte yorumlanmak üzere. 1965 seçimlerine milletvekili adayı olarak katıldığını, ama kazanamadığını bilyoırdum, basından. Dolayısıyla, görünce onu, aynen, "tebrik ederiz" dedim, nedense (tabi aklımda, mücadelesine devam ettiği için,başarısız da olsa). Haklı olarak "neyi" diye sordu.      Cihan Cem. Lise arkadaşım. Cihan Türsen, 1988 sonlarında, Eşrefpaşa'dan, Gümüşpala'ya (Karşıyaka'ya) transfer edildiğimde  Karşıyaka Belediye Başkanıydı. Dünya'yı SEN TÜRkleştireceksin mesajı. 1987 Sonbaharında İstanbuldan İzmir'e (Eşrefpaşa'ya) transfer. ilk Vali Nevzat Ayaz. (Cezayı Nevzat'a Yaz, yILMaz). Belediye Başkanı bUR-HAN(i) öz FATurA (Ama, Honey Fatma Fatoş mesajı da varmış. ÖZ.al/öz). Metin Erksan ölmüş. Sevenlerinin "başı sağ olsun".... (Naid Dinçer'de, Din var değil mi. Evrensel Din, Mezhepsiz, Tarikatsız. Yeni Dünya'yı kurabilmek için. Ama, "ben halkıma yalan söyleyemem" ki. GOD is I, The biggest Lie, Why.)

Saat 20.45 de CNN international'i açtım: Breaking news. Wisconsin, Oak Creek (near Milwaukeee). Sikh temple. Shooting. One gunman was shot and killed by Police. One in hospital. (later, was told three, all in critical condition). Happened at 10.30 local time, "two hours ago" (which is 18.30 Turkish time). Police cordoned the temple.  Around 100 people inside the temple are hostage. How many gunmen inside, unknown. Around 20 people inside are thought to be wounded. The Sikh community (congragation) are around 400 people, in the vicinity. "Peaceful" community. Saat 21.45'de kapattım. Durumda değişiklik olmadı. Bu sabahki yazdıklarımın ardından, yazdıklarıma en azından şu bakımdan uydu. Türkçe yazılış Sih. Söylenişi de aynı. İngilizce yazılışı Sikh. Söylenişi, siklet'teki ilk hece gibi.

*******************

(6 Ağustos 2012   :)       At  8.00 sharp, I turned on CNN international, with CURIOSITY of what happened in the Sikh Temple, but expectedly there was the happenning of the landing of CURIOSITY on Mars. It happened on 01.17 local time (08.17 Turkish time). I waited for the confirmation time of 01.31 and afterwards, seeing the first image of Mars, which CURIOSITY sent to us, I turned it off. By the way, in the meantime, I also learned that, the shooter of the SİKH temple proved to be "one person" (white man, age around 40) who had been killed in front of the temple by the police. He killed 6 people in the temple. 3 wounded. (Why did he do it? Apparently for the differenece of pronunciation of the word Sikh, in Turkish and in English.  PROOF: six sikhs.) And Today the 67th anniversary of the Atomic Bomb to Hiroshima, by the "Americans".

Üç büyük savaşla, Dünya Sosyalist devleti projesi, Global Çete'nin öteden beri "savaşlarla" egemenliğini sürdürme politikasının devamı niteliğinde. Ama Merkez, daha sonra, "en güzel dünya"  misyonu'nu da bu projeye monte etti, üyelerden gizli olarak, onlara "yol haritası değişti" dedi sadece. Rusya, son savaşla, Amerika'yı (ve Dünya'yı) fethetmek, yerine, Türkler (onlardan birinin öncülüğünde) kitlesel terörle, Dünya'yı tepeden ele geçirerek, Dünya sosyalist Devletini kuracak...., dedi.   Merkez, bu yol haritası değişikliğini yaptığı gibi, "en güzel dünyayı" kurma yolunda, o iki büyük savaşın, boyutlarını da küçültebilirdi. Küçültmedi, çünkü, herşeyden önce, o "en güzel dünyayı" kurabilmek için, seçilen kişinin, Tanrı" olduğunu ispatlayabilmek için, extra, büyük kıyımlar yapmak gerekiyordu, bu kez "Tanrı işi" olarak sunulmak üzere. Mesajı, kolay anlaşılır, yıkıcı büyük depremler başta olmak üzere. Kanaatimce, Global Çete'nin ilk atom Denemesi, 1900'lü yılların en başında, Sibirya'da yapıldı. "Göktaşı düştü" diye gizlendi. İnsanlar, Atom bombasının varlığından Hiroşima ile haberdar oldular. İkinci Dünya Savaşı, 1939-1945, 6 yıl. 50 milyon ölü. ABD, 2 yıl sonra girdi savaşa. Amerikan halkını  savaşa girmaye ikna edebilmek için, Japonya'nın Pearl Harbour "Baskını", 7 Aralık 1941.  Ve, Atom bombası kullanımını ABD halkına (ve Dünya'ya) kabul ettirebilmek için, Atom kullanmadan önceki aylarda, ABD yönetimi, 100.000 kadar Amerikalı'yı feda etti, Japon adalarını, tek tek fethetme "çabası" sırasında, özellikle Okinawa adasında. TRUMAN, önce Hiroşima'yı atomlattı (100.000 ölü bir anda, Kadın erkek, genç ihtiyar, "çoluk çocuk", öldüler.  Ve radyasyonlanıp sonradan ölenler...) 3 gün sonra, Nagazaki (70.000 ölü), Ve Japonya'ya ültimatom. "Teslim olmazsanız, üçüncüsü Tokyo'ya". "Çaresiz (!)" teslim oldu Japonya. Batı'da Atom Kullanılmadı. Doğu'da(Japonya'da) kullanıldı. Kitle imha silahı. Asıl amaç, Dünya Devleti'ni kuracak kişiye yol göstermek. Japonya'ya karşı kullanıldı, Devletten Devlete. Devletsizken kullanacak, Türk (TRUE MAN) kitle imha silahını (Asimetrik savaş diyorlar şimdi ona). Önce bir Amerikan kentinde patlatacak Atomu, 3 gün sonra ikincisi. Ve "bilinmeyen (!)" bir yer'den komuta ile, ABD'ye, "Teslim olmazsanız, üçüncüsü NEW YORK'a". "Çaresiz (!)" Teslim olacak ABD. Ve başta Japon Halkıolmak üzere (Dünya). "Yaptınız, size de yaptılar" diyecek. (Bir ölçüde, "oh" diyerek, kabullenecek, atomu.) Ardından, aynı şey, bir atomla Rusya'ya. "Yeter". İki büyük Nükleer devletin, Nükleer silahlarını ele geçirdikten sonra, öteki nükleer devletler de "atomlamadan" teslim alınacak. Sonrası kolay....

Global Çete, Çin'de birkaç bin yıllık imparatorluk yönetimini, 1912'de Mançu Hanedanını Sun Yat Sen öncülüğünde iktidardan uzaklaştırarak, sonlandırdı. Birinci Dünya savaşıylada, Rusya'da Romanov, Avusturya'da Habsburg, Osmanlı'da da Osmanlı hanedanlarını iktidardan uzaklaştırdı. İkinci Dünya Savaşı sonunda, ABD eliyle Japonya'daki İmparatorluğu da sonlandırabilirdi. Sonlandırmadı, Dinsel niteliği olduğu için, Misyon açısından. Japonya teslim olana kadar, Japonlar için, imparator yarı-tanrıydı, gerçek anlamda. Güneş Tanrıçası soyundan geldiğine, yani onun torunu oldğuna inanılırdı, ve ona da ibadet edilirdi, itaatin yanısıra. Tıpkı, Hristiyanların İsa'yı Tanrı'nın oğlu da kabul ettikleri gibi. Kafaları biraz karışıktır. İsa, onlara göre, Tanrı'nın peygamberi asla değildir. Tanrı'nın kendisidir. İnsan kılığında yeryüzüne inmiştir. Ama Tanrı'nın oğlu da diyorlar, çelişkili olmasına rağmen. Ve İsa'ya ibadet edrler. Japon ulusal dini, Şintoizm'de irili ufaklı binlerce Tanrı Tanrıça vardır, ama en büyükleri AMATERASU'dur. Japon bayrağındaki Güneş, Güneş tanrıçasının simgesidir. Japon imparatoru HİRO HİTO, İşgalden önce, halkına, "bana ibadet etmeyin, ben de sizin gibi insanım. Ben de sizin gibi, kar maymunları soyundanım" dememiş olması, sahtekar olduğuna delildir. İşgal ardından, İşgal komutanı Amerikalı General Mac Arthur, kayıtsız şartsız, Japonya yönetimini, tepeden" devralınca, imparatorluk kurumuna dokunmamış ama, halkın imparatora (ve ölülere) ibadet etmesini yasaklamıştır. İmparatorun, tanrısal gücünün elinden alınmasına karşı çıkmammış olması, durumu kabullenmesi de, işgalciyle aslında işbirliği içinde olduğuna delildir. O şekliyle, devlet dini olan Şintoizm, işgalden sonra "tapınak dini" biçimine dönüşmüştür. Bilindiği gibi, Şintoizm, Budizm'in de etkisi altında kalmıştır. Bugünkü biçimiyle, 120 milyon Japonun dini, dinden çok bir kültür biçimine dönüşmüştür. Genelde toplumlarda, Kültür, dinin bir parçası iken, Japonyada Din, kültürün bir parçası haline dönüşmüştür.

Ötedenberi, global çete dinleri de bir egemenlik aracı olarak kullanageldi. Savaşların çoğunu din adına yapageldi. Ama, bilimin bu kadar gelişmiş olduğu (200 yıl kadar önceki koşullarda da) artık dini kullanmanın, dinleri ayakta tutmanın zorlukları belli olmuştu. Üç savaş projesini tasarlarlarken, ilk sosyalist devlet Rusya Ateist olsun, onun üçüncü aşamada Dünya'yı ele geçirmesiyle, dinler de sonlandırılmış olsun, dediler. Ama, Sonradan merkez, "en güzel dünyayı" tasarlayıp,bunu gizlice mevcut proje'ye monte edince durum değişti. Dinlerin fonksiyonlarının giderek azaltılması yerine, dinlerin elden geldiğince, zorlamalarla korunması ihtiyacı ortaya çıktı, Tanrı'yı bir kez daha ve son olarak, yeryüzüne insan kılığında indirmek ihtiyacından.  2 milyar hristiyan'ın İsa'nın tekrar yeryüzüne ineceğine inanmakta olması, 1 milyar Hindu'nun, Tanrılardan Vişnu'nun arasıra, iyilik yapmak için insan kılığında yeryüzüne indiğine inanması, benim işim açısından, işimi kolaylaştırıcı nitelikte. Hristiyanlar ve Hindular, hemen hemen Dünya nüfusunun yarısı kadar....

*******************

(8 Ağustos 2012   :)      ALASKA'nın satılışının 100.cü yıldönümünde, Hv.H.O.'nu İzmir'den İsrtanbul'a taşıyan devrenin subayı olabilmem için, 1966'da Hv.H.O.'na girmem gerekliydi. Ama, önce Türkiye'nin kalbi ANKARA'ya gitmeliydim. 4 (DÖRT) dersi ikmal'de (bütünleme'de) geçerek, 1964 sonbaharında, DEnizLİ lisesinden, 17 yaşıma girerken mezun olmuştum. Ankara'da ORTADOĞU teknik üniversitesini "kazanmıştım". Zamanlamalar, "misyon ihtiyaçlarına uygun" yapılmıştı. Ben'de, Türkiye'de, Dünya'da. Ben hazırdım, Ankara'ya gitmek için. Lise son'da, hem sosyalist hem ateist olmuştum. Ankara da hazırdı. 1960 (27 Mayıs),(cemal GÜRseL/GÜRoL) darbesi yaptırılmış, yeni anayasanın getirdiği "Özgürlük"(20.ci madde) ortamında, öteki partilerin yanısıra, "sosyalist" ideolojili bir "legal" parti de kurulmuştu, Türkiye İşçi Partisi. Ve ülke, 1965 seçimlerina hazırlanıyordu. Dünya da hazırdı. 1962'de ABD'nin Küba'yı ablukaya almasıyla, Dünya (görünüşte) NÜKLEER SAVAŞ tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Sovyetler'in Küba'dan, Amerika'nın Türkiye, İzmir,Çiğli'den FÜZELERİ karşılıklı geri çekmek anlamasıyla, "sorun" çözümlenmişti, ama "soğuk savaş" devam ediyordu. ABD, 1964 yılında, 9 yıl sürecek VİETNAM savaşını başlatmıştı.

ODTÜ, Hazırlık Okulu öğretmenlerinin çoğu ABD'li "Barış Gönüllüleriydi" (Peace CORPS). Ama, Üniversite'de, "sosyalist fikir kulübü" de Vietnam ağırlıklı faaliyetteydi.  27.nci sınıftaydım. (27 Mayıs'a uygun) 1986/87 de 27'yi (.İKİ "SEVEN") diye yorumlayacaktım.) Öğretmenim, benim gibi ince yapıl Mr.BRINGedahl. Getirmak var soyadında,( Getirdik Yılmaz sana. ama AHL-ı) Michigan'lıydı. (işigan) (Türkü: Vanlıyam,şanlıyam, gılıcı ganlıyam...). Sınıfta 20 kadar öğrenciden sadece biri kızdı. Lale BÖLÜKbaşı. Amerikan ingilizcesinde, Ö/Ü sesleri olmadığından, öğretmenimiz, söyleme kte güçlük çekerdi, Penis'i çağrıştıran ses çıkardı. Lale UTANIRDI. (UR işleriyle bağıntı). (Türkü: Beni çavuş sanmayın Bölüğün başkanıyım...) Ben, Üniversite'deki "politik" faaliyete katılmaktansa, işin merkezini "seçtim". Kent'te, Kızılay'da, TİP Genel Merkezine giderek kaydoldum. Seçimler 10 Ekim 1965'deydi. O tarih ve öncesi ay(lar) partinin en faal olacağı zamandı. O zamanda benim de Ankara'da olmam elzemdi. Bu da, Benim,devamsızlık ağırlıklı tutumum yüzünden, sınıfı geçememek, ve Yaz Okulu'na kalmamla "mümkün" oldu. Yaz okul öğretmenim de bir Amerikalı "Barış Gönüllüsü", genç kız. Kızıl saçlı, çilli, çok güzel. Derste, politika da konuşulurdu. "Yılmaz, are you a COMMUNIST" diye sormuştu bana aynen.  Adı, söyleniş biçimiyle, Miss "FULCIM" dı. Fulyacığım Fulyacım, der gibi. ( No, Miss "Fulcım", I am not a communist, but in Love with you, demeliydim. Ne dedim, şimdi hatırlamıyorum.)  Kendisini, bir kere TARHAN kitabevinde görmüştüm. O yalnız, ben yalnız. MENDİL'ini düşürmüştü (veya "atmıştı" yere). Alıp vermiştim. handkırCHIEF. CHIEF/Şef,başkan mesajı. (Baş tarafta da EL/KIRIKkale saklı) TARHAN/TAHRAN/TARHANA/TANR-AH.

Ankara'da, önce Kavaklıdere'deki öğrenci yurdunda kaldım. Orda iken tanıştı(rıldı)m Pakistanlı Muhammed Ali Khan ile. Pakistan asıl dili URDU dili. (UR konusu). Muhammed, benle ilişkiyi kesmedi. İzmir'de  Ballıkuyu'da kiralık eve, 384 sokaktakai evimize de geldi, 1971'de İstanbul'da, GÜROL EXPORT Muhammed aracılığıyla başlatıldı, 1972'de Ben tutuklanıp ordudan ihraç edilmeden önce. Dostlar alışverişte görsün, diye bana sözde "iş" imkanı hazırladı, Muhammed. gürol eXport, 1971-1978. toplam ihracat Yarım milyon dolara yakın. Türkiye'nin yıllık ihracatı, o zamanlar 2 milyar dolar. Yani onun yaklaşık İkibinde biri kadar. Elde var "SIFIR" (Not: hepsi, Randevüevlerine gitmedi, yanlış anlaşılmasın.)  Sonra, Gar'daki Devlet Demiryolları Öğrenci yurduna geçtim. Kalabalık. Ama yaz okuluna kalınca ben, sadece ben kalmıştım, yurtta. Ve beni üst katlarda, dışardan görünüşle köşede, Kale suru gibi yuvarlak çevreli, küçük odaya koymuşlardı. Ve odada bir de Alman Demiryolu Teknisyeni. Adı CLAUS (KLAUS da yazılır demişti.) "Arkadaş" olmuştuk. Epey sosyalizm propagandası yaptım ona, faydalanmıştır herhalde. Ardından da MARK'larını çaldım. Kabahat bende değil. Bavulunun bir kilidini açık bırakmış. Biraz aralayıp elimi sokunca, MARKLar. geçmez. Döviz serbest değil o sırada. Ama Para Paradır."Çaldım" Götürdüm bir ağacın altına sakladım. Gören olmamıştı, hiç kimse ispat edemezdi, benim çaldığımı. Ama,"evdeki hesap çarşıya uymadı" Gar Polisi'nin tehditli (elektrik vermekten sözetti) sorgusu üzerine, itiraf etmek, ve parayı geri vermek zorunda kalmıştım. İyiki, KLAUS "şikayetçi" olmadı da ucuz atlattım, Hırsızlık olayını. Şikayetçi olması uymazdı, Yılmaz. Mit marifetiyle, bilerek açık bırakmıştı, bavulunu. Ayrıca, Misyonu da çöpe atmak zorunda kalırdık, Hırsızlıktan tutuklansaydın. Sözün Özü, KILAVUZ olacak yılmaz bu deneyimi yaşasın demiş, misyon koyucu. Ordakilere de "korkutalım", fazla uğraşıyor, politika ile demişlerdir.  Orda yazın kalmakta iken, bir de Fransız genç kız Turist geldi, Kaplumbağa VolksWagen biçiminde eski bir Citroen'le, bir iki gün kaldı. Ben de, ona arabasında, mihmandarlık yaptım, Ankara'yı dolaşırken. Yurt Müstahdemi, Yurdun Hamamında çıplak gördüm, demişti. Onunla sex yapabilmeyi çok arzu ettim, mümkün olmadı tabi. Müstahdemden öğrendim sonra, "kel" kafalı yurt Müdürü, atmış yatağa.  (Fatoşcuğum, onda da senle ilgili mesaj var. Bekle SARKOZY zamanını,sarmak için teyze kızını, diyor. Alman Klaus da bile var senle ilgil mesaj. Deutsch,DOYÇ. (kLAUs) Geceleri pencereleri açık yatardı Klaus (Yaz kış ben hep böyle derdi.) Yıldıray Çınar'ın sesi duyulurdu, Gençlik Parkındaki Gazinolardan. Türkü: Ferhata dilber hey...) Bir kere gördüm kendisini, Yurda bitişik Çay ocağında, OTURAK'ta otururken. Bir 29 Mayıs'ta, bu İzmir'de 4.cü dalga ezme içinde vefat etti. Anlatmıştım, bağıntılarını.

Demiryol yurdunda iken, TİP'teki faaliyetlerim sırasında, biri, istersen seni İsviçre'ye transfer edebilirim, demişti. "Hayır işim burada" demiştim. Sonra beni TİP yenimaHALLE şubesine transfer ettiler, bi süre de orda çalıştım. TİP'le, yani işimle bağıntılı, Ankara Sanat Tiyatrosu'nun oyunlarına da gittim, yalnız olarak. "Bozuk Düzen", "Ayak Bacak Fabrikası", vesaire. Ayrıca, GENCO ERKAL'ın, tek kişilik oyunu "bir DELİnin hatıra defteri" ne de gittim. Denemek için, Gençlik parkında,yalnız olarak, NARGİLE de içtim.(zorla, çok). Az daha ölüyordum. Bir daha içmedim. İyiki karşıma esrar, eroin de çıkarmadılar, denemek için. (Kalk gidelim YAR GİLE) (ve Türkü: Kağızmana ısmarladım Nar gele...) Ve gene Yalnız, ULUS'taki, Atatürk döneminden ünlü, KARPİÇ restoran'da yemekli VOTKA içtim, çok. Gene az daha ölecektim. Zor iyileştim birkaç günde. Bir daha votka içmedim. içkileri de "sınırlı" içtim, gerektikçe. Annem, genç kızken çocukları, "seni piç seni" diyerek severmiş. Biri uyarmış, "sen piçin ne demek olduğunu biliyormusun" diye. O zaman öğrenmiş, Piç'in anlamını. KAR-PİÇ mesajı: KARdeşin İngiliz. Hv.H.O. 2.ci Sınıfta iken İstanbul'da, Nejat Şansal Grubu arkadaşlar, "Taksim'e gidiyoruz, KARI için. Sen de gel" dediler. Mecburen, "evet" dedim. Gece yarısı, sivilleştirilmiş giysilerle okuldan kaçtık. taXim'e. "Piç Yılmaz" ı buldular. O da iki evden karıları topladı. İki taXi ile Arnavutköy'e gittik. Polis Karakoluna yakın, sahilde bir otele. Paraları vermiştik. Kadınlar otele girince, otelciler bizi almadılar içeri. "kandırılmıştık" yani. Bizim arkadaşlarla, otelciler arasında, sonucu belirsiz bir kavga başlamak üzereydi. Ben güçlükle önledim.(tabii, tertipmiş, bana yönelik). Taksicilerden biri, getirdi bizi ger, Yeşilyurt'a. Bu olayda da Misyon koyucunun vurgusu, İngiliz kardeş(ler). Hepimiz 6 Kardeşmişiz. 1988'de öğrendim. (Türkü: Biz hepimiz üç kardaşız, ben ayrı anadanum, ben ayrı ana). IRONY de var olayda. İşin gerçekleşmemesine sevinmiştim. "Ya kalkmazsa korkusu" yüzünden. Denizli'de, Genelev'e beni arkadaşlar götürmüştü, Lise 2'de veya lise 3'de. Yaş 15 veya 16. İlk "copulation" Neyseki, başarılıydı. Adı Nedret. (Nefret'i çağrıştırır). Paralı seks. O ilk den başka, ben hep yalnız gittim, genelevlere, ve İstanbul'da keşfettikçe Randevuevlerine, aynı korkudan dolayı. (Fatoşcuğum, Arnavutköy'de bile senle ilgil mesaj da varmış. Bekle FATOS NANO, zamanını, demiş.) (AVRATun, FATOŞ). Stella marifetiyle 3 olay daha var, kayda değer. Üçüne de yalnız gittim.  Bir gece, cmhUR başKANlığı SENfoni orKEStrası konserine. Bir gün, Meclis'e politik işlerim açısından gözlem için. KAT mülkiyeti'ni kabul ettiler. (Anlattım) (CUT: Kesmek, Kes). BOLŞOY Bale topluluğu gelmişti. "Sovyet" (Gitmemek olur mu.) Bir gece de ona gitmiştim. "Tabiatiyle, erkek baletlerin erkeklik organları, tam salkım olarak, snki üzerlerinde giysi yokmuş gibi belirgindi. Kalabalık içinde Miss "FULCIM" ı da görmüştüm. O da gitmiş, penis ve testisler seyretmeye. Tabi, asıl mesaj: BOLŞOY. BOŞ-OL-Y. (amputasyon mesajı yani).  Ve tabi Ankara Genelevi. O da beni bekliyordu, Türkiye işçi Partisi gibi. BEN t DE re Sİ. ben de s.k vardı, o zamanlar. (Bak kesin kanaat, Bent deresi'ne yapmışlar ki, Yılmaz birgün "ben de ...  ....." desin diye.) Denizli'de başlayan, genelevcilik Ankara'da devam etti. Daha sonra, İzmir Kemer'de, sonra  İstanbul'da Yüksek Kaldırım'da, ve İstanbulun Randevuevlerinde. Yüzlerce kez. 1000'i aşmıştır. 18 Nisan 1983'e kadar, 15 yada 16 yaşımdan 35 yaşıma kadar. Randevuevlerinde, daha rahat ortam buldum. Daha iyi tatmin oldum. Ama Tatminlik hep çok kısa süreli. Paralı, sınırlı zamanlı, seks. Doya Doya yok. Yazdım, A.K.B.G.K.(1992) kitabımda, Paralı seks, masturbasyon'un üst aşaması. Eş yok, Aşk yok... Beyoğlu Emniyet Müdürü iken, Sadettin TANTAN, bana büyük kötülük yapmıştı. Randevüevlerini kapatmıştı. "TAN-TAN duymasın" demişti kadın. Oda çok genişti. Bir köşede boy aynası. O çıplak, ben çıplak. Kadını kollarımın üstüne alıp aynanın önüne gitmiştim. Hayatta kucağıma aldığım tek kadın. "düşmekten korkmuştu". (Türkü: alır seni kaçarım kollarımın üstüne...)  Ankara genelevi ile ilgili 3 anı: 1) bir evde iki kız kardeş. Bazen birine, bazen öbürüne giriyorum. Bir keresinde, biri sormuştu: "Hangimizin ÇAMI daha güzel" diye. Ne cevap verdim, bilmiyorum, ama, "ikinizinki de birbirinden güzel" demeliydim. (Burda da, Dörtlü aile ile ilgili işlerle bağıntılı mesaj var-mış.) 2) Bir kişi beni tanımış, benimle konuşmuştu, genelev'de, Salihli'den sınıf arkadaşımmış. 7 yaşımda ayrılmıştım, Salihli'den. Nasıl olup da beni hatırladığını sordum. "Sen meşhurdun" anlamında cevap vermişti. Doğru ya, ben Reisicumhur olacağım diyordum, öğretmenimiz Melahat Atalay'ın kızı Derya da "Kraliçe" olacağım" diyordu. 3)Bir defasında, Kapıda, yaşı küçük erkek çocuk kalabalığı içinden içeri girmeye çalışırken, çocukları kovalamak için Copla saldıran Bekçinin coplarından bana da isabet etmişti. En yakın karakola giderek şikayette bulunmuştum. Genelevlerle ilgili şunu söyleyeceğim, son olarak. Toplumda Genelevlerin varlığını ve ne olduklarını öğrenen, büyümekte olan genç kız çocuklar, bundan, olumsuz etkilenirler, Cinsel kişilikleri bir miktar, hasarlı olarak oluşmaya başlar.

Ev'den yeterli para gönderiyorlardı ama, geneleve yetmezdi o para. Çare de vardı: KİLİS. 79 No.lu ilimiz olmuş şimdi. O zamanlar Gaziantep'in bir ilçesi. Suriye sınırı. Kaçakçılık.  Herhalde 4-5 kez gittim Kilis'e. Özellikle "oyun kağıdı" (yani eski deyimle İSK AM BİL kağıdı) getirmek için. Kahvelere satıyordum, Ankara'da. Kadınlar için Parfüm vesairede getirdim. Biri hatırımda SWAN Krem. Onları da Yurt müstahdemine devrediyordum, (kar'la), o da apartmanlara satıyordu. Niye KİLİS. anlaşıldı değilmi. 1955'de SİLİS (Tokat-Zile'nin köyü) orda 6 (Altı/Six) yıl. 1965'de KİLİS. Silis/Kilis bağıntılı (esas mesaj sixis) ama KİLİS'E (kilise) derken bir önemli mesaj daha var: Orta çağda Katolik Kilisesi,  Kilise korosunda, sesleri güzel olsun diye, oğlanları ergenlik çağından önce HADIM ederdi. Ve onlara KASTARAT denirdi. (amputasyon bağıntısı yani).

Bu kadar yazıyı niye yazdım?. Yarın, 9 Ağustos 2012. NAGASAKİ'ye Atom Bombası, 67.nci Yıldönümü (1945-2012). İkinci Atom. Ve Yarın, Sevgili NEJAT UYGUR'un da yaş günü 9 Ağustos. Yılı galiba 1927. Ve Nejat Uygur, Kilis doğumlu. Tesadüf değil. Misyon koyucunun işi. En önemli işaret: gün-ay: 9 Ağustos. İkinci önemli işaret adında. JAT /JAponya-ATom. üçüncü işaret: NagasaKİ. N ile başlar, Kİlis'in Kİ'si ile biter. İki oğlu var: behzAT ve süheyl. (orda da AT var). Soyadlarında benim ilk harflerim var: YG. Ayrıca UYGUR kelimesinde "ur" var. Ve de "uygur" kelimesine en yakın kelime "uygun" kelimesidir. AT(om) AT uygun, mesajı da çıkar. Genel Misyon bilincim de bu değerlendirmelerimi destekler. Ve kanaat kesinleşir. İki tarih bağıntılı. Üstelik, ikincisi, birincisine göre değilde birincisi ikincisine göre kararlaştırılmış. Yani, Nejat Uygur'un, 9 Ağustos 1927'de Kilis'te doğması, 9 Ağustos 1945'de Nagasaki'nin atomlanacağının işareti. Bu ise başka bir konunun, Atom bombasının varlığının, 1945'den çok çok önce olduğunun da ispatıdır. Biraz "terbiyesizdir" Nejat Uygur, genelde, seks ağırlıklıdır, oyunları "replikleri", ama yine sevgilidir. Güzel oyunlar yaptı. Ben, Televizyonlardan izledim, oyunlarını. Tiyatrosuna, yanılmıyorsam, sadece iki kez, ve burda İzmir'de iken gittim. Ümit Ticaret'e ikinci girişimde, yeni bir genç arkadaş da gelmişti, "eleman" olarak Atilla Çiloğlu. O sırada ezme yoktu tabi. Ama yine de ben onun ötekilerden "farklı" olduğu kanaatine varnıştım. Bu yüzden, onu, Fuar'da Nejat uygur'un "ÜÇÜN BİRİ" oyununa götürmüştüm. o vesileyle, bende seyretmiş oldum. 3.ncü dalga ezme başlayınca, Atilla da aynen, "çükünü keserim" sözü kullanmış olmakla, "yanıldın, ben de onlardanım" demek istemişti. Tıpkı, Apartmandaki, Ali Kundakçı gibi.  2.nci, ve 3.ncü dalga ezmelerde, apartmandan sadece Ali'ye selam veriyordum, rastladığımda. Kendisinden bir "ezme" hissetmemiştim. Niyetim, Apartmana "toptancı" olmadığımı göstermekti. Ama, Misyonkoyucu, 4.cü dalga ezme'yi, 31 Mart 2000'de, MİT marifetiyle, Ali Kundakçı'yı kullanarak başlatıp, "Ama biz toptancıyız" demek istemişti. (4.cü dalga ezme, bilindiği gibi halen devam etmekte.) Bir de DEMİR'ler bize geldiklerinde onları, Karşıyaka açıkhava Tiyatrosu'na götürmüştüm. Ben de seyretmiştim yani. Amputasyon sonrası mı, yoksa öncesi mi şimdi hatırlamıyorum ama, İstanbul'da dolaşırken, bir iki defa Nejat Uygur'la karşılaşmıştım. O da benim gibi yalnız dolaşmaktaydı yollarda. (Tophane tarafı hatırmda) bu da, Nejat uygur işleri ile, misyon koyucunun bağıntılı yaptıklarından. Nejat Uygur. Kelimeleri değiştirir, veya bozar yeniden yapar. Birleşmiş Milletler, yerine Çiftleşmiş Milletler. BILDIRCIN, yerine CILBIRDIN. Çok oldu, hasta olduğunu duyalı. Malesef, biraz da Bellek Yitimi ile.

1965-66 öğretim yılı başlarken, "Bir yıl ara vereceğim" okula, bunun için "rapor" alacağım" dedim. Annem de benimle beraberdi, o işleri yaparken.  Profesör Rasim Adasal karşısına çıkmıştık. Raporu vermişti "disosyatif reaksiyon" teşhisiyle. Anneme de "tedavi ettirin bunu", demişti.  Teşhis doğruydu aslında. (Reaction to the Society of out of order). Verdiği mesajı ise çok sonra yorumladım: RASİM/MİRAS ADA'dan SANA, AL (Ada dediği ingiltere/windsor). Ve bir yıl İzmir'de ev'de. Yıl biterken, Hava Astsubay Eniştem RUHİ SARI, Hava Harp Okulu sınavlarına girmemi önerdi. Girdim. Sınav sonuçları açıklanmadan, Eniştem bana müjdeledi. "Bir astsubay arkadaşımdan öğrendim, 5 kişinin içinde TERCİHAN alınmışsın, Hava Harp Okulu'na" dedi. Sonuçlar açıklanıp, kazandığım kesinleşince de yeni  bir karar verdim. "Sosyalizm için" girecektim, Hv.H.O.'na. Olay, aslında Misyon koyucunun Transferiymiş. MİT için de "seçilmişliğimin" başlangıcı. Ankara'da iken, herhalde birkaç muhtemel aday arasından, en uygun olanı, diye. (Miss "Fulcım"ın da "Yes, That's true" demiş olmasıyla.) ODTÜ'den kaydımı alırken, gene annem yanımdaydı. Yeri geldikçe söylerdi, Rektörün söylediklerini: "Hanımefendi niye alıyorsunuz oğlunuzu Üniversiteden...) diyerek. Rektör: Kemal KURDAŞ. Mesajı: UR ama KUR. ve de KARDAŞ. Kur kardeşlerin birbirine eş olduğu, toplum düzenini,yılmaz. Dörtlü Aile düzeni. AŞK ve buna bağlı Sevgi Toplumu.......

*******************

(10 Ağustos 2012   :)          İngilizcede, YANGIN ve ATEŞ kelimeleri aynı: "FIRE". Komutanın askerine verdiği komut da Türkçede "Ateş!", imgilizcede "Fire!"  8 Ağustos 2012 saat 19.00 sıraları, İzmir-Foça'da orman yangını. 10 hektar alan zarar gördü (Kızılçam,...)  9 Ağustos 2012, 08.00 sıraları, Foça'da, Askeri personel otobüsüne, Bombalı  "PKK" terörist saldırı. Bir asker şehit (özkan ATEŞli), 10 yaralı. 9 Ağustos 2012, öğleden sonra Muğla-Köyceğiz'de orman yangını. Müdahale eden Helikopter, 15.20 sıraları düştü. içindekiler 3 Rus,2 Türk öldü. Türklerden biri, Hava Kuvvetlerinden emekli, Pilot atıf ATEŞok. 9 Ağustos, hem Nagasaki, hem Nejat Uygur günü.  Orman Genel Müdürü Mustafa Kurtulmuşlu, kaza BAMBİ'nin (yani su haznesinin)bir ağaca veya taşa takılması sonucu oldu demiş. Nejat Uygur'un gelininin takma adı BAMBİ'ydi, evlenmeden önce. 31 Temmuz 1986 Amputasyon'dan birkaç gün sonra, ben hastanede iken, Cumhurbaşkanını yaverini taşıyan helikopterin düşüp içindekilerin ölmesinden beri, Helikopter, amputasyon simgesi. (heliKOPTuER). Nejat Uygur'un Kilis'li olması dolayısıyla, birinci olarak Nagasaki ile bağıntılamıştım, ama ikinci olarak, Silis/Kilis/Kilisten iskambil/Kilise'nin Kastaratları... ile de Amputasyona bağıntılamıştım. Orman genel Müdürü Kurtulmuşlu. Ama Atıf Ateşok, 28 Ağustos 2006'da, antalya-KAŞ'ta orman yangını söndürma sırasında, helikopteriyle GÖMBE göletine düşmüş, ama içindekilerle birlikte KURTULMUŞ.

Özetle, Nagasaki günü iki olay (ATEŞLİ ve ATEŞOK olayları) bağıntılı, ve öncelikle Nagasaki için. ATEŞLİ olayı, MİT marifetyle. (PKK'yı MİT'in kurduğunu unutmayınız, ve Bu önemli terör olayının, PKK yönetiminin, dolayısyla MİT'in işi olduğunuda görünüz.) Niye FOÇA? İzmir'de 4.cü dalga ezme, 31 Temmuz 2000'de, FOÇA'lı Ali Kundakçı vasıtasyıla başlatıldı da ondan. ATEŞOK olayı, Stella marifetiyle. Ama hem ATEŞLİ'nin hem ATEŞOK'un, ikiz olayda buluşturulması, Misyon koyucunun işi. Yani sürecin evveliyatı var.

Foça'da yaralananlar arasında 3 tane soyadı "DEMİR" li olan var. ÖZdemir, GÖKdemir, demirER. Yılmaz 1947-Demir 1949 doğumlu. Çok zaman önce yazmıştım, tekrarlıyayım: 46-47-48 sıra 49'da. (Kahramanmaraş Mardin MUĞLA / Haydi Sen De Koy Birkaç Tuğla).  (Kastamonu otuzyedi, Kestim onu öküz yedi / Ve sonra gemide çaycı, Önüne bak öküz dedi).

Ve dün Nagazaki günü, Londra olimpiyat. İlk ALTIN madalya, Tekvando. Servet Tazegül. 28 Temmuz 2012 Tanrısal gün de, Tekvandocu Ahmet Sarı'nın kurşunlanıp öldürülmesi ardından. Servet, ingilizce FORTUNE. Talih anlamı da var Fortune'ın. (MİTA MİTA FORTUNA, ispanyolca. Çanakkale'de, Revir'de öğrenmiştim, TV'den, İspanyollar yollarken Futbol takımlarını, MEKsikA'ya. 1986'da,"Amputasyon'dan" az önce.

*******************

(11 Ağustos 2012, Cumartesi   :)        16.10 civarı, CNN international'ı açtım. "Breaking News" Romney Campaign, in Norfolk Virginia. The governer of Virginia is speaking to the crowd. Background a warship. He finished his speech. And Mitt Romney, came from the warship, to speak. And he announced  Paul Ryan, as his vice-president pick. I am watching the event,"live".  Just e few minutes later, below another "breaking news", Two earth quakes, in Iran, measured 6.2 and 6.3, around Tabriz. My clock 16.23, the watch on the TV 09.23. Five minutes later Paul Ryan came from the warship. "wow" was his first word, to the crowd. He finished his oration, at 9.46 local time. I didn't turn off. Later around 17.10 I heard about th earthquakes, but not any report was taken yet for the results of the tremours. And I turned it off.

Taksim'de, Naid Dinçer'e, "Tebrik ederiz" demiştim nedense(!?). Tebrik ederim, demeliydim. Bu yüzden hatırımda kaldı, o sözlerim. Tarihini hatırlamıyorum. 1965 seçimlerinden az sonra. Ne için İstanbul'daydım onu da hatırlamıyorum. 1967'de Hv.H.O. 2.ci sınıf öğrencisi olarak İstanbuldaydım. Ondan önce mi, Sonra mı, bilmiyorum.    Ve Misyon Koyucu'nun varlığını bulduktan sonraki süreç içinde, yani 1986 ve sonrasında, TEBRİZ kentini TEBRikederiZ biçiminde yorumladım, güncelde yaşadıklarımla bağıntılı olarak.

Ve bugün bir yenisini daha yaşadım. Tebrik ederiz dedi, Misyon-koyucu,Romney'in açıklamasının hemen ardından, İran depremleriyle. Kelime benzerliğine de dikkat: RYAN/IRAN (YRAN/IRAN). Şimdi saat 17.55.

20.20 de trthaber.com'dan: 50 ölü, 400 yaralı.     (İlave, 12 Ağustos 2012   :) Sabah Gazetesi'nden: (en az) 180 ölü, 1300 yaralı. 11 dakika arayla. Yerel saat 16.49 da 6.0 şiddetinde, 17.00 da 6.2 şiddetinde. TEBRİZ'in 60 km yakınında.  (Türkiye saati ile İran saati arasında birbuçuk saat fark var) anlaşılan TEBRİK, Ryan'ın açıklanışından az önce gelmiş, ama TV'ye açıklanış ardından gelmiş. Hürriyet gazetesinin dediği gibi "ikiz deprem". Artçı değil yani. Vurgu "iki". 11 dakika ara, ayın 11'inde, ikincisi (yerel) tam 17.00'de. TEBRikederİZ, veya TEBRİkederiZ. Birinci biçimde, iki eder mesajı. ikincisinde kederlenme mesajı.

26/27 Aralık 1939. Türkiye-Erzincan depremi. 35 bin ölü. TC tarihinin en büyük can kaybı, depremde. Özelliği, Eski günde başlayıp yeni günde bitmesi. Tam gece yarısı. Mesajı: Eski dünya yerine Yeni dünya, geçişi Türkler yapacak. ERzİN-can. 26 Aralık 2003 İran-bAM, deprem 30 bin ölü. 26 Aralık 2004 endonEZya, deprem ve tSUNAMI, Sumatra adası açıklarında. Asya'da 250 bin ölü. aySUN kayaci, maldivler'de yakalanmisti, depreme. EMRE aşık'a SUNami yaparken. ( İlahi EMRE ita-t-izl--). Çok korkmuştu. Sonra geçti korkusu. Maldivler, Hint okyanusu'nda WERcan adaları, ve de devlet, 300.000 nüfuslu "cumhuriyet".

13 Ağustos 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinde bir vefat ilanı: YANya eşrafından merhum abdurrahman dURu, ve merhume avNİYE dURu'nun kızları,... diye başlıyor. BEDİA YEPREM, 11 Ağustos'ta İzmir'de vefat etmiş, 14 Ağustos'ta İstanbul'da toprağa verilecekmiş. Anneanne. Çok torunu var. Anladığım kadarıyla, beş kızı var. Sevenlerinin başı sağolsun. (DEPREM günü. YEPREM. /  RYAN günü.YANya)

*******************

(16 Ağustos 2012   :)        Dün, "Tiyatrocu" MÜŞFİK KENTER 80 (seks en) yaşında vefat etti. Ama, dün iki kişi daha vefat etmiş, vefat ilanları Hürriyet'te. İsimleri bağıntılı: GÖKÇE ARIKUT ve AYKUT GÖKÇE. Sevenlerine başsağlığı dilerim.  ArıKUT-AyKUT benzerliğine de özellilke dikkat. Misyon koyucu, "üçleme" yapmış yani. hİNDİsTAN'ın kuruluş yıldönümüydü, dün. Onu "kutlamak" için.  aRIkut-aYkut, değişik harfler, kızkardeşinde: yıLDIZKENTEr.  Onu hep YILDIZLI KENTLER'le bağıntılı algıladım. 6 yıldızlı, bir tane, 1 yıldızlılar 90000, hepsi 100000 çiçekkent. YILdıZ, YILmaZ'la da bağıntılıdır, ve de Yılmaz'ın birinci simgesidir. (* YILDIZ, star, zvezda, stella, "ulduz"). SUNA YILDIZOĞLU aslen ingilizdi (yanlış değilse). Ben Kenter'leri de aslen İngilz olarak biliyordum, Misyon bilincimin başlarından beri. Ama, Hürriyet gazetesi, baba diplomat Ahmet Naci Kenter, anne Olga Cynthia diyor. İngilizcede (baktım sözlüğe) yok Olga kadın adı. Biliyorum Rusçada var Olga kadın adı. Her neyse... Tabii hep sempati duydum, Kenter'lere.  Misyon Koyucu, Üçleme'yi, dün çekilen Şans Topu ile de desteklemiş. 3 Talihli, üçü de Ankara'dan: gÖLbaşı,  ALTINdağ, keçiÖREN. Çıkan sayılar: Dört tanesi, dizi halinde 3'lü. 3, 13, 23, 33. öteki ikisi 4-15. Ama, her talihliye 415 bin küsur ikramiye. Sayılar, mekanik hile ile. Sadece 3 Ankara'lıya çıkması, ve 415 bin küsur ikramiye işi, STELLA'nın kitlesel kullanımı marifetiyle. Yani,Çok gelişmiş bilgisayarlı, ve mükemmel programlanmış, anahtar kelimelerle, insan beyinlerini yönlendiren bilgisayar. Artı, uzay teknolojisi. Tüm insanların, beyinsel faaliyetleri kayıt ediliyor. Gerektiğinde bir bölüm insanlara, kitlesel kullanımla yönlendirme. Şans topu oyna/oynama. Şu sayıları seç. İşi yöneten kişi, operatör kişi, değil. Bizzat Bilgisayar. (Makinaya oynatma durumu, Mekanik hile kapsamında.)

15 Ağustos'lar, FATİH'in Trabzon Rum Pontüs "imparatorluğu"nu sonlandırdığı tarih, 15 Ağustos 1461'den alınmış. İngiltere, Sömürgesi Hindistan Yarımadası'nı "Din esasına göre", benim doğum yılımda, 1947'de, ikiye bölüyor. 14 Ağustos 1947'de Pakistan Bağımsız oluyor. 15 Ağustos 1947'de de Hindistan. Pakistan iki parça. Doğu, Batı. Arada 1600 km. Büyük nüfus mübadelesi. Göç. 1972'de, Benim tutuklanıp ordudan ihraç edilş yılmda, 1972'de, Doğu Pakistan, "savaşla" Batı'dan "bağımsızlığını" ilan ediyor. Muciburrahman önderliğinde, BANGLADEŞ devleti adıyla. Ama 3 yıl sonra, gene bir 15 Ağustos'ta (15 Ağustos 1975'de) Muciburrahman tüm aile fertleriyle birlikte (sözde) öldürülüyor, ve yerine "Yeni Adam" getiriliyor, PLAN mucibi. Yılmaz da, plan MUCİBİ, Dünya Sosyalist devletini kurduktan "kısa bir süre sonra", tüm aile fertleriyle birlikte, öldürülecek. Pardon yanlış oldu, kardeşi tarafından Askeri darbe ile (sözde) öldürülecek, ve yerine "Yeni Adam" kardeşi Demir geçecek. PIŞŞŞŞT. Sakın inanma Demir. Plan Mucibince, hepimiz essahtan öldürüleceğiz. Misyon mucibince, onlar bizi tepelemeden, biz onları tepeleyip, kurtaracağız insanları, bu sahtekarların elinden....

Misyon koyucu, PKK'nın Teröre ("silahlı mücadeleye") başlamasını da bir "15 Ağustos'a koymuş. 15 Ağustos 1984. "Kutlu"(!) olsun. 40.000 ölü, 28 yılda. Misyon mucibince....

(18 Ağustos 2012, ilave   :) Bugünkü Hürriyet. yılmaz ÖZdil'in, "AŞK" başlılklı yazısını okudum. KENTER'lerin, ingiliz kökenli (daha doğrusu, anne ingiliz, baba türk) oldukları bilgimin doğru olduğu anlaşıldı. Sevgili YILDIZ KENTER'in de, "Hep Aşk Vardı" tiyatro-oyununu yazmasında da haklı olduğu anlaşıldı.

*******************

(17 Ağustos 2012   :)      Babam ADEM GÜROL'un vefatı (1995), TRT'ci haKAN GÜLCÜ'nün intiharı (1995), Dağcı haKAN GÜVENÇ'in Kırgızistan'da TANRI dağları'nda uçurum'a düşüp ölmesi (2004) (=GÜrol,GÜlcü,GÜvenç).        Japonyada, Deprem ve Tsunami, 25000 ölü,(amputasyon'dan 17 gün sonra)(1986), Gölcük depremi 20000 ölü (1999) (=aDEM, DeprEM).  (17 Ağustos'lar....)

(18 Ağustos 2012, ilave   :) Dün gece (17 Ağustos'ta), VAN, EDREMİT ilçesi'nde, depremzedeler için kurulan Konteyner-kent'in giriş noktasında nöbet tutan polislere PKK ateşi, bir polis, ABDURRAHMAN DOĞAN şehit.(Ailesine, sevenlerine başsağlığı dilerim. Zordur...) Babamla iki açıdan "bağıntılı": 17 Ağustos, hem tarih, hem Depremle ilgili mekan, hem ilçe adındaki MİT kelimesi, bu birinci açı. İkinci açı da şu, babam adem 1972 yılında, abdurrahman doğanSOY için, aynen şu sözleri kullanmıştı: "yesinler, içsinler". 1 Ocak 1971'de, İstanbul, 1.ci Fz.Filo'da kıta subaylığı görevine başlarken ben, Bilgin İltan (devre arkadaşım) da 2.ci Fz.Filo'da başlıyordu. Birlikte bir ev tuttuk. Moda'da, mühürdar caddesi, Başak apt. Giriş katındaki tek daire. ORHAN ergenekon'a ait. 31 Aralık 1972'de de boşalttık evi. İkinci yarıda, eve Bilgin'in Filosundan, Abdurrahman Doğansoy da geldi. Üçlü olduk.  Biz teğmen, o üsteğmen. Siyasi niteliği "yoktu". Ama başka bakımlardan komutanlarıyla "kavgalıydı". Eve isveçli kız getirip, karı-koca gibi, ama karı-koca olarak değil, uzun süre onunla kalarak, bana, "manevi" işkence yapmasının yanısıra, kendi öteki sorunlarına beni karıştırması, onu "arayanlara" karşı benim evde kalıyor olması da rahatsız etti beni. Ama katlanmak zorunda kaldım. Biz evi boşaltınca, Ben tabiatiyle annemlerin İzmir'den gelip aldıkları, Çolak İsmail sokaktaki evimizde kalmaya başladım. Ama mecburiyetten, Abdurrahman'ı da bir gece, "düşmanlarına karşı", o evde "saklanmasına" izin vermiştim. "silahlı" olarak bekliyordu, muhtemel bir "saldırı"yı her kimlerdense. Galiba, MİT'in takibinde olduğunu söylüyordu. O geceden sonra, alenen söyledim. Beni bir daha arama dedim. Babam da, "o sözlerle" şikayette bulunmuştu bana. "Yani bizim üzerimizden geçiniyor(lar)" anlamında. Tabi, ben, MİT'çi olduğunu, ve yaptıklarının, MİT'in işi olduğunu bilmiyordum o sırada. Bilmediğim için, "İsveçli kız" olayını da, bana manevi işkence olarak değil de, "arkadaş için" katlanmam gereken bir durum olarak kabullenmiştim. Ben "aç", o benim gözümün önünde, hem de benim evimde "döner" yerken.

(Ve, saat 17.00'de)  TRTHABER.COM'a baktım: "Şehit polisin annesi tabutuna sarılarak, oğluna KÜRTçe ağıtlar yaktı... Şehit polis Bitlis'in GÜROymak ilçesine bağlı Değirmenköy'de toprağa verildi" yazıyor.  (Bir bağıntı daha. Babamın SOYadı, soyadımız GÜROl. üstelik bu, doğanSOY'la da bağıntılı.)

(Şimdi saat 22.00) Geçici görevle gitmiş, istanBUL'dan Van'a, polis DOĞAN. Ve  erDOĞAN, açılışını yaptı, dün İstanbul'da, "Türkiye'nin en uzun" Metrosunun, "Ya Allah, Bismillah" diyerek, KADIKÖY-KARTAL metrosunun.  Yarın Ramazan Bayramı'nın 1.ci günü:

(19 Ağustos 2012, İlave   :) "Önceki gün (yani 17 Ağustos'ta), Kendisine boşanma davası açan karısı Asiye ALTUNay'ı Balıkesir'in, EDREMİT ilçesinde, ŞEHİTLER parkına çağırdı Mehmet ALTUNay, ve tartışmadan sonra, 8 bıçak darbesiyle yaraladı" diyor özetle, bugünkü SABAH gazetesi.  Yani VAN-Edremit'te, Abd UR rahman DOĞAN'ın "Şehit" olduğu gün, BALI KES İR-Edremit'de, "Şehitler" parkında, bıçaklama olayı. Apaçık, iki olay "connected"(bağıntılı). Türkiye'de, bin kadar ilçeden, ikisinin adı EDREMİT. UR/KES destekli. (ALTUN/ALT'ın).    Ve, "Önceki akşam (yani 17 Ağustos'ta), Filipinler içişleri Bakanı Jesse Robredo'yu taşıyan pervaneli uçak denize düştü. İçindekilerden koruma polisini denizden balıkçılar kurtardı, ötekiler, 2 pilot ve bakan kayıp" diyor özetle bugünkü HÜRRİYET gazetesi. Bu da, aynı seriden bağıntılı. Ademinkiler, Filipinkiler bağıntısı var burda, 17 Ağustos dolayısıyla. Ve abdurrahman doğanSOY'daki "SOY" bağıntısıyla da. (Demir, Philip babadan; Andrew, Adem babadan. Onay mesajı). Bunun için, 17 Ağustos'ta KİLYOS'ta toprağa verildi Müşfik Kenter. (Baba Türk, anne ingiliz) (KİLYOS/SOYlik).

(20 Ağustos 2012,sabah, İlave   :)  Babamın ölüm yıldönümü "son derecede" önemli. "Bekliyorum", ne olacak, (ne koyacaklar) diye. 16 ağustos'a veya 18 ağustos'a, "Adem Gürol, Trafik kazasında öldü" koysalardı, "günartıbir/güneksibir" olarak envantere koyardım. Ama polis DOĞAN için yapmazdım bunu. 17 Ağustos gecesi "şehit", saat 24.00 den önce. Eminim, çünkü TRTHABER.COM 24.00'den önce açmıştı, "taziye" sayfasını. Öncelikle Tarih dolayısıyla aldım DOĞAN'ı . Sonra ne oldu. Ona bağlı, "mesajlar topluluğuna" dönüştü, konu.  Son olarak, Filipinli bakan'ın da eklenmesiyle. Her akşam, SKY-tv'ye bakmıyorum, tivibu'da. Ama dün akşam baktım. Ve ne gördüm? Edinburg Dük'ü (Yani Philip Baba) Pazar ayinine katılamamış. Kraliyet ailesi "onsuz" katılmış. Çünkü, 5 gündür hastanedeymiş, Dük. Bu ne demek?. Hemen ilk olarak, Filipinli Bakan ardından söylediklerimin doğru olduğunu gösteriyor. Çünkü "peşpeşe". 5 gündür, ne demek. Hastaneye, 15 Ağustos'ta yatırılmış. Yani, Müşfik Kenter'in öldüğü gün. Yani "mesajlar bütünü" nün süreci, 15 Ağustos'ta başlatılmış. Ve dün 19 Ağustos'ta (bana/bize) Philip haberi ile bitmiş. Bitmiş mi, yoksa devam mı ediyor, ayrı bir konu. Babamın vefat tarihi, "Azrail bozmasın" dileğiyle önceden kararlaştırıldı. 77 yaşında vefat etti babam. Philip Baba, 90 (veya 90 küsur) yaşında. Misyon Bilinci yok, "Global çete bilinci" var.  Onun da vefat tarihinin, "Azrail bozmasın" dileğiyle, Misyon koyucu (yani kökeni, Philip'in akrabaları olan Misyon koyucu) tarafından önceden kararlaştırıldığı kanaatindeyim. Bu "mesajlar bütünü"nün asıl ve son mesajı, Philip Baba'nın vefat zamanının geldiğini haber vermek mi (bana/size)? "Bilemem". Bir konu daha: Şu yada bu sebeble, DOĞAN'ın "şehit" olması nın MİT'in bir "Sahte" işi olması durumunda da, Bu "Mesajlar Bütünü" bozulmaz.  Ziya ül Hak'kın uçağını patlamasıyla ölmüş olduğu da "sahte" olay. İstihbaratçı işi. Ama 17 Ağustos 1988 dolayısıyla, son derecede önemli. 17 Ağustos 1995/1999'dan çok önce. Ben, "Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım" dedikten, Yani Misyonu (Misyonun doğrusunu) bulduktan birkaç ay sonra. Ziya ül Hak, TANRI'nın IŞIĞI demek, değilmi.  Ziya ül Hak'kın ölüm ayrıntılarını bilmememe rağmen, politik bilinç dolayısyla, uçak olayının sahte olduğundan eminim. Şimdi, Filipinler Cumhurbaşkanı Benigno Akino'ymuş. Anlaşılan, "oğul" Benigno. "Babası" Benigno, iktidara muhalif, sürgünde. İktidarda MARCOS'lar var (karı-koca). BENigno, "ille ülkeme döneceğim" dedi, ve döndü, Uçaktan inince, havaalanında "öldürüldü" (BEN o sırada, hapishanede, yıl 1984 veya 1985) Anında bildim, sahte olay olduğunu, Politik bilincimle. Üstelik o sırada, Global Çete bilincinden dahi yoksundum. İki süper güç önderliğinde iki kutuplu dünya bilincindeyken. Sonra ne oldu, Benigno öldürüldü "diye", karısını  CORAZON akino'yu başkan yaptılar Filpinler'e Marcos'ların yerine. (Baktım şimdi tarihine, 21 Ekim 1986). 25 Eylül 1986'da, Çanakkale, Hastanede iken, Doğum yıldönümümde, olay olarak, bir POLİS'in ölmesi vardı. Ayrıntıları unuttum. Trafik kazası belki. O sırada, Misyon bilincim de yitikti. (PolİS/PenİS). 21 Ekim 1986'dan az önce, Tahliye (aynı gün hem hastaneden taburcu, hem hapishaneden tahliye) oldum. CORAZON'un başkan oluşunu duysam bile, yorumlayamıyacak durumdaydım yani. Yorumlama, Misyon bilinci tekrar geldikten sonra, ve "yeri" gelince.... (20 Ağustos,saat 15.30'da, CNN Int.dan duydum, Prens Philip Hastaneden taburcu olmuş.) Ve bu sabah (20 Ağustos'ta) Kanal 7'de duydum ilk kez, sonra da baktım HABER7.COM'dan: Yazar FATİH BAYHAN, "Mustafa'dan, Kemal'e: ATATÜRK'ün Büyük sırrı" adıyla hazırlamakta olduğu kitap. Babası Mehmet Reşat, annesi Ayşe, Doğum yeri Malatya, Akçadağ. Baba savaşta şehit. Selanik'e halası Zübeyde'nin yanına. Annesi de ölünce, Zübeyde'nin nüfusuna kaydediliyor. Bilinen kardeşi Makbule. Ama Ömer de var. Çanakkale'de şehit. Onun oğulları Ahmet ve Mehmet'ten,şimdi Akçadağ ilçesinde, 50 kadar akrabası var, diyor. Geçenlerde Trafik kazasında ölen Manevi kızı ÜLKÜ ADATEPE de bunu doğrulamış, 2007'de Malatya'da iken. Ata'nın evinde bu konuşmaları duydum, demiş. Bu konuyu, benim bugün duymam dahi, AbdurRAHMAN doğan polis odağında oluşturulan mesajlar bütünü'nün bir parçası. ARİFE'den DOĞAN-lar, ELİZABETH'den DOĞAN-lar....

"H E R K E S E    İ Y İ    B A Y R A M L A R"

*******************

BAYRAM-1 (19 Ağustos 2012,Pazar... 3 Olay:)

1) Tekirdağ. Bayram namazı çıkışı, Cami Avlusu bayramlaşmak üzere toplanan insanlar, Bayram kutlaması için "havaya" ateş açan maganda tURhan Samast'ın kurşunuyla, mURat Serdar öldü. Hrant Dink "cinayetinin" sanığı Ogün Samast'ın kuzeniymiş, maganda. OGÜN'ünki MİT marifetyle, sahte ölüm. TURHAN'ınki STELLA marifetiyle essah ölüm. (Vurgu: "O" gün/ hangi gün?)

2)Kastamonu. V-ALLA Kanyonu. 6 kişilik grup. Biri, Anıl BAKAN, dereye düşüp SUDA kayboldu.Ötekiler mahsur. Ertesi sabah kurtarılabildiler: BAYRAM sönmez, Füsun Sönmez, Yalçın Akbulut, Necla Tatlı, Ahmet YARLIgan.

3)SUDAn, Ramazan Bayramını kutlamak için Güney Kordofan eyaletine giden uçağın,sabah Talodi kentine iniş sırasındaki patlamada, 3 BAKAN öldü. Toplam 32 ölü.  Gençlik ve Spor Bakanı Rahim Tutu, Kültür ve Turizm Bakanı Eiassa dayf-ALLA-h, DİN işleri Bakanı GAZİ el Saddık. (17 Ağustos'ta da Filipinler'de uçağının denize düşmesiyle, BAKAN, suda kaybolmuştu. İçişleri Bakanı, "memleketine" giderken).(21 Ağustos, 14.15 te TRTHABER.COM'dan, Bakanın cesdine ulaşılmış, Uçağın içinde)

*******************

BAYRAM-2 (20 Ağustos 2012,Pazartesi... 2 Olay:)

1) Ağrı (04 no.lu il) Deprem 4.0 şiddetinde, saat 02.08'de, diyaDİN ilçesi YENİçadır köyünde. (ilde, daha düşük şiddetlerde,art arda hissedilen toplam 31 depremden biri). Evrensel DİN, mezhepsiz tarikatsiz herkese, YENİdünya için. Sosyalist ekonomi temelinde, standart çiçekkentlerde, ikisi erkek ikisi kız 4 tane özkardeşlerin, doğumdan birbirlerine eş olacağı, toplum düzeni. "Tanrı" böyle istiyor. Kolay anlaşılır mesajlar, yıkıcı (suni) depremlerde... Global Çete Merkezi'nin (=Misyon Koyucu'nun) işi, "teknoloji" marifetiyle.

2)GAZİantep. Saat 19.45 sıraları. Bomba yüklü araç patlaması. 9 ölü, 65 yaralı. Global Çete Merkezi'nin, MİT marifetiyle, PKK etiketiyle, sivil halka yönelik yaptığı eylem. Global Çete Merkezi'nin (MİT'in) "Hadım" Yılmaz'dan beklediği: Dünya Sosyalist ve "ateist" devletini kurması. Önce İzmir'de "intikama" dayalı Klasik Terör, ardından Dünya'da "Şantaja" dayalı Nükleer terör. ABD'ye 2 Atom, onun teslim alınması adrdından Rusya'ya 1 Atom... Dünya devletinin kuruluş "Yol haritası".

********************

BAYRAM-3 (21 Ağustos 2012,Salı... İki "VEFAT", bir "KAZA":)

"Kaza": trAFik. (AF "trick"). Şırnak, Uludere, Gülyazı köyü yakınları. Göreve giden askerleri taşıyan sivil plakalı minibüs, virajı alamıyarak UÇURUM'a. Sürücü Köy Korucusu Mehdi Tosun, ve 9 asker "şehit". (8 j.uzm.çvş, 1 j.uzm.onb.) ER YOK.

Meliha ER. Başbakan ERdoğan'ın teyzesi. Vefat. Sabaha karşı. Kalp krizi. Yaş TRTHABER.COM'dan 67.  Ve, Perihan KIYmık, AİLE bakanı Fatma Şahin'in annesi. Hastanede Kalple ilgil tedavi sırasında. Vefat. Bakan, G.Antep'te kriz masasında iken öğrendiğine göre, vefat tarihi 21 Ağustos. Yaş 64 (Yaşıtım). (perihan-erhan- erkeklikhani)

"Son KIYım"... İnsanın insanı öldürmesini temelli sonlandırmak için... Yolaçan koşulları yokederek...

FATOŞcuğum, kABİNe'de 25 Bakan var. İKİ/bEŞ. Biri Kadın. "Aile" Bakanı. Adaşın, FATMA. Asil iş Aile. Yeni Aile... Toplumun temeli 12+ kişi. Bir de "Birim topluluk tanımladık, gerçekleştireceğiz. 50 aile'den oluşan. 600+kişi. Hayat, "Rotasyon'la geçecek" OBA'da (Birim topluluk'ta) (in the "Unit community").

*******************

(23 Ağustos 2012   :) Önceki gün, Hastanede ölen, Bakan Fatma Şahin'in annesinin, ve gene önceki gün Gaziantep'te sivilere yönelik terör olayında ölen 9 kişiden 6 sının cenaze namazlarının Gaziantep'te, dün aynı dakikalarda, aynı camide kılınması ardından toprağa verilmeleri, "ilginç, kaderin cilvesi" bir tesadüf değil, misyon-koyucu'nun iki ayrı olayı özellikle çakıştırması, vurgulayarak bağlantılandırmasıdır. Mesajı (bana/bize) büyük...  

*******************

(26 Ağustos 2012   :)   Bugün, Malazgirt Zaferi'nin (1071), ve Büyük Taarruz'un Başlangıcı'nın (1922) yıldönümü. Biz Türkler, Orta Asya'dan geldik Anadolu (Anatolia) ya. Ve şimdi sıra Dünya'nın her yanına gitmekte. Dünya Devleti'ni kurmak için. Asimetrik nükleer savaşla, Dünya'yı "tepeden" teslim alarak...

İkinci osmanlı padişahı (=beyi) Orhan Gazi'nin eşlerinden biri de Bizans İmparatoru'nun kızı. Bursa'yı (savaşla) alıp başkent yaptıktan sonramı aldı Bizans imparatorunun kızını, yoksa daha önce mi. Uygun olan, sonra. Ama (belli ki) anlaşma önce olmuş. Anadolu Selçuklu devleti son zamanlarında parçalandı. 20 tane beylik kuruldu, Anadolu'da. Biri de Bizans'a komşu, Bilecik, söğüt'te, 1299'da kurulan Osmanlı beyliği. Bu yeni durumda, Bizans Osmanlı'yı seçmiş yeni (gizli) partner'i olarak. İyi ki, "o" ressam, "o" yağlıboya tabloyu yapmış, Orhan Gazi'nin İmparatorun kızıyla evlenme töreninin. Tek başına o tablo bile yeter, 1453'de  Padişah 2.Mehmed'in, İstanbul'u Fethi'nin aslında, Bizans tarafından Osmanlıya (gizli işbirliği ile) devri olduğunu ispatlamaya.   Bizans'ın Türklerle gizli ibirliği, 1071'de başladı. "Büyük" Selçuklu (Türk) devleti, Horasan'da (Bugünkü İran ve Afganistan) 1038'de kuruldu. 1157'ye kadar 119 yıl. Alp Arslan 1063'de ikinci hükümdarı oldu. Taht kavgası sırasında öldürdüğü kişinin oğlu Süleyman'ı ve kardeşlerini Diyarbakır civarına sürgüne gönderdi. 1071 Malazgirt. 1072'de bıçaklı saldırıda ağır yaralanıp ölüyor Alp Arslan. Selçuklu davletinin kuruluşuyla, Bizans egemeliğindeki Anadolu'ya Türk baskısı artıyor. Bizans, bu durumun kendi kontrolü dışında gelişmesini istemediğinden, Alp Arslan'la gizli işbirliği başlatıyor imparator Romen Diyojen, 200.000 kişilik ordusuyla Malazgirt'te Alp Arslan'ı beklemeye başlamadan önce. (Ansiklopedi diyorki, Alp Arslan 60.000 kişilik ordusuyla, Malazgirt'e yönelmeden önce, imparatora elçiler gönderip Barış önermiş. Bu ne demek, elçiler Bizans'tan da belli ki gelmiş, Alp Arslan'a. Daha da doğrusu, önce Bizans başlatmış, elçi gönderme işini.) Savaş. Bizans ordusu "yeniliyor". İmparator "esir". Aleni antlaşma yapılıyor. Bizans, Antakya Urfa ve Malazgirt'i Selçuklulara verecek, her yıl vergi verecek, ve hatta Selçukluların düşmanlarına karşı, Selçuklulara askeri yardım yapacak. Ama bir şartla, İstanbul'a dönebilip imparator sıfatını devam ettirebilirse. Serbest bırakılıyor, ama "dönemiyor" İstanbul'a. Yerine İmparator olan kişi, onun yaptığı antlaşmayı kabul etmiyor. Ve böylece, Anadolu'nun (Bizans'ın kontrolünde) Türklerin eline geçmesinin yolu açılıyor. Bizans'ın garantisi ne? "Sır ortaklığı" (Hatta, eski sırlarında ortaklığı, Sezar'ın sırrı: Hristiyanlık, Jüstinyen'in sırrı: İslam). Böylece, çoğu Alp Arslan'ın komutanları olan kişilerin yönetiminde, 7 tane Beylik kuruluyor Anadolu'da, akınlarla. Bağımsız beylikler ama selçuklu'ya "bağlılar".   Alp Arslan'ın öldürülmesini fırsat bilen Süleyman faaliyete geçiyor. Ve Anadolu'da en güçlü konumda bu kez o oluyor. 1075'de de İznik'i alıp Başkent yaparak, Anadolu Selçuklu Devleti'ni kuruyor. Besbelli ki, Yakın Bölgede "Güç" Süleyman'ın eline geçince, Bizans bu kez ona yöneliyor. "Al İznik'i, kur yeni devleti". Anadolu Selçuklu devleti 1318 yılına kadar 243 yıl. Osmanlı Devleti 1299-1923, 624 yıl. Süleyman şah,Bizans'ta Botaniates'in tahta çıkmasına "yardım ettiği için", karşılığında Batı Anadolu'yu da almış. Ve hatta, Bizans 1081'de,bir antlaşma ile, Maltepe'yi sınır kabul edip Anadolu'nun tamamını Süleyman Şah'a armağan etmiş. Tabi savaşsız da olmaz.  Bizans "Selçuklu tehdidine karşı" Papadan yardım istiyor. Ve Böylece Haçlı Seferleri başlıyor. 1097'de, Birinci Haçlı Seferi orduları İstanbul'da buluşuyorlar. Selçuklu'nun ikinci hükümdarı 1.ci Kılıç Arslan, Başkent'i Konya'ya "taşımak zorunda" kalıyor. Toplam 19 hükümdar yönetmiş, Anadolu Selçuklu devleti'ni. Beşinci hükümdar, 2.ci Kılıç Arslan, İstanbul'da 3 ay kalarak, Bizans'la Barış Antlaşması yapmış. Ama Buna rağmen, "bir bahaneyle", Bizans Büyük bir orduyla Anadolu'ya yürümüş. Yürümüş ama, 2.ci Kılıç Arslan, Bizans ordusunu, Miryokefalon (Şimdiki Afyon yakınlarında) "pusuya" düşürüp dağıtmış, 1176'da. Ansiklopedi diyorki: Bizans'ın (Türklere karşı) iki büyük Bozgunu. 1071 Malazgirt, 1176 Miryokefalon. Miryokefalon'dan sonra, Bizans saldırmaktan vazgeçip, "savunmada" kalmış hep, Türklere karşı, (Yani İstanbul'u teslim edene kadar.)  İlk haçlı Seferi'nden sonra, Haçlı seferleri devam etmiş. 7-8 defa. 1291'de son bulmuş. (1299 Osmanlı'nın kuruluşundan önce, yani). 1212'de adı "Çocuk Haçlı Seferi" olan, ve büyük çoğunluğu 12 yaşından küçük, çocuklardan oluşan bir haçlı seferi bile yapılmış. Çocukların çoğu güç koşullara dayanamıyarak ölmüş, kalanlarda köle pazarlarında satılmış. ("Din adına".) The Crusades...

1.ci Dünya savaşı'nın amacı: Rusya'da Sosyalist Devlet, Anadolu'da Laik Devlet. Hem 3 büyük savaşla Dünya Sosyalist ve Ateist Devleti Kurmak Proje'sine uygun, hem Sosyalist ekonomi temelinde Sevgi toplumunu kurmak (global çete üyelerinden gizli) Misyonu'na uygun. Alenen görevlendirilen iki kişi. Biri "Mağdur" edildi, LENİN. (abisi, çar tarafından sözde öldürüldü). Biri "Mağrur" yapıldı (Çanakkale'de). Aslında ikisi de (gizli) kurban, biri 54 yaşında Sİfilis'ten, biri 57 yaşında Sİroz'dan öl(dürül)dü. Global çete üyeleri biliyor lar öldürüldüklerini. Proje'ye göre Yılmaz da kurban, ve öldürülecek, iş yaptırıldıktan sonra, ama gizlice değil, alenen. 15 Mayıs 1919'da Yunan İzmir'e çıkarıldı (İzmir'in işgali). Ve ertesi Gün 16 Mayı'ta, Mustafa Kemal İstanbul'dan yola çıkarıldı, deniz yoluyla, Samsun'a doğru, Yunan'ı "denize dökmek", ve Laik cumhuriyeti kurmak üzere. Yola çıkmadan önce, Padişah, Mustafa Kemal'i makamında kabul etti, başarılar diledi, ve saat armağan etti. Hedef Ankara'da Meclis toplamak. Bunun için İngilzler, İstanbul'daki Meclis'i 18 Mart 1920'de kapattılar, vekiller Malta'ya sürgüne. 36 gün sonra, 23 Nisan 1920'de Meclis (TBMM adıyla) Ankara'da toplandı. Birkaç ay sonra Padişah, "Vatan'ın parçalanmasını" öngören SEVR antlaşmasını imzaladı. (Yeni Meclis'e armağan). SEVR, ilgili ülkelerin parlementolarında kabul edildikten sonra yürürlüğe girecekti, ama zahmet edip imzalamadılar. Onaylayan sadece bizim Padişah. 26 Ağustos 1922, Yunan'a "büyük taarruz", 30 ağustos1922 "Zafer", 9 Eylül 1922 İzmir'in kurtuluşu. 18 Eylül'de Anadolu'da hiç Yunan askeri kalmadı. (Yanan, Yunan oldu). İngilizler ateşkes istediler. 11 Ekim 1922 Mudanya mütarekesi, en önemli maddesi, Yunan Trakya'yı "hemen" (15 gün içinde) terkedecek. (İngilzlerin armağanı) 1 Kasım 1922'de, Meclis "Saltanatı kaldırdı". 16 gün sonra'da 17 Kasım 1922'de, Padişah ("korkusundan"!) bir ingiliz savaş gemisiyle İstanbul'dan, "kaçtı". Ama halk dindar. Halifesiz kalmasın. Ertesi gün 18 Kasım 1922'de Meclis, Veliaht prens Abdülmecit'i tahta çıkardı, pardon "Halife" ilan etti. Ne yurtdışındaki Padişah, "ben hala Halifeyim" dedi, ne de Abdülmecit efendi, "iki tane halife olmaz" dedi. (18 Kasım 1949, Demir'in doğum tarihi). 24 Temmuz 1923 Lozan antlaşması. 29 Ekim 1923 Cumhuriyet'in ilanı. Sıra geldi, laikliğe. 3 Mart 1924 "Hilafet kaldırıldı" ve Osmanlı hanedanı yurtdışı edildi. Aynı gün,"Tevhid-i tedrisat" (din okulları iptal), ve Şeriye vekaleti iptal, yerine "Diyanet işleri Başkanlığı. 1925 Tekkeler Türbeler kapatılıyor. 1928 Anayasa'dan "Türk devleti'nin dini islamdır" sözleri çıkarılıyor. 1933 Okullarda Din dersleri kaldırılıyor....     Atatürk, Yılmaz'ın yetişeceği "ortamı" hazırladı.

*******************

(27 Ağustos 2012   :)   Bugünkü Hürriyet Gazetesi bir haber, aynen: (eşeKARISI öldürdü. BAYRAMda memleketi KASTAMONU'nun çatalZEYTiN ilçesine bağlı KIZIlcakaya köyüne giden FATMA kesKİn'i 2 EŞekarısı soktu. fenalaşan keSKİN, ÇATALzeytin ilçe hastanesi'ne kaldırıldı ama kurtarılamadı. kesKİN'in ALerJİ nedeniyle ANAflaktik ŞOKa girerek yaşamını yitirdiği belirlendi.)     Hayvanların... kuşların ve hatta böceklerin de "stella" marifetiyle yönlendirilebildikleri bilincim yaşadığım tecrübelerle, eskidir. Ama, konuyu daha somutlaştırabilmek için şunlarıda yazayım: Beyinlerina yerleştirilen chip'lerle farelerin, sağa sola istenilen yöne hareket ettirilebildikleri haberi, kuşların istenilen yere uçurtularak kondurulabildikleri konusunda iki ayrı haber gazetelerde çıkmıştı. Ve dahası. El Kaide, CIA'nı taşeronu, ama gazetelerde şu haberde çıkmıştı. CIA, El kaide'nin Afganistan'daki TORO BORA mağaralarında gizlenen militanlarını izlemek için bir proje üzerinde çalışmakta. Kelebek (galiba "Güve") üzerine, mikro kamera, ve Kelebeği yönlendirebilmek için, "chip". Her ne kadar, proje başarıldı demediyse de, bunun (bana/bize) mesajı "başarıldı" anlamındaydı, kuşkusuz. Yani İKİEŞ ek arısı, chip'le yönlendirildi. Ama Fatma'nı alER*i'li olması çok önceden sağlandı. Soyadı apaçık(bana/bize) mesajlı KES-SKİN. Olay bayrAM'da. (Bayramda başka neler oldu) "Kastamonu 37,kestimonu öküzyedi" sözlerim çok eskidir. (Zaten  o ilimize o numaranın, çok çok eski zamanda 37'ye denk getirilmesi de "kestimonu" içindir.) 2 eşekarısı. (iki/s-ki). ZEYTİN/TEYZİN= Teyzenin kızı/ KIZI lcakaya/ Kızıl=kızılyıldız. aler J i.(=er). ÇATAL/ÇATLA/alTAÇ. ŞOK="Sakin görünüyor" Odasında Dr. GÜLER YILMAZ'ın, hemşiresinin sözleri. Sadece üçümüz vardık. Manisa/Magnesia. (2.ci tımarhane başlangıcı) "Şoka sokup sokmamak konusunda. Devlet hastanesine göndermişlerdi, Şoka sokulabilir raporu almışlardı. GÜROL YILMAZ, "nasıl" GÜLER.....

********************

(29 Ağustos 2012   :)    Bugün, Vatan gazetesini "seçtim". Milli Voleybolcu Neslihan Darnel varmış gazetede. "Kızımı ip atlarken doğurdum" diyor. Anlatıyor: "Kızım Zeynep'in doğumu biraz KOMİK oldu. Ben 9 aylık hamileydim ama doğum beklenenden 17 gün erken oldu. O sırada İSPANYA'daydık Eşimin spor yapası gelmiş,gidip İP almış atlamak için. Terasa çıktı. Ben de izliyorum ama atlayamıyor yani, olmuyor. Göstereyim dedim, kimse de beni durdurmadı, ne yapıyorsun diyen olmadı. İşte ben atlayınca doğdu zeynep."     Evet komik olduğu kadar, son derecede ender bir olay. Ne var bunda? "DOĞUM" var, "İP" var. Kızlık soyadında da "DEMİR" var (tam kelimeyi unuttum). Daha önce ispanya'da TENERİFE takımında oynamışlığı var. Adı NESLİHAN, Nesllihangisi sorusunda var. İspanya/esPANA. Bunları "birleştirirsek" şöyle olur:     DEMİR NESLİ FİLİP TEN ERİFE DEN DOĞMA  (erife, Arife demek burda). Evlilik soyadı DARNEL, DARDANEL'i (Çanakkale'yi) çağrıştırır.(17 no.lu il/17 gün). İşi VOLEYBOL (VOLE/LOVE). Eşinin adı ORKUN.  Vatan gazetesinde Bulmaca olarak, Çengel Bulmaca'nın ortasındaki fotoğrafın sağını ve altını kesip yapıştırmıştım, bloknota. Yani Çengel Bulmacanın 3/8 in den de az kısmını. Ve o az kısım içinde ARİFANE kelimesi çıktı. "F" harfinin sorusu "DEMİR'in simgesiydi, (cevabı: "FE"). Ve sorulardan biri de "nesil" di (cevabı: "KUŞAK"). Ve biri de "rusça evet" (cevabı da "DA"/darDAnel). Özetle, Birader Demir'in aslen "ingiliz" olduğuna dair, Misyon koyucudan "Onay Mesajı" (Merci.)  Malum çözümler de var gazetede. Kimin Fotoğrafıymış diye de baktım, muratBOZ'unmuş. "Z" harfi de izMİR'in "Z"si. (izMİR/deMİR). Bak Demir: Tanrısal Emir. oyunu BOZ....... 

*******************

(31 Ağustos 2012   :)  Dün TSK günü'ydü. "Asker Millet" tir, Türk Milleti. Bu yüzden seçti Misyon Koyucu, Türk Milletini, Dünya Devleti'ni kurmak için. Bugün Subay oluşumun 44.ncü yıldönümü. Temel Psikolojim "Türk Subayı Psikolojisi" dir. Türk Subayı erkektir. İşi, meslek tanımını aşar. Erleri eğitmek, Vatanı korumak için gerektiğinde savaşmak, erlerine komuta etmek. İşiyle ilgili "korkusu" yoktur. Erleri de erkektir. "Askerlik" erler için, sırası gelince yapılacak bir "Vatani görev" dir. Türk askeri, bu bilinç ve duyguyla, hiyerarşik yapı içinde, mutlak itaate dayalı "disiplin" le davranır. Türk kimliğimizle kuracağız Dünya Devleti'ni. Kalmasın Dünya'da Milliyet Farkı amacıyla. Kuracağımız Yeni Dünya'da, gene "Askerlik" meslek tanımını aşmaya devam edecek. "Askerlik", en geniş anlamda "Güvenlik Konuları". Toplum için, hayatı feda etmek riski gene var olacak. Ama, tüm "mesleklerin", ebeveynlerden, evlatlara kalacağı gibi, Subaylık da, Karı koca birlikte. Çiftler, çocukları belli bir yaşa gelince, onları öteki çifte emanet ederek, "Askere gidecekler", karı-koca birlikte. Orada onları karı-koca Subayları karşılayacak, eğitecek, komuta edecek. Subay olacak çiftler de önce "askerlik" yapacaklar, ardından meslek okulları, Subaylık okuluna. Görev süresi biten karı-koca asker "çiftler" de kendi meslek okullarına. Meslek okullarını bitirenler, ebeveynlerinden devralacaklar, mesleği. 25 tam yıl, meslek hayatı. Yeni Dünya'da, doğallığımıza uygun olarak, Aile'de erkeğin "Dominant" olması, Toplum içinde de öyle, toplumun kurumları, en baştada "Güvenlik" kurumunda (Ordu'da) da öyle. Askere giden çiftler, kendilerinden yaşça büyük Subay "çiftler" bulacaklar karşılarında. "İtaat" (Disiplin) için uygun durum. Ama erkeğin "dominant" oldüğunu gözeterek, eğitim, komuta.

Ve bugün, Diana'nın Paris'te, "trafik kazasında" sözde "ölmesinin" 15.ci yıldönümü. Niye saklandı, DAYANA. "DAYANAMAM bu durumda toplum önüne çıkmaya, en iyisi toplum beni öldü bilsin" dedi. Sonunda kabullenmişti, kocasının AŞK'ını. Gençti, güzeldi Diana. Charles'ın ailesi bulmuştu eş olarak Charles'a. Ama Charles'ın kalbi doluydu o sırada, Camilla'ya. Kocasına "yolu" açtı. Kocasıda dayanamazdı, Camilla'ya olan aşkının toplum önünde somutlaşmamasına. "8 yıl kadar" sonra, 9 Nisan 2005'te Evlendiler Charles ve Camilla. Kutladım. Ertesi gün de 10 Nisan 2005'te Demir ve Gül'ün 30.cu Evlilik yıldönümlerini kutladım.  AŞK, cisellikten kaynaklanan, ama onu aşan bir sevgi türü. Biz insanlar için Sevgilerin kaynağı. Bitkilerde yok sinir sistemi. Fiziksel acı duymazlar. Hayvanlarda gelişti sinir sistemi. Fiziksel acı duyarlar. Uzun evrim süreci. Ruhsal acı da var. Duygular gelişti. Sevgi ve Nefret duyguları gelişti. Hayvanların bazılarında sevgilerin anası, ananın yavrusuna olan sevgisi olarak kaldı. Baba ilgilenmedi yavruyla, ve hatta anasıyla da ilgilenmedi, zamanı gelince seks yapmaktan başka. İnsanda, eşe olan aşk (erkekten kadına, kadından erkeğe karşılıklı) sevgilerin kaynağı biçimini aldı. Evlat sevgisi, gerek anada gerek babada eşe olan aşkın (libidolu cinsel sevginin) evlatlarda (libidosuz) devamı biçimini aldı.  (Türkü: Atem tutem men seni, şekere katem men seni, akşam baben gelende ögüne atem men seni...) Evlat sevgisinin karşılığı Ebeveyn sevgisi. (Şarkı: Aşkın ka NU NU NU NU yazsam yeniden, kimi ümitleri yel alır gider...) Kanun 1) Ortamda karşı cinsten kişi(ler) olacak. 2) Kalpler BOŞ olacak. 3) Başta yaş olmak üzere uygunluk. 4) "Karşılıklılık" (reciprosity) 5) Birazda CANADIAN Dollars. Unutmayalım, Doğa becerememiş bir konuyu: Normal koşullarda gelişmesini tamamlayamayan kişilerde Libido kendi cinsine de yönelebiliyor. AŞK cinsellikten kaynaklandığından, homoseksüel "AŞKLAR" da mümkün. Normal koşulların varlığında yaşadığımızda, olmayacak hiç böyle aşklar.  Aşk, duygu olduğu için, akıl yoluyla Aşk'a ulaşılmaz. Ama akıl yoluyla aşkın oluşması engellenebilir. Örneğin, mevcut toplum düzeninde, "hiç kimse", karşı cinsten, kendi öz kardeşine aşk duygusuyla bağlanmaz. Kişi, aşksızken, aşksızlık çekmez. Cinsel ihtiyacını hisseder sadece. Tıpkı Vitamin ihtiyacımızı hissetmeyip, yemek yeme ihtiyacımızı hissettiğimiz gibi. Ama, yeterli D vitamini almazsak, sonuç belli. Bunun gibi "Aşksız yaşam" da Eksik yaşamdır, insan için. Aşkın oluşabilmesi için akıl yoluyla koşullar hazırlanabilir. Yeni Aile, Dörtlü Aile, "Doğumdan Aşk" herkese. Sıfır Libido ile yaşarken, Semra'ya da aşık olduğumu farkedince, "üzüntümden" ağlamıştım, İstanbul'da. Benim aşkım vardı çünkü, Ayla. Sonra karar verdim. Semra'yı da alacaktım Karım olarak yanıma. Kalbimde iki kadın olacaktı. Meğer Misyon'un programıymış, iki eş (herkese). CHARLES-DIANA durumunda "mümkün değildi", başka çözüm. Tabi, Diana da aramızda.......   Ve, zikirde fayda var: Charles'ın da hayat çizgisi, benimki gibi, Misyon koyucunun eseri aslında.

31 Ağustos 2012'den iki olay: 1) (1 Eylül tarihli Sabah gazetesinden)  FİLİPİNLER'de denizde deprem. yerel saat 20.50, TSİ 15.47 (öyle yazmış) 7.9 şiddetinde, "Denizde" 16 santim Tsunami dalgaları. Hasar var, 1 ölü. Bağıntı: FİLİP'İN gelini Diana. KURTuluşu, toplumdan gizlenmekte buldu. "Trafik Kazası", sözde erkek arkadaşı Dodi el Fayed'le, kocası Charles'a "yolu açabilmek" için. 2) (1 Eylül tarihinde trthaber.com'dan) Bir düğün ve nikah olayı. Ayni ad ve Soyadlı Damat ve Gelin. Elbistan'da evlendiler. Samsun'da, özel bir bankada çalışan Bayan ÜLKÜ KURT, bir SEMİNER için Antalya'ya gidiyor. Otel'de, adıma oda ayrılacaktı deyip gösterilmesini istiyor. Resepsiyon görevlisi, Aynı ad ve soyadla, Otelin inşaatında görevli, Kahramanmaraş-Elbistanlı Bay ÜLKÜ KURT için bir oda ayrılmış olduğunu söylüyor, ve bunun bir ŞAKA olup olmadığını soruyor. Bilahare, iki ÜLKÜ resepsiyonda tanışıyorlar, 3 yıl kadar sonrada evleniyorlar. Asıl Bağıntı kURt'lar daki UR. Ve Türkçede kökü KURT olan sadece iki fiil var. KURTarmak, KURTulmak. Kurtulmak'tan da KURTULUŞ kelimesi. Kurtuluş Savaşı, "aslında" 19 Mayıs 1919'da, SAMSUN'da başladı. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi ardından, MARAŞ, önce İngiliz, sonra Fransız işgaline uğradı. TBMM askerleri Fransızlarla çarpışmadı, ama "Maraş" halkının Fransızlara "direnişi" dolayısıyla, Fransızlar Maraş'ı "terketmek zorunda" kaldılar. Onun için, Maraş'ın da "Kurtuluş Savaşında" rolü var. (Sonradan 1972 veya 1973'de şehire, bu yüzden "Kahraman" ünvanı verildi. Baktığım 2 farklı kaynakta 2 farklı yıl. Gün-ay aynı:7 Şubat). Yani İkinci Bağıntı:"KURTULUŞ". Zikirde Fayda var, TBMM'yi ilk tanıyan FRANSA olmuştur, Ankara antlaşması ardından çekip gitmişlerdir. Muğla, ve Antalya'yı işgal eden İtalya, direniş bile görmeden erkenden işgalden vazgeçip gitti. Ve hatta Ankara hükümetine Savaş uçağı bile verdi ("sattı" yani), Yunan'a karşı kullanması için. GRASYA... Üçüncü Bağıntı ÜLKÜ. ÜLKE'yi çağrıştırır. Ülke-Kurtuluş yorumunu destekler. Ve, Ülkü İdeal demektir. Ülküm, "en güzel dünya" dersem eksik olur. Tutkum diyorum. Tutku (Passion) kişiseldir. En Güzel Dünya'yı "ben varken" başkası kuracaksa, tutkum söner. Gücüm olsa bile, ne desteklerim ne kösteklerim. Konuya yabancılaşırım yani. Ama ülkü "herkes" için olabilir, kişisel değildir. Dolayısıyla "Tutkum" derken "ülkümüz" de demiş oluyorum ben. (Düğün, özellikle Subay olduğum gün-ay, 44.cü yıldönümünde Dört-Dört) FATOŞ'cuğum, "tutkumuz" kelimesini de kullanabilirim, sakıncası yok.  Dördüncü bağıntı: Diana'nı soyadı SPENCER/s pens er/ "PENİS" çağrışımlıdır. SEMİNER kelimesiyle benzerlik taşıyor. Seminer'de de EMİN var. Emin misin Yılmaz?  Ha Ha...

İLAVE: 11 Eylül 2012 tarihli Sabah gazetesinde de var iki ÜLKÜ'nün haberi. Ek bilgi de var: "Aynı YIL doğdular...35 yıl önce" (YIL/YILmaz bağıntısı, Ve Barış kız'ın 35 yaşının son gününde evlendiler. İzmir plakası da 35. "Yaş 35, yolun yarısı eder" demişti şair.

Yarın, Yeğen Barış'ın 36.ncı ve Kuzen Alev'in 56.ncı Yaşgünleri.  Kutlu Olsun...

*******************

(1 Eylül 2012   :) Barış kız 36 Alev dayısı 56 oldu.

Küçük yeğen Sevgi bana "Kalemlik" hediye etmişti (Ne zaman?) ABD'de "Lotto" (Mega Millions) 31 Mart 2012 çekilişi, LOTTO tarihinde en büyük ikramiye, üçe bölünmüştü. Sevgi ve babası Demir ağırlıklı mesajla.     Büyük yeğen Barış da bana "Space Ball" hediye etmişti (Ne zaman?) ABD'de "Lotto" (Michigan Power Ball) 1 Eylül 2012 (Barış Kız'ın 36.ncı yaş günü) çekilişi, LOTTO tarihinde 3.ncü en büyük ikramiye, bir kişi kazandı. Barış ve babası Demir ağırlıklı mesajla. Tarihi belliydi ama, 1 Eylül'ü göremediğim için, Michigan Power Ball'a baktım. Evet tarih doğru. Ve ordan bir "metni" aynen aktarıyorum:   ***Donald Lawson decided to have a little bit of fun with his mother TWO WEEKS ago. I called her and said, "I got a surprise for you. I won 200.000 Dollars in the POWER BALL". She goes: "Oh my GOD; Yay!" I said, "All right. Are you reday, Ma, Well the truth is, I won 337 millions and 4 Dollars, in the Powerball. Ha, ha.***    Buradan İkramiyenin tamamını öğrendik: 337000004 Dolar. "Dört" vurgulu, beş Sıfır peşpeşe. "SIFIR"(SIR) vurgulu. 31 Mart'takiyle de bağıntılı. Kişi başı 218666667 Dolardı beş tane 6 peşpeşeydi. Sevgi henüz Bir yaşına gelmemişti, Babasına söylemiştim, İstanbul'da, 1986 sonlarında, Sevgi'nin en sevdiği sayı 7, Barış'ın en sevdiği sayı 5 diye. Talihli Donald LAWson, aynı gün almış yani ikramiyesini. 44 yaşında. (dört-dört) Çıkan sayılarda da var  (08-11-21-44-49-22) 49 da var. Demir 1949 doğumlu. Donald DEMİRyolu mühendisiymiş. DEMİR KİMya "yüksek" mühendisi. LAW hukuk, yasa anlamında ama LOVE'yi çağrıştırır, burda "o" mesajla. SON, ingilzce oğul, türkçesi belli. Şöyle yorum uygun: SON amaç SEVGİ toplumu. "Son Kıyım" olarak da yorumlanabilir. Yer Michigan. (işi gan). Donald'ın annesine 2 hafta önce söyledikleri. 2 yüzbin dolar demesi, Mother and "SON". Bu dört işarette de Annemizin iki oğlu mesajı var: Ben ve Demir. Annesiyle gitmiş İkramiyeyi almaya. Galiba, evli değil, annesiyle yaşıyor, yalnız. Öyleyse, ben gibi, yani. "McDonalds'dan yemek yemeye devam edeceğim" demiş. Adına uygun. (Children's song: Mac McDonald had a Farm...). Piyango'yu SAKIZ'la kutlamış, duyunca işinden istifa edip bir paket sakız almış. "BARIŞ KIZ" diye yazdım çoğunlukla bugüne kadar yazdıklarımda, Barış'tan sözederken. Ona uygun: saKIZ'la kutlamak. İkramiyesini, TAKsit TAKsit değilde, peşin aldığı için,Vergi kesintisi büyük. Şöyle demiş: "SAM AMCA'ya biraz kızgınım...vergilerin ardından elime sadece ... dolar geçecek. Telefonda sormuştum Barışa, "How many uncles do you have?" diye. "one" demişti, Turgut ve Ahmet de var, demiştim (dayıları). Ve Bir defasında, telefonda babası ve annesiyle konuştuktan sonra, telefona Barış kız geldi. "Amca sesini duyayım" dedi. Anında, "Duy Bakalım" dedim. Negatif'ti tavrım yani. Anında, şoke oldu, sorarcasına tekrarladı sözlerimi aynen. İşin aslı şu: "Ağır ezilme şartlarında" yaşıyorum. Halimi sormak dahi "ezme" vesilesi olarak kullanılıyor. "iyimisin" (yoksa tımarhaneye geri gönderelim mi). Demir ve Gül'den, ezme'de kullanılan söz ve davranışları istemediğim gibi, "Boş" konuşma da istemiyorum, tabiatiyle. Ama, konuşmayı kesmek, olumsuz değerlendirilmesin diye, devam ediyorum onlarla "boş" konuşmalara, telefonla, gerek onların beni aramasıyla, gerek arasıra benim aramamla. Ama,"Zırhlı" (hazırlıklı) olarak, hep. Telefonu Barış alınca, Zırhsız (hazırlıksız) yakalandım. Bu, "miserable" şartlarda, sevdiklerimle, "boş" konuşmak istemememin gereğiydi o sözler. Hangi tarihteydi Barış'çığım. Kızmakda haklıydın. Donald da haklı, "Uncle Sam" a kızmakta. Evet galiba ben açmıştım telefonu o gece Demir'lere, 4 Mayıs 2009 gecesi. Sevgi'nin, Hollanda'ya Barış'ların yanına gideceğini öğrenmiştim. Telefondan bir saat kadar sonra. BİLGE köyü katliamı oldu. (sivil olay) 44 ölü. MARDİN-MAZIdağı ilçesi-BİLGE köyü. Bilge, 40 günlük kadarken ölen ablamızın adı. YILmazı/mazıDAĞI bağıntısı. Ölenlerin çoğunun soyadı ÇELEBİ. Fatoş'un İzmir'de iken "ilk" işi. O olayı "Başlangıç" yaptım, ogünden beri, telefonlara cevap vermiyorum, "hiç kimseye" telefon açmıyorum. Tabi asıl DEMİR'ler söz konusu. Hem onları "Boş" konuşmaktan kurtarmak, hem onlara "Boş" konuşmaktan kurtulmak için. 3 yılı geçti. Demir, Demiryolu'nda. Ama Demiryolu'nun Barışla bir bağıntısı da Adem dedesi. Demiryolcuydu babamız. Barış severdi Adem dedesini. Adem dedesinin 17 Ağustos 1995'de vefatının ardından Demir'lerin "bize" ilk gelişlerinde, Barış bana sormuştu, "Adem dedem nerde" diye. Haberi olmamış yani vefatından. Ben vefat ettiğini söylediğimde, üzüntüsü yüzüne yansımıştı. Haklı olarak severdi dedesini Barış. Dr.Esat ışık'taki kiralık evde, en çok babam "baktı" ona, bebekliğinde. Yoğurtçu parkına götürürdü. Bir anı: Salondayız, Babam Barış'a "Dede" diyor ve eliyle kendisini gösteriyordu. "Dedeyi öğretmek" için. Ama Barış da sesle onu taklit etmeye çalışırken eliyle de dedesini değil kendisini gösteriyordu.... Misyon Koyucu'ya, POWER ball için Merci...

Alev'ciğim, Misyon koyucu seni de unutmadı:  4 Eylül 2012 tarihli Hürriyet gazetesinden aktarıyorum: *** ABD'nin IOWA eyaletinde...Hava Şovu...Hoppers Flight Jet Team... Cumartesi (yani 1 Eylül) günkü gösteri sırasında Piloy Glenn A. Smith'in (58) kullandığı... eSKİ çekosLOVak yapımı...uçak, iki uçakla birlikte gösteri yaparken... tarlaya çakıldı...uçak ALEV topu'na dönerken, pilot yaşamını yitirdi...Binlerce izleyicinin tanık olduğu...*** Bunun için de Misyon koyucuya Merci...

*******************

(4 Eylül 2012   :)  Bugünkü Sabah Gazetesinin Manşet Haberinden aktarıyorum: *** Suriye Devrimiyle Dayanışma Ağı, Esad'a direnişin başladığı Mart 2011'den bu yana sivillere yönelik kanlı bilançoyu açıkladı...29 bin 388 ölü...*** Abartma olsa bile, sayının gerçeğe yakın olduğu belli. "Arap Baharı" adı altında, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye'de olanlar, Global Çete'nin işi. Dolayısıyla, gerçekleştirilmesi esas itibariyle, bizzat o ülkelerin yöneticileri, ve onların emrindeki istihbarat örgütlerinin becerileri. Bölgesel bir plan için gibi görünmekte ise de aslında, Hadım Yılmaz'ın "başkanlığında" Türklere, Dünya Sosyalist ve Ateist devletini kurdurtmak büyük planının hazırlık aşaması. Türkiye'de, Orta Doğu'da ve Dünya'da olup bitenler, Büyük Planın "Yol Haritasına" uygun. Sabah Gazetesinde, önceki gün akşamı, PKK'nın ŞIRNAK'ın Beytüşşebap ilçesine yaptığı saldırı haberi de var, tabi. 10 asker Şehit, 20 terörist ölü. Devlet, MİT marifetiyle, 1970'li yıllarda kurdu PKK'yı, ve PKK 15 Ağustos 1984'de "silahlı mücadeleye" (=teröre) başladı. Bugüne kadar 40 bin civarında ölü. 28 yıldır. Hadım Yılmaz'ın işlerinin başlatılmasına kadar, Büyük Plana uygunluk içinde... 

Bugün, 4 Eylül 2012, Spiralli kitaplarda yer almayan, buraya kadarki yazılarımın çıktısını aldım. Birini Demir'lere postaladım, ötekiler kitaplara eklendi. Ve o iki kitaptan birini, ve yilmazgurol.com kitaplarından biriyle birlikte, bugün Fuar'da, "Holler"deki Polis Standı'ndaki polislere verdim, "bugün imza günüm" diyerek. İmzaladım, "Türk Polisine" kelimelerini de yazarak. 81.ci Fuar. 31 Ağustos-9 Eylül arasında. Hergün gidiyorum, "Şıra içmeye"....

*******************

(6 Eylül 2012   :) Bugünkü Sabah Gazetesi'nden bir haber: Adana, DEDEkorkut mahallesi'nde berberlik yapan Sedat özTEMUR, arkadaşı marangoz Erkan DEMİR tarafından "senet meselesi" yüzünden, 3 Eylül 01.30'da bıçaklanarak öldürülmüş.   (Hulusi DEDEmiz, DEMİR'e hep TEMUR dedi.)

Dün, 5 Eylül 2012, Salihli'nin Kurtuluşu (1922'de). Talihli'nin Kurtuluşu (Ne Zaman). Dün olan 4 olay: 1) 01.00 sıralarında, ESKİşehirspor  oyuncusu Ediz Bahtiyaroğlu (26 yaşında) KALP krizinden öldü. 2) KOSTA RİKA açıklarında yerel saatle 08.42'de 7.6 şiddetinde deprem. 2 kişi panik nedeniyle KALP krizinden öldü. 3) AF yonkarahisar, Merkez Kanlıca mahallesi yakınındaki Askeri Mühimmat deposu patladı, el bombalarının tasnifi sırasında, saat 21.15'de. 25 asker şehit. 12 hafif yaralı (8 asker 4 sivil), "Deprem gibi" tariflerle. Şehit askerlerden üçü, emrAH (arAL/kartAL/sandALcı). 4) CAMILLA, 6 kişilik bir grupla (akrabaları, ve bir sanatçı ile, "Mavi Tur" için BODRUM'a gelmiş. (Haber Hürriyet Gazetesinden, Gün belirtmemiş. Herhalde, dün, Salihli'nin kurtuluş gününde.) (CHARLES'ın da bir süre sonra gelip geziye katılabileceği belirtilmiş.) WELCOME...

*******************

(7 Eylül 2012   :)  5 ve 6 Eylül'de, ülkemizde bir gün ara ile peşpeşe 2 önemli olay. Afyon'da Mühimmat Deposunda patlama, 25 asker şehit. İzmir'de, Kaçakları taşıyan teknenin batması, 61 kişi öldü. (Suriye, Irak ve Filistinli). Birbiriyle bağıntılı (AFyon/İZmir), Kaza görünümünde, ama Misyon koyucu'nun "Yılmaz'la ilgili işler için" becerdiği 2 olay. Bugünkü Milliyet gazetesinin ön sayfasında, bu iki olayla ilgili şunlar yazılı: Afyon'daki patlama Türkiye'yi yasa BOĞdu./İnsanlık İZmir'de BOĞuldu. (5 Ekim 2008'de, BOĞaça almak için Zirve Fırına girmek üzere iken, "adam" beni yumrukladıktan sonra, BOĞmaya çalışırken epey sıkıntı çektim...)

*******************

(8 Eylül 2012   :)  iTALYA'da da, İzmir'deki gibi Tekne Faciası'nın, İzmir'dekinden 1 gün sonra olmuş olması, onun da 5-6 Eylül olaylar zinciri'nin devamı olduğunun işareti. Dün, 7 Eylül'de, 136 TUNUSlu'dan, 56 sı kurtarılmış ötekiler, ve tekne kayıp. Dün 7 Eylül'de, Milli MOTOsikLET'çi  MustAFa Kemal MerKİT (lakabı Çöl Kaplanı) Meke gölü etabında "kazada" ölmüş,  onu izleyen arkasındaki İtalyan hafif yaralı, Çarpan Hollandalı da ölmüş. 5 Eylül'de anTALYA'da başlayan, 11 Eylül'de Alanya'da bitecek olan  Transanatolia Rallisi yarışması da kaza dolayısıyla iptal edilmiş. Dün 7 Eylül'de, Milli Futbol takımı, Hollanda'da, Hollanda'ya 0-2 yenilmiş. Dün 7 Eylül'de, Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İstanbul'da, Hollanda Dışişleri Bakanı ROSEnthal'e, Türkiye-Hollanda diplomatik ilişkilerinin 400.cü yılı münasebetiyle basılan HATIRA PULU'nu vermiş. TEKİN-BARIŞ menteş (yeğenlerim) HOLLANDA'dalar, KAÇ yıldır?  YABAN, 1 Mayıs 2011'den beri, onu biliyorum, bu yılbaşında öğrendim, yılbaşı kutalama kartı olarak gelen fotoğrafından...

Bugünkü Milliyet, toz bulutu içinde yarışmacıları göremeyen, İtalyan yarışmacı, arkadan çarparak iki yarışmacının (Hollandalı ile Türk Merkit'in) ölümüne sebep oldu, diyor. Merkit, 1960 İstanbul doğumlu. Yurtdışında katıldığı Ralliler arasında 1997'de TUNUS da var. Merkit haberine bitişik bir haber daha var Milliyet'te. ABD'li Merritt Belçika'da, 110 metre engelli yarışta, kendi Dünya Rekorunu yenilemiş, (anlaşılan, dün 7 Eylül'de). Soyadını yazdım sadece. İki soyad arasındaki benzerliğe dikkat. 

*******************

(9 Eylül 2012   :) İzmir'in Kurtuluşu, 90.cı yıldönümü. 09.09.09 yazısı sırtımda çıkmıştım dışarı, 87.ci yıldönümünde. "seksen yılın en yoğun yağışı" ile İstanbul'da SEL CAN aldı, 21 ölü, özellikle AYAMAMA deresinde, ben o yazıyla çıktım diye. Bugün ne var?

5 Eylül'de İzmir'de batan teknedeki iki Türk, kaptan bURhan yılmaz, ve yardımcısı mustAFa mucuk tutuklanmışlar. Gazetede Vefat ilanı FATih PEKİn  7 Eylül'de vefat. Pekin Çin'in başkenti. 7 Eylül'de Çin'de deprem, yerel saat 11.30'da 5.6 şiddetinde, 80 kadar ölü.(Eski bir film: Pekin'de 55 gün, Ava Gardner. Peki de... Bir de şarkı: Peki Peki anladık...) 8 Eylül'de, dün maraş, PAZARcık ilçesi akDEMİR köyü merkezli,13.01'de, 4.1 şiddetinde deprem, Bugün 9 Eylül'de, izMİR, URla ilçesi YAĞcılar köyü merkezli 01.32'de 3.6 şiddetinde deprem. (Süreç, KOSTA RİKA depremiyle başlamıştı.)

10 Eylül 2012, Hürriyet Gazetesi'nden: *** Türk Basınında sayfa TASARIMının önde gelen isimlerinden Yaşar Tufan Aksoy (65) dün İZMİR'de vefat etti.*** (vefat ilanında 9 Eylül... Gazeteci - Mason, yazılı).  Ve dün (9 Eylül), Bilecik-Söğüt, Ertuğrul Gazi'yi anma ve Yörük şenliklerinde (Bu yıl 731.nci) Devlet Bahçeli yere kapaklandı, ayağı kabloya takılarak. (Stella marifetiyle, niye).

Bahçeli, Sabah gazetesinin deyimiyle "yüzükoyun yere KAPaklANDI". Ve KAPANDI dün (9 Eylül) 81.ci İZMİR "enternasyonal" FUAR'ı, bu yıl ki ana teması, "Yaşamın her alanında TASARIM", yaşaRtUFAnaksoy'un vefat günü. 15 gün sonra yaşım 65 olacak.  Dörtlü Aile'ye dayalı Sevgi Toplumu "ne zaman" TASARlandı?  "Is there" an Intelligent Design (TASARIM), as a whole, in the Universe? (Bir türkü: URFAlıyam ezelden...)

11 Eylül 2012 tarihli Hürriyet'ten, 9 Eylül'de, 2 şehit, ve 1 Vefat ilanı: Vefat: Emekli İSTİHKAM kıdemli Kurmay Albay ER-DOĞAN usuloğlu. Sehitler: Piyade uzman çavuş güner ER-dem, Piyade er çetin -DOĞAN. Albay'ın Cenaze namazı, 12 Eylül'de, İzmir, Balçova, UĞUR camiinde kılınacak ve ardından, Manisa, Kırkağaç, GELENBE belediyesi mezarlığına defnedilecek. (12 Eylül 1980, TSK'nın "bir bütün halinde" yönetime el koyması).

*******************

(12 Eylül 2012   :) Ben kimim? Dünya Sosyalist ve Ateist Devletini kurmak üzere, 18 yaşımda MİT tarafından, ama aslında Misyon Koyucu tarafından, Sosyalist ekonomi temelinde Dünyada Sevgi toplumunu kurmak için doğumdan seçilmiş, özetle 7 milyar insana "Baş" olacak kişi. Tarihin en büyük politik olayı'nın baş aktörü. 11 Eylü 2001 Süper Terör olayı da Tarihin en büyük Terör olayı. Dolayısıyla Yılmaz'la (Yılmaz'ın işleri ile) "Bağıntılı" yapıldı, "Süper Terör" olayı. Herşeyden önce, Dünya Devleti'ni kurmanın Yol Haritası'nı gösteriyor. Sözde El Kaide'nin amacı Dünya İslam Devleti. Elinde "Atom" olsa, tepeden şantajla, Dünyayı teslim alabilir. Bu model, Dünya Sosyalist Devletini kurmak için öngörülmüş. Bağıntı sadece bu kadar mı. 19 kişiydi, intihar eylemcileri, (Atatürk ve arkadaşları da 19 kişiydi, Samsun'a "çıkarlarken" Atatürk'ün 19'ları ile, Bana/Bize mesaj). 4 Uçak kullanıldı, üçü çarptı (2+1), biri düştü.(Dörtlü Aile Mesajı). Bir mesaj daha var: Toplam ölü sayısı 2998.

"1968 hareketi" Uluslararası bir hareket olarak, Fransa'da başlatıldı. En çok, Türkiye'yi etkiledi. Sağ-sol çatışması biçiminde Türkiye'de 1.ci Terör, 1500 kadar ölü, 1968-1972 yılları arasında. Belirleyici "Sol"du. "Sağ" buna tepki olarak gelişti. SOL'un belirleyici örgütü'de THKP oldu, onunla ilgili en büyük dava da içine benim de dahil edildiğim, 30 kadarı devre arkadaşım toplam 100 kadar asker kişinin yer aldığı 256 sanıklı dava, 1972-73 yılları, Selimiye-İstanbul. Tutukluluğum sırasında asker kişilerin tamamının, sivillerinde tamamına yakınının MİT görevlisi olduğunu kavramıştım. Yani 1972'de Kızıldere'deki ölümler (Tğm.Saffet Alp, ve Mahir Çayan başta 9 sivil'in ölümleri) sahteydi.  THKP daha sonra, DHKP adı altında varlığını sürdürdü, bugüne kadar. Türkiye'de 2.ci Terör, gene sağ-sol çatışması biçiminde, 1975-1980 yıllarında, 5000 ölü. 12 Eylül 1980'de TSK'nın yönetime el koyması ile son buldu. Ama, 12 Eylül yönetimi döneminin başlarında Türkiye'de 3.Terör başlatıldı, 1984'de, "bölücü" (Kürt Bağımsızlığı) temelinde. Halen sürmekte, 40000 kadar ölü. 12 Eylül'ün 3.ncü Yıldönümünde, tutuklu olarak, hemoroid nedeniyle, Haydarpaşa Askeri Hastanesindeydim (Şimdi GATA'nın bir kolu). Yanılmıyorsam, yazılı olarak kutlamıştım. (Gazeteye filan yazarak). Talip psikolojisi içinde, 18 Nisan 1983'de Banka Soygunu olayı ardından. MİT'e güvenerek, ve onun "yeşil ışığıyla". Bugün 12 Eylül'ün 32.nci yıldönümü, gene "kutlu" olsun... 11 Eylül 2001 Süper terörü, İzmir'de bana, halen devam eden 4.cü dalga ezme'nin başlarında oldu. Ama 10 Eylül 2001'de de Türkiye'de İstanbul Taksim'de, Polis noktasına, DHKP'nin bir intihar saldırısı olmuştu. 2 polis şehit olmuştu. Ben bu iki olayın hemen ardından, yazmıştım açıkça (KİPA'da, Karşıyaka Park'ta)  "11 Eylül 2001 olayı CIA işi, 10 Eylül 2001 olayı MİT işi" diye. Dün 11 Eylül 2012'de, 10 Eylül 2001'deki olayı "tekrarladılar". İstanbul, Sultangazi Polis Merkezi'ne DHKP'nin intihar saldırısı, 1 Polis şehit. Terör örgütlerinin yöneticileri, EL KAİDE, DHKP, PKK,... istihbaratçı kişiler. Ve gerektiğinde, örgüte aldıkları sıradan kişileri "intihar eylemine" yönlendiriyorlar. El Kaide, İslam dinini kullanarak. DHKP, Sosyalizm ülküsünü kullanarak. PKK, Kürt kurtuluşunu kullanarak. Tabii Nihai olarak "terör örgütleri", İstihbarat örgütleri aracılığıyla, Global Çete'nin (Gizli Dünya Devleti'nin) emrinde. Bu sağlam misyon bilinciyle, 11 Eylül 2001 "Süper Terör" ardından, hemen (anında) teşhisimi koymuştum. Ama sebebi daha sonra açıklığa kavuştu. İzleyen zaman içinde Kesin ölü sayısı da açıklandı. Dikkatimi çekmişti, ilginç sayıydı, ama önem vermedim. Kitlesel bir yıkımdı. Sayı'dan "mesaj" çıkarmak olmazdı. Dün akşam Takvim yaprağında tekrar gördüm, "sayıyı". Gene ilgilenmedim, çöpe attım. Ama sabahleyin fikrimi değiştirip, çöpten çıkardım, sonra da bloknota yapıştırdım. Mesaj vardı, o "sayıda" da bana/bize. Misyon koyucudan. Sayı 2998. İlk dikkat çeken 3000'den İKİEKSİK. (tikieksik,yılmazın.) Biraz daha dikkatli bakınca 3000 deki 3. Hem 3.ncü Dünya Savaşı mesajı, hem 3.ncü tımarhane tehdidi hatırlatması. Nasıl becerdi, Misyon koyucu. Tabi ki STELLA marifetiyle, ve özel bir "bilgisayar programı" ile. Yani, 2998'i makina becerdi. Tıpkı 31 Mart 2012'de Tarihin en büyük Lotto çekilişinde, ikramiyeyi 3'e bölüp, kişi başına 218666667  ve 1 Eylül 2012'de, Tarihin 3.cü en büyük Lotto çekilişinde sadece 1 kişiye 337000004 Dolar'ı becerdiği gibi. Sayının mesaj olduğunu bu sabah farkettim. Ama, onay mesajına da ihtiyacım vardı. O da geldi, günün gazetelerinden. 2298 kişiden biri, sadece özellikle biri Türk'tü. Olay olduğu sıralarda "önemsiz" olan konu, çok önemli oldu, bir anda. Adı ZÜHTÜ İBİŞ. "İŞ" var soyadında, Binanın 103.ncü katında İMİŞ o sırada. (103 de, "3"lü). Cesedine ait birkaç parça bulunmuş, ve "memleketi" SARIYAPRAK'da toprağa verilmiş, sonra. (YAPRAK, y.rak bağıntısı) NEwYOrK yılmaz sende? Karısı Leyla UYAR ibiş, şimdi ünlü bir PİZZA markasını yöneten firmada yöneticilik yapıyormuş. Pİ zza K ul ES i,  İkiz Kuleler, WORLDtradeCENTER. Sayı'daki mesaj Stella ile ilgili. "Stella bu", diyor, Misyon koyucu "bize"...

13 Eylül 2012 tarihli Sabah Gazetesinden: (İZMİR, Ödemiş, Birgi Beldesi. Raşit Taşpazar 2 yıl önce komşusu İbrahim Özdağ'ın incir bahçesinden kendi bahçesine "SU" geçirmek istemiş, komşusu kabul etmemiş... İhtilaf... Raşit, önceki gün, bahçelerinde çalışmakta olan, İbrahim'i eşi sEZer'i, gelini ÖMRÜye'yi, ve onların yanında çalışan İsmail SU'yu pompalı tüfekle öldürmüş, beldeye dönmüş, bakkaldan SİGara alıp tekrar olay yerine dönmüş ve kendini de aynı tüfekle öldürmüş.)  Önceki gün, yani 11 Eylül 2012, süper terör'ün 11.ci yıldönümü. Ben, hep Süper Terör dedim, olaya, ta başından beri. İngilizcesi SUperterror. (Su yüzünden İsmail SU). ödem İŞ/BİR gi de, zühtüib İŞ/BİR türk'e uydu. 4+1 ölü. onbirİNCİ yıldönümünde, İNCİr bahçesinde. "Hayat" reel, ama Stella marifetiyle, "Misyon koyucunun" eseri, 2998 sayısı için onay-mesajı. Bir şey daha var. 40 günlük kadarken ölen ablam(ız)ın adını, yanlış hatırlamıyorsam, Huriser teyzemiz koymuş, BİRGİ'deki, Birgi dede'den esinlenerek, BİLGE olarak. Annem(iz) BİLGİ derdi.

Dün, 13 Eylül, ben "SU"lu konuyu yazdıktan sonra, "SU parası" geldi, herzamankinden 100 TL fazla. Bu sabah baktım, SAYAÇ'a 263 yerine 283 yazdırmış, Misyon koyucu, MİT marifetiyle, "İzmirli" için kullanmak üzere. Az sonra gideceğim, 1737 sokak'taki İZSU'ya, "düzelttirmek için", Giriş'inde reklam var: "YILMAZ Sayaç" diye. Bana da uyarısı: SU konusuna daha kapsamlı bak, diyor. 11 yıl önce, ben adlandırdım "SUper terror" diye, ama belli ki aslında Stella ile onun işi. Bugünler için. SUriye için. Bak orda da 2 var. İkinci yıl. yani yıl 2. İç savaş, ölü sayısı 30000 e yaklaştı. Birgi'deki olayı da 2 yıl önce başlatmış, bu günler için, ama evveliyatı da var. İsimlerdeki mesajlar. SUperman (Christopher Reeve) ile doğum günlerimiz aynı (25 Eylül). (Tom & Katie'nin kızı) SURİ'YE, ve (yeğenim) SEVGİ'ye aynı doğum günü (18 Nisan) 20 yıl arayla (S..İ/S...İ) Sİ/DA/JA/YES/evetevet. TOM (aTOM).......  2998 kişi (ikieksik) biri ibiş/birgi ödemiş. Pakistan'da da, Pakistan Tarihinin en büyük 2 Fabrika yangını, 11 Eylül 2011'de, Karaçi, dAYAKkabı fabrikası ölü 289, LAHor tEKStil fabrikası ölü 25, Toplam 314, YAnaRAK öldüler, 2998'e "yakın" sayı. İKİz kuleler. Doğum yılımda kuruldu Pakistan, URDU dili asıl dilleri. (URdu yılmaz, onun için destin yanak)(destiny). 11 Eylül 2011'de Türkiye'de pkk TERROR'una toplam 2 Şehit asker (daha), HAKkari'de. İkisi de Uzman Onbaşı. erSANSANcı Ladik'li, haKANbalta Anamur'lu. Ladik, Ladin'i çağrıştırır,(=El Kaide). Anamur (burda öncelikle) UR çağrıştırır. ++++Düzelttirdim. bAYLAn sayaç'mış, Yılmaz Baskül'le karııştırmışım. Zühtü İbiş'in karısının kızlık soyadı da uYAR'mış....

Demir; "Bu" yazının hemen ardından internet'te (ilk kez) arayıp buldum. Biliyordum ama, unutmuştum. CHARLES'ın doğum tarihi, 14 Kasım 1948. Yani senden 1 yıl, ve 4 gün daha büyük. 4 burda, "Dörtlü Aile" işareti.

Sonra, "biraz daha bilgi":  CAMILLA'nın doğum tarihi, 17 Haziran 1947. (1947 doğumlu olduğunu biliyordum. (Charles & Camilla AŞK'ı). (1995 Camilla Boşanıyor, 1996 Diana boşanıyor, 1997 Diana "trafik kazası", 9 Nisan 2005 Charles-Camilla evliliği) Camilla'nın bir oğlu (1974 doğumlu,Thomas) ve bir kızı (1978 doğumlu, Laura) var. Thomas Eylül 2005'te, Laura Haziran 2006'da evlenmişler. Ve 5 torunu varmış şimdi Camilla'nın. Charles'ın "malum" iki oğlu var William (1982 doğumlu), Harry (1984 doğumlu). William 2011'de evlendi. Harry, halen "bekar". Sevgi için düşünmüştüm, yaşları da uygundu (Harry 1984, Sevgi 1986). Halen o "niyetimi" sürdürüyorum, Sevgi'nin Sevgilisi olduysa bu arada, niyetim geçersizdir. Ve günün sürprizi, yarın (15 Eylül) Harry'nin yaş günü. (song: Congragulations and celebrations...)  Ve CHARLES 1948, ANNE 1950, ANDREW 1960, EDWARD 1964.

*******************

(15 Eylül 2012   :) Bu sabah, Harry'ye,  "webeditörATroyal.gsx.gov.uk" (AT= @) aracılığıyla, Doğumgünü kutlama mesajı gönderdim, e-posta ile:  "Today you became 28 be HAPPY HARRY MARRY Sevgi if she is still available she is 26 and pretty Yilmaz one of your uncles"

"Bu" yazıyı yazdıktan hemen sonra, bir bağıntı olmalı düşüncesiyle, hesapladım, aklımda da 100 sayısı vardı, Camilla ile aramdaki Gün Farkı'nı. Evet, tam isabet, Camilla'dan 100 gün sonra doğmuşum. 17 Haziran 1947-25 Eylül 1947. Yani demişler ki, Camilla, Yılmaz'da 100 gün önce doğsun. (ü z / y ılma z)

Ve, Annem Arife'nin bir ramazan Bayramı Arifesinde doğduğu bilgisinden hareketle, geçenlerde hesapladığım gerçek doğum tarihi 24 Nisan 1928 doğruysa, (ki doğru olduğu kanaatindeyim) Kraliçe Elizabeth'in doğum tarihi 21 Nisan 1926 ile, Demir'le Charles'ın doğum tarihleri arasındakine benzer bir bağıntı var. Demişler ki, Elizabeth, Arife'den 2 yıl 3 gün önce doğsun. Demir-Charles ikilisinde 4 gün, burda 3 gün. BİREKSİK burda 40 günlük kadarken ölen BİLGE ablamızın işareti. Yıl farkı 2 de, 2 anne işareti.

Bugünkü GÜNEŞ gazetesinden bir haber: "Çankırı'da Kurşunlu-Çankırı demiryolunda Devlet Demiryolları işçilerinin bulunduğu tren, karşı yönden gelen tren çekicisi ile çarpıştı. işçilerden İhsan özDEMİR olay yerinde, Yılmaz Demir hastanede hayatını kaybetti."  Aynı gazeteden başka bir haber: "Konya'da hemzemin geçitte Hızlı Tren ile TIR'ın çarpışması sonucu 1'i ağır 3 kişi yaralandı. Meram ilçesinde..." (TRAIN/TANRI)... Demir, annemiz  Silis'te bizi, "Yılmaz Demir" diye çağırırdı.  (Ve, şimdi trthaber.com'a baktım: "Çankırı, ILDIZIM köyü istasyonu yakınlarında, 08.45 de" diyor. Anlaşılan "dün"... (YILDIZIM çağrışımlı).

Yılmaz Yılmaz, eski subay, şimdi KOTON firmasının sahibi. Silis'te de (1955-61 yılları arasında) Demir Demir vardı, Demiryol personeli arasında, galiba "yol çavuşu". Salihli'den, tayinimiz Samsun-Sivas hattında Çamlıbel'e olmuştu, önce. Bir ay kadar kaldık orda. 7 yaşımda, 2.ci sınıfı bitirinceben, ayrıldık Salihli'den. Ordaki okul arkadaşlarımdan, öğretmenimizin kızı Derya Atalay, dan başka, sadece iki isim var hatırımda kalan. Biri Şerif (sheriff), öteki EDİP ÇAMLI (çamlıbel bağıntılı). Şimdi, Karşıyaka 1875 sk, başlangıcı 2 Numarada, tabela. "Edip Çamlı-Mimar" yazıyor. Belki o arkadaşımdır. Niye adı hatırımda kaldı. Evine gitmiştim. Ders çalışmak için, birlikte. Eve dönerken, tel örgülerden,oyun olarak, atlarken, bacağımı kanatmıştım. Evde azar işitmemek için, Ediplerin köpeği ısırdı, demiştim. Küçük bir ev köpekleri vardı. (DOG/GOD bağıntısı) (YILMAZ/ZAMLIY=çAMLI bağıntısı). Edip, Edebiyatçı=Yazar demek. Ama şuna da uygun: "Onu hadım EDİP, başkan yapacağız, ondan korkmayın, o aslında bir kurban, (Global çete merkezinden, üyelerine izahat)". Çamlıbel'de lojmanımız, istasyonun üst katında. Camlar çift. Rüzgar hep ıslık çalıyor. Arkamızdaki Dağın tepesinde görünür tren. Orada durur. Makinist, durduğuna dair, kutuya imza bırakır. Sonra, frenle, döne döne, İstasyona gelirdi. İstasyona bitişik kar tünelleri vardı. Bir ay kadar kaldık orda. "Bizim" okul durumundan dolayı, sonra bizi aynı hat üzerinde, SİLİS'e tayin ettiler. Tabi oraya da, eşyalarımızı, Kapalı Yük vagonu ile, biz de içinde, taşıdık. Silis İstasyon Şefliği'ne babam. Varınca, Eşyalarımızı Vagondan, Demiryolu işçileri indirdi, Makasçı'da onları yönlendirdi. Makasçının adını unuttum soyadı YILMAZ'dı, çerkes. Vagonun Açık kapısından, aşağıdaki işçilere, eşyaları taşımaları için, gayretlendirici kelimeler arasında, onlara "UŞAKLAR" diye seslenmişti. Yanlış olmasın, galiba "Hadi Uşaklar Hadi" gibi. "UŞAKLAR" kelimesini, herhalde ilk kez orda duymuş olmalıyım ki, hatırımda kaldı. (1985'te Çanakkale'de, soyadı Can, kıçıma parmak atarken, Ranza üstünde "gayretlendirici" ses tonuyla, Ha Ha Ha diyen kişi benzerliği.) Hala gözümün önünde, Çerkes makasçı Yılmaz'ın,Vagonun kapısından aşağıya bakışı, ve seslenişi. Çanakkale'deki de gözümün önünde.

Salı günleri, epeydir, Kemeraltı yoluyla dönüyorum, Basmane'den Konak'a. Ve KEStelli sokağı köşesindeki Bozacıdan Boza içerek. Geçen Salı, Bozacı sordu, ŞANS Topu'nda hangi numaralar çıkacak, bir sayı söyle, dedi. "38" dedim. Ertesi gün 12 Eylül'de çekilişte 38 çıkmadı ama, 30 ve 8 vardı. Ondan da önemlisi bir kişiye çıktı ankara/ETİMESGUT.  ahmETruhİMESrureGülturgUT. SARI'ların işaretini vermiş Misyon koyucu, Bozacıyla. Ruhi Eniştem de "asker"di, 12 Eylül 1980'de "askERiye"nin yönetime el koyması. 12 Eylül 2012'de, PKK terörü'ne 2 Şehit daha. 14 Eylül  tarihli Hürriyet'te çıktı Şehit ilanı, P.Uzm.Çvş. fERhat KAPLANgiray (Kayseri,Yahyalı ilçesi, Burhaniye köyünde defnedildi), ve P.Uzm.Onb. ERol ERdi (Balıkesir, ivrİNDİ ilçesi,Büyükyenice beldesinde defnedildi.) Yani 11 Eylül'de 2 Şehit daha, 12 Eylül'de de 2 Şehit daha. Fatoş'un evlilik soyadı Kaplan'dı. Kayseri 38, balıKESir 10. Sabriye Halamın oğlu, Kuzen Alaattin ve eşi Emel'in, 3 çocuğu var. ERDİNÇ-EROL ve kızkardeşleri ELİF (yorumlar, çok eski ERdi, ERol...), Erdinç de, Erol da "İSTATİSTİK" bölümü mezunları. (astıkkestik...) Şans topu, Havan topu...   Halam, 3 Ocak 2000'de vefat etti. Hala, hâlâ bekliyorum ben...

*******************

(16 Eylül 2012   :)  Dün, 15 Eylül 2012, Harry'nin 28.ci Yaşgününde olanlar: 1) AFganistan'da Harry'nin görev yaptığı NATO üssüne, Taliban Saldırısı, 2 Amerikalı Asker, ve 18 Taliban militanı öldü. 2) BDP milletvekili SIRrı SAKık'ın oğlu, SİDAR SAKIK (25), Ankara, Çankaya'da, babasının evinde, saat 04.00 sıralarında, 5.ci kat balkondan atlayarak intihar etti. 3) İzmir, Karşıyaka'da, SONGÜL ARSLAN (25), kız arkadaşının evinde, saat 02.30 sıralarında, 5.ci kat balkondan atlayarak intihar etti. 4) İzmir, Bornova'da HARUN ARSLAN (9) evinin 4.cü katındaki terasa, 22.00 sıralarında, çıkarken, mERDİvenlerden düşüp öldü. 5) Adana Devlet Tiyatrosu Müdür yardımcısı, ve oyuncu Deniz Gökçe Kayhan ve eşi Oğuzhan Kayhan çiftinin kızları EYLÜL (2) evinde, 7.ci kat balkondan düşerek öldü.

"Ne olurdu sanki şu balkona çıkabilseydim" diye diye geçirdi son bir yılını anneciğim, salondaki çekyatında.

Bugünün olayı: BİNGÖL. Polis Servis aracına, PKK'nın mayınlı saldırısı. 8 Polis Şehit, 15 Polis yaralı. (İLAVE: hACIlar köyü yakınlarında, saat 10.15'te)

16 Eylül 2012, saat 10.54'te, 4.7 şiddetinde, adANA, kozan ilçesi GÜNeri köyü merkezli deprem, Gazetelerden.

16 Eylül 2012'de, 77.nci Doğumgününde, "Bizimkiler" dizisinde "tAHtakAFa raşit" rolünü oynayan ERdoğan tuncel vefat etti, Gazetelerden.

*******************

(19 Eylül 2012   :) 19.09.1999  KUŞADASI, Hotel Vista Ephesia, "PROPOSAL" (Evlenme Teklifi), fERhan hanım aracılğıyla, akaDEMİk toUR. Uyduruk, ama anısı var. Bağıntısı da. FATOŞ.... 10.cu yıldönümünde, FUAR/uraf, lausANNE kapısı yakınına, bir fidan ve altında TAŞ'a yazı, "Nail Özkan anısına, 19.09.2009". Sonra o TAŞI TAŞIdılar, Kahramanlar KA p ISI yakınına. Şimdi orda. Kahraman, Tülay-Sevilay ikizlerinin abisi. Tülay'ın Görümce'si, Fatma, Yılmazın KA r ISI (R/P:nesi yok). Görünce...     19.05.1919 Mustafa KEMAL ATAtürk, Samsun'a çıktı, niye. 10 Kasım 1938'de öldü, niye. 10 Kasım 2001'de, DSP hATAy milletvekili namık KEMAL ATAhan, bayındır hastanesinde öldü, niye. (ATAh/hATA/hatay... HA HA).  10 Kasım 1982'de Leonid Brejnev öldü, niye...  "Açıklığa Kavuşması Gerekli Bazı Konular" Adlı kitabımı yazmayı yeni bitirmiştim. Ve en başta, SSCB "Başkanı" BREJNEV'e ithaf edecektim, ama ölüverdi, bende mecburen yerine geçen yURi ANROPOV'a ithaf etmiştim. Menopoz/Andropoz. Her yıl 18 Kasım, LEONİD Meteor yağmurlarının enyoğun olduğu gece. 18 Kasım 1949, DEMİR'in doğum tarihi.

Dün, 18 Eylül 2012'de olaylar: 1) ÇANakkale'de Sel. Sabahleyin. 2 ölü. SİNEKçi köyünde TÜLAY türe, koruOBA köyünde FATMA metin.  2) ÇANkırı'da trAFik. ILGAZ (ILmAZ/yılmaz). Akşamleyin. 9 ölü. Çarpışan Otomobil (5 kURban) ve miniBÜS (özDEMİR,aşÇI,ve 2 adıGÜZEL). 3) BİNGÖL'de konvoya roketli saldırı, izinden dönen "sivil giyimli", 9 asker şehit, 70 asker yaralı.

Kenan Evren Cumhurbaşkanı iken, ÇİN'li küçük kızlar söylemişti şarkıyı, "i" sesiyle "ilgaz anadolunun sen yüce bir dağısın..." Dün, Japonya'nın Çin'i işgali'nin yıldönümüymüş. Global Çete, 1911'de, Çin'de MANÇU hanedanı'nı sahneden çekerek, Dr.SUN YAT SEN'i başa getirdi. Ölünce yerine Çan Kay Şek. 1934'te, Çan Kay Şek birliklerinin MAO önderliğindeki komünistleri kuşatması ardından, MAO'nun "Uzun Yürüyüş" ü ve Kuzey'de "Komünist" Devlet. Ama 1931'de (herhalde 18 Eylül'de), Japonya Kuzey'deki MANÇURYA'yı işgal etmiş. "Mecburiyetten"(!) Çankayşek ordusunun,Komünist orduyla birleşmesi. MAO'nun güçlenmesi. ve 1 Ekim 1949 Çin Halk Cumhuriyeti. Çankayşek, Formoza'ya. TAYVAN. İki Çin. Niçin. Japonya atomlandıktan, ve 2.ci Dünya Savaşı sona erdikten sonra, Birleşmiş Milletler kuruluyor, "iyi" niyetle, 1945'de. Çankayşek Çin'i de 5 güvenlik konseyi üyelerinden biri. Bu böyle devam ediyor, 1971'e kadar. ABD başkanı Nixon sayesinde, "pingpong diplomasisi" ile Vitrinden, "milliyetçi" çin çekiliyor, yerine "komünist" çin konuyor. Ödül, niXon'a iki panda, adları: Ling Ling & Sing Sing. 1989'da, ben Narcissus'a transfer edilldikten birkaç gün sonra, Çok parti "isteğiyle" ti YANAN MEN alanındaki gösteriye asker müdahalesi, 1000 kadar ölü.  Hala "tek parti" yönetimi, ama artık ülke tamamaen "Kapitalist". Partinin adını "Çin Kapitalist Partisi" olarak değiştirip, yola tek partiyle devam etmek "uygun" olur.

Not:"hala" kelimesini yazarken yanlış tuşa bastım, tüm paragraf, kalın harfe dönüştü. "mecburen" öyle kalacak. (o masa tenisi/olmasa penisi).

*******************

(20 Eylül 2012   :) Dün yazdıklarım (kuşADAsı/19.09.1999/10.cu yıldönümü/19.05.1919) ile bağıntılı olarak, dünkü Hürriyet gazetesinde 2 "anma" ilanı çıktı. Birincisi anneannesinin torunu ADA bejan ballıktaş imzasıyla "Pedagog CANAY ÇAMLIBEL 19.05.1945-19.09.2011) (1945 bile vardı, dünkü yazdıklarımın içinde.) İkincisi Ailesi imzasıyla ÖMER ABDO ayrılışının 10.cu yılında.) (Yani vefatı 19.09.2002). Dün "Gaziler Günü"ymüş. Mustafa Kemal'e TBMM tarafından 19.09.1921'de TBMM tarafından (aslında Misyonkoyucu tarafından, bu günler için) Gazilik Ünvanı (ve Mareşallik Rütbesi) verilişi dolayısıyla. Dün akşam, Karşıyaka Çarşı'dan (eski adı 1717 sokak, yeni adı Kemalpaşa caddesi)(17 Çanakkale) eve dönerken, gördüm Gazileri, "askeri kıyafetleri" ile yürürlerken. Dün sabah yazdıklarm (Kahramanlar Kapısı/Kahraman) ile bağıtılı olarak, dün öğleyin bir olay oldu: KAHRAMANmaraş, Pazarcık ilçesi, osmanDEDE köyü merkezli DE PREM. saat 12.17'de 5.1 şiddetinde. Az hasar var. Ölü yaralı yok. (Sabah gazetesi, Ördekdede köyü diyor.)

Bir vefat ilanı: "İzmir'in tanınmış işadamlarından duayen sürüş eğitmeni, EMİN SULAR (EMİN DİREKSİYON Sürücü Kursu) 19 Eylül 2012 ... günü hakkın rahmetine kavuşmuştur..." Karşıyaka, Çarşı'da, yani Kemalpaşa Caddesinde, 125 No. VAKIF işhanı'nın 1.ci katında EMİNDİR EKSİYO N. Bu "KESpır" (CASPER) bilgisayarı, o hanın zemin katındaki Casper Bayisinden almıştım.

20 Eylül 2012 (Perşembe) gününden 3 olay: (Bir şehit, Bir tutuklama, bir çekiliş): 1) Muş, Hasköy ilçesi, KARAküt köyü yakınlarında, pırTIK deresi bölgesinde, ihbar üzerine arama yapan askeri time, 2 terörist'in ilk ateşi sırasında, Başçavuş Mehmet ÇAPar şehit. 2) Emine ÇAPkın tutuklandı. Tokat, Erbaa ilçesi, çalKARA köyünden. 3 erkek bebeğini öldürüp bahçesine gömdüğünü "yakınlarına söylemesi, ve onların ihbarı üzerine" gözaltına alınıp, ardından tutuklanması. Minik bebeklerin cesetleri bulunmuş, Otopsi için adli tıp'ba. Bebekler: Muazzam, 20 günlük, 2006'da; Hasan 30 günlük, 2010'da; Ersin 42 günlük, 2012'de. 3) Süper lotto çekilişi. 2 Talihli, biri malKARA (Tekirdağ), biri çanKAYA (Ankara). 3.005.332 TL herbirine. Numaralar: 17, 27, 37, 11, 29, 33.    çalKARA/malKARA   Annemi(zi)n kızlık soyadı Çal, ilk çocuğu, kız, BİLGE, 40 günlük kadarken vefat, niye.

*******************

(21 Eylül 2012   :)  25 Eylül 1947'de doğdum. 65.nci doğumgünüme 4 gün kaldı. Michael Douglas 25 Eylül 1944 doğumlu, Catherina Jeta Jones 25 Eylül 1969 doğumlu, aralarında tam 25 yıl fark var. Bunları biliyordum. Doğrulamak için, (az önce) internetten baktım. Evet doğru. Demir'in Doğum gününde, 18 Kasım 2000'de, evlendiler. 18 Kasım 2000'de, YILdırım GÜRses vefat etti. Adım YILmaz GÜRol. Yıldırım Gürses'ten bir şarkı: "Düşen bir YAPRAK görürsen beni hatırla demiştim..."       

İzmir Karataş Ortaokulunda, numaram 25'di. Takvimi sıfırlayacağız. Her 25 yıla bir "çağ" diyeceğiz. Birinci Çağ, çiçekkentlerin inşası, ve çiçekkentlere göçle geçecek. 600(+) nüfuslu, tam yarısı erkek, tam yarısı dişi, her yaştan eşit sayıda kişiden oluşan "oba" larda, 25 yıllık Rotasyonlarla yaşayacağız. 25 yılda bir gelecek "sıra" (evlat sahibi olmaya,...) her aile'ye. 5 katlı  10 apartmanda 50 Aile. (Sağdan soldan Rotasyon). Nesiller arası 25 yıl. Ve unutacağız Farklı nesillere Libido hissetmeyi, ve aşk duygusuyla bağlanmayı. Sevgi hissedeceğiz sadece. (Evlat sevgisi gibi, Ebeveyn sevgisi gibi)...

"Superman" CHRISTopher Reeve de 25 Eylül doğumlu (1952), 10 Ekim 2004'te vefat etti. Bunları da bilyordum. Ve (şimdi) baktım internetten doğru mu diye. Evet, doğru. 10 Ekim 2004'te, geldi turist olarak, annesi Petra ile ALmANYA'dan, ALANYA'da tecavüz edilip öldürüldü, sapık Bülent tarafından, 11 yaşında LİSA EDER...

(SUPERman/GODman)  "God is I, The biggest Lie, Why"   Bu "yazdıkların" kaç LİRA EDER yılmaz? 

******************* 

(23 Eylül 2012   :) Kuzey Yarıkürede GÜZ, Güney Yarıkürede BAHAR başlangıcı.  Kutlu Olsun... Takvimi "sıfırlarken", Tabi Güneş takvimini kullanacağız gene, ama düzelterek. Haftalar 5 gün, Aylar 6 Hafta 30 gün, Yıllar 12 ay, 360 gün, ve "artıklar". Artıkların, 3 günü, Yılbaşı (Barış günleri) 1 Ocak'dan önce. Artıkların 2 günü (4 yılda bir 3 günü), yarıyılbaşı (Sevgi günleri) 1 Temmuz'dan önce. Barış günleri, Sevgi Günleri, Haftaların son günleri, Ayların son haftaları "Tatil". (Ailelere Yıllık, "izinler" yılda 2 kez, uygun programla). Herzaman, "kesintisiz" sürmesi gereken "toplumsal" işler için, "nöbet" sistemi. Peki, Yılbaşı ne zaman olsun. Eğer, Kuzey'de ve Güney'de "benzer" iklim koşullarında "kutlanmasını" isterseniz, Güz'ü/Bahar'ın ortasını bulmanız gerekir. "Buldum" ben, 1987/88'de, burda Eşrefpaşa'da mukim iken, kendimi essahtan Tanrı sanmakta iken. 4 Kasım, ve 6 Mayıs. İyi ama hangisini seçmeli. Ben 4 Kasım'ı seçtim. 1.ci Barış günü olarak. "Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım" dedikten sonra da, Misyon-koyucunun da aynı tercihi yaptığını gördüm. Çünkü, "herşeye rağmen" Tarihin en büyük olayını 7 Kasım'a (Yeni Takvim'de 1 Ocak'a) koymuş. Rusya'da Sosyalist Devrim. Ve de son zamanda bir "kanıt" daha geldi. Fatma'nın babası, Uğur eniştem de 7 Kasım'da (2004) vefat etti. Benim Babamın vefatının 13.ncü yıldönümü, Fatmayı "karım" olarak buluşumun, 555'inci günüydü. Fatma'yı annemin vefatından 13 gün sonra bulmuştum.

4 Kasım 1995'de, (Babamın vefat yılı içinde) "olan" birbiriyle bağıntılı 2 olay da, 4 Kasım'ın seçildiğinin "kanıtı" sayılır. Birinci olay sahte. İsrail'de, BARIŞ mitinginde, israil başbakanı İZak Rabin, İgal amMİR tarafından (sözde) öldürüldü. İkinci olay essah. İZMİR'de sel can aldı 80 kadar. ÖRNEKköy'de. Bu, benim, İzmir'de bu son 25 yıllık "yaşantım" içindeki "tek" denilebilecek bir "sel" olayı. (RABİN/RAB/ABİ/ABİN).

Bugün, "yaz" kıyafetinden", "Güz kıyafetine" geçiyorum. Az sonra, öyle çıkacağım, "sabah gEZintisine", her nekadar, Kanal-7'de Cemalettin Tül arkadaş, "yazdan kalma günler" diyerek, kapattıysa da programını. Gri Pamuklu Mont, uzun kol, önde fermuar. KALP'te "Soru işareti", arkada, "internet adresi", "Talihli"li kaptan şaka. İşaretsiz gömlek. Uzun pantolon. Şimdilik Sandaletlere devam. Gerekirse, Mont'u elime alabilirim. Soğukta, Kazakla takviye. Yağmurda Şemsiye. (Şems/Kamer)....

Bugünkü Hürriyet Gazetesi'nden: ***Samsun...Havza...ASLANçayır köyünde...ARSLAN YILMAZ (50) 9 Eylül'de rahatsızlanarak...acil serviste...karnından İğne ile sıvı alan doktor Mustafa BİLgiç'in (26) eline aynı iğne battı... Kırım Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA) hastası...Yılmaz 2 gün sonra öldü...Bilgiç de rahatsızlandı...KKKA virüsü kaptığı kesinleşen Bilgiç önceki gece hayatını kaybetti**** (yani İzmir'in 90.cı kurtuluş gününde). İzmir'den, Manisa'ya, 2.ci Tımarhane başlangıcı (1989 sonları), hemen ayakta iken, kıçıma bir iğne. Bitişiğimdeki karyolaya zor attım kendimi. Tek hatırladığım, sağ ayağımdaki TERLİK'in karşı duvarın ortasına yerden bir metre kadar yükseğine çarpmış olması. (Samsun olayı, bununla bağıntılı. Stella marifetiyle).

*******************

(24 Eylül 2012   :) Yarın Doğumgünüm. 25 Eylül'de "olanlardan", internetten, 2003'deki Japonya Depremini seçtim. "just offshore HOKKAido, Japan". 8.0 şiddetinde. O haberi TRT'den duyduğumda, Japonya ile Türkiye arasındaki 7 saat farkı dolayısıyla, Depremin Japonya'da 25 Eylül'de olduğunu, ama Deprem sırasında, Türkiye'de tarihin 24 Eylül olduğunu kavramıştım. Türkiye'de 24 Eylül akşamı, gece yarısına doğru. 1996'da 24 Eylül akşamı, gece yarısına doğru, İzmir'de ZE KİM ÜREN vefat etmişti. Bodrumdan, TRT Konseri için İzmir'e gelerek. Konser sonrası, ağır metal Mikrofon Ödülünü aldıktan sonra, fenalaşıp vefat etti. Japonya depremi yerleşim yerlerinden uzakta olduğundan, zayiat "yok", sadece 2 kişi ölmüştü. "SEK İZ" şiddetinde depremde. (ZEKİ S) (Bir türkü: "Ben atımı nallatırım OKKAda nalınan abaruh...)

-Yılmaz, Yarın 65 olacaksın, "Ne dilersin, yarın için?"      -AŞKOLSUN!     Ben 65 olacağım, NUR kaç olacak, FATMA'nın yeğeni, "yeğenimiz". Doğum günlerimiz kuttlu olsun, NURcuğum.......

*******************

(25 Eylül 2012   :) (Doğumgünü/Birthday/Geburstag) Yılmaz amcasının "UR" işleriyle bağıntılı, erken doğdu NUR, Yılmaz amcasının doğum gününde. (Kuvöz. Aşırı Oksijen. Bir gözü "görmüyor"). NURİ doruk, THKP sanıklarından üsteğmen, 1973'de Selimiye'de koğuşta, mahkeme başkanı Deniz Hakim Albay için, aynen "akDEMİR ak MUT'un ya.ağı YoK" demişti. KUNURİ'de, kore'de, 27 kasım 1950'de başlayan savaşta, 3 gün içinde, 1000'e yakın Türk askeri şehit oldu, veya yaralı. Bugünkü Ülkü Takvim yaprağı yazıyor:  "...Türk Tugayı, İSKenderun'dan kalkan gemilerle Kore yolculuğuna başladı" (Yani ben, 3.cü Doğum yıldönümümü Salihli'de kutlarken). Baktım Tempo Kronolojisine. Orda,"21 Eylül, TAKviyeli Türk Tugayı Kore'ye hareket etti" yazılı, (Anlaşılan, İskenderun'a intikal başlangıcı). 18 Kasım 1950'de, Kore'de ÇUNŞUNA baskınından sonra, BM Başkomutanı General MacARTHUR Koredeki Türk askerlerinin komutanı General Tahsin YAZIcı'ya bir "tebrik mesajı" göndermiş. (Yani Demir, Salihli'de 3.cü Doğum yıldönümünü kutlarken). 9 gün sonra KUNURİ savaşı. Kuzey Kore'nin kuruluşundan beri,46 yıldır Başkanı olan KİM il Sung'un vefat ettiği gün, 9 Temmuz 1994'de Demir "Broadway" aldı.(BROther/BROadway). Kore 1910'da Japon imparatorluğunun bir parçası olmuş. 2.ci Dünya Savaşı ardından Kuzeyden SSCB, Güneyden ABD Kore'yi işgal etmişler, ve 38.ci paralel'den YARIMada'yı (PENİnSula'yı) ikiye bölmüşler. 38.nci paralel, İzmir ilinden de geçiyor, Selçuk'tan) 38 yaşımda AMPUTASYON. Bilahare 15 Ağustos 1948'de güneyde "kapitalist", ve ardından 9 Eylül 1948'de kuzeyde "sosyalist" Kore devletleri ilan ediliyor. 15 Ağustos 1984 (48 in tersi 84) PKK'nın "teröre" başlangıcı. 9 Eylül 1922 İzmir'in Kurtuluşu. Sonra, 23 Haziran 1950'de Kuzey Kore, Güney Kore'ye saldırıyor, ve "Kore Harbi" başlatılıyor. Böyle becerdiler, 3 yılda, (ansiklopediye göre), 2 Milyonu sivil, 5 milyondan "fazla" Koreliyi, Koreliye öldürtmeyi. O zaman toplam nüfusu neydi. Şimdi 70 milyon (50+20). 27 Temmuz 1953 "Ateşkes", hala "ateşkes şartlarında" yaşıyorlar.... AteşKES YILmaz.... KORE/EROK/erYoK...

Ve, bugünkü Yeniçağ Gazetesinde, "Günün Tarihi"nden: 25 Eylül 1950, Birleşmiş Milletler askerleri Kore'de Seul'u ele geçirdi.

Ve, bugün TRT-1 13.00 haberlerinde, ilk haber: Neşet Ertaş, 15 gündür tedavi edilmekte olduğu, İzmir'deki bir hastanede, bu sabah vefat etti. BOZkır'ın sesi sustu. Bozlaklar yetim kaldı. 74 yaşında. KIRşehir'in Çiçekdağı ilçesi KIRTILLAR köyü doğumlu. Babası Muharrem Ertaş. Anası Döne KOÇ. Doğum yılını, bu sabah Bostanlı Egemen Kafe'de okuyup bıraktığım, "Daily News" tan öğrendim, 1938. (Atatürk'ün öldüğü yıl).(38 yaşımda amputasyon, Çanakkale'de). Dün akşam, trthaber.com'dan okumuş, durumunun ağır olduğunu öğrenmiştim. Az önce, 14.00 sıralarında, trthaber.com'a ben de bir "yorum" ekledim. "yilmazgurol1947" adıyla. Metni, gece, uyku arasında tuvalete kalktığımda hazırlamıştım. Hiç değiştirmeden yazdım: (Bugün 65.nci doğum günüm. 25 yıldır İzmir'deyim. Kırşehir'li Neşet Ertaş, bugün İzmir'de vefat etti. Sevenlerinin, "hepimizin" başı sağolsun. Ne demişti türküsünde, "Dünya neye yarardı da seveni olmasaydı...") 1971'de İstanbulda iken, "gürol eXport" Eskişehir'den İsmet BEKLER'in Lületaşı PİPOları ile başla(tıl)mıştı. Daha sonra, Neşet AKtaş'tan da aldık biraz pipo. Neşet ERtaş, Neşet AKtaş bağıntılı.

Bu sabah NEŞEt aktaş vefat etti. Bu akşam Kanal7'de NEŞEli günler adlı film var. Oynayanlar: Adile Naşit (Naşit/Neşet benzerliği), ŞENer ŞEN, Münir Özkul. Adile Naşit, TRT televizyonunda, Akşam haberlerinden sonra, "çocuklara masal" da anlatmıştı, bir süre. Kendi deyimiyle "kuzucuklarına". 12 Aralık 1987'de vefat ettiği gün, mıSIR'da, bir otobüs dolusu "kuzucuk" (öğrenci) trAFik kazasında ölmüştü. Ben o sırada Eşrefpaşa'da idim. İzmir'e getirileli 3 veya 4 ay olmuştu. Adile Naşit "ermeni" kökenliymiş. Tempo kronolojisinde bir "ilginç" olay daha var: Aynı gün, 12 Aralık 1987'de eski Adalet Partisi milletvekili Mıgırdıç Şellefyan da vefat etmiş.

71.nci sırada yayınlamış "yorumumu", trthaber.com (teşekkür). Şimdi saat 15.05, çıkıyorum, "haftalık" Basmane Gezintisi için...

Ve bugün akşam saatlerinde, Tunceli'de, askeri araç geçerken,bir araç patlatıldı, "terörist saldırı". 6 asker şehit, ve yoldan geçen bir kişi öldü. (FAdime Acar öldü, eşi Ali Acar ağır yaralı. Şehitler, 2 Uzman çavuş ve 4 er) Şehitler: Uzm.Çvş. Ahmet  OĞUL (Kahramanmaraş, Türkoğlu, Beyoğlu beldesi); J.Kom.Çvş. Ramiz DEMİR (AFyonKARAhisar); Uzm.Çvş. Cuma KARADAVUT (Yozgat); er Kadir DADAŞ (Tekirdağ, Karaağaç); er FAtih küçükTERCİ (Denizli, Tavas); er Mümin KOCA (Manisa, AKhisar, AKselendi beldesi)

Bugün, "BOZlakların yetim kaldığı, BOZkır'ın sesinin sustuğu" gün, Salı günü, Basmane günü, dönüş Kemeraltı yoluyla. Herzamanki gibi, KEStelli sokağı köşesinde BOZa içtim. Bugün, haberlerde, TSK'nın BalyOZ davası ile ilgil açıklaması da vardı.  -BalyOZcuları kim "kurtaracak"?   -Talihli.   -Talihli'yi kim kurtaracak?   - OyunBOZan.

Demir'in Doğumgününe kadar Takvim: 11 Ekim Attila İlhan, 14 Ekim Charles, 25-26-27-28 Ekim Kurban, 29 Ekim Cumhuriyet, 4 Kasım yenitakvim yılbaşı, 7 Kasım Rusya/Fatma'nın babası (Uğur eniştem), 10 Kasım Atatürk, 12 Kasım Düzce, 18 Kasım Mickey Mouse/Demir.......

65.nci doğumgünüm için "AŞK" dilemiştim. Geldi. Doğumgünümde duydum TRT'den, Neşet Ertaş'ın kendi sesinden aynen, "SEVDA olmasaydı da gönüle dolmasaydı, dünya neye yarardı da gözeli olmasaydı, dünya neye yarardı da seveni olmasaydı...". 23 Yıl Almanya'da kaldıktan sonra, Türkiye'ye dönmüş, Neşet Ertaş, ve İzmir'e (Karabağlar'a) yerleşmeyi seçmiş. 2000'den beri İzmir'de yaşamaktaymış. 2000'den beri İzmir'de yaşamaktayım, 4.cü dalga ezme'yi.

26 Eylül sabahı, trthaber.com'da bir haber :"Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci EGEMEN BAĞIŞ'ın bir süredir özel bir hastanede  yoğun bakımda tedavi gören kayınvalidesi Naciye Şener (73), 16.40 sıralarında vefat etti." Henüz yorum yapılmamış. Ben yaptım hemen, yilmazgurol1947 adıyla, "Sevenlerinin başı sağ olsun" sözleriyle. (...yayınlanmış/teşekkür).  Dün sabah, Bostanlı Migros'tan, 2 alsam az diye 3 tane kuru pasta aldım. EGEMEN kahvede çayla beraber yemek için,doğumgünümü "kutlamak" vesilesiyle. Birini, kahvenin sahibi HAmza'ya vermeyi düşünerek. Ama herzaman oturduğum masanın bitişiğinde, tavla oynuyordu, Hamza biriyle, dolayısıyla pastaların ikisini vermek gerekti. Ve dün iki önemli vefat, biri sabah,biri akşam. NEŞE t (74), ŞENE r (73). bURsa'da defnedilecekmiş, nACİye şener'in cenazesi. Dün, "Kayın validemin", ama benim hitabımla "hURiser teyzemin", torunu nUR'un da doğum günüydü. Neşet Ertaş, İzmir, Karşıyaka ilçesinde bir özel hastanede vefat etti, BAĞbaşı mezarlığında toprağa verilecek. Naciye Şener, İstanbul'da BAĞcılar ilçesinde bir özel hastanede vefat etti. BAĞıntı var. (BARIŞ "kız" küçüklüğünde, adını hiç BAYIŞ diye söylemedi, BAĞış demişti, bana da Yimmaz.)

Ve "son olarak", 26 Eylül tarihli Hürriyet Gazetesinden: VARYAG "dün" (65.nci doğumgünümde,) ÇİN'in, LİAONİNG adıyla,ilk uçak gemis iolarak denize indirilmiş. Sovyetlerin "çöküşü" ile inşası yarım kalmış, "Kızıl"Çin satın almıştı, "motorsuz" olarak, "Çanakkale" boğazından geçirilişini TV'de izlemiştik. Haberi, dün EL-CEZİRE televizyonundan da duymuştum, gün belitmemişti, yada ben anlıyamamıştım. VARYAG'da ne VAR?

HAber var, 6 Ekim 2012 tarihli Hürriyet'te. Aslında Müjde var: Müjde Ar, söylemiş, SAMANYOLU'nu annesi Aysel Gürel'le Teoman Alpay birlikte yazmışlar. ÜVEY BABAM dı diyor Teoman Alpay için. "Bir içki masasında Samanyolu'nun sözlerini bir peçeteye yazıp Metin Bükey'e sattığını biliyorum" demiş. AkGÜRgen'di soyadı Berkant'ın. Şimdi "Samanyolu" da GÜROL sayadımıza bağlandı, GÜREL dolayısıyla. GÜROL EXPORT'un dükkanı yoktu, "evden" faaliyet. TEODEM EXPORT'un vardı, Elmadağ'da. Galiba 3 kez katılmıştı DEMİR, Ticaret odası'nın düzenlediği, yurtdışı (Avrupa) ihracatı geliştirme gezilerine. Teodem Export'un sahibi Teoman DEMİR'le "gezi arkadaşı" olmuştu. DEMİR'in bu gezilerden sipariş ile dönmemesi tercih edilmişti. TEOman/Teolog=GODman. AYVAZ GÖKDEMİR kimdi. I WAS GOD DEMİR... ALPAY=alpaylaş. Bir karadeniz  Türküsü: Biz hepimiz üç kardaşız da ben ayrı anadanum ben ayrı ana. 

*******************

(26 Eylül 2017   :) "Spiralli Kitapta" olmayan buraya kadarki son bölümlerin "Çıktısını" aldırararak ekletttim, ve "çıktıların" bir kopya setini de Demir'lere postaladım, bugün.

Bugün, Genel Kurmay Başkanı Org.Necdet Özel "soruları" cevaplamış. Bir soruya cevabı da şöyle: 1 Ocak 2012'den 24 Ocak 2012'ye kadar, "terörle mücadelede" 110 şehit, 427 terörist Ölü.

Bir soru da benden: "Devlet, PKK'yı niye kurdu?

*******************

(28 Eylül 2017   :)  Bugünkü GÜNEŞ gazetesinden bir haber: "Ölümünü oynamış" başlığı altında, 26 Eylül 2017'de İzmir KARAbağlar'da, bir ilköğretim okulunda, sınıfta, 16 yaşındaki (8.ci sınıf) erkek öğrencisi (H.K.) tarafından ekmek bıçağı ile bıçaklanarak öldürülen 40 yaşındaki öğretmen RABİA SEVİLAY DURUKAN geçen yıl 8 Mart Dünya Kadınlar gününde, "kadına şiddete hayır" temalı bir OYUN'da, "karnından bıçaklanarak öldürülen bir kadını" canlandırmış.  Yaşadıkları "reel", ama Misyon koyucunun eseri, Yılmaz'ın işleri ile ilgili. 26 Eylül, Doğum günüm (ARTI BİR olarak). 40 yaşıma girerken geldim İzmir'e (1987 sonbaharında). RABİA (RAB/ABİ), Sevilay (Tülay-Sevilay ikizler bağıntısı), DURUKAN (UR KAN). Kocası başka bir okulda MATEMATİK öğretmeni Hüseyin Durukan. Dünkü Sabah gazetesindeki habere göre, olaydan bir gün önce, "çocuk" alenen tehdit etmiş öldürmekle, öğretmeni. (Buna rağmen) Ertesi gün, sınıfta, öğretmen "kulağını çekmiş", çocuğun. O da, ilk teneffüste, evine gidip, ekmek bıçağı ile (koşarak) dönmüş, ve öğretmeni (bıçaklıyarak) öldürmüş. 1987'de İstanbul'da, İstanbul Hava Yolları adlı (Türkiye'nin ilk) özel Hava yolu Şirketinde, "Harekat Memuru" olmak için kursta iken, "Öğretmenin", "Kulağını çekerim senin" denesi üzerine, terketmiştim hemen şirketi, Havaalanı Özel Giriş kartlarını da Taahhütlü mektupla iade etmiştim. 1963-64 Dersyılı başlarında, Yani 1963 sonlarına doğru, Ben 16 Yaşımda, ve Lise Son sınıf öğrencisi iken, Denizli'de, MATEMATİK öğretmeni genç kız, adı KAYHAN (soyadını bilmiyorum), beni sınıfta, "tahtada" SEBEPSİZ YERE, kıyasıya dövmüştü, yüzüme tokatlarla. O olaydan sonra uzun süra, onun derslerine girmedim. öteki derslerim de asıl o yüzden aksadı. 4 (DÖRT) dersten ikmale kaldım. İkmalde geçtim sınıfı. Tüm notlarım 5 olarak, bir tanesi 10'du,ingilizce. Lise-1'de iken karnemde MATEMATİK notum 10'du. (Öğretmenim Seyfi DEDA'ydı). Ben uzun süre anlıyamadım, niye dövdüğünü. Son zamanlarda, şu konu hatırıma geldi: Lise-2 bitmek üzereydi, Belediye otobüsü, öğrencilerle tıklım tıklım dolu. Önümde bir kız, aynı okulda Ortaokul kısmında. "Yapıştım" ona iyice (FORTçulukmuş, "tabir" sonradan öğrendim.) Sonra Okul açılınca, baktım ki o kız benimle ilgileniyor, "bağlanmış bana aşk duygusuyla". Ama ben "karşılık" vermedim. (Zaten, istesemde, psikolojik sorunlarımdan dolayı karşılık veremezdim.) Bir de ablası vardı, Lise sonda, başka sınıfta. Sanırım, Kayhan'la ilişkileri varmış, ve beni dövdürdüler ona. Tabi, olay, Misyon-koyucunun eseri, aslında. Dayak ve Yılmaz. Üstelik Genç kız tarafından. Olay zamanı, J.F.Kennedy'ye (sahte) SUİKAST yapıldığı zamanlarda. (KENNEDY: Kendisini Kendisine HAdım ettirmek var. EZME var, DAYAK var...) MATE MATE İKİ, herkese iki eş var.... FAHRİ KAYAHAN'ın şarkısı var: AYRILIK ATEŞTEN BİR OK... Yılmaz'a söyleyecek annesi, Veda Şarkısı olarak, "evinde" son gecede...

26 EYLÜL 2012'de, Antalya, KAŞ açıklarında, 150 km. mesafede, 4.7 şiddetinde deprem oldu, sabah saatlerinde. (KAŞ/AŞK). 26 EYLÜL 2012'de, SAKARYA'da, Basın ilan Kurumu ekibi usulsüzlük gerekçesiyle gittikleri ANAdolu Gazetesi'nin sahibi AdNAn uyuMAZ tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. İki kişi ağır yaralandı, DEVRİM ERSEN ÖZERGİN öldü. (Devrim/Dünya Devrimi) (ER-sen)(ÖZ-ERgin). Zanlı aynı gün akşamleyin yakalanmış, ARİFiyE'de. (ARİFE de ezildi oğlu Yılmaz'la birlikte, ANA.)

ADnan/ADana benzerliği. ADNAN-ANADOLU-ARİFİYE üçlüsü, adANA-ANAtoli-ANAkonda üçlüsü ile bağıntılı. Adnan, Adapazarı'nda, 28 Kurşunu, bunu hatırlatmak için sıkmış.  31 Mart 2000'de, bana İzmir'de 4.cü dalga "ezme" başlatılınca, annem için de Mahsur hayat başladı, kendi deyimiyle "asri hapishane" hayatı. Bilmiyordu bana ezme uygulandığını, anlatsamda inanması imkansızdı. 7 yıl böyle yaşadı. Bu 7 yıl içinde 3 kez "hastaneye kaldırıldı". Birincisi, 31 Aralık 2012'de, Gece yarısına doğru. Ben 112'ye telefon ederek. Karşıyaka Devlet hastanesi. Tek kişilik oda, Ben de yanında (Sandalyede uyuyarak) refakatçi. 15 gün kadar. İyileşerek döndü eve. Orda iken, Hastanenin kendi eczanesinde, Eczacı kadın, ilaçla ilgili beni başka bir büroya yönlendirirken, aynen "BAK bakalım KUYRUK VARmı" demişti. Ogün (8 Ocak 2003), gece yarısına doğru, THY yolcu uçağı, diyarBAKır'da inişe geçerken düşmüş, 74 kişi ölmüştü, 3 yaralı kurtulmuştu sadece. Oda'da TV vardı. Gördüm görüntüleri. Uçaktan geriye "parçalanmamış" sadece KUYRUK kalmıştı. Ertesi sabah, özellikle gittim, eczaneye, "Gördünüz mü, uçaktan sadece KUYRUK kalmış" dedim. Bu da yetmedi. Bir gün sonra, bu kez (9 Ocak 2003'de) Malatya-ERhaç yakınlarında, 2 askeri keşif uçağı (RF-84) çarpışarak düştü. 4 pilot Şehit. (aRiFe). (Malatya-44.) İkincisi, 29 Aralık 2005'de, Gece yarısına doğru. Ben 112'ye telefon ederek. Önce Karşıyaka Devlet Hastanesi, ve hemen ordan Buca seyfi DEMİRsoy hastanesi. 18 Ocak 2006'ya kadar. Orda refakatçi, para ile, bir kadın. iyileşerek döndü eve. Ama, artık hiç ayağa kalkamıyacak durumda. Kendi deyimiyle "dikelemeden", hep salondaki Çekyat koltukta, yatarak, veya oturarak. Son bir yılı böyle. İhtiyaçları için bana bağımlı. Tuvalet, hamam, Etek traşı (onun yöntemiyle "ağda") dahil. Hemen 2 cep telefonu aldım. NOKIA. biri ona biri bana. Ama kullanamadı. Bunun üzerine, daha kolay, Ev telefonuna bağlı, seyyar telefon aldım ona. Onu rahat kullandı, beni "çağırmak" için. Gece-Gündüz. Gerektikçe. Gece kendi odamda yatıyorum. Telefon çalınca koşuyorum, salona. Dışarda, gEZinti'de, veya kahve'de "GAZETE" ile meşgulken, çağırırsa, hemen "koşup" gidiyorum eve. Annem, Buca'da hastaneye kaldırıldıktan 4 (dört) gün sonra, 4 Ocak 2006'da İsrail Başbakanı ARİEL ŞARON beyin kanaması geçirerek, "komaya" girdi. Ogünden beri, hala "komada" (bitkisel hayatta). DÖRT O(la)CAK yeni aile'de eşler sayısı. ARİel şaROn/ARİfe güROl benzerliğine dikkat. (Az önce, internet'ten baktım, 4 Ocak yanlış olmasın diye. Evet doğru. Bu arada doğum tarihini de öğrendim, 26 Şubat 1928. (Tayyip Erdoğan'ın doğum günü, 26 Şubat 1954). Annem, 3.ncü kez "hastanelik" olduğunda, Takvim 6 Ocak Cumartesi'ni gösteriyordu. Annem artık telefonla beni çağıramaz hale gelmişti. Ama ben de, artık 112'ye telefon edemez hale gelmiştim. Mecburen, Ankara'ya DEMİR'e telefon açtım. "Pazartesi" izin alıp geleyim, dedi. Demir Gelinceye kadar, hem annem, hem benim için zaman "çok zor" geçti. Evden uzun süre, ayrılamadım. Kısa çıkışlar, sadece. Migros Girne'ye gitmek için gibi. Annemin "bilinci" bulanıklaştı. Beklerken Demir'i, "Demir evin yolunu biliyormu" diye bile sormuştu. Demir, 9 Ocak 2007 Salı sabahı, Ankara'dan  otobüsle yola çıktı. 9 Ocak 2007 Salı sabahı, adANA'dan kalkan özel bir yolcu uçağı, Irak'ta, ANAkonda askeri üs hava alanına iniş sırasında düştü. Irak'ta çalışan Türk işçilerini taşıyordu. Uçaktaki toplam 35 kişiden sadece bir işçi yaralı kurtuldu.Ölen 3 pilot arasında birinin adı ANAtoli'ydi. (9 Ocak 2003/9 Ocak 2006 bağıntısına da dikkat). Geceye doğru, Demir geldi. 112'ye telefon etti. Ve Annem Tepecik hastanesine "yoğun bakıma" Kondu, Gece yarısından önce. ANAkonda/ANAkondu. Ben de Demir'in yanındaydım, tabi. Demir gitmeden, Bakıcı kadın da buldu. Mürvet hanım. "Yoğun bakımdan çıktıktan sonra, 2 kişilik oda'da, orda Mürvet hanım baktı anneme. Taburcu, olacağında gene telefon ettim, Demir'e. Geldi. Annemi eve getirdi, 20 Ocak 2007'de. Ben de Demir'in yanındaydım, tabi. Demir gitti. (...) 8 gün sonra da, annem vefat etti, Şirinyer'de, Sevgi ŞEŞEN'in "bakımevinde" ilk gecesinin ardından sabahleyin, 28 Ocak 2007'de. Sevgili anneciğim.......

26 Şubat 1928'de Ariel Şaron doğdu. 26 yıl sonra, 26 Şubat 1958'de Tayyip Erdoğan doğdu. 26'da ne var. eSKİşehir. Sünnetlidir, Ariel de, Tayyip de. Yılmaz da sünnetlidir, çünkü müslüman olarak doğdu, Sünni mezhebinden.

25 şubat 1954'de İstanbul Boğazı dondu. Ertesi gün, İstanbul'da Recep Tayyip erDOĞAN doğdu. (Bakınız, 26 Şubat 1954 tarihli Hürriyet Gazetesinin manşetine: "Dün Boğazı yaya geçmek kabil oldu!" diyor). Sanırım, sonra bir daha donmadı. Ama Tayyip İstanbul'a, Belediye Başkanı oldu.

Gayrikabilirücu Akreditif(=Irrevocable Letter of credit) (eXport/import işleri). Bir türkü: GAYRİ dayanamam ben bu hasrete... (Burda, gayri, "artık" anlamında) ARTIK KABİL, Habil ile Kabil gibi eş sahibi olmak, ama kavgasız. Dörtlü aile, öz kardeşler birbirine eş, doğumdan. 2 erkek, 2 dişi. Erkekler büyük. Aralarında sırayla birer yaş farkla. Dolayısıyla, Büyük çift-Küçük çift ayrımı var. Primary eş belli, öteki secondary. Ama Yılmaz, Kabil'de Kavga hala devam etmekte. Evet, haklısın. Aralık 1979'da Sovyetler, AFganistan'ı "işgal" edince ne kadar sevinmiştim.... (Bu paragrafı, bu sabah, 30 Eylül'de yazmıştım. Bu akşam, CNN int.den duydum, Bugünkü ölümle, AFganistan'da ölen Amerikan Asker sayısı 2000 olmuş. 1 Amerikan askeri, bir sivil Amerikalı ve 3 Afgan Askeri toplam 5 kişinin ölümü ile sonuçlanan saldırı  ile. "2000 sınırını aştı" dedi.) (Bugün, Mevlana'nın Doğum Günüymüş, takvim yaprağından bilgi. Demişlerki, "Mevla" rolü oynayacak Talihli'nin ANA'sı, mevlANA'nın 800.cü doğum yılı içinde vefat etsin, 2007'de. Gün-ay ne olsun. Talihli'nin "Tanrısal Gününden" yarımyıl önce, yani 28 Ocak. Babamın Cenaze namazı, "eve" en yakın Mevlana camisinde kılındı. Geyve'de, Mevlana Çavdar, karısıyla annem "ahretlik" olmuşlardı, yani birbirlerine "ahretlik" diye hitap ediyorlardı. 1959 du galiba Geyve'ye gittiğimiz yıl.)

Aralık 79 da, başka ne oldu Yılmaz, AFgan işgalinden önce? Evet, Kardeşim Demir (ve Kuzenim Turgut) da, MİT tarafından alenen kulanılmaktaymış, "bana karşı", benimle ilgili işler dolayısıyla. Onu öğrenmiştim.

Başka ne olmuştu, Aralık 79'da? Ecevit, 2 yıl kadar, terörü azdırdıktan (2.ci terör'de, ölü sayısı 5000'e yaklaştıktan) sonra, 5 boş milletvekili için yapılan ara seçimlerde, "milletvekili çıkaramadım, millet gitmemi istiyor" bahanesiyle, hükümeti bırakıp gitmişti. Ve Demirel'e Azınlık hükümetini kur, desteklerim, demişti. Mecburen kurdu DEMİRel "Azınlık hükümetini", ve kurar kurmaz da, Ay biterken, Ordudan "Uyarı" mektubu aldı, Anarşi ve Terör hakkında. Sonrası malum... 12 Eylül 1980.

*******************

(1 EKİM 2012   :)  (eKİM /oKİM/KİMo/ESKİMO...) 12.30 Önce trthaber.com'a baktım. BERKANT vefat etmiş. 12.09 yazılı. ilk "yorum" benden oldu. yilmazgurol1947 adıyla: ("Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek..." Sevenlerinin, "hepimizin" başı sağolsun...) Vefatı bu sabah, İstanbul'da, tedavi gördüğü hastanede, akciğer kanseri. "son günlerinde tedaviye cevap veremez hale" gelmiş. 1938 doğumlu. Soyadı, akGÜRgen'de  benim (bizim) soyad'daki GÜR kelimesi var. SAMANYOLU şarkısı 1967'de, sözleri TEOman alpay, bestesi Metin Bükey. 50 gündür hastanedeymiş. Eşi Engin Akgürgen, "39 senelik eşimi kaybettim. Hayat arkadaşımı kaybettim. Hiç yanından ayrılmadım. Hep beraberdik. Son lafı 'seni seviyorum' oldu. Onu da o kadar zor kurdu ki, o cümleyi..." demiş. Sevgili annemin, evde son gecesinde, o veda şarkısını çok zorlukla, söylediği gibi, "AYRILIK ateşten bir ok, Benim derdim herkesten çok" Bu kadar söyleyebilmişti.

Takvim yaprağından: Bugün, Dünya Yaşlılar Günü'ymüş. Misyonkoyucunun, START için beni 65 (+?) yaşıma kadar bekletmeyi kararlaştırmasının, astronomik olanlar dahil "çok" faktörü var. Ama en önemli ikisi şu. Yaşlı olmanın ne demek olduğunu bilmemi istemiş, Start'tan önce. orSON WELLes ("Yurttaş Kane" filmi), "benim için" söylemiş o şiiri, şarkıyı: I know what it is to be young, but you don't know what it is to be old... So my friend let's make music together..." İkinci önemli faktör, insanların beni "kabullenmesini" kolaylaştırmak için. Start ve sonrasında, ben tüm insanları, büyük çoğunluğundan, yaşça büyük olacağım. Babaları yaşında, hatta  dedeleri yaşında. Tabi, Misyon koyucu "emin"di bu kararı verirken, benim "misyonu gerçekleştirebilecek kadar " uzun yaşayacağımdan, "Azrail bozmasın" dileğiyle. Bozarsa, eğer, herhangi bir aşamada, B-C... planlarını "hazırda" tutarak. (Internet'ten baktım: Orson Welles, Doğum 6 Mayıs 1915, vefat "meslekdaşı" YUL BRYNNER ile aynı günde 10 Ekim 1985'de, diyor. (Brynner, brAYNIr diye söylenir, AYNI kelimesi saklı soyadında yani.) Christopher Reeve (Superman) de bir 10 Ekim'de vefat etmişti. Yani, Superman'ın doğum günayı'nın benimkinle aynı olması, beni o ikiliye, ve dolayısıyla, o şarkıya bağlıyor. İzmir Karşıyaka 1751 Sokak başı, Park Taxi karşısı 1 No.lu apartman adı BERKANT. Giriş kapısının üstünde 1x2 metre kadar boyutta, bir beton "çıkma" vardı, Raf gibi. Başka desteği yok. İzmir'de 1.c. dalga ezme sırasında, yani ben Gümüşpala'da iken veya, Nergiz'e yeni gelmiş iken (1988 veya 89), o betonun üzerine bir "mektup" atmıştım, "ömür boyu" işleriyle ilgili. Sonra, o beton çıkma'yı kökünden kestiler. (RUS asıllıymış YUL BRYNNER.)

İnsanın "doğasında" vardır, gerektiğinde "sevilen" için canını feda etmek. Evladını kurtarmak isteyen ana veya baba. (Ama olmasın değil mi, babası veya anası yerine, evladın "sevgiden dolayı" canını feda etmesi. Baba veya ana istemez bunu.) Eş için canını feda etmek, gerekirse. Aile dışında, içinde yaşanılan topluluk için, daha geniş anlamda toplum için, ve en geniş anlamda insanlık için de gerekebiliyor, gerekebilecek, kişinin, kişilerin canlarını feda etmeleri, "insan sevgisinden" dolayı, insan olmanın gereğinden dolayı. Yeni Dünya'da, Aynı Yuva'da, Zincir Aile biçiminde yaşayacağız. Tüm nesiller, bir arada. Ve orda, sağlıklı iken, belli bir yaşa gelince (115 artı eksi bir ve iki diyorum), bir nesil,torunlarının torunlarını (15 artı eksi bir ve iki yaşlarda olzcaklar) göördükten sonra, "yenilere yer açmak için", veda edecek hayata, hep birlikte 2 erkek-2 kadın, Sevilenleri için. Bilimin (Tıpbın) yardımıyla, acısız. Fiziksel ve ruhsal acı duymadan "huzur" içinde veda edecekler hayata, bırakarak "dünyayı" sevdiklerine.

"Yaşlanmayı durdurmak", hep sağlıklı olmak durumunu tam olarak hayata geçirmeyi başarana kadar, şimdi 7 milyar olan nüfusumuzla, tabiki hastalıklar, yaşlanmalar olacak. Devletin tıbbi yardımı da. "Çaresiz" durumlarda, şimdiki gibi "ölüme yaklaşırken kişi" gerektiğinde "uyutmak", fiziksel acı hissetmeden ölmesini sağlamak. Daha da ötesinde, "Çaresiz ve dayanılmaz" durumlarda, bilinci yerinde ise, kendisinin isteğiyle, kararıyla, bilinci yerinde değilse yakınlarının isteğiyle,kararıyla ÖTANAZİ (bilimsel yolla "tatlı ölüm") de insanın haklarından biri.

Yeni Dünya'da, Ev'de Zincir Aile. Aile yönetimi Meslekleri, ebeveynlerinden devralan nesil tarafından yürütülecek. Ebeveynlere (ve daha yaşlılara) Sevginin saygının devam ettiği koşullarda. Yeni Dünya'da, Yaş, rütbenin üzerinde olacak hep. Toplum içinde de, Aile içindekine benzer uygulama. Kentte, yeni Vali Ailesi yönetimi ebeveynlerinden devraldıklaında, Kent halkının "yarısının" yaşları onlarınkinden büyük olacak. İlin yönetimi, Ailenin yönetimine benzer biçimde olacak yani. Ama, özellikle orduda, (en geniş anlamda Güvenlik kurumunda) tabiki Subaylar, yaşça büyük olacaklar, "erler"den. Çünkü Subaylar, askerliklerini yaptıktan sonra, Meslek okulu olarak, "Subaylık okulunu" da bitirmiş olacaklar. Öteki toplumsal kurumlarda da, kurum içi yapılanma, ordudakine benzer olacak. Rütbeliler, Kıdemliler, yaşça daha büyük.

"Sorunları", Sevgi Toplumu'nun gereklerine göre "çözeceğiz"....

Berkant Akgüren, 74 yaşında, "Dünya Yaşlılar Gününde" vefat etti. ("ömür boyu..."). Neşet Ertaş da, 74 yaşında, "Benim Doğum Günümde" vefat etti. ("seveni olmasaydı...")    Berkant, Neşet'ten 6 (altı) gün sonra. Demekki BM, 1 eKİM'i seçmiş "ihtiyarlar günü" olarak, ALTI Six diye. ("İhtiyarlık...perde çekti dideye, geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye - Ne çıkar öğrenmişsin Mesaha'yı PİY diye, Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye") Pi, 22/7 Geometri, Aritmetik... Bilim... Uygarlık.  How do you PEE, Yılmaz? 26'da ne var. eSKİşehir. Eskişehir'de ne var. Lületaşı PİPO var. Yılmaz BüyükERşen bile var (Mayor).

Bu sabah (2 Ekim) trthaber.com'a baktım. İzmir, GÜRçeşme'de OGÜN balcı (33) yönetimindeki (İZBAN) Banliyo treni, İslam Çelik'e (16) çarparak ölümüne sebep olmuş, belli ki dün. Berkant ak GÜR en'in öldüğü gün. OGÜN yani dün, ilk kez Konak'tan, 16.00 vapuru yerine, metro-izban yoluyla döndüm eve. Konak İskele'ye vardığımda, 15.40 dı saat. Hava da çok sıcak. İZBAN kliması hatırıma geldi. 60 yaş kartı. 16.00 ya kadar geçerli. 16.00 dan önce aktarma HALKApınar'da girebilirim İzbana, ve doğruca Nergize, düşüncesiyle. İslam'ın işaretiymiş meğer. İSLAM....

2 Ekim tarihli Sabah Gazetesinden: Denizli Lisesini yatılı bitirmiş 1956'da, Berkant. Biz de (Ben ve kardeşim) "yatılı" okuduk, Denizli Lisesi'nde. 2 yıl yatılı. Bir yıl ÜZerlik'ten TREN'le gelip giderek. ("bERKANt" da ER&KAN saklı). Berkant'ın ilk eşi Serpil Örümcer. Görümce'yi hatırlatıyor, soyadı (Fatoşcuğum). 1 Ekim'de vefat eden bir önemli kişi daha var: Eski (1981-84) TRT Genel Müdürü, Macit akMAN. MANisa doğumlu, 1922'de (yani yıl olarak 90 yaşında vefat), emekli Tümgeneral. (Her ikisinin de soyadları AK'la başlıyor: AKgürgen, AKman).

Ve  (Sabah Gazetesi hatırlattı) Tabi bir de "çok önemli" Yıldönümü vardı dün 1 Ekim 1949, "kızıl" Çin'in kuruluşu. 63.ncü Yıldönümü, Demir'in 63.cü Doğum gününden, 48 gün önce.

Ve, bugünkü (2 Ekim tarihli) Hürriyet'ten ilginç bir haber: AMANDA CLAYTON, geçen Cumartesi, Detroit-MİCHİGAN'daki evinde, "uyuşturucudan" ölü bulunmuş. Geçen yıl Michigan Lottery'den 1 milyon dolar kazanmış. Çekin fotoğrafı var: tarih 11 Eylül 2011, yani süper Terör'ün 10.cu Yıldönümü. 10 üzeri 5 eşittir 1 milyon.

*******************

(3 Ekim 2012   :) Dünya-Almanak -94'den: ***14 Haziran (1993) Kanada da Türkiye ile aynı gün parti kongresiyle başbakanını değiştirdi ve hanım bir başbakanı seçti...Kim Campbell Kanada'nın ilk kadın başbakanı oldu.***  Yani her iki ülkenin ilk kadın başbakanları aynı günde. Türkiye'de TANsu Çiller, Kanada'da KİM Campbell. Her iki ülkenin bayraklarındaki renkler de aynı, kırmızı ve beyaz. Salihli ilkokul, 1. yada 2.sınıftayken, ilk tiyatro ROL'üm TANju'ydu. Okul Tiyatrosunda. Ama oynadığımı hatırlamıyorum. Belki "oyun" sırasında hastaydım. Annem herzaman söylerdi. Rolümü ezberlemeye çalışırken, Demir benden önce ezberlermiş.

Dün, ölümü "şüpheli" diye, Turgut Özal'ın mezarı açıldı, ve dün Tansu Çiller "28 Şubat soruşturması" kapsamında, Ankara Savcılığına ifade verdi.

17 Nisan 1993'de, Süleyman Demirel'i aktif politikadan uzaklaştırıp, ülkeyi Tansu Çiller'e teslim etmek için, sözde öldü TURGUT Özal. Ve 16 Mayıs 1993'de Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Bir röportajda Demirel, Yener Süsoy'a, "Biliyormusun Yener, beni zorla Cumhurbaşkanı yaptılar" demişti. Bilseydi DEMİRel, Özal'ın ölümünün sahte olduğunu, bu mümkün olurmuydu. Yener Süsoy, vefat etti sonra, yılların birinde, yılın son gününde (31 Aralık'ta.) Bugünkü Hürriyet Gazetesinde de bir vefat ilanı var, süSOY SOYadıyla. 25 Haziran 1993'de kurulan 1.ci Tansu çİLLEr hükümeti, Türkiye'ni 50.ci hükümetiydi. ELLİ önemli sayı BELLİ. Tersten TANsu'nun SOYadında gizli.

*******************

(5 Ekim 2012   :)  Bugün, Zirve Fırın Dayağı'nın 4.cü Yıldönümü. Bugün, 007 James Bond filmlerinin ilkinin vizyona girişinin 50.ci yıldönümü.  Bugün Çeçenistan lideri Ramzan Kadirov'un 36.ncı yaşgünü. Bugün, Dünya Öğretmenler günü,(BM,1994 den beri). Bugün İzmir'de "8.ci BALKAN lılar Halk Dansları Festivali" Başladı (5-10 Ekim 2012). Saat 16'ya yaklaşırken, KONAK'ta gördüm Dans gösterilerinden birini. Konak'tan, bugün Bostanlı'ya gittim, gemiyle, çünkü Bugün, Migros Bostanlı'nın, "YenilENEN HALİyle" ilk günüydü. Bugün, Türkiye'de "Kentsel Dönüşüm" için, ilk etapta, 35 ilde 6500 konutun yıkımına, İstanbul, ESENler'de törenle başlandı, ("patlatma" yöntemiyle).

6 Ekim tarihli Hürriyet'te, Şule bESEN'in, 5 Ekim 2012'de vefatının ilanı var.

7 Ekim tarihli Hürriyet'te, ŞEN balkaner'in eşi AYŞE tuna balkaner'in, 5 Ekim 2012'de vefatının ilanı var. (İzmir'de Balkanlılar Dans Festivali'nin başladığı gün.)

5 Ekim 2012'de, "ZİRVE fırın olayı" ile bağıntılı 2 "kaza" haberi, trthaber.com'dan: 1) RİZE, atmeydanı mahallesi. İnşaatta, dış sıva (gazeteye göre boya) yaparken, İSKELE'nin halatı koptu. 3 işçi yere çakıldı. Hastaneye kaldırıldılar. İkisi, Fatih Mercan ve Ömer Öztürk öldü. İslam Aygün'ün hayati tehlikesi devam ediyor. KANITLAR: ZİRVE=RİZEv (vurgu ez), İSKELE=SİKELE ("Adam" SİKE.LE.SENİ demişti), MERCAN=WERCAN, ayGÜN=aynıGÜN (aYGün/YılmazGürol), ömER/mERcan, FATih=FATma-FA.    2) Manisa, Alaşehir, okul yolunda, Minibüs'ten düşüp başını KALDIRIM'a vuran, Lise son sınıf öğrencisi, FADİME AKDUMAN, 112 tarafından SALİHLİ Devlet hastanesine kaldırıldı, ama Beyin Kanaması dolayısıyla öldü. KANITLAR: Manisa deyince, Tımarhaneler (2 kez). SALİHLİ deyince, doğum yerim. Doğuranı, annemi de çağrıştırır. (Ben de "adama", beni si.erlerken anamı da si.tiler, demiştim.) FAdime (Gazete FAtma demiş.) Akduman/Karaduman. FAtihmercAN/FAdimeakdumAN = KAplAN/KAradumAN, KALDIrıM...

(6 Ekim, saat 14.13 girişli) trthaber.com haberi: SALİHLİ'de, Gümüşçayı durağındaki hemzemin geçitte, Mavi Tren Motosi.lete çarptı. Sürücü Mustafa Ali kURt öldü. 6 Ekim 1923, istanBUL'un kURt uluş günü yıldönümünde. 6 Ekim 1981, Enver Sedat'ın, (Müslüman kardeşler tarafından) "tören sırasında" sözde öldürülmesi. Ben, İstanbul'dan Ankaraya gitmekteydim o gün, Soma yakınlarında, Mototrende öğrendim. Ankara'da, amcamların evinde, TV'den izledik "haberi". Ertesi gün, Kırıkkale'ye Demir'lere gittim. "Politik" amaçlıydı gezim. Ve, bir "müslüman kardeş", Mısır Cumhurbaşkanı oldu, nihayet.

(6 Ekim, saat 22.50 girişli) trthaber.com haberi: ÇORLU'da, hızını alamıyan motosi.let KALDIrıM'a çarptı. Kasksız sürücü nURal YILMAZ olay yerinde öldü.

(6 Ekim, saat 15.23 girişli) trthaber.com haberi: (5 Ekim'de Rize'deki olayın benzeri.) Siirt'te. Bahçelievler Mahallesi. İnşaat. 2 Sıvacı. İSKELE HALATI'nın kopmasıyla yere düştüler. Selahattin NAS hastanede öldü. Beşir NAS tedavide.

Ve 6 Ekim 2012'de bir önemli olay da, İzmir Beydağı ilçesi Çomaklar köyü yakınlarında, KESTANE ağaçları arasına, 12.30 sıralarında BURNU üstüne çakılarak düşen Türk Hava Kurumu'na ait Eğitim uçağı. Öğretmen pilot, Hv.Kuvvetlerinden emekli Ahmet Can Damarsarar (Gazete Damarsardı diyor) öldü. Öğrenci Volkan Umudum yaralandı (Çenesi kırılmış.) Olayı gören köylüler, çıkarmışlar Volkan'ı enkazdan. İzmir Selçuk ilçesi Efes havaalanından kalkış. (DAMAR & KAN)

8 Ekim 2012 tarihli MİLLİYET'ten:"NURseli idiz, ROL aldığı HAREM dizisi yapımcısı GANİ MÜJDE'nin önceki gün kendisi için düzenlediği DOĞUM GÜNÜ partisiyle büyük mutluluk yaşadı. 52 yaşına basan İDİZ..." (Ben de mutluluk dilerim. Baktım İnternetten, evet 6 EKİM 1960, İstanbul doğumlu.) (GANİ GANİ=çok çok)

*******************

(8 Ekim 2012   :) MİT'le karşılıklı dolaylı mesajlaşma, Aralık 79'dan sonra başladı. Önce MİT'den. İnsanlar aracılığıyla, dolaylı söz ve davranışlarla. Sonra, gerektikçe, benden, dolaylı söz ve davranışlarımla. "iş" için banka soyacağım, uygunmudur, mesajıma karşılık, uygundur mesajı üzerine, 1983 Banka soygunu. Ama hapishaneler başladı, üstelik "ezme" ile. Mesaj MİT'den, "iş" için yapıyoruz, affet. Ve MİT'den Cumhurbaşkanı EVREN'e "Sayın  Cumhurbaşkanım, Manisa Valisinin adında AF ET var, Manisa'yı ziyaretinizde, "şöyle şöyle davranmanız, konuşmanız, Yılmaz'a AF ricamıza uygun olur". RAFET ÜÇELLİ. Soyadı ilginç, hatırmda kaldı, o ziyaretten sonra. Ama Çanakkale hapishanede 1986'da, "iş" için doğumdan seçildiğimi bulduktan sonra durum değişti. Benim "iş" için, doğumdan seçilmiş başka kişilerde vardı. Hatta, adları soyadları bile "iş" için seçilmişti. Onun için, ÜÇELLİ kelimesi önem kazandı. Acaba mesajı neydi. Çünkü, 1966-68 Hv.H.O'nda ben 1145, Mehmet TUNÇELLİ 1148'di, ve iki soyad arasında bağıntı vardı. Acaba mesajı neydi. Üç, bir sayı. TUNÇ'da da TU var ingilzce iki (two) demek. Aşklar zamanı, TOrlak TOpkaya ikilisine de uygundu. TO-TO/two-two. Yıl 1993 ve sonrası. İşyerinde patron TUNÇ yılmazer, Apartmanda komşu hüseyin TUNÇ. O iki soyaddan TUNÇelli öne çıkmıştı. Bu kez "elli" önem kazandı.  Elli (50) önemli sayı Belli. Acaba mesajı neydi. Bu gece 00.30 sıralarında, (yani bugün) uyku arasında Tuvalete kalkıp yatağa dönünce biraz daha düşündüm. Camilla, benden 100 gün önce doğmuş. Yüz, iki elli demek. Ama ben de Charles'dan bir yıl 50 gün önce doğmuşum. 2 elli ARTI 1 elli, eder 3 elli. Rafet Üçelli'ye uygun. Charles-Camilla evliliği, Demir-Gül evliliği'nin 1 gün eksiğiyle, 30.cu yıldönümünde. Otuz, üç on demek. elli/evli. TRT-1 sabah haberlerini, epeydir, TUNÇ TUNCel sunuyor, malum. Tabi, "yaşadıkça", gördüğüm önemli 50'ler... En önemlisi, Oba'da 50 aile olacağı. Kendimi essahtan Tanrı sanırken, 1987 sonunda ve ya 1988 başlarında, burda İzmir'de iken, kendim uygun görmüştüm, OBA'da 50 aileyi. Meğer, 200 yıl kadar önce, Misyon koyucu, uygun görmüş, önce. Bugün, 8 Ekim 2012, Milliyet 23456'ncı sayısını yayınlayacak. İnterneti kullanmaya başladım ya. 6 Ekim 2012 sabahı, Türk Dil Kurumu'na ikinci kez tekrar baktım. Önce SAKINDIRAK'la ilgili arama yaptım gene. Yoktu." Sonra, "KONDU" aradım. Var. Daha sonra da "öylesine" YILMAZ aradım. Anlamı için bildiğimizden başka bir şey yazmadı. Ama ekranı biraz "kurcalayınca", ilk kez bir yazı gördüm altta.  "26 Eylül 2006 tarihinden itibaren 77771235 kez söz arandı" yazıyor. Yılmaz'ı arama sayım buydu yani. dört tane yedi (seven/zieben) ardından sırayla 1,2,3,5  (1234'den 1 fazla.) 1234'lüyüde bir önce muhtemelen ben aramıştım yani "KONDU" ile (ANAKONDU dolayısıyla). Ve en önemlisi, 59.ncu Doğum günümden 1 gün sonra başla(tıl)mış "sayma" işi. Ve Yılmaz'da, o sayı. 77.771.235, Türkiye Nüfusu'na aşağı yukarı çok yakın sayı. İnternet'i kullanmaya başladım ya. 6 eKİM 2012 saat 23.37'de 4.7 şiddetindeki Deprem için, "yer" sadece Ege Denizi, denmişti. Acaba neresi diye, "Kandilli"ye baktım. Çoğunda yer yazmasına rağmen, bununkini "ege denizi" diye geçmiş. Enlem-Boylam var. Haritada baktım. Yaklaşık (galiba) LİMNİ adası yakınlarında. (4.7 Doğum yılım bağıntılı bir sayıdır.) rafETüÇELLİ/mehmETtunÇELLİ. 1148/1948 Bağıntı, Ç arls'ın doğum yılı. Üç elli ile Camilla ile Demir'lere bağıntı yapmışlar... MİLLİYET (Nationality)...

CAMİ duvarından atlarken eline DEMİR parmaklık saplandı, başlığıyla "ilginç" bir haber trthaber.com'da, 8 Ekim 2012'de saat 08.41'de girilmiş. Bülent GÜL, hamal, Bursa Orhangazi, Elmasbahçeler Merkez Camisi, gece Cami bahçesindeki banklarda uyumak amacıyla atlarken olmuş. Çığlık... İtfaiye demiri kesmiş. Sağ eline saplı Demir parçası ile hastaneye. Ameliyatla demir çıkarılmış.

23456 sayılı 8 eKİM 2012 tarihli Milliyet'te "Gani Müjde"den başka ne buldun Yılmaz?  MİLLİYET kimlik bilgisine bitişik, ve onunla aynı boyda bir haber, Neşet Ertaş'ın Sazı sevgilisinde çıktı, başlığıyla. Evine Hırsız girdi, iddiası yanlışmış. Son yıllarını birlikte yaşadığı SEYHAN büyükVARdar şöyle demiş: "Ertaş'ın vefatından (yani 65.nci doğum günüm 25 Eylül 2012'den) İKİ YAKLAŞIK AY önce (gazetede aynen böyle yazılı) herKESe bağlamalarından veriyorsun ama kendi evinde YOK dedim, o da al kıymetini bil, dedi. Muhtemelen, İKİ YAKLAŞIK AY sözleri aynen Seyhan'a ait. Vurgu: iki AŞK, herkese (dörtlü Aile).

8 eKİM 2012 tarih, saat 23.39 girişli trthaber.com'dan bir haber: TRABZON OF ilçesi KIYICIK beldesi. Yol kenarında arabasını taMİR eden BARIŞ BALA (27) bir otomoBİL'in çarpması sonucu (hastaneye kaldırıldıktan sonra) öldü. (BALA, çocok demek, BALABAN da Ayı yavrusu).

Burda, şimdi "onu" da yazmamda yarar var. Hapishanelerin ilerleyen zamanlarında, Bir yandan "ezme" bir yandan alay eder gibi "af" teranesi devam ederken, "yeni bir AFrodit heykeli bulundu" haberiyle bir vesile yaratılıp, Cumhurbaşkanı EVREN'e "Bu kaçıncı AF rodit" sözleri de söyletildi. Görünüşte, "hislerime tercüman" olarak sözde bana moral. DAYAN YILMAZ, dayanılmaz koşullara... -Yılmaz, Evren, o sözleri söylerken sana yönelik olduğunu bilmiyordu belki, ne dersin?  -Realite'ye uymaz derim. Şimdi, Tayyip Erdoğan'ın, Yılmaz'dan, Yılmaz ile ilgil işlerden, "iş"den haberdar olmadığı sonucu çıkar... (Yılmaz, MİT'in  elinde "esir", 1966 yılında 18 yaşında, MİT tarafından "iş" için seçilip, Hv.H.O'na "transfer" edilişinden beri...)

Dost'a uyarı: Yılmaz'ın düşmanını bil. Ona göre davran. Düşmanın oynadığı oyuna ortak olma...

*******************

(9 Ekim 2012   :) Buraya kadarki "son yazdıklarımın" çıktısını alıp DEMİR'lere göndermek üzere hazırlık yaptıktan sonra, trthaber.com'a baktım. "Ünlü Müzisyen Hayatını Kaybetti" haberi. Halil KARADUMAN. Kanuni sanatçısı. Almanya Konserinden dönerken, saz ekibiyle birlikte hava alanına dönerken, kalp krizi ile. 1959 URFA, BİRECİK doğumlu. ilk yorumu, 13.50'de ben yaptım, yilmazgurol1947 adıyla, "Sevenlerinin, hepimizin başı sağolsun..." sözlerimle. (Çıkıyorum 14.15)

9 Ekim 2012 tarih, 18.56 saat girişli, trthaber.com haberi: ORDU ili merkeze bağlı YARAŞLI köyü, YAŞLI çift, sAFET ve nURi koçak, yanan 2 katlı evlerinden çıkmayı başaramamışlar, hayatlarını kaybetmişler. (Annem, AFFET yerine AFET derdi.)

*******************

(10 Ekim 2012   :) ("Superman" CHRISTopher Reeve'nin vefat yıldönümü)13.00 Haberlerinden: 28.ci İSEDAK toplantısı başlamış, Başbakan konuşmuş.  Aralık 1983'te, Sultanahmet Cezaevi'nden Metris Cezaevi'ne nakledilmiştim. Hapishane uzmaktaydı, ezme koşullarında. Metris'te, Koğuşta Gardiyan (aşağılayıcı biçimde) "N'aber komutan" deyince, tepki olarak, yere kapanmış (secde benzeri) ve "yalvarıyorum" demiştim. Daha önce hiç yapmadığım bir tepki biçimi. Beni aşağılamasının şiddetini daha da arttırıcı bir tepki olarak, "Hıncımın belirtisi" olarak.  Ardından, 1.ci İSEDAK toplantısının Kapanış Konuşmasında Cumhurbaşkanı EVREN, "Kapatıyorum" yerine "Kapanıyorum" demiş ve de düzeltmemişti, bu (sözde) "dil sürçmesini". Hapishanenin uzamasını, ve ezmenin devamını engellemek için "yapmadığım şey" kalmadı. Çanakkale'de, herhalde 1985 içinde, (sözde) "Eve" aslında MİT'e yazdığım mektupların birinde, "kendimi yaptırdım" yazmıştım, homoseksüalite ile ilgili olarak. Niyetim, "mevcut şartlar" devam ederse, beni kullanamazsınız, oyunu bozarım mesajı, MİT'e. Ardından, Evren televizyona çıktı, aynen "yaptırınız efendim yaptırınız", dedi.... (La havle vela kuvvete...)

İnterneti kullanmaya başladım ya. Bugün de Menteş'leri aramaya geldi sıra. Buldum. Tekin, Barış, Yaban. Sevindim. Sevincimi onlara da bildirdim, gmail adreslerine, az önce. Şimdi saat 20.00.

*******************

(11 Ekim 2012   :) 08.15 şimdi. TRT-1'i Mahmut SAMUR Meteoroloji haberlerini sunarken, 07.40 da kapayttım. sonra trthaber.com'dan 2 haber: 1) Bugün 00.30 sıralarında (İstanbul) Samatya'da, kendisine ait motosikletiyle syir halinde iken, dengesini kaybederek sürüklenen, motorize Şahin ekiplerinde görevli Polis memuru K.M. olay yerinde hayatını kaybetmiş. 2) (Belli ki dün) (Ankara) Yenimahalle'de, bir markette, aralrında husumet bulunan MİT mensubu İSMET C.ye tabancasıyla 5 el ateş etmiş, polis memuru NAFİ İ. Hastanede hayatını kaybetmiş İsmet C.

Dün, 10 Ekim, Dünya Ruh Sağlığı günüydü (Duvar takviminden). Christopher Reeve'nin ("Superman" ın) da vefat Yıldönümüydü. 1984'de. 1 yıl 1 gün sonra da Sevgili Attila İlhan vefat etti. Bugün, onun vefatının 7.ci yıldönümü. Dün "andılar" sevenleri. Ama baktım internete, evet 11 Ekim 1995 vefat tarihi. (10/11 Ekim gecesi sabaha doğru vefat etmişti.) "Ben ne kadınlar sevdim, zaten yoktular", ""Kimi sevsem sensin", "Ben sana mecburum".

They love each other, Yılmaz!...... And the "tears" of a young father, upon hearing the first cry of his newly born child....... 

MENTEŞ, MENTON, MENTOR.... "Agnostic" (this way)....

Bugünkü Hürriyet'te, dün öldürülen "MİT mensubunun" soyadı da var: İsmet CESUR'muş. Bu durumda, dünkü gmail'imin bir bölümünü, burda şimdi paylaşmak zarureti zuhur etti: (Tekinciğim...Okudum biraz yazılarını. "Güçlü ve cesur Barış'ım la gurur duyuyorum" sözlerini de...). Bugünkü gazetelerden: Dün Hülya Avşar'ın 49.ncu yaş günüymüş. Baktım, internetten. Evet, 10 Ekim 1963 Balıkesir, Edremit doğumlu. Dün, Kerbela olayı'nın da yıldönümüydü. Miladi Takvim 10 Ekim 680, Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu Hüseyin'in ve beraberindekilerin, Kerbela'da Emevi ordusu tarafından öldürülmesi. Misyon koyucu, önemli 10 Ekim'leri, Kerbela dolayısıyla kararlaştırmış. 1983'te, Sultanahmet Cezaevi'nde tanımıştım, Hülya Avşar'ı. Güzellik kraliçeliği'nin iptali vesilesiyle. Demekki, o sırada 19 yaşındaymış. Kesin kararlıydım orda, onu alacaktım yanıma, "kral" olunca. Ama, tam o sıralarda, tutuklu hamal Kemal Elmacı "Sen daha çok beklersin" demişti. -Yanına almaktan kasıt neydi Yılmaz. -Kral'ın kastı ne olabilirse o. Duygu yoktu, yani. 3 yıl kadar sonra, Çanakkale Revir'de gördüm, Sibel Can'ın resmini, bir gazetede, "kaykay" yaparken. Geçenlerde 2 Ağustos 2012 tarihli Akşam gazetesi, "önceki gün" Sibel Can'ın doğum günüydü, diye yazmıştı. 31 Temmuz kabul etmiştim. Değilmiş. Baktım internetten. 1 Ağustos 1970 doğumlu (Yani Amputasyon, gün artı bir) Amputasyon günü hala 15 yaşındaymış yani. Gazete, annesinin doğum günü de aynı gün-ay diyordu. İnternetten ek bilgi, küçük yaşlarda oryantal... (demekki o gördüğüm fotoğraf kesin Sibel Can'a aitmiş). Baba Engin canGÜRe, anne Emine Gül Sezer canGÜRe.

Ve bugün, 13.00 haberlerinden: Diyarbakır Lice, SİKORSKY heliKOPTER, kalkış sırasında KUYRUK tellere takılmış, zorunlu iniş yapmaya çalışırken düşmüş, 1 asker şehit, 7 asker yaralı. İsimleri vermedi. Olay bugün. Asker sevkiyatı yapıyormuş.

Bugün (11 Ekim) Buraya kadarki yazıların tümünü, iki spiralli kitap haline getirtip, birini Demir'lere postaladım. (13 Ekim 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinde, Emekli Hv.Plt.Kd.Bnb. Yücel BARAN'ın, 11 Ekim 2011'de vefatının ilanı var. İzmir, Mordoğan'da 13 Ekim 2012'de defnedileceğini yazıyor. "Devre arkadaşım" mıydı acaba ? Spiralli kitapları, öncekiler gibi, BARAN Kırtasiye'de yaptırdım, İzmir, Konak, Muciburrahman Caddesi'nde.) 

11 Ekim 2012 tarih, 18.11 saat girişli trthaber.com haberi: "YUNUSLAR kaza yaptı". İstanbul'da. 2 ayrı kaza. ikisinde de Motosikletin bir otomoBİL'e çarpmasıyla. 2+2=4 polis hastaneye kaldırıldı. Kazalardan biri BEYoğlu haSKöy caddesinde, biri üSKüdar BEYlerbeyi caddesinde. Attila İlhan gününde.  YUNUS=UYSUN. 2+2=4 (Dörtlü Aile). Birinci Tımarhane başlangıcı, İzmir (Bostanlı) Polisi'nin, beni Karşıyaka'da, (şimdiki) YUNUSLAR heykelinin bulunduğu yerde, (yani) "dışarda" yürürken, almasıyla başladı. 1989 Ekim Son günlerinde 30 veya 31.

*******************

(12 Ekim 2012   :) Bugünkü Sabah Gazetesinden, (1.ci) Haber: Dün 00.30 sıraları, Motosikletiyle hayatını kaybede Polis. İstanbul, ZeytinbURnu, sahil KENNEDY caddesi'nde (Kennedy=kendi) adı kuBİLay mete. arkasındaki arkadaşı kadın ağır yaralı, adı melek TEKİNbaş. Cenazesi, memleketi İZMİR'e gönderilmiş. (2.ci) Haber: Dün sabah, İstanbul, şİŞli'de olay. gül başER (57) 37 yıllık kocası Mustafa başER'i (63) uyurken bıçaklıyarak öldürdü. Sonra cinsel organını kesti. "Yukarıdan emir geldi, öldürdüm" demiş. Nevşehir'de mukimmişler. Kocası, bir hafta önce, psikolojik sorunları için, İstanbul'a Bakırköy Ruh hastalıkları hastanesine muayane için getirmiş. Üniversitede okuyan çocuklarının evinde kalıyorlarmış. Dün sabah, okuldaki oğluna, telefon açıp, babasını öldürdüğünü söylemiş. (Hürriyet gazetesi, "önceki gece kavga ettiler, bunu üzerine, bıçakladı, diyor. Yani 10/11 Ekim gecesi. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı günüydü.) (3.cü) Haber: Diyarbakır, Lice ABALI köyü kırsalındaki Helikopter Kazasında şehit olan asker, J.uzm.Çvş. İLYAS GENEL'miş. trthaber.com, dün Bayram KUT diye vermişti, haberi.  Oysa, 10 Ekim 2012'de BOLU'da ki askeri aracın yaptığı trafik kazasında şehit olan askerdi Bayram KUT. Ogün, gene trthaber.com'dan öğrenmiştim.

Ve, bugünKÜ Hürriyet Gazetesi, aynen "12 Ekim 1974 doğumlu olan EbRugünDEŞ..." diyor. KUTLU OLSUN....  Bugünkü Hürriyet'ten bir haber daha: 10 Ekim 2012'de Mit mensubu ismail cesUR'u öldüren polis nAFi ispir, "bir yıldır eşimi TACİZ ediyordu" demiş. Karısı da aynı yönde ifade vermiş.

13 Ekim 2012 tarih, 06.52 saat girişli trthaber.com haberi: (Saat 23.00 sıraları, yani 12 Ekim 2012 günü, BURSA, Orhangazi, Hürriyet Mahallesi'ndeki, babalarından kalan BERBER dükkanını kimin işleteceği konusunda anlaşamayan 2 kardeşten, Ali ÖZ, ağabeyi Kenan ÖZ'ü bacağından vurarak yaralamış.)  13 Ekim 2012 tarih, 08.52 saat girişli, yilmazgurol1947 adıyla, yorumumu yaptım: "çÖZüm: berAber......."

******************* 

(14 Ekim 2012   :) Bu sabah CHARLES'ın doğum gününü kutladım, twitter'da: "Charlie, HAPPY birtday to you!...... REMEMBER I am your elder brother without MEMBER......."

Ardından, trthaber.com'a baktım: Trafik kazası haber(ler)i: 1) Bu sabah 6.26'da girilmiş: KARAbük, ESKİpazar ilçesi, MERMER mevkisi. 2 Kamyon çarpışmış. Sürücüleri Haşim ASLAN ve Hulusi KAVAK.  Ölenler Hulusi KAVAK ve Mustafa ASLAN. Yaralı Haşim Aslan. 2) Bu sabah 6.46'da girilmiş: ADIyaman. Adıyaman-ÇELİKHAN karayolunda PİRİN mevkisinde, kaza yerinde görev yapan POLİSlere başka bir otomobil çarpmış. Polis memuru Mustafa ALTAN kaldırıldığı hastanede ölmüş, ve ikisi polis 5 kişi yaralı. 3) Bu sabah 07.21'de girilmiş: BurSA, Osmangazi, Numan KALEli önünde, karşıdan karşıya geçmeye çalışan, MUTLU ASA, bir aracın çarpmasıyla ölmüş, Bugün (Today) saat 02.30'da.

İlk baktığımda birinci, ikinci baktığımda ikinci, üçüncü baktığımda üçüncü kaza haberi eklenmişti. Sondan başlayalım: HAPPY=MUTLU. "kaleli"=kırıkkaleli, Demir, the turkish brother. İki Türkü:1) "Şu derenin BÜKleri... ötüşür KEKLİKleri Bom bili bili bili Bom..."  2) "Şu derenin aluçu...USTAnda kimi di şeker oğlan, bugece de gelen kim idi vay vay..." Hulusi Kavak/Hulusi Çal. İyi USTAydı Hulusi dedemiz. ÇAL=ÇArLs. Epeydir sUSTANon iğnemi yaptıramıyorum. "Yok Yok" diyor, eczacı ARSLAN gölDELİ. Testosteron,erKEKLİK hormonu "iğnesi". iki mevki: MERMER=MEMBER (er er), PİRİN=PRİNCE Polis/Penis. iki mUSTAfa biri ASLAN biri ALTAN, LANTAN'ın simgesi neydi. ("member", The Perfumed Garden'dan 1980 başlarında okumuştum, ODTÜ, 3.ncü yurt 508 No.lu odada, UZUN BEKLEYİŞ'in başlangıç ayları.) İnternetten bir "seçtiğim": ROGER MOORE (007 James Bond'lardan biri) de 14 Ekim doğumlu (1927).

14.20'de tekrar baktım trthaber.com'a: 2 haber daha: 1) 09.51'de girilmiş: Ankara, ÇUBUK ilçesi. FATih KOÇ'un kullandığı Halk otobüsüne, kullandığı otomobille arkadan çarpan  EMİR HİLMİoğlu ölmüş. (EMİR=DEMİR, HİLMİ GÜROL amcamız, ÇUBUK=ÇABUK, "ilahi emir") 2) 10.27'de girilmiş. bURsa OSMANgazi'den (bugün ikinci) haber: Kaporta dükkanında çalışan,  Niyazi ŞENkal, dükkanı kapattıktan sonra (yani dün akşam), bu sabah ölü bulunmuş. İşyerindeki otomobilin kaloriferi açık. Egzos gazından çıkan Karbonmonoksit gazından zehirlendiği düşünülüyormuş. "İki gün sonra" doğumgünüymüş...

Bu akşam, CHARLES'a twitter'da şu yazıyı yolladım:(My web "yilmazgurol1947.com" written on Sep.14, birth Nov.14, on Oct.8 a wrong writing led to today's mistake. Sorry Charlie.) Ve ardından, 8 Ekim 2012'de ki yazılarımdan yanlış olan 6 cümleyi sildim. Bugünkü yazdıklarım böyle kalsın.

Roger Moore (14 Ekim 1927), Demi Moore (11 Kasım 1962), Kim Kardashian (21 Ekim 1980).

Bilgisayarı kapattım. Cep telefonunu açtım, herhangi bir şey var mı diye. Evet, varmış. TEKİN'den (Tekin, Barış, Yaban'dan), cevabi gmail. Okudum... Sevindim...   Bugün 13.58'de gelmiş. Şimdi 21.30.

*******************

(15 Ekim 2012   :) Dün'ün Muhasebesi: Ama önce, dünden seçtiğim iki yıldönümü: 1) ROMMEL'in intiharı (15 Ekim 1944), Sahte. 2)Türk Tugayı'nın KORE'ye varışı (15 Ekim 1950), Essah. Ve trthaber.com'dan 2 haber: 1) 14 Ekim, 14.58'de girilmiş: İZMİR, Balçova, Okul bahçesinde arkadaşlarıyla top oynayan Tolga DemirAYAK'a (11) pitBULl saldırısı. Kollarından karnından yaralı. (DÜN olmuş, belli.) 2) 15 Ekim, 07.11'de girilmiş: Eski Kamboçya KRAL ı Norodom SİhanouK, Pekin'de hastanede "90 yaşında" vefat etmiş. Yerel saatle 02.20'de. (Aslında 89, doğumu 31 Ekim 1922) Sürgünde iken Kuzey Kore'de, ve Tahtı oğluna bıraktıktan sonra'da önce Kuzey Kore'de sonra Çin (Pekin'de) yaşamış. (Çağrışım: Kızıl Kmerler, 1975-79 arası 2 milyon Kamboçyalının ölümü). (İstanbul-Pekin saat farkı 6 olduğuna göre, DÜN ölmüş, belli.)

Evet, bir Yanlış'tan sonuç çıkarmak oldu dün yaptıklarım. Ama, Misyon koyucu da o Yanlış'a göre hazırlamış, günün olaylarını, kesin belli. Yani Yanlış aslında (stella marifetiyle) Misyon koyucunun işi. Sonuç: "Dostlar", bu vesileyle, hakkımda ve misyon hakkında, bazı yeni şeyler de öğrendi. "Dostlar", misyonu benden öğrenmeselerdi, benim bir fonksiyonum kalmazdı. Misyon-koyucunun "ortamında", bugüne kadar benim (internet öncesi ve sonrası) yazdıklarımdan öğrendiler, misyonu. İstihbarat örgütleri "ortamında" bu bilinmiyor. Ve dün, istihbarat örgütleri ortamında, "doğrudan" gündeme geldi, yilmazgurol1947.com web sitem, (Benim, hata düzeltme mecburiyetmden), Yılmaz'la ilgili bilgilerin, istihbarat örgütlerince CHARLES'a iletilmesi konusunda. Bu "ARTI" bir olay.

Dün sabah, ben Charles'a o twit'i yazdıktan saatler sonra, Charles'ın Twitter sitesi'ne yazdığı, birinci twit şöyle:(FATHER's gone out to shoot some pheasants and reporters.) Ondan 4 saat sonra da (Sunday Dinner. Camilla just asked Kate if she's "tasted  William's homemade Spotted Dick". Embarrasing.) (From A.L.Dictionary: Dick (also means) (informally) Penis.  And  MEMBER (also means) Penis. Dün, Charles'tan sadece bu iki twit. (Thank you, Charlie!...... I hope Father Philip hadn't shoot PEASANTS instead of PHEASANTS.)

Bugünkü Sabah Gazetesinden: "Demir Leydi" lakaplı İngiltere'nin eski Başbakanı Margaret Thatcher, 87.nci Yaş gününü kutlamış. (Epeydir Alzaimer). Baktım internete, 13 Ekim 1925 doğumlu. İngilzce Neydi, dem-ir/ir-on: demon (yorum 1986'dan)....

6 cümleyi sildiğim yerden buraya kadarki bölümün 2 takım çıktısını aldım. Biri postayla Demir'lere....

EROL GÜNAYDIN (79), tiyatro sanatçısı (işi ROL), bu sabaha karşı (15 eKİM 2012'de) hastanede vefat etti. Eşi GÜNGÜNaydın 7 yıl önce vefat etmiş. İki kızı var: FATOŞ ve GÜNfer.

3 ilçe:1) AKÇAabat (Trabzon), ERol günaydın'ın doğum yeri.  2)AKÇAkale (ŞanlıURfa), Suriye'den top mermisi, 3 Ekim 2012, Ev, 4 ölü Anne ZEliha TİMUçin, kızları FATOŞ, Ayşegül, Zeynep ve komşu GÜLşah ÖZer. 3) AkçaKOCA (Düzce), 12 Kasım 1999 Düzce depreminde, Mesrure teyzemiz Akçaabat'taydı, FATOŞ'cuğum. Annen de "bizdeydi". (FATOŞ kimin iÇİN) (KesTİMonUÇİN). Cengiz Han'ın asıl adı Timuçin, Şaman koydu ona, Cengiz adını. Sonra yoluna engel çıkınca, öldürttü şamanı Cengiz Han, ama adı kaldı Cengiz. Güzel bir Adana türküsü: "Çekemedim AKÇA kızın göçünü..." (NİÇİN ?...)

*******************

(16 Ekim 2012   :) trthaber.com'dan: (bugün) 04.16'da 4.6 şiddetinde, KahramanMARAŞ PAZARCIK ilçesi ördekDEDE merkezli deprem.

"Bu gece", Tuvalete kalkıp dönünce, yatakta (yani uyku arasında) buldum: YABAN,  YABAŞKAN içinde saklı. YABAN'ın doğum günü 1 Mayıs 2011, o yıl yani 2011'de aylarca sırtımda taşıdığım büyük tabela'nın sağında solunda dikey yazılar YABAŞKAN-YATIMARH sözleri, orta bölümde başka açıklayıcı sözler vardı. Şimdi tam hatırlamıyorum, YABAN'ın doğumundan önce mi taktım, sonra mı taktım, sırtıma o tabelayı. YABAN'ın doğduğunu (yani Demir'in DEDE, Gül'ün NİNE olduğunu) 2012'ye girerken, Yeniyıl kutlama kartından öğrenmiştim.(Ben, YarıDEDE). "İzmirli", hala ((çekinmeden)) dolaylı TIMARH tehdidine devam ediyor. (fezınt/pezınt...) Yaban'ın 1.ci doğumgününde, yani 1 Mayıs 2012'de, İzmir'de, 17.48'de, merkezi İzmir körfezi olan 5.0 şiddetinde bir deprem olmuştu. Bir Türkü: "YABANdan gel yabandan ah güzel oğlan, kan damlıyor kamandan yandım şeker oğlan, böyle SEVDALUK olmaz ah güzel oğlan, beni iste babamdan yandım şeker oğlan..."

*******************

(17 Ekim 2012   :) trthaber.com'dan iki haber 1) Bugün saat 14.38 girişli, "düzenleme saati" 18.00: Erol GÜNaydın, İstanbul, Feriköy Mezarlığında toprağa verilmiş, ikindi namazından sonra. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul GÜNay da katılmış. (Kızları ve torunu da. Bir kızı da Ayşe. Torunu SOFİA MORO, kızı Ayşe'nin olsa gerek). 2) Bugün saat 16.32 girişli: Muğla, Bodrum, Yalıkavak beldesi. Kirli su tankı yanında, operatörsüz çalışmakta olan vinçi gören vatandaşların ihbarı üzerine, 2 işçinin Atık su tankı içinde cesetleri bulunmuş. İş kazası. İsimleri: Levent İyiGÜN , Hayri GÜNey. 

*******************

(19 Ekim 2012   :) Kendiminkinden başka bir kişinin Facebook sayfasına, ilk kez yazdım, son dört gündür. HALLE BERRY'nin sayfasına.  16 Ekim'de, kısaca ***In Turkish "HALLEY geldiğinden BERİ" means "Since Halley came"... (1986)***  17 Ekim'de, Dörtlü Aile ile ilgili "Tanrısal" işaretleri yazdım. 18 Ekim'de, Dörtlü Aile'yi yazdım. yilmazgurol.com'daki 15 Nisan 2012 tarihli "Family of Four" adlı yazımı ve "ekini" aynen aktardım. Uzun olduğu için, Sayfa numarası vererek, 3 Sayfada. Ve Bugun, 19 Ekim'de Şu yazıyı yazdım: ***The center steering the World Affairs now plans, instead of the United Nations, to establish a State of all the Nations. To realize this, it is I who was chosen by the Center. Indirect negotiations of what they want and what I want has been continuing, on the Road Map, and the kind of Social Order desired...***  Dünkü yazılarım ardından, Bruce Spiway'dan iki kelimelik "good Morning" mesajı geldi, Halle'nin sayfasına. Baktım, eski kayıtlara, 14 Ağustos 2012 (Halle'nin doğum günü) tarihine kadar. Bruce'un sık sık "GÜNaydın" dediğini gördüm. Ama bu sabah, Yeni yazımı yazmadan önce baktım, Bruce'un Günaydın'ı yok. Silmiş Halle. (Teşekkürler, Halle'ciğim). Böylece, Benim yazdıklarım topluca, peşpeşe. Bruce'un bir önceki "Günaydın" mesajı, 15 Ekim'de, duruyor, sayfada.

Sonra, bugün, 14.10'da CNN-int.'de International Desk'de "Anchor" HALA GORANI'ye şu tweet'i yolladım: ***Are you informed "center" steering int.affairs plans World State, for this chose me, STILL (in turkish HALA) waiting in misery?..*** Bu, Hala'ya ikinci Tweet. Birincisi 9 Ekim'de "greetings...yilmazgurol1947". O benim ilk tweet'imdi. Twitter Sayfamdaki, ilk görünen tweet, CNNturk.com'da, "yorum" dolayısıyla, onlar tarafından, Kenter Tiyatrosu'na, 16 Ağustos'ta. HALA'ya gönderdiğim tweetler, sayfasında görünmüyor.

"Son yazdıklarımın" da çıktısı... ve biri Demir'lere, bugün postayla.

Bu yıl içinde: 25 Mart: Samsung "cep", CarreFour'dan. Hemen ardından, Türkcell-Konak'ta, Facebook. (kullanamadım). 29 Mart: yilmazgurol.com web sitem, ve "Hakkımdaki Hakikat". Yazımı, Samsung'da gördüm. 30 Nisan: Casper "bilgisayar", Karşıyaka Çarşı'dan. 3 Mayıs: TTNET ve tivibu, aynı yerden. 9 Mayıs: Bilgisayarımdan ilk kez baktım, web sitem "yok". 11 Mayıs: Karşıyaka Teknonet'ten bilgisayarıma facebook, "facebook.com/talihliyilmazgurol" adıyla, ve ilk yazılarım, kendi sayfama. 15 Nisan: Mutlu Tönbekici münasebetiyle, Samsung'a, Carrefour'da gmail, yilmazgurol47ATgmail.com (AT=@) adıyla (e-posta adresim) ve ilk gmail'im, Mutlu "kıza". 15 Haziran: yilmazgurol1947.com web sitem. 20 Haziran'da yazmaya başladım. Yazma işlemi dolayısıyla, yilmazgurol.com sitemin de bilgisayarımda mevcut olduğunu gördüm. Sonradan sebebini de anladım, "görüntülenmesin" komutuyla girilmiş. 16 Ağustos: CNNturk'te, Müşfik Kenter'in vefatı dolayısıyla, yazdığım Başsağlığı "mesajı", benim adıma "tweet" olmuş. Bu vesileyle, twitter hesabı, Teknonet'ten. "twitter.com/yilmazgurol" adıyla. 9 Ekim: Tarafımdan ilk tweet, Halla Gorani'ye. 16 Ekim: Facebook'ta başkasının sayfasına ilk yazım, Halle Berry'ye. 20 Ekim: Samsung'da Facebook hesabı açtım, kendim. "yilmaz.gurol.5" adıyla açtı, "samsung". Sonra, "Talihliyilmazgurol" sayfasına girdim. Tüm yazdıklarıma, ve hatta Halle Berry'nin sayfasına yazdıklarıma da, ama onun sayfasından, ulaşılıyor. Sevindim. Ve bir deneme mesajı attım, kendi "talihli" sayfama. Ardından baktım Casper'e. Evet mesaj gitmiş. Facebook sayfama gelen "ilk" mesaj, yani. Bir türkü: "Kendim ettim, kendim buldum..." Ve BARIŞ MANÇO'nun bir şarkısı: "Nazo gelin ayağına takar HALHAL..."

*******************

(22 Ekim 2012   :) FATOŞ'cuğum, bugün aylık günüm, dün aylak günümdü. 885.84 tl. Bonus artık sadece Elektrik, su, Telefon, ttnet, ve taksitler (samsung, casper) bu ay 300.75 tl. ödedim. Soğuk başlayıp radyatörleri yakmazsam, gelecek ayda yaklaşık aynı olacak. Kredi borçları, yaklaşık aynı tarihte, ve aynı miktar, aynı vade ile, ama ödemeleri farklı, Ziraat 117.00 tl, Garanti 152.54 tl. toplam 269.54 tl. ödenecek. Aylıktan kalan, 315.55 tl. 30 gün için, market harcamaları ve harçlık. Şu an Banka ve cepte toplam yaklaşık 1500 tl. param var. İlk kez Lidyalılar kullanmış para'yı. SART. Salihli'yakınlarında. İlkokuldayken, okul götürmüştü, SART harabelerine. Para'yı son kullanan "biz" olacağız...

Dün, yapımı üçbuçuk yıl süren tünellerden, boğazın "temiz suyu", Haliç'e akmaya başlatııldı, törenle. Artık Haliç "masmavi". Bedrettin Dalan, İstanbul Belediye bAŞKanı iken, söylemişti aynen, HALiçiçin "Haliç, gözlerimin rengi gibi mavi olacak", diye. Hayali gerçek oldu. "İçi mizde" sadece senin gözlerin mavi, anneannemizinkiler gibi....... Şarkı: "içtim aşkın şarabını yudum yudum gizlice..."

Baktım, internetten: DALAN, bel ediye başkanı, 29 Mart 1984-29 Mart 1989. O sözlerini, Ruhi Eniştemizin evinde duyduğumu hatırlıyorum. Demekki, 1986 sonu veya 1987 içinde söylenmiş. Yakın zamanda da kuzen(imiz) Ahmet SARI'dan işi ile ilgili duymuştum, "Dalan Sabunları" kelimelerini. Ama Bedrettin Dalan'la bağıntı kurmamıştım. Galiba "Panasonic" vesilesiyle, İstanbul'a gittiğimde, 1993'te. Ve Fatoşcuğum, "bugün", Engin ALAN, "28 Şubat soruşturması" kapsamında da tutuklanmış. O sırada, Genel Kurmay, Özel Kuvvetler (Bordo Bereliler) Komutanıymış. Şimdi, hem BALYOZ, hem 28 Şubat'la ilgili tutuklu, Emekli general. MHP milletvekili. (ALAN/DALAN) (Alain Delon gibi oldu, yılmaz!...)

Ahmet'in işi deterJAN. JANdarma olarak yaptı askerliğini, ŞIRNAK'ta. (ŞIRNAK/KARŞIN/ŞARKIN=karın./aşkın.) SAR. 28 Temmuz 2012 (Tanrısal gün) de, İstanbul'da, bURçin ERen, otomobilinin Sİ.ECEKlerini KALDIRıp, buraya park etme diyen komşusu milli tekvandocu AHMET SARI'ya ve fitness antrenörü Emrah Kaygusuz'a kurşun yağdırdı, ikiside öldü. Biri hastaneye götürülürken, biri hastanede. 3 gün sonra 31 Temmuz 2012 (Amputasyon günü) nde, hİNDİsTAN'da elektrİK KESintisi. 670 milyon kişi elektrikSİZ KALDI. Hatırlarmısın Fatoşcuğum. Yıl galiba 1988. Sizin ev, MANOLYA apartmanı. Salonda sadece ikimiz varız. Televizyonda da, Hindistan konusunda bir belgesel. Hadım edilmiş erkekler de var belgeselde. Kadın sesiyle duyduk "Hidistan'da 500.000 YUNIK" olduğunu. YUNIK kelimesini kullanıyordu.(Lüksemburg'un nüfusu kadar. Acaba şimdi nekadar). I am not the UNIQUE EUNUCH on Earth, I mean.

FATOŞ'cuğum, önemli günmüş, 22 Ekim. 23 Ekim 2012 tarihli Sabah Gazetesi'nden: Mısır, Asvan kenti, Ebu Simbel tapınağı. Yılda iki kez Firavun 2.ci RAMSES'in Doğum günü olan 22 Ekim'de, ve Taç giyme günü olan 22 Şubat'ta 20 dakika boyunca, sabah Güneş Işığı alıyormuş, binlerce yıldan beri. 22 Ekim sabahı, olayı yaklaşık 1300 turist izlemiş.

22 Ekim 2012'nin olayları:Yurtta, YILDIRIM çarpması sonucu, 2 ölü. MUŞ, Arıköy köyü'nde Muhacir AYDEMİR(21), MARDİN, Alımlı köyünde Kemalettin GÜN. Yurtta, Sel sonucu 3 kişi öldü. Üçü de KIRKlareli, LÜLEburgaz ilçesi, büyükKARIŞTIRAN beldesinde. Zehra DEMİREL (93) evinde, Siyami ve Semih YENİ (baba ve oğul) sele kapılarak. EDİRNE, İpsala ilçesinde, 2 motosiklet çarpıştı. Sürücüleri öldü. Soyadları ÖZSOY ve GEÇTİ. İstanbul Bahçelievler'de, Bisikletiyle akşam sporuna Mehmet Arslanoğlu (24) bir aracın çarpması sonucu öldü. ZONGULDAK, Ayiçi Mahallesi, kÖMÜR ocağı, akşam saatleri, GÖçük. 2 işçi "mahsur". İSMETEsen kurtarıldı. (15 saat sonra) sonERKAN'ın cesedine ulaşıldı. Hollanda, Dronten kasabası yakınında, iki küçük uçak çarpıştı, düştü. Birinde 2 ölü, birinde 2 ağır yaralı. 

*******************

(23 Ekim 2012   :) VAN depremi, 1.ci Yıldönümü. 9 Kasım'daki ikncisiyle birlikte toplam ölü 644. Yeni konutlar,bugün hak sahiplerine teslim edildi, törenle.

FATOŞ'cuğum, bugün Salı, Basmane günü. Aylık ve Bayramlık saç traşımı da oldum, DOSTLAR berber dükkanında, herzamanki gibi. Sonra köşedeki ÖZtatKARDEŞLER tatlı dükkanında, bu kez kemalpaşa tatlısı yerine, 2 "çiye" BurMA BAKlava yedim. Yemeye başlarken BAKtım, önümden bisikletliler geçiyor. Sağımdan gelip önümden geçtiler, Basmane Garına doğru. Anafartalar Caddesinde. Çok. Onlarca bisikletli. Yabancı, kadın-erkek. Ben baklavayı bitirip çıkıncaya kadar. Konak'tan,17.00 GÖLCÜK adlı Vapurla Karşıyaka'ya dönerken, uzakta, suda, Alsancak iskelesi önlerinde topluca 7 PELİKAN gördüm. Epeydir, "çokça" görmeüyordum.

FATOŞ'cuğum, biliyorsun, 19 Aralık 2009'daki "7 Pelikan" olayını. Ama burda hatırlamakta yarar var: İhsan alYANAK adlı vapurda, ön açık güvertedeyim. Benden başka kimse yok. Karşıyaka iskelesine varmak üzere iken,  suyun biraz üzerinden, 7 peliKAN "birerlekol" düzeni içinde, önüm(üz)den geçerek körfEZ'e giriş yaptı. Çok muhteşemdi olay. (Zikirde fayda var, "stella" marifetiyle.) (Karton duvar takvimine not düşmüşüm, o gün ZEKİ ÖKTEN vefat etmiş. Pelikan/körfez bağıntılı. ZEKİÖKTEN=EZİKÖKTEN, hem EZ, hem EZİK, hem KÖKTEN mesajlı). O vapur daha sonra, (internette gördüm tarihi) 25 Temmuz 2011'de battı. Konak iskeleden kalkıştan az sonra, Mendirek'e çarpıp geri döndü, yolcuları boşalttıktan hemen sonra. (Çarpma olayı da, stella marifetiyle). (Baktım Ansiklopediye) İzmir Belediye Başkanları: İhsan ALYANAK 1973-80, Cahit Günay 1980-83, Ceyhan DEMİR 1983-84, Burhan ÖZFATURA 1984-89, Yüksel ÇAKMUR 1989-... Ben bURhan öz fatURa döneminde geldim istanbul'dan izmir'e. (FATurA/FATmA). cahit GÜN-AY'ın istifa edip yerine ceyhan DEMİR'in atandığı gün, 18 Nisan 1983 tarihinde, ben İstanbul'da DEMİRbank soygunu olayını yapmıştım.  

Bugünün iki olayı: 1) Diyarbakır Dicle ilçesi Uğrak köyü. Saat 16.20'de, Bir otomobili durdurup, içindekileri otomatik silahlarla öldürmüşler. Toplam 5 ölü. Ramazan-Latife BİLGE, Ramazan-Hacer-İbrahim(5 Yaşında) AKELMA. "Kız kaçırma meselesi sebebiyle". 2) Muğla Bodrum ilçesi. Saat 08.00 sıralarında, bacanağının damadı EMİN özkan'ı (50) av tüfeğiyle öldüren EMİN ömür (75) aynı av tüfeğiyle yaşamına son vermiş. Emin özKAN bulGARİSTAN göçmeniymiş.  Bir türkü: EMİNEMİN güğümleri kalaylı... Ve pardon, DÜRİYEMİN...

*******************

(24 Ekim 2012   :) Bugün, Birleşmiş Milletler Günü'ymüş. Yarın, Kurban Bayramı başlıyor. "Herkese" iyi bayramlar...

*******************

(25 Ekim 2012   :)  Perşembe. Kurban Bayramı, 1.ci Gün.   Bir Barış Manço Şarkısı: "Bugün Bayram, erken kalkın çocuklar..." Erken kalktım bugün, yazmak için. Düriye değil DURiye'ydi adı, bir önceki Merkez Bankası Başkanı DURmuş yılmaz'ın karısının adı. (dURdURun dünyayı inecek var: Bir tiyatro oyununun adı). Adları, ve hayatları, Yılmaz'ın işleri ile bağıntılı. uŞAK'lı, Durmuş Yılmaz, ve 1947 doğumlu, Yılmaz Gürol gibi. (iş AŞK ylmaz!) 18 Nisan 2006'da TCMB Başkanı oldu. Sevgi'nin 20.ci yaş gününde (ve de Suri'nin doğduğu gün.) 19 Nisan 2011'de erDEM BAŞçı'ya devretti, TCMB Başkanlığını. Bir Ajda Pekkan şarkısı: "Kimler geldi kimler geçti..." Durmuş'dan önce Süreyya Serdengeçti (2001-2006) Bir deyim:"Ser verip sır vermedi". Yılmaz ne verdi, ne vermedi. Süreyya Yurdakul, Ürolog, 31 Temmuz 1986, Çanakkale. (Merkez/ÇerKES/hERkes). Süreyya Ayhan-Yücel KOP, evlendiler bir Sevgililer Günü'nde, ALbuquERque'de. Barış-Tekin, evlendiler, 10 Temmuz 2007'de, Rabat'ta.

Birgün, (25 Ağustos 1993'müş) işyerinde önüme senetler arasında, üst üste iki senet geldi ("işim", senetleri bilgisayara işlemek) Ama ilginçti: Birinin soyadı ARGItekin ötekinin soyadı OĞULtekin. Üstelik her ikisi de İzmir Merkez Bankası'nda görevliydiler. Yani, beraber ÜMİT Ticaret'e gelip "mal" almışlardı, ve bu ilk alışlarıydı, yeni hesap açacaktım, her ikisine de. Olay, bu kadarla da kalmadı. Ertesi gün (26 Ağustos 1993, MALAZgirt günü) TCMB Başkanlığına  Bülent GÜLtekin getirildi. ÜÇLÜ'yü yorumlamıştım. GÜL, belli bizim GÜL (Gülendam) Barış'ın ve Sevgi'nin annesi. ARGI'da ARI var, BARIŞ. OĞUL da öyle kalmıştı. TEKİN'in işaretiymiş. Yanlış hatırlamıyorsam, Sabahleyin Radyo-1'den 07.30 Haber özetlerinden duymuştum. Rüşdü SARacoğlu yerine, Bülent Gültekin. (SAR-AÇ yorumu zaten kadim...). Yazmaya başlamadan önce, internete baktım,TCMB'ye. Ve sonra, ALMANak 94'e. 26 Ağustos 1993 müş Gültekin'in atanma tarihi. "Tesadüf" bu ya, 10.cu yıldönümünde 26 Ağustos 2003'de, o sayfaya not düşmüşüm, konuyla ilgili, ve de eklemişim, "Barış-Tekin tanışmamışlardı daha" diye.  (Saat şimdi 06.10, "kahvaltı" hazırlamak için kalkıyorum.)  GülTEKİN'den SONRA, BAŞKAN Yaman TÖRÜNer. YABAN TORUNner de doğdu, GÜL?...... (Saat şimdi 09.10, "bayram" için çıkıyorum.) Sadece şapkayı değiştirdim, Bayram kıyafeti olarak, önceki bayram gibi, Lacivert cowboy şapka ile. Attila İlhan sokağı yoluyla, Bostanlı'da EGEMEN kahve'de, Daily News ile, "kutladım" Kurban Bayramını.

"Sosyalizm için" girmiştim Hv.H.O.na. Sonuç olarak, Subay Psikolojisi (Türk Subayı psikolojisi) temel psikolojim oldu. Astın üste, mutlak itaatine dayalı disiplin esası. Üstlerime karşı disiplinliydim ve astlarımda bana ve üstlerine karşı disiplinli olmalıydılar. Görev yaptığım, Üvezli'de 1.ci Füze Filosu'nda, Bir nöbetçi subay, ve birkaç nöbetçi astsubay olurdu, mesai sonrası. Bir olay hatırımda. Nöbetçi Subayı iken, Kıdemli Nöbetçi Astsubay, Kd. Bş.Çvş. DURMUŞ gökTEKİN'e  sabahleyin beni zamanında uyandırmasını söylemiştim. (Emir.) Uyandırdı, sabahleyin. Uyandırıken, olması gerektiği gibi, "Esas DURUŞ"u hala gözümün önünde DURMUŞ başçavuşun. İki konu 1) Füze subaylığının, teknik tarafına, Hv.Savunma Okulu'nun başından beri ilgim, en alt düzeydeydi. Türk Subayı Psikolojisine uymaz. Sebebi, Harbiye'ye giriş amacımdan dolayı. Sosyalizm için girmiştim, Harbiye'ye. 2) Tutkum için, "Ordu"da bana imkan kalmadığını farkettikten sonra da, yeni imkanlar aramak için Ordu'dan ayrılma çabası içinde iken, Lançer Kıta Komutan Yardımcısı Odamın Kasasındaki NATO "top secret" belgelerinden, İstanbul'daki 8 Füze Filosunun yerlerinin haritalarını Pelür kağıda kopyalamam, ve bunları, Ordudan ayrıldıktan sonra, Doğu Almanya'ya giderken, yanımda "çeyiz" olarak götürmeyi planlamam da Türk Subayı Psikolojisiyle çelişiktir tabi, ama Tutku Psikolojisi gereğidir, ve buda Türk Subayı Psikolojisinin üzerindedir. (Not: Ben onları kopyalarken, Ütgm. ERhanÖRGE, benden 1 yıl kıdemli diğer Kıta Komutan Yardımcısı, bitişikteki Komutan odasındaydı. Yani biliyordu benim yaptığım işi. Yıllar sonra kavradım bunu tabi.) Ayrılmak için yaptığım "disiplinsizlikler" sadece, mesaiye gitmemek biçiminde oldu. ("Zararsız" disiplinsizliklerdi, yani.) Askeri Mahkemeye konu olmayacak biçimde, Oda hapisleri ile.  Son zamanda, Üs Komutanı Tuğg. NecATİ gülTEKİN beni çağırdı. Makamında, ben ve o, başka kimse yok. Ayrılmaya çalışma sebebini sordu... Ama hiç ilgisiz, bana şunu da söyledi: "BATUR paşaya güvenmiyor musunuz?" Yani ima etti apaçık, "solcusun, solcusunuz, biliyoruz hepinizi..." Buna rağmen, ben hiçbir zaman MİT'in takibindemiyim değilmiyim diye hiç düşünmedim, yaptığım onca işlere rağmen, ta ki Selimiye'de, Askeri hapishanede 1973 yılında, devre arkadaşlarım "devrimci" subayların MİT görevlisi olduklarını öğrenene kadar.

Tabi şimdi "tutku", Sosyalizm'in de üzerinde, "Sevgi Toplumu" tutkusu, Ve onunla ilgili psikoloji. En üstte o. Temelde Türk Subayı Psikolojisi ile. EGEMEN kahvede, gazetenin Bulmacasında iki kelimeyi yazdım sadece, "Among" için AMID, "False God" için IDOL. Ortak harfleri "I" yı boş bırakarak.  Bir de "Tanrısal Psikoloji" var tabi, tepede, "Tutku"yu gerçekleştirebilme aracı olarak. GOD is I. The BIGGEST LIE. WHY.... (Saat şimdi 12.30, bırakıyorum.)

Daily News'da Charles'ı görünce, aramızdaki yaş farkını, 1 yıl 50 gün farkını da yazdım. Ama, 8 Ekim 2012 tarihli yazımda, sonra silme yaparken biraz bilgi azalması oldu. Şu an ki yazıdan önce orada kısa bir ek yaptım. Şimdi burda konuyu "toparlamak" da yarar var: 5 tane Doğum Tarihi: 25 Eylül 1947 Yılmaz, 18 Kasım 1947 Demir, 18 Nisan 1986 Sevgi, 14 Kasım 1948 Charles, 17 Haziran 1947 Camilla. Yılmaz'ın Doğum tarihini, kararlaştırmışlar önce. Demişler ki Kardeşi Demir, ondan 2 yaş küçük olsun. Sevgi, 1986 ilk yarıda doğsun, ama babasının Hayat günü sayısının son iki rakamı 00 olduğu zaman. Ve buna bir faktör daha eklemişler. Yılmaz'la Demir'in doğum gün-ay'ları arasında, 46 veya 54 gün fark olsun. 1949 yılına, ve 1986 yılına birlikte bakmışlar, Demir ve Sevgi için o Doğum tarihlerini uygun bulmuşlar. Özellikle, eskilerden 18 Kasım 1601 Kanije Zaferi yıldönümü dolayısıyla, tabi bir de Leonid meteor yağmurlarının en yoğun olduğu gece, her yıl. Yılmaz'la gün farkı 54. Bundan 4 çıkar 50 kalsın, 14 Kasım 1948'e de Charles'ın Doğum tarihini koy. Yılmaz'ın Doğum tarihinden 100 gün öncesine de Camilla 'nın Doğum tarihini koy. 3 "elli"(=50) böyle kararlaştırılmış. Rafet Üçelli (Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı sırasında, Manisa Valisi.) (Saat şimdi 19.40, bırakıyorum.)

Bayram 1.ci Gün OLAYLARI: 1) trthaber.com'dan, 21.23'de girilmiş. İZMİR, Bergama'dan Aliağa yönüne giden bir araç, YENİŞAKRAN girişinde virajı alamayarak, şarampole uçtu. Samiye GÜRLEK öldü, 3 yaralı. 2) Hürriyet Gazetesi'nden: İZMİR, Konak ilçesi, SABİT Bey Camisi önünde, saat 09.30 sıralarında, S.A.(56), Hacı Eyüp DENİZ'e (64) tabancayla ateş etmiş, ölmediğini görünce, kurbanının, kURban kesmek için elinde olan bıçağını kapıp boğazını keserek öldürmüş. 30 yıl önce (1982'de) kardeşi HAYDAR'ı öldürdüğü için. İntikam. S.A.nın Alanya'daki evinde bulunan mektupta, "Cinayeti onun işlediğinden şüphelendim. Şüphelerimin doğru olduğuna inandım. Kardeşimin katilini bugün öldürdüm. Bu benim bayramım" diye yazmış. Polis kayıtlarında, HAYDAR'ın "Türk İNTİKAM Tugayı" tarafından öldürüldüğü, ve faili meçhul olduğu yazılıymış. 3) Hürriyet Gazetesi'nden: MERSİN. MEVLANA mahallesi. NUR camisi. Camide gönüllü olarak "temizlik" yapan AbdülHALİM ÖZKAN, bayram namazını cemaatle kıldıktan, ve cemaat gittikten sonra, camide "kafası kesilmiş halde" bulunmuş. Cami imamı Hasan AYTEN, "kendi HALİnde kimsesiz bir kişiydi" demiş.

*******************

(26 Ekim 2012   :) Cuma, Kurban Bayramı 2.ci gün. Depremler: Saat 07.34'de, 4.0 şiddetinde. BURSA Gemlik açıklarında. Merkez Gemlik KörfEZi. Ve saat 12.40'da, 4.1 şiddetinde. Merkez Antalya KörfEZi.

ARİFE günü, 24 Ekim Çarşamba, 15.10 gemisi için, evden çıkmak üzere iken, çok fazla Gök Gürültüsü vardı, havanın güneşli olmasına rağmen. Yağmur yağacak belli. Şemsiyemi aldım çıktım. Bahçe kapısından çıkarken il çok iri taneli yağmur damlaları başladı. Şemsiyemi açtım. Karşıyaka Çarşı da yürürken, "Bardaktan boşanırcasına", Sağanak haline dönüşmüştü, hava rüzgarsız. Gemiye bindim. Körfez'in ortasında yağmur dindi. Pasaport'ta inince, baktım yerler ıslak değil. Konak İskeleye kadar öyle. Yağmammış yani o tarafa yağmur. Bu benim "bu mevsim" İzmir'de yaşadığım ilk yağmur oldu. 23 Ekim Salı günü, Konak'tan vapurla, Karşıyaka'ya döndüğümde, yerler ıslaktı, çok. Yani o gün de yağmur yağmış, Karşıyaka'ya, ben karşı tarafta iken. Aslında Karşıyakaya ilk yağmur o, ama ben Karşıyaka'da değilken. ARİFE günü gecesi ANTEP'te sel, URfa karayolu, HAYRAT karakolu mevkisi. Sele kapılan otobüs devrildi. 3 ölü: Firayet GÜL, Ayşe AKSOY, Halime ASLAN. Bayramın 1.ci günü gecesi, URfa Harran ilçesi, GÖKTAŞ köyü, otomobil sele kapıldı, içindeki 2 amca çocuğundan (kuzenlerden) Ahmet Çakır öldü. Bayramın 2.ci günü akşamı, URfa BOZova ilçesi Otomobil Sel sularında stop etti. Sürücü Mehmet Şükrü ASLAN. Eşi  Meliha ASLAN ve akrabaları Rahime ASLAN  otomobili itmek için indiler, ama sel sularına kapılıp öldüler. (HALİME/MELİHA/İLAHEM/HAMİLE  aynı harflerle) Mersin'de Bayram namazı ardından AbdulHALİM'in başına gelen... (Bir şarkı: "HALİME bak çal kemancı...")

1) Halime ASLAN'ın soyadı ARSLAN olarak da ifade edildi. 2) 26 Ekim 00.46 girişli trthaber.com haberinde, GÖKTAŞ köyü yazılıydı.  27 Ekim tarihli Takvim gazetesi, KARATAŞ köyü diyor.  Bayramın üçüncü günü, Manisa DEMİRci ilçesi'nde Hüseyin ÇELİK'in kullandığı kamyonet karşı yönden gelen 2 MOTOSİKLET'e birden çarptı. Sürücüleri Hasan SABANCI ve Ömer GÖKTAŞ öldüler. (Yani 25 Ekim'deki olayda, (doğru veya yanlış) köy adı olarak geçen GÖKTAŞ kelimesi, 27 Ekim'deki olayda Soyadı olarak geçti.) (Hatırlamakta yarar var: Doğum günümde 25 Eylül 2002'de, Sibirya Baykal gölü yakınına düşen GÖKTAŞI...) 3) BOZova ilçesi'nde, Atgüden köyünden nekli köyüne "kız istemeye" gidiyorlarmış.

*******************

(27 Ekim 2012   :) Cumartesi, Kurban Bayramı 3.ncü Gün: TRT-1 13.00 haberlerinde söyledi, Sabah Gazetesi,"Bayramın 3.ncü gününde Trafik kazalarında 8 kişi hayatını kaybetti" haberi içinde: MANİSA, DEMİRci ilçesi. Hüseyin Çelik'in kullandığı kamyonet karşı yönden gelen 2 MOTOSİKLET'e birden çarptı. Sürücüleri Hasan SABANCI ve Ömer GÖKTAŞ öldüler. Cengizhan TUNCER ve Samet KOÇ ağır yaralandılar. (Kamyonet sürücüsünün ad ve soyadının Bakan Hüseyin Çeli'le aynı olamasına dikkat) (KOÇ ve Kurban bağıntısı) 

*******************

(28 Ekim 2012   :) Pazar, Kurban Bayramı 4.cü Gün: Saat 03.04 UTC (herhalde GMT), Kanada, 7.7 şiddetinde deprem. Pasifik Okyanusunda, British Colombia'nın açıkları, Liman kenti Prince Rupert'in 198 km. güneybatısı. TSİ 05.04 olmalı. 06.00 saat girişiyle haber verdi trthaber.com. 5 saat sonra, Hawaii adalarında 1 metre yüksekliğinde TSUNAMİ. Hasar, zayiat yok. Belli ki Canada takvim ve saatiyle 27 Ekim'de.

29 Ekim 2017, saat 00.03 girişli, bir haber: İstanbul ESENLER. Çalıştığı otelin Asansör kapısına iş önlüğü sıkışan temizlik işçisi kadın GONCA GAFLI, asansör kapısı ile kabini arasında SIKIŞARAK öldü.(Bayramın son gününde).

Sabah Gazetesi'nin, Bayramın Son gününe ait, verdiği trafik kazalarından ikisi: İstanbul Sultanbeyli, hatalı sollama yapan Burhan Turnagöl karşıdan gelen Arif Köse'nin kullandığı otomobille çarpıştı. Hayriye KÖSE öldü, 5 kişi yaralı. Düzce Çamlısu köyü yakınları, idarsindeki otomobil ile yol kenarındaki fındık bahçesine yuvarlanan Hasan KÖSE öldü. (31 Temmuz 1986'da Çanakkale'de ben Tuvalete "gaipten gelen sağlam (!)" KES ve ÖL (KESÖL/KÖSEL/KÖSE) mesajıyla gittim, o günün "günceli" ile bağıntılı "mesaj yağmuru" ile. Babamın BULgaristan'daki köyünün adı karaKÖSE. Şimdi ÇERNOOK, ne Yok, ERYOK).

Sabah gazetesi'ne göre, 4 günlük Kurban Bayrmı Trafik bilançosu, 49 ölü. Bunlardan Benimle, misyonla, bağıntısı apaçık olan 5 tanesini yazdım şimdiye kadar. Bir tane daha yazayım 6 olsun: Bayramın Son günü. URFA İbrahim DEMİR 'in kullandığı otomobil devrildi, Nida DEMİR (10) öldü, 9 yaralı. Arife günü dahil, SEL dolayısıyla Bayramda ölenleri de yazdım onlarda toplam 6, ve hepsi trafik kazası biçiminde. Ve de Yılmaz'la (UR işleriyle,...) bağıtılı. (URFA/URAF/FUAR/RAUF denktaş...RAİF denktaş tRAFİk kurbanı... AF"trick". SAFTİRİK kelimesini sevgili ATTİLA İLHAN da kullanmıştı.) Bir türkü: "URFA'lıyam ezelden..."

Bayramda, yurtta 2 yaşlı kadın "yanarak" öldü. İkisi de 82 yaşında. Bayramın ikinci günü Muğla Fethiye Kemer beldesi Paşalı köyü, tek katlı müstakil evinde yalnız yaşayan ŞAHSENE KONUKÇU, AYAKlarını ısıtmak için kullandığı elektrikli battaniyenin alev almasıyla, çıkan yangında. Yarı felçli olduğu için kaçamadı. Ve (herhalde Bayramın üçüncü günü) Adapazarı'nda evinde et Pişiren Muhriban GÜRpınar, elbisesinin piknik tüpünden alev almasıyla. Koşan yakınları alevleri söndürdüler, ama yaşlı kadın öldü. (Annem, babamla birlikte, Örnekköy'de "yatmakta". Onların mezarına bitişik bir de soyadı GÜRpınar olan kişi yatmakta.) (GÜRol/GÜRpınar)

*******************

(29 Ekim 2012   :) CumhURiyet Bayramı: (89.cu Yıldönümü).

Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, 29 Ekim 1950, Kayseri doğumlu. Cumhurbaşkanı yapılmak için, Cumhuriyet günü doğmuş. Yılmaz'ın, misyon'un, işleri ile bağıntılı olarak. Soyadı GÜL. GÜroL benzerliği. GÜL hem çiçek adı, hem de Gülmek'ten emir. Mutlu ol, anlamında da. Demir'in eşi'nin adı da GÜL.(Teyze kızımız, kuzen) Tam adı GÜLENDAM. Abdullah Gül önce Başbakan oldu, Demir'in Doğum gününde, 18 Kasım 2002'de. Soyadımız GÜL'lü. Ama, "ROL" de var içinde. Tanrı Rolü oynayacakmışım. 1988 ilkbaharında "buldum". GÜL'ün adında, İslam'ın Tanrı'sı ALLAH'ın (el LAH'ın) adı var Abdullah. Kayseri 38 no.lu ilimiz. 38 yaşımda kestim kuşu.(KAYSERİ, aynı harflerle KASİYER, KESYARİ ve KESİYAR=KES.İ-YAR..)

Akrabamız. Anneannelerimiz kardeş, Fatma ve Emine'nin torunlarıyız, biz ve ALİ KULİĞCAN. O da 29 Ekim doğumlu. Galiba benden 1 yaş büyük. Mehmet amca, ve Hatice Teyze'nin büyük oğlu. GÜRçeşme'de otururlardı. Ben Ortaokulda iken, Ruhi eniştemlerle giderdik ziyaretlerine. Ali'nin asıl mesleği KASA imalatçılığı. Yorumu da eski. KASA/KESE/KES, CumhURiyet bağıntılı. Soyadındaki CAN kelimesinin yorumu da eski (kadim). Ama "bu gece" bulabildim nihayet, KULİĞ ne demekmiş. Tanrı ve Kullar'ı çağrıştıran, "KUL" kelimesini çıkarırsak geriye, İĞ kalıyor. İĞDE'deki İĞ değil de İĞDİŞ'deki İĞ içinmiş, Alinin soyadındaki İĞ. (Ali, Doğum günün kutlu olsun, eğer hala hayattaysan. "Kanserim" demiştin, kaç yıl oldu?...)

Bugün "kışlık" giysi. Yeni Kaptan şapka, "Talihli" yazılı. Su geçirmez, kapişonlu yeşil Mont. Kalp'te Soru işareti, sırtta Web Adresi. (Yani, Şemsiye kullanmayacağım. Çok soğukta, kazak takviyesi.) Kışlık Kıyafetle, kutladım, Cumhuriyet Bayramını, HAMZA'nın Yeri, EGEMEN kahve'de, Daily News'la, herzamanki gibi. Bulmacasında iki kelime yazdım. AGORA ve AGES. Ortak harfleri G. Abdullag Gül, 62 oldu, belli. Herhalde Ali Kuliğcan da 66 oldu. Hürriyet gazetesi ilanından: Mehmet HABERAL'ın da doğum günüymüş, bugün. O, kaç oldu?... Ve ardından baktım internete: Joseph Goebbels de 29 Ekim (1897) doğumluymuş. Nazi Almanyası'nın "Propaganda" bakanı. Sözde intihar etmiş, 1 Mayıs 1945'te, Berlin'de. Önce 6 çocuğunu "zehirledikten" ardından karısını "kurşunladıktan" sonra. Yalan Tarih. Gerçek olan ne, İkinci Dünya savaşında 50 milyon kadar insanın öldüğü, öldürüldüğü....       Propaganda ne demek. Haber al, gerekirse üret, haber ver. Apaçık değil mi GÖBELS/HABERAL bağıntısı. Yani 29 Ekim 1923 de çok önceden kararlaştırılmış bir tarih(=date). Öğleden sonra, Günün Tarihi için, Yeni Çağ gazetesi de aldım. 1863 İsviçreli Henri DUMANt Kızıl haç'ı kurdu, diyor. Sanırım, Türkiye Cumhuriyetinin işareti o. 60 yıl sonra kurulsun demişler. 60 (atmış)/ Sixty. Bir tarih daha var: 1911 ünlü Amerikalı gazeteci JOSEPH pulitzer, Güney caROLina'da öldü, diyor. Haberal'da ne var: BAŞKENT üniversitesi'nin kurucu Rektörü.

29 Ekim 2012'de saat 17.30'da, Manisa Spil Dağında Orman Yangını. Şiddetli rüzgarın etkisiyle söndürme çalışmaları güçlükle yürütülürken, gün bitmeden, aniden başlayan yağmur sayesinde kontrol altına alınabildi. 30 Hektar orman kül oldu. 11 orman işçisi dumandan etkilenerek, biride ellerinde vebileklerinde yanıklar sebebiyle hastaneye kaldırıldı, durumları iyi. Haberi, trthaber.com 2 defada iki başlık altında verdi. Önce "Manisa Spil Dağı alev alev yanıyor", sonra "Spil Dağının imdadına Yağmur yetişti".

29 Ekim 1989'da (İzmir'de 1.ci dalga EZME içinde), Pasaport'ta, KANtarcı polis karakolu kapısına asılı büyük Bayrağı, polislere "mesaj" anlamında iki parmağımın arasında ovuşturarak tutmuştuım. Ezme'ye karşı, Kırmızı ile "kan" vurgulamak için. Polislerden biri, gülerek "beğenmedi" demişti. Amiri de "Buraya daha önce geldin mi hiç" diye sordu. "Buraya gelmedim, ama karşıdaki Pasaport kahve'ye çok geldim" demiştim. Pasaport Kahvede dışarda oturduğum sıralarda, İzmirli'nin dolaylı ezme fiillerine, Kantarcı polisleri de davranışlarla katılıyordu. İki gün sonra, 31 Ekim'de Bostanlı Polisi, beni "dışarda iken" aldı. (.....) 2 Kasım 1989'da Manisa'ya. 1.ci Tımarhane. O sıradaki politik bilincim, şimdikiyle aynıydı. Sadece Yol Haritası şimdikinden farklıydı, yani yanlıştı. (TANRI'nın harfleri de var, KANTARCI'da.).Manisa, Tımarhane, Spil Dağına karşı.

29 Ekim 2012, CumhURiyet günü vefat etmiş, AvuKAT Kamil KES. TURgutreis/Bodrum/Muğla'da 31 Ekim'de toprağa verilecekmiş. (31 Ekim tarihli Hürriyet'ten vefat ilanı.)

1 Kasım 2012'de ilave: KANTARCI durağı, İstanbul'da, Bağdat caddesinde, bizim eve giden yolda. İzmir, Pasaport'taki KANTAR Polis Karakolu.

*******************

(30 Ekim 2011   :) Saat şimdi 08.10, NewYork saati 02.10. Yazmaya başlamadan CNNint.i açtım. Evet, "beklenen" SANDY kasırgası, ABD'yi vurmaya başlamış. Ora tarihiyle, 29 Ekim 2012 günü biterken. Şimdilik 13 ölü. 6.5 milyon insan elektriksiz. Ben 11 Eylül 2001 terör olayına "Süper terör" adını vermiştim, hemen. Onlar da bu kasırgaya "Süper kasırga" (Super Storm) adını vermişler. Öldürmeye başladığı için de "Killer Super Storm" diyorlar, şu anda. Başkanlık seçimlerinden önce "Fırtına Sürprizi" de dendi, aynı TV'de, daha önce. Sürpriz değil "Yeni Meteoroloji" ürünü. Burda, Kurban Bayramı Arifesini yaşarken, Karayipler'de, Jamaica'da başlatildı, Karaiplerde toplam 67 can aldıktan sonra, ABD'ye yöneltildi. Ama nereye. En "merkeze". Newyork, ve Washington D.C.'nişn bulunduğu, Kuzeydoğu ABD'ye. 29 Ekim 2012-6 Kasım 2012. Başkanlık seçimlerinden "bir hafta" (tam sekiz gün) önce. Seçimleri "besbelli etkileyecek", OBAMA lehine, ROMNEY'de biliyor bunu. Her ikisi de Global Çete'nin oyununu oynamakta. "Yeni Meteoroloji" bilincim de kadimdir. "Kulaklarımla" duymuştum, VOA'dan, 1989 yılında, burda Nergiz'de ilk yılım içinde, Uzayda, mekik'ten astronotların, Lazer kullanarak, karayipler üzerinde oluşmakta olan bir kasırganın oluşumunu engellediklerini.... Tabi "Yeni Meteoroloji" de büyük Müjde de var, bana, bize, insanlığa. Artık Meteoroloji, Havanın "nasıl davranacağını" anlamak için değil, "nasıl davranması gerektiğini" belirtmek için, bir bilim dalı olacak, "Yeni Dünyada".

Bugün saat 02.12'de Kütahya, Simav'da 4.1 şiddetinde deprem. Merkez ŞENköy beldesi. Bugün saat 20.07 de, İzmir, MENDERES'te 3.6 şiddettinde deprem. Merkez Çataltepe köyü. MONDROS mütarekesi'nin yıldönümünde (30 Ekim 1918, 1.ci Dünya savaşından "yenik" çıkan Osmanlı Devleti. Ordusu dağıtılacak, İtilaf devletleri uygun gördükleri yerleri işgal edecekler.) Yunanistan'a da İzmir'i işgal etmek düştü, öncelikle. Deprem, MONDROS=MONDOROS/MENDERES bağıntısıyla, misyon koyucu tarafından, niye?...

Aynı gün, 30 Ekim, Çanakkale, Eceabat, Alçıtepe köyü. Koyunlarını otlatan çoban ŞEN er Gezmez'e yıldırım çarptı, öldü. Ve aynı gün, Çanakkale, EZine ilçesi Kızıltepe köyünde cemaat namaz kılarken, fırtınadan, caminin minaresinin KÜLAH kısmı düştü, yaralanan yok. (Çanakkale 1985/86...)

*******************

(31 Ekim 2012   :) Az önce, trthaber.com'a baktım: "ABD kasırgayı ucuz atlattı" haberi. Yapılan 3 yorumdan esinlenerek, bir yorum da ben yaptım, 08.10'da, yilmazgurol1947 adıyla: "1989'da VOA'dan dinlemiştim. Astronotlar, uzaydan, mekikten, lazerle, Karayipler'de oluşmakta olan bir Fırtına'yı önlemişlerdi. METEOROLOJİ, eskisi: Hava nasıl "davranacak", yenisi: nasıl "davranmalı". Obama'yamı, Romney'emi "yarayacak", seçimlere bir hafta kala, karayipler'den gelen "Süper Fırtına" (aynen yazdım SANDY yazmaya başladım, ardından noktayı koyacaktım. Yazmadı, baktım altta "0" yazılı, yer bitmiş yani, öylece bırakıp gönderdim.)". Sabah gezinti'sinden dönünce, baktım trthaber.com'a yayınlamış mı mesajımı diye. Ama o haberi kaldırmış, yerine "ölü sayısı 50 yi aştı" heberini koymuş. toplam 1 yorum var. Önceki yorumumu aynen yazıp gönderdim, 11.20'de. Bu kez sığdırdım "SANDY" ve "nokta"yı...

******************* 

(1 Kasım 2012   :) Dün sabah, 31 Ekim 2012'de, HÜRRİYET gazetesinin "Çift Baş Olmaz" manşet haberinin, ön sayfadaki tamamını, dikdörtgen kestim, Bloknota yapıştırdım. Dikdörtgen içinde, Başbakan'la ilgili karikatür'ün üzerine de kağıt yapıştırdım, ve üstüne 4 satır mavi kalemle aynen şunları yazdım: "ECEVİT, "kendi takımından" SEZER'i cumhurbaşkanı yapmıştı. Sonra SEZER, ECEVİT'e "kitap" fırlattı." Altına da 1 satır kırmızı kalemle aynen şunları yazdım: "BENZER DURUM". Ve bugünkü SABAH gazetesi'nde bir haber: "Eşini öldürüp intihar etti" haberi. Gaziantep'te, Özgürlük Mahallesindeki evlerinde, Dün sabah, 31 Ekim 2012'de, Sinan BENZER (35), çocuklarını komşuya gönderdikten sonra, pompalı tüfekle önce bir kurşunla eşi Şenal BENZER'i (34), sonra bir kurşunla da kendisini öldürmüş. (İki olay arasındaki Bağıntı'ya dikkat...)

Bağıntı'yı biraz "açmakta" yarar var. Esas kelime "Benzer" kelimesi. MisyonKoyucu'nun mesajı: "Yılmaz, sen, 'Benzer Durum' yazarken, o sıralarda, Sinan, eşini ve kendisini öldürüyor olacak". Ben, herzaman yazmıyorum, Tayyip'in işlerini. Ama bu kez yazmak ihtiyacını hissettim, o kadarını. Yazı benim. Ama yönlendirme, Stella marifetiyle, Misyon koyucunun. Tabi, Hürriyet de, benim o yazıyı yazabilmem için, Stella marifetiyle, o Manşet haberini koymuş. Aslında, ben bir gün önce, haberlerde bizzat Başbakan'ın sözlerini duyunca, hatırıma geldi SEZER olayı. Konuşması, "Gül yapmamıştır" ın ötesinde "Gül'ü eleştirmeye" dönüşmüştü.. Yazmak da hatırıma geldi ama, "boş ver Yılmaz" dedim. Ertesi gün, manşette görünce, "dayanamadım", kestim haberi, yazdım yazıyı. Ve tabi ertesi gün, Sabah gazetesine de Stella marifetiyle Gaziantep haberi kondu. Her gazetede yok. Ve Ben de SABAH aldım. Şu veya bu sebeple başka gazete alabilirdim. Ama SABAH almam gerekiyordu. Düzenleme Stella marifetiyle. Ve tabi, Sabah gazetesinde haberi okuyunca, birgün önce yazdıklarım içinde "Benzer" kelimesinin de var olduğunu hatırlamam şarttı. "Benzer" sıradan bir kelime, hatırımda kalmayabilirdi. Kalması "Stella marifetiyle". Böylece, Antep olayı'nın, benimle, misyonla bağıntılı olarak, aslında, misyonkoyucu tarafından gerçekleştirildiği kesin kanaat olarak ortaya çıkınca, Mesajı ne Sorusu: Hemen hatıra gelen, belli. "Global Çete üyelerinin sonları da BENZER DURUM". Onay mesajı, yani. Biraz daha dikkatli bakınca SEZER/BENZER benzerliği. EZER kim, kimi niye. Global Çete'nin, MİT'in, yıllardır, Yılmaz'ı EZmesi konusu. Düşman BENiEZER, DOST bunu iyi bilsin. Adlar da ilginç. Sİ-nan. (inan) ŞEN-al. (Al yılmaz bak senin için.) Kurban Bayramının, 4.cü son günü barışmışlar, ve kadın evine dönmüş. 3 gün sonra gene kavga sonucu cinayet ve intihar. Yaşları da aslında, birbirlerine çok uygun. Ama "geçimsizlik". ÖZGÜRlük mahallesi'ndeymiş evleri. ÖZGÜR deyince, Fatoş'un eski kocası. O da mesajın içinde. Dolaylı dayak tehdidi yapmadımı sana Yılmaz?. Yetm ez mi.....

Bayramın 4.cü son gününde, iki ayrı ilde, soyadları KÖSE olan iki ayrı kişi Trafik kazasında ölmüştü. 4 gün sonra, 1 Kasım 2012'de, İzmir Karabağlar'da saat 23.30 sıralarında, emekli astsubay, Balçova ilçesi, KONDOR taksi durağına bağlı 15 yıldır TAKSİCİLİK yapan Ethem KÖSE, bıçaklanarak yol kenarına bırakılmış, Taksisi gaspedilmiş. Vatandaşların görmesi üzerine, bırakıldığı yerde, kan kaybından öldüğü anlaşılmış. (Haber, trthaber.com'dan) (KÖSE/KESÖL) İntihardı aslında, amputasyon, Çanakkale'de 31 Temmuz 1986'da. Tuvalette birbuçuk saat kadar beklemiştim, kanın boşalıpta ölüm olayının gerçekleşmesi için. Arasırada zıplıyordum, bu amaçla. Sonra bayılmışım (....) Ruhi Eniştemiz, emekli astsubay, İstanbul Selamiçeşme TaXi durağında, taksicilik yaptı, Sonbahar 1997'ye kadar. 34 DT 077 plaka. DT=Demir Turgut, SIfır/Seven/Seven. Az mı çektim, İzmir'in Taksikicilerinen....

2 Kasım 2012 tarihli Hürriyet, "önceki akşam" diyor (yani 31 Ekim 2012'de) KIRIKkale, AHılı köyü, Coşkun Albayrak (45), bahçede alkol alan oğlu Emrah (21) ile tartışıp vurmaya başlayınca, Emrah'ın arkadaşları araya girmiş. Çıkan arbedede, Emrah'ın arkadaşı Abdullah Köksal, Coşkun Albayrak'ın salladığı bıçakla ağır yaralanmış,hastanede ölmüş. Abdullah Köksal, Eski İZMİR valisi (sonra Emniyet Genel Müdürü, şimdi de AKP Kırıkkale milletvekili) OĞUZ KAĞAN KÖKSAL'ın yeğeni.

Gazete hatırlattı: 1 Kasım, Sevgili Süleyman DEMİREL'in yaş günü. (Kutlu Olsun...) (1924 doğumlu, 88 yaşında şimdi). Yine Gazete'den bilgi, 1 Kasım 1912, Karşıyaka Spor Klübü'nün (KSK'nın) 100.cü kuruluş yıldönümüymüş. Yüz yaşını aşan, 5.ci klüp. BJK, GS, FB, AG, KSK.

*******************

(3 Kasım 2012   :) "Cinnet" sözüne baktım, TDK'dan, tek kelime ile "delilik" diyor. Dün akşam 2 cinnet olayı, yurtta: 1) İstanbul, Bağcılar, Barbaros Mahallesi Engin SARGIK (34), evde, karısını, 7 çocuğunu, kardeşi Bayram'ı (29), ve sonra kendisini silahla vurmuş. Kardeşi, 3 çocuğu hemen, 2 çocuğu hastanede ölmüş. Kendisi ağır yaralı. BATMAN'lıymış Aile.("batman" yara.s..adam'n aşkı).(Aile Reisi, tEKSTİl işinde VARdiyalı çalışıyormuş.) Önce sabah haberlerinde duydum, sonra trthaber.com'a baktım. 3 yorum yapılmış: AZİM TAŞ 01.21'de "kimbilir ne sorunu vardı" diyor ve devam ediyor. gEZegen42 aynen "cok yazık" demiş. IRMAK 02.24'de "kimbilir ne sıkıntısı vardı:(" diye yazmış aynen. İki kimbilir'den esinlenip, Ben de yazdım, 08.35'de: tek kelime "KİMBİLİR...." Sonra baktım, yayınlanmış mı diye, evet. Ama, benden önce iki kişinin daha yorumu var: fuAT: "normaldir.hiç acımam" demiş aynen (not: trthaber.com nasıl onay verdi bu acaip yoruma). yaHya:"Nasıl bu hale geldik" demiş aynen. 6.cı (ALTINcı) sırada çıkmışım yani. 2) Adıyaman, ALTINşehir mahallesi, Alper ATMACA, evde, annesi Gülay ATMACA'yı, başına mutfak tüpü vura vura öldürmüş, kendisi balkonda, elinde bıçak, boğazı kesik, bulunmuş. Hastaneye kaldırılmış, durumu "iyi". (AL per. -"Ben de Ful As". -"Bende de As dö per"!) (Yorum yapmadım, tabi buna. "No comment" yazabilirdin, Yılmaz!). Zikirde fayda var: Dün 2 Kasım 2012, Tımarhaneye "ilk" götürülüşümün, 23.ncü Yıldönümüydü.

4 Kasım 2012 gazetelerinden: Engin SARGIK, eşi ile aşk yaşadığından şüphe ettiği kardeşi Bayram'la ilgili yapmış katliamı, önce kardeşini öldürerek. Misyonumuzun özü ile bağlantılı değilmi!... (Öz kardeşler birbirine eş, dörtlü aile). (Uygulama ne zaman? Yeni Dünyada, çiçekkentlerde. Göç süresince, 25 yıl, Eski Dünyada, Klasik Türk Aile yapısına devam.) ("SARGardaşImKarımı" demiyeceğiz yani, Eski Dünya'da.) Ama Yılmaz, eğer doğruysa, ESKİMO'lar gelen erkek konuğa, eşlerini sunuyorlarmış, karşılıklı mutluluk için...Eski'den Yeni'ye geçiş, Transformasyon. Bir anda olmayacak tabi.

*******************

(4 Kasım 2012   :) Yeni Takvim, YILBAŞI kutlu olsun , 3 gün Barış günleri, ardından, 1 Ocak Pazartesi. Bugün, bu web sitemin en başına, 3 bölümden oluşan ÖZET/SUMMARY ekledim. Güzel oldu...

Günün iki olayı: 1) UŞAK. Tabancayla "ŞAKalaşan" İsmail ŞENTÜRK (18), arkadaşı İbrahim TINAS'ın (18) ölümüne sebep oldu.  2) HAKKARİ. Polis aracı Kobra'ya yönelik bombalı saldırı, Faris DEMİRcan'ın (11) ölümüne sebep oldu.

*******************

(5 Kasım 2012   :) Bugün, "ÖZET/SUMMARY" çıktısı. 2 takım Demir'lere, postayla.  Bugün, BEŞİKTAŞ, DİKİLİTAŞ'ta market işleten Kenan AKTAŞ, Boğaziçi Köprüsünden atlayarak intihar etmiş.

******************* 

(6 Kasım 2012   :) ABD'de Başkanlık Seçimi günü. Bu sabah, CNNint.'de "anchor" HALLA GORANI'nin Facebook sayfasına girdim, ilk kez. Ve "Summary" deki bilgileri yazdım. Ama, henüz sayfasına girmeden, ekranda, Hala Gorani altında, aynen şu yazı vardı: "Hi Hala. Since Sandy caused a lot of damage at the sea shore, there is a lot impregnated wood around. I hope people do not burn this type of wood since the ..." Alt yazının tamamı bu kadar. Anlaşılıyor, bir kişi sayfasına bunları yazmış. Sonra girdim sayfasına, ve gördüm, adı Jussi Kuortti. Ondan sonra Somesh R.Roddi 2 kez girmiş ve yazmış. Ve benim yazılarım onlardan sonraya denk geldi. 4 yazı peşpeşe.

Tabi, bu (igisiz) "burn" kelimesi dikkat çekti. Dün, gazetelerde "ilginç" bir haber vardı. Orda da dikkat çeken "burn" kelimesiydi. Kestim, bloknota yapıştırdım. Olayın, aslında Misyon koyucunun işi olduğunu sezinledim. Ama internet'e yazacak kadar, "işaret" yoktu. Dün ve bugün, peşpeşe (belli ki ikiside Misyon koyucudan gelen) "burn" kelimeleri, dünkü sezinleyişimi "kanaate" dönüştürdü. Şimdi o dünkü haberi yazayım: İngiltere. sURrey kenti. 4 yaşında çocuk. Adı Soyadı Ethan BURN. 4 aylıkken ailesi farketmiş. Bir eli ne yaparsa diğeri aynısını yapıyor. Yani bir eli "kopyacı". 2 yaşında teşhis konulmuş. Ama sebep yeni bulunabilmiş. Retinablastoma hastalığı. Sol gözünün arkasında kanserli tümörler bulunmuş. Hemen hastaneye yatırılıyor. Tedavi. Kemoterapi, lazer, kriyoterapi ardından geçen yıl Nisan ayında sağlığına kavuşmuş.

Çocuğa bu hastalığı, doğumdan Misyon Koyucu vermiş. Misyonla, benimle, UR işleriyle bağıntılı, ve de özellikle, Gözlerime katarakt Ameliyatı yaparken, Prof.Dr. Mahmut KAŞKALOĞLU'nun, bir gözümü, MİT'in talimatıyla, lazer'le yakmasıyla bağıntılı olarak. Çocuğun adı etHAN (Hani'yi çağrıştırır). Annesinin adı ORME başına bir harf eklemeyle, GORME="görme" yi çağrıştırır. Gözlerin işlevi: Görme. ORme/GORani bağıntısı da Hala'nın Facebook sayfasındaki "burn" kelimesinin, mesaj olduğunun işareti. GORAN, incelt: GÖREN varmı? GÖR-EN. Amerikan ingilizcesi seslerinde Ö ve Ü yoktur. GÖRDÜM diyemezsiniz, GORDUM diyeceksiniz mecburen. GORdunmu Hala GORani...

Ameliyat sırasında (İngilizce bildiğimi bildiği için, ben anlıyayım diye) asistanına,"BURN olayı oldu" demişti. "Börn" demedi aynen Kuşburnundaki BURN gibi söylemişti. O gözüm şimdi "enfraruj" (morötesi) ışık görünce şaşırıyor.  Elimde "enfraruj" ampulle kendisine gittiğimde "Bütün floresanlar aynı sistemle çalışıyor olsaydı, AYVA'yı yemiştin" demişti. 50 yaşımın başlangıcında. 1997 Sonbaharı. Kaşkaloğlu'nun verdiği esas mesaj şuydu: Bu olay gibi, Amputasyon olayını da biz yaptırdık sana, seni yanıltarak, "O ur. Kes at" komutu bizdendi. Sen "Tanrıdan" sandın. Ve ikinci mesajı: İşi kabul et, yoksa, daha başka şeyler de yapabiliriz, pişman olursun kabul etmediğine. Tehdit yani. Sağlığına dikkat et Kaşkaloğlu, sen bana lazımsın!....

Bir haber, trthaber.com'da: 15.28'de girilmiş. Herhalde Bugün oldu. KARS KAĞIZMAN ilçesi. KÖTEK köyü. 2 Çoban, arazide 800 koyun. Öndeki Koyun, sarp yamaçta, UÇURUM 'dan atlayınca, ötekiler de peşinden atlamış. Atlayanlardan 200 tanesi telef olmuş. (Misyon Koyucu / Koyuncu / Oyuncu / Oyunlu) (Koyunlar, koyun koyuna) (Bir Rumeli türküsü: "Gel yanıma gir koynuma, ayletme beni...")

Bugün, Dünya Şehircilik Günü'ymüş. Çok eski kısa bir yazımı tekrarlıyorum "One hundred thousands flower-cities all over the world. One language, one race. Families of two men, two women, two boys, two girls, together with the elderly. Home for everybody. Food for everybody. Love for everybody. Let there be no more killings, no more exploitations, no more humiliations. Let there be PEACE and LOVE."

*******************

(7 Kasım 2012   :) Yeni Takvim: 1 Ocak (pazartesi). Rusya'da Sosyalist Devrim'in 95.ci yıldönümü (1917). Uğur Eniştemin (Fatma'nın babasının) vefatının 8.ci yıldönümü (2004).

Obama'nın yeniden başkan seçildiğinin kesinleştiği saatten, yaklaşık 1 saat kadar sonra, bugün 07.02 (GMT) de İran TEBRİZ'de 4.4 şiddetinde deprem. Misyon koyucunun TEBRİkederiZ mesajı böyle. Ve 10 saat kadar sonra da Guatemala açıklarında, PASİFİK'te,  16.35 (GMT) de, 7.4 şiddetinde deprem. O ne için Yılmaz?  İran'daki Tebriz kentinin 50 km. kuzeyi, deprem merkezi. Guatemala'daki Liman kenti Champerico'nun 24 km. açığı. Şimdi (8 Kasım sabahı) itibariyle, Guatemala'dakinde en az 39 ölü, çok sayıda kişi enkaz altında. İran'daki ile ilgili Hasar Zayiat haberi gelmedi, anlaşılan yok. İran'daki 4.4. şiddet (USGS'ye göre) Obama'nın 4'lerina uygun. Guatemala'daki (USGS'ye göre) 7.4 (her ne kadar TRT 7.5 dediyse de). 7.4 şiddet Babamın vefatının 4.cü yıldönümünde Gölcük Depremi'nin şiddetiyle aynı. Yani Guatemala Depremi aslında Fatma'nın Babası'nın vefatının 8.ci yıldönümü münasebetiyle. 4x2=8. Ben ve Fatma.

Obama'nın ilk kez başkan seçildiğinde, 2008'de medyada yer almıştı. Sanırım Obama da konuşmuştu o konuda. Obama'ya 4 lerin uğuru. (Misyon koyucudan, Dörtlü aile ile bağıntılı oluşmuş Obama'nın 4'leri.) Bugün okudum, trthaber.com'daki Obama'nın hayatını: 4 Ağustos 1961 Hawaii Honolulu doğumlu 4 Kasım 2008 seçimlerinde ABD'ni 44.ncü Başkanı oldu. Babası Kenya'lı. Hawaii'de yabancı öğrenci iken annesiyle tanışmış, evlenmişler. Sonra boşanıyorlar. Babası Kenya'da tekrar evlendikten sonra trafik kazasında 1982'de vefat ediyor. Annesi gene Yabancı öğrenci olarak gelen bir Endonezyalıyla evleniyor. Obama ilkokulu Endonezya'da okuyor. Liseyi anneannesinin ve dedesinin yanında Honolulu'da. Annesi Endonezyalıdan da boşanıp Hawaii'ye dönüyor. 1995'de vefat ediyor. Obamanın anne tarafından 1, baba tarafından 7 üvey kardeşi varmış. Üç üniversiteye gidiyor, ikisinden mezun. Siyasal bilgiler ve Hukuk. Avukat oluyor. Kendisi gibi avukat Michele ile  3 Ekim 1992'de evleniyor. 2 Çocukları var. Babası ve Üvey Babası Müslüman. Obama annesi gibi "hristiyan". Önce Senatör. Sonra Başkan (ABD'nin ilk siyahi başkanı), Ve şimdi 2.ci kez gene başkan. Demokrat. BARACK (=BARAK) Anadolu "Barak" havası...(BARAK/TARAK vesaire...) endonEZya/AFrica... OBAMA, söyleme BOBAMA... (Babasını bir kez görmüş OBAMA 1971'de, ABD'ye ziyarete geldiğinde.)

*******************

(8 Kasım 2012   :) Fatoş'cuğum: 6 Kasım'da HALA'nı facebook sayfasına ben yazdıktan, sonra ilk yazı yaklaşık 12 saat sonra, aynı gün, "P Ou ST" den "Sorry for all that.. Halie!!" diye aynen bir yazı. Sonraki yazı TAMMAM İSSA 'dan. ("Tamam İsa" der gibi). Sonra gene "P Ou ST" 12 yazı, aynı gün içinde, yazılar birer harften ibaret (N-O-G-C-F-O-R-P-O-U-S-T). Sonraki üç yazı, Jonathan Spencer, Alireza ZAMANi ve ZORAN JAKOVCEV tarafından, dün baktığımda hepsi bu kadardı. Bu sabah gene baktım, yenileri eklenmiş, ilgilenmedim. Sadece "P Ou ST" aradım. Buldum aşağılarda iki tane, 20 Eylül'de girilmiş peşpeşe. Birincisi: "I'm sorry Halie (those tweets)". İkincisi "Je vous prie d'accepter mes excuses".  Ve ardından, bu sabah, Hala'ya şu tweet'i attım: "For GOD's sake delete those entries of 1+12 (on Nov.6th) and 2 (on Sep.20th) of "P Ou ST" on your Facebook-page. Greetings......." Yazım bitince baktım 7 boşluk kalmış, noktalarla doldurdum.

Bu sabah, trthaber.com'dan yeni deprem haberi. KANADA 6.3 şiddet. USGS'den baktım: Pasifik'te Port Alice bölgesinin 137 km güneybatısı'nda, saat GMT 02.01'de (yerel, 7 Kasım 18.01'de).

*******************

(10 Kasım 2012   :) Atatürk'ün vefatının Yıldönümü. (10 Kasım 1938, saat 09.05). Bugün Askeri heliKOPTER dağa çarparak düştü, içindekiler toplam 17 Asker şehit oldu. 13'ü Jandarma Özel Harekat askerler, 4'ü mürettebat. Operasyona giderken. Helikopter korskiy, s yüzünden, irt, Pervari ilçesi HEREKOL bölgesi, Hasantepe yakınlarında, Köprüçay köyünün güneyinde. TRT 13.00 haberlerinde saati söylemedi, trthaber.com'da da yoktu. Aradım, TGRT'nin internet sayfasında buldum. "07.25" diyor. Yani 09.05 den tam 100 ( yüz ) dakika önce. YÜZ,YAZ,YILMAZ... (Yüz, benim sayım yani.) Sonra bugünkü, Hürriyet'te, Emrehan Halıcı'nın, Bulmaca'sını hatırladım. "ilginç an" başlığı, ve "...Atatürkü...anıyoruz" açıklamasıyla, soru şu: "Bugün saat 8'i 9 geçe ilginç bir özelliğe sahip. Acaba ne?" Bu soru da, Helikopter Kazasının Stella (artı yeni meteoroloji) marifetiyle gerçekleştirildiğinin kanıtı oldu. Henüz şehitlerin kimlikleri açıklanmadı. Şimdi, saat 15.15.

17 şehitten, 4 tanesinin (soyadları değil) adları, ER'le başlıyor: ER san, ER kan, ER dal, ER en. 10 Kasım, yeni Takvim'de 4 ocak OlaCAK, Yeni Aile karı-koca toplam 4 olacak. Eski isimleri neydi ARALIKOCAK = KOCAKARALI= KOCAKARILA= KOCAlarKARILAr.

"10 Kasım Konuşmasında", Cumhurbaşkanı GÜL: aynen, "TERÖR VASITASIYLA, MİLLETİmizi devletimizi HİZAYA GETİReceklerini zannedenler..." dedi. Kulaklarımla duydum, ama kulaklarıma inanamadım. "Hizaya geeeel!..."

17 şehitten en kıdemlisi, Mürettebat'tan, Kr.Plt.Yzb. ANIL BARIŞ ÇETİN. Ertesi gün, 11 Kasım 2012 Pazar, İstanbul'da 34.ncü Avrasya Maratonu'nda bir kişi, 15 kilometre koşusunda, Gülhane PARK ı PARK ur unda, bir anda yere yığıldı öldü, KALP krizi. 34 yaşında, ODTÜ mezunu, Akbank Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu'nda görevli, ALİ FERDA ANIL. (Atatürk ANIL ırken helikopter kazası) 17 şehit içinde memleketi aynı vilayet olan sadece iki kişi var: Kayseri'den. Onlardan biri Uzm.Çvş. On ur Karasung ur. KAYSERİ, 38 no.lu ilimiz. (KASİYER/KES.İYAR.. yılmaz, 38 yaşında, Çanakkale'de). Atatürk, 38 (2x19) yaşında Samsuna çıktı. 57 (3x19) yaşında 19 38 yılnda öldü. Subay sicil numaram 1968/1 38 (Çanakkale il No: 17).

*******************

(13 Kasım 2012   :) Dün akşam, CNNint.den Güneş tutulacağını öğrendim, bu sabah, internet'ten daha fazla bilgi: "On Nov.14th, Australia and Southern Pacific Ocean will witness a total solar eclipse..." Charles-Camilla düğünü 8 Nisan 2005 olarak kararlaştırılmıştı. (2005'in iki güneş tutulma olayının ilkinin tarihinde.) Ama Papa 2.ci jean Paul "ölünce" bir gün ertelemek durumu ortaya çıkmıştı, 9 Nisan 2005'e, yani Demir-Gül evliliğinin 30.ncu yıldönümünün Arife'sine (bir gün öncesine). Düzenleme'nin Misyon koyucu'nun eseri olduğu kanaati(kesin olarak) o zamandan beri var olduğu için, şimdi öğrenince, yarın ki Güneş tutulma olayını, yarın Charles'ın (64.ncü) Doğum günü de olduğundan, Charles'ın Doğum yılını 1948 olarak kararlaştırdıktan sonra, Doğum Gün-ay'ını da Yarınki (2012'ninki) Güneş tutulmasından almışlar, besbelli. Charles-Camilla da 3 Kasım'dan beri, 13 günlük "Pasifik" turundalar... Ve az önce, Charles'ın twitter sayfasına, şu tweet'i attım: "they decided birth from tomorr's eclipse.you deci.wed from Apr.8 ecl.they put pope.so,eve,Apr.10,Demir's wed,30th ann.HAPPY BD." (şimdi, saat 09.30 çıkıyorum...)

Song: "The total eclipse of the heart..."

-Beşar Esad'ın suçu ne, Yılmaz?...    -"Öldürüleceğimi" biliyor olması!...

*******************

(14 Kasım 2012   :) Az önce, Demir'i buldum, internette. Fotoğrafından tanıyıp girdim. Facebook Sayfasına.... Zincirleme reaksiyon oldu. Gül'ün, ve sonra Fatoş'un da Facebook sayfalarına ordan. Çıktım, bu kez adresinden f/demir.gurol.7'den girdim, "mesaj" için, "God is I..." dedim. (Fatoş'cuğum, Sonra FATOS KAPLAN olarak seni aradım, ama bulamadım, sonra tekrar ararım... Herhalde, Demir'in sayfasından bulabileceğim, sadece, anlaşılan... Ayıp olmaz mı Demir'in sayfasına tekrar girmek, seni bulmak için...) 09.30 şimdi. Çıkıyorum...

18.05 girişli bir trthaber.com haberi, "Denizli'de Koç Vahşeti" başlığı altında: Denizli, ÇAL ilçesi, Bayıralan köyü. Halasının oğlu Ömer DEDA'nın (75) yanında yaşayan Fatma ÇITAK (76), otlattığı koyun sürüsünü eve getirdiği sırada, Sürüdeki BOYNUZSUZ koç'un saldırısına uğramış. Kuzeni Ömer, kurtarmaya çalışınca ona da saldırmış. "Darbelerle" diyor, yere yıkmış, ağır yaralamış her ikisini de, her ikisi de hastanelerde hayatlarını kaybetmişler. "Darbe" kelimesini kullanmış, daha doğrusu "TOS", değil mi FATOŞ'cuğum. ÇAL, Hulusi DEDE'mizin memleketi. "Boynuzsuz Koç" olurmu hiç. DEDA/DEDE. Seyfi DEDA, Lise-1, Denizli, 4-L "dörtle" sınıfı. Matematik Öğretmenimdi. Demir'in Facebook sayfasından, sonunda senin facebook sayfana ulaşmıştım. Çıkınca, "Orda" geçen adınla, yani FATOS KAPLAN olarak, aradım. Çok fazla Fatoş Kaplan var, bulamadım onların arasında seni... (Bayıralan'da ne var? Bayılan var, bir... Yalan var, iki... Bay/Bayan var, üç...) I am tired and sick of TOSSing off myself. Madonna,54, sahnede Masturbasyon yapmış, bugünkü gazetede, HabertURk'da, vardı. ("fake" değilse. ROL'dür yani, Orgazm olduğunu sanmıyorum.) 12 yaşındaki oğlu da seyirciler arasındaymış... (Boynuzsuz koçun resmi de vardı. Başı kanlı, toslayıp yaraladıklarının kanları. İki yaşlı kuzen.) Arnavutluk Cumhurbaşkanı FATOS NANO, havanın durumuna bakıp, MOSTAR'daki, Balkan Ülkeleri Zirvesine gitmemişti, 26 Şubat 2004'te... ÇITAK'ta ne var, TAK tiki TAK TAK, tiki tiki TAK TAK... Boynuzu Tak, Ren Geyiklerininki uygundur... Bugünkü, Hürriyet'te İspanya, Medinaceli kasabasındaki, "yüzyıllardır" devam eden, "Boğa Festivali" de vardı: Boğanın boynuzlrı arasına, kimyasal karışımlı odun. Tutuşturuluyor. Boğa bitkinlikten, düşünce, kesilip yeniliyor, afiyetle. Boğaça almaya girerken, Zirve Fırına (5 Ekim 2008, Pazar günü), Adam, "Boğarım seni" dedi, yumrukladı, BOĞAzımı sıktı. Boğmaya çalışırken, birtaz sıkıntı çektim...

Bugün, Türk Milli Futbol Takımının, 89 yıllık tarihinde 500.cü maçı, Türkiye-Danimarka. Tesadüf değil. Charles'ın doğum gününde, Demir'i internette bulduğum gün. İkisiyle de bağıntılı. Football'un (Ayaktopu'nun) memleketi, İngiltere. Match. A good match, He and She. Fatma ÇITAK. Fatma KAÇTI,Yılmaz. Korkuttun kızı. Kocaya mı kaçtı. Hayır "dağa" kaçtı... Maç, 1-1 BERABER e bitmiş... GOLler: Dakika 69 MEVLÜT (Fatoşun eski kayınpederi), Dakika 65 BENdtNER (BEN şimdi 65, Bentderesi'ne gittiğim zamanlar 17-18) "dt" nerde yılmaz? 34 DT 077'de... What was "our GOAL"?......

Bugün, (gün başlarken) 01.55 Maraş, PAZARCIK ilçesi, çöçELLİ köyü merkezli, 4.7 şiddetinde deprem. çöÇELLİ/üÇELLİ/ikiELLİ bağıntısından Camilla-Charles'a bağıntı. Camilla benden iki elli yani yüz gün büyük. "Kahrolsun Machiavelli". Charles, bugün kendi doğum gününü kutladı twitter'da, Dört Mısralık, bir dörtlüklü şiir oldu yazdıkları: 3.ncü Mısra: Happy Birthday His Royal Highness, ötekiler aynı, Happy Birthday to one. Charlie is Humourous, I found it out from his tweets...

Bugün, akşam eve dönerken, gaRANTI banka uğramak için, Bahriye üçok'a sapınca, gördüm, Et ve Balık Kurumu'nu, "ne var" diye girdim. Bir tabak, Tavuk Ciğeri ile çıktım.(....) Pişirdim 2 KAŞIK (ciğer yürek KARIŞIK) zeytinyağı ile. Dörtte birini yedim, Yıllardır ilk kez... Ötekiler 3 tabak, dolaba. Bundan böyle, bir süre, Akşam yemekleri, Sarımsaklı (karımsaklı) yoğurtlu Ispanak (az) devam ama, ikinci yemek, çift günler, "tavuk ciğeri" olsun ("Kurumdan", tek günler ""tavuk salamı" (KESKİNoğlu'ndan)...

What a day, it was!......

15 Kasım 2012 tarihli YENİ ASIR Gazetesi'nin manşeti "ÇAL CANAVARI" (sadece onu görünce gazeteler arasında, SAİM'den  Hürriyet'e ek ikinci gazete olarak onu aldım). (Yeni Asır, Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet ÇALık) Ek bilgi, gazeteden: Olay önceki gün olmuş. Fatma Çıtak, önceki gece yarısı, Ömer Deda, dün yani 14 Kasım'da ölmüş. Bir önemli bilgi daha, gazete aynen şöyle diyor: "Olay, 1985 yılında yine ÇAL ilçesinde, intikam için aynı aileden 9 kişiyi öldürdüğü için adı "ÇAL CANAVARI"na çıkan Nurettin Akşit'in başına gelenleri hatırlattı." Seyfi DEDA matematik öğretmenimdi, Denizli Lisesinde. İlhan AKŞİT de Fizik öğretmenim. İlhan Akşit, Ben ve Demir, yatılı olarak başlarken "Belletmen" sıfatıyla, bizi Okul pansiyonuna da yerleştiren kişiydi. Gazeteden başka bir haber "Dün" (olsa gerek) DSP'nin 27.nci yaş günü kutlanmış. Genel Başkan Masum Türker. yani 14 Kasım 1985. O günlerde Kasım sonu, veya Aralık başı, Çanakkale'de "kıçıma parmak" (....) (MASUM TÜRKLER = ÖNCÜ ULUS OLMANIN BEDELİ. Bendeli, inanmazsan İzmirli'ye sor...) Gazetede, şu da var:"TZOB Genel Başkanı, Şemsi Bayraktar, Et ve Balık Kurumu 'nun Et ve Süt Kurumuna dönüşmesinin... yararlı olacağını" söylemiş, belli ki, dün.

16 Kasım 2012, TRT-1 13.00 haberlerinden:"Dün Akşam" dedi olay için, (yani ben Masum Türker ve ilgili devamını yazdıktan sonra, 24 saat dolmadan) Adını söylemedi, ama trthaber.com yazmıştı, TÜRKER K. (27) Ankara, Kızılay Yenişehir Tren istasyonuna yakın yerde, Tren yoluna girmiş, Eskişehir'den Yozgat'a Kömür taşıyan Yük Treninin altında kalarak ölmüş, Bedeni ortadan ikiye ayrılmış. Makinist görünce durumunu "şoka" girmiş. 04.00 sıraları diye yazmıştı, trthaber.com. (önce "yazdırdı" bana "Türker", Sonra yaptı "olayı") (Bir Masum Türk'ün ölümü...) TRAIN=TANRI (e SKİ şehir, Y o Z gat "God is I", 66. k ÖMÜR  ESKİ şehir /  YENİ şehir )

17 Kasım tarih, 06.15 saat girişli trthaber.com haberi: Adana, Seyhan ilçesi, Yeşilevler Kontrollü  hemzemin geçide Bariyerin kapanmasından sonra ters şeritten geçmeye çalışan alkollü sürücü YILMAZ Aslan'ın kullandığı otomobile, Adana-Ankara Seferini yapan Mavi Tren çarpıp 300 metre sürüklemiş. YILMAZ'ı sıkıştığı yerden Cankur ekipleri çıkarmış. (Anlaşılan yaralı değil.)

17 Kasım tarih, 06.37 saat girişli trthaber.com haberi: Adana, Kozan ilçesi, VarSAKLAR mahallesi, Tufanlı köyü yolu kavşağında, Nadir BOZkurt'un (23) kullandığı Motosiklet ile Doğan YILMAZ 'ın (54) kullandığı kamyonet çarpışmış. BOZKURT ağır yaralı.

17 Kasım tarih, 20.07 saat girişli trthaber.com haberi: ANKARA, PurSAKLAR 'da, yol kenarında adres soran minibüse beton MİXER 'i çarptı. Mikser'de 1 ölü, toplam 12 yaralı. BESTEM ve YARIKAN aileleri, düğün dönüşü, ERZurUM'a giderlerken.

*******************

(15 Kasım 2012   :) Takvim yaprağiından, Bugün Hicri Yılbaşı'ymış. 1 Muharrem 1434. (Yani Hicri Yılbaşı, bu defa, 15 Kasım 2012'ye denk gelmiş, her zaman farklı...) Hicri Takvim Başlangıcı da, yani 1 Muharrem 1, Miladi 16 Temmuz 622.

15 Kasım 1933'de Aydın'ın DEMİRcidere köyünde GÜL HANIM, Türkiye'nin il kadın muhtarı olmuş. (Türkü: "Yenge yenge kezban yenge, muhtarm'oldun kezban yenge...")

Takvim yaprağı "Hicri Yıllarda da artıklı gün var" dediği için, Annemin Gerçek Doğum tarihi için, İnternet'e baktım: Nüfusa göre Doğum tarihi: 14 Ocak 1927. 3 Nisan 1927 = 30 Ramazan 1345, 22 Mart 1928 = 30 Ramazan 1346, 12 Mart 1929 = 30 Ramazan 1347 diyor. Annemin Gerçek doğum tarihi, bu üç tarihten biri, eğer internetteki hesap yanlış değilse, bu kesin, ama hangisi? Galiba 22 Mart 1928, annemin gerçek doğum günü.  (ilgili yazımda da düzeltme yaptım.)

******************* 

(17 Kasım 2012   :) Yarın Demir'in Doğum günü. Baktım İnternet'ten, onun 23011.nci, Sevgi'nin 9711.nci günü. (23000.nci, ve 9700.ncü günlerini, 8 Kasım 2012'de yaşamışlar.) 1996'dan önce, Ümit Ticaret'te, kendi yaptığım programcık'tan bakmış, ve görmüştüm, "arasıra", son rakamlarının toplam 5 tane SIFIR olduğunu.

Benim seçtiğim "gebzekocilkogretim.com/kgun" dü. Basit, güzel, tek sayfada küçük bir program. Öğrenciler yapmış, besbelli. Yılmaz amcaları 17 Kasım 2012'de bakacak diye, Kasym yazmışlar, Mayis, Aralik yazdıkları gibi Kasim değil yani.

Sadece bir kere de son rakamlarının toplamı 6 tane sıfır olmuş. (20000/6700). İki kere daha olacak (30000/16700 ve 40000/26700, bu sonuncusu, Demir 109 yaşında iken.) Çiçekkentlerde, 125 "artı/eksi 2" yıl yaşayacağımıza göre. "Uzun Ömür Geni Bulundu" diyor, bugünkü SABAH gazetesi: Alman Profesör BOŞ (Bosch) açıklamış, birkaç milimetre uzunluğundaki su canlısı HYDRA'nın ölümsüzlüğü'nün sırrı'nı bulmuş, onun başkanlığındaki ekip. Bir Gen dolayısıyla. Fox0 geni. (Fox SIR yani)

18.40'da, TRThaber, altyazılardan iki Haber: MıSIR 'da kritik görüşme: Başbakan Erdoğan Mısır'da, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi ile Gazze ve Suriye'yi konuştu. MıSIR 'da feci kaza: Tren ile otobüs çarpıştı, çoğu çocuk 50 kişi öldü. (Erdoğan, bugün gitti, Mısır'a, herhalde bugün döner. Kaza, bu sabah olmuş, MENFALUT kenti yakınlarında. 4-6 yaş grubu ana okul öğrencilerini taşıyan otobüs, trenin yaklaşmasına rağmen bariyerin kapanmamasından dolayı. Ayrıntıyı, trthaber.com'dan öğrendim. Bugünkü Takvim yaprağı yazıyor: Süveyş Kanalı, bugün (1869'da) açılmış. SUEZ CANAL.

FATOŞcuğum, trthaber.com'dan, 17.26 saat girişli bir haber de şöyle: Ekrem Adlı yönetiminde, Tarım işçilerini taşıyan Minibüs, iş dönüşü, Antalya'da SERİK istikametine giderken, YUKARIKOCAYATAK kavşağında lastiği patlamış, takla atıp ters dönmüş. 2 Ölü: Selvi Adlı, Yıldız Akgöz, ve 6 yaralı, onlar da kadın.

*******************

(18 Kasım 2012   :) Demir'in Doğumgünü. KUTLU OLSUN.......

Onun facebook sayfasından "mesajla" da kutladım, doğum gününü, sabah erken, "HAPPY BD......." diyerek, aynen.

FATOŞcuğum, "Fırsattan istifade", Demir'in sayfasından, ilk seferki gibi "zincirleme reaksiyonla", senin sayfana ulaştım, Facebook adresin için. "fatos.kaplan" olarak bulabildim. Ama Google'dan bu adresle seni bulamadım. Search Results...'dan Fotoğrafından bulabildim, girdim sayfana, ama "Mesaj gönder" yok, "Arkadaşını ekle" var. Tekrar, Demir vasıtasıyla girdim sayfana, orda da aynı. Demir'de "mesaj" yeri var, seninkinde yok. Sana yazmayı tasarladığım mesajı gönderme imkanı bulamadım, yani. Ve mecburen, "Arkadaşını ekle +1" bölümünü tıkladım. "+1 Arkadaşlık isteği gönderildi" yazdı. Oysa, "Senin de doğumgününü kutlamak için sabırsızlıka bekliyorum" diye yazacaktım.......

"Bugün", FATOŞ'tan, Facebook sayfama, ilk GÖNDERİ(ler) geldi. Önce bir Video, MARTILARLA SEYeHAT, Goldstein-Hessen yakınlarında, "bugün" çekilmiş."Danke meine Fatosch......." hemen ardında,(yani altında), MARTINA JÜRGES, onunla "arkadaş" olmuş, Fatoş, bugün, MARTILARIN çekimi dakikalarında. "Arkadaş", Facebook tabiri, öğrendim. Biz de Fatoş'la, "bugün" ARKADAŞ olduk, Allaha Şükür....... MARTINA NAVRATILOVA, işi tenis 'di. ARTIN AVRAT O LOV....... Dean Martin de Şarkısında, "... you're in love sinyoröö..." demişti. Daha da altta, daha fazla "gönderiler".... Ve ben de "konularla ilgili" 2 yazı gönderdim, FATOŞ karıma, onun "Zaman Tüneli" nden, "bugün". (Aleme ilan olunur: Karımın doğum tarihi, 18 Mayıs 1964'müş.) Yani, sandığımdan da daha yaşlıymış. Olsun ben de yaşlıyım, zaten.

Bugün Demir'in Doğumgünü "münasebetiyle", yurtta olan olaylardan üçü: 1) Amasya, Amasya-Erzincan Karayolu 45.ci km. DUTLUK köyü mevkii, saat 02.00 sıraları. İki otomobil kafa kafaya çarpışmış, birinde iki KADİR, Kadir ALAN (33) sürücü, ve Kadir ÜN ölmüş, ötekinde 2 yaralı, Mahmut ERDOĞAN (34) sürücü ve Şefika COŞKUN (2+2=4 yani). (AMASYA 05 No.lu ilimiz, B ).  2) Sabah saatlerinde olsa gerek: HAKKARİ, Şemdinli ilçesi, SİLO yaylası, PKK saldırısı, 5 Asker Şehit, J.Ütgm. Gökhan KORKUT,  J.Astsb.çvş. Nihat GÜN, J.Uzm.Çvş.lar Bilal AKGÜN, Bekir ÇAVUŞ, Mehmet BOSTANCI. 3) TU NCELİ, Pülümür ilçesi, Dağyolu köyü merkezli Deprem, 4.0 şiddetinde, 17.44'te. (Öğleden sonra, B 44'de.)

*******************

(19 Kasım 2012   :) Sabah erken, baktım Facebook sayfama,Fatoşcuğum, yüklemiş gene, Çok fazla gönderi. Bazılarına, "ben de beğendim" komutu vermek istedim, ama, henüz "bilmiyorum" nasıl yapılacağinı, "fucking" güzeldi, beğendim. Demirciğim, Gül'ün Zeytinağacı altındaki fotoğrafı da güzeldi, "ben de beğendim". Ama, türküyü yanlış yazmışsın, doğrusu: "Bir finduğun içini yar sensiz ayrı yemem..." olacak.

FATOŞ'cuğum, başa "yilmazgurol.com"(...) da eklenince, hacmi artıp, yenilenen, "yilmazgurol1947.com" web sayfamın tamamının  3 takım çıktısını alıp, spiralli ciltli olarak, biri bana, ve APS ile biri Demir'lere, biri de sana. Biraz sonra, bu iş için çıkacağım. Şimdi saat yaklaşık 13.15. Annenin bendeki mevcut adresine göndereceğim, mecburen. "Frankenallee 152, 62306 Frankfurt".

Yılın geri kalan süresi içinde, Dört Tarih seçiyorum: 1) 12 Aralık (12/12/12 diye) 2) 21 Aralık (Maya Takvimi'nin sonu, "Kıyamet") 3) 22 Aralık (KIŞ/YAZ başlangıcı 4) 25 Aralık (İSA'nın kabul edilen Doğum Günü).

Good Luck, for all of us! 

*******************

(20 Kasım 2012   :) Hindistan, Bihar eyaleti'nin başkenti Patna'da, "kutsal" Ganj nehri kıyısında, Güneş Tanrısı için yapılan Chhath Festivalinde'de toplanan yüzlerce Hindu'nun "ani elektrik kesintisi" sebebiyle panikleyip koşuşturmaya başlamalarıyla yaşanan panikte, 6 sı çocuk 14 kişi ölmüş, yaralılardan 20 kişinin durumu ağırmış. 06.41 saat girişli, trthaber.com haberi. Belli ki bu sabah, erken, karanlıkta, olmuş olay. Yorum yapan yok, henüz. Ben yaptım, 08.15'de, "yilmazgurol1947" adımla, "1 milyar Hindu. Hinduizm çok tanrılı. Brahma, Şiva, Vişnu en büyükler. Vişnu, arasıra, insan kılığında yeryüzüne iner, insanlara "iyilik" yapmak için.

Bugünkü tarihli, HABERTURK gazetesinde de vardı, haber. Anlaşılan "dün" olmuş olay.

*******************

(21 Kasım 2012   :) Bu Sabah, Sevgi 'ye "arkadaşlık" teklifi  amacıyla, SAMSUNG telefonumda açtığım, "yilmaz.gurol.5" facebook hesabıma "bir türlü" giriş yapamadım. Ve yeni bir hesap açtım, orda. "yilmaz.gurol.39" adıyla açtı. ilk yazım "yeni başlangıç" oldu. Sonra, (öğrendim ya, usulünü) Demir-Gül "zincirinden" Sevgi'ye ulaştım, ilk kez. Onun facebook sayfasına. Ve yaptım teklifimi... (Sevgiciğim, fazla bakamadım, sayfana. Sonra tekrar bakacağım...) Şimdi saat 10.30. Çıkıyorum, Bugün BOSTANLI günü...

Sonra, "gurol.5" de aktif hale geldi. Açınca "gurol.39" devreye giriyor. Her ikisinde de "aynı muhteva görüntüleniyor".(birinde, ilaveten, yazdığım,"yeni baslangıc") Ordan, Sevgi'ye ulasmak için, Gül'ün sayfasından da geçmiştim. Dönüşte, Biraz baktım, Gül'ün sayfasına, ve bir de Şarkı dinledim, Mehsem Özşimşir'den, ve mesajla söyledim, bunu Gül'e (22 Kasım Sabahı.)

22 Kasım sabahı, yazmaya devam ediyorum: Dün, 20 Kasım 2012'de bir Gazze Hikayesi  daha bitti, 150 kadar filistinli, ve 5 israilli'nin ölümüyle. 21.00'de Ateşkes. 8 gündür. CHARLES'ın doğum yıldönümünde 14 Kasım'da başlamıştı. Bir Tünel Hikayesi yaşanmıştı, 25 Eylül 1996'da Doğum günümde başlamış 3 gün sürmüştü. İsrail'in Mescid-i Aksa altına Tünel açma girişimi. Filistinli ve İsrailli toplam 80 kadar kişi ölmüştü.

Dün, 20 Kasım 2012'de, AFYON, Sandıklı ilçesi, AKİN köyü yakınları, "akşam" vakti, Demiryollarında Ray ve Travers taşlarının altına döşenen Balas Taşı üreten bir TAŞ OCAĞI şantiyesinde, Araç içinde taş yükleme sırasını bekleyen kamyon sürücüsü HELİM KÜÇÜK, oluşan GÖÇÜK altında kalıp ölmüş. (Bir trthaber.com haberi). (Ateşkes/Cease-Fire).

Ve, TAŞ OCAĞI haberini yazdıktan sonra, Sabah gezintisi dönüşü, Alaybey TANSAŞ. Ben kasada iken, Kasiyer kızın "arkadaşı" başka bir kız, 2 tane Afrika Meyvası getirdi, önce kasiyer kıza söyledi satmasını, sonra bana teklif etti. AVAKADO'ymuş, meyvaların adı. Görüyordum, ve Avakado adını da görüyor okuyordum. Ama, meyvanın kendisiyle birleştirmemiştim adını henüz. Sunuş nedeni, "anında" belliydi. İki "Koç Yumurtası" nın simgesi olarak. "Duruma uyar" diye düşünerek kabul ettim, teklifi. Kız, iri olanını verdi. "Nasıl yiyeceğimi" de tarif etti. "Kabuğunu soyacakmıyım" diye sordum, ben bu arada sadece. Tabi, düzenleme,MİT marifetiyle. Ama, dipte, Misyon-koyucu'nun, TAŞOCAGI olayı ile kurduğu bağıntı var. Bugünlerde, ikinci gazetem Haberturk. Ama, girdiğimde Tansaş'a, o gazete yoktu. Sabah alayım dedim, o da yoktu. AKŞAM seçtim rastgele. Manşetini gördüm alırken, "Evlendiler". (Ev'de, tamamını gördüm: üç noktadan sonra,"... ve evlendiler" miş tamamı.) Manşet altı haber ön sayfa: "Beni sevmediğim adamla evlendiremezsiniz, mücadelesinde bozgun... ÖZGE aile baskısına yenildi... Ve evlenme akdi'nin fotoğrafından bir bölüm. Okunanlar: Kadın ÖZGE AVCI 1994 (=doğum) Erkek TAŞKIN (=Adı.Soyadı okunmuyor) 1984 (=doğum).  Yani TAŞOCAĞI bağıntılı TAŞKIN "buldum" gazetede. TAŞKIN=AŞKIN. Zaten, TANSAŞ yorumu, çok eskidir. Ağustos-Ekim 1986, Çanakkale Hastane Günlerinde, doğmuştur, "TANRISAL AŞK" kavramı, Ayla ile ilgili olarak. Sonra, 1987 Sonbaharında, İstanbul'dan İzmir'e "transfer" edilişimden sonra, İzmir'deki TANSAŞ, Tanrısal Aşk'ın kısaltılmış simgesi olarak çıktı karşıma. Daha sonra öğrendim. TANSAŞ'ın, 1985'de (veya 1986'da) İzmir  B.Şehir Belediyesi tarafından kurulduğunu. (Şimdi Migros'a bağlı). Ve Ben İzmir'e geldiğimde, Belediye Başkanı Burhan Özfatura'ydı. Tansaşı kuran o, yani. Adı soyadı UR'lu. Ama Soyadında ÖZ vurgusu da var. Hem misyonun ÖZ kardeşlerin eş olmasıyla ilgili. Hem benim öz yakınımın bana eş olacağıyla ilgili. Çünkü FATurA'da FAtMA gizli. İzmir B.Şehir Belediye Başkanları: 1984-1989: Burhan Özfatura. 1989-1994 Yüksel Çakmur.1994-1998: Burhan Özfatura. 1998-2004: Ahmet Piriştina. 28 Mart 2004 seçimlerinde tekrar Ahmet Piriştina. Ama 15 Haziran 2004'de "KALP krizinden" vefat. (Not: Onun vefat ettiği saatlerde, İran'da Deprem. Merkez BELEDE köyü. 10 kadar ölü. BELEDE/BELEDİYE). Yerine Aziz Kocaoğlu, 2009'a kadar. Ve 2009 seçimlerinde, tekrar Aziz Kocaoğlu, halen devam. Çakmur da UR'lu. Yüksel harflerinde "kes" var. Ahmet Piriştina,Arnavut. (Arnavutluk eski Cumhurbaşkanı FATOS NANO'nun "ilgili" anısı.FATOŞ/FATOS). Fatoşcuğum, KOCAoğlu'nda da "KOCA O" yazılı, ona göre...

Ve evde, trthaber.com'dan bir haber: (14.36 saat,22 Kasım tarih'li girişle): SAMSUN, Tekkeköy ilçesi. Özel bir Bakır işletmesi. AMONYAK tankının, 300 tonluk kapağı, işçilerin üzerine düştü. 5 ölü, biri ağır, 11 yaralı. Ölen işçiler: FATih açıkEL, Hüsamettin TOYsümer, Hüseyin bayRAK, Güven demirEL, Sadık kURuçay.

Ve akşamleyin,(22 Kasım'da), İnternettten baktım, FATOŞ'un doğum gününde (18 Mayıs'ta) başka kimler doğmuş. Üçü dikkatimi çekti: Bertrand Russell (1872): 20 yaş civarında okumuştum, "Din ile Bilim" adlı kitabını. Pope Jean Paul II.(1920). Onunla da ilgili "anılar" var, önemli. (Essahtan dindar olsaydı, kendisini kurşunlatırmıydı, "bizim" Ağca'ya. Ağca, essahtan "mesih" olsaydı, kurşunlarmıydı, Papayı.) En son anısı da, öyle bir zamanda öldü ki, 8 Nisan 2005 (Güneş tutulma günü) planlanan Charles-Camilla düğünü, birgün ertelenmek zorunda kalındı. Demir-Gül evliliğinin 30.ncu yıldönümü ARİFE'sine, 9 Nisan 2005'e ertelendi. Ve üçüncüsü, aynen şöyle yazılı: FAT,Chow Yun(1955). Kimmiş diye baktım ayrıca. Chow Yun-FAT olarak yazılı: Hongkong'lu aktör. Bu üçüncüsünü, ve filmlerinden üçünü (A better tomorrow, The killer, Pirates of the Caribbean) seçerek, Fatoş'un zaman tüneline "yükledim". Bilahare, "Fatoş mesajı beğendi" haberi geldi, bilgisayardan. Danke...

Ve gene akşamleyin, CNN'de görmüştüm, ABD'deki "Thanksgiving day" kutlama haberini. 23 Kasım sabahı, trthaber.com'dan öğrendim, 400 yıldır kutlanıyormuş, ABD'de, "Şükran günü", her yıl Kasım ayının "son perşembesi" yazmış, ama, 4.cü perşembesi olacak doğrusu. Bu yıl 22 Kasım'a denk geldi. Yani Fatoşcuğum, 22 Kasım 2012, "Thanksgiving" günüymüş. (Şimdi, saat 10.00, 23 Kasım. Az sonra çıkacağı, sabah gezintisi...)

Fatoşcuğum, Bugünün gazetelerinden öğrendim,: 8 haftadır devreden, Süper Loto, dün (22 Kasım, perşembe akşamı) 9.ncu hafta çekilişinde, 6 bilen, 1 Talihli. Kuponu, KAYSERİ-KOCASİNAN ilçesinden yatırmış. ("Kocasıyla" diyor Tanrısal Mesaj.......)

Dün sabah, ABD, TEXAS, Houston kenti yakınları, Karayolu. "Şükran Günü" tatili dolayısıyla yoğun trafik, ve yoğun sis, sebebiyle en az 140 araç, zincirleme kaza, 2 ölü, 8 i ağır, 80'den fazla yaralı.

*******************

(23 Kasım 2012   :) Saat 20.00 ye geliyor. Samsung telefonumdan, her iki facebook sayfam kayboldu. Gene, "giriş" yap diyor. Vazgeçtim, ordan Facebook işinden. Casper bilgisayarımdan, Demir'in Facebook sayfasına girebiliyorum. Ordan, Gül'ün, Sevgi'nin sayfalarına ulaşabiliyorum. "facebook arkadaş listelerinden" diğer akrabalarıma, tanıdıklarıma ulaşma imkanım da var. Demir'e, Gül'e gerekirse, "mesaj" gönderebilirim. Mesaj bölümleri açık. Benim mesaj bölümü'de açık. (Samsung'dan deneme mesajı gönderdiğimden beri biliyorum) Yani, gerekirse onlar da bana mesaj gönderebilirler. Yani, bu kadarla yetineceğim.( Çok bile, Yılmaz! Facebook denizinde kaybolmayasın!) "Facebook arkadaşı" olarak, şimdilik "Bir tane", FATOŞcuğum, yeterli. Sevgi'nin sayfasından, kendi "Zaman Tünelime", Sevginin, annesiyle, yemek masasındaki güzel fotoğrafı aktardım. Sonra, baktım, onunla birlikte toplam 6 fotoğraf gelmiş, Demir ve Gül'e ait. 

"Bugün", Larry HAGMAN öldü (21 Eylül 1931-23 Kasım 2012). 1978-1991 de yayınlanan DALLAS dizisinin JR Ewing'i. Bu yıl tekrar yayınlanmaya başlandığında da gene dizide rol aldı. 23 Kasım 2012'de İstanbul, ESENLER'de, bir apartmanın çatı katında çıkan yangında, Mehmet-Bedia TOKA çifti, 7 aylık bebeklerini alevlerden kurtarabildiler, ama öteki çocukları, Melisa Nur TOKA için "zaman yetmedi". İtfaiye, küçük kızın cansız bedenine ulaştı. 23 Kasım 2012, 5.ci doğumgünüymüş, onu kutlamaya hazırlanırken... (İki olay bağıntılı: JR-JR CEYAR CEYAR / "CAYIR CAYIR") 25 Kasım 2012, Pazar sabahı, TRThaber, haberlerinde, bir haberle, Misyon koyucu, hem o olayı hatırlattı, hem de dedi ki "Yılmaz, o olayın tarihini de 23 Kasım 2012'den aldık": 23 Kasım 1992'de Almanya'nın MÖLLN kentinde, "neonazilerin yaktığı türk evinde, ARSLAN ailesinden, ölen 2 Türk kadını, ve konukları Ayşe YILMAZ, ölümlerinin 20.ci yıldönümünde" anılmışlar. Tımarhaneler sonrası, yaklaşık 3 yıl süren, Misyon bilinci yitikliği, 1992 sonlarında bitmiişti. Yani 20 yıldır kesintisiz, sürmekte Misyon bilincim, temelde, aynı olarak. Bir yıl sonra da SOLİNGEN olayı var: 29 Mayıs 1993 (İstanbul'un Fethinin Yıldönümünde) GENÇ ailesi'nin evi yakılmış, Aileden 5 kişi ölmüştü. (Yanarak). Bir Hafta sonra, 5 Haziran 1993'de Azarbaycan, GENCE isyanı, 50 kadar ölü. (Solingen Makasları, ünlüydü. Mesrure Teyzemizin makası Solingen'di)

*******************

(24 Kasım 2012   :) Bu sabah, Fatoş'un Facebook sayfasından, ona bir mesaj yazdım, şöyle: "Fatoşcuğum, Samsung telefon facebook sayfalarım "gitmişti", bugün baktım, "gelmişler". Kurcalarken, Gül'ün Facebook arkadaşlarından, anneni buldum, Huriser teyzemi, ve ona "selam, sevgi" mesajı yolladım. Yeni durumda, Ne Demir'de, ne Gül'de, facebook arkadaşı olarak olarak "küçük yeğen Sevgi" yok. Facebook arkadaşlığı teklif etmiştim, sayfasından, bekliyordum. Anlaşılan"silmişler". Sevgi biraz beklesin, diyorlar yani. Uygundur.......

Evet, Bugün Öğretmenler Günü, 1928'de bugün, Meclis'in Atatürk'e "Başöğretmenlik" ünvanı vermesi dolayısıyla. Ve bugüne denk geldi, bu yıl Hicri Takvim'de 10 Muharrem. Aşure Günü. (Kerbela olayı'nın, hicri Takvime göre yıldönümü) Çok önemli İslam'da Şıi/Sünni ikiliği. Ve bugüne denk geldi, gazete STAR 5000.ci sayı. Takvim yaprağında bir önemli yıldönümü daha var: 1859'da bugün. Darwin'in Evrim Teorisini anlattığı "Türlerin Kökeni" kitabını yayınlanışı.

Kanaatimce, 1859'da, Misyonla, ve benimle ilgili temel bilgiler, ve tarihler kararlaştırılmıştı. Bu bakımdan, Türlerin Kökeni'nin yayınlanış, tarihinin, "Ahir zamandaki", 2012'deki Aşure Günü tarihinden alındı. Tabi ötekiler de. Atatürk'e "Başöğretmenlik", ve STAR'ın yayına başlaması. YILMAZ=YILDIZ/STAR/ZVEZDA/STERN/STELLA.

Bugünün bir olayı (TRT haberi): Bugün, saat 01.30 sıraları. İstanbul, Kartal, E-5 Karayolu. Mesut YILMAZ yönetimindeki otomobil aşırı hız nedeniyle, YAYA üst geçidi giriş MERDİVEN lerine çarptı. Mesut YILMAZ ve Sinan SÖNMEZ öldüler, Semih İBİŞ ağır yaralı. (Eski Başbakan Mesut Yılmaz, FLORANSA'daydı, 18 Nisan 2002'de, Sevgi'nin 16.ncı yaş gününde, Türkiye'nin AB üyeliği için "propaganda" gezisinde.)

FATOŞcuğum, 5000.ci STAR'da Halle BERRY var, aynen aktarıyorum: "İlk eşinden şiddet gördüğü için ayrılan ünlü aktris Halle Berry'nin eski sevgilisi ve nişanlısı kavgaya tutuştu. Berry'nin kızının babası ve eski sevgilisi Gabriel Aubry ile nişanlısı Olivier Martinez, Şükran Gününü kutlamaya hazırlandıkları sırada birbirine girdi. Gabriel Aubry, kızı Nahla'yı almak için, Halle Berry ile Olivier Martinez'in birlikte yaşadığı California'daki eve gitti. İçerde başlayan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Olayın ardından Gabriel Aubry önce hastaneye götürüldü, sonra gözaltına alındı. Olivier Martinez de hastanede tedavi edildi." (Ve üçünün fotğrafları) Altta da şu yazı: "Gabriel Aubry'den 2010'da ayrılan Halle Berry, Fransız aktör Olivier Martinez'le nişanlandı."

24 Kasım 2012'de yurtta "iki" deprem: VAN, merkeze bağlı akÇİFT köyü merkezli, saat 18.04'te, 4.5 şiddetinde, ve MUĞLA, Marmaris ilçesi, BOZbURun beldesi açıklarında tam 5 (b) saat sonra, 23.04'te, 4.4 şiddetinde. (Çift eş vurgusu)

26 Kasım 2012, Pazartesi sabahı öğrendim: 23 Kasım akşamı BORSA 71004' den kapanmış. 4, çift sıfırla vurgulanmış yani. Bir gün sonra, Yurtta, 4.4 ve üstü şiddetinde olacak depremlerin işareti. İki ayrı yerde oldu, ve ve oluş dakikaları 04.

24 Kasım 2012'de ("Saturday night" dedi CNNint.) BANGLADEŞ, Dakka, Tekstil Fabrikası, Yangın. 120 işçi (yanarak) öldü. ("Men Dakka Dukka"/Muciburrahman caddesi,Konak-İzmir).

24 Kasım 2012, 5 000 sayılı, STAR gazetesinde, bir haber daha: VATAN BİLGİSAYAR, 30.ncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla, 24-25 Kasım, Cumartesi-Pazar, "indirimli" Satışlar, haberi. Yıldönümü tam 24 Kasım olmayabilir. Verdiği mesaj, 30.ncu yıllarla ilgili: Birincisi, 10 Nisan 1975'de Demir-Gül evlendikten sonra, 30 Mayıs 1975'de Doğu Berlin Havaalanına indik, Ben-Demir-Gül. Berlin'in kurtuluşu'nun, (Sovyet Ordusu tarafından ele geçirilişinin 30.yıldönümü kutlamaları, varmış. Bizi kabul etmeyip, Batı Berlin'e yollamışlardı. 30 Mayıs diyorum. Ama Belki 29 Mayıs. Artı-Eksi bir gün hatam olabilir. Kutlama günü değilde birgün öncesi, yani arifesi olabilir. İkincisi, Demir-Gül evliliğinin 30:ncu yıldönümü arifesinde, 9 Nisan 2005'de, Charles-Camilla evliliği oldu.

*******************

(25 Kasım 2012   :)  Demir'in, Facebook hesabına, CASPER'den (bilgisayardan) girince, Sevgi "çıkıyor", onun Facebook hesabına girebiliyorum. Bugün, TURGUT'un ve ALEV'in fotoğraflarını yükledim, onların facebook sayfalarından, kebdi facebook sayfama. Bu arada, Tülay'ın Doğum gününün, 10 Şubat değil de 7 Şubat olduğunu öğrendim. Dolayısıyla, ifadem artık şu şekilde: "Ben Fatoş'un, benim Karım olduğunu, Tülay'ın doğum günü vesilesiyle, Tülay'ın doğum gününden 3 gün sonra, buldum".

Bugün, trthaber.com'da yer alan, "trafik haberlerinden" birini seçtim: 10.44'te girilmiş. SAKARYA, ERENLER ilçesi, D-100 karayolu. Otomobil, kırmızı ışıkta bekleyen YAĞ TANKERİ'ne çarpmış. Sürücü Erhan DEMİRkıran, olay yerinde, arkadaşı Yavuz DEMİRalay hastanede ölmüşler.

26 Kasım tarihli Hürriyet'ten bir haber: Hürriyet Yurtdışı Yayınlar Servisi Çalışanı, Fikret DEMİR (47) 25 Kasım'da toprağa verilmiş. 24 Kasım'da, İstanbul Sarıyer'de, Lisede okuyan kızının "veli toplantısına" katıldıktan sonra, eve dönüşünde, KALP krizi sonucu, evde vefat.

*******************

(26 Kasım 2012   :) Bu sabah, Yaban'ın "açtığı" kendi Facebook sayfasından, babasının sırtında olduğu fotoğrafını, kendi facebook sayfama aktardım.

"Demirel'den Özal yorumu" başlığıyla, bir trthaber.com haberi, 15.42'de girilmiş. Süleyman Demirel, Güniz Sokaktaki Çalışma Ofisinde gazetecilerin sorularını cevaplamış. "Turgut Özal'ın başkaları tarafından öldürüldüğü iddialarının hiç birine katılmıyorum", demiş. 4 yorum yapılmış, 4.cüsü 17.00'da. Ben de bir yorum yaptım, 18.32'de, yilmazgurol1947 adımla:

"Sevgili Demirel, bir iddia daha var. Özal ölmedi aslında, 17 Nisan 1993'de. Sizi aktif politikadan uzaklaştırmak için sahte ölüm. Buna ne dersiniz. Rahmetli Yener Süsoy'a, 'Yener, biliyormusun, beni zorla Cumhurbaşkanı yaptılar' demiştiniz. Saygılar..."

  Sonra baktım, 2 yorum daha eklenmiş. 6.cısı, "Gezgin" adıyla, 17.50'de yapılmış. Şöyle: "Aktif politikadan çekilmiş olmasına rağmen, hala konuşmaları fazla politik. Özal konusunda da zaten farklı bir şey söyleyeceği beklenemezdi." 20.45'de tekrar baktım. Evet, 8.ci sırada yayınlanmış, yorumum. (teşekkürlerimle).

19.35'de, (gene) Muğla, MAR MAR is, Bozburun açıkları, deprem. 4.8 Şiddetinde.

"Bugün", Almanya'nın güneyinde, Scwarzwald (KARADUVAR) bölgesinde, Titisee-NEUSTADT (YENİKENT) kentinde, engellilerin ahşap işletmeciliği yaptığı bir atelyede, bodrum katında patlama ardından çıkan yangın (FEUER) da 14 kişi (yanarak) öldü, 7 yaralı. (FEUER!...)

Bugün, New York'ta, Kentin Polis Teşkilatının kurulduğu 1845 yılından beri, ilk kez kimse öldürülmemmiş. CNNint. "murder-free Monday" tabirini kullandı. Acaba niye. Stella'nın kitlesel kullanımının bir başka uygulaması olduğu kanaatindeyim, "bu durumda". 26 Kasım'da ne var?

Göremedin mi Yılmaz? Bak yukarda, daha önce yazmışsın: NEUSTADT(YENİKENT) diye. Onunla bağıntılı NEWYORK (YENİKENT)...

*******************

(27 Kasım 2012   :) Bir trthaber.com haberi, bugün 05.11'de girilmiş. Olay fotoğrafı "gece" görüntülü. Yani bu sabah, erken saatlerde olmuş: Kütahya, Tavşanlı ilçesi, Moymul mahallesi, kontrolsuz hemzemin geçit. Kütahya AYVAlı köyünden, Eskişehir'e hasta ziyaretine giden otomobile, Tavşanlı-TUNÇbilek beldesi seferini yapan Yük Treni çarpmış. İçindekilerden sürücü, AYVALI köyü eski Muhtarı İsmail TUNÇ hastanede ölmüş. Eşi Hafize TUNÇ (67), akrabaları Emine Özer, ve onun oğlu İbrahim Özer, ağır yaralı,hastanedeler.

"AYVAyı yemiştin" demişti, Prof.Dr.Mahmut Kaşkaloğlu (1997'de).

"Kerata..." demişti, Apartmandan Hüseyin TUNÇ,babama beni kastederek (1996'dan önce.) "Ağzını burnunu kırarım senin" demişti, işyerinde TUNÇ yılmazer, Sitare'ye, dolaylı olarak bana. (1996'dan sonra).

TU-TU (Two-Two) ÖZ-ÖZ (Toplam Dört) (Dörtlü Aile)

Bu sabah, evde, Samsung'la iki fotoğrafımı çektim. Karşıyaka-Çarşı-Türkcell yardımıyla, onları, Samsungdaki Facebook sayfama aktardım. Ardından evde, o iki fotoğrafımı, Samsung'dan Casper bilgisayarımdaki Facebook sayfama aktardım. Sonra, Karşıyaka-Teknonet, benim bilgisayarımdan, fotoğraflarımdan birini, "Profil fotoğrafı" yaptı. Seçtiğim, Fatoş'un bir fotoğrafını da "Kapak Fotoğrafı". Güzel oldu. (Ve, Fatoş'dan da "beğendi" bildirimleri...)

"PROFİL resmim", FATOŞ Karım'ın Kolları Altında...

Bugün, Salı Basmane günü. Ve "aylık" saç traşımı oldum, Basmane'deki berberimde. Dönüşte, akşam karanlığında, 17.30 vapurunda, Konak ve Gökteki Dolunay'ı fotoğrafladım. (Yarın tam Dolunay). Ve evde, Samsung'daki mevcut fotoğraflardan ikisini, annemin fotoğrafını, ve benim bir fotoğrafımı, son olarak da Vapurda çektiğim fotoğrafı Bilgisayar facebook sayfama aktardım.

Bugün, Yulia Tymoshenko'nun, doğum günüymüş (27 Kasım 1960). 28 Kasım sabahı trthaber.com "münasebetiyle" öğrendim. 2007-2010 arasında UKRAYNA başbakanı oldu diye, şimdi "Hapishanede". Hapishane yetkilileri, Doğum gününde, kızı Yevgenia ile görüşmesine "izin" vermişler. AF ERİM...

bugÜN SALI (27 kasım). ÜNSALLI köyü Jandarma Karakolu, Mardin. Sabah saatleri. PKK saldırısı. İlk ateşte, bir şehit. J.AstSb.Üsçvş. İLKER DÜZOVA şehit.  Ve çatışmada,2 PKK'lı ölü.) Şehit Astsubayın memleketi HATAY İSKENDERUN.

HATAYDI yılmaz, erkeklik organını kesmen!

Misyon-koyucu'nun, Misyoner'e (Misyonu gerçekleştirecek kişiye) AMPUTASYON "koyması", biraz "aşırı" değil mi? Şu bakımdan, değil. Adam zaten, Ahir Zaman'a kadar, "kadınsız" yaşayacak bazı temel konularda "yoksunluk" içinde yaşayacak, ve hatta "ezilerek" yaşayacak. Bu durumda, 38 yaşından başlayarak HADIM yaşaması da "Aşırı" sayılmaz, çünkü ARTI'sı "büyük". Aşk ve Sevgi Toplumunu kuracak kişinin, AŞK'ı, başkalarından dinleyerek, yada başkalarında görerek "öğrenmesi" yerine, bizzat yaşaması, üstelik bunu hadımken yaşaması, ona AŞK'ı herkesten daha doğru kavramasını sağlayacak.

Bu bağlamda (in this context), çocukluğunda ona, onun kişiliğine, oluşacak libidosuna, "bir miktar" homoseksüalite koymak da, Homoseksüalite işlerini, (kısmen de olsa), bizzat yaşayarak, iyice bilmesi, o konuda "en doğru" değerlendirmeleri yapabilmesi, yanlışa düşmemesi içindir, birinci öncelikle. Ergenlikten çok önce kardeşi Demir'le, ona yönelik "Oral Sex" le başlaması, ve bunun 16 yaşına kadar devam etmesi, sonucu yaşayacağı "suçluluk duygusu", onu Süblimasyona yöneltecek, Suçu topluma atarak, Politikleşmesine "katkı" sağlayacak. Bu da ikinci öncelik. Dolayısıyla, Demir'in de, çocukluktan başlayarak, kişiliğinde "homoseksüalite" olması kaçınILMAZ. "Hangi derecede", "Ne zamana kadar", bilemem. Zaten, bu konuda, Demir'den (yada Demir'le ilgili başkasından) bir haber, bir işaret almış değilim. Bir istisna şu: Çok eski bir zamanda, konuşma sırasında, Demir,ilgisiz bir biçimde "Fikrat Hakan İBN éymiş" demişti. Sanırım, o işaret ("sign")dı.

Yazdım, çok. İkinci kişi, kuzen ALEV.ÇALEVİ, dedemlerin evi, ben "KARATAŞ" ortaokulunda 1. yada 2.sınıf. Yaşım:12-13, Alev'in yaşı 3-4. Bir süre ona da benden "oral sex". (İlginç olan şu, o yaşta, o muamelede, "ereksiyon") Yani, Alevciğim'in de kişiliğinde "homoseksüalite"nin varlığı kaçınILMAZ, Yılmaz Abi'si sayesinde.

FATOŞ'cuğum, ben şimdi bunları niye tekrarladım? Şunun için: "Dün" (26 Kasım) ilk kez "yeni" bir tesbit yaptım. Bir İşaret (sign) daha gördüm. Eşrefpaşa, Tatar Mahallesi'ndeki, 384 Sokak'taki evimiz. Annen (=Huriser teyzem), benim annemle (=Arife teyzenle), kavgalı bir şekilde tartıştı. Öfkeli. O tartışmadan hatırımda kalan, "en çarpıcı" tek konu şu: Ali'nin babası, Mehmet amca için, evet öfkeyle, parmaklarıyla da "O" işareti yaparak, homoseksüalite suçlaması yapmış olması. Bu bana işaretmiş anlaşılan. Olayın 1966 ve sonrasında olmuş olması gerekiyor. Bana işaret olabilmesi için. Çünkü, MİT beni 1966'da "seçti", vo e tarihte, büyük yakınlarımla ilişki kurdu, ve onlara, benim "ahir zamanda" başkan yapılacağımı söyledi. Yani, Huriser Teyzem, Alev'in "homoseksüel" tarafının farkına varmış, ve ondan öğrenmiş müsebbipimin, ben olduğunu. Ama 1966'dan sonra. Önce olsaydı, Huriser teyzemin bana karşı tutumu değişirdi. Benim "seçilmiş" kişi olduğumu öğrendikten sonra, öğrenmiş Alev'in durumunu. Ve 384 sokak'taki, o "işaret" de, MİT yönlendirmesiyle. Annemin son yıllarında, Ali ile buluştuk tekrar. Bir sözü çok önemli: Bu zamana kadar, "Bekar Kalmam" konusunda, kullandığı kelime, "Oğlan kalmak" olmuştu. Homoseksüaliteyi çağrıştırır. (Türkçede, "Oğlancı" diye bir kelime de vardır). Yani 384 sokak işaretinin devamı. Hem, Mehmet amca dolayısıyla, Alev'le, hem de asıl benimle bağıntılı "Aleko-Aliki işleri". Alev-Tülay evliliği (24 Temmuz 1996) sonrası, bize geldiklerinde, Tülay'ın bana söylediği sözlerden biri önemli: "Size geçirsinler" demişti, aynen, söz arasında. MİT marifetiyle, görünüşteki anlamı şu: "Anneni ve Seni ezsinler". Öyle biliyordu, Tülay. Yani konu ezilme,neden, düşün, falan... Tabi 1996'da, benim-nesil yakınlarım, seçildiğimi falan bilmiyorlardı. Ama, Misyon-koyucunun, "o sözler" dolayısıyla, arkada gizlediği konu, "geçirmekten" dolayı, "homoseksüalite". O konuda düşün, Yılmaz. Düşündüm, Tülay'ın, Alev'in "realitesini" bilmeden evlenmesinin mümkün olmadığını gördüm. Ve Alev'in, "bizim evde", evlilikle ilgili konuşurken, "erkeklik bitti" kelimelerini aynen kullanması da önemli. İlk çağrışım, Yılmaz'ın amputasyonu, hadımlığı. (Çanakkale dönüşü, İstanbul'da, kiralık evimizin, giriş katına bitişik, KAPORTACI'de, "askerlik bitti mi" demişti, ilk görüşünde beni. Sözde kastedilen, cezaevi, dolaylı kasıt "erkeklik") "Erkeklik bitti", sözü ikinci olarak Homoseksüalite bağıntılı. Sonuç olarak, Alev Tülay'ı seçti. Tülay da Alev'e evet dedi. ("Mutluluklar" Alev'ciğim, Tülay'cığım) (Tolgahan ve Batuhan'a da sağlık,mutluluk, uzun ömür dileklerimle).

"We were so GAY, down in the Mexico BAY..." Şarkısı söylendiği yıllarda, Homoseksüeller, henüz "GAY" (=neşeli) değillerdi. Sonradan "neşelendiler". Hatta şimdi, yasal olarak "evlilik" bile yapıyorlar. Almanya Dışişleri Bakanı, WESTERWELLE erkek, resmi nikahlı eşi de erkek.

"Kahrolsun Machiavelli","Yaşasın Westerwelle".

FATOŞ'cuğum, Libidom "aktifken", negatif unsurlarıyla aktif. (Aleko-Aliki)... Libido'nun "pasif" olduğu durumlar: Koşullar gereği bilinçle, doygunluk sebebiyle, hastalık sebebiyle, yaşlılık sebebiyle...

FATOŞ'cuğum, 28 Kasım tarihli HaberTurk Gazetesinden: 1) Mardin, Ünsallı karakoluna saldırıda, 27 Kasım'da şehit olan Astsubay İLKER DÜZOVA'nın, "bir gün öncesi" (26 Kasım), doğum günüymüş. Saldırıda yaralanan öteki askerin kimliği de şu: Ütgm. ALPER FERDİ TANRITANIR. 2) Gününü yazmış, "perşembe" (yani Thanksgiving day), Kavga Olayı. Halle Berry'nin yeni ve eski sevgilileri arasında. Sebep: Wahla'nın babası, eski sevgili. Velayet Baba ve Ana üzerinde ortak. Halle, Olivier'le Fransa'ya taşınabilmek için, Baba'nın velayetten vazgeçmesini istiyor. Ama Baba Gabriel bunu kabul etmiyor. Gazetede, Halle Berry'nin evlilikleri de yazılı David Justice (1992-1997), Eric Benét (2001-2005).

FATOŞ'cuğum, 27 Kasım 2012 Salı akşamı, BORSA 71 999 'dan kapanmış. Vurgu: "Bir"-"Eksibir"-"Bireksik".......

*******************

(28 Kasım 2012   :) Bugün, Hürriyet'te, Emrehan HALIcı'nın 3333 .ncü "Akıl Oyunu". Onun için, sorusu da, "4 tane 3 kullanarak, nasıl 100 yapabilirsiniz?"  Geçen yıl sonu, 31 Aralık 2011'e 3000.nci Akıl oyunu denk gelince, kendisi de "şaşırmıştı". Demek ki, bugün yılın 333.ncü günü. Tam bir ay sonra, 27 Aralık 2012'de, 3363 .ncü akıl oyunu'nu koyacak Emrehan. Ama o gün, Westerwelle'nin doğumgünü. (Baktım, internet'ten.) 27 Aralık 1961'de doğmuş. Yani şimdi ELLİ, o gün 51 olacak. Annemin vefatının 2.ci yıldönümü 28 Ocak 2009 'dan beri, ANGELA MERKEL'in 2.ci kabinesinde Dışişleri Bakanı. "Hayat Arkadaşı" Michael Mronz ile birlikteliğini, resmi evlilik olarak tescilletti, 17 Eylül 2010'da. (19 Aralık 2012 ilave: 28 Kasım 2012'den tam bir ay sonrası 28 Kasım 2012. Düzeltiyorum.Başka yazdıklarımı da değiştirmiyorum. Yazdıklarım geçersiz hale gelmez.)(28 Aralık 2012 ilave: 28 Ocak 2009'dan beri, değil 28 October 2009'dan beriymiş. Stella marifetiyle, OCtober'i OCak olarak algılamışım, düzeltiyorum.)

"Since 1 August 2001, GERMANY has allowed registered partnerships (Eingetranege Lebenspartnerschaft) for same-sex couples. As of 22 October 2009, the Constituitional Court of Germany has ruled that all the right and obligations of MARRIAGE be extended to same-sex registered partners."

1 Ağustos 2001, Amputasyon'un 15.ci yıldönümü (Gün Artı Bir). O gün, İzmir, Konak merkezli bir "Tufan" yaşadı. Ben o sırada, o "beş dakika kadarlık" tufan sırasında, orda, Konak'taydım. (Anlattım daha önce) 2 kişi öldü.

Çanakkale'de, 18 Mart 1986 ve izleyen günlerde, peşpeşe, Gizli Dünya Devleti'ni, İş'in Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak olduğunu, ve bu iş için Doğumdan Seçildiğimi buldum. Bir ay sonra, 18 Nisan 'da, yaptığım Banka Soygunu'nun 3.cü yıldönümünde, küçük yeğenim SEVGİ doğdu. (Annem babam her hafta geliyorlar görüş gününde, onlardan öğrendim). GÜL'ün hamileliği sırasında, onunla yapılan bir röportajı, hapishanede,TV'de izlemiştim. O zaman Türkiye'de tek TV kanalı vardı, TRT. İlk çocukları BARIŞ kız, Talesami'li doğmuştu, 1 Eylül 1976'da. Her 15 günde bir kan alarak yaşamaktaydı. Bu yüzden anne Babası, yeni bir çocuk yapmaktan kaçınmışlardı, on yıl kadar. Ama, Bilim (Tıp), Talesamisiz bebek doğurma imkanını sununca, ikinci çocuğa karar vermişlerdi.

Mademki, doğumdan seçildim, tabiatiyle soracaktım: Hani bana eş, aşk, çocuklar, aile. Çünkü 38 yaşıma gelmiştim. "Buldum" 28 Nisan 'da. AYLA benim karımmış. (Ve, benden habersiz, benim spermlerimden, bana, "bize", 2 çocuk da yapmış. Bekliyor (lar)mış beni, "yıllardır", AŞK'la, sevgiyle. Bu bilinç karşılığı, AYLA'ya "deli gibi aşk", Ve anlamlı hatırlatmalarda, Gözyaşları, AŞK için. Hapishanede ilk göz yaşları, AŞK için. Sonra, BARIŞ kız'ın "öldüğünü" de buldum. Ve ona da gözyaşı. Annem Görüş Günü'nde, "Biliyorsun değil mi", deyince konuşmasının bir yerinde, "Evet" dedim, ve başladım ağlamaya. "Ağla ağla açılırsın" dedi, annem. Daha sonra, verilen "işaretlerden", BARIŞ'ın kaç gün yaşadığını da hesapladım: 3363 gün. Sonra 28 Temmuz 'da mesajlar "gaipten gelen" biçimine dönüştü. "Erkeklik organını Kes ve Öl, Aksi takdirde, yaşadığın ezilme öylesine artacak ki, intihar etmediğine pişman olacaksın". Tehditli, yani. Ve de Teşvikli'ydi. BARIŞ seni çağırıyor: "Amcaaaa, ben senin için öldüm. Sen de öl gel, buraya, orada işin bitti." Ve kararlılıkla gittim tuvalete, 31 Temmuz 'da, ölmek için. Ama ölmedim. Hastanede, bunu "Tanrısal Oyun" olarak yorumladım. Hastaneye gelen annem ve babamın konuşmalarından da Barış'ın ölmediğini de farkettim. O da "Tanrısal oyun" muş, diye yorumladım.

Evet, bugün Emrehan 3333.ncü Akıl Oyunu'nu sordu. Ve Bugün, 27 Kasım 2012 trthaber.com'da 22.11 saat girişli bir haber: "Yaşlı Çift Soba Kurbanı": Manisa. Merkeze bağlı SİYEKLİ köyü. Musa (85)-Kerime(84) BARUT çiftinin evine akşam saatlerinde gelen gelini, onları "baygın" bulmuş. Eve gelen 112 Acil servis ekibi, yaşlı erkeği ölü olarak tesbit etmiş, yaşlı kadın da, müdahalelere rağmen, olay yerinde ölmüş. Olayın, bugün, 27 Mart'ta, gündüz vakti, olduğu belli.

Bu akşam, yatmadan önce, Duvar'da T-37 eğitim uçağı içindeki fotoğrafımın üzerine ekli, "Ben, Huriser teyzem, ve Fatoş" fotoğrafının, "fotoğrafını" çektim, Samsung'la. Ve Facebook "Zaman Tünelime" aktardım. 1968 yılı girerken. Ben Huriser teyzemle, Harbiye Resmi elbisemle DANS ediyorum, (kutlama gecesinde). Başka dans edenlerde var belli ama belirgin değil. Teyzem gülerek objektife bakıyor. Ama en önde FATOŞ, o da objektife bakıyor. Ben de "gülümseyerek" FATOŞ'a bakıyorum.

29 Kasım sabahı baktım, Facebook'a, "Yılmaz abi, bu ne güzel bir resim böyle" diye yazmış Fatoş, ve kendi Zaman Tüneline de aktarmış. "Neyin kanıtı acaba bu 'güzel' resim, Fatoşcuğum?" diye cevapladım.

28 Kasım 2012, Çarşamba, ABD'de önceki 16 çekilişte çıkmayıp, birikerek, "tarihin ikinci büyük loto ikramiyesi" olan, Powerball çekilişinde, 2 talihli: Arizona ve Missouri eyaletlerinde.

 Internet'ten: (30 Kasım akşamı itibariyle) (Powerball: Çarşamba/Cumartesi - MegaMillions: Salı/Cuma). Powerball: 28 Nov.2012 (çarşamba) ARİZONA pending, annuity $587.500.000,00 cash $384.747.857,92  MİSSOURİ pending, annuity $587.500.000,00 cash $384.747.857,92. 15 Aug.2012 (çarşamba) MİCHİGAN Donald Lawson, annuity $337.000.000,00 cash $224.655.690,17. Megamillions: 30 Mar.2012 (Cuma) MARYLAND The three Amigos, KANSAS "anonymous", ILLINOIS Merle and Patricia Butler. (Her üçü içinde: annuity $656.000.000 cash $473.646.209,--)

Böylece, 1 Eylül 2012 olarak bildiğim ve yazdığımı 15 Ağustos 2012 olarak, ve 31 Mart 2012 olarak bildiğim ve yazdığımı da 30 Mart 2012 olarak düzeltmiş oluyorum , internet Powerball sayfası bilgilerinden.

30 Mart 2012 çekilişi, Tarihin en büyük Piyangosu, 3'e bölünmüştü. BUTLER çifti ikramiyelerini, Sevgi'nin Doğum Günü'nde, 18 Nisan 2012'de almışlardı. Bu açıkça belliydi. Çek'in büyütülmüş resmi, gazetelerde yer almıştı. hem 18 Nisan 2012 görünüyordu, hem miktar: $218.666.667 Dolar.

15 Ağustos 2012 çekilişi, Tarihin en büyük üçüncü Piyangosu, 1 kişiye çıkmıştı. Ben, bunu 2 Eylül 2012 tarihli Hürriyet gazetesinden öğrendim: "dün, bir talihliye" diye yazdığı için, çekilişi 1 Eylül olarak anladım. Ama açıkça "1 Eylül çekilişi" demediği için, Internet'ten Powerball'a baktım. Bu web sayfamın, "günlük" bölümünde, 1 Eylül 2012 tarih başlığı altına şunları yazmışım: "Michigan Power Ball'a baktım. Evet tarih doğru" Yani görmüşüm orda 1 Eylül 2012 tarihini. O çekiliş tarihi olmadığına göre belli ki Çek üzerinde yazılan tarih. Ama Çek üzerindeki Dolar miktarını tam olarak herhalde ekranda görememişim ki, talihli'nin, Donald Lawson'un, kendi sözlerini de yazmışım: "I won 337 millions and 4 Dollars". Yani Çek miktarı $337.000.004 Dolar. Özetle, Donald Lawson, ikramiyesini (annesiyle birlikte giderek), Barış'ın Doğum Günü'nde, 1 Eylül 2012'de almıştı.

İki yeğenimin 2012'deki doğumgünlerinde, İki büyük Lotto olayı. Üstelik Dolar miktarı olarak, her ikisinde de peşpeşe aynı rakamlar, ve de aynı yerlerde. Birinde 66666 ötekinde 00000. Bu da başka bir önemli kanıt, o lottoların, yeğenlerimle, (benimle) bağıntılı olduğuna dair.

E peki, yılın üçüncü önemli Lotto olayı, "bugün" 28 Kasım 2012 çekilişli, Tarihin en büyük ikinci ikramiyesi, ne ile bağıntılı. Herşeyden önce, Emrehan Halıcı'nın, 3333.ncü Akıl Oyunu ile bağıntılı. İki eyalete çıktı. Henüz kişiler, ve alacakları ikramiyelerin Çeklerindeki miktarları belli değil. Ariz ona ve Miss ouri. Fatoş Zaman Tüneli'ne yazmıştı: " I am missing the summer time" diye, ben de cevaplamıştım: "Who is missing on the Love-Train" diye. Baktım: "Çarşamba" günü yazmışız, bunları. Yani, 28 kasım LOTTO çekiliş günü. ABD ile Avrupa saat farkı 6-7 saati de düşünürsek, aynı günde ama çekiliş "yapılmadan", önce. FATOŞ'un, "missing" li ifadesi, Lotto ile "missouri" ile bağıntılı (Stella marifetiyle). Our "mission" is LOVE, meine Fatosch!...

1 Aralık'ta öğrendim, gazetelerden: Talihlilerden biri belli olmuş. MARK & CINDY HILL çifti. Çek Resmi büyük. İkisi adına, 28 Kasım tarihli $293.750.000 yazıyor. Asıl çekin fotoğrafı değilde onu temsil eden bir "belge" olduğunu düşünüyorum. Kazananlar listesindeki rakamları değiştirmedi, Powerball. Sadece Pending yaerine Çiftin adını yazdı. Aynı satırda, tutarlar öncesindeki "pending" duruyor. Ordaki bilgilerden: "A Dearborn couple" diyor. Cindy (51) worked Office-manager, now jobless. Mark (52)  a mechanic for Hillshire Brands. The couple adopted a daughter from China, five years ago. (28 Aralık 2012'de ilave: Internet'ten öğrendim, öteki talihli, Matthew Good da ikramiyesini almış, ne zaman,"bilmiyorum".)

4 Aralık sabahı erken, bilgisayarı açınca, önce Powerball'a baktım. "ikinci talihli" merakı. Sayfasında, "birinci" ile lilgili yazı yerine yeni yazı koymuş. 28 Kasım Çekilişinde $10.000,-- Dolar kazanan kişi (lerden), NEW MEXICO, Santa Fe'den, Marcellus Davis. "Just a few hours before the drawing,... put family birthdates on his ticket... He MATCHed the five winning numbers 5,16,22,23,and 6 (29 haricinde yani). The following Morning...comimg...to claim his ...prize" yazıyor. Çek, HILL çiftininkine benzer, ama tarih, 11-29-2012. Bu şu demek oluyor. HILL çifti, çekiliş günü almışlar ikramiyelerini. Bu tesbit için sevindim. Baktım altta bi tane daha var, 10.000 dolarlık, 28 Kasım çekilişi talihlisi, O da NEW MEXICO ve Albuquerque'den. Albuquerque'nin anı'sı var: Süreyya AYHAN "kız", orda oldu KOP, bir sevgililer gününde. Talihli'nin adı Gary Shuckahosee. (Şaka gibi yani) (HOSE/TRUNK/TWISTER). Ama bir altta, bir üçüncü NEW MEXICO talihlisi, $10.000 Dolarlık. Aztec'ten. 28 Kasım çekilişinden diye yazmamış. Ama, Çekte, tarih 11-27-12 yazılı. Yani "bir gün önce". ABD'de, Farklı saat bölgeleri olduğunu düşünerek, Başvuru yaptığında, orda gün hala 27 Kasım olduğu kanaatine vardım. Talihli'nin adı: Michael Jaramillo.  Üç tane 10.000 Dolarlık ikramiye, NEW MEXICO. Mesajı Ne?. MEKSİKA 1986'dan beri, "EKSİK"li yorumludur.  Bu ne diyor, "Yeni Meksika". Üstelik, 28 Kasım'dan 3 gün sonra, AYŞE'nin Doğum gününde, 1 ARALIK 2012'de, Meksika'da, Başkan değişti. Yeni Başkan Enrique  PENA NİETO  Yemin ederek göreve başladı. (Hepsi de birbiriyle bağıntılı) (ERKOÇ).  O üç talihli'den son ikisinde, "Hikaye yok. Sadece adları ve nereli oldukları yazılı.Onlarında altında,28 Kasım çekilişinde $2.000.000 dolar kazanan 1 kişi, onun da altında, aynı çekilişte,bir başlık altında 3 adet $1.000.000 Dolar ikramiye ile ilgil haber var. Onun altında, Cumartesi çekilişi ile ilgili bir açıklama, onun altında da HILL çiftinin haberi var, orijinal şekliyle. Demek istediğim. 10.000 Dolarlıklar 3 tane, ve hepsi New Mexico'dan. Önümüzdeki günlerde, New Mexico veya başka eyaletlerden, yeni 10.000 Dolarlıklar eklenebilr, veya eklenmez. Bugünkü Mesajı etkilemezler. Facebook'u karııştırırken, Tülay'ın kızlık soyadının da KOÇ olduğunu öğrendim. (KOÇLAR/ERKOÇLAR).

5 Aralık sabahı, önce Powerball'a baktım. Bilgi eklenmiş en başa. Hepsi de 28 Kasım çekilişi ile ilgili. 6 talihli daha, 5 tanesi 1'er milyon dolar kazananlar. Bir tanesi de, 5.ci sıradaki (yeni bir) 10.000 Dolar kazanan. İşin ilginci, O da NEW MEXİCO'dan (Las Vegas). Ernesto MARTINEZ. Ve işin daha da ilginci, o da "played family birthdays". Çek 30 Aralık tarihli. New Mexico'lar, 10.000 dolarlıklar oldu toplam 4 kişi. HILL çiftinden önce girilmiş bilgilere bakmamıştım. Mavi başlık, kişiler değilde, çekilişlerle ilgili. Hill çifti haberi altına baktım, Mavi Başlık, "Winners in AZ and MO" yazısına kadar. toplam 8 talihil var, 1'er veya 2'şer milyon dolar kazananlar 6 tane. Ve ilginç bir başlık altında 10.000 dolar kazanan iki kişi. Beni "ilgilendiren" onlar. Başlık şöyle: "Two of Six $10.000 tickets claimed". (Yani, anlaşılan, 10.000 dolarlık ikramiyeler toplam 6 taneymiş. SİX.ALTI.) Ve hikayeleri: Burlington'lu bir çift Connie & Randy LEAL çifti, "drove from Burligton to TOPEKA to have lunch. in Topeka, for the very first time, played Powerball. And won $10.000 Dollars. İkinci Talihli'de TOPEKA'da oynamış lotosunu, ikramiyesini almış,ama adının açıklanmamasını istememiş. Yani, 2 talihli de TOPEKA'dan. Vurgu: TO/TO. TOPEKA hangi eyalette,(baktım ATLAS'tan). KANSAS eyaletinde. (4 New Mexico, 2 Topeka... Misyon-koyucu'ya merci.)

*******************

(29 Kasım 2012   :)

"Ayakkabı Kavgası: 1 Ölü" başlığıyla, trt.haber.com'dan bir haber. Bugün, 17.30 sıraları olmuş. İstanbul, Küçükçekmece. Üst kat, ev sahibi Döndü BOZKURT, ve gelini Sevda BOZKURT. Alt kat kiracılarına, Efrahim KIZILTAN (65) eşi ve kızına, "binanın temiz kalması gerekçesiyle", ayakkapları apartman girişinde çıkarmaları yönünde uyarısıyla başlayan tartışma sonucu, Efrahim KIZILTAN, Kalp Krizinden ölmüş.

Bugün, "Filistin Günü". BM'de 138 "evet" oyuyla kabul edilmiş, Filistin'in Gözlemci Devlet Statüsü. trthaber.com'daki ilgili habere ben de bir yorum ekledim, yilmazgurol1947 adımla. (30 Kasım sabahı, 08.44'de) "29 Kasım 1947, BM Filistin'in bölünmesini, ve bir İsrail devletinin kurulmasını kararlaştırdı. 29 Kasım 2012, BM Filistin'i gözlemci Devlet olarak kabul etti. Toplam 2 Gözlemci Devlet: Filistin ve Vatikan." 7.ci sırada çıkmış yorumum.

29 Kasım, anlaşılan, NARİN ailesi'nin (bazı fertleri için), "hayata veda" günüymüş. 30 Kasım tarihli Hürriyet'te bir Anma İlanı: "Aramızdan ayrılışlarının yıldönümlerinde kendilerini saygı, rahmet ve hasretle anıyoruz. 29.11.2012" diyorlar. Üç fotoğraf ve altlarında yazılar, isimler ve tarihler: Nurullah NARİN (1903-1977), Pakize NARİN (GERMİRLİ) (1906-1995), İnci NARİN (YERLİCİ) (1957-1991). Bir türkü: "Söğüdün yaprağı narindir, narin. İçerim yanıyor dışarım serin.... Arife gününde...zeynebim zeynebim..." (Zeynep'li bu türküyü, babam söylerdi, kısmen... "Arife" kelimesinin farkındamıydı, bilmem.)

*******************

(30 Kasım 2012   :) Bu sabah, 04.32'de, 4.2 şiddetinde Deprem, "merkezi", Muğla merkeze bağlı ÇAKMAK köyü yakınları.

Bu sabah, Yatak odamda, Duvar aynasındaki Fotoğraf'ın, Uğur eniştem, Huriser teyzem ve Ben Masada, Fatoş ayakta eğilmiş babasına dogru, benim arkamda yanımda olduğu bir "düğün fotoğrafının" fotoğrafını çektim, Samsung'la, ve "Zaman Tünelime" yükledim. Fatoş'tan cevap: "Nerden buluyorsun böyle resimleri", "Saklamıştım bugünler için, Fatoşcuğum", dedim. 

2 Aralık 2012 tarihli Milliyet'ten: İki haber: 1) "Cuma erken saatlerde" (Yani 30 kasım'da) ABD New Jersey eyaleti. Bir yük treni. Kimyasal malzeme taşıyan vagondan sızıntı. Zehirli Gaz. Sızıntıdan etkilenenler. Hastanedekilerden en az 8 kişinin durumu ağır. Yakın çevre boşaltılmış. 2)   "Cuma sabahı" ABD Wyoming eyaleti, CASPER üniversitesi. Bir saldırgan. Sınıfa girerek, bir eğitmen ve bir öğrenciyi hedef alarak ateş ediyor, sonra intihar ateşi. 3 ölü.

*******************

(1 Aralık 2012   :) Bu sabah, 05.51'de, 4.1 şiddetinde Deprem, "merkezi", Adıyaman Samsat ilçesi KIZILÖZ köyü.

Ve, 20.56 saat girişli, başka bir trthaber.com haberi: KURSAK çayı aşırı yağış sebebiyle taştı, mahsur kalanlar oldu. Çanakkale Bayramiç ilçesi ZEYTİNLİ köyünden Cengiz KOÇ ise kayboldu.

Bugün, MEKSİKA'ya, "yeni başkan". Enrique Pena Nieto. Yemin ederek göreve başladı.

Bu akşam, Facebook'ta, Metin ERKOÇ'un "facebook arkadaşlığı" isteğiyle karşılaştım. Hemen "O.K" ledim, ve onun sayfasına girerek, zaman tüneline yazdım, kısaca iyi dileklerimi ERKOÇ ailesine.

Ve bu akşam, Facebook'ta, kendi zaman tünelime, "yilmazgurol1947.com" un başında yer alan ÖZET/SUMMARY'in 3.cü bölümünü, (yani MİT'den, ve dolayısıyla arkasındaki Gizli Dünya Devleti'nden taleplerimi), önce Türkçesini, sonra ingilizcesini aktardım.

1 Aralık, Ayşe'nin Doğumgünüymüş, 2 Aralık sabahı, öğrendim Fatoş'tan. Ben de kutladım.

*******************

(2 Aralık 2012   :) Günlerden Pazar. Bu güne ait, trthaber.com'dan iki trafik haberi: ikisi de Aşırı yağış, kayganlaşan yollar, aşırı hız sebebiyle. Biri Bursa'da, saat 02.00 sıraları, otomobil Refüje çarpıyor. Sürücü BERNA ZEHİR. Otomobilde sıkışan TUFAN KIZILSU öldü. Öteki İstanbul'da, saat 02.30 sıraları, otomobil Beton Bariyere çarpıyor. Sürücü ÖMÜR DOĞANAY öldü. Hamile eşi SEZEN DOĞANAY'ın durumu "iyi".

Bu akşam, SEVGİ'nin facebook sayfasından, bir fotoğraf aktardım, kendi facebook sayfama. "BARIŞ ve kucağında 14 günlük bebeği YABAN" (Biyoloji/Hacettepe Üniversitesi Biyoloji mezunu Barış kız.)

Bugün, 21.33 saat girişli bir trthaber.com haberi: "Balık tutarken elektrik akımına kapıldı" başlığıyla: HATAY-İSKENDERUN. Tren yolu kenarı, Deniz kıyısı, HASAN GÖKMEYDAN, oltası 5 buçuk metre yükseklikte, yüksek gerilim hattına temas ediyor. Patlama sesi. Yakındaki AKÇAY kışlasındaki askerleri harekete geçiriyor. Cansız bedeni bulunuyor. Bir türkü:"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, aşrı aşrı memlekete kız vermesinler...ben annemi özledim, hem annemi hem..." (Çözüm Dörtlü Aile). 3 Aralık tarihli Haberturk, "raylarda yürürken" diyor, ama patlamayı da söylüyor.

Barış ve bebeği'nin fotoğrafı, Barış'ın evinde çekilmiş, anlaşılıyor. Ve duvardaki Kayık tablosunun altında, siyah beyaz bizim resim de var. Salihli'de iken, Ben-Demir-Babamız-Annemiz. Yani kendimi de gördüm, Barış'ı ve Yaban'ı gördükten sonra, Barış'ın odasında, Sevgi'nin facebook sayfasındaki fotoğrafta. Aktarırken, kendi sayfama, "ve kayığın altındaki" diye de not düştüm. Sonra sayfamda, o fotoğrafa tekrar bakınca, "bir isim yaz" komutu gene çıkınca, "Yılmaz-Demir" yazdım. Cevap olarak "onay bekliyor" yazdı facebook. Daha sonra tekrar bakınca, "onaylanmıştı" ve imleç Barış'ın üzerine gelince, yazdığım yazı çıkıyor. (Galiba, Facebook tabiri, ile "etiketleme" işi). Onayı kim verdi. Kimin Facebook sayfasından aldıysam, o. Yani SEVGİ. Dolaylı olarak, SEVGİ'den,"bir işaret" aldım yani. Good! (Bu paragrafı 4 Aralık, saat 21.45'de tamamladım). 

******************* 

(3 Aralık 2012   :) Sabah TV haberleri, "Putin Geliyor" haberi üzerine önce, Internet'te Putin'e baktım. Sonra, trthaber.com'a girerek, haberi "beğendim" facebook tabiriyle. Yani kendi Facebook sayfama aktardım (Bu, bu tür işlemimin ilki). Sonra Facebook sayfama, "internet bilgileri" çerçevesinde yorum yaptım. Ardından, tekrar trthaber.com, ve yorum ekledim, "yilmazgurol1947" adımla, "Hoşgeldin, Putin 'Yoldaş' ", diye 09.26'da. (Benden önce 3 yorum yapılmıştı.) VlaDİMİR PUTİN. Tanrısal Gün'de evlenmiş, Lyudmila ile, 28 Temmuz 1983'te.

Samsung Telefonumdaki Facebook adresim farklı. Ordan baktım, asıl Facebook sayfama. PUTİN fotoğtafı var, ama, yazdığım yorum görüntülenemiyor. Dolayısıyla, Casper'deki, asıl facebook sayfamın Zaman Tüneli'ne aktardım, yorumumu. Buraya da aktarmayı uygun buluyorum:

VlaDİMİR Putin, LENİNgrad born, on Oct.7th,1952 (Age now 60=Sixty). Formerly a KGB officer (Lieutenant Colonel). Acting President, on the LAST DAY of the 20th Century, when Yeltsin resigned unexpectedly. Currently President of RUSSIA. A member of the Global Gang (=The Secret World State) Married KALİNİNgrad born Lyudmila on the "Divine Day" of 1983 (July 28th) On its 3rd anniversary, I found that "God was I". Two Children: Mariya, born April 28th,1985. On its first anniversary I found that "AYLA was my wife". YeKATarina, born August 31st,1986 just one month after my CUTting of my genitals, on July 31st,1986. Her birthday is also the 18th anniversary of my becoming Officer.    WİLLKOMMEN İN DER TURKEİ, HERR PUTİN...  Bir türkü: "KALENİN bedenleri... Hoppa şina şinanay şinanay..."

"Bugün" akşam, Facebook sayfama, "Demir + Gül" fotoğrafı koymak istedim. Onların sayfalarında, beğenmiş olduğum fotoğraf aklımda. Evet, Putin gününe denk geldiği için, yazacağım yazıyı da hazırlayıp, girdim Demir'in sayfasına, ama ulaşamıyorum, o fotoğrafa. Gül'ün sayfası tamamen "ulaşılmaz" vaziyette. Demir'in Sayfası, çok kısıtlı. Sevgi'nin sayfasına girebiliyorum ama, Gül'e ulaşmak imkansız. Diğer "facebook arkadaşlarından" denedim. Nafile. Internet yönetimi, "Yasak" getirmiş yani. Önce "kızdım", (çok sonra "sevindim"), Demir-Gül Fotoğrafı için, Demir'in "Kapak Fotoğrafını" çalmaktan başka çarem kalmadı. Güzel oldu ama, sakın benim Kapak fotoğrafımı çalan olmasın,çok kızarım. Profil fotoğrafımı kullanabilirler, arzu eden facebook'çular...  Fatoşcuğum, Teknonet'deki "kız", resimleri Facebook sayfama eklerken, ön sayfaya da soldakiler büyüklüğünde, sağ tarafa da koymuş, fotoğrafları, alt alta. üstte ben, altta sen. Açınca bilgisayarı, tabi, onlar da çıkıyor. O da güzel oldu.

4 Aralık Sabahı, trthaber.com'u açınca, PUTİN'in günübirlik Türkiye (İstanbul) ziyareti kapsamında, İstanbul'da bulunan Rusya Dışişleri bakanı Sergey LAVROV'un "bileğin kırdı" haberini görünce  ona da sevindim. (Stella marifetiyle, Misyon koyucudan, günün armağanı). Otelinde düşerek, kırmış bileğini (BİLek). MERDİVEN lerden yuvarlanmış. Saat 18.00 sıralarında, Taxim Hastanesine gelmiş makam aracıyla. Röntgen, ve Alçıya alınmış "SOL" bileği. Ordan, Putin haberini yaptığım gibi, Lavrov haberini de yükledim, Facebook sayfama. Ve trthaber.com'dan, 7.ci sırada "yilmazgurol1947" adımla, "KIRIK kalpler LAV..." yorumumu ekledim. Birinci yorum, EMRE'den, aynen: "Hahaha:D"

3 Aralık'a ait (Putin İstanbul'da iken) bir haber de İngiltere'den geldi, William'ın eşi Kate'in hamile olduğu, William tarafından "resmen" açıklandı. Ben haberi, "akşamleyin", CNNint.den "breaking news" olarak duydum. Kate, hamilelikle ilgili "morning sickness" sebebiyle, hastanede haberiyle birlikte. 4 Aralık tarihli Haberturk gazetesinde de var bu haber. Ve buna ek olarak, "Her Majesty, Queen Elizabeth II" kitabından da sözediyor. Kitaptan, bazı önemli tarihleri aktarıyorum:

Doğum: 21 Nisan 1926. Prens Philip'le Evlilik: 20 Kasım 1947. Tahta çıkış: (Babası Kral 6.cı George'nin vefatı ardından) 6 Şubat 1952. Taç giymesi: 2 Haziran 1953. Çocukları: Prens Charles, Galler Prensi) (14 Kasım 1948), Prenses Anne (15 Ağustos 1950), Prens Andrew (York dükü) (19 Şubat 1960), Prens Edward (10 Mart 1964). Her Çocuğundan 2'şer olmak üzere toplam 8 torunu var. (Charles, Anne ve Andrew boşandılar.) 2002'de hem annesini hem de kızkardeşi Prenses Margareth'i kaybetti. Diana'nın 1997'de (31 Ağustos'ta), Paris'te Dodi el Fayed'le "trafik kazasında ölmesi"...

3 Aralık, Putin'in Türkiye ziyareti'nde, Putin'in Bel Ağrısı ön plana çıktı. 3 Aralık'dan başlayarak, Hürriyet Gazetesi de Bel Ağrısı konusunu işlemeye başladı. İşin ilginç yanı, hiç yazmadım, yazmıyacaktım da, ama ben de, Kurban Bayramı günlerinden beri, yani bir aydan fazla süredir, "Bel Ağrısı" sorunu yaşıyorum, "çok kötü". Özellikle sabaha doğru, ve sabah kalkışlarda. Son bir iki gündür, biraz daha iyiyim. Gül'ün de "Bel Ağrısı" olmuştu, o da hatırımda. (şimdi 4 Aralık, saat 21.50)

"Bir 3 Aralık Olayı": İstanbul, Bağcılar, amcasına ait  BOZANLAR Gömlek imalathanesi ve Mağazasında ağabeyleriyle birlikte çalışan 18 yaşındaki Üzeyir Aziz BOZAN, aynı yerde çalışan 13 yaşındaki Gülistan TOSUN'a aşık oldu. Küçük kız da bu aşka karşılık verdi. Bozan ailesi 3 ay önce kızı ailesinden istedi. Van Depremi ardından gelip İstanbul'a yerleşen kızın ailesi de razı oldu, ama yaş küçüklüğü nedeniyle "biraz beklemelerini" istedi. Bir süre sonra, tartışma sonucu Üzeyir, Gülistan'a tokat atınca, kız evlenmekten vazgeçti. Üzeyir'in ailesi de, "sakinleşmesi" için Üzeyir'i, bir süreliğine Adıyaman'a gönderdi. Gizlice geri dönen Üzeyir, saat 11.00'de elinde  tabancayla, işyerine geldi. Kız, "Artık seni istemiyorum" deyince, tabancayla ateş ederek kızı kovalamaya başladı. Araya giren ağabeylerine de kurşun yağdırdı, sonunda kızı vurdu, ardından da kendisini. 5 yaralı hemen hastaneye. Burada, Gülistan, Üzeyir, ve ağabeyleri Abdullah ve Mehmet öldüler. Ağabey Şehmuz ağır yaralı. Haberturk gazetesi, "AŞK için 3 kişiyi öldürdü ve canına kıydı" diye yazmış.

*******************

(4 Aralık 2012   :) Dünyanın en yaşlı insanı, ABD, Georgia eyaleti, MONROE kentinde yaşayan,116 yaşındaki kadın Besse COOPER öldü. Haberi, 5 Aralık'ta, trthaber.com'dan öğrendim (saat 08.43'de girilmiş.) "Dün öğleden sonra" diyor, oğlu Sidney Cooper tarafından açıklanmış. Açıkça tarih yazmadığı için, internet'ten araştırdım. Önce "tuesday afternoon" buldum. Doğum tarihini 26 Ağustos 1896 olarak buldum, ve son olarak da "Guinness" sayfasından, "artı 100 gün" yaşadığını öğrendim. (Ordaki yazıyı, ordan kendi facebook sayfama aktardım.) 26 Ağustos, zaten ilginçti. 26 Ağustos 1071 MALAZGİRT. (Türkler Anadolu'ya). Bir anlamda benim sayım olan 100 ile ilginçliği daha da arttı. TENESSEE doğumlu, BESSE/TENESSEE benzerliği. Soyadı Cooper(=Bakır). "Doğumdan" almış, "bugüne kadar yaşatmış" yani Misyon koyucu. Yeterince işaret var. Yeni Dünya'da, sağlıklı yaşayıp, 5.ci nesili de gördükten sonra, 115 (artı,eksi bir-iki) yaşında, zincir ailenin en yaşlı "Dörtlü" sünün, topluca hayata veda etmesi, yenilere yer açabilmek için, Kendi nesillerinden sonraki aile nesillerine olan sevgilerinden dolayı, yeni nesillere "yer açmak" için....

6 Aralık'ta konu ile ilgili İLAVE: "Yüz" benim sayım. Camilla, benden tam 100 gün büyük. Böylece, 2 tane "Yüz gün" oldu önemli. Ve, Guinnies'te kayıtlı değildi ama, elindeki belgelere göre, "Dünyanın en yaşlı kadını" Türkistan'lı  GaışhıKAAN SıhıKAAN 121 yaşında,(hem benim doğum yerim) Salihli'de, (hem de 64.ncü Doğum günüm'den 1 gün sonra) 26 Eylül 2011'de vefat etmişti. Apaçık benimle bağıntılı misyon koyucunun becerdiği, bir büyük işti.

(Devam:) BESSE ile "YÜZ" vurgusu şunun için: Türkçe'de ikinci anlamı "Face". Türkiye'de ilk "Yüz nakli", LENİN'in 21 Ocak 1924'de vefatının 88.(SEKSENSEKİZ inci) yıldönümünde, Antalya'da yapıldı. Prof.Dr.Ömer ÖZkan, eşi Doç.Dr.ÖZlenen ÖZkan (LENİN/LENEN) ve ekibi tarafından UŞAK (ŞAK/AŞK) 'ta beyin ölümü gerçekleşen AHMET KAYA (türkücü AHMET KAYA ile adaş, soyadaş: "Saza niye gelmedin") 'nın yüzü, UĞUR ACAR' nakledildi. (UR). Başarılı da oldu. SORU: Uğur ACAR (ve akrabaları), başkasının yüzüyle yaşamayı kabullenip alışabildimi. Evet. Ve eğer, UĞUR'un tek yumurta ikizi bir kardeşi olsaydı, ve kazada ölen o olsaydı, onun yüzü, UĞUR'a nakledilseydi, kabullenme daha kolay olmazmıydı. Evet, daha kolay olurdu. Ve hatta gerekmez ama gerekirse, UĞUR'a yüz nakli yapıldığı, "toplumdan" gizlenerek, kazada ölenin UĞUR olduğu söylenebilir miydi. Evet.

(Devam:) Bunları şunun için yazdım: Misyon Koyucu, 200 yıl kadar önce, Talihli için Amputasyon koyunca, Telafisini de hazırladı. Ölüden yada diriden organ nakli. Ama Deneyler, vücudun yeni organı reddettiği için, bir üst aşama, Talihli'nin Organını, "takılacağı" zamana kadar, "makinaya bağlayıp" canlı tutmak aşamasına geçildi. Daha sonra, Vücudun yeni organı reddetmesini önleme imkanları çıkınca, tekrar, yabancı bedenden organ nakli çaresine dönüldü. Ama, Bilimciler, kök hücreden istenilen organı üretme imkanını sununca, misyon koyucuya, eski yöntemler "obscelete" oldu. (organ üretme imkanı, şimdilik kamu oyuna, çok sınırlı bir biçimde yansıtılmış durumda.). Ve sonra, bilimin başka bir dalında beklenmedik bir başarıya daha ulaşıldı. STELLA aleti bulunmuştu. Bir kişinin, beyin faaliyetleri, ondan gizli olarak izlenebiliyor, ve hatta yönlendirilebiliyordu. İnsan beyninin yayınladığı elektromanyetik dalgalar sayesinde, yönlendirme de "feedback" yoluyla. (Stella da şimdilik kamuoyuna, çok sınırlı bir biçimde yansıtılmış durumda). Sonra ne oldu, "RUH NAKLİ" nin yapılabilmesi imkanı çıktı, Stella ile ilgili "bilimin" ulaştığı en son aşamada. Bu durumda, Talihli'ye, Amputasyon'un telafisi için, mevcut "organ üretme" işi dahi "obscelete" oldu.

(Devam:) Ben, 1988'den başlayarak, Telafi'nin "makinaya bağlı" kendi organımla yapılacağı kanaatiyle yaşadım yıllarca. Organ üretme imkanına ulaştıklarını farkettikten sonra ona, Ve üçüncü olarak da, "Ruh Nakli"ni gerçekleştirdiklerini farkettikten sonra da ona döndüm. Bu üçüncü aşama ne zaman oldu? Annemin vefatından (28 Ocak 2007'den) sonraki dönem içinde. Annemin Vefatından sonra, evde de yazmaya başladığımda, Bloknotlarda, anlattım, Ruh naklini, "kanıtlarıyla", Nasıl bulduğumu, vesaire. Tarihi hatırımda tutmak için "çaba harcamadığımdan" tam olarak bilmiyorum, hangi tarihte "Ruh Nakli" telafi yolunu gördüğmü. Bloknotlarda var. (Bilgi için yazayım: 2011 yılının Bloknotlarını, Yalı'da, Attila İlhan'ın heykelinin yanına götürebilmek için, bir Pazar Arabası almıştım. İyice dolmuştu. Daha önceki yıllarda da benzer durum). Bu konuyu, bu web sayfama çok kısaca yazmıştım, 75 kelime kadarlık bir açıklama ile 28 Temmuz 2012 tarihi altındaki yazım içinde. O açıklamam aynen yürürlükte, ama bugün, bir saptama daha yaptım.

(Devam:) Ruh nakli, direkt, insandan insana mı. Hayır. Arada Makina var. "RUH" önce Makinaya, Makinadan da yeni bedene naklediliyor, mecburen. Yani kişinin, hergün güncellenen Beyin bilgileri, Nakil anında, bilgisayardan, "boşaltılmış" yeni beyine yükleniyor. Bu ne demek. Benim Beyin bilgilerim hergün güncellenip, bilgisayarda mevcut olduğuna göre, beklenmedik bir "ani" ölüm ardından da "Ruh naklim" mümkün.

(Devam:) Yılmaz, sen ve yakın akrabaların kabullenebilecekmisiniz, "yeni bedende" yaşamayı. EVET. "İşimizin" bilinciyle.

4 Aralık 2012'de Türkiye'de, İstanbul Şile açıklarında, FIRTINA'dan kuru yük gemisi battı, saat 10.30 sıraları. 11'i ukraynalı 1'i Rus 12 mürettebattan 4'ü kurtarıldı. (Ötekiler, ölü veya kayıp). Kurtarma çalışmalarına katılmak üzere, bir "Kıyı Emniyet Botu" daha Şile'den ayrıldı, ama  Limandan çıkmak üzere iken, şiddetli dalga  yüzünden mendirekteki kayalıklara çarptı. 4 Personel'den  Ahmet KATARACI kurtarılabildi. Ötekiler öldüler: Bot Kaptanı Cemil ÖZBEN, ve Turgay SARIBOĞA, Mehmet GENÇ.

6 Aralık tarihli gazetelerden: 1) Botun nöbetçi kaptanı Rıfkı ÇIRTLIK'mış. "Bu havada açılmam" deyince, İzinli kaptan Cemil ÖZBEN ile ekibi çağrılmış. 2)  Balıkçı Mümin AKGÜN, kayalıklarda Cemil ÖZBEN'i kurtarmaya çalışırken kendisi de dalgalarda kaybolmuş.

4 Aralık 2012'de ABD'de TEXAS, Richmond kentinde 63 yıldır "kesintisiz" Belediye Başkanlığı yapan Hilmar MOORE, görevi başında vefat etmiş. 10.000 nüfuslu kent. Haberi, 6 Aralık akşamı, trthaber.com'dan gördüm. Vefat tarihini yazmadığı için, araştırdım, buldum. Besse Cooper'ın vefat ettiği gün. Daha fazla bilgi de buldum. Doğumu, "Tanrısal günde" 28 Temmuz'da (1920). 22 Eylül 1949'dan beri Belediye Başkanı. Demir doğmadan, 57 gün önce. Demir'in Facebook sayfasında da, Doğum tarihi (Nüfusa uygun olarak) 8 Kasım 1949 olarak yazılı. Ama aslı 18 Kasım 1949. Annem ve ben hep öyle bildik. Hatta Demir'de söylemişti, "Ben de öyle biliyordum, ama nüfusta böyle yazılı". Demi MOORE'a da baktım tekrar şimdi. Doğumu 11 Kasım1962. Demir'in Doğum günay'ndan 1 hafta önce, Demi'ninki. Zikirde fayda var: 4 kişi de birbiriyle bağıntılı: Demir, Demi, Hilmar, Besse.

*******************

(6 Aralık 2012   :) Dün akşam geç saatlerde, FATOŞ'un, Facebook sayfasına, dolayısıyla da benim Facebook sayfama, "Frankfurt by Night" yazarak eklediği Frankfurt'un gece görünüşü fotoğrafını, ondan 2 saat kadar sonra, ("good" night) yazarak, kendi zaman tünelime aktardım. Bu sabah, erken, Bilgisayarı açınca, önce Powerball'a baktım. Yeni bilgileri not ettim. (Daha sonra da, 28 Kasım tarihi altındaki yazılarıma ekledim.) Powerball'dan sonra, trthaber.com'a baktım. Saat 05.37 girişli bir haber: "Dünyayı hiç böyle görmemiştiniz" başlığı altında. Gece karanlığında yeryüzünün bulutsuz ve en berrak görüntüleri elde edildi, diyor. Kentlerdeki ışıklar ışıl ışıl, tüm dünyada. NASA'nın Suomi uydusu elde etmiş görüntüleri.Tabi çok ilginç. İkinci ilginçliği, Dün akşam ki, Frankfurt fotoğrafıyla, ve o fotoğrafla ilgili Fatoş'un ve beni yazdığımla bağıntılı olması. Hemen, haberi, kendi facebook zaman tünelime aktardım. Ve de bir yorum yazdım trthaber.com'a ("Bir" dünya... "Tüm" insanlara...) diye, yilmazgurol1947 adımla. Saat 09.49'da. 3.ncü sırada yayınlandı. 1. ÖMER  aynen "masallah" yazmış, 2. Anıl Erdoğan "Tebrikler" yazmış. 4. ADEM yazısı onay almamış. 5. GOOD MAN bir uzun yazı yazmış. 6. HAMELE-İ KUR'AN "etkileyici" demiş. 7. RİZE53 "Sanki yıldızlar yeryüzüne inmiş" demiş. Bu akşam 19.00'da baktım tekrar, başka yorum yapılmamaıştı. 7'de kalmıştı, yani. Saat 12.00 sıraları Facebook'a tekrar baktım. FATOŞ'un bir yazısı: "Alles liebe zum Nikolaus!". Bing'le tercümesine baktım "Noel Babayı seviyorum" diye yazdı. Hernekadar, "ALLES liebe"nin "Herkes Sever" olabileceğini düşünmeme rağmen, hemen, cevap yazdım, "I love Santa Claus!" diye. FATOŞ da anında cevapladı, "beğendi" işaretiyle. Ona da sevindim, ve bende anında, "Danke meine Fatoş" diye yazdım. FATOŞ'cuğum, bugünkü Takvim Yaprağında, Geçmişte Bugün, başlığı altındakilerden biri şöyle: (Yıl) 343:Tüm Dünyada Noel Baba olarak bilinen, Antalya'nın DEMRE beldesinde yaşamış Hristiyan din adamı olan Aya Nikola öldü. Bugün öğle yemeğinden sonra, 4 Aralık tarihi altında, dün BESSE COOPER'la ilgili yazdıklarımın altına "uzun bir ilave" yaptım. Ve Bugün akşam, gene 4 Aralık tarihi altına Hilmar MOORE yazısını ekledim. Şimdi saat 21.30, ve son olarak Facebook sayfama bakıp, bilgisayarımı kapatacağım.

*******************

(7 Aralık 2012   :) Japonya, deprem, 7.3 Şiddet, Saat (earthquake.usgs'den:) Yerel 18.18'de, GMT 08.18'de. KAMAİSHİ açıklarında. Ölen, yaralanan yok. Japonya'nın Pearl Harbor'u bombalamasının yıldönümünde (1941).

Bugün, HAMAS'ın 25.nci kuruluş yıldönümünde ("45 yıl aradan sonra") HAMAS lideri Halit MEŞAL, Gazze'ye geldi. "1956 da doğdum. 1997'de Suikastten kurtuldum, ikinci doğumumdu. Bugün üçüncü doğumum. Filistin Devletinin kuruluşu dördüncü doğumum olacak" demiş. 25 Eylül 1997'de Ürdün'de İsrail ajanlarının şırınga ile vücuduna zehir ejekte etmeleri, ve sonra da İsrail'in Panzehir'i göndererek ölümden kurtarması sahte olayı, aslında, Misyon koyucunun, Yılmaz'a (bana), Aralık 1979'a kadar yaklaşık 5 yıl "zehirlenme korkusu" ile yaşatılan Yılmaz'a, 50. (ELLİ) nci Doğumgünü armağanıydı. Yeni Takvimde çağlar 25'er yıl. OBA'de 25x2=50 Aile, 10 Apartmanda.

Bugün, Güney Koreli BM Genel Sekreteri BAN Kİ MOON Türkiye'ye geldi. Fatoş'cuğum, BABAN, BAN Kİ MOON'a benziyor, epeyce. (Facebook'a koyduğum fotoğrafa, tekrar bak). UĞUR eniştem. UR işlerinden dolayı Kore Bağıntısı. Annenin, HURİSER teyzemin adı da UR'ludur. Mesrure teyzemizin de. 1988'de, Erkeklik organımın "canlı ve makinaya bağlı" olduğunu bulduğumda, "sevinçten", zamana bir işaret olarak adında UR olduğu için "URCU" Turgut'a Bereket Tanrısı kartpostalı göndermiştim zarf içinde. Çalıştığı yere, KOPAŞ'a. Arkadaşlarının yanında açınca zarfı, "çok kızmış", annemden öğrenmiştim sonra. Aynı tarihte, Kırıkkale'ye, Demir'e de bir telgraf çekmiştim. "Palandöken'de buluşalım" diye. Hâlâ bekliyorum...

Hey Brother, Be a good sport-spoil. I have still been waiting!...

7 Aralık 2012'de 2 intihar olayı: 1) Kate'ın kaldığı hastanede hemşiresi, Kate taburcu olduktan bir gün sonra, ölü bulunmuş."İntihar" ettiği düşünülüyor. Kraliçe'nin ve Charles'ın sesleri taklit edilerek, Avustralyalı radyocular tarafından "işletilmişti". Adı: JacintHA SaldanHA. 2) İzmir, Balçova ilçesi, İncirALTI semtinde, otomobilinde tabancayla intihar etmiş, UĞUR MENEMENLİOĞLU. "Bu hayattan bunaldım beni affedin" notuyla. ALTINdağ'da TEKStil atölyesi varmış, ve de piyasaya çok borcu. Kimlik bilgilerinden, Doğumgününde intihar ettiği anlaşılmş. 8 Aralık tarihli Haberturk gazetesi, "dün doğum günü" diyor.

*******************

(8 Aralık 2012   :)  13.00 haberlerinden: VAN BAŞKALE ilçesinde askeri araç devrildi, 6 asker yaralı. (anlaşılan bu sabah olmuş olay). 4 Aralık 2012 sabahı da VAN BAŞKALE ilçesinde askeri araç devrilmiş, 7 asker yaralanmıştı. Aralık ayında, yurtta toplam 2 askeri araç devrilmesi sonucu yaralanmalar. İkisi de BAŞKALE'de. Mesajı açık. "Aşk" ile. Dörtlü Aile. 4 ve 8 Aralık'ta. 4+4=8. Ayrıca, ASKER= ASK ER= AŞK ERkeklik.... (Bunları, Facebook'ta, FATOŞ'un yüklediği "YASAK ELMA" beğeni'sine de yazdım.)

Haber, 13.40'da trthaber.com'da da yayınlanmış. "8 yaralı" diyor. 16.48'de ben de bir yorum yazdım, yilmazgurol1947 adımla "Aralık'ta, yurtta askeri araç devrilmesiyle yaralanma olayları toplam iki. İkisi de Başkale ilçesinde. Önce 4 Aralık, 7 asker yaralı. 4 gün sonra 8 Aralık, 8 asker yaralı." 4.cü sırada çıkmışım. Benden öncekiler: ozgur arslan, bila.l mersin, tayfun. Yorumu yazarken trthaber.com'a, "aralık" ve "yaralı" kelimelerinin benzerliğini (ve dolayısıyla mesajını) farkettim: ARALIKOCAK. "amaçlı". (Hakuna Matata ½)

9 Aralık tarihli Takvim gazetesi ve 9 Aralık saat 15.28 girişli trthaber.com haberi: (Anlaşılan) 8 Aralık 2012'de, Frankfurt  yakınlarında, 2 küçük uçak havada çarpışmış, 3'ü çocuk 8 ölü. 10 Aralık tarihli Haberturk gazetesi, uçakların inmek üzere alçaldıklarını, kazanın teknik problemlerden kaynaklandığı düşünülüyormuş. Pilotlardan birinin "güneş nedeniyle" diğerini göremediği ihtimali üzerinde de duruluyormuş. 8 Aralık günü olduğu kesin.

9 Aralık günü, (CNNint "Sunday" dedi) bir küçük uçak da MEKSİKA'da düştü. Monterrey'den Toluca'ya giderken. 2 pilot, 5 yolcu. yolculardan biri BANDA müziğinin Diva'sı Meksika asıllı Jenni Rivera (42 yaşında July 2,1969-Dec.9,2012) Aynı gün uçağın enkazına ulaşıldı. Kurtulan yok.

Yerel saat, 01.53 11 Aralık (GMT.16.53 10 Aralık- TSİ 18.53 10 Aralık), Endonezya, BANDA denizinde TANIMBAR adalarının 134 mil açığında, 7.1 şiddetinde deprem. (Şimdi TSİ saat 21.30)

Apaçık değilmi, "bağıntılar"..... "BANDA denizinde deprem" ve "BANDA müziğinin divası" sözleri internet'ten. (Türkiye 8 Aralık / Almanya 8 Aralık / Meksika 9 Aralık / Endonezya 11 Aralık). Dört olay.

******************

(9 Aralık 2012   :) MuSEVİ'lerin Hanuka bayramı. İbrani takvimine göre, bu yıl bugün. 8 gün sürecek.

Bugün, Pazar. Yarından itibaren bir süre, akşam yemeklerim sadece yoğurtlu sarımsaklı ıspanak yemeği olsun. Öncesinde 1 portakal, 1 elma. Sonrasında "KARMEN" çikolata kaplı Hindistan Cevizi (küçük). Öğle yemeklerim, Marul,Maydonoz,Havuç karışımı salata'ya, Domates ve soğan'a, yemek ardından Tarçın'lı güllaç'a devam, Pt.-Pe.: Polonez Sucuk, Sa.-Cu.: Keskinoğlu Salam, Ça.-Ct.: Ton Balık, Pa. Patates yemeği olsun. Pazar hariç hergün (az) Fasulyeli(veya Nohutlu) Pirinç Pilavı olsun. (Tabi haftalık pişirilecek). Kahvaltılar, 2 yerine 1 yumurtalı Menemen (sadece Domates ve Biberli) olsun, diğerleri devam:(az) Hıyar ve Peynir, zeytin, Çay. En önce Çorba'ya devam: Pt.Pe.: Mercimek, Sa.-Cu.:Mantar, Ça.-Ct.:Domates, Pa.:Tarhana. Afiyet Olsun...

"Bugün, saat 16.00 sıraları, İzmir Çeşme açıkları. Balıkçı gemisi alabora. Kaptan Selami BAĞCI, kendi imkanlarıyla (4 saat yüzerek) kurtulmuş. Ömer CİNSTAŞ'ın (58) cesedine ulaşılmış. Her hafta düzenli "balığa çıkarmış", İzmir Gıda Çarşısı, Esnaf Derneği Başkanı. Üçüncü kişi Bülent TUTAL kayıp.

Salı, Salam. "Şalom from Jarusalem"

*******************

(10 Aralık 2012   :) Bu sabah, FATOŞ'un kendi Facebook Zaman Tüneli'ne, 9 Eylül 2009 tarihinde koyduğu 3 Albümü, kendi Zaman Tünelime aktardım. Güney Afrika Albümüne, "09.09.09 Ayamama Deresi, İstanbul, Sel, 34 ölü" yazarak, Brezilya Albümüne, "09.09.09 İzmir'in (87.nci) KURtuluş günü" yazarak, ve Hindistan Albümüne, "09.09.09 sırtımda 09.09.09 yazısıyla dolaştım İzmir'de" yazarak.

Bugün, "İnsan Hakları Günü".  10 Aralık 1948, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"nin BM tarfından kabul edilişinin yıldönümü.

Right and Duty, Right or Wrong, Right to left.

*******************

(11 Aralık 2012    :) 8 Aralık'ta, trthaber.com'a BAŞKALE olayı ile ilgili yorum yazarken farkettiğim konu, aslında bildiğim konu: FATOŞ da "biraz" karıştırıldı, geçmişte "ezme" işlerine. "Yılmaz için caydırıcı olsun, daha kötü işler yapmasın" aldatmacasıyla, Dolaylı dayak tehdidi, Hapishaneleri, Tımarhaneleri, ... hatırlatmak yoluyla. Hadımlığımla ilgili "ezme" ye de karıştırılması, "Alışsın" aldatmacasıyla. "El gibi" duygusuzca kötülük yapmadı bana FATOŞ. Üstelik, ben Fatoş'un bana yönelik tutumundan herhangi bir acı da yaşamadım. Ama FATOŞ, realiteyi benden öğrendikten sonra, bana yönelik, o davranış ve sözlerden dolayı acı hissetti. "Keşke olmasaydı", dedi. "Elzem" di Fatoşcuğum, "biraz" bu çerçevede "ezme" ye dolaylı katılman. TANRI'nın TANRIÇA'sı olabilmen için. "Bütünleşebilmemiz" için. Onun için şarkının dediği gibi "Don't worry, be happy".

BAŞKALE, ve FRANKFURT yakınındaki iki "küçük" uçak olayı. Asıl mesajın "bu" konu olduğunu, Meksika ve Endonezya olaylarıyla, BANDA anahtar kelimesiyle, onayladı, Misyon koyucu. BANDA ilk anda, "BANADA BANADA" özlemini çağrıştırır, ama sesli harfleri inceltince "BENDE endonEZya" mesajı anlaşılır.

Bu sabah, önce trthaber.com'a baktım, "konu" ile ilgili bir trafik haberi: Bugün saat 02.00 sıralarında olmuş. İstanbul, SARIYER, BALABANDERE Caddesi, ESENLİK sokak'ta, Mehmet Murat OĞUZ, lüx arabasıyla, site otoparkından, bilinmeyen bir sebepten dolayı, 15 metre aşağıdaki sokağa uçmuş, ve ölmüş. (Bu arada, dünkü Haberturk gazetesi, "HESSEN eyaleti" diyor. Frankfurt'un içinde olduğu eyalet olsa gerek).

Her yılbaşı yaklaşırken, annem "bi yarım bilet al" derdi. İki tam alırdım. çıkmazdı. Annemin anısıyla, bugün, bir yarım bilet aldım. (9561556). Kemeraltı, Kestelli caddesi, köşede BOZA içtikten sonra, tam karşıdaki, Müzik-shop'tan. (Salim Turan/İstanbul-Bahçekapı bileti).

Bogün, MHP Grup Başkan Vekili Oktay VURAL'ın, GATA'da tedavi görmekte olan annesi HARBİYE VURAL vefat etmiş. (19.17 saat girişli trthaber.com haberi).

*******************

(12 Aralık 2012   :)  12.12.12   Şekerköy depreminin tarih ve saatine bakmak için, bu sabah, "Kandilli" sayfasına girdim. Ve önce, bugünkü depremi gördüm. Osmaniye, Düziçi, Çerçioğlu merkezli, 4.0 şiddetinde, saat 03.18'de. Sonra, 9 Aralık, Ankara, Şereflikoçhisar, Şekerköy depremi, 3.5 şiddetinde, saat 19.59'da. Arada, 3.5 şiddeti aşan varmı diye de baktım. Evet var, 10 Aralık, Aydın, Kuşadası, Yeniköy merkezli, 3.8 şiddetinde saat 11.48'de. 

Saat şimdi 09.30, Konu: FATOŞ. Alev-Tülay evliliğinde (24 Temmuz 1996'da), Fatoş da vardı herhalde, ama ben hatırlamıyorum. Ondan sonra da, FATOŞ'u hiç görmedim. İzmir'de, 2.ci dalga ezme, Alev-Tülay evliliğini izleyen günlerde "belirginleştiğine" göre, 2.ci, 3.ncü ve yaklaşık 13 yıldır süregelen 4.cü dalga diezme  sırasında Fatoş yoktu yani. İzmir'e, 1987 sonbaharında geldiğimde, İzmir'de 1.ci dalga ezme başladı (İstanbul'dakinin devamı olarak). Çok yoğun. 1989 başında, ikinci tımarhane çıkışında, ben "misyon bilincimi" yitirene kadar. Bu süre içinde Fatoş İzmir'deydi. Anlattığım "koşul ve çerçevede", "Ezme" olaylarına katılmış olabilir, bir ikisini hatırlıyorum. Ama bende herhangi bir acı bırakmamıştı. Misyon bilincimin yitik olduğu 1990 başı ile 1992 sonu arasında da Fatoş, İzmir'deydi. Gene devam etmiş, ettirilmiş olabilir, Ezme işine katılması. Ama, Misyon bilincim kapalı olduğu için benim, dolaylı ezme fiillerini farketme imkanım yoktu. Dolayısıyla, yaptıysa bile farketmedim. Farketmem mümkün değildi. Bir önemli olay var. Bu web sayfamda da anlattım ayrıntılarıyla. Tekrarlamıyacağım hepsini. GABRİEL'e kitap verdiğim gece. Özgür-Fatma Kavgası. Özgür'ün, "Ağzını burnunu kıracağım onun" demesi. Tarih, 1992 sonu veya 1993 başı. Misyon bilincim geri gelmişti. Çünkü, aynı Gün Salihli, Yılmazköy kavşağında olan Trafik kazasını "yorumlayabilmiştim". Büyük olaydı, Kitap vermemle bağıntılı. Ama, Özgür-Fatma kavgasının sahte olduğu, ve aslında bana yönelik, dolaylı "caydırma" (dayak işlerini hatırlatarak, caydırma) eylemi olduğunu farkedememiştim. Kavga MİT marifetiyle, Kaza Stella marifetiyle. Farkedememiştim, çünkü genelde "ezme" yaşamıyordum, o sırada. Yani Kavga'dan, kendim olumsuz etkilenmemiştim. 2.ci dalga ezme başladıktan sonra, farkettim, Kavga bana yönelikmiş. Farkettikten sonra da, Fatoş'a yönelik bir olumsuz duygu hissetmedim. Özgür'ü, 2.ci dalga ezme başladıktan sonra, zaten "düşman" listesinin başına koymuştum, eski yaptıklarını da hatırlayarak. Yani İzmirli'nin bana yaptıklarını yaptığı için, yakın akrabam olduğundan dolayı, onlara "kalkan" pozisyonuna girdiği için. (Saat 10.00, sonra devam). BOSS TAN*I günü bugün.

Bugün Bostanlı Turu'nu, Fatoş ve Özgür'ün "ilk" evlerinin sokağından yaptım. Cemal GÜRsel Caddesinden 6347 sokağa girişte soldan birinci 1 No.lu apartmandaydı, daireleri. Münevver Hanım apartmanı. Şimdi,Giriş katı, Kapının solunda HSBC ve sağında Helen Boron, Çocuklara ingilizce kursu var. ÖZGÜR/GÜROL.

Yılmaz, "Dayak" hatırlatmakla, "Caydırma" nasıl mümkün? Şöyle: Tımarhane'de, "Ben Allahım" diyen genç adamı, müstahdem "eşek sudan gelinceye kadar" dövüyordu, sık sık. Ve ben de Tımarhaneler sonrası, "süt dökmüş kedi gibi" olmuştum. Eski halim gitmiş, "uslanmıştım". Nasıl? Besbelli, Tımarhanede yaşadıklarımdan ötürü. Ama, gene kıpırdanmaya başlamış, kitap filan vermeye kalkışmıştım. Hatırlatmak gerekti, dayakla bağıntılı konuları. Yani çağrışımla, Özgür'ün o sözleri, beni Tımarhaneyi hatırlamamı da sağlayacaktı. MİT marifetiyle yapılan buydu. Ve bunu Özgür de (Fatoş da) biliyordu. Misyonkoyucu, benim bundan etkilenmiyeceğimi biliyordu tabi. Özgür'ün, Ürkmez'de Metin'e "Damat" yerine "Damyat" demesi de aynı amaçla. Türküde var "Dam" ın ne olduğu: "Bizim için yapılmış şu Muğla'nın damları..."

Şimdi, Kardeşim Demir, Kuzenim Turgut ve öteki Kuzenlerimin, "en baştan beri" beni hangi gözle gördüklerine bakalım: 1966 yılında, MİT beni "iş için" seçip, Hv.H.O'na transfer ettikten sonraki zaman içinde, MİT onlarla temasa geçerek, "Yılmaz, kendi kafasına göre davranıyor, bize uymaya niyeti yok, uysa onu da alacağız aramıza, ama mümkün değil. Dolayısıyla, onu "kötü işler" yapmaması için, ondan habersiz, onu yönlendirmek durumundayız. Siz de bu konuda yardım edeceksiniz bize. Ve tabi, bunu belli etmeyeceksiniz ona." Başlangıç böyle. Yoğunluk Demir'de. Turgut da sonra eklenerek ikinci durumda. Diğer kuzenlerim de yeterince aynı doğrultuda bilgilendirildi. 1975'de, Almanya'da, Alev'e "bilgisi olsun" diye, durumumu anlattığımda, "Çetenin eline düşmüşsün" demişti. Sonradan belli oldu ki, MİT'in tavsiyesi bir yorum. "Caydırıcı" nitelik taşıyor. Alev o zaman 18 yaşındaydı. Zaman geldi, "Banka Soygunu" işine. MİT, Demir-Turgut başta, onlara, "Yılmaz'a iyi bir ders vermek zorundayız. Onu hapishaneye çekeceğiz" dedi. Ve Amputasyon ardından (31 Temmuz 1986), MİT onlara, "Eyvah, Yılmaz cinnet geçirdi, erkeklik organını kökten kesti. Zor kurtardık hayatını" dedi. Bu Onlar için, bir "dönüm noktası" oldu. Yılmaz, artık cinnet geçirmiş bir kişi. Delilik var artık. Üstelik, Hapishane sonrası, İstanbul'da, ben, Demir ve Turgut'a, "Tanrılığımı müjdeleme" çabasına da girişince, "Deliliğim", onların katında, ve bilgilendirme yoluyla öteki kuzenlerimin katında da kesinleşmiş oldu. FATOŞ'a da ulaştı yani, "kendimi Tanrı sandığım". Yılmaz'ın işi "bitik" ti artık. İzmir'de, İlk Tımarhane öncesi, Demir başta onlara, "başka çare yok, Tımarhaneye alacağız" dediler. Bu süreçte, normaldi artık, Tımarhanelik olmam. Tımarhane öncesi, Kuzen Asım gelmişti. "Yılmaz Abi, sana her ay 100 mark göndereceğim, Tütünbank vasıtasıyla" demişti. Bekledim, soruşturdum yeterince. Gelmedi 100 Marklar. Sonra Asım'ın kendisinden duydum. "Gönderme, paraları atıyor" dediler, o yüzden göndermedim, dedi. Paraları atma konusu şöyle, Tımarhaneler öncesi, 1.ci dalga ezme. Misyon bilncim var. Ben de yazıyorum, şuna buna, gönderiyorum mesaj "ilgili" gördüklerime, Ayla Semra başta olmak üzere, Demir'lere ve Hatta Charles'lara. Bazı müjdeli haberlerimi de Kağıt para üzerine yazarak "postalıyordum" . Gümüşpala'ya Alev'in geliş var. "Çek arabayı, Dere sokağa" demiştim. Yarı yoldan döndü. Niyetim kötüydü belli. Tımarhaneler sonrası, dikkat çekici biçimde "uslanmıştım". Eski Yılmaz yoktu artık. Belli ki Tımarhane koşulları korkutmuş, ve onu değişmeye zorlamıştı. Ama Deli etiketi (Şizofren kişiliği) devam. Yani Tımarhaneler sonrası Onların (Demir, Turgut ve öteki kuzenlerimin) bana bakışları artık "iyileşmiş deli" biçimindeydi. Ve tabi, gene de MİT'in takibinde, güdümünde olmam gerekiyordu. Onlar da ona göre davrandılar. Yeri geldikçe, bana yönelik, MİT'in kendilerinden yapmalarını istediği işleri yaptılar. Yaptıklarının, Bana uygulanan geniş çapta bir ezme olayının parçası olduğunu bilmeden. Yani, İzmir'de 1.ci dalga, 2.ci dalga, 3.cü dalga 4.cü dalga filan bunlardan habersiz. 2000 yılına kadar.

31 Mart 2000'de, İzmir'de 4.cü Dalga ezme başlatılırken, MİT, Demir'e şöyle dedi: "Müjde, abine piyango çıktı. Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak zamanı geldi. Önder olarak, en uygun o. Artık "deliliği de yok". Ama "bizi" ve seni, Gül'ü öteki kuzenlerini, akrabalarını AFFETMESİ gerek önce. Affedince onu Başkan yapacağız, Dünya'ya. Hadımlığı için de çare var. Tak tiki Tak Tak, Tiki Tiki Tak Tak. (Canıma Tak, dedi. Çalevi'ndeyken, 1987-88'de, İnönü caddesinde, TAKTAKOĞLU dükkanının varlığından beri). Bu sevinçle, Demir Telefonda bana müjdeyi dolaylı sözlerle vermeye çalıştı. Aynı  Sevinç ve Heyecan, O yaz, "bize" geldiklerinde de vardı. Ve Birader, s.k tuttu. Acı vermiyecek miydi, İzmirli'nin bunca yıldır s.k tutmasının ardından. Verdi tabi. Ben Demir ve Gül'e doğrudan bir işaret vermedim. Zaten başlamıştım gene yazmaya. Yazılarımla verdim cevabımı. "Kazın ayağı öyle değil böyle" dercesine. Ve yazılarımdan, (yavaş yavaş) öğrendiler işin aslını, benden, başta kardeşim olmak üzere Turgut ve diğer kuzenlerim... FATOŞ'a da ulaştı tabi bilgi. "Yılmaz abi, doğumdan seçilmiş, tanrı rolü oynayacakmış, Aşk ve Sevgi Toplumunu kuracakmış, yeryüzünde" diye. Demir başta, kuzenlerimin, bana bakış açıları değişti. Ve geçmişi yeniden değerlendirdiler. Bana yönelik yapmış oldukları işleri, sözleri ve davranışları için acı hissettiler, "keşke yapmasaydık" dediler. Never mind. "Yılmaz Ruhu için" elzemdi. Lokman Ruhu Eter, Yılmaz Ruhu Yeter. (Saat 15.30. Sonra devam) Nergiz'den Metro ile Naldöken'e gideceğim. Ordan, "yalı", çarşı yoluyla eve döneceğim. Son günlerde, bu güzergahı da kullanıyorum, sık sık.

Şekerköy depremini duymuştum, ama pas geçmiştim. Sonra, Endonezya BANDA denizi depreminden sonra, "bağıntıyı" gördüm. Misyon koyucu, Ankara'dakini (Demir'i) unutma, aynı bağlamda, diyordu. Evet biliyordum, aynı bağlamda olduğunu, ama onu da yazmam gerekiyordu, yazdım o sebeple. ŞE KERKÖY'de ER var, "Biraz Şeker koy, Yılmaz". ŞE REFLİKOÇHİSAR. Saat de ilginç: 20.00'den bir dakika "eksik".

Tabi, Demir ve kuzenlerim, yavaş yavaş, misyonu benden öğrenirlerken, benim doğumdan seçilmiş olduğumu, ve tüm hayatımın aslında misyon koyucunun yönlendirmesiyle oluştuğunu görürlerken, kendilerinin de, misyonla, Yılmaz'ın hayatıyla bağıntılı bir şekilde, doğumdan seçildiklerini, vede hayatlarının aslında Misyon koyucunun yönlendirmesiyle oluştuğunu da kavradılar. Fatoş'da kavradı, tabi. Ve, 10 Şubat 2007 geldi, Fatoş'un, bana eş olarak doğumdan seçilmişliğini de buldum. Tabi, yazılarımla, bilgi "yeterince" Fatoş'a da ulaştı. Tıpkı, nasıl ben Fatoş'u "bulunca" sevindiğim gibi, Fatoş da "öğrenince" bana eş olarak seçildiğini o da sevindi. (Nerden bilyorsun Yılmaz, yanındamıydın?) 1975 yılı Mayıs ayı başından itibaren, 3 ay kadar, Fatoş'un yanındaydım. Frankfurt, Hanau, Erlensee'de. Huriser Teyzem, Alev, Fatoş, ve ben. Uğur eniştem ve Asım yoktu. Demekki o sırada, 11 yaşına yeni girmiş Fatoş. Ben 27 yaşımda iken. Kavga ederdik Fatoş'la, "Televizyon" yüzünden. Almancası için değilde, Dünya'da neler oluyor, "uzak kalmıyayım" diye haber saatinde, haberleri açardım. Başka kanalda "spielfilm" (dizi film) var. Fatoş izleyemiyor, kızardı bana. Küçük dişi kuzendi benim için Fatoş. Duygum ve ilgim ona göre. Onun ötesinde hiç bir şey yok. Ben de onun için Büyük erkek kuzendim. Duygu ve ilgi ona göreydi, diyemiyeceğim. Çünkü, Fatoş ergenlik dönemine tam da geçiş sırasındaydı. Tuvalette bir gün, küvetin içinde donunu da görmüştüm, bir damla "kanlı". Belli ki yeni başlıyordu, "adet" görmeye. Çıkarıp atmış, küvete, yıkansın diye. Kanaatimce, ergenliğe geçiş sırasında benim aynı evde olmam dolayısıyla, bana "aşk" duygusuyla bağlandı. İlk aşkı, çocukluk aşkı. Çünkü yanındaydım, o dişi ben erkek. Alev abisi de erkek, ama sağlam bilinçle biliyorki o "yasaklı". Ben değildim. O sırada benim yaşça ondan çok büyük olmam da engellemedi, bana olan bu duygunun oluşmasına. Açıkça hiç belli etmedi bana bunu. Ama bir olay oldu, sanırım Aşkının kanıtıydı o olay. Bir akşam televizyon seyrediyoruz. Alev varmıydı, hatırlamıyorum. Huriser teyzem, Fatoş ve ben. Film'de adam, duş alıyor. Tabi erkeklik organı görüntüde yok. Çekim yandan yapılmış, Sol bacağını kaldırınca, baldırın altından adamın aş.kları göründü. Sadece o kadarı. Huriser teyzem, yorum yapmak ihtiyacını hidssetti anında, ve " bu da erkek seksi" dedi yani hep "kadın seksi" olacak değildi ya. Ama olay anında, Fatoş, utanarak, bana baktı, başını sola çevirerek. İngilizce deyişle, "if she didn't care for me, she wouldn't have looked at me". Bakışı hâlâ hatırımda. Düzenleme, tabi ki misyonkoyucunun işi. FATOŞ'un bana olan o AŞK'ının işaretini, o filmdeki adamın AŞ.Klarına koymuş. Sonra ben gittim, Frankfurt'tan. Belli ki, Fatoş da yaş faktörünü de daha doğru değerlendirerek, akıl yoluyla, uygun durum değil dedi, ve baskıladı duygusunu, ve o "Aşk" ı sonlandırdı. Tabi, o "yaşantı", anı olarak hep kaldı belleğinde. Ve de kanaatimce, o aşkı sonlandırdığı için, yani kalbi bir kere dolmuş olduğu için, daha sonra, o kalbe başkasının girmesi de mümkün olmadı. Yani Aşk duygusuyla başka birine bağlanmadı, bağlanamadı. Özgür'le evliliği dahil. Aşk olsaydı Özgür'e, "boşanma" olmazdı. Ve gün gelip de, Yılmaz abisinden, Yılmaz abisinin karısı olarak seçilmiş olduğunu öğrenince,kanaatimce tıpkı benim Çanakkale'de, Ayla'nın benim karım olduğunu bulduğumda yaşadığım durumu yaşadı. 1969'da Ayla, bizim evde kalmak istemişti. Babam razı olmadı. Kalmasını çok istemiştim, ona yönelik filizlenen aşk duygusuyla. Necip'le evlendi sonra. Tabi bende de herhangi bir AŞK duygusu da kalmadı tabiatiyle. Zaten, kendisini, daha sonra da hiç görmedim, Çanakkale'de onu "karım" olarak bulana kadar. Bulunca, filizlenip te küllenmiş olan aşkım, yeniden canlandı. Sanırım Fatoş'da da aynısı oldu. Bastırmış olduğu çocukluk aşkı, yeniden canlandı. Hadım oluşum dabuna engel olmadı. Çünkü AŞK cinsellikten kaynaklanan ama onu aşan bir Sevgi türü. Ne diyordu reklamda, hosteslerinin arasında SKY havayollarının Kaptan pilotu. "Mutluluktan uçuyoruz". Şimdi  saat 21.00'e gelmek üzere, FATOŞ'un facebook sayfasından, "mutluluktan uçtuğu" fotoğraflarından birini, kendi facebook sayfama aktarayım.

Evet, aktardım o fotoğraflardan birini, "mutluluktan uçuyoruz..."  sözlerimle.

Bugün 12.12.12, öğle yemeğinden önce açınca trthaber.com'u, gördüğm, Türkiye'de, bugün ilk doğan bebek haberini, facebook sayfama aktardım (Beğeniler arasında yer alıyor, o tür aktarmalar, öğrendim) Adıyaman'lı  NURSEL ve BİLAL EKİNCİ çiftinin bebeği. Doğum sancıları başlayınca, hastaneye ve hemen doğumhaneye. 00.04'te doğmuş, adını YAREN koymuşlar. (Hoş geldin, YAREN bebek. Çok yaşa, sağlıklı yaşa, mutlu yaşa...) Ardından, "Bugün Dev Göktaşı Dünyanın yakınından geçecek" haberini de aktardım, facebook sayfama. "Denk geldi, 12.12.12'ye diyerek, göksel tehlikelerin önemi dolayısıyla. 5 km uzunluğunda, 2.5 km genişliğinde göktaşı (asteroid). 7 milyon km uzaktan geçecekmiş. 4 yılda tamamlıyormuş, Güneş etrafındaki turunu, ve dünyamızın yakınından geçiyormuş, tabi 4 yılda bir. Sonra, tekrar düşündüm, bu yılki geçişinin 12.12.12'de "tesadüf" olmadığı kanaatine vardım. "Ben yazayım diye" yapmışlar. (Bu tür uzay tehlikelerini savuşturabilecek bilimsel, teknolojik imkanlarımız var, mesajıyla.) Öğleden sonra da bağıntılı bir haber daha çıktı, trthaber.com'da: Dün gece 11/12 Aralık gecesi,(ama tarih vermemiş), ORDU ili Perşembe ilçesi açıklarına denize Göktaşı düşmüş. Çevre aydınlanmış. Gürültü ve Sarsıntı olmuş. Düşme anını MOBESE kameraları kaydetmiş. İnsanları korkutmuş. Onu da aktardım, Facebook sayfama, ve uzaktan geçecek Göktaşı hakkındaki kanaatimin doğru olduğunun "işareti" olarak yorumladım, "Perşembe" göktaşını. (19 Aralık 2012 ilave: Bugünkü Hürriyet, "11 Aralık gecesi" diyor, Perşembe Göktaşı için.)

12.12.12 çok özel bir sıralanış. Tek haneli sıralanışlar, mesela 1.1.1 aynı yıl içinde çok 4+3=7 kez tekrarlanıyor, ama farklı yıl içinde sıralanışı, 10 yıl sonra. Ama çift haneli sıralanışlar, mesela 01.01.01 aynı yıl içinde sadece bir kez. Farklı yıl içinde sıralanışı ise 100 yıl sonra. Ve 12 yıl peşpeşe, her yıl mutlaka bir tane çift haneli sıralanış var. Ama, 12.12.12 den sonraki ilk çift haneli sıralanış, son 01.01.01 sıralanışından 100 yıl sonra. Böylece, bugünkü Hürriyet Gazetesindeki, Emrehan Halıcı'nın "Akıl Oyunları" sorusunu da cevaplamış olduk. Bundan sonraki 12.12.12 sıralanışı, tam 100 yıl sonra.

09.09.09 sıralanışı için, Meteorolojik bir olay koymuşlardı. İstanbul'da sel, 34 ölü. 12.12.12 sıralanışı için de Astronomik bir olay koydular. 5 km uzunluğundaki bir Göktaşı'nın, Dünya'nın yakınından geçmesini. 07.07.07 sıralanışında 7 olay seçmiştim. Şimdi hatırlamıyorum, nelerdi. Bloknotlarda yazılı. Bloknotlar da yanımda değil, "Arşivde".

NASANASANASANASANA..  oniki/oniki/oniki  onunki/onunki/onunki  ONİKS

15 Aralık sabahı, POWERball'a baktım.  12/12/12 çarşamba  günü çekilişi. önceki çekilişte bilen yoktu. 2.ci devir haftası ("historic 12/12/12" de) bir bilen. Sayılar:08-10-25-36-48-28. MASSACHUSETTS eyaletinde. Waltham yakınlarında (who are coworkers at Costco), ROSA DeLEON of Arlington, ve REGINALD LeBLANC of Lexington ,(prize from one of the jointly purchased two tickets.) ROSA (52) (evli 5 çocuk annesi), herzaman iki bilet alırmış, ve arkalarına REGINALD'ın (54) (Bekar,erkek) adını yazar, fotokopilerini çektirip, Reginald'a verirmiş. Prize $50.000.000 Dolar. Birlikte fotoğrafları var, ellerinde $50.000.000 dolar'lık temsili çeklerle. Bir defada almayı seçmişler. $33.003.300, Vergiler düşünce $23.102.310 Dolar. They plan to split the winnigs evenly. (Hesapladım:$11.551.155, herbirine net. Dört tane 1, Dört tane 5 var, üstelik çift çift dizilişli 11551155) Herşeyiyle "Dörtlü Aile" mesajı, beş-beş,eş-eş. Bu çok özel günde. Merci....

*******************

(13 Aralık 2012   :) BALIKESİR'de ER, İZMİR'e gelmiş izinli. M.O.Y. (22), otomobiliyle, yol verme meselesi yüzünden, KARŞIYAKA, 1738 sokak'ta, saat 23.30 sıralarında, DOĞUKAN BOZKUŞ'un (20) kullandığı otomobille çarpışma tehlikesi atlatmış. Ardından tartışma sonucu, DOĞUKAN'ı, ve yanındaki SEMİH KÜLEKÇİOĞLU'nu (21), bıçaklamış. DOĞUKAN hastanede ölmüş. SEMİH'in durumu ağır. Kovalamaca sonucu, M.O.Y. polis tarafından yakalanmış. Haber, trthaber.com'dan.

DOĞUKAN-BATIKAN, BARIŞ MANÇO'nun iki oğlunun adları.

14 Aralık 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinden bir haber: "Aniden yola yığılan genç öldü" başlığıyla: İZMİR, KARŞIYAKA, ŞEMİKLER'de 13 Aralık saat 01.00 sıralarında DOĞUŞ EKİN ŞENKAL (18) bir yakını ile yürürken aniden fenalaşarak yere yığılmış, Karşıyaka devlet hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış.

DOĞUKAN/DOĞUŞ 13 Aralık, İzmir, Karşıyaka.  Ve, DOĞUkanbozkuŞ.

*******************

(14 Aralık 2013   :) 07.07 girişli bir trthaber.com haberi: "TİTAN'da, NİL'e benzeyen bir nehir bulundu". İlk yorumu ben yaptım, yilmazgurol1947 adımla,08.30'da: Uzayın derinliklerini görebilme imkanımız ne kadar artarsa artsın, trilyonda birini görebildik, diyebilirmiyiz. Hayır. Evrensel Nihai Realite'yi asla bilemiyeceğiz. Dünya, Güneş'ten koptu, eminiz. Bu bizi "big bang" e götürüyor. Öncesi, gene meçhul. Ama hep, bilmeye çalışacağız "herşeyi", bilim yoluyla." Haberi, facebook sayfama da aktardım.

Felsefemiz: BİLİNEMEZCİ (Agnostic), ama "bizim tanımladığımız" biçimde. Herşeyin üstünde Felsefe, onun altında Bilim.

Saat 19.00'da tekrar baktım, başka yorum var mı, diye. Evet var. 3 tane daha üçüde benimle ilgili: 1) 09.58'de Erdal Baggal,"Yılmaz sen ne söylediğinin farkındamısın" diye başlıyor.  2) 13.13'de Yılmaz, "Adaş sen harbiden saçmalamışsın" diye başlıyor. 3) 13.35'de Selçuk, Erdal bey, her fikre saygı duyulması gerkiyorsa Yılmaz beyinkine de duyulması lazım" diye başlıyor. İsimlerini yazarak, "Yorumumla ilgili yorumlara teşekkür ediyorum" yazacaktım. Vazgeçtim. Uymayacak duruma.

Facebook sayfamdan da baktım. Yorumlar orda da mevcut. "Yakındaki beğeniler" bölümünden eski "beğeniler" kalkıyor. Ama tarih sırasında aşağılarda yer alıyor. Bu tür "ilk" beğenim "Putin Geliyor" yok. Ama hareketler'de var. Metni ve yorumlarıyla. Demek ki onu "paylaş" komutuyla, aktarmamışım.

19.50'de CNNint.i açtım, "breaking news". Hep o haber, bir saat sonra kapattığımda da. Okulda Katliam. CONNECTICUT eyaleti (New York eyaletine komşu), NEWTOWN kenti.  "SANDY HOOK elementary school". Kesin resmi rakam verilmedi. 20 kadar ölü. yarısı çocuk. Saldırgan 20 yaşında, ve ölü. 2 tabanca bulunmuş. 100 kadar mermi sıkılmış. Yerel saat 09.30 sıraları. (TSİ 16.30) (Dikkatimi çeken, Okulun adı, SANDY... Bir ay önceki SANDY kasırgası ardından) ( Ve türkçe kullandığım kelime "bağıntı", ingilizcesi CONNECTION. Eyaletin adıyla ne kadar benzer değilmi. Ortak harfleri çıkarırsak CUT ve ON artıyor). (CUT özellikle dikkat çekiyor. "dick cut") ABD'den bir haber de bu sabah trthaber.com'da vardı. DEPREM. Internet USGS'den baktım şimdi: 6.3 Şiddetinde, BAJA California açıkları (250 km. kadar açıkta) yerel saat 02.36 da (ABD'de Doğu saati, Batı Saati var.)

15 Aralık sabahı, trthaber.com "Okulda katliam" haberiyle ilgili, 20'si çocuk (5-10 yaşlar arasında) öğrenci, toplam 28 ölü" diyor. Ölenler arasında, saldırganın okulda öğretmenlik yapan annesi de var. Saldırgan'nın çocuğu da aynı okulda öğrenci. Okul Müdürün hedef aldığı söyleniyor. Rasgele ateş açmış. Güvenlik güçlerince öldürülmüş.

16 Aralık günü, Gazetelerden, ve TV'den, "Okulda katliam" la ilgili bilgiler: Adamın adı ADAM. Soyadı LANZA. Otistik olduğu söyleniyor. Ailesi zengin. Baba ve anne ayrılmışlar. Baba PETER, General Electric'te Başkan Yardımcısı. Anne NANCY, o okulda öğretmen. Abisi RYAN, başka yerde mukim, epeydir kardeşiyle konuşmuyormuş. ADAM, önce evde annesini öldürüyor. Sonra, okula gidiyor katliam yapmak üzere. Sonunda intihar ediyor. Kendisiyle birlikte 27 kişiyi öldürerek. 20 si (küçük) çocuk, öğrenci. Okulda önce Müdüre DAWN (=şafak) HOCHSPRUNG'u ardından psikolog kadın MARCH (=Mart,Marş) SHERLACH'ı öldürüyor. Kullandığı silahlar, annesi üzerine kayıtlı. İki isim: Silah seslerini duyan öğretmen, 1.ci sınıf öğretmeni VİCTORİA SOTO, öğrencilerini sınıfta bir köşeye toplayıp, onlara siper olarak can veriyor. Müzik öğretmeni MARY KRİSTOPİK, 20 çocuğu tuvalete kilitleyerek kurtarmış. (Müzik, Musiki, Tuvalet, KriStopİK,Krist, Christ). 27.000 nüfuslu NEWtown, NEWyork'a 100 km. mesafede. (LANZA, RANZA'nın LAN'lısı. Çanakkale, 1985 Ranza'da "ha ha ha" diye tempo tutan...) (ADAM=Adem...)

(15 Aralık 2012   :)

15 Aralık sabahı, önce Powerball'a baktım, vardı yeni haber. 12 Aralık 2012 tarihi altına ekledim.

15 Aralık sabahı, trthaber.com'a baktıktan sonra, üçüncü olarak Facebook sayfama baktım. Fatoş'tan bildirim: "beğenmiş" benim "YAŞı 11miş KIZın" diye  onun koyduğu Fotoğrafa yeni ilavemi de. Danke, meine Fatosch...

Şimdi, Facebook'a tekrar girip, TİTAN haberine yaptığım yorumu, ön sayfaya da tekrarlıyacağım. (Saat şimdi 10.10, sonra sabah gezintisi, bugün Cumartesi, BOSTANLI günü.)

ÖFKELİ de bir yorum yapmış, dün 22.41'de: "BİLİM ile DİN tarihler boyunca hep BİLİM ADAMLARI tarafından TABİRİ CAİZSE DÜŞMAN olarak gösterilmiştir." sözleriyle başlayan. (Şimdi saat 10.30).

*******************

(16 Aralık 2012   :) Bugün, FATOŞ'un Facebook'a katılışının, 4.cü yıldönümü. "Kutladım". 4 Aralık 2008'de katılmış, ve aynı gün Hicran Yasmin ile "Facebook arkadaşı" olmuş.

Bu sabah, TV haberlerinde, İran Genel Kurmay Başkanı'nın o sözlerini duyunca, trthaber.com'da, öncelikle o haberi aradım. "Firuzabadi'nin 'Dünya Savaşı planları' sözleri doğrudur. Niyet 'Gizli Dünya Devleti' yerine, Dünya'da 'aleni' Tek bir devlet" yorumunu yaptım, "yilmazgurol1947" adımla. Ardından, "beğeni" yoluyla facebook sayfama aktardım. Aynı yorumu, orda ön sayfama da aktardım. 08.30'da 16.cı sırada çıkmış yorumum. İlginç "tesadüf": iki gün önceki TİTAN yorumum da 08.30 saatiyle çıkmıştı. 12.30'da baktığımda, benden sonra iki yorum daha yapılmıştı: Adanali, ve Turkiye adlarıyla. Turkiye'ninkinde "bu iranlı dogru soyluyor" sözleri de var.

Saat 14.33 girişiyle, trthaber.com'da bir haber: Çin uydusunun Asteorit'in fotoğraflarını çektiğine dair. Hemen yorum yazdım: "Asteorit'in 12/12/12 tarihinde dünyanın en yakınından geçeceği açıklanmıştı. Çin uydusu, ertesi gün Asteorit'in en yakınından geçmiş. Bu tür asteoritlerin yörüngelerini değiştirmek mümkün. Birkaç küçük roket ekleyip kumanda ederek." Ve "beğeni" komutuyla, facebook sayfama aktardım, haberi. Orda ön sayfaya da yazdım, aynı yorumu. Yorumum 14.33 saatiyle, 1.ci yorum. 21.30'da tekrar baktım. Toplam 5 yorum daha yapılmış. ilk üçünde "benziyor" kelimesi kullanılmış.

Yani son üç günde üç habere üç yorum, farklı konularda. Sırayla, 1. Felsefi (Titan), 2. Siyasi (İran), 3. Bilimsel (Göktaşı). Misyonkoyucunun, Göktaşının geçişini 12/12/12'ye "koymasının" ardından bir gün sonra, Çin uydusunu göktaşının yakınından geçirmesi, o bilimsel yorumu yapmamı kolaylaştırdı (ve teşvik etti).

*******************

(17 Aralık 2012   :)  MEVLANA'nın vefatının yıldönümü (1273). Demişler ki, Talihli'nin annesinin vefat yılı, MEVLANA'nın 800.cü doğum yılı içinde (2007'de) olsun...

Bugün, trthaber.com'dan, Kamçatka'da, 36 yıl aradan sonra ilk kez tekrar "LAV" püskürtmeye başlayan volkan haberini, internetten ek bilgiyle, facebook sayfama aktardım.

*******************

(18 Aralık 2012   :) Bugün, Facebook sayfamda, Metin Erkoç'un beğenilerinden ikisini, "yazı" da ekleyerek, Facebook sayfama aktardım. Biri, Funda Avcı fotoğrafı, Metin'in bir "gösteri" deki görüntüsü. FATOŞ'un, bugün çokça koyduğu "beğenilerden" bir kaçına, ben de "yorum" ekledim. Birine, "Fatoooş!..."

Bugün Facebook sayfama son olarak şunu yazdım:

 "Bugün 12.00'de açamadım bilgisayarımı. Virüs girmiş. Deli Dana virüsü, ay pardon yanlış oldu, TRUVA virüsü. Neyseki, temizledi, servisteki arkadaş bilgisayarımı,"çabukça". 16.00'da getirdim eve. Bilgisayarı eve bıraktım hemen çıktım. Bugün Salı, Basmane günü. 18.30'da döndüm eve.

Gizli Dünya Devleti Merkezi'nin (Misyonkoyucu niteliği ile), Gizli Dünya Devleti ("Global Çete") üyeleri arasına soktuğu TRUVA ATI pozisyonondayım, aslında"

*******************

(19 Aralık 2012   :) Bugün, Hürriyet Gazetesi 23333 .ncü sayısını yayınladı. Bugün, 7 Pelikan olayının 3 .ncü yıldönümü. İHSANALYANAK gemisi, ben ön güvertede tek başıma. Karşıyaka iskelesine yaklaşırken, önüm(üz)den "birerle kolda", suyun az üzaerinden uçarak körfeze giriş yapan YEDİ (Seven/Zieben) PELİKAN. O gemi sonra MENDİREK'e çarptı, döndü, yolcuları boşalttı, ve hemen ardından battı, Konak iskelesinde. Bu yılın 333 .ncü günü, Hürriyette, 3333 .ncü Akıl oyunları günü, 28 Kasım 2012'de ne olmuştu?. ABD'de tarihin ikinci büyük loto çekilişinde 2 talihli kazanmıştı, büyük ikramiyeyi. ARİZONA ve MİSSOURİ'den. Biri, Mark & Cindy çifti, ikramiyesini aldı. Biri hala almadı.

Bu sabah, saat 09.00 sıraları, Facebook sayfamda mevcut, FATOŞ'un ve 14.000 küsur kişinin "beğendi" komutuyla, önemsediği bir fotoğrafa, yazı ekleyerek, "paylaş" komutuyla, kendi Zaman tünelime aktardım. Fotoğraf, ABD'deki okul katliamı ile ilgili. Yükleyen kişi (ler): Elizabeth Berry Cockrell & Celina MJ Davilo. Yazdığım yazı şu:

"SANDY HOOK elementary school, Dec.14th,2012-local time 09.30 aproximately. Afterwards, Secretary of State Hillary CLINTON had a concussion, and fainted, probably on the same day, about 4 hours later than the "massacre". Her Brain activities are watched, and if necessary guided, by means of the "instrument" Stella. (The concussion, injury to the brain, by remote control)"

14.00 şimdi saat. Azönce son olarak, Facebook'u açtım. ilkhaber, FATOŞ'tan. Tek kelime yazmış: "KRANK", ve altında, "2 dakika önce" yazılı. Anlamını biliyorum. Hangi amaçla yazdığını bilmememe rağmen hemen cevapladım "Krankenhaus" kelimesiyle. Ve daha fazla oyalanmadan, hemen çıktım, ve web sayfamı açtım, "yazacaklarım" vardı:

FATOŞ'cuğum, "bu" gece bir rüya. Sonunda, bir ses: "KALFA" tek kelime, bunu rüyamda senin adınla bütünleştirerek "KALFATMA" dedim, ve (çiş/gaz) için uyandım. Saat 02.00 sıraları. Daha önce bu kelimeyle bu tür "işlem" yapmadığım için, Rüyanın Misyonkoyucu'dan Stella marifetiyle yüklendiğinden emin, ama niye diye düşünmeden, tekrar yattım ve uyudum. Gene bir rüya. Sonları şöyle: uzakta 3 kişi gidiyor arkaları görünüyor. Sağdaki, bana yakın olan kişilerin aradıkları adam. Farkedince, tabancalarla ateşe başlıyorlar, ve o üç kişide dönüp tabancalarla karşılık veriyorlar. Bu sırada, bir "kadın sesi" duydum. o "sağdaki" kişiye seslendi. ilk cümlesi iki kelime, birincisini unuttum, ikicisi "ölürsün". Sonraki cümle "sonra da mutlu olursun", ve ardından gene (çiş/gaz) için uyandım. Saat 04.00 sıraları. E tabi bu da Misyonkoyucu'dandı, ne demek istemişti acaba, yatınca uyumadan, ilk hatırıma gelen "sağlık sorunlarım" oldu."HASTA"(=Krank) yım belli, ama idare ediyorum. Özetle söyleyeyim. Ötedenberi devam eden, barsak problemi, dışkılama ve gaz çıkarma zorluğu, Tuvalet işi adeta işkence."Parmaklama". Mecburen aşırı "ıkınma", bunun Beyine olan olumsuz etkisini biliyorum. Ve buna ek olarak, Kurban Bayramı sırasında başlayan bel ağrısı. İlk bel ağrısı 1975'de. Bunun kaynağı da o, ama Barsak sorunuyla da karşılıklı bağıntılı. Kesin olarak şimdi nasıl başladı hatırlamıyorum. Sabaha doğru artıyor. Gündüz zorluk vermiyor. Rahatça yürüyebiliyorum. Ama zafiyet de yaşadım, bağıntılı. Metro'nun merdivenlerini çıkamıyacak kadar. Dizlerimin bağı çözüldü, derler ya, aynen öyle. Daha önce hiç olmayan yeni durum, sol bacağımda uyuşukluk. Sabah Zor, sonra etkisi geçiyor. Ama Kurban Bayramı öncesi gibi, 250 mekik çekme imkanım, mecalim yok, şu sıralar. Yürüyüşlerle idare ediyorum, "hareket ihtiyacımı". Gaz problemi, Besin programımla da ilgili tabi. Ama değiştirmeye de yanaşmıyorum. Tabi, Stella marifetiyle, sağlık durumumu biliyor, Misyon koyucu. Ve bu son rüya da onunla ilgili. "Yeniden doğmak" (rebirth) 'ü işaret etti, dedim. Sonra hatırma Hillary Clinton geldi. CNNint. "Breaking News" olarak "Okul katliamı" haberi devam ederken, bir alt yazı, gene "Breaking News", Clinton'un, "Beyin sarsıntısı" geçirip bayıldığına dair haber. Önemsemedim, "pas geçtim". Ama bu gece önemli olduğunu farkettim. Beyin faaliyetleri izlenip yönlendirilmiyormuydu. Evet gerektikçe yönlendiriliyordu. Bağıntı vardı, Katliam'la ilgili. Ama tam hatırlayamadım, Cuma akşamı mıydı, Cumartesi akşamımıydı. Peki mesajı neydi, Beyin sarsıntısı. Türkücü Kamil SÖNMEZ'i hatırladım, Beyin kanaması ardından "felç", hastanede yoğun bakımda. İnternetten öğrendim tarihini 4 Aralık. Ve 17 Aralık akşamı TALABANİ'nin benzer durumu. Bütün bunları, "Yılmaz, bedeninin durumu, beynine fazla zorlama yapıyor" mesajı olarak algıladım. "Beden eskidi..." mesajı kısaca. Hillary Clinton'un hangi gün Beyin Sarsıntısı geçirdiğini ararken, Doğum tarihini buldum: 26 Ekim 1947. İşyerinde, TUNÇ YILMAZER'inkiyle aynı. Bu da çok özel bir dolaylı kanıt bana. 27 Ekim 1998'de, İzmir'de, 3.ncü dalga ezme başlamıştı, işyeri ağırlıklı. Dün, Duvar takvimine yazdıklarıma bakarken, 31 Mart 2012'de, 4.cü dalga'nın 12.ci yıldönümünde, Hillary Cilinton'un, Suriye konusuyla ilgili, İSTANBUL'a gelmiş olduğunu da görmüştüm. Zaten, Hillary Clinton adı (daha önce anlattığım gibi) Edmund Hillary ile de bağıntılı. 1453+500= 1953, 29 Mayıs, EVEREST'in fethi.

"Yeniden Doğuş" u, Apandisit ameliyatına giriyormuşum gibi, tercih ederim. Evet, idare edebiliyorum şu andaki "sağlık sorunlarımla", ve beklemeye, misyonun şu anda benden beklediklerini yapmaya devam ederek. Bir söz var: "Yarın ölecekmiş gibi ibadet et, hiç ölmeyecekmiş gibi işine devam et. İbadet'e ve iş'e devam, yani Fatoş'cuğum. "KRANK" kelimesine ne dersin. Gülüyorum, şu an yazarken. Saat 15.00 oldu.

Saat şimdi 21.00. Hâlâ gülüyormusun Yılmaz? Evet, ama bu sefer, acaba benden başka bir kişi daha çıkabilirmi, "krank" kelimesiyle FATOŞ'un "hastayım" demek istediğini anlamayan. 19.00 sıralarında tekrar açınca, anladım hasta olduğunu, görerek "geçmiş olsun" dileklerini. Ve ben de hemen "Geçmiş olsun Fatoşcuğum" dedim. Benim "Krankenhaus" yazışıma, hemen cevap vermiş: "Hastanede değil evde hasta yatıyorum" demiş ama, ben web sayfama geçtiğimden okuyamadım tabi. Saat 20.00'ye yaklaşırken, 17.ci sıra itibariyle, bir yazı daha yazdım: "... Hastalık konusunda web sayfama yazmaya başlamadan önce, facebook'ta tek kelime 'krank' görünce, üstelik 2 dakika önce girilmiş, düşünmeden hemen 'krankenhaus' yazdım ve web sayfama geçtim. Düşüncesizlik ettim yani... Stella'yı vurgulamayı, 'Fatoş ne demek istedi' konusunun önüne aldım, yani... Sorry!..."

Fatoş'cuğum,burda tekrar "Geçmiş olsun" diyorum sana öncelikle. Bugün, Sustanon iğnemi oldum. 6 ay önce, Basmane'deki GÖLDELİ eczanesi, 2 tane vermişti, onlardan sonra, ne iğne, ne hap "testesteron" almam mümkün olmamıştı. Malum, beden "hiç" testesteron ürretmiyor. Testesteron erkek için, sadece cinsellikle ilgili değil. Yokluğu, başka genel sağlık sorunlarına yol açıyor, mesela "ateş basması" gibi. Hem yaşadığım için hem de okuduklarımdan hatırmda kaldığı için biliyorum. Eczanelerde, hiç aramadım, Sustanon var mı diye. MİT'in güdümünde, "Yok" dediklerini bildiğim için. Birkaç yıl önce, Karşıyaka Çarşı'da, Ferah eczanesininin önünden geçerken, Kapının önünde oturan eczacıya, "Sustanon 250 var mı" dedim, "yok" dedi. Ardından "Ecopirin 100" dedim. Ona da "yok" dedi. Kanı sulandırıcı aspirin türü. Ona da "yok" demesiyle,MİT'in güdümünde "Yok" demiş olduğu kanıtlandı, anında. Yürüdüm, tepkisiz. Bir süre sonra, ordan geçerken, bir ses, "İlacın geldi, gel al". Başımı arkaya doğru çevirip bağırdım. "Geleceğim, sonra", dedim yetmedi hemen ekledim "Canını almaya". Dün, Basmane dönüşü, Kemeraltı Polis karakolu'nu geçince Sıhhat eczanesi. Sorayım şuraya dedim. Sordum. "Yok" dedi,"Muadili iğne veya hap varmı" dedim. Gene "Yok" dedi, ama  "Hap da var, iğne de var, yazayım isimlerini, doktoruna danış" dedi. "Kalsın, doktora danışma imkanım yok" dedim çıktım. GÖLDELİ eczanesi, bir ara hap vermişti, onla idare etmiştim, bir süre. Bugün, onun kutusunu götürdüm, Sıhhat eczanesine, "Sustanon yerine bu varmı" dedim. "O yok ama, Sustanon var" dedi."Dün yoktu, yeni mi geldi" dedim. "Dün de vardı, ama vermedik" dedi. Yani, Karaborsa iması yaptı. "Kaç tane" diye sordu "Çok" dedim. "Çok olmaz" deyince,"5 tane", dedim 6 tane verdi. Ve hemen Bostanlı'da Tayfun Kent'e yaptırdım ilk iğnemi, bu akşam.

*******************

(20 Aralık 2012   :) Bu sabah, öncelikle, FATOŞ'un Facebook sayfasında, onun dün " KRANK:-((( " yazısıyla açtığı bölüme, dünkü 17.ci sıradaki yazımın altına 18.ci olarak şunları yazdım:

" I hope you are better today, Fatoş! One of the shields of the mission-maker to "protect" me from the people for some of my doings (and writings) is the word "sick" (mentally sick). I am used to hearing it, directly or indirectly, from the people during the oppression. So, I first thought "Krank" was for me. But I instantaneously STOPPED the thinking, not to be negatively affected. I wrote "Krankenhous" to show I know this german word. And I passed to my web-site, to write "yes I am sick, but this way", and to show that while  I intend to write about my sickness, your writing of "Krank" was done by STELLA. My laughter was for it. In short, my not understanding the real meaning of your word "Krank" is because I CARE for you, Fatoş! " 

Sonra Powerball'a baktım: Dünkü (Çarşamba) çekilişinde, 1 kişi tam bilmiş, KANSAS eyaleti'nden. Kim henüz belli değil. Ardından, trthaber.com'a baktım. "Son Dakika" yazısıyla, KAMİL SÖNMEZ'in hastanede vefat ettiğine dair haber. 09.05 saat girişli. Anlaşılan, bugün vefat etmiş. Ve iki haber daha ordan: 1) MANİSA'da yalnız yaşayan ERTAN ÇETİNKAYA 'nın işe gelmemesi üzerine, MUTLU mahallesindeki evine gidildiğinde, boğazı kesilmiş olarak ölü bulunmuş. 00.27 saat girişli. Belli,dün olmuş olay. 2) VAN BAŞKALE ERENLER köyü, amca çocukları arasında silahlı kavga. 3 ölü. Kadir DELİ olay yerinde, Abdülkerim DELİ ve Cengiz DELİ hastanede ölmüşler. Jandarma köyde önlem almış. 21.05 saat girişli. Belli, dün olmuş olay. Bu haberlere bakarken, sağda "kaymakta olan" yorumlardan, birine ama sadece birine gözüm ilişti. YILMAZ DEMİR adıyla girmiş "Genel af istiyoruz. Biz artık islah olduk" yazılı. Bekledim, tekrar çıkmasını, çıkınca tıkladım. "Mahkumlara eş ve Hastalık izni" haberi altında, 04.44 saatte, 18.ci sırada yapılmış son yorum. Sonra, Dünkü Haberturk gazetesindeki haberi, "bulup" getirdim. Kesmişim, işlem yapmadan bırakmışım, iyiki kıvırıp çöpe atmamışım. Haber özetle şöyle: "Öldükleri 3 gün sonra ortaya çıktı" başlığı altında. BURSA, Osmangazi ilçesi, soba zehirlenmesi. ÇETİNKAYA ailesi. CEMİL (60)-CEVRİYE(49) çifti, ve Çocukları İBRAHİM (11), Cuma gecesi, Sobanın yandığı odada uykuya daldılar. 3 gün sonra Cevriye Çetinkaya'nın kardeşleri Osman ve Metin BOSTAN tarafından bulundu cesetleri. Ailenin büyük oğlu NEDİM, Cuma akşamı geç gelince, eve girmeyip, terastaki odada yatmış, ve de Cumartesi Pazar eve gelmemiş. Ölüm haberlerini, Pazartesi akşam iş çıkışında öğrenmiş. ("işe gitti kurtuldu" diyor onun için, gazete.)

20 Aralık 2012'de KAMİL SÖNMEZ saat 02.30'da hastanede vefat etti. TRT'nin hatırlattığı, onun söylediği türkülerden biri: "...dikkat eyleyin dikkat Hasan geleyi Hasan..." 1947, ORDU, Perşembe doğumlu. (Internet'ten baktım, Doğum tarihi olarak sadece 1947 var. Yaşıtım yani. Benden küçük mü büyük mü?)

*******************

(21 Aralık 2012   :) MAYA TAKVİMİ 'ne göre, Dünya'nın Sonu. 1300 yıllık tabletin sonunda "Ve o gökyüzünden inecek" cümlesi ile. KIYAMET / DOOMSDAY / APOCALYPSE. Bazı kişilerin, Bazı toplulukların güne ait yorumları, beklentileri, korkuları, eylemleri, büyük ölçüde Gizli Dünya Devleti Merkezi'nin eseri, İstihbarat örgütleri marifetiyle, ve hatta (misyonkoyucu niteliği ile) Stella marifetiyle. Maya Tabletlerinde yazmıyordu (tabiatiyle) Fransa'nın BUGARACH köyü ve İZMİR'in ŞİRİNCE köyü. Ama bu iki köy, "Gün" ile bağıntılandı, "merkez" tarafından, yıllar yaklaşırken, MAYA GÜNÜ'ne. Özellikle de İZMİR önemli. İzmir ve Kıyamet. ŞİRİNCE'ye de iki kez gitmiş olmam, bu "bağlamda". Birincisi, 1995 öncesi, (1969 Hava Subayı, 256 Sanıklı THKP davasında yer alan, HAKKI GÜMÜŞTAŞ'ın düzenlediği TUR'a katılarak, Ümit Ticaret'te çalışırken. İkincisi, 1999'da, Annem, Mesrure Teyzem, ve belkide Huriser Teyzemle birlikte, AKADEMİK TUR'un katıldğımız turlarının birinde, Ümit Ticaret'i ikinci kez terkettikten sonra.

MARLON BRANDO'nun APOCALYPSE NOW filmini ben de seyretmiştim. Bir Boğayı kılıçla tam ortasından ikiye ayırma sahnesi, hâlâ hatırımda. Çevrilme tarihine baktım: 1979. Herhalde, Ankara'da iken (2.ci ODTÜ'nün son zamanında) seyrettim. Marlon BRANDO (3 Nisan 1924-1 Temmuz 2004) 80 (Seks en) yaşında vefat etmiş.  Kıyamet Biranda. Mesaj saklı Filmin adında, ve Asıl oyuncunun Soyadında. Hem onunla, hem "bizim" Mehmet Ali BİRAND' la, "Biranda" yorumum kadimdir. (BİRAND'a da baktım, doğumu 9 Aralık 1941). BİRAND deyince "32.ci Gün" programları. Onu da bugün yorumladım "The day which doesn't exist". 

31 Temmuz 1986, ve öncesi toplam üç günde "mesaj yağmuru" arasında, "S.k kopunca Kıyamet de kopacak" mesajı da vardı. Amputasyon ardından, kıyamet kopmadı. O mesaj hatırıma bile gelmedi, Tuvalette, amputasyon ardından. Ama, "intihar" sonucu ölmeyişim de durum farklıydı. Ölmeyişimde suç bende değildi. Ben, benden istenileni yapmıştım. O bakımdan rahattım. Zaten, hastanede hemen yorumladım olayı. Tanrısal Oyun'muş. Dünya'da geri kalan hayatımı hadım olarak yaşayacakmışım. (DİVİNA KOMEDİYA, Dante).

Bu sabah, Ebegömeci pişirdim. Dün, gemiye binmeye giderken, BİM önünde görmüş almıştım. 9 defalık oldu. 2 defalık da Ispanak var. Akşam yemekleri için. Ebegömecini pişirdikten sonra, internet, trhaber.com ve face.book. Fatoş'un yeni yüklediği 3 resime ve eskilerden bazılarına yorum yaptım. Sonra web sayfama yazmaya başladım. Yazım 10.15'de bitti. Kaydet komutunu verdim. Başarısız. Bağlı olduğum YURDUM YAZILIM'daki arıza dolayısıyla. Arıza giderilince de, son yazdıklarımın gitmiş olduğu açıkça belli oldu. Yeni yazı yazmadım, bu akşam, 20.30 sıralarında, telefon vasıtasıyla, BARIŞ arkadaş, bilgisayarıma, mevcut web muhtevamın kopyasını (back-up'ını) yükleyinceye kadar. Back-up'tan sonra, yazdım, Kamil Sönmez'in vefatını, ve 21 Aralık tarihli, bu yazımı. (Şimdi saat 22.30).

*******************

(22 Aralık 2012   :) Kuzey'de KIŞ, Güney'de YAZ başlangıcı. Kutlu Olsun. (Kuzey'de Kış, fiilen çoktan başladı, ve sert)

Bu sabah, önce Powerball. 19 Aralık (Çarşamba) 7 peliKAN olayının 3.cü günü, 1 bilen olmuştu, KANsas eyaleti'nden. Anlaşılan dün almış(lar) çekini.(yani 21 Aralık, Maya gününde). Çünkü dün akşam yoktu, haber, powerball'da. Talihliler, yaşlı çift, ikisi de emekli, torun sahibi, adlarının gizli tutulmasını istemişler. JOHNson kentinde mukimler. $50.000.000 dolar ikramiyeyi peşin almak istemişler, Vergiler de düşüldükten sonra, net $22.875.816 Dolar.

Dün, CNNint'de duymuştum, JOHN Kerry'nin Vietnam'da savaştığını. Onun için, bu sabah ikinci olarak, biyografisine baktım, internetten. Ve ardından, Facebook'ta Zaman Tünelime şu yazıyı yazdım:

" On Dec.21, 2012 the day of "the end of the time' (Apocalypse), according to MAYAN calender, John KERRY was nominated as the new Secretary of State, who had served in the US Navy (1966-1970) and participated in Vietnam War, for the rescue operations in "Swift Boat Duties", with many medals. Marlon BRANDO had played the role of an American officer in the Vietnam War, in his 1979-made film 'Apocalypse Now". Kerry was born on Dec.11, 1943 in AURORA, Colorado. His first wife Julia THORNE (=throne) wrote in her book, titled 'A Change of Heart', 'After 14 years as a political wife, I associated politics only with anger, fear and lonliness.' From Julia, John has two daughters, Alexandra (Sep.5, 1973)(=1922, Salihli's liberation), and Vanessa (Dec.31,1976). Kerry's second wife Teresa has three sons from her previous marriage, John 4th, André, CHRISTopher (HEINZ, all). Christopher married Alexandra Lewis (=sevil) on Feb.10th 2007, the date when I found Fatoş was my wife. "

Dün, 21 Aralık. AYDIN Menderes'in ölümünün 1.ci yıldönümü. Doğum yeri AYDIN'ın Çakırbeyli köyünde, lokma dağıtılarak anıldı. Ve dün, AYDIN'ın Koçarlı ilçesi, Akmescit köyünde, 6.cı sınıf öğrencisi Sabahattin Şimşek (12), "Bugün 21 Aralık, kıyamet kopacakmış, öleceksem sizlerle birlikte, annemin kucağında öleyim" diyerek okula gitmek istememiş. Ve annesinin israrına rağmen okula gitmemiş. Baba Mehmet Şimşek, hayalini kurduğu ve bir gün önce aldığı traktörle oğlu Sabahattin'i geziye çıkarmış. Ama, 50 metre ilerde, direksiyon hakimiyetini kaybedmiş, ve traktör komşularının bahçesine yuvarlanmış. Baba olay yerinde ölmüş, çocuk yaralı çıkarılmış, annesinin kucağında Sağlık ocağına götürüldüğünde ölmüş olduğu görülmüş. (Bu haber, bugünkü Hürriyet'ten.) Bugünkü Hürriyet'te başka bir haber: "Klon insan 50 yıl sonra" başlığı ile, İngiliz bilimcisi JOHN gurdon'un açıklaması. (Soru: Yılmaz'ın Klonları kaç tane şu anda?) (İlave: Aydın Menderes'in vefat tarihi, galiba 21 Aralık 2011'den farklı, muhtemelen 1 gün sonra.)

Yemekten sonra, haberyedi.com'da bir haber:"Akıl okuyan bir cihaz geliştirildi", ilk yorumu ben yaptım, 13.47'de, yilmazgurol1947 adımla. Yorumum şöyle: "Stella'yı 1986'da bulmuştum. 'Kafama elektrot yerleştirmişler, beyin dalgalarımı bilgisayarda yorumlayarak, beyin faaliyetlerimi izliyorlar, hatta feedback yoluyla yönlendiriyorlar' kanaatiyle. Bulmamı istemeselerdi, asla bulamazdım." Ve "beğeni" komutuyla, Facebook sayfama aktardım, haberi. Ve 19.30'da baktım, 2 yorum daha yapılmış. İlki benim yorumumla ilgili.

21.30 dolayında, SEVGİ'nin facebook sayfasına girdim, epey gün oldu girmeyeli. "8 saat önce" kapak fotoğrafını değiştirmiş, kendi fotoğrafını koymuş. "Çaldım", kendi facebook zaman tünelime aktardım, "SEVGİ'nin en sevdiği sayı, 7" diye yazarak. 21.45 şimdi.

*******************

(23 Aralık 2012   :) Pazar. Sabah. Önce Powerball. (28 Kasım, "büyük çekiliş" te 2.ci talihli, henüz çıkmadı. Onun için izlemekteyim, Powerball'u şu sıralarda sürekli.) Sonra, trthaber.com. 2 haber seçtim: 1) Dün akşam olmuş: Ankara, Elvankent istasyonu. Market alışverişinden dönen Ahmet TİRE 'ye, rayların üzerinden karşıya geçmek isterken, Eskişehir yönünden gelen Hızlı TİRE N  çarpmış, ölümüne neden olmuş. Tek güvenli geçiş yeri "alt geçit", suyla doluymuş. (Türkü: ELVAN çiçekleri takma başına...) 2) Bu sabah olmuş: 03.00 sıraları. İstanbul, Ümraniye, Esenevler, Yan yol. Otomobil aydınlatma direğine çarpmış. İçindekiler'den  ERHA N Soğukbulak ölmüş, F ERHA T Güçtimur (sürücü) ve BARIŞ Sarımaden yaralı, hastaneye. (Türkü: Serin sulu BULAKlardan...) Ve en sonra, Facebook'a, Fatoş'un ve Metin'in yüklediği birer fotoğrafa yorum yaparak, kendi zaman tünelime aktardım. (Fatoş'cuğum, Sevgi'nin fotoğrafına yaptığım, "yeni" yorumu beğenmişsin, sevindim. "yedi".) Ve ardından, Fatoş'un Zaman Tüneli'ndeki "KRANK" başlığı altındaki yorumlara, bir yenisin ekledim, şöyle:

" It was, in deed, for me. Wasn't it, 'hönig'! If I am wrong (I know) you won't be negatively affected. If I am right, I will not be negatively affected. Confirmation by you whether "right or wrong" won't lead me to a solid conviction "now" (you know). "

*******************

(24 Aralık 2012   :) Bir haber, trthaber.com'dan: 3 çocuk annesi DEVLET AKBAN, ADIYAMAN, sakarya caddesinde 3 katlı evin 3.ncü kat balkonunda HALI SİLKELERKEN düşüp ölmüş, dün (23 Aralık, pazar günü) saat 19.30 sıralarında. Bir haber daha: Gürcistan DEVLET Başkanı SAAKAŞVİLİ'nin dereye düşmesi ile ilgili. 22.45'de girilmiş. 08.44 saatle, ve "yilmazgurol1947" adımla, yorum, (ilk yorum benden). "Ve, DEPREM, gurcistan açıkları, Karadeniz'de, 5.3 şiddetinde, saat 15.31'de, 23 Aralık 2012'de" diye. Sonra, haberi Facebook sayfama aktardım. Orda da, yorumumu tekrarlıyarak, ve "Anlaşılıyor, SAAKAŞVİLİ'nin dereye düştüğü gün. Hv.H.O., Ben 1145. ERTAN TEZGÖR 1101. Sonra duydum, ordudan ayrılmış, GURcistan'a Türkiye'nin Büyükelçisi olmuş. 'Sosyalizm için' girmiştim Hv.H.O.'na, ve onu bulmuştum ilk önce, 'örgütlenme için'. Meğer beni aralarına almışlar bir grup arkadaşlar, MİT'in güdümünde. Sonra 256 sanıklı THKP davasında yer aldılar, toplam 30 kadar 1968 devresi hava subayları. ERTAN yer almadı aralarında." sözlerimi ekleyerek, kendi Zaman Tüneli'me aktardım, "paylaş" komutuyla.

Dün, Funda Avcı'dan, "Maya günü Kutlu Olsun" yazıma, "beğeni" gelmişti. Sayfasına girdim. Son kayıt, ve onun sözlerinden "kandırıyorlar" kelimesini seçerek, altına ekledim "yorum" olarak, "kandırırlar .... hyUNDAi .... kutlaMAYA .... teşekkürler ...." sözlerimi. Biraz da baktım sayfasına "neler var" diye. Ardından Metin'in sayfasına girip, Funda'ya teşekkür ettiğimi yazmıştım. Bu sabah, Funda'dan, "Beğeni" geldiğini gördüm sayfamda, dün yazdığımla ilgili. VeMetin'in sayfasına girdim. Onun seçtiği fotoğraf altında, FUNDA'nın "abicim" hitabıyla, Noel akşamı için çağrısı'nın altına, "METİN'de toyota CORONA, YILMAZ'da MAZDA. YILMAZ'a CORONAtion. 'ALL' invited. (Merry X-mas)." yazdım. (FUNDA kim, Yılmaz? Bilmiyorum ama, METİN'in kızkardeşi olduğu kanaatindeyim.)

FATOŞ'umun "PUSSY" fotoğrafıyla, "Merry Cristmas" dileğine de, "Sana da 'Merry X-mas' Fatoşcuğum. Miaoooow Miaoooow" diyerek karşılık verdim. (Saat 10.15 oldu, çıkıyorum.)

AKŞAM gazetesi'nin Yeniyıl takvimini kaçırmayayım diye, bugünden itibaren, ikinci gazetem AKŞAM olsun kararıyla bugün, AKŞAM aldım. Manşetinde, "DEVLET" vardı: "Uludere Devletle Barıştı". Arka sayfanın manşeti de "AŞK OLSUN". Öğle yemeğinden sonra yazmaya başlamadan önce, trthaber.com'dan iki haber: 1) Cizre, Polis aracı şarampole. Polislerden Ali BEKTAŞ olay yerinde şehit, MURAT yel, MURAT tuma, BATUHAN GÖZ yaralılar, hastanede.  Anlaşılıyor, bu sabah olmuş kaza.(Cizre Kaymakamı Şenol KOCA). 2) 13.36 girişli haber, Antalya Lara-Kundu arasına 2 kişilik ilaçlama uçağı düşmüş. Başka ayrıntı yok, henüz. Ve, "647 günün korkunç bilançosu" başlığıyla Suriye ile ilgili bir haber. Yorum yapmadan, facebook sayfama aktardım. Orada da "Beşar Esad'ın "suçu" ne Yılmaz?  "Öldürüleceğimi" biliyor olması!" yazarak, Zaman tünelime aktardım.

AKŞAM gazetesinde bir haber: Uzun süreli Jimnastiğin, Testesteron hormonunu düşürüp "kas kayıplarına" yo açabileceğine dair. Son Kurban Bayramına kadar, yaklaşık Birbuçuk yıl, Pazar hariç hergün, 25 dakika kadar,Mekik yaptım (250 adet. 50x5 olarak, yaklaşık bir saat sabah yürüyüşü ile "ısınmanın" hemen ardından. Ve bu süre içinde, yavaş yavaş kilo vererek 72 kilodan 65 kiloya düştüm. Kilo vermemde, çok yememe rağmen, elden geldiğince, kilo yapıcı besinleri az alarak. Yeterince Protini ihmal etmeden. Yani "Sağlıklı" bir zayıflama oldu. Kendimi daha iyi hissetmekteydim. Testesteron'un sporla ilgisini de biliyordum. Okumuştum. Ve, Bedenimin hiç Testesteron üretmediği koşullarda, ve Eczanelerin aylarca SUSTANON için "yok" dediği koşullarda, yapabileceğim bir şey yoktu. Mekiği bırakmak aklımdan bile geçmedi. Dolayısıyla, gazetenin deyimiyle "kasların içerisindeki karbonhidrat ve proteinlerin tırtıklanması" ile devam etmiş, besbelli, zayıflamam. Vapurda, arkama yaslanırken, Omurga kemiklerimin batıp acı verdiğini hissettiğimde, bunu da sağlıklı zayıflama kabul etmiştim. Değilmiş. Kurban Bayramı başında, zaafiyet başladı. Bayram münasebetiyle Mekiğe ara verip, biraz dinleneyim dedim. Ama Bayram sonrası, tekrar başlayamadım. Zaafiyet arttı. Ve üstelik Bel ağrısı eklendi. Belli bir hareketim ardından değil. Yavaş yavaş ortaya çıktı. Anlaşılan, bir yandan Omurga çevresindeki kaslarda "kayıp" nedeniyle, bir yandan tuvaletlerde aşırı ıkınma nedeniyle. Tuvalet sorunu epeydir, devam. İki yıl önce, Özel klinik'te çekilen Kolonoskopi'de, sadece iç hemoroidler gösterilmişti sorun olarak. Onların etkisiyle, yolu kapatıp, daraltması sebebiyle, zorluk var dışkılamada ve gaz çıkarmada. Gaz ve şişkinlik'te, uyguladığım beslenme programının da etkisi var. Ama değiştirebilecek durumum yok. Sonuç: Zaafiyet devam ediyor. Bel ağrısı, özellikle sabahları kalkarken. Bağlı olarak sol bacakta uyuşma. (Misyon gereği) Gazetelerde bilgisayarda fazla çalışmak zorunda oluşum da etkiledi, vücut zaafiyetini. Ellerim hafiften titrek durumda. Sağlığım kötü yani. Ama, mevcut şartlarda, misyonun benden beklediklerini yapmaya çalışmam ön planda. (Saat 15.30 oldu. Bırakıyorum. Nergiz İzban(=metro ile) Naldöken'e gidip, alaybey, yalı yoluyla, Çarşı içinden eve dönüş, için. Yürüyüş de var, ama "mesai" aslında, mevcut kıyafetimle, ve gerektiğinde, yapabildiğim ölçüde, ezme "söz ve davranışlarına", tepki vererek "ezen" İzmirli'ye mesaj.)

Saat 18.45 şimdi. Yaşadığım ezilme "yoğun" ama yazmıyorum epeydir ayrıntıları. 8 Aralık'ta, "Çay ve Bisküvi" saatinde, Bloknot'a "Çay ve Kuru Pasta" yazmak zorunda kalınca, altına da şunları yazmıştım. Bloknottan aynen aktarıyorum: "ARMAĞAN, 'çok yaşlı kadın', seslendi yukardan 'kardeş kardeş' diye, Cemal Gürsel Caddesi, Alaybey tarafı. Akşam İzban'dan Naldöken'de inip, eve yürürken. 'kıyamadım atmaya, yermisin içinde börek var", dedi ATTI, poşet içinde. Evde açtım Tansaş tabaka içinde Kuru pastalar... Dün sabah Tansaş GİRNE, kasada iken, adam 'sopa yiyecek' deyince, öfkeyle bağırdım, 'ATTI ğınız sopalar yetmedi mi' diye. Adam tekrarladı sözünü, ben de gene tekrarladım bağırarak sözümü." Bu kadar yazmışım. Biraz daha açıklığa kavuşturayım. Kasiyer kız, ve diğer hazır birkaç müşteri önceden tembihli, adam o sözleri bir vesile ile söyleyecek, aslında bana yönelik dolaylı söz, dolaylı tehdit. Tepki verirsem nasıl davranacakları da tembihli. Yani orda, ufak çapta bir "kitlesel" ezme (dayak tehdidi) hazır, ben girmeden önce. Adamın ağzından çıkan son iki kelime aynen yazdığım gibi. Ama bu bana da imkan, tepki verebilmem için. Ne yaptım, aynen yazdığım gibi. Yüksek sesle, çınlattım ortalığı. Adam ne yaptı. "Kardeşim, ne üzerine alınıyorsun, sana söylemedim ki" bile demedi, ne yaptı. Aynen tekrarladı o iki kelimeyi. Ben ne yaptım, ben de aynen tekrarladım sözlerimi, aynı şiddetli sesle. Sonra ne oldu. Adam sustu. Ben de sustum. Hiçbir şey olmamış gibi, kasada işimi bitirip, çıktım. Bu karşılıklı "davranışlarla" ne belli oldu. O sözlerin bana yönelik olduğu ispatlandı. Ve benim de beni ezenlere karşı ne kadar öfkeli ve kinli olduğum belli oldu. Yani, orda "duymazlıktan gelip" rahat yolu seçmek olmaz. Çünkü rahat yol değil o. Rahat yol, böyle "uygun tepki" verip, karşı-mesajı, sokmak ilgili kişilere. Zikirde fayda var, sabahleyin, "Attığınız sopalar", sözü ile Akşamleyin, üst kattan "Atılan" kuru pasta paketi, bağıntılı.

Bu sabah, eve dönerken, (ötedenberi ezme uygulayan ADLİYE taksi önünden geçerken, NERGİZ taksi'nin bir taksisi yanımdan, Bahriye Üçok Caddesini geçmeye yöneldi, Benim de gideceğim, Berin Taşan sokağa doğru. Ama  Caddenin ortasında durdu, trafik düzenlemesi, MİT tarafından ona göre yani. Ama, bu da bana tepki için imkan verdi. Zaten yakınındayı Taksinin. Bir iki adım daha atıp iyice yaklaştım ve öfkeli tavrımla, Şoföre parmak salladım, sol işaret parmağımı. Nasıl davranacağını bilemedi. Hareket edene kadar devam ettim, parmağımı sallamaya. Girdi sonra, o sokağa ben de arkasından. İlerde durup ta, "sen bana niye parmak salladın" demedi. Nergiz taksi, Zirve Fırın'ın yanında. 5 Ekim 2008 Zirve Fırın dayağını "hatırlatmak için" arasıra, çıkarıyor karşıma, Misyon koyucu, MiT marifetiyle. Bugünkü olayın, asıl sebebi de, sözde ADLİYE taksicilerine "moral" vermek için. Dayak tehdidi, yani. Tabi, Adliye Taksiciler de gördüler durumu. Yani benden de karşı-mesaj. Suriye "cephesinden", dünün çarpıcı haberi, Suriye Jetinin, Muhaliflerin ele geçirdiği HAMA'ya bağlı Halfaya'da, Fırında ekmek kuyruğunda bekleyen sivilleri bombalayıp (son rakam) 105 kişiyi öldürmesiydi. Nergiz Taksi'nin bu sabah karşıma çıkarılması Halfaya olayıyla bağıntılı yani. Zirve Fırın dayağından sonra, Türk Bayrağı büyük bir kartondan yaptığım Uçak maketi elimde gitmiştim bir süre devamlı Zirve Fırına, verdiğim mesaj da apaçıktı. Şimdi o Uçak, salonda masamda.

 Bu akşam, eve dönerken, Latife Hanım Sokak, kaldırım. Karşıdan geliyor bana doğru, iki Polis, biri erkek biri dişi. Genelde, bıraktım, polislere "tepkiyi" epeydir. Ama, burda uymaz, dirsek teması yanyana geçeceğiz. "Dostça mı, Düşmanca mı", dedim tam yanıma geldiklerinde. Dişi olanı (hazırlıklı) "Ha" dedi, sadece, "Ne demek istiyorsun, ifadesiyle", HADIM kelimesinin ilk hecesidir, birinci anlamı, HA'nın. İlave tepki vermeden yürüdüm. İki polis, biri erkek biridişi, bir yandan Zirve Fırın dayağında yer alan sivil giyimli bisikletli biri erkek biri dişi iki polisle bağıntılı, bir yandan da, bugün Şırnak Cizre'de trafikte "şehit" olan ve yaralanan polislerle bağıntılı. İkisinin adı MURAT "UR"lu yani, HAdım işleriyle ilgili. (Şimdi saat 19.45)

Saat 20.45 şimdi. Misyon koyucu, MİT marifetiyle beni, İzmirli'ye ezdirirken, özetle "Havuç-Sopa politikası" uygulamakta. Af edip, işe evet dersen, Hadımlığına da çare var, Aksi takdirde tekrar tımarhane. Ezen İzmirli biliyor bunu, ona göre davranıyor. "Hadımlığa çare", ağır cinsel taciz, aslında. Tımarhane tehdidi, çok ağır bir tehdit. Biliyor bunu, dolaylı söz ve davranışlarla yapan İzmirli. Nasıl kabulleniyor. Şöyle, "Adam diyor ki İzmir'i yakacağım, yakmaktan vazgeçene kadar, tımarhane tehdidine devam" açıklamasıyla. Ezme'nin merkezi "ev". 4.cü dalga ezme 31 Mart 2000'de, Apartmandan Ali Kundakçı'nın, S.Kini tutup, "ne olacak bu", demesiyle başlatıldı. Daha sonra, Ali "Döverim seni" de demiştir. Her ikisi de görünüşte, benle ilgili değilmiş gibi, ama dolaylı olarak bana yapılmış söylenmiş, ve bunun benim tarafımdan bana mesaj olduğunun bilinmesi istenilmiş işler. Apartman ve yakın çevresi mahalle. Apartman'da, öteden beri oturmakta olanlar, kimler kaldıysa, biliyorlar, bana öteden beri yapılanları, yaptıklarını. Yeni taşınanlar da, "Eski" nin devamı olduklarını, ona göre davranacaklarını biliyorlar. Ev'de ezme, Kent genelinde, ben dışarda iken uygulanan ezme fiillerinin, davranışlarla, seslerle, sözlerle hatırlatılması biçiminde genellikle. Yoğunluk, şurdan kaynaklanmakta. Evde iken tam bir gözetim altındayım. Mutfakta, tuvalette, yatak odasında kısaca evin her yerinde, yapmam gereken rutin işlerde, belli bir hareketi yaptığım sırada, gelen "uyarı", ses, söz, davranış. Üst kattan, Pencerenin dışından, Yoldan vesaire. Hepsi de, "havuç-sopa" ikiliğine uygun biçimde. Apartman, ve yakın çevresi kişilerine, artık "tepki" göstermiyorum. Son tepkim, apartman kapısından içeri girmek üzere iken olmuştu. Bağırmıştım öfkeyle, "Dolaylı tımarhane tehdidi çok ağırdır, bir kere daha ağzımdan çıkmış olsun" demiştim. Belki 2012'nin başlarında, belkide geçen yıl. Yani, tepki yok artık Apartmancılara. "Dövseler" bile. En az zararla yaşamaya çalışıyorum aralarında. Mecburi ilişkilerim de ona göre, en kolay nasıl yapabilirsem öyle. Etkilenmiyorum muyum. Etkileniyorum, ama artık etkilenmmemiş gibi davranmaya çalışıyorum. Biliyorum daha da arttırabilirler. Ama yapabileceğim bir şey yok artık onlara. Evdeki rutin yaşantımı, ilgisizmiş gibi görünen eylemlerle, ama bana yönelik yapıldığını bilmemi isteyerek, daha da zorlaştırabilrler. Bozarlar, ev aletlerini, camı taşlayıp kırarlar vesaire. Zorlaştırırlar yaşayışımı iyice, beni "pes ettirmek" için. Biliyorum bunları. Onların bildiği, güvendiği bazı durumlar var. Tımarhaneler dönüşü, "süt dökmüş kedi gibi" olmuştum. Bu bir. İkincisi, 1996'da "tepki" olarak işyerini terketmiştim. Ama, 9 ay sonra, "tükürdüğümü yalayıp" aynı işyerine geri dönmüştüm. Dolayısıyla, şimdi de "Pes edinceye kadar" ezme şiddetini arttırma imkanları var, apartmancıların. MİT'in emrindeler, bana karşı. (Saat 21.30 oldu.)

*******************

(25 Aralık 2012   :) NOEL / CHRISTmas  İSA'nın "kabul edilen" Doğum Günü. KUTLU OLSUN...

TESTESTERON, erkeklik hormonu. Erkeklerde, testislerde üretilir. Cüz'i miktarda da Böbreküstü bezlerde. Erkeğin, cinsellik dahil, genel sağlık durumu için gereklidir. Viagra ilacı gibi değildir. Libido, herşeyden önce, BEYİN'e bağlıdır. İnançlı gerçek bir katolik rahipte Libido yoktur. Kapatmıştır, beyni, cinselliğe o erkeği. Aseksüel'dir, tam erkek olmasına, vücudunun normal testesteron üretmesine rağmen. Aynı şekilde, şu veya bu nedenle, bir erkek, hayatının geri kalan kısmında artık "orgazm" olamıyacağı kesin kanaatine varırsa, beyni kendiliğinden cinselliğe kapatır o erkeği. Aseksüeldir artık o. Örneği ben. 31 Temmuz 1986 Çanakkale amputasyonu ardından 3 ay kadar sonra, hastaneden, İstanbul'a "eve" döndüğümde, "Masturbasyon" yapabilecekmiyim, diye denedim. Yapamadım. Demekki olmayacak artık, kanaati. Bu kanaatle beynim kapattı beni cinselliğe, "kendiliğinden" Erkeklik organımı "kaybetmiş" erkektim ama, artık aseksüeldim. Sıfır libido. Cinsellikle ilgil en etkili uyarıcı bile etkisizdi artık. Semra'nın tuttuğu elimi, (giysi üzerinden) cinsel organı üzerine bastırması bile etkisizdi. Elini tutmak etkiliydi, AŞK'ın cinsellik dışında kalan Duygu tarafı açısından.

Meğer, ben, erkeklik organım olmadan da orgazm olabilirmişim. Amputasyon'dan 5 yıl kadar sonra, burda İzmir'de, 1991 yılında herhalde, evde gece televizyon kanallarını karıştırırken, RTL veya SAT1'de, porno programına rastladım. İlgim yok ama, "bi bakayım ne yapıyorlar" dedim. Bakarken, (5 yıl aradan sonra, ilk cinsel uyarıyı aldım. Elimi orama götürdüm, biraz "ovalama" ile orgazm oldum. Tıpkı, amputasyon öncesi gibi, atışlarla, ve meni akışıyla. Tabi, meni de sperm hücreleri yok. Genellikle prostatik sıvı. Koku "eskisine benzer". Tabi şaşkınlık, sürpriz. Ve tekrar başladı "seksli" hayat. Masturbasyonlarla, Libidom aynen geri geldi, seks'e olan açlığım kalmış olduğu yerden, pozitif negatif unsurlarıyla aynen. 1991 yılında, misyon bilincim yitikti, (Tımarhaneler sonrası,1990-1992 üç yıl kadar). 1991 ilk yarı, CANECE'de çalışırken, Testesteron eksikliğinin sağlığa olumsuz etkilerini okuyunca, Ege Üniversitesi, Endokrinoloji'ye başvurdum. Prof. TAYLAN KABALAK, Aylık Sustanon iğnesi verdi, ömür boyu kullanmak üzere, ayrıca günlük hap da verdi. hapları kullanmadım. zor. İğne ile devam ettim. Şimdi şu soru: Libidomun tekrar başlaması ile, Testesteron almaya başlamam kesin hatırlamıyorum ama birbirne yakın tarihlerde. Hangisi önce onu bile hatırlamıyorum. Testesteron alma sayesinde mi başladı libido. Hayır. O akşam ki "tesadüfi" (!) olay olmasaydı, öyle devam ederdi durumum. Bir de şu konu var, 1991 sonrası zaman içerisinde, eczanelerin Sustanon için peşpeşe uzun aylar boyunca "yok" dedikleri durumlar da oldu. Belki 7-8 ay Sustanon almadığım zamanlar da oldu. Ama benim Libidom, ve masturbasyonlar devam etti, o sırada da. Genel Sağlık durumum iyiydi, Testesteron eksikliği libidomu olumsuz etkilemedi yani. (Saat 09.30 oldu,çıkıyorum.)

Libidosuz "rahat" hayat bitmiş, Libidolu "zor" hayat başlamıştı. Masturbasyonlar için sadece "hayalgücü" yetmeyince, İzmir'in yarı-porno film gösteren "sinemalarına" muhtaç olmuştum, Kemer'deki, İkiçeşmelik'teki. Haftada bir. Kolayca orgazm, yakınımda oturanlara "belli etmemeye çalışarak". 31 Mart 2000'de, İzmir'de 4.cü dalga ezme başlatıldı. Ev'de üst katta da yeni evli bir çift. BURAK-BURCU (Duyduklarımdan bööyle, UR'lu isimler. Asıl isimleri olmayabilir.) Geceyarısı, ben yatak odamda, bir üst kat odada, "seks". Erkeğinin sesini hiç duymadım dişisinin sesi. Ben sekse aç. Durum Dayanılmaz. Dişisinin seks yaparken, söyleyeceği sözleri, yada çıkaracağı sesleri duyabilmek için, kulak duvara, bekle dakikalarca. Hiç aldırmadan, rezilliğime. Ve yukardan gelen "sesler" ardından sonunda masturbasyon, uykudan önce. Gelen seslerden en önemlisi, yüksek sesle tekrar tekrar, "VURDUM S.KİNİ AMA". Mesajı anında belli, "Yılmaz urdu s.kin onun için kestin ama.", Ama kim aldırır mesaja filan. Hatta, 4.cü kattan gelen KANNİYE YILDIRIM'ın sesi: "KAFANI DUVARA VURURSUN SONRA" Hem Ur-Ur'lu hem AF'lı hem Tehditli mesaj da anında belli, ama kim aldırır mesaja filan. 2000 yılının ilk yarısında, bunlar. (Daha önceki zamanda, "Onu MİT'e dövdürteceğim" de demiştir, anneme, KANNİYE, bir "başka" (!) kişi için.) Sonra, epeydir gazete standlarında görmekte olduğum, poşet içinde satılan "erotik" dergiler. Belki sansürsüzdür diye aldım birini. Eve gelince, hemen kendi odama geçtim. Acele ile açtım. AAAA, sansürsüzmüş. Soyunmaya imkan kalmadan, Derginin tamamına bakmaya imkan kalmadan, hemen ayakta masturbasyon, orgazm. Sonra, dergilerde adresler, İstanbul'da. Porno Kasetler. 1 Mayıs 2000'de, Bitpazarından bir Kaset çalar aldım (SANYO), ve İstanbul'a siparişler. Geldi bir kaç kez, ARAS cargo ile, Yurtiçi Kargo ile. Yeni bir aşamaya girmiştim. Porno kasetlerden "Tatmin". Daha sonra, zamanını tam hatırlamıyorum, CD aşamasına geçtim. Önce, 1775/3 sokaktaki TV'ciden CD-player, uzun süre o. Görüntü bozuk. Sonra Bitpazarından, SUNNY CD-player, görüntü güzel. Ve gene Bitpazarından bir iki farklı yerden Porno CD'ler, epey uzun süre devam etti. Bir hayli para verdim, en son "Mehmet Bey" e, müteaddit defalarda. Sonra, ne olduysa, yasa çıktı galiba, CD temin imkanı kalmadı. Hep yenileriyle değiştirdiğim CD'leri değiştirme imkanı kalmadı. Elimdeki mevcut CD'ler kaldı bana sadece. Tabi bir  miktar  da kaset de var. Uzunca bir süre onlarla idare ettim. (Saat 13.00 oldu.)

Sonra, "doygunluk". Libido aktif ama, eskisi kadar değil. İşte bu kısmen doygunluk sırasında, üst kattaki yeni "çiftin" sesli seks yapamaları, sözlü değil sesli, hem erkekten hem kadından. Cinsel uyarı almadım hiç. Cinsellik karışmayınca, işin ezme tarafı açığa çıktı. Bir gece dayanamadım. Zirve Fırın dayağı ardından, oraya elimde uçak maketi ile gitme döneminden önce bir süre "sopa" ile (Balkon süpürgesinin uzun sapı) ile gitmiştim. Onu alıp geldim. Tavanı sopaladım. Balkon kapısını açtım. "Yasemin Yasemin" diye bağırdım. Gece herhalde saat 02.00 falan.  Karşı Çobanoğlu Apartmanında Yasemin'in annesi, daha önceki eski bir zamanda, gecenin saat 03.00'ünde kahkaha atmıştı, onunla ilgili. Olayın zamanını hatırlamıyorum şimdi. Bloknota dakika dakika yazmıştım. Belki 2011, belki 2010. Bu olay nedeniyle, o çift, bir süre sonra taşındı. Giderlerken, bana, "gazeteleri alacak kadın geldi" izlenimi vererek, kapı zilini çaldılar. Açınca ben kapıyı, kadın önde adam arkada (genç ikiside), kadın "O bendim" dedi, o kadar. Daha önce görmemiştim ikisini de ama anlaşıldı, "üst kattakiler".

2012 yılına, sekste kısmen doygunluk şartlarında girdim. Ama libido eskisi gibi olmasa da aktif. Fakat yeni bir durum hissettim. Ezme'nin merkezi "Ev" de, Apartmandakilerin, ve çok yakın çevresindekilerin, Ezme fiillerine tepki  vermemek ve de etkilenmemeye çalışmak safhasındaydım, ama "Taks.ki" fiilerinin ağırlığı dolayısıyla, onların gözlemi altındayken, Masturbasyon yapmak canım istemedi, eskiden bu konuya aldırmadığım halde. Ağır geldi yani.  Ne yaptım? Zaten azalmış olan libidomun aktifleşme belirtisi hissettiğimde bastırdım. İttim gelen cinsel uyarıyı. Artık burda böyle Yılmaz. O.Ç.lere oyuncak olduğun yeter düşüncesiyle. 2012 yılını hemen hemen böyle yaşadım. "Aseksüel" diyebilirim. Kısmen doygunluk, ve ardından gelen onlar gözlerken, izlerken, ve davranışlarıma göre beni taciz ederlerken, masturbasyon isteksizliği dolayısıyla "aseksüel". Buna birde Kurban Bayramı ile başlayan Zaafiyet, ve Bel ağrısı eklenince, libido "pratikte" sıfırlandı.

Askeplius, Eros'un önüne geçmiş durumda, şimdilik, Fatoşcuğum. Anneme söylerdim: "Sarımsağı insanlara Askeplius armağan etmiş" diye. "Allah ondan razı olsun" derdi.... (Saat 19.45 oldu.)

2000 yılı BURCU-BURAK olayının bir benzerini, ondan 25 yıl önce, 1975'de, İstanbul'da, ERENKÖY, ERALP sokak ALP apartmanındaki evimizde (dairemizde) yaşadım. Ordada genç çift, üst katta, gece yarısı. Erkeğinin sesini hiç duymadım. Dişisinden de sadece belli cümleler, onun dışında konuşma duymadım. O cümleler aynen şöyle 1)  "Ağzın burnun bül.ğün" Bugünlerin "Ağzını Burnunu Kırarım Senin" sözleriyle bağlantılı. Tabi, geleceğe mesaj olarak, UR mesajı asıl. "Bül.ğün Ur yılmaz, zaman gelecek keseceksin." 2) "Boklar kurumuş" Geleceğe mesajı: Tuvalette keseceksin uru, boklanacak, tuvalet deliğinde. 3) "Ama ben de senin g.tüne parmağımı sokacağım" Geleceğe mesaj: Hapishanede Kıçına parmak atacaklar yılmaz. 4) "Bak Tabak gibi". Geleceğe mesaj: "Tak tiki tak tak" işleri var gelecekte. Kadın, ayrıca duyurmuştu bana, "Daire" kelimesi kullanarak, çalıştıkları yer hakkında, yani MİT'çiyiz, mesajı için.

Good night, meine liebe (21.10 oldu.) 21.00'de "Akşam Sefası" başlıyacaktı, TRT-Müzik'te (Canlı), biraz onu izleyeyim....

*******************

(26 ARALIK 2012   :) Bu sabah, önce Powerball, ardından trthaber.com. Ve ordan "Nurdağı'nda kaza, 2 ölü" haberini yorum yapmadan, facebook sayfama aktardım. Ve facebook sayfama geçtim. En başta bir fotoğraf, 4 kişi, biri GÜL. Dün Fatoş ve Metin'in "beğeni" komutlarıyla, benim sayfamda da çıkmış. Tabi, görünce "aaaa" dedim, sevindim. Sevincimi, Fotoğrafa "AAAA ben de çok beğendim. Demir'in GÜL'ü, benim GÜL'cüğüm de orda." yazarak, Zaman Tünelime aktardım. Sonra gene aynı yerde, "Nurdağı" haberine de, "25 ARALIK'ta olanlar: 1) NURdağı ilçesi, otomobil kamyona çarptı. Sürücü Mustafa ŞAŞ (76) ve ikinci evlilikten karısı SONGÜL (37) öldüler. Yusuf Mert Şimşek (8) Gaziantep'te "25 ARALIK Devlet Hastanesi" ne kaldırıldı. 2-3-4-5-6-7) trthaber.com'un bu sayfası içinde mevcut" yazarak, onu da zaman tünelime aktardım. Sonra, Zaman tünelime girerek, şu iki yazıyı yazdım:

"25 Aralık 2012'de olanlar: 1) NURdağı kazası, 2) Diyarbakır milletvekili Şerafettin ELÇİ (73), hastanede vefat. "...resulullah" (resul=elçi). İSA'nın "kabul edilen" doğumgününde, NOEL'de. İSA, müslümanlara göre peygamber=elçi dir. Hristiyanlara göre, TANRI'nın kendisi (oğlu da diyorlar, biraz karışık.) 3) İsmet İNÖNÜ anıldı, 39.cu vefat yıldönümü. İSMETİN ÖNÜ. Çok geçtim, İZMİR'de doğduğu evinönü' nden. 4) MAO'nun doğum gününde, en uzun hızlı tren. 5) Kazakistan, Askeri uçak düştü, 27 ölü. Çimkent yakınlarında. (100.000 çiçekkent). 6) Ukrayna, heliKOPtER düştü, 5 ölü. 7) Antalya, FİNİKE, Gülşen KURŞUNoğlu (69), taXi çarpması sonucu öldü. Ve, CHARLIE CHAPLIN'in vefat yıldönümü (1977)."

"26 Aralık 2012 tarihinde trthaber.com'dan: Karadeniz'de, GÜRcistan açıklarında, "aynı bölgede" 2 deprem: 00.44'te 5.5 şiddetinde, 00.55'de 4.4 şiddetinde. (Dakikalardaki, ve şiddetlerdeki rakamlar arasındaki bağıntıya dikkat. Dörtlü Aile, iki eş mesajı.) Hangi gün? Üç önemlii depremin yıldönümünde: 1) TÜRKİYE, Erzincan, 25/26 Aralık (tarih değişimi sırasında) 1939, 40.000 ölü. (TC'nin en büyük can kaybı olan depremi.) 2) İRAN, Bam kenti, 26 Aralık 2003, 50.000 ölü. 3) ENDONezYA, Sumatra açıkları, (TSUNami ile birlikte), çok ülkede toplam 250.000 ölü.

Bugün, buraya kadar yazdıklarıma "kaydet" komutu verince, "web sayfası görüntülenemiyor" mesajı verdi, ve yazdıklarım silindi. Tekrar yazdım aynısını, 40 dakika sürdü. Şimdi, gene kaydet komutu vereceğim. İn..şallah kaydeder, sonra çıkacağım, bugün BOSTANLI günü, çarşamba, saat 11.40 oldu.

 Birikerek, 2012'nin en büyük ikramiyesi haline dönüşen, Süper Loto'nun, 9.ncu devir çekilişi, 266.nı çekiliş, 22 Kasım 2012'de yapıldı. 6 bilen 1 talihli. Sayılar: 5-22-28-38-46-48. Kupon Kayseri, KOCASİNAN ilçesinde, Naci EMEL'in bayisinden yatırıldı. Talihli, 25 Aralık 2012 NOEL günü, kuponunu Milli Piyango İdaresine ibraz etti. İkramiyesini 22 milyon (21.763.311 TL, 50 Kuruş), ertesi gün (yani "bugün") aldı. Kimliğinin açıklanmasını istemedi. Kayserili, ama İstanbul'da yaşıyor. Bir gezi sırasında, Kayseri'de oynamış süper lotoyu. Kayseri=38, KOCASİNAN="kocasıynan"=kocasıyla, 22 KASIM=22 KARIM, 22 Milyon. NOEL=LEON (Jean Reno/"matilda")

*******************

(27 ARALIK 2012   :) Bu sabah, trthaber.com'dan, "2012'de kaybettiğimiz ünlüler, 34 sanatçı" haberini, facebook sayfama, ordanda "Sevenlerinin başı sağolsun... İnsanlar Fani, Misyona Mani, Aslında Cani, Oldunmu Kani..." yorumuyla", Zaman tünelime aktardım. 

Kendisi erkek, resmi nikahlı eşi erkek, Almanya Dışişleri Bakanı Guido WESTERWELLE'nin, bugün doğum günü, 51 yaşına girdi. "Kutlu Olsun...."

"Bugün", UŞAK-İZMİR treni, MANİSA'da, BARBAROS mahallesinde, yayalara kapalı alanda, bir kişiye çarpmış. 50 yaşlarında bir erkek. Ölmüş.

*******************

(28 Aralık 2012   :) Bu sabah, "yoksa kaçırdım mı" diye, Powerball'un başka sayfasına baktım. Evet, orda yazıyor: 28 Kasım 2012 Çekilişi, 2 talihli, Arizona ve Missouri'den. Missouri'deki Cindy and Mark HILL çifti almışlardı ikramiyelerini. Arizona talihlisi de almış, (ne zaman, bilmiyorum), adı Mattheew Good. 28 Kasım 2012 yılın 333.ncü günü, Hürriyet'te Emrehan HALICI'nın 3333.ncü akıl Oyunu günü. Dolayısıyla, Bugün 3363.ncü akıl oyununu soracak, Emrehan.

2012'de Piyango tarihinde en büyük 3 çekiliş yapıldı: 1) 30 Mart 2012, "Mega Millions", $656.000.000 annuity, 3 talihli paylaştı: "The three Amigos" (MARYLAND), Anonymous (KANSAS), Merle and Patricia BUTLER çifti (ILLINOIS). (BUTLER çifti ikramiyelerini, SEVGİ'nin doğum gününde 18 Nisan'da aldılar.) 2) 28 Kasım 2012, "Powerball", $587.500.000 annuity, 2 talihli paylaştı: Cindy and Mark HILL çifti (MISSOURI) (Aynı gün ikramiyelerini aldılar), Matthew Good (ARIZONA). 3) 15 Ağustos 2012, "Powerball", $337.000.000 annuity, 1 talihli: Donald LAWSON. (İkramiyesini, BARIŞ'ın doğum gününde, 1 Eylül'de aldı).

Baktım, her iki listenin, tamamına, başka büyük ikramiye var mı diye 2012 yılı için. Evet var, "Mega Millions" ta, 11 Şubat 2012 çekilişi, $336.400.000 annuity, 1 Talihli: Louise WHITE & Sherbert TRUST (RHODE ISLAND). Tarihin 4.cü büyük ikramiyesi değilse bile, 2012'nin 4.cü büyük ikramiyesi. Hangi gün çekilmiş? Fatoş'cuğum, seni karım olarak buluşumun, 5.ci yıldönümünden 1 gün sonra. (Türkü: "...şerbet eyle ver beri)

31 Mart 2012, İzmir'de 4.cü Dalga ezme'nin başlamasınını, 12.ci yıldönümüydü. 15 Ağustos 2012'de, PKK'nın "Silahlı Mücadeleye" (Teröre) başlamasının 28.nci yıldönümüydü (Abdullah ÖCALAN).

Bu sabah sonra, Facebook'a baktım: Fatoş'un ve Metin'in bazı "beğenilerine" yorum yaptım. Gül'ü başka bir fotoğraf içinde de görünce, kontrol ettim. Önceki 5 fotoğraflık grup 15 fotoğrafa çıkarılmış. Zaman Tünelimdeki'de çıkarıldı mı diye baktım. Evet çıkarılmış. Ama, ilk fotoğraf 4 kişi, Gül en solda, şimdi sadece sağdaki üç kişi görünüyor, zaman tüneli sayfasında. Zararı yok. Fotoğrafı tıklayınca, tüm fotoğraflar tam olarak var. Nehir GÜCÜYENER fotoğrafları.

Saat 10.00 oldu. Çıkıyorum.

*******************

(29 Aralık 2012   :) Önceki gün ve dün, Körfez'de Pelikan fotğtafı çekebilmek için, SAMSUNG'u yanıma aldım. Her iki günde de deniz sakin ama hava bulutlu. Her iki günde de çektim uzaklardaki bir iki pelikanın fotğraflarını çokça, gemiden. Ama, fotoğraflarda adeta hiç belli değiller. Sildim onları. İki olay çok önemli: Önceki gün, gemi pasaport iskelesine yanaştı, Fenerlerin arasından giriş için dönmeye başlamadan az önce, son kez baktım sağa sola pelikan yok, telefonumu kapattım. Birkaç saniye sonra, geminin önünden, önüme yüzerek bir pelikan çıktı, geminin sağındayım ben,küçük gemi. 5 metre kadar yakınımda suda pelikan, 5 metre kadar ötesinde fener. Ama telefonum kapalı. Açılması çok uzun sürüyor. O kadar üzüldüm ki. Kaçırdım Pelikan'ımın verdiği güzel pozu. Üzüntüm bir hayli sürdü. Lotoda bir sayıyla büyük ikramiyeyi kaçıran kişi gibi. Ve dün, gene küçük gemi, Pasaport gemisi. İskeleden binerken gemiye, niyetim önce yukarı çıkıp biraz oturmak, kalkıştan sonra ordan aşağı inip, geminin "kıç" tarafından, sağı solu kolaçan edip, pelikan aramak. Telefonumu da otororken açarım dedim. Herzamanki yerime tam oturmak üzere iken ne göreyim. Gemininkıç tarafında sağda suda 10 metre kadar açıkta bir pelikan. "Eyvah" dedim, telefon elde koştum geminin sağ arka köşesine, telefonumu açarak. Ama Pelikan yüzerek uzklaşmaya başladı. Gidiyor, telefonum bir türlü açılmıyor. Gemi de kalkmak üzere. Sonra Pelikan başladı uçmaya, uçarak uzaklaşmaya. Telefonum nihayet açıldı, bastım peşpeşe çokça aceleyle,"çek" butonuna, o sırada gemi de hareket etti. Akşam, evde, baktım, bir poz yakalayabilmişim, "yakalarsan çekersin" diyen pelikanımdan. Güzeldi. Belli oluyor, iki de Martı, "biz de varız" demişler. 

Sonra, "Körfezde bir Pelikan..." yazısıyla, onu facebook Zaman Tünelime aktardım (Aktarırken, daha önceki fotğraflar da aktarılmış, ki onların bazıları zaten vardı, zaman tünelimde, olmayan iki tanesinin yazıları da "Smyrna'da 25 yıl, 1987-2012".) Sonra, facebook sayfamda, Fatoş'un ve Metin'in yüklediği çokça fotoğraflara baktım, "yorum" ekledim, ve Fatoş'un "One day..." diye başlayan fotoğrafına yorum yapıp, zaman tünelime aktarmak için beklerken, "uyarı" geldi, "Metin, pelikanı beğendi" diye, sevindim. Uzun süre bekledim, günün anlam ve önemine uygun, bir şey bulamadım yazacak. Sonunda, "Song: Let's forget about tomorrow, Let's forget about tomorrow, for tomorrow never comes..." yazdım ve aktardım.

Bu sabah, önce trthaber, "İzmir'de motosiklet kazası", "cok sıkıldım dun ızmırde" yazısıyla, zaman tünelime aktardım. Sonra baktım facebook sayfama. Fatoşum "kediciği" ile "HUG" istiyor, ödünç. "Fatoş'umun kediciği..." yazısıyla onu da aktardım zaman tünelime. Bildirimler de çıkmamıştı, Fatoş'un Pelikan fotoğrafımı beğendiği. Ama, Pelikan fotoğrafımın altında, "Fatoş ve Metin, Pelikanı beğendiler" yazısını görünce sevindim. Ve altına yazdım "...neyseki Fatoş'um ve Metin'ciğim beğenmişler Pelikan fotoğrafımı" yazdım. Fatoş, "One day..." yazısına, yazdığım yazıyı de "beğenmiş", Niyetim ana sayfadan aynısını tekrar, değişik yazıyla, zaman tünelime aktarmaktı, ama aradım, orda yok. Dolayısıyla, ben de, "yorum" olarak ekledim altına: "Song: Let's forget about yesterday, let's forget about yesterday, for yesterday never goes..." I am about to go out, It's now 09.30 and today is Bostanlı-day, Saturday. Bulmacalar, bugünlerde AKŞAM'dan. Asexuality engel değil, değil mi Fatoşcuğum!...

Öğle yemeği, ve "puzzle & coffee" sonrası, önce trthaber.com, ardından Facebook. En başta, Fatoş'un yazısı: "Liebe dich so, wie du bist!" (Seni olduğun gibi seviyorum, ya sen!) Kendi zaman tüneline yazıp göndermiş. Fotoğraf filan yok. "Sade ve net", ben açmadan 1 saat kadar önce. Ve bir yorum yapılmış, Tina Tsakiri tarafından: "Ich dich auch!", (Ben de!) diyor, Fatoş'a, benim yerime. Ama olmaz, kendim söylemeliyim. Söyledim aynen, Tina'nın sözleriyle, kendi zaman tünelime aktarırken yazıyı. Sonra baktım Fatoş'un zaman tüneline. Orda çıkmamış, "Ben de!" deyişim. Ve oraya da yazdım: "Ich dich auch!". Gitmeden Fatoş'un zaman tüneline, ikinci sırada seçmiş olduğu "Kafasına göre takılanlar"dan "KARINca duası"na "Allah'ım bugün inşallah kimse üstüme basmaz. Amin." diyen karınca için ben de "Amiiiin...." dedim. Fatoş'cuğum, Bulmaca'da bir kare boş kaldı, öteki bulduğum kelimelerde, bir tane K var altında İ, "Akil" kelimesi yukarıdan aşağıya. Kİ ordan. Sadece iki tane S var. Onları da, uysun diye, yukarıdan aşağıya olan kelimelerle yazayım: PUSU-ARASTA (Arasta, çarşılarda aynı işi yapan esnafın olduğu bölüm'müş.) KİSS tamamlandı. PUSU, pussy'yi çağrıştırıyor, Y var zaten, iki tane. ARASTA da kuru pasta'yı çağrıştırsın, Hani çok yaşlı kadının, "kardeş kardeş" diye seslenerek, bana, Naldöken dönüşü, üst kattan attığı, "armağan" kuru pasta. Öperek... (Saat 14.45 şimdi.)

Saat 21.30 şimdi. Bu akşam bilgisayarım "korkuttu" beni. Banyo ve yemekten sonra, açarken "bozuldu", saat 19.00 yaklaşırken. Telefon açtım, "inşallah kapatmamışlardır" diye, ÇÖZÜM bilgisayar'a. Suat arkadaş ordaymış. Götürdüm bilgisayarı apar topar. Ama orada "çalıştı". 19.30 sıraları döndüm eve. Teamüle uygun, önce trthaber.com. Bir haber, 19.28 de girilmiş. Antalya Kazım Karabekir Caddesi. Freni boşalan kamyon, bisikletli Baba-kız'a çarpmış. Beyza Kavçakar, kamyon altında kalarak ölmüş. Baba ağır yaralı. Sonra Facebook. 2 bildirim var. Önceki, Fatoş'un "ich dich auch" yazıma, "beğendi" bildirimi, benden az sonra yapmış. Ve benden 1 saat sonra da Hatice Ökmen de bir yorum eklemiş. (Fatoş ile arkadaş, diyor facebook). Aynen şöyle: "Fatoşum ben de seni olduğun gibi seviyor ve özlüyorum", Fatoş'un sayfasında, benim yazımın altında, "yorum" olarak. Bu kez Hatice'nin sözleriyle "yetindim", tekrarlamadım. Yorum da eklemedim. Ama, bir üste, zaman tüneline, "Türkü: 'Bugün gördüm ..rimi öldüğüme gam yemem ...'" yazdım. Kendi sayfamda, kendi zaman tünelime de, "sufficient", yazmıştım. CNNint, ve biraz E2 ("Conan") dan sonra, tekrar Fatoş'un sayfasındayken, Fatoş'tan bildirim geldi, "Türkümü beğendiğine" dair. 

*******************

(30 Aralık 2012   :) Sabah erken, Facebook'ta bir bildirim. Baktım. "Miriam Sant'Ana (Fatos Kaplan ile arkadaş) de kendi fotoğrafına yorum yaptı", yazıyor. Baktım. Cuma günü, benim "Three Amigos,..." yorumu yaptığım Noel babalar fotoğrafı. Tümü de "5 saat once" karşılıklı yapılmış 4 yorum, önce Miriam Sonra Dario, ve gene Miriam ve sonra Dario. Çevirilerine baktım. Tam anlayamadım, ama "arkadaşınız" kelimesi de var. Benim yazımla ilgili sanıyorum. Sonra, "8 saat önce" Fatoş'un " PARTY! :-)) " yazısı yazarak, yüklediği (tek) fotoğrafa "yorum" olarak " Song: 'Is everybody happy ... Yeaaah ...' " yazdım.

Bugün, Metin'in beğenisi ile, benim sayfamda da çıkan, Vicdan'ın 4 fotoğraflık albümünü, "Hellos to Yellows" yazımla zaman tünelime aktardım.

Ve bugün, son olarak, Yılbaşı için aldığım "YARIM" milli piyango biletinin fotoğrafını çekip, "7 Milyar'da 1 şans. 'Lucky' Luciano" yazısıyla, zaman tünelime aktardım.

Bugün, saat 11.11'de, ADANA, KOZAN, KIZILLAR merkezli, 4.0 şiddetinde deprem.

*******************

(31 Aralık 2012   :)

18 Kasım 2012 ardından, web sayfamın tamamının 4 çıktısından, birini Demir'lere, birini de Fatoş'a göndermiştim. Sonraki yazdıklarımın, 2012 sonu itibariyle de çıktılarını alıp, ek olarak, gene birini Demir'lere, birini de Fatoşa göndereceğim, öncelikle.

======= 2012'de Olanlar =======

"Tarihin en büyük ikramiyesi, ABD'de loto çekilişi, 30 Mart 2012'de, $656 milyon Dolar. 3'e bölündü. Talihlilerden biri, Butler çifti, ikramiyesini Küçük yeğenim SEVGİ'nin, 26.cı doğum gününde, 18 Nisan 2012'de aldı. Temsili çek üzerinde, tarih yazılıydı, medyadakifotoğraflarda.

SEVGİ'nin 26.cı doğum gününde, 18 Nisan 2012'de, Türkiye, Türkiye Gazetesinini deyimiyle "kâbusu yaşadı". Yurtta fırtına dolayısıyla 5 ölü. Vatan gazetesinde CANATAKlı, "İstanbul'da Tufan... 7-8 dakika... Orta anadoluya kadar" diye yazdı.

Büyük yeğenim BARIŞ'ın oğlu YABAN'ın, 1.ci doğum gününde, 1 Mayıs 2012'de, İZMİR'de deprem. Saat 17.48'de, İzmir Körfezi merkezli, 5.0 şiddetinde.

Benim 65.nci doğum günümde, 25 Eylül 2012'de, İZMİR'de vefat etti Neşet ERTAŞ. Türküsü: "Sevda olmasaydı, gönüle dolmasaydı, Dünya neye yarardı, Seveni olmasaydı..."

2012'de TSK'ya ait 2 SİKORSKY helikopteri düştü. İkisininde içindekilerin hepsi şehit oldu. Biri AFganistan'da, KABİL'de, 16 Mart 2012'de, 12 asker. Diğeri SİİRT'te, 10 Kasım 2012'de, saat 07.25'de. Atatürk'ün ölüm yıldönümünde, vefat saati 09.05'den tam 100 dakika önce. Yani Atatürk ANIL ırken. Şehit 17 askerin en kıdemlisi, Kara pilot Yzb. ANIL Barış Çetin. Ertesi gün, Pazar, İstanbul'da Avrasya Maratonunda, 1 ölü, Kalp Krizi, 15 km. koşusu içinde, Gülhane Parkı Parkurunda. Ali Ferda ANIL, 34 yaşında, Akbank Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunda görevli.

17 Ağustos 2012'de (Babamın vefatının 17.ci yıldönümünde), VAN'da polis Abdurrahman DOĞAN şehit oldu (Terör saldırısı.)

28 Ocak 2012'de (Annemin vefatının 5.ci yıldönümünde), Türkiye'nin ilk Dünya güzeli Keriman Halis Ece Tamer, 99 yaşında vefat etti. 31 Temmuz 1932'de seçilmiş, "Dünya Güzeli".

31 Temmuz 2012'de, (Amputasyon'un 26.cı yıldönümünde), elektrik kesintisi dolayısıyla Hindistan'ın yarısı karanlığa gömüldü. 670 milyon kişi elektriksiz kaldı.

28 Temmuz 2012'de (Tanrısal Gün'ün 26.cı yıldönümünde), İstanbul'da Tekvando Milli takım antrenörü Ahmet SARI, ve fitness antrenörü Emrah KAYGUSUZ, BURÇİN EREN (erkek) tarafından kurşun yağmuru ile öldürüldüler. Ahmet Sarı'nın sahibi olduğu Spor salonu önüne, üst kat komşusu Burçin'in  park ettiği otomobilinin "SİLECEKLERİNİ KALDIRDI" diye çıkan tartışma ardından. 1993'de, Ümit Ticaret, beni Panasonic Semineri için İstanbul'a göndermişti. Seminer sonunda verilen Fotoğraf makinasını, Mesrure teyzemlerin evinde, Turgut'a armağan etmiştim. Turgut, "Ama kutusunda Kamera yazıyor" dedi. "İngilizcede Fotoğraf makinasına da Kamera derler" deyince ben, Ahmet (SARI) kahkahayı patlatmıştı.

5 Eylül 2012'de (Salihi'nin kurtuluşu'nun 90.cı yldönümünde) AFyon'da mühimmat deposu patladı, 25 asker şehit.

13 Mayıs 2012, Pazar.Bu yıl "Türkçe günü" ile "Anneler günü" çakıştı.

24 Kasım 2012, (STAR gazetesi 5000.ci sayısını yayınladığı gün) Türkiye'de "Öğretmenler günü" ile Hicri Takvim'in "10 Muharrem" i  (Kerbala olayının, hicri takvime göre yıldönümü, Aşure günü) çakıştı.

5 Ocak 2012 (AKŞAM gazetesinin 5555.nci sayısını yayınladığı gün), (1965'de MİT adını alan, Milli Emniyet Teşkilatı, MAH'ın kuruluşunun 85.ci yıldönümünde), İZMİR, SASALI Doğal yaşam parkında, yavru fil İZMİR doğdu.

21 Ocak 2012'de (Hürriyet Gazetesinin 23000.nci sayısını yayınladığı gün), (LENİN'in vefatının 88.ci yıldönümünde), Türkiye'de ilk "yüz" nakli. Uşak'lı Ahmet KAYA (38)'nın yüzü, UĞUR ACAR (18)'a. Antalya'da. Prof. Dr. Ömer ÖZKAN, eşi Doç.Dr. özLENEN ÖZKAN ve ekibi tarafından. ("Başarılı").

6 Şubat 2011'de, (6.cı George'un vefatının ve büyük kızı Elizabeth'in, 2.ci Elizabeth ünvanıyla tahta çıkışının, 60.ncı yıldönmümünde), 1) FİLİPİNLER'de gündüz vakti deprem, 50 kadar ölü. 2) İZMİR'de, BURAK kanDEMİR evinin bahçesinde, URLA'da, kendisini zeytin ağacına asarak intihar etti. (Şizofren, malulen emekli Yüzbaşı). 3)ANKARA, Kızılcık köyü. Hacı YILMAZ karısı Fatma YILMAZ'ı pompalı tüfekle öldürdü. 4) Ford OTosan Genel Müdürü NURİ OTay (55) Kalp krizinden öldü.

9 Nisan 2012 (Charles-Camilla evliliğinin 7.nci yıldönümünde) ELAZIĞ, Maden ilçesinde İnşaat şantiyesinde HORTUM. Konteyner'i uçurdu. İçindeki 6 işçi öldü. (ÇERKEZ Akyürek, SIKBATULLAH oğuz, ALTAN DEMİRkıran, Abdullah TEKİN, Emrah BUĞRAN.) (Camilla, benden tam 100 gün büyük). Bir gün sonra, DEMİR-GÜL evliliğinin 37.nci yıldönümü.

ABD'de 60 kadar can alan SANDY kasırgasından, 1 ay kadar sonra, 14 Aralık 2012'de, CONNECTİcut eyaleti NEWtown kentinde, SANDY Hook ilköğretim okulunda, katliam yaptı, ADAM LANZA. 20'si çocuk 26 kişi. Sonra da intihar etti. Katliama gitmeden önce, evde annessini de öldürmüş.

12 Aralık 2012'de (12/12/12'de), 5 metre boyunda bir Göktaşı Dünya'nın yakınından geçti. Yaklaşık 4 yılda bir tamamlıyormuş, Güneş etrafındaki turunu.

21 Aralık 2012, MAYA takvimine göre "Dünyanın Sonu". Apocalypse, "kıyamet". AYDIN, KOÇARLI ilçesi AKMESCİT köyünde, 6.cı sınıf öğrencisi Sabahattin ŞİMŞEK, annesinin israrına rağmen, "Bugün kıyamet kopacakmış, öleceksem sizlerle birlikte öleyim, annemin kucağında öleyim" diyerek okula gitmemiş. Ve aynı gün, babası Mehmet, bir gün önce satın aldığı Traktörle Sabahattin'i gezintiye çıkarmış, ama evden 50 metre ötede, komşularının bahçesine yuvarlanmış traktör. Baba olay yerinde ölmüş. Sabahattin annesinin kucağında yaralı sğlık ocağına götürüldüğünde onun da öldüğü anlaşılmış.

25 Aralık 2012. NOEL. Milletvekil Şerafettin ELÇİ (73) vefat etti. İSA'nın kabul edilen doğum gününde. İSA, hristiyanlara göre, TANRI'nın kendisi. RESUL=ELÇİ değil. İnsan kılığında yeryüzüne inmiş. Tanrı'nın oğlu da diyorlar, biraz karışık.

10 Şubat 2012'de (FATOŞ'u "karım"olarak buluşumun 5.nci yıldönümünde), ANKARA ALTINDAğ'da, Cuma namazına giden TAMer DEMİR (40),Sahibi olduğu Bakkal Dükkanını eşi Ayşe Demir'e (30) bırakmış. "KUŞÇU" lakaplı, akli dengesi bozuk Ahmet ÖZEL (52), Bakkala gelip haraç istemiş. Vermeyince kadını bıçaklamış. Kafasını kesip bir poşete koyup kaçmış. Gece, Dışkapı köprüsü ALTINDA, yanında taşıdığı kafatası ile birlikte, yakalanmış.

1 Ağustos 2012'de (FATOŞ'u "karım" olarak buluşumun 2000.ci gününde),( ALASKA'nın satılışının 145.ci yıldönümünde) ATATÜRK'ün manevi kızı ÜLKÜ ADATEPE, Sakarya Akyazı Kuzuluk'ta, trafik kazasında, 80 yaşında öldü.

14 Kasım 2012'de (CHARLES'ın 64.cü doğum gününde), Tam Güneş Tutulması oldu. Avustralya ve çevresinden gözlendi.

18 Kasım 2012'de (DEMİR'in 63.cü doğum gününde), TUNCELİ'de deprem. Pülümür ilçesi, Dağyolu köyü merkezli, 4.0 şiddetinde, saat 17.44'de.

İnternet'te, "bizden" kişiler var mı merakıyla TEKİN MENTEŞ'i aradım önce, ve buldum. BLOG'unu. (10 Ekim 2012 "Superman Günü" ne denk geldi. CHRISTopher reeve, doğumu 25 Eylül 195x, Vefatı 10 Ekim 2004.) Buluncada, gmail adreslerine hemen "selam" gönderdim, Menteş'lere. Cevabı da geldi. 14 Kasım 2012'de Charles'ın doğum gününü kutladım, onun twitter sayfasından. Ve aynı gün, DEMİR varmı internet'te merakı ile aradım, ve buldum. Ama nasıl? Facebook ana sayfa, Çok fazla Demir Gürol arasında, Demir'in fotoğrafını görüp tıklayarak. Fotoğraf olmasaydı (!?!?) büyük ihtimalle bulamıyacaktım. Facebook'ta Demir'i. Girdim sayfasına. Mesaj yeri var ordan bir selam onlara. Sonra DEMİR'in sayfasından GÜL'ün sayfasına, ordanda FATOŞ'un sayfasına ulaştım. (FATOŞ'u aramıştım daha önce çok, bulmak mümkün değil). Facebook işlerini tam bilmediğim için, böylece FATOŞ'u bulmam, benim için bir sürpriz oldu. Ama, Demir'inki gibi "mesaj" bölümü yoktu. Mesaj gönderemedim. Çıkınca da, tekrar Demir'in sayfasına girmedim. 4 gün sonra, Doğum gününü bekledim. Özetle, FAtoş'u FAcebook'ta, Tam Güneş Tutulması gününde buldum. Şarkı: "Total Eclipse of the Heart". 18 Kasım 2012'de, Demir'in sayfası. Doğumgününü kutladım. Sonra, Fatoş'un sayfası'na geçtim. Facebook "arkadaşlık teklif et" diyor. Ettim. Aynı gün, "Hem kabul edildi" bildirimi geldi, hem de Fatoş'tan, benim sayfama, ilk gönderi. Video. MARTILAR. Çok sevindim tabi. Böylece, FATOŞ'la "facebook arkadaşlığı" başladı. Mesaj bölümü de açıldı. İlk yazılarımı onun zaman tüneline yazdım, Halle Berry'nin ve Hala Gorani'ninkilere yazmış olduğumdan dolayı, o konuya alışığım. Ve, (şimdi hesapladım) 41 gün sonra, 29 Aralık 2012'de (2012 yılı biterken), FATOŞ'un kendi zaman tüneli'ne yazdığı, ve benim sayfama da yansıyan yazısı:  "Liebe dich so, wie du bist!" (Seni olduğun gibi seviyorum, ya sen nasıl!). Cevapladım hemen: "Ich dich Auch!" (Ben de seni, öyle!). Ve ayrıca, aynı gün onun zaman tüneline yazdım: "Türkü: Bugün gördüm ..rimi öldüğüme gam yemem ..."  "Beğeni" bidirimi de geldi, türküme FATOŞ karımdan, FATOŞ'umdan.

===============================

Bu sabah, erken, önce trthaber.com'dan Hillary Clinton'un hastaneye kaldırıldığına dair haberi, Facebook sayfama aktardım. Orda, "Benden 31 gün küçük, Tuç Yılmazer gibi" yazarak, zaman tünelime aktarmak üzere. Sonra "103 yaşında ölen, İtalyan Biyolog kadın" haberini de. Ona da "Biology" yazmak, ve zaman tünelime aktarmak üzere, ve son olarak "Libermann" haberini de. Ona da "İch LIEBE dich" yazarak, zaman tünelime. En üstte Liberman olacaktı, zaman tünelimde, Ve onun da üstüne, Yeni yıl kutlayışım. Fatoş'un Hindistan gezisi Albümünden seçeceğim bir fotoğrafla. (Fatoşcuğum, bugüne kadar "kismet" olmamıştı, o üç albüme bakmak. İlk "fırsatta" ötekilere de bakacağım, Brezilya ve Güney Afrika albümlerine. Hindistan'a birlikte gittiğin arkadaşın KUMRU KUŞ anlaşılan. Burdan çıkınca, bakacağım "facebook arkadaşlarının" resimlerinden, doğrulamak için. KUMRU kuştur, güzel bir kuş. DOVE/LOVE, "gu guuuk guk" diye öter. annem "gu guuuk cuk" derdi. Son şampuanı da DOVE'ydi. Benimki Hacı Şakir.) Sonra, Facebook sayfama, ama üçünü de "zaman tünelime aktarmak mümkün değil. Sadece sonuncusu. İyi de oldu. Ardından Tac Mahal resimlerinden "100 numara" yı seçtim, zaman tünelime aktardım, "yeni yıl için" yazımla:

------------------------------------------------------------------------

Fatoş'umun 112 fotoğraflı "Hindistan" albümünden, 100 Numara.

YENİ YIL KUTLU OLSUN

"Hepimize", Herkese ....

------------------------------------------------------------------------

"Şimdi yıkarık seni şuraya!" (31 Ekim 1989, "İzmir" Polisi. İzmir İl Emniyet Müdürlüğünde.)

"Ağzını burnunu kırarım senin!" (30 Haziran 2006, "İzmir" Polisi. Kemeraltı'nda.)

- Yılmaz, Beşar Esad'ın suçu ne?

-"Öldürüleceğimi" biliyor olması!

*******************

(1 Ocak 2013   :)

Dün postaladım, çıktıları Demir'lere, ve Fatoş'a. Haber de verdim. "mesajla", önce Demir'e "Hey brother todAy suPPlement bY aps before the NEW YEAR ...." yazarak, ayrıca, telefonla da, ev telefonuna mesaj "Feysbukta mesaj var" diye. Biliyorum, telesekreter okuyor, telefonu açtıklarında. Sonra Fatoş'a da "Supplement postada Fatoşcuğum ...." mesajı. Ona telesekreter kullanmak gerekmiyor.

Bu sabah, Samsung telefonum, Tekin'le gmail haberleşmelerimizi görütüleyemedi, sürekli, "yükleniyor" pozisyonunda kaldı. Gmail adresini tekrar alabilmek için, BLOG'una girdim. Aldım. Ama girerken öteki adreslerini de gördüğümden, bu kez, twitter'da yazmayı tercih ettim. Tekin'in twitter sayfasına, "YABAN'a özel, ilaveten, MENTEŞ'lere MUTLU YILLAR ..." yazdım. Sonra CHARLES'ın twitter sayfasına girdim, Doğum gününü kutladığımdan sonra ilk kez, ve "Happy Ney Year, also to all of you, Charlie !..." yazdım. Ama Charles "muzip", dün yazdığı bir tweet'i, not aldım, aynen şöyle yazmış:

Royal New Year's Resolutions: 1) Become King (if Mother allows) 2) Order gin in bulk to save money  3)Sell France.

Benim Facebook sayfama, Fatoş'un da beğenisiyle, yıllarla ilgili bir "resolutions" gelmişti. Niyetim, oraya yazmaktı. Ama, aradım o çıkmadı. Daha iyi oldu. Fatoş'un en son yüklediği fotoğrafa yazıp kendi zaman tünelime aktardım.

Sonra Demir'in Facebook sayfasına girdim. Sevgi'ye ulaşmak için. Yok. Başka yerlerde gene yok. Kendi facebook sayfamdaki Kapak resmi de yok. Azönce tekrar baktım. "Yeğenin yeğeni" diye zaman tünelime aktardığım 'Barış ve Bebeği' resmi de yok. "Hareketler listesinde" bile yok. Anlaşılan tüm uzantılarıyla, Facebook'tan ayrılmış galiba Sevgi, diye düşündüm. Mecburen, Demir'in Facebook sayfasına girip, mesajımı yazdım: "Sevgiye mesaj: Sevgi, hâlâ "küs" müyüz? Confirmation of whether "Yes or No" is required !..." diye. Tabi, telesekretere de "Feysbukta Sevgi'ye mesaj var" diye tembih ederek.

Sonra, Yılbaşı sabahı gezintisi, Saim'den, ilaveten "Daily News" alıp, Belediyenin otobüsüyle, Bostanlı'ya. Egemen'de, çayla "kutlama". Ardından evde gene çay, bisküvi, ve gazeteler. Hürriyet'te bir haber: Daily News'da köşe yazarlığı yapan ÜMİT ENGİNSOY (50) dün akşam, evinde banyoda düşerek kafasını çarpması sonucu vefat etmiş. Daily News'da yoktu haber. Herhalde, gazete basıldıktan sonra. (2012 yılının "son günü" olayı). Ayrıca, Hürriyet gazetesi Hillary Clinton haberinde de, bendeki eksik bilgiyi tamamlamış, bugün. 13 Aralık'ta bayılarak "başını vurarak beyin sarsıntısı geçirdiğini" söylüyor. Kan pıhtısı dolayısyla tekrar hastanede.

2012'nın Bloknotlarını, "arşivlenmek üzere", Nergiz İzban-Naldöken güzergahını seçtim. Az sonra çıkacağım. Saat 15.30'a geliyor.

Tersanede, bekleyenleri görünce, saate baktım, 16.00'ya birkaç dakika var. Hızlıca yakındaki parka gidip, bıraktım poşetleri, ve geri döndüm. Hemen geldi Carre four /KARFUR/ minibüsü. Carrefour'a gittim yani, ani bir kararla. Çoktandır gitmemiştim. 6 USKUMRU konserve alıp döndüm. Çarşamba günleri Uskumru olsun. TON cumartesi.

Afrika, Fildişi Sahili, Başkent ABİcan. Yılbaşı kutlamaları. Stadyum. Havai Fişek gösterileri. Yerel saat 02.00 sıraları (1 Ocak). İzdiham. 60 ölü, çoğu çocuk. 250 yaralı. (Bu haberi Facebook sayfama da aktardım)

2 Ocak sabahı, TRT-1 haberlerinden: 1) İstanbul zeytin BURNU ŞofBEN'den doğal gaz zehirlenmesi, (Yılbaşı gecesi olduğu sanılıyor.) 5 AFgan uyruklu kişi ölü. (Bu haberi, facebook sayfama da aktardım) (İlave: Gazeteden bilgi: Akrabası Kerim Yunus "saat 00.00'a kadar bizim yanımızdaydılar" demiş. Yani, olay 1 Ocak'ta.) 2) İzmir, Bornova, MevlANA mahallesi, Yılbaşı gecesi, teras'ta Havai Fişek gösterisi izleyen çocuk ARİF dallı (11) ya "maganda kurşunu", durumu ağır. Hastanede. (İlave: Gazeteden bilgi: "saat 00.10 sıralarında". Yani, 1 Ocak'ta.) 3) İzmir, "Tünel inşaatında" GÖçük. işçi Vahdettin Cengiz öldü. "2012'nin son saatlerinde". 4) MARAŞ. Otomobil önce elektrik direğine çarptı, sonra şarampole. 2 Ölü: Mustafa KAPLAN, İbrahim taşDEMİR.  5) ADANAYÜREĞİr'de, otomobil önce aydınlatma direğine çarptı, sonra su kanalına uçtu. İçindekilerden biri kurtuldu, 3 ölü. (adlarını söyledi.)

2 Ocak tarihli Hürriyet gazetesinden bir haber: "Almanya'nı Stuttgart kentinde yılın ilk günü... parkta yürüyüşe çıkan 53 yaşındaki bir kişi, başına Model Uçak çarpması sonucu yaşamını yitirdi..."

*******************

(2 Ocak 2013   :) Google, bugün, Barış Manço'lu. Doğum günüymüş Bugün. 2 Ocak 1943. Ben Ölüm gününü hatırlıyorum 1 Şubat. Yılı hatırımda kalmıyor genellikle. 1 Şubat deyince, 2 şey gelir hatırıma: 1) Barış Manço'nun ölümü 2) İkinci ve son Uzay Mekiği Faciası. COLUMBİA. Onun da yılı hatırımda kalmaz. Baktım her ikisine de. Barış 1999, Columbia ( Barış'ın 4.cü yıldönümünde) 2003.

*******************

(3 Ocak 2013   :) Aralık ayındaki, bilgisayar problemi ardından, telefonla BARIŞ arkadaşla, "kopya" aldıktan sonra, Yılbaşında da tekrarlıyalım, dedim ve 2 Ocak tarihini verdim. Dün akşam yaptık gene kopyalamayı, telefonla. İşin ilginci, dün Barış Manço'nun 70.nci doğum günüymüş, Ve ben de sadece bu konuda yazmışım, ve de son cümlemde de "BARIŞ" var. Bu "raslantı" yı telefon'da Barış'a da söyledim. "tanrısal" (raslantı ile aynı harfler, anagram, bulmacacı deyimiyle) demedim, tabi.

Bu sabah önce, trthaber.com'dan, İstanbul Fatih'teki ikinci Doğalgaz zehirlenmesi, 3 libyalı polis olayını, Facebook sayfama aktardım. Sabah gazetesi, Yılbaşı gecesi olduğu sanılıyor, yazmış. Polis/Paris/Penis çağrışımı kadimdir. kAROLENj, fransız tarihinden. POLARİS zamanımızdan. Stella Solaris = Güneş. Yani, Apaçık Zeytinburnu-Fatih bağıntısı. 

Sonra, Facebook'ta, Metin'in yüklediği bir gönderi'ye bakarken, Funda Avcı'dan, "facebook arkadaşlığı" önerisi geldi. Hemen "evet" dedim. Böylece Facebook arkadaşlarım üç oldu. Türkü: "yenge kızı üç oldu, biri bana güç oldu" (aaaa şu an fark ettim. "güç"=destek). (Dört olup Dert olmasın sakın! DORTmund olabilir.)

Öldürülmeyeceğimi "kavrayan", benimle !...

*******************

(4 Ocak 2013   :) Bugün, İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un, beyin kanaması ardından, komaya (bitkisel hayata) girişinin 7.nci yıldönümü. (Hâlâ öyle.) Birkaç gün önce, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da, "hâlâ" demişti, onun bitkisel hayatı hakkında. Bugün, internet'i karıştırıken, farkettim. Doğum günleri (günayları) aynı. Şaron 26 Subat 1928, Erdoğan 26 Şubat 1954.

Annem, Buca Seyfi DEMİRsoy Hastanesi'ne 31 Aralık 2005'te yatırıldıktan, 4 (=Dört) gün sonra Beyin kanaması geçirdi, ve komaya girdi Şaron. "Dörtlü Aile" mesajı. 4 OCAK= DÖRT OlaCAK. Eşler, 2 erkek 2 kadın.

ARİ EL   ŞA RO N

ARİ FE   GÜ RO L

Bugünkü bu yazımı, saat 14.00 sıralarında yazdım. Şimdi saat 18.15 yaklaşık. Bugün bu kadarla yetinecektim. Ama ben yazıları asıl "sizin" için yazıyorum. Bu kadarla bırakmak eksik olurdu "size".

Sabahleyin erken baktım, Şaron'un sayfasına, "Beyin kanaması" bilgimi teyid için. Doğum tarihini de görünce, Erdoğan'ın kiyle çakıştığını farkettim. Ben Erdoğan'ın doğum günayını  50.ci doğum günü dolayısıyla olan "olaylar bütünü" ile öğrenmiştim. Şaron'un sayfasına da, Bilgisayar (ve internet) kullanmaya (bu yıl) başladıktan sonra bakmıştım. O zaman doğum tarihini de mutlaka gördüm. Ama Erdoğan'ınkiyle çakıştığını bugün gördüm. Sabahleyin Facebook'ta fazla oyalandığım için, web sayfama Şaron konusunu yazmadan çıktım, sabah gezintisine. İkinci gazete olarak Haberturk aldım bugün. 12.00 sıralarında, Çay-Bisküvi ile gazeteler, herzamanki gibi. Hürriyet'te, İç sayfalarda alt alta iki haber. Üstteki haberin başlığı: "Charles'tan iki gün sonra" diye. Diana'nın Charles'la nişanlandıklarının açıklanmasından 2 gün sonra, 26 Şubat 1981'de çekilmiş bir fotoğrafı "adı bilinmeyen bir erkeğin dizine uzanmış halde". Daily Mirror  bu fotoğrafı o zaman ele geçirmiş, ama vaziyete uymaz diye yayınlamamış. Şimdi açık artırma ile satışa çıkarılacakmış Fotoğraf.  Özetle bugün, bir 26 Şubat daha bulmuştum. Ama alttaki haberin başlığıda şöyle "Aynı gün doğum" Bunu hemen bağıtılamadım Şaron-Erdoğan ikilisiyle. Okudum haberi. ABD OHIO eyaletinde, tek yumurta ikizleri Aimee & Ashlee NELSON (19)'lar aynı dönemde hamile kaldıklarından, aynı günde doğum yapmışlar. Pazartesi günü diyor. Yani 31 Aralık, yılı SON günü. Haberin okuduktan sonra farkettim "bağıntıyı" Ve iki haberi birlikte kesip, Şaron-Erdoğan "çakışmasını da yazarak, bloknota yapıştırdım. Şaştım mı. Hayır. Alışığım. Misyon koyucu onay verdi, Şaron-Erdoğan Çakışmasının kendi eseri olduğuna dair. Dolayısyla sevindim, sadece.

Daha ayrıntılı bakalım. Şaron-Erdoğan çakışmasını yapmış. 26 Şubat 1928/1954. Sonra Diana'nı o fotoğrafını "koymuş"sürece.  Sonra, annemin 31 Aralık 2005'te Buca Seyfi DEMİRsoy hastanesi olayını koymuş. Ve 4 gün sonra, Şaron'a "Beyin kanaması". Koma, Bitkisel hayat. Ama ölmesin, 7.ci yıldönümüne kadar, garantiye almış. Ve 4 Ocak 2012'de sunmuş Gazetede, bana, Sürecin sonunda, o iki haberi "alt alta". (Bak annemin hastaneye yattığı tarih ile İkizlerin doğum yaptıları tarih de ay-gün olarak çakışıyor. Yılın SON günü. NelSON kardeşlerin doğum yaptıkları gün. Yani onlar da sürece dahil. OHİO eyaletinden, "SON", "OH"lu diyor.

Ve bütün bunların sonunda nihai mesaj, "Yılmaz'ın beyin faaliyetleri" de sürekli Stella tarafından izlenmekte, ve gerektikçe yönlendirilmekte. Canlı Robot, yani Yılmaz. Ben alışığım, 1986'dan beri. 

Hürriyet'ten bir haber daha kesip yapıştırmıştım, bloknota. Başlığı şöyle: "Sasha'nın iki annesi". Haber şu, Fransa'da 2013'ün ilk bebeği, lezbiyen bir çiftin Maude & Delphine çiftinin çocukları olmuş . Saat 00.01'de dünyaya gelmiş Sasha doğmuş Maude'den. Belçika'dan Sperm Bankasından "yapay döllenme" yoluyla. "Çok Yasha" yazdım, ayrıca. "Herkese iki anne, iki baba" yazdım, ve kesip yapıştırdım.

Haberturk'dan da 2 haber kesip yapıştırdım bloknota, yazı eklemeden. Birinin başlığı: "3 talihli ikramiyesini aldı". Yılbaşı 45 milyo TL büyük ikramiye. Dörde bölünmüştü. İstanbul, İzmir, Muğla, Adana. İzmir hariç ötekiler, ikramiyelerini almışlar. ikisinin adları açıklanmıyor. ADANA'dakinin açıklandı Şahin özDEMİR, Güvenlik görevlisi. Genç. Evli. Öteki haber, "Dünya'nın en şişman adamı" ünvanının eski sahibi ingiliz postacı Paul MaSON (51)'un iki yılda, (midesine keleğçe takılması yoluyla) 444.5 kilodan 159.5 kiloya inmesi haberi. Özellikle 444.5 kilo iken, çekilmiş çıplak fotoğrafı için. (Bak şimdi gördüm. 444 buçuk kilo. Dört Dört Dört. Onun da soyadı "SON"lu.)  (Saat 19.30 oldu.)

18.15'de yazmaya başlamadan önce, trthaber.com'a bakmıştım. Ordan, "Almanya'da otobüs yasağı kalktı" haberini Facebook sayfama aktarmıştım. Saat 20.00'ye birkaç dakika kala, CNNint için, Tivibu'yu açtım. TRT-müzik kanalı çıktı. Orda kalmış son olarak. Ve bir alt yazı: "Şenay Yüzbaşıoğlu hayatını kaybetti. Müzik dünyasının başı sağ olsun." Ve ŞENAY şarkısını söylüyor, "Sev Kardeşim". Dinledim. Sonra geçtim, CNNint'e. 20.30'da CNNint'den çıktım. Vardır haber, diye trthaber.com'a. Evet var. TRT-müzik'te dinlediğim şarkıyı da Video yapmış. "62 yaşında, Gümüşsuyu'ndaki aylardır hiç çıkmadığı, ağabeyi ile yaşadığı evde vefat etti" diyor. Facebook sayfama aktardım. Yorum yaz, deyince, "4 Ocak ..." yazdım sadece.

26 Şubat "çakıştırmaları" sürecinin son halkası ŞENAY. "Gel kardeşim, elini ver bana ..."

Dün TRT-Müzik'ten duymuştum, bugünün, Muzaffer Sarısözen'in vefat yıldönümü olduğunu. Son olarak ona baktım internetten. Evet 50.ci Vefat Yıldönümü. Raslantı mı? Hayır. "Çakıştırma süreci" içinde. 50 (elli/belli). Yıl olarak 64, ama herhalde gerçekte 63 yaşında vefat. Doğumu 1899, Sivas. Vefatı 4 Ocak 1963, Ankara. Türkiye Radyolarında, "Yurttan Sesler Korosu" nu kuran, Türk Halk Müziği'nin büyük sanatçısı, derlemecisi, emektarı...

4 OCAK = DÖRT OlaCAK

ALASKA açıkları CRAIG kentinini 102 km. batısı. 7.5 şiddetinde deprem. Ardından zararsız  Tsunami. Yerel Saatle, 4 Ocak 2013 bitmeden, 2 dakika önce 23.58'de. (GMT, 5 Ocak, 08.58'de). ALASKA=ALÂKA: ikieksik, iki: ŞARON/ERDOĞAN.

******************* 

(5 Ocak 2013   :) (Cumartesi, Sabah, 08.30) Önce Facebook. Sayfamda en başta FATOŞ'umun, 8 saat önce, "hahaha" yazarak yüklediği Karikatür. "GÜNAYDINım, Nar Çiçeğim, Sevdiğim ..." yazarak, Zaman tünelime aktardım. Ardından, aşağılarda FUNDA'nın, 8 saat önce yüklediği, ÖZlem ÖZdil'in söylediği, "Yollarına Kar mı Yağdı Gelmedin" Videosunu izledim. 18.ci kişi olarak "beğendim". 1.ci beğenen BÜLENT ballı, 17.ci beğenen SANİYE tatlı.

Dün akşam yatınca yatakta, "uyarı" dan değil de "sıhhi konu" başta olmak üzere, "yapmam gerekir" düşüncesiyle, "hayalî" Erotica'ya bağlanarak, Masturbasyona yöneldim. Ve aylardan sonra ilk kez, "normale yakın" Orgazm. (Tabi biraz da spermsiz, meni) 4 Ocak 2013'te yani. Kutlu olsun Yılmaz. Erotica'da ne vardı?

Milli Piyango Büyük ikramiye, biri İzmir diye açıklanan, aslında AYDIN'da satılan bir bilete çıkmış. Aydın'lı  seyyar bayi Muhammet SOYmaç'ın İzmir'den alıp, Aydın'da sattığı biletlerden birine. Dün açıklandı gazetelerde. Dün'ün konusu "26 Şubat çakışması" ile şurdan bağıntılı: SOYmaç/demirSOY. Dört talihliden birinin adANA'den olması, üstelik adının açıklanması, ve dahası soyadının özDEMİR olması, "apaçık" misyon koyucunun marifeti, "Kardeşim" DEMİR bağıntılı.

ŞENAY'ın 2 önemli ünlü şarkısı: "Sev Kardeşim", ve "Hayat Bayram olsa".

"İnsanlar birlik olsa, elele tutuşsa, hayat bayram olsa.... İnsanlar buna bir inansa, bir inansa, uzansak sonsuza...."

Özellikle "inanmak" vurgusu, misyon koyucudan. İnanacaklar, Şenay. Tanrı'nın insan kılığında yeryüzüne inmiş olduğuna, Dörtlü Aile'ye dayalı, "en güzel dünya" düzenini kurmak için...

Soyadı YÜZBAŞIOĞLU'ymuş ŞENAY'ın. Hv.H.O. 1966-68, 2 yıl. Sınıfta (=1.ci Kısım'da) 48 öğrenci arasında iki tane MELİH vardı. 1111 Melih BEKÇİoğlu, 1144 Melih YÜZBAŞIoğlu. Ben 1145. Melih Yüzbaşıoğlu, 2 yıl boyunca davranışlarıyla hep rahatsız etmiştir beni. Görünüşe göre politik kişi değil, kendi kişilik yapısından dolayı beni rahatsız ediyor, kanaati. Sadece bir örnek vereyim. Koğuşta gece bitişiğimdeki yatağına giderken, benim yatağımı sallaması. Bilerek salladığı kanaatiyle rahatsız oluyorum. Harbiye İzmir'deyken, davranışlarından ötürü, kavga etmek, yumruklaşmak için, birlikte çıkmış Deniz kenarına gitmiştik. "Kavgacı" olmadığımdan, son anda vazgeçip dönmüştüm. Neymiş bana yönelik "rahatsız edici" davranışlarının sebebi? "Yılmaz, sana büyük ezme var, bekle..." Yani, MİT marifetiyle, öyle davranmış Melih Yüzbaşıoğlu bana (ÜZ/ÜZERLİK/ÜVEZLİ). Numarası da 1144 (44'lü Dört Dört'lü yani). Öteki Melih'in de 1111. Vurgu "Bir" dolaylı vurgu gene "dört". BEKÇİ=bekle. (Saat 09.30 oldu.)

SAMSUNG telefon'da "twitter" haberiyle, Tekin'lere, yılbaşı günü yazdığımın yazının karşılığı gelmiş, yeni haberim oldu. Sevindim. Twitter'da göremiyordum. Açtım, CASPER bilgisayar'dan Twitter'i, evet var, 1 Ocak günü gelmiş cevap. Ama görebilmem için, "AÇ" komutu vermem gerekiyormuş. FATOŞ'um da, 2 saat önce "beğenmiş", "GÜNAYDINım..." mesajımı. Ona da sevindim. (Saat 14.45 şimdi.)

*******************

(7 Ocak 2013   :)

Tarihi yazdıktan sonra, "Kaydet" komutunu tıkladım. Kaydetti çıktım. Tekrar girdim. Bir pragraf açıklama yazısı yazdım. "Kaydet" komutunu tıkladım, gene. Ve çıkıp tekrar girdim, baktım tarih'ten sonraki yok. "Geçmişten Yükle" dim. baktım gene yok. Şimdi tekrar "kaydet" komutunu tıklıyorum. (...) Dün oldu ilk kez. YURDUM YAZILIM'a duYURDUM, durumu. ""kaydet" i tıklıyorum. (...) Şimdi 10 defa aynı şey. "kaydet".

*******************

F

A

S

I

L

A

*******************

(23 Ekim 2013   :)

 Dünya, Almanak 2000'de, Sayfa 362:
"1986 yılında Çernobil ... Aynı yıl Japonya'da denizde deprem... tsunami...
35 metreye yükselen dev dalgalarda 28.000 kişi kayboldu" yazılı.
Sonra, bir yerde dikkatimi çekti, "17 Ağustos 1986 Tsunami" sözleri.
Japon Tsunamisi'nin gün-ay'ı buymuş kanaatiyle, yazdım, her iki web siteme bu bilgiyi. 1947'li olan bu sitemde, "özet/summary" içinde, türkçe/ingilizce yer almakta.
Bilgi doğru mu, kuşkusu ile internette araştırdım.
"7 Mayıs 1986 Tsunamisi", adıyla internette 2 bölümlük video var. Ama soruma cevap yok. İşin ilginci, videolar 17 Ağustos 2011'de yüklenmiş.
"Andreanof Islands earthquake, May 7,1986" başlığı ile de bir haber var.
Alaska açıklarında, 8.0 şiddetinde deprem. Ama soruma cevap yok.
Sonuç olarak, doğrulama bulamamama rağmen, "7 Mayıs 1986'daki deprem
dolayısıyla oluşan Tsunami sonunda, Japonya'da 28.000 kişi kayboldu"
bilgisinin doğru olduğu kanaatindeyim.
"Özet/Summary" deki yanlış bilgiyi sileceğim.

Daha önceki araştımamda, "Uçak Tsunami" haberini bulmuştum. Ama tamamını okumamıştım. Bugün tekrar buldum, aynı bilgiyi.
Wikipedia'da. "TSUNAMI Racer" başlığı altında. Aktarıyorum:

"TSUNAMI is an experimental purpose-built racing aircraft.
First flown August 17, 1986 by test pilot Steve Hinton. Tsunami exceeded
speeds of over 500 mph. Racing career 1986 to 1991. The program ended
when the owner John Sandberg lost his life while ferrying the aircraft
home on September 25, 1991."

Birşey ararken, başka bir şey buldum bugün.
TSUNAMI uçağı, 17 Ağustos olaylarının "habercisi",
Yani 17 Ağustos 1995'de babamın vefatının, ve 17 Ağustos 1999'da
Gölcük depreminin. Çünkü, son uçuşu 44.cü Doğum günümde. (44 üstelik,
"dörtlü aile" nin de işareti.
Uçuşa ilk çıktığı yıl, Japonya Tsunami yılında, 1986'da.
17 Ağustos 1986'da, Amputasyon'dan sonra, Çanakkale Hastanesindeki
17.ci günümde.
*******************

(24 Ekim 2013  :)

O yanlış bilgiyi düzeltmek için, yaklaşık on ay sonra dün, web sayfama ilk girişimi yaptım. Bugün de, başka bir yanlışı bir vesile ile düzelteyim. Vesile, bu günkü Hürriyet'te, "Öldüren komutan dayağına ceza yok" başlığı altında bir haber. Haber, her ikisi de "yilmazgurol" twitter, ve "yilmaz gurol" g+ hesaplarımda.
Haber özetle şu: "AFyon, EMİRdağ, eğitim koşusu. 7 Şubat 2007'de. Er ESAT Mengilli, fenalaşıp düşünce, üstleri tarafından dövülmüş, ve ardından ölmüş. Askeri mahkeme DÜN vermiş kararı.
10 Şubat 2007'de, Almanya'dan Huriser teyzem telefon açtı. Tülay'ın doğumgününden sözetti. Sonra, düşünürken, doğumgünü, yaş, Alev, Tülay, derken Fatoş'un da 40 yaş dolayında olduğunu hesapladım. Özgür'den boşanmış olduğunu da bildiğimden, yaş farkı olmasına rağmen, bu yaşlarımızda, bana uygun olduğunu gördüm. Ve hemen ardından da,
Fatoş'un, doğumdan, misyon koyucu tarafından bana eş olarak seçilmiş olduğunu kavradım. "Yılmaz, annesinin vefatından, 13 gün sonra, Tülay'ın doğumgününde, bulsun Fatma'yı" demişler kanaatiyle, bunu da yazdım her iki web siteme. Sonra öğrendim ki 7 Şubat'mış Tülay'ın doğum günü. Yani ikizler Tülay ve Sevilay'ın doğum günleri. Fatoş karım da 18 Mayıs 2013'de 49 oldu. Aramızdaki yaş farkı 17.
Bu arada, şunu da yazayım: 7 Ocak 2013'de, bu web sayfama "yazamaz hale" geldikten hemen sonra, aynı gün, facebook sayfama "yazdıklarımdan" dolayı, Fatoş, aynı gün, "facebook arkadaşlığını" sonlandırdı, ve ilgil tüm yayınlarını sayfamdan sildi. Halihazırda, cep telefonumdaki öteki facebook hesabım vasıtasıyla, onun facebook hesabını izleyebiliyorum, yayınlarını
cepteki facebook hesabımda paylaşabiliyorum, o kadar. Zaten hemen hemen hiç yayın yapmıyor. Profil, ve kapak fotoğraflarını sık sık değiştirmekten başka. Eski yayınları da yok tabi.
NOT:
25 Kasım 2013'te, Fatoş'un cep telefonumdaki Facebook sayfasına Kısa Yol tuşuna basınca, kendi Facebook sayfamın kopyası çıktı. Yani artık, Fatoş'un Facebook Hesabına hiç giremiyorum. (Zararı Yok...) (Bu notu, 13 Mart 2014'te ekledim.)

*******************

(2 Kasım 2013  :)

"Bugün", Gazetelerden, 3 haberi yazı ekleyerek, g+ da profilimde paylaştım:

1) HÜRRİYET'ten "Cinsiyet Hanesi X" haberine:
Homoseksüalite bulaşıcıdır. Önlem alınmazsa, herkes homoseksüel olur, üreme olmayacağı için, "insanlık" biter. Boşuna değil, Almanya Dışişleri Bakanlığına nikâhlı eşi de erkek olan bir erkeğin getirilmesi...

2) SABAH'tan "Özelleştirmeden 60 Milyar Dolar Geldi" haberine:
Dünya Devleti'ni kuracak olan Türkiye'nin çok "cılız" olmaması gerekirdi, "start" öncesinde. Şimdi "göz alıcı" ekonomik gelişmeler, bunun için. Kapitalizm'de yoğunlaşarak, Global Kapitalizm'den de destekle. Özelleştirmelerle devletin bütçesine katkı.
2.ci Dünya savaşına sokulmadı Türkiye, nüfus "cılız" kalmasın diye. Hitler, Fransızlar "Maginot" hattında beklerken, Belçika üzerinden, kestirmeden doğruca ulaştı Paris'e. Ama Hindistan'a ulaşmak için, kestirme yolu değil de,
Kafkaslar'dan dolaşmayı tercih etti, bu sebeple.
"70 milyon" genç nüfusuyla, ve her türlü mevcut imkânlarıyla,
"Dünya Sosyalist Devleti" ni kurmaya hazır, şimdi Türkiye...

3) SABAH'tan "Tarkan'ın Garajı Bir Milyon TL" haberine:
Yılmaz'dan korkmayın. Dünya Sosyalist Devleti'ni kuracak, ama Kurban'dır aslında. "Tanrı emridir" diye yanıltılarak, kendisini hadım etmesi, bunun için.

(8 Kasım 2013   :)

"Bugün" g+ da, paylaştığım habere şu yazıyı ekledim:

Nergiz Siklonu, Myanmar'ı 2 Mayıs 2008 gecesi vurdu. 2-3 Mayıs zayiatı, BM "nihai" raporuna göre 138.000 ölü.
"Devlet (=Askeri rejim) medyası vasıtasıyla, 2 Mayıs'ta sadece, 'kuvvetli yağış bekleniyor' uyarısından başka hiçbir uyarıda bulunmadı, ve Hindistan hükümetinden, doğrudan kendilerine verilen bilgiye rağmen, hiçbir tedbir almadı", biçiminde yazılar var internette. Öyle görünüyor ki, Devlet, ve arkasındaki Gizli Dünya Devleti, özellikle istedi, can kaybının büyük olmasını.
Benimle iki açıdan bağıntılıydı. 1989'dan beri Nergiz'de mukimdim. Myanmar'ın eski adları, Birmanya, Burma. BURMA, "UR" lu. Amputasyon bağıntılı, yani. "NERGİZ SİKLONU, NERDE S.KTİLER ONU", demiştim, yazmıştım, o günlerde.

12 Ekim 2013 gecesi, Hindistan'ı vuran, yüzyılın en şiddetli tayfunu, Phailin tayfununda, önceden 1 milyon'a yakın kişinin tahliyesi dolayısıyla, can kaybı yok denecek kadar az oldu.

Bugün, 8 Ekim 2013, sabah saatlerinde, Filipinler'i vuran Haiyan tafunu, doğudan Filipinler'in orta kesimlerine 315 km/s hızla giriş yaptı. Karaya giriş hızı, tarihteki kayıtlara göre, en büyük olan tayfun. Gün boyu etkili. Filipinleri geçtikten sonra, Vietnam'a yönelecek, etkisi azalarak. Şimdi burda saat 21.30 dolayında. 2-3 saat sonra, Filipnler'de Güneş doğacak, ve bakılacak vaziyet nedir, diye. Tayfun vurmadan önce 800.000 kadar kişi güvenli yerlere geçtiklerinden aşırı can kaybı beklemiyorum.
Ama soruyorum, niye bugün?
Kanaatimce, cevabı, bugünün takvim yaprağında. Dünya Şehircilik Günü'ymüş bugün."Standart" Çiçekkentleri nerede inşa etmeli, sorusuyla bağıntılı. Karada mı, Denizde mi, yoksa Havada mı?
Misyon, 200 yıl kadar önce tasarlandığında, tabi ki "havada" ihtimali yoktu. Kanaatimce, gelişen bilim ve teknoloji dolayısıyla, "havada" olarak değiştirildi, tercih. "Airborne" (="havada") ile ilgil eski bir yayını mı da tekrarlıyacağım, bu yayınımın ardından.
-----------------------------
Şimdi saat 22.00. "Airborne" yayınımdan önce, internette, Dünya Şehircilik Günü'ne baktım. WORLD URBANISM DAY (also known WORLD TOWN PLANNING DAY) Her yılın 8 Kasım günü. 1949 yılında BUENOS AIRES Üniversitesi'nden Carlos Mario della Paolera tarafından önerilip kabul edilmiş. Ve bu bilgi de bana, Çiçekkentlerin "havada" inşa edileceğine dair bir onay işareti oldu. Çünkü, BUENOS AIRES, "İyi Havalar" demek. HAIYAN kelimesin de de, "Hava iyi" çağrışımı var. 1949, kardeşim Demir'in doğum yılı. FİLİPİNLER, Philip'inkiler Charles - Demir, Adem'inkiler Yılmaz - Andrew.
---------------------------------------------------
Ve sonra aynı gün, "The City, Airborne" haberini tekrar yükledim ve şu yazıyı ekledim:

Bugün, Filipinler'i Haiyan tayfunu vurdu. Bugün Dünya Şehircilik Günü. WORLD URBANISM DAY. 1949'da Buenos Aires Üniversitesi'nden Carlos Mario della Paolera'nın önerisiyle.
Buenos Aires = İyi Havalar. (The City, Airborne ... Buenos)
15 Ekim 2013, Kurban Bayramı, 1.ci gün. Filipinler'de 7.2 şiddetinde Deprem, 150 kadar ölü. 8 Kasım 2013, Haiyan tayfunu ile bağıntılı. "İkiz olaylar". Her ikisi de, Çiçekkentler nereye yapılması sorusu ile ilgili.
KURBAN ... URBAN.   8 Kasım,World URBANism Day.
Kurban, HAYVAN ... HAIYAN.
Yer'de deprem var, sel var, "başka şeyler" de var.
STANDART Çiçekkentler, "airborne"!..
--------------------
Not: 20 Kasım 2013 itibariyle, Filipinler'de Haiyan Tayfunu bilançosu, toplam 5000 kadar ölü yada kayıp. Tayfun özellikle TAKLOBAN kentini vurdu.

(10 Kasım 2013  :)

Atatürk'ün (25+25+25) 75.ci yıldönümünde:

1) AKP Diyarbakır milletvekili Mine Lök BEYAZ 'ın konvoyu, Ergani'den Diyarbakır'a giderken, konvoyda bir otomobil takla attı. BEYAZ için fotoğraf çeken yeğeni Mehmet Cüneyt GÜNgör öldü, akrabası Medet Aydın, ve İrfan AFşan yaralandı.

2) İzmir'li tanınmış duayen avukat AYLA SELIŞIK TAMAR, İzmir'de Hastanede 77 yaşında vefat etti. Kemalist Laikler Derneği Başkanı. Babası, İzmir'in kurtuluşunda, Hükümet Konağı'na Türk Bayrağı çeken, (o zaman) üsteğmen Selahattin Bey, (sonra) Orgeneral Selahattin IŞIK.
Ben, eski bir zamanda, Yeni Asır Gazetesi'nde köşe yazısını görünce, yorumlamıştım adını AYLA SEMRA AŞIKTIL.. diye. (Eksik harfler "AR"). Yürüyüşlerimde, Alsancak'ta bir apartman girişinde tabelasını da görmüştüm, daha sonra. İki kızı var, birinin evlilik soyadı GÜROL.

3) Atilla Karaosmanoğlu 82 yaşında vefat etti. 12 Mart 1971 Muhtırası ardından, kurulan Nihat Erim Hükümeti'nde, 1971 yılı içinde, Ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmıştı. DÜNYA Bankası'nda görevli iken "çağrılmak" suretiyle. Sonra gene Dünya Bankasına döndü. 1972 Sonbaharında subayken tutuklandım, ordudan ihraç edildim, ve 12 Mart'ın en önemli davası, 256 sanıklı THKP-C davasına dahil edildim.


(14 Kasım 2013  :)

CHARLES'ın Doğumgünü. KUTLU
OLSUN

Bugün, Charles Doğumgününü, Camilla ile birlikte, Hindistan'da Göller Bölgesi Kumarakom'da kutladı. Otelde, pastayı kılıçla kesti.
Bugün, Sachin Tenduklar, "God of Cricket" (Kriket Tanrısı), Hindistan, Mumbai'deki "son" oyunu ile, Mesleğine veda etti.
Bugün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 4.cü torunu doğdu.
Ali Tahir Erdoğan
---------------------------------------------------------------------------------

"Bugün" g+ da, paylaştığım bir videoya şu yazıyı ekledim:

13 Kasım 1970, Doğu Pakistan (şimdiki Bangladeş) BHOLA Tayfunu,
"bir gecede" 500.000 kadar ölü.
13 Kasım 2013, Hicri ay takvimi'nde 10 Muharrem 1435, "Kerbela olayının" Hicri takvime göre yıldönümü. 13 Kasım 1970 (BHOLA'nın tarihi),
13 Kasım 2013'den kararlaştırılmış. Kesin kanaatim. Yılmaz'ın işlerinin başlamasının arifesindeki "son" kerbela yıldönümüne koymuşlar, BHOLA kasırgasını. (BHOLA ... HOLA ... LAH O)
1947'de Hindistan ve Pakistan (Doğu-Batı). 1971'de Bangladeş.
BHOLA zamanı, ben Hava Savunma Okulu'nda İzmir'deydim. 1970 yılının son 3-4 ayı. O aylarda Öner Kamb URoğlu'nun getirdiği "sol askeri darbe" öneri'sine evet dediğim ve "gereken" faaliyeti yaptığım için, 1972 Sonbaharı'nda tutuklanıp, ordudan ihraç edildim ve THKP-C davasına dahil edildim.
Doğum yılım 1947'de Hindistan yarımadasında, İslam ve Hinduizm ayrımıyla,
2 devlet kuruldu. Hindistan ve Pakistan. Pakistan 2 parça. Batı-Doğu. Aralarında 1600 km. mesafe.
BHOLA tarihinin, Kerbela Olayının son hicri yıldönümüyle çakıştırılacak biçimde seçilmesi, bu yüzden.
Kerbela olayı ile İslam ikiye bölündü. Sünni ve Şıi.

(18 Kasım 2013  :)

Bugün DEMİR'in Doğumgünü. KUTLU OLSUN.

Bugün, Tiyatro Sanatçısı, sevgili Nejat UYGUR vefat etti.
GÜROL, ROL ne?
9 Ağustos 1927, Kilis doğumlu. 9 Ağustos 1945 Nagazaki, Atom.
Annemizin nüfus doğum yılı 1927. Biz 1955-1961 de SİLİS'teydik.
Ben 1965'te KİLİS'ten "İSK AM BİL" alıp, Ankara'da kahvehanelere satmıştım bir kaç kez.
Bugün, ADANA'da, 6 yaşındaki İbrahim TAŞKIRAN, TAŞLANAN belediye otobüsünün altında kalarak öldü. TAŞKIRAN'da "Kırmak" var, KIRIKkale bağıntılı, "AŞK" da var. (Türkü: "taşkıranın geydiği hüriyet basması...")(NOT: Sonraki günlerde, 27 Kasım 2013'de Otobüs'ün ağır yarlı şoförü Ali KÖSE'nin de ölmesi haberinde, olay tarihi 17 Kasım 2013 olarak ifade edildi.)

Bugün, SARDUNYA adasında, hortum 14 can aldı. (SAR Dünya).
---------------------------------------------


. . . T E Ş E K K Ü R . . .
------------------------------------------------------------------------
Bugün, 19 Kasım 2013, bu web siteme "ziyaret" 10.000 'i
aştı.
----------------------------------------------------------------------------

(28 Kasım 2013  :)

Bugün, g+ da, annemin 26/27 Ocak 2007 gecesi, "AYRILIK ATEŞTEN BİR OK, BENİM DERDİM HERKESTEN ÇOK" kadarıyla, güçlükle (bana) söylediği "veda şarkısı", Malatya'lı Fahri Kayahan'ın şarkısını, kendi sesinden paylaşıp, şu yazıyı ekledim:

11 Kasım 2013, annemin vefatının  2500.cü günü.
24 Kasım 2013, Fatoş'u buluşumun 2500.cü günü.
1 ve 14 Aralık 2013 olarak biliyordum. Yanlışmış, dün farkettim.
Osmanlı'nın 1.ci Dünya Savaşı'na, İtilaf Devletleri'ne savaş ilan ederek katıldığı 11 Kasım 1914, ve 1.ci Dünya Savaşı'nı bitiren Almanya-Müttefikler antlaşmasının imzalandığı 11 Kasım 1918 tarihleri, 11 Kasım 2013 tarihinden kararlaştırılmış.
Yaser ARAFAT'ın vefat tarihi 11 Kasım 2004 tarihi de annem FATMA ARİFE çal gürol'un vefatının 2500.cü gününden kararlaştırılmış.
ABD'li sinema oyuncusu, Demi Moore'un 11 Kasım 1962 olan, doğum tarihi de öyle. Annemin 2 oğlu, ben Yılmaz ve kardeşim Demir.
24 Kasım 1928'de, Mustafa Kemal'e "Başöğretmen" ünvanı verilmesi, ve 24 Kasım 1981'den buyana 24 Kasım'ların "Öğretmenler Günü" olarak kutlanması, 24 Kasım 2013'de Fatoş'u buluşumun, 2500.cü günü ile bağıntılı.
24 Kasım 2013'de, Bolu, Ulumescit köyü merkezli, 4.8 şiddetinde, saat 22.49'da Deprem. Dakika 49, Fatoş'un yaşı da 49.
BOLU, çünkü, küçük yeğenim SEVGİ, Bolu'da gitti Üniversite'ye.
BOLU, çünkü,Yılmaz'ın doğum gün-ay'ı, 25 Eylül, Yıldırım Beyazıd'ın, niğBOLU zaferinden alındı.
Kronoloji'de yer alan, 2 Türk bayan okçuların bir yıl arayla 24 Kasım'larda doğmuş olmaları da, Fatoş'u buluşumun 2500.cü günüyle bağıntılı.
1981 Gizem Girişmen, 1982 Damla Günay.
Sicilya asıllı ABD'li "suç imparatoru", "LUCKY Luciano" nun (=Salvatore Luciano'nun) 24 Kasım 1887'de doğması da öyle.
28 Ocak 2007'de vefat etti annem. 13 gün sonra, 10 Şubat 2007'de Fatoş'u "buldum", bana eş olarak seçilmiş olduğunu.
Teyze kızı, kuzenim Fatma Kaftancı.
Sevgili Anneciğim ...
Sevgili "Karıcığım" ...
*********************************************


(30 Kasım 2013  :)

"Bugün", 30 Kasım 2007 ATLASjet Isparta Uçak kazası yıldönümü dolayısıyla, internet'e baktım.
30 Kasım 1952, "ilk" Hidrojen Bombası patlatıldı, ABD tarafından, Eniwetok adasında.
30 Kasım 1954, Roger GLOVER doğdu. (Soyadında LOVE var.) İngiliz gitarist. Şarkılarından biri "LOVE is all". (g+ da paylaştım.)
30 Kasım 2007 (ATLASjet kazası ile aynı GÜN) Aydın GÜN, Berlin'de 90 yaşında vefat. Devlet Opera Sanatçısı.
Sonra, Hürriyet Arşiv'den 30 Kasım 2007 tarihli Hürriyet'in Kelebek ilavesinde, "ATLAS bebek 11 aylık oldu" haberini buldum, gerekli olanı not ettim. Ve CNN Türk'den ATLASjet kazası haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

30 Kasım 2013, bugün. 30 Kasım 2007, Aydın GÜN (90), Berlin'de vefat, Devlet Opera sanatçısı. 30 Kasım 2007, ATLASjet uçağı düştü. CERN, "ATLAS" projesinde görevli (kadın) Prof. Engin ARIK, Prof. Şenel FATMA Boydağ ve 4 akademisyen, toplam 6 "bilimci" dahil, uçaktakilerin hepsi, 50 kişi öldü.
OTUZ KASIM, O KIZ KARIM, demiştim.
ARIK  ARIKARIKARIKARIKARI  (...karı)  FATMA
10 Şubat 2007'de "bulmuştum" kuzenim Fatma'nın bana eş olarak seçilmiş olduğunu.
30 Kasım 2007 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin Kelebek ekinde, Gülben Ergen'in 17 Ocak 2007'de doğan oğlu ATLAS'ın "11 aylık" olduğuna dair haber, ve annesinin kucağında Atlas bebeğin fotoğrafı vardı. "Gülben Ergen - Mustafa Erdoğan çiftinin medyadan uzak büyütmeyi tercih ettikleri bebek ... görüntülenmekten kurtulamadı", sözleriyle.
(Yani, anlaşılan, 30 Kasım 2007'de ilk kez görüntülendi Atlas bebek.)
Gül BEN ER gen  /  YILMAZ ER doğan
BEN   YILMAZ
Mustafa Erdoğan, Yılmaz Erdoğan'ın kardeşi.
--------------------------------------------------

30 Kasım 2013'de, "The FAST and the FURIOUS" dizisinin "yıldızı", ABD'li aktör, Paul Walker trafik kazasında öldü, 40 yaşında. Otomobilin ağaca veya direğe çarpıp, patlamayla birlikte yanmasıyla. İçindeki iki kişi, sürücü ve yanındaki Paul, yanarak öldüler. California, Los Angeles, Santa Clarita'da.
Paul Walker, 12 Eylül 1973 doğumlu. 11 Eylül 1973 Şili'de askeri darbe ile ALLENDE'nin "öldürülmesinden" bir gün sonra doğmuş. 7.ci doğumgününde, 12 Eylül 1980'de de Türkiye'de TSK yönetime el koydu. PAUL son olarak, "o dizinin" 7.ci bölümünün çekimlerinde rol alıyormuş.

**********************************************

(3 Aralık 2013  :)

"Bugün", g+ da, Roy Orbison'un "Only the Lonly" şarkısına şu yazıyı ekledim:

ROY ORBISON (Apr.23rd,1936 - Dec.6th,1988)
Apr.23rd, in Turkey, is "Sovereignty ad Children's Day".
He died of Heart Attack, after a meal in his mother's house.
Challenger exploded on Jan.28th,1986. My mother died on Jan.28th,2007. Her maiden surname was Chal (=Çal). Atlantis, the second shuttle launched after Challenger, completing 4 days of mission, landed on Dec.6th,1988 at 23.36 UTC, on the death-day of Roy ORBISON. It completed 68 ORBITS, in space. 5 astronauts. The commander was RObertgibSON. (ROyorbiSON.) ("SON" in Turkish means "END".)

I was at Eşrefpaşa, in İzmir, on Dec.6th,1988. I heard from radio the return of Atlantis, and the death of ORBISON. "ORBIT" was the sign. ("BITmek"="Bitmek" in Turkish means "to end".) The connection between the two events remained on my mind, so far. The details here, from the internet, today. Following Dec.6th,1988, I was transferred to Gümüşpala - İzmir, in the same month Dec.1988. And, in May 1989, to Nergiz (=Narcissus) - İzmir, at which I live ever since.

Today, Herra Puteriyana's publication of an Orbison-song reminded me the days of Dec.1988. "Only the Lonely", a song I have liked. After this, I will also share Herra's Orbison-song.
----------------------------------------------

(7 Aralık 2013  :)

Bugün, Hürriyet gazetesinde "Lise'de bıçaklı Dehşet" haberi, özetle:
İzmir'de birbirine yakın iki liseye giren saldırgan, iki kız öğrenciyi bıçakla yaralayıp kaçtı. Yenişehir semtinde uçucu madde bağımlısı olduğu iddia edilen bir kişi dün saat 15.30'da Atatürk Anadolu Sağlık Meslek Lisesi'ne gitti. (...) kantindeki öğrencilere "Benden korkmayın", dedi. (...) Buse Hilal Bayrak, "senden neden korkalım" deyince, bıçağını çekip, 4 yerinden bıçakladı, kaçtı. Tel örgüleri atlayıp bitişikteki İbni Sina Sağlık Meslek Lisesi bahçesinde de Büşra Baysal'ı iki kez bıçaklayıp, kaçtı. Kız öğrenciler, ameliyata alındı, hayati tehlikeleri var.

Haber'i g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Buse Hilal BAYrak, Sağlık Meslek, Atatürk Anadolu.
Büşra BAYsal, Sağlık Meslek,     İbni Sina.
Dün 6 Aralık 2013'de, İzmir'de.

6 Aralık 343, Aziz Nikolas (Noel Baba) öldü.
6 Aralık 1988, 1)Şarkıcı Roy ORBIson öldü. 2)Mekik Atlantis döndü, 68 kez "ORBIT" = yörünge. Komutan RObertgibSON. (ROyorbiSON).
6 Aralık, Zeki Müren'in doğum günü.
6 Aralık, Ege Sarı'nın doğumgünü. Kuzen Ahmet'in oğlu.

Dün, 6 Aralık 2013, 17.30'da İZBAN Halkapınar'da tren beklerken, gördüm, ay HİLAL biçiminde. Venüs yıldızı da yakınında, altında saat 5 istikametinde. Gökte ikisi de pırıl pırıl. Dayanamadım, yürürken yanlarından geçtiğim bir "kız grubuna", "Venüs yanlış yerde duruyor", dedim, yürümeye devam ettim. Sol elimde açılmamış Bayrak. Şapkamın siperliğinde, öğrenciler için kalemtraşlı Küre Dünya, dikilmiş vaziyette. Önümde "Gündem, Dünya Devletinin Kurulması, Türkler Tarafından", yazısı. 10 Kasım 2013'den beri böyle.

Dün "sapık" tarafından 15.30'da bıçaklanan kızlardan birinin adı Buse HİLAL Bayrak.
------------------------------

(10 Aralık 2013  :)

Bugün, 10 Aralık 2013, Cumhurbaşkan GÜL'ün, "İnsan Hakları Günü" dolayısıyla yayınladığı mesajı, g+ da paylaştım, ve şu yazıyı ekledim:

DÜNYA DEVLETİ 'nin ilanı ile, Dünya'da terörle öldürmeler, anında bitecek, çünkü terör örgütlerinin yöneticileri Devletlerin görevlileri. Tıpkı, Türkiye'de hergün onlarca kişi "sağ-sol" çatışmasında ölmekte iken, 12 Eylül 1980'de, TSK'nın yönetime el koyması ile, terörle öldürmelerin anında bittiği gibi.
Dünya Devleti'nin kurulma süreci:
İlk hedef ABD. Tepeden teslim alınıp, öncelikle nükleer silahlarına el konulacak. İkinci hedef Rusya. O da tepeden teslim alınıp, öncelikle nükleer silahlarına el konulacak.
Sonra, Ankara'da, Dünya Devleti'nin ilan edilmesi. Dünya Siyasi Haritası'nın 10 ELTA'ya bölünmesi. Başta Ortadoğu için Ankara'ya, ve kalan 7 Elta için uygun başkentlere yöneticilerin atanması. Dünya devletlerine çağrı. Savaşsız, ilgili Eltalara bağlanmaları. Dünya Devleti'nin ilk oluşumu bu şekilde. Daha sonra, mevcut 10 Elta sınırları, olması gerektiği biçimde değiştirilecek. 
Bu "Yol Haritası" mümkün olmazdı, eğer mevcut irili ufaklı 193 devlet essahtan "bağımsız" olsalardı.
Bugün, "İnsan Hakları Günü". KUTLU OLSUN.
-----------------------------------------------------

(12 Aralık 2013  :)

Bugün, g+ ya "Eurovision 1986 Turkey: Klips ve Onlar - Halley" videosunu yükledim, ve şu yazıyı ekledim:

28 Temmuz 2061'de,  gene gelecek HALLEY.
28 Temmuz 1986'da, "Tanrılık". 3 gün sonra
Amputasyon ve "Hadımlık"
3 Mayıs 1986. Norveç-Bergen-GriegHALLEn'de,
31.ci Eurovision'a Türkiye HALLEy
şarkısyla katıldı, 9.cu oldu. 1.ci Belçikalı 14 yaşında
Sandra Kim. Şarkısı J'aime La Vie (=jemi jemi lavi).
Halley Kuyrukluyıldızı'nı kâşifi, Edmond HALLEY
Doğumu ................................ 8 Kasım 1656
Demir'in nüfusa göre doğumu ... 8 Kasım 1949
Vefatı ..................................... 14 Ocak 1742
Annemin nüfusa göre doğumu ... 14 Ocak 1927
8 Kasım 1922'de iki doğum:
1) Christiaan Barnard, Güney Afrika'lı cerrah.
"İlk" KALP naklini yaptı.
2) Ademir Marques de Menezes, Brezilyalı Futbolcu.
8 Kasım 2013'de Haiyan Tayfunu, FİLİPİNLER,
5000 kadar ölü.
Ademir'de hem babamın adı Adem, hem kardeşimin adı Demir var.
FİLİP'İNKİLER, Charles - Demir
ADEM'İNKİLER, Yılmaz - Andrew
Yani, sonraki 8 Kasım'lar, 8 Kasım 1656'dan alınmış
----------------------------------------------


(15 Aralık 2013  :)

"Dün ve Bugün", internet'ten 4 yayını, g+ da, şu yazıları ekleyerek paylaştım:

1)"Cemaatten Fethullah Hoca Mektupları.Oral Çalışlar/Radikal,14 Aralık 2013"
Doğumgünğün KUTLU OLSUN, Oral ÇALIŞLAR...
Bugünkü 14 Aralık 2013 yayınınızı paylaşmak üzere iken, yazılarda "ÇALI ıy OR" kelimesini gördüm, "tesadüfen".
Bugün NOSTRADAMUS'un da doğum günü (1532).
Bugün, ABD "Sandy Hook" Katliamının 1.ci yıldönümü. (Bir ilkokulda çoğu öğrenci çocuk, 25 kadar kişinin öldürülmesi olayı.) ADAM adlı bir kişi yapmıştı.
"nostr ADAM us" ... "N ostarad AMUS" ...
(Nostradamus'un Namus'u önemlidir.)
Gazeteniz Radikal, 4000.ci sayısını yayınladığı gün 25 Eylül 2007, benim 60.cı doğumgünümdü.
60= Altmış = Atmış olmuştum, yani.
Kesip ATMIŞ tım, "kökten" erkeklik organımı, Çanakkale'de 31 Temmuz 1986'da, niye.
RADİKAL, "kökten" demek, biliyorsunuz.
Kökten Çözüm, 4'lü Aile... 4 bininci sayı.
"Açıklığa Kavuşması Gerekli Bazı Konular" adlı Aralık 1982 tarihli basımı yapılmamış, fotokopi ile çoğaltılmış (ve birkaç adrese teslim edilmiş) kitabımda "ORAL ağırlıklı seks" kelimelerini de kullanmıştım, kendimi anlatırken. O zaman haberim yoktu, yeryüzünde, "sosyalist ekonomi" temelinde, "Dörtlü Aile" ya dayalı, Sevgi Toplumu'nu kuracağımdan...
Annemin kızlık soyadı ÇAL. Vefatı 28 Ocak 2007. CHALlenger, 28 Ocak 1986.
"cHALLEnger" ... HALLEy, 9 Şubat 1986'da geldi, Dünya'ya en yakın noktaya.
HALLEY geldiğinden BERİ, "God is I, Why."
HALLEY / YELLAH
HALLE BERRY, 5 Ekim 2013'de doğurdu ikinci çocuğunu. İzmir'de "Zirve Fırın Dayaği" nın 5.ci yıldönümünde.
FETHULLAH / YILMAZ / GÜLEN / GÜROL ... "ROL"

2) "iha.com, Honduras Cumhurbaşkanı Sosa'nın kızı Türk damatla evlendi."
14 Aralık 2013'de İstanbul'da evlendiler ...
Mutluluklar ... (Honduras - Türkiye)
Rosa Elena Lobo Juarez & Talha Özger

3) "haberler.com, Adnan Menderes'e tokat atan asker, Teoman Koman."
14 Aralık 2013'de GATA'da vefat. Teoman Koman.
TEOloji, TEOkrasi, TEOman ...
Yeryüzünde "sosyalist ekonomi" temelinde, "Dörtlü Aile" ye dayalı Sevgi Toplumu'nu kurabilmek için, Tarikatsız, mezhepsiz, tek bir Evrensel Din, tüm insanlara ...
Korg. rütbesiyle, 29.08.1988 - 27.08.1992 arasında MİT müsteşarı iken, bir doğomgünümde, Başbakan Mesut YILMAZ ile görüşmüştü. 1.ci Yılmaz Hükümeti, 23.06.1991 - 20.11.1991, demekki görüşme, 25 Eylül 1991'de olmuş.
1990 başında, 2.ci tımarhane çıkışında, misyon-bilincimi yitirmiştim. 1992 sonuna kadar, öyle. Dolayısyla, "misyon-çağrışımlı" olaylar ilgi alanımın dışındaydı. Ama, "politika" (= Dünya ve Türkiye olayları), hayattaki asıl ilgi alanım olmaya devam etmekteydi. Buluşmanın ilgimi çekip, aklımda kalmasının sebebi, doğumgünümde önemli bir ilginç "tesadüf" olmasıydı.
nostrADAMus'un 510.cu yıldönümünde, ADAM lanza'nın Sandy Hook ilkokulunda çoğu öğrenci 25 kadar kişiyi katletmesinin 1.ci yıldönümünde,
Honduras Cumhurbaşkanının kızının, İstanbul'da bir Türk'le evlendiği gün, Çin'in "uzay aracı" Chang'e-3 (= Ay Tanrıçası) nın Ay'a indiği gün, vefat etti, Teoman Koman.
Teo: TANRI ... Man: ADAM ...

4) "zaman.com, Çin Ay'a indi, gözünü Mars'a dikti."
384.000 km., AY'ın Dünya'ya ortalama uzaklığı.
384 sokaktaki, burda İzmir'deki evimizde tanıdım, akrabamız AYLA'yı, 1969'da (veya 1970'de.)
20 Temmuz 1969, AY'a ilk insan (Armstrong).
28 Nisan 1986'da, Çanakkale Hapishanede, AYLA'yı karım olarak "bulmuştum". 28 Temmuz 1986 sonrasında da "tanrıçam" dı. 1987'de İstanbul'da Semra'nın da eklenmesiyle, "tanrıçalarım" iki olmuştu.
AYLA'ya - SEMRA'ya olan "yoğun" AŞKLAR'ım, 1990 başında, 2.ci tımarhane çıkışında, misyon bilincimi yitirdiğimde, bir anda bitti, hiç yaşanmamış gibi. 1992 sonlarında, misyon bilincim aynen geri dönünce, o "aşkların", "dummy"  olduğunu, amacın, aşkın ne olduğunu yaşayarak bilmem, ve misyon programını, dörtlü aile'yi bulmam olduğunu kavradım.
Dün, 14 Aralık 2013, nostrADAMus'un 510.cu doğum yıldönümünde, Honduras Cumhurbaşkanının kızının İstanbul'da bir Türk'le evlendiği gün, TEOman Koman'ın vefat ettiği gün, Çin'in uzay aracı Chang'e-3 (AY Tanrıçası), AY'a indi.
Aynı türden ilk aracı adı, Lunokhod-1. 17 Kasım 1970'de indi AY'a. 1969'da, ABD'li Neil Armstrong'un, AY'a inmesinin ardından. LUNOKHOD adı hep hatırımda kaldı, o zamanlar, Sovyet çizgisindeki "sosyalist" bilincimden dolayı.

-----------------------------------------------------

(17 Aralık 2013  :)

17 Aralık 1273, MEVLANA öldü.
17 Aralık 2011, KİM YONG IL öldü.
17 Aralık 1948, KEMAL KILÇDAROĞLU doğdu.
17 Aralık 1936, Papa FRANCİS doğdu.

17 Aralık 2013,
TC tarihinde ilk kez bir MEKSİKA Cumhurbaşkanı Türkiye'ye geldi, Ankara, Çankaya'da tören saat  11.12'de.
Ankara, Gölbaşı, SİKORSKY helikopter düştü, saat 11.00'de, 4 asker şehit.
Afganistanda, TSİ 13.30'da (yerel saat 16.00'da) Nato Helikopteri düştü, 6 Amerikan askeri öldü.
Kuzey Kıbrıs'ta İlaçlama Helikopteri düştü, saat 11.45'de. FRANSIZ pilot Fransuva Jilet (=Françoise Gillet) hafif yaralı kurtuldu.

31 Temmuz 1986, Çanakkale Hapishane'de, kökten Amputasyon.
26 Ağustos 1986 (Malazgirt yıldönümünde), Ben Çanakkale Hastanede iken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Baş Yaveri Albay Cevat ERTEN'i taşıyan Helikopter düştü, içindekilerin hepsi öldü. Kenan Evren ağladı.
31 Temmuz 2005'de, (Amputasyon'un 19.cu Yıldönümünde), Sudan Devlet Başkanı 1.ci yardımcısı JOHN GARANG'ı taşıyan Helikopter düştü, içindekilerin hepsi öldü. Aynı gün, Ankara Bâlâ merkezli, 5.3 şiddetinde deprem, saat 00.45'de. ölü yaralı olmadı, hasar oldu. (ANKARA, angara, JOH ngara NG).
11 Eylül 2004, ("Süper Terör" ün 3.cü yıldönümünde), İstanbul'daki Patrik'ten sonra, sıralamada ikinci yerde olan İSKENDERİYE Patriği PETROS'u AYNAROZ adasına götürmekte olan Helikopter, Ege Denizine düştü, içindekilerin hepsi öldü.

HELİKOPTER ... KOPTuER keklik organı ...

17 Aralık 2010'da, Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin "kendisini yakmasıyla", ARAP BAHARI başladı (=başlatıldı).
Tunus, Mısır, Libya, Suriye.

17 Aralık 2013'de, Türkiye'de (hükümete yönelik) "Büyük" YOLSUZLUK OPERASYONU
(5 Mayıs 2014'de EK: Ve 17 Aralık 2013 "operasyonu" dolayısıyla, Misyon açısından çok önemli bir kavramın, "Paralel Devlet" kavramının ortaya çıkması.)
------------------------------------------------------------

(22 Aralık 2013  :)


"Bugün", g+ da Birol Ülkücü arkadaşın, "Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914) ..." başlıklı yayınını ve yaptığım yorumları paylaştım. Şöyle:

- Enver Paşa, "yazlık kıyafetle", zemheri kışta, 90.000 askeri Allahüekber Dağı'na gönderdikten, ve askerler donarak şehit olduktan, hemen sonra, Mustafa Kemal'i Çanakkale Cephesi'ne tayin etti, Çanakkale'de de Mustafa Kemal, 57.ci Alay'a "ölmeyi" emretti, dersem, ne dersin ?
- (...)
-Enver Paşa, "Cihan Harbi" nin (1.ci Dünya Savaşı'nın) amacını biliyordu, Birol arkadaş. Dolayısıyla ona göre davrandı...
3 Büyük savaşla, "Dünya Sosyalist Devlet" nin kurulması Projesi'nin, ilk adımıdır, "Cihan Harbi".
- (...)
-Gündem, Dünya devleti'nin kurulması. Türkler tarafından. Yılmaz Gürol önderliğinde.
- (...)
- "Tarihsel Bilgi" için teşekkürler. 4 Ağustos 1996'da, Enver Paşa'nın naaşı, Hürriyet-i Ebediyye Tepesi'nde toprağa verildiği gün, Yüksek Askeri Şura'nın da kararları açıklanmıştı. Benim devrem, ilk kez "Paşa" (=Tuğgeneral) olmuştu, 30 Ağustos 1996'dan geçerli olmak üzere.
Selamlar Sevgiler, Birol arkadaş.
- (...)

-----------------------------------------------------------------

(26 Aralık 2013  :)

Bugün, YouTube'den Adnan Şenses'in, "Elveda, son şarkım" adlı şarkısını yazı ekleyerek g+ da paylaştım, ve birçok g+ topluluğuna da yükledim. Eklediğim yazı şu:

25 Aralık 2013, Adnan Şenses vefat etti. Allah Rahmet Eylesin.
25 Aralık 2013, Hükümette 10 Bakan değiştirildi.  Kutlu Olsun.
25 Aralık 1988, Nikolay & Elena Çavuşesku idam edildiler, sahte.
25 Aralık 1991, Mihail Gorbaçov SSCB Başkanlığından istifa etti,
ertesi gün SSCB resmen dağıldı, niye.
25 ARALIK ... NOEL
İsa, Hristiyanlara göre Tanrı, müslümanlara göre Peygamber.
Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarfından, Yılmaz Gürol önderliğinde.
Misyon, "Sosyalist Ekonomi" temelinde, Standart Çiçekkentler'de, Dörtlü Aile'ye dayalı, Sevgi Toplumu, Tüm İnsanlara, Tek bir Devlet Çatısı altında.
--------------------

"Antalya'da 4.3 lük Deprem" haberini de g+ da paylaştım,şu yazıyı ekleyerek:

25 Aralık 2013'de. SeriK ilçesi, KUŞlar köyü merkezli.
"Noel" günü". 49 köyü var, Serik ilçesinin.

--------------------------------------------------------------------------

(31 Aralık 2013  :)

FATOŞ'cuğum, "Bugün" g+ daki kapak fotoğrafımı, yani senin fotoğrafını g+ da birçok "toplulukta" ve ayrıca "herkese açık" paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

With Fatma's photograph,
here are the specially selected
25 events of 2013:

1)  May.18,2013....................................................
On my "wife" (and my cousin) Fatma's 49th Birthday.
Powerball draw. 84 year-old woman GLORIA C. Mackenzie, from FLORIDA earned $590.500.000 and got $370.896.780,54 in cash. The highest loto prize, got one person ever.
(g LORI a   f LORI da)   (GLORIA  GIROLA  GUROL)

2)  Sep.25,2013....................................................
On my 66th Birthday.
Soldier (=private) Ramazan BİLECEN died, in hospital GATA, because of bee-sting in Mardin-Dargeçit-Kılavuz. Later, he was buried in Yozgat-Yerköy-Susuz.
66 is YOZGAT's number, and my "Deity"-number since 1986.
(BİLECEN, BİL ECEN = know your queen)  (KARI = wife, ARI = bee)

3)  Feb.10,2013....................................................
On the 6th anniversary of my finding FATMA as my "wife".
The 6th ("snake") year of the Chinese lunar calender, started.

4)  Mar.6th,2013...................................................
On the 58th Birthday of GÜL (=rose), the wife of my brother, and our cousin.
The "Russian Bazaar" of Ankara-ALTINdağ, with all its 680 shops burned in fire.
(6 = six = ALTI)  (Gold = ALTIN,  ALTIndağ  = golden mount)

5)  Aug.17,2013....................................................
On the 18th anniversary of my father Adem GÜRol's death, and on the 14th anniversary of Turkey's Kocaeli-GÖLcük earthquake, with 20.000 dead.
Earthquake of 4.1 intensity in Turkey-Bursa-Gemlik-Engürücük.
(GÖLcük / ENGÜRÜcük)   (GÜRol  /  enGÜRücük)
And Newspaper VataN published its 4000th issue.
(ata = ancestor, father)

6)  Jan.28,2013.....................................................
On the 6th anniversary of my mother's death, pianist-singer Ferdi Özbeğen died. His birth, on Aug.17th,1941.
Aug.17th is death day-month of my father AdeM
Jan.28th is death day-month of my mother ArifE
de rif  = derif  = ferdi

7)  Aug.7,2013......................................................
On the EVE (=arife) of Ramadan-Festival, which is the Birthday of my mother in traditional Arabian islamic calender.
The "heaviest" baby in Spain so far, was born, 6.2 kg, at 04.43 local time. A maxi baby. In the hospital "MARINA Salud". Mother, an English woman, MAXIme MARIN.
(Spain = espANA, ANA = mother)

8)  Nov.11,2013...................................................
The 2500th day of my mother's death coincided the 9th anniversary of Yaser ARAFAT's death. My mother's full name is FATma ARife çal gürol. (AR a FAT).

9)  Nov.24,2013...................................................
The 2500th day of my finding Fatma as my wife coincided with the Teachers' Day of Turkey. And an earthquake, with intensity 4.8, in Turkey-Bolu-Ulumescit.

10)  Nov.10,2013...................................................
On the 75th anniversary of KEMAL Atatürk's death.
A prominent lawyer of İzmir, AYLA SELIŞIK TAMAR died. She was the head of "the Association of Secular KEMALists".
(AYLA SEM-- AŞIKTILAR  /  RA missing in SEMRA)
(Ayla Semra Aşıktılar = Ayla Semra were in love)

11)  Jul.31st,2013..................................................
On the 27th anniversary of my amputation of my genitals.
A bus, carrying catholic pilgrims, fell down from a cliff, in Italy, 39 people died, while on the same day, catholic Pope Francis saluted the crowds at Copa Cabana, in Brazil.

12)  Jul.22,2013....................................................
On the 2nd anniversary of UTOIA-island massacre of Anders Breivik.
Charles became grandfather. George was born. Long live George!
Thomas More wrote his book in 1516, for the Best World on his imaginary UTOPIA-island.

13)  Nov.14,2013.................................................
On Charles' 65th Birthday.
Ali Tahir Erdoğan, the 4th grandchild of the Turkish Prime Minister, was born. Long live Ali Tahir!
(TAHİR  /  TARİH = 1. History  2. Date)

14)  Nov.18,2013................................................
On Demir's 64th Birthday.
Nejat UYGUR, theater actor, died.
Before 2000, when Demir and his family visited us, I took them to a play of UYGUR at Karşıyaka-İzmir. That is also the latest theater play which I watched.

15)  Jan.17,2013................................................
On Michelle Obama's 49th Birthday.
A prominent News-man Mehmet Ali Birand died. He was the graduate of the famous GALATAsaray high school. And that day was also the 138th anniversary of the opening of GALATA tunnel.
My Officer-number is 1968/138.

16)  May.14,2013..............................................
On the 65th anniversary of the establishment of ISRAEL.
Mesut, the son of Fatma's elder sister Ayşe and of Metin, married Pakistani Virdah.
(Love is Real)
Let them be "mesut" (=happy)!

17)  Aug.3,2013................................................
On "kadir"-day (a sacred day, in the islamic calender).
Metin's elder brother died, one day after Metin's Birthday.
Condolences to ourselves!

18)  Jul.13,2013................................................
HALLE BERRY made her 3rd marriage with OLIVIER MARTINEZ.
Let them be Happy!
"HALLEY geldiğinden BERİ" (=SINCE HALLEY came) I have been Eunuch.
Why?

19)  Oct.5,2013................................................
On the 5th anniversary of "zirve"-oven beating of me.
Halle Berry gave birth to her second child, Maceo, boy. Long live Maceo!
First was girl, Nahla, meaning honey-bee.

20)  Oct.15,2013..............................................
On the first day of kURBAN (=sacrifice) festival.
Earthquake in the Philippines, some 150 dead.

21)  Nov.8,2013..............................................
On the World URBANism Day.
The typhoon Haiyan hit the Philippines, especially Tacloban-city, some 6000 dead.

22)  Dec.17,2013.............................................
On the 540th anniversary of the death of Mevlana, sufi.
For the first time ever, a Mexican president visited the Turkish Republic.
The official welcome ceremony, in Ankara-Çankaya was about 11.10, and about 10 minutes before it, a Sikorsky helicopter crashed in Ankara-Gölbaşı, 4 soldiers were killed.
(Mexico = Meksika, MEK---A / ---ORSKY)
("---" in Turkish means Penis)
And about 3 hours later, on the same day, a NATO military helicopter crashed in AFghanistan, killing 6 American soldiers.
(AF in Turkish means Amnesty)

23) Dec.23,2013..............................................
On the 83rd anniversary of the making martyr, by beheading, of Lieutenant Mustafa FEHMİ Kubilay, in İzmir-Menemen, which is an important event in the history of Turkey.
An accident happened in İzmir-Alaybey at military shipyard. 8 soldiers, 2 workers died. One of the soldiers was FEHMİ Kocaman. Later he was buried in Uşak-Banaz-Ovacık.
My mother was from Uşak.
(BANAz, BANA = to me.   ovACIk, ACI = pain.)
(On Dec.23,1888 Van Goch cut his ear.)

24)  Jul.17,2013...............................................
Turkey-Muğla-Milas. 7 workers died in a sewage well. The surnames of 5 of them were with "öz", which means "own, self, not-step".
özDEMİR  özGÜR  özTÜRK  özKAN  özBAKIR
DEMİR (=iron) is my brother's name. GÜR (=abundant) exists in our surname GÜRol. TÜRK (=Turk). KAN (=Blood). BAKIR (=cooper).
İn the New World, "öz kardeşler" (=siblings) will be mates to each other, by birth. 2+2=4. Family of Four.

25)  Aug.8,2013...............................................
Ramadan-Festival, first day. Super Loto, in Turkey.
Only one lucky person for the big prize, from FATSA district of ORDU. There are about 1000 districts in Turkey.
FATSA resembles and reminds (is associated with) FATMA, my "wife".

=================================

(3 Ocak 2014  :)


Askerlik sonrası, eve ailesinin yanına dönen 22 yaşındaki genç adam, evdeki 15 yaşındaki kızkardeşine "cinsel ilişki" başlatıyor. 2 yıl sonra, hastanede, kızın 7 aylık hamile olduğu anlaşılıyor. Hastanenin ihbarı ardından savcı dava açıyor. Kız şikayetçi olmadığından dava düşüyor.
(Bugünkü Habertürk gazetesinden bir haber)

After military service, 22 years-old young man, returning home, to his family, starts "copulations" with his 15 year-old sister. 2 years later, in the hospital it is known that she is seven-month pregnant. After the Hospital's informing, public prosecuter brings a lawsuit. Because the girl doesn't become complainant, the case drops.
(A news from today's Haberturk newspaper)

Haberi g+ da paylaştım, ve şu yazıyı ekledim.
I shared the news at g+, and added that writing.

E N G L I S H   /   T Ü R K Ç E
------------------------------------------

It will take 25 years,
of the extinct of the Old World,
of the Existence of the New World.

İmmigration to standard Flower-cities. Starting with proper volunteers.
The order of Family of Four, in the New World.
Life without money, in the New World.

In the Old World, Improvements, starting from the prior problems, and Preparation for the New World.
The husband of the wife, the father of the children will bring the money home. Classical Turkish Family.
Let the adults get married early. If they can't find mates, let the State do it.
As preparation, the application "two children, first boy, second girl, for each pair" should start in the Old World, as well.
No encouragement for marriage of siblings. However, no prohibition for the proper pairs who are wlling.

At the end of 26 years, those who still say "no" to go to the New World, will continue to live in the Old World, with the support of the State. However, with the condition of no reproduction.
Vasectomy.

-----------------------------------------

25 yıl sürecek,
Eski Dünya'nın yokolması,
Yeni Dünya'nın varolması.
Standart çiçekkentlere göç. Uygun gönüllülerden başlayarak.
Dörtlü Aile Düzeni, Yeni Dünya'da.
Parasız hayat, Yeni Dünya'da.

Eski Dünya'da, öcelikli sorunlardan başlayarak İyileştirme, ve Yeni Dünya için Hazırlık.
Karı'nın koca'sı, çocukların babası getirecek eve parayı. Klasik Türk Aile yapısı. Erişkinler erken evlensinler. Eş bulamazlarsa kendileri, Devlet yapsın o işi. Hazırlık olarak, "her çifte önce oğlan sonra kız, iki çocuk" uygulamasına Eski Dünya'da da başlansın.
Teşvik yok, öz kardeş evlilikleri için. Ama yasak da yok, uygun istekli çiftlere.

25 yılın sonunda, Yeni Dünya'ya gitmeye hâlâ "hayır" diyenler, Eski Dünya'da yaşamaya devam edecekler, Devlet desteğiyle. Ama ürememek şartıyla.
Vazektomi.

----------------------------------------

(7 Ocak 2014  :)

1)....................................
"Bugün" g+ da, İlhan Koçak'ın doğumgününü, onun yüklediği bir yayınını,
"Nükleer Başlıklı Kız" ın "Ağlayan Kalbim" şarkısını paylaşarak kutladım, şunu da ekleyerek :

("asymetric nuclear war")

2)...................................
"Bugün", Başbakan Erdoğan'ın Japonya'da yaptığı açıklamayı, onun sözüyle "Terörle Mücadele Küreslleşmelidir" başlığı ile trthaber.com da yayınlanan yazıyı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması.
Yol haritası, en çok Japonlara "hoş" gelir.
"Teslim olmazsanız, üçüncüsü Tokyo'ya" demişti Truman.
"Teslim olmazsanız, üçüncüsü New York'a" deyince Hadım-adam.

3).................................
"Bugün", g+ da "Osman Gazi (Osmanlı'nın Kurucusu)" yazılı fotoğrafı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yerine geçen ORHAN GAZİ'nin eşleri:
Asporça, Bizans İmparatoru Andronikos'un kızı,
Thedora, Bizans İmparatoru Kantakuzenos'un kızı,
Holofira, Yarhisar Tekfuru'nun kızı,
Eftandise, Mahmud Alp'in kızı.
7 çocoğu var bu eşlerden, 6'sı erkek, 1'i kız. Şehzade Eyüp hariç, ötekiler (yerine geçen Murat dahil) Bizanslı eşlerden.

(8 Ocak 2014  :)

1)..................................
"Bugün", Hubble teleskobundan yeni galaksi görüntlerini trthaber.com'dan g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

İnsanlık, Bilim yoluyla, "görebilme kapasitesini" ne kadar arttırırsa arttırsın, uzayda görebildiklerimiz, göremediklerimizin binde biri, trilyonda biri gibi, karşılaştırma yapamıyacağız. Dolayısıyla uzaydaki nesnelerin, odadaki nesneler gibi belli sayıda olduğunu da söyleyemiyeceğiz.
"Büyük Patlama" (=Big Bang) ile, bir "kütle" patladı, boşluk içinde belli sayıda kütleler oluştu da diyemiyeceğiz. Varsaydığımız o ilk kütlenin öncesini de açıklayamadığımız gibi.
Ama Bilim yoluyla (artık) kesin olarak biliyoruz. Dünyamız Güneş'ten koptu. Güneş de bir "yıldız", görebildiğimiz öteki yıldızlar gibi. Bu bizi "Big-Bang" teorisine götürüyor, ama teori sağlam değil.
Özetle, Evrensel Nihai Realite'yi asla bilemiyeceğiz. Ama Bilim yoluyla, "herşeyi" bilmeye bulmaya çalışacağız hep.
Felsefemiz, "bu şekliyle" agnostik (=bilinemezci), ama sağlam.
Güneş'ten geliyorum,
Köküm Hidrojen Helyum,
Bilmiyorum başı ve sonu.
Yaşamaya devam, o meçhul ebede yolculukta.

2).................................
"Bugün", Elvis Presley'in, "Always on my mind" şarkısını, g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

8 Ocak 1935, Elvis Presley doğdu.
8 Ocak,1983, Kim Yong Un doğdu.
8 Ocak 1642, Galileo Galilei öldü. Astronomi.
"Dünya kendi etrafında ve Güneş etrafında dönüyor."
300 yıl sonra:
8 Ocak 1942, Stephen Hawking doğdu, Astrofizik.
Kara Delikler, "Big-Bang".
8 Ocak 1961, Yaşar Doğu öldü.
Dünya Güreş şampiyonu.
(Güreş / Güneş)
"Güneş Doğu'dan doğar"

3)................................
"Bugün", Mersin'de, otmomobil denize sürüp "intihar eden", başkalaryla evli, 3 çocuk babası Yaşar Topçu ve 2 çocuk annesi Zerrin Kaya, haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Aşk,cinsellikten kaynaklanan, ama onu aşan bir sevgi türü. Gerekirse canını bile verir insan, "aşkla" bağlı olduğu kişi için.
Sevgilinin ölümü dayanılmaz, ama ardından intihar etmek de olmaz.
Karşılıklıdır, Aşk. Çiftin kalpleri birbirine olan aşkla doludur. Başkalarına da o "dolu" kalplerde (aslında) aşk türünden biraz yer vardır, hep. Ama kişi asıl aşkını bilir, ona göre davranır.
Öyle anlaşılıyor ki, bu iki kişinin kalpleri kendi eşlerine değil de, birbirlerine aşkla doluymuş. Dayanamamışlar, birlikte ölmeyi seçmişler.
Akıl yoluyla, aşklarını sonlandırmaya çalışıp, kendi aileleri ile yaşamaya devam etmeleri gerekirdi.

4)..............................
"Bugün, trthaber.com'un ABD'deki, "20 yılın en soğuğu, 21 kiş öldü" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

DONDU,  İstanbul Boğazı,  ve ertesi gün,
DOĞDU, İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan.
Sonra, İstanbul'a Belediye başkanı oldu.
Daha sonra da Başbakan.
Bugünkü kabinesinde, kendisinden 5 yıl sonra aynı günde doğan Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı, Konya Taşkent doğumlu.
Özetle, Misyon, TAŞKENT kelimesinde saklı.
AŞK
ÇiçekKENTlerde AŞK ve buna bağlı Sevgi Toplumu.
26 Şubat 1954 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin manşeti:
"Dün Boğazı Yürüyerek Geçmek Kabil Oldu"

(9 Ocak 2014  :)

"Bugün", cnn.com'dan 7 Ocak 2014 girişli, "Historic Freeze" başlıklı haberi g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

7 Ocak 2014,   ABD,  Son 20 yılın  en soğuk günü.
7 Ocak 2013, "Karım" FATMA, 50 günlük facebook
arkadaşlığını sonlandırdı (=HALT)
7 Ocak 2014, 20.30, Huban ÖZTOPRAK (26) vefat.
Tiyatro, dizi ve sinema sanatçısı.
28 Aralık'ta trafik kazası sonrası,
yoğun bakımda iken, hastanede.
7 Ocak 2014, 23.45, Selçuk ULUERGÜVEN (72) vefat.
Tiyatro, dizi ve sinama sanatçısı.
Kalça kırığı protezinin yerinden çıkması
dolayısıyla, 3 aydır tedavi gördüğü hastanede.
1989-2002 TRT "Bizimkiler" dizisinin
"Davut usta" sı ("HALT", "DUNKOF" sözleriyle.)

Fatma KafTANCI  /  Yılmaz GüROL  (ROL ne ?...)
O zaman zor gelmişti, Fatma'nın facebook arkadaşlığını sonlandırması. Ama anlaşılıyor ki, geçen bir yıl içinde, Yılmaz'ın ezilmekte olduğu koşullarda, facebook arkadaşı olarak, Fatoş'la "sohbet ediyor olmak" daha da zor gelecekti, hem bana, hem ona.

Ich liebe dich, meine Fatosch.

(11 Ocak 2014  :)

1)......................................
"Bugün", trthaber.com'dan "Balıkesir'de Deprem" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

10 Ocak 2014, 09.20, 4.0 Balıkesir - Akçaköy.
Kandilli Rasthanesi Müdürleri (son dört):
-Prof. Ahmet Mete Işıkara
-Prof. Gülay Barbarosoğlu
-Prof. Gülay Altay
-Prof.Mustaf Erdik
(İki GÜLAY, aynı üniversitede.)

2)...................................
"Bugün", trthaber.com'dan "Osmaniye'de Deprem" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Kandilli Rasathane Raporu, 10 Ocak 2014'de, peşpeşe 4 (=dört) deprem kaydı var:
09.20:46 'da 4.0 şiddet, BALIKESİR, Akçaköy
10.55:07 'de 2.2 şiddet, Kütahya, Tavşanlı, Tunçbilek
13.27:37 'de 2.2 şiddet, Samsun Tekkeköy, Akbaşlar
15.20:46 'da 4.0 şiddet, OSMANİYE, Kadirli, Kızyusuflu
Saniyeleri dahil, tam 6 (=Altı ="six") saat arayla, yurtta dün, iki deprem. "balı KES ir" ve "osma NİYE" de.
Mesajı çok açık. Soruyor, "Amputasyon" niye,diye. Cevabı, o depremlerin şiddetinde: 4 (Dört - Dörtlü Aile).
Destek, toplam 4 deprem. Destek, aradaki iki depremin şiddetleri de aynı ve 2.2 (2 erkek, 2 kadın)

Dün, 10 Ocak 2014, İstanbul Borsası 1.ci seans 66666 puanla kapandı.
66 - 666 - 6666 - 66666 "Tanrısal" sayım.

Dün, yıldönümü, 1945, 10 Ocak. 4 ay adı değiştirildi.
Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunievvel, Kânunisani.
EKİM, KASIM, ARALIK, OCAK, oldular.
Yılsonu ile yılbaşı ayları birlikte KARI*LA KOCA mesajı verecek biçimde. (=karıyla koca). ARALIKOCAK = KARALIKOCA = KARILAKOCA
Atatürk'ün vefat günü 10 Kasım, Yeni Takvim'de 4 Ocak'a denk geliyor. "La" notasıyla DÖRT O**CAK mesajı.
EKİM, KASIM da bana. (KİM KARIM)
30 KASIM 2007'de ATLASjet, Isparta'da düştü, içindekilerin tümü öldü.
5'i akademisyen. 5'den ikisi kadın profesör. Biri CERN'de, ATLAS projesinde görevli, adı ENGİN ARIK.
ARIK ARIK ARIK ARI  = K ARI  = KARI
Ötek FATMA ŞENEL BOYDAĞ.
"O kız karım" demiştim o gün, OTUZ KASIM.
KuzenimFATMA'yı, 10 Şubat 2007'de, "Karım" olarak buldum. "BULDUM" derken kastım şu, o da benim gibi, doğumdan seçilmiş, misyon-koyucu tarafından, Misyon için, Yılmaz'ın işleri için,
Yılmaz için.
MERCI & DANKE
İch liebe dich, meine FATOSCH

3)...........................................
"Bugün" trthaber.com'dan, "Ariel Şaron hayatını kaybetti" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

11 Ocak 630, Hz. Muhammed Mekke'yi fethetti.
11 Ocak 2008, Edmund Hillary öldü.
11 Ocak 2014, Ariel Şaron öldü.
Edmund Hillary, İstanbul'un Türkler tarafından fethinin 500.cü yıldönümü 29 Mayıs 1953'de, rehberi ile birlikte, Everest'in zirvesine "ilk" ulaşan kişi oldu. Everest'i "fethetti".
Gündem Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarafından,
Yılmaz Gürol önderliğinde.

(12 Ocak 2014  :)

"Bugün" g+ da bir fotğraf, öpüşen genç çifte merakla bakan küçük kız. Paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Main teachers of the children are their parents. Children in the Flower-cities of the New World, will learn the "main subject" sex affairs, mainly from their parents as well, which includes seeing their parents' sexual intercourses.
And the nakedness, at home and in the suitable public places, will be routine.
The essentials of the "Family of Four".

(13 Ocak 2014  :)

Ülkü takvim yaprağında, toplam 3 yıldönümü var. Hepsi 2012, 13 Ocak'ta.
1) KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş vefat etti.
2) Ordinaryüs lakaplı eski futbolcu Lefter  Küçükandonyadis vefat etti.
3) İtalya'da kayalıklara çarparak yan yatan Costa Concordia, 39 kişi hayatını kaybetti.
Concordia ve Ordinaryüs kelimelerindeki "ORDİ" sözü, kesin işaret, her iki olayın bağıntılı olduğuna dair. Misyon bilincim olmasaydı, daha önce böyle çok "ikiz olaylar" teşhis etmiş olmasaydım, tabi ki göremezdim bunu. Görmem için ve arkadaşlarıma göstermem için.
Rauf Denktaş da herşeyiyle, çok ilişkilendirilmiştir, Yılmaz'la.
RAUF = FUAR = URFA = UR af
"UR du, Yılmaz, cinsel organın, yani küçük."
"Küçük" kelimesini, Küçükandonyadis'e de koymuşlar. Evet, biraz küçüktü, ama çok küçük olsaydı, subay yapmazlardı. (Ereksiyon halinde 10 santim kadar.)

Tabi, baktım, sonra vikipedi'ye.

İki bağıntılı doğum koymuşlar 13 Ocak'lara.
1961 ORDAL DEMOKAN, Türk bilim adamı.
1977 ORLANDO BLOOM, İngiliz Sinema Oyuncusu.
ORDAL ve ORLANDO benzerliği.
DEMOKAN, kardeşim DEMİR bağıntısı. Demokrasi, Kan.
BLOOM, çiçek, çiçek açmak.

İki önemli deprem koymuşlar 13 Ocak'lara.
1915 İtalya,  30.000 ölü
2010 Haiti,    30.000 ölü.

İlk "tüp bebek" LOUISE BROWN doğal yoldan doğum yapmış, 13 Ocak 2007' de.
ERTESİ GÜN, 14 Ocak 2007 'de, İzmir Tepecik Hastanesinde annemin doğumgününü kutlamıştım. (nüfusuna göre 80.ci yaş günüydü.)
"Burda çok mutluyum, Yılmaz" demişti. Çünkü kendi deyimiyle "insan yüzü" görmüştü. İlgi, bakım görmüştü. İki kişilik odada kalmaktaydı. Hemşehrisi Uşak'lı özel hastabakıcı Mürvet Can hanımdan da memnundu.
28 Ocak 2007'de, Şirinyer'deki Sevgi ŞEŞEN'in özel yaşlı bakımevinde vefat etti. 27 Ocak 2007 akşamı evden götürülürken, "beni kovuyorsunUZ", dedi bana. Bu bana son sözleri oldu. Sevgili anneciğim. "Evinde" ölmek isterdi. "Mutlak mecburiyetten" açmıştım telefonu, rehberdeki tek bakımevine.

Ve bugün, 13 Ocak 2014, 12.51'de, Deprem, 4.2 şiddetinde, Çanakkale, EZİNE, Dalyan köyü merkezli. 
Çanakkale'de amputasyon ve ez çağrışımlı. Dalyan'da AYLA var tersten. 28 Nisan 1986'da Çanakkale'de bulmuştum, "karım" diye. Değilmiş, amaçlı yanıltmaymış.

(14 Ocak 2014  :)

Bugün, g+ da, Safiye Ayla'nın, "Çile bülbülüm çile" şarkısını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Bugün 14 Ocak 2014, "ikiz yıldönümü":
1923, Mustafa Kemal Atatürk'ün annesinin vefatı,
1927, Yılmaz Gürol'un annesinin (nüfus) doğumu.
ZÜBEYDE hanım ...  ARİFE Hanım
1927, 1923 'e  göre mi
1923, 1927 'ye göre mi
İkisi de hayır. Halley kuyrukluyıldızının kâşifi Edmond Halley'in 14 Ocak 1742'de vefat tarihine göre, hem 1923 hem 1927.
Çünkü, 76 yılda bir gelen Halley'in, 1986 geliş yılı içinde, Yılmaz kendisini Hadım edecekti. (Ve etti.)

Martina Navratilova'nın, 14 Ocak 1985'de, kendisinin 100.cü Tenis Turnuvasını kazanması da, bu bağlamda.
TENİS / PENİS ...  MARTINA = ARTIN = TANRI
NAVRATILOVA = AVRAT LOV (love)

Fazıl Say'ın 14 Ocak 1970'de doğumu da, aynı bağlamda.
FAZIL SAY  = FAZLASIY
YILMAZ FATMASIYLA

"Milli Şair", Mehmet Emin YURDAKUL'un 14 Ocak 1944'de vefatı da, aynı bağlamda.
Çanakkale'de, Amputasyon ardından hastanede, Ürolog Süreyya YURDAKUL kendi kanından vererek ameliyata almış beni. "Ölmek üzereydin" dedi sonra. Ölseydim, Misyon "çöpe giderdi".

Onno TUNÇ'un Hasan KANIK'la birlikte, küçük uçağın ARMUTLU'da düşmesi sonucu, 14 Ocak 1996'da ölmesi de, aynı bağlamda.
Ben o sırada, TUNÇ Yılmazer'in iş yerinde "çalışmaktaydım".
31 Temmuz 1986, Çanakkale, Hapishane, Revir. Akşam yemeği erken geldi, 16.30'da. Küçük armutlar da vardı. Sadece onlardan birkaç tane yedim, ve amputasyon için tuvalete gittim.
ARMUTLU  ...  MUTLU

Safiye Ayla TARGAN'ın, 14 Ocak 1998'de vefatı da, aynı bağlamda.
ÇİLE BÜLBÜLÜM ÇİLE
bülbül  ...  **lük

(15 Ocak 2014  :)

"Bugün", sabah, g+ da Ömer arkadaşın doğumgününü  onun profilinden bir yayını, 10.cu Türk olimpiyatlarının, "Yeni bir Dünya" şarkısı ile kapanış videosunda kutlamadan önce, o videoyu, önce herkese açık, sonra 37 "toplulukta" paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

YENİ BİR DÜNYA...
"hep birlikte yeni bir dünya kuruyoruz
sevgi dili türkçe ile buluşuyoruz"

Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması,
Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.

"Sosyalist Ekonomi" temelinde, Standart Çiçek-kentler'de, "Dörtlü Aile ye dayalı, Tek bir Devlet Çatısı altında, Sevgi Toplumu, Tüm İnsanlara...

"Herkese AŞK"
Her çifte, kendileri gibi (önce erkek sonra dişi) bir çift sağlıklı evlat, doğumdan birbirlerine eş. Artı bir çift daha böyle, "Dörtlü Aile".
Herkese iki eş. Asıl eş, Tali eş. Büyük çift, Küçük çift.
Kalmasın hiç kimse eşsiz aşksız, Kalmasın hiç kimse anasız babasız, beklenmedik erken ölümlerde.
Kalpler eşe aşkla dolu, ama öteki yaşıtlara da hep yer var biraz, kalplerde ve yataklarda. Kıskançlığı unutacağız.
Cinsel yaşantıya, "doğumdan" doğal yolla başlayacağımızdan, Homoseksüalite'yi de unutacağız.
Eşe aşk, libidolu sevgi. Evlat sevgisi, Aşk'ın evlatlarda libidosuz devamı. Ebeveyn sevgis, Evlat sevgisinin karşılığı. Tıpkı kendi evlatlarımıza ve ebeveynlerimize olan sevgilerimizin libidosuz olduğu gibi, sevdiğimiz (ve hatta tanımadığımız) yaşıtlarımızın evlatlarına ve ebeveynlerine olan sevgimiz de libidosuz olacak, kendiliğinden. Yani, unutacağız, nesil farkı olan kişiler arası sözde "aşkları".
Libidosuz sevgi, çocuklara ve yaşlılara.
Somut Sevgi, tanıdılarımıza.
Soyut Sevgi, tanımadıklarımıza.
Sevgi Toplumu...
------------------------------
Sonra, "sabah gezintisi", ve günün iki gazetesiyle eve dönüş. Ama gazetelerde, "teadüf" bu ya, tesadüf değil özellikle "bağıntılı"sabah yazdıklarımla, birer haber. Hürriyet'te, "Gay çiftlere hapis cezası", Habertürk'te, "Whitney Houston'un kızı, kardeşiyle evlendi".
Hürriyet'tekinden başladım. Internet'te kaynağını aradım, reuters.com'daki "Nigerian leader signs anti-gay law" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

GOODLUCK Jonathan !....

Jan.13,2014  Nigeria adopted anti-gay law.
Jan.13,1977 ORLANDO BLOOM    was born.
Jan.13,1961    ORDAL DEMOKAN was born.

ORLANDO an English movie-player
ORDAL              a Turkish scientist
ORAL sex, only is the homosexual

part of my libido, but conditionally, depending on the "partner" (teenager generally) and the situation. I have zero libido for normal (=straight) men, whether or not sexually charming.

ALEKO (young boy) "acute"
ALIKI (young girl) "chronic"

In the New World,
We   will FORGET   homosexuality.
Who will FORGIVE   homosexuals,
Yılmaz?....
--------------------------------------------------------
Sonra, öteki haberin kaynağını aradım internet'te, dailymail.com haberi için "paylaş" komutu verdim, şu yazıyı ekledikten sonra:

Congragulations, and wishing Happy Marriage to the couple who were raised by their mother, Whitney Houston, like Brother and Sister.

Ama "paylaşma" mümkün olmadı, başka kaynaklardan da denedim, gene mümkün olmadı. Ve, google'dan bir bildirim:
"Kısa bir süre önce, google ilkelerini ihlal ettiniz ... iki hafta süreyle erişiminiz sınırlı ...paylaşım ve yorum yapamıyacaksınız ..."
Sabahki yazım ve paylaşımlarımdan dolayı olduğu belli. "Tolere edilebilir" diye düşünmüştüm. Ama anlaşılıyorki, o işlemle "tolerans" sınırlarını aşmışım.
Dolayısıyla, 29 Ocak 2014'e kadar, yani annemin vefatının 7.ci yıldönümünün ertesi gününe kadar, izlemenin dışında google'da faaliyette bulunamıyacağım. 
Profilime giren arkadaşlar ve diğer kullanıcılar, Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan'ın fotoğrafı, Ve benim

GOODLUCK Jonathan !....

diye başlayan yazımla karşılaşacaklar, önce.
--------------------------------------------------------------
Whitney Houston, Nick Gordon'u, 12 yaşındayken resmen kaydettirmeden evlatlık olarak almış. O sırada kızı Bobbi Kristina 8 yaşında. "Abi kardeş gibi" büyümüşler aynı evde, anneleriyle beraber. Şimdi 24 ve 20 yaşlarındalar.
Erkek, kıza göre 2 yaş kadar kadar sonra ergenliğe geçtiğine göre, yaklaşık olarak her ikisi de ergenliğe geçerken tanımışlar birbirlerini. Evde  üç kişiler, anneleri ve kendileri. Ve biliyorlar aslında akraba bile olmadıklarını, en baştan beri. Dolayısıyla, toplumdaki kardeşe yönelik aşk ve seks yasağı etkili olamadı, çifte. Aşk duygusuyla bağlandılar birbirlerine.
Whitney Houston'un 11 Şubat 2012'de vefatından sonra Ekim 2012'de açıkladılar, nişanlandıklarını ilk kez. Ama kızın ailesi (=büyükannesi) karşı çıkınca iptal etmek zorunda kaldılar. Bu kez büyükannelerine haber vermeden evlendiler, ve evliliklerini 9 Ocak 2014'te açıkladılar.
Kız, haklı olarak, "kardeşiyle evlendi" ifadelerine karşı çıkıyor, ve savunuyor kendini, kendilerini. "Flört emeye başlayacağımızı bildiğini bile söyleyendi, annem" ifadesiyle annesinin sağ olsaydı bu durumdan, evlilikten hoşnut olacağını da ima etti, Bobbi Kristisna.

9 Ocak'ta açıklamışlar, evlendiklerini, ama 15 Ocak'ta geldi benim önüme "haber", o yazıyı yazdıktan, Dörtlü Aile'yi "özetle" anlattıktan sonra.
-------------------------------------------------------------

(19 Ocak 2014  :)

Bugünkü Hürriyet'te bir haber: "133 binde bir ihtimal" başlıklı.
İngiltere'nin Cumbria kentinde yaşayan, Emily Scrugham (22) ve Peter Dunn (24) çiftinin farklı yaşlardaki çocuklarının tümü, 4 çocuk, aynı gün, 12 Ocak doğumlular. Önce SAM (5), sonra Brooke & Nicole (ikizler), ve bu yıl, RYAN.

Baktım, 12 Ocak 2014'e ne olmuş diye.
Herşeyden önce, Miladi 12 Ocak 2014, Kameri hicri takvime göre, Muhammed'in 1443.cü doğumgünü, Mevlid Kandili. Dolayısıyla, Ryan , Mevlid Kandili gününde doğmuş. Yani Sam'ının 12 Ocak 2009'daki doğum tarihi, 12 Ocak 2014'e göre.
Konu, hem "dörtlü aile" yi vurguluyor (4 kardeş), hem  Misyon'un dinsel özelliğini (İslam'ın kurucusununun "doğum günü" bağıntısıyla.)

12 Ocak 2014'de önemli bir vefat olayı var. Türk arkeolog kadın, Prof.Dr. HALET ÇAMBEL, 97 yaşında vefat. Hitit dilini çözen kişi. Adı HALET, "hal, durum" la eş anlamlı. HALLEY çağrışımlı.
Soyadı ÇAMBEL. 1955 yılında Salihli'den "Şark" a (Doğu'ya) tayinimiz. Önce Çamlıbel. Orda 25 gün kadar. Sonra, aynı hatta, (SAMsun-Sivas Hattında) birkaç istasyon ötede SİLİS. 6 yıl orda.
ÇAMLIBEL-ÇAMBEL bağıntılı.

Vikipedi'den bir seçme:
12 Ocak 2006, Suudi Arabistan, Mina. Şeytan taşlama sırasında izdiham, arbede. 362 hacı adayı öldü.
--------------------------------------------------

(20 Ocak 2014 ..)

"Bugün", trthaber.com'da, "Hz.İsa heykeline yıldırım düştü" heberi dolayısıyla, internette aradım, düşme tarihini. "... Sunday Express" de buldum. "Perşembe" diyor (yani 16 Ocak) Sağ elinin Orta parmağı kırılmış. Twitledim, haberi, ve aradım internette o gün neler olmuş diye.

18 Ocak 2014 tarihli, haber7.com'un "Türkiye bir mucizeye tanık oldu" başlıklı haberinde, "Ordu'nun Perşembe ilçesinde Perşembe günü, açık pencereden düşen 2 yaşındaki bebek ARAS özBEK, 60 saat sonra yoğun bakımdan çıkarıldı" bilgisini buldum.
4.cü kattan pencereden düşmüştü, ve hemen ardından bebeğini yakalayabilmek için ANA'sı Aylin Özbek de pencereden atlamıştı. İkis birden betona çakılmışlardı. Bebek ağır yaralı, annesi hafif yaralı hastaneye kaldırılmışlardı.
Olay, 16 Ocak'ta olmuştu, Yani Rio'da İsa heykeline yıldırım düştüğü gün.
Haberi twitledim.

Sonra gene arama yaptım internette. Jon Stewart, "The Daily Show with Jon Stewart" programında, 16 Ocak'ta "THUMBS up, Women!" (Kadınlar, Baş parmaklar yukarı!) başlıklı konuyu kullanmış.
(orta parmakla bağıntılı.) (Thumb, index-finger, middle finger, ring-finger, little finger.)
Haberi twitledim.

Sonra, perşembe günü Süper loto çekilişinde büyük ikramiyeyi, adANA seyhan ilçesinden bir talihli'nin kazandığını hatırladım. O haberi de bulup twitledim.

Son olarak, vikipedi'ye baktım. Ordan da bir seçme:
16 Ocak 2005, adriANA iliescu, 66 yaşında doğum yaparak, Dünyanın en yaşlı doğuran ANA'sı ünvanını almış.
9 yıl sonra, 16 Ocak 2014'te, Yılmaz 66 yaşında iken, İSA heykeline yıldırım çarpması vesilesiyle, yazsın, arkadaşlarına duyursun diye.

5 olay bağıntılı yani, ilki 16 Ocak 2005'te, sonraki dördü, 16 Ocak 2014'te.
----------------------------------------


(21 Ocak 2014  :)

21 Ocak 1793, Fransa Kralı XVI. Louis'nin (sahte) idamı.
Sonra, Misyon tasarlandı, ve mevcut "3 Büyük savaş" ardından Dünya Sosyalist Devletini kurma projesine (gizlice) monte edildi. Ve Misyonla ilgili bazı tarihler, XVI.cı Louis'in "idam" tarihinden alındı.

21 Ocak 1924, LENİN'in (54 yaşında) vefatı.
LENİN'in 88.ci "vefat" yıldönümünde 21 Ocak 2012'de, Türkiye'de "ilk" yüz nakli. (sex en seXiz)  Uşak'lı Ahmet Kaya'nın yüzü uğUR acar'a nakledidi. Antalya'da, Prof. Ömer özKAN, eşi Doç. özLENEN özKAN ve ekibi tarafından. (LENİN / özLENEN) O gün Hürriyet 23.000.ci sayısını yayınladı.

21 Ocak 2013, Prof. Ahmet Mete IŞIKARA ("Deprem Dede") 72 yaşında vefat etti.

21 Ocak 1981, Tahran'da 444 gündür rehin tutulan Amerikalılar serbest bırakıldı. (Misyon, Dörtlü Aile)

21 Ocak 1921, İtalyan Komünist Partisi kuruldu.

21 Ocak1954, İlk Nükleer Denizaltı, Nautilus, Connecticut'da denize indirildi. (connectiONcut)

21 Ocak 1989, DOĞUŞ balbay doğdu. Türk Basketbolcu.
-----------------------------------------------------

(22 Ocak 2014  :)

Bugünkü Habertürk Gazetesinde bir haber, "Aşırı hızla uçan araç öldürdü" başlığıyla. Kıbrıs Lefke, otomobildeki 4 kadın akademisyenden üçü, Ayşe Hadımcı Candemir, İmge Kozok, Figen Arkın öldü, Dilek Yılmaz ağır yaralı.
(Olay, 20 Ocak akşamı, saat 17.30'da olmuş. Saatini daha sonra öğrendim.)

66 yıllık hayatımın, doğumdan sonraki en önemli olayının 38 yaşımdaki Hadımlık olduğundan, ve bir kişinin adında "Hadımcı" kelimesinin bulunması, sözgelişi "kellekesen" kelimesinin bulunması kadar garip olduğundan, "Hadımcı" kelimesini gördüğüm anda, Dünya'nın Güneş'ten koptuğu gerçeği kadar aşikârdı, misyon bilincim çerçevesinde, bu trafik kazası olayının da, benim hadımlığımla bağlantılı olduğu.
Üstelik, otomobildeki 4.cü akademisyen ağır yaralı kişinin adı soyadı Dilek Yılmaz'dı. Yani benim adım, onun soyadıydı.
Başka kanıt aramaya gerek yoktu ama, "hadımcı" kelimesinin yanlış yazılmadığını kontrol etmek gerekiyordu.

İkinci gazetem Hürriyet'e baktım. Orda da "hadımcı". İnternet'te birkaç kaynağa baktım. Evet aynı. Son olarak Lefke Avrupa Üniversitesi'nin sitesine baktım, orda da aynı.
"Hadımcı" nın kızlık soyadı olabileceği düşüncesiyle internette aradım. Evet var. Facebook hesabı, Hanife Hadımcı. Üstelik Kıbrıs GaziMağusa'lı. Büyük ihtimalle ölenin akrabası.
(Ölenlerin yakınlarına sevenlerine başsağlığı, yaralılara şifa dilerim.)
Daha sonra öğrendim, Ayşe Hadımcı Candemir, Gazimağusa'nın sevilen işadamlarından GÜLFA Ticaret'in sahibi Mustafa Hadımcı'nın kızıymış.

Şunlar da var, tabi:
Kazaya sebep olan sürücü Çiğdem Altınfincan'ın da sağ kolu kırılmış. Adında "dem" var, kardeşim DEMİR'i çağrıştıran. (KIRIKKALplEr) (Ben ÇANAKkale'de iken Demir ve ailesi KIRIKkale'deydi.) Soyadındaki "can", Ayşe Hadımcı Candemir'de de var. Üstelik "demir" orda tam kelime.

Sonra, bugünkü Hürriyet'te 30 Kasım 2007'deki Isparta ATLASjet Uçak kazası ile ilgili bir haber de olduğunu hatırladım. Haberi bulup okudum. 21 Ocak 2014'deki 23.cü duruşmada, savcı İLK KEZ mütalaada bulunmuş. Her iki olay da aynı gün aynı gazetede Hürriyet'te yer aldı. Uçak kazası da benimle bağıntılıydı. Orda da, ikisi kadın profesör, 5 akademisyen ölmüştü.
Prof. FATMA Şenel Boydağ, ve CERN'de ATLAS Projesi'nde görevli Prof. Engin ARIK. 
FATMA "karım" çağrışımlı...

(İkisi bugünkü Hürriyet'ten, toplam 4 haber twitledim, konuyla ilgili.)
-------------------------------------


(26 Ocak 2014  :)

26 Ocak 2014 saat 00.19 girşli trthaber.com'dan bir haber, "Kocaeli'de trafik kazaları, 4 ölü, 11 yaralı" başlığıyla. Haberi twitledim.

İZMİT ilçesi, KANDIRA yolu üzerinde her ikisi de. Anlaşılan 25 Ocak'ta, gün biterken, farklı mevkilerde, "peşpeşe" olmuş, çünkü, "kazalar nedeniyle İzmit-Kandıra yolu yaklaşık bir saat tarfiğe kapatıldı" bilgisi de var.
Kazalardan biri, KARGA köyü mevkisinde. Minibüs-Pikap çarpışması. Minibüste Hediye HAKAN, pikapta Yusuf ÇAKIR ölmüşler.
Öteki kaza, KOCAKAYMAZLAR köyü, KAYIPLAR mahallesi mevkisinde. Otomobil, önce önündeki tomruk yüklü kamyona, sonra karşı yönden gelen cipe çarpıyor. Otomobildeki karı-koca Sefer KAYAN ve Sabahat KAYAN ölüyor.

Apaçık her iki olay "Yılmaz'ın işleri" açısından hem birbirleriyle, hem 25 Ocak 2014'ün, Mısır'da Mübarek rejimi'ne "başkaldırı" nın başlangıcının 3.cü yıldönümü olmasıyla da bağıntılı.
KOCAeli / KOCAkaymazlar (=KOCA)  KOCAeli = KOCAile  KARI-KOCA
Karı-Koca KAYAN'LAR, KocaKAYMAZLAR köyü'de.
KAYan'lar, KAYıpLAR mevkisinde.
Bu bağıntılar dolayısıyla oteki kazadaki KARGA köyü'nü de KARI kelimesiyle bağlantılı olduğu belli.
KANDIRA KANDIRA, KANDIRA'ya geldik...

25 Ocak 2014, saat 22.12 girişli trthaber.com'un, Mısır "devrimi" nin 3.cü yıldönümü dolayısıyla yapılan gösterilere, gerçek mermiyle müdahale sonucu ölenlerin sayısının 50'ye yükseldiği haberini de twitledim.
Resmi açıklamaya göre, ölenlerin sayısı (KAYıpLAR) 29 'muş.
------------------------------

(28 Ocak 2014  :)

Sevgili annemin vefatının 7.ci yıldönümü.

28 Ocak, 08.24 girişli trthaber.com haberi,
"... AD ANA 'da bir cip TIR dorsesine çarptı ..." başlığıyla:

Kaza saat 00.30 sıralarında D- 400 karayolu TEMSA Fabrikası önünde meydana geldi. Mahmut DOĞAN ( 40 ) yönetimindeki 06 DT 4440 plakalı cip ...TIR'ın altına girdi... araç sürücüsü Mahmut DOĞAN ile Abdül  halim DOĞAN (46), Ahmet OK YAR (46) olay yerinde hayatlarını kaybetti. Ağır yaralanan HA kan DOĞAN (20) Çukurova AŞKIM TÜFEKÇİ Devlet Hastanesine kaldırıldı...
------------------------------

(8 Şubat 2014  :)

"Today", in my new (third) g+ profile, I shared two videos.

To the first one "JOHN LENNON - woman", I added this writing:

YESTERDAY, Feb.7th,2014:
50 years ago, Feb.7th,1964,
BEATLES landed on JFK airport in New York, for their first USA-tour.
490 years ago, Feb.7th,1478,
Thomas MORE was born. The author of "UTOPIA" (="the best world").
85 years ago, Feb.7th,1929,
Aysel GÜREL was born. The writer of the poem: "Haydi gel benimle ol, Oturup yıldızlardan, Bakalım Dünya'daki neslimize...", which was composed by Onno TUNÇ, and was sung by Sezen AKSU.
46 years ago, Feb.7th,1968,
The twin sisters TÜLAY & SEVİLAY were born. I congragulated their birthdays, in my second profile, which became my last publication there. TÜLAY KOÇ KAFTANCI, the wife of my Cousin Alev Kaftancı. 
On Feb.10th,2007, 13 days after my mother's death, my aunt Huriser Kaftancı, telephoned to me from Germany. She also mentioned Tülay's birthday. On the same day later, I found her younger daughter, my cousin FATMA, now 49, as my "wife". By "finding" I mean, she was chosen from birth, by the mission-maker, to be mate of me. I have been waiting to unite with my "wife", ever since, for 7 years.
Yesterday, Feb.7th,2014,
In Sochi Russia, 22nd Winter Olympics started.
Yesterday, Feb.7th,2014,
My "main" (=second) profile was suspended, by google, because of my pornographic publication, connected with CAPI. Google, from its point of view, is right, because  I went unwillingly beyond tolerence limits.

To the socond one "KANAK - Oh Baby", I added this writing:

When, on Feb.4th,2014, CAPI said to me, "Bless you sir...", I couldn't keep myself from saying "Capi, I love you", in her profile page.
It was real, and it was not ordinary type of love, but sexually oriented love. And it was with my consciousnes and feelings that "my love", my main love, was my "wife" FATMA, but there was no prohibition for Capi, also, to have some places in my Heart and in my Bed.
It wouldn't hurt my Fatma, because she has, so far, learned from me, in the New World, all would have some places, in Hearts and in Beds, for other same-generation ones.
In the New World, there would be, spontaneously, no libido, no sexually-oriented love, between those of different-generation people.
Yes, I and Capi, of "different" generations. But I was raised in the current (old) World, hungry for sex and for love...
------------------------------

(9 Şubat 2014  :)

"Today" I shared, in g+1, the video of "DEAN MARTIN, That's Amore", adding this writing:

Tomorrow, Feb.10th,2014.
Feb.10th,2007, I found my cousin Fatma, as my "wife".
Feb.10th,1848, Victoria married her cousin Albert.
Queen Victoria, and her same-age cousin prince Albert, got married 3 years after Victoria became Queen. A mutual love-marriage, when they were 21 years old. In 21 years, they had 9 children. Albert died at the age of 42. Victoria, with pain, had deep mourning for years, and wore black ever after. She died at the age of 81, in 1901. 64 years of reign.
Albert died in 1862. Alaska was sold in 1867.
The selling of Alaska is the sign that the Road-map of the World Revolution was changed. 
No doubt, love of Victoria-Albert contributed much to the design of the Mission for a Society of Love.
And very probably, early death of Albert led the mission-maker to the Family of Four, that is two couples, instead of one.
I am now 66, Fatma 49.
We have been waiting for 7 years to unite, haven't we, Fatma?
And, dont we love each other, since we know each other, as two cousins?

-----------------------------------


(10 Şubat 2014  :)

"Today" I shared, in g+1, the video of "BEATLES, let it be", adding this writing:

"Let it be" on one of the anniversary of the marriage of Queen Victoria & Prince Albert, for Yılmaz to find his Fatma.
Which year is the best?
Yılmaz will think himself as "God", in the following days of July 28th,1986.
We have chosen for the death Day & Month of his mother as Jan.28th, exactly half a year before July 28th, because Yılmaz will be, in fact a "Half man", which will imply his being Eunuch. We chose the death-year as 2007, because of the 800th year of MEVLANA' birth year, in connection with themeaning of MEVLA is God, and the meaning of ANA is Mother, the two Turkish words in MEVLANA.
Let Yılmaz find his Fatma, not before his mother's death, but early afterwards. Feb.10th, 2007 is suitable, 13 days after his mother's death, on the 170th anniversary of Viictoria-Albert marriage.
Yılmaz, of course, will count days, after finding her.
The 776 day (March 26th,2009) will coincide with one of the (=the 1087th) anniversary of the execution of Hallac-ı Mansur, because he said (in Arabic) "Enel Hakk" (=I am God). 
776 will also associate with 777. Three Sevens. In Turkish, SEVEN, in the written form, means "one who loves".
The 900th day will be July 28th,2009, his 23rd anniversary of "being" God.
Furthermore, on the 6th anniversary of his findin Fatma, Feb.10th,2013, one of the 6th Chinese Lunar year will start. "Sixs", in Turkish associates with Penis.
We tied Fatma's date with his mother's date. Let's also tie it with his father's date.
Let his father's one of the death-anniversary Fatma's 555th day, that is Aug.17th,2008. Three fives. Five in Turkish is BEŞ, which contains EŞ, meaning "mate". Which year is suitable for the death year?
1995. 13th anniversary. Their "lucky number", 13.
Yılmaz will be 66, before "unification" with his Fatma. What would be the best age then, for Fatma?
The "ideal" 2-year difference is not suitable for Yılmaz, at the age of 66. More than "generation-limit" of 25-year difference will be too much.
LET IT BE, 16 years.
The pronounciation of "sixteen" in Turkish associates with "You fu-ked".
------------------------------------

(11 Şubat 2014  :)

"Bugün", g+ da "CANDAN ERÇETİN - Ne Me Quitte Pas" videosunu paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Dün, 10 Şubat 2014, Candan 51 Yaşına girdi.
Doğumgünün KUTLU OLSUN Candan'cığım.
Dün, Fatma'yı buluşumun 7.ci yıldönümüydü.
O, 49 yaşında. 18 Mayıs 1964 doğumlu. 18 Mayıs 2014'de 50 yaşına girecek. Ben 25 Eylül 1947 doğumluyum. Yaşım şimdi 66. Aramızda 16 yıl 8 ay kadar fark var. Böyle dersem 16 (onaltı / sixteen) vurgusu. 17 yıl kadar fark var, dersem 17 (onyedi / seventeen) vurgusu.
Fatma'nın doğum tarihi, "19 Mayıs 1919 - Samsun" ile bağıntılanmış. Çünkü sonra, GENÇlik ve Spor Bayramı olacaktı. "Genç" müjdesi. Fatma'm 49 yaşında, ama bana göre "çok genç". Gün, "eksi bir" seçmişler, hem "eksi bir" deki mesaj için,hem 6050 olsun diye. Fatma'm benden TAMITAMINA 6050 gün sonra gelmiş Dünya'ya (3 No.lu gezegene).
İch liebe didich, meine Fatosch.

--------------------

Bugünkü SABAH gazetesinde, "Baba-oğul elektrik akımına kapılarak öldü" haberini de, yazı ekleyerek g+ da paylaştım. Olay, belli ki, dün 10 Şubat'ta olmuş. Aynı haber, trthaber.com'da 10 Şubat, saat 18.48 girişiyle verilmiş. Sabah'ta yazıldığı biçimiyle, özetle haber şu:

Malatya'nın YAZIhan ilçesi, durucaSU beldesinde, ahırlarında, kaynak makinası ile, hayvanları bağlamak için  kullanılan kancaları tamir ederken, kaynak makinasının kablolarının SU ile temas etmesiyle, Hasan Tahsin GÜNeySU (45) ile oğlu Ahmet (12), elektrik akımına kapılarak hayatlarını kaybettiler.
Esas işaret, belde adının ve soyadının son hecelarinin, bildiğimiz anlamıyla "SU" olması.
Malatya, 44 No.lu ilimiz (Dört, Dört). "YAZI", kader anlamında da kullanılır. Durucasu, "ur"lu. Ahır "ah"lı. Güneysu, "gün" lü.
Hasan Tahsin, İzmir'de "ilk kurşun" çağrışımlı.
--------------------

(15 Şubat 2014  :)

"Today", I shared, in g+ the "getty" news dated Feb.13th,2014 at 17.38, of "www.mirror.co.uk", with the title "Pictured: Starlings get into the Valentine's Day spirit, by flying heart shape", adding this writing:

Fatma ............... dARLING,
Manipulating the stARLINGs,
it was a gift to "us", on the eve of the Valentine's Day, over ISRAEL, using the istrument "Stella", by the Mission-maker. (Love IS REAL.)
Another gift, yesterday on the Valentine's Day, on Feb.14th,2014, while drawing 30.00 TL by my gaRANTI credit-card, I found out the balance was 666.66 TL. (My God-number.)
Another gift, yesterday, an Earthquake in Turkey, with magnitude of 4.5at 02.33, with the center in İSKenderun-bay. (Eunuch since Halley.)
-----------------------------

(26 Şubat 2014  :)

****************************************
Bugün, Başbakan Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmayı "Dün akşam bir piyes servis ettiler" başlığıyla veren haberturk.com haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
========================
Bugün 26 Şubaat 2014, Başbakanın yaşı 60, Dışişleri Bakanının yaşı 55 oldu. Doğum günleri KUTLU OLSUN.

Tavla'da bir zarı koyar, bir zarı atarsanız, istenilen bir kombinezon (mesela iki tane beş "dübeş") ihtimali altıda birdir. (1/6). Ama iki zarı da atarsanız, ihtimal 1/36 dır. Bunun gibi, Davutoğlu'nun da, Erdoğan'dan 5 yıl sonra, Erdoğan'ın doğum gün-ay'ında doğmasındaki ihtimal 1/365 dir. Ama her ikisinin de özellikle 26 Şubat'ta doğmaları ihtimali 365 x 365, 1/133.225 dir.

26 Şubat, seçilmiş bir gün-ay olduğundan, her ikisinin doğum tarihleri, tıpkı benim doğum tarihim gibi, misyonla ilgili olarak, önceden kararlaştırılmışlar. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul doğumlu. Ahmet Davutoğlu, Taşkent doğumlu. İSTANBUL'da "BUL", TAŞKENT'te "AŞK" var. BUL - AŞK.
Misyon, AŞK ve buna bağlı Sevgi Toplumu.
"Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile'ye dayalı, Standart Çiçekkentlerde, Tek bir Devlet Çatısı altında, Tüm İnsanlara."

Ben, Davutoğlu'nun doğum tarihini, geçen yıl ki doğum gününde öğrendim. Erdoğan'ın doğum tarihini, yaşı 50 olduğu gün, 26 Şubat 2004'te, öğrendim. O gün Moskova'daydı. Putin kutlamıştı doğumgününü.

Ama ögün, Balkan ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere, Mostar'a giderken, uçağının düşmesi sonucu, uçaktakilerin tümü ile birlikte, Makedonya Cumhurbaşkanı Boris TRAYKOVSKİ öldü. ("SKİ", çağrıştırdığı ...)

Ama o gün, İrlanda'da da, Makedonya'nın Avrupa Birliğine Katılım Başvurusu ile ilgili TÖREN yapılacaktı. Cumhurbaşkanının ölümü dolayısıyla iptal edildi.

Ama o gün, Güldünya TÖREN adlı kadının beyin ölümü gerçekleşti. TÖRE cinayeti. Bitlis, GÜRO ymak ilçesi, Budaklı köyünden. Teyzeoğlu Servet TAŞ ile yaşadığı yasak Aşk, ve ondan doğurduğu çocuk. 25 Şubat 2004'te, İstanbul'da öz kardeşi Ferit tarafından kurşunlandı, hastaneye kaldırıldı. Ölmemesi üzerine, 26 Şubat 2004 saat 03.45 sıraları hastaneye gelen Ferit, kızkardeşini tekrar kurşunladı, ve hastaneden kaçarken Güldünya'nın beyin ölümü gerçekleşti.
Güldünya ... Gül Dünya ... Gülsün Dünya ... 
Sevgi Toplumu ile.

25 Şubat 1954'te, İstanbul Boğazı dondu.
26 Şubat 1954'te, İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan doğdu.
(Dondu / Doğdu)
26 Şubat 1954 tarihli Hürriyet Gazetesinin manşeti aynen şöyle:
"Dün Boğazı Yaya Geçmek Kabil Oldu"
KABİL kelimesinin çağrıştırdığı. İnanış'a göre, Adem ile Havva'nın iki oğlundan Kabil'in Habil'i öldürmesi konusu, ve dolayısıyla erkek - kız özkardeşlerin birbirlerine eş olması konusu.
Eskiden, doğacak çocuğun cinsiyetini önceden belirlemek kabil değildi. Artık Genetik Bilim sayesinde , kabil.
Yeni Dünya'da, her çifte kendileri gibi, önce erkek sonra dişi, bir çift sağlıklı evlat. Bunlar doğumdan birbirlerine eş. Böyle bir çift daha. Dörtlü Aile. Herkese iki eş. Kalmasın kişi eşsiz, ölürse eşi beklenmedik erken. Kalmasın çocuklar, anasız babasız.
ERDOĞAN, daha sonra İstanbul'a Belediye Başkanı oldu. Daha sonra da ülkeye Başbakan. Onun Başbakanlığı döneminde kabil oldu, Boğazı denizaltından geçmek. MARMARAY (29 Ekim 2013).

İsrail Başbakanı ARİEL ŞARON'un doğum tarihi de "26 Şubat'lar" bağlamında önceden kararlaştırılmış. 26 Şubat 1928. Adı soyadı, annemin adı soyadı ARİFE GÜROL ile bağlantılı. ARİ ve RO heceleri kelimelerin aynı yerlerinde.
31 Aralık 2005 gecesi, annem Buca Devlet Hastanesine kaldırıldı. 4 gün sonra, 4 Ocak 2006'da, Şaron, beyin kanaması ardından komaya girdi. 
(4 vurgusu, 4 Ocak, 4 OlaCAK, Dörtlü Aile)
2 x 4 = 8 yıl, 7 gün komada kaldıktan sonra, 11 Ocak 2014'te öldü. Edmund Hillary'nin 11 Ocak 2008'de vefatının 6.cı yıldönümünde. İslam peygamberi Muhammed'in Mekke'yi, 11 Ocak 630'da fethedişinin 1384.cü yıldönümünde. (384, benim kadim Aşk-sayım.)
Hillary, Everest'i fethetmişti 29 Mayıs 1953'de, Nepal'li kılavuzu ile birlikte zirve'ye ulaşan ilk kişi olmakla, İstanbul'un Türkler tarafından fethinin 500.cü yıldönümünde.
Orta Asya'dan geldik, Anadolu'ya, biz Türkler. Şimdi yayılacağız Dünya'nın her yanına, kurmak için Dünya Devleti'ni.

Tiyatro sanatçısı FERHAN ŞENSOY 'un, 26 Şubat 1951'de Samsun Çarşamba'da doğumu da aynı bağlamda.
Tiyatro'da ROL, Yılmaz GÜROL 'da ROL.    ROL, "Tanrı'yı oynamak.)
1955-61 arasında, bir kez gitmiştik, Samsun'dan Çarşamba'ya, "dar hatta" çalışan küçük tren Dekovil ile.
Evet biraz küçüktü, erkeklik organım. Ama, kesme sebebim, küçük olduğu için değil.
(Erkeklik organı Hani ... ER HANİ ... ERHAN ... FERHAN)
Akademik Tur'un turist rehberi yaşlı kadın Ferhan hanım, "evlilik teklifi" getirmişti bana, bir dul öğretmen kadından, Kuşadası'ndayken, 19.09.1999 'da.
İki Deniz Baykal var. Biri erkek, CHP eski Genel Başkanı.  Biri kadın, Ferhan Şensoy'un eski eşi. Deniz kelimesinin, Baykal kelimesinin hatırlattıkları.

Oyuncu BEREN SAAT 'in 26 Şubat 1984'te doğumu da aynı bağlamda.
31 Temmuz 1986'da, kolumdaki BUREN SAAT 16.30 'u gösterdiği sıralarda, Çanakkale Hapishanesi, Revir Tuvaletinde yapmıştım amputasyonu. Birbuçuk saat kadar bekledim, kanın boşalmasını ve ölmeyi. Bayılmışım. İki uzun "aaaah" çığlığıyla yarı ayıldım. Çığlıkları kendimin attığını farkettim. Geldiler, hastaneye yetiştirdiler, beni yarı-baygın. ÜROLOG Süreyya Yurdakul kendi kanından vererek kurtarmış beni "ölmekten", ameliyata almadan önce.
Hastane odasında ayıldığımda, kolumdaki saat yoktu. Erkeklik organımı kaybettiğim gün, BUREN saatimi de kaybetmiştim.
(BUREN / BEREN)       (UR / ER)
"Gaipten gelen" mesaj, "UR KESAT ÖL, yoksa pişman olacaksın", biçimindeydi.
Beren Saat'in ilk TV dizisi, "Aşkımızda Ölüm Var". Sonuncu TV dizisi, "İntikam".

26 Şubat 1969'da İsrail Başbakanı Levi EŞKOL 'un, görevi başındayken vefat etmesi de aynı bağlamda.
Azeri lehçeyle "EŞK", AŞK.
AŞKOLSUN. Herkese AŞK Olsun. Sevgi Toplumu.

Ve HOCALI katliamı. 26 Şubat 1992.
613 Azerbaycan'lı Türk, Ermeniler tarafından öldürüldü.
Hocalı kelimesinin çağrışımı.
Hocalı / Kocalı ... Karılı / Kocalı
İki karılı - İki kocalı,  Yeni Dünya Düzeni.

GÜNDEM (kesin kanaatim olarak),
Dünya Devleti''nin kurulması, Türkler tarafından, 
Yılmaz Gürol önderliğinde.
========================

NOT-1)  


Tabi ki, 26 Şubat 2014 yaklaşırken, dikkatim o güne odaklandı. Ama o gün ne yapacağıma dair belirti veren bir davranışım olmadı. 26 Şubat' ta saataat 03.00 sıraları yazmaya başladım doğum günü kutlama yazımı, yatakta. Sonra bilgisayar başında tamamladım, ve sabah erken 08.00 sıraları, "Dün Akşam Bir Piyes Servis Edildi" haberine ekleyerak, g+ da paylaştım.
Sonra, aldığım günlük iki gazeteden birinde, bir haber, üstelik logo'ya bitişik. "Düğün Galata Kulesi'nde" başlığı ile. "Aile içi nişan yapan BEREN SAAT ile KENAN DOĞULU ... Galata Kulesi'nde nikâh masassına oturacak. HT MAGAZİN" ve resimleri ve yaşları 30 ve 40.
Belli ki 26 Şubat'ta, bu gazetede, bu yerdeki, bu haber, benim yazdığım yazı ile bağıntılıydı. Stella aleti güdümüyle, Misyon-koyucunun elinde, aslında, "canlı robot" olduğumdan, şaşırmadım sevindim. Ve aradım gazete haberini internette. Yok. Başka haber kaynaklarında var ama, 25 Şubat tarihli girişle. O da bana uymuyor. Sonunda, 26 Şubat girişli, haberedikkat.com'da buldum, üstelik, "Habertürk'te yeralan habere göre", diyor. Hemen g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
"Evet, bugünkü Habertürk'te gördüm haberi. Ama bugün Beren Saat'in doğumgünü. 30 oldu yaşı. Doğumgünün Kutlu Olsun, Beren'ciğim. Başbakanımız da 60 oldu bugün. Kutlamıştım, bu sabah erken, onun ve Dışişleri Bakanımızın doğumgünlerini..."
60 ve 30 yaşlarda, "yarı" mesajı da var "yarım adam" çağrışımlı. Kenan'ın soyadı DOĞULU. o da DOĞUMLU kelimesi ile bağıntılı. Baktım doğum tarihine. 31 Mayıs 1974. Artı eksi 10 yıl fark limiti içinde, çiftin yaş farkları.
26 Şubat 2014 tarihli Haberturk gazetesinde 4 haber kestim, ve bloknota yapıştırdım. 1) "Beren Saat", haberi. 2) "İzmir'de Flamingolar için yapay ada yapıldı", haberi. 3) "Genç Polis Kaza Kurbanı", haberi. 4) "Türk Cihat'çı Kesik Kafayla poz verdi", haberi.

NOT-2)

TRT-1 Sabah haberlerini 07.30 sıralarında, meteoroloji'ye bağlanırken kapatıyorum. 27 Şubat 2014 perşembe sabahı,  kapatmadan önceki son haber dikkatimi çekti. Özet olarak "Flamenko sanatçısı Paco, plajda çocukları ile oynarken, kalp krizi geçirip 66 yaşında vefat etti" bilgisini edindim. 66 benim şimdiki yaşım. Benimle bir bağıntı var. Hangi gün öldüğü önem kazandı, 26 Şubat'lar açısından.
26 Şubat'ta, google arkadaşım Ümit Yalçıntunç'un profilinde, yayınları arasında "ışıklar içinde uyu, Paco" yazısıyla, Paco'ya ait bir video vardı.
Flamenko müziğini severim, ama Paco ve müziğinden haberdar değildim. İşim de çok. Dinlememiştim videoyu. Ümit hanım 26 Şubat'ta öğrendiğine göre, vefatı herhalde daha önce diye düşündüm. Vikipedi'ye baktım. 26 Şubat, diyor. Meksika'da ölmüş. Türkiye-Meksika saat farkı dolayısıyla, Ümit hanımın 26 Şubat'ta öğrenmiş olmasının normal olduğu anlaşıldı.
MEKSİKADA MEKSİKADA MEKSİKADA mEKSİKADA M........ (EKSİK ADAM)
Benimle bir bağıntı daha.
Bu da bana yetti, kanaat olarak, vefatı, 26 Şubat'lar bağlamında, 2014 için.
Adı Paco de Lucia, ama asıl adı Francisco Sanchez Gomez. Üçlü asıl adında "ez", "ez" kelimeleri var. Sırtımda, "İzmir'de 4.cü dalga ez - 31 Mart 2000'den beri" yazısıyla dolaşmaktayım, yaklaşık bir yıldır.
26 Şubat'ta Habertürk gazetesinden kestiğim, "İzmir'de Flamingo" haberini hatırladım. "Bağıntı" apaçık. (FLAMENKO / FLAMİNGO).
İnternette aradım, Habertürk'ün o haberini. Yok. 25 Şubat girişiyle başka haber kaynaklarında var. 26 Şubat girişlisini Posta.com'da buldum, "Flamingolara en güzel Aşk Tuzağı" başlığıyla.
Sonra, 27 Şubat sabahı, peşpeşe üç yayın paylaştım g+ 'da:
1)hürriyet.com'dan, "Paco de Lucia, hayatını kaybetti" başlıklı haberini,
"21 Aralık 1947 - 26 Şubat 2014  (66) - (26 Şubat'lar bağlamında...)"
yazısını ekleyerek.
2) posta.com'dan "flamingo" haberini,
"posta.com'da, 26 Şubat 2014 girişli haber - (FLAMENKO - FLAMİNGO)",
yazısını ekleyerek.
3) Youtobe'den, Paco de Lucia - Entre dos Aquas - 1976) videosunu,
"Işıklar içinde uyu, Paco"
yazısını ekleyerek, herkese açık (artı Ümit Yalçıntunç) olarak.
Meksika'nın CANCUN bölgesinde vefat etmiş İspanyol Paco de Lucia.
Aralık 1985'te, Çanakkale'de Hapishanede, kıçıma parmak atan "kişinin" soyadı CAN 'dı. Amputasyon'dan önceydi, olay.
Şimdi, İzmir'de de oluyor, kıçımı parmaklayan, elleyen "kişiler". Ama onlar, "iyi niyetli". Televizyona çıktığımda, "Hapishanede ırzıma tecavüz ettiler de onun için kestim" diyeceksin, mesajı.
**************************************************

(4 MART 2014  :)

"Bugün", SABAH gazetesinin 10.000 ci sayısını yayınlayacağından, önceden haberim vardı. Onun için, TRT-1 sabah haberlerinde, "Kayseri'de Cinnet" olayını duyunca, internethaber.com'dan paylaştım haberi, g+ 'da, şu yazıyı ekleyerek:

CİNNET geçiren baba. 6 ölü. Duran Ailesi.
Bu sabah TRT-1 haberlerinde duydum.  "Doğan" olarak duydum. "DURAN" diyor, kaynaklar. Çocukları 1, 3, 5, 7 yaşlarında. Eşini çocuklarını ve kendisini öldürdü. Dün, 3 Mart 2014'te, Kayseri'de.
Dün, 9999 .cu sayısını yayınladı SABAH gazetesi. Onbin'den "bir EKSİK". Kayseri 38 No.lu ilimiz. DURAN, "UR" lu kelime.
38 yaşımda, Çanakkale'de, "gaipten gelen", "UR kesat ve öl" tehditli mesajıyla 31 Temmuz 1986 amputasyonu. 2 yıl kadar sonra kavradım, Egemen Politik Güçler'in yanıltmasıymış.
CİNNET değildi, Amputasyon ve ardından Hadımlık.
CENNET kurmak işim, yeryüzünde.
Bekliyorum hâlâ. 66 oldu yaşım.
------------------------------
Aldığım SABAH gazetesinde de, sürmanşet ilk haber "Cinnet" haberi. Gazete'den, Hıncal Uluç'un "Kırım'dan Dünya Savaşı Çıkar Mı" başlıklı yazısını, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

10.000 sayılı, 4 Mart 2014 tarihli SABAH gazetesinde var, Yılmaz?
Hıncal Uluç'un,
"Üçüncü Dünya Savaşı nükleer olacak?."
sözleri var.
Evet, asimetrik olacak. Türkler tarafından, Dünya Devleti'nin kurulmasıyla sonuçlanacak.
1954'te Sovyetler Birliği'nin Kırım'ı özerk Cumhuriyet yapıp, Ukrayna'ya bağlaması, "bu günler" içinmiş.

------------------------------

9999 ilginçti. Aynı gazetenin 7777 sayısıyla bağıntılı. 16 Kasım 2007'de, 7777.ci sayısını yayınladığı gün, Milli Piyango Genel Müdürü İhya Balak, makamında kurşunlanarak öldürülmüştü. 8888 'i merak ettim, o gün ne olmuş diye. Ama çalışırken başka şey buldum. 16 Kasım 2007, 7777 ise, 4 Mart 2014, 10.077 olmalıydı. Oysa 10.000 olmuştu. 77 eksik.
16 Kasım 2007'de 7777 yi yanlış görmüş olmam mümkün değildi. 4 Mart 2014'de 10.000 'i yanlış görmediğim gibi.
Öyleyse, iki ihtimal vardı. ya gazete toplam 77 gün yayınlanmamış, ki çok az ihtimal, ya da sayaç (numaratör) 77 defa değişmeden yeni günün basımı yapılmıştı.
77 sayısı da ilginç. 7777 bağıntılı.

==========================================

(6 Mart 2014  :)

Bugün, g+ 'da, YouTube'den Mediha Demirkıran'ın seslendirdiği "İçin için yanıyor" adlı şarkıyı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Bugün, 6 Mart 2014. Kardeşim Demir'in eşi, kuzenimiz, GÜL'ün Doğum Günü.
Doğum Günün KUTLU OLSUN, Gül !...
Cumhurbaşkanı GÜL'ün daveti ile Türkiye'ye gelen Polonya Cumhurbaşkanı Bronislaw KOMOROWSKİ, dün Ankara Çankaya'da törenle karşılandı. 2014 yılı, Türkiye - Polonya diplomatik ilişkilerinin başlamasının 600.cü yıldönümü.
Geçen yıl, ALTI MART 'ta, Ankara ALTINDAĞ 'da, "Rus Çarşısı", içindeki ALTIYÜZSEKSENBEŞ dükkânın tamamiyle birlikte yanıp kül oldu.
SÖYLEMEDİ HA deme, DEMİR KARIN 59 oldu.
Benim Karı 49, hâlâ.
KARIMI beklerken, KIRIM'I da bekliyorum.
30 Mart'ta referandum var.
MEDİHA DEMİRKIRAN (1 Mart 1926 - 6 Mart 1988)
İki de filmi var:
ŞEHİR YILDIZLARI (1956), ÖLMEYEN AŞK (1959).
Onun söylediği eski güzel şarkılardan biri.
İÇİN İÇİN YANIYOR, yanıyor bu gönlüm ...
Borsa güne 63444 puandan başlıyor.
-------------------- 

Bugün,  6 Mart 2014 'te, Kırım Meclisi İki önemli karar aldı. Birincisi, Rusya'ya Bağlanma Kararı, ve bu konuda 16 Mart 'ta referandum yapılması kararı. İkincisi, Para birimi olarak Ruble'nin kullanılması kararı. İlgili iki haberi trthaber.com'dan, g+ 'da paylaştım birincisine, "Rusya'ya bağlanma kararı. Referandum 16 Mart'ta." yazdım. İkincisine de şu yazıyı yazdım:

Rusya'nın Kırım'dan sonra Ukrayna'yı da işgal etmesi, ABD'nin (ve dolayısıyla NATO'nun) Rusya'ya savaş açmasına yetmez. Ama sonra Kuzey Kore'nin, Rusya'nın askeri desteğiyle, Güney Kore'yi işgale yönelmesi, ABD'nin Rusya'ya savaş açmasını mümkün hale getirir. Güney Kore'deki 30.000 Amerikan askeri, ve ABD'nin Güney Kore'yle yaptığı Güvenlik Antlaşması bunun için var.
İki Süper Güç, ABD ve Rusya arasında savaşın başlaması. Nükleer olmayan konvansiyonel başlıklı füzelerle, giderek artan bir biçimde, karşılıklı askeri ve sivil hedeflerin vurulması. Can kayıplarının, önceki Dünya Savaşlarındakilerle karşılaştırılabilir hale geldiği "dehşet ortamında", savaşı durduracak 2 Atom Bombası, biri ABD'ye, bir Rusya'ya. Dünya Devleti Kurucu Yönetimi'ne teslim olmaları ültimatomuyla. Teslim olmayacaklar. Birer tane daha.
Her iki devletin tepeden teslim alınması ardından, "Kurucu Yönetim" ile Türkiye Yönetimi arasındandaki ikilik ortadan kalkacak. Türkiye alenen, Dünya Devleti'nin kuruluşunu, esas itibariyle, tepeden teslim almalarla tamamlayacak.
Kanaatimce Yol Haritası böyle.

******************************

(8 Mart 2014  :)

Bugün, Dün bir Amerikan Savaş Gemisi'nin Karadeniz'e çıkmak üzere, Çanakkale Boğazı'ndan geçerken, arkada tepede " D UR  YOL CU" yazısı ve Mehmetçik resmi ile çekilmiş fotoğrafla birlikte trthaber.com'un yayınladığı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"TERMONÜKLEER Dünya Savaşını önlemek için" yazmıştım, A.K.G.B.K. (1982) adlı kitabımın ön sayfasına.
MEĞER DOĞRUYMUŞ.

1988'deki Misyon kanaatim, yani "Sosyalist Ekonomi temelinde,  Dörtlü Aile'ye dayalı, Dünya Devleti'ni kuracak kişi olduğum kanaati", bugüne kadar hiç değişmedi.  Ama, Yol Haritası hakkındaki kanaatim 2004 yılında değişti. Şu biçimi aldı:
Birinci Aşama, İzmir'de Klasik Terör.
İkinci Aşama, Dünya'da Nükleer Terör.  Önce ABD'ye 2 Atom. ABD'nin tepeden teslim alınması ardından, Rusya'ya bir Atom. Onun da tepeden teslim alınması. Ve sonra esas itibariyle, tepeden teslim almalarla, Dünya Devleti'nin kuruıluşunun tamamlanması.
Dünya'daki "karmaşa", yani savaşlar, işgaller, terör olayları devam etmekte iken, Dünya'nın dikkati, İzmir'de başlatılan Terör'e çevrilecek, Yılmaz Gürol Dünya'ya tanıtılacak, ve ardından 2+1=3 Atom Bombası gelecekti. Yani, Yol Haritası kanaatimde, kesinlikle, ABD-Rusya Savaşı yoktu, İki gün önceye, 6 Mart 2014 'e, kadar. Ama yine de ben 3.cü Dünya Savaşı diyordum buna, ve kısa süreceğini söylüyordum. 
Oysa, öyle anlaşılıyor ki,
Yol Haritası'nda, gerçek bir Dünya Savaşı varmış, ama Nükleer olmayan. ABD-Rusya savaşı.
Rusya'nın, Ukrayna'yı işgal etmesi ardından Kuzey Kore'nin de, Rusya desteğiyle, Güney Kore'yi işgale yönelmesi, ABD'nin Rusya'ya savaş ilanını mecbur kılacak. Önce, "sınırlı" bir konvansiyonel saldırı ile. Buna Rusya'nı "orantılı" karşılık vermesi. Ve "orantılı" karşılıklarla giderek artan, tırmanan bir savaş, iki süper devlet arasında. Kıtalararası Balistik Füzeler'in de kullanıldığı, ve son zamanda her iki ülkede de milyonlarca insanın ölmüş olduğu "dehşet ortamı". Ama, başından beri her iki taraf da, nükleer silah kullanmayı göze alamıyor. Çünkü biliyorlar, nükleer'e başlayınca, tırmanış karşılıklı olacak, iki devleti yok etmekle kalmayıp, yeryüzünde insanlığın da sonunu getirecek.
Ama, "Ne olacak bu konvansiyonel savaşın tırmanışının sonu, ne zaman kullanacaklar ellerindeki nükleer silahları ABD ve Rusya" diye tüm insanlar dehşetle merak etmekte iken, 2 Atom Bombası, biri ABD'ye, biri Rusya'ya, Yılmaz Gürol önderliğinde, Dünya Devleti Kurucu Yönetimin'nden, "Teslim Olun" çağrısıyla. Teslim olmayınca, birer tane daha. Mecburen teslim olacaklar. Ve böylece ABD-Rusya Savaşı da bitmiş olacak.
Toplam 4 Atom Bombası da, Dünya'yı "Termonükleer" felaketten kurtarmış olacak.
Kanaatimce, önümüzdeki Yol Haritası'nı "omurgası" böyle.

--------------------

Bugün,  8 Mart 2014 ,  MAL EZYA Havayolları'na ait bir Boeing 777 uçak, Kuala Lumpur - Pekin Seferinde, Tayland körfezi'nde Vietnam açıklarında, 227 yolcu ve 12 mürettebat toplam 239 kişi ile, yerel saatle, 02.40 'da kayboldu. (= "Denize çakıldı".) Yolcuların çoğunluğu Çinli.

Bugün,  8 Mart 2014 , Dünya Kadınlar Günü.  KUTLU OLSUN !...
Yeni Dünya'da insanlar "çift çift" algılanacaklar.
"O, ve eşi"
Herkesin eşi aşkı olacak, doğumdan. Hiç kimse başkasının eşine "kötü gözle" bakmayacak. "İyi gözle" bakacak.
İzmir'in Kadınları ...

--------------------

(10 Mart 2014  :)

Bugün, dün Antalya açıklarına demirleyen Amerikan Uçak Gemisi haberini Türkiyegazetesi.com'dan paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

9 Mart 2014, ABD Uçak Gemisi, Antalya'da. Gelişi, "Kırım konusundan önce" planlanmış. Ama "Kırım Konusu" da, 1954'te planlanmıştı. Çoğu Rus olan Kırım'ın "özerk cumhuriyet" yapılıp, Ukrayna'ya bağlanmasıyla.
"Dünya Devleti'nin Kuruluşu'nun Yol Haritası" kanaatimde, 6 Mart 2014'e kadar, ABD-Rusya Savaşı ihtimali kesinlikle yoktu. Nükleer ülkeler oldukları için. Ama, 6 Mart 2014 Kırım Meclisi'nin kararları, beni düşünmeye zorladı, ve "buldum" ABD-Rusya savaşını.
İlgililer, düşünme yoluyla "bularak" değil, bilgilendirme yoluyla biliyorlar konuyu, ve Yılmaz Gürol ile ilgili bilgileri.
Söylemeden geçemiyeceğim. 5000 küsur personelli Uçak Gemisinde, internet ve cep telefonu yasak.
"Görev gereği ..."
(Şimdi ekliyorum, Not: Basın mensupları ile konuşan Geminin ikinci kaptanının soyadı "Paradise" yani Türkçesiyle "Cennet".)
------------------------------

Bugün,  10 Mart 2014 'te saat 00.30'da, Kırşehir'in MUCUR ilçesi girişinde, refüje çarptıktan sonra devrilen KAYSERİ Çevik Kuvvet Polislerini taşıyan otobüs'teki 25 polis'ten 3'ü şehit olmuş, 22'si yaralanmış. Ankara'ya gidiyorlarmış, oradan da, bugün Başbakan'ın miting yapacağı MUŞ'a uçakla gideceklermiş, görevlerini yapmak üzere.
Sürücü, Komiser Yardımcısı Behçet YILMAZ. Şehitler Abdullah KILIÇ, Ömer AKTAŞ, Resul Erdal AYTEMİR.

Kayseri, 38 No.lu ilimiz. 38 yaşımda hadım olmuştum. Gaipten gelen tehditli "UR kesat" mesajıyla.
( MUCURMUCURMUC urmu ... )
Sürücü'nün soyadı, benim adım. AYTEMİR'deki TEMİR, DEMİR demek. Kardeşimin adı DEMİR. Hulusi dedemiz, Timurlenk koymuş adını. Lenk, topal anlamında diye, Demiryolcu babamız da, Demir diye kaydettirmiş nüfusa. Ama, dedemiz hep TEMUR dedi, Demir'e.
Yeni "Rus yanlısı" KIRIM yönetiminin Başbakan Yardımcısı'nın adı da TEMİR'li. Rustam TEMİRGALİYEV.

30 Haziran İKİBİNALTI, KEMERALTI - İzmir. İki İZMİR Çevik Kuvvet Polisinden biri, "ağzını BURNUNU kırarım senin" dedi, "Hadi kır" dedim, kırmadı. PEKA ğı R.
Ama aynı gün, Eskişehir 1.ci Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral BAYNUR PEKAR, "Kalp Krizinden" vefat etti. Benden 5 yıl sonra mezun olmuş Hava Harp Okulu'ndan. Subay sicil numaralarımız aynı, 138. Benimki 1968/138, onunki 1973/138.

**********

(11 Mart 2014  :)

Bugün, Sabah.com'dan, Michael Douglas ve Catherina Zeta Jones ile ilgili "Yine Birlikteler" haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

25 Eylül doğumlular. Ben 1947, onlar 1944 - 1969. 
25 yıl fark var aralarında.
Kardeşimin 51.ci doğumgününde evlendiler, 18 Kasım 2000'de, sevgili YILdırım GÜRses 'in Kalp krizinden öldüğü gün.
"Düşen bir Yaprak görürsen beni hatırla demiştim..."

Sonra, Youtube'dan o şarkısını (Sonbahar Rüzgarları'nı) da paylaştım, "Yıldırım Gürses. 21 Ocak 1938 - 18 Kasım 2000", yazarak.

Bugün,   11 Mart 2014  tarihli Sabah Gazetesinde "Şehit olan eşinden gökyüzünü devraldı" haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

3 Kasım 2011, Hv.Plt.Ütgm. Engin KAYADİBİ.
Konya, Karatay, Karakaya köyü yakınlarında.

----------

F-4 uçağının düşmesiyle şehit olmuştu. O zaman "bir yıllık" eşi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi SENFONİ ORKESTRASI Başkemancısı Tuğçe KAYADİBİ, 18 aylık eğitimle, İstanbul Anadolu Yıldızları Uçuş Okulu'ndan, 8 Mart 2014 'te (Dünya Kadınlar Günü'nde) mezun olarak pilot olmuş. "Uçmak benim hayalimdi. Eşim de beni destekliyordu", diyor.
İnternet'te faaliyetime 2012'de başladığımdan, tabi bu haberle ilgili yazım yok önceki internet yazılarımda. Ama mutlaka vardır, 2011'in bloknotlarında. " KARAtay - KARA KAYA -KAYAdibi " bağıntısını belirtmişimdir muhakkak. Ve 3 Kasım 1996 SUSURLUK (UR-URLU) tarih bağıntısını da.
Dolayısıyla, 3 Kasım 2002 AKP'nin tek başına iktidara gelişini de gözönünde tutarak, o iki konuya ait videolar buldum, youtube'da, sadece tarihlerini yazarak, onları da paylaştım g+ 'da, Engin KAYADİBİ haberi'nden sonra.

----------

(12 Mart 2014  :)

Bugün, zaman.com'dan "1 günde 3 adliye 8 cinayet" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Dün, 11 Mart 2014 'te. 3 adliyede 8 cinayet.
-İstanbul.   Hanime ASLAN, oğlu Dursun ZEHİR tarafından. Koruma Polisi Emrah TAŞDEMİR, şehit.
-Elazığ.   Ayten DEMİR, eski kayınbiraderi Ahmet A. tarafından.
Tokat.   İzzet-Murat-Alaattin-Semra-Sakine BAL, Ömer ve Sinan YILMAZ tarafından.

--------------------

Dün, 11 Mart 2014, Japonya Deprem ve Tsunami'sinin 3.cü yıldönümüydü. Sabah.com'dan, "Tsunami kurbanları törenlarle anıldı" haberini de g+ 'da paylaştım, "11 Mart 2011'de Japonya. Deprem ve Tsunami. 15.000 ölü" yazısı ekleyerek.

------------------------------

(15 Mart 2014  :)

Suriye İç
 Savaşı 'nın Başlangıc'nın 3.cü Yıldönümü.
Bugun, Spartacus.schoolnet.cu.uk'un, "Spanish Civil War: Casualties" yazısını g+ 'da paylaştım. "Toplam 500.000 ölü, 200.000 'i bizzat savaşırken, 4.900'ü uluslaraarası gönüllülerden", bilgisi var.
Sonra, Sabah.com'dan "Suriye Savaşının Yıldönümü Resmi" haberini paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

İspanya İç Savaşı, 17 Temmuz 1936 - 1 Nisan 1939.
Suriye İç Savaşı, 15 Mart 2011 - 15 Mart 2014 artı.
3 yılda, İspanya İç Savaşı'nda 500.000 ölü.
3 yılda, Suriye İç Savaşı'nda 150.000 ölü.
Ülke dışından, iç savaşa katılan gönüllüler,
İspanya için, "ideoloji" temelinde,
Suriye için, "din" temelinde.
İspanya İç Savaşı, 2.ci Dünya Savaşı öncesinde,
Suriye İç Savaşı,"3.cü Dünya Savaşı" öncesinde.
Üç Büyük Savaşla Dünya Devleti'ni Kurma "projesi".

Sonra, Sabah'ın, Suriye ile ilgili "Her şey 3 yıl önce bir duvar yazısıyla başladı" haberini de paylaştım,
"BAŞLADI mı, BAŞLATILDI mı ?..." diye ekleme yaparak.

Bugün trthaber.com'dan da iki haber paylaştım.
18.08 girişli, Sirkeci - Harem seferini yapan arabalı Vapur'dan denize düşen arabadan yaralı çıkarılan 4 kişiden birinin öldüğüne dair habere,
"15 Mart 2014, 3 yaşında Ece Su Yılmaz hayatını kaybetti", yazarak.
20.42 girişli, İdlib'e Hava Saldırısı, 18 ölü" haberine,
"15 Mart 2014, 3.cü yıldönümünde, Suriye İç Savaşı", yazarak.

Yılmaz Gürol'un, Demirbank Altıyol Şubesi Soygunu'nu yapmasının 3.cü yıldönümü Sevgi'ye Doğum tarihi, 18 Nisan 1986, (Kardeşi Demir'in kızı), 23.cü yıldönümü Suri'ye Doğum tarihi, 18 Nisan 2006, (Tom Cruise'ın kızı). 
(  s---i   s--i    /   evg   ur  )

16 Mart Sabahı, trthaber.com'da bir haber daha gördüm, 15 Mart tarihli, 23.08 girişli. Denizli'de, anneanne ve torununun, evin bacası tıkalı olduğundan sobadan sızan gazdan hayatlarını kaybettiklerine dair haber. Anne Pınar Öztay, haberi, çalıştığı işyerinde öğrenmiş. (...) 
"15 Mart 2014'te, Saadet Öztay (65), Melike YILMAZ (5) yazarak, yayını g+ 'da paylaştım. (Anlaşılan, Melike'nin annesi babası boşanmışlar.)
3 yıl Denizli'nin ÜZerlik köyünde İstasyon Şefi iken babamız, Denizli Lisesi'nde okuduk. Ben Lise, Demir Ortaokul kısmında.
16 Mart tarihli gazeteler, Ece Su YILMAZ'ın yaşını 5 olarak veriyorlar.
Yani, Ece'nin de, Melike'nin de yaşları  5 (beş). TDK sözlüğü, Melike için "kadın hükümdar", Ece için "kraliçe" diyor. Her ikisinin soyadı da Yılmaz.
İlaveten bir bağıntı daha var. Ece, arabalarının Deniz'e düşmesi sonucu öldü. Melike, Denizli'de öldü.
Ece'deki çarpıcı bağıntı ikinci adı Su kelimesindeydi, Suriye İç Savaşı'nın yıldönümünde. Ve, 16 Mart tarihli Hürriyet, "Kuzeninin Doğum Günü kutlamasına giderken kaybetti hayatını Ece", diyor (yani anlaşılan kuzeninin doğum günü 15 Mart'mış.)
Arabalı vapura son olarak çıkan 34 AS 6488 plakalı otomobillerinin, Arabalı Vapur hareket edince, kapaktan denize düşmeleri sonucu. Yaralılar, anne Ebru Güleren Yılmaz, Şaziye Güleren, Mine Dalkılıç.
(Sİ rkeci  -  HA rem)
NOT:
Anneanne Şaziye GÜLÖREN de yoğun bakımda iken, 21 Mart 2014'de hayatını kaybetti.
--------------------

(18 Mart 2014  :)

"Bugün", Youtube'dan "Proof of HAARP triggered Earthquake in China" videosunu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"O tarihten", 10 yıl önce Çin TANGŞAN depremi. 10 yıl sonra Teğmen Yılmaz Uyanık'ın şehit olması.
O tarih, Doğum Tarihimden sonraki en önemli tarih.
28 Temmuz 1986, Çanakkale Hapishanesi'nde, o güne kadar MİT'den gelşdiği kanaatinde olduğum mesajlar, "gaipten gelen" tehditli mesajlar biçimini aldı. 3 gün sonra mesajların gereğini yaptım. Amputasyon ve ardından hadımlık. (...)
1986'nın ilk aylarında HALLEY kuyrukluyıldızı Dünyamızın yakınlarındaydı. Gelişi ile o tarih arasında "bağıntı" görmüştüm, o tarihi izleyen günlerde. Ve internet'ten yararlanmaya başlayınca da, Günberi Tarihi'ni öğrendim, 9 Şubat 1986. İşin ilginci, sonraki Günberi Tarihi 28 Temmuz 2061.
TANGŞAN depremini hatırlıyorum. Çin'in dış yardım talep etmemesi dikkatimi çekmişti.  Tabiatiyle Deprem Tarihi hatırımda yoktu. 28 Temmuz 1976 olduğunu öğrenince, gördüm "bağıntıyı". İnternet bilgisiyle, Dünya'nın "en ölümcül" depremi. Resmi rakam 242.419 ölü. Yerel saatle 03.42 'de, 7.8 şiddetinde.
28 Temmuz 1996'da, Teğmen Yılmaz UYANIK şehit oldu Osmaniye'de, saldırı sonucu. O gün, günün ilk saatlerinden, sabah saatlerine kadar, ben uyanık'tım. Yatağımda, 28 Temmuz'la ilgili yazı yazmıştım.
İnternet'te "Şehitler Listesi" nde, o gün başka şehit yok. BALIKESİR, Kepsut, Karagöz köyündenmiş, Yılmaz Uyanık Teğmen.
Ben de Teğmen rütbesinde iken ordudan ihraç edilmiştim. Benim devrem Üsteğmen olmuş, ben Teğmen kalmıştım. Yani Ordu'nun en kıdemli teğmeniydim.
Çok önemli bir 28 Temmuz da, 1914 'teki. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması. 4 yılda 10 milyon ölü.
28 Temmuz 1402 tarihi de önemli. Ankara Savaşı. İki Türk Ordusunun savaşı. Yıldırım Beyazıt ve Timurlenk ordularının.
Özetle, kanaatim şu:
Astronomi'den 28 Temmuz 2061, Tarih'ten 28 Temmuz 1402 esas alınarak, 28 Temmuz 1986 kararlaştırılmış. Ve ona göre de 1914, 1976, 1996 daki 28 Temmuz'lar...

Video, 15 Haziran 2009'da yüklenmiş.
2 Mayıs 2008'de MYANMAR'da 138.000 can alan Nergiz Siklonu'nun, 26 Aralık 2004'te Endonezya ve Güney Asya'da 250.000 can alan Deprem ve Tsunami'nin, ve 28 Temmuz 1976'da Çin'de 240.000 can alan Deprem'in HAARP ürünü olduğunu iddia ediyor. Silahın ABD'nin elinde olduğunu söylüyor. ABD'nin bu 3 felaketi "niye yaptığını" da anlatıyor.
HAARP'ın onaylanmamış bir bilgi olarak kamuoyuna sunulması, kısmî bir bilginin onaylanmasını da zorunlu kılmış, anlaşılan.
"HAARP tesisleri, düşman füzelerini yok etmek için", açıklamasıyla.

Son olarak, hatırlatmakta fayda var:
20.000 can alan Türkiye-GÖLCÜK depremi, babam ADEM Gürol'un vefatının 4.cü yıldönümünde, 17 Ağustos 1999'da olmuştu.
------------------------------

(21 Mart 2014  :)

"Bugün", Hozan Beşir'in Youtube'dan "Bahar gelmiş" şarkısını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

21 Mart 1973, Ozan Veysel öldü, Hozan Beşir doğdu.
21 Mart, Kuzey'de Bahar, Güney'de Güz. KUTLU OLSUN.
-----
21 Mart 2014'te, Putin'in de imzasıyla, KIRIM "resmen" Rusya toprağı oldu.
("Süreç" devam edecek.)
--------------------------------------


(25 Mart 2014  :)

"Bugün", facebook sayfamda, bir mesaj,1971-72 de "astsubayım" Durmuş GÖKTEKİN'den.
"Size, internet'te rastladım. Ben de sizi, sessiz sakin ciddi nezaketli bir teğmen olarak tanımıştım. Birlikte görev yaparken, aramızda geçen kısa bir diyalogdan  bahsetmişsiniz. Sizin yazılarınızın birazını inceledim. O tarihten sonra çok badireler atlatmışsınız. İçinize sığmayan düşünceler yüklemişsiniz. Anladığım kadarıyla kendinizi hayli yıpratmışsınız. Selam ve Saygılar sunarım.", diyor.
"Sevindim, senden haber alınca, Durmuş arkadaşım. Sevgi ve Selamlarımla ..." diye cevapladım, mesajla, onun facebook sayfasından.
-----
o "kısa diyalog", bu web sayfamın, Günlük bölümünde, 25 Ekim 2012 tarih başlığı altında.
-----------------------------------

(27 Mart 2014  :) Dünya Tiyatro Günü


Bugün, haberler.com'dan "Motosikletiyle Bariyerlere Çarptı, 1 ölü" haberini gh+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

27 Mart 2014, saat 00.00'da. Motosiklet. Beşiktaş-Ortaköy viyadüğünde. Murat GÖRGÜLÜ. Yoldaki yağ birikintisi sebebiyle.

Sonra, Youtube'dan "Crash of the Century (The Tenerife Airport ...)" videosunu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

27 Mart 1977, 2 Boeing 747 uçak pistte çarpışıyor. 583 ölü, 61 yaralı. Kanarya adalarında, Tenerife'de.
Gran Canaria havaalanında patlatılan bomba, ve ardından "siyasi talep" yerine getirilmezse ikinci bombanın patlatılacağı tehdidi üzerine, havadaki uçaklar Los Rodeos havaalanına indiriliyor ve orada beklemeye başlıyorlar, Gran Canaria'nın uçuşa açılmasını. Açıldığı zamanda da, Los Rodeos üzerinde görüş mesafesini sıfıra kadar düşüren yoğun bir sis oluşuyor. Ve saat 14.00 sıralarında, KLM uçağı, Pan Am uçağı hâlâ pistte iken kalkışa yöneliyor. Ve "kaçınılmaz" kaza.
Havacılık tarihinin en ölümcül kazası.

Ve sonra da, trt haber.com'dan, "27 Mart Dünya Tiyatro günü" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

27 Mart Dünya Tiyatro Günü. 1961'de kararlaştırılmış. 1962'de 1.cisi kutlanmış. FATOŞ 'u "buluşumun" 777.ci günü, 47.cisi kutlanmıştı. Bu yılki 52.cisi.
Yılmaz GÜROL !...    ROL ne ?...
----------
27 Mart 1977 ile 27 Mart 2009 arasında bağıntı: Birinde yıl 77, ötekinde gün 777. Birinde 47.cilik var, ötekinde 2 tane 747 var. Fatoş'un Özgür'le evliliği sırasında, ilk evleri İzmir, 6347 sokaktaydı. 1947 doğum yılım.
Söylemeden geçmek olmaz. Tenerife kazasının asıl sebebi olan, Gran Canaria'daki terör faaliyeti, Dünya Devleti'nin Kuruluş Yol Haritası'nı çağrıştırıyor. "Teslim olmazsanız, üçüncü atom bombası gelecek." (Truman, "Tokyo'ya" demişti üçüncüsü için.)
O arada, Los Rodeos üzerinde gerekli olan sisin oluşturulması da "yeni meteoroloji" ürünü. Yapılan insan hataları da "stella" marifetiyle.
En son önemli uçak kazası 8 Mart 2014'te düşen Malezya uçağı. 239 ölü.
O da Tenerife ve 777 ile bağıntılı. Uçak tipi Boeing 777. Dünya Kadınlar Günü'nde düştü. (Kadınlar günü / Tiyatro günü). KUALA LUMPUR 'dan yerel saat 02.40 'da kalkmış, PEKİN'e gitmekteydi. Andoman denizi üzerinde Radar'dan kayboldu. Daha sonra anlaşıldı. Rotayı Değiştirmiş, Hint Okyanusu'nun güneyinde düşmüş.
O kazadaki vurgu "ez". ( MAL ez YA).
------------------------------------------------------------

(28 Mart 2014  :)

Bugünkü POSTA gazetesinin manşet haberi aynen şöyle:

R E Z A L E T İ N   Z İ R V E S İ 
Dışişleri Bakanlığı'nda, Suriye ile ilgili yapılan güvenlik toplantısının ses kayıtları internete sızdı. Bu durum, devletin zirvesinin bile rahatça dinlendiğini ortaya koydu. Zirvede konuşulan konular ise çok daha vahim!

TOPLANTI SON 10 GÜN İÇİNDE YAPILMIŞ
Ankara'da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun makamında yapılan görüşmenin ses kayıtlarının internete sızması şok etkisi yarattı. Görüşmeye Bakan Davutoğlu'nun yanısıra, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genel Kurmay 2.ci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler katılıyor. Bu 4 isim, Suriye'deki IŞİD örgütünün Süleyman Şah Türbesi'ni korumakla görevli askerlerimizi tehdit etmesi konusunu ele alıyor.

"SINIR KONTROL ALTINDA DEĞİL"
Toplantıda, Türkiye toprağı olan Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehditler gerekçe gösterilerek, Türk askerinin tanklarla Suriye'ye girebileceği belirtiliyor. Bu konuda, Hakan Fidan, sınırın kontrol altında olmadığını itiraf edip, "Harekât olduğu takdirde Türkiye'de birçok bomba patlar" diyor. Yaşar Güler ise, muhaliflere Hakan Fidan'ın koordinatörlüğünde, silah ve mühimmat gönderilmesi gerektiğini söylüyor.

"2000 TIR MALZEME GÖNDERDİK"
Dışileri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Silah ve Mühimmat gerekli değil. Biz oradaki insan unsurunu bir türlü düzene sokamadık", diyor. Hakan Fidan da, 2000 TIR malzeme (silah ve mühimmat) gönderildiğini anlatıyor. Ahmet Davutoğlu, tankların sınırdan içeri girmesi halinde, savaşın göze alınması gerektiğini söylüyor. Feridun Sinirlioğlu, Süleyman Şah Türbesi'ne saldırının savaş için haklı gerekçe olacağını belirtiyor.

"FÜZE ATTIRIRIM, TÜRBEYE SALDIRTIRIM"
Ahmet Davutoğlu, "Başbakan telefonda, 'Bu (Süleyman Şah Türbesi'ne saldırı) gerektiğinde bir imkân gibi değerlendirilmeli' demişti", diyor. Bunun üzerine, Hakan Fidan da, "Ben Suriye'ye 4 adam gönderir, Türkiye tarafına 8 füze attırırım. Problem değil, ben gerekçe üretirim. Gerekirse oraya da (Süleyman Şah Türbesi) bir saldırı düzenleriz", diye konuşuyor. Feridun Sinirlioğlu da, "Gerekirse, herşeyi yaptırırız", diyerek destek veriyor.

19.cu sayfada.
----------
NOT-1
Davutoğlu'nun, " ... insan unsurunu bir türlü düzene ..." derken "bir türlü" kelimelerini, ben "Açıklığa Kavuşması Gerekli Bazı Konular - 1982" kitabımda, "Erkeklik organımın küçüklüğünü bir türlü kabullenemedim" diye yazdığım için, özellikle kullandığından, eminim.

NOT-2
Hürriyet Gazetesi, toplantı hakkında, "Tarih: 13 Mart, Yer: Bakan Odası",diyor.

NOT-3
Posta gazetesinin bu yazısını g+ 'da paylaşmak imkânı bulamadım. Cumhuriyet gazetesinin "Süleyman Şah Bombası" başlıklı manşet yazısını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Kötü niyetlilerin", ses kayıtlarında tahrifat yaptıkları "belli" olduğundan, AK parti bundan zarar değil, yarar sağlar. AK parti'nin seçimlerden "birinci parti" olarak çıkması, gündem açısından, elzem. Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarafından.
-------------------------------------------------

(29 Mart 2014  :)

Bugün trthaber.com'un "uzaya otel kuruluyor" haberini g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

29 Mart 2014. Bu sabah ilk kez baktım, "yaşam" bölümüne, trthaber.com'dan. Bu haber ilgimi çekti,"çiçekkentler uzayda kurulamaz mı" düşüncesiyle. Haberi okuduktan sonra biraz düşündüm. Asıl sorun "ağırlıksız" olmak. Yapay yerçekimi için çare. İlk hatırıma gelen, "ivme" yöntemi. Pratik değildi. Sonra "merkezkaç yöntemi" hatırıma geldi. Uygun ve pratikti. Daha fazla düşünmeden, internette var mı "yapay yerçekimi" konusu diye baktım. Var. İlk dikkatimi çeken, "Yapay yerçekimi ile tek seçenek, halka şeklinde uzay gemileri", adlı yayın oldu. Girdim yayına, okudum. Evet, çare bu. Uzay çiçekkentleri için de.
Yayın sahibi Cem DURU. Yayın tarihi 22.09.2013 (66.cı doğum günümden 3 gün önce.) Hem "CEM", hem "DURU" benim işlerimle çok bağıntılıdır. Baktım g+ paylaşımı var mı diye. "Oh, var." Bu yazımın ardından onu da paylaşacağım.
Uzayda Çiçekkentler, ilk sorun ağırsızlık. Tabi öteki sorunlar da var. Temel ilke şu: "uygun bir kara parçasında, yeşil ortamda, temiz havada" yaşıyormuşuz gibi hissetmeliyiz, standart çiçekkentlerde, her nereye kuracaksak. Çiçekkentler, esas itibariyle iskân ve idare yerleri olacak. Ekonomi, turizm (...) çiçekkentler dışında, Dünya ortamında. 
100.000 adet sayısını bozmayalım. Bir-yıldızlıda 96.000 artı, altı-yıldızlıda 192.000 artı "sabit" nüfuslu kentler. 10'lu sistemli, 6 kademe, hiyerarşik yapı.
Cem DURU arkadaş, son biçimini de söylemiş. "Halka şeklinde" diyor. Gene Dünya etrafında sabit bir yörüngede, ama kendi etrafında, bizim gerçek ağırlıklarımızı hissettirecek kadar hızla dönen yerleşkeler..
Görüldüğü kadarıyla, astronomik ölçülerle, çok uzun bir süre, Dünya'ya bağımlı olarak yaşayacağız, o meçhul ebede yolculuğumuzda, ama yeryüzünde, ama uzayda.
--------------------------------------------------

(30 Mart 2014  :)

"Bugün", g+ 'da, "haber.ogu.edu.tr/2013/03/27/uzay-asansoru-mumkun-mu" adresinde  "Uzay Asansörü mümkün mü"  adlı yayını paylaştım, şu yayını ekleyerek:

Dün, (Stella marifetiyle) misyon-koyucu tarafından, "uzayda çiçekkentler" fikrine yönlendirilmiştim. Ve gene dün, kentte (İzmir'de) gezinirken duyduğum "asansör" kelimesi le de "uzaya asansör" fikrine yönlendirildim. Ve, bu sabah, 30 Mart 2014 Pazar, "seçim günü" sabahı internete baktım. Okuduğum ilginç birkaç yayından, bir tanesini paylaşıyorum.

1987 ve 1988 başlarında, o zamanki bilinç gereği, çiçekkentleri tasarlarken, standart olmaları için, tamamı "kara" parçasında olan uygun benzer yerlerde inşa edilmeli diye düşünmüştüm. 1988 ortalarına doğru, misyonu tam olarak kavradığımda, çiçekkenteler projesinin aslında, misyon-koyucunun projesi olduğu da anlaşılmıştı. 1989 başlarında misyon bilincimi yitirince, tabi ki, "en güzel dünya" projesi, benim kendi "hayal ürünüm" niteliği kazandı. Bu "hayal ürünümü", A.W.W.F.C.-1992 kitabımda anlattım. Yazmadan önceki dönemde, çiçekkentler acaba denizlerde inşa edilse daha iyi olmaz mı, diye düşündüm. Ama "karada" olmalı dedim. 1992 sonlarında, misyon bilincim aynen geri gelince, yazdığım kitap, "misyon programı" niteliği kazandı. Daha sonra, çiçekkentler "denizde" olacak kanaatine vardım. Ve, internet kullanmaya başlayınca da, baktım internete (hangi vesileyle, şimdi hatırlamıyorum), varmı "havada kentler" fikri diye. Vardı. "The city, airborne" yayınını g+ 'da paylaştım, 2013 yılı içinde, kısa bir yazıyla, "çiçekkentler nerede olsun, karada mı, denizde mi, havada mı", diyerek. (Bu paylaşımın ardından, o yayını da tekrar paylalaşacağım.) Ve bende, "havada" kanaati oluştu. Ve dün, bana "uzayda" düşüncesi sunuldu. Uzaya, dünyanın çevresine.

Öyle anlaşılıyor ki, 200 yıl kadar önce, misyon-koyucu çiçekkentleri önce denizlerde tasarladı. Sonra Bilim ve Teknolojideki gelişmelerle, bunu önce "havada", sonra da "uzayda" diye revize etti. Havada iken dünyaya tam bağımlı. Uzayda iken dünyaya bağımlı ama, dünyadan sağlayabileceği imkânları, "başka biçimde" sağlayabileceği koşullarda, dünyadan tam bağımsız.

"Kara" ortamında tasarlanan çiçekkentler. 8 tane sekizgen, bir çember üzerinde. Her sekizgende 5 tane grup. (Her grupta, 4 tane 600+ sabit nüfuslu mahalle.) Uzay versiyonunda, 8 tane sekizgen yerine, 8 tane dikdörtgen, 5 dikdörtgenin kısa kenarlarında, uygun açıyla, birbirne bağlı biçimiyle. 
Bir Grup'ta, 2400+ nüfus. Altları kapalı, toprak gibi. Üstleri de kapalı ama birkaç apartman büyüklüğü sonrasında. Solu ve sağı saydam.
Ankara Garı'na girince insan, tavanın çok yüksek olması, ve giriş kapılarının yüksek ve camlı olması dolayısıyla, "kapalı ortamda" gibi hissetmiyor.
Ve uzay versiyonunda, gene herkes kendi kilosunda.
Çiçekkente bunu sağlayacak kadar merkezkaç kuvveti uygulandıktan sonra, ek enerji gerekmeden, ekseni etrafında dolanma sürekli.
----------
İki gün sonra, 1 Nisan 2014'te, "uzay asansörü" yayınını tekrar paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

NİSAN-1, 2014. önceki yazıma Ek:
Çiçekkentlerin "uzay versiyonu". 4 x 600 "artı" = 2400 "artı" nüfuslu gruplar. Sağ-sol "saydam" demiştim. "Merkezkaç kuvveti" yaratmak için, çok hızlı dönme olduğundan, dışarıyı görme, "normal görme" olmayacak.
Çare, alt (=taban) gene kapalı ("toprak" gibi.) Ama, Grup'un üstünde, kubbe biçiminde dev ekran. Yardımcı bir uydudan "canlı yayın", tüm çiçekkentlerin, tüm dev ekranlarına. Gerçek gök kubbenin, uzayda istenilen bir noktadan, istenilen bir bölümünün görüntülenmesi. Örneğin, tüm gruplarda, aynı anda (08.00 'de) Güneş'in doğuşu, ve aynı anda (20.00 'de) Güneş'in batışı olayının görüntülenmesi. Böylelikle, uzayda Gece ve Gündüz'ün yaşanması. Animasyon'la değil gerçek canlı (tv) yayınla. Yardımcı uyduyu istenilen pozisyonda tutarak.

Bir konu daha: "Kara" için tasarıda, sekizgenlerin ortasında olan "yönetim" yeri, ve çok amaçlı "ortak kullanım" yeri için, uzay versiyonunda 8 dikdörtgen yerine, 11 dikdörtgen. 1 ve 11 no.lular "ortak kullanım", 6 no.lu "yönetim" için.

"Uzay versiyonu" ile ilgili şimdilik bu kadar.
----------
Gecikmeli olarak, yazımı 2 Nisan 2014, 22.30 'da tamamladım. Sonra yattım. 03.00 sıralarında tuvalet için uyandım, ve dönüşte, "Mars'a kurulacak koloniler" haberlerini hatırladım ve "anında" kavradım, çiçekkentlerle ilgili olduğunu. 3 Nisan 2014 sabahı da, "www.haberturk.com/dunya/haber/908787-izmirli-eceye-tek-gidis-mars-bileti/7" yayınını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"EVİMİZ uzayda, İŞİMİZ Dünya'da"
Mesajı bu, "Uzayda otel" ve "Uzaya asansör" konulu fikirlerin, ve gerçekleştirme "çalışmalarının".
Evet, 29 Mart 2014 'te "buldum", yani kavradım, çiçekkentlerin uzayda inşa edileceklerini. Ama bugün (3 Nisan 2014), Mars'ta koloniler kurma fikri,  bu konudaki çalışmalar, ve "gönüllü" kayıtlarının yapılmakta olduğunu da hatırlayınca, anında kavradım mesajını,
"UZAYA göçeceğiz"
diyor aslında. Yani Çiçekkentler Projesi ile ilgili mesaj. Oysa ilk duyduğumda, "bağımsız" bir fenomen sanmıştım. O konuda bir yayını da g+ 'da paylaşmıştım, kısaca "ama önce çiçekkentlere göçeceğiz, düzenli toplumu kuracağız", diye yazmıştım. O yayınlardan bir tanesini gene paylaşıyorum, "İzmir'li Ece'ye tek gidiş Mars bileti". 1 Ocak 2014 tarihli, Haberturk haberi.
(Yeni Yıl müjdesi. Yeni Dünya Müjdesi, aslında.)
ECE KABADAYI ...
----------------------------------------

(31 Mart 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan "Başbakan Erdoğan'ın Balkon Konuşması" başlıklı haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

KUTLU OLSUN. "Paralel Devlet / Resmi Devlet" ikiliği ve çatışması, ABD ve Rusya'nın "tepeden" teslim alınmasıyla bitecek. Bugün 31 Mart 2014, İzmir'de 4.cü dalga Ezme'nin Başlangıcının 14.cü yıldönümü.
----------
Bugün, trthaber.com'dan "1 oy farkla kazandı" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

YA lova, 77 No.lu ilimiz. YA kup Koçal, "1" farkla.
Geçen yıl, SEVGİLİ ler günü'nde AK Partiye geçmiş.
Almanca, İngilizce biliyor. YA YA,  JA JA,  YES YES...
77, yedi-yedi,  zieBEN-zieBEN,  SEVEN-SEVEN.
LOV e  =  ya LOV a  ("Love for all")
CHP'li aday Ve FA  SALMAN.
Karım FA tma hem Türk, hem ALMAN.
26892 oy Salman'a. 23192 ODTÜ numaram.
92-92  (192.000 artı)
"I love you Stella"
KARILI-KOCALI
Yakup KOÇAL  (Kutlu Olsun !...)
----------
Bugün, Türkiye'de bir "ilk", bir Belediye Başkanlığını (Tunceli'nin Ovacık ilçesi'nde) TKP (Türkiye Komünist Partisi) adayının kazanması ile ilgili, trthaber.com haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile'ye dayalı,
Standart Çiçekkentlerde, Sevgi Toplumu,
Tek bir Devlet Çatısı altında, Tüm İnsanlara.
(Fatih Mehmet MAÇIOĞLU / Ovacık,  Kutlu Olsun !...)
----------
Bugün, Bu sabah saatlerinde Kuzey Kore ve Güney Kore'nin karşılıklı "yüzlerce" top ateşi yapmaları ile ilgili olarak, seçtiğim tr-euronews.com'daki haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Kuzey Kore'nin, Güney Kore'yi işgale yönelmesi, ABD-Rusya "konvansiyonel" savaşını kaçınılmaz kılacak. Üçüncü Dünya Savaşı, Türkler tarafından Dünya Devleti'nin kuruluşu ile sonuçlanacak.
------------------------------

(NİSAN 1, 2014  :)

Bugün, "Kars, Susuz ilçesinde, 397 şer oy alan AK parti adayı Murat Uray ile, Demokratik Sol Parti adayı Oğuz Yantemur için çekilen kurada Uray'ın Belediye başkanı olduğu" hakkındaki haberi haber7.com'dan g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

SUSUZ. KURA. MURAT URAY.
OĞUZ YANTEMUR.
-----
Burda, "ek bilgi":
Kuşkusuz, UR'a bağlamış, misyon-koyucu, SUSUZ Belediye Başkanlığı 2014 seçimini. URA her üçünde de. KURA-MURAT-URAY. Ayrıca, birinin adı MUR'lu, birinin soyadı MUR'lu. TEMUR dedi kardeşim DEMİR'e, Hulusi dedemiz, hep.
OĞUZ/SUSUZ, her ikisi de UZ'la bitiyor. SUSUZ...BURUNSUZ  (=Burunsuz Adam). SUSUZ, en yakın kelime SUÇSUZ' u da hatırlatıyor. Birinin soyadının Y ile bitmesi, birinin Y ile başlaması, Y ile başlayanın TEMUR'dan önceki kısmı YAN kelimesi YANLIŞ kelimesinin de ilk hecesi olduğundan, nihai mesaj şu:
Demir Suçsuz, Yanlış Yaptı.
Evet, Ben de aynı fikirdeyim, ötedenberi.
----------
1 NİSAN olayları, g+ 'da paylaştıklarım. 6 tanesini 2 Nisan'da paylaşmıştım. 1 tanesini (bugün) 3 Nisan'da, Sabah.com.tr 'den paylaştım. ABD'de 19 Şubat 2014 Powerball büyük ikramiyeyi ($ 425.000.000), tek başına kazanan kişi, (nihayet) ortaya çıkmış, ve ikramiyesini almış. "Bende JEDİ şansı var" diyerek. Yayına şu yazıyı ekledim:

Bununla 7 oldu, paylaştığım, 1 NİSAN olayları.

- ŞİLİ, deprem. Yerel saat 18.46.46 (dakika/saniye aynı, 46-46).
Okyanus'ta, iquique kentinden 95 km. uzakta. (Kentin adında iqu-iqu = iki-iki). 8.2 şiddet. (Sekiz nokta 2). 2 dakika sürdü. Boyu 2 metre kadar olan TSUNAMI dalgaları, Şili kıyılarını vurdu. (6 ölü, panikten, kalp krizi ve ezilme sebepleriyle. Maddi hasar.)

- TRT'ni SEKSENLER dizisinin 100.cü bölümü.

- Almanya NSU davasının 100.cü duruşması.

- İstanbul, KARTAL, trafik kazası, 4 ölü. (Biri, kimliği belirlenemeyen kadın.)
İlyas KOCAOĞLU, Soner TURAN, Yiğit KIRBAŞ.

- Van, BAŞKALE, Askeri araç çukura düştü, 13 asker yaralı. (Hayati tehlikeleri yok.)

- Ordu, FATSA, Trafik kazası, anne ve oğul hayatını kaybetti.
FATMA ÇEVİŞ ve KENAN ÇEVİŞ (=sürücü).

-19 Şubat 2014 çekilişinin ikramiyesi. POWERball.
California, Milpitas kentinde aldığı, 2 dolarlık bilete.
B. Raymond BUXTON.
----------------------------------------

(4 Nisan 2014  :)

Bugün, türkiyegazetesi.com'dan, "Fort Hood Askeri Üssüne Saldırı" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

5 Kasım 2009 saldırısı FATMA'yı buluşumun 1000.ci gününe denk gelmişti.
2 Nisan 2014 saldırısı, LUFTHANSA'da pilotların 3 günlük grevi başlattıkları gün yapıldı. (Fatma, Lufthansa'da görevli.)
----------------------------------------

(5 Nisan 2014  :)

Bugün, g+ 'da 2 haber paylaştım.

Birincisini 11.03'de, trthaber.com'un 4 Nisan, 14.43 girişli "Dumlupınar şehitleri anıldı", haberi. Şu yazıyı ekledim.

NATO tatbikatından dönerken,
NARA       burnu     açıklarında,
NABOLAND adlı şileple çarpıştı,
NATO'nun 4.cü kuruluş yıldönümünde, 4.4.1953'de, Dumlupınar denizaltımız.
DUMLUPINAR - (NARA burnu).
23 Nisan 1944'de (Türkiye, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" gününde) denize indirilmiş.
BLOWER - (LOWE /LOVE)
İlk devriye görevine, 17 Ocak 1945'te çıkıyor. Hiroşima'ya atom bombası atılmadan 9 gün önce, 28 Temmuz 1945'te, Avustralya'da Fremantle limanında demirliyor. Türk Personelinin 27 Eylül 1950'de Connecticut'ta başlayan eğitiminin tamamlanması ardından, 16 Kasım 1950 'de, Türk Deniz Kuvvetleri'ne teslim ediliyor.
4 Nisan 1953, saat 02.10 sıraları, su üstünde seyrederken, çarpışıyor İsveç şilepiyle. Güvertedeki 8 asker denize düşüyor. 5'i kurtarılıyor, 3'ü şehit. Denizaltının içindeki 81 asker kurtarılamıyor, şehit oluyor.
Gemi Komutanı Kur.Alb.HAKKI BURAK (şehit).
Şehit askerlerden birinin soyadı YURDAKUL.
28 Temmuz 1986'dan 3 gün sonra, "gaipten gelen" tehditli "UR, kesat" mesajıyla, amputasyon ve ardından hadımlık. (Permatikle).
(Avustralya / Ustra / Ustura)
Aynı gün Çanakkale Hastanesi'nde Ürolog Dr. Süreyya YURDAKUL, önce kendi kanından vererek beni "ölmekten" kurtarmış, sonra ameliyata almış.
Dumlupınar şehitleri arasında, soyadları YILMAZ olan 2 asker, soyadları DEMİR olan 2 asker var. Ben, YILMAZ Çanakkale'de iken, kardeşim DEMİR Kırıkkale'de idi. Şehitler arasında 5 tane de "DEMİR" li soyad var.
DEMİRel, DEMİRoğlu, özDEMİR, içDEMİR, çetinDEMİR.

4 Nisan 1949, NATO kuruldu. (4.4.1949). Amblemi 4 köşeli yıldız. Kuruluş yılı, kardeşim Demir'in doğum yılı.
4 Nisan 1949, NATO'nun kurulduğu tarihte, Abdullah ÖCALAN doğdu. (PKK).
4 Nisan 1968, Martin Luther King "öldürüldü". ("Amerikan Yurttaş hakları Hareketi" önderi.)
4 Nisan 1979, Zülfikar Ali BUTTO "idam edildi". (Pakistan Başkanı.)
4 Nisan 1997, Alparslan TÜRKEŞ vefat etti. ("Milliyetçi" hareket ...)
4 Nisan 19 - - , BALIKESİR, Askeri uçak düştü. Şehit ve ölen siviller.)
(Burda, İLAVE: Sonra, tekrar baktım vikipedi'ye. 1985'te, 2 pilot, ve 14 sivil. Marangozlar sitesi üzerine düşmüş.)

Gündem, Dünya Devleti'nin Kurulması, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.

Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile'ye dayalı, Standart Çiçekkentlerde, Sevgi Toplumu, Tek bir Devlet Çatısı altında, Tüm İnsanlara.
----------
İkincisini 17.03'de, trthaber.com'un 5 Nisan 14.47 girişli, "Pamir'in cansız bedenine ulaşıldı" haberi.
İstanbul Zekeriyaköy'de, 4 Nisan 2014 sabahı, anne ve babası uyurken, evden çıkan, kamera görütülerine göre, bahçe çitinden atlayıp, sokağa çıkan, Jandarma'nın İtfaiye'nin, AKUT'un aramakta olduğu, 3 yaşındaki Pamir DİKDİK 'le ilgili haber. (Komşu bir evin Havuzu içinde bulunmuş.) Şu yazıyı ekledim:

Pamir DİKDİK, 3 yaşında, 4 Nisan 2014'te.
(Çok acı.)

Burda, zikirde fayda var. PAMİR / DEMİR bağıntısı (NATO gününde, Dumlupınar gününde). DİKDİK 'in ne ile bağıntılı olduğu apaçık belli (- ik - ik). Zaten, Amerikan İngilizcesi argo, "dick" erkeklik organı demek. ZEKERİYAKÖY'ün ZE'si (ZE / EZ) dolayısıyla, PAMİR / İZMİR bağıntısı da var.
Olay, Stella marifetiyle, Misyon-koyucunun işi. Yılmaz'la, Yılmaz'ın işleri ile ilgili. Bundan hiç kuşku yok.

2 gün sonra, bugün 7 Nisan 2014'te yazıyorum:

Dün, 6 Nisan'da duydum, ikinci çocuk ölümünü, Pamir DİKDİK ölümüne benzer. Üstelik soyadı da DEMİR. Ama özellikle paylaşmamayı, sözetmemeyi tercih ettim. Ama bugün üçüncü benzer olayı da duyunca, sözetmek elzem oldu. Önce, dünkü duyduğuma daha dikkatli baktım. Olay tarihi, 5 Nisan. Olay yeri Urfa, CEYLANPINAR, ışıklar köyü. (CeylanPINAR  /DumluPINAR bağıntısı). Yani bir gün arayla ikinci "eylem", Misyon-koyucu'dan, aynı bağlamda. Ahmet DEMİR, 6 yaşında, kuyuya düşerek. Bugünkü duyduğum olayda soyadı BAYSAL. (Anında hatırlattı, anneme, annemize, 4-6 Temmuz 2006'da BozYAKA'da yaşatılan kâbusu. İLGİ bakımevi. Yönlendiren BAYSAL Ambulans.) Çocuğun adı da Yusuf. (Apartmanda, şu sıralarda, bana yönelik Ezme'de, en çok kullanılan küçük çocuk. Ben bu satırları yazarken, ağlatıyorlardı onu, açık penceremin altında. 2000 yılında MÜGENUR çocuk, 2014 yılında YUSUF Çocuk.) Olay tarihi 6 Nisan. Yani gene bir gün arayla, aynı bağlamda. Olay yeri VAN. Yusuf BAYSAL, 4 yaşında, dereye düşerek.

4-5-6 Nisan tarihlerinde, 3 çocuk, sırayla, HAVUZA, KUYUYA, DEREYE düşerek öldüler. Havuz-Kuyu-Dere, ortak özellik SU. (SUÇ kelimesini çağrıştırmak için dersek, uygun olur.)
Haberi duyduğumda, kuyunun "KURU" olduğu (SUSUZ olduğu) kanaati oluşmuştu bende. Eğer öyleyse, bu yazdığım ortak özellik bozulmaz. Mesaj, "UR" ve "SUÇSUZ" çağrışımlarıyla, pekişir.

Evet, bugün, tgrthaber.com'dan, Ahmet'in haberini, zaman.com'dan Yusuf'un haberini g+'da paylaştım. Arada başka bir paylaşımım olmadığı için, üçü de peşpeşe. Üçüne de eklediğim yazılar aynı formatta.

Pamir DİKDİK, 3 yaşında, 4 Nisan 2014'te.  (Çok Acı ...)
Ahmet DEMİR, 6 yaşında, 5 Nisan 2014'te.  (Çok Acı ...)
Yusuf BAYSAL, 4 yaşında, 6 Nisan 2014'te.  (Çok Acı ...)
----------

Bugün, 7 Nisan, Dünya Sağlık Günü.
7 Nisan 2003, Dünya Sağlık Gününde, "Çamlık Sağlık Ocağında", bana atılan yumruk, arkamdaki annemi yere yıkmıştı.
----------

Bugün 7 Nisan, Ruanda TUTSİ katliamı'nın 20.ci yıldönümü.
6 Nisan 1994'te Ruanda ve BURUNDİ devlet başkanlarını taşıyan uçağın, Ruanda'da Kigali havaalanına inişinden az önce, "roketle" düşürülüp içindekilerin "ölmesi" olayı üzerine başlatılmıştı. Olay sahte, katliam essah.
(Hala oğlu, kuzen Alaaddin'in Doğum günü, 6 NİSAN.)

İzmir'e transfer edildiğim Sonbahar 1987'de İzmir'de başlayan 1.ci dalga EZME, aslında İstanbul'da başlayan ezme'nin devamı niteliğindeydi.
İzmir'de, Yılmaz'a yönelik "Tutsi kini eylemleri", 1987'de de vardı, şimdi 2014'de de var. Ve ben, 7 Nisan 1994 öncesindeki, yani "3 aylık katliam" öncesindeki Tutsi-Hutu çatışmaları sırasında, kesin kanaate varmıştım, "Ruanda'daki Tutsi işleri, İzmir'deki Tutsi işleri ile bağıntılı", diye. 

Vikipedi diyor ki:
(Tutsiler) Uganda'daki kamplarından çıkıp (Hutu) hükümetine karşı silahlı mücadeleye başladıkları 1 Ocak 1990'dan, 1992'ye kadar, bir iç savaş yaşandı. Ağustos'ta ateşkes, geçici olarak savaş durduruldu.
Sonra, ekonomi silah almak için uygun olmadığından Satır (Maşada) satın alında Çİn'den. (Hutu) halka dağıtıldı. Maşadalar yetmeyince, Yakında başlayacak "Böcek Avı" için denilerek sivri uçlu sopalar dağıtıldı. Ve "Uçak kazası" haberi radyodan duyurulduktan sonra, önceden fişlenmiş Tutsilere (ve ılımlı Hutulara) karşı katliam başlatıldı.
----------
CNN-int'in 7 Nisan girişli, "Rwandan Genocide, 20th anniversary" haberini, (8 Nsan 2014'te) g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

TUTSİ kini, DEVE kini ...
April 7th,2014 (="Monday"), 20th anniversary,
Start of three-month killings, with 800.000 dead. 
----------
7 Nisan 2014'te, saat 07.15 sıralarında, Belçika'da, aslen Sakarya, Karasu ilçesi, Denizköy nüfusuna kayıtlı bir Türk anne, Elif ALTINTAŞ (31) içinde 2 çocuğunun da bulunduğu aracını Albert Kanalı'na sürerek intihar etmiş.
7 Nisan 2014, "katliamın başlangıcının" 20.ci yıldönümü, ve Ruanda'nın 1962'deki "bağımsızlığına" kadar bir Belçika sömürgesi olduğundan, intihar olayının Yılmaz'ın işleri ile, misyon işleri ile bağıntılı olduğu kanaatiyle, haberi 9 Nisan 2014'te Sabah Gazetesi'nde, "çocuklarıyla ölüme gitti" başlığıyla çıkan biçimde, g+ 'da paylaştım, "Belçika'da" kelimesini ekleyerek.
----------------------------------------

(10 Nisan 2014  :)

Bugun, g+ 'da, internet'te "Tayyareci Arşiv" den bir yayın payşlaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Bir Devre Arkadaşı'mın sitesi. Bugün buldum. Demek ki, 1969'da Konya'da 131.ci filoda, T-37 uçuş eğitiminde berabermişiz. Ben, öteki bazı arkadaşlar gibi, "kusma" dolayısıyla uçuculuktan ayrılmak zorunda kalmıştım. 
Hatırladım Necat'ı, resimlerinden. 1418 yazıyor. Demek ki 4.cü kısımdaymış. Hava Harp Okulu'nda hepimiz 6 kısımdık. Ben 1.ci kısımda, 1145 No. ile.
Konya'da, 1129 Halil GÜRSEL ile, ikimiz, üste gezinirken onun söylediği, "gönlüm seher yeli gibi, daldan dala essem diyor", şarkısı hâlâ hatırımda. 
Aralık 1979'da, MİT'den ve arkasındaki politik güçlerden "beklenti" dönemi başlamıştı. "Talip Psikolojisi" ile, pozisyonumda bir değişiklik olmadığı için, MİT'e tepki olarak, 1968 devresi Hava Subayları Yıllığını ve Andacını, yırtıp atmıştım, 1980 veya 81'de, İstanbul, Dr.Esat Işık Caddesi'ndeki kiralık "evimizde". Dolayısıyla elimde yok, Devre arkadaşlarımın adları, fotoğrafları.
Bizim kısım 48 kişiydi, herhalde tümü de öyle. Yani herhalde 288 kişiydik. 300 kadar yani. Bu 300 kadar kişiden, 30 kadarı (ben dahil) Ordu'dan ihraç edilerek, 1972-73'de 256 sanıklı THKP davasında yargılandık. Birimiz de, 2.ci kısımdan Saffet ALP, Kızıldere'de 1972'de "öldürülen" 10 kişi içindeki tek subaydı.
Arkadaşım Necat DÖNMEZ'in "biyografik sitesini" izlerken, sanki kendi geçmiş yaşantılarımı izler gibi oldum.
İşin bitti mi bu dünyada Yılmaz, yoksa yeni mi başlıyor ?...
----------------------------------------

(10 Nisan 2014  :)

Bugün, Milliyet Gazetesi'nin Logo'sunu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

19.04.1983 tarihli Milliyet'ten 2 haber:
İnternet, Milliyet arşiv'den aktarıyorum, aynı kelimelerle, ama biraz kısaltarak.

Sayfa 1'den: (...) 13 Eylül 1980'de Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlığı'nın emriyle İzmir Belediye Başkanlığı'na getirilen Cahit Günay, görevinden istfa etti. Günay'dan boşalan belediye başkanlığına Vali Yardımcısı Ceyhan Demir atandı. Demir, dün görevine resmen başladı. (...)

Sayfa 12'den: (...) İstanbul'da, Demirbank Kadıköy Şubesi'ni silah zoruyla soyan akıl hastası Yılmaz Gürol adındaki genç, banka personeli tarafından yakalandı. (...) dün saat 14.30 sıralarında (...) bankaya silahla girip, güvenlik görevlisi Erdinç Oran'ı etkisiz hale getirerek silahını aldı. Silahı (...) Erdinç Oran'n sırtına dayayıp, vezneye yaklaşan Yılmaz Gürol, veznedara dönerek 250 bin lira hazırlamasını istedi. Veznedar Mehmet Türkten de soyguncunun isteğine boyun eğerek parayı hazırladı. 250 bin lirayı aldıktan sonra (...) Soyguncunun kaçmasıyla (...) peşine düşen müdür ve görevliler (...) Yeldeğirmeni yönüne giderken, bir sokakta kıstırarak yakalamayı başardılar. (...) silahın boş olduğu ve akıl hastası olduğu anlaşıldı.
Ankara'daki Soygun:
Başkent'in Talatpaşa semtindeki 55 yaşındaki kuyumcu Mehmet Yemrehan, dün sabah, ucuna susturucu takılmış bir tabancayla vurularak dükkândan 5 milyon liralık altın alındı. (...) yoğun bakıma alınan kuyumcunun durumunun kritik olduğu öğrenildi. (...) 
Kadın Kuyumcu Soyuldu:
Üsküdar'da dün Banu Ovacık adlı kuyumcuyu oyalayan dört kişi, dükkândan 3 milyon 700 bin lira değerinde altın alıp kaçtılar. (...) kimliği belirsiz kişiler (...) süratle olay yerinden kaçtılar.
----------
Aynı GÜN-AY-YIL
İstanbul'da DEMİRbank, İzmir'de GÜNAY ve DEMİR.
18 Nisan 1983, 2 kuyumcudan toplam 8 küsur milyon liralık ALTIN. ALTIYOL şubesinden 250 bin lira.
ALTINA bak Yılmaz, ORAN boş. (Erdinç ORAN).
TÜRKTEN olsun Dünya Devleti'ni kuracak kişi. (Mehmet TÜRKTEN).
30 Mart 2014 seçimlerinde, Türkiye'de il kez, bir belediye başkanlığını (OVACIK ilçesinde) TKP'li (Türkiye Komünist Parti'li) aday kazandı. Etiyopya'daki YEMREHANNA (="YEMRAHAN") kilisesi 12.ci yüzyılda yapılmış, mağara kovuğuna.
(Banu OVACIK / Mehmet YEMREHAN)

18 Nisan 1983, DEMİRBANK soyuldu.
18 Nisan 1986, DEMİR BABA oldu (ikinci kez), SEVGİ doğdu.
SEVGİ biraz büyüdü, "ablam BARIŞ, önemli bir günde, 1 Eylül 1976 Dünya Barış Günü'nde doğmuş, be SEVGİ önemsiz bir günde, 18 Nisan 1986'da doğmuşum", dedi ve ablasını kıskandı. Kıskanma SEVGİ, 18 Nisan amcanın en önemli günlerinden biri. 

SEVGİ doğmadan, çok değil tam 1 ay önce,Çanakkale Hapishane Revir'de, 18 Mart 1986'da, Çanakkale Deniz Zaferi yıldönümü, ve izleyen birkaç gün içinde,

"Sovyetler de onlardanmış, 1.ci ve 2.ci Dünya Savaşları, Gizli Dünya Devleti'nin eseriymiş, Sıra 3.cü Dünya Savaşı ile, Dünya Sosyalist Devleti'nin kurulmasındaymış, Bunu ben gerçekleştirecekmişim, Onun için burdaymışım, Doğumdan seçilmişim bu iş için"

dedim, ve böylece, Aralık 79'da başlayan "talip psikolojisi", Mart 86'da "seçilmişlik Psikolojisi" ne dönüştü. Hâlâ bekliyorum.

MİT'den, kesin "yeşil ışık" almasydım, asla cesaret edemezdim, banka soymaya., üstelik tek başıma. Alimallah, insan canından bile olabilir, banka soyayım derken.
MİT, talip psikolojime uygun olarak, "kullansın" diye yapmıştım soygunu. "A.K.G.B.K.-1982 adlı kitabımı, termonükleer Dünya Savaşını önlemek amacıyla, Sovyetler Birliği Başkanı'na vermek üzere, Moskova'ya gidiş uçak bileti parası için", diyerek.

SAYGIN kişi, SOYGUN işi, olur mu Yılmaz?
SAYGON, Ho Chi Minh oldu, 2 milyon Vietnamlı ve 50 bin Amerikalı öldükten sonra!
----------------------------------------

(12 Nisan 2014  :)

EVLİLİK YILDÖNÜMLERİ ARDINDAN

Charles-Camilla Evliliği, 9 Nisan 2014, 9.cu Yıldönümü.
Demir-Gül Evliliği, 10 Nisan 2014, 39.cu Yıldönümü.
(Günlerinde kutladım, g+ sayfamda.)

9 Nisan 2014, sabah 06.45'de, Konya SARAYönü ilçesinde, TIR sürücüsü direksiyon başında uyudu, karşı şeride geçti, Osman DEMİRkol'un sürücüsü olduğu minibüse, ve Sebahattin ÖZçıray'ın sürücüsü olduğu TIR'a çarptı. Sürücüler dahil, 10 ölü. 11 yaralı, ikisi ağır. Minibüste ölenlerden biri Dilek DEMİRkaya. (Bu haberi, "9 Nisan 2014'te" yazarak, tgrthaber.com.tr'den g+ 'da paylaştım.)

10 Nisan 2014 sabahı, tedavi görmekte olduğu hastanede, 80 yaşında vefat eden, "sinema ve tiyatromuzun sevilen oyuncularından, GÜL GÜLGÜN" haberini, posta.com.tr'den, "10 Nisan 2014'te. Asıl adı GÜNER GÜLhuy GÜLGÜN" yazarak g+ 'da paylaştım.

10 Nisan 2014'te, saat 08.30 sıralarında, ADANA, merkez Seyhan ilçesi, Denizli Mahallesi, hemzemin geçit yanında, alt geçit çalışması yapan belediyeye ait beton mikserinin altındaki kanalizasyon çukuru sebebiyle, göçük oldu. Mikser yan yattı. Çelik kollardan biri, tren geçtiği için, hemzemin geçitin kapalı olması dolayısıyla, beklemekte olan otomobilin üstüne düştü. İçindeki, tek kişi, sürücü ADEM GÜLler, ezilerek öldü. Polis, GÜLLER'in ezilmiş cesedini, olay yerine gelen yakınlarına göstermekten kaçındı. Ceset torbasına konulurken, pantolonundan tanıdılar. (Bu haberi, "Adana'da Korku filmi gibi kaza" başlığıyla veren, haber7.com'dan, g+ 'da "10 Nisan 2014'te, Adem GÜLLER" yazarak paylaştım.
(Adem GÜ rol)

10 Nisan 2014'te, öğle saatlerinde, AYDIN'da Muharrem GÜLsevin (69), yolcu treni önüne oturarak intihar etti.
www.haberfx.net/raylara-oturup-intihar-etti-resimler-93114-1/
(Bu paragrafı 14 Nisan 2014'te ekledim.)

10 Nisan 2014 sabahı, "dünyaca ünlü" Foto Muhabiri Kerim Şevket Ökten, tatil için, gemi ile BOZcaada'daki eşi Aybüke'nin yanına, yazlık evine gitmek için, motosikletiyle Çanakkale'nin EZİNE ilçesine girdiği sırada, telefonla konuşurken taktığı Bluetooth Kulaklığı'na yıldırım çarpması sonucu yere yuvarlandı, hastanede kurtarılamıyarak öldü. 
Hürriyet Gazetesi "İnanılmaz Ölüm" başlığı ile verdi haberi. Bir fotoğrafını yayınladı, "Kerim Ökten'in GEZİ olayları sırasında, TAKsim'de çektiği bu kare, 2013 yılının fotoğrafları arasına girmiş, ve yurtdışında birçok saygım gazetede yer almıştı", diye yazdı.
(GEZİ ne / EZine)
European Press Photo Agency (EPA)'nın, "İngiltere" sorumlusu iken, bu yıl başında Türkiye sorumluluğu'na atanmış.
Bu haberi, "Foto Muhabirini yıldırım öldürdü", başlığıyla veren, sabah.com.tr'den paylaştım g+ 'da, "10 Nisan 2014'te, Çanakkale, Ezine'de. K.ÖKTEN", yazarak.
(Çanakkale'de, KÖKTEN amputasyon)
(motosiklet-kerim)
-----
Ve bugün, 12 Nisan, 2 haber daha paylaştım g+ 'da.

Birincisi,
edition.cnn.com/2014/04/06/world/asia/uk-royal-visit-nz-australia/
adresindeki, şu yazımla:

William's first tour, when 1-year old, was to New Zealand & Australia, by his parents Charles & Diana. Now, the first tour of George, first grandchild of Charles & Diana, to the same countries. The duration of the tour specially includes the date of Apr.9th,2014, 9th anniversary of the marriage of Charles & Camilla. It started on Apr.7th, 2014 (on the World Health Day) in New Zealand, and will end in Australia, on Apr.25th, 2014 (99th anniversary of landing of ANZAC soldiers at Gallipoli, in Turkey).

William ve Kate'in çocukları George ile, Yeni Zelanda-Avutralya gezisi, özellikle Diana ve Camilla'yı birlikte çağrıştıracak biçimde düzenlenmiş. Bir mesaj bu. Diana'nın, "Paris kazası" olayının aslını bilen, yakın çevrelerindeki kişilere yönelik. Gezi'nin Dünya Sağlık Günü'nde başlayıp, Çanakkale Kara Savaşlarının başlangıç yıldönümünde bitecek olması da, bana (=bize) mesaj.

İkincisi,
Sakıp Sabancı'nın vefatının 10.cu yıldönümünde mezarı başında anılmasıyla ilgili AKŞAM gazetesi'nin haberi,
"10 Nisan 2014, Sakıp Sabancı'nın vefatının 10.cu yıldönümü.
7 Nisan 1933/Kayseri - 10 Nisan 2004/İstanbul"
yazarak.

 YABANCI gibi olduk kardeşim Demir'le
(SABANCI / YABANCI)
Onun için YABAN adını koydular, Tekin'le Barış, oğullarına, Demir'le Gül'ün torununa (ilk torununa).
Yılmaz, YALANCI olma. "Yaban ellerde" HOLLANDA'da doğdu diye, YABAN koydular adını. 
19 gün sonra, 1 Mayıs 2014'te, YABAN'ın yaşı 3 olacak. YABAN, Hollanda'lı.
Vefat saati de "ilginç" Sakıp Sabancı'nın. (5.55).
Torunu  Melisa TAPAN da gelmiş anma törenine.
Melisa'da "isa" kelimesi, "Tapan" (=ibadet eden) kelimesine uymuş.
Ve TAPAN / YABAN benzerliği

----------------------------------------

(13 Nisan 2014  :)

Saat şimdi 21.00. Yazmaya başlıyorum. Uzun zaman alabilir.Yazdıklarım aşırı gecikmeli yansıyor bilgisayara.
"Mert Aydın" olayını yazacaktım. Önce trthaber.com'a baktım, "Antalya'da kötü haber". Neymiş diye baktım. Gene bir "çocuk" haberi. Antalya, Konyaaltı ilçesi Aşağı Karaman köyüne piknik yapmak için gelen ailenin, 2 yaşındaki çocuğu Hüseyin ÇAL kaybolmuş, 200 metre ilerde, orman içinde, yangın söndürme havuzunda ölü bulunmuş. Belli ki, bugün 13 Nisan Pazar gününde.
(Annemin  kızlık soyadı ÇAL 'dı)

4-5-6 Nisan tarihlerinde havuzda, derede, kuyuda, birer çocuk hayatını kaybetmişti. 6 Nisan Pazar günü, Kars'ta bir çocuk daha, Mert AYDIN (9)
kaybolmuş, ve cesedi çöplükte bulunmuştu. O ayrı türden bir olaydı. Tecavüz edilerek öldürüldüğü anlaşıldı. 2 gün öncede suçun faili yakalandı, suçunu itiraf etti. Aykut BALK (23). (= Bugünkü Sabah Gazetesi bilgilerinden). 
İlk dikkat çeken kelime BALK. BALIK çağrışımlı, BALIK'ta mecazi anlam da var. Ama BALK'ta "I" yok. YILMAZ'da "I" var, YILMAZ'da ne yok?
"Bize özel", BALKON'u da çağrıştırıyor, BALK. "Ne olurdu sanki şu balkona çıkabilseydim", diye diye yaşadı, son bir yılını zavallı sevgili anneciğim.
Bugünkü Hürriyet'te "Prens Charles bana dedi ki ..." başlıklı bir haber de var. En son ne zaman baktım Charles'ın twitlerine. Herhalde en az 1 yıl önce. Charles şakacı. " by the liquor in bulk" yazmıştı. (Ucuz olması için içkiyi toptan al ...) "in bulk" kısmı aynen hatırımda. "Bulk" söylenişi "BALK". (Bulk ="toptan").
Aykut Balk, Mert'in babasının cep telefonu dükkanından, cep telefonu satın almış. Mert'in babası da, Balk'ların oto galerisinden araba satın almış. Yani birbirlerini tanıyorlar.
Olayın en önemli anı, DİGOR caddesinde, Aykut'la Mert'in "karşılaşması". Aykut arabalı. O anda başlıyor, Aykut'ta, "sapık şehvet" baskısı. Durum "müsait". Birbirlerini tanıyorlar. "Evine bırakmak" gerekçesiyle arabasına alıyor çocuğu. Sapık Şehvetin Esareti içinde, gerisi kendiliğinden geliyor.
Muhtemelen çocuğa tecavüz ederken bile, bir sonraki aşama aklında yoktu. "Tecavüz" bitince, panik. "Öldür. Kaç Erzurum'a. Bulamasınlar." Kaybolunca ortadan, Aykut'un yakınları, "kayıp başvurusu" yapmış polise.
Dolayısıyla, DİGOR önem kazandı, baktım orda bir "işaret" var mı, diye.
Var. 30 Mart 2014 seçimlerinden önceki Belediye Başkanı Muzaffer KUTAY.
KUTAY kelimesini tekrarlarsak, AYKUT çıkıyor.
KUTAYKUTAYKUTAYKUTAYKUT..
Seçimi kazanan Belediye Belediye Başkanı'nın adı da Ekrem BİNGÖL. BİNGÖL kelimesi de ÖL kelimesi ile bitiyor. EKREM kelimesinde de, tersten okursak, MERT kelimesinin MER'i var.
Üstelik, MERT'in öldürülmesi, Belediye Başkanının değiştiği günlerde. Seçimden bir hafta sonra. Yeni Başkan Mabatasını ne zaman aldı?
Mert'in babasının adı YOLCU. (Yani adı soyadı Yolcu AYDIN.)
Türk Dil Kurumu sözlüğü, YOLCU için 2 asıl, 3 mecaz anlam vermiş.
Mecaz anlamlardan biri "iyileşmesi umutsuz hasta". Ne demek? "Ölecek, yani". KİM ölecek ?...
Mert'in ailesi için, çok kötü, çok zor bir durum. Biliyorum.
Aykut'u asmak bile acılarını dindirmeye yetmez.
Bu konuda yazacaklarım bu kadar. (22.50 oldu saat.)
----------------------------------------

(14 Nisan 2014  :)

Dört haber ekliyorum:

1) İzmir'de, 5 Nisan 2014 Cumartesi gününden beri kayıp olan (eşi ve oğlu tarafından aranan) Ramazan GÜLtekin (56), Karabağlar Tınazlı mevkisinde, uçurumun dibinde, yanındaki, (aynı işyerinde çalışan) kadın GÜLşah KAPAR  (33) ile birlikte ölü olarak bulunmuşlar. Dün 13 Nisan'da olsa gerek.
Kadın arabanın içinde, Erkek dışında. Tırmanmaya çalışmış kayalıklara, yaraları yüzünden başaramamış.

2) ŞanlıURFA'da,10/11 Nisan 2014 gecesi, FATMA KAPMIŞ (24), 4 yıllık sevgilisi Uzman Çavuş BESTAMİ İSTEK'i (27), (belli ki, İSTEK uyuduktan sonra), İSTEK'in tabancasıyla başından vurarak öldürmüş, sonra aynı tabancayla intihar etmiş. Cesetleri, 11 Nisan'da bulunmuş. Tabanca kadının elinde.
Her ikisi de Osmaniye'den. Bir ay önce, Bestami, Fatma'yı terkedip Osmaniye'den başka bir kızla nişanlanmış. Bunu kabullenemiyen Fatma, 10 Nisan günü Bestami'ni görev yaptığı ŞanlıURFA'ya, onun evine gitmiş.
Belli ki, ikna edemeyince, öldürmeyi ve ölmeyi tercih etmiş. Facebook'ta açıklamaları var.

3) Ordu, FATSA, Oluklu köyünde, 11 Nisan 2014'te, sabah saatlerinde, Mevlüt PERİŞAN (60) motorlu testere ile, inşaat kalıbı tahtasını keserken, bir anda testerenin elinden kaymış, kendisine yardım eden karısı Emine PERİŞAN'ın (53), boğazı kesilmiş, Şah damarından. Kadın aşırı kan kaybından ölmüş.
"Fazla eğilme, bir kaza olmasın" diye uyarmış karısını önceden. "Sen kes bir şey olmaz" demiş karısı. İfadesinde, "O kadar çok kan akıyordu ki şoka girdim" sözleri, Mevlüt PERİŞAN'ın.

4) Tunceli'de, 11 Nisan 2014'ten beri kayıp olan, Anadolu Lisesi, 1.ci sınıf öğrencisi,15 yaşındaki kız, Sinem BENK'in cesedi (belli ki dün 13 Nisan'da), Uzunçayır Baraj Gölü'nde bulunmuş. Eşyaları, ve "Hoşçakalın" yazısı, göl kıyısında.
----------------------------------------

(15 Nisan 2014  :)

Başbakan dahil kabinede yer alan 26 kişiden 10'unun doğumgünleri:

26 Şubat 1954   Recep Tayyip ERDOĞAN
26 Şubat 1959         Ahmet DAVUTOĞLU

15 Haziran 1976     Akif Çağatay KILIÇ
15 Haziran 1968               Ömer ÇELİK

1 Nisan 1947      Beşir   ATALAY
1 Nisan 1965      Bekir BOZDAĞ
1 Nisan 1967    Cevdet YILMAZ

1 Ocak 1961           Nihat ZEYBEKÇİ
1 Ocak 1956    Mehmet Mehdi EKER
1 Ocak 1967           Mehmet ŞİMŞEK
----------
YILMAZ'ın işi AŞK.
ŞK, BEŞİR-BEKİR'de.
YILMAZ'ın Salihli'de ilk öğretmeni Melahat ATALAY.
YILMAZ Salihli'de iken, BOZDAĞ Kaplıcalarına gitmişti.
1955'te, 7 yaşını bitirirken ayrıldı YILMAZ, Salihli'den.
----------------------------------------

(17 Nisan 2014  :)

Dün 16 Nisan'da, Yerel saatle 09.00 sıralarında, SEWOL adlı Güney Kore feribotu battı. Asıl yolcuları, 325 Lise öğrencisi, 15 öğretmenleri. JEJU adasına tatil gezisi için gitmekteydiler. Diğer yolcular, 89. Mürettebat 30. Toplam 459 kişi. Az önce (saat 20.30'da) CNNint. 20 ölü, 276 kayıp, haberini verdi. Arama kurtarma çalışmaları devam etmekte.

Dün 16 Nisan'da, öğle saatlerinde, EskiŞEHİR'de,ikisi de 14 yaşında 8.ci sınıf öğrenciler 2 kız arkadaş, Çamlıca mahallesinde, sulama kanalına atlayarak, intihar girişiminde bulundular.
ELANUR ve NURAY
Elanur Ç. bir vatandaş tarafından kurtarıldı, ağır yaralı hastanede.
"Aynı gün akşam saatlerinde, Nuray Filiz'in cansız bedenine ulaşıldı", haberi de geldi. Her ikisinin facebook'ta yazdıkları da basında yer aldı. Ben de buldum facebook hesaplarını, ve okudum aynı yazıları.
ElaNUR, Dün 16 Nisan'da toplam 3 ayrı yazı yazmış.
Önce, "Sabah uykum gibi sevebileceğim biri lazım."
sonra, "Ölüm haberimi aldığında mutlu olacak çok insan var."
en son olarak, "Sen hep mutlu ol Yusuf'um."
"Aşk"intiharı, anlaşılan. Kurtarıldı, "amacına aykırı" olarak.
NURay'ın sayfasında, 9 Nisan'da , 1 yayın var, "sözde kardeş, özde kalleş" diye. 11 Nisan'da 8 yayın var, ilki "bu saatten sonra kimse kardeşim diye gelmesin". Ve dün 16 Nisan'da 1 yayını var, "varlığımla terbiye olmayanı, yokluğumla terbiye ederim", diye.
"Kardeşe tepki" intiharı, anlaşılan. Öldü.
----------
SEWOL kelimesi apaçık gösteriyor değil mi, aynı gündeki "iki" olayın bağıntılı olduğunu.
Adları "NUR" lu iki kız Eski ŞEHİR'de, 325 Liseli çocuk SEWOL feribotunda Güney Kore'de.
SEV OL
GÜROL
----------
Yarın Sevgi'nin Doğumgünü.
Suri'nin geçen yılki doğumgünüyle ilgili bir (ingilizce) yazı buldum internette, bugün. Paylaştım, g+ 'da, şu yazımla:

Tomorrow, April 18th, 2014,
Suri will be 8, Sevgi will be 28.
HAPPY BIRTHDAY to both.
-----------------------------------------

(18 Nisan 2014  :)
(Sevgi'nin 28.ci DoğumGünü)

Bugün, trt sabah haberlerininde duyunca Çanakkale'de askeri birlikte gece tatbikatında 17 askerin yaralandığını, g+ 'da öncelikle onu paylaştım, haberturk.com'dan, şu yazıyı ekleyerek:

17 Nisan 2014, 21.30'da, Çanakkale, 17 asker yaralı.
18 Nisan 1986, Kırıkkale, Yahşihan, Patlama, Panik. Belde boşaltıldı. Askeri Mühimmat deposunda. Ölen , yaralanan yok, ama beldede hasar çok. 
Bu BİLGİ internet'te böyle. Bu sabah vikipedi'de de tekrar gördüm, orda da böyle. 18 Nisan 1986 tarihi küçük yeğenim Sevgi'nin Kırıkkale'de doğduğu gün. İki olay "çakışmış" yani. Ama internet'te olayın 18 Haziran 1986'da olduğuna dair bilgiler de var. Hangisi doğru diye, bu sabah Sevgi'nin doğumunun 28.ci yıldönümünde, internette araştırırken, buldum doğrusunu, 19 Haziran 1986 tarihli arşivdeki Cumhuriyet gazetesinde okuyunca haberi.

Ama bu vesileyle, 2 başka haber de buldum, Cumhuriyet Gazetesi arşivinde.

Biri, 18 Nisan 1983'te, 35 yaşımda, yaptığım Bank Soygunu ile ilgili:
Cumhuriyet, 19 Nisan 1983, Sayfa 7:
"(...) Demirbank'ın Kadıköy Şubesi'ni dün soyarak, 250.000 lira alan silahlı kişi olaydan  sonra yakalandı.  Banka Şubesine saat 14.30 sıralarında giren Yılmaz Gürol (36) adlı kişi, silah tehdidiyle banka güvenlik görevlisini etkisiz hale getirerek, silahını aldı, daha sonra (...)"
Öteki, 31 Temmuz 1986'de, 38 yaşımda, yaptığım Amputasyon'la ilgili:
Cumhuriyet, 2 Ağustos 1986, Sayfa -:
"(...) Çanakkale E tipi Cezaevi'nde (...) sol görüşlü 39 yaşındaki Yılmaz Gürol, erkeklik organını, jiletle keserek intihara kalkıştı. Silahlı gasp suçuyla, 1983 yılında, 8 yıl10 ay 20 güne hükümlü Yılmaz Gürol'un tahliyesine 3.5 ay kala intihara kalkışmasına, geçirdiği ruhsal bunalımın yol açtığı bildirildi."

Burda, belirtmekte fayda var. Yahşihan olayındaki, internetteki yanlışlık da, aslında misyon-koyucunun bir (amaçlı) işi.

Vikipedi'de 18 NİSAN 'lar:
-1906, (Sevgi doğmadan "SEKS EN" yıl önce) San Francisco, 7.9 şiddetinde deprem, ve ardından yangınlar. 3 bin kişi öldü, 100 bin kişi evsiz kaldı.
-1954, mıSIR. naSIR, krallığı devirdi.
-1983, (Yılmaz'ın banka soygunu günü) Beyrut, ABD Büyükelçiliğine intihar saldırısı, 63 ölü. (Bu olay ardından ABD, Lübnan'daki askerlerini çekti.)
-1989, Türkiye'de ilk tüp bebek, İZMİR'de doğdu, EGE Üniversitesi Hastanesi'nde. Adı ECE.
Aynı gün:
-1989, ÇİN'de Tiyananmen Meydanı'nda, "Demokrasi için" öğrenci gösteriler başla(tıl)dı. Günler sonra, askeri müdahale ile sonlandırıldı, yüzlece ölü.
-1999, Erken seçim. DSP birinci parti. Ardından Ecevit'in son hükümeti. İcraatı ile, olup bitenlerle, 3 Kasım 2002'de AKP'nin tek başına iktidara gelmesi sağlandı.
-2002, Eski AFgan kralı Zahir Şah, 29 yıl "sürgünden" sonra ülkesine döndü.
DOĞUMLAR:
-1943, ZEKİ ALASYA (Tiyatro ve Sinema sanatçısı)
-1963, Conan O'Brien (ABD'li komediyen) (Sayfada resmini görünce tanıdım, CNBC'de seyretmiştim programlarını.)
ÖLÜMLER:
-1943, HAFIZ BURHAN SESYILMAZ (Sers sanatçısı). (1943'den KIRK yıl sonra, Demirbank soygunu.)
(1943, ZE.. -  1943, HAF..  BUR...  .ES  YILMAZ)
-1955 Albert Einstein (Alman Fizikçi)

EK BİLGİLER:
-2002, İtalya'dan dönmüştü ülkesine Zahir Şah.
Ama ogün, İtalya'da Milano'da, Pirelli binasına, bir küçük uçak çarpmış, içindeki tek kişi pilot ve gökdelenden 2 kişi ölmüştü. İlk anda, ora halkı panik yaşadı, 11 Eylül 2001 "süper terör" korkusuyla.
Ama ogün, ANAP Başkanı MESUT YILMAZ, İtalya'da FLORAnsa'daydı. Türkiye'nin AB üyeliği "propaganda" işleri.
Ama ogün, AFganistan'da bir Amerikan uçağı "yanlışlıkla" Kanada askerlerini bombaladı, 4 asker öldü.
Ama ogün, Çeçenistan'da POLİS konvoyuna ateş açıldı, 21 POLİS öldü.
(Burda EK: FLORAPOLİS = Çiçekkent)
-2001, KESKİNoğlu Tavukçuluk'un kurucusu İsmail KESKİNoğlu, 100 (YÜZ) yaşında vefat etti.
-2007, Malatya, ZİRVE yayınevi "olayı". (3 misyoner "başları kesilerek" öldürüldü. Olayın sahte olduğu kanaatindeyim.)
-2012, Türkiye, Türkiye Gaztesi'nin deyimiyle "korku filmlerini aratmayan" bir gün yaşadı. FIRTINA. 6 ölü. (Ama, Fırtına'dan önce, aynı gün, saat 05.10'da, ULUKIŞLA'da garda yolcu almakta olan MAVİ TREN'e Yük Treni çarptı, 15 yaralı.)
-2006, (Sevgi'nin 20.ci Doğumgünün'nde) Suri doğdu. (Tom Cruise - Katie Holmes kızı.)
----------
Bugünkü, Hürriyet Gaztesi'nden bir haber:
Orhan Taşanlar'ın 5 yaşındaki torunu, Orhan Bartu Taşanlar, önceki gün, Ankara, Çankaya, Çayyolu'ndaki evlerinde annesi Ebru Taşanlar ile oyun oynarken, yediği bademin nefes borusuna kaçması sonucu hayatını kaybetmiş. Eve gelen sağlık ekipleri çocuğun öldüğünü belirlemiş. Kocatepe camisinde kılınan cenaze namazından sonra, İncek Mezarlığı'nda toprağa verilmiş, Orhan Bartu'nun naaşı.
İnternet'te yoktu Hürriyet'in haberi. Başka kaynaktan, bursahakimiyet.com.tr'den g+ 'da paylaştım haberi.
"Bursa eski valisi Taşanlar'ı yıkan haber" başlığıyla vermiş haberi.

29 Ekim 1989 'dan bir veya iki gün sonra, İzmir Karşıyaka'da, şimdiki Yunuslar'ın olduğu yerde, Bostanlı polisi beni aldı, önce Bostanlı karakoluna, sonra Karşıyaka Emniyet Müdürü'ne. Müdür, nazik konuştu, ve "bir de o görmek istedi", dedi. Kastettiği kişinin kim olduğunu belki söyledi, ama ben hatırlamıyorum. Ama, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'ne götürülüp,
gözaltına alındıktan herhalde bir gün sonra, gözlerime ışık tutulması dolayısıyla, hiç kimseyi görmediğim odada, "sorgu" sonunda, adamın sorduğu son soru, "sen neye inanırsın" oldu. "Aşk'a inanırım" dedim.
"Deli bu yav, götürün bunu" dedi. Sonra, Yeşilyurt Hastanesi'ne, sonra da , 2 Kasım 1989'da Manisa "tımarhanesine". Birinci tımarhane olayı böyle başladı. O sırada, İzmir Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar olduğundan, beni sorgulayan adamın, o olduğu kanaati hasıl oldu bende.

Bursa Hakimiyet, "Orhan Taşanlar Yıkıldı" kelimeleriyle vermiş haberin başlığını. İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğümde, sivil giyimli şahıs,
Kimlik Kartı'mla ilgili, önce "bu kimlik sahte" demişti, ardından da "şimdi yıkarım seni şuraya", demişti.
Şimdi de, kimlik'le hakimiyet uydu "ha kimi y" ıkacaktın, sen?
Not: O sıradaki politik bilincim, şimdiki politik bilincimle, öz olarak tıpatıp aynıydı. Yeryüzünde, Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile'ye dayalı, Sevgi toplumu'nu kuracak kişi, o ben.

BADEM / ADEM / MADEM
Babam Adem vefat ettikten sonra, annem söyledi bana, ikinci tımarhane olayı için, "beni baban ikna etti" dedi. Polis evden alıp götürmüştü beni, önce Karşıyaka Hastanesi'ne, sonra Manisa "Tımarhanesine".

BARTU / BARUT / BATUR
Bir zamanlar Can Bartu (FB) - Metin Oktay (GS) ikilisi vardı.
Ben ÇanakKALE'de hapishanede iken, Kardeşim Demir KırıkKALE'de BARUT Fabrikasında görevliydi.
Beni "üçlü kararname" ile ordudan ihraç eden Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin BATUR, benim 52.ci doğumgünümde, 25 Eylül 1999'da vefat etti. Ogün biz (annem, Mesrure teyzem ve ben) Kıbrıs'tan HAVA yolu ile, İzmir'e dönmüştük, Akademik Tur'un düzenlediği geziden.

Hürriyet Gazetesi, "önceki gün" demiş. Yani 16 Nisan. Yani SEWOL feribotunun battığı gün. Yani Eskişehir'de ELANUR ve NURAY olayının olduğu gün. O gün, yani 16 Nisan'da, Sabah Gazetesi'nin deyimiyle, "akıl almaz" bir çocuk olayı daha olmuştu. Yazmamıştım, onu da yazayım.
Kars'ta, Mert AYDIN olayından 10 gün sonra, AYDIN'da 4 yaşında Caner Çerit, kaybolmuş, kısa bir süre sonra, yakınlardaki kullanılmayan bir AHIR'da, boğazında kesik, sağ elinde kesik, kanlar içinde bulunmuş, hastaneye götürülmüş, ama kurtarılamamıştı. Tecavüz edilmiş olma ihtimali de düşünülmüştü. Ama sonradan anlaşıldı, olay "o türden" değildi. Caner çocuk, ahırda oynarken, "çivili tahta" üzerine düşmüş, ve fazla kan kaybetmişti.
----------------------------------------

(19 Nisan 2014  :)

18 Nisan 2014, SEVGİ Günü'nden 4 Olay:

BİR
Everest, 12 Şerpa çığ altında kalıp öldü. 
"Everest'te en ölümcül  gün"
CNN int.den paylaştım haberi g+ 'da.
Sir Edmund Hillary ve Şerpa Tenzing Norgay'ın, 29 Mayıs 1953'de, Everest'in tepesine ulaşan ilk kişiler olduğuna dair "resmi bilgi", İstanbul'un Fethi'ni öne çıkarmak için. (500.cü yıldönümü.)
Misyon, Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.
Edmund Hillary'de Hill var, Tepe demek. Yılmaz 25 Eylül 1947'de doğdu. 31 gün sonra 26 Ekim 1947'de 2 önemli doğum. Biri, Hillary Clinton. ABD'ye Dışişleri Bakanı oldu. Öteki, Tunç YILMAZER, YILMAZ'a "patron" oldu İzmir'de, 5 + 2 = 7 yıl.
Sevgi Günü'nde, 12 Şerpa'nın ölümü, 29 Mayıs 1953 "resmi bilgisini" öne çıkarmak için.
Misyon, Sevgi Toplumu.
FOR EVER  /  FOR THE REST OF TIME
(EVER ve REST kelimeleri EVEREST içinde.)
Bir bağıntı daha var. Şimdiki MİT müsteşarı Hakan Fidan, atanırken Şerpa kelimesiyle bağlantılanmıştı. Hürriyet.com'un "Nükleer Şerpa resmen MİT Müsteşarı" başlıklı 26 Mayıs 2010 tarihli haberini de g+ 'da paylaştım.

İKİ
MEKSİKA'da 7.2 şiddetinde deprem.
Zayiat yok.
"EKSİK" kelimesi çağrışımıyla, hatırlatıcı.
Haberi CNN int'den g+ 'da paylaştım.

ÜÇ
Çanakkale, Biga, Sarnıç köyü olayı.
Çanakkale, YILMAZ demek.
Başçavuş İlhan YILDIZ şehit oldu, 18 Nisan geç saatlerde.
Başçavuş Ömer YANAR şehit oldu, 19 Nisan ilk saatlerde.
Eşine şiddet uygulayan ve bu yüzden gelen Jandarmalardan Başçavuşları kurşunlayıp şehit eden Yakup ATİK de çatışmada öldürüldü.
Haberi, CNNTurk'dan g+ 'da paylaştım.
BİGA'da, ABİ var (BİGABİGABİGABİ..)
SARNIÇ'ta, SAR (=SARIL).

DÖRT
Bitlis, Güroymak, Çayarası köyü olayı.
(GÜRO ymak / GÜRO L)
17 Nisan'da öğlen vakti, SERPİL (5) - BİLAL (4) BAYHAN, amca çocukları, 2 Kuzen, oyun için evden çıktılar, dağlık alanda kayboldular, 18 Nisan akşamı, bir kayalığın altında, birbirlerine sarılmış halde ölü olarak bulunmuşlar. Soğuktan donarak ölmüşler. İl Afet ve Acil Durum Müdürü Maşallah BAYAV'ın açıklaması var.
Haberi, haberler.com'dan, g+ 'da paylaştım.
Müdürün adı ilginç. Soyadı daha da ilginç. Çocukların soyadı ile bağıntılı.
( BAY han  /  BAY av )
----------------------------------------

(20 Nisan 2014  :)

Bugün, Hürriyet Gazetesi'nde "2 kazada 8 ölü" başlığıyla bir haber gördüm. Gazetenin internet sayfasında, aynı haber iki ayrı haber biçiminde. Arayıp buldum, tek haber biçiminde olanı, vatangazetesi.com'da, ve paylaştım onu g+ 'da, önce vikipedi'de biraz araştırma yaptıktan sonra, şu yazıyı ekleyerek:

19 Nisan 2014'te, ISPARTA'da, Antalya'ya giden Yolcu Otobüsü kazası, Ömür KUTLU, Elif SUNGUR, Nezahat DAL, İZMİR'de, KUTLU DOĞUM HAFTASI etkinliğinden dönenleri taşıyan Midibüs kazası, Hüseyin OK, Nuten ŞENER, Hatice SERGÜVENÇ, Fatma DOLGUN, İsmail ŞENER hayatını kaybetti.

İslam İşbirliği Teşkilatı'nda, 57 üye devlet var, ama sadece Türkiye'de "resmi" Kutlu Doğum Haftası var. 1989'da, hicri takvim esas alınarak başlatılmış, 1994'ten bu yana, Muhammed'in miladi takvime göre doğumgünü 20 Nisan esas alınarak devam edilmiş, 2007'ye kadar 20 Nisan'da başlayıp 1 hafta süren, 2007 ve sonrasında 1 hafta sürüp 20 Nisan'da biten.

Paskalya'yı, Doğu-Batı kiliseleri farklı günlerde kutluyorlar. Ve Doğu kiliseleri, Paskalya'nın, Musevilerin 7 günlük Hamursuz (Pesah) bayramı günlerine denk gelmemesi kuralıyla, uygun günde kutluyorlar. Dolayısıyla, bazı ender yıllarda, Doğu ve Batı kiliseleri Paskalyayı aynı günde kutluyorlar. Bu yıl da böyle olmuş. Ama 20 Nisan Muhammed'n doğum gününe de denk gelmiş. Batı, paskalyayı 2003'de de 20 Nisan'da kutlamış, ama Doğu 27 Nisan'da kutlamış. 1982-2022 arasında başka 20 Nisan kutlaması yok. Yani, 20 Nisan 2014 çok "özel" bir gün.

Bu çok "özel" günden haberim olmazdı, eğer, Kutlu Doğum Haftası ihdas edilmesydi, ve de daha önemlisi, 1994 ve sonrasında Miladi 20 Nisan esas alınmasaydı, ve de en önemlisi, dün İzmir-Menemen'de Kutlu Doğum Haftası etkinliğinden dönen Midibüs kazasıyla, Isparta'daki yolcu otobüsü kazasında ölen 3 kadından biri Ömür KUTLU olmasaydı.
----------
Peki Yılmaz, mesaj ne?
Mesaj şu:
Tüm İnsanlar bayramlarını aynı günlerde kutlasınlar. Yılbaşında 3 gün (Barış Günleri), yarı-yıl başında 2 gün (her dört yılda bir 3 gün) (Sevgi Günleri) Bayram olarak yeter. Ayların 30 gün, Haftaların 5 gün olduğu yeni bir takvime göre. Barış ve Sevgi, iki yeğenimin adları.
Evet, 19 Nisan, Muhammed'in doğumgünü'nden bir önceki gün, ama Sevgi'nin doğumgünü'nden de bir sonraki gün.
Son olarak şunu da söyleyeyim. Ömür, doğumla başlar, ölümle biter.
Ömür KUTLU kadının, "Ömür" adı, "Kutlu Doğum Haftası" ifadesindeki "doğum" kelimesiyle de bağıntılı.
-----------------------------------------

(21 Nisan 2014  :)

Dün sabah, TRT-Haber'de duymuştum, Türkiye Rafting Şampiyonası'nı. Bu sabah TRT'de aradım, bulamadım. Ama başka kaynakta, 18 Nisan 2014 girişli, 34volt.com'da, "Melen Çayı'nda Rafting Şampiyonası" başlığıyla buldum. Ama gördüm ki, Sevgi'nin Doğum gününde 18 Nisan Cuma günü başlamış. İşin ilginci bir "Cuma" kelimesi de başka yerde geçiyor. Düzce'nin Cumayeri ilçesi'nde Dokuzdeğirmen köyü, Rafting Alanı'nda başlamış, 20 takım, 200 sporcu ile, 3 gün devam edecek.
"Bugün" 21 Nisan, 9.43'de bu haberi paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

CUMAyeri'nde CUMA günü, 18 Nisan 2013'de, SEVGİ'nin 28.nci doğumgünü'nde başladı. 3 gün.
10 Şubat 2007'de, FATMA'yı buldum. 10 gün sonra, vapurda GÖZCÜ gazetesi'ne Rafting'li "F A T M A   W I F E" şiirimi yazdım:

LOTS  O*       MONEY
I  S*ID           HONEY
RA*HER         FUNNY
GOOD*AN      BENNY
SHE W*S        NANNY

*EATHER        SUNNY
RAFT*NG    ANY
*EE  ONE        PENNY
MONK*YS      MANY
----------
Öğleden sonra, trthaber.com'da, 21 Nisan,10.56 girişli bir haber gördüm. "CUMA ŞAHBAZ yönetimindeki Halk Otobüsü'ne (=minibüse), Ankara-İstanbul yolunda ŞAŞMAZ kavşağında, Belediye otobüsü çarpmış. 3 ölü, 5'i ağır 20 yaralı. Belediye otobüsü, minibüse arkadan çarpmış, sonra durakta bekleyen yolculara, ve en son yaya üst geçidine. Ölenler, minibüste Prof.Dr. Ahmet ALICILAR, duraktaki Mustafa KARAGÖZ, ve Emin Ahmet TAŞLICA. 21 Nisan "sabah saatlerinde Ankara'da. "KARA PAZARTESİ" ara-başlığını da kullanmış, trthaber.com.
Hem CUMA adı, hem ŞAHBAZ-ŞAŞMAZ benzerliği dolayısıyla, benim bu sabah yazdığım yazı ile, trafik kazasının "bağıntılı" olduğu belliydi.
Haberi, haberler.com'dan, ("Ankara'da trafik kazası, 3 ölü" başlığı ile 10.40 girişl haber), 15.49'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

CUMA ŞAHBAZ yönetimindeki Halk Otobüsü'ne, FATİH A: yönetimindeki Belediye Otobüsü çarptı, Ankara-İstanbul ŞAŞMAZ kavşağında, bu sabah.
----------------------------------------

(22 Nisan 2014  :)

Bugün, g+ 'da 9.44 ve 9.49'da iki haber paylaştım.

Birincisi, sabah.com.tr'den, "İngiltere Kraliçesi 2.ci Elizabeth 88 yaşında başlıklı. Şu yazıyı ekledim:

21 Nisan 2014, 2.ci Elizabeth'in Doğum Günü.
K U T L U   O L S U N 
KANAATİMCE:
1) Kraliçe 2.ci Elizabeth, Gizli Dünya Devleti'nin sembolik "başı". Misyon ve Yılmaz Gürol hakkındaki bilgisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bilgisi kadar. 
2) CHARLES, "misyonu" benden öğrendi, 1996-1997 deki "sunuşumdan" (=yazdıklarımdan). Daha önceden biliyor olsaydı, "yanıma" alamazdım. Benden 1 yaş küçük olması, beni kabullenmesini kolaylaştırır. Daha önceki bilgisi, annesinin bilgisi kadardı.
3) DEMİR, "misyonu" benden öğrendi, 2000'den beri devam etmekte olan "sunuşumdan". Demir, benden 2 yaş küçük. Daha önce, "misyonla" ilgili hiçbir şey bilmiyordu.
4) Gizli Dünya Devleti üyelerinin bildiği şu:
Gündem, Dünya Sosyalist Devleti'ni kurulması, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde. Bilahare, Yılmaz Gürol tasfiye edilecek.
Asıl Misyon şu:
Dünya Devleti, Sosyalist Ekonomi temelinde, öz kardeşlerin birbirine eş olduğu, Dörtlü Aile'ye dayalı, AŞK ve buna bağlı Sevgi Toplumu. Tasfiye edilecek olan, Gizli Dünya Devleti.
5) Anne ve Babalardan gizli olarak gerçekleştirilmiş, Charles'ın kardeşi Andrew'un biyolojik babası Adem, benim kardeşim Demir'in biyolojik babası Philip.

İkincisi, trthaber.com'dan, "kafa kafaya çarpıştılar" başlıklı haber. 21 Nisan 2014, 19.00 sıralarında olmuş. 2 ölü, Ayşenur Karaca (39) ve teyzesi Müjgân EKDİ, 3 yaralı, Selahaddin YILDIZ (36), Abdullah Dinçer KARACA (71), Nagihan KARACA (63). Şu yazıyı ekledim:

21 Nisan 2014'te, ÇANAKKALE - ÇAN yolunda, Selahattin YILDIZ, Ayşenur KARACA yönetimindeki araçlar, kafa kafaya çarpıştılar, 2 ölü.
----------------------------------------

(23 Nisan 2014  :)

Bu sabah g+ 'da 2 haber paylaştım.

Birincisi, trthaber.com'dan, "en çok erkek bebek doğdu" başlıklı haber. Toplam bebek sayısını, ve oranları (% 51 - % 49) vermiş. Şu yazıyı ekledim:

2013'de, Türkiye'de doğan, kız bebekler sayısı, erkek bebekler sayısından, 25.000 kadar eksik olmuş.
EKSİK olmasın, Herkese EŞ, (AŞK) gerek.
Eşit sayıda doğsunlar, (artık mümkün...)
Her çifte, 25 yaşları civarında, bir çift sağlıklı evlat, önce erkek, sonra kız, (artık mümkün...)

İkincisi, Sabah.com.tr'den, "Dünyanın çocukları Gaziantep'e geldi" başlıklı. Şu yazıyı ekledim:

23 Nisan 2014, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
K U T L U    O L S U N 
"Oynaya oynaya gelin çocuklar,
El ele, el ele, verin çocuklar ..."
----------
Bu akşam, CNN int'de, saat 21.00'e gelirken Aisha Sasey'in son haberi, Charles'ın kayınbiraderi Mark Shand'in, bugün, New York'ta, bir barın önünde sigara yakarken, ayağının kayması ile düşüp başını çarması sonucu hastanede vefat ettiğine dair haber oldu. 
Hemen, internet'te aradım. Vikipedi'de vefat tarihi 23 Nisan 2014 olarak gördüm. Sayfaya girdim. Camilla'nın 62 yaşında erkek kardeşi, olduğunu söylüyor. Biraz okudum, hakkındaki bilgi için. 
Sonra tekrar internete baktım, Daily Mail yayınlamış, "10 dakika önce".
Haberi paylaştım, g+ 'da, şu yazıyı ekleyerek:

I have just heard it, on CNN-Int.
My CONDOLENCES  to all of "us"...
And I can't keep myself from saying, why today, on the National Sovereignty and Children's Day of Turkey, April 23rd, 2014.

Sonra, trthaber'e baktım. Bir haber. Sivas'ta kışlada er Mehmet YILDIZ'ın, merdivenlerde düşme sonucu, hastanede hayatını kaybettiğine dair. Mark SHAND'in vefat sebebiyle hemen hemen aynı sebep. Haberin girişi 17.31, ama gün belirtmemiş. Internet'te aradım, türkiyegazetesi.com.tr, 20  Nisan'da merdivenlerden düştü, bugün (23 Nisan) öğle saatlerinde hastanede vefat etti.
Anlaşılmıştı, iki olay, birbiriyle bağıntılıydı. Misyon-koyucu'nun işi. 
Haberi paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Az önce, trthaber.com'da gördüm.
"Hepimizin" BAŞI SAĞ OLSUN ...
20 Nisan'da merdivenlerden düşerek başını çarpmış. Bugün, 23 Nisan 2014, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda hastanede hayatını kaybetti.
----------
Şimdi, tekrar soruyorum, Bugün, bu acı, Charles'lara niye ...
(saat 23.45 oldu, şu anda.)
----------
EK (24 Nisan 2014, saat 10.00): "Mr. Shand had travelled to New York to host ... Auction of egg sculptures ... in aid of his Elephant Family, and underprivileged Children. (...) at three am ... he tripped ... outside the Rose Bar ... died about 5 pm UK time ..."
"Fil Ailesi" Vakfı için, ve "Muhtaç ÇOCUKLAR" için müzayede 22 Nisan'da.
23 Nisan'da (Türkiye Ulusal Egemenlik ve ÇOCUK Bayramı'nda) Yerel (Amerika) saatiyle 03.00 sıraları düşüyor, 15.00 sıraları (Türkiye saatiyle 22.00 sıraları) vefat ediyor. (Ben 21.00'den bir iki dakika önce duyduğuma göre, yerel 14.00 sıraları olmalı, doğrusu.)
MARK, işaret demek ingilizcede. Ouestion Mark, Soru İşareti.
Ve Mark, eski Alman Parası.
????
----------
(EK: 25 Nisan 2014, saat 09.15) 23 Nisan 2014'ten 2 olay daha:

Birincisi:
YOZGAT, merkeze bağlı BİŞEK köyü. 23 Nisan töreni öncesinde, ilköğretim okulu bahçesinde futbol oynayan 7.ci sınıf öğrencisi MUAMMER MERAL, sokağa kaçan topu yakalamak isterken, otomobil çarpması sonucu öldü. Okulda yapılacak tören iptal edildi. 
Haberi, milliyet.com.tr'den, g+ 'da paylaştım.

İkincisi:
İZMİR, Tire ilçesi, KESİKBAŞ meydanı'ndaki büfe'ye, 23 Nisan, saat 21.15'te Motosiklet'ten kurşun yağmuru. Büfe sahibi Hüseyin BOY, ağır yaralı, aynı gün hastanede öldü. iki Ahmet yaralı, hayati tehikeleri yok. Ahmet ÇINAR, ve BOY'un akrabası Ahmet DEMİR.
Haberi, talasexpress.com'dan, g+ 'da paylaştım.
(Talasemi'yi, Barış kızı hatırlatıyor, talasexpresss.)

(BİŞEK harfleri KESİKBAŞ kelimesinde var, KAS artar.)
(BOY, türkçe "uzunluk", ingilizce "erkek çocuk".)
----------------------------------------

(26 Nisan 2014  :)

Bugün, Ukrayna Başbakanı Yatsenyuk'un basında yer alan "Rusya 3.ncü Dünya Savaşı çıkarmak istiyor", sözleriyle ilgili, Sözcü Gazetesi'nin internet sitesindeki haberi, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması,
Türkler tarafından,
Yılmaz Gürol önderliğinde.

(27 Nisan 2014  :)

Bugün, Başbakan Erdoğan'ın dün Konya'da yaptığı konuşmada, "paralel devlete asla ..." sözleriyle ilgili olarak, trthaber.com'un haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Paralel Devlete asla müsaade etmeyeceğiz"
Paralel Devlet tezinin hikmeti şu: Yeri belirsiz Paralel Devlet'le, Resmi Devlet arasında Çatışma sürerken, ABD ve Rusya'nın, Paralel Devlet'in tehditleri sonucu, aciz kalıp teslim olmaları.
(Dünya Devleti - yol haritası)
----------------------------------------

(28 Nisan 2014  :)

Bugün, haberler.com'dan, "1071'den bugüne", konularıyla, "5 Dakikada Türkiye Tarihi"adlı videoyu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

1) Malazgirt Savaşı.
İmparator Romen Diyojen'in ordusu, düzenli Rum ve Ermeni askerleri, artı paralı askerler (Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak). Sultan Alparslan'ın ordusu, tümü müslüman, çoğunluğu Türk. Bizans ordusu sayıca Selçuklu ordusundan çok büyük.
25 Ağustos 1071, Cuma sabahı, Bizans ordusu Malazgirt Ovası'nda. Saldırıyı, Selçuklu ordusunun başlatmasını bekliyor. Cuma namazı ardından saldırı başlıyor. Atlı okçular. Ve ardından çekiliş. Bizans ordusu yaya ağır zırhlı askerleriyle çekilen ("kaçan") Selçuklu ordusunun peşine düşüyor. Sağ ve sol taraflarında pusuda Selçuklu okçuları. Bizans ordusu çember içine alınıyor. Bozgun. Kaçanlar, Türk tarafına geçenler (Uzlar, Peçenekler, Kıpçaklar), imha edilenler, esir alınanlar.
İmparator da esir. 1 hafta esaret ve görüşmeler. 1.5 milyon altın talebi. Bizans'tan gelen mektup "fazla" diyor. Her yıl 360 bin altınla antlaşma. Antakya, Urfa, Ahlat, Malazgirt, Selçukluların olacak. Alparslan, Diyojen'in kızlarından biriyle evleniyor. Diyojen, hediyelerle, ve Tokat'a kadar eşlik etmek üzere, 100 memlük askeriyle uğurlanıyor. Ama Diyojen İstanbul'a varamadan, yerine geçen yeni imparator antlaşmayı reddediyor. Bunu öğrenen Alparslan, ordusuna ve Türk beylerine Anadolu'yu fethetme emrini veriyor. (Böylece, Türkler, Malazgirt Savaşı ardından, kolaylıla Anadolu'ya yerleşmeye başlıyorlar.)

2) Orhan Gazi'nin eşleri.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'den sonra, yerine geçen Orhan Gazi'nin 4 karısı, ve bunlardan, 1'i kız, 6'sı erkek 7 çocuğu oluyor.
-Asporça, Bizans İmparatoru 3.cü Andonikos'un kızı. İbrahim ve Fatma'nın  annesi.
-Theodora, Bizans İmparatoru 6.cı Kantakuzenos'un kızı. Halil'in annesi.
- Holofira, Yarhisar tekfurunun kızı. Süleyman, Kasım ve Murat (1.ci Murat) ın annesi.
-Eftandise, Mahmut Alp'in kızı. Eyüp'ün annesi.

3) Mustafa Kemal ile Vahdettin'in Son Görüşmeleri.
Mustafa Kemal, 9.cu Ordu Müfettişliği'ne atanması ardından, görevi için Samsun'a vapur ile yola çıkmadan 1 gün önce, 15 Mayıs 1919'da, Yunanlıların İzmir'e çıkarıldıkları gün, Padişah tarafından "kabul edilir". Baş başa görüşme. Falih Rıfkı Atay'ın, "Mustafa Kemal'in ağzından Vahdettin" kitabında geçen ifadelerle, Vahdettin, Mustafa Kemal'e şöyle diyor:
"Paşa, Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin (...) Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim (...) Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin."

4) Gündem.
Dünya Devleti'nin kurulması,
Türkler tarafından,
Yılmaz Gürol önderliğinde.
----------------------------------------

(30 Nisan 2014  :)

Dün, 29 Nisan 2014'te, 28 Nisan 1986 "Ayla günü" münasebetiyle, hatırımdaydı, 29 Nisan 2012 "William-Kate" evliliği. "Ayla Günü, artı bir" olarak kararlaştırılmış, diye düşünmüştüm, evlendiklerinde. "Eksi bir" olarak da kararlaştırılabilirdi. Niye "artı bir" olduğunu dün anladım, görünce dünkü Sabah Gazetesi'nde "haberi". 29 Nisan 2014, yılın ilk güneş tutulması, sadece Antartika'dan tam olarak izlenebilecek. Güneş tam kaybolmayacak, "ateşten bir yüzük halini alacak". (Yüzük - Evlilik bağıntısı.)
Emindim, çünkü Charles Camilla evliliği, 8 Nisan 2005 olarak kararlaştırılmış, ama Papa 2.ci Jean Paul'un vefatı vasıtasıyla, 9 Nisan, "Demir -Gül" evliliği'nin, "30.cu yıldönümü, gün eksi bir" olarak değiştirilmişti. Ama 9 Nisan 2005'te, yılın ilk tam güneş tutulması vardı. (Şarkı: "The total eclipse of the heart".) (Charles-Camilla Aşk.)
Sabah'ın haberini, dün sabah, g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
William ve Kate evliliğinin 2.ci Yıldönümü
K U T L U    O L S U N 
29 Nisan 2014

Haberi paylaşmadan önce, Vikipedi'yede bakmıştım, 29 Nisan'larda başka neler olmuş diye. Caz müzisyeni Duke Ellington doğmuş 1889'da. Besbelli, Duke of Cambridge (William) ve Duchess of Cambridge (Kate) evlilik tarihinden kararlaştırılmış doğum tarihi. Ve aynı bağlamda, 1901 Hirohito, 1943 İlker Başbuğ, 1943 Jerry Seinfeld.
Aynı bağlamda, 1968'de Broadway'de HAIR Müzikali (Don't make war, make Love) Vietnam savaşı'na karşı. Ama, Vietnam savaş'da, aslında 29 Nisan 1955'te, Güney Vietnam'da İç Savaş'la başlatılmış.
29 Nisan 1992, LOS ANGELES, "halk ayaklanması", 3 günde 54 ölü.
İlginç bir yıldönümü daha, vikipedi'den. 1991 Bangladeş Kasırga. "En az 138.000 ölü" diyor. 2 Mayıs 2008'deki, Myanmar (=Burma)'daki "Nergiz Siklonu" için ölü sayısını, en son BM raporu 138.000 olarak açıklamıştı. Vikipedi, sayıyı belki onunkiyle karıştırmış olabilir. Her neyse, Subay Sicil Numaram 1968/138, ve halen ikametim Nergiz-Karşıyaka-İzmir.

(NOT: Yazıya ara veriğimde baktım, başka kaynaklarda, her ikisi için de ölü ve kayıp toplam 135 binden fazla diyor. Vikipedi'den her ikisine baktım. İlginç rakamlar vermiş. Bangladeş 138.866, Myanmar 138.366. Arada fark tam 500. Tabi ki belli bir hesaba göre olan bu rakamlar kesin değil. Ama 500 farkla çıkmış olmaları da, bana, bize mesaj.)

(NOT: Papa 2.ci Jean Paul'un, 9 yıl sonra, bir başka papayla birlikte, 27 Nisan 2014 Pazar günü, "aziz" ilan edilmesi de 2 güneş tutulması, ve 2 evlilik ile ilgili kanaatlerimi doğrulayıcı bir mesaj.)

29 Nisan 1945, Sovyet Tankları Berlin'e girdi. Adolf Hitler, Eva Brown ile evlendi, ve Amiral Karl Dönitz'i veliaht ilan etti.
----------
Dün, 29 Nisan 2014'te, 29 Nisan 2001 "AKSOY dayağı" nı da hatırlamıştım, güneş tutulması haberini paylaşmadan önce.
AKSOY'da sokak'ta kaldırımda yürürken, önümde yürüyen adam, birdenbire durdu, sağ eliyle "tutsi eylemi" yaptı, arkadan görmem mümkün değil ama anlaşıldı, anlaşılacağını biliyordu, çünkü çok kez aynı eylem yapılmıştı. Sözümona, "erkeklik organın küçüktü, yani ur'du, onun için kestin", mesajı. 
Kadın ya da erkek, İzmirli'nin yıllardır bana, çok çeşitli biçimlerde, "hadımlığımla" ilgili konularda dolaylı söz ve davranışlarla verdikleri "mesajlar" (= verdikleri acılar) bana uygulanan tacizlerin "cinsel" olanları. Özetle, "ırz meselesi", benimle, "İzmirli" arasında.
Adam'a küfür'le karşılık verdim. Döndü, başladı yanaklarımı yumruklamaya. Kaçmak olmaz, arkamı döndüm. Gene devam etti, arkamdan, sağ sol yanaklarımı yumruklamaya. Belli ki "sadece yanaklarını yumrukla" talimatını vermişler. Yanak'tan "n" çıkarıp "r" koyunca, anlar, sonra, niye "tutsi", demişler. "Kurtarıcı" geldi de kurtardı. Ona da, "hadi sen de vur bir tokat", dedim. "Ben vurdum mu öldürürüm", dedi. Sızıntı biçiminde çok az kan, ve bir ay kadar, sızladı burnum.
Ertesi sabah, 30 Nisan'da, trenle büyük yeğenim Barış kız geldi, Ankara'dan, bize, annemle bana. Karşıyaka istasyonunda karşıladım. Eve gelinceye kadar, Aksoy dayak olayını anlattım, misyon ile ilgili biraz bilgi verdim. Bu, benim şu ana kadar, akrabalarımdan birine, doğrudan, yüz yüze, misyonla ilgili yaptığım tek açıklamadır. 1 Mayıs 2001 sabahı, Barış'ı vapurla Alsancak'a götürdüm. 1 Mayıs dolayısıyla, topluluk ve polisler.
Herhalde o akşam gitti Barış. O günden beri de görmedim kendisini. Gönderdiği Posta kartlarından 10 Temmuz 2007'de, Fas'ta, Tekin'le evlendiğini öğrendim. 2011 biterken de, 1 Mayıs 2011'de bir oğulları olduğunu, Yaban'ın, Hollanda'da doğduğunu öğrendim, Yaban'ın fotoğrafıyla Yeni yıl kutlamasından.
Yarın, Yaban 3 yaşına basacak. 
----------
Dün, öğleden sonra, trthaber.com'dan, kayıp çocuk Gizem'in, cesedinin 01.30 sıralarında bulunduğunu öğrendim. Polis çözmüş olayı. Gizem'in Babasının kuzeni S.A. (=Süleyman Akdeniz) yı gözaltına almış. S.A.,Gizem'in ablasıyla evlenmek istemiş, ailesi kabul etmemiş, intikam duygusuyla Gizem'i öldürdüğünü itiraf etmiş, ve cesedin yerini göstermiş.
Sonra, S.A.'yı başka kaynaklar açık yazmış olabilir, düşüncesiyle ararken, türkiyegazetesi.com'da, Gizem'den sonra, öteki kayıp çocuk Umut'un da cesedinin bulunduğu haberini gördüm. (Saat 10.00 sıralarında bulunmuş). TCDD'ye ait kullanılmayan bir su kuyusunda. İlk dikkatimi çeken "Bulunma" tarihleri, aynı gün, 29 Nisan'da. Haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
Gizem Akdeniz (6), 27 Nisan 2014'te kayboldu.
Umut  Zambak (9), 25 Nisan 2014'te kayboldu.
29 Nisan 2014'te ölü olarak bulundular.
----------
Gizem, ADANA, merkez ilçe Seyhan'dan. Umut, MANİSA, ilçe Akhisar'dan.
(Manisa deyince tımarhaneler, ADANA deyince ana çağrışımları)
Akdeniz, Akhisar, Aksoy, hepsi AK'la başlıyor.
Anlaşıldığı kadarıyla, S.A. sadece "intikam" için öldürdü, Gizem'i. Başka bir sebep yok. Gizem'in ailesinin derin acı yaşamasını istediği için. Failin kendisi olduğunun bilinmemesi şartlarında, ailenin yaşayacağı acıdan, "haz" almak için. İntikam hırsıyla, kendisinden şüphelenilmeyeceğini düşünerek.
Yani, bu olayda, "intikam" öne çıkıyor. O da, Dünya Devlet'nin Kurulması'nın "Yol Haritasını" çağrıştıryor. Birinci Aşama, İzmir'de "intikama" dayalı Klasik terör. İkinci Aşama Dünya'da şantaja dayalı Nükleer terör.
Suriye'de 3 yıl önce, "hükümete karşı" bir öğrenci pankartının asılmasıyla başlatıldı, iç savaş. Apaçık belli ki, İzmir'de "hükümete karşı" bir eylemle başlamıyacak, hareket. Ama, hızla büyüyen, TSK unsurlarını kullanan, ve her türlü önlem ve uygulamaya rağmen, hükümetin aciz kaldığı şartlarda,  hareket "hükümete karşı" diye algılanacak. 17 Aralık 2013 sonrasının terminolojisiyle, "Paralel Devlet'in işi" olarak.
Hareket'in amacı, hemen hükümeti devirmek değil. Paralel Devlet, ve Resmi Devlet, birlikte varken, ve çatışmakta iken, ABD ve Rusya'nın atomlanması, ve tepeden teslim alınmaları. ABD ve Rusya, Türk oldukları belli, ama yeri belirsiz hareket (="paralel devlet") karşısında aciz kalacaklar. 
Dünya'nın hangi şartlarında olacak, bu ABD ve Rusya'nın, "harekete" teslim olması? O da belli oldu, 21 Mart 2014'te, resmen Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle. ABD ve Rusya'nın, Nükleer silah kullanmadan kıyasıya konvansiyonel  silahlarla, füzelerle çatıştıkları, 3.cü Dünya Savaşı şartlarında. 
Rusya'nın, Ukrayna'yı işgali, ABD'nin Rusya'ya savaş açmasına yetmez. Ama Kuzey Kore'nin, Güney Kore'yi işgale yönelmesi, "Rusya'nın desteğiyle" diye yorumlanarak, ABD'nin, Rusya'ya savaş açmasını kaçınılmaz hale getirecek.
Kim Yong Un, sıranın kendisine gelmesini bekliyor, Dünya Devleti'nin kuruluş sürecinde, kendisine düşen fonksiyonu yapmak için.
----------
Öteki Çocuk, Umut Zambak hakkında, "kuyuya düşme ve boğulma"esasıyla, farklı açıklamalar var. Kanaatimce o da "ırza tecavüz" kurbanı. Kanaatimce, açıklamalar polisin suçluyu bulup yakalayabilmesi için.
Yanılıyorsam da zararı yok.
----------
Evet, bugün 30 Nisan 2014.
Vikipedi bilgisiyle, 30 Nisan 1945, Sovyet Ordusu'nun Berlin'de Reichstag'ı ele geçirmesi, Adolf Hitler'in "intiharı" (Eva Brown, ve diğer bazı "üst rütbelilerle birlikte.) 2 Mayıs 1945'de, Berlin Savunması'nın alman komutanının, Sovyet ordusuna teslim olmasıyla, Berlin Muharebesi'nin bitmesi. Vikipedi'ye göre, 16 Nisan 1945 - 2 Mayıs 1945 Berlin Muharebesinde 81.116 Sovyet askeri ölü yada kayıp.

Ve bir ANI:
Demir- Gül evliliği , 10 Nisan 1975'de İstanbul'da.
20 gün sonra, 30 Nisan 1975'de, Demir, Gül ve ben, üçümüz, Viyana'dan hareketle, Avusturya Havayolları uçağı ile, Doğu Berlin'e indik.
Berlin'in 30.cu kurtuluş yıldönümüymüş. Doğu bloku ülkeleri uçakları havaalanındaydı. Oteller de dolu. Üstelik, vize almak gerekiyormuş önceden. Sonuç, bizi kabul etmediler. Bir otobüse bindirip, Batı Berlin'e yolladılar.

Vikipedi'de bir tarih daha var.
30 Nisan 1975, Kuzey Vietnam Birlikleri, Saygon Bağımsızlık Sarayı'nı ele geçirerek, Vietnam savaşını bitirdi,
diyor.
----------
Bugünkü, bu yazımı yazmaya saat 09.30'da başladım. Fasılalarla yazdım. Şimdi bitti. Saat 23.45.
----------------------------------------

(1 Mayıs 2014  :)

YABAN ve BAHAR'ın Doğum Günleri
K U T L U   O L S U N 
--------------------------

(2 Mayıs 2014  :)

Bugün, önceki günkü yazımdaki konulardan biri ile ilgili biraz araştırma yaptıktan sonra, abc.net.au'nun, "cyclone nargis" ile ilgil yayınını, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

138.366 ölü,   Myanmar,    2 Mayıs 2008.
138.866 ölü, Bangladeş, 29 Nisan 1991.
Fark 500.
Sayılar Vikipedi'den, belli ki kaydedilmiş olanlar.
Myanmar, Nergiz Siklonu, bugün yıldönümü.
Nergiz-Karşıyaka-İzmir'de ikametim, 25 yıldır. 1968/138 Subay Sicil Numaram (Hava).
Bangladeş Siklonu, Duke Ellington'un doğumunun 92.ci yıldönümünde.
50 (Elli) yaşına girecek "karım" Fatma, 16 gün sonra, 18 Mayıs 2014'te. O gün, İsviçre'de referandum var, Dünyadaki en yüksek Asgari Ücret için. Geçen yıl, 18 Mayıs 2013'te, tarihteki, tek başına, en yüksek ikramiyeyi kazanan kişi olmuştu, Florida'dan Gloria C. Mackenzie. (Powerball, 370.896.780,54 Dolar, nakit.) Yarın, 50.ci Türkiye Bisiklet Turu, Karşıyaka-İzmir (...). Dün, TRT'nin 50.ci kuruluş yıldönümü. Hv.H.O.,1968 Devresi, 1.ci Kısım, son numara 1148 Mehmet Tunçelli. Ben 1145 Yılmaz Gürol.
Everest Tepesi'nin "fethi" 29 Mayıs 1953'de, 500.cü yıldönümünde İstanbul'un fethinin.
Kaydedilen en ölümcül siklon, 12 Kasım 1970'deki Bhola Siklonu. Doğu Pakistan'ı vurdu. Vikipedi'ye göre 300.000-500.000 ölü. "Kurtarma" işlerinde yetersizlikle suçlanan cunta iktidarına karşı "bağımsızlık" hareketini tetikledi. Savaş, ve ardından 26 Mart 1971 Bangladeş'in kuruluş ilanı. (EK, burada: 26 Mart 1987 Bana Eş, Semra. İstanbul'da nikâh.)
En ölümcül siklonun 29.cu yıldönümünde, Türkiye'de Düzce depremi, 1000 kadar ölü.

Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması.
Misyon, Sevgi Toplumu.
----------
Sonra, trthaber'e baktım, "Osmaniye'den iyi haber var, Kaybolan 4 çocuk bulundu" diyor. Okudum haberi, gerçekten iyi haber, üstelik bana, bize, 1 Mayıs 2014 armağanı. Haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Evlerinin yolunu bulamamışlar. Hepsi el ele, yürürken, bir sokakta kaldırımda, bulunmuşlar. Yaşları 8-7-6-5. Hepsi akraba.
DOĞAN'lar (8-7) Kardeşler, erkek.
İSPENOĞLU'lar (6-5) Kardeşler, kız.
1 Mayıs 2014, Kadirli, OsmaNİYE . . . . 
----
Mehmet Ali ve Abdülkadir  DOĞAN kardeşler, Dervişpaşa  Mahallesi 474 sokaktaki evlerinin önünde, aynı mahalleden akrabaları Naz ve Fatma Nur İSPENOĞLU "kardeşler" ile oynarken kaybolmuşlar.
Apaçık, "Sevgi Toplumu" aile yapısının müjdesi. 2 erkek 2 kız. Yaşları da tam ideal farklarla. Doğumdan birbirlerine eş. (DOĞUMDAN / DOĞAN bağıntısı). abdülKADİR-KADİRLİ / KADİR, KADER, herkesin eşi doğmadan belli. "El ele" vurgusu. Dervişpaşa'da iş. "iş" bu. 474 sokak. Ortada 7 (yedi, seven, zieben), 4-4 (dört-dört).
osmaNİYE'deki, NİYE bir bütün olarak olayı sorgulamak için. Ama bir sorgulama daha var: Yılmaz'a amputasyon niye.
İSPEN'i tekrarlayınca PENİS çıkıyor. (ispenispenispenis...)
NUR da var, UR çağrışımlı, ve FATMA karımın yeğeni (=yeğenimiz), benim doğumgünümde "erken" (=prematüre) doğan NUR kız.
----------
Dün akşam, cnnint'de duymuştum, SSCB'nin 1991'de dağılmasından bu yana ilk kez "Kızıl Meydan" da, 1 Mayıs Kutlaması yapılmış, büyük katılımla. O haberi araştırdım, reuter'in ilgili (ingilizce) yayınını da g+ 'da paylaştım, bugün, şu yazıyı ekleyerek:

Agenda: The establishement of the World-State, by Turks.
Mission: Love-Society, on the basis of Socialist economy, and depending on Family of Four.
----------------------------------------

(3 Mayıs 2014  :)

Dün, yazılarımda, iki kez "50.ci" kelimesini kullanmışım. Bu sabah 07.00 sıralarında tarım işçilerini taşıyan minibüs Aksaray-Ankara yolunun 50.ci kilometresinde kaza yapmış. 2 ölü. Ali ve Harfiye ATAŞ.
"Harfiyen riayet" ifadesi vardır. "Harfiyen" harf kökenli bir kelime. Mesajların önemli bir bölümü, malum kelimelerdeki harfleri değiştirmekle.
2 ilimizin adları aynı harflerden mürekkep. SAKARYA (54), AKSARAY (68).
Çok yazdım, bloknotlara, kahvede vapurda gazetelere, öteki "anagramları". KAYARSA, SAYARAK, ve "Yılmaz, istediğin YARA*SA".
Bu son anagram Minibüs sürücüsünün adıyla bağıntılı, Ahmet ORGAN.
Dün, cinsel organ'ı çağrıştıran, "İSPEN" kelimesini de yorumlamıştım.
Dün, 2 kez "fethi" kelimesini kullanmıştım, yazılarımda. Bu sabah 04.46'da, FETHİYE açıklarında, 4.1 şiddetinde deprem olmuş.
Her iki haberi, trthaber.com'dan, g+ 'da paylaştım.
----------------------------------------

(4 Mayıs 2014  :)

Bu sabah açınca bilgisayarı, google'dan Audrey HEPBURN doodle'ı. Biraz araştırma sonrasında, sabah.com.tr'den, ilgili doodle haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"BURN them, all of them", HEP hatırımda kalan tek cümle, 1964-1965 ODTÜ, Hazırlık Okulu, Lisan Laboratuvarı, kulaklıktan, "The Diary of Anne Frank", kitabı.
"BURN olayı oldu", dedi, Prof.Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, yanındaki asistanına, bana lazerle katarakt ameliyatı yaparken, (Burda EK bilgi: 1997 Sonbaharında, 50 yaşımda iken.) "Börn" demedi, "BURNUNU" der gibi, "BURN" dedi.
"Ağzını BURNUNU kırarım senin", dedi, iki İzmir Çevik Polisi'nden biri, 30 Haziran 2006'da, KemerALTI'da. "Hadi kır", dedim, kırmadı. Aynı gün, evinde kalp krizinden vefat etti, Tuğg.BAYNUR PEKAR, Eskişehir, 1.ci Ana Jet Üs Komutanı iken. Subay Sicil No.larımız aynı. (O, 197-/138. Ben, 1968/138). 
UR, NUR, ONUR, KONUR, BAYKONUR, BAYNUR.

Audrey HepBURN, 4 Mayıs 1929'da doğdu (...)
BRUNo Taut, Alman mimar, 4 Mayıs 1880'de doğdu. 1936'da Türkiye'ye geldi. (...) Anıtkabir Planı'nı 36 saate çizdi. (1000 TL ödülü almadı, teşekkürle yetindi.) Atatürk'ün ölümünden 44 gün sonra, 24 Aralık 1938'de, İstanbul'da vefat etti. Edirnekapı Şehitliği'ndeki "tek" gayrimüslim.
--------------------

Bugünkü Sabah Gazetesi'nden bir haber. "Hamileliğini bol elbiseler giyerek ailesinden ve öğretmenlerinden gizleyen", diyor. Haberi, haber7.com'dan, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

1 Mayıs'ta KADİRLİ'den "iyi haber". Kaybolan 4 çocuk, aynı gün bulundular. Evlerinin yolunu bilememişlerdi.
2 Mayıs'ta KADİRLİ'den "kötü haber". YENİgün köyü, Ziyaret mevkiinde, saat 10.00 sıralarında, bir köpeğin toprağı eşeleyerek bir şey çıkardığını gören Ebru TEKdemir (29), ne olduğunu anlamak için baktığında, hayvanın ağzında bir bebek cesedi gördü. (...) Polis, dün 3 Mayıs'ta çözmüş olayı. "Anne" lise öğrencisi Z.T. (16). "Baba" amcasının oğlu A.T. (18). Bebek 15 gün önce, diri diri gömülmüş toprağa, bir poşet içinde. Bugünkü Sabah Gazetesi, "A.T'yle girdiği ilişki sonucu hamile kaldı", diyor.
----------
1 Mayıs haberi, "Dörtlü Aile" Müjdesiydi.
2 Mayıs haberi, "Asıl Toplumsal Sorun, Seks sorunları", diyor.
EK Bilgi: 1972'de tutuklanıp yargılandığım 256 sanıklı THKP davası sanıklarından biri, kardeşim Demir GÜRol'un, "devrimci" arkadaşlarından, KADİRLİ'den Baykal GÜRsoy'du.
----------
Başka bir Konu: Dün, "SAKARYA" kelimesini yazmıştım. Dün, Sayısal Loto çekiliş'nde, Büyük İkramiye'yi, kuponu SAKARYA, SAPANCA'dan yatıran bir talihli kazanmış. (3.395.707,80 TL).
EK Bilgi: Sakarya- Adapazarı'nda mukim, Hasan Amcamızın kızı, kuzenimiz Ayşe abla (Ayşe GÜNAY) ın kızı Münevver, Sapanca'da öğretmendi.
----------------------------------------

(5 Mayıs 2014  :)

Bu sabah, trthaber.com'da, ABD'de öldürülen Türk öğrencinin cenazesinin İzmir'e getirildiğini okuyunca Huffington Post'un ilgili haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Both in MONTANA, one in Billings, one in Missoula. Two home-owners shot two students, thinking as intruders, in their homes' garages, with about 2-hour interval. In Billings, a seminary-student of 19 years old, wounded. In Missoula an exchange-student of 17 years old, died. The man in Billings was not expecting any intruder. The man in Missoula was expecting the "burglar" to come again. Missoula shooting was on Sunday, April 27th, 2014, at 00.30 local time. The killed "German" student, Diren DEDE, was a Turk originally, whose dead-body was brought to İzmir, (to the city where I live), on May 5th, 2014, to be buried in Muğla, Bodrum.
----------
Aynı eyalette, iki ayrı şehirde, iki saat arayla, tıpatıp benzer iki olay. Evlerin garajlarında, "hakkı olmadığı bir yere giren kimse" kanaatiyle ev sahipleri tarafından kurşunlanan aynı yaşlarda iki öğrenci. Biri seminer-öğrencisi Amerikalı, yaralı. Öteki Almanya'da mukim değişim-öğrencisi Türk, öldü. Ve Türk'ün cenazesi, önce Hamburg'a, oradan da, bugünün ilk saatlerinde, İzmir'e getirildi, Bodrum'da toprağa verilmek üzere.
Tam bir "ikiz olay" yani. Billing (= "bilin"), Missoula (="Misyonu").
İzmir, bağıntısı da özellikle Yılmaz Gürol için. MONTANA (="-O-TAN-").
DİREN DEDE, adı da soyadı da, "mesaj" yönünden çok yüklü.

Misyon: "Dörtlü Aile", DÖRT OL.
Onun için de, dün 4 Mayıs 2014'te, Mersin'den İskenderun'a giden yolcu treni, saat 20.50'de, DÖRTYOL'da, kırmızı ışıkda hemzemin geçide giren ham petrol yüklü tankerle çarpıştı. Patlamalarla, tanker ve lokomotif yandı. Tanker sürücüsü Ömer ÜÇGÜN öldü, makinist Mehmet DOĞAN, ve yolculardan 10 kadarı hafif yaralandı.
Haberi, Hürriyet.com.tr'den, g+ 'da paylaştım, "4 Mayıs 2014'te, DÖRTYOL'da" yazarak.
ÖMER ÜÇGÜN (=ER ÜÇGÜN = ERkeklik organı amputasyon, ÜÇ GÜN sonra 28 Temmuz 1986'dan.)
Tren, ingilizcesi TRAIN, anagram türkçede TANRI.
PETROL (=ROL, =güROL.)
----------------------------------------

(6 Mayıs 2014  :)

"5 Mayıs 2014'te, gece saatlerinde, Devriye görevinde askeri araçların Devrilmesi sonucu, Hakkari'de 3 şehit, 8 yaralı, Gaziantep'te 5 yaralı. Şehitler, uzm.çvş. Halil Karataş, uzm.çvş. Samet Akbulut, er Ahmet Demirhan." yazarak, milliyet.com.tr haberini, g+'da paylaştım, bugün.

Hakkari, Şemdinli ilçesi, Ortaklar köyü, Gelişen mezrası yakınlarındaki kazada yaralanan erlerin kimlikleri açıklanmadı.
Gaziantep , İslahiye ilçesi, Arapuşağı köyü yakınlarındaki kazada yaralanan askerler, Astsb.Çvş.Cihan Çukurca, erler, (sürücü) Ahmet Cinpolat, Sadık Torlak, Bedirhan Kozlak, Selçuk Baldemir.

Anneannem (Fatma) ile Ayla'nın anneannesi (Emine) kardeştiler. Ama, Ayla'nın dedesinin 2 karılı olmasından dolayı, Ayla'nın bir anneannesi daha vardı, (Ayşe). Ortaklar, Emine ve Ayşe.
Ayla'nın kızlık soyadı Torlak. TORLAK harfleri "ORTAKL ar" da var.
Ortaklar, Hakkari kazasında köy adı. Torlak, Gaziantep kazasında yaralı erlerden birinin soyadı. Torlak-Kozlak benzerliği, ortak hece "lak", ingilizce, talih (=luck) ve kilt (=lock) anlamında.
Bedirhan-Demirhan benzerliği.
Hakkari'de Demirhan, Gaziantep'te Baldemir.
Demir-Devir benzerliği.
Devriye-Devrilme benzerliği.
Ayla ve Semra "ortak" karılarımdı, öyle sanmıştım, 1990 yılı başlarında, ikinci tımarhane çıkışına kadar.
Kızlık soyadları TORLAK ve TOPKAYA. TO-TO (Two-Two)
"Dörtlü Aile" misyonu için yaşatılmışım, o "aşkları".
Ve şimdi yazarken gördüm, yukarıya bakınca. Arapuşağı. Ayla, Uşak'lı, "uşağın içinden".
Akbulut-Karataş (Ak-Kara), Cihan = Dünya. selÇUK-ÇUKurca.
----------------------------------------

(7 Mayıs 2014  :)

Bu Sabah, trthaber.com'un, "Türk Deniz Görev Grubu " gemilerinin Güney Afrika'ya vardığına dair haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

BURSA ve İZMİR korvetleri, Güney Afrika'da, 1866'da.
NUR olsun İZMİR  Yımaz'a,  mesajıyla, yaşı 66 olunca.
O zaman 2 gemi, şimdi 4 gemi. 4 gemiden ikisi demir atmış Cape Town'a, Sevgi-1 günü. Güney Afrika ve Kuzey Avrupa, benzer iklim koşullarında kutlasınlar yılbaşını ve yarıyılbaşını. 7-8-9 Kasım Barış Günleri, 6-7 Mayıs Sevgi Günleri. Aylar 30 gün, haftalar 5 gün.

Ardından, Afrika işleri ile ilgili, Nijerya'da 14 Nisan'da BOKO HARAM örgütünün 200 küsur kız öğrenciyi kaçırması haberinin devamı niteliğinde, trthaber.com'un "8 kız çocuğu kaçırıldı" başlıklı haberini, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Dünya 7 milyar, Afrika 1 milyar, Nijerya 150 milyon. Afrika'daki 54 "bağımsız" devletin "en büyüğü". Başkanı, Goodluck Jonathan.
"Good Luck, Friends !..."
----------

Ve, bugünkü Sabah Gazetesi'nde bir haber:
"İngiltere'nin Darlington kentinde yaşayan 7 yaşındaki Junior Rucroft'un kendi vücuduna bile allerjisi var. (...) saçlarına dokunduktan sonra elini yüzüne götürürse, bütün vücudu şişiyor."
Haber ilginçti, ama "Darling" (=Sevgili) kelimesini içeren Darlington, haberi daha da ilginç kıldı. Zaten cnnint muhabiri Shasta Darlington, ve Amerika'daki Darlington kenti dolayısıyla, Darlington kelimesi dikkatimdeydi. Bu yenisiyle üç olmuştu. İnternette araştırdım. 2 ayrı Darlington kenti varmış Amerika'da. Toplam 4 oldular, yani. (Dörtlü Aile'ye uydu. İngilizcede, kadın sevgili Darling, erkek sevgil Sweetheart, ama zararı yok, "dörtlü aile'ye uydu", derken.) Daha da önemlisi, İngiltere'deki Darlington kenti, SKEME ırmağı üzerinde kuruluymuş. Bu da oğlan çocuk Junior'ın hastalığının benim işlerimle, misyonun işleriyle, bağıntılı olduğunun kesin kanıtıydı. Çünkü, "Gözlerin kör olsun da GÖREME, emi" der gibi, DARLINGton-SKEME ikilisi de, "Hadımkal da Fatma'yı **EME, emi" diyor açıkça. Üstelik, SKEME'nin son harfini yok sayarsak, başka çok önemli bir mesaj daha çıkıyor. Çocuğun da erkek olması, bu mesajı destekliyor. **EM.
Çocukluğumda, libidoma yerleştirilen negatif unsur. Kardeşim Demir'inkiyle  başlayan "oral seks hazzı", sınırlı homoseksüalite. Uygulamanın devam etmemesinin sebebi, imkansızlık. Libidom aktifse, hep o negatif unsur da aktif. Hastalık tabi. Çaresi olmayan. Zaten, bunun için SHASTA DARLINGTON'un ilk adında açıkça HASTA kelimesi var.
(HASTA'yı MASTA'yı bırak Yılmaz, PASTA'ya bak, "kremalı".)

Önce, Shasta Darlington'un bir yayınını buldum, "Brazil cracks down on Rio Slums ahead of World Cup" başlıklı, citynews.ca'dan. Onu paylaştım g+ 'da, şu yazıyı ekleyerek:

Shasta DARLINGTON reported from Rio.
DARLING Fatma had learnt Portuguese in Rio.

Sonra, Junior çocuğun haberini, Daily Mail'den, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

DARLINGTON-Durham-U.K., where kid JUNIOR lives, is on the small river SKEME. Famous of being the terminus of the World's first passenger railway. With a population of 100.000.
DARLINGTON-South Carolina, and DARLINGTON-Wisconsin. Two small towns of USA. With populations less than 10.000.
------------------------------------

(9 Mayıs 2014  :)

Bu sabah g+ 'da "topluluğum" Aşk Herkese (2) 'de Hıdır Dağ arkadaşımın, dün gece paylaştığı "çiçeklerden kalpli" ve Kuran'ın SAFFAT suresinden 4 ayetli yayının görünce sevindim, "artıladım". Daha sonra, o yayını, Yılmaz Gürol Profili'nden Seçmeler - Yeni 'de paylaşmayı düşündüm. Ama paylaşmadan önce, başka bir yayını hatırıma geldi yine, Aşk Herkese (2) 'de paylaştığı. İkisini birlikte paylaşmak, FATMA'lı-DARLINGTON'lu yayınlarımın ardından, çok daha uygun olacaktı.
14 Şubat 2014'te, Sevgililer Günü Arifesinde, İsrail üzerinde Sığırcık sürülerinin, gökte "kalp" figürü oluşturdukları ve bunun fotoğraflandığı haberini paylaşmıştım. Sonra Sığırcık kelimesinin hem STAR hem DARLING çağrışımlı ingilizcesi STARLING'i hatırladım, ve 15 Şubat'ta, haberin bir ingilizce kaynağını (mirror.co) buldum, "Fatma, DARLING" diye başlayan yazımla birlikte paylaştım. Birkaç gün sonra (18 Şubat'ta) Hıdır arkadaşımın yayınını gördüm. Haberlerden sadece "kalp" figürünü almış ve büyütmüş, ENFAL suresinden ayetlerle birlikte paylaşmış. 
Önce o yayını buldum. "STARLINGS, over Israel, on the eve of Valentine's Day of 2014" yazarak paylaştım.
Sonra, dünkü yayını. 4 ayet vardı, Yunus Peygamber'le ilgili.  
139-140-141-142 no'lu ayetler.
139, Şüphesiz, Yunus da peygamberlerdendi. 140, Hani o kaçıp, yüklü gemiye binmişti. 141, Gemidekilerle Kur'a çekmiş, ve kaybedenlerden olmuştu. 142, Böylece Yunus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.
Ben de, Yaşar Nuri Öztürk hoca'nın mealinden aynı sureden bir ayet (138, Geceleyin de. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz.) yazarak yayını paylaştım.
----------
Öğleden sonra, trthaber.com'dan, Rusya'nın dün (8 Mayıs'ta) nükleer savaş tatbikatı yaptığını öğrendim. 2 Denizaltı'dan atılan kıtalararası füzelerin Kura'daki hedeflerini başarıyla vurdukları haberindeki "kura" kelimesi dikkatimi çekti. Hıdır arkadaşımın yayınında da vardı "kur'a" kelimesi.
Haberin ingilizce kaynaklısını (Huffington Post yayınını) paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
"Stateless Turks will end fierce conventional war of USA-Russia. By nuclear intervention. Result, World-State."
Sonra, biliyorum haberim vardı, bugün 9 Mayıs, Kızıl Meydan'da İkinci Dünya Savaşı ile ilgili "Zafer Günü Töreni" yapılacaktı. Saat erkendi ama, vardır belki bir yayın diye aradım. Evet vardı bir tane, yenice yayınlanmış. "RT" yayını. Onu da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
"Agenda. The establishment of the World-State by Turks. On the basis of Socialist Economy. Depending on Family of Four."
------------------------------

(10 Mayıs 2014  :)

Bu sabah, dünkü (9 Mayıs 2014 tarihli) Sabah Gazetesi'ndeki köşe yazarı Emre Aköz'ün,
"Tanrı-tanımazlar bu habere sevinir"
başlıklı yazısını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

EMRE AKÖZ 'den "bilgi". Yeni değil aslında.
http://okul.selyam.net/docs/index-30328.html?page=8
"Bilimciler, ilk kez yeni bir yaşam biçimi oluşturmuşlar. (...) Organik DNA molekülünün, sentetik DNA molekülü ile eşleştirilmesiyle oluşturulan bir mikroorganizma bu", diyor. Bilgi yeni değil. Belki "bilgilendirme" ilk.
Cansız'dan Canlı üretemiyoruz. Ama Hücre'nin DNA'sına başka hücrelerin DNA'sından gen aktarıp, canlı'ya yeni özellikler kazandırdığımız, malum. GDO'lu ürünler. (=Suni Evrim).
Dahası da var. Genler kimyasal madde olduklarından, doğada mevcut olmayan genleri, kimya laboratuvarında elde edip, bunu hücre DNA'sına eklemek de mümkün. Ve hatta, hücre DNA'sını boşaltıp, yerine tamamen laboratuvarda elde edilmiş genlerden oluşan sentetik DNA yüklemek de mümkün. Ortaya çıkacak canlı'nın özelliklerini, ortaya çıktıktan sonra görmek üzere.
Bu konulardaki düşüncelerimi anlattım, 2008 tarihli "Felsefem" adlı kitabımda, özellikle "15 Eylül'deki", ve "16 Eylül'deki" adlı bölümlerin sonlarında.
Yukarıda yazılı sitede, 8.ci ve 9.cu sayfa'larında.
----------------------------------------

(11 Mayıs 2014 - Pazar -  :)
Anneler Günü

Bu sabah, bilgisayarımı açınca, önce Hıdır arkadaşımın, "Anneler Günü Kutlamasını" gördüm, "Aşk Herkese (2)" topluluğumda, önceki günkü çiçekli kalp üzerinde. Sevindim, artıladım, ve paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"SENİ KARANLIK ODAYA KAPATIRIM", demiş anneme.
Beni 24 saat gözetleyen MİT, annemi gözetlemiyor muydu?
4-6 Temmuz 2006'da, Bozyaka'da "İlgi" Bakımevi'nde anneme yaşatılan "kâbus". "Oğlun seni istemiyor", demiş adam. 
"SENİ CEZALANDIRACAĞIM, imdat diye bağıracağim", demiş annem. 2 gün yememiş içmemiş. Beni görünce karşısında, başladı annem ağlamaya.
Eve gelince anlaşıldı VAZİYET'in VAHAMET'i.
"Zavallı", Sevgili Anneciğim...
Gözlerimi yaşarttın gene...
----------
Selam ve Sevgilerimle paylaşıyorum yayınını, Hıdır arkadaşım.
Ben de kutluyorum Anneler Gününü, tüm annelerin...
----------
Şimdi 12 Mayıs:  Dün sabah, annemin fotoğrafını instagramda,
"Mothers' Day, 2014. Mummy, my mission was to create "Love-Society", on Earth.",
yazarak paylaştım.
Az önce de, istagram'dan (tabiatiyle) cep telefonumdaki face'ime aktardım. Sonra da ordan, bilgisayarımdaki face'ime. Görünen kayıtlarımda azalma olmuşmu diye bakarken, Facebook'a katılım tarihimin 11 Mayıs 2012 olduğunu gördüm. Yani 2.ci yıldönümü "Pazar", Anneler Günü'ne denk gelsin diye "seçilmiş", 11 Mayıs 2012, Cuma. (=Stella marifetiyle.)
Dün sabah, kalbimin üstünde "7 yıl" yazısıyla annemin fotoğrafı, sırtmda "14 yıl" yazısıyla, EZ'le ilgili öteki yazılar, ve elimde annemin büyük çantasıyla çıktım dışarı. Elimde çantadan başka bir şey olmasın diye, şimdilerde herzamanki (hacımlı) iki gazete (Hürriyet ve Sabah) yerine, çantaya koymak üzere 1 gazete (cumhuriyet) uygun olur diye düşündüm.
Ama sonra hatırladım, sabahları haberlerden sonra, sıra gazetelere gelince, anneme "gazete seç" deyince, genelde düşünmeden hemen "Sabah", derdi. Eğer biraz düşünürse mutlaka "Cumhuriyet" derdi. Bir iki defa da sormuştu, "Güneş" diye bir gazete var mı, diye. (Stella marifetiyle "eş" çağrışımı.) Yani, annemin düşünerek seçtiği gazeteyi almıştım. Dolayısıyla, konu, "Fal" mahiyeti de kazandı. (= Yani, misyon-koyucu ne koydu, Anneler Gününde, Cumhuriyet'e.) Kaç yıldır Cumhuriyet almadım, 4-5 yıl oldu mu bilmiyorum.
Evde sıra gazeteye gelince, ilk gördüğüm, 2 kelimelikboydan boya manşetten ikincisi, "yarattı" kelimesi, instagram'a yazdığım "to create" kelimesiyle bağıntılı. Hemen kesip bloknota yapıştırdım. Haberi okumadan, konu belliydi, Danıştay günü, Feyzioğlu ve Erdoğan'ın "karşılıklı" saz çalan aşıklar deyimiyle "atışması". Çok sonra, gazetenin işi bittikten ve kaldırıldıktan sonra, merak ettim, birinci kelimeyi, baktım "Skandal". O da benimle çok bağıntılı, herşeyden önce "SK" ile başlıyor, yetmez mi. ("Onun arabası var, güzel mi güzel", demişti Mustafa Sandal.) Onu da kestim yapııştırdım.
Gazete'den toplam 3 haber kesip yapıştırdım, "ilgili" diye.
1) Hatay'da dehşet: 4 ölü. 10 Mayıs 2014, BELEN ilçesi, Atik yaylası. Mesut KÖROĞLU (30), eve sevgilisi Fevziye SAKLAR'ı (43) kuma olarak getirince, karısı Feride KÖROĞLU (28) karşı çıkıyor. Tartışma. Ve "cinnet". Pompalı tüfekle karısını öldürüyor. Bıçakla sevgilisinin kafasını kesip öldürüyor. Bu arada 4 çocuğu evden kaçıyor. En geride kalan 8 yaşındaki kızını da TERLİK'ini almaya çalışırken pompalıyla öldürüyor. Ardından aynı tüfekle kendisini. ("İşaret" olarak "terlik" le yetiniyorum. "erlik", "erkeklik".)
2) Yılın annesi Ejde Al. İzmir Narlıdere'deki evinde tören. Narlıdere Belediyesi Yılın annesi seçmiş. Belediye Başkanı Abdül BATUR. Adı EJDE, "müjde" çağrışımlı, ikameti İzmir. Abdül BATUR, Muhsin BATUR çağrışımlı. Bu kadarı yetti haberi seçmek için. Geçen yıl Ramazan Bayramı'nın ikinci günü Şırnak Uluderede görevde iken, G-3 piyade tüfeğiyle, intihar ettiği açıklanan er Muharrem Ali Al'ın annesi. Oğlunun intihar ettiğine inanmıyor, dava açmış. Bu gün hatırladım geçen Ramazan'nda vardı birşeyler. Neydi diye baktım. 7 Ağustos 2013 Arife günü, yani annem Arife'nin Hicri takvim'e göre doğumgünü, doğum yıldönümü, ABD, Powerball, Loto tarihinin en büyük 3.cü ikramiye çekilişi, 3 talihliye çıktı. Ertesi gün, Bayramın birinci günü, Türkiye, Süper Loto, Ordu FATSA'dan sadece 1 talihli'ye çıktı. FATSA, "karım" FATMA çağrışımlı. Annemin de asıl adı aslında FATMA'dır. FATMA ARİFE ÇAL GÜROL. (ÇAL, kızlık soyadı.)
3) İzmir bağıntılı bir haber daha: Dünyanın konuştuğu Türk. Güney Afrikalı Sarah Collings, ve İzmirli Işınsu Kestelli'nin (=iki kadının) 2 yıl önce Wonderbag adıyla tanıttıkları, ekolojik pişirme ve ve pişen yemekleri sıcak tutma çantası, küresel nitelik kazanmaya başlamış. İzmir ve Kestelli kelimesi, haberin başlığı ve "küreselleşme" yetti, haberi seçmeye.

Sonra, Bulmaca'yı gördüm. Öğle yemeği sonrası, günlük tek kahvemi içerken, gün için seçtiğim (Hürriyet dışındaki) ikinci gazetenin Bulmacasını çözme işini bırakmıştım, bir iki yıl önce. Ama Bugün, çözmeliydim Bulmaca'yı, "Fal" işlerinin devamı olarak. FATMA ARİFE ÇAL GÜROL'un harflerini tamamlamak niyetiyle başladım çözmeye. İlgili harf çıktıkça kırmızı ile yazarak. Ama bir sorunun cevabı, henüz hiçbir harfi çıkmamışken, belli oldu. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bir romanı. YABAN. Demir-Gül'ün torunu. Tekin-Barış'ın oğlu. 10 gün önce, 1 Mayıs'ta yaşı 3 olmuştu Yaban'ın.
Bulmaca'nın asıl mesajı da belli olmuştu, anında. Daha sonra belirginleşti, bu mesaj. "Annen gitti ama, Yaban geldi. Kardeşinin torunu. Senin de "yarı" torunun sayılır", diyordu misyon-koyucu.
Çözmeye devam ettim. Bitirdim. Sadece 1 harfin yeri boş kaldı. Ama çok ilginç bir durum ortaya çıktı. Sedat Yaşayan'ın bulmacaları 9x9=81 karelik. Soldan sağa ilk sırada, "...küçük bir ağaç" KOCAYEMİŞ, son sırada "lazkirazı ..." KARAYEMİŞ, ve tam orta sırada da "... şeftali" SARIYEMİŞ.  Birinciden 4 satır sonra ikinci, ikinciden 4 satır sonra üçüncü. (Dört Dört, "dörtlü Aile Mesajı). ve SARI'yı "sar-sarıl" olarak yorumladıktan sonra KARA-KOCA-SARI'yı, KARI-KOCA-SARa olarak gör. Ortak ek "YEMİŞ" kelimesi "meyve anlamında, ama yemek fiilinden "yemeğini yemiş" deki gibi anlamı da var. Dün yazmıştım annem için "2 gün yememiş içmemiş" diye, ona da uydu değil mi. AMOR var bulmacada, biliyorum AŞK. Ama bilmiyordum, Yunan Aşk Tanrısı EROS'un, Roma versiyonu olduğunu. (Baş tanrı, Yunan'da Zeus, Roma'da Jupiter. Güzellik Tanrıçası, Yunan'da Afrodit, Roma'da Venüs. Savaş Tanrısı, Yunan'da Ares, Roma'da Mars.)
Aradığım harflerden 5 tanesi, bulmacada yok. Şu harfler: FF GÜÇ (GÜÇ'de "üç" de var). (ÇÜG FF yorumu da var.)
Özellikle Bulmaca kontrolu için bugün ekstra gene Cumhuriyet aldım. Bir harfi A'yı e yazmışım (HA), hata o kadar. Boş kalan harf de b (KEBE).

K  O  C  A  Y  E  M  İ   Ş
E  B  E  R  *  M  O  L  A
Y  A  B  A  N  *  R  A  B
*  *  İ   L  İ   K  *  H  a
S  A  R  I   Y  E  M  İ   Ş
A  R  *  K  E  b  E  *  *
D  O  K  *  T  A  R  O  T
A  M  O  R  *  B  A  B  A
K  A  R  A  Y  E  M  İ   Ş
---------------------------------------

(13 Mayıs 2014  :)

Bu sabah, g+ 'da 2 yayın paylaştım.

Birincisi, dün Muğla, Milas'ta Koru mahallesi'nde, Milas-Bodrum Karayolunda, seyir halindeki TIR'dan düşen kadının, aynı TIR'ın altında kalıp ölmesiyle ilgili, trthaber.com'un "görünmez kaza" başlıklı  haberi. Sürücü ÖMÜRay KUNDUZ (29), ve yanında eşi SEVİLay KUNDUZ (27). Eşi düşüyor, ölüyor.
Acaba haberde yanlışlık mı var diye de düşündüm. Eşi değil yoksa kardeşi mi. (Önce oğlan bebek doğmuş, adını Ömüray koymuşlar, 2 yıl sonra ona bir kız bebek kardeş gelmiş, onun adını da Sevilay koymuşlar. Acaba öyle mi diye.) Yeni Dünya'da öyle olacak. Her çifte önce oğlan 2 yıl sonra da kız bir çift sağlıklı evlat. Ve bunlar "doğumdan" birbirlerine eş. Kardeş sevgisi, Eş sevgisine dönüşünce. Ömür boyu AŞK. Herkese doğumdan Aşk. Sev-Sevil Ömür boyu. Böyle bir çift daha, Dörtlü Aile. Herkese iki eş. Asıl eş - İkincil eş ayrımıyla. Kalmasın hiçkimse eşsiz, erken ölürse eşi. Kalmasın evlatlar anasız babasız, erken beklenmedik ölümlerde.
"Kaza" nın asıl mesajı bu.. Özel mesajı "erkeğe", "eşini KORU".
Ben Ömüray adı duymadım hiç. Ama Sevilay-Tülay ikiz kardeşler, doğumgünleri 7 Şubat. Onların doğum günlerinden 3 gün sonra 10 Şubat 2007 'de "buldum" Fatma'yı. Annemin vefatından 13 gün sonra. (13 "uğurlu" sayımız.) Bugün ayın 13'ü. Kaza, dün akşam saatlerinde olmuş.

İkincisi, 10 Mayıs 2014 Cumartesi gecesi, Kopenhag'da yapılan 59.cu EUROVISION yarışmasında, Avusturya temsilcisi TRANSSEKSÜEL Conchita Wurst'un, sakallarıyla ve kadın giysileriyle söylediği "Rise like a Phoenix" şarkısının birinci olması ile ilgili Posta.com.tr'nin "Sakallı Diva ..." haberi.
"Mesajı büyük. Herkes homoseksüel olunca İnsanlık bitecek. Çünkü doğumlar olmayacak. Yeni Dünya'da unutacağız Homoseksüaliteyi.", diye yazı ekledim.
Yalan mı. "Rise like a phoenix" (=Yüksel Anka kuşu gibi.)
Yükseldi, yükseldi Anka kuşu  Güneş'e erişerek, yanıp yok oldu.
Bu sabah 07.30'da TRT-1'de Tunç Tuncel, Meteoroloji'ye bağlanınca, Kenan Yüksel çıktı meteorolog olarak. Bloknot'a YÜXEL diye yazdım, tabi. (KS=KES). YÜCEL cağrıştırır, YÜKSEL.
TUNÇ'u 07.00-07.30 arası izliyorum.  Meteorolog çıkana kadar.
----------------------------------------

(14 Mayıs 2014  :)

Bugünkü Hürriyet, "TIR'dan düşüp öldü" haberinde Sevilay Kunduz, TIR'ın sağ kapısından düştü, başını kaldırıma çarptı, ağır yaralandı, hastanede kurtarılamadı, diyor. Bir feldispat madeninde şoför olarak çalışan Ö.K., son seferini yaptıktan sonra,  alışveriş için çarşıda olan eşini de TIR'a alıp eve giderken, 20.30 sıralarında düşme olayı. Ö.K., yolda tartıştıklarını, eşinin intihar ettiğini söylemiş.
Ö.K., dünkü haberlerde yanlış değilse ÖMÜRay Kunduz. ÖMÜR/KÖMÜR bağıntısı. Üstelik bir Maden Ocağı'nın şoförüymüş. O olaydan 19.saat kadar sonra, 13 Mayıs 2014 saat 15.30 sıraları Soma'da Kömür Madeni Ocağında, Trafo patlaması ile Yangın, ve Facia.

Bu sabah, Facia haberi ile ilgili, Başbakan'ın, bugün Arnavutluk'a yapacağı geziyi, Arnavutluk Başbakanı Rama'ya telefon açarak erteledi, haberi.
SOMA/RAMA bağıntısı dikkatimi çekti.
Vikipedi'den araştırdım. 4 Temmuz 1964, Tiran doğumluymuş Edi RAMA. (4 gün önce yazdı, 4-6 Temmuz 2006'da, Bozyaka'da anneme yaşatılan kâbusu. Ve malum 4 Temmuz, ABD Bağımsızlık Günü.) Rama, 2000-2011'de Tiran Belediye Başkanı. 15 Eylül 2013'den beri Başbakan. 1991'de, Komünist Arnavutluk sonrası, ilk Başbakan Fatos NANO. Toplam 3 kez başbakan. Üçüncüsü 11 Eylül 2005'de sona ermiş. 26 Şubat 2004'te  Mostar'daki Balkan Ülkeleri Zirvesi'ne, hava muhalefetinden dolayı gitmemişti. Makedonya Cumhurbaşkanı Traykovski, giderken, hava muhalefetinden dolayı uçağı düşmüş, içindekilerle birlikte ölmüştü. Ama o gün, Dublin'de, Makedonya'nın AB'ye başvurusu ile ilgili TÖREN yapılacaktı. Cumhurbaşkanı'nı ölümü dolayısıyla iptal edildi. O günün ilk saatlerinde, İstanbul'da hastanede GÜLDÜNYA TÖREN adlı kadın, erkek kardeşi tarafından öldürüldü. Yasak AŞK sonucu bir çocuk doğurdu, diye. TÖRE cinayeti. (Gündüz vakti sokakta kurşunlanmış, ama ölmemiş, hastaneye kaldırılmıştı.) Ogün, Başbakan Moskova'daydı, ve 50.ci Doğumgünüydü. Putin kutlamıştı.
Bugün, Erdoğan'ın Tiran'a gitmesi gerekiyordu. Facia nedeniyle iptal etti. 4 gün sonra, 18 Mayıs 2014'te, FATOŞ'un (="karım" FATMA'nın) 50.ci doğumgünü.

Facia'da, ikinci dikkatimi çeken maden ocağının EYNEZ bölgesinde (Eynez köyü yakınlarında) olması. "EZ" le bitiyor kelime. Yılmaz Gürol'la ilgili esas konulardan biri.

Bugün, trthaber.com'da, bir haber daha gördüm. "Çin'de Maden ocağında Gaz zehirlenmesinden 4 ölü." Şansi eyaleti, Yençuan kentinde diyor.
Facia'da da, ölümlerin büyük çoğunluğu gaz (CO) zehirlenmesi ile.
Aradım haberin kaynağını. "Xinhua", 13 Mayıs Salı, saat 14.00 sıralarında, Shanxi eyaleti, Yangquan kenti'nde diyor. (6 saat farkıyla, Türkiye'de saat 08.00 iken.) Yani Çin'deki olaydan 7 saat kadar sonra Türkiye'deki olay. Ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL'ün, bir haftalık ÇİN gezisi başlayacakmış, yarın. 15-21 Mayıs 2014 tarihleri arasında. O gezi de iptal edildi, Facia olduğu için.

Sözünü ettiğim haberleri g+ 'da paylaşmıştım, ama "Başsağlığı" dileğim eksik kalmıştı, g+ arkadaşlarımdan birinin ilgili yayınını bulup paylaşarak başsağlığı dilemeyi tercih ettim. 7 Şubat 2014'ten sonra g+ 'da arkadaşlarla ilgili faaliyetlerimi iyice azaltmış, 7 Nisan 2014'ten sonra ise, minimum miktara indirmiştim.
Eskilerden Bahriye İSENİ g+ arkadaşımın profil sayfasına girdim. Ben baktığımda, bugüne ait 2 yayını vardı. Onlardan önceki , düne ait son yayını, "doğum gününü kutlayan arkadaşlarına teşekkür" yayını.
Yani dün, Doğum günüymüş, 13 Mayıs. Doğrulamak için "hakkında" bölümüne baktım, yazılı değil. Sonra yorumları okudum, 13 Mayıs'ın doğru olduğu kanaatine vardım.
Geçen yıl ben de kutlamıştım, doğum gününü. Google arkadaşların doğumgünlerini hatırlatıyor. Google'ın formatından değil de, profil sayfasındaki yayınlarından birine, "yorum" biçiminde yapmıştım kutlamayı.
Ama yazdığım yazı bir "daktilo hatası" ile amacını aşar hale gelmiş. Haklı olarak "... anlayamadım" sözleri ile eleştiride bulunmuştu. Baktım yazıma, daktilo hatasını gördüm, açıklama yaparak hatayı düzelttim. Gelen cevap duygulandırıcıydı, gözlerim yaşardı. Kendisine de bildirdim, "gözlerimi yaşarttın bahriye" dedim. Geçen yıl 13-14 Mayıs günleri, gözlerimden süzülen bir iki damla yaş, bu yılın 13-14 Mayıs günleri içinmiş.
Her üç yayınını da artıladım. Başsağlığı'nı, Genel Kurmay Başkanı Org.Necdet ÖZEL'n Başsağlığı mesajını paylaşarak yaptım.
"Ben de, Soma Kömür Ocağı faciasında hayatlarını kaybeden işçilerin ailelerine Başsağlığı diliyorum. Acılarının büyük olduğunu biliyorum" diye yazarak.

Bugün öğleden sonra, trthaber.com'dan bir haber daha geldi. Zonguldak, Kilimli, Gelik beldesindeki kaçak maden ocağında GÖÇÜK. Bir işçi mahsur. Mehmet AYGÜN. Onu da g+ 'da paylaştım.
----------
25 yıl önce, tam bu günlerde, 1989'un ilkbaharında,İzmir-Gümüşpala'daki kiralık evden, şimdiki İzmir-Nergiz'deki "kendi evimize" taşındığımızda, İzmir'deki 1.ci dalga Ezme yürürlükteydi. Ev'de iken odamdam dışarı çıkmıyordum. Ev'de babam, Apartman'da "Apartmancılar", Sokak'ta "vatandaşlar" tarafından Dolaylı söz ve davranışlarla taciz, tehdit. Kasım 1989 başında 1.ci tımarhane. (...) 1990 Başında 2.ci tımarhane çıkışında Misyon bilincimi yitirdim. Bunun sonucu babam başta olmak üzere, çevre ile "sıfırdan başlayarak" normal ilişkiler kurmaya yöneldim. Bu arada, Apartman komşularını da tanıdım, tabi. 1992 sonlarında Misyon bilincim aynen geri geldi. Tabi, "Ezme gerçekmiş" kanaati de. Ama çevremle geliştirdiğim normal ilişkilerimi aynen sürdürdü, çünkü "ezme" tekrar başlamamıştı. Start'ı beklemeye, kaldığım yerden devam ettim. Mesajlar, yorumlar tekrar başladı.
Apartman'da 5 kat, 10 daire. Dairelerin birinde Öğretmen kadın Sevinç BAŞ, iki kızı ile DUYGU-DİLEK. Dairelerin birinde Emekli Askeri sivil memur Süleyman BAŞBARUT, karısı Aysel ve kızı Meltem'le. Bir oğlu var,  Deniz Pilot Subay Murat. Bana, amaçlı olarak "yanlış" aksettirilmediyse, Sevinç'in kocası da Deniz Pilot Subaymış. Şehit olmuş, uçağının düşmesiyle. Deniz Hava Üssü, malum Gölcük'te. "Tesadüf bu ya", Gölcük'te, Murat'ın kiraladığı ev, Sevinç'in kocasının kiraladığı evmiş.
Mesaj, son derece açıktı. Soyadlarında BAŞ var ikisinde de. BARUT artar.
Barut, Kırıkkale'deki kardeşim Demir'in işi. BAŞ olacak kişi, yani Ben Yılmaz Gürol'un beklenmedik erken ölümünde, "işi" kardeşi Demir Gürol yapacak. Demir, Yılmaz'ın vekili.
Duldu yani Sevinç. Bir dul daha geldi sonra apartmana, karşımızdaki daireye, Erdoğan KEMAHLI ve ailesinin taşınması ardından. Gülten SEZGİN, oğlu yiğit ve annesi Mesude ile.
2 Dul kadın. Gülten KULA'lı. Sevinç SOMA'lı.
"Kul'a Sorma (işini yaparken)" diye yorumlamıştım.
Rol'üm Tanrı'yı oynamaktı, zamanı gelince.
Manisa-Soma-Eynez Kömür Ocağı faciası, bunu da hatırlattı.
17 Ağustos 1995'de babam vefat etti. "Normal" ilişkilerle uğurladım "öbür dünyaya". 1996 Yaz başlarında, İzmir'de ezme, aynen eskisi gibi tekrar başladı (2.ci dalga). Babamın vefatının 4.cü yıldönümünde, 17 Ağustos 1999 depremi, Merkezi Kocaeli-Gölcük-Orduevi. 20.000 kadar ölü.
Şimdiki 4.cü dalga ezme, Apartman'dan Ali Kundakçı'nın, ben Apartman bahçe kapısından çıkarken, 31 Mart 2000, CUMA günü, "tutsi" eylemi yapıp, "bu ne olacak" demesiyle başla(tıl)dı. Halen devam etmekte. Apartmanda, sokakta, heryerde.
----------------------------------------

(15 Mayıs 2014  :)

29 Ekim 2013'de, Cumhuriyet Günü'nde, şapkamın siperliği üzerinde Yerküre ile çıkmıştım, "sokağa". Yaptığım düzeneğin, madencilerin, önüne fener takılmış kasklarına benzediğinin farkındaydım.
Meğer, bu gün için yapmışım o düzeneği. Çünkü bugün gene, ama muhtemelen son kez çıkıyorum sokağa o şapkamla, ve sol yakada siyah kurdela ile, mevsimlik takım elbisemle, Soma Faciası sebebiyle ilan edilen Milli Yas'ın bu son 3.cü gününde. Sabahleyin öyle çıktım, öğleden sonra da gene öyle çıkacağım.
----------
10 Kasım 2013'de de,

GÜNDEM
DÜNYA
DEVLETİ'NİN
KURULMASı
TÜRKLER
TARAFINDAN


yazısıyla çıkmıştım ilk kez.
Sonra aylarca, haftanın çoğu günlerinde, önümde o yazı, sırtımda,  beyaz ceketimin arkasında,

İZMİR'DE  4.CÜ  DALGA  EZ
31  MART  2000'DEN  BERİ


yazısı,
başımda yerküreli şapka, sol elimde çubuğuna sarılı vaziyette Türk Bayrağı ile çıktım, "sokağa".
Kış böyle geçti.
----------
Şimdilik yaz kıyafetim, Pazartesi-Çarşamba-Cuma, başımda kaptan şapka, beyaz şort pantolon, bayrak renginde tişört, önümde o yazı. (Aslında tişörtün önünde ay yıldız var ama, benim yazı onu kapatıyor). Beyaz ceketim, arkasındaki yazı tersten görünecek biçimde sol elimde, yazıları ilaveli (14 YIL, Taciz-Tehdit). Salı-Perşembe, siyah pantolon,arkasında

www.
yilmazgurol1947
.com
 

yazılsı,
yakalı beyaz tişört. Kalp üstünde, Salı günü "7 YIL" yazılı annemin fotoğrafı, Perşembe günü Soru işareti "?", başımda kasket, sol elimde beyaz ceket.
Cumartesi-Pazar, önünde fotoğrafım, ve fotoğrafın üstünde,

66
YILMAZ GÜROL


yazısı.
Fotoğrafın altında,

google'da

yazısı.
Beyaz ceketim, önü açık, sırtımda. Kalp üstünde Soru İşareti. Kahverengi pantolon, ve Beyaz kovboy şapka.

(Saat 16.20 olmuş. Sokağa çıkmak üzere, bilgisayarı kapatıyorum.)
---------------------------------------

(16 Mayıs 2014  :)

Tunç Tuncel, TRT-1'de, bu sabah, 08.00'da Meteoroloji'ye bağlandı. Erhan ARSLAN çıktı, meteorolog olarak, bugün. Ve ben de TV'yi kapattım.
Meteoroloji'den önce, Tunç'un son 2 haberi:
1) CHP İstanbul milletvekili MEVLÜT ASLANOĞLU (62) KALP Krizi geçirerek vefat etmiş. Evinde, gece yarısı'ndan az sonra, (00.00 dan sonraki dakikalarda) rahatsızlanmış, kurtarılamamış. 
2) TRT, Soma Facia'sında ölenler için MEVLÜT okutmuş.
----------
Sermin Baysal Ata'nın, TRT-1'de, Bugün 13.00 Öğle haberlerinde sunduğu haberlerden ikisi:
1) Alp GÜRKAN, Soma Holding, Yönetim Kurulu Başkanı (=Şirket Sahibi) ve Şirket yöneticileri, bugün ilk kez "basın toplantısı" düzenlemiş, Soma Faciası ile ilgili. (Haberi g+ 'da paylaştım.)
2) Tunahan GÜROCAK, maden ocağı kazasında hayatını kaybetmiş.
Haberi, bugün.com.tr'den paylaştım.
Olay, dün olmuş. Konya, Beyşehir ilçesi, Limen bölgesinde, Korur Madencilik'e ait BARİT Ocağı'nda. Toprak kayması sonucu, iş makinasında kayaların altında kalan Tunahan Gürocak ölmüş, diğer iş makinasındaki, kuzeni (amcaoğlu) Ali Gürocak yaralanmış.
Yorum 1)
Alp GÜRkan - Tunahan GÜRocak (ve ben Yılmaz GÜRol). Soyadlarda GÜR.
GürOCAK'ta OCAK var, OCAK'ta iş makinasıyla çalışmakta iken hayatını kaybetti. Ve, BARİT-BARUT-BARIŞ çağrışımı. Barut kardeşim Demir'in işiydi, Kırıkkale'de. Barış ve Sevgi, 2 yeğenim, Demir ve Gül'ün kızları.
Yorum 2)
13 Mayıs 2014,     Manisa-Soma,         Kömür Ocağı,       300 kadar ölü.
14 Mayıs 2014, Zonguldak-Kilimli,  Kömür Ocağı, 1 Ölü, Mehmet AYGÜN.
(AYGÜN= AY ve GÜN)
15 Mayıs 2014, Konya-Beyşehir, Barit Ocağı, 1 ölü, Tunahan GÜROCAK.
----------
AFAD, Ölen 283 işçinin adlarını açıklamış. Paylaştım, g+ 'da, trthaber.com'un 19.50 girişli ilgili haberini,
"Hepsinin ailelerine Başsağlığı dilerim, tekrar.
Bir tane adaşım var içlerinde. YILMAZ EROL, Balıkesir.
Bir de VILMAZ ÇİFİTCİ, Manisa,Soma.", yazarak.

YILMAZ EROL / YILMAZ GÜROL. Hem ROL vurgusu, Hem ER vurgusu. BALIKESİR, zaten "amputasyon" vurgulu.
VILMAZ'ın adının YILMAZ olduğunu düşünüyorum. Nüfusuna kaydı yanlış yapılmış olmalı. Y harfinin "altı yok", V harfi olmuş. Amputasyon vurgulu. Soyadında ÇİFT var, herkese iki eş, mesajlı.

Listede, soyadı KURBAN, bir kişi var. NİYAZİ KURBAN, Balıkesir, Dursunbey.
Listede, adı KADER, bir kişi var. KADER YILDIRIM, Manisa, Soma.

Listede, Doğum yerim SALİHLİ'den, bir kiş var. TEZCAN ŞENTÜRK. Ümit Ticaret'te "çalışırken" Müşterilerden biri ELİF ŞENTÜRK'tü. Salihli'dendi. DURASALLI'dan demişti. Annem DURASILLI derdi. Çocukluğumdan hatırlıyorum. İki gün önce Salihli'de, trafik uygulaması yapan 2 polis araç çarpması sonucu yaralanmıştı. Haberi g+ 'da paylaşmıştım. DURASILLI diyordu, haber. DURASILLI'daki vurgu belli. ASIL 'la pekiştirilmiş UR.
Sevkiyatçı Savaş Akyürek, Elif Şentürk'ün satın aldığı"Beyaz Eşya" yı götürürken Karşıyaka'ya, ben de eve dönmek için araçtaydım. Tabiatiyle biraz yardım amacıyla evine de girmiştim, Elif Şentürk'ün. (Mesajı "ŞEN". Yaşadıklarına rağmen, "ŞEN", misyon bilinci ve duygusuyla.)
----------
Bugünkü SABAH Gazetesi'nde, "Aynı köyden 14 Kurban" başlıklı bir haber vardı. İnternetten başka kaynaktan paylaştım aynı haberi. İZMİR, KINIK ilçesinden 130 haneli KÖSELER köyü. (Bak şu anda yorumladım yazınca kelimeyi. KÖSELER = KES'ER'ÖL. Tıpkı böyleydi "gaipten gelen" tehditli mesaj amputasyon için.)
14 kişiden 3'ünün soyadı GAYRAK. Ama AFAD listesinde, 3'ü için de KAYRAK olarak geçiyor. Doğrusu bu olmalı. KAYRAK mesajı "belli" değil mi.
Selahattin-Nihat-Güngör KAYRAK. AFAD listesinde başka KAYRAK yok.
"14 kişi" den Niyazi İZMİRLİ, AFAD listesinde Niyazi İZMİR olarak geçiyor, ve listede soyadı İZMİR olan başka kişi yok.
----------------------------------------

(17 Mayıs 2014  :)

SOMA Faciası. Arama-Kurtarma çalışmaları bugün tamamladı. 301 ölü.

FA**A

Yarın, 18 Mayıs 2014, KARIM  Fatma'nın yaşı 50 olacak,
Yarın, KIRIM Tatarlarının Sürgünü'nün (başlangıcının) 70.nci yıldönümü.
KARIM/KIRIM
Yarın, İsviçre'de Referandum var. Asıl oylanacak konu, Asgari Ücret'in yükseltilmesi. Kabul edilirse, İsviçre, en yüksek Asgari Ücret uygulayan ülke olacak. Pedofoli dahil birkaç konuda da oylama var, yarınki referandumda.

13 Mart 2014, Soma Faciası, asıl Fatma'nın 50.ci Doğum Günü için. 
Çünkü 26 Şubat 2004, Başbakan Erdoğan'ın 50.ci Doğum Günüydü. Ve o gün Arnavutluk Başbakanı FATOS NANO, hava muhalefetinden Mostar'daki Balkan ülkeleri Zirve toplantısı'na gitmedi. Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski, giderken, uçağının düşmesi sonucu, içindekilerle birlikte öldü, aynı gün. (Fatma'ya "hepimiz" FATOŞ diyoruz, malum. FATOS/FATOŞ bağıntısı.) 14 Mart 2014'te Erdoğan Arnavutluk'a gidecekti, ama SOMA faciası sebebiyle gidemiyeceğini, Arnavutluk Başbakanı RAMA'ya telefonla bildirdi. (Bugün, 17 Mayıs 2014'te, LAOS'ta askeri uçak düştü, Laos Savunma Bakanı ve beraberindekiler öldü.)

ROMA'da, 13 Mayıs 1981'de, bizim Mehmet Ali AĞCA'nın, Papa 2.ci Jean Paul'u, "kurşunlayıp yaralaması" da, Fatma'nın 50.ci doğumgünü için, aslında. Çünkü Fatma ile Papa 2.ci Jean Paul'ün doğum gün-ayları aynı, 18 Mayıs. Papa'nın ki 1920, Fatma'nın ki 44 yıl sonra. ("dört-dört").
ROMA/RAMA bağıntısı, ROMA/SOMA bağıntısı.
ROMA tersten okununca AMOR (=AŞK). Üstelik eski Roma'da Aşk Tanrısı.
Roma'da Papa kurşunlandığı gün doğmuş, BONCUK YILMAZ. (Doğum adı Boncuk Makbule YILMAZ). Sonra oyuncu olmuş, işi ROL. İlk rol aldığı film "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004), son filmi, "Mazi Kalbimde Yaradır"(2011). Dizileri, "Bir Yastıkta" (2013), "Böyle Bitmesin" (2013).

13 Mayıs 1950'de, Ereğli KÖMÜR işletmelerindeki, Türkiye'nin İLK SİYASİ grevi'de, aslında 13 Mayıs 2014'deki, Türkiye'nin en ölümcül KÖMÜR ocağı kazası için. (Malum, ertesi günkü 14 Mayıs 1950 seçimlerini Demokrat Parti kazandı, ve 27 yıllık CHP iktidarı sona erdi, ve DP dönemi başladı.)
O ilk siyasi grevin yapıldığı gün, Steve WONDER doğmuş.(ABD'li şarkıcı ve besteci.) Soyadı ilginç WONDER (=Harika").

13 Mayıs 1277'de, Karamanoğlu Mehmet Bey, Konya şehrini Karamanoğulları toprakları kattı, ve Türkçe'yi resmi dil ilan etti.
Soma Faciası, onun yıldönümünde. Çünkü Türkçe "herkesin dili" olacak, Dünya Devleti kurulduğunda, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.

9 Şubat 1986'da, Dünya'nın en yakınından  geçmişti HALLEY (=Günberi tarihi.) Bir sonraki Günberi tarihi 28 Temmuz 2061. Bir önceki Günberi tarihi 18 Mayıs 1910. FATOŞ'un doğumu onun yıldönümünde. Çünkü Yılmaz Gürol, "Tanrı Rolü" üstlenecek, Dünya Sosyalist Devleti'nin başı iken, "zamanı" gelince, insanları, yeni bir kültürde birleştirebilmek, "Dörtlü Aile" ye dayalı, AŞK (ve buna bağlı SEVGİ) toplumunu kurabilmek için.
HALLEY, tersten okununca YELLAH. İslamın tanrısı ELLAH.
"Tanrısal süreç", 28 Temmuz 1986'da Çanakkale'de başladı. 3 gün sonra "gaipten gelen" tehditli mesajla amputasyon ve ardından hadımlık.
Amputasyon'un amacı, Aşk Toplumu'nu kuracak kişi olarak, hadımken iki kadına birden Aşkların en büyüğünü yaşasın, ve Aşk'ın ne olduğunu herkesten daha iyi bilsin diye. İkinci Tımarhane çıkışında "misyon bilinci" gidince, Aşklar da gitti, hiç yaşanmamış gibi. Çünkü, misyon bilinci koşullarında oluşmuşlardı. Sonra, misyon bilinci aynen geri geldi, ama duygu oldukları için aşklar "otomatik" geri gelmedi, ve biraz düşünmeyle "dummy" oldukları anlaşıldı, Semra'ya ve Ayla'ya olan aşklar.
Annemin vefatından 13 gün sonra, 10 Şubat 2007'de, Tülay'ın Doğum Günü münasebetiyle, "buldum" Fatma'yı. Karımmış, Karım olacakmış meğer.
Yarın karım 50 olacak. Soma'da ölenler listesinde soyadı KUTLU olan bir kişi vardı. İsmail KUTLU, Balıkesir, Dursunbey.
----------------------------------------

(18 Mayıs 2014  :)
FATOŞ'um 50 yaşında ...

Bu sabah, ilk olarak.dün Twitter hesabıma aktardığım, izlesene.com'dan, YILay solMAZ'ın, Dalida'nın sesinden yüklediği "Portofino" şarkısını,
"I FOUND MY LOVE with my Fatma...
May18th,2014. Fatma's 50th Birthday."
yazısıyla, Bilgisayardaki, Cep telefonumdaki Facebook hesaplarımda ve g+ hesabımda paylaştım.

Dün, son olarak, trthaber.com'a baktım, 22.03 girişli, AFAD'ın Soma Faciasından, sağ kurtulanların listesini gördüm. Soyadı Yılmaz olan 11 kişi var ama, adı Yılmaz olan bir kişi. Yılmaz KIZILTEPE. 468 kişi içinde sadece 1 Yılmaz, dikkat çekiciydi. (Ölen 301 kişiden 284'ünün adlarının yayınlandığı listede de sadece 1 Yılmaz vardı. Yılmaz EROL.) "Bir adaşım var içlerinde. Yılmaz KIZILTEPE." yazarak, g+ 'da paylaştım. (Yılmaz Gürol'un politik kökeni "kızıl" aslında, o kelimeyi kendisi için hiç kullanmamasına rağmen. SARP KURAY kullanmıştı, İzmir Orduevi'ndeki "düğün gibi" toplantıda 1970'de. "Rengimiz kızıl olana kadar" demişti galiba. Kızıltepe hakkında, başka bir şey düşünmeden geçtim. KIZILDERE de var aslında, çağrıştırdığı. 1972'de, Mahir Çayan'larla, "öldürülen" devre arkadaşım Saffet ALP bağıntılı.
Bugünkü Hürriyet'te, logo hizasında sağda, bir kısa haber, aynen yazıyorum.
"Bir dakika ile ÖLÜMDEN DÖNDÜ. Soma'da çalışan Yılmaz Kızıltepe ölümden kıl payı kurtulmayı başardı. Kızıltepe eğer maskesini birkaç dakika erken taksa, veya ekipler bir dakika geç gelse yaşamını yitirecek, arkasında acılı bir eş, babasız iki çocuk bırakacaktı."
Bu durumda, biraz daha dikkatli baktım Kızıltepe'ye. Fatma'ların evlerinin sokağın, (1787 sokak, şimdiki adıyla Muharrem Candaş sokak) Cemal Gürsel Caddesinde'ki başlangıcında, köşede YILLAR apartmanının Numarası 468 'di. Altında da YILLAR Market. Yıllardır orda. 25 yıl kadar önce, Fatoş'la da anılarım var, o evde. KIZIL'da KIZ da var, KIZI da var. Teyze kızı Fatma...
Ve, bugünkü haberlerde, Mardin-KIZILTEPE'den, 3 ölümlü bir trafik kazası haberi de var.

Ama, haberdeki "KURTULDU" kelimesi, başka ilgi ile de dikkatimi çekmişti.
Sıra gazetelere gelmeden trthaber.com'da görmüştüm bir haber. Hem ordan, hem başka bir kaynaktan, g+ 'da paylaşmıştım.
Sakarya Adapazarı, Korucuk Mahallesi, İdeal-kent sitesi'ndeki evine, 16 Mayıs, saat 22.00 sıralarında gelen ÜMİT YILDIRIM (37) nara atmış, tabancasındaki kurşunları boşaltmış havaya. Ama 1.ci kattaki evinde oturmakta olan BERNA KURTULDU (20), kurşunlardan birinin kafasına isabet etmesiyle, hayatını kaybetmiş.
Bu bana öncelikle, ben ÜMİT Ticaret'te "çalışırken" Zehra Hanım'ın dahili telefonla, müşteri numarası için "9 binler bitti, ne yapayım" deyişini hatırlattı. "10.000 numarayı ver", demiştim. Ve merakla sormuştum, "kim" diye. "KURTUL DENİZ" demişti. O gün (17 Ağustos 1995) saat 22.00 sıralarında, Huriser Teyzem, hastaneden telefon ederek, babamın vefat ettiği haberini vermişti. Haftalardır, babamın başında bekleyen annem, dinlenmek, yıkanmak için eve gelmişti o akşam.
Babamın, Ümit Ticaret'teki müşteri hesap numarasını, aktif olmayan eski bir hesaba 1.000 numaraya yerleştirmiştim. Gerektikçe kolayca bakayım diye.
1.000 - 10.000 bağıntısı. "KURTUL DuNuZ" olarak yorumlamıştım.
 BERNA adı da bana hep eski başbakan MESUT YILMAZ'ın eşini hatırlatır.
Ama,  KURTULDU kelimesinde, sıralı KUTLU kelimesini de görmüştüm. (KUrTuLdU). Ve, Soma'da ölenlerden birinin soyadı KUTLU'ydu.

KURTULDU'da KUTLU'yu, haberi g+ 'da paylaşırken görmüştüm. Ama sonra, sıra gazetelere gelince, ilk baktığım gazetede, SABAH gazetesi'nde de gördüm KUTLU'yu.
"Kuyuya,gölete kanala 5 kurban" başlıklı haberinde.
MUŞ'un HASKÖY ilçesinde Müslüm KUTLU(15), serinlemek için OTAÇ köyü yakınlarındaki sulama göletine girmiş, boğulmuş. 
ADANA'da DSİ kanalına giren Ganim KURKU (13) akıntıya kapılıp boğulmuş. (KURKU / KUTLU benzerliği.)
URFA, Ceylanpınar ilçesinde göletten SU almak isterken, ayağı kayıp suya düşen SUriye uyruklu çocuk hayatını kaybetmiş. Adını ve yaşını trthaber.com'da görmüştüm. Muhammed Casim ŞAHİN (10).
Ve, en dikkat çekici olanı da şu:
Elazığ, MADEN ilçesi. Zülü KINIK (74), yeğeni Oğuz KINIK (36) ve bacanağı Hüseyin YEŞİLYAPRAK (69), "serinlemek için" su kuyusuna inmişler. Kuyu'daki benzinli su pompasından yayılan Karbonmonoksit gazından zehirlenmişler, KINIK'lar ölmüş, YEŞİLYAPRAK hastaneye kaldırılmış.
Soma'da MADEN'de ölenlerden üçünün soyadı KAYRAK'tı. YeşilYAPRAK benzerliği (KAYRAK-BAYRAK-YAPRAK-TOPRAK). Onlar da Karbonmonoksit gazından zehirlenerek ölmüşlerdi. Ve üçü de, İzmir'in KINIK ilçesinden Köseler köyündendiler.
Elazığ MADEN ilçesi, Soma'da MADEN kazası.
(SABAH'ın haberini, ve trthaber'deki ilgili haberi g+ 'da paylaştım.)
----------------------------------------

(19 Mayıs 2014  :)
"Atatürk'ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı"
("Atatürk", deyince, "Atatürk'ün 19'ları, ve 19x3=57 yaşında "öldüğü".)

13 Mayıs 2014-18 Mayıs 2014 süreci, 6 gün.
Türkçe Günü yıldönümünden, Halley'in 1910'daki Günberi Yıldönümüne.
Niyetlerden "Asıl" olan, Fatma, 50 yaşında olsun, 18 Mayıs 2014'te.
Öyleyse, Karamanoğlu gününe, bir önemli olay koyalım.
Kömür KARASI-Yılmaz'ın KARISI
ManİSA-soma-EynEZ.

486 mesajlı ise, 301 de mesajlıdır. 301'in mesajı 1. Yılmaz'ı işaret ediyor. Çünkü, hem "sağlar" listesinde, hem "ölüler" listesinde (ilk açıklanan 286'lık listede) sadece birer tane Yılmaz adlı kişi var.
SEZER, Cumhurbaşkanı oluşunun 1.ci yıldönümünü kutladığı gün, 16 Mayıs 2001 günü, düşen casa uçağındaki ölen 34 askerden, üçünün adı Yılmaz'dı. (Soyadlarında da sıralı G-Ü-L harfleri vardı, benim soyadım gibi.)
Ayrıca listelerde birer tane, bazı önemli kelimelerden soyadları, KURBAN, KUTLU.

Süreç içinde, 17 Mayıs'ta çıkarıldı son işçinin cesedi, ocaktan.

Süreç içinde, süreçle "dolaylı ilgili" başka neler oldu, Dünya'da.
1)
16 Mayıs'ta, CHP milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, KALP krizinden vefat etti.
Fatma'nın eski kayınpederinin adı soyadı Mevlüt Kaplan.
4 Mayıs 2014 Pazar günü, evde ilaçlama yapıldığından erken çıktım. Rutin program dışı Fuar'a gittim. Kitap fuarı varmış. Girdim. Katılım çok büyük. 20 yıl kadar aradan sonra, Mevlüt Kaplan'ı da gördüm orda, kendi "stand"larında. Yüzü bana dönük oğlu Özgür arkası dönük. Oturmaktaydılar. Türk Bayrağı'ndan tişört'ü de orda almıştım.
2)
15 Mayıs'ta, Bangladeş'te Feribot battı. 100'den fazla ölü.
İlk hatıra getirdiği, "ölümler, acılar sadece Soma'da değil, orda burda heryerde". Ama asıl işaret Ferferibotun adında, MİRAZ-4. (4, Dörtlü Aile). MİRAZ'da MİR, izMİR, ve deMİR'den (öyleyse AZ'da yılmAZ'dan). deMİRyılmAZ. DEMİR karDEŞ (=banglaDEŞ). Küçükken Çay'a "deş" dermiş Demir. Annem anlatırdı yeri geldikçe. Çok açık çay istemez, kızarmış. Normal demli çay istermiş. 1991'de CANECE'de "çalışmak" bitince, Yeşildere'de MİRAL Deri'de "çalıştım", üç ay kadar. O zaman misyon bilincim yitikti, ama misyon bilinci geri gelince, boş kalan süredeki olup bitenler de gereği gibi yorumlandı. "MİRAL Deri" seçimi Misyon-koyucudan "MİRAL" mesajıyla.
(Deniz eri "AL DEMİR i" vira vira vay ...)
Ve hatta, 1986'nın ilk yarısında Çanakkale'de iken bilincimin bir parçasıydı, Kenan Evren'in kızlarının adlarının seçiminin de Misyon-koyucu tarafından yapıldığı.
ŞENay-GÜL-ay-MİRay
MİR uzay istasyonu'nu 1986 ilk yarıda yerleştirdi uzaya, SSCB, benim misyonumla ilgili olarak.
Şu an başımı sola çeviriyorum. Pencereden dışarı bakıyorum. Yolun karşısındaki Apartmanın, zemin değil, zemin üstü ara katında,1.ci katın altında, bir tabela:
MİRAY Perde
Tasarım Dikim Atölyesi
O da Misyon-koyucu'dan, ama MİT marifetiyle. Aslında "mahalleli" ye yönelik, bana değil. Mahalleli'ye beni ezdirirken, sözde "gerekçeler" için kullandığı araçlardan biri.
3)
Balkan Ülkelerinde Sel.
Dün duydum CNNint'den, "the sixth day" (=altıncı gün) dedi. Yani, 13 Mayıs'ta başlamış, giderek artan bir şiddette. Özelliği bölgede meteoroloji kayıtlarının tutulmaya başladığı zamandan beri, yani 120 yıldır en şiddetli yağışlar. En çok Bosna-Hersek'i vurdu. , 35 ölü.
Çünkü, 26 Şubat 2004'te, Arnavutluk Başbakanı FATOS Nano, Hava muhalefetinden, Bosna-Hersek'te MOSTAR'da yapılacak Balkan Ülkeleri Zirve toplantısı'na gitmekten vazgeçmişti.
4)
17 Mayıs'ta LAOS'ta, askeri uçak düştü, içindekilerden bir ikisi yaralı, ötekiler, Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı dahil, öldüler.
Çünkü, 26 Şubat 2004'te, Makedonya Cumhurbaşkanı Traykovski, Mostar'a gitmeyi tercih etmiş, ama hava muhalefetinden dolayı uçağı düşmüş, içindekilerle birlikte ölmüştü.
Niye Laos.  Sözde "komünist" ülke. 1960'lar-1970'ler, Güneydoğu Asya işlerini hatırlatır. Vietnam'da, Vietkong, Laos'ta Patet Lao, Kamboçya'da Kızıl Kmerler.
5)
Ve bu sabah, trthaber'de gördüm:
"18 Mayıs 2014'te, UŞAK'ta, 13 MOTOSİKLET"
yazarak g+ 'da paylaştım.
Uşak-İzmir karayolunun ORGANize Sanayi Bölgesi mevkiinde, 13 motosiklet hızla yol almakta iken "KAVŞAĞA girmeye çalışa", sürücüsü Alipaşa TAŞDAN olan bir kamyona arkadan çarpmış, bir motosiklet. Sürücüsü Yasin GÜMÜŞHAN olay yerinde, ve arkasındaki oğlu CAN (13) hastanede hayatlarını kaybetmişler.
MOTOSİKLET - BİSİKLET - Bİ***LET
(One way ticket to the Moon)
UŞAK - KAVŞAK - KAVUŞAK (=kavuşalım)
13 "Uğurlu Sayımız", Fatoş'cuğum.
6)
Ve bugün TRT-1 13.00 haberlerinden:
Kolombiya'da Pazar ayininden dönen Otobüsün yanmasıyla, 31'i çocuk 32 kişi yanarak ölmüş., FUNDACION kenti yakınlarında.
Haberi The Guardian'ın internet sitesinden paylaştım, "On May 18th, 2014" yazarak.
7 Ocak 2013'de, Fatoş'un, "facebook arkadaşlığını" iptal edip, sayfamdaki tüm yayınlarını sildiğini görünce, "yeni gördüm, fatoş facebook arkadaşlığını iptal etmiş, 2 facebook arkadaşım kaldı" diye yazmıştım facebook sayfama.
Yani FUNDA'cığım (Funda Avcı), ve METİN'ciğim (Metin Erkoç).
Facebook arkadaşlığımızın başlamasından 50 gün sonra iptal etmişti Fatoş, facebook arkadaşlığımızı. Ve dün, Fatoş'un 50.ci doğum gününde, Fundacion kenti yakınlarında otobüs yangını.

-FUNDACIĞIN Adana'lı Yılmaz.
-Evet Biliyorum.
-METİNCİĞİN de Bursa'lı.
-Evet onu da biliyorum.
----------
7)
(22 Mayıs sabahı, bu 7.ci maddeyi de, buraya eklemayi uygun buldum.)
18 Mayıs 10.56 girişli haberler.com'un "URLA'da motosiklet kazası" haberini 20 Mayıs'ta g+ 'da paylaşmıştım.
İzmir-Çeşme otoyolunda, 18 Mayıs 2014, saat 01.00 sıralarında, Motosikletiyle, Çeşme istikametine giden Naşit ÖZSU (23), aşırı hız sebebiyle, bariyerlere çarpıp hayatını kaybetmiş.
URLA, "UR" lu, ÖZSU "ÖZ" lü, ÇEŞME "EŞ" li.
İzmir malum, Motosiklet malum.

Böylece, Fatoş'umun 50.ci Doğum Gününde gerçekleşen 3 kaza (=3 olay) öne çıktı. Uşak ve İzmir Motosiklet kazaları ile, Fundacion Otobüs yangını.

Fatoş'cuğum , "50.ci yaşını kutlama" etkinlikleri çerçevesinde, 18 Mayıs 2014'te, İsviçreliler, Referandum'da, Asgari Ücret ile ilgili soruya "Nein", Pedofili ile ilgili soruya "JA" demişler. Yunan seçimlerinde de, ALEKO birinci sırada, ALİKİ ikinci sırada.
----------
5 ülkede TİKA Projesi
Başbakan 19 Mayıs 2014'te, 5 ülkede tamamlanan TİKA projelerinin toplu açılışını yaptı. Açılış Töreni tarihi , belli ki SOMA Faciası'ndan önce kararlaştırıldı. Ama bu 5 ülke arasında SOMALİ'nin de bulunması (ve hatta Makedonya'nın da bulunması) Soma Faciası'nın "haberci" işareti değil mi.
SOMALİ'de 23 km yol. MAKEDONYA'da Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin evinin restorasyonu. FİLİSTİN'de kız okulu. GÜRCİSTAN'da Engelli Merkezi. TUNUS'ta Tarım Projesi.
(Haberi, 20 Mayıs sabahı, g+ 'da paylaştım.)

GÜRcistan / GÜRol (GÜR'le başlıyor iki kelime de.)
TUNUS'da başladı "Arap Baharı", 14 Ocak 2011'de, annemin nüfusuna göre Doğum Gününde, Zeynel Abidin Bin Ali'nin Tunus'tan "kaçmasıyla".
Filistin deyince İsrail. 66.cı kuruluş yıldönümü'nü kutladı, 14 Mayıs 2014'te, Soma Facia'sından 1 gün sonra. Yani benim yaşıma 66 yaşına ulaştı, İsrail Devleti'nin yaşı. Ben doğduktan 232 gün sonra kurdular İsrail Devleti'ni, o günden bugüne, Orta Doğu'da "politika'nın Motoru" olsun diye. Charles'ın doğumundan tam YARIM YIL önce, "YARIM adam YIL  maz" mesajıyla.
Yılmaz, 25 Eylül 1947. Charles, 14 Kasım 1948. Demir, 18 Kasım 1949. (...)
----------
Ve, 19 Mayıs 2014'ten, Atatürk'ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı'ndan diğer haberler:
1)
Çanakkale, Bayramiç ilçesinde 5 çocuk, bir evin bahçesinde, av tüfeklerinde kullanılan bir kutu BARUT buluyorlar, alıp Çocuk Parkı'na götürüp ateşliyorlar. "Parlayan" Barut çocukların yüz ve kollarını yakıyor. (...) İkisinin durumu ağır.
ÇAPAR (10), ATAKOĞLU (10), SARIIŞIK (7), TAŞDEMİR (7), ESEN (7).
(Bu haberi de 20 Mayıs sabahı, g+ 'da paylaştım.)

-SEN, Çanakkale'de iken, DEMİR Kırıkkale'deydi, ve işi Barut'tu, Yılmaz.
-Evet, biliyorum.
2)
Malatya (44), DOĞANşehir ilçesi ÇIĞLIK mevkisinde sürücüsü Abdülkadir KAVUŞMAK olan otomobil TIR'la çarpışmış, sürücü ölmüş, Mahmut KAVUŞMAK ve Selçuk GÜLER yaralı.
Haber 19 Mayıs, 15.23'de girilmiş. Olay günü 19 Mayıs olsa gerek.
(Ben haberi 20 Mayıs öğleden sonra, g+ 'da paylaştım.)
18 Mayıs'taki, Uşak Motosiklet kazası dolayısıyla, dün 19 Mayıs'ta,
UŞAK - KAVŞAK - KAVUŞAK (=kavuşalım)
yazmıştım.
3)
SAMSUN, Çarşamba, Karaağaç köyü yakınlarında, 19 Mayıs, saat 23.00 sıralarında sürücüsü YILMAZ YILMAZ (44) olan otomobil refüje çarpıp devrilmiş, otomobildeki SUNA YILMAZ 
(40) olay yerinde, sürücü 19 Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetmiş.
(Bu haberi de 20 Mayıs öğleden sonra g+ 'da paylaştım.)

- Mustafa Kemal SAMSUNA 19 Mayıs 1919'da çıkmıştı, Yılmaz.
-Evet, biliyorum.
-Bir Yılmaz Yılmaz daha var, Yılmaz. KOTON'un sahibi, eski subay, Gülden Yılmaz'ın kocası. 
-Evet, onu da biliyorum.
4)
(23 Mayıs sabahı, bu 4.cü maddeyi buraya eklemeyi uygun buldum.)
19 Mayıs 2014 tarihli "Adana'da intihar" konulu, milliyet.com.tr haberini 23 Mayıs sabahı g+ 'da paylaştım.
KURTULUŞ KÜÇÜK (42) (=erkek), 19 Mayıs, saat 17.00 sıralarında, ÇUKURova Üniversitesi Yerleşkesi içinde bir ağaca kendisini asarak intihar etmiş.

-KURTULUŞ SAVAŞI, Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla başlamış, 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi (=Ateşkes Anlaşması) ile tamamlanmıştı, Yılmaz.
-Evet, biliyorum.
----------
NOT:
Kurtuluş KÜÇÜK haberini, 23 Mayıs sabahı, Uğur KURT'un öldüğünü öğrenince, bulup paylaşmayı uygun buldum.
Çünkü 16 Mayıs, Berna KURTULDU, (3 gün sonra =) KURTULUŞ Küçük, (3 gün sonra =) Uğur KURT. Üçünün de adı veya soyadı KURT kelimesiyle başlıyor.
Uğur Kurt haberini, 23 Mayıs sabahı, cnnturk.com'dan paylaştım.
22 Mayıs 2014, İstanbul Okmeydanı. "Birkaç Liseli" nin izinsiz siyasi gösterisi. Polis müdahalesi. Kovalamaca. "Akrep" tabir edilen Polis aracının, atılan molotof kokteyli ile, yanmaya başlaması üzerine, polislerin araçtan çıkarak, "havaya" ateş açması. Bu arada civardaki bir Cemevi'nde Cenaze törenine katılanlardan UĞUR KURT'un (30) başına kurşun isabet etmesi ile yaralanıp hastaneye kaldırılması, ve 22.30 sıralarında hayatını kaybetmesi.

3 olaydan 2'si KURTULDU ve KURT olayları, kendileriyle ilgisiz bir biçimde atılan kurşunların, kafalarına isabet etmesiyle ölmeleri biçiminde.
Üstelik KURŞUN kelimesi de "KUR" hecesiyle başlıyor. "UR" lu.
Bu üç olayda asıl vurgu UR konusu. "UR", Yılmaz'ın biraz küçük olacak olan Cinsel Organı için, Misyon-koyucunun, Misyonu tasarlarken, 200 yıl kadar önce, seçmiş olduğu simge. Yılmaz, "ur" kelimesiyle, 1986 ilk yarıda, çanakkale'de tanıştı. 28 Temmuz 1986'da, mesajların "gaipten gelen" biçime dönüş(türül)mesi ardından, "Ur, kes at, öl" tehditli mesajıyla Amputasyon, ve ardından Hadımlık. "Ölmemek" benim suçum değildi, ben, benden isteneni yapmıştım.
İntihar'dı yani aslında Amputasyon. Kurtuluş KÜÇÜK'ün intiharı, benim "intharımla" bağıntılı. Soyadı'nın KÜÇÜK oluşu da,  cinsel organımın KÜÇÜK oluşuyla bağıntılı. Üstelik ÇUKURova yerleşkesinde intihar. (ÇUK UR= "çük" UR)
UĞUR KURT'un adı da "ur"lu, soyadının "ur" lu oluşuna ek olarak.

Şimdi, İzmir'de Misyon-koyucu, MİT marifetiyle, "UR" simgesini bolca kullanmakta. Beni, İzmirli'ye ezdirme araçlarından biri olarak, "küçük diye kesti" açıklamasıyla.
------------------------------------------

(26 Mayıs 2014  :)

Bu sabah (Pazartesi sabahı), Buraya kadar yazdıklarımın, (aşağıda, en sondaki, "Bilgi / Information" dahil) tamamının bilgisayar çıktısı olarak,
www.
yilmazgurol1947
.com
kapak başlığıyla, yaptırdığım 2 adet spiralli kitaptan birini, Ankara'ya, DEMİR'lere, APS ile postaladım.
Arkalı önlü 384 sayfa oldu. Ayla ve Semra ile ilgili "Aşk Sayım".
BARAN Kırtasiye kapandığı için, yeni adresini ararken, oradaki işlerimi yapan Ahmet Bey'i buldum. "Kapalı Çarşı" içinde, 23 Mayıs 2014 Cuma günü. Kendisine ait dükkân açmış. AS DİJİTAL adıyla. Sipariş kitaplarımı Pazartesi sabahı teslim edebileceğini söyledi. 
AS, Ayla ve Semra'nın adlarının ilk harfleri. Gümüşpala'da, 1989 ilk yarıda, kiralık evde, odamın penceresine, dışarıdan okunacak biçimde büyük yazıyla AS kelimesini yapıştırmıştım.
Kuzey Kore Devlet Başkanı KİM İL SUNG'un öldüğü tarihte (8 Temmuz 1994'te) DEMİR'lerin aldığı otomobil, Renault BROADWAY'in plakasının da 71 AS 449 olduğunu görmüştüm, bize otomobilleri ile geldiklerinde. AS'lıydı yani. (Broadway /Brother)
24 Mayıs 2014 Cumartesi günü, KİM KARDASHIAN ve KANYE WEST, Floransa'da evlenmişler. Paylaştım haberi g+ 'da. (Kardaş / Kardeş) 
23 Mayıs 2013 Cuma günü, yani spiralli kitapları sipariş verdiğim gün, ABD'de "katliam". Haberi ilk duyduğumda, internette araştırdım, ve ingilizce bir kaynaktan dün g+'da,
The "motive" of Elliot Rodger, who killed 6 people and himself on May 23rd 2014, 21.30 local time, was "sexually oriented",
yazarak.
Ve bugün, SABAH gazetesinde, "katliamın nedeni cinsel öfke" başlıklı yazıda yer alan, "Ben ilah olacağım ve ..." sözlerinin aslını aradım. Ve cnnint'in yayını ile Sabah'ın yayınını g+ 'da paylaştım.
Ve şu yazıyı Sabah'ınkine ekledim.:
"Ben ilah olacağım ve..." (=Burda öyle yazılı.)
"And I will be a god."  (="Ve ben bir tanrı olacağım"), videosundaki cümlelerden biri.
18 Mayıs 2014'te Fatma Elli (50) olduktan 5 gün sonra yaptı katliamını Elliot Rodger. 
----------
Misyon-koyucu, "Yılmaz ve işi" ile "Elliot ve yaptıkları" arasında "paralellik" kurmuş.
Yılmaz, Tanrı rolü üstlenecek, toplumun asıl sorunlarını, cinsellikle ilgili surunlarını kökten ve temelli çözecek, yeni bir toplum düzeni kuracak.
Elliot, 22 yaşında Üniversite öğrencisi. Hâlâ "bakir" olduğundan, hatta hâlâ hiçbir kızı öpmediğinden, öpemediğinden sözediyor. 140 sayfalık "manifestosunda", videolarında.
Kendisini cinsel mutluluktan "yoksun bırakan" toplumun kızlarına, kadınlarına yönelik "intikam duygusu" oluşuyor Elliot'da. Ve ikinci olarak, cinsel mutluluk yaşayan toplumun erkeklerine de intikam duygusu, "adil değil bu", diyerek. Dolayısıyla, topluma düşman oluyor. "Yapabildiği kadarıyla", toplumdan intikamını alıyor, ve kendisini de öldürüyor.
Yılmaz'da bu tür bir intikam duygusu gelişmesi imkânsızdı, ömür boyu yaşadığı cinsel yoksunluklar dolayısıyla. Çünkü taa en başında, 17 yaşında,"bozuk toplum yapısını" düzeltmeye soyunmuştu. 38 yaşında da, bu iş için doğumdan seçilmiş olduğunu buldu. Ve nihayet 40 yaşında da bu iş için Tanrı rolü üstleneceğini.
Kuracağı toplum düzenindeki insanların, (çocukların, gençlerin, erişkinlerin, yaşlıların) genel mutluluklarını, ve de özellikle cinsel mutlulukarının hayalinin Yılmaz'a verdiği haz, yaşadığı tüm cinsel yoksunlukların verdiği acıları unutturacak derecede.
Ama, "İzmirli" adı arkasındaki "insanlar topluluğuna" karşı durumu böyle mi, Yılmaz'ın. Son 25 yılı, Nergiz'de mukim olmak üzere, 27 yıldır yaşamakta olduğu İzmir'de, "İzmirli"ye ağır biçimde ezdirildi Yılmaz, MİT marifetiyle. İzmir'in yaşadığı, dolaştığı kesimlerinde. Ezdi, Yılmazı "İzmirli", kitlesel bir biçimde. Mümkün müydü Yılmaz'da "İzmirli" ye yönelik intikam duygusu oluşmaması. Dayanması sadece misyon bilinciyle. Beklemekte hâlâ Yılmaz, START'ı, şimdi 66 yaşında.
Mümkün müydü, o intikam duygusu oluşmasaydı, yol haritası aşamalarını aşıp, Dünya Devleti'ni kurabilmesi, Yılmaz'ın. Yılmaz, "kiralık katil" değil ki.
----------
Elliot'un öldürdüğü 6 kişiden 3'ünün adlarını öğrendim.
"Deli Mart" isimli süpermarkette Christopher Martinez. Mart'ı çıkar Martinez'den, "inez" kalır. (inezinezinezin.. =ezin yılmaz'ı)
"Deli", malum. (=Delicatessen Shop.)
Ve öğrenci yurduna doğru giden iki kız öğrenci. Biri Katherine Cooper.
(Christopher'de Cooper'de, sıralı C-O-P-E-R harfleri, coper=kop er). Öteki, Veronika Weiss. (Veronika = VER ONLARA İKİŞER ARKADAŞ, ömür boyu mutlu olsunlar.)
Türkçede deyim "Biri yer biri bakar, Kıyamet bundan kopar".
Açlık, sadece yiyecek için kullanılmaz, cinsellikle ilgili de kullanılır. Elliot'un babası Peter, "Açlık Oyunları" filminin yönetmen yardımcısıymış.
----------
Cuma günü, web sitemin muhteviyatını yazılı olarak Demir'lere gönderme ihtiyacını, 19 Mayıs'ta  KURTULUŞ adlı, 3 gün önce ve 3 gün sonra KURTULDU ve KURT soyadlı kişilerle ilgili haberlerin, bir bütün olarak, çok dikkat çekici olmasından, BAYRAM günü BAYRAMİÇ'te çocuklar'ın  Barut Olayı'ndan ve Samsun'da YILMAZ'ların trafik kazasından dolayı hissettim.
Ve sipariş verdikten sonra da, kitabı postalayıncaya kadar, web siteme yazı yazmamayı tercih ettim. İlgimi çeken haberleri g+ 'da paylaştım.

Okmeydanı olaylarıyla ilgili 22 Mayıs'ta Uğur KURT'un, kendisine yönelik olmayan, polis kurşunuyla ölmesinin ardından, 23 Mayıs'ta da Ayhan YILMAZ, gene Okmeydanı olaylarında, kendisine yönelik olmayan, eylemcinin el yapımı bombasıyla öldü. Ortak özellikleri, olaylarla ilgilerinin olmaması. Biri cemevinde cenazede iken, biri dolaşırken.

24 Mayıs Cumartesi'nin diğer olayları:
1)
2011 Van Depremi'nden sonraki en şiddetli deprem. 6.5 şiddetinde, saat 12.25'te. Çanakkale'nin 90 km açığında. Panik dolayısıyla 300 kadar yaralı. İkisi ağır. Ve bir de kalp krizinden ölüm.
İzmir'de de kuvvetlice hissedildi. Ben o sırada masamda, Sabah Gazetesi ile meşguldüm.
İşin ilginci (=Misyon-koyucunun işareti) Çevre ve Şehircilik Bakanı İDRİS GÜLLÜCE'nin, İstanbul, ESENLER'de "kentsel dönüşüm konutları" temel atma töreninde depreme yakalanması. Üstelik "deprem oluyor, unutuyoruz", dedikten, kendi deyimiyle "takriben 2 dakika sonra".
2)
Gaziantep'te, akşam saatlerinde, kısa süren, ama çok yoğun yağmur ve dolu sonucu oluşan sel. Ve sele kapılan FATMA KARABIÇKI hayatını kaybetti.
3)
Cibuti'de, genellikle Amerikan askerlerinin gittiği Fransız lokantasına, biri erkek biri kadın iki intihar eylemcisinin saldırısı. Toplam 3 ölü. İkisi eylemci, biri Türk, Rüştü GÜRBÜZ. (GÜRbüz / GÜRol)
4)
Boğaziçi Köprüsü'nden intihar. BURCU NAMLI (35). Denize atlamadan önce çırılçıplak soyunmuş.
(ur, nam, izmir-35)
5)
CANNES 
Film Festivali. Altın Palmiye, "Kış Uykusu" filmiyle, NURİ BİLGE CEYLAN'a.
1982'de, YILMAZ GÜNEY'in "Yol" filmiyle aldığı Altın Palmiye'den sonra ilk kez.
1972-73'de Selimiye Askeri Ceza ve Tutukevi'nde, Görüş Günü'nde, "yanlışlıkla", FATOŞ GÜNEY'in karşısına YILMAZ GÜROL çıkarılınca,
"Yılmaz, seni başka cezaevine alalım", demişti bana, Yılmaz Güney.
MİT marifetiyle mesaj, "bizde o yetki var". Misyon-koyucu'nun asıl mesajı, "bekle Yılmaz kuzenin Fatoş'u."
- Ne kadar?
- 40 yıl kadar!
----------------------------------------

(28 Mayıs 2014  :)

Dün, "Sarıyer Ağaoğlu Maslak 1453 İstanbul" şantiyesinde,
başına DEMİR (=demir direk, teleskop direği) düşen 2 çocuk babası, inşaat işçisi HAKAN TEK (29) hayatını kaybetti. Şirket 2 gün (= İstanbul'un 29 Mayıs 1453'te Fethi'nin 551'ci yıldönümü'ne kadar) yas ilan etti. 
(teleskop / sk op / kop)
(Haberi g+ 'da paylaştım.)
Önceki gün, İzmir-Konak Postanesi'nden, Ankara'ya DEMİR'lere 
www.yilmazgurol1947.com adlı spiralli kitabımı APS ile gönderirken, PTT görevlisi kadın, "bir günde alır" demişti, ben sormadan.

Dün, 27 Mayıs 2014, eski "Özgürlük ve Anayasa Bayramı" ve Fatoş'un eski kocası Özgür Kaplan'ın Doğum Günü'ydü. 

(29 Mayıs 2014  :)

Az önce 15.44'te bugünkü sonuncu telefon çalışı. Günde birkaç kez, çoktandır devam ediyor. Mutfağa gidecektim, gitmedim hemen bilgisayarı açtım. Çünkü, bugün öğleden sonra, Demir'lere APS ile gönderdiğim "kitap" geri geldi. Kabul etmemişler. Sürpriz oldu ama, anlaşılmaz değil. "Kabul etmeme" olayı, bana değil, benim çevremdeki insanlara yönelik. Tıpkı, yıllardır devam eden, "cevap vermediğim, açmadığım" çalan telefonların, bana değil, çevremdeki insanlara yönelik olduğu gibi. Saat 16.00 oldu, kapatıyorum.

Saat 19.59 şimdi. Şunu da yazmasam olmaz. Ben de zaten, kitap olayını aslında, Demir'lere yönelik değil, çevremdeki insanlara yönelik olarak yapmıştım. Özellikle ekstra dikkat çekmek için, web sayfama. Demir'lerin zaten web sayfamı izlediklerinin bilincindeydim. Ve kitap olayı ile onlardan ekstra bir beklentim de yoktu. Saat 20.06 oldu. CNNint'e dönüyorum.
----------------------------------------

(30 Mayıs 2014  :)

Dün sabah, bbc.com'dan, yazı ekleyerek, "My mother, the Amazonian tribeswoman" (=Annem, Amazon'lu Kabile-kadını) adlı haberi g+ 'da paylaştım.
Haber konusu fenomenin aslında, misyonla ve dolayısyla benimle bağıntılı olarak, misyon-koyucu tarafından gerçekleştirildiğinin en önemli kanıtı, kadının adıydı, YARIMA (Yarima). Büyük harfle yazılışının okunuşu YARIMADAM çağrıştırıyor. "Yarım elma, Gönül Alma" daki gibi, "KARIMA, ikinci YARIMA" ifadesine de uygun.
YAR, sevgili demek. A harfi kısa sesle söylenir. Ama ek alırsa uzun sesle söylenir. YARİME. Ama YARİME kelimesi YARIMA biçiminde de söylenir, tabi gene YAR'daki A uzun sesli olarak. Burhan Çaçan "Ben yarıma ipek köynek alayım", diyor türküde.
İkinci kanıt, Yarima'nın, Amerikalı kocası KENNETH'in soyadı soyadı, GOOD.
GOOD iyi, BAD kötü. ilk yorum, iş "iyi". GOOD kelimesinde bir çift "O" var. Birini çıkarırsan GOD (=Tanrı) kalır. Proje'de (=Misyon'da) "Tanrı işleri" de var. Çift'in oğlu David'in, Yanomami'ler için kurduğu "The Good Project" de Misyon'u çağrıştırıyor.
Başka kanıt aradım. Yarima, kabilesini arkada bırakarak, kocasıyla Amerika'ya göçetmişti, uçakla, 17 Ekim 1986'da, (benim Tanrısal Yılımda).
Baktım, o tarihte başka ne olmuş diye. Birşey bulamadım. Ama, 17 Ekim 2005'de, saat 12.46'da, İZMİR-Seferihisar merkezli 5.9 şiddetindeki depremi buldum. 4 gün sonra, 21 Ekim'de, gene Seferihisar merkezli, gene 5.9 şiddetinde bir deprem daha olmuştu. Bu 2 deprem "ikiz depremler", o sıralarda İzmir'de günlerce devam etmiş olan "Deprem Fırtınasının" 2 "peak" depremiydi. Yanlışım yoksa, 6 Kasım 1992'de İzmir-Doğanbey'de 6 şiddetindeki depremden sonraki İzmir'in "en şiddetli" depremleri.
Yarima-Kenneth çifti, Pan American Uçağının kaç "Sefer" sayılı uçağıyla uçtular, bilmiyorum ama, Seferihisar'daki Sefer'in o uçuşla bağıntılı olarak, "Yeni Dünya'ya yolculuk var", mesajı verdiğini hissediyorum.
Ayrıca, Pan American, Pan Türkizm,..., de "Pan Humanism" çağrıştırır.
"Seferberlik'te Sefer'den.
BUGÜN gazetesi'nin 1000.ci sayısını yayınlayacağı gün, "kahvehane gazetesi" olarak BUGÜN almış ve Tersane-Kafe'ye gitmiştim, sabahleyin. Gazeteye depremle ilgili yazı da yazmıştım. O akşam, Konak-Bostanlı gemisinden, Bostanlı iskelesinde inerken, yolculardan "deprem oldu" sözlerini duydum. Ben hissetmedim, çünkü belki o sırada hâlâ gemideydim. Eve gelince haberlerden öğrendim. İzmir-Konak merkezli 3.8 şiddetinde deprem. Apaçık, benim içindi deprem. (BUGÜN, 1000, KONAK gemiye BİN, BOSTANLI, TANLI, TANRI, KONAK, ONAK ONA)
Ve 4 gün sonra, İzmir ilinde "deprem fırtınası" başladı. Ve ben de Konak depremi'ni, deprem fırtınasının başlayacağının, bana işareti olarak kabul ettim. 5.9 şiddetindeki o "ikiz" depremlerin de işaretiydi, Konak depremi. 
Ama niye 17 Ekim 2005'de?
O da "bugün" belli oldu, 17 Ekim 1986 içinmiş.
17 Ekim 1976'da da, NİL KARAİBRAHİMGİL doğmuş.
Şimdi artık, g+ 'da eklediğim yazıyı buraya aktarabilirim:

17 Ekim 1986, uçakla Amerika'ya Amazon'lu YARIMA.
Yaklaşık, belki de aynı tarihte, Yılmaz, Çanakkale'den İstanbul'a.
(Türkü: "ben YARİME ipek köynek alayım, darıldıysa gidip hatrın sorayım..."
Çiçekkentlerde, (özellikle, son versiyon, "uzayda yerleşkelerde") yeni yaşama biçimine alışabilecek miyiz, sorusu ile baktım, çok daha fazlasını buldum.
Antropolog Kenneth Good 15 ay için gidiyor Amazon'a, araştırma için, ama 11 yıl kalıyor Yanomami insanları arasında. (1975-1986). 1978'de Hasupuweteri köyü başkanı, 12 yaşlarında yeğeni Yarima'yı eş olarak öneriyor, Kenneth'e (36). Yanomami kültüründe, adet görmeye başlayan her kız, evlenmeye, aile kurmaya uygun. Zaten sayılar için, "bir", "iki", ve "çok"için kelimeleri var. Sayı sistemleri yok.
Zamanla, "karşılıklı aşka" dönüşüyor evlilikleri. Yarima kolaylıkla intibak ediyor yeniliklere. Aynaya, otomobile, asansöre, uçağa... ABD'de hemen resmen evleniyorlar. 1 hafta sonra oğulları David doğuyor, hastanede. 1yıl sonra kızları Vanessa, Hasupuweteri'de ziyaret sırasında, muz ağacı yaprağı üstünde doğuyor. 3 yıl sonra da Daniel doğuyor. Ama New Jersey'deki hayat Yarima'ya yaramadı. Havasından yiyeceklerinden, modern teknolojisinden değil, yakın insani ilişkilerin yokluğundan.
"Yanomami Günü", Şapono'da akrabalara, komşulara, arkadaşlara (ve "düşmanlara") açık biçimde başlıyor ve öyle bitiyor. Ama Amerika'da "gün", toplumdan kopuk bir biçimde, bir kapalı kutu içinde başlıyor, ve öyle bitiyor. 1992'de, Amazon'a ziyaretlerinde, Yarima, kızı ile birlikte, Amazon'da kalıyor, Amerika'ya geri dönmüyor. Daha sonra, Kenneth, onu ve kızını geri getirmek için tekrar gidiyor Amazon'a, ama sadece kızını geri getirebiliyor.
Oğlu David, sonunda, annesini bulmaya karar veriyor. 20 yıl kadar ayrılıktan sonra, Temmuz 2011'de, annesini buluyor, tanıyor. 3 ay kadar Amazon'da kalıyor ve ayrılıyor. Buluşma da, ayrılık da "duygu" (=gözyaşı) yüklü, hem anne ve oğlu için, hem topluluğun öteki kadınları için.
David annesini bulduğunda, artık o Hasupuweteri topluluğunda değil, İrokaiteri topluluğunda. Ayrılmışlar eski topluluklarından, ve yeni bir yerleşke (şapono) yapmakla meşguller.
Şapono, ağaçtan yapılmış, üstü çitle örtülü (büyük) çardak. Tüm topluluğun asıl mekânı (=köy). Böyle 250 kadar köy. Köyler arası çatışmalar da olabiliyor, özellikle kadın konusunda, savaşlarla da sonuçlanabiliyor. Yanomami toplumu erkek-egemen. Beslenmeleri, toplayıcılık ve Avcılık. Beslenme sorunları yok.
Yanomami kültüründe "herşey" paylaşılıyor.
Şapona'da hayat, Oba'da hayata benziyor.
Oba, "Birim Topluluk" (=Unit Community). Anlattım, "A World With Flower-Cities (1992)" adlı kitabımda. 600 "artı" nüfus. Tam yarısı erkek, tam yarısı dişi. Her yaştan eşit sayıda insan. "Zemin katı" olmayan, 5 katlı 10 apartman. Her katta bir aile. 12 "artı" nüfuslu, 4 çocuk, 4 ebeveyn, 4 büyük ebeveyn, "artı" daha yaşlılar. Apartmanlar, bir dikdörtgen'in 3 kenarında. 4.cü kenarda, Oba Yönetim Merkezi.
25 yılda bir gelir her aileye evlat sahibi olma sırası. İki taraftan rotasyon, 50 aile için.
Oba'da herkes herkesi tanıyor, seviyor. (düşmanlık için gerekçe yok.)
Oba, Aile'den sonra en önemli topluluk.
-----------------------------------------

(31 Mayıs 2014  :)

"Bu akşam", Cnn-int'den bir haber duydum, ve cnn.com'dan, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Sgt.    BERGDAHL was             Freed today,      in 2014.
Mr. BRINGEDAHL said to me "Freeze there!", in 1964.

Yaklaşık 5 yıldır, Taliban'ın elinde tutsak olan, Amerikan askeri Çvş. Bowe Bergdahl serbest bırakılmış, Taliban militanları tarafından Amerikan askerlerine, bugün teslim edilmiş, Guantanamo'daki 5 Taliban militanına karşılık olarak, Katar Hükümeti'nin aracılığıyla.

1964-65 Öğretim yılında, ODTÜ Hazırlık Okulu'nda, İngilizce öğretmenim, Amerikalı (Michigan'lı) "Barış Gönüllüsü" Mr. Bringedahl, "diyalog ezberlemedim diye", sınıfın penceresi yanına gidip orda "ayakta durma" cezası vermişti. Ve aynen, "Freeze there!" (=Orada don!) demişti. Çünkü Hazırlık Okulu'nun binası, henüz inşa edilmemişti, ve barakalarda eğitim görüyorduk, hava da çok soğuktu.
"Doğumdan seçilmişlik" psikolojisiyle, Michigan'ı "işi kan" olarak yorumladım. BRINGEDAHL "AH" lıydı, ama asıl dikkat çekici kısmı baştaki BRING (=getir!) kelimesiydi. Ne getir, Nezaman getir, sorusu hep kaldı öyle.
Çavuşun soyadının da DAHL'lı olması, çok çarpıcıydı, ama üstelik, baştaki BERG, BRINGE'nin harflerinden, "I" ve "N (=in) harfleri artar. Paylaştığım haberde "to free" (=serbest bırakılmak) fiilini de görünce "to freeze" (=donmak) fiili ile bağıntısından dolayı, anında kesin kanaatle yorumladım,
"Tutsaklık bitiyor, Yılmaz!"
Ekstra bilgi aradım. Vikipediye baktım. Çavuş'un Doğum Tarihi, 28 Mart 1986. "Tanrısal" yılmda. Ama daha da önemlisi, tam da benim, Çanakkale'de, Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümünde, 18 Mart 1986'da ve onu izleyen birkaç gün içinde, Çanakkale Deniz Zaferi ile ilgili konuları düşünürken, "doğumdan seçilmiş" olduğumu bulduğum günlerde doğmuş olması. Peşpeşe, ABD ile SSCB'nin aynı bir gizli merkeze bağlı olduğunu, yani  bir "Gizli Dünya Devleti" nin varlığını, Gündem'in "Dünya Sosyalist Devleti" ni kurmak olduğunu, ve bu iş için "doğumdan seçilmiş" olduğumu bulmuştum. Ve ardından, BOWE'nin doğumundan tam 1 AY sonra, 28 Nisan 1986'da, akrabam AYLA'nın da, bana eş olmak üzere, doğumdan seçilmiş olduğunu da bulmuştum.

Aralık 1979 ve sonrasında, "bekleme" başlamıştı, talip psikolojisiyle.
Mart 1986 ve sonrasında "bekleme" devam etti aynen, ama seçilmişlik psikolojisiyle.
Şarkı: "Yıllardır bekliyorum,..."
"Bitti" diyor, misyon-koyucu. İNŞALLAH doğrudur. Bu kez, "doğru" olduğu kanaatindeyim.
(Not: Uzun Bekleyiş'te 2 kesinti de oldu. Birincisi 28 Temmuz 1986'nın "Başlangıç Tarihi" olduğu, yaklaşık 2 yıllık, kendimi "essahtan" tanrı sandığım sürenin ilk 5-6 ayı. İkincisi, 1990 başında ikinci tımarhane çıkışında, misyon bilincimi yitirişimden, 1992 sonunda misyon bilincimin aynen geri gelmesine kadar, yaklaşık 3 yıl.)

BOWE,
"W",(dablyu) (=çift "V") ile "iki eşli AŞK (=LOVE) çağrışımı da yapıyor. "Dörtlü Aile". Doğum yeri Sun Valley, IDAHO, Ama Hailey, IDAHO'da da ikameti var. Hailey'in ortası "aile". Hailey'de "i" yi "l" ile değiştirirsen, Halley. Kız kardeşinin adı SKY, "ski" çağrışımlı, "ah'lı" konularla bağıntılı. Onun için AFganistan'da "tutsak", 5 yıl kadar.
Bowe Bergdahl'ın bir özelliği de, hiç araba sahibi olmadığı. BİSİKLET'le gidermiş her yere. Bisiklet kelimesinin ortasındaki hece ile bağıntısından haberi yok tabi.
BERG, "ice-berg'in (Buzdağı'nın) berg'i.
"4 bacalı"Titanic, buzdağına çarptı, battı, 15 Nisan 1912'de. 96.cı yıldönümü, annemin vefatını 444.cü gününe "denk geldi".
"Dörtlü Aile" mesajı.
----------------------------------------

(2 Haziran 2014  :)

Bu sabah, trthaber.com haberlerinden, "Yalova'da seçim sonucu belli oldu", haberini,
30 Mart, "ilk oylama", KOÇAL, SALMAN'dan 1 eksik.
1 Haziran, "ilk oylama", KOÇAL, 29 bin'den 1 eksik.
yazarak, g+ 'da paylaştım.
Sabah Gezintisi dönüşü, bugün Gazetelerden birer haber kesip bloknota yapıştırdım. Sabah'tan, "Bowe Bergdahl" haberi, Hürriyet'ten, "Yıldırım çifti öldürdü" haberi. Soyadları CAN diye. Ali (56) - Cennet(53) CAN çifti. Dün olmuş, Adana Kozan ilçesinde, bahçede çardak altında.
Sonra TRT-1 13.00 haberleri. Sermin Hanım, "can alan yıldırım" haberini de verdi, ama "SALMANLI köyünde", sözlerini ekleyerek.
"İlginç" durum ortaya çıktı. Aynı gün'de,Yalova'da SALMAN, SALMANLI'da CAN'lar.
Haberi, sözcü.com'da buldum,
1 Haziran 2014'te, Adana Kozan Salmanlı.
Ali - Cennet CAN çifti.
yazarak g+ 'da paylaştım.
KOÇAL'la da bağıntı var mı diye baktım.
Biraz var, KOZAN - KOÇAL. 
----------------------------------------

(3 Haziran 2014  :)

31 Mayıs 2014'ün, Yılmaz Gürol'un işleriyle bağıntılı "flash" olayı BERGDAHL'ın serbest bırakılmasıydı. Ama o gün, bir ilginç olay daha olmuştu. Sinop Boyabat Aşağı Seyircek köyü hemen hemen tamamen yanmıştı. Ölen yada yaralanan yoktu. Kayıtlarıma almamıştım.
Ama bugünkü Sabah Gazetesi'ndeki bir haber durumu değiştirdi. "Komşu köy" Yukarı Seyircek köyü de 7 yıl önce, benzer yangınla hemen hemen tamamaen yanmış. Ölen ya da yaralanan olmamış. Bilahare köy yeniden, TOKİ tarafından, inşa edilmiş. Gazete her iki olaya "tıpa tıp aynı yangınlar" sözünü uygun bulmuş. Bana göre, "zaman faktörlü" ikiz olay. Gazete haberini g+ 'da paylaştım, sabah.com'dan.
İlk göze çarpan 7 yıl fark. Bugün Salı. Annemin vefatının 7.ci yıldönümünde, 28 Ocak 2014'te, dışarıya elimde annemin çerçeveli, ve üzerinde "7 yıl" yazılı fotoğrafı ile çıktım. Sonraki Salı günlerinde de kalbimin üzerinde ataşlı, ve gene "7 yıl" yazılı annemin fotoğrafı ile çıkmaktayım dışarı. Elimde beyaz ceket, arkasındaki, "İzmir'de 4.cü dalga ez, 14 yıl" yazısı önden "tersten" görülebilecek biçimde. "7 kere 2 eşittir 14". "Ben ezilirken, annem de ezildi" mesajı, İzmirli'ye. Anladıkları kadarıyla.
İnternette aradım buldum. Birinci yangın 25 Temmuz 2007'de olmuş. Tam 7 yıl farkla değil, "yukarı aşağı", pardon, "aşağı yukarı" 7yıl.
O tarihte başka olay varmı diye baktım, yok. Ama, kamuya açıklanan "ilk" tüp bebek Louise Brown'ın doğumu var, 25 Temmuz 1978'de. Misyon'un esas konusu, "embriyo'nun laboratuvarda hazırlanması" işi.
25 Temmuz 2000, 100 (yüz) yolcu ve 9 mürettebatla Paris'ten kalkıştan kısa süre sonra düşen CONCORDE uçağı. İçindekilerin tümünün öldüğü kaza. Aşağı yukarı 14 yıl olmuş.
Bir de İZMİRspor'un kuruluşu var. Eşrefpaşa'nın ileri gelenleri tarafından kurulmuş, 25 Temmuz 1923'te. Bağlandı yani İzmir'e, Seyircek ikiz yangınları. Şöyle demek faha doğru olur: Misyon Yol Haritası'na uygun olarak, İzmirspor'un kuruluş tarihi ile Seyircek yangınları bağıntılı.
Zaten, hatırlarda bir önemli İzmir Yangını da var. 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu'ndan 4 gün sonra başlayıp 4 gün süren "büyük yangın".
Bir de "tarihsel bilgi" var. Roma imparatoru NERON, Roma'yı yakmış, "seyir etmiş" diye. Şimdi yazmasam ayıp olur. "Seyircek", apaçık "Seyir edecek" sözünün kısaltılmışı.
Epeydir, öğleden sonraki "gezintilerim" şöyle. Karşıyaka çarşı yoluyla İskele.  Metro + İzban'la Naldöken. Karşıyaka çarşı yoluyla Karşıyaka-İzban. İzban'la Nergiz'e.
Ama geçen hafta Salı günü, rutin dışı Konak-İzban'la, Üçyol'a gittim, biraz İnönü Caddesinde yürüdüm, geri döndüm, tekrar üçyol-İzban'a. Bu salı da aynısını yapmak kararıyla, gemiyebindim. Yalova-1 gemisi. Gemide, herzaman bir kez yapılan "sigara vesaire" anonsu, iki kez yapıldı. Dolayısıyla, "seyir esnasında" sözünü iki kez duydum, bugün gemide. 
Üçyol'da niyetim, geçen haftadaki kaldırıma çıkmaktı. Oraya çıkıyorum sanarak "İzmirspor" işaretli tarafa yöneldim, karşı kaldırıma çıktım.
Tabi, "İzmirspor'un kuruluşu" bilgisiyle bağıntılanmıştı, "gezintim", misyon-koyucu tarafından, stella marifetiyle. İzmirspor yazısını görmeden hatırımda yoktu, ordaki İzmirspor. İzmirspor Taxi'yi de geçerek, "Atlı Bahçe" içindeki "Bahçelievler Tansaş'a girdim, 4-5 yıl kadar sonra ilk kez. Ve 14'lü Ülker HALLEY (5.95 TL) alıp çıktım. (Bak şu an yazarken farkettim, 14 var orda da.) Üçyol-metro dan başlayarak, eve dönüş.

Aşağı - Yukarı Seyircek'ler. "Aşağı" çok şey hatırlatır, "başağı" başta olmak üzere. Boyabat'taki "boy", ingilizce "oğlan çocuk", türkçe "uzunluk" anlamında. SİNOP'un yorumu çok eskidir. İl numarası 57. Sputnik'in yılı da 1957. Selanik doğumlu Atatürk 57 yaşında öldü. (-putn--/-elan--)
SİNOP /ÇİNEKOP = NE KOP
(Concorde, Paris=Penis)
Bugünkü, bu yazımı, buraya yazmaya 21.00 sıralarında başladım.
"Aşağı Yukarı" ikibuçuk saat kadar sürdü.
Bilgisayarı kapatıyorum.
---------------------------------------

(4 Haziran 2014  :)

Bu sabah, cnnturk.com'dan, "Ertuğrul Kürkçü 'den Başbakan Erdoğan'a yanıt" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Devre arkadaşım Tğm.Saffet ALP, "Karadeniz'e gidiyoruz, sen de gel", demişti bana. O zamanki bilincimle, "Hayır, yanlış yoldasınız", demiştim. Kızıldere'de, "10 lar arasında" (sözde) öldürüldü.  Ertuğrul Kürkçü, "samanlıkta" saklanarak (sözde) kurtuldu. Kürkçü, sonra 1972-73'ün 256 sanıklı THKP davasının 1 numaralı sanığı oldu. Benim numaram kaçtı, bilmiyorum. 
Selimiye Tutukevi'nin, ben üst katında, o alt katında tutukluydu. Duruşmalarda aynı mahkeme salonundaydık. Ama sadece bir kez "beraber" olduk. Kare şeklindeki Selimiye'nin bir kenarındaki tutukevi'nden, karşı kenarındaki duruşma salonuna, ortadaki "avlu'dan" götürülürken de askeri araçlara bindiriliyorduk. Aracın içinde bir kenarında ben oturuyordum. Karşı kenarda, tam karşımda Kürkçü oturuyordu. O götürülüşümüzdeki kısa süre içinde, Kürkçü'nün bana bakışları hâlâ gözümün önünde. "Düşman bakışları". Bana, o günün gereği vermek istediği mesaj. "Biz hepimiz beraberiz, sen bizden ayrısın", mesajı. 
Baktım sayfası'na, doğum tarihi için. 5 Mayıs 1948. Ben, 25 Eylül 1947.

Baktım, 5 Mayıs'lara:
- 1818, Karl Marx doğmuş.
- 1960, Ankara'da "555 K" gösterisi. (22 gün sonra, 27 Mayıs "ihtilali".)
- 1968, Fransa'da "öğrenci ayaklanması" sebebiyle Sorbonne Üniversitesi'nin kapatılması. Lideri "kızıl Dany" (Daniel Cohn-Bendit), şimdi Avrupa Parlamentosu üyesi. Fransa'da başlatılan "hareket", Türkiye dahil, öteki bazı Avrupa ülkelerine de yayıldı. "Dünya 68 Hareketi".
- 1981, IRA militanı ve İngiltere Parlamento üyesi Bobby Sands, İngiltere'de hapishanede, açlık grevinden (sözde) öldü.
- 2011, Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının avukatı ve onların (sözde) idamlarında hazır bulunan Halit Çelenk öldü.

Ertuğrul Kürkçü, şimdi Türkiye Parlamentosu'nun bir üyesi. Ona yönelik "negatif duygum", Selimiye'de somutlaşmıştı. Ülkemdeki ve Dünyamızdaki tüm öteki "politikacılara" yönelik duygularım, Kürkçü'ye olanla aynıdır. Kürkçü'ye "somut", ötekilere "soyut".
----------------------------------------

(5 Haziran 2014  :)

Bugün g+ 'da şu yayınları paylaştım:

"Yolcu treni otomobille çarpıştı" başlıklı, trthaber.com haberi. Otomobildekiler yaralı, sürücü Eşref ŞARAN (34), Onur ŞARAN (2), Hacer DİKİCİ (32). Şu yazıyı ekledeim:
Herhalde 4 Haziran, (haberturk.com girişi 00.20).
Konya-Meram-Batı Hadimli mahallesi (70 DV 077).
Eniştem RUHİ SARI, RU meli Hİ SARI 'na 34 DT 077 plakalı TAKSİ'si ile çıkamamıştı, inip kaktırmıştık, 1983 öncesi.
1986'da HADIM, amputasyon sonrası.
HADİ Yılmaz, kabul et artık işi!

"Polonya Özgürlük Bayramı Kutlamaları" başlıklı, son dakika.com haberi.
25.ci yıldönümü, Barack Obama, Bülent Arınç, ve öteki "liderlerin" katılımıyla. Şu yazıyı ekledim:
5 Nisan 1989, "Yuvarlak Masa" toplantıları başladı, ve 4 Haziran 1989, ilk özgür seçim, Polonya-25.ci yıl.
15 Nisan 1989, gösteriler başladı, Tiananmen, ve 4 Haziran 1989, "sonlandırıldı", Çin-25.ci yıl.
1989, Dünya Anti-sosyalist Hareketi.
Polonya, ilk "kururtarılan".
Çin'de tek parti ("Komünist" Parti) ile devam, ama Kapitalizm'e geçerek.
22 Aralık 1989, Romanya.
1 Ocak 1990, Çekoslovakya.
3 Ekim 1990, Doğu ve Batı Almanya "birleşti".
26 Aralık 1991, SSCB "resmen" dağıldı.
Amaç, Yılmaz Gürol önderliğinde, Türkler tarafından, Dünya Sosyalist Devleti'nin kurulmasına ortam hazırlamak.

"Cumhurbaşkanı Gül, İkili Görüşmeler Yaptı" başlıklı trthaber.com haberi.
Bodrumdaki "Türk Konseyi" ardından. Şu yazıyı ekledim:
4 Haziran 2014. 4.cü Türk Konseyi, Bodrum.
6'sı Türki, 15 devletten oluşan SSCB'nin, 1991'de "dağıtılması", Dünya Sosyalist Devleti'nin Türkler tarafından kurulması Projesi'ne uygun.

"2 motosiklet çarpıştı ... " başlıklı, sondakika.com haberi. Şu yazıyı ekledim:
5 Haziran 2014'te, Balıkesir-Ayvalık.
2 motosikletin sürücüleri, İZMİRLİ öldü, KALDIROĞLU yaralı.
-----
"Bugün", 5 Haziran. Dünya Çevre Günü.
"Bugün", Konya, Selçuk Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Doç.Dr.Celalettin ÖZDEMİR (42), Kampus'ta ofisinde boğazı kesilmiş, ve vücudunda bıçak yaraları ile, ölü olarak bulundu, 2 gün önce öldürülmüş. Ve "bugün" katil zanlısı, aynı Üniversite'de Kimya Mühendisliği Bölümü, Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ahmet G., KARATAY'da, trafikte seyir halindeyken gözaltına alındı. Cinayeti itiraf etmiş.
6 Mayıs tarihli, 10.04 girişli, cnnturk.com'un "Doçentin katili aynı kadına aşık olan profesör, iddiası" başlıklı haberi'nde yer aldığı biçimiyle, "iki gün önce bir kadın yüzünden tartıştık. Öğrenciler de buna şahit oldu. Öğrencilerin yanında beni küçük düşürdü.", demiş.
Ölen, 6 ay önce eşinden boşanan 2 çocuk babası.
Öldüren, Mühendislik Fakültesi Dekanı Handan G.'nin eşi.
Redhouse Sözlüğü. ÇEVRE:
1) Surroundings, 2) One's friends and associates, 3) Circumference, 4) Environment. 5) ...
Şu yazıyı ekleyerek, cnnturk.com'un haberini g+ 'da paylaştım:

"... beni küçük düşürdü." 
(Kişi ve Çevresi.)
Dünya Çevre Günü bulundu, Özdemir'in cesedi.
---
NOT: 7 Haziran gazeteleri, Profesör''ün soyadını da GÜLCE olarak verdiler.
----------------------------------------

(6 Haziran 2014  :)

Bu sabah, trthaber.com'dan, "TSK'dan dev proje" başlıklı, "iki yıl boyunca sürecek projenin bütçesi 4 milyon 164 bin 444 Avro" alt-başlıklı haberini g+ 'da, şu yazıyı ekleyerek, paylaştım:

İki karılı-İki kocalı, İki analı-İki babalı, Dörtlü Aile.  
Her aileye, birer yıl arayla, erkek-erkek-kız-kız sırasıyla dört sağlıklı evlat, doğumdan birbirlerine eş.
Büyük çift-Küçük çift, Asıl eş-İkincil eş ayrımı.
Tüm nesiller, ömür boyu, aynı yuvada, mutlulukla.
... 4, 4, 4, 4, 4, 4, ...
"zincir aile" 
HERKESE AŞK
----------------------------------------

(14 Haziran 2014  :)

"Bugün", Hürriyet Gazetesi "Babamın Askerleri"  manşetiyle çıktı. Ürdün'de (sözde) "sürgünde" olan SADDAM'ın kızı RAGHAD konuşmuş, Irak'daki gelişmeler üzerine. "Bu, babam ve amcam İzzet el DURİ'nin savaşçılarının zaferi", demiş. Habere göre, ABD'nin (sözde) "bir türlü ele geçiremediği", Saddam'ın Başkan Yardımcısı el Duri, (sözde) idam edilen Saddam'ın Irak'taki mezarını ziyaret etmiş, geçen perşembe günü.
Raghad da, bir gün mutlaka Irak'a dönebileceğinden, ve "babasının mezarını" ziyaret edebileceğinden "emin". Haber, hurriyet.com.tr'de "iç savaş çağrısı" başlığıyla çıkmış. Haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

RAGHAD, el DURİ için "amcam" ifadesini manevi anlamda söylemiş.
SEVGİ'nin gerçeanlamda amcasıyım. Yaşı 20 olduğu gün, Tom Cruise'un kızı SURİ doğdu, 18 Nisan 2006'da. O gün, DURMUŞ YILMAZ, TC Merkez Bankası başkanı oldu.
DURMUŞ ve DURİYE YILMAZ çifti Uşak'lı. Annem de Uşak'lıydı.
DURMUŞ YILMAZ 1947 doğumlu. YILMAZ GÜROL da 1947 doğumlu.
"DURDURUN Dünya'yı İnecek Var", Kerem Toprak'ın kitabı.
"DURİYEmin güğümleri kalaylı ................................", güzel bir türkü.
SURİYE ve IRAK'da etkin, 10 Haziran'da Musul'u ele geçiren örgüt.
----------------------------------------

(15 Haziran 2014  :)

Bugün, "Babalar Günü" , youtube'dan Candan Erçetin'in sesinden, "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar..." türküsünü g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

BABALAR Günü kutlu olsun...
Yeni Dünya'da, herkes "iki analı - iki babalı".
Kalmasın çocuklar anasız babasız, beklenmedik erken ölümlerde.
---
SONORA düşünmüş, babası için, Babalar Günü'nü.
Sonra, Başkan Johnson ilan etmiş 1966'da, ABD için, Haziran ayının 3.cü Pazar gününü.
ANNA düşünmüş, annesi için, Anneler Günü'nü.
Sonra, Kongre ilan etmiş 1914'te, ABD için, Mayıs ayının 2.ci Pazar gününü.
---
Bir Bulgaristan türküxsü:
YÜKSEK tepelerde harman tozu savrulur...
Kullar ölüp öksüz çocuk kalmasın,
Bu dünyada yetim çocuk kalmasın...
Bir Edirne türküsü:
YÜKSEK YÜKSEK tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler...
---
Babam Bulgaristan'lıydı. 1920 yıllarının göçmeni. 1975'de, Almanya dönüşü, annemle gittik, babamın köyüne. Varna-Provadya-Karaköse (=şimdi Çerno-ok). Bir ay kadar kaldık, akrabalarımın yanında. Varna'dan önce Sofya'da 1 gün. "Tura" katıldık orda. Minibüs, annem ve ben, ve sadece bir yaşlı yabancı çift. Toplam 4 turist. Turist rehberi Bulgar kız, Türk olduğumu öğrenince, "Bulgaristan'da 500 yıl kaldınız. Senin kanında Bulgar kanı vardır", dedi (ingilizce). "Doğrudur", dedim. Türkiye'ye dönüşte, bunu babama anlattığımda, "Benim kanımda Bulgar kanı yok, belki senin kanında vardır", derdi. Sonra, 1976 veya 77'de, annem babamı da götürdü, Bulgaristan'daki köyüne. MARİKA duyunca babamın köye geldiğini, koşa koşa gelmiş "Adem Adem" diye. Sarılmışlar, 50 yıl aradan sonra.
---
Bulgaristan'dan önce, 4 gün Macaristan'da, Budapeşte'de kalmıştık, annemle. Orda da "tura" katılmıştık. Nir otobüs dolusu turist içinde. Surların önüne gelince, Macar rehber kadın, "Türkler 150 yıl, bu alçak (=yüksek olmayan) surların arkasından yönettiler bizi", demişti (ingilizce). Bilmiyordu, toplulukta iki Türk'ün varlığını.
---
Gündem, Dünya Devleti'nin kurulması,
Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.

Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile'ye dayalı, 
Standart Çiçekkentlerde, AŞK (ve buna bağlı SEVGİ) toplumu,
Tek bir devlet çatısı altında, Tüm insanlara.

Dörtlü Aile, "iki karılı - iki kocalı".
Her Aileye, birer yıl arayla, erkek-erkek-kız-kız sırasıyla, 4 sağlıklı evlat, doğumdan birbirlerine eş. Büyük çift - Küçük çift, Asıl eş - İkincil eş, ayrımıyla. Tüm nesiller, ömür boyu, aynı yuvada, mutlulukla.
(..., 4, 4, 4, 4, 4, 4, ...)
Herkese Aşk 
----------
15 Haziran 2014, Pazar, "Babalar Günü" olaylarından ikisini g+'da paylaştım. Biri, Yolcu treni (=Doğu Ekspresi) ile TIR çarpışması, Oymaağaç hemzemin geçidinde,  Kayseri, Kocasinan ilçesinde, saat 04.55 sıralarında. TIR şoförü Sadettin ÇİMEN öldü. Makinistler Erkan ÖZSOY ve Semih ÖZTÜRK gözaltına alındılar. Makinistlerin soyadlarındaki ilk heceler "ÖZ" kelimesi, artan heceler SOY-TÜRK kelimeleri. İkincisi, Saat 10.00 sıralarında, Muş Hasköy ilçesinde, Üçdam köyü yakınlarında trafik kazası. Kafa kafaya çarpışmış iki otomobil. Biri "Gelin Otomobili" sürücüsü damat Sadık YILDIZ (27) yaralı, otomobilde gelin Rezan YANILMAZ (23) öldü. Ve dört yaralı daha. Gelinin Bingöl Solhan ilçesindeki Babasının evinde, ilk düğünü yapmışlar bir gün önce. 15 Haziran'da ikinci düğünü, Van Erciş ilçesinde yapmak üzere gidiyorlarmış. Orda, damat öğretmen, gelin bankacı. 2 yıl önce tanışmışlar. Soyadları "birbirini tamamlıyor". Çanakkale hapishane sonrası, İzmir'e taşınmadan önce, 1986 sonbaharı ile 1987 sonbaharı arası, 12 ay kadar İstanbul'da yaşantım. Kendimi essahtan Tanrı sandığım dönem. Kısa sürelerle, ALTAN konfeksiyon, HERDİL Tercüme, Erenköy'de evinden Afrika'dan ağaç ithalatı yapan kişinin yanında, ve son olarak İSTANBUL Havayolları'nda çalıştım. Bu arada pek çok işyerine de çalışmak için başvurmuştum. YILDIZ Çamaşırları da onlar arasındaydı. Ve reklam sloganı "YILDIZ YANILMADINIZ", her bakımdan beni çağrıştırıyordu. O zaman nasıl yorumladım bilmiyorum ama, YANILMADINIZ daki sıralı YILMAZ harflerini görmüştüm. Bak şimdi YILMAZ'ı çıkar, kalanlar içinde sıralı ADI kelimesi var. "YILDIZ-YANILMAZ", "YILDIZ YANILMADINIZ" bağlamında.
Diğer otomobil sürücüsü Habip ULAŞKIN gözaltına alınmış. Adında soyadında "Abi Aşkın" kelimeleri var, Fatoşcuğum...
----------------------------------------

(17 Haziran 20014  :)

Bugün, trthaber.com'dan "ülke ülke nükleer rakamları" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Kuzey Kore'nin, Güney Kore'yi işgale yönelmesi, ABD'nin Kuzey Kore'ye savaş açmasına yol açacak. Bu ise, 3.cü Dünya Savaşı 'nın "başlangıcı olacak. Ve, esas itibariyle ABD - Rusya arasında, tırmanan ama "nükleer" olmayan topyekün bir konvansiyonel savaşa dönüşecek. Savaşı, Dünya Devleti'ni kurmak amacıyla, ABD ve Rusya'da patlatılacak 4 Atom Bombası bitirecek. Önce aynı anda birer tane, sonra birer tane daha. ABD ve Rusya'nın tepeden teslim alınması ardından, öteki ülkelerin "savaşsız" teslim alınmasıyla, Dünya Devleti 'nin kuruluşu tamamlanacak. Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.
Yol Haritası ile ilgil mevcut kanaatim böyle.

1990'lı yılların başında, Türkiye, Ergun Göknel'in İSKİ skandalı ile meşgul edildi. Ondan önceki İSKİ Genel Müdürü Atom DAMALI'ydı, 1985-1989 yıllarında. 1986 Sonbaharı'nda, Çanakkale Hapishane'den, İstanbul'a eve döndükten sonra, çok kısa bir süre, Erenköy'de, işyeri evi olan, adını şimdi hatırlayamadığım, bir kişinin yanında "çalışmıştım". Afrika'dan, mobilya için değerli ağaç ithalatı işi. O kişinin arkadaşıydı, Atom. Ordan biliyorum ATOM'u. Soyadını da az önce internetten öğrendim.
-----
NOT: (=şu anda, buradan.) Orda çalışırken, işle ilgili (galiba) Hollanda'dan, Bay GOSMAN gelmişti. "GODMAN" (=TANRI-ADAM) olarak yorumlamıştım. İthal edilen ağaçların (=kerestelerin) alıcıları arasında KURİŞ de vardı. Onun yorumu da belliydi "UR", yani Amputasyon. Ama asıl mesaj, "KURMAK" dan "KUR" muş. Yeni gördüm. (=İŞ KURMAK DÜNYA DEVLETİ'ni.)
Ve bu durumda, o zamanki İSKİ Genel Müdürünün adı, ve hatta adı soyadı birlikte işe "uygun". ATOM DAMALI = ATOMDA MALI = "ATOMDA olMALI". Eksik harfler "OL", benim soyadımda, gürOL.
-----
Ve, bugün, g+ 'da paylaştığım haberlerden ikisini daha burada zikretmekte fayda görüyorum.
1) 16 Haziran, saat 14.00 girişli, haber7.com haberi:
BOLU, MENGEN, BAŞYELLİCE köyü. Domuz avına çıkan üç arkadaştan ikisi, yanlışlıkla Mustafa K.'nın ateşiyle yaralanmış, Bayram ÇELİK (19) ölmüş. Diğeri hastaneye kaldırılmış.
2) 16 Haziran, saat 23.36 girişli, trthaber.com haberi:
SİVAS, GÖLOVA, GÖZLÜCE köyü, ÖDEMİŞ mezrası. Traktör römorkunda oyun oynayan Şamil ÇELİK (11) römorkta bağlı ipin boynuna dolanması sonucu asılı kalarak ölmüş. Babası, mezranın imamı Yılmaz ÇELİK.
-----
Ve, 17 Haziran 2014'te, İzmir, Narlıdere'de, Mehmet ÇELİK yönetimindeki otomobil önündeki kamyonu sollarken, karşı yönden gelen 3-tekerlekli motosiklete çarptı. Motosikletteki 2 kişi, Hakan KILIÇ ve Gökhan Niyazi GÜLCAN öldü.
18 Haziran 2014'te, Gaziantep, İslahiye'de, Reşat ÇELİK yönetimindeki TIR yandı. Suriyeli sığınmacılara götürülmekte olan 17 ton "bebek bezi" kül oldu.
21 Haziran 2014 tarihli, 15.37 girişli, milliyet.com.tr haberi: "SEKSENLER" dizisinin KUBİLAY'ı, Vural ÇELİK, gece kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılmış.
(Bu haberleri de g+ 'da paylaştım.)
----------------------------------------



(19 Haziran 2014  :)

Bugünkü Hürriyet'in "2 maden, 2 ölüm" (=kömür ocağında, ikisi de göçük sebebiyle) başlıklı haberini hürriyet.com.tr'den g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

18 Haziran 2014 'te:
MUSTAFA YİRİK, Karaman'da,
MUSA SEVEN, Şırnakta.

19 Haziran 2014 Olayları: 
1) 
Balıkesir Bandırma, saat 04.00 sıraları. Selçuk ÇEVİK yönetimindeki otomobil Bandırma Ticaret Borsası duvarına çarptı, içindekiler öldü. Sürücü, sürücünün eşi ŞEYDA (21), oğlu ALPER (1), ŞEYDA'nı kardeşi SEVDA ÖREN.
2) MKE Elmadağ Barut Fabrkası'nda saat 11.00 sıralarında patlama. 3 işçi yaralı. Vücutlarında yanık. Hayati tehlikeleri yok. Hastaneye kaldırıldılar.
İsmet ÖZEN, Erdinç KARAYEL, Mustafa YILMAZ.
Top mermisine konan barutun sıkışması sonucu olmuş, patlama.
BARUT deyince kardeşim DEMİR. 1980 öncesi, başladı göreve Kırıkkale Barut Fabrikası'nda. Sonra Ankara'ya taşındılar. Bir ara Elmadağ Barut'ta da görev yapmıştı. Son olarak Kapsülsan'da. Şimdiki durumunu bilmiyorum. 5 yıldır (4 Mayıs 2009 BİLGE köyü katliamı'ndan beri) irtibatımız "Sıfır".
3) Çoğunluğu 5 yıl kadar "hapishanecilik" yaptıktan sonra 236 BALYOZ davası sanığı tahliye oldu, bir gün öncesinin Anayasa Mahkemesi kararı gereğince. 13'ü general ve Amiral 70 muvazzafın göreve dönmesinde sorun "yokmuş".
4) BATMAN, Merkeze bağlı SUÇEKEN köyü, DİCLE kenarında "piknik". Emin BAŞKAYA (35), kızı BERİVAN (12), yeğeni Ayşe YALMAN (9). Serinlemek için suya giren kızların akıntıya kapılması üzerine Emin suya atlıyor, kurtarmak için. Baba ve kızı boğularak öldü. Ayşe kayıp.
BATMAN ingilizce "YARASAADAM".1987'de Semra, telefonda "BAŞKA ne var" deyince, BAŞKA'nın ortasındaki AŞK dolayısıyla "AŞK var", demiştim. "Duymamış olayım", demişti. YALMAN'da ALMAN var. Fatoş, Alman Pasaport'unu göstermişti bana. DEUTSCH yazılydı. Ne zamandan BERİ.
"Bugün" yıldönümü, ilk zeplin balon DEUTSCHLAND, 19 Haziran 1910'da havalanmış. Aynı gün, ABD'de ilk "Babalar Günü" kutlanmış.
SUÇEKEN'de hem SUÇ var, hem ÇEKEN var. Generaller Silivri'de ceza mı çektiler.
5) Akdeniz'de 23.30'da (gece saat "onbirbuçukda", günün bitimine yarım saat kala) 4.5 şiddetinde deprem. Antalya, Gazipaşa ilçesinin köylerinde hissedilmiş, MACARKÖY dahil. 1975'de, FRANKFURT, Hanau, Erlensee'de, Huriser teyzem, Alev'le ve Fatoş'la birikte 3 ay kadar kaldıktan sonra, annemle Macaristan'a hareket etmiştik trenle. 11 yaşındaymış, o sırada Fatoş.
6) İstanbul, TUZLA'da HORTUM. MERCAN Mahallesi üzerinde belirmiş önce. Çarşı caddesi'nde Sahil yoluna yönelmiş, çatıları uçurarak, direkleri devirerek. 15 kadar tekneyi suya batırmış. Denize düşürdüğü 3 kişi kurtarılmış.
Kaç kez söyledi, Başbakan Erdoğan, "Hortumları kestik", diye.
HORTUM: 1) Hose 2) Trunk 3 Twister (=Tornado).
Twister ... Yılmaz ne ister ...
7) Başkan Barack Obama IRAK'a 300 Amerikan askeri göndereceğini açıkladı. Dinledim CNN-int'den, kendi sesinden, Türkiye'de vakit akşamken.
8) 36 yıl hükümranlık'tan sonra, İspanya kralı Juan Carlos, tahtını resmen oğlu FELİPE'ye devretti. İspanya kraliyet hanedanı, prens Charles'ın akrabaları olduğundan, kardeşim Demir'in de akrabaları sayılır...

(21 Haziran 2014  :)
Kuzey'de YAZ, Güney'de KIŞ başladı. KUTLU OLSUN.

15 Haziran 2014, Babalar Günü'nde, Kayseri'de olan Tren-TIR çarpışmasını yazmıştım, "Makinistlerin soyadlarındaki ilk heceler ÖZ kelimesi, artan heceler SOY-TÜRK kelimeleri", demiştim aynen.
Bu sabah, trthaber.com'da 03.54 girişli "Kayseri'de kâbus gibi kaza" başlıklı bir haber: Kayseri-Sivas karayolu, SARIMSAKLI mevkisinde, minibüs-otomobil çarpışması. 3 ölü, 14 yaralı. Ölenlerin soyadları SOYTÜRK. Biri , 1 aylık bebek. Kayseri'deki Tren-TIR çarpışmasından tam 6 gün sonra.
Kanaatimce, Demir'in "genetik babası" Philip, Andrew'un "genetik babası" Adem. Ama her ikisi de ÖZ kardeşim sayılır...
(SIRIM SAKLI)
----------------------------------------

(22 Haziran 2014  :)

Bugün 10.08 girişli, trthaber.com haberi:
Antalya'nın SERİK ilçesi, Boğazkent Mahallesi'nde, otomobil, kanalda balık tutan 2 kişiye çarptıktan sonra, kanala uçmuş. 4 ölü.
Otomobildekiler: Ali SIR , Emrullah CAN, Yasin EFE.
Ve, balık tutanlardan Süleyman IŞIK
(SIRIM SAKLI)
-----
Biz hepimiz, Hulusi ve Fatma ÇAL'ın 9 torunu. En büyüğü ben (66), en küçüğü Fatma (50). 3 kızkardeş annelerimiz UŞAK'lılar. Bir dayımız varmış annelerimizden büyük. Ahmet dayımız. Gençken, Uşak'ta ölmüş, bisiklet kazasında. Annemin vefatından 13 gün sonra "buldum" Fatma'yı, bana eş olarak "doğumdan seçilmiş" olduğunu. Onun için 13, "uğurlu sayımız".
Fatma'nın 50.ci doğum gününde, 18 Mayıs 2014'te, UŞAK'ta, karayolunda seyreden 13 motosikletli arkadaş grubundan bir motosiklet, kavşakta bir kamyona çarpmış, ve motsikletteki baba ve oğul ölmüştü.
UŞAK KAVŞAK KAVUŞAK (=KAVUŞALIM) yazmıştım, aynen, bu sitemde.
Ama ertesi gün, 19 Mayıs 2014'te, Malatya, DOĞANşehir ilçesi, ÇIĞLIK mevkisinde, otomobil TIR'la çarpışmış, otomobildeki sürücü Abdülkadir KAVUŞMAK ölmüş, diğer iki kişi yaralanmıştı.

"Bugün", 22 haziran 2014 Pazar günü, İstanbul, Ümraniye, Esenkent'te yaşayan 13 arkadaş, yüzmek için ŞİLE, ALACALI köyüne gitmişler. Bir koy'da denize girmişler. 4'ü boğularak ölmşler.
Ferhat YILMAZ (16), Suat AYBİ (17), İbrahim İRGE (16), Barış OBA (15).
YILMAZ, AYBİ, İRGE, OBA.
İlk ikisinin soyadında, apaçık "YILMAZ ABİ" mesajı var. Yeni Dünya'da, 12+ kişili Aile'den sonraki en önemli 600+ kişilik "birim-topluluk" (=unit-community) için, Türkçe terim OBA'yı kullandım hep. (=Bazen de "Mahalle" dedim.) İRGE'de GERİ var. Ama T eklersek ve tekrarlarsak GETİR çıkıyor.
ŞİLE yolunda ÜVEZLİ'de 1.ci Füze Filosu'nda kıta subayı iken tutuklandım, ve ordudan ihraç edildim, 1972 Sonbaharı'nda. Yıllık Füze atış tatbikatları Şile'de yapılıyordu. (=Nike HERCULES).
ŞİLE kelimesinde, İŞ var, EŞ var, EŞLİ de var.
ŞİLE BEZİ'nde "ez" var. ÜVEZLİ'de "ez" var.
ŞİLE-ŞİLİ çağrışımıda vardır. 11 Eylül 1973'te, Şili'nin "marxist" cumhurbaşkanı ALLENDE'nin devrilerek  öldürülmesini, Selimiye Askeri Ceza ve Tutukevi'nde duymuştum Öner Kamburoğlu, Hasan Özgen'e söylerken. "Allkende'nin işi tamam" demişti. Benim duymam için söylediğinden emindim. "Bizden olmayan bir Dünya liderinin işini bitirdik", mesajı veriyordu bana. Tabi, çok sonra, 1986 ve sonrasında, anladım, ALLENDE de "onlardanmış" (sahte ölüm.)
11 Eylül 1973 ALLENDE
11 Eylül 2001 LADEN (=Ladin), Süper Terör.
Söylemeye gerek var mı, Gizli Dünya Devleti'nin, ABD istihbarat Örgütü CIA marifetiyle, yapmış olduğunu.
Söylemeye gerek varmı, Usame bin Ladin'in öldürülüşünün de sahte olduğunu.
-----
İRGE soyadı, asıl "ÇEK" kelimesini çağrıştırıyor, ÇEKİRGE kelimesinden, değil mi? (Ceza çek, Acı çek, ...)
Çekirge, bana Bursa'yı da hatırlatır. Bir "uçta" YEŞİL semti, bir "uçta" ÇEKİRGE semti. 1964 veya 1965 yaz aylarında Hv.Astsby.Ruhi eniştem bir ay kadar Bursa'ya kursa giderken, beni de götürmüştü. Kiralık evde kaldık, galiba semtin adı MURADİYE'ydi. Mesrure teyzem, ve kuzen Turgut'la. GÜL'ü hatırlamıyorum. Dedemler de mi bırakmışlardı Gül'ü acaba?
Evde, pencerenin kenarında uzanırken, rüzgârın perdeyi hafifçesalladığı sırada, eniştemin, "Göze mi geldik ..." şarkısını söylediğini hatırlıyorum, ama.

22 Haziran Pazar günü, diğer boğulma olayları:
1) Adana, Yüreğir ilçesinde, Ramazan ADLAN, su kanalında.
2) Gaziantep, Yavuzeli ilçesinde, Fırat nehrinde, Zeki Zeybel (38) ve 2 oğlu Bekir (15), Ramazan (14). Ramazan'ın çırpındığını gören ağabey ve sonra babası da suya atlıyor. Üçü de boğuluyor.
3) Hatay, Erzin ilçesi, BURNAZ plajı. Polis memuru Mehmet COŞKUN (45), ve yeğeni Mücahit KAYA (35) lastik botun dalgalarda alabora olmasıyla boğuluyorlar. Dayı-yeğen. COŞKUN, Kadirli'den Osmaniye'ye tayin olmuş. Cuma günü ilişiğini kesmiş, Cumartesi evini Osmaniye'ye taşımış (evli ve 1 çocuk babası). Pazar boğuluyor denizde, Osmaniye'de yeni görevine başlayamadan...
4) Kandıra'dan, biçerdöver operatörü yardımcısı olarak balya yapmak üzere, bir arkadaşıyla çalışmak için İzmir'e gelen ŞENOL NUR, birkaç gün çalıştıktan sonra, (herhalde Pazar sabahı) "serinlemek için" göle girdikten az sonra, arkadaşı tarafından su üstünde boğulmuş olarak bulunuyor. (...) Kandıra'da, Pazar günü öğle namazı ardından toprağa veriliyor.
----------------------------------------

(24 Haziran 2014  :)

23 Haziran 2014 Pazartesi günü, yerel saat 12.53, Türkiye saatiyle 22.53 'te ALASKA'da deprem. TRT 8 şiddetinde, dedi USGS 7.9 diyor. Aleutian Adaları'ndan Little Sitkin adasının 24 km güneydoğusunda, denizde.
Bugün, TRT-1 öğle haberlerinde, Sermin Baysal Ata hanım, "Küçük Sitkin", dedi.
-----------------------------------------

(26 Haziran 2014  :)

Bugünkü gazetelerde 2 haber:
Birincisi, Elazığ'da Yılangeçiren köyünde yaşayan Elif (16) ve Fatma (14) DUR kardeşlerin cesetleri Keban Baraj gölünde Pertek iskelesi yakınlarında dün bulunmuş. Onceki sabah birlikte evden çıkmışlar. Göl kıyısında taşlarla isimlerinin baş harflerini yazmışlar. Birlikte intihar etmişler, anlaşılan.
İkincisi, Dün, İstanbul, Kartal, Soğanlık'taki Real Alışveriş merkezi önündeki ATM'yi tamire gelen banka görevlilerine maskeli 2 kişi ateş açmış. Ağır yaralanan güvenlik görevlisi Ali URŞEN hastanede hayatını kaybetmiş. Saldırganlar, içinde para olduğunu sandıkları tamir çantasını alarak otomobille kaçmışlar.
Haberleri g+ 'da paylaştım. Haberlerdeki ortak "mesaj", soyadlardaki UR kelimesi. Banka Soygunu olayıyla başlayan Hapishaneler sürecinin sonlarında, 31 Temmuz 1986'da, Çanakkale Hapishanesindeki Amputasyon, aslında intihar amaçlıydı. "UR Kes at, ve öl" tehditli "gaipten gelen" mesaj dolayısıyla.

Bugünkü SABAH Gazetesi'nde New York Times gazetesi kaynaklı, "Ortadoğu (=haritası) yeniden çiziliyor" başlıklı bir haber. Libya 3'e, Suudi Arabistan 5'e, Yemen 2'ye bölünecek. Kuzey Irak'ta Kürdistan, Orta Irak ve Suriye topraklarında Sünnistan, Güney Irak'ta da Şıitistan kurulacağından sözediyor. NYT, hangi tarihte yayınlamış yazıyı, belirtmiyor. NYT'de buldum yazının aslını, 28 Eylül 2013'te yayınlanmış. Oldukça "eski" bir tarihte.
Her ikisini de g+ 'da paylaştım.
SXABAH'ınkine, "Gündem; Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde", yazarak. NYT'nin kine de aynı yazının ingilizcesini yazarak.

Bu sabah TRT-1 sabah haberlerinde, Başbakan Erdoğan'ın, IŞİD ve Musul'daki "rehineler" konusunda muhalefeti eleştirirken, "yangına körükle gitmemizi bekliyorlar", dediğini duydum, kendi sesinden, dünkü konuşmasında. O sözleri içeren, cumhuriyet.com.tr'nin, "IŞİD'e karşı kışkırtıcı açıklama beklemeyin", başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu ingilizce yazıyı ekleyerek:
Taking hostage the persnnel of the Turkish Mosul consulate made the North safe for ISIS to expand. Not o evacuate beforehand the consulate by the Turkish Government was not a "mistake". Obviously, ISIS with its activities is part of the road-map of establishing the World-State, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
Ve, (burası için) yazının türkçesi:
Musul Türk Konsolosluğu personelinin rehin alınması, IŞİD'in genişlemsi için, Kuzey'i güvenlikli yaptı. Konsolosluğun, Türk hükümeti tarafından önceden boşaltılmaması "hata" değildi. Besbelli, IŞİD ve faaliyetleri, Dünya Dveleti'nin Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde kurulmasının yol haritasının bir parçası.
----------------------------------------

(28 Haziran 2014  :)

"Bugün", g+ da"Franz Ferdinand, Biography ..." adlı yazıyı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
Russians would establish the Socialist World State, through 3 world wars. First in Russia. And expansion. Finally World-State. The mission of Love-Society of "Family of Four" was later designed, and mounted on the current 3-world-war-project. And changes were made. Turks will establish the World-State, by asymetric warfare, during the 3rd World War. So, the purpose of the 1st World War became two. Socialist State in Russia, and Secular State in Anatolia. And, not a unique expanded one Socialist State after the 2nd World War, but a block of states. Finally, before the 3rd World War, the Socialist Block will collapse. Yılmaz Gürol will be raised in the secular state of Turkey, and will be the leader of Turks, establishing the World-State.
-----
Today, June 28th, 2014 is the 100th anniversary of the so-called "assassination" of Ferdinand, and 1 month later, on July 28th, 1914, the 1st World War was started.
-----
On July 28th, 1986 in Çanakkale-prison, messages "from the intelligence-organizations" were turned to messages "from the unknown". 3 days later, amputation of the sexual organ, due to these threatening messages.
-----
Coincidence: This year, Ramadan (fasting month) of the Moslems started today. And Ramadan-Festival, the 1st day, on July 28th, 2014.

Ve, (burası için) yazının Türkçesi:
Ruslar kuracaktı Dünya Sosyalist Devleti'ni, 3 Dünya Savaşı yoluyla. Önce Rusya'da. Ve genişleme. Sonunda Dünya Devleti. Daha sonra, "Dörtlü Aile" ye dayalı Sevgi Toplumu misyonu tasarlandı, ve mevcut 3 Dünya Savaşı Projesi'ne monte edildi. Ve değişiklikler yapıldı. Türkler kuracak Dünya Devleti'ni, 3.cü Dünya Savaşında, asimetrik savaşla. Böylece, 1.ci Dünya Savaşı'nın amacı iki oldu. Rusya'da Sosyalist Devlet ve Anadolu'da Laik Devlet. Ve, 2.ci Dünya Savaşı'ndan sonra genişlemiş tek bir Sosyalist Devlet değil, Devletler bloğu. Son olarak, 3.cü Dünya Savaşı'ndan önce, Sosyalist Blok çökecek. Yılmaz Gürol, laik Türkiye deletinde yetişecek, ve Dünya Devleti'ni kuracak Türkler'in lideri olacak. 
-----
Bugün 28 Haziran 2014, Ferdinan'da  sözde "suikastın" 100.cü yıldönümü, ve 1 ay sonra, 28 Temmuz 1914'de 1.ci Dünya Savaşı başlatıldı.
-----
28 Temmuz 1986'da, Çanakkale Hapishanesinde, "istihbarat örgütlerinden" gelen mesajlar, "gaipten" gelen mesajlara dönüştürüldü. 3 gün sonra, cinsel organın amputasyonu, bu tehditli mesajlar dolayısıyla.
-----
Raslantı: Bu yıl Ramazan (müslümanların oruç ayı) bugün başladı. Ve Ramazan Bayramı, 1.ci gün, 28 Temmuz 2014'te.
----------------------------------------

(30 Haziran 2014  :)

Bugün, cnn-int'in Irak'la ilgili bir yayınını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
Yesterday, June 29th,2014, the establishment of the "Islamic State" under the caliphate of Abu Bakr al Baghdaddi, was announced, and all Muslims were called to swear allegiance to the Caliphate.
-----
After the surrender of USA and Russia, the establishment of the "World State" under the presedency  of Yılmaz Gürol, will be announced, and all other states will be called to join the World State.

Ve (burası için), yazının Türkçesi:
Dün, 29 Haziran 2014, Ebubekir el Bağdadi'nin halifeliği altında, "İslam Devleti" nin kuruluşu bidirildi, ve tüm müslümanlar Halifeliğe biat etmeye çağrıldı.
-----
ABD ve Rusya'nın tesliminden sonra, Yılmaz Gürol'un başkanlığı altında, "Dünya Devleti" nin kuruluşu bildirilecek, ve tüm öteki devletler, Dünya Devleti'ne katılmaya çağrılacak.
---------------------------------------

(2 Temmuz 2014  :)

"Bugün", trthaber.com'dan "iftar topu patlatırken eli koptu" haberini g+ 'da paylaştım. 30 Haziran akşamı olmuş. Kırklareli'de. Belediye görevlisi Yalçın KARAGÜN. Kopan sol el parmakları 9 saatlik ameliyatla dikilmiş yerlerine. Olay üzerine Belediye iftarda top atılması uygulamasını durdurmuş.
Olayın sebebi, fitilin herzamankinden kısa olması. Ateşledikten sonra farketmiş ama çok geç.
Sonu "eli" ile biten üç ilimiz var. Tunceli, Kocaeli, Kırklareli.
Az mı yazdım, vapur gazetelerine, kahvehane gazetelerine, "Yılmaz'a s.k tutanların eli kırılsın, Demir hariç", diye. 
Demir, bir kere "tutsi eylemi" yaptı bana, 2000 yılı yaz aylarında bize geldiklerinde. "İzmirli" binlerce kez yaptı ve yapmakta, İzmir'e geldiğim (=getirildiğim) 1987 Sonbaharı'ndan beri. "Tutsi eylemi", MİT'in İzmirli'ye yaptırdığı, bana yönelik "mesaj verme" eylemlerinden biridir. Mesaj verme eylemleri yaklaşık 27 yıldır kesintisiz devam etmekte, İzmir'de, İzmir'li vasıtasıyla. İzmirli biliyor yaptığı işin (=dolaylı söz veya davranışın) bana yönelik olduğunu, ve biliyor, o işi niçin yaptığını.
İkinci tımarhane çıkışı 1990 başı ile 1992 sonu arasında yaklaşık 3 yıl misyon bilincim yitik olduğundan, ezme "yoktu" bana göre. Çünkü, söz ve davranışlarda dolaylı mesaj görme dönemi bitmişti, bana göre. Oysa besbelli, kesintisiz sürmekte İzmirli'nin bana "mesaj verme" (=ezme) eylemleri, 27 yıldır, kendilerine açıklanan şu veya bu gerekçelerle.
Misyon bilincim geri geldikten sonraki dönem içinde, 1996 ortalarında, tımarhaneler öncesi türünden ezmenin yeniden başladığını hissettiğimde, 2.ci dalga ezme dedim ona. 27 Ekim 1998 "başlayana" 3.cü dalga dedim. 31 Mart 2000'de başlayıp halen devam etmekte olana da 4.cü dalga dedim, diyorum. Oysa "dalga" falan yok, İzmirli'den bana yönelik ezmede. Kesintisiz süreklilik var. MİT'in benimle "kesintisiz" ilgilenmekte olduğunu biliyor "İzmirli".
Ama, Demir için durum aynı mı? Hayır, aynı değil. 1986 Sonbaharında, Çanakkale'den, İstanbul'a eve dönünce, Demir ve Turgut, kesinlikle ruh hastası (=deli, şizofren, paranoyak) olduğum kanaatine varmışlardı. Ve özellikle 1989 sonlarında Tımarhaneye götürüldüğüm haberi, bana yönelik kanaatlerini iyice pekiştirmişti. "işim bitikti", yani. İkinci Tımarhane çıkışı sonrası, tutumuma bakıp, tımarhanede "ilaçlar sayesinde" iyileştiğim kanaatine vardılar. Ama, "işimin bitik" olduğu kanaatlerinin devam ettiği koşullarda, Demir'in "MİT telkiniyle" bana verdiği mesaj "ilaçlarını kullanmayı ihmal etme" demek olmuştu, İzmir'e bir gelişlerinde, herhalde 1991'de.
Ama, 2000 Mart'ında, MİT, Demir'e, "Müjde, abine ikramiye çıktı. Dünya Devleti'ni kurma zamanı geldi. Liderlik için en uygunu o. Deliliği de geçti. Ama, seni ve bizi affetmesi şart, onu lider yapmamız için. Hadımlığına da çare buluruz, "evet" derse bize, "Taksi" metoduyla. (Tak tiki tak tak tiki tiki tak tak) Onun için tuttu s.kini, Demir, 2000 yılı ortalarında bize gelişlerinde.
1987 'den beri, Tutsi-Taksi eylemlerinin "canıma tak ettiği" şartlarda.
Demir, Turgut işin aslını, ve misyonu 31 Mart 2000'den sonra başladığım, ve halen devam etmekte olduğum yazılarımdan öğrendiler. Bekliyorlar, "mevcut" pozisyonlarında. Tıpkı benim beklediğim gibi.
Tunceli, Kocaeli, Kırklareli. Ama Kırklareli, "Kırk" tan dolayı, Kırıkkale'yi de çağrıştırır. Zaten, trthaber.com'un alt başlığı da (stella marifetiyle) "KIRIKlareli" kelimesiyle çıkmış. Herhalde kullanılıyordur, Ramazan topu'nda Barut. Kırıkkale Barut Fabrikası'nnda Demir. Kaç yıl?..
-----
Ve, 6 Temmuz 2014 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde, Ramazan topu ile ilgili bir yaralanma olayı daha. Aynı gün (bugün, 6 Temmuz) haberi gercekgundem.com'dan g+ 'da paylaştım.
AfyonKARAHİSAR'da ÇAY ilçesinde KARDELEN Parkı'nda oynayan 12 yaşındaki Yusuf KARACA'nın yanına düşmüş, ramazan topu yerine patlatılan ses bombasının patlamayan bir parçası. Çocuk, merakla eline alınca patlamış. Çocuğun yüzü yaralanmış, kolu yanmış. Hastanede. Olay, 2 Temmuz akşamı olmuş.
Önceki olayda yaralanan Yalçın KARAGÜN. Yani her ikisinin soyadı da "KARA" ile başlıyor. "KARA" kelimesi ikinci olayda il adı içinde de var, (KARAhisar). KARDELEN, "KARDEŞİN" kelimesini de çağrıştırır. Üstelik anısı da var. 3 Ocak 2000'de vefat eden  halam Sabriye SAĞGÜN'ün cenaze törenine annemle birlikte gitmiştik. Dönerken halamın Kardelen tohumlarından da getirmiştik, İzmir'e eve. Bahçeye dikmek nasip olmadı. 
-----
Ve, 7 Temmuz 2014 sabahı Tansu Çiller'in ayağı kırıldı. Birinci olayı "eli" kelimesi önceliği ile yorumlamıştım. "Kırık" bağıntısı da yapmıştım. 8 Temmuz Hürriyet gazetesine göre, KUŞadası'ndaki çiftliğinde düşerek kırmış ayak bileğini. Oradan İzmir'e, İzmir'den de uçakla İstanbul'a hastaneye. "Parçalı kırık", ve ameliyat. Bu kadarı yeter aslında "zincirin" 3.cü halkası olduğuna. Ama şunları da söyleyeyim.
İzmir'de, "AYAK" simgesi "DAYAK tehdidi" çağrışımlı sıkça kullanılmakta, MİT marifetiyle. Ve tabi, bana "ayak gösteren" İZMİRLİ biliyor niçin gösterdiğini.
Hatırlamakta fayda var: 25 Haziran 1993'de, aynı günde, Kanada'da KİM CAMPBELL, Türkiye'de TANSU ÇİLLER, ülkelerinin ilk kadın başbakanları olmuşlardı. "İkilinin" asıl mesajı "TANRI KİM" sorusuydu.
-----
Ve, 8 Temmuz tarihli gazetelerde, "zincirin" 4.cü halkası. "Ateşbaza şaka öldürüyordu" başlığı ile çıkmış SABAH gazetesinde. Kayseri B.Şehir Belediyesi'nin her akşam farklı bir ilçe veya mahallede düzenlediği Ramazan Şenliklerinden, KOCASİNAN ilçesi İLDEM mahallesi'ndeki, 6-7 Temmuz akşamı, Ateşbaz MAHSUN KARAGÖZ (19) ağzına aldığı yanıcı sıvıyı meşaleye püskürterek ateş çıkardığı sırada, yanında bulunan arkadaşı "ELLE" koltuk altına dokunarak şaka yapmış. "TİKİ" olan Mahsun yanıcı maddenin bir kısmını yutmuş, ağzı yüzü ve saçlarının bir kısmı yanmış. Hastaneye kaldırılmış.
Olay, Ramazan ayı ile ilgili, bu bir. İkincisi, ilk 2 olayda soyadlarda KARA vardı, bunda da var. KARAgün-KARAca-KARAgöz.
Ayrıca malum, KAYSERİ 38 No.lu ilimiz. Amputasyon 38 yaşımda. (KAYSERİ-KASİYER-KESİYAR)
İLDEM'de de DEM var. Babam ADEM, Kardeşim DEMİR. Adları DEM'li.
"Benim de tikim var" demiş aynen, olayı anlatırken ateşbaz.
Çiller'in ilk hükümetinin 50.ci TC Hükümeti olduğu, ve "Elli" kelimesinin bir anlamının da "eli olan" olduğu düşünülürse, 4 olayın hepsinde "el" bağıntısı olduğu görülür. 1) Elinin parmakları koptu. 2) Elinde patladı. 3) Ellinci Hükümet. 4) El şakası.
(Yılmaz'a s.k tutanların elleri kırılsın, Demir hariç.)
28 Mayıs 2001 tarihli "150.ci gün" şiirimden bir "dörtlük":
Meyvalardan Kivi
Sin Kaf ettiler Kimi
Bırak Yılmaz bu Kini
Niye kestin Tikini
---------------------------------------



(4 Temmuz 2014  :)

"Bugün", The Telegraph'ın "Fourth of July 2014 ..." adlı yayınını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Capitalism started first in England. Duo, Boss and Workers.
Therefore, for the long-run, in the years 1700s, a plan was made to realize the World's Socialist State by Russians, through three world wars. The interacted 1789 French-Revolution, 1776 American-Independence are the preludes of this plan. Marx did his "job", in England.
Later, when, in the years 1800s, Love-Society, with "Family of Four" was designed, it was mounted on the 3-world-wars-project, with some changes. Turks would realize the World State, during the 3rd World War, by asymetric warfare, under the leaderership of a "lucky" Turk who would be chosen by birth, and would be led remotely through his life, to be capable of establishing the Love-Society.
In the 3-world-wars-project, the aim was the continuity of the Secret World State. When Love-Society mission was mounted on it, the aim became the liquidation of the Secret World State.
Today, 238th anniversary of the American-Independence.
Congratulations and Celebrations !..

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

Kapitalizm önce İngiltere' de başladı. Düo, Patron ve İşçiler.
Bu yüzden, uzun-vade için, 1700'lü yıllarda, bir plan yapıldı, üç dünya savaşı yoluyla, Dünya Sosyalist Devleti'nin Ruslar tarafından kurulması için. Karşılıklı-etkileşimli 1789 Fransız Devrimi, 1776 Amerikan Bağımsızlığı bu planın prelüd'leridir. Marx "işini" İngiltere'de yaptı.
Sonra, 1800'lü yıllarda, "Dörtlü Aile" ye dayalı Sevgi-Toplumu tasarlandı, ve "3 Dünya Savaşlı" projeye, bazı değişiklikler yapılarak, monte edildi. Türkler gerçekleştirecekti Dünya Devleti'ni, 3.cü Dünya Savaşı sırasında, asimetrik savaşla; Sevgi-Toplumu'nu kurmaya muktedir olması için doğumdan seçilecek ve hayatı uzaktan yönlendirilecek "talihli" bir Türk'ün liderliği altında.
"3 Dünya Savaşlı" projede amaç Gizli Dünya Devleti'nin devamıydı. Sevgi Toplumu misyonu monte edilince amaç Gizli Dünya Devleti'nin tasfiyesi oldu.
Bugün Amerikan Bağımsızlığı'nın 238.ci Yıldönümü
Tebrikler ve Şenlikler !...
----------------------------------------

(9 Temmuz 2014  :)

Bugün, Başbakan Erdoğan'ın, dünkü Denizli konuşmasını, trthaber.com'dan g+ 'da paylaşarak, şu yazıyı ekledim:

 ERDOĞAN, yesterday, said:
"I don't ever intend to give up this struggle (= with the parallel formation) when I get that position (= of the presidency).  I will continue this struggle till my last breath."
He implied a "fake-death" in consistent with the known road-map of the World's agenda.
The establishment of the World-State by Turks under the leadership of Yılmaz Gürol can only be achieved by a parallel-state. Not by the official Turkish state. Otherwise, the first step, the surrenders of the USA and Russia are impossible.
Erdoğan is flamboyantly approaching the presidency. After learning the World's agenda, he has done his "job", so far, very succesfully, with enthusiasm, using all his backgrounds, including the religious ones.
However, "fake-death" is not consistent with my mission, which requires, at the beginning, general-amnesty for the whole of the World's surrendering politicians.

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

ERDOĞAN, dün, dedi ki:
"Bu (=paralel yapıyla) mücadeleyi, o makama (=Cumhurbaşkanlığı'na) çıktığım zaman asla bırakmaya niyetli değilim. Son nefesimi verene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğim."
"Sahte Ölüm" ima etti, Dünya Gündeminin bilinen yol-haritasına uygun olarak.
Yılmaz Gürol önderliğinde, Türkler tarafından Dünya Devleti'nin kurulması, bir paralel-devlet'le başarılabilir sadece. Resmi Türk Devleti ile değil. Yoksa, ilk adım, ABD ve Rusya'nın teslimi olanaksızdır.
Erdoğan, göstrişli bir biçimde, yaklaşıyor Cumhurbaşkanlığına. Dünya Gündemini öğrendikten sonra, "işini" bugüne kadar, coşku ile, başarılı bir biçimde yaptı, dinsel olanlar dahil, tüm birikimlerini kullanarak.
Ama, teslim olan Dünya'nın tüm politikacılarına, başlangıçta genel-af gerektiren, benim misyonuma uygun değildir, "sahte ölüm".
Not: Erdoğan'ın sözleri, ingilizce yazımdan tercüme değil, orijinal kendi sözleri, peşpeşe iki cümle halinde aynen.

-----
Bugün, ayrıca Brezilya-Almanya maçını "İNANILMAZ SKOR" sözleriyle veren trthaber.com haberini de g+ 'da  paylaşarak, şu yazıyı ekledim:

FATMA learned portugese in Brazil.
Her second nationality is German.
Yesterday, Germany 7, Brazil 1. (Seven to One).
"SEVEN" in Turkish means "One who loves".
Shasta DARLINGTON is the Brazilian correspondent of CNN-International.
My DARLING is Fatma.

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

FATMA Portekizce'yi  Brezilya'da öğrendi.
İkinci milliyeti Alman.
Dün, Almanya 7, Brezilya 1. (Yedi'ye 1).
"Yedi"nin İngilizcesi "Türkçe'de "SEVEN".
Shasta DARLINGTON, CNN-International'ın Brezilya muhabiri.
SEVGİLIM (=My DARLING) Fatma.
----------------------------------------

(10 Temmuz 2014  :)

"Bugün", büyük yeğenim BARIŞ "kızın" evlilik yıldönümü. Baktım vikipedi'ye 10 Temmuz'lara. Türk Halk Müziği sanatçısı Şemsi YASTIMAN'ın doğum ve ölüm gün-ay'larının aynı olması dikkatimi çekti. (10 Temmuz 1923 - KIRŞEHİR, 10 Temmuz1994 - LAPSEKİ, Çanakkale.)
Üstelik, "Bir yastıkta kocayın" derler evlenenlere. (YASTIK-YASTIMAN benzerliği). En tanınmış eserlerinden biri "memleket hasreti" ile g+ 'da kutlamak uygun olur, diye düşündüm. Turistik gezide, Fas'ta evlenmişlerdi, Tekin ve Barış. Ama, Hollanda'lı olmuşlardı artık, ikametleri ordaydı yani. İlk (ve şimdilik tek) çocukları orda doğmuştu. "Yaban eller" çağrışımıyla, adını YABAN koymuşlardı. (3 yaşında şi,mdi Yaban.) "Memleket Hasreti" eseri asıl bu bakımdan da uygundu. Tabi, 10 Temmuz Gün-Ay'ı, benimle ilgili işler açısından çok önemli olduğundan, Yastıman'ın doğum-ölüm gün-ay'larının aynı olması "tesadüf" değil, misyon-koyucunun işi olduğu belliydi. Video'ya o tarihlleri de yazarım, diye niyet ettim. Ama gerek kalmadı. İlk seçtiğim, youtube videosunda tarihler yazılıydı. Şu yazıyı yazdım sadece;
10 Temmuz 2007, FAS - Rabat, TC Büyükelçiliği. T
Tekin-Barış evliliği. 7.ci Yıldönümü.
KUTLU OLSUN

Vikipedi'de, "10 Temmuz 1894, İstanbul Depremi,474 ölü", bilgisi de vardı. Daha sonra, o depremin çok önemli bir deprem olduğunu, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden önceki, İstanbul'un hissettiği en şiddetli deprem olduğunu da öğrendim. Bazı kaynaklara göre ölü 1000'den fazla. Öğle namazı ezanı okunurken 12.24'te olmuş. Hasar ve panik çok büyük. Artçıları günlerce devam etmiş. Daha sonra da farkettim Yastıman, o depremin 100.cü yıldönümünde vefat etmiş, Çanakkale-Lapseki'de.
100 benim sayım. (YüZ - YaZ - YalnıZ - YılmaZ) Çanakkale'de "KESİ" 1986'da. LAPSEKİ' de "SEKİ".
3 Temmuz 2014'te 08.04'te Balıkesir Kuş Gölü merkezli 4.6 şiddetindeki depremden sonra şiddeti 4 veya 4'ün üzeri olupta Türkiye'de hissedilen ilk deprem, 10 Temmuz 2014'te saat 02.45'te (=02.45.02'de), 4.2 şiddetinde SAROS körfezi'nde. Çanakkale'nin ECEABAT ve GELİBOLU ilçelerinde hissedilmiş. (SAROS, SAR, SARIL ... evlilik, aşk, sevgi ...)

Vikipedi'de "10 Temmuz 1971, FAS'ta bir kısım ordu birliklerinin ihtilal girişimi ve Cumhuriyet'in ilanı", bilgisi de var. Tekin-Barış evliliği FAS'ta olduğu için besbelli benim işlerle ilgli bir olay. Ama bilgi eksik. Araştırdım. 1400 kadar askerin başında bir general ve bir albayın ihtilali ve ve (anlaşılan) Cumhuriyet ilan etmeleri. Bastırılmış, 13 Temmuz'da 10 subay (bana göre sahte) idam edilmiş. Olayın bastırılması sırasında (belli ki essah) 250 kadar ölü. Olayın ardından, 6 Ağustos 1971'de yeni hükümet ve yeni Anayasa hazırlanması ve 1 Mart 1972'de  referandumla kabul edilmesi. Kral'ın yetkilerine dokunulmuyor, sadece halkın seçtiği parlamenterlerin sayısı, 1/3 ten 2/3 e yükseltiliyor. Tam da Türkiye'de 12 Mart 1971 Muhtırası ile başlatılan sürec sırasında, yani.
1972 sonbaharı'nda subayken tutuklanmış ve ordudan ihraç edilmiştim, 256 sanıklı THKP davasına dahil edilerek.

Vikipedi'de "10 Temmuz 1996, Ses sanatçısı Hamiyet YÜCESES vefat etti", bilgisi de var. (84 yaşında Marmaris'te tedavi gördüğü hastanede.)
Ama aynı gün, İbrahim TATLISES ile ilgili bir olay da oldu. (YÜCESES-TATLISES bağıntısı) Olayı, Dünya-Almanak-97'deki biçimiyle aynen aktarıyorum: "Türkücü İbrahim Tatlıses, Şanlıurfa'da çarşıda dolaşırken cinayet olayına karıştı. Bir halıcıda meydan gelen olayda halıcı Ahmet TOPTAN iki el ateş sonucu hayatını kaybetti." 
Olayın (kanaatimce) "halledilmesi", Tatlıses'in koruması ve amcaoğlu Fevzi Rıdvan Tatlı'nın cinayetten, Tatlıses'in de cinayete azmettirmekten yargılanması ile başlamıştı...
İki olayın mesajı, EGEMENLİK konusuna dikkat çekmekti. Çünkü HAMİYET'e Kİ eklersek HAKİMİYET (=egemenlik) çıkar, KİMİ-KİM kelimelerini gösterip, KİM kelimesini vurgulayarak.

Ve, Vikipedi'deki "10 Temmuz 1991, Boris Yeltsin Rusya Devlet başkanı oldu", bilgisi de "HAKİMİYET" konularıyla bağıntılı.
(Boris - Baris - Barış)
Boris Yeltsin'le ilgili 2 önemli tarih:1) 31 Aralık 1999'da görevi bıraktı. İstifa etti. 1900'lü yılların son gününde (Eski bin yıl sonunda.) 2) 23 Nisan 2007'de vefat etti. Türkiye'nin "Ulusal EGEMENLİK ve Çocuk Bayramı'nda.)
Yeltsin'den boşalan Başkanlığı, 1 Ocak 2000'de, Başbakan'ken vekâleten, Devlet Başkanı seçilince de 7 Mayıs 2000'de asaleten Vladimir Putin doldurdu. Barış, Demir'in çocuğu, benim yeğenim..
Tekin ve Barış'ın amcalarıyım. Benim de çocuklarım sayılırlar.
-----
Evliliklerinin 1.ci yıldönümünde 10 Temmuz 2008'de, Saat 10.49'da, Balıkesir, Gönen ilçesi, Tütüncü köyü merkezli 4.9 şiddetinde bir deprem olmuştu. 4.9 - 49 - 1949 bağıntısı da var, Demir'in doğum yılı ile ilgili. Hürriyet gazetesi "MARMARA, 4.9'la sallandı" diye vermişti haberi.
Ve bir Başsağlığı ilanı: The MARMARA Antalya otelinin genel müdürü UYGAR Koçaş'ın babası Cemil KOÇAŞ'ın vefat ettiğine dair. Ve ayrı bir vefat ilanınıda, Cemil KOÇAŞ'ın 1968 mezunu emekli Hava Albay olduğu, ve 10 Temmuz 2008 de vefat ettiği bilgisi. Yani devre arkadaşım. 300 kadardık. 30 kadarı THKP'ci (MİT'çi) oldu. Öner Kamburoğlu'nun getirdiği "Öneri"münasebetiyle Selimiye Askeri Cezaevinde buluşmuştuk. 
Cemil Koçaş'ın vefatının asıl mesajı, bu 30 kadar "devre arkadaşımla" bağıntılı.
----------------------------------------

(12 Temmuz 2014  :)

Dün, Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı, 84 sayfalık "Vizyon Belgesi". 3 bölüm. Başlıkları 1) Demokratik Yönetim 2) Refah Toplumu 3) Öncü Ülke.
Bu sabah, o haberi g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"PIONEER COUNTRY", one of the three headlines of the "vision document" made public by Erdoğan, yesterday."
---
Agenda: The establishement of the World-State, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

"ÖNCÜ ÜLKE", dün Erdoğan tarafından açıklanan "Vizyon Belgesi" ndeki üç başlıktan biri.
---
Gündem: Dünya Devleti'nin kurulması, Türkler tarafından, Yılmaz Gürol önderliğinde.
--------------------

Sonra, aldığım bugünkü Hürriyet'te, Eski DSP Genel Başkanı Zeki SEZER'in eşi ÜLKENUR SEZER'in, 52 yaşında hastanede vefat ettiği haberini okudum. Araştırdım. Dün vefat etmiş. Haberi g+ 'da paylaştım.
"ÜLKENUR" çok ender kullanılan bir ad. Ben daha önce hiç duymadım. ÜLKE kelimesinin ekinin NUR olması, vefat olayını doğrudan "bana" bağıntıladı.
Yani, dün açıklanan belgedeki "öncü ülke" başlığı ile bu sabahki g+ 'da yazdığım ilgili yazıyla bağıntılı vefat olayı.
----------------------------------------

(14 Temmuz 2014  :)

Bu sabah, önce, 4 Temmuz'daki Amerikan-Bağımsızlıği dolayısıyla, "Capitalizm ... " diye başlayan yayınımı g+ 'da tekrar paylaştım, başına "Today is the 225th anniversary of the French Revolution. Congratulations and Celebrations", yazısı ekleyerek. (Türkçesi: "Bugün Fransız Devrimi'nin 225.ci yıldönümü. Tebrikler ve Şenlikler.")

Sonra, Papa Francis'in, Katolik Kilisesi'nde her 50 din adamında birinin Pedofil olduğunu, aralarında Piskopos ve Kardinallerin de bulunduğunu ifade ettiğine dair haberi Daily Mail'dan g+ 'da paylaştım, "Thank you Pope, for the 'admission'. My 'mission' is to eradicate the Sexual Problems, by giving 'sexually oriented love' to everone, by birth.", yazısı ekleyerek. (Türkçesi: "Teşekkürler Papa, 'itiraf" için. Benim 'misyon' um, herkese doğumdan 'cinsel odaklı sevgi' vererek, cinsel sorunları ortadan kaldırmak.")
----------------------------------------

(16 Temmuz 2014  :)

"Bugün", dün Başbakan Erdoğan'ın Türk Büyükelçilerine "geleneksel" iftar yemeğinde yaptığı konuşmayı, onun "İsrail'in yaptıkları neyle izah edilir" sözlerini başlık yaparak veren trthaber.com'dan, g+ 'da paylaştım. Şu yazıyı ekleyerek:  

Nov.21st, 2012, Israel-Hamas cease-fire.
June 12,2014, 3 Israeli youths were (so called) kidnapped and 18 days later found "dead". Afterwards, June 8th, 2014, Israel started operation in Gaza. The cease-fire between Israel & Hamas of two years ago, was broken. And, yesterday morning cease-fire by Israel. It was not accepted by the military wing of Hamas. It continued rocket-attacks. So, Israel started operations again, yesterday evening. The process continues.
My firm conviction is that this latest Gaza Operation of Israel is for the presidency-elections of Turkey, on Aug.10th,2014. It will positively effect the position of the candidate prime-minister Erdoğan, by his "fresh" evaluations and acts, on the matter.
Erdoğan, no doubt, lost "some" followers, since he changed his position against Fethullah Gülen and his congregation, after Dec.17, 2013, by accusing him of forming an illegal "parallel state" against the legal Turkish State.
However, the change of position against him was necessary, because the World-State will be established by Turks under the leadership of Yılmaz Gürol, with a road-map which will start as if a "parallel state" against the Turkish-state.
In this context, it is essential that the process, after Aug.10th presidency-elections, should continue with Erdoğan as president.
The new Gaza-war will, therefore, neutralize Erdoğan's losses because of the matters of "Pennsylvania" (=Fethullah Gülen).
And, in fact, Fethullah Gülen's worldwide "educational" activities (Turkish schools in many countries) have contributed to the preparations of the World-State. So, "his" activities were also part of the road-map of establishing the World-State.

Ve (burası için) yazının Türkçesi: 

21 Kasım 2012, İsrail-Hamas ateşkes'i.
12 Haziran 2014, 3 İsrail'li genç (sözde) kaçırıldı ve 18 gün sonra "ölü" olarak bulundu. Sonra, 8 Temmuz 2014'te İsrail, Gazze'ye operasyon başlattı. İki yıl önceki İsrail - Hamas arasındaki ateşkesi bozuldu. Ve dün sabah İsrail tarafından ateşkes. Hamas'ın askeri kanadı ateşkesi kabul etmedi. Roket saldırılarını sürdürdü. Onun için, İsrail dün akşam oprasyonlara tekrar başladı. Süreç devam ediyor.
Sağlam kanaatim şu ki, İsrail'in bu son Gazze operasyonu, 10 Ağustos 2014'te yapılacak Türkiye Cumhurbaşlanlığı seçimi için. Aday Başbakan Erdoğan'ın durumunu olumlu etkileyecek, mesele hakkındaki "taze" değerlendirmeleri ve fiilleriyle.
Erdoğan, şüphesiz, "biraz" taraftar kaybetti, 17 Aralık 2013'den sonra, Fethullah Gülen ve cemaatine karşı pozisyonunu değiştirdiğinden beri, yasal Türk devletine karşı yasadışı bir "paralel-devlet" kurdu suçlamasıyla.
Ama, ona karşı pozisyon değişikliği gereklidi, çünkü Yılmaz Gürol önderliğinde Türkler tarafında Dünya Devleti'nin kuruluşunun yol haritası, Türk devleti'ne karşı sanki bir "paralel-devlet" ile başlayacak.
Bu bağlamda, 10 Ağustos cunhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra sürecin Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığında devam etmesi esastır.
Dolayısıyla, Yeni Gazze savaşı, Erdoğan'nın "Pennsylvania" (=Gülen) meselesiyle kayıplarını nötralize edecek.
Ve, aslında, Fethullah Gülen'in Dünya çapındaki "eğitim" etkinlikleri (birçok ülkede Türk okulları) Dünya Devleti hazırlıklarına katkı yaptı. Dolayısıyla "onun" faaliyetleri aynı zamanda, Dünya Devleti'ni kuruluş yol haritasının da bir parçasıdır.
----------------------------------------


(18 Temmuz 2014  :)

UKRAYNA üzerinde dün düşen (="düşürülen") Malezya yolcu uçağı haberini, bugün g+ 'da trthaber.com'dan paylaştım. Şu yazıyı ekleyerek:

3rd World-War will "officially" start between USA and Russia, upon the invasion-attempt of the South Korea by the North Korea, and will continue without using nuclear weapons.
It will be finalized with 4 atomic bombs (2 to USA, 2 to Russia) by Turks, organized as an illegal "parallel-state" against the legal Turkish-State, under the leadership of Yılmaz Gürol, as per the agenda of the establishment of the World-State.

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

3.cü Dünya Savaşı, Kuzey Kore'nin Güney Kore'yi işgal teşebbüsü üzerine, "resmen" başlayacak ABD ile Rusya arasında, ve Nükleer silah kullanmadan devam edecek.
Sonlandırılacak 4 atom bombasıyla (2 ABD'ye, 2 Rusya'ya), yasal Türk Devleti'ne karşı yasadışı "paralel-devlet" olarak örgütlü, Yılmaz Gürol önderliğinde Türkler tarafından, Dünya Devleti'ni kurma gündemi gereğince.
----------------------------------------

(20 Temmuz 2014  :)

"Bugün", Kıbrıs "Barış Harekatı" 40.cı yıldönümü kutlamaları haberini trthaber.com'dan g+ 'da, şu yazıyı ekleyerek, paylaştım:

"The Turkish Armed Forces has started a Peace Operation ..." said in English with these words Prime Minister Ecevit, on TV, to fereign correspondents.
Today is the 40th anniversary.
-----
Demirl's 3rd government had to resign after March 12,1971 warning note of the Tıurkish Armed Forces about anarchy and terrorism.
4 different governments until October 14,1973 elections.
And Ecevit's 1st government government on January 26.1974 (a coalition with Erbakan). 3 months after the Cyprus Operation, Ecevit resigned, without apparent reson.
Irmak's government from November17,1974 until Demiel's 4th (coalition) goverment of March 31,1975 - June 21,1977.
Because of Cyprus operation, USA applied military-sanctions to Turkey, from February 5,1975 to September 26, 19778.
Following June 5,1977 elections, Ecevit's 2nd (minority) government for 1 month. No vote of confidence.
Demirel's 5th (coalition) government started July 21, 1977 and ended january 5,1978 when Ecevit's 3rd government started, by transferring 11 deputies from Demirel's party and making them ministers.
On October 16,1979 Ecevit resigned because his party couldn't win any, in the interim elections for the 5 empty deputies. He evaluated the situation that the nation wanted him to go.
On December 12,1979, Demirel's 6th (minority) government.
22 days later, on January 2,1980, a warning letter to the government, from the Turkish Armed Forces, about anarch and Terrorism.
On September 12,1980 the Turkish Armed Forces asumed the administration of the country, and Demirel's 6th government ended.
5 different governments until October 20,1991 elections.
And Demirels' 7th and last (coalition) government from November 21,1991 to July 25,1993.
Demirel was made President after Özal's death on April 17,1993.
6 different governments until Ecevit's 4th (minority) government, which started on January 11,1999.
Öcalan was caught in Kenya and brought to Turkey on February 15,1999.
Ecevit's party became the biggest, after April 18,1999 elections. And Ecevit's 5th and last (coalition) government started on May 28,1999.
A big economic crisis in Turkey, during that government.
Erdoğan's party became the biggest in November 3,2002 elections, and came to power, by itself alone, on November 18,2002 by Gül's government, and from March 14,2003 upto now by Erdoğan's governments.
-----
(I especially wanted to bring into consideration, the governments of the "two", Demirel and Ecevit, on the occasion of the 40th anniversary of the Cyprus "Peace Operation".)

Ve (burası için) yazının Türkçesi:

"Türk Silahlı Kuvvetleri bir Barış Operasyonu başlattı ...", dedi, ingilizce (bu kelimelerle), TV'de, Başbakan Ecevit, yabancı muhabirlere.
Bugün 40.cı yıldönümü.
-----
3.cü Demirel hükümeti, anarşi ve terörizm hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Mart 1971 Muhtıra'sı ardından istifa etmek zorunda kaldı.
14 Ekim 1973 seçimlerine kadar, 4 farklı hükümet.
Ve 1.ci Ecevit hükümeti, 26 Ocak 1974'te (Erbakan'la koalisyon).
Kıbrıs operasyonundan 3 ay sonra, belirgin bir sebep olmaksızın, Ecevit istifa etti.
17 Kasım 1974'den itibaren Irmak hükümeti, 31 Mart 1975-21 Haziran 1977 arasındaki 4.cü Demirel (koalisyon) hükümetinden önce.
Kıbrıs harekâtı sebebiyle, ABD Türkiye'ye, 5 Şubat 1975-26 Eylül 1978 arasında askeri silah ambargosu uyguladı.
5 Haziran 1977 seçimleri ardından, 2.ci Ecevit (azınlık) hükümeti, bir ay. Güven oyu alamadı.
5.ci Demirel (koalisyon) hükümeti, 21 Temmuz 1977'de başladı, ve Ecevit'in Demirel'in partisinden 11 milletvekil transfer edip bakan yaptığı 5 Ocak 1978'de başlayan 3.cü Ecevit hükümetine kadar. 
 5 boş milletvekili için yapılan ara seçimlerde partisi hiç milletvekili çıkaramadığı için, Ecevit 16 Ekim 1979'da istifa etti. Durumu, milletin kendisinin gitmesini istediği biçiminde yorumladı.
12 Aralık 1979'da 6.cı Demirel (azınlık) hükümeti. 
22 gün sonra, 2 Ocak 1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nden, anarşi ve terörizm konusunda hükümete Uyarı Mektubu.
12 Eylül 1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin yönetimini üstlendi, ve 6.cı Demirel hükümeti sona erdi.
20 ekim 1991 seçimlerine kadar, 5 farklı hükümet.
Ve, 7.ci ve son Demirel (koalisyon) hükümeti, 21 Ekim 1991-25 Temmuz1993.
Özal'n 17 Nisan 1993'de ölümünden sonra, Demirel Cumhurbaşkanı yapıldı.
6 farklı hükümet, 11 Ocak 1999'da başlayan 4.cü Ecevit (azınlık) hükümetine kadar.
15 Şubat 1999'da, Öcalan Kenya'da yakalandı ve Türkiye'ye getirildi.
18 Nisan 1999 seçimlerinden Ecevit'in partisi en büyük parti olarak çıktı.
Ve, 28 Mayıs 1999'da 5.ci ve son Ecevit (koalisyon) hükümeti başladı.
Bu hükümet sırasında, Türkiye, büyük b,r ekonomik bunalım yaşadı.
3 Kasım 2002 seçimlerinden Erdoğan'ın partisi, en büyük parti olarak çıktı, ve tek başına iktidara geldi, 18 Kasım 2002'de Gül hükümetiyle, ve 14 Mart 2003'ten bu yana da Erdoğan hükümetleriyle.
-----
Kıbrıs "Barış Harekâtı" nın 40.cı yıldönümü vesilesiyle, ben özellikle "iki" kişinin, Demirel ile Ecevit'in hükümetlerini dikkate getirmek istedim.
----------------------------------------

(24 Temmuz 2014  :)

Bugün g+'da 3 yayın paylaştım:

1)
Bill Bailey'in "Ay yürüyüşü" dansıyla ilgili bir g+ arkadaşımın yayını. Şu yazıyı ekledim:

Today is the 18th marriage-anniversary of ALEV & TÜLAY.
Congratulations and celebrations, with Bailey's "moonwalk".
By the way, in the summer of 1990, at Side-Antalya, in "Konak Restaurant-Bar" of my cousin (now, so to speak, my brother-in-love) ALEV, I had liked much yhe milk-looking liquor, so, now and the, I used to sip it some. And recently I noticed the word "aile" which means "family" in Turkish, is hidden in the word "Bailey".
Family of Four, in the New World.
-----
One hundred thousand Flower-cities all over the World.
One language, one race.
Families of two men, two women, two boys, two girls, together with the elderly.
Home for everybody,
Food for everybody,
"LOVE" for everybody.
Let there be no more killings,
No more exploitations,
No more humiliations.
 Let there be PEACE and LOVE.

-------------------------

2)
Erdoğan'ın, "Birileri paralel devlete tevessül etti" sözlerini içeren dünkü konuşmasını, aljazeera.com.tr'deki yayını. Şu yazıyı ekledim:

Erdoğan said again "parallel state", yesterday.
-----
Agenda, the establishment of the World-State, by Turks, organized as a "parallel-state", under the leadership of Yılmaz Gürol.
By "official-state", it is impossible.

--------------------

3)
Erdoğan'ın, trthaber.com'daki Lozan mesajı. Şu yazıyı ekledim:

On the occasion of the 91st anniversary of Lausanne-treaty, I say:
With an official duty of being the inspector of the 9th Army, Mustafa Kemal left İstanbul with his staff on May 16,1919, toward Samsun by ship, one day after the Greeks landed and occupied İzmir. And the day before his start, Sultan Vahideddin called him, and during the conversation of the tw alone, Sultan said to him "Pasha Pasha! You can save the country." (Accordig to what Falih Rıfkı Atay wrote after listening to Mustafa Kemal.)
May 19,1919: Samsun.
March 18,1920: The Parliament in İstanbul was closed.
36 days later, April 23,1920:  The New Parliament was opened in Ankara by Mustafa Kemal.
Around 4 months later, August 10 1920, Sultan ratified the Sevres-treaty.
September 9,1922: Liberation of İzmir.
October 11,1922: Mudanya-armistice. East Thrace will be left to Turks within 15 days.
October1,1922: Sultanate was abolished.
16 days later, October 17,1922: Sultan "escaped" from İstanbul, on an English warship.
One day later, October 18,1922: Ankara appointed Abdulmecid, crown-prince of Ottoman dynasty, as the Caliph of all the Muslims of the World.
July 24,1923: Lausanne-treaty.
October 6,1923: Liberation of İstanbul.
October 23,1923: Republic of Turkey.
March 3,1924: Abolition of Caliphate.
April 10,1928: From the Constitution, the clause "the religion of the Turkish state is Islam" was deleted.
-----
Atatürk's mission was to establish a Secular-State in Anatolia, where Yılmaz Gürol was to be brought up. The two main purposes of the 1st World War were Socialist-State in Russia, and Secular-State in Anatolia. The fact that Chanakkale couldn't be passed led to the Socialist-State in Russia, and made Mustafa Kemal "known".
-----
The mission of Yılmaz Gürol is to establish th Socialist World-State.

--------------------------------------------

(25 Temmuz 2014  :)

Bugün, anadoludabugu.com.tr'den "Cumhurbaşkanı seçimine doğru" adlı haberi g+ da paylaştım. Şu yazıyı ekleyerek:

Selahattin DEMİRTAŞ, one of the 3 candidates for the presidency, a Turkish citizen with Kurdish origin, said yesterday, in Çorlu-Tekirdağ "one race, no way. one language, no way."
But, yesteray morning when congratulating the marriage anniversary of Alev & Tülay, I wrote in g+ "one hundred thosand flower-cities all over the World. One language, one race. (...)"
Some more from me:
The environments of the World made the humans "different". The environments of the Flower-cities  will be the "same".
The first 25 years of the New Calendar will be construction of, and immigration in homogenious groups to, the flower-cities.
We will start the new life in the New World with our own properties.
During the process, first we will reach the unity of language, last we will reach the unity of race.
And we will cuntinue our voyage, to the "unknown future, as one homogenious humanity.
-----
One last statement:
Internet says DEMİRTAŞ was born on April 10,1973. 2 years later, April 10, 1975, my brother DEMİR and "our" cousin GÜL got married.

------------------------------------------

(26 Temmuz 2014  :)

Bugün, hürrriyet.com.tr'den, Selahattin Demifrtaş'ın dünkü, KADER üyeleri ile buluşması haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Selahattin DEMİRTAŞ, "son":
You have been critisizing the absence of woman candidate for the presidency-elections.
Your party HDP has two chiefs. You, male, and Figen Yükseldağ, female. The best way is "husband and wife" together. In the New World, all professions, including administrations, will be this way, and will be transferred from fathers and mothers, to sons and daughters.
Circumstances related to the continuation of the species forced the living beings to be divided into two genders, female and male. Also in most animals and in humans sexually-oriented love developed to ensure the safety of the continuation of the species. Men would give the sperms, women would give births to the offsprings. Sexually-oriented love would make men to protect their mates and families, against dangers.
In contemporary world, sex affairs generally are not right. And so-called "feminism" causes more deterioration. To make women so-called "equal, free, independent" harms the "Family". Women tend to avoid sexually-oriented love, their career aims tend to surpass the need to have families.
The general tendancy is against the human nature of being two genders, different but completing each other.

----------------------------------------

(27 Temmuz 2014  :)

Bugün, Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL'ün Bayram mesajını trthaber.com'dan g+ 'da paylaşarak, şu yazıyı ekledim:

I congratulate the Ramadan Festival of all Muslims of the World.
My mission is to gather the Humanity in One Culture, and establish the Society of Love on Earth.
The Humanity: Those wo believe in one God (Judaism, Christianity, Islam). 1 billion Hindus who believe in many Gods or Goddesses. For Japanese (Shintoism) the biggest of Gods and Goddesses is the Goddess of the Sun, AMATERASU, as shown on their flags. Budhism has no God, but has the teachings of Budha. Reincarnation: The soul will have bodies many times until reaching the mood of Nirvana (=perfection). Those of other religions, such as Animism. And those who don't have any religious beliefs.
The Society of Love: In the standart Flower-cities, based on Socialist Economy. Foursome Family. Two husbands, Two wives, Two sons, Two daughters, together with the elderly. All in the same "nest", all life-long, with happiness. The brothers and sisters are husbands and wives of each other, by birth. Sexually-oriented Love to every body. The radical and eternal solutions of all the sexual problems of the Society. 
The two religious festivals of Islam. Ramadan Festival (3 days) and Sacrifice Festival (4 days), according to Arabic Lunar calendar.
This year, my Country Turkey, and many other Islamic countries will start celebrating Ramadan Festival tomorrow, June 28,2014 in the Gregorian solar calendar. It coincided with the 28th anniversary of my first getting messages from the "unknown", June 28,1986. Three days later because of these "messages" the Amputation. I have been eunuch, ever since.
In 1986, first half year, comet Halley came nearest the Sun. It comes every 76 years. The internet says, next time the date of the nearest will be July 28th,2061. Before 1986, the date of the nearest was May 18,1910. May 18,1964 is the birth-date of Fatma, my cousin, my "wife", my "queen", my "goddess". If HALLEY is read from right to left, as in Arabian writing, there is ELLAH, the name of God of Islam.
June 28,2014 is also the 100th anniversary of the start of the 1st World War on July 28th,1914. It lasted four years. 17 million military personnel either dead or missing.
July 28,1976: The deadliest earthquake ever happened. China, TANGSHAN. 242.419 is the official number of the dead. It happened 10 years before July 28,1986. That is, I started getting messages from the "unknown", on its 10th anniversary, not knowing at that time about that anniversary. In Turkish God means "TANRI". The words TANGSHAN & TANRI starts with the word TAN.
----------------------------------------

(30 Temmuz 2014  :)

Bugün, youtube'dan Engelbert Humperdinck'in "a man without love" şarkısını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

July 31,2014: Tomorrow is the 28th anniversary of my being eunuch. (Congratulations and celebrations.)
July 28,1986: Messages coming from the Intelligence Organization turned into the threatening messages coming from the unknown. They said "cut your male organ from the root, and dieé. 3 days later, I did it in the toilet of the infirmary of the Chanakkale-prison. I didn't die, but I was left as eunuch.
After the Amputation, I found out, in the hospital, that the messages were not from the unknown. They were from god, and god was me. In the disguise of a human, with the name Yılmaz, god had come down to Earth. The Amputation was a play of Yılmaz-god, to Yılmaz-human.
2 years later, here in İzmir, I found out that I was not god, but I would play the role of god when time comes, to establish the love-society on Earth. I had found the programme of the mission from what I had lived, during I thought I was god.
In Chanakkale, I had found out around March 18,1986 that I was chosen, by birth, for the mission. Consequently, I found on April 28, 1986 that my relative Ayla was also chosen, by birth, to be my wife. Sexually-oriented love started for her, in her absence. It continued after the Amputation.
After release from the prison, I met Semra in İstanbul, and I fell in love with her too, following March 26,1987. My loves became two.
After second exit from the madhouse  of Manisa, in January 1990, I lost my mission-consciousness. And the loves immediately disappeared, as if never been lived, because they were formed on the basis of the mission.
In December 1992 my mission-consciousness came back, but the loves didn't come back automatically, because they were feelings. And I understood they were dummy, to make me find the programme of the mission.
First of all, I loved, while I am eunuch, so I learned well what love is. Secondly, I had loved two women simultaneously.
Loves of Semra and Ayla led me to find the Foursome-family.
2 husbands,2 wives, 2 sons, 2 daughters, together with the elderly. The brothers and sisters will be the husbands and wives, by birth.
Don't let anybody "without love" in case of early unexpected death.That's why 2 mates to each.
Don't let any child without father or mother in case of early unexpected death. That's why 2 fathers and 2 mothers to each.

----------------------------------------

(31 Temmuz 2014  :)

Bugün, youtube'dan Joan Osborne'un "what if god was one of us" şarkısını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The English translation of my writing dated May 24, 2012 in my first web-site yilmazgurol.com:
THE LETTER TO THE FUTURE
(From Yılmaz, to Humans)
I created everyting instantaneously. I put everything in automation. And everything will disappear instantaneously, when time comes. From the eternity-past to the eternity-future, the Universal Process is automatic, in other words , Fate. Within this automation, I came to the World, in the disguise of human, to establish the best social order.
In 1986, at he age of 38, I found out from the signs that god is me. I designed, at the age of 40, the love-society, considering that time will come, the circumstances will be formed, and the humans, too, will learn that god is me.
Now (as the President of the World-State) I see that the time has come. The signs are showing to the Humans that god is me. However, I don't have divine power. I am a human just as you are. Therefore, don't worship me. Just comprehend the divine reality and the message. And behave accordingly. Otherwise, you may get personally or in mass, the divine wrath.
My conviction is this way, from what I have lived so far, and from what has been going on. Before me, the gods and goddesses you believed or you didn't believe are the part of the divine play. In fact, everything is divine play. However, for the humans, life is not play, but real. The aim is: Let there be no pains, Let there be pleasures. For this , it is necessary to behave right, not to behave wrong. It is necessary to choose the good, not the bad. Humans are free to make choice. The freedom of the humans and the fate are in contrast. The divine mystery. We are not able to comprehend it. Just like we can not comprehend the infinity of the Space, the transforming of non-living things to living things, the developing the two eyes of the living things, in the long process of Evolution.
Universal Process is full of divine mysteries. With the divine consciousness, but with our human properties, with the possibilities of the Science which we have developed, we will all, together, establish the social-order in which we will live, from now on, in our journey to that unknown eternity-future.
On the basis of  Socialist Economy, in standart flower-cities, depending on foursome-family. To every family, first two sons, then two daughters. And with the principle that these siblings will be married by birth.
To live without fight, and loving each other.
May 24,2012.

-----------------------------------------

(1 Ağustos 2014  :)

1) 
Dün, trthaber.com'dan "son hiroşima pilotu da öldü" haberimi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I first saw the news here. I searched more. From CNNint I learned that he died on July 28, 2014.
A connection: It is 100th anniversary of the start of 1st World War.
I also learned his nickname "Dutch", not "German" as mentioned here. The mistake here is because of the confusion of the English word "Dutch" with the German word "Deutsch".

Connections: 1) FATMA had shown me her German Passport. "Deutsch" was written. 2) TEKİN & BARIŞ lives in Holland.
And, being the last of the 12-personnel crew of Enola Gay calls attention with the word "last".
Last Atomic Bombs, in the 3rd World War.
--------------------

2) Bugün, Milliyet.com.tr'den "murat göğebakan hayatını kaybetti" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Murat GÖĞEBAKAN died yesterday, July 31,2014 (at 08.46). I learned it 3 hours later, after his death, from trthaber.com. It said he was the composer of the song "Uzun Adam" (meaning "the tall man"), made for Erdoğan.
The date was important for me. July 28, 1986: The messages coming from the intelligence organization turned into the threatening messages coming from the unknown. Three days later, July 31,1986: The Amputation and being eunuch.
I searched more. The song was composed earyl March or late February 2014. It was used in March 30,2014 general-elections campaign, and now in August 10,2014 Presidency-election campaigns.
It was the last song of GÖĞEBAKAN.
July 28,2014: "Dutch" KIRK died, at the age of 93.
July 31,2014: Turk GÖĞEBAKAN died at the age of 45.

-----------------------------------------

(5 Ağustos 2014  :)

Bu sabah, saat 08.00 girişli "İsrail Gazze'den çekiliyor" başlıklı "Son dakika" bildirimi ile verilen trthaber.com haberini, saat 10.00 'da g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

After the kidnapping and so-called killing of three Israeli youths , Israel started Gaza-war, 7 July 2014.
And today, 5 August 2014, 5 days before Turkey's presidential elections, 3-day cease-fire, and removal of the Israeli armed forces from Gaza. It seems the end of this latest Gaza-war, with dead of around 2000 palestinians and around 100 Israelis, in one month.
Everybody knows that Turkey, with its prime minister Erdoğan, played the most important role in "stopping" the war. This latest Gaza-war indirectly contributed to Erdoğan, the candidate of the presidency. And it was the real hidden aim of the war.
-----
Agenda: The establishement of the World-state, under the leadership of Yılmaz Gürol, by Turks, organized as a parallel state aginst the legal state of Turkey with president Erdoğan.
----------------------------------------

(6 Ağustos 2014  :)

Bu sabah, saat 10.23'de, abc.net.au 'dan, "hiroshima marks 69th anniversary of atomic bombings" başlıklı haberi, g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyereK:

Two simultaneos atomic explosions in an American and a Russian cities, with ultimatums to USA and Russia, to surrender. They will not do. The second explosions will follow. They will surrender to the illegal parallel-state of Turkey. After the two five-star Turkish Generals took over the administrations of USA and Russia, and thus having the command of their nuclear arms,ultimatums to the other nuclear states. They will peacefully surrender. And the declaration of the World-State in Ankara, Turkey. Invitation of all the other states to join the World-State peacefully.
The process will start yis way.
10 five-star commander-administrator with name Eltan, to 10 regions of the World with name Elta.
The temporary Elta-capitals will be:
Washington .................. for North America
 Moscow ........................... for West Europe  
New Mexico ................ for Middle America
 Brasillia ......................... for South America
Cape Town ...................... for South Africa
 Paris ... for South Europe and North Africa
Beijing ................................... for East Asia
 New Delhi .......... for South and South Asia
Canberra .......................... for Oceanesia  
Ankara .............................. for Middle East
The Elta boundaries will be drawn according to the 193 existing states of today. The natural boundaries and the new Elta capitals will be decided later.
Under the World administration, the administrations of these 193 state will start with "Status quo", with their administrators, and with their laws. The changes will be made during the formation of the World constıtution and the World Iinstitutions.
The structure of 10 Eltas over states consisting of many lower administrations in cities, in villages, durig the first phase, the first years, of the World Socialis State.
The second phase, the next 25 years, will be the construction of, and immigration to, the 100.000 standart Flower-Cities. 
1,   6-star city ... World
9,   5-star ............ Eltas
99,   4-star .......................
999,   3-star ........................  
9999,   2-star ...........................
99999,   1-star ..............provinces
The Hierarchy:
There will be 10 lower administrations attached to a higher administration. One of 10 will be central. Thus, 111.111 administrations will be in 100.000 flower-cities.
1-star city will have 96.000 (plus the elderly) fixed population, consisting of 8.000 Foursome-Families of 12 (plus) fixed populations each. The future aim in the Flower-cities will be toward these ideal numbers.
The mission of Yılmaz Gürol is to finalize the killings of humans by humans, eradicating the circumstances leadingto the killings, by establishing the Love-society on Earth.
Today is the 69th anniversary of Hiroshima. The atomic bomb. 140.000 dead, majority instantaneously. 
----------------------------------------

(7 Ağustos 2014  :)

"Bugün", 9og.org'dan "Atatürk ve 19 mucizesi" adlı yazıyı g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In March 1986, in Çanakkale-prison, I found out:
1) The existence of the secret-world-state, above all the states.
2) Its intention was to establish world-socialist-state.
3) For the realization of this, I was chosen by birth.
Searching proofs of being chosen, I found Atatürk's 19s.
I first noticed the three 19s, in "19 May 1919" of his coming to Samsun. Then I saw he was born 19 years before 1900, and came to Samsun 19 years after 1900, at the age of 38. (2 x 19 = 38). When I found it, I was 38 years old. He died at the age 57. (3 x 19 = 57). He had given order to the 57th regiment, in Çanakkale-war of 1915, in his words "to die". All the soldiers of the regiment became martyr.
I came to conclusion that he was secretly killed, to give me a message.
I found out, in 1988, the second phase of the mission, to establish love-society, depending on foursome-family. First conclusion: You can't establish the best world, with the members of the secret-world-state. They had to be liquidated. This led me to think of what they know about me. They know: Yılmaz was chosen at the age of 18, to realize the establishment of the world-socialist-state. But he is a victim. He was led, by illusion, to make himself eunuch. He will be liquidated, by real killing, after doing his mission. Until then, he will think his death will be a fake-death.
I also have conviction that the members of the secret-world-state know Atatürk (and Lenin) were secretly killed.
After Çanakkale, I learned from media that Cenk Koray (1944-2000) wrote a book about Atatürk's 19s. I didn't read it, but I was pleased to hear it. Somebody else had noticed the 19s. No matter how he commented about it. Today, from internet I learned the book was published in 1994. Newspaper Cumhuriyet dated 4 November 1994 mentioned it among new books.
When the son of CENK KORAY died, ANKARAY the first metro of ANKARA was opened. The names were somewhat similar. Today from internet I learned the dates. Ankaray was opened 30 August 1996. The son of Cenk Koray died 31 August 1996. And I learned something more. He died at the age of 19, two years after Cenk Koray wrote the book "Koran, Islam, Atatürk and the miracle of 19".
In short, I found out that I will be "killed", from the necessity that the members of the secret-world-state should be liquidated before starting the second phase of the mission.
The last global clean-up.
The mission-maker (head of, the center of the secret-world-state) made the mission, this way.

----------------------------------------

(9 Ağustos 2014  :)

"Bugün", g+ ' da 3 yayın paylaştım:

1) 3 Şubat 2012 tarihli, hürriyet.com.tr 'den, "Birilikte doğduk, Birlikte ölelim" başlıklı haber. Şu yazıyı ekledim:

"We were born together, let's die together."
Helen and Alice Kessler, the twins.

--------------------

2) 31 Ocak 2014 tarihli, "how an ageing population will change the world" adlı BBC yayınını, youtube 'dan, şu yazıyı ekleyerek:

OBA. The Unit Community. Consisting of 50 foursome-families, in 10 five-story apartment-houses, on the 3 sides of a rectangular. Each flat is for each family. The other side is for the building of the Oba-administration.
Ideal population of Oba is 600 (plus the elderly).
Ideally equal numbers of male and female.
Ideally equal numbers of humans at all ages.
This will be done by rotation, starting from both ends of Oba. In 25 years the turn will come to have children for each family. In successive 4 years, 4 children. 2 boys, 2 girls.
Children, parents, grand-parents, and the other elderly, in the same "nest" all life-long, with happiness. Ideally 6 generations together. And, passing away will also be in rotation, in Oba-life. After seeing the sixth generation  grand-children, the eldest generation will together choose to die, while still healthy. With consciousness of opening place for the new-comers, and with loves of all their descendants.
They will pass away, without any physical or psychological pain, as if in sleep. 4 mates, at the age of 115, plus minus one or two. They were born with one year intervals, but they will die together.
And thus, we will have fixed-population, in the New World, in the standart flower-cities.

--------------------

3) 31 Temmuz 2007 tarihli, Ben Barton imzalı, Truva Atı resimli, Türkiye ve Erdoğan'la ilgili newsbiscuit.com 'un haberi. Şu yazıyı ekledim:

Trojan Horse, of the secret-world-state-center, among the secret-world-state-members.
----------------------------------------

(10 Ağustos 2014  :)

Bugün, trthaber.com'un Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili bir haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Erdoğan was born to be the first Turkish president elected by the people, not by the parliament. He was born, in İstanbul, the day after the latest freezing of İstanbul-strait (The Bosphorus).
In Turkish "ER" means "male" and "DOĞAN"means "the person who was born". In Turkish "DOĞDU" means "He or she was born"and "DONDU" means "it froze". Also "DOĞDU" and "DONDU" are in rhyme.  The newspaper Hürriyet dated 26 February 1954 had the headline (with its English translation) "yesterday it became possible to cross the strait on foot". Erdoğan was born on 26 February 1954, in İstanbul. He became the mayor of İstanbul, at he beginning of his political career. At the end of his political career, he is about to be the president of Turkey.

There will be no elections in the New World.
All nthe professions, including the administrations will be for 25 years, and will be transferred to sons and daughters by their fathers and mothers.
Only the administration of OBA (The unit community) with "600 plus" population, will be by rotation. After retirement from the profession, at the age of around 65, Husband and wife will serve in their Oba-administration-council, for two yaers. The first year as inferior, the second year as superior. Because the rotation is from two ends of Oba, there will be 8 Oba admiistrators, at a time.
The duties of Oba-administrators will include the "juridcal" problems of the individuals of Oba, as the first and final authority. No matter where, what place, the crime or the  problem occurs.
Before the profession there will be school of profession for 4 years. During these 4 years the students will be the professional assistants of their fathers and mothers.
In a 1-star flower-city, there will be 160 oba-administrations. They will be attached to the city-mayor.
Because, now, one fifth of the world-population are Chinese, one fifth of all the 1-star-flower-city-populations will be Chinese. And the mayors of all the cities will be Chinese. The governors of provinces with 1-star ranks, and the higher administrators, upto the world-presidents with 6-star ranks, will be Turks. And in every flower-cities, there will be sufficient Turks.
In the flower-cities the aim will be as follows:
In the short-run, the national unity. In the long-run the racial unity.
Aim ,in short, one language, one race.

In my English-written, but not published book of 1992, "A world with flower-cities", I envisiged two more administrations between Oba and the municipality. But now, today, I understand there is no need for them.
Now, 10 August 2014, The presidential election day, in Turkey.

----------------------------------------

(14 Ağustos 2014  :) 

Bugün, milliyet.com.tr'den "PKK, IŞİDe karşı mevzilendi" başlıklı dünkü haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

PKK and ISIS.
The news says: Mesut Barzani said to his soldiers: "I am sending you to die."
Yılmaz Gürol will never send his soldiers to die, during his mission. His mission, projected by the secret-world-state, is to establish the socialist-world-state.
PKK  and ISIS are the organizations of the secret-world-state, as preparation of Yılmaz Gurol's mission.
PKK, under the leadership of Abdullah Öcalan, in 1978, by the Turkish intelligence organization (MİT), with the "aim" of establishing the socialist-kurdish-state, in parts of Turkey, Syria, Irak, Iran. Tomorrow, 15 August 2014, is the 30th anniversary of the start of "armed struggle" (in other words, "terror") in Turkey. Some 40 thousand dead, in 30 years. How many Turkish and PKK soldiers were sent to die?
ISIS, under the leadership of Abu Bakr al Baghdadi, was set up recently by the American intelligence organization, with the "aim" of establishing the islamic-world-state. ISIS was set up under the convenient circumstances of the Syrian civil war. How many people were killed, and how were they killed, by ISIS, so far.
Yılmaz Gürol has been waiting for his military personnel, to be sent to him by the Turkish-state, to start his actions.
First, a classical terror in İzmir. It will, soon, be turned against the official Turkish-state with president Erdoğan, as an illegal parallel-state.
The third-world-war officially will start between USA and Russia, upon the North Korean invasion attempt of the South Korea, as a non-nuclear war. And, it will be finalized with 4 nuclear explosions by the parallel-state of Turkey, 2 in USA and 2 in Russia. The second phase of Yılmaz Gürol's mission: nuclear terror. It will lead to the declaration and the establishment of the socialist-world-state.

----------------------------------------

(18 Ağustos 2014  :)

"5 gün önce", haberler.com'dan, 17 Ağustos 2011 tarihli ve "Kırgızistan'da hayatını kaybeden Türk dağcı" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

17 Ağustos 2004,     HAKAN GÜvenç
17 Ağustos 1995,  HAKAN GÜlcü
17 Ağustos 1995,  Adem  GÜrol
17 Ağustos 1999, GÖLCÜK depremi.
17 Ağustos 1995, saat 19.00, TRT Radyo. Haber özetleri. Spiker, "TRT görevlisi Hakan Gülcü intihaetti", dedikten sonra başladı ağlamaya. Başka spiker devam etti. 3 saat sonra Huriser teyzemden telefon geldi. Babamın hastanede vefat ettiği haberini verdi. 
17 Ağustos 2004, Kırgızistan, Tanrı dağları. Türk dağcı Hakan Güvenç uçuruma düşerek öldü.
2 Hakan. Babamın vefatıyla bağıntılı. Soyadları GÜ ile başlar. Babamın soyadı da GÜ ile başlar.
17 Ağustos 1999, Gölcük depremi, 20.000 ölü. Türkiye tarihinde en çok can alan ikinci büyük deprem. 
18 Ağustos 1995 tarihli Milliyet gazetesi. Sayfa 3. Haber. Nöbete gelmeyen Gülcü için, Ankara, Küçükesat mahallesi, Ballıbaba sokaktaki evine giden arkadaşları, onu tavana asılı buldu. 
Kırgızistan'daki Tanrı dağlarına dikkat. Ve Ballıbaba sokağındaki "baba" kelimesine dikkat, Küçükesat mahallesindeki "kes" kelimesine dikkat.
-----
"Bugün", trthaber.com'dan, "bugünkü" tarihli ve "Trafik kazaları hız kesmedi" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Don't let there be any more traffic-accidents!
Yesterday, the 19th anniversary of my father's death, Fatma Nur Keskiner, a 4-year old child, was killed in a traffic accident, in my birth-place Salihli, one of the around 1000 districts of Turkey. Her second name Nur was also the first name of the daughter of my cousin Asım, the elder brother of Fatma, (my wife "to be"). She was born prematurely, on one of my birth-days, 25 September. Due to the incubator, one of her eyes doesn't see. She was born in Germany. In German Nur means "only", in Turkish it means "light, holy light".
The word NUR contains the word UR, which me"tumour". In Çanakkale, on 31 July 1986, I was deceived and led to cut my genital organ from the root, with the threatening messsage which I thought coming from the unknown. The message was "cut it and die, otherwise you will regret". The word Ur was used in the messages.
Fatma Nur Keskiner. Her surname is also related with the amputation. In Turkish Kes means "cut". Keskin means "sharp" (like in sharp-knife). Er means "male", which reminds of male sexual-organ.
17 August 2014: Fatma Nur Keskiner (4) died in traffic accident, in Salihli.
17 August 1995: Adem GÜrol, my father died in hospital.
17 August 1995: HAKAN GÜlcü, TRT-personnel, committed suicide.
17 August 2004: HAKAN GÜvenç, mountaineer, died falling from a cliff, climbing Tanrı-mountains, in Kyrgzstan.
17 August 1999: In Turkey, Gölcük-earthquake, the second largest deadly earthquake of Turkey's history. Around 20 thousand dead.

----------------------------------------

(19 Ağustos 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli ve "üçüncü dünya savaşındayız" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"We are in the 3rd world-war, but part by part", said Pope.
Yes.
Officially, it will start between USA and Russia, upon the North Korean invasion-attempt of the South Korea, as a non-nuclear all-round war.
It will be ended with simultaneous nuclear explosions in USA and Russia, by the illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.
After the surrenders of USA and Russia, the establishment of the world-state will follow.

----------------------------------------

(21 Ağustos 2014  :)

Bugün, g+ 'da iki yayın paylaştım:

1) trthaber.com'dan "Obama'dan infaz açıklaması". Şu yazıyı ekledim:

The USA confirmed that the video of the killing of Foley is genuine.
However, I have the conviction that this particular killing of ISIS is fake.

--------------------

2) cnnint.com'dan "video shows ISIS beheading US journalist James Foley". Şu yazıyı ekledim:

YILMAZ GÜROL has been known as the man who cut his male-organ and has been very badly humiliated and harassed relating to this subject, for the last 27 years, by the people of İzmir.
During the road-map of his mission, he must wipe out, from the memories, the image of the man who cut his male-organ. But not introducing a new image of the man who "follows suit" of ISIS killings. 

---------------------------------------

(23 Ağustos 2014  :)

Bugün, hürriyet.com.tr 'den "Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu aynı gün doğdu: 26 Şubat" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

ERDOĞAN and DAVUTOĞLU, same birthdays with 5 years interval, were destined to be born to be the last two successive prime ministers of Turkey, before YILMAZ GÜROL becomes the first president of the world-state.
----------------------------------------

(28 Ağustos 2014  :)

 "Bugün", lovestoftjournal.com.uk 'dan, 15 Ağustos 2010 tarihli "'lucky' teen tells of lightning strike" adlı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

A boy, 13 years old, Connor Laughlin, was struck by lightning in Lowestoft U.K., August 13th, four years ago, at 13.13 hour. His rubber shoes saved his life. (LOWEstoft / LOVE). (LAUGHlin / LAUGH). 13 is my ("our") lucky-number. I found Fatma 13 days after my mother died, seven years ago.
After 13 years and 13 days as the head of the AK-party, Erdoğan yesterday transferred the duty to Davuyoğlu, here in Turkey.
 
----------------------------------------   

(29 Ağustos 2014  :)

"Bugün", hürriyet.com.tr'den, 28 Temmuz 2006 tarihli "askerlerin üzerine düştü" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The messages coming from the intelligence-organization turned into the messages coming from "the unknown", in Çanakkale, 28 July 1986. One of the very important dates of my life. Therefore, when its 20th anniversary approached, I began to wonder what would happen, related to the mission and me, on the date of 28 July 2006. One day before, 27 July 2006, happenedan important event.
In 1970, as lieutenant, I started jet-training in Konya 3rd jet-air-base, 131st fleet. But because of continuous vomitting I had to give up becoming pilot, and became missile-officer.
27 July 2006: Captain Akgün Sezginer, with his F-5 jet fell down near the runway on two soldiers, during the take-off, in the afternoon 03.33 hour, in Konya 3rd jet-air-base. Akgün Sezginer and two soldiers on the ground, all together 3, became martyr. Sezginer was from the 133rd fleet. And formerly he flew as number 3, in the Turkish acrobatic-team, "Turkish-Stars".  
"3" was calling attention, in the event:
- 3 martyrs (two, on the ground).
  - 3.33 hour, in the afternoon.
 - 3rd jet-air-base ("my" base).
- Number 3, in the acrobatic-team.
 - Military rank of Turkish captains, 3 stars on the shoulders.
 - 27 July 2006 (3 x 3 x 3 = 27). AKGÜN is composed of two words. AK means "white, clean, good". GÜN means "day". Therefore AKGÜN means "good-day". I was arrested in 1972-Autumn, and was forcibly made retired from the armed forces. As a missile-officier in İstanbul, superior to me in the military hierarchy, was Captain AKIN AKÜN, when I was arrested. Around 18 March 1986, I found in Çanakkale, the secret-world-state, the mission of establishing the world-state, and the fact that I was cosen, by birth, for this mission. Therefore, what I had lived until then had to be revalued. In this context, I commented the name of Akın Akün, adding my initials, as YAKIN-AKGÜN. YAKIN means "near, soon". Good-day is soon. I have still been waiting.
Yesterday, Erdoğan inaugurated as the 12th president  of Turkey. His party, "Justice and Development Party" was called AK-party, because AK means "white, clean, good". Time now is for the "inauguration" of Yılmaz Gürol.
When?
  
---------------------------------------- 

(30 Ağustos 2014  :)

"Bugün", cnn.com'dan, 14 Nisan 2011 tarihli, "18 years after Waco, Davidians believe Koresh was God", başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

David Koresh preached  that he was "the lamb of god".
The life of David Koresh is connected with my mission.
18 April 1983: I robbed DEMİR-bank, with expectation to be used by the intelligence-organization in my favour. Prisons followed. When I was in Çanakkale-prison, my brother DEMİR became father for the second time, on the 3rd anniversary of my bank robbery, 18 April 1986. Sevgi was born. Demir means "iron"in Turkish. One month before Sevgi was born, I had found the secret-world-state, the mission of establishment of the socialist-world-state, and the fact that I was chosen, by birth, for this mission.
28 July 1986: The messages coming from the intelligence-organization turned into messages coming from "the unknown". The messages, threateningly, urged me to cut my male-organ and to die. I obeyed the messages three days later, but I didn't die. Later in the hospiyal, I found that "the unknown" messages came from god, and god was me. In 1988, here in İzmir, I found that I was not god. I was deceived by the intelligence-organization. I would play god when the time comes, to establish love-society on Earth, based on foursome-family  in a socialist economy. On the 3rd anniversary of my bank-robbery, my scond niece Sevgi was born. What would happen on the 10th anniversary?
17 April 1993: The Turkish president Turgut Özal died, while in office. I am sure it was a fake-death, with the aim of making the prime minister Süleyman DEMİRel the president, to get him from the active politics, and to deliver the country to Mrs. Tansu Çiller. EL means "hand" Thus DEMİREL means "iron-hand".
19 April 1993: David Koresh and his 75 believers were killed in Texas-Waco, after 5-day-siege, by the operation of federal-forces. The operation ended with the fire of Davidian-ranch out of Waco, burning 76 people.
David Koresh was born 17 August 1959.
On its 40th anniversary, here in Turkey, Gölcük-earthquake happened. 20.000 dead. The second deadliest earthquake in Turkey's history.
On its 36th anniversary, 4 years before Gölcük-earthquake, my father Adem died. Adem means "Adam". (Adam and Eva). The real name of David Koresh was Vernon Wayne Howell. He legally changed his name, on 15 May 1990, the 71st anniversary of the occupation of İzmir ("my" city) by Greeks. It led to the establishment of the Turkish republic.
30 August 1922: The final defeat of the Greek-forces by the Turkish-forces, in Anatolia. Today is the 92nd anniversary. The victory-festival and the day of Turkish armed forces, here in Turkey, in my country.
19 April 1995: The second anniversary of the death of David Koresh and his 75 believers. Timothy Mc Veigh exploded a truck in front of a federal building in Oklahoma-city, killing 168 people, mostly children. He was a veteran with medal of 1991-Iraq-war. He said he did it to give awareness to the American-people what the US-federal-government did in Iraq. He also critisized what federal government had done to David Koresh and his believers in Waco.
No doubt Timothy Mc Veigh carried out an operation of the intelligence-organization of the USA, and his eventual death-penalty is fake. When the news of Oklahoma-terror-act was informed to president Clinton, he was about to start a negotiation, in oval office, with Turkish prime minister Tansu Çiller. Mr.Clinton wept. Mrs.Çiller didn't weep. In accordance with their political roles.
My conviction for David Koresh is that he really thought himself as god (the lamb of god). He was deceived, controlling remotely, to acquire this "consciousness" of god, by the intelligence-organization.
For Moslems, Jesus Christ is one of the prophets of god. For Christians, Jesus Christ is god himself. They also say he is the son nof god. In Bible (revelation 5:2)"the lamb of god" is accepted by the Christians as Jesus Christ. But, David Koresh said it meant himself.
According to the Davidians the salvation of dead-humans will be:
For those who died before the crucifixion of Jesus Christ, by Jesus Christ.
For those who died (or will die) after the crucifixion of Jesus Christ, by David Koresh.

----------------------------------------

(31 Ağustos 2014  :)

"Bugün", dünya.com'dan "Hava Harp Okulu'nda mezuniyet Töreni" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Bugün Yılmaz Gürol'un subay oluşunun 46.cı yıldönümü. Yılmaz Gürol'un temel psikolojisi, Türk subayı psikolojisidir.
Gündem: Dünya Devleti'nin kurulması. Türkler tarafından. Yılmaz Gürol önderliğinde.

The English of the writing:

Today is the 46th anniversary of Yılmaz Gürol's being officer. The basic psychology of Yılmaz Gürol is the psychology of The Turkish officer. Agenda: The establishment of the world-state by Turks. Under the leadership of Yılmaz Gürol.
 
----------------------------------------  

(1 Eylül 2014  :)

Bugün, youtube'dan "WW2 Lili Marleen (1939 Version)" adlı videoyu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

September 1st, 2014. World-peace-day. 38th birthday of my my elder niece Barış. The other niece Sevgi is 28 years old. Barış means "peace". Sevgi means "love". Agenda: The establishment of the world-state by Turks. Under the leadership of Yılmaz Gürol. Aim: peace and love.
Happy Birthday Barış!...

--------------------

1 Eylül 2014'te, 2 olay oldu. 1) Çanakkale boğazı'nda deprem. (2 Eylül tarihli girişli trthaber.com'dan paylaştım.) 2) İstanbu boğazı'nda intihar. (2 Eylül tarihli girişli sabah.com.tr'den paylaştım.) Her ikisine de şu yazıyı ekledim:

September 1st, 2014.
World-peace-day.
38th birthday of my elder niece Barış.
1) Çanakkale-strait: Earthquake. 3.7 magnitude.
2) İstanbul-strait: Suicide. Sadrettin ŞAŞKIN (35).
***( some more, here:)***
As it is known, the sea of Marmara has 2 straits.
The center of the earthquake is in the thin-strip of sea. The stress, especially, is on the "strait", in order to become connected with the suicide-incident in the other strait.
Yılmaz Gürol's amputation in Çanakkale-prison was, in fact, a suicide-incident. The threatening message from "the unkown" was: "Cut your genital-organ, and die. Otherwise you will regret." He did what was wanted, but didn't die. (Not to die wasn't his guilt.)
In çanakkale-hospital, he found out that the messages had come from God, and God was him. After living with this conciousness for two years, in 1988, he found he was not God, but he would play God, when time comes, to establish love-society on Earth. The mission-maker deceived him and forced to cut his penis and testes.
Why?
He found an explanation, and has lived many years with that explanation. But  this explanation was wrong. At last he found the right explanation: As a man to establish the love-society, he had to know well enough what love (the sexually-oriented love) is. Until the beginning of 1990, while being eunuch, he had lived "deep love" with two women simultaneously. (Ayla and Semra.) These "loves" were also the works of the mission-maker.
The sexually-oriented-love, in Turkish, with one word, means "AŞK". And "AŞK" exists in the surname of the man who commited suicide in İstanbul-strait. This is an acknowledgement-message that the reason for the amputation was "Love".
The word AŞKIN (in the word ŞAŞKIN) has 3 meanings:
1) "your love" ("Aşkın Fatma" = Your love is Fatma).
2) "of love" ("Aşkın kanunu" = the law of the love).
3) "more than" ("üç saati aşkın" = more than three hours).
Sadrettin ŞAŞKIN climbed the banisters of the Bosphorus-bridge at 06.20, and had waited more than three hours there, before jumping to the water. The traffic of İstanbul was paralysed that morning, because one strip of the bridge was closed to traffic.
Yılmaz Gürol has been waiting more than seven years, to embrace his "love" Fatma!
In Çanakkale, the messages coming from the mission-maker (through the intelligence-organization, or else)  turned into the messages coming from the unknown, on July 28th,1986. (3 days later, the amputation.) Therefore, the beginning of "being God" is July 28th, 1986.
Later it was understood well that 1986 was deliberately chosen, because it was the year of comet Halley's visit our planet, and because the word HALLEY, when read from the reverse included the name of god of Islam, ELLAH. The center of the earthquake in Çanakkale-strait was chosen near the village of HALİLELİ which also has the word ELLAH when read from the reverse.
17.36 is the time of the earthquake. 17 is the province-number of Çanakkale. Magnitude 3.6, minute 36. 3 and 6 in both magnitude and minute.
Why not 38?
Barış (which means peace) became 38 years old on that day, on the world-peace-day. And the uncle of Barış, Yılmaz Gürol cut his genital organ in Çanakkale, at the age of 38.
36 was deliberately chosen. 2 deficient. TWO defficient (İKİ eksik). ("EKSİK" means deficient. The word "SİK" in "eksik" means, vulgarly, penis in Turkish.) (Furtermore, if S added, "SİKİ eksik" means "his penis is missing".)
Sadrettin jumped into the water at 09.30 hour. The marine-police was ready downward. They got him soon, but they couldn't save his life.
Why did he commit suicide at the age of 35?

----------------------------------------

(2 Eylül 2014  :)

"Bugün", Salihli'de 2 motorsikletin çarpışmasına dair, trthaber.com'un bugünkü tarih, ve saat 20.21 girişli, "Manisa'da motosikletler çarpışt: 3 yaralı" başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

SALİHLİ-district is my birth-place. Two motorcycles collided. The surnames of the drivers: KORKMAZ which means "not afraid" - "fearless", KORKUT which means "make afraid!" - "freighten!". Both and plus one are wounded.
 2 September 2014.
81 provinces of Turkey have around 1000 districts.
-------------------------------------

(6 Eylül 2014  :)

"Bugün", sabah.com.tr'den, bugükü tarihli, "Kalp damgalı yavruya 'AŞK' adını verdiler" başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I saw it exactly, on the left side of a pregnant female cat. On white colour, black faultless heart. Vertical position like that of the dog.
 It was February 20th, 2012. I had gone to the dental-hospital, for my tooth. The cat was in the garden of the hospital.
İŞ means "job". DİŞ means "tooth". DİŞ means "female".
My job is to establish the love-society on earth, by giving everybody "sexually-oriented-love", by birth.
In Turkish, a single word for "sexually-oriented-love: "AŞK".
On that day, in İzmir (my province), TİRE-district, YENİÇİFTLİK-village, an earthquake of 4.4 magnitude.
YENİ means "new". ÇİFT means "pair". New Family: a pair of mates for everybody. Foursome-family. Magnitude 4.4 supports the message.
On that day, and its around, I wore a jacket, on the back of it, I had put a big heart-figure, with the writing in Turkish 
"the reserves: Demir and Turgut".
That is, in case of my absence, 1st reserve is my brother Demir. Also in his absence, 2nd reserve is our cousin Turgut. In order to fulfill the mission, in my name.  
2 days before that day, I had seen on a newspaper, that February 8th is the cats-day.
All information here is from my notes written on the cardboard wall-calendar of 2012.
One more thing: The dental-clinic was in ŞEMİKLER, a central district of İzmir.
ŞEMİK from the reverse KİMEŞ. Plus LER. KİMEŞLER.
KİM-EŞ-LER means "who are the mates?"
The answer is the SIBLINGS.

----------------------------------------

(8 Eylül 2014  :)

"Bugün", zaman.com.tr'nin 10 Eylül 2009 tarihli "İstanbul'un en büyük sel felaketi" başlıklı haberini, g+ 'da paylaştım, şuyazıyı ekleyerek:

09.09.09 was written on my back, while wandering in İZMİR that day, the 87th anniversary of the liberation of İzmir.
Big flood-disaster, in İstanbul. AYAMAMA-stream overflowed. Totally 31 dead.
Tomorrow, 09.09.2014 is the 92nd anniversary of the liberation of İzmir.
When will be the liberation of Yılmaz Gürol? He is "captive" in the city of İzmir, for the last 27 years.
----------------------------------------


(9 Eylül 2014  :)


"Bugün"-1,
 milliyet.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Lev Tolstoy neden doodle oldu" başlıklı yazıyı g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

09.09.1828: TOLSTOY was born. (At the age of 50, he married Sophie at he age of 16.)
09.09.1922: The liberation of the city of İZMİR. (It followed the establishment of the Turkish-republic.)
09.09.1948: The establishment of north-Korea, 25 days after the establishment of south-Korea. (After the 2nd world-war, Korea was divided into two, at the 38th parallel.)
Today, the province of İzmir includes the 38th parallel.
In İzmir will start the process of establishment of the world-state. Right now, the world is in an undeclared world-war. 3rd world-war will officially start as an all-round non-nuclear-war between the USA and Russia, upon north-Korean invasion-attempt of south-Korea. YILMAZLAR, under the leadership of Yılmaz Gürol, an illegal parallel-state of the official Turkish-state will end the 3rd world-war, with simultaneous nuclear explosions in both the USA and Russia. The establishment of the socialist-world-state will follow.
09.09.1976: Death of MAO (The founder of "communist" China).

--------------------

"Bugün"-2, haber7.com'dan, bugünkü tarihli, "Türk Yıldızları'ndan İzmir'de müthiş gösteri" başlıklı haberi de g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

7 November 1992: The military-written-directive for the formation of the acrobatics-team "Turkish-stars".
7 November 1917: Socialist-revolution, in Russia. Agenda: Establishment of the socialist-world-state, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
November-7 will be the fhe 1st day of the 1st month, in the new calendar, in the new-world.
A solar calendar. Months 30 days, Weeks 5 days. 3 of the remaining days, "peace-days", before the 1st month. 2 of the remaining days, "love-days", before the 7th month. To celebrate peace/love days, in similar climates, in both hemispheres, two alternatives. Either November-4, or May-6. We will choose November-4. So, after the peace-days, November-7 will be the 1st day of the 1st month.
-----
Today, 09.09.2014, the 92nd anniversary of the liberation of İzmir. In the evening, there was the show of the Turkish-Stars. I watched it partly, while on the ship. This news says, during the show, a piece broke one of the planes. It returned to its base. The show continued with 5 planes.

----------------------------------------

(10 Eylül 2014  :)

"Bugün", LPAC-TV'nin "Declassify the 28 Pages, Press Conference" videosunu g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Thanks for this conference of yesterday.
I say: Tomorrow, 11 September 2014, is the 13th anniversary of the "super-terror". It was done by the "super-state" the USA, with the label of AL QAEDA. It is because, the agenda is to establish the world-state. AL QAEDA is the "dummy" of YILMAZLAR. The aim of AL QAEDA is to establish the islamic-world-state. The aim of YILMAZLAR is to establish the socialist-world-state. AL QAEDA did a non-nuclear attack to the USA. YILMAZLAR will do simultaneous nuclear attacks both to the USA and Russia. YILMAZLAR doesn't exist now, but will exist soon. The preparations for its existence was started so many years ago, by the secret-world-state.

----------------------------------------

(11 Eylül 2014  :)

Bugün, nytimes.com'dan 8 Eylül 2014 tarihli "Turkey is courted by US to help fight ISIS" başlıklı yazıyı g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Turkey made itself inactive against ISIS, at the beginning of the process, by giving to ISIS, as "hostage" the personnel of the Turkish-consulate in Mosul (49 people, on June 11th, 2014).
-----
Agenda: the establishment of the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
Road-map: asymetric-nuclear-warfare, by the illegal-parallel-state of Turkey.

----------------------------------------

(12 Eylül 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan 11 Eylül 2014 tarihli "önce hastalıklarını, sonra hayatlarını paylaştılar" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Sex" is not with the most priority of the problems of the humanity, but it is with the most importance. And the real cause of that problem is the biggest taboo: The prohibition of sex between siblings.
Before being humans there wasn't this prohibition. But there weren't enough siblings of the opposite genders to be spouse, in some nests (in some familiees). So it was necessary to find spouses from other nests (families). It was also a problematic situation.
When we became human and found commerce, the daughters of the families became commercial merchandise. And the prohibition of sexs between siblings followed. The situation became worse.
The continuity of the species is the most essential. In the multi-cell living-things the species turned into two genders, female and male, for the the purpose of "division of labour", concerning the reproduction.
In the most mammals, including humans, the role of the male became to give sperms to the female. To care for her, to defend her, during her pregnancy, and during her motherhood.
Sexual desire (libido) of the male was essential for the copulation. Sexual desire (libido) of the female was to contribute to it.
And, sexually-oriented-love developed between spouses for the safe continuation of the species.
Sexually-oriented-love is so obvious in many mammals and birds. This "love" is the origin of the other kinds of love. It originates from "sex", but it exceeds it. If there is "love" for the spouse, the behaviour of the individual in the society is under control of this love.
And, "to love sons and daughters" is the continuation of "to love spouse". Its reciprocity is "to love mothers and fathers".
Total solution of the sex problems of the society is to demolish the "biggest taboo", and to give every family the children with equal numbers of different genders. Preferably, a couple of boy and girl, for each couple of man and woman. It is now possible by the science, which we, humans, developed. 

----------------------------------------

(14 Eylül 2014  :)

"Bugün, bugünkü Sabah gazetesinden "yine büyük ikramiye, yine finlandiya" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Since March 2012, 130 lotteries. 15 big-prizes. 5 of them Germany. 4 of them Finland. 2 of them Slovenia. The others: Croatia, Italy, Norway, Denmark. The biggest two prizes to Finland (September 12th, 2014: 61 million / April 4th, 2014: 57 million). In between: Slovenia (May 16th, 2014) and Germany (June 20th, 2014).
The message of the latest 4 lotteries:
"Fatma loves you!"
The word SLOVENIA (s-LOVE-nia) includes "LOVE". Fatma has two passports. Turkish and German. The former president of Slovenia was Danilo TURK. Place of lotteries, permanently, Helsinki-Finland. One of its important cities is TURKU. May 18, 2014 was Fatma's 50th birthday. (18 = 16 +2). Therefore, Slovenia won 2 times. Germany 5 times. Five in Turkish "BEŞ" includes "EŞ" which means "spouse".
The two finnish gain-dates are also meaningful:
September 12, 2014: The 34th anniversary of the military coup in Turkey. The Turkish armed forces, as a whole, seized the power.
March 4th, 2014: The 65th anniversary of the foundation of NATO. Date 04-04-1949 and 4-cornered-star in its flag give the message of the foursome-family.
The general message of the EUROjackpot-lotteries is the "foresome-family". The mission of love-society. And the number of the countries winning only one time is 4.
Slovenia 2 times. Also, the sign of two spouses, for everybody.
Two lovers for each.

----------------------------------------

(15 Eylül 2014  :)

Bugün, bbc.com'dan 13 Eylül 2014 tarihli "Pope Francis warns on 'piecemeal world war III'" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Pope pointed again 3rd world-war, using the word "piecemeal" Therefore, I say again: the agenda is the establishment of the world-state, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
----------------------------------------

(16 Eylül 2014  :)

"Bugün", inquisitir.com'dan 7 Eylül 2014 tarihli ""Man wakes up from coma speaking only Chinese (video)" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Three similar "cases".
They woke up to speak "fluently" another languages, instead of their own languages.
Year 2010: Sandra Ralic (13), a Croatian. She spoke German.
Year 2012: Ben McMahon (22), an Australian. He spoke Chinese.
Year 2013:Michael Boatwright (61). He spoke Swedish.
All of them, previously spoke their new languages, but very little, not fluently.
Boatwright's case was extraordinary. He never remembered his own language. Besides he did not remember his own identity. He thought he was a Swedish, and his name was Johan EK. He was helped by giving a ticket to go to Sweden. There, he was found dead, in his house, on Tuesday, 22 April 2014.
-----
In 1986, in Çanakkale-prison, I found that the activities of my brain was being monitored. Both watching and when necessary steering. I had called the machine as "Stella". If they didn't want me to find it, I would have never found it.
Stella, a machine, using the brain-waves of the humans. The most powerful "weapon" of the secret-world-state-center. Through sophisticated computers and space equipments they record all the brain activities of the humans. The relevant ones are monitored by the human-operators. With key-words, given to the computers, it is also used for the masses of people.
-----
For me, no doubt, these three "cases" are done by Stella. I found something which can be accepted as "sign" of their connection.
Ben McMahon, Johan EK. (MAHON / JOHAN). (AHON / OHAN).
I, the singular first pronoun, is "BEN" in Turkish.

----------------------------------------

(18 Eylül 2014  :)

 
"Bugün", indianexpress.com'dan, bugünkü tarihli, "islamic-state can't be defeated by air strikes alone, says İran PM" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Zarif said: "I would call it (US-led international coalition) a coalition of repenters, becuse most participants provided support to ISIS, in the course of its creation, and expansion. Creating a Frankenstein that came to haunt its creators."
I say: ISIS is not a Frankenstein". It is one of the negative-tools of the preparatory-process of the agenda. The agenda is to establish the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol. 

----------------------------------------

(19 Eylül 2014  :) 

"Bugün", hürriyet.com.tr'den, 7 Eylül 2011 tarihli, "121 yaşında Türk oldu" başlıklı haberi g+ ' da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

YILMAZ GÜROL, was born 25 September 1947, in Salihli. GAISHIKAAN SIHIKAAN, died 26 September 2011, in Salihli.
***
She was born in 1890, in Turkistan, ERENKABIRGA region, north of TANRI-mountains. TANRI means god. Her native-language is Kazan-Turkish. With her husband and five children she immigrated to India. In an epidemic disease, her husband and children died in Haydarabad. Afterwards, she lived 13 more years in Haydarabad. Then, in 1953, she immigrated to Turkey, and settled in Salihli-district, at KURTULUŞ-quarter. KURTULUŞ means liberation. She lived there until her death. Her neighbor ARİFE EKEN looked after her, in her last years. Yılmaz Gürol's mother's name is also ARİFE. The liberation-date of Salihli is, 5 September 1922. She got an identification-card, 6 September 2011, and became a Turkish-citizen. Thus, she became the oldest woman of the world, according to the registered documents.
-----
In Turkey, now there are 81 provinces, and around 1000 districts. One of them is Salihli. If "S" changed with "T", Talihli means lucky.
-----
After the French-revolution (1789), the mission of socialist-world-state was projected, with 3-big-wars. And, in the early years of 1800's, the mission of love-society was projected, and was "secretly" mounted on the current mission. "Openly" a change was made: the world-state would be established by Turks, instead of Russians.
In addition to the master-plan of the mission for the 150 (plus) years, the "life" of the lucky-man, who would realize the love-society, was also projected. He would be born 25 September 1947. He would make himself eunuch 31 July 1986. Comet Halley would come in 1986. He would be 38 years old (2 x 19). It fits 19's of the man who would establish the Turkish-state, after the Ottoman-empire.

----------------------------------------

(20 Eylül 2014  :)

Bugün, trhaber.com'dan, bugünkü tarihli, "IŞİD'in elindeki Türk rehineler kurtarıldı" haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Good News: The hostages were saved.
11 June 2014: Turkey was taken by surprise.
20 September 2014: ISIS was taken by surprise.
100 days of being "hostage" of the 49 personnel of the Turkish-Mosul-consulate ended.
By the Turkey's intelligence-organization.
Now, Turkey's "inactive" position against ISIS is over.
The agenda was not the establishment of the islamic-world-state by Abubakr el Baghdadi. The agenda is the establishment of the socialist-world-state by Yılmaz Gürol.
-----
The latest intensive indirect engagement of the Turkey's intelligenece organization with Yılmaz Gürol, through the people of İzmir, has been continuing since 31 March 2000.
When will be the direct engagement?.
Yılmaz Gürol has still been waiting.
He will be 67 years old, five days later. 

---------------------------------------

(23 Eylül 2014  :)

Bugün, milliyet.com.tr'dan bugünkü tarihli "sonbahar ekinoksu 23 eylül'de doodle oldu" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Welcome, Autumn (to the North), Spring (to the South)!
In the "new world", we humans will not contribute the climate changes, for the worse.
We will use the "new meteorology"to make the atmosphere behave for the best, the world needs.
We will use "cold-fusion-energy", inexhaustible clean nuclear energy.
We will "fix" the population of the world, by giving each couple two healthy children, a son and a daughter.
We will celebrate the beginnings of the new years, in similar climate conditions, in both hemispheres. 3 peace-days, before the first months. 2 love-days, before the seventh months.
)
----------------------------------------

(24 Eylül 2014  :)

Bugün, g+ 'da 6 yayın paylaştım:
1) milliyet.com.tr'den, 28 Aralık 2010 tarhli "Gardaki 'osmanlıca'" başlıklı.
2) www.wired.com'dan, "Sept.25, 2002 Mysterious meteorite dazzles Siberia" başlıklı.
3) earthquake.usgs.gov'dan, "Magnitude 8 and greater since 1900" başlıklı.
4) aljazeera.com'dan, 30 Ocak 2013 tarihli, "kill him silently" başlıklı.
5) hvkk.tsk.tr'den "Orgeneral Muhsin Batur" başlıklı.
6) youtube'dan, Neşet Ertaş'ın "Ah yalan dünya" türküsü.
Bu yayınlara, sırayla aşağıdaki yazıları ekledim:

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born
25-09-1944. Michael Douglas was born.
25-09-1969. Catherina Zeta Jones was born.
25-09-1952. Christopher Reeve was born.
25-09-1930. Nezih Demirkent was born.

I was born in Salihi, in our house which was one of the sections of the upper flat of Salihli-train-station. My brother Demir was also born in Salihli. In 1955, we were appointed to another station of Turkey, and we left Salihli.
 Michael Douglas (actor) and Catherina Zeta Jones (actress) are married, with 25 years of age-difference. In the new-world, difference between generations will be 25 years. And the turn will come to each family to have children of one boy and one girl for each couple, once in 25 years. Rotation, in the unit-community of 50 families. Inorder to have the same number of humans at all ages, in the community.
Christopher Reeve (actor) played "super-man". I will play "god". In order to found the love-society, depending on foursome-family, in one-hundred-thousand flower-cities around the world.  
 Nezih Demirkent (news-man) founded the Turkish-newspaper "Dünya" which means "World". Demir means "iron". Kent means "city". Therefore Demirkent means "iron-city". My brother Demir is the "number-one"-reserve to realize the mission, in my name, in case of my absence.
---------------

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born.
25-09-2002. A meteorite exploded in Siberia-Russia, near Baikal-lake.
"If the fire-ballhad exploded on or over a major-city, it could have killed tens of thousands of people"
---------------

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born.
25-09-2003. Earthquake in Hokkaido-island-Japan, of 8.3 magnitude.
The only earthquake in the World in 2003 of magnitude of 8.0 or more.
2 dead.
---------------

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born.
25-09-1997. (Yılmaz Gürol's 50th birth-day). An assasination-attempt by poisoning, to Khaled Meshaal.
Yılmaz Gürol had lived five years, until December-1979, with severe fear to be poisoned.
Meshaal's "case" was fake, no doubt.
--------------- 

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born.
25-09-1999. Muhsin Batur died.
Yılmaz Gürol, lieutenant in 1972, was dismissed ("forced-retirement") from the Turkish armed-forces. Among the signatories was Muhsin Batur, as the commander of the Turkish-airforce.
---------------

25-09-1947. Yılmaz Gürol was born.
25-09-2012. Neşet Ertaş (a well-known Turkish folk-song-musician) died in İzmir. The city where Yılmaz Gürol has been living for the last 27 years.

-----------------------------------

(27 Eylül 2014  :)

"Bugün", sabah.com.tr 'den bugünkü tarihli, "Belçikalı yaşlı çiftin birlikte ötanazi kararı" başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Not to die is against the human-nature.
In the new-world, we will choose voluntarily to die.
Around the age of 115.
When still healthy.
Together with our spouses.
Without any physical and psychological pain.
Because of loving our descendants.
In order to open "place" for the new-comers.
-----
Five generations, in the same "nest", all life-long, happily.
----------------------------------------

(29 Eylül 2014  :)

Bugün-1,
 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İstanbul'da Dünya Ekonomik Forumu Özel toplatısını açış konuşmasıyla ilgili, weforum.org 'daki dünkü tarihli "president erdoğan opens world economic forum ..." başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Agenda: The establishment of the world-state, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
--------------------

Bugün-2, İsrail Başbakanı Netenyahu'nun  Birleşmiş Milletler'de bugün yaptığı konuşma ile ilgili, haaretz.com 'daki bugünkü tarihli ""Netenyahu at UN: peace possible with fresh approach from Israel's neighbor ..." başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Netanyahu mentioned about branches of a tree.
The tree is, in fact, the secret-world-state. It has enough members to rule the world secretly. Bad things happen, good things happen, in the World. The ultimate administrative-body is the secret-world-state.
The ordinary humans are not in the position to be aware of the existence of the secret-world-state. I was not recruited as a member. However, I am aware. How?
Because the secret-world-state-center chose me by birth, to establish love-society on Earth. Consequently, it made me find out the related reality.
The secret-state-members know me. But their knowledge about me is limited and wrong.
-----
The secret-world-state-members know that Yılmaz Gürol will establish the socialist-world-state. And then he will be liquidated. The humanity will learn that there was a screet-world-state, and that Yılmaz Gürol demolished it. In other words, the life on Earth will continue as one socialist-state, but still under the supreme administrative-body, the secret-world-state.
Yılmaz Gürol's real mission, projected by the secret-world-state-center is to liquidate the secret-world-state-members, while he is the head of the socialist-world-state, and to start establishing the love-society, depending on foursome-family, based on socialist-economy. In other words, the secret-world-state will be really demolished.

----------------------------------------

(3 Ekim 2014  :)

Bugün, www.onislam.net 'den bugünkü tarihli "Eid Al-Adha on October 4" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekledim. (Ertesi gün "biraz daha açıklama" ile.): 

Space-shuttle CHALLENGER exploded on January 28, 1986.
On its 21st anniversary my mother died. Her maiden-surname was ÇAL-(CHAL).
250th day of my mother's death was the 50th anniversary of the 1st space-satellite SPUTNIK.
1957 + 57.
Tomorrow is the 57th anniversary of the launch of Sputnik.
Selanik-(Thessaloniki). The birth-place of Atatürk, the founder of the Turkish-republic. He died at the age of 57.
His mother Zübeyde was born in 1857. She died in İzmir, on January 14, 1923. My mother also died in İzmir. Her official birth-date was January 14th, 1927.
This year, in Gregorian-solar-calendar October 4, 2014 is, in İslamic-lunar-calendar, Dhu'l-Hiccah 10, 1435. In other words, tomorrow is the 1st day of the Islamic-sacrifice-festival in Turkey, and in other most Islamic-countries. Astronomically the festival will start tomorrow. However, by eye-observation of the crescent, it will start the day after tomorrow, in some countries.
My mother was a devoted believer of her religion, Islam. I always congatulated her religious festivals cordiallly.
-----
Remembering my mother affectionately. I congratulate the sacrifice-festival of all the Moslems.
-----

October 4, 2014. Some more clarification:
Choosing October 4, 1957 as the start of the "space-age" by Sputnik was for 3 reasons:
1) Its 50th anniversary would coincide with my mother's 250th day of death.
I understood, in 1986, Sputnik was for my 10th birth-day, with extra 9 days. I understood, in 2007, that the extra days were for my mother.
2) Its 57th anniversary would coincide with the sacrifice-festival, in 2014.
I would be 67 years old, and would be still waiting for the "start". The "sign" of October 4, 2014 would be important.
I was chosen as a "sacrifice", in the eyes of the secret-world-state-members, to a great aim, the establishment of the socialist-world-state. I was misled to cut my genital-organ. That was the "proof" of my being sacrifice. I would be liquidated after doing my job of establishing the world-state.
The truth was different.
While eunuch. I would learn what "love" is. By falling in love with two women. I would liquidate the secret-world-state-members, as the head of the socialist-world-state. I would begin the establishment of the love-society on Earth.
3) 57th anniversary of Sputnik would associate Atatürk's numbers of 19.
He died at the age of 57 (three 19). I cut my genital-organ at the age of 38 (two 19). The birth-place of Atatürk was Selanik. Selanik and Sputnik are similar words. They contain the word "penis" in Turkish, "s-i-k".

Choosing January 28, 1986 as the first space-tragedy by Challenger-explosion was for 4 reasons:
1) My mother would die on its 21st anniversary.
Her maiden-surname ÇAL-(CHAL) is the first syllable of CHALLENGER. 2) In the same year 1986, comet HALLEY would come.
It comes every 76 years. CHALLENGER and HALLEY have the same common word HALLE. HALLE means the name of Islam's god, if read from the reverse.
3) In the same year (on July 28, 1986) my "idea of god" would begin, and three days later the amputation.
4)To support the message of October 4, 2014.
Two important space-events for me.
SPUTNIK and CHALLENGER.

----------------------------------------

(7 Ekim 2014  :)

Bugün, sabah.com.tr'den, bugünkü tarihli, "tek bedende çift kimlikle liseye" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"The only living siamese-twins of Turkey."
Sema and Ayşe TANRIKULU.
They were born on December 25, 2000.
They are from Kahramanmaraş-province, TÜRKOĞLU-district, KIRMAKAYA-village.
-----
Their surname TANRIKULU means "god's servant".
Their district TÜRKOĞLU means "Turk's son".
They were born in the 1st year of 2000s.
On Christmas, the accepted birth-day of Jesus Christ.

------------------------------


(8 Ekim 2014  )

"Bugün", sabah.com.tr'den bugünkü tarihli "123 yaşında artık ..." başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, SABAH-newspaper published "the only living siamese twins of Turkey". TANRIKULU-sisters, from TÜRKOĞLU-district. I shared it yesterday.
Today, SABAH-newspaper published "the woman at the age of 123 in Turkey". FATMA SOLMAZ, from TÜRKOĞLU-district. I am sharing it now.
-----
Wikipedia says the verified registered oldest woman is Misao Okawa from Japan, at the age of 116 now.
-----
The day after my 64th birth-day, on September 26, 2011, "the oldest woman of the world" Gaishikaan Shikaan died, at the age of 121, in my birth-place Salihli-district. I shared a news about her on September 19, 2014.
-----
FATMA is also the name of my "wife" (to be). SOLMAZ contains the syllables of YILMAZ GÜROL. MAZ-OL.
OLMAZ means "no way, impossible, unlikely, unseemly".
-----
The two news of SABAH, yesterday and today, are connected with each other.

----------------------------------------

(10 Ekim 2014  :)

Bugün, hurarsiv.hrriyet.com.tr 'den 15 Ekim 2004 tarihli "lisa'nın katil zanlısına linç girişimi" adlı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, October 10, 2014.
10 years ago today, Christopher Reeve died. He was born on my 5th birthday.
10 years ago today, Lisa Eder was raped and killed. A German child at the age of 11.
She came to Turkey with her mother as tourist. In the bazaar of Alanya, she alone entered a shop. The shop-owner, a bad-man, took advantage of the "opportunity". He raped and killed her.
-----
Germany is, in Turkish, "Almanya". The resemblance of ALANYA and ALMANYA.
"Bu Antik Sikke Kaç Lira Eder".
Its translation is "howmany Liras would be this ancient coin".
(Lira Eder / Lisa Eder).
The first 3 letters of "Sikke" means penis.
Why did Yılmaz Gürol cut his genital-organ on July 31, 1986 ?
Yılmaz Gürol's mission, by establishing the love-society on Earth, is to finalize the killings of humans by humans. It is the most positive mission. However, during its road-map, it has big negative parts.
Yılmaz Gürol is esentially a good-man.
Christopher Reeve played "super-man", on the screen.
Yılmaz Gürol will play "god", in the World, when time comes, during his presidency of the socialist-world-state. It is necessary to unite the Humanity in a new culture of foursome-family.
-----
Wikipedia says, today is the 70th anniversary of the killings of 800 Gypsy-children, by German-Nazis in Auschwitz camp.
-----
It is understood "October 10" is a "chosen-day", from a very important event in Islamic-history.
On October 10, 680, the grand-child of prophet Mohammed was killed, in Kerbela. The duality in Islam (Shia and Sunni) started after Siffin-war of 657. The Kerbela-event made this duality concrete.
-----
The following news is from the archives of Hürriyet-newspaper. The biggest of Turkey, since 1948. Today is the 30th anniversary of its "EGE"-(Aegean)-supplement. On this occasion, today, it published 4 EGE-supplements instead of 1.
-----
Today, the 10th festival of folk-dances of Balkan-countries started in İzmir. 11 countries joined. It will continue for 5 days. Once a year. Organized by İzmir-municipality. İzmir, the city of Agean region of Turkey. "My city" for the last 27 years.
-----
1944, 1984, 2004, 2014.
-----
"ten-october" /  "on-ekim".
"he-what-who" /  "o-ne-kim".

----------------------------------------

(17 Ekim 2014  :)

"Bugün", sploid.gizmodo.com 'dan, çarşamba (15 Ekim 2014) tarihli, 
"Lockheed Martin's new fusion reactor might change Humanity forever" 
başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My unpublished book of "A World with Flower-cities (1992)" also included "cold-fusion". Clean, easy, limitless nuclear-energy. As the energy of the new-world. Just before writing that book, there were "enough signs" that it had been realized. From then on, my belief has been that it was hidden for the future-use. Now some 20 years later, another "important sign" appeared. I heard about it today, from the article of İsmet Berkan in today's Hürriyet-newspaper.
-----
I had tried to make my book published in the USA, but I couldn't. It was around 100 loosely-typed-pages, with some sketches and map.
It started as:
"Once upon a time there was a planet orbiting around the Sun. It was called the World. On it lived the Humans. They had achieved a lot of things until then, but their existing social structue had been any more an obstacle to further achievements. The had many problems. For instance, ..."
It ended as:
"Nobody knows what happened afterwards, because in some of those countries which were supposed to send a representative to the world-council, it was forbidden even to think about a world-state."
-----
I told about the new-world, in this book:
On the basis of socialist-economy, with foursome families, in the standart flower-cities, love-society, for the whole of the humanity, under one state.
-----
I don't have any of its manuscripts now, but I am sure it has been being kept "somewhere".
I had sent a manuscript to Strobe Talbott, "editor at large" of TIME-magazine. I was encouraged by one of his articles about "world-citizenship", and had requested help for its publication. He had written back: "All I can do is to wish you luck with this project".
Later, when Bill Clinton was elected as president, he was appointed as deputy Secretary of State.
-----
Final note:
I had written that book, after losing my mission-consciousness at the beginning of 1990. Around three years later, at the end of 1992, my mission-consciousness came back.
Ever since its essence has remained the same.

----------------------------------------

(19 Ekim 2014  :)

"Bugün", The Huffington Post 'tun 18 Ağustos 2014 giriş tarihli, 18 Ekim 2014 güncelleme tarihli "Russia has already invaded Ukraine: Strobe Talbott" başlıklı yazısını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Dear Strobe Talbott;
It was the 500th year of the Discovery of America, when I airmailed to you the manuscript of my book "A world with flower-cities", and asked your help for its publication. You had written back, "all I can do is to wish you with this project". You were then TIME's editor at large.
----- 
I had written that book, after I lost my mission-consciousness. As an "ordinary man", I couldn't keep myself from not writing "the project" and sharing it with the Humanity, because it was so beautiful.
Later, my mission-consciousness came back, and the publication of the book became needless.
However, two days ago, when I heard again the news about "cold fusion", I remembered you.
There wasn't internet in 1992. And internet says you are one year older than me. (518 days exactly).
-----
Now, I am still in the position of an "ordinary man", but on the eve of the establishment of the world-state, and with our "common political-consciousness", I this time ask you earnestly to publish my book, in an appropriate way, in an appropriate media.
It will not be harmful to the "mission".
Yours sincerely.

----------------------------------------

(20 Ekim 2014  :)

Bugün, The Huffington Post 'un, 17 Ekim 2014 giriş tarhli ve 18 Ekim 2014 güncelleme tarihli "How North Korea became so isolated" başlıklı yazısını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Andrei Lankov, a North Korea expert, says "it is most likely that (...) the North will be absorbed inthe South".
Yılmaz Gürol, the man chosen for the mission, says "it was long ago planned that (....) the North will attempt to absorb the South".
-----
And this will be the official beginning of the 3rd world-war.
A non-nuclear total war, mainly between USA and Russia.
USA has treaty with the Souıth, to protect it.
And USA will accuse Russia of secretly supporting the North.
-----
 An illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, will end the war, by simultaneous asymmetric nuclear explosions in USA and Russia.
The establishment of the world-state will follow.

----------------------------------------

(21 Ekim 2014  :)

"Bugün", Bugünkü Sabah gazetesinde bir haber gördüm. Haberi internette araştırdım. Ve bbc.com da 27 Mart 2014'te, "synthetic DNA advance is hailed" başlığıyla yayınlanmış biçimiyle g+ 'da paylaştım, şu yazıyekleyerek:

The news includes the words, "scientists are playing god".
-----
 My Turkish-written book "FELSEFEM" is available in my web-site yilmazgurol1947. It means "my philosophy". It was written in 2008. It has also the following:
Mendeleev classified and tabulated the elements. Some places were left empty in the table. He thought there must be unknown elements fitting the empty places. He described the ptoperties. Later, these elements were discovered with the same properties.
Now, one of the big jobs of the Humanity ahead is to determine all the DNA structures of all the organisms. To tabulate them, with computer help. And, so to speak, fill the "empty" places, by synthetic DNA structures. To apply them to the organisms (except humans). And to watch the results.
-----
This news says, the first synthetic genome was realized in 2010.
And now in 2014, the first synthetic chromosome.

----------------------------------------

(23 Ekim 2014  :)

Bugün-1,
 g+ 'da (önce bir g+ kullanıcısından, sonra youtube'da aslından) "Nature by numbers" adlı videoyo paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

We will never find out the "final-universal-reality", though we will always try to find out "more"!
--------------------

Bugün-2, g+ da, world-science.net 'ten 2 Temmuz 2007 tarihli "first baby was born from eggs matured in lab, frozen" başlıklı haberi paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The news says: "first baby was born from eggs matured in lab, ...".
The news will say soon: "first baby was born in lab ...".
In the clone of mother's womb, with essential natural and non-natural accesories.
A healthy couple of son and daughter for each couple of man and woman.
To make life easier.
---------------------------------------

(24 Ekim 2014  :)

"Bugün", youtube'dan, g+ hesabımda "Mısır piramitleri" ile ilgili bir video paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yılmaz! How did you find out that you would play god?
-----
I did the 1983-bank-robbery with the expectation of proper-political-duty. I wouldn't have dared it, if there weren't messages of "green-light" from the Turkish-intelligence-organization. And the messages were real.
I found out the following, in the prison, in March-1986:
1) There was a secret -world-state.
2)The mission ahead was the establishment of the socialist-world-state.
3) I was chosen for this mission, by birth.
So the coming-messages turned into the messages coming from the secret-world-state-center (that is, "the mission-maker") either through the intelligence-organization, or else.
On July 28, 1986 the messages turned into the messages coming from "the unknown". There were messages to me from the ancient Egyptian-pyramids. The messages of the happenings of then-present-time were in connection with the Turkish words, hidden in the words keops-kefren-mikerinos. I concluded that then-current-messages were the result of the messages of the pyramids of 5000 years ago. That is, all the previous messages had come from the unknown, and not from the mission-maker. I thought there was no mission, no mission-maker. I found out, shortly after July 28, 1986, that the messages indeed had come from god, and god was me. I had come down to earth in disguise of a human.
I was 38 years old, then. I lived two years with this consciousness. I found out a new way of life for the Humanity, during thes two years. Foursome-family. The marriage of the siblings by birth, 2 boys and 2 girls.
I found out, in 1988, that my consciousness of being god was not right. I was deceived by the mission-maker. The mission was to establish the love-society on Earth, on the basis of socialist-economy, depending on the "foursome-family this way".
It was easy to establish the socialist-world-state. But it was difficult to persuade the Humanity to accept the foursome-family. Playing god was necessary, for the second phase of the mission.
I am now 67 years old, and still waiting for the "start".

---------------------------------------- 

(26 Ekim 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan 25 Ekim 2014, saat 12.18 girişli "Afyonkarahisar'da feci kaza" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

A fresh example of the "message" from the mission-maker to me, or rather to my friends:
I wrote, the day before yesterday, to my friends, how I found out that I would play god.
Yesterdsay, there was a traffic-accident in Turkey. The midi-bus, carrying the students of Süleyman-Demrel-university, fell from a cliff. 8 dead. The accident happened in AFYON. They were going, in a touristic trip from Isparta-Yalvaç to Eskişehir.
Yesterday, there was Süleyman Demirel (the 9th president of Turkey) in the Turkish press. With the news that today Süleyman-Demirel-museum would be opened in Isparta-Atabey-İslamköy, dedicated to what he had done through his life, from 1949 to 2000.
He is now 90 years old.
In my opinion since 1975, he is the only politician in Turkey who is not the member of the secret-world-state. He had been used at high-level duties. Unaware of being used, he had done what he could do for his passion of a better Turkey and a better world.
His surname contains my brother's first name, DEMİR. Since I found out, in December-1979, that my brother was an employee of the Turkish-intelligence-organization, I have been in the position of "stand-by".
When I did the 1983-bank-robbery, I wasn't aware that the name of the bank, DEMİRBANK, included my brother's name. When I was in the prison, Demir became father for the second time after10-years. My second niece was born on the 3rd anniversary of my bank-robbery.
My nieces are two:
Barış (means peace) was born on September 1, 1976.
Sevgi (means love) was born on April 18, 1986.
-----
Today, Süleyman-Demirel-museum will be opened.
Yesterday, 8 Süleyman-Demirel-university-students died in traffic-accident.
(My condolences to their families. I know what their pains are.)

------------------------------

(28 Ekim 2014  :)

Bugün-1,
ntvmsnbc.com'dan 26 Ekim 2014 tarihli "Demirel müzesi açıldı" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

  How I found out that Demirel wasn't a member of the secret-world-state:  
While lieutenant in the Turkish-armed-forces, I was arrested, in 1972. In the prison, I found out that almost all the accused of 256 of THKP-case were the employees of the Turkish-intelligence-organization. Around 100 of them, military-personnel.
With the label of THKP, in the name of "leftist" ideology bad-things had been done, by the state.
I was released from the prison in September 1973.
When leftist-Ecevit's first government took office on January 26, 1974, I went to him, from İstanbul to Ankara, together with my mother, to give him a letter about my opinions of the accused of THKP. It was not succesful.
I concluded Ecevit was also on the same "platform" with the accused of THKP.
There was a fierce struggle between Demirel and Ecevit. I noticed that Demirel's resistence was genuine. I concluded that Demirel was not on the same platform with Ecevit and the others.
Later in 1986, when I found out the existence of the secret-world-state, my evaluation about Demirel didn't change. He was not a member of the secret-world-state.
The secret-world-state-center (the mission-maker) preferred to use Demirel at high-level-duties, without making him member, because of my mission. Connections were made between Yılmaz Gürol and Süleyman Demirel. Most important both would have "passions" for a better society.

--------------------

Bugün-2, zaman.com.tr'nin 29 Ocak 2007 tarihli "Baba ile kızının kaderini THY ve 26 Ocak tarihi birleştirdi" başlıklı haberini de g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I went to Ecevit, from İstanbul to Ankara, together with my mother. Days after his first government took office on January 26, 1974. To give him a letter about my opinions of the accused of THKP.
And, on the same date January 26, 1974 a Turkish-airliner crashed in İzmir. All the passengers and the crew were dead, 62 totally.
Later the daughter of the captain-pilot of this aircraft became a stewardess in Turkish-airlines.
She had a brain-concussion, in the air, over Bulgaria, during a flight, from Helsinki to İstanbul.
Six days later she died on January 27, 2007.
My mother died on January 28, 2007.
She and my mother were buried, on the same date, January 29, 2007.
She, in İstanbul, into her father's grave.
My mother, in İzmir, into my father's grave.
From Ankara, Demir came for the burial of our mother. To be buried into our father's grave was our mother's will.
----- 
The name of the stewardess was Ömür Günay.
Ömür means "the length of one's life".
Gün means "day". Ay means "month".
(Day 29. Month January. Year 2007.)
January 29, 2007 was the 38th birth-day of Ömür Günay.
She was destined to be born, to be buried on her 38th birth-day, simultaneously with my mother.
(I became eunuch at the age of 38.)
Her father's name was İlhan Günaydın.
Her husband's name was Haluk Günay.
When she got married, three letters from her surname were dropped.
(to drop something / to drop an aircraft)
The aircraft of İlhan Günaydın was model FOKKER-28, Holland-made.
It also reminds January-28.
The related-process from January 26, 1974 to January 29, 2007 is the "product" of the mission-maker. Connected generally with my mission, with my mother, and with me.

--------------------

Bugün-3, cnnturk.com'dan, bugünkü tarihli "Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'den 29 Ekim Mesajı" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, 
"Cumhuriyet Bayramı KUTLU OLSUN" 

yazarak.
----------------------------------------

(29 Ekim 2014  :)

Bugün, Google'ın Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayınladığı Doodle'ı g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

29 Ekim 1914: Osmanlı bayrağı çekmiş Alman savaş gemileri Goeben (Yavuz) ve Breslau (Midilli), "9 Osmanlı savaş gemisiyle birlikte", Karadeniz'de Rus limanlarını (Sivastopol, ...) ve Rus gemilerini bombaladı. Böylece Osmanlı Devleti 1.ci Dünya Savaşı'na girmiş oldu.
29 Ekim 1923: Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Mustafa Kemal Atatürk ilk Cumhurbaşkanı oldu.
29 Ekim 1943: Müjdat Gezen doğdu. Tiyatrocu.
29 Ekim 1950: Abdullah Gül doğdu. 11.ci Cumhurbaşkanı.
----------------------------------------

(30 Ekim 2014  :)

Bugün, sabah.com.tr'den dünkü tarihli "Cumhuriyet Bayramı Doodle oldu" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Number 19 was chosen for Atatürk, in connection with my mission.
"Year 1900 is approaching".
Atatürk's birth-year is 19 years before it.
His start of Turkish-liberation (in Samsun) is 19 years after it. He will be 38 years old. (2x19).
He will die at the age of 57. (3x19).
The god-day of Yılmaz should be in 1986, the year comet Halley will come. (Halley, when read from the reverse, includes the name of god of Islam.)
On his god-day he must be 38 years old, in connection with Atatürk. For this he must be born in 1947. September-25 is suitable. The anniversary of Niğbolu-battle of Sultan YILDIRIM BEYAZID.
For day and month of god-day, July -28 is suitable. The anniversary of Ankara-battle, between two Turkish rulers, Yıldırım Beyazıd and Timur.
The names of YILMAZ and YILDIRIM BEYAZID start with the word YIL which means "year".
-----
Halley comes every 76 years. It came nearest on February 9, 1986. Next nearest date is July 28, 2061.
September 25, 1947: Birth-day of Yılmaz.
September 1396: Battle of Niğbolu.
July 28, 1986: God-day of Yılmaz.
July 28, 1402: Battle of Ankara.
July 28, 1914: Start of the 1st world-war.
July 28, 1976: Earthquake of Tangshan. 250.000 dead.
May 19, 1919: Start of Turkish-liberation in Samsun, by Mustafa Kemal (Atatürk).
November 10, 1938: Death of Atatürk.

----------------------------------------

(31 Ekim 2014  :)

Bugün, kho65.com sitesini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday's Hürriyet-newspaper had the death-announcement of CUMHUR AĞRAS. Retired Army-colonel, (1965/283).
Very probably he died on the 91st anniversary of the foundation of Turkish-republic. The web-site here says he died in İzmir.
PUBLIC, REPUBLIC.
The Turkish equivalents:
CUMHUR, CUMHURİYET.
-----
What is the "message"?
I live in İzmir.
I was an Airforce-officer, (1968/138).
----------------------------------------

(4 kasım 2014  :)

"Bugün", trthaber.com'dan, "Kerbela'dan ibret alıp kucaklaşalım" başlıklı bugünkü tarihli haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

President Erdoğan warned against "plays".
-----
The biggest play is to establish the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(5 Kasım 2014  :)

"Bugün", Daily mail'den, 2 Kasım 2014 tarihli, "Did  British banker murder ..." başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Killer's name: Rurik Jutting.
Killed Jesse Lorena Ruri and Sumarti Ningsih.
----- 
The words Rurik and Ruri together becomes meaningful. They have the word "ur", which was used to lead me to make myself eunuch in July-1986.
After 99 years of lease, Hong Kong would be united with China on July 1, 1997. I got excited when the date was approaching, with the expectation that on that date or its around, my "waiting" might be over. It didn't happen. Instead, my uncle Hilmi died on that date, with plus-minus one or two days. A few months later, my cousin Turgut's father died. His name was Ruhi. (The resemblence of Ruhi and Ruri.) He was a sergeant-major in the air-force. I had chosen to enter air-force-school in 1966 to be an officer, with his advice. I had accepted the advice because of my passion of socialism. The armd forces would be better for my political struggle.
Later in December-1979, my struggle turned into waiting, because of my evaluation of my brother's position.
And in early 1986, my consciousness changed. There was a secret-world-state. Its center (the mission-maker) had chosen me by birth for the establishment of the socialist-world-state.
My waiting continued.
17 years have passed since Hong Kong united with China. I have still been waiting for the "start".
-----
Suri, the daughter of Tom Cruise was born on the 20th birthday of my niece Sevgi. (The resemblence of Suri and Ruri.) Sevgi was born on the 3rd anniversary of my bank-robbery of Demirbank. She is the second child of my brother Demir. And she is the grandchild of Ruhi.
-----
What is "the message of the incident"?
First of all, to remind me the past, and to make my friends know more about my past.

----------------------------------------

(6 Kasım 2014  :)

"Bugün", twochums.com'dan, 23 Nisan 2012 tarihli "Victoria and Albert - A Love Story" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Caesar's secret: Jesus.
Justinian's secret: Muhammad.
Victoria's secret: Yılmaz.
-----
Roman-empire had realized the unity of money around the Mediterranean sea. But there wasn't unity of religion. The roman-religion, a version of the Greek-religion, with Jupiter, Venüs, Mars (Zeus, Aphrodite, Ares) didn't function as a political-tool.
Emperor Caesar explored the religions of the peoples of his empire. Only the religion of Jews had one god. It wasn't appropriate to make it the religion of the Empire.
The idea was to make the awaited messiah of Jews come true.
Jesus.
It took more than a hundred years to make the christianity the religion of the empire.
-----
The Byzantine emperor Justinian almost revitalized the great Roman-empire, from the West to the East. It was done in the East by paying Sassanids a considerable amount of the treasury, as annual taxes.
Arabian peninsula was not part of the Byzantian-empire. Scattered Arabian tribes lived there. Every tribe had its own god, but Allah was their common god as the biggest.
The idea was to unite the tribes under a new religion, and use them against the Sassanids.
A prophet of Allah. Accepting god of Christianity also a prophet of Allah.
Muhammad.
Within a hundred years the Islamic-state became the most powerful in the region.
-----
During the reign of Queen Victoria, the British-empire was the biggest of the world. An empire over which the sun doesn't set.
The project of establishing a socialist-world-state with three big wars was for the continuity of the sovereignty over the world.
It was not enough for the Humanity. A love-society was projected with foursome-families of two boys and two girls, based on socialist-economy.
To make the Humanity pass through "the mission-bridge", it was necessary to make god come down to earth, once again, for the last time.
Turks were chosen for the mission. The lucky-Turk, Yılmaz, would be chosen by birth to realize the mission.
Love of cousins Victoria and Albert contributed much to the project of the mission of love-society.
-----
I found my cousin Fatma as my wife, 13 days after my mother died. That is, she was chosen by birth to be my wife, when time comes.
The date was February 10, 2007.
The 167th anniversary of the marriage of Albert and Victoria. It is not a coincidence, but a deliberately planned-date, long ago.

----------------------------------------

(7 Kasım 2014  :)

Bugün, youtube'dan "Soviet Anthem Instrumental" adlı video'yu g+ ' da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, November 7, 2014, is the 97th anniversary of the Russian-socialist-revolution.
In spite of everything it is the biggest event in history so far.
Because the mission is,
on the basis of socialist economy,
depending on foursome family of four siblings, (two males and two females, to be spouses to each other by birth),
to establish Love-society on Earth,
in standart flower-cities, all over the world.
-----
The day and month of November 7, 1917 were chosen because November-7 will be the first day of the first month of the calendar of the new-world.
-----
In connection with the date of the Russian-socialist-revolution, on November 7, 1992, the military-written-directive was issued for the formation of the Turkish airforce acrobatic-team, Turkish-Stars.
-----
And no doubt, in this context, Father of Fatma (my cousin and my "wife to be") died on November 7, 2004. (If I wasn't informed wrongly about the day as 7.)
Today is the 10th anniversary.

----------------------------------------

(9 Kasım 2014  :)

Bugün, google'ın youtube'daki "25th anniversary of the fall of Berlin wall" adlı doodle'ını g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today is the 25th anniversary of the fall of Berlin-wall.
It reminds me of the 30th anniversary of the libearation of Berlin by Soviet-army.
After my attempt of giving a letter about THKP to the prime minister Ecevit in 1974, I was started living with fear of being poisoned.
For this reason and with the hope of new opportunities of my struggle for socialism, I landed on East-Berlin-airport, to seek political asylum, on May 1, 1975 or plus-minus one day, together with my newly-married brother Demir and her wife, our cousin, Gül.
I didn't know it was the anniversary. I didn'nt know either, visa was required in advance.
Because "the hotels were full due to the anniversary" and because we didn't have visas, we were sent to West-Berlin, by bus. From there we went to our aunt (sister of my mother) located in a village of Frankfurt-West Germany.
Demir and Gül returned to Turkey. I called my mother from Turkey. She came. We together went to Budapest-Hungary. The authorized man in the Soviet embassy there said to me to go to Moscow. I couldn't risk it. We went to Bulgaria, to the village of Varna where the relatives of my father lived. The authorized man in the government-building of Varna told me that my brother in Turkey would be tortured if I stayed as refugee in Bulgaria. When I heard this, I felt instantaneously the existence of the Turkish-intelligence-organization in "communist" Bulgaria. We returned home to Turkey. -----
At that time, I didn't know that there was a secret-world-state, and consequently the intelligence-organizations of the world were connected with each others.
And most important, I didn't know that my brother was an employee of the Turkish-intelligence-organization. When I noticed it in December-1979, my fear of being poisoned disappeared immediately, and "the long-waiting" started.
Since then, the World has changed, and I have changed.
Now I have still been waiting for "the start" to establish the love-society on Earth.

----------------------------------------

(10 Kasım 2014  :)

"Bugün", hürriyet.com.tr'den, 10 Kasım 2014 tarhli, "bizimle yaşıyorsun" başlıklı haberini g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, November 10, 2014, is the 76th anniversary of the death of Atatürk, the founder of Turkish-republic.
Number 19 was chosen for him. He died at the age of 57 (3x19), in the year of 1938 (102x19).
November-10 corresponds to January-4 in the new calendar. There were 12 probabilities to choose which would be "day-4" in the new calendar, because "day and month" of the birth-date were "blank". Day-4 was intended to be the sign of the foursome-family of the new-world (4 spouses, two males and two females). The proof is in a law made by the parliament in 1945. The names of 4 months (October, November, December, January) were changed. The new names became:
Ekim, KASIM, ARALIK, OCAK.
ARALIKOCAK
KARALIKOCA
If AL drppped, KARI-KOCA. It means "wife-husband".
If LA added to "OCAK", OLACAK. It means "will be".
The other two have messages too:
Ekim includes "kim" which means "who".
KASIM reminds "KARIM" which means "my wife".
By the way, my wife is Fatma.
-----
A member of the Turkish-parliament with name resembling Atatürk's name died on Atatürk's 63rd anniversary of death, in the context of "November 10".
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 NAMIK KEMAL ATAHAN
 He was elected from the province of HATAY, which also includes ATA.
ATA means "father, ancestor".
-----  
My "long waiting" started in December-1979, with the expectation of a positive proper political-duty from the Turkish-intelligence-organization. More correctly from its back, the ultimate decision-making-body of the capitalist-block of the World.
It was not a passive-waiting.
I had just finished the typing of the manuscript of my book entitled "some subject, need to be clarified", in Turkish, when Leonid Brezhnev, the head of the Soviet Union, died on November 10, 1982. I would have dedicated the book to him. I wrote the name of his successor, Yuri Andropov.
At that time, I was not able to know that Brezhnev died in the context of "November 10".
-----
While writing that book, my consciosness included the following:
1) Turkish-republic was the reaction of the capitalist-world to the Socialist-Russia of 1917. In order to control it, as much as possible, by Atatürk's secular and "anti-imperialist" Turkish-state.
And, in the final analysis, Turkish-state was a positive phenomenon.
2) Communist China of 1949 was the product of the capitalist-block, with the purpose of dividing the socialist-block
and to delay its expansion.
In the final analysis, it was also a positive phenomenon for the people of China.
-----
I distributed the photocopies of that book of mine to some addresses, hoping that the intelligence-organization may manipulate it in my favour. Nothing happened. Therefore, in April-1983, I did a bank-robbery, in connection with the book. Prisons followed together with humiliations and harassments, contrary to my expectations.
Later in the prison, in 1986, I found out that there is a secret-world-state. The mission is the establishment of the socialist-world-state. I was chosen by birth, to realize this mission.
And in 1988, here in İzmir, I found out that the real mission is to establish the love-society, depending on foursome-family, on the basis of socialist economy.
-----
Waiting! 
=====
The new calendar would start on November 4th, with 3 peace-days. November 7th would be the first day of the first month.
It was easy to see the connection between the Russian-socialist-revolution and the new calendar.
One of the 12 probabilities of the day-4 in the new calendar, November 10 was chosen to make me concentrate on why on the 4th day of the new calendar.
In addition, on November 10, 1444, Varna-battle of Ottoman Sultan 2nd Murat, (year with 4-4-4).
Varna-Bulgaria is my father's birth-province.
Thessaloniki-(Selanik)-Greece is Atatürk's birth-province.
)
----------------------------------------

(12 Kasım 2014  :)

Bugün, infoplease.com'dan "World Religions" başlıklı bilgiyi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Religion is the primary factor in cultures of the communities.
My mission is to unite the Humanity, in one common culture.
To establish the love-society, on Earth.
On the basis of Socialist-economy.
Depending on Foursome-family.
Four siblings, two males and two females.
Spouses to eachother, by birth.

----------------------------------------

(14 Kasım 2014  :)

Bugün, 14 Kasım Charles'ın doğum günü dolayısyla, The Huffigton Post UK'den "66 Funny Pictures of Prince Charles to Celebrate his 66th Birthday" başlıklı dünkü yayınını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Happy birthday, Your Royal Highness! Or Charlie, as my usual way of calling you. Please do not forget you are one year younger than me.
-----
The mission-maker was British (Windsor, more correctly Hannover) originally.
Because Turks were chosen for the realization of the mission, the composition of the mission-maker turned, in time, mainly into Turkish-British.
The lucky-Turk, Yılmaz, was decided to be the eldest:
1947, Yılmaz.
1948, Charles.
1949, Demir.
1950, Anne.
1960, Andrew.
1964, Edward.
The genetic-father of Demir is Philip.
The genetic-father of Andrew is Adem.
As part of my mission-consciousness.

----------------------------------------

(15 Kasım 2014  :)

Bugün, PrisonPlanetLive tarafından youtube' a 3 gün önce yüklenmiş infowars.com'a ait "Top Hacker: Chicago nuke attack planned" adlı video'yu, daha sonra da Video'nun kaynak olarak aldığı 10 Kasım 2014 tarihli "For Guccifer, Hacking was easy, Prison is Hard" adlı The New York Times haberini g+'da paylaştım, şu yazıları ekleyereK. (Video'ya ve habere sırayla.)

Agenda: the establisment of the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
-----
"... plans for nuclear attack in Chicago in 2015, ..."
"
----------------------------------------

(16 Kasım 2014  :)

"Bugün, edition.cnn.com'dan, 14 Kasım 2014 tarihli, "world's tallest man meets world's shortest man" başlıklı haberi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Anything connected with Yılmaz Gürol is "political", because he will be the first president of the world-state.
Not by his own struggle, as an ordinary individual. But by being chosen, by birth, by the mission-maker.
Therefore "signs" are valid relating to him.
 And a recent collection of signs with the emphasis of "the most" was made on the occasion of the 10th Guinness world-annual-records-day, on November 13, 2014, in London.
For the first time, the tallest and the shortest men of the world met with each other. The tallest man is from Turkey, the country of Yılmaz. His mission is to realize the biggest event of history. The shortest man is from Nepal. The World's highest country, with the "hill" Everest.
Three days before their meeting, a civil-engineer with surname Everest fell down from rocky-surface and died, while doing examination for rock-improvements. On November 10, 2014, 76th anniversary of the death of Atatürk, who realized the establishment of Turkish-republic. The biggest event in the recent Turkish history.
Hill Everest was first climbed by Edmund Hillary and his Nepalese guide, on May 29, 1953. The 500th anniversary of the conquest of Istanbul , by Turks, by conqurer Sultan Mehmet.  One of the biggest events of history. The end of the Middle Ages.
The first name of tallest man is Sultan. Sultan is normally a female-name in Turkey. It is unusually rare as male-name.
Hillary Clinton and Tunç Yılmazer were born on October 26, 1947, 31 days after Yılmaz was born. Hillary in connection with the conquest of Hill Everest. Yılmazer in connection with Yılmaz and Er. Er means "male". Hillary was destined to be USA secretary of state for four years upto 2013. Tunç was destined to be the employer of Yılmaz for seven years upto 1999.
The shortest man's second name is BAHADUR. It is also a Turkish name as BAHADIR. The male elephant BAHADIR was the symbol of İzmir. It was born in Pakistan in 1948, and was brought to İzmir-zoo in 1954. It lived lonely until 1998, and died, during a medical-operation, on July 21, 2007.
The word UR in the word BAHADUR was used to lead me to make myself eunuch, on July 31, 1986, in Çanakkale-prison. If the word KÖSEN (the surname of the tallest man) changed as KESÖN, it means "cut front". That is, with their names together were meant, implicitly, my amputation.
So the final conclusion: The tallest man Sultan Kösen (31) from Turkey, and the shortest man Chandra Bahadur Dangi (74) from Nepal, are the products of the mission-maker, by genetic engineering.
Dangi when pronounced, it means "equivalent of something or somebody". The general-message here is the intention of equivalent humans in the new-world. The special message is the intention of equivalent spouses in the new-family, in all aspects. Four siblings, two males and two females, spouses to each other, by birth.

----------------------------------------

(17 Kasım 2014  :)

Bugün, english.pravda.ru'dan, 12 Kasım 2014 tarihli, "Russsia prepares Nuclear Surprize for NATO" başlıklı haberi g+' da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"200 tactical nuclear weapons on six airbases, in Germany, Italy, Belgium, the Netherlands and Turkey".
Agenda: the establishment of the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(18 Kasım 2014  :)
***********************
Bugün Demir'in (asıl) doğumgünü.
(Kimlik belgesinde 8 Kasım "yazmasına" rağmen.)
65 oldu yaşı.
KUTLU OLSUN !...
***********************

Bugün, lowestoftjournal.co.uk'den, 15 Ağustos 2010 tarihli haberi, g+ 'da tekrar paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Some top "signs" about my parents and Fatma (my wife "to be"):

Yılmaz's god-day will be July 28, 1986.
(July 28, 1976. Tangshan earthquake. 250.000 dead.)
(July 28, 1914. The beginning of 1st world-war.)
Yılmaz's mother will die on January 28,2007.
January-28 is exactly half year before July-28. Yılmaz will be eunuch, "half-man".
2007 is the 800th year of the birth of MEVLANA, a well-known Turkish-sufi. MEVLA means God. ANA means mother.
(January 28, 1986. CHALLENGER space-tragedy. My mother's maiden-surname was ÇAL, in English alphabet CHAL.)
(Titanic with 4 chimneys sank on April 15, 1912. Its 96th anniversary was the 444th day of my mother's death. 4 chimneys and 444 show foursome-family.)
(In this context, some 50 Americans were held hostage in Iran 444 days, until the inauguration of Reagan in January 1981.)

Yılmaz will "find" her cousin Fatma as his wife on February 10, 2007.
13 days after his mother will die, in connection with the 167th anniversary of the marriage of Queen Victoria and her cousin Prince Albert.
Number 13 will be their "lucky-number".

Yılmaz's father will die at the age of 77, on August 17, 1995.
Its 13th anniversary will be 555th day of Yılmaz's finding Fatma.
77 implies "love", because in Turkish "seven" means "one who loves".
555 implies spouse, because in Turkish the equivalent of "five" contains the Turkish of spouse. (BEŞ / EŞ).
(August 17, 1999. The 4th anniversary of my father's death. The second biggest earthquake of Turkish-republic. 4 is connected with foursome-family.)

In short:
Signs were made some 150 years ago between the dates of death of my parents and the date of my finding Fatma.
Adem (father), Arife (mother), Fatma (wife "to be").
-----
Connor Laughlin, a 13-year-old boy, was struck by lightning, in Lowestoft-U.K., on August 13, 2010, at 13.13 hour. His rubber shoes saved his life. 4 pieces of number 13, in the event.
LOWESTOFT implies "love".
LAUGHLIN implies "laugh".
Laugh, be happy !

----------------------------------------

(19 Kasım 2014  :)

Bugün, earthsky.org'dan, 16 Kasım 2014 tarihli, "EarthSky's meteor shower guide for 2014" başlıklı bilgiyi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"On the mornings of November 17 and 18, the annual Leonid meteor shower."
Yesterday, November 18, 2014 was my brother Demir's birthday. He became 65.
His birthday is connected with the annual Leonid meteor showers. The word Leonid was brought to my attention, first, when Leonid Brezhnev, the head of the Soviet Union, died on November 10, 1982, on an anniversary of the death of Atatürk. But, at that time, I was not in the position of making a comment, seeing a message. (Now, I wondered and calculated. 44th anniversary. It is also connected with foursome-family.)
Why are Leonid meteor showers for Demir? That is because his elder brother Yılmaz's affairs are connected with celestial events. His god-day is July 28, 1986. Halley, comet, comes every 76 years. Its nearest position in 1986 was Febrauary-9. And the nearest next position will be on July 28, 2061.
-----
Demir told me that he recently "noticed" that his birthday is written in the identification card as November-8, instead of November-18.
I haven't seen him since our mother's death, for 7 years.
And, we have not been making telephone-calls, since May 4, 2009.
We have been waiting for the "start".

----------------------------------------

(20 Kasım 2014  :)

Bugün, cute-calendar.com'dan, "world philosophy day, November 20, 2014, in the world" adlı bilgiyi g+ 'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, November 20, 2014, is the world-philosophy-day.
Humanity started with philosophy. With questions and answers.

Some birds mourn for the death of their mates. Because of love. Because of not accepting the death of the loved. That is all for the birds.
The humans, too, didn't accept the death of the loved. But they found the solution. They found the spirit. The spirit got out of the body. Just as the last breath got out of the nose and mouth of the loved.
Finding spirit led to finding gods and goddesses.

Both animals and humans were afraid of the thunders. The animals didn't ask why. But the humans asked.
Science took over, one by one, the philosophical questions with scientific answers. However, philosophy will never end.
Now, we are sure our World broke from the Sun.
It leads us to the big-bang-theory. But that theory does not explain the origin of the supposed first mass. Did it exist from nothing?

We will never find out the final universal reality.
To whatever extent our seeing capacity of the space is increased, there will always be the ones unseen.
We will never find out how the animals developed two eyes for seeing.
We will never find out how the lifeless things turned into living beings.
-----
Philosophy will continue to be "on top of all" for the humanity, for ever.
All the humans on Earth have philosophies, even if they don't know the word philosophy. They inherit their philosophies from the communities in which they live. The communities with different religions and cultures.

-----
It is inevitable that the humanity will have the same common philosophy. The philosophy of impossibility of knowing the final universal reality.

----------------------------------------

(22 Kasım 2014  :)

Bugün-1,
 cnnturk.com'dan dünkü tarihli, "Ekvator Ginesi'nde 'paralel yapı' uyarısı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Around 2000 Turkish-schools in 160 countries "of Fethullah Gülen" have contributed much. To the preparations of the establishment of the world-state by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
Thanks.

--------------------

Bugün-2, telegraph.co.uk'dan 21 Kasım 2014 tarihli, "city of the future sinks into the ocean" adlı haberi de g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

To create love-society on Earth was not possible with the existent urbanization. Standart new cities for the whole Humanity were essential.
I first imagined the city of the future, in 1987-88, as a city on land. But just for the sake of being standart, away from waters of all kinds. And in similar climate conditions for all.
Years later, I changed the location from waters to seas. Standart movable floating cities.
And some more years later, I changed to air-borne cities.
And finally recently I thought the space is the best. Not away from the World. As satellites of the World. To live dependent on the World. Economy, tourism, and else. To overcome the weightlessness, centrifugal-force. The city in hoop which rotates around its axis.
-----
I have never thought of underwater (or underground) city.

-----------------------------------------

(23 Kasım 2014  :)

Bugün-1, 
reuters.com'dan 22 Kasım 2014 tarihli, "Lavrov accuses West of seeking 'regime changes' in Russia" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Agenda: 3rd World War, total non-nuclear war mainly between USA and Russia. Simultaneous nuclear explosions in both USA and Russia, by the illegal "parallel-state" of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, will end the 3rd World War. The establishment of the World-state by Turks will follow.
--------------------

Bugün-2, aydinlikgazete.com'dan bugünkü tarihli, "Genel Kurmay'dan 'paralel yapı' çıkışı" başlıklı haberi de g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Announcement of the General Staff of Turkish Armed Forces about "parallel structure".
----------------------------------------

(24 Kasım 2014  :)

Bugün, dailymail.com.uk'dan, 18 Kasım 2014 tarihli, "Obama says he would order U.S. troops into ISIS territory - if they get a nuclear weapon: President conjures nightmare scenario that justifies 'boots on the ground'", şu yazıyı ekleyerek:

"Nightmare scenario: Obama raised the hellish prospect."
"... if the United States were to discover the terror group had nuclear capabilities."

----------------------------------------

(25 Kasım 2014  :)

"Bugün", theguardian.com'dan, 24 Kasım 2014 tarihli, "Chuck Hagel forced to step down as US defense secretary"başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Chuck Hagel was forced to resign with the "dispute" of how to deal with ISIS.
-----
The center of the secret-world-state (mission-maker) hid the mission from its members. The members know that the mission is to establish the socialist-world-state, by means of Yılmaz Gürol. He was chosen at the age of 18 as victim. The proof is that he was deceived "with god's order" to make himself eunuch, at the age of 38. He will be liquidated after he does his job.

The reality is different. He was made eunuch to know well enough what "love" is, as the man to establish love-society on Earth. For this, he lived deepest love for two women simultaneously, after being eunuch, for two years.
He found out, at the age of 38, he was chosen by birth to establish the socialist-world-state. And in addition, at the age of 40, he found out he would establish love-society, on the basis of socialist-economy, depending on foursome-family. Four siblings, two males and two females, spouses to each other, by birth. To realize it he will play god when time comes, while he is the head of the socialist-world-state, and after the liquidation of the members of the secret-world-state.
-----
From what I had written in 1996, Prince Charles learned the real mission. I found out in 1988 that we were "brothers". If Charles had known the mission just as the mission-maker knew, I couldn't have taken him by my side.
From what I have written since 2000 my brother Demir learned the mission.
-----
I was chosen for the mission by birth, secretly from my family.
When I was 18, the elder generation of mine, except my mother, were told that I was chosen to establish the socialist-world-state, when time comes, in my late years. They were not told I was chosen by birth. They were warned to be prepared that I will live a hard life. They were not told about the amputation. Only after the amputation they were told this was also in the program.
My brother Demir and other relatives of mine of my generation were not told anything. My brother was taken, in 1970, into THKP which I refused to take part in. Saffet Alp, lieutenant of 1968-graduation like me, openly invited me to go to "Black Sea", before he disappeared. I didn't know at that time, THKP was in fact an organization of the Turkish-intelligence-organization. I said to Saffet, "No. Your way is wrong." On March 30, 1972, he was (so called) "killed", in a military operation, together with 9 other top civillian leaders of THKP, at Kızıldere.
-----
My brother was told that I couldn't be recruited because I act independently. Therefore I was dangerous. That became the "excuse" for the oppression against me. Fear of being poisoned. Prisons.
My officer-friends in THKP at that time knew that I was chosen as a victim. Demir didn't know it.
I found out in December-1979 that Demir was also one of them, an employee of the intelligence-organization. Much later I also found out it was done purposefully, to make me seperate completely from my brother. In other words, to stop my political passion. To make me stop trying to affect my brother.
On the contrary, my poisoning-fear was dropped immediately, and I changed my position to waiting, active-waiting. I did the bank-robbery in 1983. It was a trap for me. Demir knew it. In the prison, I made myself eunuch. After the prison in İstanbul, in Autumn-1986, I gave the good news to Demir (and to my cousin Turgut) that I was god. For this, and for my making myself eunuch, they decided I became a mad-man. Everything was finished for me, in their minds.
-----
In May 2000, Demir in Ankara, was told that the time had come for the socialist-world-state. And I was the most suitable man to establish it, if I forgive the intelligence organization. Demir tried to give this good news to me implicitly, on the phone and by coming to İzmir.
In fact May 2000 was the beginning of the 4th wave of oppression to me, in İzmir. (The exact date is March 31, 2000.) And I started to write again on newspapers, etc., to introduce the mission indirectly, for Demir and for the others involved. Demir learned the mission from me, in this way. He has not changed his apparent-position yet.
-----
And I have continued to introduce the mission, through internet, since March 2012, for Demir and for the others involved.

----------------------------------------

(26 Kasım 2014  :)

Bugün-1, 
huffingtonpost.com'dan, 14 Kasım 2014 tarihli "North Korea to send special envoy to Russia" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"... as part of U.S.-led plot to destroy its political system."
-----
Agenda: The World-State.
3rd World War will officially start with North Korea's invasion attempt of the South Korea. It will be mainly between USA and Russia. A total non-nuclear war. It will be ended with simultaneous nuclear explosions in both USA and Russia, by the illegal "parallel-state" of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.
The establishment of the World-State by Turks will follow.

--------------------

Bugün-2, cumhuriyet.com.tr'den, 25 Kasım 2014 tarihli, "cemaate örgüt adı: PDY/PÖ" başlıklı haberi, g+'da paylaştim, şu yazıyı ekleyerek:

It says:
From now on, in official correspondence, the code "PDY/PÖ" will be used, for Gülen-organization.
"Parallel-State-Structure/Pennsylvania-Organization".
".
----------------------------------------

(27 Kasım 2014  :)

Bugün, takvim.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Cemaati MOSSAD ve CIA yönetiyor" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The news says about "parallel structure": MOSSAD, CIA, KGB.
And it says "upper mind", words also used by President Erdoğan.
-----
The "uppermost mind" is the Center of the Secret-World-State. And its aim is to make Yılmaz Gürol establish the love-society on Earth.


Haber, "paralel yapı" hakkında diyor ki: MOSSAD, CIA, KGB.
Ve "üst akıl" diyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kullanılan kelimeler.
-----
"En üst akıl" Gizli Dünya Devleti'nin merkezidr. Ve onun amacı Yılmaz Gürol'a yeryüzünde Sevgi-Toplumu'nu kurdurmaktır.
----------------------------------------

(29 Kasım 2014  :)

"Bugün", dailymail.co.uk'dan 22 Haziran 2010 tarihli, "Mystery of the pregnant Pope ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Pope Francis is in Turkey, (28-29-30 November). Welcome!
-----
If the event of female-pope wasn't real, the story would not come to the present time, and there would not be testis -examination during the elections of popes now.
If it was true, it was not possible not to be known by the Cardinals around her.
If the Cardinals knew the truth, her lynching by Cardinals could not be real but fake, when she gave birth to a child during a public ceremony.
-----
The question is "why"?
The answer is "a play", among the highest clergy of Catholic Church of that time.

----------------------------------------

(30 Kasım 2014  :)

Bugün, sondevir.com'dan, dünkü tarihli "Türk-İngiliz Tatlı Dil forumu" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Sweet Language" Forum in İstanbul, November 28-30, 2014. "Brother" Andrew (the Duke of York) participated too. A forum, started in 2000, between Turkey and United Kingdom. First meeting was in London. This is the fourth meeting.
-----
This news says Prince Andrew said, with my translation, "we are looking forward to the other meeting".
During his Turkey-visit of May 24-26, 2004, he said in Turkish: "bize de inşallah demek kaldı". The literal translation of "inshallah" is "if god pleases". But it is widely used by Turkish people, to mean "I hope". That's why he "chose" to use especially this word. That was the explicit reason.
However, before he used this word, I had used it, on many proper occasions in my notes, by adding "me" after "in". Then it means "god came down".
Now I can translate what he said in Turkish, in 2004, in Turkey:
"And it was left to us to say inshallah."

----------------------------------------

(2 Aralık 2014  :)

Bugün-1, 
 youtube'den "A very special love (w/lyrics) Sarah Geronimo" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Sexually Oriented Love" (in Turkish "AŞK" /ashk/) is the kind of love which originates from sexuality.  But it exceeds sexuality.
-----
3 months before my amputation, in 1986, I found Ayla as my wife, in her absence, in the prison. And deep love with libido, including masturbations for her. After the prison, in İstanbul at home, I tried masturbation, for the first time, as a eunuch-man. But I could not do. And I thought I will never reach orgasm, for the rest of my life. Something very interesting happened. My libido had disappeared. My love for Ayla continued deeply, in her absence. And in 1987, in İstanbul, I met with Semra. Ironically, I fell in love with her, too. I cried with agony, because I had Ayla. Later I accepted both of them as my wives. My love for Semra started without libido. Zero libido. Once, walking, hand in hand, with her, on the street, she pressed my hand upon her vagina. I was not sexually attracted. For me it was pleasure to hold her hand, to look at her eyes. That was all. When we moved to İzmir, in September-1987, I went to Ayla's house to see her. At that time, I thought her marriage with Necip was not real. But seeming. And my waiting for the time of real hugs with my wives continued. At the end of second madhouse period, in early-1990, I lost my mission-consciousness. I thought if there was a mission-maker there would not be madhouses for me, because they were too heavy. And my loves disappeared immediately, because they were formed, under mission-consciousness conditions. In late-1992, my mission-consciousness came back again. But loves did not come automatically, because they were the products of senses. Not the products of the mind. And with some thinking, I understood they were the product of the mission-maker, to make me know what love is, and what the essence of the mission is. The foursome-family. Two spouses for everybody. After living 5 years without libido, my libido came back "by chance". I was surfing among television channels, one late-night. I encountered a porn-publications. With non-sexual interest, I watched some. And for the first time, I was sexually aroused. I put my hand on my genital-place, and with a few squeezing I reached orgasm, for the first time, years later. I found that orgasm was possible for me. My libido came back as the same as before. From then on, upto now, masturbations for my sexual needs.
Comments:
1)
If somebody (male or female) concludes that he or she will never reach orgasm, for the rest of life, the libido disappears spontaneously.
This is also valid in case of voluntarily giving up reaching orgasm for the rest of life. (Examples, monks and nuns.)
2)
Nature developed the libido for the continuity of the species. It is necessary for the sexual intercourse. But Nature did not put obstacles for homosexuality. The sexual preference of the individual may turn partially or completely to the same-gender. Therefore "sexually oriented love" is possible also for the homosexuals. Even if with the lack of libido.
3)
The most natural "sexually oriented love" starts, in the "nest", between two siblings, one male and one female, when they were not sexually mature, before adolescence. But Nature could not manage to give "the other sex" to every nests. In addition, the Civilization prohibited sex and love between siblings. This is the main cause of the sexual problems of the society now. We will cancel this prohibition, this main taboo. And we will give each couple, a couple of children, one male and one female. That is possible now, by Science. Foursopme-family, as precaution, in case of early death of a spouse.
Don't let the humans be without spouses, without loves.
Don't let the children be without mothers and fathers.
In summary, humans, in the new-world, will not look for "love", because they will have love, by birth. Their hearts will be "full", by birth. But there will always be "some" empty parts in the hearts for the others. For the same generation, with libido. For the others, without libido. Therefore, there will always be "some" parts in beds, also for the others.
We will forget jealosy.
We will forget homosexuality.
We will forget pedophilia.
The Society of Love.
4)
150 years ago, the mission-maker wanted me to be eunuch at the age of 38. To love women without sexual organ was sufficient to know what love is. In addition, I didn't have libido when I fell in love with Semra. The mission-maker of today managed to make me believe that I will not reach orgasm any more. I did not even think about the men whose male-organs are medically cut, and made so-called women:
- After the amputation, do they lose their libido?
- Of course not!

--------------------

"Bugün"-2, dailymail.com.uk'dan, 30 Kasım 2014 tarihli, ""Britain's secret nudist community" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In the new-world, nakedness will be essential, at home, and at appropriate public places. The garments are the most innocent products of the civilization of those which led us to lose our naturalness.
----------------------------------------

(8 Aralık 2014  :)

7 Ocak 2013'de, Fatoş "facebook arkadaşlığımızı" iptal edip yayınlarını sildikten sonra, bilgisayardaki facebook'ta ("talihliyilmazgurol") faaliyetim tabiatiyle azaldı. Cep telefonumdaki facebook'tan ("yilmaz.gurol.39"), Fatoş'un ve Gül'ün facebook yayınlarını izledim, ve paylaştım. Bilgisayar daki facebook hesabıma aktarma imkanı olmadan. 25 Kasım 2013'de Cep telefonundan Fatoş'un facebook hesabına girme imkânım da kalmadı. Bugün baktım, cepteki facebook'ta Fatoş'un yayınları silinmiş. Ama silinmesi mümkün olmayan Fatoş'un beğendiğim ve sık sık tekrar tekrar paylaştığım fotoğrafı ve diğer bir iki fotoğrafı kalmış. Onlardan dolayı olsa gerek google aramalarda hem cepte hem bilgisayarda, cep'teki facebook hesabım artık görüntülenmiyor. Sadece bilgisayar'daki facebook hesabım görüntüleniyor, her ikisinde de.. Dört-beş gündür, bu böyle. Zararı yok. (Faydası var mı, Fatoş'cuğum?)
Tabi ben cepteki hesabıma hem cepten, hem bilgisayardan girebiliyorum. Bilgisayar'dan imkânsız, ama ceptekinden Gül'ün yayınlarını (her sabah) izlemeye, ve bazılarını paylaşmaya devam ediyorum. Tabi tamamen Gül'e ait olan yayınlar cep hesabıma bilgisayardan bakınca görünmüyorlar.
-----
Dolayısıyla, 2014'te, bilgisayar'daki facebook hesabımda faaliyetim ve yayınlarım çok az oldu. 6 Şubat'ta Facebook'un Metin için 2003 yılı için hazırladığı videoyu paylaştım. 12 Mayıs'ta anneler günü yayınım. Ve 13 Mayıs'ta, Ayşe ile "facebook arkadaşlığı", onun teklifi üzerine. 18 Mayıs'ta Fatoş'un 50.ci doğum günü dolayısıyla yayınım.Youtube'dan, YILAY SOLMAZ'ın yüklediği "portofino" şarkısı ile. (YILAY SOLMAZ, yılmaz olmaz olmaz, ne olmaz, ay solmaz.)
Hepsi bu kadardı. Ama cepteki faaliyetimle ilgili, 4 yayın yaptım 12 Ekim'de, bilgisayar face'ime. 14 Ekim'de de, bu 4 yayınımla bağıntılı 9 yayın daha yaptım. Ve son olarak 4 Kasım'da, g+ 'da en son 50 yayınımı görüntüleme imkanı veren "circle-count" u paylaşmıştım.
-----
Bilgisayardaki Face hesabıma hergün bakmadığım için, Ayşe'nin, 1 Aralık'taki doğumgününü 5 Aralık'ta kutlayabildim. 6 Aralıkta tekrar facebook'a baktığımda, Ayşe'nin doğumgünü fotoğraflarını içeren yeni bir yayınını gördüm. 2 tanesinde Fatoş da var. 2 elinde de mumlarla. Çok sevindim. Metin'den, 19 Eylül 2013'te paylaştığım, daha sonra facebook yıllık videosunda da çıkan Ayşe ve Fatoş'un birlikte çekilen fotoğrafından beri, bilgisayarda gördüğüm ilk fotoğraflarıydı Fatoş'un, o gördüklerim. Paylaştım, "Quando, Quando ..." diye yazarak.
-----
Dünkü Hürriyet gazetesinde bir haber: "İki ayrı kazada, iki Kurye can verdi". Amputasyon'un anahtar kelimesi UR ihtiva eden KURYE kelimesi dolayısıyla, haberin bu kadarı bile lginçti. Ama ayrıntılar haberi daha da ilginç yapıyordu. Aradım internette. Yok. Mecburen iki ayrı haber olarak bulduklarımı paylaşmam gerekti. G+ da yenice bir sadeleştirme, toparlama yapmıştım. Orada paylaşmayı uygun görmedim. Twitter'daki paylaşımlarımda yetmezdi. Facebook'ta paylaştım haberleri. ilgili olanlara şu yazıları yazarak:
Motosikletli KURYE. Murat YILMAZ. İzmir-DİKİLİ. 6 Aralık 2014.
Motosikletli KURYE. Abdülkadir KAN. Denizli. 6 Aralık 2014.
(Hem aynı günde, hem YILMAZ, hem KAN, hem MURAT, hem motosiklet, hem ikili hem Dikili, hem İzmir hem Denizli. Compact-Disk tabirindeki "compact" kelimesine uygun "compact-message", sıkıştırılmış mesajlar toplamı.)
Haberleri paylaştıktan sonra, facebook'a bakmadan önce bir yayın daha paylaşmak istedim. Bir g+ arkadaşın hesabında izlemiş ve çok beğenmiştim. Almanca bir şarkı. Hansi Hinterseer söylüyor. "Ich hab ein Herz für ...". Youtube'dan onu da paylaştım. Sonra baktım facebook'a.
-----
Ve Ayşe'nin bir yayını daha, babasının vefatının 10.cu yıldönümü (7 Aralık 2014) dolayısıyla, "ailecek kabristan ziyareti"ile ilgili fotoğraflar. "Başımız Sağolsun ... Uğur eniştem" diye yazdım. Fatoş da vardı fotoğraflarda. Paylaştım facebook sayfamda.
-----
Ben Uğur eniştemin vefat tarihini 7 Kasım 2004 olarak biliyordum. Yani ilk duyduğumda ya bana yanlış söylendi, yada ben yanlış algıladım, Aralık yerine Kasım.
Asıl adı Oğuz'du. Kendini telefonda vesairede hep "Oğuz Kaftancı" diye tanıtırdı. Ama hepimiz UĞUR adını kullandık, ona hitaplarda. 
"İki KURYE" olayının tarihi de onun 10.cu vefat yıldönümü ile bağıntılı. (KURYE/ UĞUR/UR). Gazetelerde 7 Aralık'ta çıktı. 6 Aralık'ta olmuş, "kazalar".
-----
Ve bugünkü Hürriyet'te, manşetin altında solda, ilk haber: "Doğumgününde şarkılarla anıldı" başlıklı haber Zeki Müren için, "önceki akşam".
Evet biliyorum 6 Aralık. Bana yanlış söylenmediyse, yada ben yanlış algılamadıysam, kuzen Ahmet SARI'nın oğlu EGE'nin de doğum günü 6 Aralık.
Yani "İki KURYE" olayı EGE'nin doğumgünü ile de bağıntılı. Ahmet'in oğluna o adı vermesinin sebebinin,"aslımız ege'li" düşüncesi olduğunu da biliyorum. (İzmir ve Denizli, iki ege kenti). 1963-64'de, Ahmet'i kucağımda taşımıştım, Denizli-ÜZERLİK köyünden, yakındaki ŞAMLI köyüne giderken (Aşağı Şamlı'ya).
Ve bugün Ayşe'nin yayınlarından biri Ayşe ile Ahmet'in "facebook arkadaşı" olduklarına dairdi. Ama bugün, 8 Aralık, facebook'a ilk girdiğimde ilk gördüğüm Ayşe'nin, babasıyla ilgili hazırladığı 53 dakikalık "anılar" videosu. hemen izledim, ve "izledim, Ayşe'ciğim" diye yazdım.
Fatoş'cuğum, video da duygulanarak en beğendiğim görüntü, baba şefkatiyle eniştemin seni ve Ayşe'yi, yani iki kızını iki dizine oturtarak kucaklaması oldu.
----------------------------------------

(9 Aralık 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli, "ABD'de polis şiddetine protestolar sürüyor" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I have no doubt. The killings of Michael Brown and Eric Garner are fake. Depending on my political-consciousness and what I have observed on TV about their killings.
A conspiracy of the intelligence-services. The aim of the ultimate authority (the center of the secret-world-state) is to lead people to think about racial problems.
The world-state, under the leadership of Yılmaz Gürol, will target:
In the short term, the lingual unity.
In the medium term, the cultural unity.
In the long term, the racial unity.
-----
A homogeneous humanity, with fixed-population, in 100.000 standart cities. For the rest of time, in our journey, to the unknown eternal-future.

----------------------------------------

(10 Aralık 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "işkence raporu açıklandı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My comments:
1) It accuses the Republican Bush-period.
 2) It was appropriate to make it public this month. Because next month the head of the inelligence-committee will be from the Republicans.
3) It protects US-administration, in general. Because CIA didn't inform the government and the Congress properly.
It protects even CIA. Because the officers hid their "unacceptable tortures" from their superior officers.
4) It protects, in my opinion, top CIA-agents in Al Qaeda, by mentioning tortures against them.
5) It gives an implicit warning to the ordinary people of the world. Don't take part in political activities by yourselves. Otherwise you may experience torture.

----------------------------------------

(12 Aralık 2014  :)

Bugün, nbcnews.com'dan, dünkü tarihli, "CIA chief John Brennan defends agency but questions some tactics" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Brennan said yesterday: "... harsh interrogation helped lead to the killing of Osama bin Laden". I say today: I have no doubt, the killing of Osama bin Laden is fake, depending on my political-consciousness.
The mission of Osama bin Laden was a dummy mission for the genuine mission of Yılmaz Gürol.
His mission was the establishment of the Islamic-state.
My mission is the establishment of the Socialist-world-state.
-----
I found out my mission in 1986.
The road-map was:
1) By military-coup, to take over the administration of Turkey.
2) By using atomic-bomb to Israel, to take over tha administration of the Middle-East.
3) To take over the administration of the World. By which way remained ambigious.
-----
I found, in 1988, that my real mission was to establish the love-society in the World. Socialist-economy. Foursome-family. Four siblings of two males and two females. Spouses to each other, by birth.
-----
My road-map remained the same until late-2004.
The correct road-map was to get the administration of the World, without getting the administration of Turkey. Asymetric-nuclear-warfare. 2 Atoms to the USA, and 1 atom to Russia were sufficient to take over the administration of the World. In other words, I would start the 3rd world-war. And it would last short.
I looked what happened, as a reminder, when I found the right road-map. It was on the same date of the death of retired Turkish airforce brigadier-general KAYNAK TÜMER. He was buried in the cemetery of KAYNAKLAR in İzmir.
One of the meanings of KAYNAK is "the origin". And KAYNAK is very rare as the first name of any human in Turkey. And the plural of KAYNAK is KAYNAKLAR.
(The importance of the coincidence of KAYNAK and KAYNAKLAR.)
-----
Later, I saw the sameness of my road-map as that of Osama bin Laden. When Al Qaeda did the "super-terror" of September 11, 2001, I immediately evaluated it, without any doubt, as the act of CIA. But it didn't help me to find the right road-map.
-----
The super-terror was done on an important date. On nthe 28th anniversary of the so-called (fake) killing of ALLENDE of Chile, the first democratically elected "communist" president in the World.
(Naturally, at that time, I didn't know, it was fake.)
-----
And, early this year, when Russia annexed Crimea, I found the right knowledge of the 3rd World-War.
It will officially start between the USA and Russia, upon North Korea's invasion-attempt of the South Korea. An over-all non-nuclear war.
Turks, organized as an illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, will end the war, by simultaneous nuclear atomic-explosionns (2+2) in the USA and Russia. After taking over their administrations, and after having their nuclear capabilities, the taking over the administrations of the other nuclear-states, peacefully. And then, the others.
So will be the establishment of the world-state, projected by the center of the secret-world-state.
-----
Of Course, Yılmaz Gürol and his organization will not pop up suddenly, by exploding atoms.
A classic-terror in the city of İzmir, as the confrontation with the legal Turkish-state, before the nuclear-terror in the world. That's why Yılmaz Gürol have experienced oppression, in İzmir, since 1987, for the last 27 years.
--------------------
****************************************
Bugün, facebook'ta Ayşe'nin yüklediği bir fotoğraf gördüm. Barış ve Yaban. "aaaa" dedim ve yazdım. Ve paylaştım. Luciana Blair photography'de çekilmiş. Altında şunlar yazılı: 
Little Yaban waiting for Santa... but specially for his little sister coming very soon!
****************************************

------------------------------------

(13 Aralık 2014  :)

Bugün, cnn international'da dün yayınlanan bir videoyu, cnn.com'da "a chat with ISS astronauts" başlığıyla buldum ve g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The living things of the world changed themselves to adapt the changing conditions of the World. Evolution.
When some of them became Humans, additionally they started to change the World to adapt themselves. Sovereignty over Nature.
-----
It seems scientifically, in the long run, the World will not be suitable to live on. Therefore it is logical to think about appropriate space objects, for the new settlements of the Humanity. Mars, or oven on other planets beyond the Solar System. But it is a matter of the far future.
However, on the verge of establishing a new social-order for the Humanity, the settlements in space around the World, as satellites of the World is the matter of now.
-----
100.000 standart cities, in Space.
Weightlessness can be overcome by centrifugal-force, to produce 1-g. Hoops rotating around their axses.
"Unit-community" will be with the population of 600 people, plus the elderly. "Fixed-population". 4 unit-communities, side by side, perpendicular to the axis. 40 localities around the hoop, in 4 strips. Altogether 96.000-plus fixed-population.
-----
Places of homes. Control-centers of the World.
Dependent on the World. Economy, tourism, etc.
To live in Space, as if living in the World. To take some plants only, for having green environment. To leave the World to the other living things. But constantly controlling the World for the better of the living things and for our needs.
-----
The first era of the new-calendar, first 25 years, the construction of and the immigration to the standart cities.
-----
Where to build them?

----------------------------------------

(14 Aralık 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan, 11 Aralık 2014 tarihli, "Solo Türk'ten yeni yıl filmi" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, I shared "a photograph" of Hitler. And I wrote: "naturally, without any doubt, my conviction also is that Hitler's suicide is fake".
-----
I used the word "naturally", because the essence of my political-consciousness is the existence of the secret-world-state. (Its origin goes back to hundreds years ago.) Therefore, History is full of fake-deaths of the members of the secret-world-state.
-----
The assassination of Ferdinand of Austria was fake. It was "the reason" of the world-war-1.
At the end of world-war-2, the suicide of Hitler of Germany with his woman, and the killing of Mussolini of Italy with his woman, were fake.
The execution of Ceausescu of Romania with his wife was fake.
After the French-revolution, the executions of Louis-16 and his wife were fake.
After the Russian-socialist-revolution, the killing of Tsar Nicholas-2 with his family was fake.
In the Middle-East, the assassinations of Anwar Sadat of Egypt and Yitzhak Rabin of Israel, the execution of Saddam of Iraq and the killing of Gaddafi of Libya were fake.
After the military-coup, the execution of Menderes of Turkey was fake.
During the military coup, the killing of Allende of Chile was fake.
The assassinations of Nhat Erim of Turkey and Aldo Moro of Italy were fake.
The assassination of Olof Palme of Sweden was fake.
The assassination of John F.Kennedy of the USA was fake.
The assassination of Indira Gandhi of India was fake.
In Pakistan, the execution of Zülfikar Ali Bhutto and the death of Zia-ul-Haq in an aircraft-crash were fake.
The death of Lin Biao of China in an aircraft-crash while escaping to the Soviet Union was fake.
The deaths of the presidents of Rwanda and Burundi when the aircraft carrying them was shot down were fake. It was "the reason" of Tutsi-massacre in Rwanda.
-----
The center of the secret-world-state first made the plan of socialist-world-state with 3 big wars. It was a negative plan, because it envisiged the continuity of the secret-world-state.
Later, "the center" projected the love-society with foursome-family. It was a positive plan. But it was not possible to be realized with the "existing" members of the secret-world-state. It was necessary to terminate the secret-world-state.
Therefore, "the center" mounted the love-society-project upon the 3-wars-plan, without informing "the members".
That's why the members know me as the man to realize the establishment of the socialist-world-state, and afterwards to be liquidated by real killing, openly in public.
The deaths of Atatürk the founder of "secular" Turkey, and of Lenin the founder of "socialist" Russia are not natural deaths.
The members have this knowledge.
But I have "the knowledge", too!
Lenin, Atatürk and Yılmaz.

----------------------------------------

(17 Aralık 2014  :)

"Bugün"-1
, channel4.com'dan, dünkü tarihli, "Taliban Peshawar school massacre" adlı haberi g+'da paylaştı, şu yazıyı ekleyerek:

April 19, 1995. Oklahoma City. Bombing. 19 Children.
September 3, 2004. Beslan. School-attack. 186 children.
December 16, 2014. Peshawar. School-attack. 132 children.
-----
Timothy mc Weigh said he didn't know there was a day-care place for children in the building. 168 dead, including 19 children in the day-care place.
In Beslan, 300-plus dead. The majority children.
In Peshawar, almost all children. 132 out of 145-plus.
-----
The sovereign of the World. The secret-world-state.
I will not say the secret-world-state has responsibility, for the killings of the children in these incidents. With deliberate intentions of the center of the secret-world-state, the children were killed.
-----
And I know, without any doubt, the ultimate aim of the center of the secret-world-state is the establishment of love-society in the world.
I was chosen by birth, to realize the mission.

--------------------

"Bugün"-2, hürriyetdailynews.com'dan, bugünkü tarihli "Erdoğan shoots himself in foot on anniversary of graft probe" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today is an "historical day". December 17, 2014.
 6 hours ago, both Barack Obama and Raul Castro, in their own countries, on TV, simultaneously made public the start of normalization agreement between the USA and Cuba. Both leaders thanked Pope Francis for his contribution to this agreement. But they forgot to congratulate Pope's birthday. Today he became 78 years old.
-----
Today is the 1st anniversary of the bribery-operation relevent to the ministers of the Turkish-government.
It was evaluated by Erdoğan as "a plot to topple the goverbnment". Its most important outcome is the words of "parallel-state", first mentioned by Erdoğan. Because the world-state will be established by Turks, organized as an illegal parallel-state of Turkey, under the leadrship of Yılmaz Gürol.
3rd world-war will officially start between the USA anf Russia, upon the North Korea's invasion-attempt of the South Korea. An overall non-nuclear war.
Simultaneous nuclear-explosions in the USA and Russia, by Turks, will end the war. The establishment of the world-state will follow.
Today is the 3rd anniversary of the death of Kim Jong Ill, the former president of the North Korea.
Tomorrow's premiere of the Sony-film depicting plot against North Korea president Kim Jong Un was cancelled, because of terror-threats. It will be on the cinemas, on Christmas-day.
-----
Today is the 4th anniversary of Tunisian Mohamed Bouazizi's burning himself. The following day, demonstrations started in Tunisia. The beginnig of Arab-spring.
Bouazizi later died on January 4th, 2011. (A fake death, of course.)
-----
Today is the 741st anniversary of the death of MEVLANA, the well-known Turkish sufi.
-----
And today is the 66th birthday of Kemal Kılıçdaroğlu, the head of the main "legal" opposition party of Turkey.
Happy birthday, Kılıçdaroğlu!

----------------------------------------

(18 Aralık 2014  :)

Bugün-1
, sabah.com.tr'den, dünkü tarihli, "Kapadokya'da balon kazası ..." başlıkı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

On December 17, 2014. Balloon-crash in Turkey.
Chinese and Malaysian tourists.
Tang Yi died.
(Tangshan earthquake. July 28, 1976. 250.000 dead. Its 10th anniversary is my god-day.)
Among the wounded are Demir RAJA and Takashi TEMURA.
(My brother's name is Demir. But our grandfather called him as TEMUR.)
December 17, 2014 was a "historic day" because of USA-Cuba "agreement" and of four important anniversaries.
Let me add another anniversary:
December 17, 1903. First motorized flight in the air, by Wright-brothers.

--------------------

Bugün-2, abc.net.au'dan, 19 Ocak 2012 tarihli, "The Port Arthur massacre" adlı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In Çanakkale-prison, on April 28, 1986, I found out Ayla as my wife, in her absence. Later, in İstanbul my wives  (on my mind) became two, when I met with Semra. My belief that they were (to be) my wives continued until the beginning of 1990. And at the end of 1992, I understood they were dummy-wives. To make me find out the program of the mission, and learn what sexullay-oriented love is (especially when eunuch).
-----
On the 10th anniversary of my finding Ayla, on April 28, 1996, in the touristic Port-Arthur prison-colony, in Tasmania-Australia, Martin Bryant killed 35 tourists, with automatic rifle.
-----
On February 10, 2007, here in İzmir, I found out Fatma (my female cousin) as my wife. And 444th day of my finding her was April 28, 2008. The message was that my real wife (to be) was Fatma. (Not Ayla and Semra.)
Therefore, it is was clear that April 28, 1986 was chosen according to April 28, 2008.
-----
In the battle of Çanakkale (Gallipoli) in 1915, around 500.000 martyrs. Turks, Australians and others.
-----
I have still been waiting.

--------------------

Bugün-3, telegraph.com.uk'dan, 15 Aralık 2014 tarihli, "victims of sydney siege ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

On Turkish Newspaper Hürriyet dated December 15, 2014, there was an extraordinary remembrance-notification. That date was the death-anniversaries of 5 members of the family of Narin.
Nurullah Narin (1977).
Pakize Narin (Germirli) (1995).
Ulviye Narin (2012).
Hikmet Ercan (2010), the aunt of the family.
İnci Narin (Yerlici) (1991).
Therefore, my attention was on the happenings of December 15, 2014, relating to the word "Narin".
A news of hostage-taking came from Australia, on that date. Local time, in the first hours of the next day, it was ended, with the killing of the hostage-taker by the police, and the deaths of two of the hostages.
The hostage-taker was originally an Iranian. I found a connection between the words of "narin" and "iran".
 Furthermore, the surnames of the hostages who died ended with three same letters. Its meaning in Turkish is "end".
Katrina Dawson.
Tori Johnson.

----------------------------------------

(19 Aralık 2014  :)

Bugün, edition.cnn.com'dan, bugükü tarihli "FBI: North Korea responsible for Sony hack" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

CNN correspondent Joe Johns said first "North Carolina" instead of "North Korea" by mistake. One hour ago, in the breaking news, on the subject. Exactly at 12.03 Washington time, December 19, 2014.
-----
My surname Gürol and the word Carolina have the common syllable of "rol". My role is to play god, in order to establish love-society, on Earth.
First step, the establishment of the socialist-world-state, by Turks, under the leadersip of Yılmaz Gürol. Organized as an illegal parallel-state of Turkey.
3rd world-war will officially start between the USA and Russia, as total non-nuclear war, upon North Korea's invasion-attempt of the South Korea. Turks will end the war, by simultaneous nuclear explosions in both USA and Russia. The establishment of the world-state will follow.
As projected by the supreme authority of the world, the secret-world-state.

----------------------------------------

(21 Aralık 2014  :)

"Bugün", Kuzey Kore odaklı 4 yayın paylaştım g+'da, aşağıdaki yazılarımı ekleyereK.

Bugün-1) stripes.com'un 20 Aralık 2014 tarihli, "Obama vow response after FBI blames North Korea for Sony hack" başlıklı haberine:

3rd World War will "officially" start between the USA and Russia. Upon the attempt to invade South Korea by North Korea. A total non-nuclear war, mainly between the USA and Russia. Simultaneous nuclear explosions in both the USA and Russia will end the war. The establishment of the World State will follow. By Turks organized as an illegal "parallel-state" of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol. As projected by the supreme authority of the World, Secret World State. The production of the film "The Interview" and the following happenings on the subject is part of the process leading to the final aim.
--------------------

Bugün-2) america.aljazeera.com'un 1 Ekim 2013 tarihli, US to maintain military presence in Korea, says Hagel" başlıklı haberine:

The USA has around 30.000 troops in South Korea, to defend it against any attack from North Korea. 3rd World War will start North Korea's attempt to invade South Korea. The USA will also wage war on Russia, accusing it of supporting North Korea. The ultimate aim is to establish the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
--------------------

Bugün-3) theguardian.com'un, 19 Aralık 2014 tarihli "Viladimir Putin invites Kim Jong-un to Moscow" başlıklı haberine:

"Pyongyang is also seeking support from Russia ...", the news says. Agenda: The establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
--------------------

Bugün-4) edition.cnn.com'un bugünkü "Obama: North Korea's hack not war, but cybervandalism" başlıklı haberine:

- Do you think this was an act of war by North Korea?
- No it wasn't an act of war, it was ...
The question of the correspondent about North Korea cyber attack on Sony, and Obama's answer, in the interview.

----------------------------------------

(23 Aralık 2014  :)

"Bugün" gazetetrakya.com'dan, 8 Temmuz 2014 tarihli "Kırklarelindeki toplam cami sayısını biliyor musunuz?" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, I got a new credit from a bank. Today I calculated the instalments of my 4 credits from 2 banks. It was roughly TL 665. Because of my god-numbers are 66-666-6666-66666, since 1986, I wondered the exact amount. By calculator, I found it TL 666,01. Yes, the main part was 666. Without leaving the calculator, I divided 2015 by 13. Yes, exactly 155 times. 13 is my lucky-number since I found Fatma, on February 10, 2007, 13 days after my mother's death. The message says 2015 will be my lucky-year.
155 in Turkey is the emergency phone number for the police. (In Turkey, different numbers for different services, for example 112 for the ambulance.) In the USA general emergency call number is 911, since around 1982. 911 was first used in Haleyville-Arizona, in 1968. My god-year is 1986, the year that Comet Halley came near the World. Super-terror of September 11, 2001 is now called "9-11". That is, the phone number 911 of the USA is connected with my mission. Also 155 of Turkey is connected with my mission.
-----
Every year religious-affairs-directorate of Turkey announces the quantity of the mosques in Turkey. It was 77.777 in 2005. 10 years before 2015.
Numbers 77-777-7777-77777 are  my love-numbers. 10 years emphasize there is a connection between 77.777 of 2005 and 2015 with multiples of 13. "Seven" measns in Turkish "person who loves".
-----
One month ago, in November 2014, the number of the people in Turkish prisons was announced. 156.195 people. And it was 12015 multiples of 13. I had shared the news both in Twitter and in g-plus. And today, while writing these words, I saw 2015 in 12015. Yes, there were prisons for Yılmaz Gürol. It was his destiny.
But the messages say "good news" for 2015.
156195/13=12015
 2015/13=155

----------------------------------------

(26 Aralık 2014  :)

Bugün, haber.stargazete.com'dan, 24 Aralık 2014 tarihli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ur gibi TÜBİTAK'ı sardı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

President Erdoğan said "Ur Gibi", on December 24, 2014. It means "like tumour". The Turkish word Ur (tumour) was the key word for my amputation of my male-organ, in Çanakkale-prison, on July 28, 1986.
I was first thought there in 1986 by the messages of the intelligence-organization that Ur is a symbol for my somewhat small male-organ. Later I was believed that the messages coming from the unknown, not from the intelligence-organization, on July 28, 1986. Three days later, I cut my male-organ, in the toilet, in order to die. But I didn't die. The message was: "Cut your male-organ, and die. Otherwise you will regret, because the oppression against you will increase intolerably.
-----
Erdoğan's using the word Ur is connected with me.
Agenda: The establishment of the World State by Turks, organized as an illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(28 Aralık 2014  :)
***********************************************
 FATOŞ 'cuğum, dün bir g+ arkadaşımın sayfasından öğrendim,
 FATO 'nun portekizce "gerçek" olduğunu.
***********************************************

Bugün, trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "Ak Parti Kongresi'nde Halid Meşal sürprizi" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Khaled Meshaal, the political leader of HAMAS, is in Turkey, on the verge of the start of the affairs of Yılmaz Gürol. To remind everybody the years Yılmaz Gürol lived with the fear of being poisoned.
-----
In 1975, I was given an impression  that I was poisoned, after drinking a cup of tea. To avoid my death, I informed everybody around me of the incident. My purpose was to force the intelligence-organization to insert my body the antidote of the poison before death. 3 days later, I was sick. One week in bed. 5 kilograms weight-loss. I evaluated the situation that they had to give the antidote. 5 years I lived with constant fear of being poisoned. In December-1979, I found out that my brother Demir was also an employee of the intelligence-organization. My fear of being poisoned disappeared immediately. And an active-waiting began. With expectation of positive political duty from the intelligence-organization. And my evaluation of the tea was also changed. I was not poisoned. But to make me believe it, I was made sick with hepatitis. In 1986, I found out I was chosen by birth, for the mission of world-socialist-state. In 1988, I found out my mission is to establish the society of love in the World, with foursome-families of the siblings, on the basis of socialist-economy. I have still been waiting for the start.
-----
No doubt, Meshaal's poisoning-incident was fake. It was arranged by the mission-maker (the center of the secret-world-state) especially on my 50. birth-day, September 25, 1997, in connection with my experience of "being poisoned". The agents of Israel, In Jordan, injected poison into Meshaal's ear "secretly" which would kill him within 48 hours. But the incident was noticed, and one of the agents was captured. The incident became a political crisis between Jordan and Israel. Israel had to give the antidote of the poison before "death". The apparent consequence of the incident was the rise of HAMAS. Later, Meshaal evaluated the incident as his "second birth".

----------------------------------------

(30 Aralık 2014  :)

"Bugün", seattletimes.com'dan, 26 Aralık 2014 tarihli "Happy thoughts about what we hope will happen in 2015" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Ann McFeatters says, in 2015:
"Perhaps North Korea could become the new Brigadoon".
(Brigadoon is a Scottish fantasy about a town that disappears into the mists.)
-----
I say, as my belief, in 2015:
North Korea will attempt to invade South Korea. And this will start the 3rd-world-war. A total non-nuclear war mainly between USA and Russia. Turks, illegally organized under my leadership will end the war, by simultaneous nuclear explosions in both USA and Russia, to force them to surrender. The declaration of the world-state in Ankara will follow. The completion of the establishment will be generally in peaceful way.
-----
But before  Nortth Korea's attack to South Korea, the World will learn who Yılmaz Gürol is, through the terror in İzmir. I am waiting for the Turkish-government to send my military-personnel. The Turkish-government is waiting for PKK to lay down the arms, which caused 40 thousand deaths, in 30 years. It will be the success of the so-called "solution-process" of the government. My appearance in İzmir will be evaluated a new attempt of the so-called "parallel-state", against the Turkish-government. By nuclear explosions, it will be understood that my real target is the World. It is appropriate here to mention that the nuclear bombs will be placed to the chosen cities by the USA and Russian governments, and the detonators will be delivered to me.
-----
In short, the declaration of the world-state is what I hope will happen in 2015. To be the biggest event of the history.
----------------------------------------

(31 Aralık 2014  :)
********************************************** 
Bu sabah, Gül'ün cep telefonumdaki facebook yayınından öğrendim.
HAYAT doğmuş, dün, YABAN'a kardeş.
Hoşgeldin Hayat!
Sağlıklı mutlu büyü, sağlıklı mutlu yaşa!
(Yaban-Hayat, "wild life" oldu.)
**********************************************

Bugün, trthaber.com'dan, dünkü tarihli "Paralel devlet bir daha zemin bulamayacak" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Prime Minister Davutoğlu spoke to the nation.
He used the words "parallel state".
He used the words "our first message for 2015".
-----
I say, agenda for 2015:
Establishment of the World State by Turks, organised as an illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.

--------------------
******************************  
MUTLU YILLAR  /  HAPPY NEW YEAR

(şimdi / 31-12-2014, 23.00 / now)
******************************


(1 Ocak 2015  :)

"Bugün", youtube'dan, "Nikos Portokaloglou - Oso kratei ena fili" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

- What happened in 2014, Yılmaz?
- Hayat was born, on December 30, 2014.
(On the 57th birthday of Nikos Portokaloglou.)
The second child of my niece Barış.
Welcome Hayat!
Grow and live happily!

----------------------------------------

(2 Ocak 2014  :)

"Bugün",kyivpost.com'dan, 15 Aralık 2014 tarihli, "Lavrov says Crimea became part of Russia, which has nuclear weapons according to non-proliferation treaty" başlıklı haberi g+'da paylaştoım, şu yazıyı ekleyerek:

- What happened in 2014, Yılmaz?
- Russia annexed Crimea.
(On March 17, 2014, the Crimean-parliament declared its independence from Ukraine, and requested to join Russia.)
----- 
Crimea made me find out 3rd World War will be mainly between the USA and Russia, as a total non-nuclear war, started by North Korea's invasion-attempt of South Korea.
Formerly, I thought, to be the leader of the illegal parallel-state of Turkey, I would start and finish the 3rd World War. By nuclear explosions in the USA and Russia, to establish the socialist-world-state.
The annexation of Crimea taught me that I will not start the 3rd World War. I will finish the 3rd World War, by nuclear explosions in the USA and Russia.
In short, Crimea taught me the correct road-map. 

----------------------------------------

(3 Ocak 2015  :)

"Bugün", www.usatoday.com'dan, 2 Ocak 2015 tarihli, "Baby born on New Year Day shares birthday with parents" adlı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Stover-parents don't know why their birthdays are the same. But I know it. The number 3 was emphasized on the first day of 2015.
-----  
Remember, the same birthdays, September-25. For Michael Douglas (1944), Catherine Zeta Jones (1969), Yılmaz Gürol (1947). 25 years of difference between the married couple. Number 25 was emphasized.
Autumn starts in September.
Autumn Rain Stover!
Grow and Live happily!
-----
Catherine and Michael got married on November 18, 2000, on my brother Demir's birthday. (Connection with my birthday.)
On November 2000, YILDIRIM GÜRSES, a well-known Turkish-musician, died of heart attack, at the age of 62. (Connection, YIL-GÜR common syllabels in our names and surnames.)
One of his famous songs has the name meaning "the winds of Autumn". The song says, "when each Autumn comes".
Autumn Rain Stover came on January 1, 2015, ten days before than expected.

----------------------------------------

(7 Ocak 2015  :)

"Bugün"-1)
 trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "Sultanahmet'te bombalı saldırı" haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, in İstanbul, suicide attack against two police-officers: Kenan KUMAŞ, martyr. Taner ŞENEL wounded.
Yesterday, the case of Isparta-aircraft-crash was finalized, and the verdicts were announced. Fatma ŞENEL BOYDAĞ and Engin ARIK, two female professors plus three other academicians were among 57 dead, when the aircraft of ATLAS-jet crashed on November 30, 2007, in Isparta. Engin ARIK, a nuclear physicist, had joined ATLAS-project of CERN in Switzerland.
--------------------

"Bugün"-2) trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "Güney Kore'den Kim'i kızdıracak iddia" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My belief is that North Korea will attack South Korea with "the intention" of annexation, in this year.
--------------------

"Bugün"-3) economist.com/world-in-2015-app'taki bilgiyi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The figure of mushroom cloud of atomic bomb, on the cover-page of the appendix of the Economist, with title "the World in 2015".
Agenda: the establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

--------------------

"Bugün"-4) nytimes.com'dan, bugünkü tarihli, "Charlie Hebdo office hit in terror attack 12 dead" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Anything" happens nowadays is part of the process leading to the establishment of the World State, including today's "massacre" of the staff of the Charlie Hebdo during an editorial-meeting.
It is clear that, in the process, the center of the secret-world-state doesn't sacrifice any of its members, and fake-deaths are among the duties of the members of the secret-world-state.

----------------------------------------

(9 Ocak 2015  :)

Bugün, bbc.com'dan, dünkü tarihli, "Bodies strewn across Nigerian town" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Anything" happens nowadays is part of the process leading to the establishment of the World State.
On Wednesday, January 7, 2015:
1) France-Paris: "Massacre" (fake).
12 dead. 11 in the editorial-meeting-room of the magazine. Nobody "witnessed". 1 policeman on the road. Everybody "witnessed", because it was on the video. A "shocking" incident. Realized by the French-intelligence-organization, planned by the center of the secret-world-state.
2) Nigeria-Baga: "Massacre" (real).
"Mass-killing". Hundreds of dead. Realized  by BOKO HARAM, planned by the center of the secret-world-state.
-----
Agenda: The establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gğrol.

----------------------------------------

(12 Ocak 2014  :)

Bugün, trthaber.com'dan dünkü tarihli, "Teröre karşı 1.5 milyon kişi yürüdü" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

That is how history is made.
After the "incident" of Charlie Hebdo on January 7, 2015, 1.5 million people, in the square of Paris, yesterday.
After the "incident" of Franz Ferdinand, 15 million people, in the battle-fields, within 4 years.
-----
Also, yesterday Hollande and Neteyahu were side by side in a synagogue, because of 4 jews, "killed" as part of the incident.
I have two nieces, Barış and Sevgi. Their meanings in English are "peace" and "love". Barış is living in Holland, with his husband. I noticed, long ago, the connection between HOLLAND and HOLLANDE. It is now clear that the connection is for the Paris-incident and its aftermath.
One day before 2014 ended, HAYAT, second child of Barış was born. ( I learned it from the internet.) One day after 2015 started, HAYAT, the woman accomplice of the Paris-incident, came to Turkey.
Hayat means "life" in Turkish.
The main message of December 30, 2014 and January 2, 2015 together: Abut life.
Barış was born on the 35th anniversary of the start of the second-world-war. Sevgi was born on the third anniversary of my bank-robbery.
First child of Barış was born on May 1, 2011, on "labour-day". (I learned it from the new-year-post-card.) His name is Yaban. One of its meanings is "wild".
YABAN and HAYAT.
Together their names mean "wild-life". There wasn't prohibition of being spouses between siblings, in wild-life, before we became humans. The prohibition is the product of the civilization.
It is now time to establish "love-society" on Earth, with foursome families of 2 male and 2 female siblings, to be spouses for each other by birth, on the basis of socialist-economy.
That is my mission.
Projected by the center of the secret world-state.

-----------------------------------------

(13 Ocak 2015  :)

Dört haftada bir, Cumartesi günleri saç-sakal traşı oluyorum, Basmane'deki "berberimde". Geçen Cumartesi 10 Ocak, traştan sonra evde, cep telefonumla sakallı halimin fotoğrafını çektim. İlave olarak ceketimin arkasındaki yazıyı ve göğsüme değişik gün ve zamanlarda taktığım dört farklı pankartı da. Toplam 8 fotoğraf oldu. Ertesi gün, 8 fotoğrafı önce cep'teiki face'ime sonra bilgisayardaki face'ime aktardım. Dün de, cep'te bir g+ hesabı açtım, 8 fotoğrafı önce oraya, sonra da bilgisayardaki g+ hesabıma aktardım, çevremdekilerle paylaşarak ve yazı ekleyerek. "The Global Political Newsroom" ve "Yılmaz Gürol" toplulukları için yazdığım yazı şöyle:

My view with beard.
On my chest, daily-changing 4 placards.
On my back, digital-writing since March 31, 2014. It says:
"4th wave of oppression in İzmir, since March 31, 2000."
The other writings:
"Agenda: The establishment of the World State by Turks. Asymmetric nuclear."
"1881 Turkey - 1947 World"
"It was Yılmaz Gürol 27-67-2015"
"The claim that he cut it because it was small is a lie."
"They made me believe."
"The messages from the unknown."
"I am not crazy."
"If you don't know you are giving message, your message is from the unknown."

----------------------------------------

(14 Ocak 2015  :)
********************************************* 
Annemin (nüfusuna göre) Doğu Günü.
(1927-2015, 88.)
Sevgili Anneciğim !...
*********************************************

Bugün, annemin fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, January 14, 2015, is the 88th (registered) birth-date of my dear mother Arife. Today is the (88+4) 92nd death-date of Atatürk's mother Zübeyde, in İzmir. Also my mother died in İzmir.
The message is: Atatürk's mission is the State of Turkey. Yılmaz Gürol's mission is the State of the World. The message of 4 is the foursome-family.
Agenda: The establishment of the world-state by Turks, organized as an illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.
Road-map: 1) Classic terror in İzmir. 2) Nuclear terror in the World.
Simultaneous nuclear-explosions both in USA and Russia will end non-nuclear 3rd World War. The establishment of the world-state will follow.
Love-society on Earth. Based on socialist-economy, with foursome-families. Two male and two female siblings, spouses to each other by birth.
As projected by the center of the secret-world-state.

----------------------------------------

(16 Ocak 2015  :)

Bugün, time.com'dan, 13 Ocak 2015 tarihli, ""Retired Principal Wins Record $326M Mega Millions Jackpot" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

HAROLD and CAROL DIAMOND. Their names have AROL - ROL. Also, my surname GÜROL has ROL. They won the largest lottery-prize in New York history. They got the ticket, in Middletown, on November 4, 2014, on the lottery-drawing-day. They noticed, on January 12, 2015, that they won the prize. 69 days later. (Only one winner. 326 million Dollars. Tuesday-drawing, November 4, 2014. Mega Millioons Jackpot.)
-----
 November 4, 2014 was the midterm-general-election-day of the USA. And November-4 will be the first day of the new-year in the new calendar of the new-world. The middle of Autumn/Spring in North/South. 3 peace-days before the first six months. 2 love-days before the second six months. Months are 30 days.
Connection: Middle of Autumn/Spring. Middletown. Midterm-elections.
-----
My role is to play god, in order to establish love-society on Earth. On the basis of socialist-economy, with foursome-families. Two male and two female siblings, spouses for each other by birth.
-----
I found my mission at the age of 40.
I am now 67 years old.
Still waiting.

-----------------------------------------

(17 Ocak 2015  :)

Bugün-1, 
sabah Radyo-1 haberlerinde duymuştum savcının adını. Aradım, buldum haberi sonra, trthaber.com'da. "İsrail'in savaş suçlarına soruşturma" başlığı altında. Paylaştım haberi g+'da şu yazıyı ekleyerek:

FATOU BEN SOUDA         ne yapacak?
FATOŞU BEN SONUNDA  ne yapacağım?

Ardından, dün cep'teki g+'ya yüklediğim Fatoş'un 6 fotoğrafını, (bigisayar'daki) g+'da, "ne zaman ?..." yazarak paylaştım.
Ama bu iki paylaşımı, "herkese açık" artı "genişletilmiş çevreler" de değil de, "Yılmaz Gürol profili'nden seçmeler - yeni" adlı topluluğumda paylaştım. 3 üyeli. "üyesiz" sayılır, yani. Çevrelerimde 5000 kadar kullanıcı var şimdi. 5000 kadar da takipçi. Hemen hemen tamamı Türkiye dışı ülkelerdem, ve beni toplu çevre paylaşımları içinde eklediler çevrelerine. Yani, gerçekten faal takipçim değiller. Ama tabi profilime girenler bu iki yayını da görebilirler.
Sonra dün gece yatakta ana fikrini hazırladığım yazıyı salonda "volta atarak" (ileri geri yürüyerek) kağıda geçirdim. Niyetim. youtube'dan bir dünya haritası bulup ona yazmak ve g+'da paylaşmakdı. trthaber.com'a daha önce baktığımda yazıma uygun bir haber yoktu. Ama belki yeni giriş olmuştur diye tekrar baktım. Evet olmuş. Çok güzel bir haber. Cumhurbaşkanı'na ait 11.01 girişli, "Uyum için BAŞKANLIK sistemi şart" başlıklı. Fotoğraf da güzel. Erdoğan, köşk'e ait kürsüde, yanında Cumhurbaşkanlığı forsu ile Türk bayrağı. Hemen yazımı yazdım ve herkese açık artı genişletilmiş çevrelerde paylaştım (saat11.33'te.) Hemen ardından, "AŞK HERKESE (2)" adlı (kontrolumun ,"askı" sebebiyle" artık ben de olmadığı) topluluğumda paylaştım. 2000 küsur üyeli. izlesinler veya izlemesinler. Ve, "Türkiye" (6000 küsur üyeli), "The Global Political Room" (1500 üyeli) topluluklar'da da.
Yazım şöyle:

The establishment of the world-state.
The process will start after the first act. The public of the world will watch on TV, a man and a woman, declaring the world-state, from an unknown place. 
Co-presidents of the world-state. 6-star administrators-commanders (husband and wife). Dressed in military-uniforms. This will be my first introduction of myself together with my wife, to the people of the world.
-----
During the surrenders of the USA and Russia simultaneously, the World will watch and learn co-presidents of Nortth America and North Europe, on televisions of Washington and Moscow. The 5 continents will be divided into 10. For each "division" ("Elta") five-star co-presidents (husband and wife). The other 8 five-star administrators-commanders will start their duties in the capitals of their divisions. One division will be in the capital of the world, in Ankara-Turkey.
-----
And 100 four-star regions will be decided, all over the world. Their administrators-commanders (only husbands, at the beginnigg) from the local people.
-----
The principle is to take over the World with its "status quo" of 193 States, and change it into 1 state, in the most proper way.

--------------------

"Bugün"-2, hurriyetdailynews.com'dan, !2 Ocak 2015 tarhli, "Politics - Main opposition head says Turkey has become harbor for terrorist sleeper cells" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

With the words mentioned in the news, I have been living in "precious loneliness", for years.
 I found out in December-1979 that my brother Demir is an employee of the intelligence-organization. He has not confirmed it until now.
In March-1986, I found out that I was chosen to establish the socialist-world state, when the time comes. Later in 1988 , I found out my real mission. To establish love-society on Earth, on the basis of socialist-economy. Still waiting.
-----
My brother Demir has learned the mission from my writings since March-2000. He has not confirmed it until now. And he learned from me that the people who commanded him since 1970, as senior-officials of the intelligence organization, were, in fact, the mission-makers. That is the people of the center of the secret-world-state.
-----
Those which are valid for my brother Demir are also valid for my other relatives of my generation, including Fatma, my female cousin and my wife "to be".
-----
 I found out on February 10, 2007, that Fatma was chosen to be spouse of me when the time comes. She learned it from my writings. She has not confirmed yet what she learned. However from our "facebook-friendship" between November 2012 and January 7, 2013 (exactly 50 days), I felt indirectly that she was happy to learn the knowledge.
-----
Now I have a feeling that the time has come for "everything".
-----
I will not be under the command of the mission-maker, during my activities. There will not be superior-inferior relationship between the mission-makers and me. They will continue their activities seperately, until the mission is accomplished. And then, they will dissolve their organization. Everything will be under my command.
-----
Of course, those who commanded Demir and Fatma so far are the same people who have steered my life by remote-control so far.
The word "remote" is so to speak. In fact, they are very close to me, where ever I am, day and night.
-----
Now, it is necessary for me too, to know the mission-makers involved with us. That will be also a meeting of the "confirmation" of everything for me.
I know everything about the mission in general, but I don't know the details.
It is not appropriate for me to learn the details from the military-team to be sent to me by the Turkishh-State.
And no doubt, the team to be sent has also learned the mission from me, through my writings so far.
-----
How will I be acquainted with the mission-makers?
I think the most beautiful way will be Fatma's introducing them to me.
-----
Before the "start" of my activities.

----------------------------------------

(21 Ocak 2015  :)

Bugün, dailymail.co.uk'den, 23 Ekim 2009 tarihli, "Russian revolutionary died from the sex disease syphilis not a stroke, claims historian" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, January 21, 2015, is the 91st anniversary of Lenin's death.
Both deaths of Lenin and Atatürk are connected with my mission. Lenin established the State of socialist Russia. Atatürk established the State of secular Turkey, in which I was born and grown. My mission is to establish love-society on Earth, on the basis of socialist-economy.
-----
Lenin died at the age of 54, from syphilis.
Atatürk died at the age of 57, from cirrhosis.
The pronunciations of these illnesses are "sifilis" and "sirosis".
From 1955 until 1961, I lived in a village of Tokat-province with the name of "Silis" It is a precious sign connected with these illnesses. (The name of the village is now "Güzelbeyli".)
-----
The members of the secret World State know that Lenin and Atatürk were killed secretly. And they know that Yılmaz Gürol will be killed openly. The socialist World State will continue.
-----
Lenin quarrelled with Stalin. And he requested his "friends" not to make Stalin the president, after his death. But Stalin became president, after Lenin's death.
Atatürk quarelled with İnönü. And İnönü had to resign the premiership. But İnönü became the president, after Atatürk's death.
These precious quarrels were done by the center of the secret World State (the mission-maker) to make me understand the situations correctly.
Normally, there weren't any needs for these quarrels.

----------------------------------------

(22 Ocak 2015  :)

Dün, göğsümde yeni bir pankartla çıktım dışarı. Ve gece evde fotoğrafını çektim pankartın. Bu sabah da, aktararak (asıl) g+'da paylaştım, şu yazı eklenmiş olarak:

My fifth placard on my chest for Wednesdays.
"Çanakkale - 1986. Cut! Tumour."
"İzmir -2015. You did cut? Tumour."
The two messages are from the same source, the intelligence-organization. The first one made me cut my male-organ, after convincing me that the messages coming from the unknown. The second one has been being used for years to make the people of İzmir oppress me, as part of the sexual harassments.
TUMOUR is used as a symbol for my genital organ.
Yes, it was rather small, but I didn't cut it because it was small.
The people of İzmir has been trying to convince me I cut it because it was small. And they are trying to make me accept to utilize politically the absence of my penis and testes. They urge me to accept to say on television that the amputation was a matter of pride, because of being raped anally in the prison.
Other kinds of oppressions of the people of İzmir are:
Beating, threat of putting in mental-asylum permanently, ordinary harassments by indirect behaviours and words, humiliations.
Everywhere.

----------------------------------------

(23 Ocak 2015  :)

Bugün, trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör Cinayettir" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Erdoğan said "350 thousand" were killed in Syria.
-----
"Anything" happens nowadays is part of the process leading to the establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(24 Ocak 2015  :)

"Bugün", dunyabulteni.net'den, 25 Ocak 2013 tarihli, "Türkiye ekonomisinin Kırılma noktası: 24 Ocak istikrar kararları" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The economic-resolutions of January 24, 1980 is the "turning point" of the Turkish-economy to "liberalism" by Özal, under Demirel's government. Further economic developments, in the same way, in larger scale, were realized by the governments of Justice and Development Party, since 2012.  Now, Turkey is a considerable economic-power in the international arena.
 If Turkey had a very weak economy now, it would not have been in consistent with the agenda:
The establishment of the World State (on the basis of socialist-economy) by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol (with an illegal parallel State of Turkey).
-----
Demirel is the only politician in the Turkish history who is not a member of the secret World State. Eight months after the 1980-economic-program, his government was toppled by the Turkish Armed Fores. Özal continued his duty under the military administration. Later he became the president of the country. And on April 17, 1993 he died. In my belief, a fake-death. To make Demirel the president. In order to take away him from active politics. In Turkey, the presidency is almost a symbolic office.
 During his presidency, Demirel said, in an interview, to Yener Süsoy: They made me president forcefully."
Was it possible, if he had known that Özal's death was fake?
-----
Yes, today is the 35th anniversaryu of the 1980-economic-program. Today is also the death anniversaries of two "important" Turks. They were killed. In my belief, fake-deaths:
1993, Uğur Mumcu, newsman.
2001, Gaffar Okkan, police-chief.
-----
Today is also the 1354th death anniversary of Ali, the 4th caliph of Islamic State. He was killed. It was a "turning point" in the  islamic-history. The birth of two divisions: Sunni and Shia.
In my opinion, the contemporary important dates of January-24 are from Ali's being killed. In connection with my mission.

----------------------------------------

(26 Ocak 2015  :)

"Bugün", trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "Başbakan Davutuğlu Diyarbakır'da halka seslendi" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The Prime Minister said,
"new Turkey, new Middle East, new World".
(Agenda: establishment of the World State by Turks, organized as an illegal parallel State of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.)

----------------------------------------

(27 Ocak 2015  :)

  Bugün-1, bir g+ arkadaşımdan bir "quote" paylaştım, şöyleydi:

Jealousy is not a sign of true love. It is insecurities that comes in the way. 'cause love has just one important ingredient: TRUST.

Şu yazıyı ekledim:

In the new World, we will forget about:
jealousy.             Why?
Homosexuality.  Why?
Pedophilia.          Why?
Prostitution.        Why?

--------------------

Bugün-2, Youtube'dan, Demis Roussos'un, "Goodbye my love, goodbye" adlı şarkısını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Demis Roussos, was born in Egypt, died in Greece on January 25th, 2015, the day of the 4th anniversary of the "revolution" of Egypt with some 20 dead in the demonstrations, and the day of elections in Greece with the win of Tsipras's Syryza party after 5 years severe austerity-measures against people.
-----
On January 25, 2015 also died one of the four aunts of Fatma.
(I learned it from the internet.)
The names Demir and Demis are similar.
Demir is my brother.
Fatma is my cousin and my "wiffe" (to be).

----------------------------------------

(28 Ocak 2015  :)
************************************
Sevgili annemin vefatının 8.ci yıldönümü
************************************

"Bugün", youtube'dan, "Challenger disaster live on CNN" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My mother died on January 28, 2007.
Today is the 8th anniversary. Her maiden-surname was ÇAL. In the English-alphabet CHAL. Challlenger exploded on January 28, 1986. (Chal / Challenger).
Twelve days after Challenger exploded, comet Halley came the nearest, on February 9, 1986. It comes once every 76 years. ("Halle" exists in both words Challenger anf Halley.)
Halley got its name from its discoverer astronomer Edmond Halley. He died on January 14, 1742.
January 14, 1927 is my mother's "official" birth-date
.-----
Halley's next nearest visit will be on July 28, 2061.
On July 28, 1986 the messages coming to me turned into the messages coming from the unknown.
Therefore that date is my "god-date".
Three days later, I obeyed the threatening messages and cut my male-organ. I have been eunuch since then.
-----
Sometimes, instead of "promise", I used to say deliberately "man's promise" to my my mother to accept her requests.
She used to smile.
-----
Mom:
The amputation was to make me know what sexually oriented love really is. Because it was me who will establish the love-society on Earth, giving everybody sexually-oriented love by birth.
That's why I met with Semra after being eunuch.
That's why Semra came to our house in İstanbul and we all together had meal on the same table.
That's why I felt deep sexually-oriented-love with both Semra and Ayla, while I was eunuch, not able to have sexual intercoursese.
-----
I loved you mom.
And this feeling is still "alive" with me!

----------------------------------------

(29 Ocak 2015  :)

Bugün, huffingtonpost.de'den, 27 Ocak 2015 tarihli, "Bill Gates: Wir brauchen eine Weltregierung" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Bill Gates: "We need a world government".
-----
Billionaire Bill announced implicitly the agenda of the secret-World-State, but refrained from disclosing which way from which gates.
The agenda: Establishment of the World State by Turks, organized  as an illegal parallel State of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(30 Ocak 2015  :)

"Bugün", theguardian.com'dan, dünkü tarihli, "portugal to grant citizenship to descendants of persecuted Jews" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The diary of Columbus starts:
In the same month which their majesties [Ferdinand and Isabella] issued the edict that all Jews should be driven out of the kingdom (...), they gave me the order to undertake (...) my expedition of discovery to the Indies.
-----
The Papacy knew, from the Viking-era in Europe of 793-1066, that there was land beyond the Atlantic Ocean, inhabited by people.
Vikings: 844-Spain, 860-Italy, 982-Greenland, 1000-Vinland.
In Vinland, in Northern tip of Newfoundland of the North America, small Viking community. The result is the racially mixed Mandan-Indians.
-----
The political necessities required in 1453 to terminate the Byzantine Empire, while keeping the Patriarchate in İstanbul.
After the conquest of İstanbul by Turks, it was time for the Papacy to conquer the lands beyond the Atlantic Ocean, with the intention to take under control of the native people of the regions by means of religion.
Spain was the most suitable. It was made the guardian of the Christianity (Catholicism), before the expedition.
What was left from the Andolusian-Islamic-State of 700 years, the last Emirate of Granada was ended by the conquest of Granada, on January 2, 1492. (Later, all the Muslims , either to convert to Christianity or to leave the country.)
On March 30, 1492, the expulsion-decree for all the Jews of Spain, if not converted to the Christianity. (Until July 30, 1492, the entire Jewish community, some 200 thousand people, were expelled from Spain.)
-----
Columbus's lie was that he started his expedition to reach India. "Because the World was round, but not flat."
He reached Bahama-islands of the continent of America on October 12, 1492.
-----
The insistence of the Papacy that the World is flat was because of the necessities of the religion. The inquisitions for Galilei of 1614 and 1632 were in this context.

----------------------------------------

(31 Ocak 2015  :)

"Bugün"-1, jewishvirtuallibrary.org'dan, "The Spanish Expulsion (1492)" adlı bilgi'yi g+ da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The Papacy knew, from the Viking-era in Europe that there was land with people beyond the Atlantic Ocean. And the Papacy learned through its scholars that the World is round. But the Papacy did not make public these knowledges.
-----
The time came to go to the other side of the Atlantic, to conquer the lands there, and to take under control the native people there,  by means of religion.
But with the belief that World was flat, it was nonsense to sail into the ocean. And i twas not proper to disclose that Vikings reached there.
The solution was a captain who says he beleives that the World is round, and if he goes West on the sea. he will reach India.
The suitable captain was Christopher Columbus, and the suitable country was Spain.
Spain was made the guardian of the Catholic-Christianity:
On January 2, 1492, the Emirate of Granada, the last remnant of Andolusian-Arabic-Islamic-State was ended.
On March 30, 1492, a decree to the jews. Either to convert to Christianity, or to leave the country, in three-months-period.
-----  
And, on August 3,1492, Columbus departed from Spain with 3 ships, to reach "India". On October 12, 1492, he reached Bahama-islands.
So was the "discovery of America".
The papacy continued to keep the belief that the World was flat.
-----
In Quran, the holy book of Islam, there is a verse concerning the shape of the World:
[Vel Arda Bade Zalike Dehaha.]
Original Arabic. (Naziat-section, 30th verse.)
Its English is:
"And the Earth after that He spread."
To spread implies "flatness".
-----
The Spanish "three-month-period" reminded me of the conquest of Mecca, by Prophet Muhammed.
First, he tolerated the polytheist people of Mecca.
Later, an ultimatum: Either to Islam or to be killed, in "four-months-period".
The Tawbah section of Kuran says:
1st verse:
"a declaration of immunity from God and His messenger to the polytheists with whom you had made a treaty."
2nd verse:
"So travel the land for four months, (...)."
5th verse:
"When the Sacred Months have passed, kill the polytheists where ever you find them. (...) But if they repent, and perform the prayers (...) then let them go their way (...)."
-----
The English translations of the verses are from the internet:
Quran. in English. Clear and easy to read. By Talal Itani.

--------------------

"Bugün"-2, dailymail.co.uk'dan, 29 Ocak 2015 tarihli, "Gorbachev warns cold war will become a 'hot' armed conflict" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mikhail Gorbachev "says":
What I did was to make Yılmaz Gürol able to establish Socialist World State.
Yılmaz Gürol "says":
Additionally, Love-Society. With foursome families of four siblings.
Two males and two females, spouses of each other, by birth.

----------------------------------------

(1 Şubat 2015  :)

"Bugün"-1, worldnewsdailyreport.com'dan, 29 Ocak 2015 tarihli, "Top Iranian official warns Obama could be a Clone" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Once again an allegation that Obama is a clone.
This time by one of the top officials of the World. By Iranian Minister of Defense. The news says the announcement was made "yesterday".
[On January 28th, 2015, on my mother's 8th anniversary of death.]
-----
The message of the news is that cloning is applicable also to humans. No doubt, cloning of humans had started long before the cloning of the sheep Dolly in 1996.
-----
I want to clarify the subject:
The human to be cloned and the human cloned have the same DNA.
(The main human / The cloned human).
The physical structures are the same, except for the changes made by external conditions during their lives.
There is difference of age between them. For instance, the cloned human may be born, when the main human is 50 years old.
And most importatntly:
They have entirely diffferent personalities, acquired from the communities in which they live. For example, while the main human is from Turkey, the cloned human may be from France. Two different languages, two different cultures.
-----
The question is not whether Obama was cloned.
The question is:
Was any human cloned from Yılmaz Gürol?
If the answer is "yes":
Why?
How many?
What ages?
Where do they live?

--------------------

"Bugün"-2, ibtimes.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Kim Jong-un likens Obama's remarks on North Korea to barking dogs" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The drill was specially designed to practice a surprise attack on the "US Imperialists's carrier".
(It means that the time has come for the mission of Yılmaz Gürol.)

----------------------------------------

(2 Şubat 2014  :)

"Bugün", worldnewsdailyreport.com'dan, 27 Ocak 2015 tarihli "New documents reveal Trotsky was a Wall Street collaborator" başlıklı  haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

An indirect proof of the existence of the secret-world-state:
"Wall Street bankers and investors who wanted to overthrow Russian Tsarist government."
-----
The original plan was to establish the Socialist World State by Russians, through three World Wars:
1) Russia.
2) Expansion in Europe and Asia.
3) The whole World.
(The American continent, through Alaska.)
Alaska was sold in 1867, to let me know that the mission was amended. The mission of love-society was added secretly.
Changes were made openly:
The collapse of the socialist-bloc, before the 3rd World War.
The socialist-world-state will be established by an illegal organization of Turks. They will end the 3rd World War,  by terror of mass-destruction. Under the leadership of a man chosen to be the victim for the mission.
-----
The man chosen was, in fact, the lucky-man to establish the love-society on Earth.
He was Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(3 Şubat 2015  :)

"Bugün-1", 
 huffingtonpost.com'dan, bugünkü tarihli, "New ISIS video appears to show death of Jordanian pilot" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The news: Jordanian pilot was burned to death by ISIS.
-----
It is in contradiction with my belief that ISIS is a product of the intelligence organizations, because the tribe of the pilot is "the back-bone" of the Jordanian administration.
Therefore the ejection from F-16, in December-2014 was, in my belief, the start of the scenario up to now.
Furthermore, to burn someone alive or dead is a sin, in the religion of Islam. Therefore, today February 3, 2015 is the start of, in Obama's words, "degrading of ISIS".
The agenda is not to establish an Islamic World Stae by ISIS or by Al Qaeda. The agenda is the establishment of the Socialist World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

--------------------

"Bugün"-2, bbc.com'dan, bugünkü tarihli, "MPs say yes to three-person babies" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, February 3, 2015, the UK became the first country to legalize three-person babies.
In the New World all embryos will be prepared in the labrotary.
Because of:
1) 2 boys and 2 girls, four children, for each family.
2) No more genetical diseases.
3) Tolerable racial convergence.

----------------------------------------

(4 Şubat 2015  :)

"Bugün", youtube'dan "American President - Bill Clinton play saxaphone" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

How to compensate the absence of the male-organ?
-----
There were no passion while the mission-makers projected the 3-war mission. And it was not important who would establish the Socialist World State. However, the same mission-makers had passion while projecting the love-society, to be amended to the 3-war mission.
"What a wonderful World, it will be!"
-----
Consequently, it became important who would establish the love-society. He had to have the same passion. Instead of looking for the right person, they preferred to make the right person. Choosing him by birth, and steering him by remote control all life long, until the time comes.
They decided the person should be a Turk. They made the necessary changes in the road-map of the mission. The person chosen had to know at a certain date that he was a chosen-man. Therefore, it was necessary to make "signs" from the very beginning.
Yes, the lucky person should be male. He must be born on September 25, 1947. He must make himself eunuch on July 31, 1986, by messages he believes coming from the unknown. He must fall in love with two women simultaneously, while he was eunuch.
So, he will know well what sexually-oriented-love really is, as the man to establish the love-society.
He will later learn "these messages" were from the mission-makers. He will understand that, to establish the love-society, he will play god. Because, it is the only way to realize the mission to persuade the Humanity to accept the new life.
It is the desire of god:
Foursome-family. Two males and two females, four siblings, spouses to each other, by birth.
-----
The mission-makers concealed the second part of the mission from the members of the secret-world-state. They decided the secret-world-state to be terminated, before the lucky man, as the president of the Socialist World State, introduce himself as god to the Humanity.
How to explain his being eunuch to the members?
The answer was: He was chosen (at the age of 18) as a victim to realize the Socialist World State. When he has done his job he will be killed openly by a military coup.
The mission-makers prepared two examples, for the members, in this context: Lenin, the founder of the socialist Russia died at the age of 54 from syphilis. Atatürk, the founder of the secular Turkey died at the age of 57 from cirrhosis n[sifilis/sirosis]. The members know that the center of the secret-world-state prepared their deaths.
-----
When the amputation was decided some 150 years ago, no doubt the compensation was also decided. Probably the first plan was to keep the amputated male-organ "alive" until the time comes. Later, male -organ transplant from somebody else was the option.
However, in the meantime, the scientists of the secret-world-state managed to monitor the brain activities, by remote control.
I found out, in March-1986, that my thoughts are being followed, and when necessary thoughts are imposed on my brain. I called the instrument as "Stella". I concluded later that they are capable of sharing in computer the whole memory of the brain. And they are capable of imposing it on another human's "empty" brain, of such people  who are in a kind of vegetative-life.
-----
So, the recent option to compensate my being eunuch is the "spirit-transplant", I think.
In Turkey, the first succesful full-face-transplant was made on January 21, 2012, on Lenin's 88th death-anniversary, by Professor Ömer ÖZKAN and his wife Doctor Özlenen ÖZKAN, together with the others of the team.
(The resemblance of the words Lenin and Özlenen. Lenin/Lenen.)
Uğur ACAR had a new face.
The word Uğur has the word "UR". It was used as a symbol for my male-organ, to steer me to the amputation in 1986.
On January 21 2012, the biggest newspaper of Turkey issued its 23000th edition.
I evaluated this face transplant as the affirmation of my belief of the spirit-transplant.
I am now 67 years old. I have still been waiting for the "Start" of everything connected with me.  
-----
How is it to continue to live with the FACE of somebody else?
How is it to continue to live  with the BODY of somebody else?
)
----------------------------------------

(7 Şubat 2015  :)

"Dün", 
hürriyet.com.tr'den, 5 Şubat 2015 tarihli, "Göz çukurundan bile diş çekilen Mesut, mutlu sona ulaştı." başlıklı haberi, facebook'ta paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mesut KÜSKÜ-ÜSKÜdar Cumhuriyet Ticaret Meslek Lisesi'nde okudu. 
Memleketi: Rize-Kalkandere, (ve anlaşılan) HURMALIK Köyü.
İstanbul, BOSTANCI'da yaşıyor.
Fatma KAFTANCI, Almanya'da yaşıyor.
Fatma KÜSKÜ, Alanya'da yaşıyor.
(Mesut'un akrabası olsa gerek.)
Fatma KÜSKÜ, Andhra University'de okudu.
Andhra PradESH, India.
Mesut'un mesleği: Bayan Kuaför.
Kuaför dURsun Maltepe'de usta. Ve Bayan Kuaförü'nde.
HURMALIK-UR, DURSUN-UR, CUMHURİYET-UR.
(Bilgiler, Facebook'taki hesabından.)
-----
İŞ ne, DİŞ ne ?
Nasıl becerdiler ?
KAFTANCI / BOSTANCI / BOSTANLI
india / indi TANRI
KÜS / KES / KİS
-----
Küsme, Mesut ol !
-----
Küs değiliz, değil mi, Fatoş'cuğum ?

 "Bugün", aynı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mesut KÜSKÜ had 85 teeth.
The Giant Armadillo has "around 80 to 100" theeth, the most among the mammals living on lands.
-----
The teeth-genes of Humans.
The teeth-genes of Giant Armadillas.
Genetical Engineering.

Mesut KÜSKÜ.
-----
In connection with my UR.
The word UR was used as a symbol of my male-organ, before I was steered to amputation, in 1986.
(My penis was around 10 centimeters, in erection.)
-----
Mesut KÜSKÜ attended the school named "ÜSKÜDAR Cumhuriyet Ticaret Meslek Lisesi".
(Resemblance: KÜSKÜ / ÜSKÜDAR.)
He is from Rize-Kalkandere district, probably from the village named HURMALIK.
(HURMALIK has the word UR.)
-----
Some 150 years ago, they decided my penis must be rather small. The method was to choose my parents from the families with small penis. Later, when Genetical Engineering was developed, this method became obsolete.
-----
It was necessary to have small penis.
It would make me "problematic".
Inferiority Complex.
To exceed it, "Sublimation". To try to do "big things".
Because I was to be the man to realize a "big mission".
-----
The aim of Amputation, at the age of 38, was to learn well what sexually-oriented-love really is, as the man to establish love-society on Earth.
That's way I was made to fall in love with two women, while eunuch.
(Ayla and Semra, from 1986 upto the beginning of 1990.)
-----
How to compensate the absence of the male-organ?

----------------------------------------

(9 Şubat 2015  :)

Bugün, youtube'den "Çanakkale içinde aynalı çarşı" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

How did I find out Fatma was my wife?
In Çanakkale, in the prison, March-1986, I found out that I was chosen by birth, for the mission.
The question was:
How can I find a suitable wife for me, because I was 38 years old.
The answer was ready:
You already have a wife. Your relative Ayla. She is waiting for the "start". She made two children for you, from your sperms. Her marriage with Necip is in apperance only.
I found out Ayla on April 28, 1986. And a deep love for her. This love continued after the amputation on July 31, 1986.
-----
After the prison, in İstanbul, in 1987, I was met with Semra.
When I noticed I fell in love with her too, I cried because I had Ayla.
Solution:
I decided to have two wives.
Later I found out that Semra was also chosen for me and she was waiting for the "start", together with two children from my sperms.
-----
My loves for Semra and Ayla disappeared immediately, when I lost my mission-consciousness, at the beginning of 1991. At the end of 1992 my mission-consciousness came back, except for the loves. I understood they were dummy, to teach me the content of the mission.
-----
My mother died on January 28, 2007, here in İzmir.
On February 10, 2007, a telephone-call from Germany, from my aunt Huriser, the sister of my mother. She mentioned the birthday of Tülay.
After the phone I wondered the ages of the children of my aunt.
Asım was born in 1954. Alev in 1956. Ayşe probably in 1958.
And Fatma the youngest of the 9 grandchildren of Hulusi and Fatma Çal.
I was the eldest.
I thought that Fatma was 19 years younger than me.
Then I remembered she was divorced from her husband. She was widow. She was appropriate to be my wife. 19 years of age-difference was not a problem at those ages of 59 and 40.
Immediately aftter this reasoning I understood she was chosen to be my wife.
This way, on February 10, 2007, I found out my cousin Fatma is my wife (to be).
Tomorrow will be the 8th anniversary.
I have still been waiting for the "start".
-----  
Later I learned she was born in 1964. That is, 17 years of age-difference between us. Not 19 yaers.

-----------------------------------------

(10 Şubat 2015  :)
*****************************************
Fatoş'u karım olarak buluşumun 8.ci yıldönümü
*****************************************

Bugün, livescience.com'dan 30 Nisan 2014 tarihli, "Mystery of the Hope Diamond Curse" başlıklı yazıyı, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Diamond "Hope".
The most famous diamond in the World.
A blue diamond.
Origin: India, Andhra Pradesh.
-----
Vikipedia says:
In 1908, Frankel sold the diamond to Selim Habib, in behalf of Sultan Abdulhamid of Ottoman Empire. Habib sold the diamond in Paris in 1909. Conflicting reports about the owner. One report says, Abdulhamid owned the diamond, but he ordered Habib to sell it.
-----
Today, February 10, 2015, is the 97th death-annivrsary of Sultan Abdulhamid.
Today, February 10, 2015, is the 8th anniversary of my finding out that my cousin Fatma is my wife (to be).
----- 
Our grandmother Fatma Çal had blue eyes.
Among her 9 grandchildren, only my "wife" Fatma has blue eyes.

----------------------------------------

(12 Şubat 2015  :)

Bugün-1, 
dailymail.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Man arrested after three Muslim students shot dead in North Carolina" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Three Muslim students shot dead execution-style".
My belief is that it is fake. A new incident of the related process.
However, it is connected with my affairs.
It "happened" on February, 2015, the 8th anniversary of my finding out Fatma is my wife (to be).
My name YILMAZ GÜROL and NORTH CAROLINA have the same word ROL.
My role is to play god, to establish love-society on Earth. 
(Addition, on February 13, 2015:) 
Turkish Presiden ERDOĞAN accused Americam President OBAMA of being silent about the incident, in Mexico yesterday on February 12, 2015. It is an indirect proof that the incident was fake.
He said: "I say it now because here in Mexico I am close to the USA."

--------------------

 Bugün-2, todayszaman.com'dan, dünkü tarihli, "Man dies of heart attack after being handcuffed by police" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

YILMAZ KOÇYILMAZ died of heart attack after being handcuffed by police. On February 10, 2015, the 8th anniversary of my finding out that Fatma is my wife (to be).
His name and surname is connected with my name YILMAZ.
Additional word KOÇ means"ram".
Argument with traffic police for driving on snowy road caused his death.
Snow in Turkish: KAR.
Wife in Turkish: KARI.
(Addition, on February 13, 2015:) 
Additional word KOÇ was the surname of Tülay. I found Fatma, on the occasion of Tülay's birthday.
----------------------------------------

(14 Şubat 2015  :)
*************************
Sevgililer Günü / Valentine's Day
*************************

Bugün-1, 
bir g+ arkadaşın "How to read your losing powerball ticket" başlıklı yayınını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

POWERball-draw: May 18, 2013, on the 49th birthday of my FATMA.
The biggest lottery-prize in History to one person.
GLORIA C.MACKENZIE, from FLORIDA. She preferred in cash: $370.896780,54.
(By the mass-application of the instrument "Stella", as a gift "to me".)
GLORIA, GLORY, GUROLY. Gürol Yılmaz.
FLORApolis = Flower-city.
100.000 flower-cities all over the World, for the whole Humanity.
Love-society. Based on Socialist-economy, with foursome families of 4 siblings, two males ans two females, spouses of each other by birth.

--------------------

Bugün-2, thestar.com/news/canada'dan, dünkü tarihli "Valentine's Day massacre foiled in Halifax" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Let every day be Valentine's Day, for all the humans.
That's why I am eunuch!

----------------------------------------

(15 Şubat 2015  :)

"Bugün", bir g+ arkadaşın youtube'dan yüklediği "Charlie Chaplin - Let Us All Unite!" adlı videoyu paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Let us all unite!"
Under the leadership of Yılmaz Gürol.
Love Society:
On the basis of Socialist Economy, with foursome families of 4 siblings, two males and two females, spouses of each other by birth. In 100.000 standart flower-cities all over the World.
After ending the non-nuclear 3rd World War.
By means of simultaneous nuclear explosions in both USA and Russia.

----------------------------------------

(18 Şubat 2015  :)

"Bugün", express.co.uk'dan, bugünkü tarihli "Google Doodle honours Alessandro Volta, inventor of the battery", başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today is the birthdays of both scientist Alessandro VOLTA and scientologist John TRAVOLTA. My mission is to play god, in order to establish love-society in the World.
On the basis of socialist-economy with foursome families of 4 siblings, two males and two females, spouses to each other by birth.
-----
By means of Science, it is now possible to determine the gender of the child to be born.
By means of Theology, it will be possible to make the Humanity accept foursome-family.
It is the desire of god.
-----
Science plus Theology. Not Scientology.
-----
Thank you Google, for the Doodle!

-----------------------------------------

(20 Şubat 2015  :)

"Bugün"-1
, "Tanrı Emri diye kandırıldım 1986" yazılı yeni bir pankartla çıktım dışarı. ve ardından fotoğrafını çekip g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 For Fridays, on my chest, in İzmir:
"It is god's commandment.
I was deceived, 1986." 

--------------------- 

"Bugün"-2, independent.co.uk'dan, 20 Şubat 2015 tarihli, "The 12 terrifying ways researchers think human civilization is most likely to end" başlıklı haberi g+'da paylaştım şu yazıyı ekleyerek:

  Four (2+2=4) nuclear explosions will end the non-nuclear 3rd World War. The establishment of the World State will follow.
That's my mission.
 
----------------------------------------

(25 Şubat 2015  :)

"Bugün"-1
, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli, "Şehit pilotlarımız törenle uğurlandı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Yesterday, February 24, 2015, two recoinnance-fighter aircraft of Turkish Air-Force, apparently colliding in the air crashed. Two plus two four Turkish pilot officers became martyr.

*****Ek Bilgi *****

 Malatya 7.ci Ana Jet Üssü'nden Eğitim Uçuşu için kalkan, 2 RF-4 Fantom akşam saatlerinded Malatya Akçadağ ilçesi, İkinciler köyü yakınlarında düştü.
Muhtemelen, uçakların kanatlarının çarpışması, ve çok alçak irtifada uçmaları, ve belki hatta sis sebebiyle. Yani pilotların atlama ve kurtulma ihtimalleri yoktu.
2+2=4 Hava Pilot Subay şehit oldu:
Bnb. SALİH SEZER
Ütğm. OSMAN ONUR ÖZKAYA
Ütğm. ZEYNEL ÖZGÜR ÖZBAHÇECİ
Ütğm. YASİN ATALAY

İlk öğretmenim Melahat ATALAY'dı, SALİHLİ'de.
İki "aşkım" Ayla TORLAK SEZER ve Semra TOPKAYA.
ÖZGÜR KAPLAN, Fatma'nın eski kocası, "stepne" demişti tek kelime, ikinciler için, ben dörtlü aile'den sözedince, 1996 yılından önce.
ÖZ-ÖZ-ÖZ
Misyon: 2+2 Özkardeşlerin doğumdan birbirlerine eş olması. Dörtlü Aile.
Malatya 44 no.llu ilimiz.
7.ci Ana Jet Üssü.
Yedi-Seven-Zieben
"Kaza", hiç kuşkusuz, misyonla bağıntılı, Dörtlü Aile vurgusuyla.
----- 

"Bugün"-2, olay.com.tr'den, 23 Şubat 2015 tarihli, "Danışıklı Dövüş" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The leader of the main opposition party mentioned in his twitter the words "danışıklı dövüş" about the Turkish military operation in Syria.
But he did not elaborate.
Let me do:
The words mean: "put-up job", scheme to cheat or deceive somebody. For this event it means: To give  a"desired impression" to the public, collaboration between the Turkish Government and ISIS.

----------------------------------------

(26 Şubat 2015  :)

"Bugün"
, youtube'dan "Tanju Okan - Aşkı Bulacaksın" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Happy Birthday to both the President and the Prime Minister of Turkey. Erdoğan became 61,Davutoğlu became 56, today February 26, 2015.
February-26 is an important "chosen" day and month, in connection with my mission.
On the day that Erdoğan was born in İstanbul, the newspaper Hürriyet's headline said:
"Yesterday it became possible to cross the Bosphorous on foot."
The ice on Danube-river was exploded with explosives, to make the transportation continue. Small and big ice-pieces had come to İstanbul-strait, and made it "frozen", early hours of February 25, 1954. (FROZE / DONDU), (BORN / DOĞDU). Similarity of the Turkish words.
(Somebody who was BORN). Its Turkish is: (DOĞAN biri). ER means male.
The surname ERDOĞAN is connected with the "frozen" Bosphorous and with my Amputation. I was born male, but became eunuch at the age of 38, in 1986.
Erdoğan became the mayor of İstanbul. Later prime minister of Turkey. When he was prime minister: It became possible to cross the Bosphorous underwater. (Asia and Europe was connected with railway.) Finally, he became the president of Turkey.
-----
The probability of the desired result is 1/6 for one dice. For 2 dice, 1/21. The probability of the same birthday of two people is 1/365. The probability of the same birthday of two peaople, according to a "chosen" day and month is 1/66795.
[The formula is from the internet. x=n(n+1)/2].
-----
 I first learned the birthday of Erdoğan, on February 26, 2004, his 50th birthday. He was in Moscow. Putin congratulated his birthday.
On the same day:
An aircrat-crash, due to bad weather conditions. All dead, including Boris Trajkovski, the president of Macedonia. He was going to Mostar, for the summit-conference of Balkan States.
On the same day:
There would be a CEREMONY in Dublin, for Macaedonia's application to join the EU. It was cancelled because of the death of the President.
On the same day:
In an İstanbul-hospital a woman's brain-death was realized at the early hours of the day. It was a so-called "honour-killing". She was first shot in the street the previous day by her brother. She didn't die. Her brother came to the hospital after midnight, and shot her again.
The "guilt" of the woman was to fall in love with her cousin and to give birth to a baby from him. Her name was TÖREN which means "ceremony".
("Ceremony" in Dublin. "Ceremony " in İstanbul.)
(Honour / TÖRE) (Killing /Cinayet). (TÖRE and TÖREN, resemblance.)
The woman's name was GÜLDÜNYA.
(Laugh / GÜL). (World / DÜNYA).
My mission is to make the World laugh, by establishing love-society.
Giving everybody "sexually-oriented-love, in Turkish AŞK (ASHK).
Foursome-family. 4 siblings. Two males and two females. Spouses to each other by birth. The new social-order on Earth, based on socialist-economy.
I was chosen for this mission by birth.
Erdoğan and Davutoğlu were also chosen by birth, in connection with my mission. It seems that I will be the President of the World State, while they are the President and the Prime Minister of Turkey.
-----
I found out, on February 10, 2007 that my cousin Fatma was chosen to be my spouse. I have still been waiting for the unification with my "wife". Her colloquial name is FATOŞ (Ş=SH). "Everybody" calls her with this name.
Albanian President FATOS NANO preferred not to go to the summit conference in Mostar on February 26, 2014, because of bad weather conditions. I observed the connection between FATOS and FATOŞ at that time, but I didn't see any message. When I foud Fatma as my "wife" 3 years later, I understood FATOS NANO was made the President of Albania, because FATOŞ would be my wife. In the Turkish translation of the word ALBANIAN there are the letters of AVRAT which means "wife".
FATOŞ, when she was a teenager, was the "nanny" of Charlie, the child of the English-woman Gabriel. Gabriel came to İzmir in 1993, to the house of Fatma's mother. I saw her there.
Most importantly, Charlie and one of his male friends came to my house, as grown-up teenagers, probably in 1995. There was no Gabriel. I don't remember exactly, but I think Charlie and his friend came with Fatma and with some others.
After finding Fatma as my wife, I understood that the resemblence of NANNY and NANO was also another "sign". And, on February 2007, I wrote a poem which has the letters of "FATMA WIFE" in its lines in turn:


Lots oF Money
I sAid Honey
RaTher Funny
GoodMan Benny
She wAs Nanny
Weather Sunny
RaftIng Any
Fee one Penny
MonkEys Many

Later, FATOS NANO had a heart operation in İstanbul.
(Heart reminds "love".)
And now, in the year of 2015, I understand that the main message of FATOS NANO on February 26, 2004 was the date of the unification of Yılmaz and Fatma. It is when Fatma is 50 years old, because at that date Erdoğan became 50 years old. Now Fatma is 50, and she will be 51, on May 18, 2015. Therefore, it seems the unification, as part of the start of my affairs, will be before she becomes 51. It is in consistent with the current political situation. Very probably PKK of Turkey will lay down the arms in March 2015, after 40.000 dead since August 15, 1984.
.....
I learned the birthday of Davutoğlu, on his bithday in 2013. And I saw the message of TAŞKENT-İSTANBUL.
(AŞK / love). (BUL / find).
 TAŞKENT, the birthplace of Davutoğlu, has AŞK.
 İSTANBUL, the birthplace of Erdoğan, has BUL.
And now in 2015, I understood the meaning of the message. It says:
"Yılmaz: You will find the love. Your love is Fatma."
 TANJU OKAN's song "You will find the love" also has the same message with the same meaning.
Tanju Okan died in 1996 of cirrhosis, at the age of 57, and was buried here in İzmir-URLA.
(Atatürk also died of cirrhosis, at the age of 57.)
URLA has UR. It was the key-word to steer me to cut my male-organ in 1986. I was deceived that the message was from the unknown. Two years later I understood the message was from the mission-maker. I was taken to the hospital as half-fainted. The operator-doctor first gave me from his blood to prevent my dying. After the operation, when I woke up, there was not my watch on my wrist. That is, when I lost my sexual-organ, I also lost my watch.
Its brand was BUREN. There is UR in the word BUREN.
Today is the 31st birthday of BEREN SAAT, the Turkish actress.
SAAT means watch. There is ER in the word BEREN. ER mans male. Also Happy Birthday to BEREN SAAT.
-----
My mother Arife Gürol hospitalized three times in life, before her death. 4 days after her second hospitalization, Israel's Prime Minister Ariel Sharon had a brain-concussion and was hospitalized on January 4, 2006.
(With the emphasis of the Number 4.) (Foursome-family.)
(4 OCAK / January 4.) (4 OLACAK / It will be 4.)
Ariel SHARON'S birthday was also February-26. (1928).
The same letters (ARİ-RO) at the same places, in the names:
ARİFE GÜROL
ARİEL ŞARON
(In Turkish: Ş. In English: SH. In German: SCH.)
(The Turkish alphabet is the best, because it is phonetic.)
After 2929 days of vegetative-living in coma, SHARON died on January 11, 2014, on the 6th death-anniversary of Edmund HILLARY.
Edmund HILLary conquered the biggest HILL of the World, EVEREST, (the first man together with his guide to reach the climax) on May 29, 1953, on the 500th anniversary of the conquest of İstanbul (Constantinepolis) by Turks.
The conquest of İstanbul started a new historical-era in Europe (and in the World).
Edmund HILLARY's message was:
Turks came to Anatolia from Middle-Asia.
They will goto all over the World, with the biggest mission in history, to establish the love-society.
The social-order in which the Humanity will live.
FOREVER. FOR the REST of time.
(EVEREST, EVER - REST)

----------------------------------------

(28 Şubat 2015  :)

Bugün-1,
 bbc.com'dan, 26 Şubat 2015 tarihli "Kabil bomb hits Turkish embassy car" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

On February 26, 2015, 4 Turkish soldiers became martyr.
One in Afghanistan-Kabil, in a suicicide-attack by Taliban: 
Adem ŞENGÜL.
Three in Turkey-Ağrı, an insanity-firing by a Turkish soldier:
Uğur GÜLMEZ,
Muhammed CAN,
Akın BULUŞ.


*****Ek Bilgi*****
Kabil'de sabah saatlerinde.
"Amerikalılar hedefimizdi" açıklaması Taliban'dan. Yani Türk aracına saldırı, yanlışlıkla. Şehit askerin adı Adem, babamın adı. Olay, dini inanışa göre ilk insanlar Adem ile Havva'nın iki oğulları Habil ile Kabil'in kızkardeşlerini eş olarak paylaşamadıkları için kavga etmeleri ve birinin ötekini öldürmesini hatırlatıyor. Yani misyon bağıntılı. Özkardeşler bibirine eş olacaklar.
Ağrı'daki olay akşam saatlerinde, gün biterken, DOĞUBEYAZIT ilçesinde.
DOĞUBEYAZIT-DOĞUMGÜNÜ 
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın doğumgününde.
Adem ŞENGÜL ve Uğur GÜLMEZ in soyadları GÜL'lü.
GÜLDÜNYA TÖREN kadının beyin ölümü 26 Şubat 2004'te günün ilk saatlerinde gerçekleşmişti.
BUL var Akın BULUŞ'ta, ve İSTANBUL'da.
Recep Tayyip ERDOĞAN, İstanbul doğumlu.
Toplam 4 şehit asker, 26 Şubat 2015'te .
Dörtlü Aile bağıntılı.
Ağrı'daki "cinnet" dolayısıyla.
Cinnet değildi, 31 Temmuz 1986 amputasyonu.
UR-KES "mesajıyla".
UĞUR GÜLMEZ'de UR.
Cennet yapmak Dünya'yı, işim bu.
Sevgi Toplumu'nu kurarak.
--------------------

Bugün-2, todayszaman.com'dan, bugünkü tarihli, "Öcalan calls on PKK to convene conference on laying down arms" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, February 28, 2015, at a "joint" news-conference, Abdullah Öcalan's call on his illegal organization PKK to lay down the arms was announced.
Yılmaz Gürol's road-map to establish the World State will start after PKK lays down the arms.

----------------------------------------

(1 Mart 2015  :)

Bugün, en.interfax.com.ua'dan dünkü tarihli,"Nemtsov murderers to be punished sooner or later - Poroshenko" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Another fake-killing.
Boris Nemtsov, in Moscow, on February 27, 2015.
Petro Poroshenko said that the murderers will be punished "sooner or later".
Yılmaz Gürol accepts to establish the Socialist World State.
But he refuses to mention about the Secret World State and its deeds, when he becomes the President.
He says that he will not interrogate the political crimes before his presidency.
Also, he says he will not inform the World that he is eunuch.
And he doesn't accept to be overthrown by a military coup.
The soluttion is:
After the coup:
To do the things that he will not do.
And to accuse him of being the agent of the Secret World State.
To declare him as a psychopath who cut his own male-organ.

----------------------------------------

(4 Mart 2015  :)

Bugün, huffingtonpost.com'dan, dünkü tarihli, "Iran: Netanyahu Speech Boring and Repetitiive" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I would have applauded Netanyahu's speech of yesterday March 3, 2015, to the US Congress, if I hadn't known that there is a Secret-World-State above all the States of the World.
Netanyahu opposed any "deal" between the Obama-Administration and Iran, on Iran's "nuclear-programme". He warned about "a potential of nuclear-nightmare".
Netanyahu's speech is consistent with the agenda of the Secret-World-State:  To establish the Socialist World State, by the terrorist-organization as the illegal parallel-statee of Turkey under the leadership of Yılmaz Gürol, by nuclear-explosions in both USA and Russia.  
The speech of Netanyahu will guarantee his win in the election of March 17, 2015, and will justify his bombing Iran's nuclear-facilities, whether or not there will be a US-Iran deal before the "deadline" of March 31, 2015.
I consider it helpful to remind that Ilan Ramon who was among the Israeli pilots who bombed Iraqi nuclear-facility in 1981, was also among the crew of the space-shuttle Columbia when it exploded on February 1, 2003.

--------------------------------------------------

(5 Mart 2013  :)

"Bugün", trthaber.com'dan, bugünkü tarihli "şehit pilotların kimlikleri açıklandı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, March 5,2015, a Turkish-Airforce-Jet, an F-4, crashed, 2 Turkish Airforce pilots became martyr.
Major Mustafa TANIŞ and Captain Mustafa DELİKANLI.

*****Ek Bilgi*****

Uçak Eskişehir'den kalktı. 1.ci Ana Jet Üssü, 112.ci Filodan.
Eğitim uçuşu sırasında, Konya, merkez KARATAY ilçesi ORTAKONAK mahallesi yakınlarına düştü.
Şehit İki MUSTAFA. Mustafa kelimesi hem AF'lı hem USTA'lı. Birinin soyadı TANIŞ. Kelime anlamı açık. Tanışmak fiilinden emir veya dilek. İlk dört harfi TANI onun anlamı da belli. Tanımak fiilinden emir veya dilek. TANI, Tanrı'yı da çağrıştırıyor. Ötekinin soyadı DELİKANLI. Misyonla ilgili hemen göze çarpan bileşik kelimedeki ilk kelime. DELİ kelimesi. Yılmaz'a 2 kez tımarhane. Bileşik kelimedeki ikinci kelime KANLI, anlamı belli. Tabi DELİKANLI kelimesi yiğit, gözüpek genç adam anlamında. "Eli Kanlı" ifadesini de çağrıştırır.
Pilotların rütbeleri ve devreleri da aynı. Hürryet gazetesindeki şehit ilanlarında:

Hv.Plt.Kur.Yzb. MUSTAFA DELİKANLI (2002-H-175)
Hv.Plt.Kur.Yzb. MUSTAFA TANIŞ (2002-H-56)

TANIŞ, Ankara'lı. DELİKANLI İstanbul'lu.
-----
Üstelik, 9 gün arayla bu ikinci Fantom kazası. 
24 Şubat'ta  2 adet RF-4, 5 Mart'ta 1 adet F-4, toplam 6 asker şehit.
9 sayısı ben iilgilendiren bir sayıdır.
Uzaya ilk uydu, Sovyetler tarafından 4 Ekim 1957'de, SPUTNİK. Tarih, benim 10.cu doğumgünümü (10 yaşımı) "kutlamak için seçildi kanaatindeydim, ama niye 25 Eylül 1957 değil de , 9 gün sonra onu şğyle yorumlamıştım. Fazla dikkat çekmesin diye. Çünkü doğumdan seçildiğim, ve asıl işimin Sevgi Toplumu'nu kurmak olduğu konuları gizli dünya devleti üyelerinden saklanmıştı. Ama 9'un bir anlamı olmalıydı. Beklemekte olduğum  için. "dokuz doğurmak" deyimiyle bağıntılamıştım 9 gün farkını. (TDK: "mearakla heyecanla sabırsızlıkla beklemek."). Sputnik'in 50.ci yıldönümü annemin vefatının 250.ci gününe denk gelince anladım, 9 gün farkını. (doğurmak/doğum/ana).
İki kaza arasındaki 9 gün farkını destekleyen bir haber:
4 Mart 2015'te, Erzurum'da emekli Emniyet bekçisi Mehmet Akpınar (60), boşanmak isteyen 9 çocuk annesi, 35 yıllık eşi Rabia Akpınar'ı (59) ruhsatlı beylik tabancasıyla başından vurdu. Kadın hastanede öldü. 
(Rabia'da "rab" var. Bekçi "bekler".)
----------------------------------------

(6 Mart 2015  :)
***************************************
Gül'ün Doğumgünü. 60 oldu yaşı. KUTLU OLSUN.
***************************************

Bugün, youtube'dan "Smile - David Gilmour" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, March 6, 2015.
David Gilmour became 69.
Gül Gürol became 60.
Happy Birthday to both.
Gül is the wife of my brother.
Gül means "rose" and "laugh".
(I smiled, she laughed.)

------------------------------------------

(8 Mart 2015  :)

"Bugün, independent.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "International Women's Day ...with a Google Doodle" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyereK:

Happy International Women's Day! "Make it happen!"
-----
So to speak, there will not be "humans, in the New World. There will be "pairs of humans".
(He and his spouse.) (She and her spouse.)
Because everybody will have spouses.
Foursome-Family. 4 siblings, two males and two females, spouses to each other by birth.
Two spouses for each, with the definitions of "primary spouse - secondary spouse", and "elder couple -younger couple".
Don't let anybody be left without spouse, in case of early death.
Don't let any child be left without parent, in case of early death.
Ideally, they will be born with one year intervals, with the turn of "male-male-female-female". Therefore, there will be difference of two 2 years between husband and wife, for primary spouses.
It is consistent with the natural property that males are dominant. "He held my hands. He protected me. He is two years older than me." These statements will be part of the woman's consciousness beginning from the very early age.
Secondly, with this age-difference, husband and wife will reach the adolescence aproximately at the same time, because the girls reach adolescence earlier than boys.
Their love of siblings, will turn to love of spouses gradually.
-----
Sexually-oriented-love, in Turkish "AŞK" (ASHK).
The origin of sexual-love is sexuality. But it exceeds sexuality. If there is sexual-love, person's behaviour against the spouse and against the people is under the control of sexual-love.
Sexual-love is the main kind of love.
Love for "daughter and son" is the continuation of sexual-love for the spouse, without libido.
Its return is love for "mother and father", without libido. Children, while growing, will learn: No sexual-love for mother and father.
----- 
Let the children's hearts be filled with sexual-love for their siblings, while they are growing.
If heart is full of sexual-love, one does not seek any other sexual-love. However, in the new World, there will be in hearts some available place always for the others of the same generation. And consequently some available place in beds, as well.
We will forget jealousy.
The same generation means for the adults, plus-minus 10 years. No doubt it will start as plus-minus 2 years. While the children grow, it will be increased from 2 to 10, on "love-days" of the years, in festivals of the upper-family, by sexual-behaviour, (and sexual-intercourse), with applauses, between pre-determined individuals of the upper-family.
3 peace-days before the 1st month, 2 love-days before the 7th month. Months are 30 days, weeks are 5 days.
Nakedness will be essential at home, and in suitable public-places.
The main teachers of the children are their parents.
Teaching will include the sexuality, by telling, by showing.
-----
Family is the unit of Society. 4 children, 4 parents, 4 grandparents and the other older generations. 6 generations, all in the same "nest", all life-long, happily. (4+4+4=12 and plus.) 
 Not to die is against the human nature. The 6th generation at around the age of 115, all together, will say good-bye to the World and to their descendants, while they are healthy.
They will be born with one year intervals. But they will go together.
Euthanasia.
Without any physical and psychological pain. With the love for their descendants. To open place for those who will come, to the World, to the Family.
The child-husband and the child-wife will start going to school together, in the same class, in the same desk.
After the elementary education, social-service together.
Aftrer social-service, at around 25 years old, there will not be any work. Time to have babies. Main work of both mother and father will be the babies. When the babies reach a certain age (3 or 4) the elder couple will go to the security-service. When they come back the younger couple will go. Security-service, in wide-meaning. It is risky. That's why it is after the children are born and somewhat grown.
Occupational-education, after security-service. Upon graduation, they will take over the same occupation from their parents.
Security-service is for all, including who will become officers. Therefore the ages of the commander-couples will always be higher than the soldier-couples.
-----
The occupations, starting around the age of 30, will be for 25 years.
When retired, 3 or 4 years, duty in the administration council of the upper-family.
50 families will form the upper family.
In 10 apartment-buildings, 3+4+3 buildings on the 3 sides of a rectengular. On the other side, upper-family-administration-building. 5 story-buildings without ground-floors. Each flat for each family.
Days of the week and flat numbers are 5. Suitable for apartment-duties of the families, in turn.
Chldbirth will be in turn, in the upper-family. Rotation starting from the two ends. The turn will come to a certain family once a 25 years.
Ideally, there will be 600 and plus people in the upper-family. One half is male, the other half is female. The same number of people, at all ages.
(life is beautiful with children.)
 Every body will know and will love everybody in the upper-family.
Above the upper-family is the city. An above the city is the world.
For those who are known, concrete-love.
For those who are not knwon, abstract love.
Love for those of the same generation is similar to love for spouses.
Love for those of different generations (younger or older) is similar to love for the own different generations.
-----
Love-Society.
Based on socialist-economy.
In 100.000 standart flower-cities all over the world.
Under one roof of World State.

----------------------------------------

(10 Mart 2015  :)

Bugün, politico.com'dan, dünkü tarihli, "Republican Senators warn Iran in open letter" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

What an awkward advice !..
While Israel is preparing attack on Iran's nuclear facility, 47 US senators advised Iran not to make a deal on its nuclear programme with US government.

----------------------------------------

(11 Mart 2015  :)

Bugün, trthaber.com'dan, 8 Mart 2015 tarihli, "Böyle tesadüf görülmedi" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

News dated on International Women's Day.
Doctor delivered two babies, one male and one female, with 5 minutes interval.
Later, "everybody", including the doctor, learned that the names and the surnames of the mothers were the same. Emine Susin.
Mothers didn't know each other earlier, and they were not relatives.
Doctor's surname was my name. YILMAZ.
My mission is to establish love-society.
Four siblings, two males and two females, to be born with one year intervals each.
And they will be spouses of each other, by birth.
Two spouses for each.

----------------------------------------

(12 Mart 2015  :)

Bugün, cbc.ca'dan 9 Mart 2015 tarihli, "$50M Lotto Max winner found days before deadline" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I found out my mission in 1988, and still waiting for the "start", since 27 years ago.
Whatever the reason is, the winning ticket was presented, after one-year-waiting, on March 9,2015, only 5 days before the deadline.
Lotto-Max-jackpot dated March 14, 2014, with the prize of $50 million.
The ticket was sold in Langley of British Columbia.
My mission was projected by the British, in the 19th century, more than 150 years ago.
Love-society on Earth.
On the basis of socialist-economy. With foursome-families. Four siblings, two males and two females. To be spouses of each other by birth.
-----
Every March-14 is the beginning of the second calendar of the Ottoman Empire, in addition to lunar-islamic-calendar. It was first accepted in 1840, and some changes were made in 1876.
On March 14, 2014, it was 01-01-1430.
On March 14, 1883, Karl Marks died in London, at the age of 64.
The date of March 14, 2009 was the 777th day of my mother's death.
SEVEN (7) means in Turkish-language "one who loves".
-----
In the new-world, we will have a new calendar.
3 peace-days before the 1st month, and 2 love-days before the 7th month. Months are 30 days, and weeks are 5 days. To celebrate the beginning of the years in similar climates, in both hemispheres, two alternatives. Either in the middle of Autumn or in the middle of Spring. The mission-maker chose the Autumn of the Northern hemisphere, because the Russian-socialist-revolution on November 7, 1917 corresponds to the 1st day of the 1st month of the "new calendar".

----------------------------------------

(13 Mart 2015  :)

Bugün-1
, dailymail.co.uk'dan,  7 Şubat 2015 tarihli, "When I woke up I was a baby, and you named me Luke ..." başlıklı haberi g'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, March 13, 2015. This evening there will be a programme of Charles and Camilla, on CNN, at 19.30 gmt.
CHarles's heart was full of Camilla's love, when he had to marry Diana. Diana had to accept her husband's love at the end. But she wouldn't tolerate the situation, in public. And Charles wouldn't tolerate not to be known by public that his "love" was Camilla.
-----
Camilla is one year elder than Charles. And she is exactly 100 days elder than me. Number 100 is among my important numbers. Its Turkish translation and my name start and end with the same letters (Y and Z).
-----
5 days later, it will be the 100th anniversary of the historical event in Çanakkale. The British navy couldn't pass the strait. Afterwards land-battles started. 500.000 martyrs, half Turkish, half British, mainly Australian and New Zealander.
-----
I re-evaluated on March 18, 1986, in Çanakkale-prison, the Çanakkale-sea-battle. I concluded it was a result of a pre-determined plan. It led me to find out:
1) The existence of the secret-world-state.
2) The agenda was to establish the socialist-world-state.
3) I was chosen for this mission, by birth.
Afterwards, still in March-1986, I found that my thoughts in my brain were being followed, and when necessary thoughts were imposed on my brain, externally by remote-control.
I called the instrument "STELLA".
It is the most powerful-wepon of the mission-maker (the center of the secret-world-state).
-----
Yesterday, I saw on a Turkish-newspaper the news of Luke Ruehlman. And  I found the same news in internet dated six days ago, by dailymail.co.
It is a "product" of the mission-maker, combining reincarnation and Stella-capabilities, to be presented to Yılmaz Gürol and to his friends, when the 100th anniversary of Çanakkale-sea-battle nears.
-----
3 days later, it will be the anniversary of Chicago-Paxton-hotel-fire of 1993, in which Pamela Robinson died.
Luke Ruehlman was born in 2010.
Before he is able to speak, he repeated the word PAM, frequently. When he spoke, he said he was formerly a woman who died in a fire. Her mother Erika took the matter seriously, and searched. She found out the Chicago hotel-fire. She even met with the family of  Pamela's family.
The surnames RUEHLMAN and Robinson have 8 letters, and the first and the last letters are the same (R and N).
Paxton and Pamelarobinson starts with PA en with ON. The last three letters of Robinson, in the English language is "son". In the Turkish language it means "end".
Additionally, the first four letters of Ruehlman includes the letters of RUH, which means in Turkish-language "soul" ("sprintspirit").
-----
Humans continue to live by forgetting.
We don't remember our births.
Birth is difficult for mother and baby. Baby cries because of physical pain during the exit from the womb. No doubt it feels the pain, and it remembers the pain after the birth, but later it forgets them all.
-----
It is understood that before Pamela died thoughts were imposed on her brain, coming from "god", saying that she will be born again. And her memory was recorded before she died. And this recorded memory was imposed on the brain of the baby Luke, cotinuosusly after his birth.
-----
Reincarnation is important. The essence of Hinduism, and Buddhism.
Hindus, 1 billion, believe in the existence of many gods.
Buddhists, 500 thousand, do not have any god.
In Buddhism, the aim is to make the soul (=spiriit) perfect by numerous reincarnations, to reach the soul-state of "Nirvana".
In Hinduism, the three biggest gods; Brahma, Shiva, Vishnu.
The blief is that Vishnu comes down to Earth sometimes, in the disguise of a human, to do favours to the humans.
-----
 My mission is to establish the love-society on Earth, by playing god.
"I came down to Earth", to establish the love-society.

--------------------

Bugün-2, veteranstoday.com'dan, 1 Mart 2015 tarihli, "It is the ultimate weapon" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

After my today's post about Luke Ruehlman, I saw this post.
It says: "many people are now in wireless mental contact with artificial intelligence".
I say: "all the humans, with the instrument which I named Stella".

---------------------------------------- 

(14 Mart 2015  :)

Bugün, time.com'dan, dünkü tarihli, "CIA director says ISIS is not Islamic, but Psychopathic" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Defeating ISIS will "take years", said CIA director, yesterday.
Agenda: The establishment of the World State, by Turks under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.

----------------------------------------

(15 Mart 2015  :)

Bugün, theguardian.com'dan, dünkü tarihli, "Dozens feared dead in Vanuatu after cyclone Pam leaves trail of destination" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I wrote 2 days ago:
"Before he is able to speak, he repeated the word PAM frequently. When he spoke he said he was formerly a woman."
The cyclone PAM was "15 to 30 minutes of absolute terror", in Vanuatu, yesterday, March 14, 2015, "Saturday".
----- 
 Cyclone is Siklon in Turkish language. And, its first three letters mean penis. Yesterday was "pi-day" (22/7 in mathematics). Pi is pronounced in Turkish language as the same as "pee" is pronounced. And Pipi means "small boy's penis".
Yes, my penis was rather small. But I didn' cut it because it is small. Together with testes, from the root, on July 31st, 1986.
-----
Yesterday on a Turkish newspapper, I saw the news of the first succesful penis-transplant, in the World. The operation was on December 11, 2014, in South Africa. Recipient was a 21-year old man who lost his penis at the age of 18, during circumsision. Donor is a dead-man obviously.
Dr. Merwe says: "If you don't have a penis, you are essentially dead. If you give a penis back, you can bring them back to life."
-----
Until I found out that "soul-transplant" ("spirit-transplant") became possible, I thought the compensattion of the absence of my genital-organ would be with a new genital-organ produced from my stem-cell.
The case of the child Luke Ruehlman who said he was a woman died in a fire, is the latest masked-proof of "soul-transplant".
-----
Yesterday, medicine-festival was celebrated in Turkey. On March 14, 1827, the first medical-school was opened in the Ottoman Empire.
Yesterday was also the New Year's day (the first day of the first month) of the Ottoman-solar-calendar, since 1840.
-----
Yesterday, there was a post of my cousin Ayşe on facebook. It implied that the elder sister of my mother is not alive. I asked Ayşe, on the same post, whether it is right. She replied "yes". Naturally I didn't ask her when she died.
They were 3 sisters. Arife, Mesrure, Huriser.
Arife, my mother was the eldest.
Huriser, mother of Fatma who is my "wife" (to be) is the youngest.
Mesrure was mother of my brother Demir's wife.
The 3-sisters had an elder brother, Ahmet.
He died in a bicycle-accident, while he was a teenager, probably around the year 1940. Bicycle is Bisiklet in Turkish language. And it has first 3 letters of Siklon.
I believe that the death of my uncle Ahmet was because of my "fate" that I would be eunuch at the age of 38.

----------------------------------------

(18 Mart 2015  :)

Bugün, hubpages.com'dan, 13 Aralık 2012 tarihli, "About World War 1: Gallipoli Saved by Turkish Minelayer Nusret", başlıklı yayını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

No doubt the execution of the pilot was fake:
"The next day, the ally planes reconnoitred the strait, but somehow, they didn't see the mines. They have reported that the strait is neutral. The pilot who gave that report had been executed by shooting on the day after the Naval Attack."
Today is the 100th anniversary of the "Naval Attack".
March 18, 2015.
www.canakkale.gen.tr/eng/closer/closer4.html

----------------------------------------

(19 Mart 2015  :)

Bugün, trthaber.com'dan, dünkü tarihli, "şehitler için uçtular" adlı video'yu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, March 18, 2015.
"Turkish Stars" in the skies of Çanakkale, on the occasion of the 100th anniversary of Çanakkale Sea Battle.
-----
 November 7, 1992: The military-written-directive for the formation of the acrobatics-team "Turkish Stars".
November 17,1917: Socialist Revolution in Russia.
Agenda: The establishment of the Socialist World State, by Turks under the leadership of Yılmaz Gürol.
November-7 will be the first day of the first month, after the 3-peace-days, in the New Calendar of the New Year. 

----------------------------------------

(21 Mart 2015  :)
********************************
Kuzey'de Bahar, Güney'de Güz Başlngıcı.
"Nevruz"
********************************
"Bugün", milliyet.com.tr'den,bugünkü tarihli, "ilkbahar ekinoksu doodle oldu ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Welcome Spring / Welcome Autumn !
March 20-21 is the start of:
Spring in the Northern Hemisphere.
Autumn in the Southern Hemisphere.
(According to the calendars of the regions, for some March-20, for some March-21.)
In the New World, the New Calendar:
Months will be 3 days. Weeks will be 5 days.
3 Peace Days before the month-1.
2 Love Days before the month-7.
To celebrate the Peace Days and the Love Days in similar climate-conditions, there are two options for the start of the year.
We will choose November-4, the middle of Autumn in the Northern Hemisphere.

----------------------------------------

(24 Mart 2015  :)

 
"Bugün", dailysabah.com'dan, 22 Mart 2015 tarihli, "Injured Turkish officier dies after seven years of intensive care" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Hindus have many gods and goddesses. Christians have one god, who came down to Earth in the disguise of a man, Jesus Christ. They also call him "son of god". But they never call him "prophet of god". Moslems have one god, Allah. They believe that Jesus Christ is one of the prophets of Allah.
-----
YILMAZ GÜROL will play god, when the time comes, to establish love-society.
YILMAZ TANKÜL became martyr on March 21, 2015, in hospital.
7 years after April 11, 2008 when he was wounded with a land-mine remote-controlly exploded by PKK.
The latest (and probably the last) victim of PKK-terror, since 1984, with some 40.000 dead of Turkish and Kurdish origins.
He was captain when wounded. While he was in continuous intensive-care he was promoted to the rank of Major, when the promotion time came.
-----
His name and my name are the same.
Surnames are TANKÜL /GÜROL.
TAN is the first syllable of TANRI which means  "god" in the Turkish language. OL means "be". Together they mean "be god".
-----
On the same day, March 21, 2015, the message of Abdullah Öcalan, the leader of PKK, who is in prison, was read in Diyarbakır during the Newruz celebrations. In his message he referred to the "historical decleration" of February 28, 2015, in İstanbul, Dolmabahçe-palace, made together by Government representatives and the representatives of HDP, a legal party "close to" PKK.
Öcalan said that the time is for peace, and he once again urged his organization, holding the Congress, to lay down the arms.
-----
First legal Newruz-celebrations in Turkey by Kurds was done in 2005, 10 years ago. It is the most important day of the year for Kurds.
It is also celebrated by Turks since very old times.
Its origin is Persian from some 2000 years ago. The equinox of Spring in Northern hemisphere, March-21.
March-21 is also the first day of the Iranian-calendar.
In the Iranian-language Newruz means "new-day".
-----
I have been waiting for the start of my affairs, since many years ago.
The date of the start, pre-determined much before my birth.

----------------------------------------

(26 Mart 2015  :)

"Bugün", www.dw.de'den, dünkü tarihli, "Opinion: My home town Haltern in Mourning" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Daniel Pelz says:
"At my old school. Where. Once I died on stage playing god in a theater production. Now flowers and candles are. Outside the building."
-----
16 German student and their 2 teachers were among the 150 dead, when Germanwings-aircraft crashed in France on March 24, 2015.
-----
I will play god, when the time comes, to establish the love-society on Earth.
HALTERN starts wit HAL. From the reverse LAH.
AL-LAH was the biggest of all gods, according to Arabs, before Islam. He had three daughters. Their names are written in the Koran, the holy book of Islam.
AL-LAT, AL-MANAT, AL-UZZA.
Mohammed said that there is no god other than ALLAH, and he declared that he is the prophet of Allah.
The religion Islam emerged this way.
Islam also accepted Jesus Christ as one of the other prophets of ALLAH.
-----
 Germanwings is a subsidiary of Lufthansa.
Fatma, my cousin and "wife" (to be) works in Lufthansa. She has two nationalities. Turk by birth. Additionally German, later.
-----
 The woman Muradiye LOHMANN was the only person who was Turk aboard the aircraft. She changed her nationality from Turkish to German in 2001.  And she was working in Henkel, as key-account-manager.
-----
 Condolescences to the families of all the victims of Germanwing-aircraft-crash!

----------------------------------------

(29 Mart 2015  :)

"Bugün", reuters.com'dan, dünkü tarihli, "Iran, powers struggle to overcome disputes in push for nuclear deal" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

From the two candidate-cities for EXPO-2015, Milan-Italy won, İzmir-Turkey lost, the election in Paris, on March 31, 2008.  
On the same day, Pippa Bacca, an Italian artist was raped and killed in Turkey. She was on a journey to promote world-peace, from Milan-Italy to Jerusalem-Israel, by hitchhiking and wearing wedding-dress.
On the same day, the 4th wave of opprression applied to me in İzmir became 8 years old.
  -----
 When I stopped working in "Ümit Ticaret" (a commercial company) in July-1999, the 3rd wave stopped.
  On Friday, March 31, 2000, when I was walking out from the garden-gate of our apartment-building, one of the "neighbors" near me shouted upward to his wife, saying "what will it be", and holding his penis.
  This way started the 4th wave.
  At home, in the street, on the bus. Everywhere, continuously.
Humiliations, harassments, threats.
  With indirect behaviours and remarks by the humans around me.
Once, while getting on a municipal-bus. the driver held his penis, to me. I said to him, "Don't do that to me". He replied, "I didn't do it to you".
If he didn't do it to me, he should have asked me "What did I do?".
   -----  
 The 4th wave of oppression in İzmir will be 15 years old, two days later.
  The people of İzmir know that, if Yılmaz Gürol accepts the conditions of the intelligence-organization, he will be the head of Turkey.  
 In fact, the plan is to make him the head of the World. Not the head of Turkey.
  With a road-map of two phases.  
Classical-terror in İzmir, and nuclear-terror in the World.
  -----  
 Two days later will also be the deadline of the negotiations, continuing for 18 months, between the "six-powers" and Iran, about the nuclear-program of Iran.  
 The people of the World know that, if Iran accepts the conditions of the USA and the other five-powers, the sanctions applied to Iran will be lifted, and the problem will be solved peacefully.  
 In fact, the plan is to start a new war in the Middle East, with an air-attack on the nuclear facilities of Iran by Israel.
 
----------------------------------------

(31 Mart 2015  :)

"Bugün", you tube'dan, "Putin called for resolving crises in Syria, Libya, Yemen based on International law" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

President Putin is aware of what he is doing and what he will do is connected with my mission. Co-pilot Lubitz was not aware of what he would do was connected with my mission.
-----
Lubitz crashed the Germanwings aircraft deliberately on March 24,2015.
150 people died. 
Yes, it was a suicide-incident. But he especially wanted som people to die with him. He had recently was given a medical report of "unfit to fly". The administration of the airline didn't kow the report. But he evaluated that his profession is near to the end. He blamed the society for this and for his failure in achievements he expected from life, in general.
-----
Pilot Phatswe crushed his airplane and killed himself on October 11, 1999. It was a revenge -incident, too. He was the pilot of Air Botswana. Two months before the incident he was medically declared "unfit to fly". He stole one of the 3 ATR-42 aircrafts. For two hours he circled the airport, radioing the control-tower that he will kill himself, crushing the aircraft into the building of the airlines. But in the end he preferred to crash into the other two aircrafts, to settle his grudge with the airlines management. He was killed. The 3 airplanes were burnt. Those were the only operational aircrafts of the airline. The airline went bankrupt.
-----
The difference of the two revenge-incidents.
With two medical words, one is "malignant", one is "benign".
-----
My mission is to establish the socialist-world-state, as projectd eby the secret-world-state. With a road-map of two phases. Classical terror in İzmir, and nuclear terror in the world.
That's why oppression aplied to me, since I came to İzmir in 1987.
By the people around me. With the instruction the intelligence-organization. Indirect humiliations, harassments, threats. Continuously, everywhere.
Take my apartment-building, for example. 5-story building, with 10 families, in 10 apartments. I live alone, in my ground-flat apartment. Some of the members of these families, not directly, but indirectly oppress me very badly. But the remaining members are aware that I am being oppressed. Therefore my hostility is against them all, as a whole.
The same argument is valid for my street. It is a small street, with aproximatelyy 20 apartment-buildings, similar to mine.
In general, the people of İzmir is trying to persuade me to accept the conditions of the intelligence-organization, by oppressing me.
In fact, the intelligence-organization is preparing the suitable circumstances for the first phase of my mission.
-----
Today, March 31, 2015, the 15th anniversary of the 4th oppression-wave in İzmir. On this occasion, today, Turkey lived a big electricity-cut, from West to East, almost half of th country, from 10.30 for 7-8 hours, including Ankara, İstanbul, İzmir. Subways didn't work. In a way, big cities were paralysed.
Such a thing never happened at least for the last 15 years.
-----
The word "electricity" resembles the word "masculunity", in the Turkish language. Therefore "electricity-cut" is used by the intelligence-organization, to bring the subject to my amputation of my genital-organ. From time to time, electricity-cuts in our apartment-building, or in our neighborhood, or in İzmir, for a short time. Accompanied by my "neighbors'" indirect behaviours and remarks, concerning the lack of my genital-organ.
-----
Such an electricity-cut was made in India, on July 31, 2012.
It was the 26th anniversary of my amputation.
It was the biggest electricity-cut in history. 600 million Indians were affected. Half of the population of India. It started at 20.30, continued 5 or 6 hours.

---------------------------------------- 

 (2 Nisan 2015  :)

 
"Bugün", theguardian.com'dan 31 Mart 2015 tarihli, "CIA. Sef-help book, how to find friends and interrogate people" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Facia" means "disaster" in Turkish language.
I robbed Demirbank on April 18, 1983. I returned home to İstanbul from prison in October-1986. One or two months later, the facia of the same bank broke and fell. A woman lost her life under it.
-----
Demir is my brother's name. But I didn't notice until March-1986 that the name of the bank is my brother's name.
On April 18, 1986, the third anniversary of my bank-robbery, while I was in Çanakkale-prison, Demir became father again, after 10 years. SEVGİ (=love) was  born, my second niece. My first niece BARIŞ (=peace) was born on September 1, 1976, on the "World Peace Day". -----
On Sevgi's 20th birthday Suri was born, the daughter of Tom Cruise and Katie Holmes.
(Sevgi / Suri) (S...i / S..i)
The word UR was used to steer me to the amputation of my genital-organ in prison, on July 31, 1986, three days after I thought the messages are not from the mission-maker, but from the unknown. Two years later I understood that I was deceived by the mission-maker.
7 months after Suri was born, her father and mother got married, on November 18, 2006, the 57th birthday of Demir.
Demir means "iron".
November 18, 2000 is the marriage-date of Michael Douglas (born September 25, 1944) and Catherine Zeta Jones (born September 25, 1969). There is a difference of 25 years between them.
In the new calendar, the eras will be 25 years. The first era will be for the construction of the 100.000 standart flower-cities and the immigration to these cities.
And the gap between the generations in the families will be 25 years plus-minus one or two.
My birthday is the same as Michael Douglas and Catherine Zeta Jones. I was born on September 25, 1947. On the day they got married, November 18, 2000, Yıldırım Gürses, a well-known Turkish musician died of heart attack, at the age of 62.
YILdırım GÜRses
YILmaz GÜRol

----------------------------------------

(3 Nisan 2015  :)

"Bugün", dailymaiil.co.uk'dan, 1 Nisan 2015 tarhli "... the moment identical triplets married ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Triplets Bini sisters (29) from Passo Fundo-South Brazil, married on March 21, 2015, the day of Autumn-equinox in the South, Spring equinox in the North, and New Year's day in Iran.
Congratulations and Happiness to all three couples!
-----
It is the achievement of the mission-maker, in connection with me and with my mission.
The "proof" is that first Rafaela found Rafael ten years ago. Their names are almost the same.
One year later Rochele found Gabriel. There is "EL" in their names. "EL" also in Rafaela and Rafael.
EL-EL-EL-EL
And lately Tagiane found Eduardo. Only one letter is common in their names. The first letter of alphabet, "A". Three from them, one from the last letter of Rafaela:
A-A-A-A
-----
Shasta Darlington is the Sao Paulo correspondent of CNN.
My darling is my cousin Fatma. I found her as my "wife" (to be), on February 10, 2007. She learned Portuguese in Brazil. I learned from g+ friends that FATO in portuguese means "real". Fatma uses the name FATOŞ. Everybody knows her with this name.
When internet-age started for me, I found "meine FATOSCH" in facebook, on the birthday of Charles (Prince of Wales) on November 14, 2012. Charles was in Australia with Camilla, on that day. There was a total eclipse of the Sun, on that day, in Australia, and its neighborhood.
[The total eclipse of the heart.]
But I didn't "contact" with Fatma, on that day. I waited for the birthday of my brother, for four days. On November 18, 2012, my facebook friendship started with Fatma.
50 days later, on January 7, 2013, Fatma cancelled the facebook-friendship, and deleted all her posts from my page. And prohibition for me to access her page.
Never mind!
It indirectly fitted my situation.
While being oppressed in İzmir, it wouldn't be nice to chat with my "wife".
I have still been waiting
.
----------------------------------------

(4 Nisan 2015  :) 

"Bugün"-1, hürriyet.com.tr'den, 2 Nisan 2015 tarihli, "anne ile kızı aynı anda hayatını kaybetti" başlıklı 
haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mother GEZER  ŞAHBAZ (78) and her daughter HAYRİYE ŞAHBAZ (48) who was born mentally-handicapped died simultaneously.
-----
Mother had looked after her handicapped daughter life-long. Who would do the job after she dies! She prayed in her recent times continuously to die together with her handicapped daughter.
Her prayers came true.
Her healthy daughter SONGÜL GÖÇER witnessed their deaths.
First her mother, and afterwards her handicapped sister in another room of the house.
She said, "they died, not at the same time, but in the same second".

--------------------

 "Bugün"-2, nato.int'den, bugünkü tarihli, "NATO marks 66th anniversary ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

NATO, with its foundation-date (04-04-1949), with its flag (4-cornered star), and with the number of the first members (4+4+4=12) has the message of my mission. Foursome-family.
Today, April 4, 2015, is its 66th anniversary.
-----
On its 4th anniversary (in 1953), a Turkish submarine, Dumlupınar, returning from NATO-manoeuvres, collided with a Swedish cargo-ship, NABOLAND, in Çanakkale-strait, and sank. 81 sea-men became martyr. After this incident, April-4 was made "sea-martyrs-day", in Turkey.
-----
On its 48th anniversary (in 1997), Alparslan Türkeş died at the age of 79. He is the founder of Nationalist-Movement-Party, now in the Turkish-parliament. His name is the same as the Turkish Sultan Alparslan who defeated the Byzantine army in 1071 at Malazgirt. Following this battle, Turks came to Anatolia from the Middle-Asia.
[Now, it is time for Turks to go all arond the World, to establish the World-state.]
His surname has the word "Turk", and the word "Eş" means "spouse". It has also similar meanings, such as "mate" and "friend".
-----
On the day NATO was established, April 4, 1949, Abdullah Öcalan was born. Abdullah means "the servant of Allah". Öcalan means "person who takes revenge". He founded PKK in 1974. He is the leader of PKK. He was caught" in Kenya, by Turkish-special-forces, in 1999. He is in prison, ever since. PKK started "armed-struggle" in 1984. In the following 31 years 40 thousand people died, Turks and Kurds, in PKK-terror. And Öcalan's "historical call" was announced for the first time, by both Government-reresentatives and the representatives of HDP, the legal party "close to" PKK, on February 28, 2015, at Dolmabahçe Palace, in İstanbul. Öcalan called his organization to hold a conference to lay down the arms.
Now the congress is being waited.
I am waiting, too.

----------------------------------------

(5 Nisan 2015  :)

 
"Bugün", youtube'dan "The control of humans with words" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Through the power of language you can effectively castrate someone and have them never have sex again. (If they go into say catholic priest or something like that.)" 
[Since July 31, 1986, Yılmaz Gürol is eunuch.]
-----
"... rob banks ?" 
[I robbed DEMİRbank, on April 18, 1983.]
-----
 "Paradise"
 
[My mission is to create "paradise" in the World.]
-----
 "convincing lie"
 
[god is me.]
-----
 "mental illness"
 
[Yes, two times madhouse, at the end of 1989, in Manisa.]
-----
 "In my opinion"
 
[In my opinion, the killing of Martin Luther King in 1968 and the execution of Zulfikar Ali Bhutto in 1979, on the anniversary days of the foundation of NATO 04-04-1949. were fake.]
-----
And the last word of Stefan Molyneux:
 "academia"
 
[Yes,my brother's name is Demir.]
-----
He had started saying:
 "So I can tell you"
[So I can tell you, you can't solve the problems of the Humanity, if you don't give everybody "sexually oriented love" in Turkish language AŞK (/ASHK/). And it is possible only if the families have equal numbers of sons and daughters, preferably 2 boys and 2 girls, to be spouses to each other by birth. Two spouses for each. One primary, one secondary.]
-----
 "Socialism"
 [Yes, without socialist-economy nothing is possible.]
----------------------------------------

(6 Nisan 2015  :)

Bugün, milliyet.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Bursa'nın fethi coşkuyla kutlandı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, April 6,2015. 689th anniversary of the conquest of BURSA, by Orhan Gazi, the 2nd ruler of Ottomans. Orhan Gazi had 4 wives. Two of them were the daughters of two different Byzantine Emperors. One of them was the daughter of Yarhisar-Tekfur. (Tekfur means the Byzantine-Christian administrator of a territory.) The 3rd ruler of the Ottomans, Murat-1, was the grandchild also of Yarhisar-Tekfur.
-----
In my opinion, Turks came to Anatolia, by the invitation of the Byzantine Empire, because of political reasons. Malazgirt-battle in 1071 was to hide the invitation.
The establishment of the Ottoman-State, adjacent to Byzantine Empire, in 1299, was also in similar way.
And finally, the conquest of Constantinopolis (İstanbul) in 1453, is the last product of Ottoman-Byzantine secret cooperation, required by the socio-political conjuncture of the time.
-----
Today is also the 21st anniversary of the shooting down of the aircraft carrying the presidents of BURUNDI and RWANDA. All the people on the aircraft reportedly were dead.
In my opinion, the deaths of the presidents were fake.
The "incident" was used for the massacre of 750.000 Tutsi people within 3 months.
-----
BURUNDI - BURSA.
The resemblance. BUR-BUR. (UR-UR).
The date of the "incident" April 6, 1994, was decided according to the date of the conquest of Bursa on April 6, 1326.
-----
The word UR was used to steer me to cut my penis on July 31, 1986.
The word Tutsi reminds in Turkish-language "hold-penis".
One of the behaviours of the people of İzmir, to oppress me is to hold penis, in connection with the lack of my penis.

----------------------------------------

(8 Nisan 2015  :)

Bugün, timeanddate.com'dan, "April 8, 2005 - Total Solar Eclipse" başlıklı bilgiyi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, April 08,2015.
Marriage anniversaries:
April 09, 2015. 10th anniversary of Charles-Camilla.
April 10, 2015. 40th anniversary of Demir-Gül.
Congratulations and Celebrations!..
-----
In 2005, there would be two total solar eclipses.
The date of the first one, April 8, 2005 was decided for the marriage of Charles and Camilla. But Pope Jean Paul-2 died on April 2, 2005. And the funeral was decided to be on April 8, 2005. Therefore, marriage date was postponed for one day. Charles attended the funeral of the Pope.
This way the marriage anniversaries of Charles-Camilla and Demir-Gül became on two successive days.
-----
Charles and Camilla celebrated 64th birthday of Charles in Australia, on November 14, 2012, and observed on the same day the total solar eclipse, realized over Australia and its around. They were on a 13-day official-trip to the region, on the occasion of the 60th diamond-jubilee of Elizabeth-2.
Charles is 1 year and 4 (four) days elder than Demir.
Demir's real birthdate is November 18, 1949. (Identification-card says November 8, 1949, by mistake.)
-----
And  April 10, 2015 is also the 170th anniversary of the foundation of Turkish police-organization.
Police, in Turkihs-language is "Polis", just as in the word "Acropolis" of Athens. And there is a resemblance between the words "polis" and "penis".
When Demir and Gül marriedon April 10, 1975, I had my penis with me. But later, in Çanakkale, on July 31, 1986, I lost it.
-----
And when Demir and Gül married on April 10, 1975, I had been in a situation with the fear of being poisoned. It continued approximately 5 years, until December-1979, when I found out that Demir was also an employee of the intelligence organization.
-----
Demir means "iron". Demir-iron. Demon. If Yılmaz would play god, he would need a demon, too, his brother, Demir.
-----
I believe:
Charles learned the mission from my writings after June 1996.
Demir learned the mission from my writings after March 31, 2000.
-----
I have been waiting.
"We" have been waiting.
----------------------------------------

(9 Nisan 2015  :)

Bugün, bbc.com'dan, 3 Nisan 2014 tarihli, "Progeria campaigner Hayley Okines dies aged 17" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My "wife" Fatma and Pope John Paul-2 have the same birth-days, May 18 (1964-1920).
Hayley Leanne Okines and Pope John Paul-2 have the same death-days, April-2 (2015-2005).
Hayley Okines was born on December 3, 1997. 2 years later she was diagnosed with rare disease Progeria (accelerated aging).
She died on the 10th anniversary of Pope Jean Paul-2, at the age of 17, with a body-age of "114"
("Just 124 children worldwide" now, with this disease.)
-----
Her death was between the two deaths of the oldest women in the World, recorded in Guinness World Records:
April 1, 2015. Japanese Misao Okawa (117).
April 6, 2015. American Gertrude Weawer (116).
-----
Okines-Okawa. Both surnames are with "O and K".
Gertrude-Progeria. Both words have "Ger".
Okines has the same letters of the word "Kesoni".
"Cut it!", in Turkish language is "KesOnu".
And Black Sea people of Turkey say it as "KesOni".
I cut my genital-organ, three days after my god-date of July 28, 1986. In the year that Comet Halley came.
The resemblance between the words Hayley and Halley.
The different word "Y" is the first letter of my name Yılmaz.
Halley came nearest on February 9, 1986.
The next nearest visit of Halley will be on July 28, 2061.
(It comes every 76 years.)
Hayley Okines lived in Sussex.
The word Sussex contains the word "Sex".
-----
Not registered with Guinness World Records, but according to their official identification registrations, two more very old women died in the World during these 6 days:
April 5, 2015, Peruvian Filomena Taipe Mendoza (117).
April 6, 2015, Turkish Döndü Uzar (121).
All together 4 (four) very old women in the World.

----------------------------------------

(10 Nisan, 2015  :)

 Bugün, sabah.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Titanik'ten kurtulan tek Türk" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

April 10, 1912:
4-chimney TITANIC started its journey.
2224 tickets were sold. One passenger was missing. He was a Turk. Besim Ömer Pasha. He had missed the ship.
96th anniversary of the sinking of Titanic was 444th day of the death of my mother.
April 10, 2015:
40th marriage-anniversary of Demir and Gül.
Demir is my brother. Gül is our cousin.

----------------------------------------

(11 Nisan 2015  :)

"Bugün"-1, 
trt.net.tr/english/ 'den, bugünkü tarihli, "Quram recitation at Hagia Sophia on the Blessed Birth Week" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 How did Turkey become a Secular State ?
Vahidettin, the last Ottoman Sultan, was also the Caliph of all the Moslems of the World.
On May 15, 1919, Greece occupied the city of İzmir, to advance into the West Anatolia. On the same day, Vahidettin told Mustafa Kemal (Atatürk):
"Pasha! You can save the Country!"
(According to what Atatürk later told Falik Rıfkı Atay.)
The following day, Mustafa Kemal, with his crew, left İstanbul by a ship, in order to establish the secular Turkish-state in Anatolia. He arrived in Ankara, in December.
The Turkish-parliament in İstanbul was closed by the English, on March 18, 1920. 36 days later, on April 23, 1920, Mustafa Kemal convened the Turkish-parliament in Ankara, with the name of TBMM.
On August 10, 1920, Vahidettin ratified the SEVRES-treaty, to share Anatolia by the winners of the Worl-War-1.
The Turkish army of TBMM, defeating the Greek-army in West Anatolia, finally liberated İzmir, on September 9, 1922.
22 days later, on November 1, 1922, TBMM abolished the Sultanate.
16 days later, on November 17, 1922 Sultan Vahidettin "escaped" from İstanbul, by an English war-ship.
The following day, on November 18, 1922, TBMM appointed Abdulmecid, the crown-prince of the Ottoman-dynasty, as the Caliph of all the Moslems of the World. Vahidettin didn't say that he was still the Caliph of the Moslems. And Abdulmecid didn't oppose to be appointed as Caliph.
On July 24, 1923, with the Lausanne-treaty, the new Turkish-sate of TBMM was accepted by the World.
October 6, 1923: The liberation of İstanbul, peacefully.
October 23, 1923: The declaration of the Turkish-Republic.
March 3, 1924:
- Caliphate was abolished, and the Moslems of the World were left without a Caliph.
- Religious-Schools were closed. Unity of Education.
- Ministry of Sharia was closed. The Presidency of Religious Affairs was founded.
And finally, on April 10, 1928:
The expression of "the religion of the Turkish-state is Islam" was deletyed from the constitution.
April-10 is the Day of Secularism, in Turkey, even though it is not celebrated any more.
Thus the process of establishing a secular-state in Anatolia was completed.
However, some more:
In 1933, religious-lessons in schools were stopped.
----- 
Later, the 1982-constitution made the religious-lessons in schools compulsory.
And yesterday, on April 10, 2015, on the 40th marriage-anniversary of my brother Demir, Koran (the holy book of Islam) was read, for the first time since 1930, in Ayasofya (Hagia Sophia), originally a cathedral of the Byzantine Empire.

--------------------

 "Bugün"-2, bbc.com'dan, dünkü tarihli, "Morocco bus crash: Children among 33 dead in collision." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Condolences to the families of the victims of the accident !
-----
Yesterday, on April 10, 2015, in Morocco, near the city of TAN-TAN, a bus carrying mostly school-children collided with a gas TANKER.
More than 30 are dead.
-----
Yesterday, was the 40th marriage-anniversary of my brother.
His daughter, my niece, Barış married Tekin, in Morocco-Rabat, in the Turkish-embassy, on July 10, 2007.
-----
TANTAN is the surname of one of the interior ministers of Turkey. Sadettin TANTAN. He is now the head of YURT-party, one of the 31 political parties which will participate in the general elections on June 7, 2015.
-----
TAN is the first syllable of the Turkish word TANRI, which means god.
My mission is to play god, in order to establish love-society in the World, with foursome families, on the basis of socialist-economy.

----------------------------------------

 (12 Nisan 2015  :)

"Bugün", 
Hürriyet.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Genelkurmay: 5 terörist öldürüldü 4 asker yaralı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The news that 5 terrorists were killed and 4 soldiers were wounded yesterday, April 11, 2015, does not fit the real situation, in the eve of laying down the arms by PKK. But it fits the situation that PKK is continuing terror while Government is trying to end it.
Therefore, in my opinion, the news is fake.
It is true that, since 1984, 40.000 people, Turks and Kurds, were killed in PKK terror.
PKK was founded by Turkish-State, to be "the preliminary terror period" in Turkey, before the first phase of the road-map to establish the socialist-world-state by Turks under the leadership of Yılmaz Gürol.
The first phase, classical terror in İzmir.
How many people oppressed Yılmaz Gürol, for the last 27 years in İzmir? How many people watched he was being oppressed?
The first phase will be in proportion with the requirements of the second phase of nuclear-terror in the World.

----------------------------------------

(13 Nisan 2015  :)

"Bugün"-1, 
sabah.co.tr'den, bugünkü tarihli,, "Ayvalık'ta büyük ikramiye avcısı bayi" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 More than 6 thousand lotto-dealers in Turkey.
One is the shop of Yaşar Yapıcı. 2 of the lotto tickets which he sold with 51 days interval this year won the big prizes. Only one winner for each.
That is a new example of the mass-usage of instrument "Stella", as a gift to me, and to my friends, from the mission-maker.
Yapıcı, the surname of the dealer means "maker".
-----
Between February 19, 2015 and April 11, 2015, 16 lotto-drawings.
No winners in 8 of them. For the others there are 9 winners.
The tickets of 2 of them are from Yaşar Yapıcı.
 
-------------------- 

"Bugün"-2, yeniasir.com.tr'den, dünkü tarihli, ""yanarak can verdi" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

"On a train-wagon, while taking photograph, he was struck by high-voltage from the electric-lines above, and he died."
-----
I remembered a similar incident, and searched in internet.
I found two incidents, with the exact explanations with this one.
Both of them in Osmaniye. (I twitted their news.)
-----
All together 3 incidents:
April 12, 2015. Sakarya. Nurullah Zengin.
March 10, 2012. Osmaniye. Bahadır Özer.
March 8, 2013. Osmaniye. Enes Can Altıkaya.
-----
There are 81 provinces in Turkey.
Osmaniye, with number 80. Sakarya, with number 54.
Yesterday, April 12, 2015, was 54th anniversary of Yuri Gagarin's going to the Space, as the first human.

----------------------------------------

(14 Nisan 2015  :)

Bugün-1, 
youtube'den "Everest- Summit Day" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Hill Climb of Everest.
I knew two humans who were born 31 days after me:
One is Tunç Yılmazer, who was my boss, here in İzmir, for 7 years, until 1999. His surname contains my name.
The other is Hillary Clinton, who was US Secretary of State, for 4 years, until 2013. Her name is the surname of "the conqueror" of Everest.
Edmund Hillary is , together with his guide, is the first man to reach the top of Hill Everest, on May 29, 1953, on the 500th anniversary of the conquest of İstanbul, by Turks.
Turks have come to Anatolia from the Middle Asia.
Now it is time to go all arond the World, to establish the social-order in which the Humanity will live for the rest of time, forever as long as the Humanity will exist:
Love-society.

--------------------

 Bugün-2, themoscowtimes.com'dan, dünkü tarihli, "Russia lifts ban on S-300 Missiles to Iran ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Good News !.."
Russia lifted sanctions on S-300 missiles to Iran.
It is in consistence with the planned forthcoming air-attack by Israel to the nuclear facilities of Iran. 

----------------------------------------

(17 Nisan 2015  :)

"Bugün-1", 
hurarsiv.hurriyet.com.tr'den, Murat Bardakçı'nın, "Yakın tarihimizden gerçek bir Paşa tecavüzü olayı" başlıklı yazısını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Google made Doodle today, Cevat Şakir Kabaağaçlı, on his "125th" birthday. A prominent Turkish-person, the son and the killer of an Ottoman Pasha. His father had raped his Italian wife Aniesi.
-----
Murat Bardakçı told in his writing the details.
Something in this writing remindeded me of something else.
He wrote "Fahrünnisa, the sister of Kabaağaçlı, later married Prince Zeyd /Zaid/".
Prophet Mohammad had not any son, but he had an adopted-son, Zaid.
There is a verse in Quran (the holy book of Islam) about Zaid.
From the internet, here is its English:
==========
Surah: Al-Ahzab. Verse: 37.
And (remember) when you said to him (Zaid bin Harithah; the freed-slave of the Prophet) on whom Allah has bestowed Grace (by guiding him to Islam) and you (O Muhammad too) have done favour (by manumitting him) "keep your wife to yourself, and fear Allah."
But you did hide in yourself (i.e.what Allah has already made known to you that He will give her to you in marriage) that which Allah will manifest, you did fear the people (i.e, Muhammad married the divorced wife of his manumitted slave) whereas Allah had a better right that you should fear Him.
So when Zaid had accomplished his desire from her (i.e. divorced her), We gave her to you in marriage, so that (in futute) there may be no difficulty to the beleivers in respect of (the marriage of) the wives of their adopted sons when the latter have no desire to keep them (i.e. they have divorced them).
And Allah's command must be fulfilled.
==========
 It is unerstood:
Prophet Mohammad married the wife of his adopted-son Zaid,
after Zaid divorced his wife,
to be a precedent for similar cases.

--------------------

 "Bugün"-2, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli "8.ci Cumhurbaşkanı Özal anılıyor" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 What is History ?
People know he died on "that day". I know he didn't.
Yes, today April 17, 2015 is the 22nd "death" anniversary of Turgut Özal, the 8th president of Turkey.
-----
Humans come to the World crying with the physical pain they feel during the birth. But they forget this pain. They even forget their instances of birth. Later they learn from the society the fact that they were born.
-----
What an individual has learned until it becomes adult is its consciousness.
The individual knows its past from what it lived.
It knows the past of its parents from the knowledge given to it by its parents.
It knows the past of the community in which it lives from the knowledge given to it.
The past of the society.
The past of the Humanity.
The knowledge of the past of the Humanity is called History.
-----
The consciousness is not the same for all humans of the World.
Even though in small numbers, there are still communities in the World which live primitive-like lives.
And even though globalization, most people live with the consciousness limited with their communities.
-----
An average ordinary individual of the World-population of 7 billion knows that there are approximately 300 States in the World, big or small. They "understand" what is going on in the World, on this basis.
-----
And there are a few million people in the World who know there is a secret-world-state, above all the States. They learned this knowledge, from the center of the secret-world-state, while they are recruited. They know what have been going on in the World are the products of the secret-world-state.They also know, the agenda is the establishment of the socialist-world-state, under the control of the secret-world-state.
-----
I have this knowledge too. I found it by "myself". But because the center of the secret-world-state wanted me to find it. Otherwise, I couldn't have found it.
The Center made me find more.
The real mission is the establishment of the love-society in the World, with foursome-families, on the basis of socialist-economy. And the aim is not the continuity of the secret-world-state. But the aim is its termination.
-----
Yes, I learned, from the Society, that I was born.
Similarly, I learned from the Society that I was chosen by birth to establish love-society on Earth.

 ----------------------------------------

 (18 Nisan 2015  :)
******************************
SEVGİ'nin Doğumgünü. 29 oldu yaşı.
K U T L U   O L S U N
********** ********************

"Bugün",
 atam.gov.tr'den, "Çanakkale ve Mustafa Kemal Atatürk" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

The telegram before departing from Erzurum is the proof that "the decision" was made before departing from İstanbul.
Enver Pasha found it more suitable to inform Mustafa Kemal, after Sarıkamış-operation, that he was appointed as the commander of the 19th Divison in Çanakkale.
In my opinion, Mustafa Kemal learned his mission that he would establish secular Turkish-State in Anatolia from Enver Pasha, in İstanbul after this telegram.
Sarıkamış-operation was intended to be precedent for Çanakkale.
-----
Enver Pasha departed from İstanbul for Sarıkamış-operation on December 6, 1914. One week later he arrived in the headquarter of the 3rd Army.
The commander of the Army, Hasan İzzet Pasha, opposed the operation both orally and in written document, saying it would be a suicide-operation in extreme cold weather, to reach Sarıkamış over 3000-meter-high snowy Allahuakbar-mountain.
Enver Pasha said to him, if he wasn't his teacher in military school, he would try him in military-court for disobedience.
He made Hafız Hakkı Pasha the commander of the Army.
Operation started on December 22, 1914.
And retreat-order, on January 6, 1915.
Only a small number of soldiers could reach back to Erzurum.
Tens of thousands of Turkish soldiers froze to death on Allahuakbar-mountain.
Enver Pasha departed from Erzurum on January 11, 1915.
-----
On February 2, 1915, Mustafa Kemal assumed the command of the 19th Division in Gelibolu.
March 18, 2015. The unsuccesful trial to pass through the Çanakkale-strait by the British and French warships.
April 25, 1915. The start of Çanakkale land-battles.
Mustafa Kemal ordered his 57h Regiment, in his word, "to die".
Half a million soldiers died in Çanakkale.
Half of them Turk. Haf of them Australian, New Zealander, plus.
Çanakkale made Mustafa Kemal well-known, ready for his main mission.
-----
One day before Çanakkale-land-battles started, the Ottoman-State issued a decree, on April 24, 1915, and started a security-operation against Armenians in the country.
It continued with another decree requiring compulsory-immigration of the Armenians.
During this operation, it is obvious that a few hundred thousand Armenians lost their lives, in some way.
(If not one and a half million.)
The truth is that it was intended that the losses in Çanakkale-land-battles and Armenian-losses in the operation should be in proportion.
-----
The purpose of the World War-1 was to establish a socialist-state in Russia and a secular Turkish-state in Anatolia.
It was  the first phase of a master-plan to establish the socialist-world-state, under the control of the secret-world-state, by means of three world-wars.  

---------------------------------------- 


 (21 Nisan 2015  :) 

Bugün, yeniasıir.com.tr'den, dünkü tarihli, "Keskinoğlu mezarı başında anıldı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

İsmail KESKİNOĞLU (100), (06-17-1900 / 04-18-2001).
Kayıhan KESKİNOK (92), (1923 / 04-18-2015), (from t death announcement in Today's newspaper Hürriyet.)
-----
April-18 (Birthday of SEVGİ, my younger niece.):
1983, DEMİRbank was robbed by me.
1986, DEMİR, my brother, became father again. SEVGİ.
2001, KESKİNoğlu died.
2015, KESKİNok died.
-----
English CUT! / Turkish KES!
English SHARP / Turkish KESKİN.
-----
Sevgi was born when I was in the prison.
I cut my genital-organ when I was in the prison.
-----
İsmail Keskinoğlu started business in Poultry, and now the brand "KESKİNOĞLU" is one of the biggest of Turkey, in this sector.
Why did Yılmaz Gürol cut his cock?
What is his mission?

----------------------------------------

(22 Nisan 2015  :)
********************
Dünya ("Earth") Günü
********************

"Bugün", google.com'dan "Earthday 2015" başlıklı yayını g+'da paylaştım, su yazıyı ekleyerek:

- why on earth didn't google include turkey?
is it because turkey means me?
- come down to earth yılmaz!
- i am already down.
how many times will i come down?
- what on earth are you doing yılmaz?
- i have been looking for my cock.
i lost it chasing my turkey.
-------------------------------------------

(23 Nisan 2015  :)
********************************
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
********************************

Bugün, 11 Nisan 2015 tarihli, "How did Turkey become a Secular State" başlıklı yayınımı g+'da tekrar paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mustafa Kemal Atatürk founded Secular Turkish State.
Yılmaz Gürol will found Socialist World State.
Today is the 95th anniversary of TBMM (Turkey Grand National Assembly), and "National Sovereignty and Children's Day" of Turkey.
Congratulations and Celebrations !...

----------------------------------------

(24 Nisan 2015  :)

Bugün-1, 
18 Nisan 2015 tarihli, "The telegram ..." diye başlayan yayınımı yeniden g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The 100th anniversaries of the starts of Armenian "security" Operation today, and Çanakkale Land Battles tomorrow.
-----
Time is to commemorate those who lost their lives in both phenomena and to think about what History is!

--------------------

Bugün-2, milliyet.com.tr'den buggünkü tarihli "Türkiye kadar temiz değiller" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 President Erdoğan mentioned again ASALA yesterday.
-----
I am sure the knowledge that ASALA (between 1973-1985 killed 42 Turkish diplomats is a lie.
Some civilians were killed with the label of ASALA, such as in Ankara Esenboğa Airport (1982) and in Paris Orly Airport (1985). PKK was made "active" in 1984, ASALA was made "passive" in 1985 PKK terror in Turkey caused 40.000 death of Turks and Kurds until now.
-----
Now it is time for PKK to become "passive", prior to the road-map of my mission, to establish the Socialist World State.

--------------------

 Bugün-3, dailymail.co.uk'dan, 22 Nisan 2015 tarihli, "Scientists tweak genes of human embryos for the first time" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

The news says: "Scientist genetically modified human embryos for the first time in History." It mentiones the genetical hereditary disease thalassaemia. 
-----
My elder niece Barış was born with that disease. Her parents had a second child ten years later, only after they were sure the baby to be born would be without that disease. My younger niece was born.
-----
I am sure Human Embryo Modifications were achieved long ago. And this news is a kind of confirmation to m, and to my friends, in this context.
My mission, love-society with foursome-families, depends on laboratuary-made embryos.
Because essentially two male-babies and two female-babies are required for the families.
And let the embryos be withou thereditiary diseases.
And finally, by blending the genes of different races gradually, to get rid of racial differences, in the long run.
-----
There is no communication between me and my relatives, for  a long time. Therefore I was surprised to learn from 2012 New Year's post-card from Barış that she had a child, on May 1, 2011. I concluded her disease was cured by bone morrow transplant, probably from her sister. And Barış had a second child on December 30, 2014. I learned it from her mother's facebook accesible only from my mobile phone to watch. 
 
----------------------------------------

(26 Nisan 2015  :)

"Bugün"-1, 
washingtonpost.com'dan, 24 Nisan 2015 tarihli, "Italy court OK's arrest of suspected smuggler captain, crew" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 April-18
1983
Robbery of DEMİRbank by me. 
1983 Mayor of İZMİR Cahit GÜNAY resigned.
Instead of him Ceyhan DEMİR was appointed.
(GünAY means "DayMonth".) 
1983 Suicide attack against American Embassy in Beirut.
63 dead, 17 of them American.
Senator Barry GOLDwater said "time to bring boys home"
US soldiers (1700 marines) left Lebanon in February 1984.
 1986 My brother DEMİR became father again. Sevgi was born.
 1989 First tube-baby in Turkey was born in İZMİR. Her name is ECE. 
2001
İsmail KESKİNoğlu died at the age of 100, the founder of the Keskinoğlu-poultry-industry.
(KES means "CUT". KESKİN means "SHARP".) 
2002 Zahir Shah returned to Afghanistan from Italy, after 29 years  in exile.
 2002 A pilot, alone on his small airplane, crushed PIRELLI-skyscraper in Milan-Italy, killing himself and two people in the building. 
2006 Suri was born, the daughter of Tom Cruise, on the 20th birthday of Sevgi.
(Suri / Sevgi).
  2012 Very strong storm, in a very short period of time, in Turkey, from İstanbul to Ankara. Around 10 dead. 
2015 Painter Kayıhan KESKİNok died at the age of 92.
(KESKİN0ğlu / KESKİNok)
 2015 The deadliest sinking of migrant-ship in Mediterranean, just before the midnight. 28 were saved, around 800 dead.
-------------------- 

"Bugün"-2, dailymail.co.uk'dan, 24 Nisan 2015 tarihli, "Prince Charles and Harry mark 100th anniversary of Gallipoli Landings" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıy ekleyerek:

 I am eunuch.
In Çanakkale, in the prison, the messages of the mission-maker turned into messages of the unknown, on July 28, 1986.
"Kill yourself cutting your genital-organ, otherwise yo will regret."
I obeyed the messages 3 days later. But I didn't die.
In the hospital, I "understood" the messages came from god. And god was me.
Two years later, I found out the mission-maker deceived me and forced me to make myself eunuch.
Because I would play god to establish love-society in the World, on the basis of socialist-economy ,with foursome-families of four siblings, 2 males and 2 females, spouses to each other by birth.
-----  
While eunuch, until the beginning of 1990, I lived deep "sexually-oriented-love for two women simultaneously. This taught me well what "sexually-oriented-love" is. And this helped me to find foursome-family. Two spouses for each.
-----
I was 40 years old when I found out this mission of mine.
I am now 67, and still waiting for the start.
-----
July 28,1914. Warld War-1 started. Totally 15 million dead.
July 28, 1976. Tangshan-China-earthquake. 250.000 dead.
July 28, 1986. My god-date. (the 10th anniversary of Tangshan.)
-----
April 25,1915. The start of Çanakkale Land Battles. Totally 500.000 dead.
April 25, 2015. Nepal-earthquake. More than 1.000 dead. (The 100th anniversary ogf the start of Çanakkale Land Battles.)
-----
"Men from across the former British Empire fought at Gallipoli [Çanakkale]: from England, Scotland, Wales and Ireland, from Newfoundland and NEPAL, from undivided India, and from Australia and New Zealand."
-----
Çanakkale Land Battles were the most important of the World War-1, with its results.
Direct result is "socialist-state" in Russia.
Indirect result is "secular-state" in Anatolia. Mustafa Kemal, the founder of the Turkish Republic became well-known in Çanakkale Land Battles.
-----
I cut my genital-organ in Çanakkale, on July 31, 1986, at the age of 38.
Mustafa Kemal was appointed as the commander of the 57th-Regiment of the 19th-Brigade, at Gallipoli.
19, 2x19=38, 3x19=57.
Atatürk died at the age of 57. He was born 19 years before 1900, and started "Turkish *Liberation-War" on May 19, 1919, in Samsun.
-----
It is not easy to gather the Humanity in a new culture of foursome-family.
It is easy if they believe god wants it so.
-----
The agenda is the establishment of the socialist-world-state, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the mission-maker (the center of the secret-world-state).

----------------------------------------

(29 Nisan 2015  :)

Bugün, home.bt.com'dan bugünkü tarihli "Royal Wedding 4th Anniversary. The story of William and Kate in 12 photos - BT" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Congratulations and Celebrations !..
(The 4th marriage-anniversary of William and Kate.)
[April 29, 2015]

----------------------------------------

(30 Nisan 2015  :)

Bugün, bbc.com'dan, bugünkü tarihli, "Vietnam marks 40 years since end of war" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

April 30, 2015. 40th anniversary of the liberation of Saigon.
-----
Agenda: The establishment of the Socialist World State, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
The people of İzmir has been persecuting Yılmaz Gürol to make him "accept" the job, for years.
It is consistent with the road-map of the job.
1) Classical-terror in İzmir.
2) Nuclear-terror in the World.

----------------------------------------

(1 Mayıs 2015  :)
************************
Doğumgünleri:
YABAN'ın yaşı 4 oldu.
BAHAR'ın yaşı kaç oldu?
KUTLU OLSUN
************************

Bugün-1, youtube'dan "Russian Anthem by Russian Army" başlıklı videoyu g+'da (ve facebook'da) paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Mayday Mayday !.."
(May 1, 2015)
YABAN's Birthday.
He became 4 years old.
Congratulations and Celebrations !..

-------------------- 
 Bugün-2, youtube'dan "Bridge on the River Kwai Theme" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 I have learned what History is.
So I can't own any History of any Nation, including mine.
I have learned what my Mission is.
So I own the History of all the Humanity.
----- 
Turks will establish the World State, under my leadership, cooperating with other nations, and aiming to end national differences.
My main psychology is that of Turkish Army Officers, being a former officer in the Turkish Armed Forces.
With the consciousness and the feeling of my mission, I am naturally militarist with its real meaning.
The World State, and its Armed Forces.
The Love-Society on the basis of Socialist-Economy,
for the rest of time,
as long as the Humanity exists.
-----
On the occasion of "May Day",
International Workers' Day,
May 1, 2015.

---------------------------------------

(2 Mayıs 2015  :)

Bugün-1, sabahdaily.com'dan, dünkü tarihli, "President Erdoğan: My Day
 rallies in Taksim Square Paralyze Istanbul's transportation" başlıklı haberi g+' da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
 
The news says:  "...silent on  Baltimore and Ferguson events."
He actually said:  "Aren't the Blacks humans who were killed in Ferguson and in Baltimore?"
He is sure they were killed.
-----
And I am sure their deaths are fake, to be manipulated in the USA and elsewhere, by the secret-world-state activists.

--------------------

"Bugün"-2, telegraph.co.uk'den, bugünkü tarihli, "Royal baby girl born" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My congratulations to William and Kate.
Baby, welcome to the World!
I wish you a long, healthy and happy life !
-----
The day before yesterday, I made a guess as May-1.
She was born today, on May 2, 2015, 1 day after the 4th birthday of the first child of Tekin and Barış.
-----
Now Demir and Charles both have two grandchildren:
May 1, 2011, YABAN (male) of Demir.
July 22, 2013, GEORGE (male) of Charles.
December 30, 2014 HAYAT (female) of Demir.
May 2, 2015, new-comer (female) of Charles.
To all of them, wishing long, healthy and happy lives!

----------------------------------------

(4 Mayıs 2015  :)

"Bugün", ozgur-gundem.com'dan, 4 Mayıs 2013 tarihli, "Dersim'in Kara Günü: 4 Mayıs 1937" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Military operation against province Dersim (now called Tunceli) populated mainly by Kurds, in 1937-1938.
At least 10 thousand dead, and atleast 10 thousand compulsory-immigration.
May 4, 1937 (today its 78th anniversary): Announcement-papers from the air to the people to "obey" the State, within 24 hours.
-----
No doubt the execution of Seyit Rıza, "leader of the recellion" is fake. On November 18, 1937, in Elazığ, "Buğday"-Square, openly but without any people around.
The words, in his diary, of Çağlayangil, the highest official of the State, present during the execution, about Seyit Rıza supports my belief of the fake-execution.
-----
No doubt, from the start of Turkish Republic, until now, the minority Kurds were used to create conflicts, by the Turkish State.
1) 1925. The rebellion of Sheik Said.
2) 1937-38. Dersim operation.
3) 1984-2015. PKK-terror. (40 thousand dead, Kurds and Turks.)

----------------------------------------

(5 Mayıs 2015  :)

Bugün, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli, "On numara çekiliş sonuçları açıklandı (04.05.2015)" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

A lottery (Number 10") on Mondays.
May 4, 2015:
13 YATAGAN - 1 KADIKOY - 1 CUKUROVA
  Lucky people from 3 districts of approximately 1000 districts of Turkey. And 13 of them from the same district Yatağan.
-----
In the word YATAGAN, replace the last "A" with "I", get a word meaning, in Turkish language, "your bed". Additionally replace "T" with "R", get a word meaning "your penis".
In the word KADIKOY, from the reverse "YOK" means "there is not".
In the word CUKUROVA, "CUK" reminds "child-penis". And "UR" is the word used to steer me to cut my genital-organ in Çanakkale on July 31, 1986.
-----
 Before July 28, 1986, the word UR was used as a symbol, by the intelligence-organization for my rather small penis.
And messages coming from the intelligence-organization (mission-maker) turned (was turned, in deed) to messages of the unknown.
And new messages:
"Cut your genital-organ, and die. Otherwise you will regret."
I had obeyed the messages 3 days later.
I didn't die, but became eunuch.
In the hospital, I "understood" the messages were from god. And god was me.
I understood two years later in 1988, that the mission-maker deceived me to make myself eunuch.
I would play god when time comes, to establish love-society, in the World.
The foursome-family; 4 siblings, 2 males and 2 females, spouses of each other by birth. Two spouses for each.
For the Humanity it is difficult to accept it.
But it is easy, if they believe that god wants it so.
I loved two women simultaneously until the beginning of 1990, while eunuch. I know well what love (sexually-oriented-love) is.
-----
 The agenda is the establishment of the socialist-world-state by Turks under my leadership, as projected by the Center of the secret-world-state (the mission-maker).
During my presidency of the socialist-world-state, the second phase of the mission will start.
To establish love-society, in 25 years, in 100 thousand standart "flower"-cities.
-----
The mission-maker's message of yesterday's lottery "number 10" is:
"Yılmaz, you had cut your penis because it was small."
-----
Very probably, one person in the district Yatağan played the same numbers 13 times.
13 is my "lucky-number".
Each winner will get 17.488 TL (approximately $6.453).

----------------------------------------

(6 Mayıs 2015  :)

"Bugün", hurriyetdailynews.com'dan, bugünkü tarihli, "Local-Festival for start of Summer, Hıdırellez, celebrated across Turkey" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Hıdırellez", the harbinger of Summer, May-6 of the year, was celebrated beginning yesterdat night, May 5, 2016, in Turkey, as part of the culture, especially by Roman (Gipsy) people of the Country.
-----
May-6 is, in deed, the middle of the Spring in the Northern Hemisphere, and the middle of the Autumn in the Southern Hemisphere.
In the new-calendar of the new-world, May 6-7 will be Love-Days, before the 7th month, and November 4-5-6 will be Peace-Days before the 1st month.
Months will be 30 days. Weeks will be 5 days.

----------------------------------------

(8 Mayıs 2015  :)

 
"Bugün", todayszaman.com'dan, bugünkü tarihli, "Veteran Turkish actor Zeki Alasya dies at 72 leaving millions in mourning" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today, May 8, 2015, Zeki Alasya died.
Condolences to Turkish People!
-----
April 18, 1943. Zeki Alasya was born.
40 years later, on April 18, 1983, I robbed Demir-bank.
 An important day of my life.
-----
May 8, 2015. Zeki Alasya died.
40 years before, probably on May 8, 1975, I landed on East-Berlin airport, together with my brother Demir and his wife Gül. I learned there, it was the 30th anniversary of the liberation of Berlin. The officials said that because of the celebrations the hotels were full. And we didn't have visas. I didn't know visas were required. So they put us on a bus, and sent us to West-Berlin.
An important time of my life.
-----
My attempt to look for new possibilities for Socialism, and to get rid of the fear of being poisoned was in failure.
We went to Frankfurt-Hanau-Erlensee.
Demir and Gül returned to Turkey. I remained there three months, together with my aunt and with two of her children, my male-cousin Alev, who was 18 years old, and my female-cousin Fatma, who was 11 years old. I was 27 years old. That is the longest time of my life together with Fatma. I didn't know she would be my wife, in my old years.
Unable to go to East-Berlin, I had to turn back to Turkey.
With fear of travelling alone, I called my mother from Turkey.
By train, to Turkey, with my mother, stopping in Budapest for 4 days, and in Varna-Provadia-Chernook (together with relatives of my father) for 15 days.
My attempts for political refuge in Hungary and Bulgaria were in failure too.
-----
On September 1, 1976, the first child (daughter) of Demir and Gül was born. It was the anniversary of the start of the World War-2, and in this context, it was "International Peace Day". Therefore, "we" called her (my elder niece) BARIŞ, which means "peace".
Later, we learned that she was born with Thalassaemia, a genetical hereditary disease.
And today is "International Thalassaemia Day". May-8 was set by World Health Organization the day for Thalassaemia. (Surname ALASYA and illness THALASSAEMIA have the common word ALAS.)
-----
Second child (daughter) of Demir and Gül was born on April 18, 1986. The 3rd anniversary of my bank-robbery, and 43rd birthday of Zeki Alasya. They called her (my younger niece) SEVGİ, which means "love".
I was in the prison, in Çanakkale, when she was born. Her parents decided to have a second child, only after they were sure the child would not be born with Thalassaemia. In Çanakkale, on TV, I saw Gül while she was pregnant, during an interview, on the subject of Thalassaemia. There was only one TV-channel at that time in Turkey.
-----
Now Barış gave birth to her second child. I believe she got rid o of Thalassaemia-illness, probably by transplant of bone-marrow from her sister.
-----
May-8 2015, the 70th anniversary of the end of World War-2 in "AVRUPA". The end of war in "ASYA" later, after two nuclear-bombs. Zeki ALASYA died on May 8, 2015. May-8 is also "International Thalassaemia Day".

---------------------------------------

 (9 Mayıs 2015  :)

 "Bugün", telegraph.co.uk'dan, 24 Şubat 2015 tarihli,"A parallel State within Turkey ? ..." başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The classical-terror in İzmir will first be understood as a rebellion against the administration of Erdoğan and his political-party.
Therefore, it will start after the general-elections of June 7, 2015.
That is, after the World will see the "victory" of Erdoğan's political-party in the elections. And the people in Turkey or elsewhere will have no doubt that the "rebellion" in İzmir is a new and big operation to topple the Erdoğan-administration.
-----
The agenda is to establish the Socialist World State, by Turks organized as an illegal parallel-state of Turkish State, under the leadership of Yılmaz Gürol. With a road-map of two phases, first classical-terror in İzmir, second nuclear-terror in the World, as projected by the Center of the secret-world-state.
-----
29 days are left for the elections in Turkey.
Today is May 9, 2015.

----------------------------------------

 (10 Mayıs 2015  :)

 
"Bugün", google.com'dan, bugünkü tarihli "Mother's Day - 2015" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Thank you, moms, for bearing us, and bearing with us, every step of the way." [O.H., Doodler]
-----
Let's not forget dads.
Females of mammals have maternity-instinct to own their babies, during their growths. But generally fathers in mammals have no role in the growth of the babies. The mother polar-bear even has to protect her babies against father polar-bear.
-----
In humans there is not a paternal-instinct, but both mother and father own their babies, because of the sexually-oriented-love between father and mother. If there is such a love of course.
This love is essential for the healthy growth of the children.
-----
"Sexually-oriented-love", like the other kinds of love, is a feeling.
It can not be formed by mind. It forms spontaneously, in proper circumstances. And these circumstances can be prepared by mind individually, or socially.
"Sexually-oriente-love" can not be formed by mind, but its formation can be prevented by mind. 
For example there aren't "sexually-oriented-loves" between male and female siblings, in the modern-world.
It is forbidden.
And it is the main reason of the sexual problems of the modern-world.
The society of the future will be "foursome-family".
4 siblings, 2 males and 2 females, to be spouses of each other, by birth. Two spouses for each. With the definitions of "primary spouse - secondary spouse" and "elder couple - younger couple".
 
---------------------------------------- 

(11 Mayıs 2015  :)
"Bugün"-1, 
blaclistednews.com'dan, 29 Aralık 2013 tarihli "Sandy Hook police report contains no evidence that mass shooting took place, and strengtens notion that event was a fabricated hoax" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I am sure the deaths of BROWN in Ferguson (August 9, 2014) and GRAY in Baltimore (April 19, 2015) are fake. I am sure even the incidents of Charlie Hebdo and plus (on January 7-9, 2015) in France, with a claim of 17+3=20 dead are fake.
-----
But the evaluation that the incident of Sandy Hook Elementary School, (December 14, 2012) in Newtown-Connecticut, with a claim of 27+1=28 dead is fake surprised me. 
 
--------------------

 "Bugün"-2, theguardian.com'dan, dünkü tarihli, "Kenan Evren, leader of Turkey's 1980 military coup and former president dies" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

  Kenan Evren, the 7th President of Turkey, had said:
"Number 7 has an important role in my life."
He had given examples. Some of them are:
- He was born on 17-07-1917.
- He got married at the age of 27.
- He became the 17th Chief of Staff of Turkish Armed Forces.
- He became 7th President of Turkey.
And he died at the age of 97, in consistenece with the "role" of number 7, on May 9, 2015, one day before, the International Mother's Day.
He was born in Alaşehir-Manisa.
I was born in Salihli-Manisa.
-----
I see in his numbers, also 17.
17 is the province-number of Çanakkale.
When I cut my genital organ in Çanakkale on July 31, 1986, he was the President. His role in my three and a half year prison-life is very important.
Messages from the intelligence-organization during my prison-life were both from inside the prison, and also from outside the prison.
From outside mainly by Kenan Evren.
From inside mainly by the other prisoners.
Both indirect messages.
From inside mainly negative messages. Humiliations, harassments and threats.
From outside, positive, encouraging messages.
Both the prisoners and the President knew what they had done.
The target was Yılmaz Gürol.
-----
I did the bank robbery to make the intelligence-organization to manipulate it in my favour, to give me the maximum  positive political-duty. But I encountered with prison-life and "persecution".
-----
I found out in March-1986, the secret-world-state, the agenda of the establishment of the socialist-world-state. I was chosen by birth, for the mission.
I also found out in March-1986, the important number of Atatürk. Number 19. He was born 19 years before 1900. He started "Turkish Liberation War" 19 years after 1900 in Samsun. He died at the age of 19x3=57.
I was 19x2=38 years old at that time.
-----
After the amputation, they didn't send me back to the prison. Three months in hospital. Release from prison and hospital on the same day.
-----
22 days after my amputation, Celal Bayar, 3rd President of Turkey, died at the age of 103, on August 22, 1986.
(Foursome-family of four siblings, 2 males and 2 females, spouses for each other by birth. The new-family of the new-World.)
His birth-date is May 16, 1883.
-----
At the age of 100-3=97, Kenan Evren died.
At the age of 100+3=103, Celal Bayar died.
The marriage-surname of one of the daughters of Kenan Evren is GÜRvit.
The marriage-surname of the only daughter of Bayar is GÜRsoy.
My surname is GÜRol.
-----
After the prison, one year in İstanbul.
And from Autumn-1987, until now, here in İzmir.
Persecution by İzmir-people, like those of prisoners in the prison.
 I was taken to the Manisa-madhouse by İzmir-police, on November 2, 1989. 7 days later, in accordance with the "role" of number 7, the presidency of Kenan Evren ended.
The police got me from the street. Neither Kenan Evren, nor my father informed my mother about my whereabouts. She learned the knowledge from my letter, some 10 days later.
This was the first madhouse.
And the second madhouse, at the end of 1989.
The police got me from the house.
The madhouses were such bad that I lost my mission-consciousness at the beginning of 1990, when I was released from the madhouse.
I said to myself: If there was a mission-maker who controls me constantly, ther wouldn't be these madhouses. That means there is no mission.
Fortunately, two years later, my mission-consciousness came back.
The madhouses were part of the persecution which I had been living.
-----
Before she died, my mother told me this: "Your father persuaded me to send you to the madhouse once again, for the second time".
If there was "sexually-oriented-love" between my father and my mother, would it be possible?
My dear mother didn't know anything about the affairs conserning me.
My father did what the people of İzmir did to me.
-----
My father Adem Gürol was born in the same year as Kenan Evren, in 1917. And he died on August 17, 1995.
My mother's official birth-date is January 14, 1927. Her actual birth-date is one or two years later, on the eve of a Ramadan-festival.
Therefore her name is Arife, which means "eve".
She died on January 28, 2007.
My dear mother!
Kenan Evren died on the eve of Mothers' Day-2015.

---------------------------------------- 

(13 Mayıs 2015  :)

 
"Bugün", time.com'dan, bugünkğ tarihli, "Inge Lehmann, pioneering seismologist, honored  in new Google Doodle" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 It is easy for the Humanity to accept the "foursome-family", if they believe god wants it so.
-----
September 1, 1923. Tokyo. Earthquake. 150.000 dead.
September 1, 1939. World War-2 started.
July 28, 1914. World War-1 started.
July 28, 1976. Tangshan. Earthquake. 250.000 dead.
-----
10th anniversary of Tangshan-earthquake is my god-date. 3 days later, amputation. Eunuch, ever since.
In Turkish, TANRI means god.
Both the words TANGSHAN and TANRI have TAN.
-----
April 18, 1906. San Francisco. Earthquake. 3.000 dead.
April 18, 1986. My niece Sevgi was born.
-----
August 17, 1995. My father Adem died.
August 17, 1999. Gölcük-Turkey. Earthquake. 20.000 dead.
-----
January 17, 1994. California. Earthquake. 50 dead.
January 17, 1995. Kobe. Earthquake. 6.500 dead.
-----
December 26, 2013. Bam-Iran. Earthquake. 25.000 dead.
December 26, 2014. Indonesia-Indian Ocean.
Earthquake and Tsunami. 230.000 dead.
-----
May 12, 2015 (Yesterday) Nepal. Earthquake. 50 dead.
May 12, 2008. Sichuan-China. Earthquake. 70.000 dead.
-----
April 25, 2015. Nepal. Earthquake. 8.000 dead.
It was on the 100th anniversary of the start of Çanakkale land-battles, which caused 500.000 dead, including Nepalese soldiers.
I was in Çanakkale-prison until the date of amputation. Later 3 months in hospital. Release from hospital and prison on the same day in October-1986.
My mission is to establish Love-Society on Earth, by playing god.
-----
May 13, 2015 (today). Japan. Earthquake (6.8). No dead.
March 11, 2011. Japan. Earthquake and Tsunami. 20.000 dead.
(11-11)
Four siblings, 2 males and 2 females, spouses by birth.
-----
Today, the 127th birthday of seismologist Inge Lehmann.
Somethings to remember.
Somethings to learn.
Thank you Google !

----------------------------------------

(14 Mayıs 2015  :)

 
Bugün, YouTube'den, 6 Mayıs 2015 tarihli, "Russian Tanks are in Washington" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Three World Wars:
1) Socialist Russia.
2) Expansion in Europa and Asia.
3) Through Alaska, completion of the Socialist World State.
-----
That was the original "plan". But, when "love-mission" added, road-map was changed.
Love-Society on Earth, by Turks, under the leadership of a "lucky" Turk, to be chosen by birth, for the realization of the mission.
As a sign", ALASKA was sold to the USA by Russia, in 1867.
100 years later, in 1967, Turkish Air "War-School" was moved from İzmir to İstanbul. It was a two-year-training school at that time.
Yılmaz Gürol's first year in İzmir, second year in İstanbul (1966-1968), before being an officer in Turkish Air Force.

----------------------------------------

(17 Mayıs 2015  :) 

Bugün, aa.com.tr'den dünkü tarihli, "Erdoğan asks why 'West remains silent' on Morsi verdict" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 34 days before the president-elections in Turkey, Israel started Gaza-operation, on July 7, 2014.
5 days before the election-date of August 10, 2014, Israel-army left Gaza.
Erdoğan's opposition to Gaza-operation contributed him in the president-elections.
-----
22 days before the general-elections in Turkey on June 7, 2015, execution-verdict in Egypt yesterday on May 16, 2015.
Erdoğan's opposition to Morsi-verdict will contribute his political-party in the general-elections.
-----
The road-map of the establishment of the world-state will start as a "rebellion" against Turkey of Erdoğan-administration, by the "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.

----------------------------------------

(18 Mayıs 2015  :)
*********************************
FATOŞ'un Doğum Günü. 51 oldu yaşı.
 
(Facebook'ta kutladım.)  
*********************************

(20 Mayıs 2015  :)

"Bugün", washingtonpost.com'dan, 19 Mayıs 2015 tarihli, "Prince Charles, in Ireland, meets with Sinn Fein party leader Gerry Agams" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:
 
Around 2.000 peoplewere killed, IRA-related, in the years 1969-1998. But Louis Mauntbatten, the great-uncle of Charles, was not killed by IRA, I am sure, with my political-consciousness.
----------------------------------------

 (21 Mayıs 2015  :)

 
"Bugün", dailymail.co.uk'dan 19 Mayıs 2015 tarihli "The flag of the planet Earth" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 A Swedish designer created a flag of Planet Earth.
-----
What will be the flags of:
1 World,
10 "Eltas",
100         xxx,
1.000           xxx,
10.000             xxx,
100.000     Provinces?
-----
With foursome-families, "fixed"-populations.
100.000 cities, 111.111 administrations. 

---------------------------------------- 

(22 Mayıs 2015  :)

"Bugün"-1,
dailysabah.com'dan, 20 Mayıs 2015 tarihli, "One person identified as suspect in HDP headquarters attack" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The attacker was "revealed" as a member of DHKP-C.
So nobody can accuse either HDP or AKP for the attack. Both parties were promoted.
Because HDP must pass over the election-barrage, and AKP must win the elections with majority. PKK, very probably, will announce laying down the arms, after HDP gets votes more than 10%, and enters the parliament.
Under these circumstances, "rebellion" in İzmir against the government will not be understood as the act of PKK.
The affairs of Yılmaz Gürol can not start in the shadow of PKK.
-----
The establishment of the World-State by Turks organized as an "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, with a road-map of two phases, first classical-terror in İzmir, second nuclear-terror in the World, as projected by the secret-world-state. 

-------------------- 

"Bugün-2", todayszaman.com'dan, 21 Mayıs 2015 tarihli, "CHP's lunge to the center" başlıklı yazıyı, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Main opposition Party leader, yesterday, revealed the project of "Turkey Center".
With these two words, he in fact, implicitly but knowingly acted as a harbinger of the agenda after the general-elections:
The establishment of the World-State by Turks, under the leadeship of Yılmaz Gürol. 

----------------------------------------

 (23 Mayıs 2015  :)

"Bugün-1", 
hurriyetdailynews.com'dan, 22 Mayıs 2015 tarihli, "TOURISM - Europe's first airport on artificial island opens in Black Sea" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

"To take ALBAYRAK [the Turkish flag] to every places of the World. That is our aim." Prime Minister Davutoğlu said, yesterday, in the opening-ceremony of Ordu-airport.
-----
He in fact, implicitly but knowingly acted as a harbinger of the agenda: The establishment of the World-State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
-----
With my politival consciousness, I am sure, Davutoğlu has the following knowledge about Yılmaz Gürol:
To establish the Socialist-World-State, Yılmaz Gürol was chosen at the age of 18, because of his passion of Socialism.
After the declaration of the Socialist-World-State, his passion will be dangerous. He will try to act according to his own passion, not in accordance with the needs of the secret-world-state.
Therefore, he will be toppled with a military-coup, and he will be publicly executed.
He was chosen as a victim. The proof is his being eunuch. He was led to amputate his genital-organ at the age of 38, with deception that god wants it so.
-----
I am now 67 years old, I have still been waiting for the "start".
My mission is to establish, on the basis of socialist-economy, love-society with foursome-families of 4 siblings, two males and two females, spouses of each other, by birth.
-----
Naturally, anybody who has the knowledge that Yılmaz Gürol will be killed is my enemy.
And naturally, anybody who comprehends that Yılmaz Gürol will not be killed is my friend, whatever his or her past was.
 
--------------------

 "Bugün-2", euronews.com'dan, bugünkü tarihli, "Irish referandum result: 62 percent say yes to same-sex marriage" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Congratulations!
Irish people said "yes" to same-sex marriage.
-----
If the trend increases, and if some day everybody prefers same-sex marriages, it is very probable that Humanity will vanish on Earth.
-----
Fortunately, the start of my mission is soon.

----------------------------------------

(27 Mayıs 2015  :)

 
Bugün, ntv.com.tr'den, bugünkü tarihli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan NTV'de soruları yanıtladı" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Bunların olmadığı yer yok. Bütün kurumlara sızdılar.", said ERDOĞAN, yesterday, which means "There is not any place that they [anti-government forces] don't exist. They infiltrated into every institutions [including Turkish Armed Forces].
-----
Agenda: The establishment of the World State by Turks, organized as an "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, with a road-map which will start after the general elections of Jne 7, 2015, of two phases, first classical-terror in the city of İzmir, second nuclear-terror in the World, simultaneous nuclear-explosions both in the USA and Russia, as projected by the secret-world-state.
-----
Yılmaz Gürol was made retired when he was a Turkish Air Force
officer, at the age of 25, because of having "illegal political opinions". Later at the age of 38, he comprehended that he was in fact chosen by the secret-world-state to establish the Socialist World State.
He is now 67 years old, still waiting !

---------------------------------------

(1 Haziran 2015  :)

====================== 
 AK Parti
 Paralel-Devlet 
Marifetiyle

 CHP
Merkez-Türkiye
 
Dünya Devleti

 HDP
İnsanca Yaşam
Eşit Paylaşım

MHP
 
Ne Mutlu Türk'üm ...
======================

Bugün, cep telefonumla çektiğim fotoğrafı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 On my back.
From May 30, 2015
-----
On June 7, 2015, general elections in Turkey.
Very probably 4 political parties will enter the Parliament.
-----
ERDOĞAN introduced the term "Parallel-State".
[I added, "by means of".]
The latest slogan of the main opposition party is "Center - Turkey".
[I added, "World State".]
One of the slogans of the party close to PKK is "Humanly Life - Equal Sharing".
[I wrote it.]
One of the slogans of the "nationalist" party is "How happy who says I am Turk".
[Iwrote "How happy I am Turk".]
-----
Agenda: the establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
----------------------------------------

(6 Haziran 2015  :)

Bugün, uk.reuters.com'dan, dünkü tarihli, "Two dead, 100 hurt in blasts at Kurdish rally in Turkey" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Last minute doping" to HDP, two days before the elections.
-----
It will not affect the voters of the other 3 main political-parties.
Around 10 million of 75 million of the population of Turkey are Kurds.
Kurds will evaluate the incident as the affairs of those who don't want HDP's gains in the elections.
Therefore, those Kurds who were reluctant to to vote for any reason will go to polling-stations to vote, as a reaction to the incident.
-----
It is important that HDP must overcome the 10 percent barrage, in this elections. It will lead PKK to lay down the arms, and will open the road for my affairs to establish the World State, as projected by the "Secret World State".

----------------------------------------

(7 Haziran 2015  :)

**********************
Türkiye'de Genel Seçimler
**********************

 "Bugün"-1, reuters.com'dan, bugünkü tarihli, "Turkish election deals blow to Erdoğan's ambitions" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

AKP 259, CHP 131, MHP 81, HDP 79, (All 550).
-----
The success of HDP will lead PKK to declare laying down the arms.
AKP, the political party of President Erdoğan will form a coalition-government with HDP.
-----
The road-map to establish the World State has not changed. It will start as a "rebellion" against the Erdoğan-administration, by the "illegal" parallel-state of Turkey.
-----
June 7, 2015 - 23.00 hour.

--------------------

 "Bugün"-2, Youtube'dan g+ arkadaşlarından Paulette S. tarafından "Yılmaz Gürol, a movie you may like" diye paylaştığı kendi yapımı "Cyrano fe Bergerac (1950) Love Story Classic. Full movie" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Thank you dear Paulette. It became my "movie to watch" on the election day of Turkey, today. I liked it. Roxane, once "big brother" (cousin in deed) Cyrano, and Christian.
-----
It reminded me my three months, in the house of my aunt in Germany, in 1975, together with my male cousin Alev (then 18), and my female cousin Fatma (then 11). I was then 27. Fatma was just a "little sister" for me. And I was a "big brother" for her. I didn't know at that time, she would be my wife at my late ages. After finding her as my "wife" (to be), on February 10, 2007, I understood I was not just a "big brother" for her at that time. Probably her first love. An impossible love, because of age-difference. She married and divorced. She has no children. I am now 67. She is now 51. I have been waiting. And I am sure she has been waiting too, with a new consciousness after February 10, 2007.

----------------------------------------

(9 Haziran 2015  :)

Bugün, hurriyetdailynews.com'dan, dünkü tarihli,"HDP celebrates success at polls in İstanbul, Van" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The election-results are in accordance with the requirements of my mission's road-map.
PKK would lay down the arms only if HDP could enter the Parliament. But it wouldn't be the end of PKK, if AKP would continue a single-party government. The end of PKK would be possible only if HDP would be part of the Government.
Therefore, the loss of majority of AKP was also aimed in the election.

----------------------------------------

(11 Haziran 2015  :)

Bugün, youtube'dan "Suit Up - 50 years of Spacewalks" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

50th anniversary of Sputnik (the first satellite), October 4, 2007 coincided with 250th day of my mother's death. My mother died on January 28, 2007, on the 21st anniversary of CHALLENGER space-disaster. My mother's maiden-surname was ÇAL (in English alphabet CHAL). 12 days after CHALLENGER disaster, comet HALLEY came nearest, on February 9, 1986. (CHALLENGER / HALLEY). It will come nearest again on July 28, 2061. July 28, 1986 is my "god-date". Three days later, amputation of my genital organ.
Eunuch ever since.
"Since" in Turkish: "Beri".
"Cat-woman" HALLE Berry.
The reverse of HALLE is ELLAH, the name of god of Islam.
In English "AL QAEDA". In Turkish "EL Kaide".
"ALLAH ü Ehber" or "ELLAH ü Ekber", same meaning in Tukish: "god is great".
My mission is to play god, when the time comes, to establish love-society" on Earth.

----------------------------------------

(14 Haziran 2015  :)

"Bugün", youtube'dan "Roy Orbison - Only the Lonely" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

When I heard from the VOA-radio that Roy Orbison died (at the age of 52, of heart attack), I noticed the connection between his death and the return of the space-shuttle Atlantis to Earth. Orbiting around the World ended for Atlantis, life ended for Orbison, on the same date of December 6, 1988. ["End" is "Son" in Turkish.]
-----
Internet says he died in Hendersonville. The word includes "Son".
Internat says the end of shuttle-missions was done by the return of Atlantis to Earth on July 21, 2011.
Internet says the first orbiter Enterprise had no orbital capacity. Later four full operational orbiters were built. Columbia, Challenger, Discovery, Atlantis. After Challenger-disaster Endeavour was built to replace Challenger. From 1981 to 2011, 135 flights of 6 shuttles. 2 of the shuttles exploded in the Space. Challenger at liftoff on January 28, 1986, Columbia at reentry on February 1, 2003.
-----
I was in Çanakkale-prison when Challenger explode. I remember Captain Smith and his little daughter. It was an accident which required no political comment. But approximately 2 months later, there, I found out the secret-world-state, its purpose of establishing the socialist-world-state, and that it was me, to ralize it, chosen by birth, by the center of the secret-world-state (the mission-maker).
With this political consciousness, there, in the prison, my conviction was that both January 28, 1986 Challenger-space-disaster, and April 26, 1986 Chernobil-nuclear-disaster were done by the secret-world-state, in connection with the mission and especially for me, to make me understand the things better. There were enough signs.
-----
Years later, my mother died on the 21st anniversary of Challenger-disaster, on January 28, 2007. Her maiden-surname was ÇAL (in English alphabet "CHAL").
-----
Columbia exploded on the 4th death-anniversary of Barış Manço, a well-known Turkish-Anatolian-rock-musician. Barış is also the name of my elder niece. It means "Peace". Columbia exploded on Saturday, Shabbat-day for Judaism. And one of the 7 crew was a Jew, a former Israeli pilot, who was among the team bombing the Iraqi nuclear facilities.
----------------------------------------

(16 Haziran 2015  :)

"Bugün", telegraph.co.uk'dan, 20 Ağustos 2009 tarihli, "Is James Leininger reincarnation of Second World War fighter pilot?" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

In World-War-2, on March 3, 1945, the aircraft of James Huston took off from the carrier "NOTAMA BAY" and was shot down by the Japanese anti-aircraft fire. It was Huston's 50th mission. Afterwards he would go home.
On that date Matthew Ridgway celebrated his 50th birthday. Later he became commander in Chief (SACEUR) of NATO. (NATOMA / NATO).
On that date RAF accidentally bombarded a neighbourhood of The Hague, Netherland, killing 511 people. My elder niece Barış lives, with her family, in Netherland. She was born on the 36th anniversary of the start of the World-War-2. Therefore, "we" named her Barış, which means "Peace" in Turkish.
That date was 100th anniversary of Florida's becoming 27th State of the USA. And on the 5th anniversary of that date, Alaska became 49th State. Today the USA has 50 States.
On March 3, 1974, a Turkish-airliner crashed near PARIS, Frnce, killing 346 people, the biggest death-toll until then in civilian-aviation-history.
On March 3, 2015 Slovenia legalized same-sex marriage. My mission is to establish LOVE-society on Earth, making everybody have sexually-oriented-love by birth. (SLOVENIA / LOVE).
On March 3, 1918, LENIN signed Brest-Litovsk treaty, and ended (Socialist) Russia's participation in ongoing World-War-1. James LEININGER was 11 years old in August 2009. Now 17. My mission will be achieved based on socialist-economy. (LENIN / LEININGER).
-----
So there is not any doubt that the "Leininger phenomenon" is an application of "partial" spirit-transfer by the mission-maker (the center of the secret-world-state), with the instrument which I call "Stella".
I believe, my lack of genital-organ will be compensated by "full" spirit-transfer. (PENIS / PARIS).

---------------------------------------- 

(17 Haziran 2015  :)

"Bugün", theguardian.com'dan, bugünkü tarihli, "Suleyman Demirel dies ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Dear Demirel passed away early today, June 17, 2015.
Condolences to those who loved him, including me.
He had the passion for a better Turkey and a better World, like me.
He was a pragmatist. He had never interested in what were unseen. He best saw what were seen. He was not a member of the secret-world-state. So he didn't have the consciousness of the "global gang". The industrialized agriculture in the USA which he observed there in his youth motivated his passion. While only a few percent of the USA-population were enough to work in agriculture, two thirds of the Turkey-population were working in agricultuer, with primitive ways.
-----
He was manipulated by the secret-world-state.
He is one of the three people who became the head of a country, while not being a member of the secret-world-state, in the recent political history. Lenin, Atatürk, Demirel.
Why?
It is because a Turk, Yılmaz Gürol would establish the Socialist-World-State. That is the "knowledge" of the members of the "global gang".
Their knowledge is:
Lenin and Atatürk were chosen as victims. After they did their jobs, they were secretly killed by the secret-world-state, Lenin of undeclared syphilis, Atatürk of cirrhosis. They both thought themselves as the members of the secret-world-state. Yılmaz Gürol will also think he was accepted as a member of the secret-world-state, but he will be publicly executed a after he does his job, following a military-coup to toplle him.
-----
The reality, the real intention of the center of the secret-world-state (the mission-maker) is different. The mission of Yılmaz Gürol is to establish Love-Society on Earth, based on Socialist-Economy. He was not chosen to make the Global Gang's sovereignty continue. He will liquidate the Global Gang (The Secret-world-state).
-----
Demirel, during his presidency, told interviewer Yener Süsoy:
"Yener, do you know, they made me President forcefully".
If Demirel knew that President Özal's death of April 17, 1993 was fake, was it possible to make him President?
It was  a plan of making Demirel politically inactive, and making Mrs. Tansu Çiller the (50th) prime-minister of Turkey.
-----
The Presidency in Turkey is a symbolic post. The President is a above all political-parties and he does not take part in political-activities.
What did Erdoğan do before the June 7, 2015 election? He took place in rallies as if he is still the head of AKP. What he hadn't only done was that he did not get on top of the party-bus to promote the party for the election.

----------------------------------------

(18 Haziran 2015  :)

"Bugün (ve +)", turcebilgi.com'dan cumhurbaşkanlığı forsu'nun resmini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

13 is my lucky-number.
13 x 155 = 2015
In 2015, two former Turkish presidents died with an interval of 39 days. Kenan Evren, at he age of 97, (July 17, 1917 - May 9, 2015, 35726 days). Süleyman Demirel, at the age of 90, (November 1, 1924 - june 17, 2015, 33100 days).
35726 - 33100 = 2626
2626 / 202 = 13
I found out my cousin Fatma as my "wife" (to be) on February 10, 2007, 13 days after my mother's death. My mission is to establish Love-Society on Earth, on the basis of Socialist-Economy.
I am now 67 years old, born on Setember 25, 1947.
Waiting !..
 3 x 13 = 39
----------
[additional writing:]
 If they died on the same date, everybody would have said "what a coincidence", I would have said "it is not a coincidence".
If the internal was 13 days, some newspapers would have mentioned the number 13. And I would have said "my number".
If it was 26 days, I would have easily said it is 2 x 13.
One died in May, the other in June.
I calculated the interval and found 39, but I didn't see it is 3 x 13.
I tried to find connection, and I found 2626. My intention was to look for 13 in the interval-number. But without dividing I readily saw 2626 is the multiple of 13, because of "26 & 26" However, I calculated and found 202.
"26 & 26" and 202 remind "a pair". It is consistent with "foursome-family", a pair of spouses for each. If the interval was higher multiples of 13, there wouldn't have been this reminding.
After I shared my original writing I saw 39 was 3x13.
One thing more:
33100 was an interesting number.
And on June 17, 2015, a Turkish newspaper HABERTURK had 2300 as edition number. It was not a coincidence. Its logo is not quite Turkish. It should have been HABERTÜRK. That was because of reminding the word UR. It was used to lead me to amputate my genitel-organ, in Çanakkale, on July 31, 1986, by deceiving me it is an order of an unknown "supernatural" existence. Later in the hospital I found out it was god, and god was me.
----------
Approximately 2 years, I have lived with this conscıousness.
In 1988, I understood that I would play god when the time comes, to establish Love-Society of foursome-families.
----------
On August 4, 2015 day-counts of my brother Demir and his younger daughter Sevgi will be 24000 and 10700. (In every 10 years, two times 5 zeros, 000 + 00.) I had found it around 1995, by a quickbasic program which I made in my "work-place".
November 18, 1949 and April 18, 1986.
)
----------------------------------------

(21 Haziran 2013  :)
--------------------------------------------------
YAZ / KIŞ başladı KUZEY / GÜNEY
BABALAR GÜNÜ (Pazar)
--------------------------------------------------

"Bugün"-1, Google'ın yayınladığı Doodle'ı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Happy Father's Day !
Loving sons and daughters is the continuation of loving the spouse without libido.
Fathers and Mothers equally love their children.

----------------------

"Bugün"-2, 
effedieffe.com'dan, Svetlana Kuzina'nın, 2 Nisan 2008 tarihli, "Is there a secret world government" başlıklı yazısını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Is there a secret world state ?
Yes, above all states.
Its members know that I will establish socialist world state, but the real intention of its center is to make me establish love society on Earth, based on socialist economy.
-----
100.000 standart flower-cities all over the World.
One language. One race.
Families of 2 men, 2 women, 2 boys, 2 girls, together with the elderly.
Home for everybody.
Food for everybody.
"Love" for everybody.
Let there be no more killings.
No more exploitations.
No more humiliations.
Let there be Peace and Love. 

---------------------------------------

(22 Haziran 2015  :)

"Bugün", huffingtonpost.com'dan, bugünkü tarihli, "Obama uses N-Word in honest conversation about Racism: ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Immigration to 100.000 standart cities in 25 years, will also make it easy, to get rid of racial differences.
-----
Every couple will have a couple of children, first a boy, second a girl, by genetical engineering. Preparing the embryo, take care that no genes of hereditary-illnessses, and also blend somewhat the genes of the city-dwellers, so that within the period of a few generations, the unity of race can be achieved in the city.
-----
Send to the 90.000 1-star cities 5 groups of people of different races. Inhabit them as "upper-families" to be 600-plus humans. Be careful that the upper-families are homogeneous in themselves. The blending genes will be taken from the four neighbor upper-families, and from the families at the addresses corresponding to the addresses of the recipient families.
-----
In the long-run, racial-unity.
In the short-run, lingual-unity.
Cultural-unity, in 100.000 standart cities, all over the World.

----------------------------------------

(23 Haziran 2015  :)

"Bugün", time.com'dan, 18 Haziran 2015 tarihli, "South Carolina Church Shooting, Clemanta Pinckney killed" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Pastor Pinckney said, "sometimes you may have to die".
I say, "why".
-----
The secret-world-state is able to maintain its sovereignty, by mass-killings of people, and also by fake-killings of its members. Sometimes a tsar with his family. Sometimes a pastor with his congragation.
-----
The confederate-church-shooting in Carleston, on June 17 , 2015 is a put-up operation of the intelligence-organization of the USA.
The argument of Dylann Storm Roof is that he wants a civil-war in the United USA.
The federal-building-bombing in Oklahoma City, on April 19, 1995, with a death toll of 168 people, was also an operation of the intelligence-organization of the USA.
The argument of Timothy Mc Weigh was that he wanted to show to the American people how bad things the federal government of the USA had done in Iraq, during the Gulf-War of 1990-91.
-----
Both operations one real and one fake are connected with my mission, in the final evaluation.
Racial convergence (the eradication of the racial differences) is an indispensable part of my mission, in the long run.
And simultaneous nuclear explosions both in the USA and Russia is also an indispensable part of the road-map of my mission.
-----
My mission is to establish love-society in the World, based on socialist-economy, as projected by the center of the secret-world-state.

---------------------------------------- 

(27 Haziran 2015  :)

 
"Bugün", nytimes.com'dan, dünkü tarihli, "Supreme Court Ruling Makes Same-Sex Marriage a Right Nationwide" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

The most important news of June 26, 2015:
"Same-sex marriage a right [USA] nationwide".
-----
"Worlwide" is expected soon! 
 
----------------------------------------

(28 Haziran 2015  :)

Bugün, hurriyetdailynews.com'dan dünkü tarihli, "Erdoğan vows to prevent Kurdish State in Northern Syria, as Iran warns" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My affairs can not be started in the shadow of PKK.
For this, AKP, the party of Erdoğan, and HDP, the party close to PKK, must form a coalition-government.
For this, PKK's laying down the arms is essential.
To make it easier for PKK, it seems a military operation is near in Syria against ISIS
which will get again the superiority, in the coming days, alongside Souuthern border of Turkey.
-----
To form the government, the constitutional period of time will continue until about September 15, 2015.

----------------------------------------

(30 Haziran 2015  :)

"Bugün", dailymail.co.uk.'dan, 28 Haziran 2015 tarihli, "Turkish Police use water-cannon to disperse gay pride-parade" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

What is Homosexuality ?
One-cell living things have no sexuality. When they get "too  big" they divide themselves into two. Reproduction, this way. In other words, immortality. But when these cells preferred to live as multi-cell living things, they did "division of labor" among themselves. And finally, the most apparent in animals, they preferred to be in two different genders, female and male, for reproduction, for the continuity of the species which was the essential of the life.
-----
Reproduction is different for different kinds of animals.
The situation in humans, biologically part of the animals, naturally depends on mainly in libido. Both genders have libidos. But the libido of the male is essential for the reproduction. That is, without female libido, and even without female consent for copulation, the way to reproduce is open.
Sexually-oriented-love is not required for the reproduction, but it is helpful for the mother during the pregnancy and childbirth, and helpful for healthy growth of the child to be born. Therefore, as an auxiliary factor, there is a feeling of sexually-oriented-love in humans. It is a feeling, and it forms spontaneously. When it forms, it exceeds sex. Everything relatde to spouse, including sex, becomes under its control.
-----
Child is born. It learns loving from mother's (additionally father's) loving itself. It loves them back. Later it loves its siblings. These loves are simple loves, not sexually-oriented.
During the adolescence, libido, sexual desire, appears. It is naturally directed to the opposite-gender. If it is applicable from the very beginning, it brings sexually-oriented-love, as a result of being together with sexual-partner. If the civilization had not prohibited sex between siblings, the partner would be a sibling of the "nest" (home), no doubt. Of course, if there were available siblings of the opposite-gender, at home. But there is not even one sibling of the opposite-gender in many nests. And most importantly, there is not a "natural-law" that libido is only for the opposite-gender.
In case of non-existence of partner of opposite-gender, libido may start directed to the same-gender. If there is such a partner from the very beginning, it will bring sexually-oriented-love, too. Boy to boy, girl to girl. Man to man, woman to woman. In some cases without any libido for the opposite-genders. In some cases, both. The terminology for them is bisexual.
-----
We will correct the two wrongs, one of the Nature, one of the Civilization: For each couple, a couple of children, first boy, second girl. And we will lift the sex prohibition between siblings.
A new family, 2 couples. Foursome-family. With definitions of "primary-spouse" - "secondary spouse", and of "elder couple" -"younger couple".
-----
We will forget homosexuality in the New World. We will not carry the homosexuality to the 100.000 standart cities. It will take 25 years to construct them and to immigrate to them. 25 years will make it possible not to carry homosexuality to the new way of life.

----------------------------------------

(1 Temmuz 2015  :)

"Bugün", youtube'dan, 19 Ocak 2015 tarihli Years & Years - King (Official Video) - VEVO" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

What is My Homosexuality ?
 There was not female sibling in my "nest". I had only a younger brother, Demir. I saw the female-genital-organ, for the first time in my life, at the age of around 9, in a little girl of probably 3 years old, while, I think, she was urinating, on the street of the village.
-----
 Before I became 8, my grandfather fondled my penis in public, from time to time. I did the same thing to my brother at home. Later I added sucking his penis. So my libido started, much before adolescence, homosexually. Sucking my brother's penis continued a period of time, even after my adolescence. I don't remember his ejaculation That means, when I stopped it, probably he was not adolescent. I don't remember exactly now, but very probably I made him suck my penis too, during that period. I stopped it because I was ashamed. It was wrong. But it left me with a deep feeling of guilt against my brother. To save myself, I accused the bad-society-order. And I became a socialist, at the age of 16.
-----
While fondling alone my own penis, a liquid came for the first time, at the age of probably 12. I didn't know what it was, at that time. So started my adolescence. And so started my masturbations. But I heard it is harmful. Semen loss, like blood loss. For this, I remember squeezing and stopping the ejaculations during the orgasms sometimes, before the age of 15, until I read in an American encyclopedia, "Good Health", that it is not harmful.
-----
At the age of 15, friends took me to the brothel. My first sexual-intercourse. Fortunately succesful. My sex-life in brothels, later in İstanbul mainly in illegal-brothels continued until my age of 35. Hundreds of times. Probably exceeding one thousand. 
 I always, except the first one, went to brothels alone. To avoid humiliation by accompanying people friends or relatives, if I am not succesful.
That fear prevented me from getting married. At the age of almost 21, I became an air-force-officer, and started getting my own salaries. Time suitable to form a family of mine. But impossible, because of the fear of "first night". There was only one way. By chance, to have a sexual-intercourse with an appropriate girl, before marriage. But there was not any.
The illegal-brothels of İstanbul, or taking the women from street and taking them to the hotels they knew was more comfortable for me than the crowded legal brothel of İstanbul. At least there weren't waiting people, on the door, for their turns. In official-brothels I had to choose those women who were not most favorite. And it was not so important for me not to be succesful with a prostitute.
Sex with money, with a woman, during with a limited time, without any feeling. Her good behaviour or bad behaviour is important. One of the prostitutes of Hotel Varol had been so well, and made me so satisfied at all times, I once said to her, "I love you, Hülya !". It was true-love. Sexually-oriented-love. But in futile. Not realistic. So it didn't flourish.
I looked for especially oral-sex before the copulation. And one prostitute did it so well I reached orgasms at all times in her mouth.
I didn't look for anal-sex. But I was introduced with it in brothels. It became as satisfying as vaginal-sex.
-----
 My libido after my adolescence was naturally for females. But my taste of "young penis" hovered over my libido, always. Years after I stopped it with my brother, I think at the age of 27 or more, I looked for it, in illegal-brothels.
I found one, a young slender good-looking "male-prostitute". His penis was somewhat small. I fondled it, and I sucked it. It didn't erect. What happened was enough for me. I had to complete the "job" by anal-sex. I was accustomed to it. It was as if having anal-sex with a young girl. Later I looked for him, but I could not find him. I tried with one or two "male-prostitute", but no satisfaction, like the first one. So I stopped looking for.
-----
In 1986-Autumn, I turned home to İstanbul, from Çanakkale-prison, as a eunuch-man, without penis and testes. I tried several times at home masturbation. Impossible. I couldn't reach orgasms. I concluded that for the remaining of my life, I will live without orgasms. Something interesting happened, my libido disappeared completely. I became "asexual". Not any sexual-stimulus had aroused me. I lived approximately five years, this way. My mind spontaneously closed the way of sexuality. Monks and nuns intentionally close the way of sexuality.
-----
 In İstanbul, in 1987, a woman, Semra, entered my life. A period of three months. During this period, I fell in love with her. Deep sexually-oriented-love. Great pleasure holding her hands, looking into her eyes. Of course, with zero-libido. When she said it was time to leave, at the end of the period, in her car, drops of tear from my eyes.
A few months later, I came to İzmir. More correctly, I was brought to İzmir. And I have been here in İzmir, ever since.
-----
Around 1991, while surfing among TV-channels, at  a night, I encountered a porn-program, I think in SAT-1 or RTL. I watched some. To my surprise, I was aroused. And squeezing genital-area, I reached orgasm, after years , for the first time. I said I was wrong to think no more of orgasms for me. And my libido came back again, just as it was in the past. Heterosexual-libido with the taste of "young penis". And the masturbations started again.
Almost 25 years passed, ever since. I am now 67 years old.
-----
To clarify the matter, I have to say that I don't have any sexual-interest in any "normal" adult man.
"Young penis" depends on situations.
 -----
If there were female siblings in my "nest", I wouldn't have been Yılmaz of today. With my political consciousness, I am sure they decided that the lucky-person must be male, his penis must be somewhat small, and he must be born on September 25, 1947.
Therefore, the first child of my mother before me, and its destiny was decided by the center of the secret-world-state (the mission-maker).
It was a girl, and it lived around 40 days.

----------------------------------------

(4 Temmuz 2015  :)

"Bugün", g+ kullanıcılarından Brad Acker'in "Today in History" çerçevesindeki iki yayınını paylaştım, şu yazıları ekleyerek:

[June 22, 1633. Galileo sentenced by Inquisition ...]
-----
With my political consciousness, I am sure The Papacy was aware , by its scientists, that the World is round, much before Galileo'S trial.
The Papacy sent Columbus in 1492, by means of Spanish (Catholic) Kingdom, to "discover" the lands beyond the Atlantic Ocean. The Papacy had the knowledge from the Vikings since the year around 1000, that there were humans living beyond the Atlantic.
The Galileo's trial was for the intention to go on with religious explanation of the Universe, some more time.
----------

[June 30, 1908. The "Tunguska Event" ...]
-----
With my political consciousness, I believe that Tunguska-explosion was the first atomic-bomb-experiment of the secret-world-state.
To support my conviction, some knowledge from the internet:
Kulin, in 1927, when reached Ground Zero of Tunguska-explosion, observed a small forest, still standing, stripped of their branches. Photographs of Hiroshima's Ground Zero in 1945 have trees, still standing. Kazantsev was the first to recognize the many similarities between Hiroshima and Tunguska. Even today, Tunguska shows a slight trace of Radiation.
 
----------------------------------------

(7 Temmuz 2015  :)

Bugün, indipendent.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Godzilla creator Eiji Tsuburaya celebrated in Google Doodle" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Google's Doodle, today Tuesday, 7/7,2015:
114th birthday of Eiji Tsuburaya
-----
And 10th anniversary of London bombings which killed 52 people.
One of them was a Turkish girl Gamze Günoral (24).
Similarity with my surname Gürol.
"Gün" of "Günoral" means "day".
Day is 7-7. Seven-seven.
"Seven" means in Turkish "one who loves".
My role is to play god to establish love-society on Earth.
  The English word "role" is "rol" in Turkish.
And "rol" is in Gürol.
Godzilla is the most favorite series of Tsuburaya.
The beginning of the word is "god".
In my childhood I watched some Godzilla-films.
"Tsuburaya" has "buraya".
For "come here!", we Turks say either "buraya gel!" or "gel buraya!".
("Come!" is "gel!").
-----
In Turkish: "günoraL O gün oraDAYDI" (günora / gün ora).
In English: "günoral was there on that day".

----------------------------------------

 (9 Temmuz 2015 :)
 
 
"Bugün", internet'ten Japon İmparatoru Aki Hito'nun fotoğrafını g+'da  paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 125th Emperor of Japan, Aki Hito.
It is understood that the mission-maker intentionally wanted the number to be 125 (125 x 2 = 250), during the start of my affairs in 2015.
His father Hiro Hito reigned 62 years (December 25, 1926 - January 7, 1989). He was not prosecuted after World War-2. General MacArthur forced him to reject that he had divine-power, which was written in the Japanese-constitution. Until that time, Shnitoism was a State-religion. And Japanese people believed that the Japanese Imperial-family was the offspring of the Sun-goddess Amaterasu. And they also worshipped their emperor, just as the Christians worship Jesus Christ. General MacArthur prohibited it. And Shintoism, the religion of Japan, turned into a temple-religion. Hiro Hito was also stripped from his political powers, but was held as Emperor.
-----
November 10, 1938, as the date of the death of Atatürk of Turkey is a pre-determined date by the mission-maker. In connection with it, November 10, 1928, is the coronation of Hiro Hito.
November 12, 1999 Düzce-earthquake of Turkey which killed around 1000 people and November 12, 1990 the coronation of Aki Hito is also connected with each other.
-----
125 (125 x 2 = 250) intentionally wanted, because of Hiro Hito's divinity and my mission. I will play god, to establish love-society on Earth. My god-date is July 28, 1986. There is a difference of 363 days between the issue-number of my main daily newspaper Hürriyet and my day-number in life. So I didn't miss to calculate my day-number while 22nd anniversary of my god-date, July 28, 2008, was approaching. It was exactly 22222.
-----
Yesterday, July 8, 2015, I calculated, by the easy program in internet, my day-number of 25.000. It was on March 6, 2016. (My  day-number 25.000, my 25.001st day.) But March 6, 2016 was (will be) 61st birthday of Gül, the wife of my brother Demir. I understood her birthday of March 6, 1955 was decided according to my birth-date of September 25, 1947.
-----
I was born on a day numbered 25. And  my middle-school number was 25. And I demanded, during my bank-robbery of DEMİRbank, on April 18, 1983, from the cashier 250.000 TL (today's around two hundred TL.) On the 3rd anniversary of my bank-robbery, while I was in Çanakkale-prison, Gül (and DEMİR) had their second child (my second niece) Sevgi. And Japanese Emperor was number 125 (125 x 2 = 250). I remembered the (56th) birthday of Ayşe, the elder-sister o f Fatma (my "wife" to be) coincided with the 2500th day of my mother's death. My mother died on January 28, 2007. (2499 days later, 2500th day.) At that time, I knew Ayşe's birth-date was decided according to the death-date of my mother.
Fatma has two elder brothers. Alev was born on September 1, 1956. On his 20th birthday my first niece Barış was born. Asım was born in July 1954, but I didn't know its day. So, yesterday, I looked in his facebook-page. To my surprise, it was 8. And yesterday, I congratulated his 61st birthday, on my facebook-page.
Another cousin of mine Turgut's birth was in July 1953, but I didn't know the day. So yesterday I also looked in his facebook-page, and learned it was 21. There was left only one, among my maternal cousins , Ahmet, of whom I didn'n't know the birth-date. From his facebook-page, I also learned it.
-----
We are, all together, 9 maternal grand-children.
--- 
From Arife:
Yılmaz (male) (me), September 25, 1947.
Demir (male,) November 18, 1949.
(Identification-card, by mistake, says November 8, 1949.)
---
From Mesrure:
Turgut (male), July 21, 1953.
Gül (female), March 6, 1955.
Ahmet (male), October 7, 1961.
---
From Huriser:
Asım (male), July 8, 1954.
Alev (male), September 1, 1956.
Ayşe (female), December 1, 1957.
Fatma (female), May 18, 1964.
-----
"Let it be 125th Emperor in Japan, and 25th Parliament in Turkey, because the rotations will be in 25 years, in the New World."
---------------------------------------

(10 Temmuz 2015  :)
******************************
Tekin - Barış Evliliği, 8.ci Yıldönümü.
KUTLU OLSUN. 
-----
Bugün, Huriser teyzemin, ve Fatoş'un Nezahat halasının da doğum günleri. Bugün Ayşe'den öğrendim.
Doğum Günleri KUTLU OLSUN.
****************************** 

Bugün, wltx.com'dan dünkü tarihli, "As flag is lowered, economic sanctions against SC to be lifted" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, July 10, 2015, at 10.00 local time the Confederate-flag will be lowered in South Carolina. Today is the 8th marriage-anniversary of Tekin & Barış, in Morocco-Rabat, in the Turkish-embassy.
Cogratulations!
When will the flags of the States of the World be lowered to be replaced with the flag of World State. I have two nieces, Barış (=Peace) (38), and Sevgi (=Love) (29).
-----
Let there be Peace and Love, in the World, forever!

---------------------------------------- 

(11 Temmuz 2015  :)

Bugün, internetten Tansu Çiller'in fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 On the same day of June 25,1993, they became the first female prime-ministers of their countries, Tansu Çiller of Turkey, and Kim Campbell of Canada.
On the same day of April 15, 1912, Titanic sank on its first voyage, and Kim il-Sung, the first leader of North Korea, was born.
-----
In Turkish "Kim" means "Who", and "God" means "Tanrı".
The words Tansu, Titanic, Tanrı all have the syllable "Tan".
Yılmaz Gürol is the man WHO will play GOD to establish love-society on Earth.

----------------------------------------

(12 Temmuz 2015  :)

Bugün, debka.com'dan, 30 Haziran 2015 tarihli "Turkey and Jordan said preparing buffer zones inside Syria ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

It will follow first PKK's laying down the arms, and secondly the formation of the coalition-government between AKP and HDP.
Agenda: The establishment of the World-State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.

----------------------------------------

(14 Temmuz 2015  :)

 4 Temmuz 2014'te, telegraph.co.uk'dan "Fourth of July 2014: How to celebrate America's Independence Day" adlı yazıyı g+'da ve burda web-sitemde paylaşmıştım, bir yazı ekleyerek. O yayınımı, "bugün" g+ da tekrar paylaştım, "Today, Bastille Day -2015" başlığıyla. Eklediğim yazıyı şimdi burada tekrarlamayı uygun buluyorum:

Capitalism started first in England.
Duo: Boss and Workers.
Therefore, for the long-run, a plan (of the secret-world-state), in the years 1700s, was made to realize the World's Socialist State by Russians, through 3 world-wars.
The interacted 1789 French Revolution and 1776 American Independence are the preludes of this plan.
Marx did his "job" in England.
-----
Later, in the years 1800s, love-society with "family of four" was designed, and it was mounted on the 3-world-war-project, with some changes.
Turks would realize the World-State, during the 3rd World War, by asymmetric warfare (using mass-destruction weapons), under theleadership of a "lucky Turk", who would be chosen by birth and would be led remotely through his life, to be capable of establishing the love-society.
-----
In the 3-world-war-project, the aim was the continuity of the secret-world-state. When love-society-mission was mounted, the aim became the liquidation of the secret-world-state.
-----
Today, 238th anniversary of the American Independence.
Congratulations and Celebrations.

----------------------------------------

(15 Temmuz 2015  :)

"Bugün", hurriyetdailynews.com'dan, 11 Temmuz 2015 tarihli, "only coalition can solve twin bombing at HDP rally, says Demirtaş" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In Turkish "demir" means "iron", and "taş" means "stone".
Selahattin Demirtaş was born on April 10, 1973.
On his 2nd birthday, my brother Demir got married.

----------------------------------------

(16 Temmuz 2015  :)

"Bugün" sokeekspres.com'dan, bugünkü tarihli, "Bugün Arife, Yarın Bayram !.." yazılı fotoğrafı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today Eve (=Arife), Tomorrow Festival (=Bayram) in  most of the Islamic-countries, including Turkey. And today is my mother's birthday, according to islamic-calendar. That is why her name was Arife.
There are 2 religious festivals in Islam. Ramadan and Scrifice.
Tomorrow is the first day of Ramadan-Festival.
I congratulate Ramadan-Festivals of all the believers of Islam of the Worrld, as sincerely as I used to do my mother's.
-----
Before Islam, Arabs used lunar-calendar, but every 3 years they added 1 month, so that the pilgrimage time was in the same season every year. After Islam the same calendar was used, until the prohibition of adding 1 month every 3 years, mentioned by Muhammad, during his last pilgrimage to Mecca on Mount Arafat, on March 6, 632.
-----
17 years after emigration of Muhammad to Meddinah, during the caliph Omar, the start of the islamic-calendar was accepted as the date of emigration of Muhammad. And islamic-calendar was called "hijri"-calendar.
-----
And today, July 16, 2015 is (according to Gregorian-calendar) the (1393rd) anniversary of the emigration of Muhammad to Medinah from Mecca, on July 16, 622.
-----
 Was it by chance, for my mother to be born on one of eves of Ramadan-Festivals?
She was first called Raife, but her parental grandmother opposed. She said that the child was born on the eve of Ramadan-festival, so the name must be Arife. Only two letters changed their places.
Grandmother's name was Cennet (=paradise).
-----
My mother's official birth-date is January 14, 1927.
It is the 4th death-anniversary of Atatürk's mother, Zübeyde, in İzmir. My mother died in İzmir, too. (on January 28, 2007).
Atatürk's mission was to establish a secular-state in Anatolia.
My mission is to establish socialist-world-state.
(In fact, a love-society on Earth, with foursome-families, based on socialist-economy.)
-----
The real birth-date of my mother is later than the official birth-date. The director of the identification-office convinced the father of  my mother, to record my mother's identification, on the place of a child who died "recently" at that time.
-----
I think, the extra-month every three years was after the four consecutive "HARAM"-months in which killing was forbidden. So, some waited for the extra-month to kill. That must be the reason of cancelling extra-months.

----------------------------------------

(18 Temmuz 2015  :)

Bugün, Kati Piri'nin, 28 Haziran 2015 tarihli, ellerinde LBGT "simgesi" Gökkuşağı bayrakları olan başörtülü iki Türk Kızı'nın fotoğrafı ve "Don't let unacceptable police violence at #istanbulpride fade out this powerful image of respect for diversity #LBGT" yazısı olan tweet'ini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"We were so gay, down in the Mexico bay !.." An old American song, before  homosexuals became gay!.."
Mother of the pilot who dropped the atomic-bomb in Hiroshima was also Gay, Enola Gay.
"Şen ola düğün!.." A Turkish folk-song, which means "Let the wedding be gay!.." (Ş en ola Enola ).
----------------------------------------

(20 Temmuz 2015  :)

"Bugün"-1
, bbc.com'dan bugünkü tarihli, "Deadly blast hits Suruç activists in Southern Turkey" başlıklı haberi, yayınlanışından 5-10 dakika sonra, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, July 20, 2015 (Monday), prior to the Syria-operation of Turkish Armed Forces, against ISIS, an "explosion" killing "at least 17 people" in Suruç-Turkey, near Kobane-Syria.
-----
Yesterday, Sunday, was the third and the last day of Ramadan-festival. The first round of coalition-negotiations was completed before the festival. Now the time is for the second round.
-----
Yesterday, for the first time, I wandered in İzmir, with a placard on my chest, with three words. PKK, Hükümet (=government), Dünya (=World), as the summary of the placard on my back: PKK will disarm itself. A coalition-government will be formed between AKP and HDP, prior to the start of the road-map of the establishment of the World-State.
----- 
(The affairs of Yılmaz Gürol can not be started in the shadow of PKK.)
Turkish military-operation in Syria against ISIS will make it "possible" for PKK to lay down the arms.

--------------------

 "Bugün"-2, youtube'dan "Neil Armstrong - First Moon Landing 1969" adlı videoyu, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 July 21, 1969. First Moon Landing.
Tomorrow is the 46th anniversary.
In Turkish "Ay" means "Moon", "Ayla" means "corona of the Moon". Ayla is my female relative. Our maternal grandmothers were sisters. I knew Ayla, when she came to our house on the street-384, in İzmir, in 1969 or 1970. I had not seen her any more, until I found out, in Çanakkale-prison, in April-1986, that she was my "wife".
After prison, in İstanbul a girl, Semra, entered my life, in March-1987. My "wives" became two. The maiden-surnames of both started with "TO", which implied "two".
When we moved to İzmir, in Autumn-1987, I wetnt to Ayla's house. I learned their car-number was 324. Semra's car-number was 60. Together 384. Later I learned the average distance to the Moon from the World is 384 thousand kilometers.
At the beginning of 1990, I lost my mission-consciousness. And my "loves" for Ayla and Semra disappeared immediately, because they were formed under the circumstances of my mission-consciousness. At the end of 1992 my mission-consciousness came back. But the "loves" didn't automatically come back, because they were feelings.  And with some reasoning I found out that the phenomenon of Ayla and Semra was a "dummy" phenomenon, to make me know what "love" is, and to help me find out what the program of the mission was. Two spouses for each. Foursome-Family.
-----
My male cousin Turgut was born on July 21, 1953.
Tomorrow is also his 62nd birthday.
(Cogratulations, in advance.)
Turgut and my brother Demir are the two close-relatives of mine who were affected by me most, before my bank-robbery in 1983. I mean, before I found out in 1986, in the prison, that I was chosen by birth, for the mission of World-State. I endeavoured much to make them resemble me in political-consciousness in the past.
The sameness of the days and months of first-Moon-landing and birth of Turgut is in connection with each other, no doubt.
Neil Armstrong said "This is a small step ...".
Yes, my male genital-organ was somewhat small. And before the amputation the mission-maker taught me the word "UR" (which means "tumour") was its sign. Later making me believe that the message coming from a supernatural being, I was forced to cut my genital-organ., in the prison, on July 31st, 1986.
The word "Turgut" has the word "UR".

---------------------------------------

(21 Temmuz 2015  :)
**********************************
Turgut'un Doğum Günü
 K U T L U    O L S U N
**********************************

"Bugün"-1, 
youtube'dan, "Jon Lovitz on Seinfeld" adlı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Jon Lovitz, on Seinfeld, as "Gary".
In the late 1990s, he was "the man who wrote the YELLOW pages".
American comedian, actor, singer.
He was born on the 4th birthday of my cousin Turgut SARI.
("SARI" means "YELLOW", in Turkish.)
Today, July 21, 2015, Jon became 58, and Turgut became 62.
Happy Birthdays to both!
And, Hello to Jerry and his team!

--------------------

"Bugün"-2, trthaber.com'dan bugünkü tarihli, "Numan Kurtulmuş, Şanlıurfa'da açıklama yaptı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Some might have pressed the button simultaneously",
said Deputy Prime Minister Kurtulmuş,
about yesterday's incidents in SURUÇ (32 dead) apparently by ISIS
suicide-attack, and in ADIYAMAN (1 soldier martyr) by PKK shooting.
-----
No doubt, the two are simultaneous,
and are in connection with each other.
Yesterday, at 10.30, PKK-militants opened fire on soldiers who were on a search-duty. So, special-operation-team was sent to the region. PKK-militants, waiting in the forest, opened fire and killed one soldier, wounded two, at 15.20.
The time of the explosionm in SURUÇ was 11.50.
-----
One is of ISIS, the "first" in Turkey, a major one.
One is of PKK, the "first" after many months, adding to the approximate number of 40.000 of the past 30 years, one more.
-----
After Turkey's military-operation against ISIS in Syria, PKK will lay down the arms.

----------------------------------------

(23 Temmuz 2015  :)

"Bugün", dailymail.co.uk'dan, 19 Temmuz 2015 tarihli, "... Queen stunned a family ... by steering her car on to the grass to get past them" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In England, Hannover-Dynasty, from 1714, until the death of Queen Victoria in 1901. In 1914, the name of the dynasty had to be changed into an "English" word of Windsor, because of the World-War-1.
During Hannover-Dynasty, England became the center of the Secret-World-State. During this period, the 3-world-war-plan was masde, to establish a Socialist-World-State, by Russians. It was a negative plan, with the aim of continuation of the Secret-World-State, under the new social circumstances of the birth of "Capitalism". However, during the reign of Queen Victoria (1837 - 1901), Hannover-Dynasty projected "Love-Society". It was a positive and humanitarian plan, for the sake ofthe future generations. But it was not possible to realize it, with the current" members of the Secret-World-State. It was mounted on the 3-war-plan, secretly from the members. They were informed only about the change of the road-map. During the 3rd World War, Turks would realize the Socialist-World-State, under the leadership of an appropriate Turk, to be chosen as a "victim". He woulld use mass-destruction-weapons, in an asymmetric-warfare to get the administrations of the States of the World. When he accomplished his mission, he would be liquidated. He would be accused of the negative applications of establishing the Socialist-World-State. But the members were not informed that, in reality a Love-Society would be established in the World, on the basis of Socialist-Economy. Not the "leader" would be liquidated, but the members of the Secret-World-State would be.
In other words, there would not be a Secret-World-State, any more. The "leader" to be chosen" would inherit the administration of the World from the Center of the Secret-World-State. But it was not appropriate to do things for the sake of the future generations of the Humanity, without considering one's own future-generations.
What would feel the future grandchildren of Windsor-Dynasty, when all suddenly to learn the sovereignty was inherited to an ordinary man of the World?
-----
One of the methods of the Secret-World-State for the continuation of the sovereignty was through marriages of  the ruling families of the States of the World, thus making these families relatives. The same thing was thought for the "lucky-Turk", but secretly. He must be a "relative" of the grandchild of the Windsor-Dynasty who would be the crown-prince of the Kingdom of England. Furthermore, the Turk must be (one year) older than the British. And the British must learn the real-mission and the reality from the Turk, some years before the World-Revolution.
-----
My mother said always, both her mother and father died at the age of 86. Their death years are 1987 and 1983. So they must be born in 1901 and 1897. My (maternal) grandmother was born in the village of "YAKA" of district Çivril of Denizli-Turkey. What I know about her, from my mother's telling, is that she was left without mother and father, at a very early age, and thus, she was given at around age of 12, as a "wife" to an old man in the village. The old man told her that he would not approach her as a husband. Later my grandmother and grandfather got married. They had four children. The eldest, a male, died in a bicycle-accident when he was a teenager. The others were three sisters. The biggest was my mother.
My grandmother had blue eyes, and apparently she was blonde in her youth. So I have the conviction that Charles (the Crown-Prince of UK) and I have  genetically the same grand-grand fathers. And additionally, I believe I have some more "cousins", male and female, of the origin of YAKA-village
. My grandmother was the fourth wife of my grandfather. I don't have any knowledge about the former ones. But I know: No children from them. The number 4 implies the foursome-family.
-----
The symbolic-head of the Secret-World-State, today, is Queen Elizabeth-2. The knowledge of her and of her husband about the "mission" is the same as those of the members of the Secret-World-State.
Charles learned the real-mission from me, through my writings in 1996. Demir, my Turkish brother, learned the mission from me, through my writings since 2000.
And I have the conviction that the genetic-father of Demir is Prince Philip, father of Charles, and the genetic-father of Andrew is Adem, my father. These were realized secretly from the two fathers and mothers.
I am the eldest of the 5 brothers and 1 sister.
(2 Turkish, 4 British.)

----------------------------------------

 (24 Temmuz 2015  :)
*************************
Tülay - Alev Evliliği
19.cu Yıldönümü
K U T L U    O L S U N
*************************

 Bugün, trthaber.com'dan, bugünkü tarihli, "Sınır ötesine hava operasyonu" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 For the first time, Turkish Air Force bombed ISIS-targets in Syria, today July 24, 2015, four days after ISIS suicide-attack in SURUÇ-Turkey, which killed 32 people.
The surname of one of the 32 was "DEPREM", which means "earthquake". Today 2 minutes after the jets returned to their base, an earthquake in Çanakkale-Eceabat-Kocadere, at 04.26 with magnitude  of 4.4, which was the first highest after the one in BURDUR-Turkey, on July 9, 2015, (4.2).
Earthquakes in Çanakkale continued, with two peaks at 05.39 (4.8) and at 09.54 (4.5), with the same epicenter.
7 days later is the 29th anniversary of my being eunuch in Çanakkale-prison. 

----------------------------------------

(25 Temmuz 2015  :)

"Bugün", www.express.co.uk'dan, dünkü tarihli "...Louise Brown celebrates 37th birthday ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Happy Birthday, Louise!
The World's first tube-baby Louise Brown, born on July 25, 1978 in the U.K., is now today, 37 years old. The Turkey's first tube-baby Ece Çokar was born , here in the city of İzmir, on April 18, 1989. It was the third birthday of my younger niece Sevgi. The name Sevgi means "love". My mission is to establish love-society, on Earth. The essential requirement of the mission  is that for each couple, two children, first male and second female. That means in the New-World everybody will be born as tube-baby, with pre-determined gender.
Dilek Katrancı was in fact the first tube-baby born in Turkey, but her embryo was made in Germany. Ece's embryo was made in the hospital she was born.
-----
Some 150 years ago when the mission was first projected, the mission-makers asked their scientists if they could realize the births of the babies of desired gender. The answer was: "it seems probable". So, the scientific-explorations started.
No doubt the real first tube-baby was born many years before Louise Brown. The proof is myself: They said the "lucky Turk" must be male, and must be born exactly on September 25, 1947.

---------------------------------------

(26 Temmuz 2015  :)

Bugün, www.turkcebilgi.com'dan, Atatürk'ün Nüfus Hüviyet Cüzdanı'nı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My birth-date was determined some 150 years ago.
-----
Number 19 was chosen for Atatürk as a "sign" to me. He was born 19 years before 1900. (Day and Month are not publicly known.) He started "Turkish Liberation War" 19 years after 1900, on May 19, 1919 in Samsun. He was 2x19=38 years old at that time. He died at the age of 3x19=57 years old.
-----
My god-date was decided as July 28, 1986, when I would be 2x19= 38 years old, in connection with Atatürk. 1986 is because of Comet Halley. It visits the World every 76 years, and 1986 would be its visiting year. If read from the reverse, it has the name of god of Islam. "Y" is my initial.
On July 28, 1402, Ankara-battle between two Turkish-rulers, Timur and YILDIRIM BEYAZID. Very important in Ottoman-history. YILDIRIM was defeated. He was humiliated and committed suicide in captivity. And on September 25, 1396, in Europe, YILDIRIM's victory in Niğbolu-battle.
-----
So my birth-date was decided as September 25, 1947.
And my name was decided, in connection with the name YILDIRIM, as YILMAZ. The first syllables of both are "YIL", which means "year".
 -----
 In Çanakkale-prison, the messages coming from the mission-maker (was) turned into messages coming from the unknown, from a supernatural-being, on July 28, 1986. Messages forced me to commit suicide by cutting my genital-organ. 3 days later, I did what I was wanted to do. But I didn't die. I became eunuch.
Some days later, in the hospital, I "understood" the unknown-source was god, and god was me.
Two years later, I understood I was deceived by the mission-maker, because I would play god, when the time comes, in order to establish the love-society, on Earth.
-----
The start of World-War-1 on July 28, 1914, and Tangshan-earthquake on July 28, 1976 (with 250.000 dead) are connected with my god-date.
 -----
 No doubt my birth-date was decided some 150 years ago.
Therefore no doubt scientific aim of having babies of desired genders was achieved many years before the birth of "first" tube-baby on July 25, 1978. Because the "lucky Turk" would be male, not female.
-----
And he would amputate his genital-organ on July 31, 1986, at the age of 38, 3 days after his god-date.

----------------------------------------

(28 Temmuz 2015  :)
******************************
Tanrısal Gün'üm, 29.cu Yıldönümü
My God-Day, 29th anniversary
******************************

Bugün, www.awesomestories.com'dan, 19 Eylül 2014 (güncelleme, 16 Haziran 2015) tarihli "Assassination of Archduke Franz Ferdinand" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The assassination of Ferdinand and his wife is fake.
-----
While they were visiting Sarajevo, in an open-vehicle, assassins waiting on the route of the vehicle threw a grenade. But the grenade "missed" the target.
The driver of the vehicle turned into a street. By chance, Gavrilo Princip was there, too. And he "killed" them by shooting with a pistol. (Some sources say that one bullet killed both.)
The "assassination" was realized in an appropriate street.
30 days after the "assassination" of Ferdinand and his wife, World-War-1 was started "because of" the assassination.
-----
Today, July 28, 2015, is the 101st anniversary of the start of the World-War-1.

----------------------------------------

(30 Temmuz 2015  :)

"Bugün", 
trthaber.com'dan bugünkü tarihli, "Mersin Körfezi'nde 5 büyüklüğünde Deprem" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

3 subsequent earthquakes, today July 30, 2015:
00.15, (1.7), TURGUT - ULA - MUĞLA.
01.00, (5.2), TUZLA (offshore) - KARATAŞ - ADANA.
01.24, (1.8), DEMİRCİLİ - URLA - İZMİR.
-----
1 day before the 29th anniversary of the amputation of my genital-organ in Çanakkale in 1986, an earthquake in Adana at exactly 01.00 hour, with magnitude 5.2.
Before and after it, two earthquakes, epicenters TURGUT and DEMİRCİLİ.
My two close-relatives who were most affected politically by me before 1983 were my brother DEMİR and one of my maternal cousins TURGUT.
Also see the resemblence of the districts ULA and URLA.
The word UR was used to lead me to amputate my genital-organ.
URLA is the district of İzmir, which I have been since 1987.
-----
July 20, 1974, Cyprus-operation of the Turkish-Armed-Forces. (The division of Cyprus into two.)
July 20, 2015, first major attack of ISIS in Turkey. Suicide-attack in SURUÇ, with 32 dead. Surname of one of the victims was DEPREM, which means "earthquake". (The word SURUÇ has the word "UR".)
-----
July 24, 1923, Lausanne-treaty. (The recognition of the new Turkish-State.)
July 24, 2015, Turkish jets bombed for the first time ISIS targets in Syria. The jets returned their base at 04.24. And 2 minutes later, an earthquake in Çanakkale - Eceabat - Kocadere, with magnitude of 4.4. It was the biggest after BURDUR-eathquake of six days before it. (BURDUR has the word UR two times. And URDU means "it was tumour".)
-----
Today's Adana-earthquake (in Mersin-bay) of 5.2 Magnitude is the biggest of Turkey, since the three peaks of Çanakkale-earthquakes on July 24, 2015.
-----
Today, I noticed in the list of Kandilli, on the same day of July 24, 2015, two subsequent earthquakes:
01.49, (2.0), TURGUT - ULA - MUĞLA.
01.53, (1.8), TURGUTLAR - YATAĞAN - MUĞLA.
The plural of TURGUT is TURGUTLAR.
The plural of DEMİR is DEMİRLER.
Demre was born in 1949.
Turgut was born in 1953.
(49/53)
The plural of YILMAZ is YILMAZLAR.
YILMAZ was born in 1947.
Who are YILMAZLAR ?

--------------------

"Bugün", trthaber.com'dan, bugünkü tarihli, "Şehit polis memuru Uyar'ın baba ocağında yas var", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

After many months, PKK started again armed-assaults, (on the same day of ISIS suicide-assault in SURUÇ) on July 20, 2015.
A number of soldiers and policemen, around 10, were made martyrs by PKK, since then.
One martyred soldier, İsmail YAVUZ, was from Salihli, and one martyred policeman, Mehmet UYAR, was also from Salihli.
Salihli is my birth-place, one of the approximately 1000 district of Turkey.

----------------------------------------

(31 Temmuz 2015  :)
***********************************
 Amputasyon. 29.cuYıldönümü. (Yıl: 1986-2015), (Yaş: 38-67). Hadım. 
Amputation. 29th anniversary. (Year: 1986-2015), (Age :38-67). Eunuch.
 ***********************************

"Bugün"-1, internet'ten Fuji dağının bir fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mount Fuji.
The highest in Japan. 3776 meters. My first number (elementary-school, in Salihli, grades 1-2) was 376. The resemblance of the two numbers.
Not active since the last eruption on December 16, 1707.
The oldest recorded eruption was on July 31, 781. Today is the 1234th anniversary. My second number (elementary-school, in Silis, grades 3-4-5) was 123. The resemblance of the two numbers.
Today, July 31, 2015, is also the 29th anniversary of my cutting my genital-organ in Çanakkale-prison.

--------------------

"Bugün"-2, pbs.org'dan, 1 Ağustos 2006 tarihli, "Cuban leader Castro temporarily transfers power to Brother" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Before 1870, in Italy some boys were castrated before puberty to get exceptional voices for the church-choirs. And they were called Castrato. The resemblance of the words between Casto and Castrato.
-----
Fidel Castro was hospitalized on Monday July 31, 2006, and on the same day he transferred his political-power to his brother Raul.
That date was the 20th anniversary of my cutting my genital-organ in Çanakkale-prison.

--------------------

"Bugün"-3, macworld.co.uk'dan, 28 Temmuz 2015 tarihli, "51 facts about the new Apple spaceship HQ" başlıklı yayını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Suppose it, as a satellite of the World, in the near Space, as a city  with population of 96.000.
Suppose it, turning around its axis, giving the people the same weights as if in the World, by centrifugal-force.
Suppose it, to be built 100.000 of them within 25 years.
And suppose it, living in the Space, depending on the World.

----------------------------------------

(1 Ağustos 2015  :)

Bugün, youtube'dan, 22 Nisan 2015 tarihli "Is NASA planning a New World Order" başlıklı video'yu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My mission is to play god, when the time comes, to establish love-society on Earth, with foursome-families, four siblings, two males and two females, spouses to each other by birth, on the basis of socialist-economy, in 100.000 standart cities, under one roof of World-State, as projected by the Center of the Secret-World-State (=the mission-maker).
----------------------------------------

(2 Ağustos 2015  :)
******************** 
Metin'in Doğum Günü 
54 oldu yaşı
K U T L U    O L S U N
********************

"Bugün", trthaber.com'dan bugünkü tarihli, "Ağrı'da Jandarma Karakolu'na intihar saldırısı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, August 2, 2015, at 03.00, reportedly "suicide-attack" by PKK, with a tractor full of explosive, against genderme-station in the province of Ağrı. 2 soldiers became martyr, 24 wounded. Thus, it is clear that PKK preferred to commit suicide.
After inaction about two years, PKK started armed attacks on July 20, 2015. During that inaction-period, in the election of June 7, 2015, HDP, the party close to PKK, managed to enter the parliament with 80 deputies, blocking AKP to form a majority government.
Öcalan, the leader of PKK, is in the prison since 1999. He openly wanted recently that PKK must lay down the arms. One of his nieces is in the parliament now, among HDP deputies. The elder brother of Demirtaş, the co-president of HDP, is one of the commanders of PKK.
Under the circumstances following the elections, my evaluation was that PKK would lay down the arms. An occasion was needed. I said it might be the military operation by Turkish Armed Forces, againt ISIS to relax the Kurds, including PKK. For this, ISIS actions were necessary against Turkey along Syria-border. The action came, inside Turkey, on July 20, 2015, a suicide-attack in Suruç, by ISIS, killing 32 people. But "ironically", on the same day, PKK started again "armed struggle". The reaction of Turkey againt ISIS was on July 24, 2015, by an air-operation againt ISIS-targets in Syria. In the following days, the intensity of air-operations of Turkey was on PKK-targets in Iraq and inside Turkey. And air-operations against PKK have been continuing. It is understood that it will continue until PKK is finished.
-----
After PKK will be finished, a coalition-government of AKP-HDP will be formed. If it is not done, the people of Turkey will not be sure that PKK was really finished.
-----
I said, before ISIS-appearance, that my affairs can not be started under the shadow of PKK. PKK is a matter of Turkey, for the last 31 years, with a total of 40.000 dead. ISIS is a matter of the World, for the last two years.
-----
My job is to establish the World-State. But the first phase here in İzmir. Nobody will think it is the continuation of PKK, when my actions starts. They will understand it is something new. Later they will understand more.

----------------------------------------

(3 Ağustos 2015  :)

"Bugün", bbc.com'dan, bugünkü tarihli, "...Obama unveils clean power plan ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

He also said tomorrow [August 4, 2015] is his birthday.
-----
Happy Birthday to you, Barack Obama !
Yes you were born on the day 4 of August [1961], and you became the 44th president of the USA, on the day 4 of November [2008], in the presidential-election.
But you announced your candidacy for presidency, on February 10, 2007. On that date, I found out Fatma, my female cousin, as my "wife" to be. So your 44 is the "sign" of foursome-family, the essence of my mission.
The words Fatma and Obama have five letters, and the last two (MA) are the same.
-----
Addition on August 17, 2015:
 Today I saw in my post dated June 18, 2015, my brother Demir's "day-count" which  I had calculated. It is 24.000 on July 4, 2015 on the 54th birthday of Barack Obama. Another important message relating to Obama. The message is that Demir will take over the administration of the USA from Obama, that is before January-2017, before Obama's presidency ends.
----------------------------------------

(4 Ağustos 2015  :)

"Bugün"-1, 
youtube'dan "Orhan Gencebay - Kaderimin Oyunu" adlı video'yu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Happy Birthday to Orhan Gencebay! (Turkish-musician).
Happy Birthday to Barack Obama! (USA-president).
-----
August 4, 1961, Barack Obama was born.
August 1944, Orhan Gencebay was born.
August 4, 1944, Anne Frank was captured by Nazis.
-----
"Kaderimin Oyunu" (= The Play of my Destiny).
[The name of the song].
-----
The only full statement I remember from "the diary of Anne Frank" which I heard in the language-laboratory in METU preparatory-school in 1964 is: "BURN them, all of them." The word "UR" was used to lead me to cut my genital-organ in Çanakkale-prison in 1986. The word BURN has the word UR.

--------------------

"Bugün"-2, trthaber.com'dan, 31 Temmuz 2015 tarihli, "Gediz Fırkateyni tarihi seferini tamamladı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Frigates Gediz turned home, on its 122nd day, from cruise to Japan, with its 233 personnel, on July 31, 2015. It was 1234th anniversary of the last recorded eruption of Mount Fuji. And it was the twentynineth anniversary of my being eunuch.
Mount Fuji is 3776 meters high. My elementary-school numbers were, first 376, secondly 123.
Today (August 4, 2015) is Barack Obama's birthday. He became 44th US-president on November 4, 2008. Yesterday, I learned that he announced his candidacy on February 10, 2007. It was the date that I found out Fatma as my "wife" to be, ("the first-lady of the World-State" to be). So today, I looked up the birth-date of the first-lady of the US. It was January 17, 1964. Fatma's was May 18, 1964. Michelle was 122 days elder than Fatma.
-----
Mount Fuji, Frigates Gediz, Michelle Obama.
-----
The cruise of Gediz to Japan was on the occasion of the 125th anniversary of the sinking of Ottoman-frigates Ertuğrul, on September 16, 1898, offshore Kushimoto, while returning from Japan, on a goodwill-cruise. 531 martyr, 69 saved. The cruise of Gediz was the 4th of such cruises, during the Turkish-republic. Barack Obama is the 44th president of the USA. Aki Hito is the 125th emperor of Japan.

----------------------------------------

(5 Ağustos 2015  :)

Bugün, theguardian.com'dan, dünkü tarihli "Hiroshima's 70th anniversary, ..." başlıklı yayını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Tunguska-explosion on June 30, 1908 was, I believe, the first atomic-bomb experiment of the Secret-World-State.
-----
Having the amended plan to establish Socialist-World-State with three big-wars, it was decided after Tunguska-experiment that the second big-war must be ended with 2 atomic-bombs to Japan, by the USA, with 3-day-interval.
The third big-war would also be a conventional war, like the previous ones, because of "impossibility of using nuclear weapons of Russia and the USA, against each other. But it would be ended, like the second big-war, by using atomic bombs. Simultaneous explosions in both Russia and the USA, with three day-interval. 2+2=4 atomic-explosions, by Turks. Not by the legal Turkish-State, but by an illegal Turkish-Parallel-State.
-----
The surrenders of Russia and the USA to the Turkish-Parallel-State will lead "peaceful" establishment of the Socialist-World-State.

----------------------------------------

(6 Ağustos 2015  :)

Bugün-1, 
dünkü "Tunguska ..." yazımı g+'da yeniden paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"If you still don't surrender, the third one will be TOKYO", ultimatum to Japan by Truman, the head of USA. 
"If you still don't surrender, the third ones will be NEWYORK and MOSCOW", ultimatom to USA and Russia by Gürol, the head-to-be of the illegal parallel-state of Turkey.

--------------------

"Bugün"-2, youtube'dan, "Moon's Farside crosses Earth's Face | DSCOVR ..." başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Why do we only see one side of the Moon?
-----
Whether it is a crescent or a full-moon, we always see the same one side of the Moon. It is because after the Moon was broken from Earth, and while it is very near Earth, it behaved as if still part of Earth. It continued to turn around the axis of Earth, facing the breaking-place, with its the same down-side. Later in its current orbit, it didn't change its behaviour of facing Earth with its same down-side.
-----
But something changed in the process. The Moon couldn't face the breaking-place, but could face a backward-adjacent-place. It was necessary to increase the initial-velocity at high altitude, to keep on facing the breaking-place, and this was impossible.
These being backwards continued, and time came to face the breaking-place again.
If this didn't happen, we on Earth today could see the Moon only from the breaking-place.
And these being backwards became for the Moon "turning" around Earth, on an orbit. Currently, the Moon completes its 1 orbital-period in 27.3 days.

----------------------------------------

(8 Ağustos 2015  :)

"Bugün"-1,
 thesun.co.uk'dan 30 Temmuz 2015 tarihli, "'I am 18 years old but my body is 144'" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Only around 100 children with progeria, in the World.
Hayley Okines died at the age of 17, on April 2, 2015.
Rochelle Pundare is 18 years old.
HAYLE is in the name of Hayley, HELLE is in the name of Rochelle.
Both remind HALLE.
I became eunuch in the year comet HALLEY's latest coming to the World, in 1986.

--------------------

 "Bugün"-2, independent.co.uk'dan, dünkü tarihli, "North Korea changes time zone to combat 'wicked Japanese Imperialists'" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Soviet Union declared war on Japan "today" seventy years ago, on August 8, 1945, two days after Hiroshima and one day before Nagazaki, because it was necessary to share Korea with the USA, and eventually for the formations of two enemy-states of the same nation in the peninsula, and because the 3rd World-War was planned to start by North Korea's invasion-attempt of the South Korea.
-----
After a total of 5 million Koreans died in the Korean-War of 1950-1953, in principle the two Koreas are still at war with each other.
-----
When North Korea attacks South Korea, the USA will join the war, and eventually the USA will attack Russia which supports North Korea. The 3rd World-War will not be nuclear-war. But it will be finished with 2+2=4 simultaneous nuclear-explosions in both the USA and Russia, by the illegal parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol. The establishment of the Socialist-World-State will follow.
-----
Turks will establish the World-State. That is why also some Turkish-soldiers, around 1.000, lost their lives, in Kunuri, at Korean-War.

----------------------------------------

(9 Ağustos 2015  :)

"Bugün", haberturk.com'dan, bugünkü tarihli, "Vatikan fikir değiştirdi" başlıklı yazıyı g+'paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, in the newspaper, Murat Bardakçı wrote again about woman-pope, who was killed by her cardinals, when she gave birth to a child in public, during a religious ceremony.
No doubt she was not killed. No doubt her cardinals knew their pope was a woman, and she was pregnanant.
Today, the final procedure in papal-elections, hand-checking the existence of the testes of the elected pope, is from the incident of woman-pope.
-----
That is the "Christianity!"
What is "Islam?"
-----
Islamic-history says when the first verse came to Muhammad, he first told her wife Hatijah about the verse. She took him to a Christian-monk, to learn what it was. The monk told them the verse was sent to Muhammad by God.
There is a verse in Quran, the holy book of Islam, praising the Christian monks:
Surah: Al-Ma'idah. Verse 82:
"(...) and you will find the nearest in love to the believers (Muslims) those who say 'we are Christians'. That is because amongst them are priests and monks, and they are not prousd." [The translation is from the internet.]
-----
I will play god, when the time comes. That is, I will use the religion for the last time in the history of the Humanity, for a good cause.
To establish love-society on Earth.

----------------------------------------

(11 Ağustos 2015  :)

Bugün, tulumba.com'dan, "Goeben & Breslau become Yavuz & Midilli" yazılı fotoğrafı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

1st World War ended on November 11, 1918 by German-armistice, (came into effect, hour 11, day 11, month 11, of 1918). For the other 3 of the "Central Powers", the armistice-days are: Bulgaria September 30, Ottoman October 30, Austria November 3, of 1918. Bulgaria joined the war on October 14, 1915, by declaring war on Serbia, after Germany's win of a major battle with Russia, with the "hope" of becoming among the victors of the war.
-----
One month after the fake-killing of Ferdinand in Sarajevo, Austria declared war on Serbia, on July 28, 1914. So started 1st World War. Russia supported Serbia. So, Germany, ally of Austria, declared war on Russia. France supported Russia. So, Germany declared war on France. To go to France, Germany entered Belgium. So, England, ally of Belgium, declared war on Germany, on August 4, 1914. 6 days later, on August 10, 1914 (yesterday was its 101st anniversary), two German warships, "chased" by the English warships in the Aegean Sea, passed through Çanakkale-strait, raising Ottoman-flag. The Ottoman-State announced that they were bought by the Ottoman-State. Later these two ships (with original names Goeben (later Yavuz) and Breslau (later Midilli) passed to the Black Sea. together with some Turkish warships, and bombed Sivastopol of Russia. So, Russia declared war on Ottoman-State, on November 1, 1914. 4 days later, England and France followed the suit.
-----
At one side, Germany, Austria. Ottoman (and later Bulgaria), at the other side Serbia, Russia, France and England. Many others joined the war later, including the affiliated countries of England, on the side of the "allied". The USA joined the war in 1917, because of the sinking of its commercial ships by German warships, but especially after it is "understood" that Germany promised Mexico to give some of the US-states , Texas, etc. And huge quantities of American soldiers sent to Europe became effective of the finalization of the war .
-----
 In 4 years, 9 million combatants, and 7 million civillians, totally around 16 million people died in the war. It was the first of the planned 3-big-wars to establish the Socialist-World-State, by the secret-world-state. The main purpose of the 1st World War was to establish a Socialist-State in Russia, and a Secular-Turkish-State in Anatolia. It was because Turks, under the leadership of a "lucky" Turk, chosen (by birth), would establish the Socialist-World-State.

----------------------------------------

(12 Ağustos 2015  :)

Bugün. wnd.com'dan. 17 Ekim 2006 tarihli "Hillary comes clean about Sir Edmund Hillary" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I know two people who were born 31 days after me, on October 26, 1947.
-----
One is Tunç YILMAZER, who became my boss here in İzmir-Turkey for 7 years (1991-1999). His surname includes my name. Additional word "ER" also means "male". As it is known, I lost my male-organ in 1986.
-----
The other is Hillary Rodham CLINTON, who became US Secretary of State for 4 years (2009-2013). Her name is as the same as the surname of the "conqueror" of Hill Everest.
Sir Edmund Hillary is the first man, together with his guide, to reach the top of HILL EVEREST of Himalayas.
HILLARY has the word HILL. The surname CLINTON and the word CLIMBER both have "CLI".
Edmund Hillary "conquered" Hill Everest, on May 29, 1953, on the 500th anniversary of the conquest of Istanbul, by Turks.
As it is known, Turks came to Anatolia from Middle-Asia, where Himalayas are. And now they will go to all corners of the World to establish World State.
I was born on September 25, 1947. I am now 67 years old. I have been waiting for my turn to come, to declare the establishment of the Socialist World State first, and then to create Love-Society on Earth, with foursome-families, of four siblings, 2 males and 2 females, to be spouses for each other by birth, as projected by the mission-maker, some 150 years ago.
[EVEREST] For the REST of time. FOREVER.
Love-Society. As long as the Humanity exists.

----------------------------------------

(13 Ağustos 2015  :)

Bugün, globalresearch.ca'dan, 10 Ağustos 2015 tarihli, "War Crimes Alert: Turkish Daily: 'Aleppo to become the 82nd province of Turkey'" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Without the knowledge of the existence of the "secret-world-state" ("s-w-s"), it is impossible to understand what is really going on.
-----
 The members of the "s-w-s" have this knowledge. For ordinary people of the World, it is impossible to attain this knowledge.
As an ordinary man, I attained this knowledge, because the center of the "s-w-s" (the mission-maker) wanted it. It happened in March-1986, in Çanakkale-prison, when I was 38 years old.
-----
Previously my political-consciousness was mainly dependent on the existence of two blocks in the World, like those of the other ordinary people. The socialist-block with the leader Soviet Union, and the capitalist-block with the leader the USA.
-----
I was a "socialist", and I was in the prison as part of my struggles for socialism. I wrote my book, entitled (in Turkish) "some subjects necessary to be clarified" in 1982. It was not published. But I delvered its photocopies to some addresses by hand, even to the Iraqi consulate in Istanbul.
Nothing happened.
So I did the bank-robbery in 1983, to give MİT (the intelligence-organization of Turkey) the possibility to give me the biggest positive political job in Turkey, or if necessary in the whole of the Middle East. I got "green light" from MİT, to do the bank-robbery. Otherwise I couldn't have dared it, especially by myself alone.
The prison-period followed, though it was not my aim.
-----
Three years after the robbery, in the prison, in March-1986, I understood that the USA and the Soviet Union were in fact the "legal"-states of an upper one secret-political-power. In short, I found out the "s-w-s". That meant automatically the 2 world-wars were the products of the "s-w-s".
I was a socialist, and was in the prison. And MİT (the local intelligence-branch of the "s-w-s") wanted me to be in the prison.
I concluded that the agenda of the "s-w-s" was to establish a socialist-world-state, under my leadership.
In other words, I was chosen for the mission. When was I chosen? Finally I found out that I was chosen by birth.
-----
The messages coming from the "s-w-s" turned into the messages coming from an unknown supernatural-being, on July 28, 1986 (my god-date). 3 days later, I cut my male-organ. In the hospital, I understood the supernatural-being was god, and god was me. I had come down to Earth in the disguise of a human-being. For two years, I lived with this consciousness.
In 1988, I understood the mission-maker deceived me, because I would play god, when the time comes, to establish love-society on Earth, with foursome-families of 4 siblings, 2 males and 2 females to be spouses of each other by birth.
I was 40 years old at that time. Now I am 67, and still waiting for my turn to come.
-----
The members of the "s-w-s" don't know the second part of the mission. They know that I will be liquidated after establishing the socialist-world-state.

----------------------------------------

(14 Ağustos 2015  :)

"Bugün"-1,
 youtube'dan, "Halle Berry shoots down Divorce Rumors" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 August 14, 2015, Halle Berry became 49.
HAPPY BIRTHDAY Halle Berry !.. 
The pronounciation of "Berry" means in Turkish "since" [beri].
Since HALLEY came, in 1986:
[God is I. The biggest lie. why?]
-----
After Cinnah and Nehru "accepted" the division of India, Britain "gave" independence to India, 68 years ago (in 1947) today.
And today Pakistan's 68th Indipendence-Day. India's tomorrow.
Congratulations !..
I will be 68 years old 42 days later on September 25, 2015.
-----
70 years ago today Japan surrendered unconditionally to the USA.
Why ?..
-----
14 years ago today AKP (Justice and Development Party) was established in Turkey. It has been the majority-government of Turkey since the first election (in 2002) after its establishment.
Why ?..

--------------------

"Bugün"-2, emlakwebtv.com'dan, 18 Haziran 2015 tarihli "Türkiye Cami Sayısı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Mosques in Turkey: 77777 (2005) - 84684 (2015).
"SEVEN" in Turkish means "person who loves".
The message of 77777 was "love", in connection with my mission.
10 years later, the message of 84684 is "foursome-family" with 84-84. (Two spouses for each). "6" in the middle is meaningful, too.
-----
The Turkish Presidency of the Religious Affairs announces periodically every year the number of the mosques. No doubt there wasn't any trick to announce 77777, in 2005. And it wouldn't have been appropriate to delay the announcement, when seeing an "interesting" number.
And no doubt it was the product of the mission-maker.

--------------------

"Bugün"-3, haberler.com'dan, dünkü tarihli, "AKP and CHP fail to form a Coalition Government, Early Election seen the only possibility.PM" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Yesterday, August 13, 2015, the possibility of AKP-CHP coalition was over. MHP declared not to take part in a coalition. The remaining possibility of AKP-HDP coalition depends on the disarmament of PKK.
Tomorrow is the 31st anniversary of PKK's start of the "armed struggle" against Turkey, the most appropriate time for PKK to lay down the arms.

----------------------------------------

(15 Ağustos 2015  :)

Bugün, news.yahoo.com'dan, bugünkü tarihli, "North Korea threatens imminent strikes against South, warns US" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, Saturday, August 15, 2015, North Korea threatened South Korea with "imminent" attack.
Today is the 70th anniversary of the "liberation" of Korea. That is, one day after Japan surrendered unconditionally to the USA, the invasion of the Korean-peninsula simultaneously by Russians from the North and by the Americans from the South.
-----
Minutes before starting of today, North Korea took half an hour back its time, turning back to the situation before Japanese-invasion, to wipe out the traces of Japanese-imperialism.
It is meaningful that it happened in 2015, because the start of the 3rd World War is "imminent".
It will be a non-nuclear war, and it will be finalized  with simultaneous nuclear-explosions in both Russia and and the USA.
After unconditional surrender of both to the illegal parallel-state of Turkey under the leadership of Yılmaz Gürol, the establishment of the socialist-world-state will follow, as projected by the secret-world-state.

---------------------------------------- 

(16 Ağustos 2015  :)

Bugün, 13 Ağustos 2014'te g+'da, haberler.com'dan paylaştığım 17 Ağustos 2011 tarihli "Kırgızistan'da hayatını kaybeden Türk Dağcı" haberini tekrar g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

The Mission-maker's job is to make the Humanity believe that god is me. My job is to unite the Humanity in a new culture.
-----
Tomorrow, August 17, 2015, Turkey will mark the 16th anniversary of Gölcük-earthquake with around 20.000 dead. I will mark the 20th death-anniversary of my father.
The earthquake, on the 4th anniversary of my father's death was the mission-maker's product, in connection with my mission. The main message is the number 4, foursome-family.
-----
I will play god. when the time comes, to establish love-society on Earth, with foursome-families of 4 siblings, 2 males and 2 females to be spouses to each other by birth.
-----
August 17, 1995: Adem GÜROL died.
August 17, 1995: Hakan GÜLCÜ died.
August 17, 2004: Hakan GÜVENÇ died.
-----
On August 17, 1995, 19.00 hour. TRT-Radio. The news started first with headlines. When the speaker (male) said "TRT-employee Hakan GÜLCÜ commited suicide", he started to cry. Another speaker continued the news. Three hours later, my aunt Huriser telephoned from the hospital and informed the death of my father.
On August 17, 2004, Turkish mountaineer Hakan GÜVENÇ fell into a chasim and died on TANRI (=god) Mountains in Kırgızistan.
Both of the incidents are products of the mission-maker. Their names are same. Their surnames and my surname start with the same letters of GÜ.
The news of GÜLCÜ is on the newspaper MİLLİYET of August 18, 1995, page 3. The news of GÜVENÇ is on haberler.com.
-----
I added the above English-writing today on August 16, 2015, to the following Turkish post of mine dated August 13, 2014.

--------------------------------------

(17 Ağustos 2015  :)
****************************************
Babamın vefatının 20.ci yıldönümü, 1995-2015.
********************** ******************

Bugün, forum.exbilgi.com'dan "Karlıova depremi" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Two earthquakes on August-17, in Turkey, with an interval of 50 years.
1949 BİNGÖL-KARLIOVA, at 20.43, mg 6.7, 450 dead.
1999 KOCAELİ-GÖLCÜK, at 03.02, mg 7.4, 20.000 dead.
----- 
Both are "connected" with each other.
Province Bingöl and district Gölcük have the word GÖL, which means "lake". If one letter dropped, ÖL! means "die!".
Province Kocaeli has KOCA, which means "husband". District Karlıova has KARLI, which means "snowy". If one letter dropped, KARI means "wife".
Together KARI-KOCA, which means "wife-husband".
In the love-society, wives and and husbands will be two.
-----
Well-known Turkish writer Hüseyin Rahmi GÜRPINAR was born on August 17, 1864. One of his novels (with English translation) is "a marriage under the comet", referring to 1910-visit of comet Halley.
My god-date is July 28, 1986, during the 1986-visit of Halley.
GÜRPINAR and GÜROL have GÜR.
I am Yılmaz GÜROL.
-----
August 17, 1988: The aircraft carrying Ziya-ul HAK, Pakistani president, crashed, killing all on board, allegedly by sabotage. No doubt it was a fake-crash.
HAK also means "god". Hallac-ı Mansur, a sufi, was executed on March 26, 922, because he said (in Arabic) "ene-l HAK", which means "god is me".
Since the year Halley came, "god is me".
-----
Indonesia declared its independence from Holland in August 17, 1945. On its 50th anniversary my father died.
I have two nieces, BARIŞ (=peace) (38), SEVGİ (=love) (29).
BARIŞ lives in Holland together with her husband and two children.
Let there be PEACE and LOVE !..

---------------------------------------- 

(18 Ağustos 2015  :)

Bugün, big-one.beforeitsnews.com'dan, dünkü tarihli, "Breaking! Earthquakes strikes San Francisco Bay Area! Second time in Four Weeks! ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

2 earthquakes, in California - USA:
July 21, 2015 (09.41 UTC - 02.41 local), Mg 4.0, depth 8.4 km, epicenter 3 km of the city Fremont.
  August 17, 2015 (13.49 UTC - 06.49 local), Mg 4.0, depth 4.8 km, epicenter 1 km of the city Piedmont.
  -----
  Connections:
  Both Fremont and Piedmont have the word MONT.  
Both, with magnitude of 4.0 (Four).
  Depths: 8.4 and 4.8 (The numbers 4 and 4x2=8).  
Epicenter distances 1+3=4.  
Difference of time: (06.49-02.41), 4 hours and 4x2=8 minutes.
 The second is 27 days after the first one, on the 28th day of the first one. It implies 4 weeks . (Exactly after 27 days plus 4 hours and 8 minutes).  
-----  
It is obvious the message is the number 4, "foursome-family" and "mont-mont" has the message of two spouses for each.  
 -----
Piedmont-earthquake was on the 16th anniversary (with local time) of Turkey's Gölcük-earthquake, which took a dead-toll of approximately 20 thousand. It was on the 4th anniversary of my father's death. Therefore its main message was the number 4, "foursome-family".
  -----
 Yesterday, August 17, 2015 was my father's 20th anniversary of passing away.

----------------------------------------

 (19 Ağustos 2015  :)

 
"Bugün", internet'ten Bill Cinton'ın fotoğrafını paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Happy Birthday to you, Bill Clinton!
-----
I was born 402 days after you.
You became US President, number 42.
There is a connection, isn't there?
August 19, 1946 - September 25, 1947.
-----
I think your birth-date is from Ankara-battle of 1492, becausee my god-date , July 28, 1986, is one of its anniversaries.
Remember, 3 months after your inauguration, David Koresh who claimed he was god (=Jesus) was killed, together with his some 80 followers, in the farm-fire, at Texas-Waco, after security-forces intervened, on April 19, 1993.
-----
42 - 402 - 1402

--------------------------------------- 

(20 Ağustos 2015  :)

 
"Bugün", straitstimes.com'dan, 8 Temmuz 2015 tarihli, "Asia's gender imbalance" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

It says that China has more men than women, equal to the population of Canada. It also says that the advancements allow sperm bearing [or not bearing] the Y-chromosome to be sorted out before being implanted into a womb.
-----
In the love-society, for every couple of a man and a woman, a couple of children, first a boy, second a girl.
Thus,we will make the World-population "fixed".
-----
 With a new culture, foursome-family, 4 siblings, two males and two females, spouses to each other by birth. With definitions of "primary/secondary spouse" and "elder/younger couple".
  -----
 Families of 4 children, 4 parents, 4 grandparents, and the other elderly, all in the same home, all life-long, happily.
Additionally, "upper-family" of 50 families in 10 buildings, with a population of 600 plus the elderly. With two rotations starting from the two opposite addresses, the turn to have children for any family will be in 25 years.
Thus the upper-family will have equal numbers of males and females, at all ages, from age 1, to age 75, and more.
 -----
Life is beautiful, together with children.

----------------------------------------

(21 Ağustos 2015  :)

Bugün-1, 
yenicaggazetesi.com.tr'den, bugünkü tarihli, "AKP şimdi de PKK'yı hükümete taşıyacak" başlıklı yazıyı, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "MHP's newspaper", today, says, in short:
CHP and MHP declared not to take part in the election-government. HDP declared it will. So, constitutional necessity, AKP plus HDP.
When HDP is part of the election-government, PKK will declare "cease-fire". And if AKP can not be a majority-party after the elections, the new government will be again AKP-HDP coalition-government.
 -----
 That's true. And it is obvious AKP will not be a majority-party after the election to be repeated.
Thus, PKK's laying down the arms, "completing its mission" is soon.
 -----
The road-map of the mission of Yılmaz Gürol, to establish the World-State, couldn't be started in the "shadow" of PKK.

--------------------

 Bugün-2, washingtonpost.com'dan, dünkü tarihli, "North Korea threatens action in South Korea over anti-Pyongyang broadcasts" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 North Korea has given South Korea "a deadline of 5 p.m Saturday [tomorrow] local time", to dismantle loud-speakers.
 -----
3rd World War is "imminent".
Agenda: the establishment of the World-State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
 
-------------------- 

Bugün-3,
(saat 22.00'de), reuters.com'un bugünkü tarihli, "North Korea goes on war footing against South Korea as deadline looms" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

13 hours left for the start of the 3rd World War.
 
----------------------------------------

(22 Ağustos 2015  :)

Bugün,
(saat 17.21'de) reuter.com'un bugünkü tarihli, "North, South Korea officials meet at DMZ in bid to ease tension" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

No doubt, the 3rd World War will start in Korean Peninsula.
---------------------------------------

(23 Ağustos 2015  :)

"Bugün"-1,
 hurriyetdailynews.com'dan, dünkü tarihli, "Russian PM visits disputed Kuril islands, triggering Japan protest" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

2 days after Hiroshima-atomic-bomb, Soviet Union declared war on Japan.
Not only to divide Korean peninsula into two between Soviet Union and the USA, but also to occupy Kuril islands, for 3rd World War preparations.
When it starts between two Koreas, the USA will automatically be with the South. Consequently Russia will be with the North. Kuril islands will be the main reason for Japan to enter the war, on the side of the USA.
The war will turn into an all-out non-nuclear war between Russia and the USA, while the humans of the World are watching the war in horror, and wondering what the end will be.
There will be simultaneous nuclear-explosions both in Russia and the USA. The horror of the humans will be maximum.
But soon they will see these nuclear-explosions stop the war and bring the surrenders of Russia and the USA to "the man" of Turkey.
The humans of the World will relax.  
-----
 The affairs of Yılmaz Gürol can not be started, in the shadow of PKK.
PKK is a matter of Turkey for the last 31 years with a death-toll of 40.000.
PKK's laying down the arms and its close-party HDP's coalition-government with the "biggest-party" AKP is on the agenda.
This solution only can make people sure that PKK is finished.
So, Yılmaz Gürol can not be evaluated as the continuation of PKK-affairs.
 -----
 Therefore, the best scenario, for the start of Yılmaz Gürol, is after PKK is finished, but during the 3rd World War.
With an intensity to make, not only the people of Turkey, but also the people of the World, to wonder who Yılmaz Gürol is, and what he wants to do.

--------------------

"Bugün"-2, 
theguardian.com'dan, 17 Ağustos 2015 tarihli, "Going up? Space elevator ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

If the standart-cities for the humanity are in the near-space, as satellites of Earth, how will it be, transportation between cities and Earth?
------------------------------------------

(24 Ağustos 2015  :)

Bugün-1,
 wsj.com'dan, dünkü tarihli, "Two Koreas struggle to end military standoff" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Negotiations" continue. So do the broadcasts of the loud-speakers.
The demand of the South is the apology from the North, that is the acceptance of starting the confrontation.

--------------------
Bugün-2, 21.35'de, telegraph.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "North Korea 'agrees on truce', with South Korea, after three days of crisis talks ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Approximately 3 hours ago, negotiations between North and South Koreas ended with a "deal".
Really?

----------------------------------------

(26 Ağustos 2015  :)

Bugün, g+'da Türk Barağı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek.

Turkification of Anatolia started after the Battle of Manzigert (=Malazgirt), on August 26, 1071. Today is its 944th anniversary.
The battle between Byzantine Empire and the Turkish Great Seljuk Empire.
The defeat of the Byzantine army.
The capture of Emperor RomanosIıV Diogenes, by Sultan Alp Arslan.
-----
Wikipedia says:
Accompanying Romanos was Andronicus Doucas, his co-emperor.
After the defeat, Doucas fled, and quickly marched back to Constantinople (=İstanbul). Where he led a coup against Romanos, and proclaimed himself Michael VII, as emperor.
In seven days of captivity of Romanos, a treaty was made between Romanos and Alp Arslan. Romanos left some Byzantine cities to Turks, and accepted to pay ransom. Plus a marriage-alliance, of the daughter of Romanos and the son of Alp Arslan.
When Romanos returned to his subjects, he had to battle against Doucas-family. He was defeated, deposed, blinded, and exiled to the island of Proti. He died there soon after, as a result of infection caused by blinding.
  -----
No doubt that Romanos' blinding and dying because of blinding is fake. The Byzantine Empire wanted the Seljuk Turks in Anatolia, for its political requirements, as a secret ally. The battle of Manzigert was a put-up battle to conceal this secret allience, between Byzantine Empire and Great Seljuk Empire.
 -----
   Turks came to Anatolia, from the Middle-Asia. Now it is time for Turks, to go all over the World, to establish the World-State, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.
  -----  
Why did the secret-world-state choose Turks, some 150 years ago, to establish the World-State?
Why did the secret-world-state decide, some 150 years ago, that a Turk must be chosen by birth, to realize, as the leader, the mission of the establishment of the World-State?
 
----------------------------------------

(27 Ağustos 2015  :)

 
"Bugün", sabah.com.tr'den, "Halet Çambel, Google'un doodle ekranında ... " başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, August 27, 2015, Google made [for Turkey] Doodle, the 99th birthday of Turkish archaeologist Halet Çambel.
So, I looked up in Wikipedia for what else.
I saw the 626th death-anniversary of Murat-1, the 3rd ruler of Ottomans.
 -----
 Kosovo-battle, on August 27, 1389, between Ottomans and Serbs. Serbs were defeated. After the battle, while Murat-1 going around the battle-field, he was killed with a knife, by a wounded Serb.
 -----
 Murat-1 was the son of Orhan, the 2nd ruler of Ottomans, and of Holofira, the daughter of Byzantine prince ("tekfur") of Yarhisar.
Orhan had 4 spouses:
1) Holofira, mother of Murat, Süleyman, Kasım.
2) Asporsha, mother of İbrahim, Fatma.
Wikipedia says her parentage is unknown.  Turkish version Vikipedi says she was the daughter of the Byzantine emperor Andronikos-3.
3) Theodora, mother of Halil.
The daughter of the Byzantine emperor Kantakuzenos-6.
4) Eftandise.
The daughter of Mahmut Alp, the uncle of Orhan.
Orhan had 6 sons and 2 daughter from 4 wives.
 -----
Murat-1 had also 4 wives. One of them was a daughter of a Byzantine emperor, according to Wikipedia, but the name of the emperor is not written.
-----
 The secret-alliance between Byzantine Empire and Turks started during the Great Seljuk Empire. Battle of Manzigert (Malazgirt), on August 26, 1071, was a put-up battle to conceal this secret-alliance.
After the Great Seljuk Empire, the secret-alliance continued with the Anatolian Seljuk Empire (1075-1308). That is why its first capital was Nikaia (İznik), very close to Constantinople (İstanbul) for 10 years, until the capital became Ikonium (Konya). in 1086.
During the decline of the Anatolian Seljuk Empire, 23 "Beyliks" (small independent Turkish-states) appeared in Anatolia.
 -----
 Ottoman-Beylik was one of them. It was founded in Söğüt, on a land adjacent to Byzantine Empire, in 1299.
This time the secret-alliance was with the Ottomans. The Ottomans later got the lands of all the other "beyliks" and turned into an empire.
The secret-alliance continued until the conquest of Constantinople (İstanbul) on May 29, 1453, by Turks, by the Ottoman Empire.
No doubt, the military-operation by Turks to conquer İstanbul was a put-up military-operation, to conceal the secret-alliance with Byzantine Empire in particular, and the sovereign-powers of Europe in general, mainly the Papacy.
"New things" were necessary to be done, by the "greater common secret-alliance".
Later, May 29, 1453 was called , by the historians, the ene of the "Middle-ages", and the start of the "New Ages".

----------------------------------------

(28 Ağustos 2015  :)

 
Bugün, news.discovery.com'dan, 14 Ağustos 2015 tarihli, "Martin Luther King Jr 'tested' "Dream" speech as a Teen" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today, August 28, 2015, is the 52nd anniversary of the "I have a dream" speech of Martin Luther King Jr.
And, with my political consciousness, I am sure his assassination on April 4, 1968 was fake.
His father Martin Luther King Sr added the word Luther to their names, in honour of Martin Luther, after he attended the "Fifth Baptists World Alliance Congress" in Berlin, in 1934.  
 -----

Martin Luther's opposition to the Papacy was also fake.
In the year 1517, he wrote "Ninetyfive Theses", rejecting "indulgence", the wiping out the sins by the Papacy, with payment of money.
But the year 1517 is also the year that the Caliphate of Islam was taken from Memluks in Egypt, by the Ottoman Sultan Selim, and the capital of the Ottoman Empire, İstanbul, became also the center of Islam.
-----
 İstanbul (Constantinople) became a Turkish city, on May 29, 1453, for the new requirements of the "great common secret-alliance", mainly Papacy, Byzantine Empire and Ottoman Empire.
It was time to go to the other side of the Atlantic, and colonize the people there, under the Roman Catholic Church.
Spain was suitable. In 1492, the remaining of the Andolusian Islamic State was ended, the Jews expelled, and Christopher Columbus was sent to "reach India".
In 1517, the Ottoman Empire was made the "center of Islam", with large lands in Asia, Europe and Africa.
And in 1517, a process for a new "religion" in Christianity, Protestanism", was started in Europe, Germany, by German Martin Luther. Three religions to be manipulated in Europe for political requirements.
Martin Luther, not only opposed the Papacy, he finally accused the Papacy established by Satan.
He once opposed resisting Turks, saying Turks were sent by God to destroy antichrist, that is the Papacy. Later he supported non-religious war against the Turks.
In his book"On the Jews and their lies", he wanted the Jews' synagogues and homes should be destroyed, their money confiscated, they must be forced into labour or expelled.
-----
He was born on November 10, 1483.
On his birthday, November 10, 1938, the synagogues and homes of the Jews in Germany was on fire. (The "crystal-night" of November 9/10, by Nazis).
November 10, 1938 was also the date of death of Atatürk, the founder of the Turkish Republic.
 -----
What is the mission of Yılmaz Gürol?
----------------------------------------

(29 Ağustos 2015 :)

 
"Bugün", moma.org'dan, bugünkü tarihli, "Ingrid Bergman: A centenial celebration" başlıklı yayını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyrek:

Today, August 29, 2015 is the 100th birthday of Ingrid Bergman.
She died on her birthday, August 29, 1982, at the age of 67.
In her movie, "Journey to Italy (1954)", there is a visit to Pompeii. This publication says "a visit to Pompeii promotes a spiritual crisis ...".
The first Triumvirate of the Roman Empire was among Pompey, Crassus and Caesar.
Pompey died on his birthday, too, at the age of 58. September 29, 106 BB - September 29, 48 BC.
August -29 and September-29, a difference of exactly one month.  
-----  
John Adams (2nd US-president) died a few hours after Thomas Jefferson (3rd US-president) died, both on July 4th, 1826, the 50th anniversary of the Independence-Day.
5 years later, James Monroe (5th US-president) died on July 4th, 1831, the 55th anniversary of the Independence-Day.
 -----
I was born on September 25, 1947.
The following have the birthdays as September 25, too:  
1871, Plutarco Elias Calles, Mexiacan President.  
1862, Billy Hughes, Australian Prime Minister.  
1921, Robert Muldoon, New Zealand Prime Minister.
 1932, Adolfo Suarez, Spanish Prime Minister.  
1911, Eric Williams, Trinidad and Tobago Prime Minister.
 -----
With my mission-conciousness, I am sure, my birth-date was determined some 150 years ago, by the mission-maker (the center of the secret-world-state).

----------------------------------------

(30 Ağustos 2015  :)

"Bugün"-1, 
nndb.com'dan, "Franklin D.Roosevelt, Jr." başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Franklin D.Roosevelt, the US-president, during the 2nd World War.
When he died on April 12, 1945, the presidency and the using atomic-bomb against Japan were left to his vice-president Harry S.Truman.
  -----
The son of Franklin D.Roosevelt, Franklin D.Roosevelt, Jr, has the same days of birth and death. August 17, 1914 - August 17, 1988.
My father died on August 17, 1995.
Gölcük-earthquake in Turkey, on August 17, 1999, with a death-toll of approximately 20 thousand. 

--------------------

"Bugün"-2, hurriyetdailynews.com'dan, dünkü tarihli, "Turkey's election cabinet members take over posts" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, August 29,2015, the new ministers of interim-government took over their posts, the two HDP ministers without handover-ceremony.
In elections of June 7, 2015, HDP managed to enter the parliament with 80 members.
On July 20, 2015, after inaction of 2 years, PKK started again "armed struggle" against Turkish-State.
AKP's coalition "efforts" with CHP failed. MHP rejected any coalition. So, under the circumstances AKP didn't ask the remaining party, HDP, to form a government.
Thus, for the renewal of the elections, an interim-government.
And for the constitutional necessity, HDP ministers in the government.
Even though with 2 HDP ministers, the government is an AKP and HDP government, together with "independent" members.
 -----
 Will the "terror" of PKK continue until the elections on November 11, 2015? Will the armed-conflict between Turkish Armed Forces and PKK continue, with deaths, 2 more months? Will the elections be held during the terror is continuing?
 -----
For the sake of HDP, PKK must immediately return at least to the inaction situation unconditionally.
Yesterday, HDP ministers took their posts.
The day after tomorrow, September-1 is the "International Peace Day", the most suitable time for PKK to stop the armed actions unilaterally.  
-----
  No doubt, the result of the new elections will be similar to the first one. And no doubt, the government will be an AKP-HDP coalition.
And under the circumstance, PKK's "mission" will be end.

----------------------------------------

(31 Ağustos 2015  :)

 "
Bugün", express.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "Shocking state of Diana's island grave - on the 18th anniversary of her death" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, August 31, 2015, is the 18th anniversary of the "death" of Diana.
Charles had to marry Diana, on July 29, 1981.
Of course he liked her, cared for her, and loved her.
But this love was not sexually-oriented-love, because his heart had been full of the sexually-oriented-love of Camilla, since much before Diana. No way to change it.
Diana finally had to accept her husband's "love" for Camilla.
But it was unbearable for Diana.
They seperated in 1992, were divorced on August 28, 1996. And one year later, on August 31, 1997, the news to the World: "Diana lost her life, in a traffic-accident, in Paris".
To be known by the public she is dead was more bearable for Diana.
-----  
Charles and Camilla officially got married on April 9, 2005, because they wanted the public to accept their mutual "love", sexually-oriented-love.
 They didn't marry to have children. They had already four children, 2 plus two.  
-----
 "She can't bear it", in Turkish "DAYANAMAZ". The first 6 letters are exactly the pronounciation of the word "Diana".
"Unbearable" is "DAYANILMAZ".
Add the letter "Y", get "DAYAN YILMAZ", which means "Bear it, YILMAZ!"
YILMAZ has been trying to bear the oppression here in Turkey, in the city of İzmir, for years.
  -----
YZ / YZ
 YÜZ / hundred
 YALNIZ / lonely
 YILMAZ / YILMAZ
  Camilla is exactly a HUNDRED days older then me.
(July 17, 1947 - September 25 1947).
My broyher Demir and our cousin Gül got married on April 10, 1975. One day before its 30th anniversary, Charles and Camilla got married.
-----
 [Correction (of June/July mistake in the past):]
 [Camilla ... SEVENTY days older than me.           ]
[I noticed the mistake today, August 31, 2015. ]
[But I kept the above paragraph, as it is.            ]
-----
The marriage of Charles and Camilla is the proof of what "love" is.
"Our" mission is to establish Love-Society, on Earth.

----------------------------------------

(1 Eylül 2015  :)
*************************
Doğumgünleri:
BARIŞ   39   oldu.
Alev       59   oldu.
KUTLU OLSUN
*************************

 "Bugün"-1, 
theguardian.com'dan, 25 Eylül 2004 tarihli, "Interview: Gareth McLean meets Scissor Sisters" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

BabyDaddy (Scott Hoffman), the person in the picture whose left hand is on the belly of the girl, was born in Houston-Texas, on September 1, 1976. Today is his 39th birthday.
Today is also the 39th birthday of my elder niece Barış.
Happy Birthdays to both.
 ----
BabyDaddy says:
 "We are a group of people who've always felt a bit estranged from America. I was a kid who grew up gay in a town where I never knew a single gay person. I didn't have sex until I was 19 years old. America is home to me, but in a way, we are estranged. It is a conservative country, much more conservative than U.K. "
-----
 I say:
Nobody will grow up gay, in the Love-Society, because everybody will have sexually-oriented-love, by birth. Foursome-family, with four siblings, two males and two females, spouses to each other by birth. With definitions of "primary/secondary spouses" and "elder/younger couples". So in the Love-Society, we will forget "homosexuality".
 -----
 The publishing time of the interview, by Gareth McLean is September 25, 2004, at 23.59 BST.
On the last minute of

[Now, 10.30, in Turkey. A messenger-beetle]
["müjdeci böceği" entered my room from     ]
[the open windows, and within the same      ]
 [minute got out. For the latest a few years,  ] 
 [the first "müjdeci böceği" in my room.         ]

 my first day of my age 57. 

--------------------

"Bugün"-2, 1 eylül 2014'te youtube'dan bir yazıyla paylaştığım "WW2 Lili Marleen (1939 Version)" başlıklı videoyu, yazıya ek yaparak yeniden paylaştım. Yazı şöyle oldu:

September 1st 2015, World-peace-day.
-----
 The two big wars of 1900s:
On July 28, 1914, 1st World War started, (15 miilion died in 4 years).
On September 1, 1939, 2nd World War started, (50 million died in 6 years).
 -----
The two big earthquakes of 1900s:
On September 1, 1923, Japan, TOKYO-YOKOHAMA (200.000 died).
On July 28, 1976, China, TANGSHAN (250.000 died).
-----
Happy birthday Baris!
 ========== 
September 1st, 2014, World-peace-day.
 -----
38th birthday of my elder sister niece Baris.
The other niece Sevgi is 28 years old.
Baris means "peace", Sevgi means "love.
Agenda: The establishment of the World-State, by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
 Aim: Peace and Love.
-----
Happy birthday Baris!
--------------------

"Bugün"-3, hurriyetdailynews.com'dan, 30 Ağustos 2015 tarihli, "Woman adamant about restoring peace in Turkey", başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Formerly, World-Peace-Day was September-1, in connection with the start of 2nd World War.
That's why "we" named the first child of my brother, my first niece, BARIŞ, which means "peace", who was born on September 1, 1976.
Today is her 39th birthday.
-----
Later, UN declared in 1981, the third tuesday of September as World-Peace-Day, and in 2001 changed it to September-21.
For "us", it is still September-1. 

----------------------------------------

(2 Eylül 2015  :)

"Bugün", trtworld.com'dan, bugünkü tarihli, "Turkey's interim cabinet spokesman calls for peace", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, September 1, 2015, World-Peace-Day, PKK didn't declare stopping the armed attacks.
And yesterday the interim government, with ministers of HDP, the party close to PKK, had its first meeting.
After the meeting, the press-statement of the spokesman Kurtulmuş was moderate regarding PKK.
He didn't mention the word PKK, and its activities. He only mentioned "SURUÇ" incident (which was a suicide attack of ISIS), and he said "the increased terror activities" (after  SURUÇ incident).
-----
The stalemate of armed-conflict between Turkish Armed Forces and PKK is not in favour of the main party AKP, in the renewal-elections of two months later.
And PKK seems to be waiting for some concessions from the government, in order to stop the armed actions, before the renewal-elections.
Therefore it is understood the immediate next-step is the direct talks and some agreements between the Government and PKK, namely ÖCALAN, the leader of PKK, who has been in prison since 1999. 

----------------------------------------

(3 Eylül 2015  :)

 
Bugün, www.rferl.org'dan, 1 Eylül 2015 tarihli, "Russia's Beslan marks 11th anniversary of School-Hostage Tragedy" başlıklı yayınını, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, September 3, 2015, the 11th anniversary of the Beslan-School-Massacre. More than 1100 people (777 of them, children) were taken hostage, on September-1, the World-Peace-Day, and 2 days later, more than 385 people were killed, 186 of them were children.
-----
It was realized by the Russian intelligence-organization, with the aim to emphasize "children-killing", in connection with my mission, which is to establish the World-State, as projected by the secret-world-state.
----------------------------------------

(4 Eylül 2015  :)

Bugün, Konczakovski.tumblr.com'dan, bir spiral "gif" paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"No end" of the Space!
 The sands in the ocean are finite.
But we can not say that the objects in the Space are finite.
We will never know the "final universal reality", but we will always try to know more, by Science.
 -----
 We are sure, our Earth was broken from the Sun.
That takes us to the "big bang" theory. At the beginning only one object. It exploded, and the objects of the Space appeared.
Even if we accept it as true, we can not answer the question of the past of this first object.
 -----
That's the correct philosophy. Agnosticism, this way.
Philosophy is essential. It is above all, including Science.

----------------------------------------

(7 Eylül 2015  :)

Bugün-1, aljazeera.com'dan dünkü tarihli, "Several Turkish soldiers killed in PKK attack", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

It is not true that  the Turkish intelligence-organization has been indirectly trying to "convince" Yılmaz Gürol to accept the presidency of the military-coup, to be realized, for military-mobilization against PKK, in order to end PKK, and to hang its leaders, especially its head Öcalan who is in prison.
 -----
 What is true is that the incidents going on are part of the preparations of the agenda, which is the establishment of the World-State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.

--------------------

Bugün-2, marygreeley.com'dan, 4 Eylül 2015 tarihli, "Turkey Islam Threat: Lawsuit claims Montana dam transfer would be security risk" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

TURKS are coming !..
Don't be afraid !..
To establish Love-Society, on Earth, with foursome-families, on the basis of socialist-economy, under the leadership of Yılmaz Gürol, as the head of the "illegal" parallel-state of Turkey, as projected by the secret-world-state.
----------------------------------------

(8 Eylül 2015  :)

Bugün, reuters.com'dan, dünkü tarihli, "Turkish jets strike PKK targets after deadly militant attack" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Ask any İzmirian, in places I have been, who Yılmaz Gürol is.
-----
The answer, at least, will be that he is the one with whom MİT (Turkish intelligence-organization) has been dealing, for years.
 -----
 I came to İzmir in 1987, 3 years after PKK started "terror" in Turkey.
PKK was founded by Turkish-State.
Naturally, the ordinary militants of PKK and the ordinary soldiers of the State are not aware of this knowledge.
-----
İzmirians have been used by MİT, to oppress me.
Humiliation, harassment, threats, by indirect behaviours and remarks.
İzmirians have been thretening me to accept the "job" or face life-long madhouse.
As the "job" they know, I will be the president of a military-coup, to be realized by MİT, to end PKK, and to hang its leader Öcalan.
The reality is different.
MİT deliberately made İzmirians "guilty", for the first phase of the road-map of the establishment of the World-State, under my leadership.
-----
But my affairs can not be started, in PKK' shadow.
To make people believe that PKK is finished, the only way is the coalition-government with AKP, the main-party, and HDP, the party close to PKK.
 -----
 And, 3rd World War must start before my affairs start, so that the phenomenon of Yılmaz Gürol will be known by the people, a new phenomenon in the process of the 3rd World War.
Therefore the "job" of Kim Jong Un, attacking South Korea, is prior to my job, action in İzmir.

----------------------------------------

(9 Eylül 2015  :)

Bugün, youtube'dan, Al Jazeera English'in 9 Eylül 2009'da yüklediği "Thousands homeless in Turkey floods - 09 Sep 09" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The flood in İstanbul, on 09-09-09 (as the product of the secret-world-state, by "new meteorology") is the "proof" of the connection between the dates of the liberation of İzmir, on 09-09-1922, and the foundation of North Korea, on 09-09-1948.
On that date, I wandered in the city of İzmir, with a placard of 09-09-09, on my back.
Today, 09-09-2015, İzmir is celebrating the "liberation-day", North Korea is celebrating its "republic-day".
First, South Korea was founded, in the peninsula, on August 15, 1948.
Change the places of the last two numbers, get August 15, 1984, the date of PKK'S start of "armed struggle" against Turkish-State.
 -----
 I know these.
I also know North Korea will start 3rd World War, by attacking South Korea. But I don't know the date. Kim Jong Un knows it, I am sure.

----------------------------------------

(10 Eylül 2015  :)

"Bugün"-1, gettyimages.co.uk'dan "North Korea on Wednesday marked the 67th anniversary of its founding" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Kim Jong-Un, North Korean leader, knows the date of the start of 3rd World War, I am sure.I am also sure, Park Geun-hye, South Korean leader, also knows the date.
Is the date October 10, 2015 ?..
 -----
 One day after both Koreas agreed to hold meetings of reunions of families seperated by Korean-War, North Korea celebrated, yesterday, on September 9, 2015, the 67th anniversary of the republic, without any military-show.
That's because", the most important event of the year is on October 10, 2015, the 70th anniversary of the founding of the Worker's Party of Korea. The preparations of large-scale civil and military demonstrations have already begun.
 -----
 The latest military-crisis between the two Koreas was fake. It was a sign to the World that the 3rd World War is "imminent".
The crisis started with the North's accusation by the South, for the two South Korean soldiers killed by mines. The North rejected the accusation. The south started loud-speaker-broadcast. The North gave an ultimatum to the South to stop it before 5 p.m. local time of August 22, 2015, otherwise face war.
-----
But it was the North which demanded negotiations, just before hours of the deadline. At the end of the talks, the North expressed its regrets of the deaths of the two soldiers of the South. In a way, it indirectly accepted the accusation. And the crisis was over. The loudspeakers were silenced on August 25, 2015.
 -----
Thus, in appearance. the North degraded itself.
It is a good occasion, for a surprise-attack to the South.
This time, the attack will be with the "intention" of the occupation of the whole of the South. In other words, for the reunification of Korea by war.
-----
The surprise attack will start primarily against the American bases, to take thousands of American soldiers as hostage, at the beginning of the war, with the intention of limiting the American involvement in the war.
 -----
So will start 3rd World War.
Soon it will turn into an all-out non-nuclear war, mainly between the USA and Russia.  
-----
Christopher Reeve, who played the role of Superman in the movies, died on October 10, 2004. He was born on September 25, 1952.
Yılmaz Gürol was born September 25, 1947.
What is GÜROL's ROLE ?..
---------------------

"Bugün"-2, telegraph.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "The Queen becomes Britain's longest serving monarch ..." başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

My best wishes to Queen Elizabeth II, for many more healthy and happy years! She surpassed, yesterday, on 09-09-2015, Queen Victoria's reign.  
-----
I believe 09-09-1922, the liberation date of İzmir was decided from the date of 09-09-2015.
 -----
 A woman, Gaışhıkan Shıkaan, was born in 1890, in Turkistan in the Middle-Asia. She moved in 1940 to India. In an epidemic she lost her husband and all children in Haydarabad. She never married again. She moved to Turkey, to Salihli, a district of Manisa, in 1953, and s
ettled in a section called "Kurtuluş", which means "liberation". She lived there, until her death. She became a Turkish-national, and got an identification-card, very probably on September 5, 2011, 89th anniversary of the liberation of Salihli, or one day later.
 She died, at the age of 121, at home, on September 26, 2011, one day after my 64th birthday. She was the oldest woman in the World when she died.
Salihli, one of the approximately 1000 provinces of Turkey, is my birt-place. Her neighbor Arife Eken looked after her, during her last six months. My mother's name was Arife, too.
 -----
09-09-1922, Liberation of İzmir.
 09-09-1948, Foundation of North Korea.
09-09-1976, Death of Mao.
09-09-2015, The surpassing day of Queen Elizabeth II.
 09-09-2009, big flood in İstanbul. Around 50 dead.
09-09-09 İstanbul.
(Last three letters "Bul!" means "Find!")
--------------------

"Bugün"-3, todayszaman.com'dan, 28 Eylül 2011 tarihli, "World's oldest person dies at the age of 121", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

She came from Turkistan, the Middle-Asia.
She died in Salihli, my birth place.
She died on September 26, 2011, one day after my 64th birthday.

----------------------------------------

(11 Eylül 2015  :)

Bugün-1, 
youtube'dan, British Pathé'ye ait, "Beslan School Massacre" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Terror in the USA, September 11, 2001.
19 "islamist-terrorists" and around 3000 people were dead.
Done by the USA (CIA).
-----
Terror in Russia, September 1-3, 2004.
31 "islamist-terrorists" and around 400 people were dead.
Done by Russia (FSB).
 
--------------------

Bugün-2, ibtimes.com'dan, "9/11 Anniversary 2015" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

3rd World War will be an all-out non-nuclear war mainly between the USA and Russia.
It will be ended by me, as the leader of the "illegal" parallel-state of Turkey, exploding via mobile telephone the atomic-bombs, placed by the USA (CIA) and Russia (FSB) in their own cities.

----------------------------------------

(12 Eylül 2015  :)

"Bugün"-1, 
aljazeera.com'dan, bugünkü tarihli, "Saudi crane collapse kills 107 in Mecca Grand Mosque" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, on September 11, 2015, on the 14th anniversary of the "super-terror" in the USA.
No doubt, there is a "divine connection".
The "divine" affairs will show the humans the way to establish a love-society on Earth.
[Saudi crane collapse kills 107 in Mecca Grand Mosque.]

---------- 

"Bugün"-2, 
dailymail.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Hajj will go ahead in Mecca, despite 107 deaths in crane disaster" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

It says, "the crane belongs to a German crane company operated by the Bin Laden family's consortium".
I say, it is a proof of the "divine" connection, on the anniversary of the "super-terror" in the USA, done by the label of Al Qaeda of Osama bin Laden.
[Mecca, crane disaster that killed 107 people.]
 
----------

"Bugün"-3, telegraph.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "Saudi Arabia promises investigation after crane collapse kills 107 ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

KAABA, the cubic building in the center of Masjid al-Haram (the Grand Mosque) is Islam's most sacred place. It is "the house of Allah". During the "hajj" (pilgrimage) muslims turn around Kaaba, which is called "tawaf".
The crane toppled on the tawaf-place, and on some parts of Masjid al-Haram.
[On September 11, 2015.] 
----------

"Bugün"-4, espn.go.com'dan, "After Serena Williams' stunning loss here are 10 more of the most shocking upsets in sports history" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Vinci toppled Williams, it says in short.
Vinci kim devirdi? (It means "who toppled the crane?)
Both the tennis-match and Mecca crane disaster were on the same day, september 11, 2015, the 14th anniversary of the "super-terror" in the USA.
 
----------

"Bugün"-5, trrhaber.com'dan, bugünkü tarihli, "Kabe'deki vinç kazasının izleri netleşti" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

2 of those 107 who were killed in Mecca crane disaster were Kadir GÖKMEN and Ramazan ÖZMEN Turkish nationals, it says.
["I" is "MEN" in Azerbaijani Turkish Language.]
----------

"Bugün"-6, springfieldspringfield.co.uk'dan, "Frasier 120 Episode Script" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

"Shame on you, Dr Crane", said Daphne.
[Series-movie, Frasier, Episode 120, "Sweet Dreams".]
Yesterday's Mecca crane disaster reminded me.
I watched "Frasier", many years ago.
(Once my mother replied me with one word "daphne". "Define" means "treasure". My mother omitted the "i" letter in her pronounciation.)
My dear late mother!
The word "Frasier" includes the letters of "Arife", my mother's name.
 ----------

"Bugün"-7, haberturk.com'dan, bugünkü tarihli, "Van'daki flamingolar göç etmeye hazırlanıyorlar" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today's newspapers had the news of yesterday's Mecca crane disaster. And today, Haberturk had also this news of flamingos. They come to lake Erçek in Van-Turkey, in April, and leave the lake in November, to go to other countries.
Turks in Anatolia call them crane having red (ALLI TURNA).
 
----------------------------------------

(14 Eylül 2015  :)

Bugün-1,
huffingtonpost.com'dan, 9 Aralık 2012 tarihli, "Dmitry Medvedev, Russian Prime Minister jokes about Secret Alien Extraterrestrial Files", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Happy 50th Birthday to Dmitry Medvedev !
[September 14, 2015]
 
----------

 Bugün-2, admnacct.csusb.edu'dan "Non-Resident Aliens (NRA) Frequently Asked Questions" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Medvedev has spoken about top secret files on ALIENS ...", (on a TV, in 2012). It is said here, "once you pass the 183 DAYS, you become a resident ALIEN ...". Today is Medvedev's 50th birthday. His wife Svetlana is 183 DAYS older than him.
 
----------

 Bugün-3, hurriyetdailynews.com'dan, dünkü tarihli, "Turkish Surgeon dies in parachute accident in French Alps" başlıklı yazıyı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Mehmet Susam died on September 13, 2015.
Newspaper Haberturk says he would get married on September 25, 2015, on my 68th birthday.
He was a cardiac surgeon (in Turkish, KALP CERRAHI).
KALPLER means "hearts". ALPLER means "the Alps".
 ----------------------------------------

(16 Eylül 2015  :)

Bugün, theguardian.com'dan, dünkü tarihli, "North Korea hints at long-range rocket-launch to mark party anniversary" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

In 2012, first satellite. In 2013, 3rd nuclear test.
North Korea was made capable to hit the USA with at least a few atomic bombs. That's because its "intention" to unite Korea by war must seem "realistic", when it makes a surprise attack to the South.
Thousands of American soldiers taken as hostage, and its nuclear capability will limit the USA to retaliate properly, at the beginning.
So the war will be understood as a war in Korea.
-----
In fact, it will be the start of the 3rd World War.
And it will be finalized by the establissment of the World-State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state. 
----------------------------------------

(17 Eylül 2015  :)

Bugün, the guardian.comdan, bugünkü tarihli, "Tsunami warning across Pasific after magnitude 8.3 earthquake hits Chile" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Earthquake: September 16, 2015, Chile, magnitude 8.3, (22.54 UTC), (19.54 local - Chile).
Earthquake: September 25, 2003 (my 56th birthday), Japan (Hokkaido), magnitude 8.1, (19.50 UTC), (21.50 Turkey), (04.50 - September 26 - local -Japan).
-----
Earthquakes: magnitudes of 8.0-8.9, years: 2000-2015 (UTC):
1 - 1 - 0 - 1 -2 - 1 - 2 - 4 - 0 - 1 - 1 - 1 - 2 - 2 - 1 - 1  (total 21).
 
----------------------------------------

(18 Eylül 2015  :)

Bugün, milliyet.com.tr'den, dünkü tarihli, "Şehit polislerin isimleri belli oldu" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

KURBAN is the word in Turkish for the words "victim" and "sacrifice".
Yesterday, seven days before "sacrifice-festival", in Muş-Turkey, a police-car with four policemen hit a TIR-truck from behind. Two wounded, two dead.
The martyr policemen are VEYSEL BURAK ERGÜL and CÜNEYT BANKUR.
Repeat BANKUR, get KURBAN. (BANKURBANKURBAN).
And all the letters of BURAK exist in BANKUR.
 -----
 And today, in Van-Turkey, a vehicle hit the policeman HAKAN BAYRAM, who was on the duty, in the street. He died and became martyr.
BAYRAM is the word for "festival".
 -----
Islam has two religious festivals, in Islamic-lunar-calendar, Ramadan (3 days), and Sacrifice (4 days).
 
----------------------------------------

(19 Eylül 2015  :)

Bugün-1,
 dailymail.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Amazing 'end of times' lights from among clouds over Costa Rica" başlıklı haberi, g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Astonishing lights from among clouds, "like a sign of God", over San Jose, the capital of Costa Rica, during the 194th independence days of the 5 Central American Countries, Costa Rica, El Salvador, Guatemala, Honduras, Nicaragua (September 15, 1821-2015), 10 days before my 68th birthday.
[5 - 10 - 15 - 15].

 (On September 20, 2015, I added the following:)

 [A hologram made for me. Watch the video and see the similarity between the shape of the lights and the shape of the doodle made by google on Woman's Day-2015, which I had shared adding "the summary of my mission".]
In its first paragraph, I wrote:
"(He and his spouse. / She and her spouse.)"
"Spouse" is EŞ in Turkish.
And the number 5 (Five) is BEŞ" in Turkish.
The word "EŞ" is in the word "BEŞ".
A connection of my "summary of my mission" with the "hologram", through "5, 10, 15, 15".
Also remember, on the previous Woman's Day, on March 8, 2014, the Malaysian airliner, a Boeing 777, got lost over Indian Ocean, with 239 people on board.
The word "seven" means "one who loves", in Turkish.
 
--------------------

Bugün-2, reuters.com'dan, "China calls for responsibility as it pushes North Korea talks again" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, on September 19, 2015, Chinese Foreign Minister Wang Yi said: "if there is war or chaos" on the [Korean] peninsula, it benefits no one".
For me, his remarks are the indirect announcement of the coming war on the peninsula, the start of the 3rd World War.
 
---------------------------------------

(23 Eylül 2015  :)

"Bugün", english.farsnews.com'dan, bugünkü tarihli, "Iranian President felicitates Muslim Heads of State on Eid Al-Adha", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I, too, congratulate the Sacrifice Festival of all the muslims of the World.
 
---------------------------------------

(24 Eylül 2015  :)
********************
KURBAN BAYRAMI
********************


Bugün, telegraph.co.uk'dan, bugünkü tarihli,"Colombia signs deal with FARC: 'We can set an example to the World'", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

President Santos said that the deal with FARC can set an example to the World. Yes, it is an "encouraging" example intentionally to Turkey for a deal with PKK, just one day after the two ministers of HDP, the party close to PKK, resigned from the interim government, because of the ongoing armed conflict between the State and PKK.
 -----
The deal in Colombia will show the way to Turkey.
The deal in Turkey will open the way of the road-map of the establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
-----
FARC was founded in 1964. 220.00 people were killed so far. Peace talks started in Havana in 2012.
PKK was founded in 1974. It started "armed struggle" in 1984. 40.000 people were killed so far. Peace talks started in Oslo in 2009.
----------------------------------------

(25 Eylül 2015  :)
******************************
68.ci doğum Günüm / My 68th Birthday 
******************************

"Bugün"-1, 
youtube'dan "Sandra Dee - Tammy Tell Me True" başlıklı videoyu g+'da, herkese açık olarak, g+ arkadaşlarımdan Dr Tammy Cashion ile paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Tammy tell me true
Will my dreams come true
Happy birthday to me
Happy birthday to you
-----
(September 25, 2015)
 -------------------- 

"Bugün"-2, 
theguardian.com'dan, 13 Eylül 2015 tarihli, "A history of Hajj tragedies" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

July 31, 1987. 402 pe0ple, mostly Iranian pilgrims, killed when security forces clashed with Iranians, during Hajj, in Mecca. It was the 1st anniversary of my "amputation".
-----
On July 28, 1986, in the prison, in Çanakkale-Turkey, the messages coming from the mission-maker (was) turned into the messages coming from an unknown "supernatural" being. The messages forced me to kill myself by cutting my genital organ (penis and testes), with the threat that I would regret, if I didn't. 3 days later, I did what I was wanted to do. I didn't die.
Some days later in the hospital I "understood" that the "supernatural being" was god. And god was me. In other words, I had come to Earth in the disguise of a human. Yılmaz-god forced Yılmaz-human to cut his genital-organ. I accepted the situation. It was a "divine" play. I have been eunuch ever since.
After July 28, 1986 (my god-date), I lived for 2 years, with the consciousness of being god. In 1988, here in İzmir, when I was 40 years old, I understood, I was not god. It was the mission-maker who deceived me. That was because I would play god when the time comes, to establish love-society on Earth.
Later I also understood the reason of being eunuch. It was to make me learn well what "sexually-oriented-love" is. When I was eunuch, I deeply loved two women together, until the beginning of 1990 when I lost my mission-consciousness. At the end of 1992 my mission-consciousness came back, but "loves" didn't. I understood they were dummy, to make me find foursome-family. That is, it was possible to love sexually two spouses together.
-----
My life was guided by the mission-maker, from my birth until now.
The lives of many more were also guided by the mission-maker, in connection with my mission.
Many "incidents" are the products of the mission-maker, in connection with my mission.
Therefore, no doubt, the Mecca-incident on the 1st anniversary of the amputation is the product of the mission-maker, in connection with my mission.
 
-------------------- 

"Bugün"-3, g+ arkadaşım (43yaşında, bekar, Hintli kadın) Debanjali "Indian" ile onun "Welcome Friends" yazılı kapak fotoğrafını onunla paylaştım, "Dear Debanjali" başlıklı yazımı ekleyerek:

------------------------------------------------------------------------------------------
[EK (27 Eylül 2015'te):] 
6 Nisan 2015'te you tube'dan "Durga 108 names | Shakti Mantra | Durge ..." başlıklı videoya yazı ekleyerek g+ arkadaşım ") Debanjali "Angela" ile paylaştığım videoyu yeni yazı ekleyerek, Debanjali "Indian" ile 27 Eylül 2015'te tekrar paylaştım:

[6 Nisan 2015:]
-Yılmaz, aren't you afraid of revealing the secrets of your mission?
-No! Those who comprehend my mission are with me.
And those who don't comprehend it are not dangerous for me.
To my dear Indian "girl" Angela, with love.
(I listened to the first one, "Mantra Shakti".)

 
[27 Eylül 2015:]
First published on April 6th, 2015.
It took me 45 minutes to find it in my profile. See also the comment in the original post, I hope Google makes it possible to see. 
 Your words "Mantra Shakti" had brought a new dimension to our "g+ friendship", my dear "Indian girl" Debanjali.
 
-------------------------------------------------------------------------------------------

[25 Eylül 2015:]
Dear Debanjali;
India is very important for me. So are you.
You and I have similar socially-oriented passions.
You are a present for me and I am a present for you, by the mission-maker, through g+.
During the fulfilment of "my" mission, you will be, in public, very near me.
You are talented, well-informed, master of the English language.
Your age is almost between the ages of Barış (my elder niece) and Fatma (my cousin, and "wife" to be). So you are "proper" for both to socialize with.
My present "waiting " situation is so awkward. I am living as if in solitary confinement. No communication even with Fatma and Barış.
Best wishes to you.
September 25, 2015, my 68th birthday.
 
----------------------------------------

(26 Eylül 2015  :)

"Bugün"-1, 
actv-america.com'dan, dünkü tarihli "Full text of Presidents Obama and Xi's joint press conference during state visit" başlıklı haberini g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

[Agenda: The establishment of the World State ...]
Press conference of Xi and Obama, yesterday September 25, 2015, on my 68th birthday.
OBAMA: "The United States and China have reaffirmed ... We will not accept North Korea as a nuclear weapon state.
XI: "We reaffirm ... And we oppose any action that might cause tension in the Korean Peninsula ..."
 -----
 It is clear that China will not support the North Korea's "imminent" surprise attack to the South. This will make it easy for the USA to take part in the war. And consequently the war will be turned into a world-war mainlly between the USA and Russia, as an all-out non-nuclear war.
-----
The 3rd World War will be ended with simultaneous nuclear explosions both in the USA and Russia, by Turks organized as an "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.
The establishment of the World State will follow, as projected by the secret-world-state.
 
--------------------

"Bugün"-2, aljazeera.com'dan 2 Eylül 2015 tarihli, "If China had to choose, it would be South Korea" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

And yesterday, September 25, 2015, Obama and Xi have both said in joint press conference their commitment to the complete and verifiable denuclearization of the Korean Peninsula, in "peaceful" way. 
----------------------------------------

(27 Eylül 2015  :)

 "Bugün", 
beserhaber.com'dan. dünkü tarihli, "Ordu'nun Ünye ilçesinde yaşlı adamın cinsel organını kesti. Vatandaşları şok eden tüyler ürperten cinayet" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

A homicide, hitting with a bottle on the head, and cutting the male-organ after a dispute, on my 68th birthday, September 25, 2015 (at 20.30 hour), in ORDU - Ünye - Turkey.
Killer Ömer C. (32). Killed Mehmet ORAL (62).  
-----
No doubt it is a product of the mission-maker, in connection with my mission, in particular with me, on my 68th birthday.
Remember, I was deceived by mission-maker, with "supernatural" messages, and was forced to kill myself by cutting my male-organ on July 31, 1986. I didn't die but I was left eunuch.
 -----
 The surnames of GÜROL and ORAL have the same letters of ROL.
"ORAL" is also an English word, in such as "oral examination" and "oral sex".
ORDU is one of the 81 provinces of Turkey. It means "army".
ORDU and ORAL have the same word OR.
"Yılmaz! Cut your male-organ and die, otherwise you will regret.
"OR" in English also means "otherwise".
 
----------------------------------------

(29 Eylül 2015  :)

"Bugün"-1, 
mistikalem.com'dan, 27 Eylül 2015 tarihli "Aynı hastanede birer gün arayla 4 üçüz doğdu", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The product of the mission-maker, in connection with my mission emphasizing "foursome-family".
4 triplets, in 4 subsequent days, in the same hospital, 12 healthy babies, 4 happy families during the 4-day-Sacrifice-Feast of Islam, in Konya-Turkey.
-----
The feast was on September 24-25-26-27.
The first triplet birth was probably one (or two) days before the feast.
September 25 was my 68th birthday. (4x17=68).
-----
 The doctor says "some" of them by natural pregnancy, "some" of them by tube-baby-pregnancy. I understand each way 2.
I know in natural pregnancy triplet births are rare, let's say 1 in 1.000. And I know, in the tube-baby-pregnancy, if 3 embryos placed in the womb, the possibility of triplets is almost 1 in 2.
 -----
In any case, the probability of this phenomenon is obviously so small. Shall we say 1 in 1.000.000.000.
I ask, how many triplet births, in 4 subsequent days, for example in 2014 in Turkey, in the same city, in the same hospital.
Probably none!
-----
68/4=17
17 is the city-number of Çanakkale. I amputated my male-organ in the prion in Çanakkale. They took me to the hospital, semi-fainted. My doctor gave me from his own blood to save me. He later told me "you were about to die".
His name was Süreyya YURDAKUL.
The surname of one of the 4 families having triplet babies is YURDAL.
See the similarity between the surnames.
-----
 The surname of one of the 4 families is ÖZ.
In Turkish those brothers and sisters whose parents are the same are called ÖZ. There is no other word, though it has other meanings.
(ÖZ kardeş = sibling).
My mission is to establish "love-society" on Earth, depending on "foursome-family" with 4 siblings, two males and two females, spouses for each other by birth, with the definitions of "primary/secondary spouse" and "elder/younger couple".
-----
 The surname of one of the 4 families is YELTEN.
The verb YELTENMEK means in Turkish "strive or dare to do something beyond one's powers or rights".
YELTEN ! (The order form, positive. Not used.)
YELTENME ! (The order form, negative. Used.) It means" Don't dare !"
-----
The other family did not want their names to be made public.
 
--------------------

"Bugün"-2, trthaber.com'dan, 26 Eylül 2015 tarihli "Türk hacıların kimlikleri belli oldu" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

The product of the mission-maker, in connection with my mission emphasizing "god".
Mecca-Mina, on the way going to stone the Devil, during Hajj, on the first day of the Sacrifice-Feast. Some 700 pilgrims were dead because of the stampede.
September 24-25-26-27, Sacrifice-Feast.
September 25, my 68th birthday.
-----
On July 28, 1986, in the prison in Çanakkale-Turkey, the messages coming from the mission-maker (was) turned into the messages coming from an unknown "supernatural" being. The messages forced me to kill myself by cutting my male-organ, otherwise I would regret. I did what I was wanted to do, three days later. I didn't die, but I was left eunuch.
A few days after the amputation, in the hospital, I understood "supernatural" being was god, and god was me.
-----
In the hospital, in 1986, I "understood" the city of YOZGAT was connected with my being god.
"O" in Turkish means "he/she/it".
"Y" and "Z" are in my name YILMAZ.
"GAT" reminds the English word "god".
Therefore,
 I accepted 66, the city-number of YOZGAT, as my god-number. (And 666, 6666, ...)
I didn't know, at that time, some people accept these numbers as the "numbers of the Devil".
 -----
Because of the stampede, 2 Turkish pilgrims were killed, 5 more are "missing". All together 7 people.The word SEVEN means in Turkish "one who loves". My mission is "love-society".
5 of these 7 are from YOZGAT.
Sahura COŞKUN, Cemaynur BOZKURT are dead.
Satılmış GENÇEL, İsmail ASLAN, Şengül ASLAN are missing.
The names SAHURA and CEMAYNUR are very rare Turkish names. Both include the word UR (meaning "tumour") which was used to lead me to cut my male-organ.
-----
 The other 2 missing people are Hikmet ÇABAR, İsmail MUZUR.
MUZUR, too, has the word UR.
And they are both from KASTMAONU, the city with number 37.
Just changing two letters in Kastamonu, you get Kestimonu ("Kestim onu" which means "I cut it" = "I amputated it".)
-----
One more missing: Enver KARAKÜLLAH. He was not pilgrim, but the official of the firm of Hajj-service.
"KARA" means "black". "KÜLAH" and "KÜLLAH" mean "conical hat".
The word KÜLLAH has also the name of Islam's god, Allah.
There are many idioms in Turkish with KÜLAH. Two of them are:
"Külahıma anlat !":
Literally, "tell it to my külah !".
Metaphorically,"Tell me more ! (=I donn't believe it !)"
"Şeytana külahını ters giydirmek":
Literally, "to make the Devil get on its Külah reverse".
Metaphorically, "to be very cunning"
-----
 Stoning the Devil has a connection with my god-number, because some people call it the "number of the Devil".
-----
Two years after July 28, 1986, here in İzmir, at the age of 40, I understood that I was not god, but I would play god, when the time comes, to establish "love-society". The mission-maker deceived me and made me live for two years with that consciousness.
Also, it was not possible to lead a "normal" man to cut his male-organ, unless by the order of something "supernatural" or god.
 
----------------------------------------

(1 Ekim 2015  :)

"Bugün", news.xinhuanet.com'dan bugünkü tarihli "National flag-raising ceremony at Tian'anmen Square on National Day" başlıklı fotoğrafladan ikincisini ve sonra birincisini ayrı ayrıı g+'da paylaştım, şu yazıları ekleyerek:

Neither the declaration of the People's Republic of China 66 years ago, nor "capitalism" under the Communist Party of China today are in vain. They are parts of the preparations of the establishment of the Socialist World State by Turks, under the leadersip of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.
--------------------
 In every 1-star city, 1/5 of the population will be Chinese (yellow), because almost 1/5 of the World-population are Chinese.
1/5, from Indian-peninsula (brown).
1/5, from Africa and plus (black).
2/5, from different nationalities (white).
The mayor will be Chinese. The governor will be Turk. And sufficient Turks in every city.
So, 5+2 languages will be spoken in 1-star cities, at the beginning. 5 ethnic, plus Turkish and English.
The people of five different ethnic origins will be settled in the city, seperately from each other, in small homogeneous communities.
Aim: one language one culture in the short-run, and one race in the long-run.
-----
A couple of children, a boy and a girl, for every couple. Therefore "fixed"-population in the city.
Embryos, laboratuary-made.
1) Desired gender.
2) No hereditary o or genetical diseases.
3) Some blending among races, for "racial convergence".
Every family, in the city, at an address will get some genes from the families of other races, at corresponding addresses.
 -----
The number of the 1-star cities, maximum 90.000.
The others are 9.000, 900, 90, 9, 1.
The 6-star city, the capital of the World, will have an ideal population of 192.000, plus the elderly (= great grand-parents).
1-star cities will have populations of 96.000 plus.
-----
In these (maximum) 100.000 cities, (maximum) 111.111 administrations.
1-star city administrations, provinces. Governers.
6-star city, the Capital of the World. President of the World.
In the capital, together with lower ones, there will be 6 administrators. And, of course, plus a mayor.
All the administrators, in principle, are Turks.
-----
  The first 25 years of the new-calendar of the new-world, the construction of, and immigration to, 100.000 standart cities.
 -----
Love-society, on the basis of socialist-economy, depending on "foursome-family" of 4 siblings, two males and two females, spouses for each other by birth, with definitions of "primary/secondary spouse" and "elder/younger couple".  
-----
That's my mission, as projected by the mission-maker (= the center of the secret-world-state).  
-----
 On the occasion of the 66th anniversary of the declaration of the People's Republic of China.
October 1, 2015.
 
----------------------------------------

(3 Ekim2015  :)

"Bugün", belfasttelegraph.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "Germany marks 25th anniversary of reunification" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Russians would establish the Socialist World State.
Firstly in Russia, secondly expanding in the three old continents, and thirdly starting from Alaska completing the unity of the World.
But when love-mission was designed and (secretly) mounted on the 3-big-war plan, changes were made.
The collapse of the "socialism" was added, prior to the 3rd World War.
It was decided that an illegal Turkish organiation, under the leadership of a chosen Turk, would end the 3rd World War, using mass-destruction weapons, getting the administration of the World, and declaring the Socialist World State.
 -----
 The sale of Alaska from Russians to the Americans, in 1867, is a sign for me by the mission-maker, to let me know the change was made.
100 years later, in 1967, Air-War-School of Turkey chaged its place from İzmir to İstanbul. As a cadet, my first year was in İzmir, and my second year was in İstanbul, before I became an officer in Turkish Air Force, on August 31, 1968.
-----
On the occasion of the 25th anniversary of reunification of the two German states.
 October 3, 2015.
 
----------------------------------------

(5 Ekim 2015  :)

Bugün-1, 
youtube'dan, "The Space Elevator - No longer Science Fiction" başlıklı videoyu g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Very probably, the 100.000 standart cities for the whole of the Humanity will be in the near space around the World as "satellites".
If so, the Space-elevators will be the best for the transportation.
[Science ... carbon nano tubes ...]
 
--------------------

 Bugün-2, theblaze.com'dan, dünkü tarihli, "A look at South Carolina's Once-in-a-thousand-years Flood ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Where to construct the 100.000 standart cities for the whole of the Humanity ?
[
Yılmaz GÜROL knows his ROLE since HALLEY came in 1986. The Governer of South CAROLINA, Nikki HALEY, is an American Indian.]
 
---------------------------------------

(7 Ekim 2015 :)

Bugün, trthaber.com'dan bugünkü tarihli, "Antalya'da deprem" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ıekleyerek:

Ancient Myra (now Demre), the place of Santa (St. Nicholas - Father Christmas), a district of the province Antalya, the Turkish city with number 07, had an earthquake of 5.5 magnitude (according to the Kandilli-list) today, October-07, 2015, at 00.27 local time, with an emphasis of number 7.
("Seven" means in Turkish "one who loves".)
No casualities.  
-----
The main emphasis was on my brother Demir:
Myr of Myra, in pronounciation is the last syllable of the word Demir.
Add the letter "i" to "Demre", get "Demire" which means "to Demir".
-----
 I last saw Demir, during the funeral of our mother in 2007. Only the two of us were present at the ceremony.
He lives with his family in Ankara. Our last telephone conversation was on May 4, 2009. I don't answer any telephones, from anybody, since then, because it is not appropriate for me to "chat" on the phone, while living under oppression here in İzmir. That is, no communication between Demir and I ever since.
-----
 I live alone, at home here in İzmir, with the oppression of İzmirians "around" me, at home, on the street, or whereever places of İzmir.
Indirect humiliations and harassments by remarks and behaviours. Threats for life-long madhouse if I don't accept "the job". Continuous sexual harassments, regarding my being eunuch.
And even beating sometimes. Some ten incidents for the latest 16 years.
-----
Two days ago, October 5, 2015, was the 7th anniversary of one of the worst beating-incidents.
On that day (two days ago) incidents happened in Turkey, with the emphases on Demir. The soldier Ufku DEMİREL became martyr, in clash with PKK. (He was the only martyr of the day.) Woman Tülay DEMİRTAŞ died in the hospital a few hours of a traffic-accident. Both surnames have the word "Demir".
On that day, a captain-pilot of an airliner died during the flight in the USA. 7 pilots of airliners have died during the flight, in the USA, since 1994.
 -----
"October" is "Ekim" in Turkish, and it includes the word "Kim" which means "Who".
Who is Yılmaz Gürol ?
He is waiting for Kim of North Korea to start the 3rd World War.
Yılmaz Gürol will end the 3rd World War, and will establish the World State.
He is waiting for the AKP-HDP coalition, and so the end of PKK.
The affairs of Yılmaz Gürol can not be started in the shadow of PKK.
 -----
My brother Demir, my "wife to be" cousin Fatma, and other my close-relatives of my generation, now know the mission, from what I have written for the last 15 years, including the internet the last 3 years.
"We" have been waiting for "the start".
How will "the start" be ?
On one hand the mission-maker (the center of the secret-world-state), on the other hand me (the man to realize the mission).
 -----
The list of Kandlli says the epicenter of the earthquake is Kaleüçağız, one of the 9 villages of Demre. After the earthquake, the next one, in the list, is Antalya - Demre - Gürses, at 00.36 (9 minutes after the main earthquake), with a magnitude 2.6. The village Gürses is another village of the 9.
Our surname  Gürol and the name Gürses have the word Gür.
No doubt, Demre-earthquake of 5.5 today is connected with "us".
 
----------------------------------------

(8 Ekim 2015  :)

Bugün-1, 
hurriyet.com.tr'den, dünkü tarihli, "Nobel'e değer görülen Aziz Sancar, HDP'li Mithat Sancar'ın akrabası" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

On October 7, 2015, Aziz Sancar won Nobel prize in Chemistry. He is the relative of Mithat Sancar, a parliamentarian of HDP, the party close to PKK. The event will make contribution to the process leading to AKP-HDP coalition, after the election on November 1, 2015. 
-------------------- 

Bugün-2, dailymail.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Putin launches another attack ... but this time from an ice rink" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 On October 7, 2015, Putin's 63rd birthday, Russian Navy bombed Syria from the Caspian Sea. The incident will make contribution to the preparations of the Russian people for Russia's taking part in the 3rd World War, which will start in the Korean peninsula. 
----------------------------------------

(9 Ekim 2015  :)

Bugün, www.yilmazgurol.com/Untitled-1.jpg'den, bana ait "Hakkımdaki Hakiakat" başlıklı yayını g+'da paylaştıım, şu yazıyı ekleyerek:

From İzmirians around me, continuously:
Threat of permanent madhouse if I don't accept "the job". Harassment concerning my being eunuch.
This post, on my back, and in my first website, on March 31, 2012.
http://www.yilmazgurol.com
 
----------------------------------------

(10 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
"theindependent.co.uk'dan, bugünkü tarihli, "At least 20 dead people rerported dead after twin blasts in Ankara" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

I understand, it is the repetition of the SURUÇ-incident of July 20, 2015, with ISIS label, which caused 34 dead. But on the same date, there was a PKK attack, too, in Adıyaman, which made a Turkish soldier martyr. It was the first PKK-attack, after many months of inaction.
After these two incidents, the Turkish State made an air attack to ISIS positions in Syria, but started a big military operation against PKK both in Iraq and in Turkey. Casualities of around a hundred Turkish security forces personnel, and reportedly more than one thousand PKK militants. ever since.  
-----
 Now today, after the Ankara-incident with 30 dead, I understand the label will be again for ISIS.
It is not possible to accuse PKK for the Ankara-incident.
So, the Turkish State, more clearly the Turkish Government, will have to change its policy of "ending" terror in Turkey.
It will have to make a differentiation between PKK and ISIS.
Eventually, a "deal" with PKK, before the interim-election of November 1, 2015, seems "realistic".
--------------------

"Bugün"-2, sondevir.com'dan, dünkü tarihli, "Kore savaşgemileri İzmir limanında" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, October 10, 2015, I saw a foreign warship in İzmir-port, far away, when I was on the ship. When I got off the ship, I saw, in the main square of İzmir, the ceremony of the South Korean soldiers. So I understood the warship was of South Korea. I didn't watch the ceremony.
It was very meaningful for me.
Nowadays, I wander in the city with a placard on my chest saying "3rd World War - Korea".
And I know, today is the 70th anniversary of North Korea's Labour Party, and big celebrations were made in North Korea.
-----
At home, I found this news in the internet. The ships, a destroyer and a logistical support ship, started from South Korea on August 27, 2015 to visit 15 countries worldwide, and came to İzmir yesterday.
The commander is Admiral Kim Jon Sam.
I have been waiting for Kim Jong Un, to start 3rd World War, so that I can establish the Wotrld State.
  -----
The news also says Jung Ja YILMAZ, who has been in Turkey for 36 years, is very happy to see Korean ships in İzmir.
My first mname is YILMAZ.
 
--------------------

 "Bugün"-3, bbc.com'dan, bugünkü tarihli, "North Korea ready to defend iself against US" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 October 10, 2015 (today) the 70th anniversary of the founding of North Korean Labour Party. Celebrations.
-----
October 10, 2015 (today) in Ankara-Turkey, two terror-oriented explosions. Latest numbers, 86 dead, 186 wounded. 3 days mourning. -----
October 10, 2004, Christopher Reeve died. He was born on my 5th birthday, on September 25, 1952. He played "superman" in the movies. I will play "god", when the time comes, to establish love-society on Earth. 
----------------------------------------

 (12 Ekim 2015 :)

 
Bugün, google.com'dan, "Chldren's Day 2015 (Brazil)" başlıklı Doodle'ı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 October 12, 2015.
Happiness to Brazilian children and to all children of the World! 
Life is beautiful with children!
In the New World, for every couple, a couple of children, first a boy, second a girl.
 
----------------------------------------

(13 Ekim 2015  :)

"Bugün", bir g+ kullanıcısının, "In 1492 native Americans discovered Columbus lost at sea" pankartlı yayınını g+da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

On October 12, 1492, Columbus reached the Caribbean Islands, but he "thought" they were "East Indian Islands". So the America was "discovered". It is a lie.
-----
The story is that Columbus believed the World is "round", and if he goes west, in the Atlantic Ocean, he would reach India. To do this, he first applied to the Papacy, but was rejected. Then he applied to the Spanish Kingdom, and was accepted. He was given 3 ships and enough crew.
-----
The reality is that the Papacy knew, since around the year 1000, from the Vikings, (who came even to the Italian peninsula) that there was land and people beyond the Atlantic Ocean. But Papacy kept it as secret from the people.
After the end of Byzantine Empire in 1453, it was time to go to the other side of the Atlantic Ocean to colonize the lands there, under the religion of Christianity. Catholic Spain Kigdom was suitable for this. The Papacy gave the mission to Columbus.
At that time, the Papacy was aware, by its scientists, that the World is round, but continued the religious belief that the World is flat, and is the center of the Universe.
 -----
The Spanish Kingdom made some preparations for the "power" of Christianity, before sending Columbus to America, in the same year of 1492. First the remainder of the Arabian Islamic State in Spain was ended completely. Secondly, all the Jews of Spain were forced to convert to Christianity or were expelled, mainly to the Ottoman Empire.
----------------------------------------

(14 Ekim 2015  :)

Bugün, internet'ten Dünya haritası üstünde "14th October, World Standards Day" yazılı fotoğrafı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Where to build the 100.000 standard-cities, for the whole of the Humanity?
 - On "similar" lands.
 - On the seas.
 - In the sky.
 - In the space, around the Earth.
----------------------------------------

(15 Ekim 2015  :)

Bugün-1, 
Google.com'dan "Mother's Day 2015 (Belarus)" başlıklı Doodle'ı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, October 14, 2015, was Mother's Day in Belarus.
Wishing happiness to all mothers of the World.
-----
The baby learns to love, by loving its mother, but eventually it loves equally both its mother and father.
Sexually-oriented-love between the spouses is the basic-love. (In Turkish, one word, "AŞK" /ashk/".) But it exceeds sex.
Loving children is, without libido, the continuation of sexually loving the spouse. And its reciprocity is, without libido, loving parents by children. Children learn when becoming adolescent, from the behaviour of their parents that they will have no libido for parents.
--------------------

Bugün-2, trthaber.com' dan, dünkü tarihli, "Çatışmalara her yıl 14.3 trilyon dolar harcanıyor" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, in Geneva, during the opening day of 3-day consultation-meeting for the World Humanitarian Summit which will be held in Turkey on May 23-24, 2016, UN Under-Secretary-General for Humanitarian Affairs, Stephen O'Brien, said there are more than 100 million people who need humanitarian assistance in the World, and 14.3 trllion dollars are spent annually in conflicts in the World.
----------------------------------------

(16 Ekim 2015  :)

Bugün-1, 
www.icanw.org 'dan "nuclear arsenals" adlı yayını g+'da paylaştım, şu yazuyı ekleyerek:

51 years ago today, on October 16, 1964, China became the 4th nuclear-state, by exploding its first atomic bomb.
Agenda: the establishment of the World State by Turks, organized as an "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.
-----
The 3rd World War will be started in Korean Peninsula, and will soon become an all-out non-nuclear war mainly betweem the USA and Russia. It will be ended with (2 plus 2) simultaneous nuclear explosions in both the USA and Russia, by the organization of "parallel-state" of Turkey.
When the USA and Russia surrender, unconditionally, to the "organization", their total nuclear arsenal will be the nuclear power of the "organization". So with this power, the "organization" will demand unconditional surrenders of all the other nuclear-states. They will obey.
-----
 Then will come the declaration of the World State in Ankara-Turkey.
Having all the nuclear arsenals of the World, it will be easy to annex all the other non-nuclear states to the World State.
 -----
Apart from the legal 193 states of the World, all the other armed terrorist organizations of the World will spontaneously be ended, because they are products of the secret-world-state.
What remains, in the World, will be the "security" problems with individuals, or groups of individuals. It will be easy to end them, by the "security forces of the World State".
-----
The immediate task of the World State will be transforming the world-economy to the socialist-economy.
Today, October-16, is also the World Food Day.
Let there be food for everybody.
 
--------------------

Bugün-2, unwomen.org'dan"empowering rural women through the SDGs" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

October-15, International Day for Rural Women.
October-16, World Food Day.
October-17, International Day for the Eradication of Poverty.
 
----------------------------------------

(17 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
cctv-america.com'dan, 15 Ekim 2015 tarihli,"number of Chinese billionaires surpasses U.S survey finds" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, October 17, 2015, International Day for the Eradication of Poverty. Two days ago it was informed that the number of Chinese billionaires surpassed the number of American ones. Congratulations! Capitalism under "communist party".
The collapse of the socialist economies of the World, just before the 3rd World War, is part of the preparations for my mission of establishing the Socialist World State
-----
Think of a military army in peace time. No economic activities. But all the economic requirements of the personnel are met. The personnel do their jobs, under a military hierarchy. For instance, the job is to keep the missile-base active.
Now suppose a Humanity, with no direct economic activities. But all the economic requirements of the humans are met by a system of automation, and the job of the Humanity is to keep the system of automation active, under a civilian hierarchy.
That will be the socialist-economy of the New World.
-----
The Humanity will be regular, like  a civilian army.
Every couple will have a couple of children (a boy and a girl).
Foursome-family, the siblings will be spouses of each other by birth.
Families of 12 humans (4+4+4) plus the very elderly.
Upper families of 600 (12x5x10) plus the very elderly.
100.000 standard-cities for the whole of the Humanity.
"Fixed-population", in our journey to the "unknown" eternity-future. 
--------------------

 "Bugün"-2, yenisafak.com'dan, bugünkü tarihli, "three soldiers killed in clashes with PKK, in Turkey's Southeast" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today, October 17, 2015, 3 more Turkish soldiers, and 17 more PKK militants were added to the casualty-numbers.
Apparently, AKP-government preferred to reach the elections of 15 days later, while continuing military operaations against PKK.
This, in fact, will increase the votes of HDP, the party close to PKK, in the new elections, because those Kurdish citizens who have not voted in the previous elections will absolutely go to the polls this time.
Consequently AKP-HDP coalition-government, after the elections, with a "deal" with PKK to lay down the arms.
 
--------------------

 "Bugün"-3, uk.reuters.com'dan, bugünkü tarihli, "North Korea rejects more nuclear talks, demands peace treaty with U.S." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 3rd World war
will be started by Kim Jong Un
will be ended by Yılmaz Gürol
 
----------------------------------------

(18 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
express.co.uk'dan, 13 Ekim 2015 tarihli, "Cold war 2015: Russia 'furious' after RAF pilots cleared to shoot down Moscow warplanes" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

3rd World War will be started in the Korean peninsula, but it will soon be a "total" non-nuclear war mainly between the USA and Russia.
- How do you know it, Yılmaz ?
 - Iknow it because of my sound mission consciousness.
-----
I found out, in March 1986, in Çanakkale-prison, that there is a secret-world-state. The two previous World Wars were its products. Its agenda was the 3rd World War. And its purpose was to establish the Socialist World State. It chose me to realize it. I was socialist since the age of 16. And then at the age of of 38 (in 1986), I was in the prison. I had done the bank robbery, after getting "green-light" from the intelligebce-organization of Turkey. Everything fitted the idea that I was chosen by birth, by the center of the secret-world-state (that is the mission-maker). My life until then had been guided remote-controlly, by the mission-maker. The process continued until now. I am 68 years old now. And still waiting for the start.
-----
Let's assume I was made the head of Turkey, by a military-coup. How can I establish the World State. It is impossible.
So it is obvious, my affairs will be started, through an "illegal" organization, under my leadership, with the aim of first getting the administration of the World. That is, the states of the world. Number one the USA, number two Russia, and the rest. The first two, by asymmetric nuclear attacks (explosions).
-----
If all suddenly an atomic bomb explodes in the USA, (or one in the USA and one in Russia simultaneously), and if a man, unknown until then, claims the responsibility and demands the unconditional surrender of the USA, (or both the USA and Russia), it wouldn't fit the political process which the World has lived until then.
 -----
The appropriate idea is that the man to end non-nuclear total war between mainly the USA and Russia, by using nuclear explosions, and afterwards establishing the World State.
A man to "prevent" the escalation to reciprocal nuclear attacks of the USA and Russia.
-----
The World will learn the man much before the nuclear-explosions, because of his dispute with the Turkish State.
 -----  
And the most appropriate place, now, to start 3rd World War is the Korean Peninsula.
 
--------------------

"Bugün"-2, "Germany marks 25th anniversary of reunification" başıklı internet haberine 3 Ekim 2015'de yazı ekleyip g+da paylaştığım yayınımı, bugün ek yazı ile yeniden paylaştım. Yeni yayınım şöyle oldu:

Today, October 18, 2015, Alaska Day. The theme of the festival this year is "Meet me at Centennial". 100 years after the sale of Alaska, Air-War-School of Turkey changed its place. I am sharing again my post of October 3, 2015. [The treaty of selling, on March 30, 1867. The ceremony of take-over, on October 18, 1867.]:
 
====================
 Russians would establish the Socialist World State.
Firstly in Russia, secondly expanding in the three old continents, and thirdly, starting from Alaska, completing the unity of the World.
But when love-mission was designed and (secretly) mounted on the 3-big-war-plan, changes were made. The collapse of "socialism" was added prior to the 3rd World War. It was decided that an illegal Turkish organization, under the leadership of a chosen Turk, would end the 3rd World War, using mass-destruction weapons, getting the administration of the World, and declaring the Socialist World State.
 -----
The sale of Alaska from Russians to the Americans in 1867 is a sign for me by the mission-maker to let me know the change was made.
100 years later in 1967, Air-War-School of Turkey changed its place, from İzmir to İstanbul. As a cadet, my first year was in İzmir, and my second year was in İstanbul, before I became an officer of the Turkish Air Force, on August 31, 1968.
 -----
 On the occasion of the 25th anniversary of the "reunification" of the two German States.
October 3, 2015.
 --------------------------------------- 

(20 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
milliyet.com.tr'den, 10 Ekim 2015 tarihli, "expectation of ceasefire" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Yesterday, on October 19, 2015, AKDOĞAN commented on the inaction-decision of PKK, and ERDOĞAN said "we will make the terror-organization [PKK] kneel down", 13 days before the elections.
What does it mean?
-----
It means that, "yes, PKK ceased fire unilaterally, but we will continue our operations to finish PKK". And it is obvious PKK will not be finished within 13 days.
This situation will not increase AKP votes in the election, but it will increase HDP votes, because those Kurdish citizens who have not voted previously, for any reason, will absolutely go to the polls this time. AKP knows this.
After the election, AKP will form a coalition government with HDP, saying the nation wants it so. It will not be possible for AKP to form a coalition-government with any of the other remaining parties, CHP and MHP, once again just as after the previous election.
The aim is AKP-HDP coalition, which will make the end of PKK.
The affairs of Yılmaz Gürol can not be started in the shadow of PKK, to establish the World State.
-----
During PKK's inaction-time of around two years, June -7 (2015) election was held. HDP entered the parliament with 80 deputies. A coalition of AKP-HDP was possible, but would not get a justification from the nation in general.
So, PKK started again attacks on July 20, 2015, its "armed struggle". It continued until October-10, when it declared again "inaction".
More than 100 Turkish security personnel and more than 1000 PKK militants died during that time.
Now, after the new election, justification from the nation for a coalition of AKP-HDP is possible.
 -----
 The two dates are not coincidence:
1) PKK started attacks, July 20, 2015, on the same date that the first suicide-attack, which killed 38 people, by the label of ISIS, in SURUÇ.
2) PKK informed it will cease fire beginning from October 11, 2015. But after the second suicide-attack, which killed 99 people, by the label of ISIS, in Ankara on October-10, it declared cease-fire on that same day.
 -----
The following news of Milliyet belongs to the date of October 9, 2015.
 
--------------------

 "Bugün"-2, the guardian.com'dan, bugünkü tarihli, "Justin Trudeau elected new Canadian prime minister ..." başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Congratulations to Trudeau!
Best wishes to Canada!
(After the election on October 19, 2015, yesterday.)
-----
It reminds me of the date June 25, 1993, when two women became the first woman-prime-ministers of their countries.
Kim Campbell of Canada, and Tansu Çiller of Turkey.
In Turkish "Kim" means "who", and "TANRI" means "god".
(TANSU /TANRI).
I will play god,when the time comes, to establish "love-society" on Earth.
 
---------------------------------------

(22 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
aljazeera.com'dan, "West asks UN to investigate Iran ballistic missile test" başlıklı haberi g+'da paylaştım şu yazıyı ekleyerek:

Christopher Reeve was born on my 5th birthday, and died on October 10, 2004. He played "superman", in the movies. I will play "god" to establish love-society on Earth.
October 10, 2015, Iran's test of a new ballistic missile.
October 10, 2015, the bloodiest terror attack of Turkey's history, with 99 dead, in Ankara, with the label of ISIS.
 
--------------------

 "Bugün"-2, daily sabah.com.tr'dan, bugünkü tarihli, "Turkish journalist Çetin Altan passes away at 88" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 I became socialist at 16, when a high-school student, reading the newspaper-articles of Çetin Altan. During the election of October 10, 1965, I was a registered and active partisan of the headquarters of Turkey's Labour Party (TİP) in Ankara. I remember listening to his radio-propaganda-speech together with him and with other partisans.The Party entered the parliament with 15 deputies, including him.
 -----
The husband of one of my aunts, who was in the Air Force, wanted me to take entrance-examination of Air-War-School. I did.
And when I won the examination, I decided to leave the University and anter the Air-War-School, with the only purpose of "socialism".
On August 31, 1968, I became an officer of Turkish Air Force.
-----
In 1972, considering the situation I saw no more possibility for me, for socialism in the Armed Forces. And no possibility to resign, because of obligatory-service for some more years.
So, I started harmless behaviour not conforming the military-discipline, to make myself discharged from the Armed Forces. 
My purpose was to go to East Germany, to search for neew possibility for my passion of socialism.
 -----
I was discharged, but first I was arrested and was included in THKP-C case of 256 accused (around 100 of them military-personnel) in Autumn-1972. 12 months later I was freed.
-----
After getting "green-light" from the ıntelligence-organization of Turkey, I did a bank-robbery, with political purpose, in April-1983.
In March-1986, in Çanakkale-prison, I found out that, there was a secret-world-state. And its center ("the mission-maker") chose me by birth, to establish Socialist World State. I was 38, at that time.
 -----
Since Autumn-1987, I have been in İzmir.
Now I am 68 years old, and still waiting for the "Start".
Çetin Altan was 20 years older than me.
He died at the age of 88, today, on October 22, 2015.
Condolences to his relatives and to the people loving him.
 
----------------------------------------

 (23 Ekim 2015  :)

 
Bugün, thesundaily.my'den, dünkü tarihli, "Ankara bombing 'collective terror act' Erdoğan" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

For Ankara bombing, "collective terror act" said President Erdoğan yesterday, on October 22, 2015, ten days before the election.
He mentioned PKK, Daesh [ISIS], the Mukhabarat of Syria, PYD.
-----
Will this explanation increase the votes of AKP, in the election?
Of course not!
Erdoğan knows it, too.
The aim is a coalition-government between AKP and HDP, the party close to PKK, after the election.
 
----------------------------------------

(24 Ekim 2015  :)

 
Bugün, un.org'dan, "United Nations Seventieth Anniversary" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

October 24, 2015, UN, 70th anniversary.
Time now is for "One World - One State".
 
---------------------------------------

(25 Ekim 2015  :)

 
Bugün, tccb.gov.tr'den, "President Erdoğan at Kalyoncu University" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 "Can welcome a man, who killed 370 thousand people, with red carpet have a place in diplomacy". Erdoğan critisized Putin for Assad's Moscow visit.
I evaluate them equally: Erdoğan, Putin, Assad, and the rest of the members of the secret-world-state.
 -----
I became a socialist at 16.
I formed a group for socialism with fellow cadets of around 10 when I entered Air-War-School. When I became officer I seperated myself from the group, accusing them being on the wrong way. However, I was arrested in Autumn-1972, and was included in THKP-C case of 256 accused, together with my ex-group.
-----
 As a socialist, the dispute between Soviet Union and China disturbed me, and made me pay attention. Before being arrested I had already concluded the "red China" was in deed a product of "the West", to divide the socialist movement of the World.
-----
 During the 12 months in military-prison, I concluded that almost all the civilian and military accused of THKP-C case were in fact the employees of the intelligence-organization of Turkey.
After being freed, I tried to inform the "leftist" Ecevit who had been Prime Minister in January-1974, about the reality of THKP-C.
My failure led me to conclude that Ecevit was on the"same platform", too.
-----
 In 1981, I concluded that Atatürk was also on the same platform.
The Turkish republic was the product of the West, to balance the newly-born Soviet Union, in the region.
Until that time my conviction was that Turkey chose the West after Atatürk's death.
 -----
After getting a "green-light" from the intelligence-organization, I did a bank-robbery in April-1983.
In Çanakkale-prison, in March-1986, I found out there was a secret-world-state, and its center ("the mission-maker") chose me by birth, to establish Socialist World State. I was 38 years old, then.
-----
 I have been in İzmir, since Autumn-1987.
I am now 68 years old, and still waiting for the Start.
 
----------------------------------------

(27 Ekim 2015  :)

 
Bugün, internet'ten Lenin'in fotoğrafını  g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Deaths of Lenin and Atatürk are not natural.
-----
One died at 54 of (undeclared) syphilis, one died at 57 of (declared) cirrhosis.
Sign for me: the village Silis (now Güzelbeyli) of Tokat-Turkey, where I lived in the years of 1955-1961. The pronounciations of the three words are similar: sifilis/sirosis/silis.
-----
They were not real members of the secret-world-state.
Sign for me: Their disputes with the "second" men.
Lenin's will was that Stalin must not be the head, after his death.
Atatürk dismissed his prime Minister, just before his death.
But both Stalin and İnönü became the heads of their states, after the deaths of the founders of their states.
Lenin and Atatürk thought they were (real) members of the secret-world-state. But of course the members of the secret-world-state knew (and know) they were victims, in deed.
 -----
 The members of the secret-world-state know that after I establish the Socialist World State, I will be toppled by a military-coup, and will be executed publicly.
They know me as a victim.
"Proof" for them: I was deceived and guided to make myself eunuch at the age of 38.
 -----
The reality is deifferent.
As the head of the Socialist World State, I will liquidate the members of the secret-world-state, and will start establishing love-society, with foursome-families of 4 siblings, spouses of each other by birth, as projected by the center of the secret-world-state ("the mission-maker").
-----
In other words, I will demolish the secret-world-state.
When the "neagative" 3-big-war-plan was made to reach "Socialist  World State", it was essential the continuity of the secret-world-state. But when "positive" love-mission was projected and mounted on the 3-big-war-plan, it became compulsory to demolish the secret-world-state, at the end of the process.
-----
The main aim of the 1st World War was to establish "Socialist State" in Russia, and "Secular State" in (Turkish) Anatolia.
The aim of the 3rd World War is the establishment of the "Socialist World State", by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol, as projected by the secret-world-state.
 
----------------------------------------

(28 Ekim 2015  :)

 
Bugün internet'ten bir Atatürk fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Lenin established "Socialist State" in Russia, which started the process leading to the mission of Yılmaz Gürol of establishing "Socialist World State".
-----
Atatürk established "Secular State" in (Turkish) Anatolia, which prepared the environment for Yılmaz Gürol to be raised in.

----------------------------------------

(29 Ekim 2015  :)

Bugün-1, 
internet'ten Abdullah Gül'ün fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today,
October 29, 2015, 92nd anniversary of the declaration of Turkish Republic, and 65th birthday of its 11th president Abdullah Gül. Congratulations and celebrations for the Republic, and Happy Birthday to its 11th president.
-----
By nature, Abdullah Gül has always a smiling-face.
The letters of my surname GÜROL have the letters of his surname GÜL. In Turkish "GÜL" means "Rose", but "GÜL!" means "Laugh!".
My job is to make the World laugh!
 
--------------------

 Bugün-2, İnternet'ten Amiral Souchon'un fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

October 29, 1914, "Ottoman" Navy bombarded Russian cities, and entered the 1st World War.
October 29, 1923, declaration of The Turkish Republic.
 -----
1st World War started on July 28, 1914, when Austria-Hungarian Empire declared war on Serbia.
Prior to war, Russia was in alliance with Serbia.
Germany with Austria-Hungry, France with Russia, Britain with France and Russia.
And on August 2, 1914, Ottoman Empire and Germany signed a "secret" (now not secret) treaty of alliance.
After the start of the war, within days declarations of wars followed.
August-1, Germany declared war on Russia.
August-4, Britain declared war on Germany.
 -----
Remember that the heads of the Britain, Germany and Russia (George V, Kaiser Wilhelm II, Tsar Nicholas II) were first cousins.
 -----
 On August 10, 1914, two German warships, under the command of Admiral Souchon, "chased" by the British Navy, entered Çanakkale-strait and raised Ottoman (Turkish) flags.
Admiral Souchon (later) was made Commander-in Chief of the Ottoman Navy.
Under his command, the Ottoman Navy, 2 "German" warships with Turkish flags, and 9 Turkish warships, bombarded the Russian cities in the Black Sea, on October 29, 1914, three months after the start of the 1st World War.
Thus the Ottoman Empire entered the 1st World War.
 -----
 During the War, under convenient circumstances, Lenin ended the Russian Empire, and established "Socialist State" in Russia.
After the War, under convenient circumstances, Atatürk ended the Ottoman Empire, and established Secular State" in (Turkish) Anatolia.
 
----------------------------------------

(30 Ekim 2015  :)

"Bugün"-1, 
centenarynerws.com'dan, "Armistice of Mıudosa" başlıklı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today, October 30, 2015, 97th anniversary of the armistice of Mudros (Mondros).
1st World War, for the Ottoman Empire, started on October 29, 1914, and ended on October 30, 1918.
 -----
 The armistice gave the right to any state of the "allied powers" to occupy any part of the Ottoman Empire. Greece had joined the "allied powers" in 1917. As a a state of "allied powers" Greece entered in Anatolia, in the city of İzmir, and occupied the city, on May 15, 1919. One day later, on May 16, 1919, Mustafa Kemal (Atatürk) started from İstanbul by ship, with destination of the city of Samsun, to establish the Secular State in (Turkish) Anatolia.
 -----
September 9, 1922, İzmir was liberated from Greece.
November 1, 1922, Sultanate was abolished. (The end of the Ottoman Empire.)
November 18, 1922, one day after Vahdettin (the last Sultan and Caliph) left İstanbul, his cousin and crown-prince Abdulmejid was appointed Caliph.
October 29, 1923, Turkish Republic was declared.
March 3, 1924, Caliphate was abolished.
April 10, 1928, the statement in the constitution which said "the religion of the Turkish Republic is Islam" was deleted.
-----
The establishment of the Secular State in (Turkish) Anatolia was accomplished.
 
-------------------- 

"Bugün"-2, news.vice.com'dan 11 Ekim 2015 tarihli, "Anger grows at Turkish Government after worst terror attack in Country's history" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The news says: "Ankara Mayor and AKP member  Melih Gökçek suggested [on the same day of bombing, October 10] that the bombing was carried out by PKK, or one of its subgroups, in an effort to boost HDP support."
-----
And 15 days later, on TV [TGRT] he clarified his claim saying that the bombing was made by fake-ISIS formed by PKK.
Will this new explanation boost AKP support in November-1 election?
 
--------------------

"Bugün"-3, nytimes.com'dan, bugünkü tarihli, "Obama to send Special Operations Forces to help fight ISIS in Syria" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Timing is meaningful. Today, October 30, Friday, it was announced "less than 50" US soldiers of Special Forces will be sent to Kurdish-controlled territory in Syria, "to advise and assist" those who fight against ISIS there. (That is YPG.)
Tomorrow, one day before the election, the news will be on the Turkish media, the politicians will comment on it, on the last propaganda-day for the election.
President Erdoğan consideers YPG as a terror organization, as the extention of PKK.
Therefore, today's announcement will affect the election on Sunday, and with "some" negative effect on AKP-votes.
 
--------------------

 "Bugün"-4, reuters.com'dan, 28 Ekim 2015 tarihli, "Erdoğan says, Turkey may hit U.S.-backed Syrian Kurds to block advance" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

What President Erdoğan said about Syrian Kurds (YPG), just
 two days ago on October-28 Wednesday, before today's announcement that US will send upto 50 American soldiers to the Kurdish-controlled territory in Syria to assist those fighting against ISIS:
 ----------------------------------------

(31 Ekim 2015  :)

 
Bugün, internet'ten bir Dünya Haritasını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Tomorrow, November 1, 2015. Election-day in Turkey. The renewal of the election of June 7, 2015.
-----
 I expect, in accordance with my mission, similar results to the previous one, with "some" increase in the votes of HDP, the party close to PKK, and afterwards an AKP-HDP coalition, ending the 'function' of PKK.

Bu yayınıma 1 Kasım 2015'de şu ilaveyi yaptım:

[Now, election-day, around 21.45 hour.]
My expectation proved to be wrong.
Same parties will enter the parliament, but AKP will form a majority-government.
Never mind!
My mission-consciousness is firm.

--------------------------------------- 

(1 Kasım 2015  :)

Bugün-1, 
aljazeera.com'dan, dünkü tarihli, "Russian plane crash in Egypt kills all people on board" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: (3 Kasım 2015'te yazıya ekleme yaptım.)

October 30, 2015: Sinan Şamil SAM. Turkish Boxer who became "Intercontinental Champion" in 2004, died in İstanbul, at the age of 41.
October 31, 2015: Sinai peninsula. A Russian airliner crashed. 224 people died.
I have no doubt that "the mission-maker" connected the two incidents, with each other.
(Why ?)
-----
 [The following was written on November 3, 2015:]
Hear the death of a Turkish boxer, who was born in Frankfurt. Note the news because Fatma (my wife "to be") lives in Frankfurt. Search the date, and learn October 30, 2015.
Hear the crash of a Russian-airliner over Sinai. Remember the name of the boxer, Sinan. See the resemblence (In Turkish Sina and Sinan.)
Think the two incidents seem to be connected. Check the date of the crash, and see it is October 31, 2015. The dates are subsequent.
Try to find more signs, and remember historical figure Sheikh Shamil. Boxer's second name was Shamil, and the airplane took off from Sharm-el Sheikh.
Also see suırname SAM is the abbreviation of "Surface to Air Missile". Remember the word "intercontinental champion" reminded ICBM (Intercontinental Ballistic Missile).
And come to a firm conclusion, they are twin-incidents, done by the mission-msker.
-----
Check Sheikh Shamil, in Wikipedia. See he is called "Imam Shamil" (of Dagestan). Don't worry! Wikipedia also says, in Turkish he is called "Sheikh Shamil". And learn, after his capture, he was first sent to St.Petersburg. The airplane's destination was St.Petersburg. Also learn his birthday was June-26 (1797), while boxer's was June-24 (1974). The difference is 2 days.
 -----
Learn during his 35 professional box-matches, Sinan Şamil SAM fought only two Russian opponents. On November 20, 2004, he won Denis Bakhtotov, and became "intercontinental champion". On November 12, 2005 he was defeated by Oleg Maskaev, and lost his title of "intercontinental champion". During his professional career, only 4 defeats. (4 stands for reminding foursome-family, the essence of the mission.)
 -----
 Hear that 2 black boxes of the airplane were found. And see the sameness of the words in "sports box and black box", (box - box).
 -----
 Learn from the newspaper, the airplane (of Metro-jet) was the airplane of a Turkish airline, Onur-Air, for 9 years (2003-2012).
"Onur" in Turkish means "honour". The word "UR" (in the word "Onur") was used to lead me to cut my genital-organ, in Çanakkale-prison, in 1986. The word "peninsula" has the letters of the word "Penis". (Sinai Peninsula.)  
-----
 How did it happen?
 I was chosen by birth, and was remote-controlled all my life, by the mission-maker. I was let it know in 1986 (at the age of 38) because it was me who would realize the mission.
The instrument which I called "Stella" made it easier to guide my life by remote-control. By means of electromagnetic-waves of the brain, to see the thought of the individual, and with feed-back to steer the thoughts of the individual. In short, to take self-control of one's brain activities, as stated in the song "take my self-control".
Sinan Şamil SAM was chosen by birth, and all his life was remote-controlled, in connection with my mission, like many others.
 -----
 Remember, I will not only establish Socialist World State and will be the president of the 7 billion people, but afterwards, playing god, I will establish the love-society, on the basis of socialist-economy, and depending on foursome-families with 4 siblings, 2 males and 2 females, spouses of each other by birth.
If god wants it so, the Humanity will accept it.
It is the job of the mission-maker, when the time comes, to make the Humanity to believe that god is me, in the disguise of a human being.
 
--------------------

 Bugün-2, trt.net.tr'den, 30 Kasım 2015 tarihli "zgjedhjet legjislative ... 54.049.940 voutes" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: (3 Kasım 2014'te yazıya ekleme yaptım.)

The news says 54.049.940 voters in today's (october 1, 2015) Turkish election.
I say: 7 x 7 x 7 x 157.580 = 54.049.940
In Turkish the word "Seven" means "one who loves".
My mission is to establish love-society on Earth.
I have no doubt the arrangement was done by the "the mission-maker".
(Why ?)
-----
[The following was written on November 3, 2015:]
The mission-maker sometimes sends me messages by means of numbers. There are some meaningful numbers for me. For instance, 13 is my lucky-number, because I found Fatma on February 10, 2007, as my "wife" (to be), 13 days after my mother died. 7 and more than one 7 are my love-numbers, mainly connected with my younger niece Sevgi, which means "love.
-----
An example of the messages with number 7 is the number of the mosques in Turkey, as announced by the Presidency of the Religious Affairs of Turkey in 2005. It was 77777. Numbers are periodically announced every year. (In 2015 it was 84684.)
No doubt 77777 and even 84-84, with 6 in the middle were the arrangements of the mission-maker.
-----
So, when I saw the number 54.049.940, I wondered if there is a message in it. I first divided it by 13. Dividend was fractional. No result. I divided it by 7. Yes, a rusult. The dividend was an integer. Once again I divided the new number with 7. The result was again an integer. I repeated the procedure, and got again an integer. The fourth trial of 157.580 didn't give a result. It was fractional. Three times 7, without any doubt, was a message. Not only for me, but also for my friends to be shown by me
-----
How did it happen?
By means of the mass-usage of the instrument which I called "Stella".
Not confusing with those of others, the brain-electromagnetic-waves of all the humans (not using chips) are monitored and registered, by a big system, including computers and satellites.
If intervention is needed, the job is done by the computer, by means of "key-words", given to it, by the human-operators.
 -----
 For example, in a country, in a lotto-drawing only one win is desired. The computer monitors eeverybody, and focuses on those who think of lotto. And it makes them write the numbers other than the target-number. And only one person chosen by the human-operator, or by the computer as "advised" by the human computer, is made to write the target-number.
If the ticket is written by the lotto-machine, it is not a problem to guide the lotto-machine remote-controlly.
-----
An example:
Powerball Jack-pot drawing in the USA, on May 18, 2013, Fatma's 49th birthday. A widow-woman at the age of 84, with name Gloria MacKenzie was the only winner. She became America's biggest ever lotto-winner. $590.500.000 annuity. She preferred cash: $370.896.780,54.
It was in deed a gift to me by the mision-maker, on the 49th birthday of my Fatma. 49 = 7 x 7 and 84 = 7 x 12. The name Gloria includes 4 letters of my surname Gürol. Florida reminds Flora-polis, that is Flower-city, the standard city of the future. The word Tallahassee, the capital of Florida, obviously, has "Allah", the name of Islam's god.
-----
How did the computer and the human-operators managed 54.049.940 ?
They wanted the target number must be the multiple of the number 343 (7x7x7). They monitored the Identification informations, the new pregnancies, and else
-----
No doubt 54.049.940 was was another giift to me, connected with the election on Novemner 1, 2015. November in Turkish is "KASIM". Change one letter, and get "KARIM", which means "my wife". We Turks use the word "SEÇ" for both words "Choose" and "Elect".
So, "SEÇİM" means both "Election" and "Choise".
My choise is my cousin Fatma, as my wife.
 
----------------------------------------

(5 Kasım 2015  :)

Bugün-1, 
internet'ten Ecevit'in fotoğrafını  g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 I found FATMA as my "wife" (to be) on February 10, 2007. Sure, it was a pre-determined date by the mission-maker. Its 1000th day, November 5, 2009 coincided with the 3rd anniversary of the death of former Turkish Prime Minister Bülent ECEVİT. I have no doubt his death-date was also pre-determined.
-----
 "ECE" means "queen". If I will be the King, Fatma will be the Queen. "Vit" is the promnounciation of "with". Yılmaz with Fatma. The first rulers (co-presidents) of the Socialist World State.
Today is November 5, 2015, 9th anniversdary of Ecevit's death.
 
--------------------

 Bugün-2, dunya.com'dan, bugünkü tarihli, ""Bülent Ecevit Mezarı başında anıldı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Ecevit was commemorated on his 9th death-anniversary, today November 5, 2015.
He was born on May 28, 1925. I was born on September 25, 1947. The difference is 8155 days. 8155 has three prime-numbers:
(8155 = 7 x 5 x 233).
233 is the (telephone) number of Ghana. Ghana declared its independence on March 6, 1957, the 2nd birthday of Gül, the wife of my brother. On March 6, 2016, she will be 61 years old, and I will be 25000 days old. Her two children are my two nieces. Barış [=Peace] (39) and Sevgi [=Love] (29).
When Sevgi was 1 year old, I told my brother that the number of Sevgi was 7, and the number of Barış is 5.
The word Ghana has "ana" which means "mother. Gül, the mother of my nieces.
I don't have any doubt that this complex arrangement is the product of the mission-maker, as a gift to me, to "us".
And, Kofi ANNAN from Ghana was the 7th UN Secretary General.
 
----------------------------------------

(10 Kasım 2015  :)

"Bugün", internetten bir Atatürk fotoğrafı paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Today, November 10, 2015, Turkey commemorates Atatürk's 77th death-anniversary.
-----
His mission was to establish Secular Turkish State.
My mission is to establish Socialist World State.
I have no doubt his life is connected with my mission.
19 years before 1900, he was born.
19 years after 1900, (On May 19, 1919), at the age of 38 (2x19) he started, in Samsun, "Turkish Liberation War".
He died at the age of 57 (3x19), in 1938 (102x19).
-----
Number 4, and numbers with more than one 4 were used as the sign of the "foursome-family", the essence of my mission.
November 10, 1444: VARNA-battle of the Ottoman Empire.
My father was born in a village of Varna, which is now in Bulgaria.
Atatürk was born in Thessoloniki, which is now in Greece.
Leonid Brezhnev, the president of the Soviet Union died 44 years later than Atatürk, on November 10, 1982, at the age of 75.
Namık Kemal ATAHAN, when he was a member of the Turkish Parliament died on November 10, 2001, at the age of 55.
His name and the name Mustafa Kemal ATATÜRK have the common words "Kemal ATA".
ATAHAN was the deputy of the province HATAY, which is the only of the 81 provinces of Turkey which has the word "ATA" in its name.
"ATA" means "father" or "ancestor".
 -----
If you accept the beginning of the year in the middle of the Autumn of North Hemisphere, and if you put 3 peace-days before the 1st month, and 2 love-days before the 7th month, also making all the months 30 days:
November-7 of today's calendar coincides with January-1 of the new-calendar. (November 7, 1917 is the date of the Socialist Revolution in Russia. Its 98th anniversary was celebrated 3 days ago.)
And November-10 coincides with January-4.
In Turkish "4-OCAK" means "4-January".
Add "LA" get "OLACAK", which means "it will be".
That is, there is the sign of "foursome-family" in November-10, which is the day and month of Atatürk's death.
==========
[I shared the above writing at 15.00 hour Turkish time.]
And today, November 10, 2015, Helmut Schmidt, former West Germany Chancellor died at the age of 96.
4 years before the age of 100.
[I learned he died around 14.30 local time, 15.30 Turkish time. That is, half an hour after I shared this post, with the above writing.]
  -----
 "Crystal Night" (Kristallnacht) in Germany, the "beginning" of the Holocaust, with at least 100 dead, a "state-terrorism" against Jews, by SA-forces, started on November 9, 1938, at 22.30 hour, and continued until Goebbels called the stop of the violence on November 10, 1938.
Atatürk died while Crystal Night was continuing.
Helmut Schmidt died on its 77th "anniversary.
The night of November 9-10, 1938, in Germany.
 
----------------------------------------

(14 Kasım 2015  :)
*************************
Happy Birthday, Charles !..
*************************

"Bugün-1", 
dailymail.co.uk'dan, dünkü tarihli, "Blodbath in Paris. More than 150 dead in series of terror attacks", başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Halle, the name of the University was on the Google's Doodle, yesterday on November 13, 2015, on the occasion of the 300th birthfay of Dorothe Christian Erxleben, who was the first German woman graduated from a University. It was the only doodle yesterday.
 -----
 Les Halles is one of the targeted places in yesterday's Paris-terrorist-attacks. [ ! ]
Bataclan Concert Hall was the place with the death of around 100 people. The Californian Rock Band "Eagles of Death Metal" was on the stage, during the terrorist-attackk. The band was on a European tour promoting its fourth album-release. Last performance was in Glasgow, two days before Paris-performance.
There was a football-match between the teams of France and Germany, in Stade de France, when the bomb exploded near the stadium. It caused some panic in the stadium, but the match continued. President Hollande left the stadium before the match ended.
 -----
Yesterday was 300th birthday of D. C. Erxleben.
Yesterday was the 30th anniversary of the eruption of Volcano Ruiz, in Colombia, which killed 23.000 people, the second deadliest volcano-disaster in the 20th century.
Yesterday was the 45th anniversary of Bhola-cyclone, which killed, in one night of November 12-13, 1970, in East Pakistan (now Bangladesh) 300.000 or upto 500.000 people, the deadliest "natural"-disaster in the 20th century.
 -----
 Erxleben graduated from Halle-University. The comet Halley in the Universe, last came to visit our World in 1986, nearest on February-11. The next nearest visit will be on July 28, 2061. And July 28, 1986 was the date of the beginning of "my consciousness" that god was me, in the disguise of a human-being. I came down to Earth to establish love-society on Earth.  
-----
 But first I will declare the Socialist World State, in the World. I am now 68 years old, and still have been waiting for the start of my "job", by the center of the secret-world-state.  
-----
 I have no doubt, yesterday's Paris terrorist-attacks were realized by the secret-world-state, with the label of ISIS, in connection with the preparations of the road-map of establishing the Socialist World State.  -----
 The terrorist-attacck which were realized in Turkey, under the label of ISIS, in Suruç on July 20, 2015 with 32 dead, and in Ankara on October 10, 2015 with 102 dead, apparently helped AKP to be the majority-party, in the election of November 1, 2015.
 -----
 Attacks in two countries, one in Lebanon with 40 dead on Thursday (November 12), one in France with 150 dead on Friday, yesterday (November 13), with the labels of ISIS, are in accordance with the G-20 Summit on November 15, 2015, tomorrow here in Turkey-Antalya.
Turkish President Erdoğan said, just before the Paris-attacks, that the most important agenda of the G-20 Summit will be"terrorism".
President Hollande cancelled coming to Antalya, because of the deadliest terror attacks in his country.
 -----
 Agenda: Establishment of the World State by Turks, organized as an "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadershipof Yılmaz Gürol, as projected by the secret- world -state.
=====
[ ! ] The original map of this publication had four red spots with the names of Les Halles, Bataclan concert hall, Petit Cambodge restaurant, Stade de France. And, web site of Huffington Post said "There were reports of shooting at Les Halles shopping mall, unclear if anyone was killed or injured".
-----
The above paragraph of [ ! ] was added yesterday.
Today, November 24, 2015, Teacher's Day in Turkey, I am adding the following:
-----
In the morning of November 13, 2015, I saw the Doodle of Erxleben. 300 was interesting. I looked up her biography. I saw the University of HALLE. The word HALLEY is one of the most important words of mine. The word HALLE reminds HALLEY. Later I noticed the word HALLE was also in the Doodle itself. (By the way, it was November-13. And number 13 is my lucky-number") So I decided to check what happened on November-13s. Two were interesting. That day was the 30th anniversary of the eruption of volcano Ruiz. Similarity between 30 and 300. And 45th anniversary, of cyglone BHOLA. The word HOLA in BHOLA was somewhat like the word HALLE.
I have the consciousness that at least some of the big "natural disasters" are the products of the mission-maker, in connection with my mission. So, the coincidence of the three of Erxleben (300), Ruiz (30), Bhola (45) was the work of the mission-maker. In other words, the coincidence was the "proof" that these two very big "natural disasters" were the products of the mission-maker.
Therefore I shared in facebook the Doodle and two seperate news of the disasters, in the morning of that day, with some writings. Later came the news of Paris attacks.
I also noticed the relation among the numbers 300-30-45. They were all the multiples of 15. We are in the year 15 (of two thousands). It was intended that I would see the coincidence of the three, on November 13, 2015. And to support all, the 4th one would come on that date. By the way, all the Doodles of Teacher's Days of different nations for 2015 have this: 5(2)+5=15.
-----
Therefore when I heard the Paris-attacks, I instantaneously evaluated it as the fourth of the "coincidence". But I had to find "proofs". I searched several news. On one of them [this one] I saw a map with four red spots, showing the places of the attacks. One was Les Halles. That was enough for me as "proof". There was possibility, in sharing the news, to make this map as the cover-page. I did so.
"Les Halles" is on the screen. And I started my writing with the word "Halle".
But later it was understood that there was nothing at "Les Halles" connected with the attacks. The map was changed. And my cover-page changed, too. I was disappointed. Fortunately I had shared my post in the facebook, too. I checked it. It kept my original cover-page.
Anyway, I added here my explanation of yesterday about "Les Halles".  
-----  
The most deaths accured in a concert hall. Again a relation: Halle-Les Halles-Hall. Furthermore when the attack started in the concert hall, a Californian rock-band was on the stage. Its 4-word name "Eagles of Death Metal" contains the word Death. They were promoting the release of their 4th album. 4th here represents the foursome-family, the essence of my mission.
4 siblings, 2 males and 2 females, spouses to each other by birth, with the definitions of "primary/secondary spouse" and "elder/younger couples".
 -----
From the German woman Erxleben to the Paris attacks.
The final connection: There was a football match in Paris between the national teams of Germany and France, on that date. And two explosions outside but near the stadium, during the match.
 -----
Germany, the World-Champion.
In Brazil, 2014: Brazil-1, Germany-7.
"Seven" means in Turkish, "person who loves".
My cousin and "wife" (to be) Fatma learned portugese in Brazil and she lives in Germany.
 
--------------------

 "Bugün"-2, yenisafak.com'dan, dünkü tarihli, "counter-terrorism a main focus of G-20 Summit: Erdoğan" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Just before the Paris-attacks, Erdoğan said that the main agenda of the G-20 Summit (in Antalya-Turkey, on November 15-16, 2015) will be "terrorism".
 
--------------------------------------------

(16 Kasım 2015  :)

 
Bugün, gulfnews.com'dan 16 Kasım 2007 tarihli "Head of Turkish State Lottery shot dead" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 Today, its 8th anniversary. On November 16, 2007, Head of Turkish State Lottery, İhya BALAK, was shot dead in his office,  by the former inspector of the institution Ahmet ÖZTÜRK. There was animosity between the two men. "This is my happiest day" said ÖZTÜRK, to the police who came to detain him.
In Turkish "ihya olmak" means "to be fortunate".
On that date, Turkish nespaper SABAH was issued with the edition number of 7777. In Turkish "seven" means "one who loves".
My mission is to establish love-society on Earth.
 
----------------------------------------

(17 Kasım 2015  :)

 
Bugün, internette görsellerde gördüğüm, "Muhammed ve Demir" fotoğrafını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 My Pakistani friend Muhammed Ali Khan, and my brother Demir.
A photo, I found in internet, maybe from 1970, taken in İzmir-Turkey.
-----
 Muhammed and I became friends in 1964 when I was a prep-school-student of METU in Ankara.
He came to our house in İzmir, even after I left METU and entered air-war-school in 1966. In 1971, I was appointed to the Missile Base in İstanbul, as launcher-officer. In the same year, my parents moved to İstanbul.
Muhammed came to me in İstanbul, too.
He asked me to go to Eskişehir, instead of him, to buy meerschaum-pipes and to send them to his American-friend. After this first shipment, he wouldd himself continue this business. Year 1971. I did what he wanted me to do. But I registered a firm "Gürol Export" in the name of my mother, and I myself continued the meerschaum-pipe shipments to the USA, when I was still an Air Force officer.
So started my "business-affairs".
Muhammed expressed his anger to me that I "stole" his business.
In fact, I understood years later, the arrangement was made by the Intelligence-organization of Turkey, to make me "busy", after I would be dismissed from the Armed Forces in September-1972, starting with one year in military-prison.
I think I last saw Muhammed in 1972.
"Gürol Export" continued until 1978, with leather-garment-export, mainly to Austria.
-----
There were also messages, through Muhammed, for me, to be understood years later.
First of all, in addition to English, the main national-language of Pakistan is "URDU", a word which means in Turkish "it was tumour". The word "UR" meaning "tumour" was used to lead me to cut my genital-organ in 1986, in Çanakkale-prison.
Secondly, pipes (including meerschaum-pipes) resemble in shape male-sexual-organ. In English "pipe", in Turkish "pipo" resemble the Turkish word "pipi" which means the sexual-organ of a little boy.
 -----
In short, Muhammed gave the message of the amputation, many years before, to be understood later. 
----------------------------------------

(18 Kasım 2015  :)
************************* 
 Happy Birthday, Demir !..
 *************************

 
Bugün, timeanddate.com'dan "2015 Leonid Meteor Shower" adlı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

Leonid Meteor Shower.
Annually the "peak-time" for Turkey, November 18 (before dawn).
Cause: from comet Tempel-Tutle.
Name from constellation Leo.
US congressman Leo Ryan was killed on November 18, 1978, by the members of People's Temple in Guyana, at the airport, together with four others, after his visit the place of the cult in the jungle.
Later on the same day, mass-suicide of 913 people of the cult, including Jim Jones, the founder of the cult.
 -----
 I have no doubt the arrangement was made by the mission-maker, in connection with my mission.
 -----
 Today, November 18, 2015 is the 66th birthday of my brother Demir.
By mistake, November-8, on his identification-card.
 
----------------------------------------

(19 Kasım 2015  :)

 
Bugün, hurriyet.com.tr'den, dünkü tarihli "Denizli iki kez beşik gibi sallandı" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 On my brother's 66th birthday, two earthquakes in Denizli-Turkey, epicenters: one the village GÜRLEYİK of Honaz (12.35-4.2), one the village KARAPINAR of Çal (16.55-4.2). On his 51st birthday Yıldırım GÜRSES died, of heart attack, at home, at the age of 62, a prominent Turkish musician.
 -----
No other relatives with surname GÜROL, except the two of us, me and my brother, (and naturally his wife). GÜR means "loud and powerful (voice or sound), like thunder". "GÜRLEMEK" is its verb form. "GÜRLE!" means "Make loud voice!", said to one person. "GÜRLEYİN!", said to more than one person. See the resemblance between the words "GÜRLEYİK and GÜRLEYİN".
No other earthquakes in Turkey yesterday with magnitudes of 4.0 or more. Only two, in Denizli, with an interval of 4 hours and 20 minutes. (Number 20 means five times 4). The interval reminds the foursome-family. Because our father was a railwayman, we lived 3 years in the village  ÜZERLİK of Denizli, 1961-1964. And my brother and I were the students of Denizli High-School., then.
In our surname the word "OL" means "be". So, "GÜR-OL" means "Be stentorian! Be with loud voice!"
But "GÜROL" also has the word "ROL". It is a Turkish word with the same meaning as the Engilsh word "role". My "role" is to play god, when the time comes, in order to establish love-society on Erarth.
 -----
 "SES" means "voice". YILDIRIM GÜRSES died on November 18, 2000. My name is YILMAZ GÜROL. In addition to "GÜR", we have another common word in our names, YIL, which means "year".
-----
But on November 18, 2000, on the 51st birthday of my brother Demir, there was another event: Michael Douglas (born September 25, 1944) and Catherine Zeta Jones (born September 25, 1969) got married. I was born on September 25, 1947. The three of us have the same birthdays. The age-difference of 25 years between them is not a coincidence either. It is especially so, becuse the number 25 is an important number, in main rotations of the new way of life with foursome-families.
-----
Yes, yesterday, November 18, 2015 was the 66th birthday of my brother Demir. And I have no doubt the two earthquakes yesterday are the products of the mission-maker, as gift to "us".
And I have no doubts the arrangements of November 18, 2000, the death of Yıldırım GÜRSES, and the marriage of Michael DOUGLAS and Catherine Zeta JONES were made by the mission-maker, in connection with my mission.
 -----
And today, I learned that yesterday was also the 31st birthday of Johnny CHRIST, the bass-guitarist of the American rock-band "Avanged Sevenfold". His real name is Jonathan Lewis Seward. Some of his somgs: "So far away" - "Dear God" - "A little piece of Heaven" - "Hail to the King".
 
----------------------------------------

(19 Kasım 2015  :)

 
"Bugün", "Morocco National Day 2015" adlı Doodle'ı g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 November-18, Morocco National Day.
November-18, Birthday of my brother Demir.
Elder daughter of Demir and Gül, my elder niece, Barış married Tekin in Morocco-Rabat at Turkish Embassy, on July 10, 2007.
 
----------------------------------------

(22 Kasım 2015  :)

Bugün-1, 
aljazeera.com.tr'den dünkü tarihli, "Türkmenler savunmada ve saldırıda" başlılı yayını g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

 The most interesting news of yesterday November 21, 2015.
-----
Originally Turks of Syrian Turkmens took two villages from ISIS, with the support of American Air Force (together with Turkish Air Force), and Syrian Armed Forces took some Turkmen Places around Turkmen-mount, with the support of Russian Air Force.
 -----
 The "shining" area of the World now is the Middle East. But 3rd World War will be started in the Korean Peninsula, which was prepared for this purpose after 2nd World War.
 -----  
Agenda: The establishment of the World State by Turks, under the leadership of Yılmaz Gürol.
 
--------------------

 Bugün-2, bbc.com'dan, 20 Kasım 2015 tarihli, "North and South Korea to hold talks next week" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek: 

The crisis of August-2015 was solved when finally the North expressed regret over the mine-explosion which wounded two South Korean soldiers. But this news says that the North later clarified it was not accepting the responsibility for the blast.
-----
 What will bring, the new talks which will start on November 26, 2015 ?... 
----------------------------------------

(25 Kasım 2015  :)

 
Bugün, nytimes.com'dan dünkü tarihli "Turkey shoots down Russian warplane near Syrian border" başlıklı haberi g+'da paylaştım, şu yazıyı ekleyerek:

Turkey's shooting down a Russian warplane yesterday, on November 24, 2015, is a contribution to the preparations leading to the 3rd World War, which will be started in the Korean peninsula, and will be a total but non-nuclear war mainly between the USA and Russia.
The war will be ended by simultaneous nuclear explosions both in the USA and Russia detonated by the "illegal" parallel-state of Turkey, under the leadership of Yılmaz Gürol.
The establishment of the Socialist World State will follow, as projected by the secret-world-state.
 -----
It was planned that on November 26, 2015 (tomorrow) President Hollande would meet President Putin, in Moscow, for discussion to reduce the gap between the West and Russia over the Syrian-policies. Shooting down the Russian warplane was put, on the "eve" of the visit.
 -----  
Tomorrow will also start new round of "peace talks" between the two Koreas.
 
----------------------------------------

<><><><><><><><><>
INFORMATION
(Written on December 6, 2015, in an internet-cafe.)
For the time being, no more activities from my computer, since November 27, 2015. When necessary, activities from my mobile g+ account and from my mobile facebook account.
In the meantime, I decided not to write any more in this web-site of mine.
<><><><><><><><><>

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
APPENDIX

On June 7, 2016, my g+ account was suspended for 60 days.
I have now 475 posts in my collection "Love-Mission" there.
Here are some of the informations from my posts there, after November 27, 2015:

January 6
North Korea tested Hydrogen Bomb.

January 13
8-10-19-17-18-13 (Sans Topu, Turkey).
8-10-19-34-27-4  (Powerball, the USA).
What important was that in Turkey only 1, in the USA 3 winners.

February 7
North Korea put satellite in Space, using long-range ballistic missile.

March 6
61st birthday of Gul, wife of my brother Demir.
25,000th day of mine.
Nancy Reagan, wife of former US-President Ronald Reagan, died at the age of 94.

April 4
67th anniversary of NATO.
67th birthday of OCALAN, the leader of PKK.

April 8
Information was given to the public that Archbishop of Canterbury has learned his genetical father was somebody else, not the one he knew, until now.
He gained a half-sister, 3 years his senior.
Demir is half-brother of Charles.
Andrew is half-brother of mine.

April 10
41st marriage-anniversary of Demir-Gul.
57th marriage-anniversary of Akihito-Michiko.
The youngest child of Akihito-Michiko, Sayako Kuroda (46-female), and
the younger child of Demir-Gul, Sevgi Gurol (29-female) both have
the same birthdays, April-18.

April 15
103rd anniversary of the sinking of Titanic.
103rd birthday of Kim il Sung, the first leader of North Korea.

April 18
Sevgi's 30th birthday (daughter of Demir-Gul).
Suri's 10th birthday (daughter of Tom-Katie).
The worst migrant disasters in the Mediteranean Sea.
Both in similar way. The vessel capsized while transferring migrants to another ship.
On April 18, 2015, 800 dead.
On April 18, 2016, 500 dead.

April 21
90th birthday of Queen Elizabeth-2.
Prince, the US-musician died at the age of 57.
His birth name is Prince Roger Nelson.
One of his nick-name was "the purple one".
Niagara Fall turned purple, in the evening of April 21, 2016.

April 27
My aunt, Fatma's mother, Huriser died in Germany, on the King's Day of Holland, on the birthday of King Willem-Alexander.
Queen Beatrix announced, on January 28, 2013, the 6th death-anniversary of my mother, that she will abdicate in favour of her eldest son, and on April 30, 2013 her son became the King.
My elder niece Baris lives in Holland with her husband and with their two children.

May 1
5th birthday of YABAN, the son of Tekin-Baris.
In Canada, Alberta wild fire started.
All 88,000 residents of Fort McMurray were forced to flee.
No dead, but casualty heavy.
YABAN mainly means "wild".

May 13
Turkish-language Day, in Turkey.
(On, May 13, 1277 Turkish became the official language in Anatolia, for the first time.)
HALO, a meteorological event, happened over ASMARA, the capital of Eritrea, eleven days before the 25th anniversary of the independence.
This was the second HALO over ASMARA. The first one was "a few days before" the independence, 25 years ago.
But there is a video-game called HALO.
HALO-3 was released on my 60th birthday, September 25, 2007.
"ASMARA" in the games is the name of the Earth Government.

May 18
FATMA's 52nd birthday.
The World's largest blue diamond "the Oppenheimer Blue" became the most expensive diamond ever sold at auction, for $57,5m.
Fatma has blue eyes.
---
The state opening of the UK parliament happened to be on May-18, this year, after so many years, at least since 1994, with the speech of Queen Elizabeth-2 as usual.
---
Apocalypse, the 9th installment of X-Men was released in the UK.
("Apocalypse" awakens and plans to take over the World.)
---
10th anniversary of India's becoming 6th Nuclear-State, on Fatma's 42nd birthday.
"Smiling Buddha"
---
On Fatma's 49th birthday, May 18, 2013, only one winner of the highest-ever Powerball prize in the USA.
Gloria MacKenzie (84) of Florida, won $590m, in annuity.
7x7=49 and 7x12=84.
"Seven" means in Turkish "one who loves".
---
On Fatma's 16th birthday, May 18,1980, Mount St.Hellens erupted.
The worst volcano-eruption in the history of the USA.
Harry R. Truman was among the 57 dead. He insisted to remain in his place, in spite of the ongoing tremors before the eruption.
His name reminds Harry S. Truman, who ordered to drop atomic bombs to Japan.
---
On Fatma's 11th birthday, I was with her.
I was in my aunt Huriser's house in Frankfurt-Hanau-Erlensee during the months of May, June, July of 1975.
My aunt, my female cousin Fatma, my male cousin Alev (18), and me (27).
---
Fatma was born on 53rd anniversary of comet HALLEY's visiting our World.
It comes every 76 years.
May 18, 1911, nearest.
February 9, 1986, nearest.
July 28, 2061, nearest.

June 2
20 years later, for the first time, I saw Fatma, among all the four children of my aunt Huriser, and Metin the husband of Fatma's elder sister, at "carsi" of Karsiyaka-Izmir,
on the evening of the day when the German Parliament recognised "the Armenian Genocide".
Fatma said to me:
"Don't go out in the hot!"
Our conversation among all of us was short, only a few minutes, while standing, but it was hot.
---
I found out that Fatma my "wife" to be, on February 10, 2007, the 167the marriage-anniversary of Queen Victoria and her first cousin Prince Albert, and 13 days after my mother's death.
Fatma my cousin. She will be my wife, my queen, my goddess.
"We" will establish Love-Society, on Earth.
"We" are waiting!
---------

This Appendix
was written in the internet-cafe
on June 19, 2016
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&


****************************************
Now I have 1,101 posts in my
Google+ "collection"
Mission-Love.
June 27, 2017
----------

My latest publication,
sharing the post of daily sabah.com dated June 26, 2017,
with the headline 
"Arming YPG is against NATO alliance, rules, Erdogan says",
was yesterday, on June 26, 2017:

What Erdogan said yesterday is "the sign" of that Turkey will leave NATO soon, and consequently of that my affairs will start soon.

The road-map of my affairs to establish Socialist World State, by ending the coming WW3, will be started as a "reaction" to Turkey's leaving NATO (or at least its military flank) before the start of WW3,
in appearance of a new uprising of the Fethullah Gulen Organization against Erdogan Administration in Turkey,
but not with the aim of toppling it, before declaring Socialist World State.

Therefore it is obvious my affairs will be started before the Korean War,
which will eventually turn into WW3,
a non-nuclear total war mainly between Russia and the USA.

Turkey's leaving NATO before WW3 is necessary for Turkey not to take part in WW3,
because WW3 will be ended with simultaneous nuclear explosions both in Russia and the USA,
by the "illegal" parallel-state of Turkey,
under the leadership of Yilmaz Gurol.

One more thing:
If my affairs will be started after the start of the Korean War,
my affairs will be under the shadow of the Korean War,
because the focus of the World will be on the Korean War.
That is against my mission.
The World must know in advance well enough
who Yilmaz Gurol is.
-----
Erdogan said yesterday:
"Then NATO needs to be reassessed."
"We will bring the invoice ... before the actual owners of these weapons [given by the US to YPG in Syria]."
****************************************

####################
February 10, 2018
Now I have 1891 posts, with Google's count, 
in my collection Mission-Love
----------
YESTERDAY, I posted in my collection with three photograps which I took of Karsiyaka Open-Air Theater and its posters for the show at night of February 10, 2018, with the following writing:

***{ Present from the mission_maker, for the11th anniversary of my finding out my cousin Fatma as my "wife" to be [KaMBuRu/KuMBaRa]

"The Hunchback of" is "kambur". "Moneybox" is "kumbara". Obviously no linguistic relation between the two Turkish words. But interestingly, if you change the vowels respectively of one with those of the other, you get it.

Place: Karsiyaka Municipality Open-Air Thheater. Date: February 10, 2018. A one-day show by the company:"KUMBARA Visual Arts". Show: "Quasimoda Musical", from th movie ofThe Hunchback of Notre Dame of Anthony Quinn.

"Quinn" reminds ""Queen". Yilmaz will be "King". Fatma will be"Queen".

The day and month of the death of my mother is from my "divinity" date, half a year before or after. The year is from the date of birthof Rumi, 800 years later.

The day and month of my finding Fatma is from thdate of the marriage of the cousins Queen Victoriaand Prince Albert. The year is from the date of the death of my motther. 

So my finding Fatma is 13 days after my mother's dath.

My Father's date of death is from two numbers: 13 and 555. So his 13th death anniversary is coincident with the 555th day of my finding Fatma. The equivalent of "spouse" in Turkish is part of the equivalent of "five" in Turkish.

Fatma's 444th day is coincident with the 22nd anniversary of my "finding out" my distant cousin Ayla, as "my wife". Later it was understood "Ayla and Semra" were "dummy" wives. And it was understood that the date of Ayla was from the date of my finding Fatma.

  My mission is Love-Society with"foursome-families".

The sinking date of Titanic with 4 chimneys is from the date of my mother's death. My mother's 444th day of death is coincident with Titanic's 96th sinking anniversary.

The date of massacre of Tasmania is coincdent with the 10th anniversary of my "finding" Ayla. Theperpetrator Martin Bryant killed 35 people. The first two of them were the owners of Broad Arrow Cafe, husband and wife David & Sally Martin. Later he continued to kill at Sea-Scope Guesthause. The equivalentof "god" in Turkish is "TANRI, the letters of which are in the name and surnames MARTIN. I will play "God" to establish Love-Society.

The date of the second largest earthquake of the history of the Turkish Republic, with 20 thousand dead is from my father's date of death.

The birth-date of David Koresh is from the death-date of my father. On his 36th birthday, my father died. And on his 40th birthday, the big earthquake in Turkey.
He meant with his remarks and behaviours that he was Jesus Christ, the "god" of the Christians.He was killed together with his around 80 followers in the fire, during the FBI intervention to the ranch in Texas-Waco, one day after the 10th anniversary of my bank-robbery.
I believe he didn2t lie to claim that he was God. The mission-maker led him to that conviction, just as it made me believe that I was God. I lived for two years, thinking I am God, before I understood that I wasn't, but would play God.

The word KAMBUR has the word UR which was used to lead me to the amputation, to make myself eunuch, three days after my "divinity" date.

  I was arrested in September 1972, when I was an air-force officer, only because of an affair, offered one of my fellow officers whose surname contained the word KAMBUR.
I was included in the case of THKP-C of 256 accused. All the approximately 30 fellow officers of mine of the 256 knew at that time about my amputation. And they also knew the importance of the words UR and KAMBUR. They have acted accordingly. 

Last year, on the 10th anniversary of my finding Fatma, AYLA was born.Fatma's elder sister became grandmother. And Fatma became "half" grandmother.

The dates:    Rumi was born in 1207.  My mother died on January 28, 2007.  My "divinity" date is July 28, 1986.  I "found" Ayla on April 28, 1986.  Tasmania massacre was on April 28, 1996.  David Koresh was born on August 17, 1959.  My father died on August 17 1995.  The earthquake in Turkey, August 17, 1999.  Titanic sank on April 15, 1912.  My bank-robbery was on April 18, 1983.  Death of David KOresh, on April 19, 1993.  Victoria-Albert marriage, February 10, 1840.  I "found" Fatma on February 10, 2007.  AYLA was born on February 10, 2017.   [February 9, 2018] }***
----------
"TODAY", from townandcountrymag.com, I shared the post with the title of "A Timeline of Prince Charles and Camilla Parker Bowles's Royal Romance",
adding the following writing of mine:

***{ Charles and Camilla announced their engagement on February 10, 2005. They didn't know I would  find out Fatma as my "wife" on its second anniversary. 

 In the same year, later, they married on April 9, 2005, one day before the 30th marriage anniversary of Demir and Gul.   

Demir is my brother, and in fact, I believe, he is half-brother of both Charles and of mine through fathers, by stolen sperms. 

In 2005, there would be two eclipses of the Sun, one on April-8, the other on October-3. They chose April-8,for the marriage date.
  But Pope Jean Paul-2 died on April 2, 2005, and the funeral day was decided as April-8.
  So they had to postpone the marriage for one day. 

 Today I learned the birthdays of Pope Jean Paul-2 and of my Fatma are the same, May-18, Pope in 1920, Fatma in 1964.
  The difference is44, a number connected with my mission of Love-Society with foursome families, on the basis of socialist-economy.
   Pope's real first name was KAROL, and my surname is GUROL.
The connection is to emphesize the "ROLE" I will play:"God". 

 1970, Charles and Camilla met for the first time. 
 1973, Camilla married Andrew. 
 1980, Charles "begins" an affair" with Camilla. 

1995, Camilla and Andrew divorced. 
1996, Charles and Diana divorced. 
1997, Diana "died" in an accident in Paris. 

2005, Charles and Camilla married. 
[A love-story of 35 years] 

 Diana, at last, had to accept his husband's love for Camilla, and preferred for herself and for his husband, to be known by public, as dead. 
A fake-death, but, so to speak, a "white" fake-death. 

DAYANAMAM, a Turkish word which means "I can't bear it". 
DAYANA of DAYANAMAM is the pronounciation of Diana. 

 [February 10, 2018] }***
#################### 

 &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
 February 20, 2018 
Here are my two posts in my "collection" Mission-Love, in G+, lately: 

On February-17, I took the picture of the clock-tower of Konak-İzmir, and I shared it with the following writing. It is the only post of mine in the "collection", which is in Turkish:   

***<<< Nostradamus diyor ki: 
"Paralel Devlet", İzmir merkezli, yeni bir kalkışma başlatacak. Hemen bastırılamayacak. Hükümet ABD ve Yunanistan'ı suçlayacak. Türkiye ile Yunanistan arasında sınırlı bir savaş başlayacak. Süreç devam ederken, ABD klasik silahlar kullanarak, ani bir saldırı ile, Kuzey Kore'nin füze sistemlerini imha edecek, ve Kore savaşını başlatacak. Kore Savaşı, kısa zamanda, özellikle ABD ve Rusya arasında 3. Dünya Savaşı'na dönüşecek. Nükleer silahlar kullanılamayacak. Savaş devam ederken, "Paralel Devlet" ABD ve Rusya'da birer nükleer patlama gerçekleştirecek. ABD, Rusya ve Türkiye'nin teslim olmasını isteyecek. Kabul  etmeyecekler. İkinci nükleer patlamalardan sonra kabul edecekler. ABD, Rusya ve Türkiye'nin "tepeden", kayıtsız şartsız, teslim alınmasından sonra, Ankara'da "Paralel Devlet" tarafından, "Dünya Sosyalist Devleti" ilan edilecek. Ve, öteki ülkelere, barışçı yoldan, Dünya Sosyalist Devleti'ne katılmaları istenecek.
[17 Şubat 2018 - Cumartesi, İzmir - Türkiye] >>>*** 
---------- 
On February-19, I shared from www.dailymail.co.uk the post with title "Reincarnated! Our son is a World War II pilot come back to life", dated August 28, 2009, adding my following writing: 

 ***<<< The case of Janes Leininger is not fake and not reincarnation, but a scientific application, connected with me which I call spirit-transplant. 

  I have been living since 1986 with the consciousness that my mind is under control with an instrument which I call "Stella", for both to watch and to lead my brain activities. 

  The case of James Leininger is done this way:
James Huston was chosen for the case. He was decided to be killed by shooting down his war plane, by the Japanese fire. And at least during the latest part of his life, his brain avtivities were recorded by the computer.   

 After James Leininger was born, at a proper time, when he was 2 years old, the recorded activities were loaded on his brain, in addition to what he had as consciousness of his own. 

   So, he acquired the memory of the pilot as if his own, and had acted accordingly.   

 One thing is important. He said to his father:
"I knew you would be a good daddy, that's why I picked you."
That wasn't included in the memory of the pilot.
That was seperately loaded "live", on his brain at that time, by the mission-maker.   

 In the same way, the mission-maker led the family to name the child James, the name of the pilot.
The surname of the family was also specially chosen as Leininger, which obviously has the name of the founder of the first Socialist State, Lenin. 

   The first full face-transplant was succesfully done in Turkey on the 88th death anniversary of Lenin, on January 21, 2012, by Professor Omer Ozkan, and his team, including his wife OZLENEN OZKAN. 

   The word LENEN in her name OZLENEN reminds LENIN, because of his death anniversary.
Furthermore, "ozlenen" means "that, who or what, is being missed".
A "good" society has been being missed by the Humanity for centuries. 
   Today, I also saw the intended connection between the two names:
Ozlenen is for "face-transplant".
Leininger is for "spirit-transplant".
How about continuing to live with the face of another?
How about continuing to live with the body of another?   

 The time of loading the recorded memory to the child is also meaningful, on May 1, 2000. May-day, the labour day of the year 2000.   

 The mother of the child contacted Carol Bowman, on the subject of her child. Name Carol, and my surname Gurol contain the word "rol" which is the Turkish equivalent of "role".
I will play the role of God, when the time comes, to establish Love-Society with foursome-families, on the basis of socialist-economy. 

 Around 200 years ago, I was decided to be born, as male, on exactly September 25, 1947. And it is now obvious, it was decided that my affairs would start when I would be [at least] 70 years old.   

 Naturally, while projecting the Love-Mission, and me as the man to realize it, there was the risk of losing me, with unexpected death, before the start of my affairs. 

   I will not elaborate the subject, but I will say that necessary precautions were taken, in such a way, in my absence, my mission would be accomplished, by means of replacements undisclosed to the public, as if I would be alive. 

   It is understood that these precautions became obselete, with the scientific developments, when "spirit-transplant" became possible. 

   Pilot's partial memory was loaded upon the memory of the child.     There are known cases that after some incidents losing the memories completely, and starting new lives, trying to learn what have been forgotten.
In other words, the brains became "empty" following some incidents. 

   So, it is obvious that it is possible to make the brain "empty" scientifically. 

   Record the whole of the memory of a person, and load it to another person with an "empty" brain.
That is the "spirit-transplant".   

 If the person with "empty" brain is the clone of the person to have "spirit-transplant", nobody will notice anything in the person in question, if theyare not informed.   

 Science which we have developed ...
Science, not to kill people any more ... 

[February 19, 2018] >>>***
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

ééééééééééééééééééééééééé
29 Nisan 2018

(Facebook hesabımda paylaşım:)

Hollanda ile BÜYÜK onaylayıcı MESAJ, 
 Yılmaz-Fatma'nın [zaman gelince] Tekin-Barış lehine, yönetimi bırakacağına dair.
["abdication"7çekilme]

Mesajda öncelikle ANNELER var:
Kraliçe Beatrix, oğlu W.Alexander lehine, çekileceğini, Yılmaz'ın annesinin bir vefat yıldönümünde, 28 Ocak 2013'de, açıkladı.
Fatma'nın annesi W.Alxander'ın 50.ci doğum gününde, 27 Nisan 2017'de, vefat etti.

30 NİSAN'lar:
Kraliçe Juliana, 30 Nisan 1909'da doğdu, kızı Beatrix lehine, 30 Nisan 1980'de çekildi.
Kraliçe Beatrix, oğlu W.Alexander lehine, 30 Nisan 2013'de çekildi.
30 Nisan1975'de, Berlin'in Kurtluşu'nun 30.cu yıldönümünde, Demir, Gül ve ben, Doğu Berlin havaalanındaydık.
(Yarın) 30 Nisan 2018'de, Demir25,000 (gün) yaşında olacak.
[Son nüfus kayıtında, doğum günü 08-Kasım. Önceki kayıtlarda doğrusu yazılıydı: 18 Kasım.]
Ben 25,000 (gün) yaşımda olduğum zaman, Gül 61 (yıl) yaşında oldu.
Yarın BERAT kandili.
BERlin/BERat [BER a BER]
 
Yılmaz ve Fatma'nın çocukları yok. Yerlerini Tekin ve Barış alacak.
Barış ve Sevgi, Demir ve Gül'ün çocukları, benim yeğenlerim.
Sevgi ve "eşi", Demir ve Gül'ün yerlerini alacak, zaman gelince.

Tekin-Barış evliliği, Fatma'nın annesinin (Huriser teyzemin) bir doğum gününde, FAS'ta TC Büyükelçiliğinde, 10 Temmuz 2007'de.
Tekin-Barış, halen Hollanda'da (2 çocukları ile birlikte) yaşamaktalar.

Mesajda ben de varım:
W.Alexander'in kardeşi Friso, 21.ci doğum günümde, 25 Eylül 1968'de doğdu.
2012'de Avusturya'da SKİ kazasında çığ altında kaldı.
2013'de 44 yaşında komada iken öldü.
--------------------

GOOGLE+ hesabım "devre dışı".

Esas olarak, az miktarda,
sadece TWITTER hesabımı kullanmaktayım,
son zamanlarda,
6 Mart 2018'den bu yana,yazı ilaveli paylaşımlarımla.

éééééééééééééééééééééééé

===== (.. EKİM 2018) =====

4 Ekim 1957, Sputnik, ilk uydu, 10.cu doğum günümden 9 gün sonra. Mart 1986 yeni bilinç ardından, 80'li yıllardaki kanaatim: Sputnik tarihi 10.cu yaşımı kutlamak için, ama 9 gün ne?
Annem 28 Ocak 2007'de vefat etti, 13 gün sonra, 10 Şubat 2007'de kuzen Fatma'nın eşim olacağını buldum. Gün sayıyorum, annem ve Fatma için.
Annemin 250.ci günü Sputnik'in 50.ci yıldönümüne denk geldi. Böylece (50/250 bağıntısıyla) 9 günün ne için olduğu belli oldu. Beni kutlama, annem vasıtasıyla.
Mart 2018'de, Fatma'nın (doğum tarihinden sonraki) 10.000 ci gününün, gün-yaşı'nın, Sputnik'in 34.cü yıldönümü olduğunu buldum.
Böylece, Sputnik'in fırlatılış tarihi'nin, benim işlerle bağıntılı olarak kararlaştırıldığı kesinleşti.
------
Kasım 2012'de Fatma'nın facebook hesabını buldum. 50 gün facebook arkadaşlığı ardından Fatma arkadaşlığı iptal etti, ondan paylaştıklarımı sildi, hesabına girişimi de engelledi. Bu arkadaşlıktan Fatma'nın doğum tarihini öğrendim.
Fatma'dan sonra, ablası Ayşe ile facebook arkadaşlığından da Ayşe'nin doğum tarihini öğrendim.
Hulusi ve Fatma Çal'ın 9 torunuyuz. En büyük ben, en küçük Fatma.
Öteki kuzenlerimin gün-ay-yıl olarak doğum tarihlerini, facebook hesaplarına girerek öğrendim.
Kardeşim Demir'in doğum tarihi 08 Kasım 1949 olarak yazılı, yanlış. Doğrusu 18 Kasım 1949. Annem dahil hepimiz öyle biliyorduk. Yani son kimlik kartına yanlış olarak yansıtılmış. Demir de teyit etmişti bunu, annemin vefatı dolayısıyla İzmir'e geldiğinde.
------
Yılmaz ... 25 Eylül 1947
Demir .... 18 Kasım 1949
Turgut ... 21 Temmuz 1953
Asım ... 8 Temmuz 1954
Gül ... 6 Mart 1955
Alev ... 1 Eylül 1956
Ayşe ... 1 Aralık 1957
Ahmet ... 7 Ekim 1961
Fatma ... 18 Mayıs 1964
------
2000 öncesi, işyeri bilgisayarında gün-yaşlarını hesaplayan bir program yapmıştım. Demir'le küçük kızı Sevgi'nin gün-yaşlarının son iki rakamının hep aynı olduğunu görmüştüm.
Dolayısıyla gün-yaşlarında da benimle ilgili mesajlar olabileceği kanaati edindim. Arasıra, en azından kendim için gün-yaşımı hesaplar oldum. 1999 sonrası hesap makinası ile, bilgisayara ve akıllı telefona geçtikten sonra da internetteki program ile.
25.000 ci gün-yaşım yaklaşırken (belli ki 2012 yılından sonra, tekrar) hesapladım, 25.000 ci gün-yaşımı. 6 Mart 2016 çıktı, Gül'ün 61.ci doğum günü.
"Tesadüf" olamazdı. Benim işlerle ilgiliydi.
------
Annem ve Fatma için gün saymayı günler 1000'i geçtikten sonra bıraktım. Ama (belli ki 2012 yılından sonra, tekrar) 2500.cü günlerini merak ettim. Anneminki 1 Aralık 2017 çıktı, Ayşe'nin 60.cı doğum günü.
"Tesadüf" olamazdı. Benim işlerle ilgiliydi.
------
2600.cü gün-yaşım yaklaşırken, 13 Eylül 2018'de, 2600.cü gün-yaşımı hesapladım. 1 Aralık 2017 çıktı, Ayşe'nin 61.ci doğum günü.
"Tesadüf" olamazdı. Benim işlerle ilgiliydi.
------
(Merak bu ya) 22 Eylül 2018'de, 71.ci doğum günümde Ayşe'nin gün-yaşının ne olacağını hesapladım. 22213 çıktı. 22222'den 9 eksik. 22222 Sputnik'in 61.ci yıldönümü olacaktı.
Çok ilginç bir tablo ortaya çıktı:

Ayşe 22222  ..... Sputnik 61
Ben 25000 .....          Gül 61
Ben 26000 .....        Ayşe 61

Ayşe ve Sputnik şöyle "söylüyordu":
Senin peşpeşe "000"lı iki gün-yaşında, iki teyzenden doğma iki kuzeninin yaşları aynı olacak.
------
Tabloyu daha da ilginç kılan Fatma'nın 10.000 ci gün-yaşının Sputnik'in bir yıldönümü olmasıydı.
Bunun üzerine 9 Torun'un hayatlarındaki tüm "000" lı gün-yaşlarını hesapladım, 4 Ekim 2018'de:
Çok daha ilginç yeni bir durum ortaya çıktı:
Dördünde, benim Tanrısal Gün'üm, 28 Temmuz vardı, 
birer kez, ve farklı yıllarda:

1963'de Demir 5000 günlük olunca,
1978'de Alev 8000 günlük olunca,
2005'te Ahmet 16000 günlük olunca,
2005'te Turgut 19000 günlük olunca.
------
9 Torunlar'ın hiçbirisinde kendi doğum-günleri yok.
Ama 28 Temmuz'lu 4'lü torunların hepsinde, 10 Temmuz (2007)Tekin-Barış evliliği var. Barış, Demir'in büyük kızı, benim büyük yeğenim:

Demir'de, 1974'de, 9000 olunca,
Alev'de, 1989'da, 12000 olunca,
Ahmet'te, 2016'da, 20000 olunca,
Turgut'da, 2016'da, 23000 olunca.
------
Fatma'da, ilgili sadece Sputnik var 34.cü yıldnümünde, 10000 olunca.
Bende, 25000 ve 26000 lerde Gül ve Ayşe'nin 61.ci doğum günleri olmasına ek olarak, ilgili, sadece Fatma'yı 10 Şubat 2007'de "buluşumun" Gün-Ay'ı 10 Şubat var, 1975'de, 10000 olunca.
Demir'de ek olarak, ilgili sadece 18 Mayıs 2007'de Fatma'nın 43.cü Doğum günü var, 21000 olunca.
Gül'de, ilgili, yok.
Ayşe'de, özel 22222'de Sputnik'in 61.ci yıldönümüne ek olarak, ilgili, 18 Nisan 1985'de, Gün-Yaşı 10000 var. 
18 Nisan 1986'da, Sevgi doğdu, Demir'in küçük kızı, benim küçük yeğenim.
Asım'da, 6 Mart 2031'de 28000 olunca, Gül'ün 76.cı doğum günü var.
Ve 10 Nisan 2009'da Demir-Gül evliliğinin 34.cü yıldönümü var, 20000 olunca.
------
Turgut ve Ahmet, 2 kardeş.
3000 gün arayla doğmuşlar. 
Dolayısıyla, 3 aynı tarihlerde 3 çakışma var:
28 Temmuz 2005'de 19000/16000, Tanrısal günüm.
10 Temmuz 2016'da, 23000/20000, Tekin-Barış evliliği.
6 Aralık 1980'de, 10000/7000, Ege'nin Doğum tarihinin Gün-Ay'ında.
Ege, Ahmet ve Selcan'ın tek çocuğu.
6 Aralık 1995'te doğdu.
Turgut ve Vicdan'ın çocukları yok.
Turgut'un toplam 3 yeğeni var: Barış, Sevgi, Ege.
------
7 Ekim 2018, Ahmet'in 57.ci, Putin'in 66.cı doğum günleri. 
Boşuna değildir diye, Sputnik aramak için baktım Gün-yaşlarına.
Sputnik'de PUTN var (kalan harfler de s-i-k).
Cep telefonumdan duyuyorum, ingilizce konuşmalarda telaffuz "putn", Türkçe telaffuz "putin".
"Sputnik" bulamadım ama, Tanrısal tarihimin 10.cu yıldönümünü buldum.
28 Temmuz 1996'da 16000 olmuş.
Ahmet de 16000 olmuştu, 28 Temmuz 2005'de.
Kendi doğum günü yok (!)
Bir 28 Temmuz daha var, Putin'de: 
1983'de evlilik.
Sonra boşandı. Yeni evlilik yok.
------
Epeydir sabahları Bostanlı-Alsancak-Konak-Karşıyaka turu yapıyorum.
Dün Cumartesi (13-Ekim) 27360'lı Montumla ikinci sabah.
Aynı zamanda tıraş günüm. 
18 yıldır her 4 haftada bir Cumartesi günleri öğleden sonra, Basmane'ye berberim Mehmet beye tıraş olmaya gidiyorum. Bu kez montumun yeni biçimiyle, sabahleyin tur arasında gitmeye karar verdim, evden çıkmadan az önce.
Varınca, önce Mehmet beyin "000" lı Gün-Yaşlarını aradım, doğum tarihi 27 Kasım 1951'in, Gün-Ay'ı için. Yok.
Ama Sputnik var, 4 Ekim 1984'te 27.ci yıldönümünde, 12000 iken.
Tesadüf değil. Benim işlerle ilgili.
Kanıtı da var: 3 bayramda da "000" lı günler var: 1 Mayıs, 19 Mayıs, 30 Ağustos.
Soyadı da Bayram.
Mehmet beye "her şeyi" anlattım. Onun ve diğer berber Şükrü beyin durumlarının, Demir'inki gibi olduğunu söyledim.
Durum tesbiti oldu.

20 Temmuz 2018'de de, Tankut'un doğum günü ("21 Temmuz") vesilesiyle, Alsancak'taki eski işyerime, Ümit Ticaret'e gitmiştim, 19 yıl aradan sonra, ilk kez.
Tunç bey vefat etmiş. Kazım'la konuştum. "Her şeyi" anlattım. Onun ve Tankut'un durumlarının Demir'inki gibi olduğunu söyledim.
Durum tesbiti olmuştu.
------
4 Ekim'de, dört torun'da 28 Temmuzlar bulunca, bir örnek vermek için, 1 Ocak 2000'de doğan bir kişinin 28 Temmuz'da ilk "000" lı Gün-Yaşını hesaplamaya başladım. Yıl yaşı, yanlış hatırlamıyorsam 140'a yaklaştı, hâlâ çakışma yok. 
Bu ne demek?
Bir kişi için aynı Gün-Ay'ı 2 defa yakalama arasındaki zaman en az 140 yıldan daha fazla. Acaba ne kadar? "Periyod" var mı?
İnternet söylüyor:
(Gregorian) takvimde, "haftalar için "periyod" tam 400 yılmış.
Yani bugün 14 Ekim 2018 Pazar. Bundan önceki 14 Ekim Pazar, 1618'deymiş.
Bizim konu ile ilgisi yok.

------
"000" lı Gün-Yaşları'nda
9 Torun'un hiç birinde,
kendi doğum tarihlerinin Gün-Ay'ları,
ve benim Amputasyon tarihi'nin Gün-Ay'ı
YOK.

Ama, 4Torun'da, 28 Temmuz var.
28 Temmuz vurgusu.

28 Temmuz 1986: Tanrısal tarihim (TANRI).
3 gün sonra:
31 Temmuz 1986: Amputasyon tarihim (HADIM).

######

28 Temmuz 1986'da "gaipten mesajlar" başladı, gerçek ve zorlayıcı:
Erkeklik organını kes ve öl. Yoksa pişman olacaksın.
31 Temmuz'da kestim, kökten. Ama ölmedim.

Hastane'de, mesajların Tanrı'dan geldiği, ve Tanrı'nın ben olduğum kanaatine vardım.
İnsan kılığında yeryüzüne inmiştim.
Amputasyon olayı Yılmaz Tanrı'nın, Yılmaz İnsan'a bir oyunuydu.
------
1986'da Dünya Sosyalist Devletini kuracağımı buldum.
1988'de Sosyalist Ekonomi temelinde, 4'lü Aile'ye dayalı, Sevgi Toplumu misyonunu buldum.
Cinsellikten kaynaklanan sevgi'nin, yani aşk'ın ne olduğunu iyice kavramam için, amputasyona zorlandığım kanaatiyle yaşadım, o zamandan son zamanlara kadar. Çünkü hadımken bir kadına deli gibi aşık olmuştum, 1987'de, Semra'ya.
------
Ama son zamanlarda, hedefin cinsiyetsiz insanlık olduğu kanaatine ulaştım. Yapay Evrim'le.
İşlerimin, Dünya'nın insansal işlerinin bir parçası olduğu bilinciyle, Misyon-koyucunun (Windsor hanedanının) 200 yıl önce tasarladığı 4'lü Aile düzeni'ni, gelişen Bilim dolayısıyla, Aseksüel İnsanlık amacıyla değiştirdiği ("upgrade" ettiği) kanaatine ulaştım.

Bu kanaat ile 21 Şubat 2017'de, Amputasyonun asıl amacı belli oldu.
Cinsiyetsiz İnsanlık için, hem işaret, hem örnek:
Tanrı yeryüzüne erkek insan olarak indi ve kendini hadım etti, 38 yaşında.
Ve öyle yaşadı, ondan sonra.
------

N
O
T

6 Nisan 2020'de,

4 Torunla ilgili
"27360 trilyonda bir ihtimal"
konusunun yanlışlığını farkettim.
Ve bugün 8 Nisan az önce bu yazıdaki
ilgili bölümleri sildim.
Dün, internette yeni bir kalkülator buldum.
Onun yardımıyla,
Ahmet'in bir sonraki 28 Temmuz'unu hesapladım.
2684 yılında, 248,000 gün-yaşında.
Kısa yoldan, 232,000 farkını kullanarak,
daha sonraki tarihe baktım, 28 Temmuz mu diye.
Değil.
Yani tekerrür, sabit periyodlarla değil.
Bugün, Facebook'ta şu yazıyı paylaştım:

27360 trilyon yanlış.
Doğrusu %44.4444444444444........
"Dünya ortalamasının" çok çok üstündedir,
çünkü bir kişide ardışık iki "raslantı"
679 yıl farkla da olabiliyor.
Örnek, Dörtlerden Ahmet:
28 Temmuz 2005'te 16,000 gün-yaşındayken.
28 Temmuz 2684'te, 248,000 gün-yaşındayken.
28 Temmuz'ların 9 torunda yoğunlaşması,
Misyon-koyucu'nun 
(Gizli Dünya Devleti MERKEZİ'nin)
doğumları uygun tarihlere göre
kararlaştırmış olmasından.
Önemli olan, kişi yaşarken, belli bir gün-ay'ı, 
000'la biten gün-yaşlarından 
birinde görmüş olması.
Bizde, 4 tane var.
Ayrıca, kurguda apaçık 
"Dörtlü Aile" mesajı var.

=========================



**** April 28, 2019 ****

Yesterday totally 9 tweets of mine in series, with a correction tweet to add the missing word "been" to the 4th tweet.
Here  they are:

(1)

GOD came down to earth in the body of a human,
with a mission of establishing Love-Society of foursome-families, 
on the basis of Socialist Economy. ...

(2)

... I had been an ATHEIST & SOCIALIST since age 17
(aspiration of a Communist World).
I stopped efforts for Socialism, and started to wait for a "positive political duty", following December-1979.
So, started the first "worldly messages" to me.
But, around 18 March 1986, ...

(3)

... in prison, I found out the existence of the secret-world-state, and that I was chosen by birth to establish Socialist World State, with WW3.
Worldly messages continued to come.
On July 281986, they turned to be comingfrom a source unknown, forcing me to kill myself, ...

(4)

... by cutting my penis and testes. 3 days later, I did what was wanted but I didn't die.
In the hospital I "understood" the unknown source was God, and God was me.
More correctly, God was in my body. I had been forced by divinely messages to the amputation, before knowing God was me. ...

(5)

... I, as human, was destined by me, as God, to live the rest of my life as eunuch.
Of course, I asked why, from the very beginning.
But I could find the correct answer just 3years ago, after I found out the mission of "foursome-families" was upgraded to be with ...

(6)

... four asexual siblings.
So my amputation at the age of 38 was the sign of artificially evolved asexual humanity.
The divinely messages continued. And soon, it was understood that nobody would know that I was God during all my life, and I would live as an ordinary human. ...

(7)

... But later also the worldly messages started again.
It meant I would establish Socialist World State, and would be the head of the Humanity.
This opened the way of possibility that some day the Humanity would learn that I am God.
Then, what would I offer to the humanity, ...

(8)

... in addition of Socialism.
So I found the Love-Society with foursome-families, 4 siblings, 2 males and 2 females, to be mates by birth.
However, in the spring of 1988, I understood that this mission was projected by those who also projected the Socialist World State. ...

(9)

... And, I would play God to realize the Love-Mission.
Is it contradictory that the Love-Mission is a worldly mission, and my divine mission is to establish Love-Society? No!
Everything, in fact, is the deed of God!
(This is the 9th and last of a series of tweets, today.)
-------

**** April 28, 2019 ****



++++++ May 27, 2019 ++++++
My latest 12 tweets

(1)
(With news of Peru earthquake)
Largest earthquake (UTC) 280 days (40 weeks) after Fiji earthquake last year.
8.2 Fiji, August 19, 2018 - 00:19.
8.0 Peru,    May 26, 2019 - 07:41.

(2)
(With book of Amazon titled "40 Weeks: An Ignatian Path to Christ ...")
Exactly "40 WEEKS" after Fiji earthquake 8.2, today an earthquake 8.0 in Peru.

(3)
(With photo and knowledge of Ho Chi Minh)
Latest the two earthquakes, with an interval of 40 weeks.
40 weeks is exactly the "average" human pregnancy for child-birth.
My birth-date was decided probably around 1860.
So it is understood pregnancy for my birth ...

(4)
... was started on December 19, 1946.
Two events on this date:
1) Musical "Noel Coward" of "Pasific 1860" PREMIERED in London.
[Noel is accepted birth-day of Christ.]
2) Ho Chi Minh attacked the French in Hanoi, and the War of Vietnam STARTED.
He had declared Vietnam's ...

(5)
... independence in Hanoi on September 2, 1945.
He died in Hanoi on September 2, 1969.
He was born on May 19, 1890, the 29th anniversary of which is 19-05-1919, the start of "Turkish Liberation War", of the process of establishing a secular Turkish State in Anatolia.
And ...

(6)
... Publication of "40 WEEKS: An Ignatian Path to Christ ..." by William M.Watson on March 19, 2013 was connected with the latest two largest earthquakes with interval of 40 WEEKS.
Spanish Inigo (= Ignatius) and 6 other men established a Christian Sect, in Paris ...

(7)
... on August 15, 1534. [August 15, 1984, PKK terror was started in Turkey.]
so, Ignatian/Jesuit Spiritualism and the "path" to Christ.
What will be the "path" for the Humanity to convert to the Universal Religion, the essence of which is that God is in the body of human ...

(8)
... Yilmaz Gurol?
So, the interval of 40 weeks between the latest two largest earthquakes is not a mere coincidence.
Remember my divinity date is the 10th anniversary of Tangshan-earthquake, the deadliest with more than 250 thousand.
And remember the second deadliest ...

(9)
... earthquake of Turkey, with 20 thousand dead on August 17, 1999 was the 4th death anniversary of my father.
Remember David Koresh who declared he was "God" (Jesus Christ) was born on August 17, 1959, 40 YEARS before Turkish earthquke.
He was "killed", ...

(10)
... together with his 80 believers, in the fire, on April 19, 1993, the 10th anniversary (plus 1 day) of my bank-robbery.
Although I will declare God's World Kingdom, at the very beginning, I prefer the title as "President" (with 6 star). So "my" Fatma will be "First Lady".

(11)
... And finally I am returning to my preference of April 1, 2019 "God's World State" as the title of the State, which I will declare, at the very beginning!

(12)
(With photo of today, May 27, 2019)
Ignatius, with 6 men, all together SEVEN people, established Christian Sect "Ignatian/Jesuit Spiritualism" in 1534.
Photograph of the SEVEN palms, in the Culture-Park (Fair) of Izmir, near the main entrance, taken by me this morning.
SEVEN in Turkish means "person who loves".

++++++ May 27, 2019 ++++++


 

******* 24 Haziran 2019 *******
DÜN FACEBOOK'TA PAYLAŞTIĞIM YAZIM:

1981'de Lord Kinros'un "Bir Milletin Yeniden Doğuşu" kitabını okuyuncaya kadar görüşüm:
Atatürk BATI Emperyalizmine karşı savaşarak LAİK Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu.
Ondan sonra, Türkiye BATI ile "bütünleştiridi".
NATO, Kore Savaşı.

Sonrası, HAYAT HİKAYEMDE (kısaca):

1964 Denizli Lisesi: Kuran'ın Türkçesini okudum, Ateist OLDUM. Çetin Altan'ın yazılarını okudum, Sosyalist OLDUM.

1965 ODTÜ Ankara, TİP'e üye oldum.

1966'da, ODTÜ'yü bırakıp"askeri yolla" Sosyalizmin kuruluşu için, Hv.H.O.'na girdim. Ve "örgütlenme" çabalarımı başlattım.
Mezun olurken, "devrimci" arkadaşlarımdan, yöntem konusunda farklılık nedeniyle, koptum.
Saffet kaybolmadan önce bana, "Karadenize gidiyoruz, sen de gel" dedi, "hayır, yanlış yoldasınız" dedim.

01.01.1971'de İstanbul, Füze 1.ci Filo'da göreve başladığımda, İ.Ü.Kimya Fakültesi öğrencisi kardeşim Demir'in tam da benim subay devrimci arkadaşlarımın arasında oldüğünü gördüm. Eleştirilerim ona karşı da oldu. Bilahare o da koptu onlardan.

1972 Sonbaharında tutuklandım, ve arkadaşların davasına eklenip yargılandım.
Bir yıllık tutukluluk sırasında şunu kavradım:
Harbiye'de ben kurmamışım "örgütü", MİT beni çekmiş bir "oluşum" içerisine.

1074, Ecevit'e "hapishane kanaatlerimle" ilgili bir mektup verme girişimi, başarısızlıkla sonuçlandı.
Ardından, İzmir'de bir olay dolayısıyla, "zehirlenme korkusu" başladı.

1975'te Demir ve eşini de yanıma alarak, "siyasi mülteci" olmak ve TKP ile ilişki kurarak Sosyalizm için yeni imkanlar aramak amacıyla, Doğu Berlin'e gittim.
Giremedik. Hava alanından otobüsle Batı Berlin'e "deport" ettiler bizi. Ordan Frankfurt'taki teyzemlerin yanına. Bilahare tekrar Türkiye'ye.

Aralık 1979'da, Demir'in pozisyonunun da, devrimci arkadaşlarımın  pozisyonu ile aynı olduğunu farkettim.
Zehirlenme korkusu sona erdi. MİT'den uygun (pozitif) politik görev beklentisi başladı.

Ben o zamana kadar, Çin Halk Cumhuriyeti'nin "Sosyalizm adina" BATI tarafından kurulduğunu çoktan "kavramış" durumdaydım.
Lord Kinros'un kitabını okuyunca, TC'nin de BATI tarafından kurulduğu kanaatine ulaştım. Ortaya çıkan Rusya'da Sosyalist Devlet'e karşı uygulamalar çerçevesinde.

1982 Aralık'ta AKGBK fotokopi kitabımın kopyalarını bazı adreslere dağıttım.
Gelişme olmayınca,MİT'in lehime kullanması amacıyla, 1983'te banka soygunu, ama MİT'den "yeşil ışık" alarak.

18 Mart 1986 dolayında, Çanakkale'de cezaevinde BULDUM, Gizli Dünya Devleti'nin varlığını. 
1.ci ve 2.ci Dünya Savaşları onun eseriydi.
ardından, 3.cü Dünya Savaşı ile Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak için doğumdan seçildiğimi BULDUM.

28 Temmuz 1986: Mesajlar "gaipten gelen" biçime DÖNÜŞTÜ(rüldü).
Erkeklik organımı keserek, ölmeye zorlayan.
3 gün sonra amputasyon.
Ölmedim, hadım kaldım.

Hastanede mesajların Tanrı'dan beldiğini ve Tanrı'nın ben olduğum kanaati.
(Tanrı benim bedenimle "yeryüzüne" inmişti.)

2 yıl "Tanrı'yım" bilinciyle yaşadıktan sonra, BULDUM:
İş, Gizli Dünya Devleti'nin işiydi.
Tanrı rolü oynayarak, Dörtlü Aile'ye dayalı, Sosyalist Ekonomi temelinde, Sevgi Toplumu'nu kurmam için.

2016'da hadımlığın asıl sebebini BULDUM:
Dörtlü Aile, yapay evrimle gerçekleştirilecek, dört aseksüel kardeşten oluşacaktı.
(Orijinal proje, Bilim'in gelişmesiyle değiştirilmiş "upgrade" edilmişti.)
-----
Şu anda,"görünüşte" Fethullah Gülen adına gerçekleştirilecek, İkinci Kalkışma'yı beklemekteyim, fiiliyatta beni öne çıkaracakları kanaatiyle.
Amaç, "gelmekte olan" nükleer silahların kullanılamayacağı, özellikle Rusya ve ABD arasında olacak 3.cü Dünya Savaşı'nın, tarafımdan bu iki devlette nükleer patlamalarla, savaşı sonlandırmak, bu iki devleti tepeden teslim alarak, Dünya Sosyalist Devleti'ni ilan etmek.
Yani asimetrik yolla, Yılmaz'ın "illegal" örgütüyle.
İkinci Kalkışma uzun sürecek.
Amaç Türkiye Devleti'ni ele geçirmek değil, 
öyle görüneceğine rağmen.

******* 24 Haziran 2019 *******


-------  3 Temmuz 2019  -------

[1 Temmuz 2019'da Facebook'ta paylaştığım yazım:]

"Tayfunlardan yilmayan Hava Harp Okuluyuz"
Bizim devre (1968 devresi) taşıdı, Hv.H.O.'nu İzmir'den İstanbul'a, 1967 yazında. 2 yıldı , o zaman eğitim süresi. Biz bir yıl İzmir'de, bir yıl İstanbul'da eğitim gördük.

Bu "taşınma" olayında bir mesaj var, bana ve arkadaşlara, 100 (+50) yıl öncesinden. Çünkü ALASKA 1867 yılında "satıldı". Diyor ki:

"3 Büyük Savaş Planı" değiştirildi.
"Dörtlü Aile" projesi ile Sevgi Toplumu Misyonu "monte" edildi plana, Gizli Dünya Devleti'nin "merkezi" tarafından, GDD "üyeleri" bilgilendirilmeden.
Onlar, sadece "Yol Haritası" değisti, diye bilgilendirildiler.

Orijinal "Yol Haritası":
1.ci Savaşla Rusya'da Sosyalist Devlet.
2.ci Savaşla Sosyalist Devletin 3 kıtada genişlemesi.
3.cü Savaşla ALASKA üzerinden Amerika kıtasının, ve kalan bölgelerin ele geçirilmesi ile Dünya Sosyalist Devleti'nin kuruluşunun tamamlanması, GDD varlığının devamı şartlarında.

Yol Haritası şu şekilde değiştirildi:
2.ci Savaştan sonra, genişleme olacak, ama "çok devletler" temelinde.
Ve, 3.cü Savaş öncesi, Dünya Sosyalist Bloku'nun çökertilmesi.
3.cü Savaşta, "illegal" bir Türk örgütünün "kitlesel imha silahları" kullanarak, Dünya'yı teslim alması, ve Dünya Sosyalist Devleti'ni ilan etmesi.
GDD üyeleri bu kadar biliyorlar.

Ek olarak bildikleri:
İşi gerçekleştirecek Türk lider askeri darbe ile tasfiye edilerek, yola devam edilecek.

Bilmedikleri konu şu:
Türk lider, kendisi tasfiye olmadan önce, GDD üyelerini tasfiye edecek, ve mevcut Sosyalist Ekonomi temelinde, Sevgi Toplume Misyonu'nu gerçekleştirme sürecini başlatacak.
Uygun zamanda GDD merkezi kendisini lağvederek, GDD'yi tamamen sonlandıracak.
GDD'nin ortadan kaldırılarak, Dünya yönetiminin "YILMAZLA" yönetimine dönüştürülmesi.

Sevgi Toplumu, mevcut GDD üyeleri ile gerçekleştirilemezdi.

Misyon için Anadolu Türklerinin seçilmesi, Türk Milleti'nin tarihten gelen özellikleri dolayısıyla.
Türk liderin "doğumdan" itibaren uzaktan kumanda ile izlenip yönlendirilmesi, misyonu kavrayabilmesi için.

GDD üyeleri, Türk liderin, özelliklerinden dolayı, "Sosyalizm" tutkusundan dolayı, 18 yaşında "kurban" olarak seçildiği kanaatindeler.
İspatı: 38 yaşında "tanrı emri" diye kandırılıp zorlanarak, kendisini hadım etmesi.

Hadımlığın asıl sebebi:
Bilim'in gelişmesiyle, Dörtlü Aile'nin, 2 erkek 2 dişi dört kardeşin doğumdan birbirlerine eş (herkese 2 eş, biri asıl biri ikincil) projesi yerine, yapay evrimle gerçekleştirilecek asesüel (ne erkek ne dişi) 4 öz kardeş projesine geçilmiş olması.
(Doğumlar kuvözde.)

Çok dinli, çok kültürlü İnsanlığı, normal şartlarda, Sevgi Toplumu'na yöneltmek mümkün değildi.
Onun için, Türk lider, zaman gelince, Tanrı rolü oynayacak.
İnsanları buna inandırmak, GDD Merkezi'nin (Misyon Koyucu'nun) işi, her türlü imkanlarıyla.

Insanlığa mesaj:
Tanrı Türk liderin bedeninde "yeryüzüne indi". Sevgi Toplumu'nun kurulması için. Biat edin, yoksa kişisel ya da kitlesel Tanrısal Gazaba uğrayabilirsiniz.

----------
[2 Temmuz 2019'da Facebook'ta paylaştığım yazım:]

NATO'nun kuruluşunda "ben" varım, "Dörtlü Aile" var.
DÖRT DÖRT 1949'da kuruldu, 4x3 (12) devlet tarafından.
Amblem DÖRT köşeli yıldız.
(ÖCALAN aynı tarihte doğdu, tesadüf değil.)

4.cü yıldönümünde, Dumlupınar, NATO tatbikatından dönerken, NABO-land adlı şileple çarpışarak battı.
86 prsonel (81 şehit, 5 kurtulan).

En önemli tarihlerim:
47 doğum, 68 subaylık, 86 hadımlık.

66 "Tanrısal Sayım", YoZ-gat (66) dolayısıyla, 86'dan beri.
Ve diğer ALTI'lılar.

04-04-2130 da "gün-yaşım" 66666 olacak.
6 "six" / ALTI / deniz-ALTI
---------------
-------- 3 Temmuz 2019 --------


****** 8 Temmuz 2019 ******

(5 Temmuz 2019'da Facebook'ta paylaştığım yazım:)

[Fatma'nın (Fatma'mın, Fatoş'umun) fotoğrafı ile]
Aynı dede ve anneannenin 9 torunundan 3'ünün, Gün-yaşı ve Yıl-yaşı bağıntıları,
doğumlarının önceden kararlaştırıldığının kanıtı:
BEN 25000 - GÜL 61
BEN 26000 - AYŞE 61
-----
Arife'den:
YILMAZ, 25 Eylül 1947
DEMİR, 18 Kasım 1949

Mesrure'den:
TURGUT, 21 Temmuz 1953
GÜL, 6 Mart 1955
AHMET, 7 Ekim 1961

Huriser'den:
ASIM, 8 Temmuz 1954
ALEV, 1 Eylül 1956
AYŞE, 1 Aralık 1957
FATMA, 18 Mayıs 1964
-----
Ahmet, Turgut'tan 3000 gün sonra doğdu.
Annemin vefatının 2500.cü günü, Ayşe'nin 56.cı doğum günü.
Annem 28 Ocak 2007'de vefat etti.
-----
GÜL, DEMİR'in karısı, 10 Nisan 1975'den beri.
FATMA da benim karım olacak. Bekliyotum, 10 Şubat 2007'den beri.
-----
AYŞE 22222 - Sputnik 61
FATMA 10000 - Sputnik 34
BEN 10000 - ("Gün-ay"=) 10-Şubat

Annemin vefatından 13 gün sonra buldum Fatma'yı, 10 Şubat 2007'de, karım olacak diye.
[Bir kişinin, sonu üç sıfırla, "000" la biten gün-yaşlarında, belli bir "gün-ay" ya hiç, ya bir kere, mümkün.]
-----
Hiç kuşkusuz, Sputnik (4 Ekim 1957) uzay'da "ilk" uydu, benimle, misyonumla bağıntılı.
Sputnik'te ne var?
Şimdiki Başkan PUT-N var.
"S - - - - ik" var, amputasyon / hadımlık bağıntılı.
Sputnik ilk kez 10.cu doğum günüm münasebetiyle dikkatimi çekti.
25 Eylül 1957'den 9 gün sonra Sputnik.
--------------------

(Bugün, Facebook'ta, ASIM-SEVGİ çiftinin fotoğrafıyla, şu yazıyı paylaştım:)

08 Temmuz 2019
Kuzenim ASIM'ın 65.ci Doğum Günü Kutlu Oldun!
-----
Benim MİSYON bilincimle bakılacak olursa,
aşağıdakiler basit raslantı değil:

08 Temmuz 1994:
ASIM'ın yaşı 40 (4 x 10) oldu.
Birader ["BROther"] araba aldı [BROadway].
("KİM kutlu *l-SUN*", dedi?)
KİM il-SUNG, (Kuzey Kore Başkanı) öldü.

15 Nisan 1912:
"DÖRT bacalı" TİTANİK battı.
KİM il SUNG doğdu.

15 Nisan 2008:
TİTANİK'in batışının 96.cı yıldönümü.
Annemin vefatının 444.cü günü.
--------------------

****** 8 Temmuz 2019 ******




====== 23 Temmuz 2019 =======

Facebook'ta bugünkü en son yazım:

1145 YILMAZ
FACEBOOK'ta ilk yazılarım misyonum hakkında "kamuoyuna", internetten paylaşım hakkında bilgim yoktu. Face-arkadaşım yoktu.
İlk Face arkadaşım (arayıp bulunca) FATMA.
Tam 50 gün sonra (20 Ocak 2012'de) arkadaşlığı sonlandırınca, iki arkadaşım kalmıştı. Metin Erkoç ve Funda Avcı.

256 sanıklı davadan, 1969'lu Hakkı Gümüştaş'la burda İzmir'de, 1992'den beri ilişkim var. "Karşılaştıkça" konuşuyoruz.
Geçen yıl konuyu Facebook'a getirerek, beni Facebook arkadaşlığına yöneltti. Ekledim arkadaş listeme.

Bu yıl (onun listesinde yer aldığımdan "olsa gerek") peşpeşe 3 devre arkadaşımdan facebook arkadaşlığı teklifi geldi, 29-30-31 Mart'ta.
Kabul ettim. Sonraki tüm paylaşımlarım onlara yönelik oldu.

Bununla da yetinmedim, çoğu 2-3 Haziran'da olmak üzere, 31 Mayıs-17 Haziran arası arkadaşların arkadaş listelerinden 50'den fazla devre arkadaşımı listeme ekledim.

Bugüne kadar, 4 tanesi beni listesinden çıkardı.
Şimdi, 50 kadar var. Listemde toplam 64 arkadaş.
2017 Hv.H.Ok.-1968 kitapçığı 63 şehit+vefat diyor.
290-63 "220 kadar" kalmışız.

Doğrudan arkadaşlara yönelik ilk paylaşımım 1 Haziran'daki "Devre arkadaşım Orhan Okutgen, ve diger devre arkadaşlarıma" diye başlayan, Orhan Okutgen'in fotoğrafıyla yaptığım paylaşım.

O günden bu yana 80 kadar paylaşımım oldu, bir iki tanesi doğrudan arkadaşlarıma veya özellikle birine, ilgili bir konu dolaısıyla.

Süreç devam ediyor!
Tüm devre arkadaşlarıma Sevgi ve Selamlarımla!

-----
Birkaç paylaşımım daha (burası için):

1 Haziran'daki:
Orhan Okutgen ve diğer devre arkadaşlarıma:

Devremizin (seçilmiş) "şanslı" kişisi ben.
Sosyalist Dünya Devleti'ni ilan edecek kişi.
1986'daki amputasyon sonucu hadım kalmam da "seçilmişlikle" ilgili.

Misyonumun ikinci aşaması, yapay evrim ile aseksüel insanlık sürecini başlatmak.
Tanrı rolü ile insanları bir din altında birleştirerek.
Amputasyon onun için.
-----

28 Haziran'daki:
Devre arkadaşlarımdan, kendimi hadım edeceğimi önceden bilenler, "kurban" olarak değilde "lider" olarak seçildiğimi kavrayabilenler
BENİM YANIMDA yer alacaklar!
-----




10 Temmuz'daki (kısmen):
1145 YILMAZ
Doğum günün kutlu olsun Ruhi'ciğim!.

İki ALP var devremizde. Öteki Saffet.
Kızıldere'de öldürüldüğü sahte.
Bana Mesajı:
"Yılmaz, askeri darbe ile Türkiye'nin başı yapılacaksın, ve Ortadoğu'yu işgal edip, Ortadoğu Türk Devleti'ni kuracaksın. Sonra, sana da sahte ölüm var, askeri darbe ile."

Ama bu mesajda yanlış var, ve bilgi eksik.
Ek olarak şunları da biliyorlar:
"Yilmaz, "sosyalizm tutkusu" dolayısıyla bir misyon için seçildi, ama kurban olarak.
İspatı 'Tanrı emridir' diye kandırılarak hadım edecek [etti] kendisini.
Sonra kavrayacak işi 'bizim' yaptırdığımızı.
Hadımlığı kullanacak misyonu için.
Hadımlığı kabullenene kadar, baskı ve tehdit uygulanacak.
Ve ortadoğu devleti kurulduktan sonra, askeri darbe ile tasfiye edilecek, hayatı sonlandırılacak.
Çünkü tutkusundan dolayı, politikayı bırakmaz yaşadığı sürece. 'Bizim için' rizikolu. Ömür boyu başkanlık konusu da inandırıcı gelmeyecek ona, baskı ve tehditlerle hadımlık kabul ettirildiği için. Planlama'da sahte ölüm var diye bilecek."

Ruhi'ciğim hatırlar mısın, subay olduğumuz gün gazinocu eri dövmüştün, belli ki Harbiye öğrencisi iken sana 'yanlış' yapmıştı..
Saffet ve arkadaşları da bana 'yanlış' yaptılar.
Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak için benim işler başlatılınca, onların durumu ne olacak?
Saffet'in adında "affet" var ama, eğer vefat etmediyse, Yılmaz, ona ve arkadaşlarına ne yapacak?
-----

16 Temmuz'daki:
DÖRT günde ulaştı, AYA Apollo -11.
AYDA ilk insan 20 Temmuz 1969, 1604 HASAN'nın 22.ci doğum gününde.
AYDA MAÇ (AKP) kaybetti Karşıyaka-İzmir'de.
Fatih MAÇoğlu (TKP) kazandı Tunceli'de.
(20 yıldır Karşıyaka'dayım.)

Harbiye 1.ci sınıfta iken, HASAN dahil birkaç diğer devre arkadaşlarıyla, bizim evde de bir iki kez "örgütsel" toplantı yapmıştık, İzmir - 384 sokak'taki evimizde.
O evde tanıdım, akrabam AYLA'yı, AYDA ilk insan yılında, 1969'da. Sonra ilk kez 1987 sonlarında gördüm, evlerine giderek, biz tekrar İstanbul'da İzmir'e göç  edince.

Karım olarak seçilmiş sanıyordum AYLA'yı, Nisan 1986, Çanakkale hapishaneden beri. (Ve SEMRA'yı, Mart 1987, İstanbul'dan beri.)
Değilmişler. 1992 sonlarında anladım. Amaçlı yanıltılmışım, DÖRTlü Aile düzenini kavrayabilmem için.

AYLA, "AY çevresindeki halka", hale, demek.
AYLA'yı 384 sokak'ta tanıdım.
AY'ın Dünya'ya ortalama uzaklığı 384 bin km.
AYLA ve SEMRA'nın arabalarının plakalarındaki sayıları toplamı da 384'tü (324+60).
Kızlık soyadları TOrlak ve TOpkaya (TO-TO, Two Two).
AYLA, Güzelyalı-İzmir'de
SEMRA, Yeşilyurt-İstanbul'da.
Bizim devre bir yıl Güzelyalı-İzmir yakınında, bir yıl Yeşilyurt-İstanbul'da.

HASAN ÖZGEN'in yaşı 72 olacak, AYDA ilk insanın 50.ci yıldönümü'nde, ve Kıbrıs Barış Harekatı'nin 45'ci yıldönümü'nde.
-----

19 Temmuz'daki (kısmen):
July 20, 1969 (with moon landing by Neil Armstrong) was a "chosen" date, in connection with my mission, and with me.

In this context, the birth of 1604 HASAN, exactly 22 years before the first moon-landing is not a mere coincidence.
He was the most important of all the others, during my activities, in the air-war-school, trying to establish a revolutionary organization.
-----

20 Temmuz'daki (kısmen):
1145 YILMAZ
Dün bulmuştum: 30,000 - 29 = 29 bin dokuz yüz yetmiş bir GÜN yaşadığını N.Armstrong'un.
Bugün, onceki yayınımda, [Dön gel / TÖNGEL /eNGEL bağıntısıyla] "ENGEL yok ..." diye yazdıktan sonra, baktım N.Armstrong'un biyografisine, daha fazla işaret var mı diye.
Annesinin kızlık soyadı ENGEL.
Basit bir raslantı değil. Düzce seli dolayısıyla "kombinezon".

N.Armstrong'un yaşam süresinde çok ender bir özellik vardı. Dolayısıyla yaşamı, ve AY'da ilk insan olması benim işlerimle bağlantılıydı.
29'dan başka hiç ama hiç bir sayı, 30 bin için,
30 bin - XY = XYabc
özelliğini sağlayamazdı. [30 - 1 = 29]

Sonu üç sıfırla, 000'la, biten gün-yaşları için de benzer özellik var. Örneğin 27 bin için 27 -1 = 26 ile.
Ama, N.Armstrong için 30 bin özellikle seçilmiş.
İnsan yaşam süresi 10 bin, 20 bin, 30 bin, 40 bin  olabilir, ama normal şartlarda 50 bin olamaz.
-----

21 Temmuz'daki:
1145 YILMAZ
Edmund HILLARY, 20 Temmuz 1919'da doğdu.
50.ci doğum gününde, Neil Armstrong AYA ayak basan ilk insan oldu.
Edmund HILLARY, Türklerin İstanbul'u fethinin 500.cü yıldönümünde, Everest'in tepesine ulaşan ilk insan oldu.

HILLARY Clinton, kendisinden 500 gün büyük Donald Trump'la 2016 ABD Başkanlığı seçiminde yarıştı, kaybetti.
HILLARY Clinton'un ve Umit Ticaret'te 5+2 yıl patronum rahmetli Tunç YILMAZER'in doğum tarihleri aynı.
Benden 31 gün, Donald Trump'tan 500 gün sonra doğdular.
-----

22 Temmuz'daki:
1145 YILMAZ
20 Temmuz, AY'da il insan, 50.ci yıldönümü.
Türkiye'de:
Öğleden ÖNCE, Bahçeli KARA-bük'te KÜLAH dedi.
Öğleden SONRA, KARAKÜLAH ve saYGı, boğuldular, Salihli ve Gölmarmara arasındaki Marmara gölünde.
YG'nin Doğum yeri Salihli.

1972'nin 256 sanıklı THKP davasında 
kıdemli 2 polis (Emn.Md.leri) YILMAZ ve KAPLANGI,
kıdemli 2 subay (Bnb.lar) KESKİN ve GENCOĞLU.

Soyadlar YILMAZ ve KESKİN (sonraya) mesajı, amputasyon.
Ustelik YILMAZ (mesajı bilerek) "Silahlı Külahlı" derdi arasıra, iki kelime.
Mesajı: "el LAH emrriyle sikü'ni keseceksin".

Soyadlar kaplanGI ve GENCoğlu mesajı, "Kaplan'ınki (FATMA) senin olacak, sana göre genç (15 yıl kadar)."

EmnMd. Muzaffer YILMAZ ve ötekilerin bilmedikleri, amputasyonun asıl amacının ne olduğu, ve "el LAH" rolü oynayacak olmam.

Sanıklardan Ütğm. nURi doruk, Akdemir Akmut'un [Mahkeme Başkanı'nın] Yarağı YOK" demişti, koğuşta bir gün.
Sanıklardan MUSTAFA bil-GEN "Bir gün komünistler iktidara gelirse, hepimizi KITIR KITIR KESerler" demişti, ben koridordan koğuşa girerken.

Her ikisinin ortak mesajı açık:
"Keseceksin aldatılarak. Sonra bileceksin bizim yaptırdığımızı."

KARAbük: bük / çük.
-----
====== 23 Temmuz 2019 ======



 

&&&&&&&&&& (*****)&&&&&&&&&&

[My consecutive 15 tweets on July 31, 2019]

The messages coming from "intel source", suddenly turned into messages, for 3 days, urging me to kill myself by cutting my penis and testes, with threats, I would have more unbearable oppression, otherwise.
On July 31, 1986, in the infirmary-toilet of Canakkale prison, I did it.

Before going to the toilet, I wondered whether I understood correctly the messages. I said "never mind".
[Within 3 years in the prisons, my weight decreased from 65 to 55, obviously because of oppression.]
So, I went to the toilet to die! But I didn't die. Not my responsibility.

With a rope I tied "the whole" from the root, and with a razor blade I cut it.
It went through the hole of the toilet (without closet) as a
whole, with pouring water.
Something was extraordinary: Not any pain during the cutting and afterwards.
Bleeding, one and a half hour.

Nobody came to toilet-section of the infirmary, in the meantime.
At the end of around 90 minutes I fainted.
I know this from 2 long loud "aaaah" screams which awakened me.
I understood, the screams were mine.
The people came, upon the screams, and I was taken to hospital.

From the toilet, to the start of medical operation, I was semi-fainted.
The nurse said to the doctor: "I can't find any blood [for test], shell I take it from there [the wound]?"
Later, the doctor (operator urolog, Sureyya Yurdakul) asked me why I did it. I just said "to die".

He also said to me that I was about to die when brought to hospital.
And later I learned (from my parents) the doctor first gave some of his blood to me (to avoid death).
[Our bloods, the same group, 0RH+]
After my treatment was completed, I was not sent back to the prison.

In the hospital, I concluded that the messages were from God, and God was me.
God was in my human body.
So, the amputation was the play of God.
The human YILMAZ would live the rest of his life as eunuch.
Days after the amputation, the President Kenan Evren cried in public,

because of a helicopter crash in which his top military aide was killed, with others on board.
I commented his crying as connected with my amputation. A divine message to human YILMAZ.
3 months later, just after my 39th birthday, I was released from both hospital and prison.

In Istanbul at home, I tried to inform my divinity to my brother Demir and to my cousin Turgut.
Negative reaction.
[They thought I became a madman.]
With new consciosness of divinity, also my mission consciousness was gone.
So I concluded that I would live as an ordinary man.

But my mission consciousness came back later.
And duality-consciousness for a period.
In Spring-1988 here in Izmir, I understood the "messages" leading me to amputation were from the same "intel source".
I would play God, to lead the Humanity to accept order of Foursome Family.

2 males and 2 females, Four siblings, mates for each other by birth.
[Two mates for everybody.]
Love-Society, on the basis of Socialist Economy.
In Istanbul at home, I tried to masturbate, but I couldn't. 
I concluded [wrongly] I would not reac orgasms any more.

Something happened spontaneously.
Libido diappeared. An asexual psychology.
Not looking for sex, not looking at anybody with "lust".
But in Istanbul, I fell in love with Semra, because Semra was a woman and I was a man. Love without libido.
Five years were lived without libido.

Here in Izmir, during a night, while surfing on television, I happened to see a porn-program.
And my first masturbation, after 5 years, with orgasm and ejaculation [prostate liquid without sperm cells].
So started again life with sex.
Full libido, jus as before amputation.

Recently I found out that, with the developments of the Science, the mission of Foursome Family was upgraded to the artificially evolved Asexual Four siblings.
Consequently I "learned" (in 2016) the main reason of the amputation.
One more thing worth to mention about amputation:

March 18, 1986, I found out the Secret World State, and that I was chosen to establish Socialist World State.
In March or April of 1986, I found out the existence of "Stella", the mind control device.
But with divinity consciousness, Stella was gone, too.
SCREAMS by STELLA.

============================
[The below is the translation of the above]
[            Aşağısı yukarının tercümesi          ]
============================

[31 Temmuz 2019'da, 15 ardışık tweet'im]

"İstihbaratçı kaynaktan" gelen mesajlar, birdenbire, 3 gün için, beni penis ve testislerimi keserek kendimi öldürmeye zorlayan mesajlara dönüştü, aksi takdirde daha fazla dayanılmaz ezilme yaşayacağım tehdidiyle.
31 Temmuz 1986'da, Çanakkale Cezaevi revir tuvaletinde, yaptım işi.

Tuvalete gitmeden önce, merak ettim mesajları doğru olarak anlayıp anlamadığımı. "Boş ver" dedim.
[Cezaevlerinde 3 yıl içinde, kilom 65'ten 55'e düşmüştü, besbelli ezilmeden dolayı.]
Böylece, tuvalete ölmeye gittim.
Ama ölmedim. Benim sorumluluğum değil. 

Bir iple "tamamını" kökten bağladım, ve bir jiletle kestim.
Bir bütün olarak, şar şar akan suyla birlikte, [klozetsiz] tuvaletin deliğinden gitti.
Bir şey olağandışıydı: Hiç acı duymadım kesme sırasında, ve sonrasında.
Kanama, birbuçuk saat.

Bu arada hiç kimse gelmedi, revirin tuvalet bölümüne.
90 dakikanın sonunda bayıldım.
Bunu, beni uyandıran 2 uzun yüksek sesli "aaaah" çığlığından biliyorum.
Çığlıkların benim olduğunu anladım.
İnsanlar geldi, çığlıklar üzerine, ve hastaneye götürüldüm.

Tuvaletten, tıbbi ameliyatın başlangıcına kadar, yarı baygındım.
Hemşire, doktora "Hiç kan bulamıyorum [test için], oradan [yaradan] alsam olur mu?" dedi.
Sonra, doktor (Ürolog Operatör Süreyya Yurdakul) sordu bana niye o işi yaptığımı."Ölmek için" dedim sadece.

Ve hem de, hastaneye getirildiğimde ölmek üzere olduğumu söyledi.
Ve daha sonra (annem ve babamdan) öğrendim, doktor (ölümü önlemek için) önce kendi kanından vermiş biraz bana.
[Kanlarımız aynı grup, 0RH+]
Tedavim tamamlandıktan sonra ,cezaevine geri gönderilmedim.

Hastanede, mesajların Tanrı'dan olduğunu, ve Tanrı'nın ben olduğum kanaatine vardım.
Tanrı, insan bedenimin içindeydi.
Dolayısıyla, kesme bir Tanrı oyunuydu.
İnsan YILMAZ, geri kalan hayatını hadım olarak yaşayacaktı.
Kesimden günler sonra, Cumhurbaşkanı Kenan Evren toplum önünde ağladı.
Baş yaverinin ve beraberindekilerin helikopter kazasında ölmeleri dolayısıyla.
Onun ağlayışını, benim kesme ile bağıntılı diye yorumladım.
İnsan Yılmaz'a tanrısal mesaj.
3 ay sonra, 39.cu doğum günümden az sonra, hem hastaneden hem cezaevinden tahliye edildim.

İstanbul'da evde tanrılığımı kardeşim Demir'e ve kuzenim Turgut'a haber vermeye çalıştım.
Olumsuz tepki. [Deli oldum sandılar.]
-----
Yeni tanrısal bilinçle, misyon bilincim de gitmişti.
Dolayısıyla, sıradan bir insan olarak yaşayacağım sonucuna vardım.

Ama daha sonra misyon bilincim geri geldi. Ve bir süre ikili-bilinç.
1988 yazı'nda, burda Izmir'de, beni kesmeye yönlendiren mesajların, aynı "istihbaratçı" kaynaktan olduğunu anladım.
Tanrı rolü oynayacaktım,
insanlığı, Dörtlü Aile düzenini kabul etmeye yönlendirmek için.

2 erkek ve 2 dişi, dört kardeş, birbirlerine eş, doğumdan.
[Herkes için, iki eş.]
Sevgi Toplumu, sosyalist Ekonomi temelinde.
-----
İstanbul'da evde, masturbasyon yapmayı denedim, ama yapamadım.
Ve [yanlış olarak] artık hiç orgazma ulaşamıyacağım sonucuna vardım.

Kendiliğinden, bir şey oldu:
Libido kayboldu. Cinsiyetsiz psikolojisi.
Seks aramayan, hiç kimseye "şehvetle" bakmayan.
Ama İstanbul'da, Semra'ya aşık oldum, çünkü Semra bir kadın, ve ben de bir erkektim. Aşk, libidosuz.
Beş yıl, libidosuz yaşandı, aşk.

Burda İzmir'de, bir gece, televizyonda sörf yaparken bir porno-programa rasladım.
Ve 5 yıldan sonra ilk masturbasyonum,
orgazm ve akıntı ile. 
[Sperm hücreleri ihtiva etmeyen prostat sıvısı]
Böylece yeniden başladı seks'li hayat.
Tam libido, tıpkı kesme öncesi gibi.

Son zamanlarda, Bilim'deki gelişmelerle,
Dörtlü Aile Misyonu'nun yapay evrimle cinsiyetsiz Dört Kardeş'e yükseltildiğini buldum.
Sonuç olarak, kesmenin asıl amacını öğrendim (2016'da).

Kesme ile ilgili zikretmeye değer bir şey daha:
18 Mart 1986, Gizli Dünya Devleti'ni,
ve Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak için seçildiğimi buldum.
Mart veya Nisan 1986'da, Zihin Kontrol Aleti Stella'nın varlığını buldum.
Ama Tanrılık bilinciyle, Stella da gitmişti.
ÇIĞLIKLAR STELLA ile.

[1 Ağustos 2019]

&&&&&&&&&&(*****)&&&&&&&&&&



##########
My 16 consecutive tweets
on August 17, 2019

August 17,
1995: 19:00 main radio-news started with summaries as usual.
When the speaker (male) said the "death" of of the TRT employee HAKAN GULCU, e began crying. Another speaker continued the news.
The death was a suicide.
3 hours later, a telephone to our house from my aunt Huriser, in the hospital, informing us that my father [Adem GUROL] died.
I transferred the news to my mother.
She seemed to be crying, but didn't.
My mother was at home, to get a rest, after accompanying my father for many days, leaving the duty to her sister.
GUROL and GULCU were connected with GU.
How and why the two incidents were connected,
and how and why I was made witness, only once in my life, for the crying of a speaker on the radio?
By the way, my feelings were NEUTRAL after getting the news of the death of my father. That was because, my father was my primr enemy, before 1990.
He used to repeat at home, what ordinary Izmirians do, as oppression,with indirect behaviours, againt me.
When I lost my mission consciousness, during the second release from the madhouse in Manisa early 1990, consequently my behaviour against Izmirians and against my father were turned to "normal relations".
And there was not any "oppression" to be felt by me, until July 1996.
So my father passed away, during my normal relations with him, but with my neutal feelings.
Why a related SUICIDE, on the day my father died?
It is because my amputation of my genital organ on July 31, 1986, was with the aim of dying.
It was a SUICIDE incident, forced by messages from the "unknown", and it was NOT a suicide ATTEMPT.
Not to die was not my responsibility.
One more thing:
It was my fourth year in "Umit Ticaret" (a store for durable consumer goods).
I was employed primarily to arrange the accounts of customers, some empty, some repeated. And my continuous job was to enter the computer the debt-bills of the customers.
For the goods that I buy, I had an account in my name, and also in my father's name.
I had transferred my father's account to number 1000, to one of the empty accounts.
After the arrangement was over, I made, with quick-basic, a program to be used in the shop, and I transferred all the accounts to it.
 I was upstairs in the shop.
The cashier, woman Zehra, called me on the internal phone, and said:
"A new customer came. But customer number is at 9999. What shell I do?"
I said "give number 10000".
With "divine impatience", I asked her what the name of the customer was. (She aid it, but I don't remember it now.)
Hours later, on the same day, my father died.
How and why the 10000th customer and death of my father was on the same date?
And why had I changed my father's account to 1000?
For example, I could have changed my account to 1000, instead of my father's.
So, when a new August-17 approached, I wondered what would happen.
Turkey woke up with an earthquake of 7.4, on August 17, 1999, in province Kocaeli, epicenter district GOLCUK.
Death toll 19000, the second largest toll in history of Republic of Turkey.
[The largest death toll, with 33000, in province Erzincan, of 7.2 at 02:00, on December 27, 1939.]
It was on my father's 4th death anniversary.
[My mission is FOURsome Families]
After hearing th earthquake early morning, I went out for the newspapers. But no news, because they were printed earlier.
I bought one. I think newspaper SABAH.
at home, I saw on it, in section "today in history": 
August 17, 1949, earthquake in province BINGOL, district Karliova, of 6.4, death toll 450.
GOLCUK earthquake was on its 50th anniversary.
So, there were enough signs that GOLCUK earthquake was connected with my father's death.,
GOL [GÖL] means "lake".
GOLcuk / binGOL
On August 17, 2004, 9th death anniversary of my father, Turkish mountaineer of Turkey, AKAN GUVENC, fell from the cliff and died, in Kyrgyzstan's TENGRI mountains.
[The date is correct. is guide was with him, when he fell.]
Obviously, it was connected with my father's death.
His was the third surname with GU.
He was the second HAKAN.
Adem GU-rol
Hakan GU-lcu
Hakan GU-venc
Kyrgyz word TENGRI (Turkish word TANRI) means éGod".
I will play God to establish Love Society with FOURsome Families.
ROL as Turkish word is "ROLE".
Surname: gu-ROL

Written on August 18, 2019
##########

 

+++++++++++++++
3 Eylül 2019 tarihli 
2 grup (3+6) en son tweet'lerim:

Dated September 3, 2019
my latest 2 group (3 +6) tweets:
-----

We, 9 grandchildren, same grandparents with 3 daughters.
The eldest is my mom.
3 of us, females.
My brother'S wife GUL, from mom's elder sister.
AYSE and my wife-to-be FATMA
from mom's younger sister.

GUL          06-03-55
AYSE         01-12-57
FATMA      18-05-64
YILMAZ     25-09-47
SPUTNIK   04-10-57

AYSE 22222,     SPUTNIK 61
YILMAZ 25000,          GUL 61
YILMAZ 26000,         AYSE 61

SPUTNIK 34,  FATMA 10000
10-02-75,      YILMAZ 10000
10-02-07,            YILMAZ found out
FATMA as wife-to-be,
13 days after
his mom diesd on 28-01-07.

SPUTNIK 50, mom's death-day 250.
50/250

Found [today]:
"1001 days", gap between GUL and AYSE.
25 years gap
between M.Douglas (25-09-44)
and his wife C.Z.Jones (25-09-69)
who played the role of Queen Sherezade
in movie "1001 Nights".
(YG 25-09-47)

Also [found  something with GUL]:
SPUTNIK 54,    GUL 20666
01-01-18,   YILMAZ 25666
NATO 181,  YILMAZ 66666

-----

Atatürk'ün 19ları için,
HALLEY geldiğinde (1986'da) Yaşı 19x2 olsun.
Dörtlü-Aile ilelebet olduğu için,
gün-yaşı 66666 olduğunda,
gün-ay 4 Nisan olsun.
Uygun tek tarih 25 Eylül 1947.

25 Eylül'de Yıldırım'ın Niğbolu Savaşı var, güzel.
28 Temmuz'da da Ankara Sasvaşı, Tanrılık için.

4 Nisan'a NATO'yu koy.
(Öcalan'ın doğumu ve Dumlupınar'ın batışı ile destekle.)
Uygun doğum tarihinde güzel bir tesadüf var.
2018 Yılbaşı, 25666. Kullan.

Gün-yaşlarından "000"lı olanlardan 2 tanesini,
GÜL ve AYŞE'nin doğum günlerine denk getirmek kolay.
Ama zor olanı seçelim.

"Q" elemanı ile
YILMAZ, AYŞE, GÜL bağıntısını
 daha da perçinleyelim.

O doğum günlerinde,
Q - AYŞE - GÜL aynı yaşlarda olsunlar.
AYŞE ve GÜL'ünkiler
YILMAZ'a bağlı, sorun yok.
Q'nunki de AYŞE'ye bağımlı olsun, sorun yok.
AYŞE'nin gün-yaşı 22222 olunce,
ikili seçimi göstermek için.

Biraz zorlaştıralım:
GÜL'ün "666"lı herhangi bir gün-yaşı,
Q'nun herhangi bir doğum günü olsun.
Zorluk sadece Q açısından:
Biri mecburi [seçimli] 2 doğum günü gerekli.
Perçinleme tamam.

Ama bir bağıntı daha yapalım:
YILMAZ 10000, gün-ay 10 Şubat.
Bir 10 Şubat'ta bulsun FATMA'yı.

FATMA 10000 olduğunda,
Q herhangi bir doğum gününde olsun.
Q'ya gerekli doğum günleri 3 oldu.

Çeşitli seçenekler arasında, 
yaşanacak hayatlara uygun olan,
 4 Ekim 1957'nin Q'nun doğum tarihi olarak seçilmesi.
Biri Q'nun, 3 tane 61.
Q'nun diğer doğum günleri, yaşı 34 ve 54 olunca.

Q, SPUTNİK olsun.
4 Ekim 1957, Anne'nin vefatının 250.ci gününü SPUTNİK'in 50.ci yıldönümüne denk getirmek için de uygun.
Anne'nin kaderi 28 Ocak 2007'de hayata veda etmek olsun.
Vefat tarihi CHALLENGER'le desteklensin.
ÇAL

-----

Written here, on September 4, 2019.

Buraya 4 Eylül 2019'da yazıldı.
+++++++++++++++



====== (24 Aralık 2019) ======
17 Ekim 2019'da eve tekrar bilgisayar geldi. İlk yazımı bugün yazabiliyorum:

Bugün Facebook, 24 Aralık 2012'de TRTHABER.COM'dan,
"647 Günün Korkunç Bilançosu
Suriye'de yaşanan olayların acı bilançosu..."
başlıklı paylaştığım haberi hatırlattı. 

"- Beşar Esad'ın suçu ne, Yılmaz? 
- 'Öldürüleceğimi' biliyor olması"
yazmışım.

Tekrar paylaştım, facebook'ta haberi, yazdığım yazıyla.
=======================


====== (25 Aralık 2019) ======
NOEL

[Bu yazıdan,
"27360 TRİLYON'da 1 ihtimali" ile ilgili 
bölümler silindi, 11 Nisan 2020'de.]

Mesrure teyzemin iki oğlu Turgut ve Ahmet'in doğum tarihleri arasında 3000 gün fark var. Yani Turgut'un gün-yaşı 3000 iken, Ahmet'in gün-yaşı 0'dı. 28 Temmuz 2005'te Turgut 19000, Ahmet 16000 gün-yaşı'nda.
-----
28 Temmuz 1986 TANRISAL Tarihim
31 Temmuz 1986 AMPUTASYON Tarihim
9 torundan dördü 28 Temmuz:
1963'de Demir (18 Kasım 1949) 5000
2005'te Turgut (21 Temmuz 1953) 19000
2005'te Ahmet (07 Ekim 1961) 16000
1978'de Alev (01 Eylül 1956) 8000
Gün-yaşı'nda oldular.
========================


====== (29 Aralık 2019) ======
Başkan Putin'in ve kuzen Ahmet'in doğun günleri aynı:
Putin 1952, Ahmet 1961.
Her ikisinde de, gün-yaşı 16000'de, gün-ay 28 Temmuz.
Putin'in evliliğinin 3.cü yıldönümü, benim Tanrısal Tarihim.
Putin'in 1000 gün yaşı, ABD Bağımsızlığının bir yıldönümü.

Bakmıştım,
herhangibir 28 Temmuz değil de,
tam benim Tanrısal Tarihimde
28 Temmuz 1986'da
gün-yaşları 1000 olan
kişilere ait kayıt var mı diye,
internet'te onthisdaycom'a 1 Kasım 1983 girerek.
Evet vardı, 3 isim:

Jon  Wilkin
Josh Wicks

Jo Wi
Jo Wi

"27360 trilyonda bir" kurgusunu doğrulayan başka bir kurgu.
Bugün isimlerini girerek aradım internette.
Tam isimleri:
Jonathan David Wilkin (Amerikalı Futbolcu)
Joshua Myiah Wicks (İngiliz Rugby ouyncusu)
-----
Üçüncü kişi Japon Model

YUKO OGURA

OGUR>GURO>GUROL
YUKO>YOKU>YOK

Ne yok?
========================


====== (31 Aralık 2019) ======
MUTLU YILLAR
HAPPY NEW YEAR
2020
💙💙💙💙


=== (Completed on January 15, 2020) ===
[On January 2, 2020 around 22:00 UTC.
which is January 3, 2020 around 01:00 Iraqi and Turkish time,
Iranian General Qassem Soleimani was killed in Baghdad,
by the USA, with drone attack.]

On January 4, 2020,
(Sharing a post by mcclatchydc.com with title
Is the US headed for World War III?)
I TWEETED:

The [fake] killing of Kassem Solemani will not bring WW3, 
because the Korean War was planned for it.
Therefore, it will not escelate to a war
between the USA and Iran.
---
But a war in the REGION, between Turkey and Greece
is on the agenda,
because of the coming "Rebellion" against Turkish Government,
in the name of Fethullah GULEN,
covertly by the USA,
as projected by the Secret World State.
-------
[On January 7, 2020 around 22:UTC,
which is January 8,2020 around 01:30 Iranian, 01:00 Turkish time,
Iran's missile attacks to American targets in Iraq.
Also, around 4 hour later,
a Ukranian plane crash in Tehran.]

On January 8, 2020,
I TWEETED:

Tehran 07:30 now, Turkish 07:00.
A while ago, some "missiles" from Iran to American targets, at night, so the missile were "visible" in the videos, Iran presented.
Not a real retaliation,
with care of both "US and Iran" not to kill.
Iran will sfe face.
Trump, gain more credit.
------
On January 10, 2020,
I TWEETED:

Now a "video" showing Ukranian plane started downward.
The SWS prepared the circumstances with 82 Iranians on board,
plane to depart 4 hours after Iran's missiles to US targets,
and presented the opportunity to Iran,
to shoot down the plane.
"Warning(!)" to Iranian diaspora.
------
On January 11,2020,
(Sharing the post of globalnews.ca wth a title of
"Many victims of Tehran plane crash 
part of Iranian growing diaspora in Canada")
I TWEETED:

Now, Iran officially accepted
it shot down the plane,
but "unintentionally".
Iran will say so, to the end.
The West will "proove" it was intentional,
because the largest Iranian diaspora is in Canada
(210,000) most fled Iran because of the regime.
---
So, the public opinion will be
just as what Iran and the USA wanted to be.
Intimidation of Iran to the Diaspora.
Proof of the USA, Iran is a terrorist country.
That's why Iran's missiles to the USA targets
and the missile to the plane
were simultaneous, with 4 hour interval.
---
(Sharing the post of reuters.com with a title of
"Iran's Zarif says Ukranian plane crash caused by human error and ...")

For disaster of July 3,1988, killing 290,
"washington said it was a tragic accident.
Tehran said it was INTENTIONAL."

For disaster of January 8,2020, killing 176,
Tehran is saying it was an error,
Washington will soon say it was INTENTIONAL.
---
Now, even in the US, Trump is accused of
indirectly causing the plane disaster.
Soon, when "proved" it was intentional,
Trump's credit will get higher,
it will be understood "well"
why he killed[fake killed] Soleimani.
His claim that Iran is a terrorist state will be "clear".
---
Both of 1988 and of 2020 are
INTENTIONAL    incidents,
INTErNaTIONAL incidents.
Prepared by the SWS, Secret World State,
carried out by member "legal" States.

Nowadays, "everything" is for
the preparation of the WW3,
which will be startede by Trump,
with Korean War.
---
(Sharing the post of startribune.com with title
"Iran says it 'unitentionally' shot down plane by mistake")

"CONCEALING
(by security forces, from the administration)
THREE DAYS ..."
[until after a video display,
the existence of which was also part of the conspiracy]
------
On January 11, 2020,
(Sharing the post of apnews.com with title
"US officials: 'Highly likely Iran downed Ukranian jetliner")
I TWEETED:

On Thursday. TRUMP used the word "mistake"
["somebody could have made a mistake on the other side"].
Today Saturday, ROUHANI tweeted the word "mistake"
["deeply regrets this disastrous mistake"].

Not any other words or tweets from Trump
on the subject yet.
------
On January 12,2020,
(Sharing the post of dailymail.co.uk with th title
"Trudeau casts doubt on Iran's claim
that jet was shot down by accident")
I TWEETED:

The process started with Soleimani's FAKE killing.
After 4 hours of Iranian missile attacks to US target,
the Ukranian plane crashed.
Iran preferred to say no missile struck the plane,
instead of being silent, for 3 days,
until it accepted the plane was shot down by "mistake".

At the end of 3 days, Iran could have accepted
that the plane was shot by a "short range missile"
but not by Iranian military.
And would stick to this explanation, to the end.

It would have lenghten the clarification time,
for the public opinion,
whether or not the plane was shot by Iran.
Now the question is whether the plane was shot down
unintentionally or INTENTIONALLY.

Trudeau says it needs answer
"in the coming days and weeks" [not months].
Trump's position needs a quick clarification.
---
[My comment to Trump's tweet, saying "To the brave, long-suffering people of Iran: ..."
I TWEETED (retweeted, in deed):

3 hours after my tweet of saying
"not any other words or tweets freom Trump on the subject yet",
Trumps first tweet on the subject, because the protests
[part of the conspiracy]
are, this time, for the lies of the administration for 3 days
about the Ukranian plane crash!
------
On January 13, 2020,
[Sharing the post of businessinsider.com witth titie
"An Iranian commander said 'I wısh Icould die'
after Tehran accepted responsibility ..."
I TWEETED:

"Impossible" to prove that Iran
INTENTIONALLY shot down the plane.
So, as part of the conspiracy, a whistle-blower,
to take the risk of[fake] being killed will do it.

It means the [planned]
collapse of the Iranian Islamic State, soon.
A present to Trump.

Therefore, the real aim of the downing of the Ukranian plane
was to terminate the Iran Islamic State.
"Intimidation" of the Iranian diaspora was a dummy aim.
The actual process was initiated
by [fake] killing of Soleimani.
------
On January 14, 2020:
(Sharing the post of zerohedge.com with the title
"Downing of PS-752 already being used to smear MH-17 skeptics")
I TWEETED:

"HOW a plane taking off Tehran could have been
MISTAKEN five hours after the strikes in Iraq",
Durden wrote yesterday.

He is still skeptical.
He points to the USA, to use MEK (People'S Mujahedin of Iran)
for the downing the plane
in spite of Iran's acceptance of the responsibility.

If the soldier
(more correctly his first commander to give the order)
to push the button
was a MEK militant,
Durden's thought might be valid.

But it is not valid
because the Iranian Administration said
(during the first 3 days)
that the plane was NOT SHOT DOWN by a missile.

Yes, I also thought "HOW ... MISTAKEN ...",
as soon as hearing the downing.
I was certain it was not an accident.
The question was who did it, the US or Iran.
But I didn't write anything,
and waited for the developments.

******************
Turkish SUMMARY:
Türkçe           ÖZET:
******************

=== (15 Ocak 2020'de TAMAMLANDI) ===

Haberler'den:

TSİ 01:00 sıraları, 3 Ocak:
İranlı General Süleymani Irak'ta öldürüldü.
TSİ 01:00 sıraları, 8 Ocak:
İran'dan Irak'taki ABD üslerine füze.
TSİ 05:00 sıraları, 8 Ocak:
Tahran'da, Ukrayna uçağı düştü.

Tweet'lerimden:

4 Ocak:
Süleymani'nin (SAHTE) öldürülmesi,
3.cü Dünya Savaşını getirmeyecek,
çünkü Kore Savaşı planlandı, onun için.
ABD-İran savaşına da tırmanmayacak.

8 Ocak:
Şimdi 07:00. Az önce, İran'dan
Amerikan hedeflerine füze saldırısı.
Gerçek bir misilleme değil.
ABD ve İran'ın özeniyle,
öldürmemek için.

10 Ocak:
Video. Ukrayna uçağı aşağıya doğru.
[Düşürüldüğüne dair].
GDD [Gizli Dünya Devleti] şartları hazırladı,
82 İranlı uçakta ...
İran'a sundu uçağı düşürmesi için.
[Niçin?]
İran Diasporası'na "uyarı".

11 Ocak:
İran resmen kabul etti, uçağı düşürdüğünü,
ama "kasıtlı değil".
İran sonuna kadar böyle diyecek.
Batı, kasıtlı olduğunu "ispat edecek".
Kamuoyu, ABD ve İran'ın istediği gibi oluşacak.

12 Ocak:
İran, ilk 3 gün uçağa füze [saldırısı] yok,
demeyi tercih etti.
3 günün sonunda kabul etti düşürdüğünü,
ama "hata" ile dedi.
İran tarafından [düşürülmedi] diyebilirdi,
ve bu açıklamaya bağlı kalabilirdi,
sonuna kadar.
Bu kamuoyu için, açıklığa kavuşma süresini uzatırdı.
Şimdi soru: kasıtlı mı, değil mi.

13 Ocak:
İran'ın kasıtlı olarak uçağı düşürdüğünü
ispat etmek "imkânsız".
Onun için [SAHTE] öldürülmeyi
göze alabilecek bir itirafçı yapacak işi.
Bu demek,
İran Islam Devleti'nin [PLANLI] çöküşü, yakında.
Dolayısıyla, uçağın düşürülmesinin asıl amacı,
Iran İslam Devleti'ni sonlandırmak.
Süreç, Süleymani'nin [SAHTE] öldürülmesi ile başlatıldı.
Uçağın düştüğünü duyar duymaz,
kaza olmadığından emindim.
Soru: Amerika mı, İran mı düşürdü.
Ama herhangi bir şey yazmadım,
ve gelişmeleri bekledim.
------

(DEVAM      EDECEK)
(TO BE CONTINUED)
😀😀😀😀


====== (17 Ocak 2020) ======
"13 Profound Quotes from Neil deGrasse 
Tyseon's New Book" başlıklı bookbub.com yayınını
facebook'ta paylaşarak, şu yazımı ekledim:

"NASA'nın kuruluşu ile doğumum aynı yıl içinde"
demişti Astrofizikçi Neil, önceki gün, RT-America'da.
Bu sabah bu yayını bulup paylaştım.
Ve şimdi bu akşam, merak ettim doğum tarihini:
5 Ekim 1958.
5 Ekim 2008, 50.ci (elli'nci) doğum gününde,
İzmir'de "Zirve Fırın dayağı".
------
Ve NASA'nın kuruluşu:  29 Temmuz 1958.
Lise Numaram:         1958 + 2000 = 3958.
NASA kurulduğunda                                    , 
gün-yaş'ım:              3958 + 2 =       3960.
(veya 4000 - 40)
28 Temmuz, Tanrısal Günüm.
Misyonumun özü, DÖRTLÜ aile.
Güzel KURGU, değil mi!
Dayak da "güzeldi", 3 EN'den biri.
------
(neil > neli > enli > Denizli Lisesi)
========================


====== (27 Ocak 2020 ) ======
Bugün Facebook'ta, Cumhuriyet'in 20 Şubat 2019 tarihli,
"Atatürk'ün kurumları ve CHP'nin sorumlulukları"
yazısını paylaşarak, şu yazımı ekledim:

Türkiye Devleti için çatı kurum:
"ATATÜRK Kültür, Dil ve Tarih Kurumu".
Dünya Devleti için çatı kurum:
"YG Kültür, Dil, Din ve Tarih Kurumu".

4 konu, ayrı dersler olarak,
Dünya Temel Eğitimi'ndeki dersler arasında yer alsın.

Din Kurumu:
Dinlerin "başlangıcından",
Evrensel Din'e kadar kısa özet.
Amaç, insanlığı gönüllü olarak
tek bir din altında birleştirmek.
Süre, dine gerek kalmayıncaya kadar.

Dil Kurumu:
Amaç, ortak bir konuşma dili,
Türkçe temel alınarak.
Diğer gerekli düzenlemeler,
mevcut dilleri temel alarak, Tıp, Teknik
ve saire dilleri.

Kültür Kurumu:
Her topluluk kendi kültürüne göre yaşamakta iken,
toplulukları ortak bir kültüre yöneltmek.

Tarih Kurumu:
Tarih, insanlığın [Afrika'da] "başlangıcından",
Dünya Devleti'nin ilanına kadar, kısaca.
Tabi, yıl-ay-gün,
kayıtların başlangıcı itibariyle.
Amaç, savaşları insanlık hafızasından silmek.
Siyasi Tarih'e gerek yok.
İnsanlığın gelişimi ile ilgili tarih dalları,
Bilim Tarihi ve saire, yeterince.
-----
Ve Yeni Takvim'i,
Dünya Devleti'nin ilanı ile başlatmak gerek.
Yeni doğanlar, yeni olaylar, yeni Takvimle.
Eskiler, eski tarihlerle kullanılacak,
eski tarihlerin yeni tarihlere göre 
karşılıkları ile birlikte.

Yeni Takvim,
mevcut takvimin 4 Kasım olduğu bir yılda
(dilek 2020'de) başlasın,
5001.ci yıl olarak

[Saat 04:30 oldu, 27 Ocak 2020]
=======================


====== (29 Ocak 2020) ======
Dün, sevgili annemin 13.cü vefat yıldönümünde,
baktım "onthisday.com", 28 Ocak 2007 için.
5 vefat olayı.
Biri ilginç. Dünyanın en yaşlı insanı.
Biraz araaştırınca daha da ilginç oldu.
Paylaştım, Wikipedia'dan
"Emma Tillman" biyografisini,
şu yazıyı ekleyerek:

Dünyanın en yaşlı insanı EMILIANO
[Emiliano Mercado del Toro]
115 yaşında ölünce,
Dünyanın en yaaşlı insanı EMMALINE
[Emmaline Fanchon Tillman]
olmuş, 4 gün için.
28 Ocak 2007'de, 114 yaşında vefatına kadar.
28 Ocak 2007'de vefat etti annem,
nüfusuna göre 80 yaşında, gerçekte 78 veya 79.
-----
İsim benzerliği. 4 gün. 
Annemle aynı tarih. Dünyanın en yaşlısı.
Kesin kanaat:
Annemle ilgili Misyon-Koyucu'nun eseri.
Doğumlarından seçmiş, 1891 ve 1892'de,
bu "kurgu" için.
-----
Türkistan'da 1890'da doğan, ve 1953'te Türkiye'ye
gelip (doğum yerim) Salihli'ye yerleşen
Gaishikaan Shikaan (kadın)
26 Eylül 2011'de 
(64.cü doğum günümden 1 gün sonra)
Salihli'de, kayıtlarına göre,
Dünyanın en yaşlı insanı iken,
121 yaşında vefat etmişti.

Besbelli, o da benimle ilgili Misyon-Koyucu'nun
(uzaktan kumanda) imkanlarıyla
başardığı bir işti.

http://www.milliyet.com.tr/gundem/dunyanin
-en-yasli-kadini-manisada-oldu-1443623

-----*-----
EMILIANO
(EMALIN oi)  öldü
EMMALINE
(EMALIN me) oldu
en yaşlı
4 gün için
annemin vefatna
kadar
-----*-----
=========================


======= (February 1, 2020) ======
Today,
sharing "Space Shuttle Columbia Disaster"
of Wikipedia, on Facebook, I wrote this:

I calculated now:
Columbia: February 1, 2020.
FATMA: 14138 days old, 38 years old.
68/138, my air-force officer number.
My divinity and amputataion, at age 38.

Captain of the crew: Nick HUSBAND.
I will be FATMA's HUSBAND.
Her ex-husband was          Ozgur KAPLAN.
First name of one of the crew was KALPANA.

Ilan Ramon was an Israeli air-force officer,
who participated in
bombing Iraqi nuclear facility in 1981.
The day of February 1, 2003 was Saturday,
"Shabbat", the holiday of the week of the Jews.
------
January 28, 1986 of CHALLenger was from
January 28, 2007 of my mother's death,
whose maiden surname was CHAL (=ÇAL).
HALLEy came in 1986 / cHALLEnger.
HALLEy <> yELLAH
My divinity and amputation, in 1986.
------
The 2 Shuttle Disasters
CHALLENGER & COLUMBIA
===========================


======== (5 Şubat 2020) ========
Dün telefonumda yeni nüfus sayımızı görünce,
işlerle ilgili "bağıntı" var mı diye,
baktım asal sayılarına.
Sürpriz: 1 ve kendisi.
Paylaştım Facebook'ta, sozcü.com.tr'nin yayınını,
yazarak:
------
TÜRKİYE nüfusu: 83,154,997.
Asal sayı. 1 hariç, kendisinden başkasına
BÖLÜNEMEZ.
------
Sonra Erkek ve Kadın sayılarının da
asal sayılarına baktım.
Erkeklerinki ilginçti.
"Dörtlü Aile" mesajı vardı.
Nüfus'taki 1 yerine dört tane 2, ve bir büyük sayı.
Erkek-Kadın sayı farkını hesapladım,
Erkekler 287275 fazla.
Onun da asal sayılarına baktım:
Nüfus'taki 1 yerine iki tane 5, ve büyükçe bir sayı.
"Beş > Eş" bağnıtısıyla, yazıma ek yaptım:
------
83154997 (1 x 83154997) Nüfus.
41721136 (2 x 2 x 2 x 2 x 2607571) Erkek.
287275 (5 x 5 x11491) Erkek "eş eş" diyor.
------
Sonra hatırladım, 1 ve 5 sayılarından
oluşan ilginç bir sayı vardı,
geçen yıla göre artış miktarı için.
Tekrar baktım ona: 1151115.
Daha da ilginç bir durum gördüm sayıda:
115 -1- 115
115'lerde ne vardı?
Öncelikle Element 115'e bakmak hatırıma geldi:
MOSKOVIUM, ilginç.
Biraz araştırma ile, yeni bulunan,
doğada mevcut olmayan bir element.
Üstelik elementin resmen ne zaman MOSKOVIUM
adını aldığını da öğrendim:
28 Kasım 2016.
Sıra o tarihte başka ne olduğuna bakmaya geldi.
Sadece bir olay, onthisday.com'da:
Brezilya futbolcularını taşıyan uçağın
Kolombiya'da düşmesi, 71 kişinin ölmesi.
Haberde, "Moskova" bağıntısı aradım.
Kurtulanlardan birinin soyadının RUSCHEL
olduğunu gördüm.
Başka bağıntı yoktu, ama RUSchel yeterliydi,
RUS kelimesiyle başladığı için.
Ve yazıma yeni bir ek yaptım:
------
Geçen yıldan 1151115 fazla.
[115 -1- 115]
115 numaralı yeni elemente, 28 Kasım 2016'da
MOSKOVIUM adı verilmiş.
Aynı tarihte,
Brezilya Futbol Takımı Chapecoense
futbolcularını taşıyan uçak
"yakıt tükenişi" nedeniyle Kolombiya'da düşmüş.
71 ölü, 6 kurtulan.
Kurtulanlardan 3'ü futbolcu:
RUSchel, Follmann, Neto.
------
Bu sabah, daha fazla "bağıntı" aradım,
uçak kazası olayında.
Ölen futbolculardan birinin soyadı JESUS'du.
Ölen koç'un soyadı da SAROLI.
Gü-ROL /Sa-ROL-i
JESUS = İsa 
İsa, müslümanlara göre peygamber ama,
Hristiyanlara göre Tanrı.
Mesaj tamamlanmıştı.
28 Kasım 2016'da başlayan
31 Aralık 2019'da biten,"Kurgu".
Tabi, esas olarak zihin kontrol aleti STELLA'nın
kitlesel kullanımı ile.
Ve son bir ek yaptım yazıma:
------
Dörtlü Aile
(2x2x2x2)

Sosyalist Ekonomi temelinde
(MOSKOVium / Alan RUSchel)

TANRI ROLÜ ile
(Willian Thiego de JESUS, "futbolcu" öldü.)
(Luis Carlos SaROLi, "koç" öldü.)
[İsa (=Jesus) Hristiyanlara göre Tanrı]

***
"Kurgu", Stella'nın kitlesel kullanımı ile.
============================


====== (February "7/8", 2020) ======
My 6 consecutive related posts, in Facebook:

1) 
Only one entry by "onthisday"
when FATMA was 20333 days old,
with numbers:
3 - 5.3 - 35
The emblem of SARACENS
(a British football team, founded in 1876)
is "crescent and star".

2)
FATMA'yı buluşumun 3x3=9.cu yıldönümünde
bilgisayar çekilişi ile yapılan
30 bin yeni öğretmen atamasıyla
Türkiye'de toplam öğretmen sayısı
923133 oldu.
Bu sayının, 1 ve kendisi hariç, 
iki asal sayı çarpanı var: 3 ve 307711.
(Bu yazıda toplam sekiz tane "üç" sayısı var.)

3)
"Tanrısal tarihimin" YİRMİNCİ yıldönümü'nden
bir gün önce, 3x3x3=27 Temmuz 2006'da,
Konya 3.cü Ana Jet Üssü, 133.cü Filo'da görevli
Pilot Yüzbaşı AKGÜN SEZGİNER 
15:30'da uçağıyla kalkış sırasında
pist yakınına düşerek şehit oldu.
Uçağın düştüğü yerde çalışmakta olan
istihkam erleri
UĞUR ÖZDEMİR ve ERDOĞAN AKGÜN (başka
haberlerde ALGÜN) de şehit oldular.
Toplam 3 şehit.
Yzb.AKGÜN daha önce, Türk Yıldızları'nda
3 numara olarak uçuyordu.
Bu haberden öğrendim:
Yzb.AKGÜN'ün dedesi Şükrü GÜREL.
Ben Yılmaz GÜROL,
Konya 3.cü Ana Jet Üssü, 131.ci Filo'da,
Teğmen rütbesiyle Jet İntbak Eğitimi'nden,
uçuşta kusma nedeniyle, 1970'de ayrılmak
zorunda kalmış, füzeci olmuştum.

4)
Sayfa 21: (27 Temmuz 2006 Perşembe
15:33'de Ankara'da yazılmış:)
"Gökyüzünde AY-YILDIZ bu akşam,
bir sonraki 15 Temmuz 2012 sabahı" diyor.
27 Temmuz 2006'da, Konya'da toplam 3 askerin
(Pilot Yüzbaşı Akgün Sezginer ve 2 erin)
şehit olduğu uçak kazası ardından,
bir gazete saat 15:33'te kalkıştan hemen sonra,
diye yazmıştı. Onu ararken bu haberi buldum.
Ayrıca bu haber (başka bir sayfasında)
o olayı da anlatıyor, erlerden birinin soyadını
(Akgün veya Algün olarak değil),
Erdoğan ALAGÖZ [olarak veriyor].
Saat 15:33, öğleden sonra 3:33 demekti,
özellikle dikkatimi çekmişti, o zaman.
(Veya, öğleden sonra 03:30 dikkatimi
çekmiş, zamanla bu aklımda yanlışlıkla 03:33,
yani 15:33 olarak kalmış olabilir.)
-----
Bu haber de uçak kazası ile bağıntılı:
1) O gün 15:33'de yazılmış.
2) O gün (aakşam) gökte ay-yıldız
oluşacağını bildiriyor.
Yani biliniyordu o akşam gökte
ay-yıldız oluşacağı.
Tesadüf değil uçak kazasının tarihi.
-----
"03:33" (muhtemelen yanlış) anımsaması,
beni bu haberi bulmaya yöneltti (yöneltmek içindi).

5)
İlk karı-koca savaş pilotları.
AKGÜN Sivas, EBRU Balıkesir-Burhaniye doğumlu.
Hv.H.O. 1996 deresi mezunları.
1997'de evlendiler.
Uçak kazası olduğunda (3x3) 
dokuz yıllık evliydiler.

6)
Dün akşam, 10 Şubat yaklaşıyor diye,
FATMA'nın gün-yaşına baktım. 20333'de
biraz fazla. 20333 gün-yaşında neler oldu diye
onthisday'e baktım. Sadece bir giriş vardı.
Metinde, 3 tane 3.
SARACENS'i araştırdım. Ambleminin Ay-Yıldız
olduğunu gördüm, ve bunu 21:50'deki
paylaşımımda belirttim, 
Türk bayrağını çağrıştırdığı için.
Yıldız, hilalin epey içerisinde olduğundan,
daha çok Osmanlı bayrağını çağrıştırıyor.
Zaten klüp de 1876'da kurulmuş,
Osmanlı'da Meşrutiyet'in ilan yılı.
Burda paylaştığım bayrak siyah zeminli.
Bir de beyaz zeminli bayrak var,
aynı ama tüm renklerin karşıtları ile.
-----
21:50'deki yayınımı paylaştıktan sonra,
10 Şubat 2016'daki 3 sayısı ile bağıntılı
öğretmen atamasını hatırladım.
Hatırlamam şöyle mümkün oldu:
7 Şubat 2016'da (Geçmişteki Anı Uygulaması'ndan)
gördüm Fatma'nın diğer Facebook adresimden
paylaştığım ön-yazılı fotoğrafına 11 Şubat'ta
bir yorum yapmışım, öğretmen atamalarıyla ilgili.
Yoksa konu aklımda değildi.
Hemen internette ilgili haberi bulup
ön-yazıyla paylaştım.
-----
Ama, onun ardından "her zaman" aklımda olan,
3 sayısı ile bağıntılı AKGÜN SEZGİNER uçak
kazasını hatırladım, ve ilgili bir haber bulup
ön-yazı ile paylaştım.
-----
Sonra internette özellikle saat 15:33'ü ararken,
o gece gökyüzünde Ay-Yıldız oluştuğunu öğrendim.
Öğrendiğim siteden anladığım kadarıyla,
görünüm tam Türk bayrağındaki gibi,
yani yıldız hilale çok yakın, hilal içinde ama
uzakta değil.
Bulduğum yayını da paylaştım.
-----
Daha fazla bilgi için bu sabah araştırdım,
ve AKGÜN-EBRU çiftinin, kazadan (3x3) 
dokuz yıl önce evlendiklerini gördüm.
O yayını da paylaştım.
Bağıntılı yayınlarımın toplamı beş oldu.
-----
Ama sonra hatırladım:
1.ci yayınımda ingilizce "hilal-ay" yazmıştım.
Amblem'deki hilal-ay'dan,
gökyüzünde ay-yıldız'a.
BAĞINTI!..
Onun için şimdi 09:27,
altıncı yayınımı paylaşıyorum.
=========================


====== ("11" Şubat 2020) ======
FATMA'yı
"buluşumun" 13.cü yıldönümünde,
10 Şubat 2020 Pazartesi ["Monday"],
CORONAvirüs
salgınında ölümlerin sayısı
1000'e ulaştı ve geçti.
-----
31 Aralık 2019'da ilk bilgilendirme,
Çin tarafından,
Dünya Sağlık Örgütü'ne.
"Yeni bir virüs belirlendi",
WuHAN kentinde.
========================


==== (February "10-11", 2020) ====
My 4 consecutive tweets:

Life is beautiful with children.

Unit Community, 600+ people,
10 five-flat houses on a circle,
50 foursome-families with
4 children - 4 parents - 4 grandparents
plus the elderly, on each flat.

Every family will have 4 children,
two boys and two girls
(to be mates of each other by birth)
every 25 years.
For child-births rotation for the families,
starting from flat numbers 1/1 and 10/5.

So normally equal numbers of people
at all ages, half male and half female.
Constant circulation forever.

Transition: 1st generation, to be born
in the unit-community, will have
the same age when ready to be parents.
For each rotation, make 5 groups.
Let those in each group be parents
at ages 21-22-23-24-25.
Repeat this for the next generations.
The sixth generation will be ideal.

So, 5 generations
in the houses:
Nr.01 and Nr.10 at the age of 21
Nr.02        Nr.09                       22
Nr.03        Nr.08                       23
Nr.04        Nr.07                       24
Nr.05        Nr.06                       25
will be parents.
==========================



==== (12 Şubat 2020) ====
Dünkü, Sibel Edmonds'un tweet'inde
sözettiği, dünkü tarihli 
"Erdoğan'ı bekleyen FETÖ tehlikesi"
başlıklı Osman Başıbüyük'ün yazısını
twitter'da paylaştım:

GÜLEN Göstermelik
GÜROL Bekletmelik

yazarak.
=====================


====== (February 15, 2020) ======
My consecutive 3 tweets:

"Compare a Maasai warrier to
a Congolese pygmy ... more variation
than anywhere else."

Adding or changing genes,
by natural evaluation,
the Human Genome was developed.
Its 99.9% is the same for all.
Its 0.1% made
different races, different individuals.

Now our task is,
by artificial evaluation,
to converge races into one,
with different individuals.

Safe way:
Neither invented nor animal genes,
but only replacing human genes.
To decrease this 0.1% to "say" 0.01%.
A basic new Human Genome,
acceptable to all races, to all humans.

And "say" 600 (or its multiples)
sub-genomes, to get different individuals.
Let the 600 main people of the Unit-Community
be different from each others.
Let the artificial evolution
be completed in 6 generations,
in parallel to reach the ideal age-gap
between the generations.
==========================


====== (February 19, 2020) ======
Today, I shared in twitter,
the video of Rick Sanchez
(RT-America) program, which I watched
this morning, adding my writing as follows:

"...his [Erdogan's] days may be numbered
as president, and could be an effort
to take him out."

He will remain President of Turkey,
until the declaration of the World State
by Turks.
"Second Uprising" in the name of GULEN
will be a rebellion, not a coup.
=======================


==== (February 19, 2020) ====
Today from rt.com
sharing the news of yesterday
with title
"Death toll surpasses 2000 in China"
I wrote:

CORONAvirus death
February:
10, 1000  [10'000]

16, 1666  [16'666]
17, 1777  [17'777]
18, 1888  [18'888]
19, 1999  [19'999]
19, 2000+.

19-02-2020, 2000+.
19-02-2019,  20000 days old Fatma.

10-02-2007,  I found FATMA as wife.
==================


==== (February 19,2020) ====
Today, in twitter, sharing the latest episode of
Rick Sanchez news of RT America,
I wrote:

" ... his[Erdogan's] day may be numbered
as President, and could be an effort
to take him out."
------
He will remain President of Turkey,
until the declaration of the World State.
Second Uprising in the name of GULEN
will be a rebellion, not a coup.
======================


==== (20 Şubat 2020) ====
Bugün 03:00 sıraları tuvalete kalkınca,
tekrar yatmadan önce telefona baktım,
bir şeyler var mı diye.
Vardı, bildirim olarak telefonuma gelmişti:
Hanau'da olay, 8 ölü.
Yattım, ama uyumadım, biraz düşündüm.
Ve kalktım. 
İlgili bir haber bularak (rt.com'da) paylaştım,
3 ardışık tweet ekleyerek,
saat 05:00 sıralarında.
(Olay 19 Şubat 2019, yerel saatle 10:30
sıralarında olmuş.)
------
My three months of 1975
in HANAU-Erlensee
together with my aunt Huriser and her
two children, my cousins ALEV and FATMA.
I think I became Fatma's 
"first (sexually-oriented) love"
there , at that time.
I came to that conclusion
after February 10,2007.

It was an "impossible love" for her,
because she was 11 and I was 28.
So, she suppressed her love and forgot it.
But I believe,
because of this suppressed first love of hers,
she couldn't love sexually anybody else
(as much as she had loved me)
including the man she married.

Until today, I couldn't find any sign
of this love of hers. But now I have one:
One evening we were watching
a movie on TV.
The man, taking shower, seen naked
from behind, turning somewhat
and raising his leg,
his testes (only) were seen.
Fatma instantly looked at me,
ashamed.
------
Saat 09:00 sıraları,
(Twitter'ın sunduğu "yeni" imkânla)
"ölenlerin 5'i Türk" başlıklı nethaber.com
haberini 3 tweet'ime ekledim,
sadece
"NARGİLE"
yazarak.
Olayın 2 nargile (hookah) barda
olması dolayısıyla.
=====================


=== (February 22, 2020) ===
Today in twitter I shared the news
of bbc.com dated today with the title
"WHO concern at coronavirus ..."
and I added this:

- WHO will stop Corona Pandemic?
- Yilmaz Gurol will.
Declaration of World State by him
will be [in appearance] the end of
Secret World State, SWS.
He will prove the virus was man-made,
and its vaccine was ready
before the Pandemic was started
by SWS.
====================


==== (24 Şubat 2020) ====
Dün Facebook-Hikâye'de,
daha önce Hikâye'de paylaştığım
yazılarımdan 6'sının Galeri'deki
fotoğraflarını, aynı anda
tekrar paylaştım:

1)
CORONAvirus pandemic
will be stopped
after declaration of
World State

2)
Erdogan will remain
Turkey's President,
until declaration of
World State by Turks!
Not a coup,
but a rebellion
in GULEN's name.

3)
Sosyalizm Yetmez
Aşk da lâzım HERKESE
Analar 2 Çocuk doğursun
önce erkek sonra kız
karı-koca olsunlar diye

4)
10-02-07    FATOŞ'u buldum.
10-02-20 Corona... 1000 ölü.

19-02-19 FATOŞ'un gün-yaşı 2000.
19-02-20 Corona...        2000+ ölü.

5)
Fatma-Ayse-Gul
Yilmaz-Sputnik

F 10000 > S 34
A 22222 > S 61
Y 25000 > G 61
Y 26000 > A 61

20-02-81:       A marriage.
20-02-20: Corona "2222".

6)
[SABAH'ın 8 Haziran 2008
tarihli fotoğrafına]

FATOŞ'cuğum,
Toplum önünde
"rahat pozisyonda" olmayacağız
"karı-koca" olarak.
Çare: Dörtlü Aile.
=================



==== (4 Mart 2020) ====
2 Mart'ta (Stella marifetiyle) takvim yaprağını koparıp atmadan önce, "Dünya Yaban Hayatı" günü yazısını görmeseydim, bu yazıyı yazmak mümkün olmayacaktı.
Doğrusu 3 Mart'mış. Dün ilgili bir yayını, Demir'in fotoğrafsız facebook sayfasında şu yazıyı ekleyerek paylaştım:
YABAN HAYAT
wildlife

Sonra, facebook'ta 3 Mart'ta anı var mı diye baktım:
Varmış:
Durmuş Göktekin'in sayfamdaki yazısı, 2015 yılından. 
Bir çift Kumru fotoğrafı ile:
"Benimle yakınlık kuran kumrularım. Onların hayatı bana ilham kaynağı oldu. Onlar hayatlarını kanatlarına borçlu. Ama kendileri bunu bilmiyor. Onlarla birlikte çok yaz geçirdim. Hayatlarını inceledim. Onlar hakkında yazılar yazdım. Fıtratlatına hiç isyan etmediklerini gördüm. Yüzde yüz itaatkar olduklarına şahidim."

Bir yorum yapmışım. O da şöyle:
"Beklediğim şey", işte bu senin çifte kumrularında, Durmuş arkadaşım.
Muhtemelen aynı yuvanın yavruları. Biri erkek biri dişi. Cinsellikten kaynaklanan bir sevgiyle, yani aşkla bağlılar birbirlerine. Böyle olsun tüm insanlar. Doğumdan herkese aşk. Artık bilim yoluyla mümkün, doğacakların cinsiyetlerini önceden kararlaştırmak. Her aile, erkek-erkek-kız-kız sırasıyla dört evlat sahibi olsun, ve bu dört kardeş birbirlerine eş olsunlar doğumdan. Asıl eş-ikinci eş, büyük çift-küçük çift ayrımıyla. Herkese iki eş. Kalmasın insanlar eşsiz aşksız, erken beklenmedik ölümlerde. Kalmasın çocuklar anasız babasız, erken beklenmedik ölümlerde. Büyürken çocuklar, kardeş sevgisi eş sevgisine, aşka dönüşsün. Kalpler hep dolu olsun, yani. Aşkı varsa insanın, başka aşk aramaz. Eşine ve diğer insanlara davranışı o aşkın gereğine uygun olur hep. Evlat sevgisi, aslında eşe olan aşkın, libidosuz olarak evlatlarda devamıdır. Ve evlat sevgisinin karşılığı da ebeveyn sevgisidir. Unutacağız kıskançlığı. Öteki cinsten yaşıtlarımıza, kalplerimizde ve yataklarımızda, biraz yer olacak hep. Kendi evlatlarımıza, ve ebeveynlerimize olan sevgilere benzer bir sevgiyle seveceğiz yaşıtlarımızın evlatlarını ve ebeveynlerini. Tanıdıklarımız insanlara sevgilerimiz somut, tanımadıklarımıza soyut. Sevgi Toplumu. Sosyalist Ekonomi temelinde, standart çiçek-kentlerde. Tüm insanlara.Tek bir devlet çatısı altında. Selamlar, Sevgiler. (Gülerek yazıyorum devamını:) "Nasıl becereceksin" diye sorma!..
-----
Durum değişmişti.
Yaban'ın 8, Bahar'ın 5 yaşında oldukları anlam kazanmıştı.
Facebook sayfamda, herkese açık (tabi özellikle "arkadaşlara" yönelik) Demir'in sayfasında paylaştığım yayını şu yazıyla paylaştım:
YABAN           HAYAT
wildlife
Türkiye, Hollanda ve "Yeni Dünya" kültürleriyle!
-----
(Yaban Hayat'ın ingilizcesinin tek kelime olması da duruma uydu.)
Durmuş Göktekin arkadaşın, yazıyı 3 Mart'ta paylaşmış olması da, misyon koyucunun işi, 3 Mart 2020 için.
Soyadında TEKİN var, YABAN ve HAYAT'ın babalarının adı.
==============



===(9 Mart 2020)===
Bugün, RT.COM'dn "Pyongyang launches THREE unidentified projectiles" adlı haberini facebook'ta paylaşarak, şu yazıyı ekledim.

18 Mart 1986'da, "buldum" 3.cü Dünya savaşı ardından Dünya Sosyalist Develeti'ni kuracağımı.
6 Mart 2014'te "buldum", Kore Savaşı ile başlatılacak 3.cü Dünya Savaşı, özellikle ABD-Rusya arasında topyekün konvansiyonel savaşa dönüşecek.
ABD ve Rusya'nın asimetrik nükleer patlamalarla tepeden teslim alınması ardından,
Dünya Sosyalist Devleti ilan edilecek.
------
Temmuz 2016'da,
Trump Cumhuriyetçilerin Başkan adayı seçilmesinin hemen ardından tahminim:
Başkan seçilecek, ama göreve başlamadan Kore Savaşı başlatılacak.

Şimdi,
henüz Demokratların başkan adayı kesinleşmeden tahminim:
"Sosyalist Sanders başkan seçilecek, ama göreve başlamadan önce Kore Savaşı başlatılacak.
Sanders'in misyonu Amerikalıları hazırlamak, Sosyalizm için.
Apaçık başladı bile:
"Castro iktidara gelince, okuma yazma seferberliği başlattı, kötü mü oldu" diyerek.
[- Yılmaz, yanılırsan SANdımDERS'İN!]
[- Olur!]
------
Şimdi CORONA zamanı.
Şu anda, Çin'den sonra vaka sayısı en çok olan ülke Güney Kore.
Yayılma skeri birliklerde de.
Bu yüzden, yıllık ABD-Güney Kore askeri tatbikatı ertelendi.
CORONA'dan sonra, Kuzey Kore'nin ikinci füze denemesi, bugün.
Kuzey Kore suçlanacak, savaşı başlatmakla, CORONA'yı fırsat bilerek.
------
Ayrıca, 2 Ekim 2018'de KAŞIKÇI'nın Türkiye'de [sahte] öldürülmesi olayının ABD yönetimi, yani Trump tarafından, ABD-S.Arabistan-Türkiye istihbaratçılarının işbirliği ile gerçekleştirildiği kanaatindeyim, Kore Savaşını başlatabilmek için.
Beklentim, suçlamanın S.Prens M.S.Salman'dan ziyade Trump'a yönelmesi, ve Trump'ın kendisin "kurtarabilmesi" için,
Kuzey Kore başlattı diyerek, Kore Savaşını başlatması.
------
Ama önce,
Türkiye'de GÜLEN adına 2.ci kalkışma (darbe değil isyan mahiyetinde).
Mevcut durumda, görünür gerekçe Suriye nedeniyle tırmanışın devam etmesi dolayısıyla 
Rusya'nın bölgede jeopolitik kazancını önlemek.
Asıl gerekçe Türklere Dünya Devleti'ni ilan etmek için yol açmak.
Türkiye Devleti'ne karşı mücadelenin,
Dünya kurulu düzenine karşı mücadeleye "dönüşmesi" ile.
------
Kore Yarımadası, 2.ci Dünya Savaşı'ndan sonra ikiye bölündü, 3.cü Dünya Savaşı'nın başlatılması için.
Kuzey Kore'nin ilanı İzmir'in kurtuluşu'nun yıldönümünde, 9 Eylül 1948'de.
İlk Kore savaşında bir miktar Türk askeri de şehit oldu, Kore'de.
İki ülkeyi ayıran 38.ci paralel, İzmir ili sınırları içinden de geçmekte.
------
38 yaşımda "buldum", Sosyalist Dünya Devleti'ni kurmak için, doğumdan seçildiğimi.
38 yaşımda başladı "Tanrısallık".
Sosyalist Ekonomi temelinde, Dörtlü Aile düzeni ile Sevgi Toplumu için.
38 yaşımda Ampütasyon ve hadımlık, Aseksüel insanlık için.
------
Ampütasyon'un (asıl) sebebini
son zamanlarda
Dörtlü Aile misyonu'nun
2 erkek 2 dişi 4 kardeş yerine
4 aseksüel kardeş olarak güncellendiğini
"bulduktan" sonra
"buldum".
===============


===(March 11th, 2020)===
Today I shared in facebook the following:
------
CORONA's hit on World-Capitalism will be the biggest.
So, Socialization of the Economy
will be the easiest for the Socialist World State.

The social circumstances will also present
easy governance to the World State:
No travel, people locked at home,
social activities postponed, no demonstrations
[remember Hong-Kong, before CORONA].

Proving CORONA was man-made
together with vaccine
will bring [in appearance]
the collapse of the Secret World State.
[Remember, Secret World State DID make
the 3-big-war plan, to reach
"Socialist World State".]
===================


=== (March 19, 2020) ====
Today, in facebook, sharing
"worldometers.info Coronavirus Update (live)"
I wrote:
------
Virus is not a living thing, but a cluster of genes.
So it can not move or multiply itself.
But by external conditions, if 1 virus enters a body,
a process starts, for a period of time,
which is called incubation period.
The body accepts it as its own part,
and adds the virus to its own DNA.
So the body multiplying its DNA,
multiplies the virus as well.

Also the body starts neutralizing
the multiplied viruses.
At the end of the incubation period,
if the body wins the "battle",
the individual becomes immunized to
the same kind of new viruses,
and the individual is no more exporter
of viruses to other individuals.

During the incubation period, the individual
may have heavy sickness, light sickness,
or no sickness at all.
If the virus wins the "battle" the body
(the individual) dies.
For CORONA, the incubation period is 14 days.
Death from CORONA is not %100 of the cases,
but a small percentage.
---
CORONA "started" in WuHAN-China,
on December 12 (or 8) of 2019.
But China now (almost) "managed" to stop
the spread, with the current death toll of 3245
(of 8968 of the World's death toll),
by lockdown of WuHAN, with everybody at home,
and neutralizing the free CORONA viruses
in the city by disinfection.

China was prepared for it, 
to "show" the World that it could be managed,
without vaccine or drug to cure.

[I "know" CORONA is man-made
(by the Secret World State)
together with its vaccine and its drug to cure.]

South Korea, a while ago, had the 2nd largest
cases other than China, but it also almost 
managed to contain the spread.
Therefore an appropriate condition,
with regard to CORONA,
was created in the region to start the Korean War.
With proper precautions, Turkey kept itself
away from CORONA cases until March-10,
in connection with its coming role
in the establishment of
the Socialist World State.

But Italy "couldn't manage" to beat CORONA,
with the current 2978 death,
soon to surpass China.

And the USA, the heart of the World-Capitalism,
was not "prepared" for CORONA either.
And today all its 50 States have cases.
No doubt in the coming days, weeks
and months the cases will exponentially
increase in the country.
---
Many people will die in the World.
Capitalism will collapse.
During CORONA time, following the 3rd World War,
Socialist World State
will be declared by Turks.
===================


===== (10 Nisan 2020) =====
Dün akşam,
rakamlara bakarak 10 Nisan'da Dünya ve Türkiye'de
Corona'dan ölüm (resmi) sayılarınını 10 Nisan'da
1,000,000 ve 1,000
sayılarını aşabileceğini Facebook'ta paylaştım.
Bu sabah önce "son rakamlara" baktım,
"canlı" yayın yapan worldometer'dan.

Sonra, Ayşe'nin sayfasına girdim.
Çok şey paylaşmış.
"Biri 00:23'de deprem oldu" başlıklı.
Haber kaynağına girdim. Ek bilgi yok.
Kandilli Listesi'ne baktım.
ORDU'da olmuş, bugün.
Türkiye'de günün ilk depremi.
Liste, Yunanistan depremi ile başlıyor.
Onu saymazsak toplam 10 deprem .
Facebook'ta şu yazıyı paylaştım:
---
04:33'te kandilli listesine baktım:
Türkiye'de, 10 Nisan 2020'de, 10 deprem:
1.cisi: 00:23, 4.2 AVDULLU-KUMRU-(ORDU)
10.cusu: 03:20, 2.2 ÜÇOCAK-ARICAK-(ELAZIĞ)
(En şiddetlisi ilki.)
ÜÇOCAK ARICAK > OCAK-ARI > KARI KOCA
Demir-Gül KARI KOCA oldular, 10 Nisan 1975.
KUMRU ...
Ayşe'den paylaştım.
Demir-Gül evliliğinin 45.ci yıidönü mü
KUTLU ...
olsun
---

Sonra, Facebook'un "hikayeler" uygulaması
aracılığıyla, Akın Aklar'ın doğum gününü 
kutladım, şu yazıyla:

1145 Yılmaz, 1142 Akın'ın 
Doğum Gününü kutlar!
Akın'cığım,
ve bugün Kardeşim Demir'in kuzen Gül'le
evlilik Yıldönümü.
10 Nisan 2020
---
Daha sonra, Akın'a hitaben şu yazıyı yazdım,
facebook sayfamda ve Hikayeler'de paylaştım:

Akın'cığım, biz Teğmen'ken Akın Akün Yüzbaşı'ydı.
Bizim gibi "Füzeci". Lançer Kıta Komutanım, 1.ci Filo'da.
Çok sonra adı ve soyadını, benimkilerin ilk harfleriyle
AKgÜN yAKIN olarak yorumlamıştım.
Ve, AKIN AKlar / AKIN AKün
Selimiye'den tahliyeden sonra, 1973'de Bağdat Caddesi'nde 
karşılaşmıştık. "Yılmaz senin TM tercümelerin ilaç gibi
geldi. Diğer filolar da aldı, fotokopilerle" demişti.
Orduda bana "sosyalizm" imkânı kalmayınca,
"zararsız" disiplinsizliklerle
resen emekli olmayı amaçlıyordum.
Bir de "zararlı" eylemim olmuştu [kuşkusuz,
o sırada bilinen]. NATO gizli belgelerinden
8 füze filosunun yerlerini gösteren haritalarını
pelür kağıtlara kopyalamıştım.
Niyetim, Doğu Almanya'ya giderken götürmek içindi.
Gittim sonra Doğu Berlin'e,
yeni evliler kardeşim Demir ve eşi Gül'le.
Berlin'in 30.cu Kurtuluş Yıldönümü'ymüş.
Almadılar bizi. Batı Berlin'e "deport" ettiler.
Orduda son günlerim sırasında,
Üs Komutanı Necati Gültekin beni çağırdı.
Neden ayrılmak istediğimi sordu. "İlgisiz" bir biçimde
"Batur Paşa'ya güvenmiyor musunuz" dedi.
[Batur Paşa 52.ci doğum günümde vefat etti.]
[Az önce öğrendim, Gültekin Paşa da,
66.cı doğum günümden 3 gün önce vefat etmiş.]
Aralık 79'da kardeşim Demir'in istihbaratçılarla
bağıntısını "anladıktan" sonra,
istihbaratçılardan ve arkasındaki
Batı Dünyası'nın egemenlerinden
"pozitif" politik görev beklentisi içine girdim.
1983'teki banka soygunu o amaçla.
Hapishanecilik başladı.
1985 Aralık'ta, Çanakkale "Adi Suçlular" koğuşu,
100 kadar tutuklu veya hükümlü.
Birgün bir güruh üç beş kişi beni bir köşeye
sıkıştırdı. Biri kıçıma parmak attı.
O sırada yakındaki ranzanın üst katında
ayakta biri de "HA HA HA" diye tempo tutuyordu,
aşağıya "güruha" bakarak.
Boksör değilim ama,
yumrukla karşılık vermeye çalıştım.
Cezaevi yönetimi [kavgacı diye] beni revire nakletti.
Revirde 18 Mart 1986'da
Gizli Dünya Devleti'nin varlığının bilinci ardından,
Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak için,
doğumdan seçilmiş olduğum kanaati.
Adi Suçlular koğuşundan önce, Siyasi Suçlular
koğuşlarındaydım, Çanakkal'de.
Hapishanecilik bana göre çok ağırdı.
Sonlandırmak için ne yaptıysam boş.
"İtirafçı" bile oldum.
"Beni banka soymaya Cengiz Mete teşvik etti"
diye dilekçe verdim.
Bunun üzerine beni "itirafçılar" koğuşuna
naklettiler, daha sonra da "Adi Suçlular" koğuşuna.
Cengiz Mete, devre arkadaşımız.
1.ci Filo'da benden başka tek 68'li.
Benden önce orda göreve başlamıştı.
İlk kez nöbetçi subaylığımdan önce,
onun bir nöbetçi subaylığında, beni de
görevlendirmişti Komutan,
gerekenleri öğrenmem için.
Bugün öğrendim. Yarın da onun doğum günüymüş.
Kutluyacağım.
Demir-Gül evliliği, seninkini kutlamaya vesile oldu.
Bu yazı da onunkini kutlamaya vesile oluyor.
Biliyorsun, 1 yıl önce topluca 50 kadar devre arkadaşımla
facebook arkadaşı olduktan sonra, faaldim ilişkilerde.
Ama uzun süredir, özellikle iletişim kurmamaya
dikkat ediyorum.
Beklenti süreci içindeyim.
28 Temmuz 1986'da istihbaratçılardan gelen
mesajların "gaipten gelen" zorlayıcı mesajlara
dönüşmesi sonucu,
3 gün sonra ampütasyon (ve hadımlık).
Hastanede kanaat, mesajlar Tanrı'dan,
ve Tanrı benim insan bedenim içinde.
2 yıl kadar Tanrısal bilinçle yaşam.
1988 İlkbaharında, burda İzmir'de,
Tanrı olmadığımı,
Sosyalist Ekonomi temelinde,
Dörtü Aile düzeni ile,
yeryüzünde Sevgi Toplumu'nu kurmak üzere,
Misyon-koyucu tarafından,
Tanrı rolü oynamak için seçildiğimi kavradım.
Seçilmekten kastım, hazırlık doğumdan önce.
25 Eylül 1947'de doğsun,
31 Temmuz 1986'da kendisini hadım etsin.
Sevgi ve Selamlarımla!...
---

Ve daha sonra,
wikipedia'dan Prince Floris biyografyasını
facebook'ta paylaşıtım, şu yazıyla:
 
FLORAPOLIS /FLORIS
45.ci doğum günü kutlu olsun,
Hollanda prensi FLORIS'in,
Demir-Gül evliliğinin 45.ci yıldönümünde.
Demir ve Gül'ün kızı Barış, eşi Tekin,
ve iki çocukları Hollanda'da yaşıyorlar.
Bugün Türk Polis Teşkilatı'nın
kuruluşu'nun 175.ci yıldönümü.
O da kutlu olsun.
Sevgi Toplumu için 100,000 adet
"sabit" nüfuslu standart kentler.
Çiçek-kentler adını vermiştim onlara.
FLORAPOLIS de diyordum.
florapolis / florAPOLis > floris
Bugün 4 bacalı Titanic'in yolcuları ile birlikte
ilk (ve son) atlantik seferine başlamasının da
108.ci yıldönümü.
Misyonum "Dörtlü Aile" için battı,
buzdağına çarparak.
---
Ve takvim yaprğını kopardıktan sonra,
baktım bugün, ne yazmış diye.
Laiklik konusunu görünce,
fotğrafını çekip paylaştım, şu yazıyla:

Evet bugün, TC Anayasası'ndan
"Devlet'in dini İslamdır" ibaresinin 
kaldırılışının da (92.ci) yıldönümü.
Önce Padişah "kaçtı". Dünya Müslümanları
"halifesiz kalmasın" diye, Ankara, Padişah'ın kuzeni
Abdülmecit'i halife ılan etti. O da itiraz etmedi,
"Halife hâlâ Vahideddin'dir" demedi.
Bir süre sonra halifelik de kaldırıldı.
Laikliğe geçiş süreci.
Birinci Dünya Savaşı'nın, misyonumla ilgili
en önemli iki nedeni:
Rusya'da Sosyalist, Anadolu'da Laik devlet.
Sevgi Toplumu misyonu için Anadolu Türkleri seçildi.
Atatürk, Yılmaz'ın içinde yetşeceği şartları hazırladı.
---
Ve son olarak bugün, saat 20:00'dan az önce,
Corona'dan ölenlerin "resmi" sayısı
hem Dünya için worldometre'de,
hem Türkiye için Bakan KOCA'nın açıklaması ile
belli oldu.
Sayılar 100,000 ve 1,000'i aştı,
aynı günde, 20 Nisan 2020'de,
Demir-Gül evliliğinin 45.ci yıldönümünde.
Facebook'ta paylaştım, konuyu.
Şimdi saat21:00.
======================


=== (11 Nisan 2020) ===
Bugün Cengiz Mete'nin doğum günü 
münasbetiyle, aşağıdaki yazılarla 2 yayın 
paylaştım facebook sayfamda, ve "Hikayeler"
yardımıyla, Cengiz'in sayfasında:

CNN'den "Biggest lottery jackpots in U.S. history":
ABD Lotto çekilişleri,
1 bien, en büyük ikramiye:
18 Mayıs 2013, $590m - FATMA's 49th birthday.
8 Temmuz 2016, $540m - ASIM's 62nd birthday.
(FATMA, kuzenim, eşim olacak. ASIM, abisi.)
ABD Lotto tarihinde en büyük ikramiyeli, 1 bilenli,
2 çekilişin rekoru 28 Ağustos 2017'ye kadar 
devam etti, çekilişte Mavis Wanczyk
$758m kazandı.
Aynı dede ve anneannenin 9 torunuyuz.
Ve içimizde sadece FATMA "maviş" mavi gözlü,
Fatma anneannemiz gibi.

Wikipedia'dan "Carl Franklin":
Doğum Günün KUTLU OLSUN, Cengiz'ciğim!
Carl'ın da. Aynı tarihte doğmuşsunuz.
Yönetmeni olduğu
"Devil in a BLUE dress"
filmi bana FATOŞ'umu (FATMA'yı) hatırlattı.
O da, senin gibi "maviş" (mavi gözlü).
Fatma'nın 7x7=49.cu Doğum Gününde,
18 Mayıs 2013'de, ABD'deki Lotto çekilişinde
büyük ikramiyeyi bir kiş, 12x7=84 yaşındaki
kadın Gloria MacKenzie kazandı, 590 milyon Dolar.
ABD Lotto tarihinin en büyük, 1 bilenli ikramiyesiydi.
Rekorda kalma 1558 gün sürdü,
23 Ağustos 2017 çekilişinde, 1 bilen kişi olarak,
1x53 yaşındaki kadın Mavis Wanczyk 
758 milyon Dolar ikramiye kazanana kadar.
Fatma da 53 yaşındaydı, o zaman.
Mavis / Maviş
====================


=== (April 12, 2020) ===
Today,
sharing the introduction of the book
"Until the End of Time"of Brian Greene,
by penguinrandomhouse.com,
with my writing:
---
"Greene takes us on a journey
from the big bang to the end of time, ..."

With scientific consciousness,
we are sure the Earth broke from the Sun.
It leads us to the Big Bang Theory.
But it is not the answer for
the beginning of the Universe,
because what preceded it still remains unknown.

We will never know the Ultimate Universal Reality,
mainly the eternal past and the eternal future.
Agnosticism, this way, will be
the philosophy of the Humanity.
But we will learn more and more with Science
which we have developed,
as long as we exist in the Universe.
Being Agnostic, living with Science.
...
Before the Humanity becomes Agnostic,
I will put, so to speak, behind the "Big Bang"
something with which the Humanity is
accustomed: GOD.

GOD created everything instantly.
The Universal Process started.
GOD will terminate everything instantly.
The Universal Process will end.

And during the Universal Process,
GOD came down to Earth,
in my body as Human.

That is, the whole of Universal Process
was pre-determined by GOD,
a concept also with which
the Humanity is accustomed: DESTINY.

And I will say that, as Humans,
we will never understand the DESTINY.
It is a divine mystery.
Humans are free to choose
between good and evil,
but what he or she chooses
was in fact decided by GOD.

And I will say "some more",
to unite the Humanity under one religion,
to establish the Social Order,
in which the Humanity will live
UNTIL the END of TIME.
...
My mission is to play GOD,
to establish Love Society on Earth
with Foursome Families,
on the basis of Socialist Economy,
as projected by the "mission-maker"
the CENTER of the Secret World State.
==================


=== (18 Nisan 2020) ===
Bugün,
hürriyet.com.tr'den
"Talihsiz Katie: Yüzü bir türlü gülmedi"
başlıklı haberi paylaştım, şu yazıyla:

SURİ ve SEVGİ'nin Doğum Günleri KUTLU OLSUN!
18 Nisan 1983, DEMİRbank soygunum.
18 Nisan 1986, DEMİR baba oldu, ikinci kez.
SEVGİ doğdu.
18 Nisan 2006, SURİ doğdu.
Babası ve annesi, 18 Kasım 2006'da,
DEMİR'in 57.ci doğum günününde,
evlendiler.
2102 gün sonra 2012 yılında
boşandılar.
================


=== (April 18, 2020) ===
Today,
I shared in Facebook a profile photo of mine,
with the following writing:

The origin of the Secret World State is the Roman Empire.
Christianity is the Secret of Caesar.
Division of the Empire to the two was for convenience.
So did the Christianity: Catholic and Orthodox.
The Unity continued.
Islam is the Secret of Justinianus.
Umayyads became the representative of Islam in the Unity,
after they seized power in the State of Islam.
Within a hundred year they expanded Islam
from Middle Asia to Iberia.
Turks accepted Islam during their reign.
But when Umayyads aimed to become the Center of the Unity,
the Center terminated them, using the Abbasids,
keeping the Umayyad sovereignty in Iberia.
The Byzantine Empire invited Turks to Anatolia.
Manzikert Battle was a cover.
Conquest of Constantinople by Turks is the plan of the Unity.
Afterwards the Center became the Papacy.
The Papacy assigned Spain to conquer
the lands beyond the Atlantic
and to make the people there Catholic.
Around 25 years later, as the project of the Center,
simultaneously, Protestantism in Europe,
and Caliphate in Istanbul, in addition to Patriarch.
In 1700s, the Center of the Unity,
which was in deed a Secret World State any more,
was the British Empire.
Upon the emergence of Capitalism,
the Center realized almost simultaneously
the French Revolution and the independence
of the British colonies in America.
Afterwards it planned three big wars,
to reach Socialist World State, under its sovereignty.
Later the Center projected Love Society
with Foursome Families,
and mounted it upon the 3-big-war plan,
with the Universal Religion, the Secret of Victoria.
The road-map was changed:
Anatolian Turks would establish Love Society in the World,
on the basis of Socialist Economy,
under the leadership of a "Lucky Turk" chosen by birth.
The Center planned to dissolve itself
upon the accomplishment of the Mission.
==============


=== (April 20, 2020) ===
Today,
I shared in Facebook, the news of GLOBAL NEWS,
with title 
"17 dead, incuding one RCMP officer,
after shooting spree in Portapique, N.S."
adding the following writing of mine:
-----
Gabriel Wortman,
with "police" uniform and in a "police" car,
killed 1, at different places of Portapique,
and he was reportedly killed by Police,
which I don't believe.

The incident was yesterday Sunday night,
on April 19, 2020, the 27th and 25th anniversaries of
Texas-Waco and Oklahoma City massacres.

Two names among the victims were disclosed.
One is the woman veteran police
Heidi STEVENSON.
Mercedes STEPHENSON,
of the Global News, was said by polis
Brenda Lucki
that "polis don't know the suspect's motive".
***
Early-1990,
I lost my mission-conscouasness.
So, I had not felt any oppression afterwards.
My mission-consciousness came back late-1992.
I wrote my photo-copy book A.W.W.F.C. in Spring 1992,
not including anything about myself.
And I had tried to make it published abroad during 1992.
In Turkey I sent letters to two women,
requesting help me publish mybook.
One of them was Ayse KARASU of Hurriyet Newspaper.

Following late-1992,
I hadn't felt any oppression as well, until July 1996.
***
One evening, in Summer-house, at Urkmez-Izmir
[in the Summer of 1993, or maybe of 1992]
I gave a copy of my book to woman GABRIEL,
asking her help for its publication in the U.K.
She congratulated me.
In addition to us, there was only my niece BARIS in the room.
She said to me:
"Uncle, what are you celebrating".

Gabriel had become the friend of the family
of my cousin Fatma,
because Fatma had been nanny of Gabriel's child Charlie,
in the U.K., in the past.

After I gave the book to Gabriel,
there was a quarrel
between Fatma and her husband Ozgur.
Late at night, we all together went to a nearby Cafe.
Ozgur seperately waiting in his car.
I stood up, and went to him
to make the two get along well again.
He said to me "I will break her mouth and nose".
I couldn't be succesful, but he didn't do what he said.

When we turned back to the Summer-house,
on the news I heard that 
the husband of Ayse KARASU,
alone in his car, had an accident and was killed,
in Salihli, at the junction of the village of Yılmaz.
An extraordinary incident
in connection with me. 
Salihli was my birth-place, and my name was Yilmaz.

The next morning Ozgur would return to Izmir.
I asked him to take me too.
On the road, I mentioned to him the incident I heard
the day before,
including my sending a letter to Ayse KARASU.
He was "shocked".
I still remember his looking at me
with a feeling of shock, while driving the car.
I couldn't understant it why.

Much later I understood
the quarrel between Fatma and Ozgur was fake,
and was aimed at me,
to give me a message indirectly,
because I was still trying to make my book be published.
But for me to get the message was impossible,
because I was in a period of
not feeling any oppression.

So, at he time I had not felt any negative feeling
against the two,
which was good for me,
not to have to swallow a bad memory later,
when to find out Fatma as my wife (to be).
***
Yes, after having back my mission-consciousness,
the publication of the book had become unnecessary,
and even maybe detrimental to my mission.
But I had given a copy to Gabriel, any way.
***
Gabriel Wortman was a man,
but "our" Gabriel was a woman.

(I remember her saying
"soupy snoopy"
while all together that night going to a soup-shop.)

wort-MAN / WO-rt-MAN
MAN     / WOMAN

[Later a few times in the past, and also today,
I searched the traffic accident of 
"the husband of Ayse KARASU"
in internet,
but couln't find any knowledge.
(Ayse Ozek Karasu)
===================


===(21 Nisan 2020)===
Bugün,
AYDINLIK.COM.TR'den
"Mustafa Kemal 1900 yılı: Harbiye'den Lozan'a
Cumhuriyet'in ilanı dönemine"
başlıklı yazıyı Facebook'ta paylaştım,
aşağıdaki iki yazıyla:
------
"Mustafa Kemal'in Harbiye'ye girdiği yıl 1900 yılıdır."
19 Mayıs 1919'daki
3 tane 19 göze çarpıcı.
"İşaret" mi diye bakılırsa, işaret olduğu bulunur.

Dört önemli tarih, 19 yıl aralarla:
Doğum, Harbiye, Samsun, Vefat.
Ama biri 1900 olmak şartıyla (yani 1901 değil).
Hem yaşları hem tarihleri, 19 sayısının katları.

Besbelli, yıl 1900'e yaklaşırken,
19 sayısının asal sayı olduğu da göz önüne alınarak
yapılmış kurgu:
Yaşların çarpanları iki rakamlı.
[0x19   1x19   2x19   3x19]

"3 büyük savaş" projesinde, Türkiye'ye yer yoktu.
Sevgi Toplumu projelendirilince,
Anadolu'da laik bir Türk Devleti
ihtiyacı ortaya çıktı.

***

Yılmaz Gürol "doğumdan" seçildi:
Dünya'da, Sosyalist Ekonomi temelinde,
Sevgi Toplumu'nu kurmak için.

Mustafa Kemal "doğumdan" seçildi:
Yılmaz Gürol'un içinde yetişeceği ortam,
Anadolu'da Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak için.
================

===(19 Mayıs 2020)===
KORONA
Türkiye, vaka 100 bini aştı, 101 bin 790.
Ölen ikibin 491, taburcu onsekizbin 491.
23 Nisan 1920:
eric yARROw  ve  louis bARROn
doğdular.   
23 Nisan 2018:   
prens louis doğdu. 
Shakespeare 
"23" Nisan 1564'te doğdu, 
"23" Nisan 1616'da öldü. 
1564= 2×2×17×       23 
1616= 2×2×2×2×    101   
💙💙💙💙

==== 18 Ağustos 2020 ====
Dün, Facebook'ta paylaştım:

"Tanrı" olduğunu iddia eden David Koreş,
17 Ağustos 1959 doğumlu.
19 Nisan 1993'te, Texas-Waco'da o da öldü,
iddiasına inanmıyorum. Sahte ölüm.

***
"Tanrılık" tarihim, 28 Temmuz 1986,
yıl Halley'den, gün-ay Ankara Savaşı'ndan,
yaşım 19x2=38 olacak biçimde.

Buna uyan Doğum tarihim 25 Eylül 1947,
gün-ay Niğbolu Savaşı'ndan.

***
Fatma'yı eşim olarak buluş tarihim 10 Şubat 2007,
gün-ay Victoria-Albert evliliğinden,
yıl annemin vefat yılından,
vefatından 13 gün sonra olacak biçimde.

Annemin vefatı 28 Ocak 2007,
yıl Mevlana'nın doğum yılından.
(1207+800= 2007)

***
Babamın vefatı, Fatma'yı eşim olarak buluşumum
555.ci gününde, 13.cü vefat yıldönümü olacak biçimde,
17 Ağustos 1995.

==============

==== 19 Ağustos 2020 ====
(Burdaki önceki yazıma EK olarak)
Facebook'ta dün paylaştım:

Doğumla Tanrılık, Yıldırım Bayezid'le bağıntılı olsun.
Niğbolu 25 Eylül, Ankara 28 Temmuz.
HALLEY (ELLAH) esas.
Öyleyse Tanrılık yılı 1986 belli.
!985 sonlarında da yakınlardaydı Halley,
ama 9 Şubat 1986'da en yakında.
1 Ocak 1986 sonrası yeteri kadar 19x2=38 
yaşında olmalı (Atatürk'ün 19'ları ile bağıntılı).
Öyleyse, Tanrılık 28 Temmuz 1986,
Doğum 25 Eylül 1947.

Halley kurgusu desteklenir.
(Challenger, Çal)
["Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız ..."]

***
Ana için MEVLANA (MEVLA -ANA) esas:
1273+700 erken, 1273+800 geç.
1207+800=2007 uygun ("78-79" yaş).

Kurgu desteklenir.
(Mevlana Çavdar, Mevlana Camisi)

***
Fatma için, kuzenler ve Misyon kökeni dolayısıyla,
10 Şubat esas.
Ana ve babayla, aynı sayılarla
gün ve yıl bağıntısı olsun.
13 dikkat çekici.
Annesinin vefatından sonra
belli ki gün sayılarına dikkat edecek.
Öyleyse, 10 Şubat'tan 13 gün öncesi
28 Ocak 2007, ana için.

Baba için, Fatma'yı buluşunun 555.ci günü
13.cü yıldönümü olabilmesi için,
17 Ağustos 1995 uygun (77 yaş).

(Beş Beş Beş - Eş Eş Eş)
("Aman aman olmuyor, eş eşini bul*uyor...")

***
HALLEY, 18 Mayıs 1910'da
saat "13:11 GMT" de Dünya'dan "göründü".
Doğum açısından. Fatma için asıl olan,
Halley'in 1910'daki gelişi.
54.cü yıldönümü, 18 Mayıs 1964,
Fatma'nın doğum tarihi.

Halley'in  Dünya'dan görünüşü
18-19 Mayıs 1910.

Halley'in Güneş'e en yakın olduğu
ve olacağı tarihler:
20 Nisan 1910
9 Şubat 1986
28 Temmuz 2061

Tanrılık tarihimin 28 Temmuz 1986
olarak seçilmesinin bir sebebi de 2061 yılı.
Bununla ilgili güzel bir kurgu da var:

gün-yaşı / yıl-yaşı
Yılmaz 25000  -   Kuzen Gül 61 
Yılmaz 26000  - Kuzen Ayşe 61
Kuzen Ayşe 22222 - Sputnik 61

13 yerine 12 sayısı da seçilebilirdi,
Halley'in 1986'da Güneş'e en yakın tarihi,
Fatma'yı buluş tarihim olurdu.
Uğurlu sayımız "13 olsun" demişler.

============

==== 21 Ağustos 2020 ====
Önceki yazımla ilgili
Düzeltme ve EK:

13 sayısı, birçok muhtemel sayı
arasından en uygun olanı diye seçilmiş.

Örneğin 12 seçilseydi, babamla ilgili
sorun yoktu. 555 için, vefat tarihi
17 Ağustos 1996 olacaktı.
Yıldönümü bağıntılı olaylar, yine bağıntılı olmaya
devam edecekti.
Annemin vefat tarihi 29 Ocak 2007 olsaydı,
ilgili bağıntılı olaylarda "+1 gün" ilave
yapmak gerekecekti.
Challenger (Chal "Çal") 29 Ocak 1986 olmak,
444 gün için,
Titanik'in batış ve Kim il Sung'un doğum tarihi
16 Nisan 1912 olmak zorundaydı.
Yani sorun yok.
Ama başka bazı çok önemli bağıntılarda sorun var.
-----
Sputnik ve "62'li üçlü kurgu" ile başlıyayım anlatmaya:
Çok erken tarihte, görmüştüm
annemle Sputnik bağıntısını:
Annemin vefatının 250.ci günü, Sputnik'in
fırlatılışının 50.ci yıldönümüydü.
(250/50)

25,000.ci gün yaşım yaklaşırken buldum:
Yılmaz 25,000 - Gül 61
26.000.ci gün yaşım yaklaşırken buldum:
Yılmaz 26,000 - Ayşe 61
61'ler 2 adet olmuştu, ilginç.
Sonra tesadüfen (!) buldum:
Ayşe 22,222 - Sputnik 61
61'ler 3 adet olmuştu, daha da ilginç.

Ve, 2 gün önce burda internet kafe'de
(Tekno Game Center'da) yazarken gördüm:
3 öğeli 61'li kurgu,
2061 yılı dolayısıyla yapılmış.

Sputnik'in fırlatılışı için asıl olan,
22,222 olsun diye, Ayşe'nin doğum tarihi.

Ama, annemin vefatının 2500.cü günü,
Ayşe'nin 56.cı doğum günü
(önce 250.ci, sonra 2500'cü.)
Annemin vefatının başka bir tarihte olması,
zincirleme her şeyi bozar.
----
Annemin vefat tarihi 28 Ocak 2007 olarak
kalmaya devam ederken Sputnik'in başka
bir tarihte fırlatılması 61'lileri 2'ye düşürür,
ve yukardaki Sputnik bağıntılarını bozar.

Ama başka 2 güzel bağıntıyı da bozar:
Fatma 10,000 - Sputnik 34
Yılmaz 10,000 - Tarih 10 Şubat 1975.
Fatma'yı buluş tarihimle
yıldönümü bağıntısı.
----
21 Ağustos 2020, 11:20
Tekno Center'a teşekkürlerimle!
(Bilgisayarım epeydir bozuk)

============

********************
5 Eylül 2021
Salihli'nin 99.cu Kurtuluş Yıldönümü
Talihli Salihli Doğumlu
facebook.com/talihliyilmazgurol

Dün sabah telefonuma mesaj geldi:
Tekirdağ ERGENE ilçesinde yük treni ile
servis minibüsü hemzemin geçitte çarpıştı.
(6 ölü, 4 Eylül, 08:00 sıraları)
Haberi telefonumdan Facebook'ta paylaştım.

Hem ERGENE, hem 4 EYLÜL,
bir 5 EYLÜL'de (2004'te) Gülben ERGEN'in
Mustafa ERDOĞAN'la evlenmiş olduğunu hatırlatı.
Ama bir 5 EYLÜL'de (2004'te)
Ukrayna Cumhurbaşkanı Yuşçenko 
[sözde] zehirlenmişti.
Ve başka bir 5 Eylül'de de (2012'de)
Afyonkarahisar'da cephanelik patlamış
25 asker şehit olmuştu.

3 olayla ilgili yayınları internette bulup
facebook'ta paylastım.
Daha sonra, var mı başka önemli 5 Eylül olayı
merakıyla internette Tarihsel Takvim'e baktım.
ABD'nin Osmanlı'ya vergi vermeyi kabul ettiği
tarih 5 Eylül 1795 ilgimi çekti.
Onu Vikipedi'de bulup okudum.
Trablus Antlaşması
Ve aşagıdaki yazıyı ekleyerek facebook'ta paylaştım.
-----
Salihli'nin Kurtuluş Tarihi 5 Eylül 1922,
ABD'nin Osmanlı'ya vergi vermeyi
kabul ettiği tarih 5 Eylül 1795'ten.

Misyon-Koyucu, En Güzel Dünya'yı tasarlarken
cinsellikte asıl sorunun kadın erkek iki cinsin
varlığı olduğunu gördü, 
cinsiyetsiz bir insanlık hayal etti.

Dolayısıyla benim Hadımlığım
taa en başta kararlaştırıldı.
Bu, Dünya Devletı'nin Türkler tarafından
kurulması nın da taa en başta kararlaştırıldığı
demektir.

Peki misyonun taa en başı ne zaman?
1750 yılı dolayında İngiltere'de Sanayi Devrimi'nin
başlaması, yani Kapitalizm'in ortaya çıkmasını
izleyen yıllarda.

Gizli Dünya Devleti'nin merkezi haline
gelm,ş olan Britanya İmparatorluğu yöneticileri,
Kapıtalizm'e karşı Sosyalist Dünya Devleti
temelinde uzun vadeli çözüm arayışları sırasında
En Güzel Dünya misyonunu tasarladılar.

Bu amaçla, birbiriyle bağıntılı iki tarihsel olay:
1776 ABD Bağımsızlığı ve 1789 Fransız Devrimi.

Fransız Devriminden sonra,
Napolyon liderliğinde yapılanlar.

ABD'ye biçilen görev,
Dünya Devleti'nin kurulnası sırasında,
3 Büyük Savaş döneminde,
Dünya'nın en büyük devleti olması.

Dünya Devleti'nin kurulmasında en büyük rol ABD'ye.
Dünya Devleti'ni kuracak olanlar ise Türkler.

Yeni ABD devleti, 1783 yılında ilk kez
denizlerde bayrak gezdirmeye başlıyor.
Ve ilk bayrak taşıyan Amerikan gemisini
1785'te Türkler (Osmanlı Devleti) gasp ediyorlar.
1793 sonuna kadar, Osmanlı'nın gasp ettiği
gemi sayısı 12'ye ulaşıyor.

ABD bu "tehdidi" durdurmak için,
5 Eylül 1795'te Osmanlı ile anlaşmayı kabul ediyor.
4 Kasım 1796'da Trablus'ta antlaşma imzalanıyor.

ABD peşinat olarak 648,000 altın,
yıllık taksitler olarak da 12,000 altın
"haraç" ödemeyi kabul ediyor.

ABD 1818 yılına kadar antlaşmaya bağlı kalıyor.
En önemli özelliği, ABD'nin tarihinde yabancı
bir devlete vergi (haraç) ödemeyi kabul ettiği
tek antlaşma olması.

Talihli-Salihli bağıntısından dolayı,
Misyon-Koyucu doğum yerimi
Salihli olarak seçti.

Ve Kurtuluş Savaşı'nda, Salihli'nin Kurtuluşu'nu
ABD'nin Osmanlı ile anlaşmayı 5 Eylül 1795'te
kabul edişinin bir yıldönümüne
(127.ci yıldönümü'ne) koydu.

Ortaokul yıllarım 1960-1963,
burda İzmir'de, dedemlerin yanında,
Eşrefpaşa'da, 349 Dere Sokak'ta.
Biraz aşağıda, Halil Rıfat Paşa Caddesi'nde
"95'in Kahvesi"

4 Eylül 2021
15:07
=====

EK:
Uzayda Uydu Kentler kurmak da
taa en başta kararlaştırıldı.

Ana fikirlerini vererek 2 ısmarlama kitap:
1865, Jules VERNE, "Aya Seyahat"
Uzayda Uydu Kentler için işaret.
1867, Karl Marks, "Kapital"
Dünya Devleti'ne kadar kullanılmak için.
Jules VERNE / Kenan EVREN

TEKNO GAME
5 Eylül 2021
11:23
=====
********************

TEKNO GAME
16 Mayıs 2022

15 Mayıs 2022 tarihli, Sputnik fotoğraflı,
Facebook'ta paylaştığım yazım:
----------

Tanrısal Tarih'le başlayan, bir Blok Zincir,
9 torundan 4'ünün  doğum tarihleri,
annemin babamın vefat tarihleri,
ve Sputnik'in fırlatılış tarihi
ile lgili 7'li Kurgu.

6 Mart 1955, Gül'ün doğum tarihi,
Gün-Ay-Yıl olarak,
benim doğum tarihime göre.
Benim 25000 gün-yaşım,
61.ci doğum günü olsun diye.

1 Aralık 1957, Ayşe'nin doğum tarihi,
Gün-Ay-Yıl  olarak,
benim doğum tarihime göre.
Benim 25000 gün-yaşım,
61.ci doğum günü olsun diye.

4 Ekim 1957, Sputnik'in fırlatılış tarihi,
Gün-Ay-Yıl olarak
Ayşe'nin doğum tarihine göre.
Ayşe'nin gün-yaşı 22222,
61.ci fırlatılış yıldönümü olsun diye.

Annemin 28 Ocak 2007 vefat tarihi,
Gün-Ay-Yıl olarak
Sputnik'in fırlatılış tarihine göre.
Vefatının 250.ci günü,
Sputnik'in 50.ci fırlatılış yıldönümü olsun diye.
50/250

----------
3 adet 61
HALLEY'in bir sonraki geliş tarihi
28 Temmuz 2061'den.
----------

Benim gün-yaşım 10 Şubat 1975'de, 10000.

18 Mayıs 1964, Fatma'nın doğum tarihinin
gün-ayı HALLEY'in iki önceki
geliş tarihi, 18 Mayıs 1910'dan,
yılı gün-yaşı 10000 olduğunda,
Sputnik'in bir fırlatılış yıldonümü 
(34.cü yıldönümü)
olsun diye.

!0 Şubat 2007,
benim Fatma'yı buluş tarihim.
Sputnik aracılığıyla bağıntı.
----------

Sputnik'te 3 yıldönümü var:
61 - 50 -34
----------

Ampütasyon tarihim,
Tanrısal tarihimden 3 gün sonra.
Esas olan, Ampütasyon
Esas tarih, Tanrısal tarih.
----------

28 Temmuz1986 Tanrısal tarihimin
gün-ayı HALLEY'in bir sonraki geliş tarihinden,
yılı bir önceki geliş tarihi 9 Şubat 1986'dan.

25 Eylül 1947 doğum tarihim,
Gün-Ay-Yıl olarak,
Tanrısal tarihime göre.
28 (ve 31) Temmuz 1986'da,
yaşım 38 olacak biçimde,
Atatürk'ün 19'larına uysun diye.
----------

25 Eylül 1947'nin 66666 gün sonrası 
04-04-2130, ekstra bağıntı. 
(Dörtlü Aile)
Her yılda, 25 Eylül'den (veya 24 Eylül'den)
66666 gün sonrası 4 Nisan.
----------

28 Ocak 2007'nin Mevlana'nın
800.cü doğum yılı içinde olması,
ekstra bağıntı.
MEVLANA = MEVLA  ANA
Tanrı rolü üstlenecek Yılmaz, ve annesi.
----------

18 Mayıs 1964'ün ÇERKES Sürgününün
100.cü yılı içinde olması
ekstra bağıntı.

ÇERKES = *ER KES
Ampütasyon

Aslında 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgününün 
yılı 18 Mayıs 1964'ten.
----------

10 Şubat 2007'nin
Kuzenler Victoria ve Albert'in
10 Şubat 1840 evlilik tarihinin
bir yıldönümü olması
ekstra bağıntı.
Kuzenler Fatma ve Yılmaz.

Aslında 10 Şubat 1840'ın
gün-ayı 10 Şubat 2007'den.
----------

10000 gün-yaşıma göre ortaya çıkan
10 Şubat 2007'nin
annemin vefatından 13 gün sonrasına
rastlaması dolayısıyla,
babamın vefat tarihi 17 Ağustos 1995.
13.cü vefat yıldönümü
Fatma'yı buluşumun 555.ci günü olsun diye.

BEŞ BEŞ BEŞ = EŞ EŞ EŞ
----------

"20 bin" ölümlü Gölcük Depremi,
babamın vefatının 4.cü yıldönümünde.

"300 bin" ölümlü Tangshan Depreminin
10.cu yıldönümü Tanrısal tarihim.
----------

TEKNO GAME
16 Şubat 2022
 ********************

==========
1️⃣7️⃣×7️⃣×1️⃣7️⃣ 
Hoş Geldin 

Kenan Evren
[1️⃣7️⃣-7️⃣-1️⃣7️⃣] [9️⃣-5-15]
1️⃣7️⃣. Gnl Kur Başkanı 
7️⃣. Cumhurbaşkanı 

Süleyman Demirel
[1-11-24] [1️⃣7️⃣-6-15]
Sonuncusu TC'nin 7️⃣x7️⃣.si 
7️⃣ Hükümet kurdu 
9️⃣. Cumhurbaşkanı 

Doğumları 7️⃣ yıl farklı  
Ömürleri 7️⃣ yıl farklı 
9️⃣7️⃣ ve 9️⃣0️⃣

39 gün arayla öldüler  
3️⃣×1️⃣3️⃣ 
==========